Village in Kuyavian-Pomeranian Voivodeship, Poland
POPULARITY
Aynı dünyada yaşıyor olsak da aynı olayların çemberinden geçiyor olsak da niyetlerimizle ve bakışlarımızla koyarız farkımızı. Dışarıdan bakanların çoğu zaman fark edemeyeceği bir farktır bu. Bir Müslüman gibi bakmak bir niyettir her şeyden önce, bir Müslüman gibi davranmaya yönelen bir niyet. Ama bu bir Müslümanda parçalanamayan bir niyettir. Bir Müslüman her işini bir Müslüman gibi yapmayı önemseyen kişiye denir. Bazı işlerini bir Müslüman gibi yapmayı önemseyip başka bazı işlerini başka bir insan gibi yapmayı düşünemez bir Müslüman. Belki gaflete düşer, bir Müslüman gibi davranmanın farkı üzerinde düşünmeyi ihmal eder veya günaha girerek kuralı ihlal eder ama bu ihmaller ve ihlaller geçici, istisnai haller olur. Ana kural Müslümanın yaptığı her işin İslam'a uygun olup olmadığını önemsemesidir.
Birine “sizi bir yerlerden hatırlıyor gibiyim ama nereden!” dediğimizde, hafızamızın arşivleme sisteminde bir şeylerin fena halde aksadığını mahcup biçimde itiraf etmiş oluyoruz. Belki üstünde çok durmuyoruz ama takılan fermuarlar ve ikide bir kopan düğmeler bizi insanlığın tarihi gelişimi hususunda çok sık zorlu ikilemlere düşürüyor.
Dondurulup yıllar, hatta yüzyıllar sonra uyanmak mümkün mü? Kriyojenik uyku, bilim kurgu filmlerinden çıkıp gerçek hayatta uygulanabilir bir teknolojiye dönüşebilir mi? Peki, bu süreç gerçekten ölümsüzlüğe giden bir yol mu, yoksa geri dönüşü olmayan bir bilinmezlik mi?Bu bölümde kriyojeniğin tarihini, insan deneylerini, etik tartışmalarını ve gelecekte bizi bekleyen olasılıkları ele alıyoruz. Belki de bir gün, kendimizi 150 yıl sonrasına ışınlayarak farklı bir dünyada uyanabiliriz. Ama bu dünya bir ütopya mı, yoksa distopya mı olur?*Instagram: www.instagram.com/oradanburadanbilgi/Youtube: youtube.com/oradanburadanbilgiTwitter: https://x.com/oradanburadanb*Reklam ve İş birlikleri için: oradanburadan7@gmail.com
Şöyle bir domino etkisi düşünelim: Hindistan Pakistan'a saldırır. Pakistan ve Bangladeş Hindistan'ı vurur. 20. yüzyılın bütün anlaşmazlıkları topyekûn bir savaşa dönüşür. Çin durmaz, kuzeyden Hindistan'ı vurur. ABD ve İsrail'in Çin'e karşı silahlandırıp güçlendirdiği Hindistan'ı zayıflatmak için bir fırsat yakalar ve bunu kullanır. Bu senaryo başarılı da olur. Belki de beklediği budur.
Hayatın gerçek tadı nerede saklı?İtalyan zarafetinde mi, Japon kusurlarında mı, yoksa Bolivya'nın toprağında mı?Bu bölümde, dünyanın dört bir yanından gelen yaşam felsefeleriyle, keyifli ve anlamlı bir hayatın ipuçlarını keşfediyoruz.Belki de cevap, sadece "daha yavaş" ve "daha birlikte" olmaktan geçiyor...Birlikte yola çıkalım mı?Wings'li olmak için tıklayın: --Bölüm akışı:(00:00) Giriş(00:38) Dolce far Niente(01:15) Festina Lente(03:15) Sprezzatura(04:30) Wabi Sabi(06:25) Wings'e başvurmak için tıklayın.(07:49) Shinrin-Yoku(09:53) Wu Wei(11:40) Hygge(12:34) Ubuntu(14:10) Mitákuye Oyás'iŋ(14:55) Kalabalık yalnızlık(15:20) Buen Vivir - Sumak KawsayBu bölümde Wings reklamı bulunmaktadır.
Belki de üzerinde en az düşündüğümüz ama en çokihtiyaç duyduğumuz kaynak tatlı su ekosistemleri… Göller, nehirler, dereler… Bu kaynaklar bize yalnızca içecek su sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda milyonlarca canlı türüne de ev sahipliği yapıyor. Gelin, podcastimizin bu bölümünde, tatlı su ekosistemlerinin biyoçeşitlilik için neden bu kadar kritik olduğunu, bu sistemlerin karşı karşıya kaldığı tehditleri ve onları korumak için neler yapabileceğimizikonuşacağız.
Tatar Çölü'ne hoş geldiniz…Bu bölümde Dino Buzzati'nin başyapıtı Tatar Çölü üzerinden bekleyişi, zamanın akışını, hayatın anlamını ve her birimizin kendi içindeki “kale”yi keşfediyoruz. Giovanni Drogo'nun yıllar süren sessiz bekleyişi, aslında hepimizin bir dönem yaşadığı içsel çölü temsil ediyor.Bu bölümde:Tatar Çölü kitabının detaylı özeti,En önemli sahnelerin yorumları,Psikolojik yaklaşımlar ve varoluşsal sorgulamalar,Dinleyicilere yöneltilen farkındalık soruları yer alıyor.Kimi zaman bir kalede, kimi zaman bir WhatsApp grubunda, kimi zaman bir ilişkide beklediğimiz ama asla gelmeyen “bir şey”…Belki de artık şöyle demenin vakti gelmiştir: “Savaş iptal oldu. Ben gidiyorum.”Dinle, düşün, gülümse ve kendi çölünden geçerken yalnız olmadığını hatırla
Bahçemizin Ortasında********************Bahçemizin ortasında çeşit çeşit gül var,Güllerin içinde bir çok deste gonca gül var.Gonca güller üstünde her dem öten bülbüller,Bülbüllerin ağzında ne de tatlı bir dil var.Bahçıvanın işi odur hergün deste yapar,Destelere sabah akşam gelir mühür basar.Deste gülü alanlar mührü orda görürler,Mühürlerin üstünde Kırşehrî Mehmet yazar.Güllerin kokusu var ya arşa kadar gider,Kokuyu alan cânlar açar birer birer.Kırmızı bir gül olur, aşkı yaymaya başlar,Belki bir sümbül gibi sonsuz sadakat olur.Bu olaylar yaşanırda Kul Ahmed'im yazar,Kimine güç gelir belki kimine bir pazar.Bazen onbin altına hemen ayakta satar,Bazen üç beş paraya pul pahasına satar.
Jak zdobyć w Polsce pieniądze na inwestycje? Czy polskie fundusze inwestycyjne i emerytalne powinny mieć obowiązek inwestowania części pieniędzy na rynku private equity albo venture capital? Dlaczego w Polsce działa tak niewiele globalnych funduszy inwestujących w firmy pozagiełdowe? Co zrobić z podatkiem Belki? Piotr Mietkowski, jeden z najbardziej doświadczonych bankierów inwestycyjnych w Polsce opowiada o tym jak zmobilizować w Polsce kapitał potrzebny na inwestycje
Korku biz insanlığın hayatta kalmasını sağlayan en kritik duygulardan birisi. Belki de türümüzün devamlılığını buna borçluyuz. Fakat korku, yanımızdaki insanlardan bize de sirayet edebilen bir şey. Daha da kötüsü bu duygunun bulaşıcı özelliği, toplumu kontrol edebilmek için bir araca da dönüşebiliyor. Fakat bir panzehrimiz de var, cesaret. 111 Hz'in bu bölümünde insan davranışları üzerine düşünüyoruz. Korku ve cesaretin bulaşıcı etkilerine ve bunların nasıl yayıldığına odaklanıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yan masada birileri ilk bakışta hararetli gibi görünen bir meseleyi konuşuyor kendi aralarında. Dikkatli bakınca daha çok aralarından birinin konuştuğuna, diğerlerinin onu dinlediğine kani oluyorum. Biraz daha zaman geçince anlıyorum ki konuşanı dinleyen yok pek, herkes kendi zihninde başka şeylerle meşgul… Belki zamanı bölmüşler aralarında, önce biri alıyor konuşma sırasını, sonra sıradaki başka biri… Dinlemek zorunlu değil ama…
Deniz Yüce Başarır ile sohbetimizi 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için planlamıştık. Ama planlar ile gerçekler her zaman örtüşmüyor. Ülke gündemi, hepimiz için yıpratıcı ve yorucu. Gençleri hayranlıkla, gururla izlerken, bir yandan da içimizi endişe kaplıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, ardından Mahir Polat, Murat Ongun ve Murat Abbas gibi isimlerin cezaevine gönderilmesi… Üstelik Mahir Polat'ın sağlık durumu da ciddi bir endişe kaynağı. Tüm bunlar olurken, hak ve adalet için sesini duyurmaya çalışan gençlerimizin tutuklanması hepimizi derinden sarstı. Her yeni gözaltı, her yeni karar, içimizdeki ışığın üzerini biraz daha örttü belki... Ama söndürmedi. Çünkü biz biliyoruz: Umut, her zaman en zayıf anımızda bile kıpırdanabilir. Belki de tam da bu yüzden, tiyatroya kulak vermek gerekiyor şimdi. Çünkü perde her şeye rağmen açılır. Ve biz hâlâ buradayız.Mart ayının başında Deniz Yüce Başarır'la bir araya geldik. Yazar, yayıncı, podcast yapımcısı, seslendirme sanatçısı… bir zamanlar Doğan Kitap'ta birlikte çalıştığım yöneticim, bugün dostum. Onunla, 2021 yılında İBB Yayınları'ndan çıkan Perde Kapanmasa Görecektiniz kitabı üzerinden Kent Oyuncuları'nın hikâyesini, 1960'ların tiyatro atmosferini, babası Kâmran Yüce'nin emeğini, kolektif üretimin gücünü ve sahneyle hayat arasındaki görünmez ama çok derin bağı konuştuk. Bu kitap yalnızca bir tiyatro topluluğunun değil, bir dönemin, bir inancın ve bir idealin anlatısı. Sahnede parlayan yıldızlardan çok, sahne arkasındaki görünmeyen emeğin izini sürüyor. Deniz'in çocuk gözünden kulisler, Kâmran Yüce'nin arşivinden çıkan belgeler, basılmamış şiirler ve afişler eşliğinde tiyatronun nasıl yaşatıldığını hatırlatıyor bize. Arka kapağında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şu cümlesi yer alıyor: “Türk tiyatrosunun duayen sanatçılarının kurduğu tam 60 yıllık müthiş bir hikâyenin sesi yankılanıyor burada. Bunu bir kitapla taçlandırsak ne güzel olur…” O söz bugün çok daha anlamlı. Çünkü bazen, sadece kitaplar kurtarır bizi. Video
Vücud iklimine büyük bir aşkla, şölenle katıldığımız, gelişine hoş geldin dediğimiz gidişine hüzünlendiğimiz Ramazan'ın bitiminin bir bayram olması kuşkusuz bu iklimi hakkıyla idrak edemeyenlerin kolay anlayacağı bir şey değil. Bayramın Ramazan'ı içerdiği zorluklarla savmış olmanın bir sevinç ifadesi olduğunu zannedenler oluyor bu yüzden. Belki hepsi kötü niyetli olmayan bir mizahı da oluyor bu durumun.
Zekât, beş çeşit malda vaciptir. Bunlar; 1. Saime hayvanlar (koyun, keçi, sığır ve deve) 2. Altın ve Gümüş 3. Ticaret Malları 4. Maden ve Defineler 5. Ekinler ve Meyveler Hanefî fakihlerine göre; mal: İnsan tabiatının meylettiği ve ihtiyaç esnasında kullanılması için biriktirilmesi mümkün olan nesnedir. Velev ki şarap ve hınzır gibi mubâh olmasın. Bir nesnenin mal kâbul edilmesi insanların tamamının veya bir kısmının onu mal olarak kullanmasıyla olur. Semavi dinlerden herhangi birinin değer verdiği nesne mal kâbul edilir. Semavi hiç bir dinin mal olduğunu onaylamadığı bir nesneyi Mecusi ve benzeri semavi olmayan bir topluluk mal kâbul etse de mal olmaz. Bu ifadeye göre bir nesnenin mal kâbul edilmesi için iki şey gereklidir. 1. İnsan tabiatının o nesneye meyletmesi. 2. İhtiyaç esnasında kullanmak için biriktirilebilmesi. Buna göre, kişinin bevli gibi insan tabiatının meyletmediği şeyler biriktirilebilse dahi mal sayılmazlar. Fakat tarlalarda ekin için kullanılan hayvan gübresi maldır. Zira insan tabiatının meyletmesi ile kastedilen; faydalanmak için bir nesneye malik olmayı istemektir. Kendisinden faydalanılması ve biriktirilmesi mümkün olan her şeye “mal” denir. Bir şeyde iki özellik ağır basmadıkça ona mal denmez: Biriktirilme ve mutad bir şekilde faydalanma imkânı. Şafiî, Mâliki ve Hanbelîlere göre, menfaat sağlayan bütün varlıklar maldır. Onlara göre, malın mal olması için, bizâtihi biriktirilir olması gerekli değildir. Belki aslı ve kaynağı bakımından biriktirilme imkânının bulunması kâfidir. (Suâlli Cevaplı İslâm Fıkhı,c.3,s.221-223)
▼ Follow Nicksher Music: » Spotify Playlist: https://open.spotify.com/playlist/4dI7kNNcEGQ8MSGLYVh39T?si=Zg1yjJAHTASjK7xa5S-Lew » SoundCloud: https://soundcloud.com/nickshermusic » YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCcTF27v-cpxlBfLdQODpFTw » Facebook: https://www.facebook.com/groups/1706975586219784/ » Beatport: https://beatport.com/label/nicksher-music/57468 » VK: https://vk.com/club123650463 » Instagram: https://www.instagram.com/nickshermusic/ --- ▼ Follow Edo Sarkis: Soundcloud: https://soundcloud.com/edgar-sarkis VK: https://vk.com/edo.sarkis
Minister finansów o wzroście gospodarczym, podatku katastralnym, podatku Belki, podatku cufrowym, bezrobociu w Polsce, prognozach, wykonaniu budżetu i m.in. o zachowaniu PiS po śmierci Barbary Skrzypek
Finanse Bardzo Osobiste: oszczędzanie | inwestowanie | pieniądze | dobre życie
(#reklam)Belki bu ömür bir The Last of Us Part 3 görmeyecek. Belki görmemesinde hayır vardır. Belki de para için dönen dişliler Part 5'i bile getirecek. Belki onda da hayır vardır. Gelin, Disket Kutusu'nun sarı koltuğunda bize konuk olun, tüketim dünyasını, oyun bolluğunu, geçmişin rüyalarını ve geleceğin hayallerini konuşalım. İŞTE DİSKET, İŞTE HAYAT, İŞTE KUTUSU, İŞTE BE İŞTE!
Bir şeyi yasaklamak onu gerçekten ortadan kaldırır mı, yoksa tam tersine daha cazip hale mi getirir? Tarih boyunca yasaklar hep hayatımızda oldu, ama çoğu zaman beklenenin tam aksi sonuçlar doğurdu. Bu bölümde, yasakların insan psikolojisi üzerindeki etkisini konuşacağız. Yasaklar neden daha büyük bir arzu yaratır? İnsan zihni, sınırları kabul etmek yerine neden onları aşmaya programlıdır?Ve asıl büyük soru: Yasaklar gerçekten bizi korumak için mi var, yoksa kontrol etmek için mi? Belki de cesaret, yasaklamakta değil, insanlara seçim yapma özgürlüğü tanımaktadır. Gelin, birlikte keşfedelim!Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Hazal Beril ÇamSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu bölüm Garanti BBVA BonusFlaş hakkında reklam içerir.Ramazan alışverişlerine 1.200 TL bonus!Ramazan'da Bonus üye işyerinde yapacağınız 2000 TL ve üzeri market alışverişlerinize toplam 1.200 TL bonus!Ramazan avantajlarını kaçırmamak için BonusFlaş'ı şimdi indirin.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bazı insanlar olayları herkesten önce fark eder, detayları anında çözer ve çevrelerindeki enerjiyi derinlemesine hisseder. Peki, bu insanları diğerlerinden ayıran ne? Bu bölümde, yüksek hassasiyete sahip insanların 3 belirgin özelliğini konuşuyoruz. Empati yetenekleri, sözsüz mesajları anlama becerileri ve güçlü adalet duygularıyla nasıl fark yaratıyorlar? Belki siz de onlardan birisinizdir!
Rosną wpływy z podatku Belki, który ma być zlikwidowany. SunRoof Lecha Kaniuka wycofuje się z rynku, na którym powstał. Restrukturyzacja motocyklowego KTM obnaża słabości prawa upadłościowego w Austrii. Nazwa.pl chce przejąć home.pl i hostingi od cyber_Folks. ZBP poda do UOKiK prawników manipulujących treścią wyroku TSUE. Zysk netto Lotu spadł o ponad 30% r/r.Zasubksrybuj prasówkę na www.businessupdate.pl.Podcast powstał przy pomocy ElevenLabs.
İnsan hikayeler anlatır. Kimi zaman zaferleri, kimi zaman kayıpları... Ama en çok da çatışmaları. Peki, neden binlerce yıl önce yazılmış trajediler hâlâ bizi derinden sarsıyor? 111 Hz'in bu bölümünde kadim metinlerin derinliklerine iniyor, Antigone'nin hikâyesiyle trajedinin zamanlar ötesi gücünü keşfediyoruz. Belki de her iyilik çabası, içinde bir trajedi ihtimalini de taşır. Trajediler, iyi olma mücadelesinin etrafında şekillenir; ancak bu mücadelenin, en karanlık ihtimalleri bile barındırdığını hatırlatır.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Uğur YıldırımSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'de 1600'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, kendinizi tanıma yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. Hiwell'i şimdi indirinSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Bu işi de estetikçiler mi yapıyor bilmiyorum ama birçokları dilinin kemiğini aldırmış gibi konuşuyor bugünlerde. İyi bilmediği meselelerde sükutu seçen temkin ehli pek fazla kimse kalmadı. Bir meseleyi iyi bilmediğini bilen de azaldı iyice. Dolayısıyla araba yüküyle konuşulan ortamlarda incir çekirdekleri hiç olmadığı kadar boş kalıyor. Yüzlerce söz söyleme sırası alan var, eveleme gevelemeden, bin kere söylenmiş tekerlemeden, cehaleti açık eden gevezelikten başka söylenen pek bir şey yok. Sadra şifa bir şey çıkmayınca bu laf kalabalığı koca bir gürültüye dönüşüyor ve her yeri işgal ederek ömrümüzü tüketiyor.
#HerkeseSanat “Heykelle ilgilenmeye başlayan kişinin hayatı, hayata bakışı yüzde 100 değişir” diyor Heykeltraş Seçkin Pirim. Bugün Seçkin Pirim bizi #heykel sanatıyla bizi tanıştırıyor, görmenin önemini anlatıyor. … Yıllar önce izlediğim bir sokak röportajında insanlara “Sizce heykel nedir?” diye sorulmuştu, cevap hep “Atatürk anıtı” olmuştu. Çünkü etrafta gördüğümüz anıtlar dışında, çağdaş heykeller yoktu. … Heykeller şehrin içinde, hayatın içinde olursa, “Bunlar nedir?” ve “Ne anlatıyor?” soruları gelecek, ilgi doğal olarak artmaya başlayacak. … Yıllar yıllar evvel İzmit'in Değirmendere beldesinde dünyanın en önemli ahşap heykel sempozyumu yapılmaya başlandı. Belki 15 yıl süreyle. Yapılan heykeller beldenin her yerine dikildi. Heykelin h'sini bilmeyen insanlar vardı. Bugün oradan heykeltraşlar çıkıyor. Çünkü gördüler heykelleri, sevdiler ve “Aaa ben de yapabilirim” noktasına geldiler. Bu yüzden görmek çok önemli. … Böyle söylüyor ve Seçkin Pirim ve heykelle hayatın nasıl değişeceğini, kendisinin heykelle nasıl tanıştığını anlatıyor. Heykellerin şehirlerin tarihinde yer aldığını, insanların buluşma noktası olduğunu anlatırken kamusal alanda ve mekana göre tasarlanmış olan, sevdiği eserlerden örnekler verdi: Eduardo Chillida - Dalgalar İlhan Koman - Akdeniz Anish Kapoor - Cloud Gate NEDEN SEÇKİN PİRİM? İstanbul'da Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi resim bölümünü bitirdi. Mimar Sinan Üniversitesi'nde heykel bölümünde lisans eğitimini tamamladı, aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. İstanbul ve Londra'da yaşıyor. 1996 yılından bu yana İstanbul, Ankara, Londra ve New York'ta kişisel sergiler açtı, Hong Kong'dan Finlandiya'ya, Zürih'ten Paris'e dünya çapında çok sayıda grup sergisine katıldı. Eserleriyle Türkiye ve dünyada 11 ödül aldı. Birçok müzede ve şehirde kalıcı eserleri bulunuyor. NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Nacide Berber uzmanlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi 12.30'da, Pazar 18.30'da NTVRadyo'da. Radyoda kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında. #herkesesanat #ntvradyo #heykel #seçkinpirim #akdenizheykeli
Baskıcı ve keyfî yönetim yani istibdad rejimi yargıyı bir sopa gibi kullanarak kendisine muhalif olarak gördüğü herkesi bastırmaya çalışıyor. Belediye başkanlarından teğmenlere, siyasi parti başkanlarından gazetecilere kadar çok geniş bir kesim bu baskıdan nasibini alıyor. Böylesine keyfî yönetim ve baskı rejimi elbette ki haklı bir tepkiye neden oluyor. İstibdad bu tepkinin sokaklarda ve meydanlarda kendini ifade etmesini bir suçmuş gibi göstermeye çalışıyor. Halkın haklı ve meşru mücadelesinin bir örneği olan Gezi ile başlayan halk isyanı, her fırsatta sanki bir darbe girişimiymiş gibi gösterilerek bugün hakkını sokakta arayan insanlara gözdağı veriliyor. Devlet Bahçeli çıtayı yükseltiyor ve “yüreğiniz yetiyorsa sokağa çıkın da görelim” diyerek hak arayan insanları tehdit ediyor. “Kınında beklemekten yorulmuş kılıç gibi buradayız” diyerek yaptığı şiddet iması faşizmin alametifarikası olan paramiliter tedhiş yöntemlerini gündeme taşıyor.Bu baskılar ve tehditler kimseyi yıldırmamalıdır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü, hak arama, örgütlenme, sendika ve grev anayasal haktır. Anayasal hakların kullanılmasının engellenmesi, hele ki hak arayanları kitlesel şiddetle tehdit etmek suçtur. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetleri savunmak bu hak ve hürriyetleri kullanmaktan geçiyor. Kullanmadığın hak, hakkın değildir. Korkmadan yılmadan haklarımızı kullanmalıyız. “Nasıl korkmayalım?” diyecekler olabilir. Koskoca belediye başkanları, büyük medya kuruluşlarına bağlı gazeteciler hapse giriyor. Hakkımızı mahkemede savunacak avukatların kendisi parmaklıkların ardına konuyor. Eli silahlı teğmenler tek bir kararla ordudan atılıyor. En kudretli görünen siyasetçiler dahi tutuklanabiliyor, haklarında soruşturmalar açılarak baskı altında tutulabiliyor. Koca profesörler, aydınlar, sanatçılar susuyor, sütre gerisine çekiliyor. Sıradan vatandaşlar haklarını nasıl savunacak?Cevabımız şudur: Belki de o çok güçlü ve kudretli gördüğünüz kişiler, ünlü olduğu için, zengin olduğu için, makam mevki sahibi olduğu için dokunulmaz zannettiğiniz kişiler o kadar da güçlü ve kudretli değildir. Paraları, malları, mülkleri, makam ve mevkileri, şöhretleri onların gücü değil zaafıdır. Düzenin muhalifleri, bir yandan hak mücadelesi verirken bir yandan da bu düzen sayesinde elde ettiklerini kaybetmekten korkuyor. Bu korku onları bu düzene bağlayan hareketsiz ve güçsüz bırakan bir zincir oluyor. İstedikleri kadar heyecanlı nutuklar atsınlar, onların korkusu etrafa bir burjuva kokusu yayıyor. Bu burjuva sınıfının kokusudur ki emekçi halka “onlar yine kendini kurtarır olan bize olur” duygusunu veriyor. Bu yüzden daha dün bu düzenden nemalanan burjuva siyasetçiler, daha dün istibdad rejimiyle normalleşme ve yumuşama dansına kalkanlar, müteahhitlikten siyasete sıçramış belediye başkanları, işçi sınıfının içinde olması gerekirken bunların arkasına katar katar dizilmiş solcular emekçi halkı hürriyet mücadelesinde seferber edemiyor. Edemezler de! Düzen siyaseti hürriyet mücadelesinin zayıf karnıdır… Erdoğan'ı işçi düşmanı İngiliz Mehmet'in ekonomi yönetimine karışma diye uyaranlar, işçiyi emekçiyi cahil görüp ona tepeden bakanlar, Batı'ya hayran olup emperyalizmin himayesinde demokrasi arayanlar, işçinin, köylünün, yoksulun derdiyle dertlenmeyip, kendi derdinin peşine düşenler istibdadın baskılarının arkasında sermayenin ve emperyalizmin çıkarlarının yattığını teşhir edemez. Edemiyorlar da!Hürriyeti kazanacak güç ve kudret işçi sınıfının ve emekçi halkın saflarında mevcuttur. İşte grev yasağını yırtıp atan grevci metal işçileri! İşte sendika hakkını her türlü baskıya rağmen savunan, yürüyüş hakkını polis barikatlarını aşarak kazanan Polonez işçileri! İşte istibdadın açık çek verdiği, OHAL'i sizin önünüzü açmak için ilan ettik dediği, “millî güvenlik” gerekçesiyle fabrikalarındaki grevleri yasakladığı Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman, Japon tekellerine karşı göze göz dişe diş sınıf kavgası veren Türküyle Kürdüyle Sünnisiyle Alevisiyle bu memleketin işçisi!
Kendi içinde paradoksal bir ifade olarak; ‘kalabalık yalnızlık'…TDK tarafından düzenlenen ve yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı halk oylamasıyla 2024 yılı için seçilen kelime/kavram, “kalabalık yalnızlık” olmuş.Teknolojinin hayatımızda edindiği yer, her gün biraz daha artıp insanlarla iletişime geçmek bu kadar kolaylaşmışken nasıl oluyor da yalnızlıklarımız daha da derinleşiyor?Buna sebep; azalan merak mıdır, kapitalist sistemle artan bireyselleşme midir veya teknoloji midir? Belki de hepsi ve daha fazlası…Yapılan çalışmalar yalnızlığın duygusal, fiziksel, bilişsel etkilerinin ne denli ciddi boyutlara erişebileceğini gösteriyor. Nitekim, dünya çapında saygın tıbbi bir dergi olan The Lancet, yalnızlığı bir halk sağlığı problemi ve epidemisi olarak tanımlarken, Birleşik Krallık'ta ve Japonya'da kurulan Yalnızlık Bakanlıkları, yalnızlık konusunun etkilerinin ne derece ciddi olabileceğini açıkça gösteriyor.‘İnsanoğlu sosyal bir varlıktır' diye boşa demiyorlar. :)#tartankafalar #tartankafalarpodcast #podcast #yalnızlık #kalabalıkyalnızlık #tdk #tdksözlük #paradoks #thelancet #küreselleşme #dijitalleşme #teknoloji #teknolojiveyalnızlık #bilişsel #covid #karantina #anksiyete #depresyon #kaygı
Uzun bir bölümü kar fırtınası altında geçen ve yaklaşık 22 saat süren yolculuğun sonunda Kahramanmaraş'a vardığımda gördüğüm manzaranın bende çağrıştır-dıklarını nasıl tanımla-yacağımı düşündüm uzun süre. “Nasıldı” derler ve sen de “felaketti” diye yanıtlarsın. Felaket nedir peki? Yakın zamanda selin vurduğu Dereli ve Bozkurt'ta gördüklerim felaketti evet. Ancak 6 Şubat'a “felaket” diyemedim. Hepimizin zihninde bir kıyamet tasavvuru vardır ve bilincimiz bunu simüle edebilir. Belki de izlediğimiz bilim kurgu filmlerinden, afet sonrası görüntülerden etkilenmişizdir. Kıyamet yok olmaktır. İslam'a göre de diğer İbrahimi dinlere göre de dünyanın sonudur. Aynı zamanda diriliştir kıyamet. Yeni bir hayatın başlangıcıdır. Müslüman için insanın ölümü küçük kıyamettir mesela.
Bilgisayar... Tüm dünyayı baştan aşağı değiştiren bir icat. Belki de tarihin en önemli kesiflerinde biri. Fakat bu devrim bir anda olmadı elbette. Basit bir hesap yapma aracından, yapay zekaya kadar uzanan bu serüven, insanlığın kendini aşma çabasının da hikayesiydi aslında. Hiçbir Şey Tesadüf Değil'de bu teknolojik devrimin arka planına odaklanıyoruz. İki bölümden oluşacak mini bu mini serinin ilk ayağındaysa, hayatımızı değiştiren bu teknolojiyi en ilkel günlerinden itibaren incelemeye çalışıyoruz.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Nasıl Olunur'un 234'üncü bölümünde konu menopoz; konuğum Operatör Doktor Banu Çiftçi.Çiftçi, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Mesleğinin ilk yıllarını da özellikle bu alanda başarılı çalışmalar yaparak, çocuk sahibi olamayan pek çok kişinin anne-baba olmasını sağlayarak geçiriyor. 34 yaşında aniden yaşadığı 'erken menopoz' süreciyle başka bir döneme giriyor. O dönemleri yayına bırakayım...Bugün sadece ve özellikle menopoz üzerine çalışan, sürekli araştıran biri Op. Dr. Banu Çiftçi.Belki konuğum hakkında çok özel bir bilgi verdim ama bu durum hem yayını başkalaştırdı hem de Banu Hanım'ın menopozu anlama, anlatma, kadınlara derman olma çabasının daha iyi anlaşılmasını sağlayacağını düşünüyorum. Bazı konu başlıkları da vereyim: · Menopoz nedir? Hastalık mıdır?· Menopoza girmesek oluyor mu?· Menopoz dönemleri, yaş aralıkları neler? Menopoz geciktirilebilir mi?· ‘Aslında' östrojen nedir? Progesteron nedir? Vücutta ne işe yarar, yokluklarında ne gibi sıkıntılar yaratırlar?· Hormon tedavisinin yeri ve önemi! Nedir, ne değildir?· Menopoz döneminde devlet desteği· Erken menopoz nedir?· Erken menopozdan geri dönüş var mı?· Menopoz dönemi belirtileri, yapılması gerekenler…· Biyoeşdeğer hormon tedavisi nedir, ne değildir?· Menopoz-hormon-kanser ilişkisi hangi dönemde nasıl kuruldu? Bugün neredeyiz?· Menopoz ile ilgili doktor desteği ne zaman alınmalı, geç kalmak söz konusu mu?Ne mutlu ki, bu bölümde bir de destekçim var: Penti.Konuğum bile belli değildi. Markanın iki yıllık bir çalışma süreci sonunda ‘Benim Menopozum' isminde kolajen içerikli, serinleten, ultraviyole etkili iç çamaşırları, pijama ve atletleri içeren bir serisi olduğunu öğrenince ben aradım onları. Onların araştırmalarını, yaş almayı kucaklayan ‘pro-aging' kavramına yaklaşımlarını da aktarmak istedim. Özetle benim bir #işbirliğim var bu bölümde. Banu Hanım'ın bu durumla bir ilgisi yok ama incelik gösterdi.Bu defa "umarım seversiniz" demeyeceğim bölüm için, umarım "bu bölümden çok faydalanırsınız"; iyi gelsin! Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Suriye Devrimi tamamlanmış bir süreç değildir. Çoğunluk için şaşırtıcı bir hadise olduğundan hem bölge ülkeleri hem de büyük güçler ilk anda nasıl bir tavır göstereceklerini bilemediler. Belki şaşkınlık dönemi geride kaldı diyebiliriz fakat aktörlerin yeni bir siyaset geliştirebildik-lerini söylemek de o kadar kolay değil. Sadece eski alışkanlıklar tekrar nüksetti. Özelikle Almanya ve Fransa gibi kıta Avrupa'sı ülkeleri PKK ve PYD vb. terör örgütleriyle doğrudan temas kurmakta bir sakınca görmüyor. Ayrılıkçı hareketleri destekleyerek Türkiye, Suriye ve Irak üzerinde eskisi gibi baskı kurabileceklerini düşünüyorlar.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde, bizi nelerin güldürdüğünü keşfe çıkıyoruz. İnternetin komediye etkisinden küfürün komiklikteki rolüne, yerli ve yabancı komedilerin karşılaştırılmasından günlük hayattaki mizaha kadar geniş bir yelpazede sohbet ediyoruz. Komediye dair düşündüren, eğlendiren ve bazen de şaşırtan tespitler yapıyoruz! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:26] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:35] İyiyim Emin. Teşekkür ediyorum. Bir tık yorgunum. Sen nasılsın? Emin: [0:39] Ben de iyiyim. Yorgunluğunu tahmin edebiliyorum. Uzun bir süredir yoktun. Berkin: [0:43] Aynen. Emin: [0:44] Ne yaptın? Nerelerdeydin? Berkin: [0:45] Yokluğumu seyirciler çok hissetmiş midir sence? Emin: [0:48] Seyircilere çok çaktırmadık bence. Berkin: [0:50] Değil mi? Belki bir, iki podcast eksiktir böyle. Arada mesafe vardır. Onun dışında çok hissettiklerini düşünmüyorum. Yurt dışındaydım. Avrupa'daydım. Birkaç farklı ülkede yaklaşık otuz gündür... Benim için ilk kez bu kadar uzun bir yurt dışı seyahat serüvenim oldu. O yüzden biraz yorgunum. Emin: [1:09] Evet gerçekten uzun bir süre. Berkin: [1:10] Evet. Ya böyle çok tabii sürekli geze geze, yorucu bir 'gezgin' minvalinde bir şeyim olmadı ama... İnsan yattığı yeri özlüyor yani. İşin özü o bence. Emin: [1:23] Evet gerçekten öyle. Yani senin bundaki tecrüben neydi? Ülkenin gündemi de malum birazcık hızlı bir şekilde değişiyor. Berkin: [1:31] Ya tabii. Orada açıkçası Türkiye gündemini çok fazla takip etmedim. Yani o biraz bence akıl sağlığı sağladı bana. Biraz kafa sağlığımı toparlamış olabilir. Gelir gelmez ama bakıyorum yine bir sürü... Bir şeyler değişiyor. Olaylar oluyor vesaire... Kimi üzücü, kimi hoş. Yani ama bunda bir yabancılık çekmedim mesela. Emin: [1:54] O kadar uzun süre gitmedin. Berkin: [1:56] Aynen. Bir ay etkilememiş beni çok fazla. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Marta Wróblewska, dyrygentka chóru Passeres Dei, zaprasza na charytatywny koncert jubileuszowy z okazji 10-lecia działalności zespołu. Redaktorzy Radia Wnet sporządzają przegląd wydarzeń w Warszawie, Wrocławiu i Łodzi.
Bolu'da her yıl on binlerce kişiyi ağırlayan Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel yangınında 76 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Belki de yüzlerce ailenin evine ateş düştü. Bu, Türkiye tarihinde kayıtlara geçen en ölümcül otel yangınlarından biri oldu. Yangının üzerinden en az 30 saat geçti, cevapsız pek çok soru var. Senem Görür Yücel canlı yayında uzman konuklarıyla değerlendirecek. Göksel Göksu, Bolu-Kartalkaya'dan izlenimlerini aktaracak. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Feyza, hepimizi çocukluk yıllarına götürüyor! Mahallede oynanan unutulmaz sokak oyunları, kahkaha dolu anılar ve eski günlerin sıcak sohbeti sizi bekliyor. Yakantop, saklambaç, körebe… Siz en çok hangisini severdiniz? Geçmişin o güzel günlerini birlikte hatırlamak için bu bölümü kaçırmayın! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:34] Merhaba Emin. Biraz hastayım. Belki sesimden de anlaşılıyordur. Ama iyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:40] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Geçmiş olsun. Neyin var? Feyza: [0:43] Galiba soğuk aldım bilmiyorum. Ben yurt dışındaydım yakın zamanda. Dönünce, hemen, döner dönmez hasta oldum. Herhâlde mevsim değişikliği mi artık... Hava değişikliği mi? Herkes öyle diyor. Hava değişikliği diyor. Ben de ona inandım herhâlde öyledir. Emin: [0:56] Orada mı hava soğuktu burada mı hava soğuktu? Feyza: [0:59] Orada hava çok soğuktu. Biraz zaten orada boğazımda bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Allah'tan burada evimde oldum yani hasta. Daha güvenli bir alanda. Emin: [1:08] Evet yurt dışında hasta olmak biraz tatsız oluyor gerçekten. Feyza: [1:12] Evet ya. Evet. Emin: [1:14] Her ne kadar... Yani aslında bir şey olmasa da insan evinin konforunda bir hastalık geçirmeyi tercih eder herhâlde. Tabii hiç hasta olmak istemez insan ama olacaksa eğer evinin konforunda olmayı tercih eder yani. Feyza: [1:25] Aynen öyle. Bir de yazık yani kaç günlüğüne gidiyorum zaten... Can sıkıcı olur gerçekten. Emin: [1:31] Evet, geçmiş olsun diyelim o zaman. Feyza: [1:33] Sağ ol, sağ ol. Emin: [1:34] Bugünkü bölümümüzün konusu senden geldi. Biraz bahsetmek ister misin bugünkü bölümümüzde neler hakkında konuşacağız? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Belki kölelerinden biri olarak… Belki de o bayram günü meraklı gözlerle olanı biteni izlemeye gelmiş, alanı doldurmuş halktan biri olarak… O ana şahitlik etmeyi çok isterdim. “Ben Senin Allah'ından büyüğüm” diyen Firavun'un yüzünü görmek için mi? Hayır. Sihirbazların bütün hünerlerinin çöpe gittiğine şahitlik etmek için mi? Elbette hayır. Hz. Musa'nın “yazık size! Allah hakkında yalan uydurmayın! Sonra O, bir azap ile kökünüzü keser! İftira eden muhakkak perişan olur” diye haykırdığını kulaklarımla duymak için mi? Hayır. Allah'ın her şeye yeten gücünü ve her şeyi kapsayan kudretini iki kolumu iki yana açarak karşılamak ve “Sana güveniyorum, Senden başkasına güvenilmeyeceğini biliyorum, Senin kudretinin her şeye yeteceğini biliyorum” diyebilmek için.
Bu podcast bölümünde sizlerle Ayşe Deniz Yurdakul'un etkileyici kitabı "Öldüm ve Döndüm" hakkında kaldığım yerden konuşmaya devam ediyorum. Bu kitap, çok farklı bir pencereden, ölüme yakın deneyim yaşayan bir çok insanın geri dönüş hikayesini ve neler yaşadıklarını anlatarak bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Kitaptaki olaylar, insanların bu iki kavram arasındaki o noktada nasıl hissettiklerini anlatıyor ve hayata bakışımıza dair yeni sorular sorduruyor. Belki siz de bu bölümü dinledikten sonra ölüm kavramına farklı bir gözle bakmaya başlarsınız. Hazır mısınız? Haydi başlayalım!
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock bir konuşmasında “İsrail'in güvenliğini sağladığı müddetçe sivilleri ve hastaneleri hedef almaktan utanmayacağız ve bu bizim yükümlülüklerimiz arasında yer alıyor” diyerek uzun zamandır gündeme getirdiğimiz bir fikre kanıt getirmiş. Almanya'nın İsrail'e koşulsuz desteği Holokost mahcubiyeti ve İsrail'e borçlu olmakla açıklanamaz. Çünkü Almanya, İsrail kurulmadan önce Filistin'de yeni bir Batı kolonisi fikrine destek vermişti. Sözü uzatmanın fazlaca bir manası yok ama I. Dünya Savaşı'nda bizimle birlikte savaşmış olsalar da örneğin Kanal Harekatı'nın başarısından endişeye kapılmaları son derece önemliydi. Bunu Hıristiyan dayanışması ile açıklamak doğru değildi. Belki yeni bir koloni isteği ile Hıristiyan dayanışmasının birbiri içine girdiği söylenebilir. Fakat bu da konunun merkezinden uzaklaşmaya yol açar. Hıristiyan Dayanışmasının Yahudi Devleti ile neticelenmesi bizi teopolitik kavramlara yönlendirir. Baerbock'un konuşması mutlaka farklı bir bağlamda analiz edilmelidir.
Gościem odcinka jest Przemek Barankiewicz, szef polskiego oddziału Finax, wiceprezes CFA Society Poland, a w przeszłości m.in. redaktor naczelny Bankier.pl i internetowej odsłony „Pulsu Biznesu”. Przemek Barankiewicz od lat gorąco zachęca do oszczędzania i przekonuje, że odkładanie pieniędzy na przyszłą emeryturę w banku lub ryzykowne spekulacje na rynku to średni pomysł. CZY WARTO LICZYĆ NA ZUS? Państwowa emerytura to stosunkowo nowy wynalazek. Pierwszy program emerytalny opracował kanclerz Niemiec Otto von Bismarck w 1889 roku. Wcześniej ludzie po prostu pracowali do śmierci. Rewolucyjny pomysł Bismarcka podbił świat, stając się inspiracją dla systemów emerytalnych na całym świecie. Na uwagę zasługuje jednak fakt, że seniorzy otrzymywali prawa emerytalne dopiero w wieku 70 lat, co w praktyce oznaczało, że większość w ogóle nie dożywała do swojej emerytury. Dziś średnia długość życia jest na szczęście znacznie większa, ale jak powszechnie wiadomo rodzi to wiele problemów dla systemów emerytalnych, szczególnie w krajach takich jak Polska, gdzie społeczeństwo nieubłaganie się starzeje. Co to w praktyce oznacza? Jeśli masz 20-30 lat i liczysz na godną państwową emeryturę, najprawdopodobniej mocno się rozczarujesz. Wyliczenia ZUS pokazują, że od 2050 roku świadczenia emerytalne mogą stanowić mniej niż 25 proc. ostatniej pensji. To jak, jakby miesięczny budżet kończył się 8 dni po otrzymaniu wypłaty. Sytuacja wygląda beznadziejnie, ale na szczęście są narzędzia oraz instytucje, które próbują temu przeciwdziałać. I wielu Polaków faktycznie korzysta z tych możliwości. Ale co z resztą? CZYM JEST FINAX? Jedną z opcji, która pozwala zabezpieczyć się na starość, jest Finax – fintech, który umożliwia pasywne inwestowanie w ramach „Europejskiej Emerytury” (tzw. OIPE). To taka europejska, prywatna emerytura. Na dodatek, daje szansę na uniknięcie tzw. podatku Belki, od wypracowanych zysków. Szefem polskiego oddziału Finax jest Przemek Barankiewicz. Przemek gorąco zachęca do oszczędzania, przekonując jednocześnie, że odkładanie pieniędzy na przyszłą emeryturę w banku lub ryzykowne spekulacje na rynku to średni pomysł. Posłuchajcie, co ma do powiedzenia, a nie będziecie żałować. ✅ OFERTA SPECJALNA DLA WIDZÓW KANAŁU Jeśli jeszcze nie poznałeś Finax, a sądzisz, że to coś dla ciebie, Przemek przygotował dla widzów i słuchaczy kanału specjalną ofertę. Portfelem otworzonym przez link poniżej, Finax będzie zarządzał całkowicie za darmo i to przez trzy lata. Promocja dotyczy inwestycji do kwoty 10 tys. zł. Minimalna wpłata to 50 zł. Jeśli wyniki finansowe Finax nie będą dla Ciebie satysfakcjonujące, możesz w każdej chwili zrezygnować i wycofać środki. Link afiliacyjny
Konumuz tetiklenmek. Tüm ilişkilerimizdeki o yüksek duygular, yönetilmesi imkansız durumlar geçmişteki bir anınıza işaret ediyor olabilir. Onu bulmayı isterseniz belki bu bölüm yardımcı olabilir. Keyifli dinlemeler!
Bugün 9 Aralık 2024 #doğatakvimi
#herkesesanat #çağdaşsanat Bir pisuar sanat tarihini nasıl değiştirdi? Öncüsü Beuys'a göre her insan bir sanatçı! Yüksek ve alçak kültür arasındaki sınırı bulanıklaştıran sanat biçimi! Anlamak çok zor! ... Bilgi Üniversitesi'nden Esra Yıldız rehberliğinde çağdaş sanatla tanışıyoruz. Çağdaş sanatın ne olduğunu, önemli sanatçı ve eserleri öğreniyoruz. ... Çağdaş sanat, yüksek kültürle alçak kültür arasındaki sınırı bulanıklaştıran, salt estetikten uzak, toplumsal kaygılarla üretilen sanat biçimi. Öncülerinden Joseph Beuys'a göre, her insan bir sanatçı. Belki bu yüzden çağdaş sanatı anlamak zor! Tarihsel aralık açısından sanat tarihçileri iki döneme işaret ediyor: İlki, 2. Dünya Savaşı sonrası dönem. Milyonlarca insanın toplama kamplarında öldürülmesi ve bundan sonra artık nasıl devam edileceği sorusu. Frankfurt Okulu'nun temsilcisi Adorno'nun, “Auschwitz'ten sonra şiir yazılamaz” sözünün ardından sanatçıların yapıtlarına dikkat çekti. İkinci dönem, 1960'dan günümüze kadar devam eden dönem. Feminizm, çevre hareketlerinin yükselişi, siyah haklar hareketi, 1968'de gençlerin ve işçilerin hareketi açısından önemli dönem. Sanatçıların bunlara karşılık gelen üretimlerini görüyoruz... ... Esra Yıldız'ın çağdaş sanata örnek olarak anlattığı sanatçılar ve eserleri: “Hazır yapıt” terimini literatüre kazandıran Fransız sanatçı Marcel Duchamp - 1917'de Bağımsız Sanatçılar Sergisi'ne gönderdiği ancak reddedilen eseri “çeşme / pisuvar”, modern sanat döneminde olsa bile, çağdaş sanatın kırılma noktası kabul ediliyor. Çağdaş sanatta önemli bir yeri olan, toplumu sanat aracılığıyla şekillendirmede önemli rolü olan Alman sanatçı Joseph Beuys. Ona göre her insan bir sanatçı. Almanya'da 2. Dünya Savaşı'nda tahrip edilen ve ekolojik yapısı bozulan Kassel kentini canlandırma amacıyla yaptığı “7 bin meşe” çalışması, örnek eserlerden. Bu bölüm için seçtiği müzikler: John Cage'ten “Music for Marcel Duchamp” ve “Fontana Mix” Joseph Beuys - Sonne statt Reagan 1982 Türkiye'den örnek verdiği sanatçılar: Ayşe Erkmen - Berlin'de bir evin dış cephesindeki “mış'lı” yerleştirmesi. İstanbul'da İstiklal Caddesi'nin Tünel tarafındaki bir heykeli var. Nur Koçak, Nil Yalter ve Sarkis'in de 70'lerden itibaren öncü isimler. Filmlerin, çağdaş sanatı anlamak açısından önemini vurguladı. Agnes Varda'nın “Les Glaneurs et la glaneuse” / “Toplayıcılar ve Ben” adlı belgeselinin izlenmesini önerdi, neden önemli olduğunu anlattı. Çağdaş sanat ve felsefe ilişkisine dikkat çekti, Fransız felsefeci Jean Francois Lyotard'ın 1985'te Paris Pompidou Kültür Merkezi'ndeki sergisinin önemli olduğunu belirtti. Bu sergi için: https://www.centrepompidou.fr/en/collection/film-and-new-media/les-immateriaux-1985 Ve günümüz filozoflarından Fransız sanatçı Georges Didi-Huberman'ın halen Madrid'de devam eden sergisini işaret etti. Bu sergiyle ilgili için: https://www.museoreinasofia.es/en/exhibitions/in-the-troubled-air NEDEN ESRA YILDIZ? İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür ve Sanat Yönetimi Bölümünde öğretim üyesi. Lisans derecesini Çevre Mühendisliği (İstanbul Teknik Üniversitesi, İTÜ) ve Sosyoloji (İÜ), yüksek lisans (İTÜ) ve doktora derecelerini (İTÜ) Sanat Tarihi bölümünden aldı. Doktora çalışmaları sırasında Technische Universität Berlin'de bulundu. Doktora sonrası çalışmalarını Berlin Humboldt Üniversitesi ve Paris EHESS'te sürdürdü. Critical Arts, African Arts, International Journal of Arts Management gibi dergilerde, Routledge, Intellect, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları gibi yayınevlerinden çıkan kitaplarda akademik çalışmaları, makaleleri yayınlanıyor. Akademik çalışmalarının yanı sıra, Sayfalar Arasında Bir Gölge: Sahaf Vahan (2010) ve Vatansız (2021) belgesel filmlerinin yönetmeni.
#HerkeseSanat #DedeEfendi NTVRadyo'nun Herkese Sanat programında bugün Dede Efendi'yle tanışıyoruz. İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'ndan Müzikolog Doç.Dr. Şeyma Ersoy Çak, bize Dede Efendi'yi anlatıyor, şarkılarını çalıyor. Bu bölümde, Osmanlı Sarayı'nda gelişen edebiyat ve müziği de dinliyoruz. DEDE EFENDİ'Yİ DİNLİYORUZ ... Makam müziği, özümüzü anlamamıza yardımcı oluyor, iç dünyamızı yansıtıyor. Bazen bir türküyle, bir şarkıyla, küçükken dinlediğimiz bir ninniyle ilk tohumlar atılıyor. Bu bizim kültürel belleğimizde, içimizde var. Ve bunu ortaya çıkartmak, tarihimizi anlamak için bu müziği dinlemeliyiz. Belki de kendimizi tanımak için Dede Efendi'nin müziğini dinlemeliyiz. Dede Efendi bizim kutup yıldızımız. ... Dede Efendi, bir eseriyle III. Selim'in dikkatini çekerek saraya giriyor. O eser: Buselik makamındaki “Zülfündedir benim bahtı siyahım” şarkısı. ... Farklı bir kimlik, dönüştürücü bir sanatçı Dede Efendi. Hem saraya, hem halka hitap ediyor. Ahmet Hamdi Tanpınar da onu öyle tarif ediyor: Halka açık! ... 18 – 19 yaşındayken Yenikapı Mevlevihanesi'nin müdavimleri arasına giriyor, tasavvuf dersleri alıyor, 1801 yılında da ‘çile'sini tamamlayıp ‘dede' unvanı alıyor. ... 1842 yılında kendi isteğiyle saraydan ayrılıyor, Sultan Abdülmacit'in kendisi için yaptırdığı konağa geçiyor. 4 yıl sonra hacca giderken yolda ölüyor. ... 500'den fazla bestesi olan Dede Efendi'nin Türk musikisinin ayin, durak, tevşih, savt, ilahi, peşrev, saz semaisi, kar, karçe, kar-ı natık, murabba, semai, şarkı, türkü, köçekçe gibi dini ve din dışı sahadaki hemen her formunda eseri var. BÖLÜM MÜZİKLERİ Itri – Nevakâr open.spotify.com/intl-tr/track/4E…2e57ca7ef6754488 Dede Efendi - Yine bir gülnihal open.spotify.com/intl-tr/track/5O…3c48e9db2a574698 Dede Efendi - Gözümde Daim open.spotify.com/intl-tr/track/1Q…ab6fb19b55b4475e Dede Efendi - Yine neş'e-i muhabbet open.spotify.com/intl-tr/track/2j…b8ac8ee375c44348 NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz. Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir! Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art'a, performans sanatından dijital sanata, Picasso'dan Andy Warholl'a... Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz. Nacide Berber onlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi saat 12.30'da, tekrarı Pazar saat 18.30'da NTVRadyo'da. Kaçıranlar için programın tüm bölümlerin kaydı, radyoda yayınlandıktan sonra ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
#HerkeseSanat #DedeEfendi NTVRadyo'nun Herkese Sanat programında bugün Dede Efendi'yle tanışıyoruz. İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'ndan Müzikolog Doç.Dr. Ayşe Ersoy Çak, bize Dede Efendi'yi anlatıyor, şarkılarını çalıyor. Bu bölümde, Osmanlı Sarayı'nda gelişen edebiyat ve müziği de dinliyoruz. DEDE EFENDİ'Yİ DİNLİYORUZ ... Makam müziği, özümüzü anlamamıza yardımcı oluyor, iç dünyamızı yansıtıyor. Bazen bir türküyle, bir şarkıyla, küçükken dinlediğimiz bir ninniyle ilk tohumlar atılıyor. Bu bizim kültürel belleğimizde, içimizde var. Ve bunu ortaya çıkartmak, tarihimizi anlamak için bu müziği dinlemeliyiz. Belki de kendimizi tanımak için Dede Efendi'nin müziğini dinlemeliyiz. Dede Efendi bizim kutup yıldızımız. ... Dede Efendi, bir eseriyle III. Selim'in dikkatini çekerek saraya giriyor. O eser: Buselik makamındaki “Zülfündedir benim bahtı siyahım” şarkısı. ... Farklı bir kimlik, dönüştürücü bir sanatçı Dede Efendi. Hem saraya, hem halka hitap ediyor. Ahmet Hamdi Tanpınar da onu öyle tarif ediyor: Halka açık! ... 18 – 19 yaşındayken Yenikapı Mevlevihanesi'nin müdavimleri arasına giriyor, tasavvuf dersleri alıyor, 1801 yılında da ‘çile'sini tamamlayıp ‘dede' unvanı alıyor. ... 1842 yılında kendi isteğiyle saraydan ayrılıyor, Sultan Abdülmacit'in kendisi için yaptırdığı konağa geçiyor. 4 yıl sonra hacca giderken yolda ölüyor. ... 500'den fazla bestesi olan Dede Efendi'nin Türk musikisinin ayin, durak, tevşih, savt, ilahi, peşrev, saz semaisi, kar, karçe, kar-ı natık, murabba, semai, şarkı, türkü, köçekçe gibi dini ve din dışı sahadaki hemen her formunda eseri var. BÖLÜM MÜZİKLERİ Itri – Nevakâr https://open.spotify.com/intl-tr/track/4EpRarj7Q09vyFdcWsB29X?si=2e57ca7ef6754488 Dede Efendi - Yine bir gülnihal https://open.spotify.com/intl-tr/track/5OwYr4zZXwoyBzYeDIucq9?si=3c48e9db2a574698 Dede Efendi - Gözümde Daim https://open.spotify.com/intl-tr/track/1QmlblJnVTlD1vNBpvAqHX?si=ab6fb19b55b4475e Dede Efendi - Yine neş'e-i muhabbet https://open.spotify.com/intl-tr/track/2js7WdXnw6XOzn1IOXkEE1?si=b8ac8ee375c44348 NEDEN HERKESE SANAT? Uzak durduğumuz sanat dallarının seyircisi olmayı öğreniyoruz. Sizi, anlamayacağınızı düşündüğünüz sanat dalıyla, sanatçı, akademisyen, sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni ve deneyimli seyirciler rehberliğinde tanıştırıyoruz. Çünkü anlamak için, sevmek için önce tanışmak gerekir! Operadan çağdaş dansa, resimden heykele, barok müzikten pop-art'a, performans sanatından dijital sanata, Picasso'dan Andy Warholl'a... Her sanat dalını, en iyi bilenlerden dinliyoruz. Nacide Berber onlara soruyor, Cengiz Saral yayına hazırlıyor. Herkese Sanat Cumartesi saat 12.30'da, tekrarı Pazar saat 18.30'da NTVRadyo'da. Kaçıranlar için programın tüm bölümlerin kaydı, radyoda yayınlandıktan sonra ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.
Bu bölümde ruh eşi hayalinden ve hayal kırıklığının üstünde çok da durmamaktan bahsediyoruz. Yanlış insanlar belki de seni doğru insana yaklaştırmakla görevlidir, ne dersin? Keyifli dinlemeler!
132. Bu mektûb, molla Muhammed Sıddîk-ı Bedahşîye yazılmışdır. Dünyâya düşkün olanlarla arkadaşlık etmemeli. Dünyânın ne olduğunu iyi bilenlerin sohbetine koşmak lâzım geldiği bildirilmekdedir: Kardeşim! Görünüşe bakılırsa, fakîrlerin sohbetinden sıkıldığınız, zenginlerle arkadaşlık kurduğunuz anlaşılıyor. Çok fenâ yapıyorsunuz. Bugün gözünüz kapalı ise de, yarın açılacakdır. Fekat o zemân, pişmânlıkdan başka ele birşey geçmiyecekdir. Haberleşmeliyiz. Ey şaşkın! Senin şu hâlin iki şey olabilir: Zenginlerin arasında iken gönlünü Allahü teâlâ ile yapabilirsin veyâ yapamazsın. Eğer yapabilirsen fenâdır. Eğer yapamazsan dahâ fenâdır. Eğer yaparsan fenâ olur dedik. Çünki istidrâcdır. İstidrâc iyi görünür. Fekat felâkete götürür. Böyle olmakdan Allahü teâlâya sığınırız. Onların arasında gönlünü Allahü teâlâya veremezsen, dahâ fenâ olur dedik. Çünki, Hac sûresinin, (Dünyâda ve âhıretde ziyân etdiler) meâlindeki onbirinci âyetinde bildirilenlerden olursun. Fakîr çöpçüler, koltukda oturan zenginlerden çok iyidir. Bu söze belki inanırsın. Belki de inanmaz, şaşarsın. Fekat, bir gün gelecek inanacaksın. Lâkin, o inanışın fâidesi olmıyacak. Yağlı, tatlı yemeklere ve süslü, modaya uygun elbiseye düşkünlük, seni bu belâya da sürükledi. Fırsat elden dahâ gitmemişdir. İşin doğrusunu düşününüz! Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine engel olanları düşman biliniz! Onlardan kaçınız! Çok sakınınız! Tegâbün sûresinin, (Çok doğrudur ki, zevcelerinizden ve çocuklarınızdan size düşmân olanlar vardır. Onlardan sakınınız!) meâlindeki ondördüncü âyetini okuyarak gaflet uykusundan uyanmalıdır. Birlikde geçirdiğimiz günlerin haklarını göz önünde tutarak, size bir nasîhat yapıldı. İster dinleyiniz, ister dinlemeyiniz. Önceden de, sizin yersiz davranışlarınızı görerek bu yolda bulunamıyacağınızı anlamışdım. Korkduğum başımıza geldi. (İnnâ lillah ve innâ ileyhi râci'ûn). Doğru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafânın izinde bulunanlara selâm olsun “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü vettehıyyâtü etemmühâ ve ekmelühâ”! Yaradılışdaki iyiliği ve uygunluğu görerek, sizden başka şeyler umuyordum. Kıymetli cevherinizi çöplüğe atdınız. (İnnâ lillah ve innâ ileyhi râci'ûn). 133. Bu mektûb, yine, molla Muhammed Sıddîka yazılmışdır. Fırsatı ganîmet bilmek, vakti kıymetlendirmek lâzım olduğu bildirilmekdedir: Gönderdiğiniz mektûb geldi. Fırsatı ganîmet bilmelidir. Vaktleri çok kıymetli ni'met bilmelidir. Modaya, âdetlere uymakla ele birşey geçmez. Yalan sözlerden, kaçamak davranışlardan ancak zarar ve ziyân ele geçer. Muhbir-i sâdık, ya'nî hep doğru söyleyici “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ” (Helekel-müsevvifûn) buyurdu. Ya'nî sonra yaparım diyenler helâk oldular. Bugünkü ömrü vehm ve hayâl için harc etmek ve hayâl olan şeyleri ele geçirmek için, mevcûd olanları elden kaçırmak çok çirkin bir işdir. Elde bulunan şeyi, en ehemmiyyetli, en kıymetli şey için kullanmak gerekir. Karışık, pis, fâidesiz şeyler geriye bırakılmalıdır. Hak teâlâ, mâsivâsı ile ya'nî Ondan başka şeyler ile olan râhatlıkdan kurtarmak için, bir parça râhatsızlık versin! Dedikodu ile ele birşey geçmez. Kalbin selâmetini istemelidir. Asl lâzım olan işi düşünmeli, lüzûmsuz, fâidesiz şeylerden tâm kaçmalıdır. Fârisî beyt tercemesi: Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka, Hepsi câna zehrdir, şeker gibi de olsa. Habercinin ancak haber vermesi lâzımdır.” Rabbani Ebû Hamid Lifâf şöyle demiştir: Sık sık ölümü hatırına getiren kimseye şu üç şey bağışlanır: 1) Bir an önce tevbe etmek, 2) Asgarî miktarda rızıkla yetinmek, 3) Şevkle ibâdet edebilmek. Buna karşılık, ölümü unutan kimse de şu üç şeyle cezalandırılır: 1) Tevbe etmeyi ertelemek, 2) Asgarî miktardaki rızka râzı olmamak, 3) İbâdete karşı isteksizlik. Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.
Hayatta sürekli bir şeyleri kaçırmaktan mı korkuyorsun? Belki de kaçırmalısın. Şimdiden keyifli dinlemeler. İlham Postası bültenine kayıt ol: https://open.substack.com/pub/genelsesler?r=jttw9&utm_medium=ios Kitap kulübüne katıl: https://superpeer.com/bilgesen/collection/kitap-kulubu-felsefe-edebiyat-ve-psikoloji-uzerine-okumalar Beni Instagramdan takip edin: https://www.instagram.com/genelseslerpodcast/ Bana yazın: info@genelsesler.com (Gelen mailleri okumaya bayılıyorum)
Yeni Haller Youtube'da!Dinlediğiniz bu bölümün video hali Yeni Haller'in Youtube sayfasında.Üstelik konuya dair çeşitli görseller ve videolar eşliğinde izleyebilirsiniz.Aşağıdaki link'ten Yeni Haller'in Youtube sayfasını ziyaret edebilir ve sonraki videoları kaçırmamak için abone olabilirsiniz.Hatta bir de videoları beğenip yorum yaparsanız Yeni Haller'e büyük katkı sağlamış olursunuz.Yeni Haller Youtube SayfasıBu bölümde size gizemli bir casusluk hikayesi anlatmak istiyorum.Onlara "illegaller" deniyor.Başka bir ülkeye yerleşip izlerini, uyruklarını kaybettiriyorlar.Yeni ülkenin vatandaşı haline geliyor, evlenip çoluk çocuğa karışıyor ve oranın sıradan bir vatandaşına dönüşüyorlar.Belki de en zor casusluk türü bu."Uyuyan ajanlar" olarak da anılıyorlar.İhtiyaç duyulduğunda ihtiyaç duyulan görevi tamamlayıp "sıradan" hayatlarına geri dönüyorlar.Son olarak Rusya ile Batı ülkeleri arasındaki esir takasında Rusya'ya iade edilen Anna Dultseva ve Artem Dultsev çifti "illegaller" olarak yer aldı basında.Çocukları Rusçayı bırakın Rus olduklarını bile bilmiyordu.Putin çocuklarla İspanyolca konuşmak zorunda kaldı.Buyurun bu süper ajanların hikayesine...#ajan #casus #ajanlık #casusluk #illegaller #illegals #istihbarat #rusya #putin #annadultseva #artemdultsev #dultseva #dultsev #annachapmanSizden ricam, Yeni Haller'in Youtube sayfasına abone olmanız, videoları beğenmeniz ve en ama en önemlisi arkadaşlarınıza da duyurmanız. Sosyal medyada paylaşabilirsiniz, Whatsapp gruplarına gönderebilirsiniz. Unutmayalım ki, Yeni Haller'i tanıtma konusunda hiçbir algoritma sizden daha iyi değil! :))Ayrıca Yeni Haller'in bu yeni atılımına omuz vermek için bizi aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerEray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Konuğum bir sinemacı; senarist, yazar, yönetmen ve ressam Ümit Ünal.Belki sonda söylemem gereken şeyi baştan hemen söyleyeyim; sinemayla ilgilenen herkes bu bölümü dinlemeli.Ümit Ünal, çok genç, 19 yaşında yazdığı senaryosu -Teyzem-, o 21 yaşındayken Halit Refiğ tarafından filme çekilmiş biri. Okullu bir sinemacı.Genç yaşında, Atıf Yılmaz, Ertem Eğilmez gibi Yeşilçam'ın efsaneleriyle de çalışıyor, Müjde Ar, Türkan Şoray gibi isimler onun senaryolarına hayat veriyor.Sonra senaristlikten hayalkırıklığıyla alan değiştiriyor. Reklamcılık deneyimi, farklı bir sektörden öğrendikleri ile -ki onlar da bölümde var- senaryolarına yönetmenlik de yaparak sinemaya dönüyor. Ve dönüş o dönüş; pek çok bildiğimiz film, pek çok ödül."Anlatmak için" resimden kitaba, senaryodan yönetmenliğe pek çok araç kullanan Ümit Ünal ile bölümümüz bence pek öğretici, kaçırmayınız... Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Diyet kelimesi kirli bir kelime oldu. Bir çoğumuz diyet yapmak istemiyor, istiyor ve yapıyorsa bunu paylaşmak istemiyor. Belki yargılamaktan, belki hedeflerinden saptırılmaktan korktuğundan. Bu bölümde Uzman Diyetisten Özge Öçal ile sağlıklı beslenmeyi, kilo almayı, vermeyi, korumayı, almamız gereken takviyeleri, farklı diyet tiplerini ve çok daha fazlasını konuşuyoruz. Bölümün sponsoru Hiwell'den ilk terapi seasında 10% indirim kullanmak için buraya tıkla ve 10yoldayizindirim kodunu kullan! Desté kartlarını incelemek, satış kanallarını görmek için web sitesine uğra thisisdeste.com. Intagram'dan takip etmek için tıkla @thisisdeste Desté'nin uygulamasını indirmek için tıkla. Flov Studio Online'da düzenli olarak yenileri eklenen yüzlerce yoga ve meditasyon dersini sınırsız izlemek ve ay ritüellerine katılmak için flovstudio.com