POPULARITY
77 yıl boyunca öldürdüler. Suikastlar, kitlesel katliamlar denediler. Bir milletin vatanına metre metre, adım adım el koydular. Milyonları sürgün ettiler. Olmadı. Son bir yıl boyunca “soykırım” yaptılar, insanlık tarihinin en barbarca örneklerini sergilediler. Özellikle bebekleri, çocukları, kadınları öldürdüler. Olmadı. Şimdi “Etnik Temizlik” dönemi başlatıyorlar. Toplu sürgün dönemi başlatıyorlar.
Suriye'de kendi halkını kendine düşman olarak gören, kendi halkının değerlerine, inançlarına ve beklentilerine rağmen kurulmuş olan Baas rejiminin 61 yıllık zulüm ve istibdadı 8 Aralık itibariyle sona erdikten sonra Suriye'de halkta inanılmaz bir rahatlama, bir güven ve istikrar beklentisi ortaya çıkmış oldu. Suriye'ye yaptığım ziyarette de, Türkiye'deki çok sayıda Suriyeliyle yaptığım görüşmelerde de bu beklentinin ve olumlamanın toplumun çok geniş kesimlerine yayılmış olduğu rahatlıkla görülüyor.
7528 sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanunu'nun birçok maddesi yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Bazı maddeleri ise 01.09.2025 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu Kanunda uzunca bir süredir kamuoyunu meşgul eden sözlü sınav da kaldırılmıştı. Ancak bu konu çok fazla gündeme gelmedi. Konuyu detaylarıyla açıklayacağız.
Popüler olmakla popülistlik yapmak arasında ciddi bir fark vardır… Hele de ‘ilginç' olacağım diye tarihi gerçekleri saptırmaya kalkarsanız, birileri bunun hesabını soruverir bir gün… Örneğin, “Devletin temeli millî kültürdür”, “Millî kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracağız” (10. Yıl Nutku) diyen ve Cumhuriyet'in inşasında ulus devletin üzerine oturacağı kültürel zeminin oya gibi işlenmesini ve inşasını adım adım yöneten Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir büyük liderin ‘millî kültür devrimi'ni yakından izlemiş,
1953'ten bu yana yapılan Shell anketi, Almanya'daki genç kuşağın nabzını ölçen saygın kamuoyu araştırmalarının başında geliyor. Beş yılda bir yapılan araştırmanın bu yılki sonuçları ise dikkat çekici. Buna göre Almanya'daki gençler hiç olmadığı kadar siyasi. Peki artan siyasi ilginin arkasında ne yatıyor? COSMO Türkçe, Shell araştırmasının sonuçlarını uzun yıllardır gençler üzerine çalışan Prof. Dr. Hacı Halil Uslucan ile konuştu. Mikrofonda Aydın Işık ve Elmas Topcu var. Von Aydin Isik.
Bu bölümde yeme bozukluklarını nasıl anlayabiliriz? ne gibi belirtilere dikkat etmeliyiz? gibi konularla ilgili konuştum. Eczacıbaşı Evital Link: ► https://evital.go.link/rcfci İyi dinlemeler - - ► Bağış Yapmak için: https://www.patreon.com/feyyazengin ►Bana Destek ve abone olmak için: https://bit.ly/3qbve7B ►Online Terapi Almak İçin: Whatsapp Mesaj Gönder; https://wa.me/905464070016 ►Podcastlerim: https://linktr.ee/feyyazengin Sosyal medya hesaplarım; ►Instagram: https://www.instagram.com/psikologengin ►Mail: trpntlr@gmail.com ►http://www.beyinpsikoloji.com ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- #psikolog #onlinepsikolog #onlineterapi , kişisel gelişim, psikoloji, psikolog,
ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in muhalifleri, Harris'in başkan olmak için gerekli nitelik ve becerilere sahip olmadığını iddia ediyor ve kendisinin Amerika'da iş hayatında çeşitliliği, eşitliği ve kapsayıcılığı arttırmayı amaçlayan politikalardan yararlandığını savunuyor. Ancak daha önce ötekileştirilmiş grupları kapsayan politikaların destekçileri, Harris'in yerini gerçekten hak ettiğini söylüyor.
Lezzet hikayeleri, kültürel yiyeceklerimiz, ustalar, fark yaratan püf noktaları, en iyisi nasıl yapılır, nasıl ve nerede yenir… Besim Hatinoğlu ile lezzetin sesine kulak verin…
Çarşamba günü Perth'in büyük bir bölümünde hissedilen ve duyulan büyük bir patlama şaşkınlık yarattı. Olayın gizemi ise ancak çözüldü!
Maddi olarak çok sıkıntılı bir durumdayken, elinizde sizin adınıza yazılmış bir çek olduğunu varsayın. Bu çeki sebepsiz yere yırtıp atar mısınız? 00:00 Giriş 00:39 Kul Hakkının Karşılığı 04:54 Kul Hakkı ve İman 05:44 İslam'a Göre Gerçek Helalleşme 08:55 Kültürümüzde Helalleşme 13:29 Ahirette Yaşanabilecek Sürprizler 15:10 Hakkınıza Girildiğinde 17:29 Şok Terapisi 19:34 Helalleşme Mümkün Olmadığında
Hiç Sevgilim Olmadı (S233) | Dr. TOA Kısalar
Bu yazının ve videonun başlığı, sadece ilk insan için değil, ilk at, ilk deve, ilk akşamsefası, ilk E. coli bakterisi, ilk maya mantarı ve herhangi bir canlının "ilk" bireyi için de geçerlidir. Hiçbirinin "ilk"i yoktur. Evrim sürekli bir süreçtir ve tüm türler yakın ve uzak kuzenlerine, kademeli ve… Seslendiren: Gülfem Akdemir
2007-2008 yıllarında Dr. Necdet Subaşı'nın moderatörlüğünde gerçekleşen seri çalıştayların ortaya çıkardığı en önemli gerçek Alevilerin kendi içlerindeki çeşitliliğiydi. Birçok konuda birbirlerinden farklı düşünüyorlardı ki bundan doğal bir şey olamazdı. Bugün Sünni dünyanın da kendi içinde tek bir renk, mezhep ve meşrep olduğunu kim söyleyebilir? Biraz yakından bakıldığında Sünni dünyanın kendi içindeki bütün farklılaşmaları tespit edilebilir. Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli fıkhi mezheplerden Selefi, Sufi meşreplere, Maturidi ve Eşari itikadi mezheplerden, Nakşibendi, Kadiri, Cerrahi, Halveti vs. Sufi tarikatlara ve bunların her birinin alt kollarına kadar gerçekleşen bir dizi çeşitlilik. Bunların hepsi araştırmalara konu olmuş, isteyenin hem pratiğinden hem metinlerinden rahatlıkla takip edebildikleri bir dünya. Alevilikle ilgili sorun şimdiye kadar böyle bir tarihinin, tasnifinin ve incelemesinin yapılmamış olması. Alevilerle ilgili popüler klişelerin dışında uzaktan bakanların elinde bir veri yok. Şimdiye kadar kimse onları bu dikkat ve rikkatle dinlemedi. Devlet yok saydı, halklar ise birbirlerini klişelerle tanıdı. Uzaktan bakınca farklar görünmez olur, klişeler konuşur. Ancak biraz daha özenli dinlemelerin ilk kaydettikleri şeylerden biri Alevilerin Sünniler tarafından Müslüman sayılmıyor olmalarının kendilerini ne kadar rencide ediyor olduğuydu. Çalıştaylar esnasında da en fazla dillendirilen konulardan biriydi bu. Aleviler Müslüman sayılmamaya karşı her zaman bu hassasiyeti sergilemişlerdi.
Etrafta bir “yalnızlık” lafıdır gidiyor. Etmeyin eylemeyin kardeşim. Bizim inancımıza göre “Yalnızlık Allah'a mahsustur”, kul kısmı yalnız kalmaz, kalamaz. Ancak meseleye biraz daha yakından bakarsak yaşadığımız modern hayatın kişiyi yalnızlığa mahkûm ettiğini görebiliriz. Modern hayatın zihniyeti geleneği dışlıyor. Cemaati küçümsüyor, horluyor, baskıcı buluyor; kişinin özgürlüğünü kısıtladığını iddia ediyor. Oysa bizim cemaat anlayışımız böyle değildir. Bizim cemaat anlayışımız ferdi cemaate ezdirmez, tek tip insan hedeflemez, şahsiyetin gelişmesine hizmet eder, bu yolda ferdi kısıtlamak bir yana onun önünü açar. Karşılığında ferdin cemaate tahakkümünü engeller. Böylece baskıcı bir toplum yapısının önünü keser. Cemaat bir yana modern hayat aileye de düşmandır. Aileyi bir “evlilik şirketi” olarak tarif eder, aile ilişkilerinin özgürlüğü kısıtladığını öne sürer. Bu böyle olunca pek tabiî olarak akrabalık hapı yutar. Akraba ilişkileri “göstermelik” hâle gelir, kısa merasimlerden oluşur. Fert şöyle demektedir: “Beni rahat bırakın, kendi hayatımı yaşamak istiyorum”. İyi, peki, hayatını yaşa. Ama madem yanında kimseyi görmek istemiyorsun o zaman “yalnızım, yalnız” diye salya sümük ağlama. Hayır ağlamıyorum. Benim arkadaşlarım, dostlarım, sevgililerim, seviyeli ilişkilerim var. Ama görüyoruz ki onlar da “üfürükten tayyare”. En küçük bir sarsıntıda “tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna”. Böylece gel-geç ilişkiler, savrulmalar, –eh hepimiz insanız yani– ızdıraplar, gerçekten yalnızlıklar yaşanmaya başlar. Birisi şöyle diyordu, iktisadı öne alan birisi. “Bırakın aile dağılsın, tek buzdolabı yerine iki, tek televizyon yerine iki, tek çamaşır makinası yerine iki tane satarız, fena mı?” Aile bağlarını, sevgiyi, aşkı, çocukları falan her ne kadar modern bir hayat yaşıyorsak da bu kadar maddiyata bağlamak bana abartılı geliyor. Yalnızlığa dönersek son kale olan mahallenin de modern hayat ile ortadan kalktığını görürüz. Ülkemizde bir “mahalle baskısı” olduğu söyleniyor. El-insaf. Yahu memlekette mahalle kaldı mı ki, baskısı olsun. O dediğiniz yetmişli yıllarda bitti. Biraz taşrada kaldı, o da yavaş yavaş eriyor. Apartman hayatı mahallenin sonunu getirmiştir. Oysa mahalle ailenin ve ferdin sığınağı idi. Sıcak ilişkilerin yaşandığı bir mekândı. Başta “Perihan Abla” olmak üzere sinemamızda ve televizyonda ne kadar işlenmiş ne kadar tutulmuştur. Bu elbette ki orta yaşlı kuşağın özlemine dayanıyordu. Yeni yetişenler o günleri bilmiyor. Demek ki yalnızlık bahsinde ferdin şikâyete hakkı yok. Sen putunu yap, sonra ona tap; put su koyverince ağlamaya başla, bir dert ortağı, bir dost, bir yuva ara. Olmadı işte. Bu olmadı. Ancak ben ferde de pek kabahat bulmuyorum. Bu mesele modern hayatı yaşatan, modern teknoloji ile donatan zihniyetin eseridir. Zihniyet insanı hemcinsinden uzaklaştırıp eşyaya esir hâle getiriyor. Bir baba düşünün arabasını eşinden ve çocuklarından çok seviyor. Bir eş düşünün yeni çıkan bir mutfak robotu almak için eşine yalan söylüyor veya parasını araklıyor. Alt gelir grubunun ağzına kadar düşen “Kendi ayakları üzerinde durmak” bir efelenme olduğu kadar, esasen bu yalnızlığı yaşamaktır. Oysa biz yalnızlığın karşısına dayanışmayı, sevgi ve saygıyı, bağlılığı, feragati, şefkati, aşkı ve merhameti koymalıyız. Haz ve hız çağında, eski yapıların çöktüğü bir zamanda; oğulun babayı, kızın anayı dinlemediği demde, öğüdün çağdışı ilan edildiği sırada bu mümkün mü? Bence mümkün değil. İnsanoğlu bu modern hayatın ve modern teknolojinin yarattığı ideolojiyi terk edemez. Alıştığı konfordan vazgeçemez. Nefsini terbiye edecek her söze, her uyarıya burun kıvırır. Tâ ki başını bir taşa, bir duvara vuruncaya kadar. Hangi taş? Hangi duvar?
DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı Meral Danış Beştaş, partililerinin aday çıkarılmasından ötürü oldukça memnun olduklarını belirterek “Biz Ekrem İmamoğlu kaybetsin diye aday olmadık. Mücadele odağımız, yani mücadele ettiğimiz şey iktidardır. Biz muhalefetle mücadele etmiyoruz. Sonuç ne olursa olsun şimdiden kazandığımızı düşünüyorum” dedi. Beştaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle: “DEM Parti seçmeni memnun” “Kürtlerin en sevimli olduğu dönem seçim dönemleridir” “Kürtlerde ‘kendi başımızın çaresine bakalım' duygusu oluştu” “HDP-DEM Parti hem Türk partisidir, hem Kürt partisidir” “Tanju Özcan ve Burcu Köksal'ın açıklamaları büyük bir kırılmaya neden oldu” “İmamoğlu kaybetsin diye aday olmadık” “Biz İstanbul'u İmamoğlu'ndan daha iyi yönetiriz” "Murat Kurum olmamış, oldurulamamış” DEM Parti'nin İstanbul projeleri
Gazeteci Yavuz Oğhan, İliç maden faciası sonrası gelişmeleri, Türkiye'de yaklaşan yerel seçimlerde adaylar ve partileri, dövizin artma nedenlerini yorumladı.
Neden yanlış insanlara aşık oluruz? Bizi üzeceğini bildiklerimize kapılıp gideriz? Bizi mutlu edecek insanlara aşık olmak mümkün mü? Ya size bu soruların rasyonel bir açıklaması olduğunu söyleseydim. Bu bölümde neler mi var? - Anne babalarımızın bize nasıl davrandığının aşk hayatımızla ne ilişkisi var? - Travmalarımız aşk dünyamızı nasıl etkiliyor? - Neden tekrar tekrar aynı aşk döngüsüne giriyoruz? - Bizi mutlu edecek partnerler seçmek için ne yapmalı? Beni Instagram'dan takip edebilirsiniz, geri bildirim vermek isterseniz DM'lerim size açık. Sevgiyle kalın
Ekonomist Haluk Bürümcekçi ile Türkiye'nin bütçe açığının ne anlama geldiğini ve sürüdülür olup olmadığını konuştuk. Bürümcekçi ayrıca Merkez Bankası'nın enflasyon raporu sunumunun ardından sıkça tartışılmaya başlanan çıktı açığını masaya yatırdı. Bürümcekçi ile son olarak Merkez Bankası rezervlerindeki son durumu konuştuk. İyi dinlemeler...
Katar başbakanı, İsrail ile Hamas arasında ateşkes konusunda anlaşmaya varılması yönündeki görüşmelerin pek umut verici olmadığını söyledi. Bu açıklama, İsrail başbakanının, uluslararası baskılara rağmen İsrail'in Refah'taki askeri operasyonunu genişlemesini sürdürme sözü verdiği bir dönemde geldi.
Hakan Gence ile Sıkı Muhabbet'in bu haftaki konuğu Yiğit Kirazcı oldu.
Merhaba arkadaşlar, yeni yılın ilk videosunda DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuğumuz oldu. Ali Babacan ile 14 - 28 Mayıs süreçlerini, 6'lı masa çalışmalarını, tartışmaları, bakanlığı döneminde gerçekleştirdiklerini, mevcut ekonomi politikalarını, siyasetin yarınını ve 31 Mart seçimlerini konuştuk. Ben sorularımı sordum Sn Ali Babacan da tüm içtenliği ve samimiyetiyle cevapladı. Sizler de umarım röportajımızı beğenirsiniz. Eleştiri ve görüşlerinizi yorumlarda iletebilirsiniz. Şimdiden herkese iyi seyirler dilerim.
Gazeteci Yavuz Oğhan ile Türkiye değerlendirmesi.
Oyuncu Barış Atay, 'İntihar Şov' adlı tek kişilik tiyatro oyunu ile uzun bir aradan sonra sahnelere geri döndü. Atay'ın kaleme aldığı oyunun yönetmen koltuğunda Edip Tepeli oturuyor. 20 Kasım'da Moda Sahnesi'nde prömiyerini yapan 'İntihar Şov'un dekor-ışık tasarımını Cem Yılmazer ile Yasin Gültepe, video-görsel tasarımını Okan Temizarabacı, ses-müzik tasarımını ise Mustafa Avcı üstlendi. 2018 yılında yapılan genel seçimlerde Hatay'dan milletvekili seçilen Barış Atay, oyunculuğa ara vermişti. 2023 yılında yapılan genel seçimlerde Antalya 2. sıradan aday olan Atay seçilememiş ve vekillik görevi sona ermişti. Milletvekilliği görevinin sona ermesinin ardından kendi yazdığı tek kişilik oyunuyla sahnelere geri dönen Atay, Muammer Brav'la Ekşın'ın konuğu oldu. Atay, 'İntihar Şov'un yazım aşamasından sahnelenmesine kadarki süreci, müzik grubu Mengene'yi ve yeni projelerini T24'e anlattı. 17 Aralık 2023 yayını
Allah'ı ve Rasûlü'nü Sevmek ve Sevdirmek *Allah Rasûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) fazileti ve üstünlüğü için bir had, bir sınır yoktur. Olmadığından dolayı hiçbir nâtık kimse O'nu gerektiği gibi dillendiremez, ifade edemez; “Sen şu konumun insanısın!” diyemez. O, Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı en mümtaz varlık ve insan-ı kâmildir. *Bize düşen de O'nu (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevdirmek, dünyanın dört bir yanında takdirle yâd edilmesini sağlamaktır. *Hadis-i şerifte, “Allah'ı kullarına sevdirin ki Allah da sizi sevsin.” buyurulmaktadır. Meseleyi İnsanlığın İftihar Tablosu'na bağlayarak şöyle de diyebiliriz: “Peygamberi ümmetine/insanlığa sevdirin ki O da sizi sevsin.” O'nun sevdikleri hiçbir zaman dağidar ve perişan olmaz, dökülüp yollarda kalmaz ve katiyen derbederlik yaşamaz. Bu video 10/05/2015 tarihinde yayınlanan “Yakın Körlüğü ve Ebu Leheb” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Tetrakromasi (Yunancada "dört" anlamına gelen tetra ve "renk" anlamına gelen kroma sözcüklerinden türetilmiştir), renk bilgisini iletmek için dört bağımsız kanala sahip olma veya gözde dört tip koni hücresine sahip olma durumudur. Tetrakromasiye sahip organizmalara tetrakromat denir.Tetrakromatik organizmalarda… Seslendiren: Can Demirci
“Hiç Başımı Okşayan Olmadı” - MEHMET YILDIZ / HİZMETTEN SESLİ KÖŞELER by
Ne çektin be kemal bey bu iki fatih'ten ne çektin… Bu iki fatih'in sana yaptığını, padişah avcı ııı. Mehmet merzifonlu kara mustafa paşa'ya yaptı. Tek farkla. Avcı mehmet sadrazamını idam etti. Bu ki fatih de seni linç etti. 1672-1676 osmanlı-lehistan savaşı ve 1676-1681 osmanlı-rus savaşı kahramanı Çin atasözü der ki: "her önüne geleni merhem diye yarana sürersen mikrop kaparsın". Erdoğan her önüne konulan merhemi yaramıza sürdü ve sonunda hepimiz mikrop kaptık “hazine ve maliye bakanımızın atacağı adımları süratle, rahatlıkla merkez bankası'yla beraber atmasını kabullendik" dedi. Erdoğan, asgari ücretle ilgili olarak "asgari ücret noktasında biz kesinlikle işçimizi yine enflasyona ezdirmeyeceğiz" Ekonomist Yazar Memduh Bayraktaroğlu'ndan ekonomi, siyaset ve hayat üzerine fıkralar, anekdotlar ve hikayelerle dolu renkli yorumlar...
Nedim Hazar | İşte bu olmadı! | 09.05.2023 by Tr724
Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı olmadığına göre neden keyfimize göre ibadet edemiyoruz? by
Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/
Bir zamanlar akın akın koşulan, tıklım tıklım dolu olan parti binaları sinek avlamaya başladı... Eskiden "Keşke beni de çağırsa" diye sağdan soldan araya adam sıkıştıranlar, bugün adı geçince kaçacak delik arıyor... Böyledir ama... Korkuyla kurulan imparatorluklar da yıkılır bir gün... #siyaset #erdoğan Jenerik müziği: Rahman Altın
Mahmut Akpınar | Adaletin olmadığı yer vatan değildir | 17.01.2023 by Tr724
Bunun adı ne devlet ciddiyeti olabilir ne de yurttaşa saygı...Bir ihtimal "Bitmeyen çile"... #erdoğan #zam Jenerik müziği: Rahman Altın
Bu bölümde öz sevgi ve öz şefkat üzerine konuşuyoruz ve kadınların özgürlüğe giden yolda bundan da başka bir şeye ihtiyacı olmadığı aydınlanmasını toplu bir şekilde yaşıyoruz. Bell Hooks'a rahmet okuduktan sonra da kitabının ön sözünü okuyorum.
Bu video 16/10/2016 tarihinde yayınlanan " MEHDÎ, MESÎH VE KÂİNAT İMAMI (!)" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... En masum sözleri bile altından üstünden kopararak, kesip biçerek ve çirkin kalıplara dökerek Hizmet Hareketi'ni ve gönüllülerini karalamaya çalışıyorlar. Söylenen her sözün, Kitap ve Sünnet'in ruhuna, selef-i sâlihînin, mezhep imamlarının, müçtehitlerin genel mülahazalarına uyması için ölesiye bir gayret sarf edilerek ortaya konulan makale, vaaz ve sohbetlerden anlamsız manalar çıkarma?!. Onları üstünden koparma, altından koparma?!. Müstetbeâtu't-terâkib'i görmezlikten gelerek, siyakı-sibakı görmezlikten gelerek, sadece “karalama” cehd ve gayretinde bulunma?!. Kendini dine hizmete adamış, i'lâ-yı kelimetullah'tan başka, bayrağımızın her yerde dalgalanmasını sağlamaktan başka, -o da bir şey ifade ediyor- İstiklal Marşı'mızın her yerde tınlamasını sağlamaktan başka ve milletimizin nâm-ı celilinin dört bir yanda yâd edilmesini sağlamaktan başka hiçbir gayreti olmayan, hiçbir cehdi olmayan insanları karalama?!. Şayet onların başka bir cehd, bir gayret, bir arzu, bir istekleri olsaydı, onların da bir tane dikili taşları olurdu, bir tane evleri olurdu, bir tane villaları olurdu, parlamenterliğe talip olurlardı, saraya talip olurlardı, bakanlığa talip olurlardı… Olmadılar. Eğer içlerinde böyle birisi varsa ve Fakir'in de onlar üzerinde küçük bir hakkı varsa, iki elim yakalarında kalsın; Allah huzurunda hakkımı helal etmiyorum… Bu Hizmet, bu vazife, tamamen “îsâr” mülahazasına dayalı bir hizmettir; “yaşatmak için yaşama” hizmetidir, fedakârlık yapmak suretiyle -esasen- bütün kendine ait değerleri ayakları altına alıp onun üzerinde raks etme hizmetidir, Allah'ın izni ve inayetiyle. https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Bunlardan sonra diyeyim; sizin diyeceğiniz olabilir; el-âlemin bu mevzudaki bütün hırıltılarını, kim olursa olsun bu, kim olursa olsun, dünyanın değişik yerlerinde. Hatta başkalarını ifsat etmeye mâtuf, -bir yönüyle- ulemâ gibi görünen insanları toplayıp onların da kafalarını bozmaya matuf projeler oluşturan insanların tavırlarını ve davranışlarını, İbn Hacer'in o sözüne bağlayarak, -bağışlayın- halk ifadesiyle diyeyim, “vız gelir, tırs geçer” deyin, es geçin onları. Varsın desinler, ne derlerse desinler. Yürüdüğünüz yolun “Peygamber Yolu” olduğuna inanıyorsanız… Siz, hususiyle yakın dairedeki arkadaşlar, şimdiye kadar herhalde birkaç yüzü geçmiştir değil mi? Mesela Hadis kitaplarını müzakereli mütalaa. Elimize bir Buhari'yi aldıksa şayet, onunla beraber otuz tane Hadis kitabını da ele aldık, baktık. Meseleyi bunlara bağlayarak ortaya koymada hâlâ insanlar sapıtıyorsa, hâlâ farklı “şu bâtıl cereyan, bu batıl cereyan, şu mülahaza, bu mülahaza!” deniyorsa, işte bu türlü sözlere -bağışlayın, orada tasrih edeceğim- “havlama” denir. Bir tefsir, hususiyle Hamdi Yazır'ın tefsiri ele alınarak, ana kitap olarak baştan sona kadar inceden inceye elenerek mütalaa ediliyorsa ve sonra onda demiş-dememiş otuz tane tefsire de bakılıyorsa beraber; buna Diyanet Vakfı'nın yazdığı tefsir de dâhil, didik didik edilerek okunan tefsirler bunlar; bütün bunlara bakarak Hizmet hayatlarını tanzim eden bir cemaat şayet hâlâ sapıtıyorsa, başka yollarda, başka vadilerde dolaşıyorsa, yeryüzünde istikamet içinde insan yok demektir!
B Serisi olarak da bilinen bu soru cevap serisi, 1980 öncesinde Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin çoğunluğu üniversite gençliği ve farklı fikirlerdeki insanlardan oluşan muhataplarının her konuda sorduğu sorulara verdiği cevaplardan oluşmaktadır. Sorular, vaaz öncesi yazılarak soru kutusuna atılmakta, kürsüye çıkan Hocaefendi sorulardan rastgele seçerek cevaplamaktadır. Allah'ın bir makamı olmadığına göre neden Kabe'ye değil de istediğimiz yöne namaza durmuyoruz?
Yunanistan ile ne zaman ilişkilerimiz iyi oldu ki, diyeceksiniz. Olmadı. Hatta askeri gerginlikler yaşandı, eller tetikte oldu... Peki bugün durum ne? Yine tetikte mi eller? En azından Yunanistan böyle... En azından ABD böyle olsun istiyor gibi... O halde bu kritik dönemi tarif edelim.
M. Fethullah Gülen - Başka Sevdam Olmadı by
Erdoğan açısından çareler bir bir tükeniyor. Elbette denemekten vazgeçmeyecektir ama şu unutulmamalı ki her şey sonunda gelip ekonomiye dayanacak... #erdoğan #seçim Jenerik müziği: Rahman Altın
"Ruhlar Mütegayyir Olmadığına Göre Hâdis de Olamaz" Sualine Nasıl Cevap Verebiliriz? | FG Hocaefendi by
5 Soru 10 Cevap'ta bu hafta Kemal Can bu sorulara cevap aradı: – İşçi Bayramı'nda Erdoğan işçilere ne anlattı? – Cumhurbaşkanı'nın bayram müjdeleri neydi? – Suudi Arabistan çıkarması nereye yapıldı? – Muhalefetin gündemini kimler sürüklüyor? – Olanların ne kadarı gündelik hataların ürünü? Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/39k6p6r
Avustralya vaka ve ölümlerde Türkiye'yi geçti. Avustralya'da 39, Türkiye'de 25 kişi hayatını kaybetti. Aynı sürede Avustralya'da vaka sayısı 46.847, Türkiye'de 6.635 oldu.
Kendi kimliğimizle görünür olmak ya da olmamak: İşte bütün mesele bu. Sergi kapsamında “Olmadığın Yerler” ve “Dağ - Foto Yeraz” işlerini sergileyen Rehan Miskci, sanatçının “Foto Yeraz” serisinde başrol oynayan boş stüdyolarından, Ermenicenin Türkiye'deki iç mekansallığından ve fotoğrafçı Maryam Şahinyan'ın kapsamlı arşivinden bahsediyor.
Psikiyatriden Gündeme'nin bu haftaki yayınında, Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Haldun Soygür ile 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı günü için Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından belirlenen “Eşit olmayan bir dünyada ruh sağlığı, birlikte fark yaratabiliriz” teması hakkında konuştuk. Bu bölümde, “Sadece ülkemiz değil dünya ölçeğine bakıldığında eşitsiz bir dünya denince ne kastediliyor, bu temanın oluşmasında hangi süreçler etkili olmuştur? Kronik ruhsal bozukluğu olanlar bu süreçten nasıl etkilenmektedir, toplumsal damgalanma, dışlanma ve ayrımcılık konuları nasıl önlenebilir? Hasta-hekim iletişimi, hasta yakınlarının ve toplumdaki diğer bireylerin sürece dahil edilmesinin bu süreçte nasıl bir katkısı olacaktır?” konularını ele aldık.
“Gündem Dışı” programının 136. bölümünde Aydın Selcen, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu vesilesiyle bulunduğu New York ziyaretinde Türkevi binasının açılışında gazetecilere verdiği demeçler, Erdoğan'ın BMGK'daki konuşması ve CBS kanalına verdiği röportajdan yola çıkarak Türk dış politikasında atılan adımları değerlendirdi.
Türkiye, 2013 yılında dönemin Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi'nin, dönemin Devlet Başkanı Muhammed Mursi'yi darbe ile devirmesine en sert tepki gösteren ülkelerden biri olmuş ve Mısır ile ikili temaslarını en alt düzeye indirmişti. Kesilen bu ilişkiyi yeniden tesis etmek ve diyalog kanallarını açmak için yeni bir süreç başlatan iki ülkenin heyetleri, ilk kez 5-6 Mayıs tarihlerinde Mısır'ın başkenti Kahire'de temaslarda bulunmuştu. Siyasi istişarelerin ikinci turu da 7-8 Eylül tarihlerinde Ankara'da yapıldı ve görüşmelerin “olumlu” geçtiği kamuoyuna duyuruldu. Türkiye'nin başta Mısır olmak üzere Körfez ülkeleri ile attığı normalleşme adımlarını ve agresif dış politikadan verdiği tavizin nedenlerini eski Dışişleri Bakanı ve emekli Büyükelçi Yaşar Yakış ile konuştuk.