Podcasts about yemen'de

  • 10PODCASTS
  • 26EPISODES
  • 6mAVG DURATION
  • 1MONTHLY NEW EPISODE
  • Jan 13, 2024LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about yemen'de

Latest podcast episodes about yemen'de

Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - Katil aynı, intikam belli

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 13, 2024 5:01


geçen hafta Simav'daki Filistin konulu konferansımın sonunda 15 yaşında bir Müslüman Türk kızı, salondaki herkesin aslında sormak istediği ama çok çeşitli gerekçelerle sor(a)madığı o soruyu, çocukluğun pür masumiyeti ve fıtratın tertemiz haliyle soruverdi: “Hocam, bu anlattıklarınız böyleyse niçin İsrail'e savaş açmıyoruz? Ordumuz mu yetersiz, ülkemiz mi güçsüz?” Boş verin siz “niçin İsrail'e savaş açmıyoruz?” sorusunu duyduğunda bile ayılıp bayılacak insanların bu konuda kuracağı cümlelere. 80 yıldır Müslüman, 40 yıldır Türk kanı akıtan İsrail ile niçin savaşmadığımızın cevabını samimiyetle verebileceğimiz bir düzlemimiz var mı, bir mazeret kaldı mı elimizde, onu söyleyin bana. Doğru okudunuz evet. İsrail, tam 40 yıldır Türk kanı akıtıyor. Tam 40 yıldır, emperyalizmin mayın eşekliğini yapan PKK üzerinden askerlerimizi katlediyor. Hiç numara yapmadan söyleyeyim. Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde 9 askerimizi şehit eden örgüt “Kürtlerin hakkını savunan bir organizasyon” değil, Müslüman Kürt çocuklarını İsrail'in köpeği haline getiren bir Mossad organizasyonudur. Bu böyle olmasaydı, yani PKK isimli mayın eşekleri topluluğu İsrail'in köpeği değil de gerçekten Kürtlerin haklarını savunan bir organizasyon olsaydı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir şey için olmasa bile “memleketin maslahatı” için bu organizasyonla barışmanın bir yolunu bulur, bu meseleyi bir şekilde hallederdi. Daha önce yazdım, yine yazayım. Türkiye'de PKK terörünü bitirmeye en çok yaklaştığımız “çözüm süreci”ni bizatihi İsrail tarafından (da) sevk ve idare edilen iki örgüt, PKK ve FETÖ, el birliği ile dinamitledi. Türkiye'nin “terörden arındırılmış bir coğrafya” olması en çok İsrail'in işine gelmez. Çünkü, sapkın itikatları gereği “Büyük İsrail” haritasını hayata geçirmenin kıyametin kopmasının tek yolu olduğunu düşünen Siyonistler, bizden talep ettikleri 22 şehir için teröre muhtaç şimdilik. Durumun “bu netlikte” olmadığını düşünenler varsa ya ahmaktır ya hain. Ve Türkiye'nin ahmaklarla, hele hele hainlerle alabileceği bir yol kalmadığını da çok açık şekilde anlamamız, idrak etmemiz gerekiyor. Gazze'de, Yemen'de, Pençe-Kilit bölgesinde katilin adı da, kimliği de aynıdır. Türkiye'nin etrafının çevrilmesi, Türkiye'ye Büyük İsrail konusunda diz çöktürülmesi, Türkiye'nin teslim alınması temel hedeflerden biridir İsrail ve İsrail'in bin türlü yöntemle elinde tuttuğu emperyalist destekçileri açısından. Suriye meselesinin kısa sürede çözülüp Suriye'de Sünni çoğunluğun makul bir geçişle iktidara ele geçirmesine engel olanların da, Irak'ta işlerin yoluna girmesini istemeyenlerin de, Yemen'i mezhep ve aşiret temelli olarak karıştıranların da, Lübnan'a asla huzur vermeyenlerin de ajandasını İsrail belirlemekte, yol haritalarını İsrail ve emperyalist uşakları çizmektedir.

Yeni Şafak Podcast
KADİR ÜSTÜN - BİDEN'IN SEÇİM STRATEJİSİNDE İSRAİL ÇIKMAZI

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 9, 2024 6:03


Başkan Biden'ın Güney Carolina eyaletindeki kilise ziyareti sırasında verdiği mesaj ve bazı göstericilerin tepkisi başkanlık seçimlerine hazırlanırken yaşayacağı açmazın bir özeti gibiydi. 2015 yılında beyaz üstünlüğünü savunan bir saldırganın kiliseye ibadete gelen 9 siyahi vatandaşı öldürmesi, 2016 başkanlık seçimleri arefesinde Trump'ın verdiği mesajın bir sonucu olarak kamuoyunda tartışılmıştı. Biden 2024 kampanyasına bu kiliseye ziyaretle başlayarak siyahi oyların kritik olacağını kabul ettiğini göstermeye çalıştı. Trump'ın göçmenlerin ülkenin kanını ‘zehirlediği' şeklindeki ifadelerine nazire yaparak asıl ‘zehir' beyaz üstünlüğü fikridir mesajını verdi. 2016 seçimlerinde Biden'ı adaylığa taşıyan kritik eyalet olan Güney Carolina'daki siyasi seçmene verilen mesajlar, önümüzdeki seçim için de kritik rol oynayacak siyahi seçmenlere ulaşma çabası olarak öne çıkıyor. Kilisedeki konuşması sırasında bir grup Demokratın Filistin'de ‘Hemen Ateşkes' diye bağırarak protesto etmesi karşısında, Biden İsrail hükümetine çatışmanın şiddetini azaltıp Gazze'den çıkmayı telkin ettiğini söyleyerek cevap verdi. Biden'ın protestocuların bu konudaki ‘tutkusunu' anladığını söylemesi parti içindeki Filistin tepkisinin farkında olduğuna işaret ediyor ancak bu tepkiyi azaltmak adına ciddi bir çabası da olmadı. Aksine, İsrail'in Gazze operasyonlarını destekleyerek ateşkes çağrılarını görmezden gelmekte ısrar etti ancak bunun işe yaramadığı da ortada zira protestolar devam ediyor. Siyahi seçmenin ve Filistin hassasiyetli genç seçmenin Biden'a desteğinin azaldığını gösteren kamuoyu yoklamaları, Biden'ın İsrail meselesinde kritik bir adım atmadan parti içinde birliği sağlamasının zor olacağını gösteriyor. BLINKEN'IN ORTADOĞU TURU Başkan Biden'ın seçim senesinde parti içinde kendisine yabancılaşan grupları toparlamaya çalışırken, Ortadoğu'daki çatışma ortamının ABD'yi içine çekecek biçimde genişlemesini istemeyeceği açık. İsrail hükümeti Gazze'deki savaşın bu seviyede sürdürülemeyeceğinin farkında zira daha önce ilan edilen 380 bin yedeğin orduya çağırılması ve aktif savaşa katılması sürdürülebilir değil. Bu rakamın 170 bin seviyelerine indiği biliniyor ve 100 bine kadar inmesi bekleniyor. İsrail ordusu üç aydır devam eden yüksek mobilizasyonun ekonomiye ağır yükü itibariyle uzun süre sürdürülemeyeceğinin farkında. İsrail yönetimi bu yüzden Gazze'de daha sınırlı ve Hamas liderliğine odaklanan düşük şiddetli ve sürdürülebilir bir çatışma süreci planlıyor. Tel Aviv'le Washington'un bu strateji üzerinde anlaştıkları ve daha fazla insani yardım girişi sağlanarak sürdürülebileceğini düşündükleri söylenebilir. Buna karşın İsrail kabinesindeki siyasiler savaşı İran'la Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'de çatışmaya götürecek bir genişletme konusunda daha istekliler. Böyle bir ortamın ABD'yi İran'la çatışmaya mecbur edecek bir seviyeye getirmesine bir süredir direnen Biden yönetimi, Blinken'ı bölgeye tekrar göndererek bu ihtimali yönetmeye çalışıyor. İsrail'in Hizbullah'a karşı eninde sonunda savaşmak zorunda olacağını ve bu ortamın uygun olduğunu düşünen İsrailli siyasetçiler, Lübnan üzerindeki baskıyı artırıyor. Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyinden daha içeri çekilmesini isteyen İsrail, Beyrut'u Gazze'ye çevirme tehdidi savurmuş ve en son Hamas lideri Aruri'nin suikastına imza atmıştı. Biden yönetimi Hizbullah'la savaşa girecek bir İsrail'i koruma içgüdüsüyle hareket edecektir ve savaşın başında bölgeye savaş gemisi göndererek bu konudaki kararlılığını göstermeye çalışmıştı. Buna rağmen Ortadoğu'da İsrail'i korumak için çatışmaya giren bir ABD imajı seçim senesine giren Biden için ideal değil.

Yeni Şafak Podcast
TAHA KILINÇ - DİNSİZLİK ÇÖKÜŞTÜR

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 5, 2024 4:46


üç ay önce, İsrail işgal rejimi tarafından Gazze'ye yönelik soykırımın başlatıldığı ilk günlerde, Benyamin Netanya-hu'nun söylemlerini hatırlayınız: İsrail'in “kendini savunma” hakkından söz ediyor ve masum kadınların, çocukların ve yaşlıların üzerine yağdırılan bombaları “demokratik dünyanın barbarlıkla savaşı” olarak isimlendiriyordu. Son derece seküler, uluslararası ilişkilerin sözüm ona “değer”lerine uygun ve herhangi bir dinî gönderme barındırmayan bir üsluptu bu. Çünkü ordunun savaşma gücünden emindi. Ancak kısa süre sonra, eski İsrail ordusunun yerinde yeller estiği bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. 1950'lerin, 60'ların, 70'lerin iç disiplini gitmiş, eşcinsellik başta olmak üzere Yahudi şeriatının en katı yasaklarının fütursuzca işlenip afişe edildiği bir çürüme yaygınlaşmış, “vadedilmiş topraklar için savaşma” ülküsünün yerini ödlekçe bir ölüm korkusu almış, velhasıl o “anlı şanlı” İsrail ordusu, bir avuç inanmış adam karşısında nal toplamaya başlamıştı. Kassâm mensupları ayaklarında terlik, üzerlerinde eşofman ve dillerinde dualarla, adeta tapınılan o devasa tankları tuzaklıyor, haftalarca zaten başlayamayan kara operasyonları, İsrail açısından tam bir fiyaskoya dönüşüyordu. Netanyahu bunun üzerine canhıraş Yahudiliğin temel metinlerine sarıldı. Muharref Tevrat'tan pasajlar okudu, askerleri motive etmeye çabaladı. Ama bu taktik de tutmadı. En başından itibaren din dışı bir ideoloji olarak örgütlenen Siyonizm, bir “dinler coğrafyası” olan Ortadoğu'ya yerleşmek ve Filistin'in işgalini meşrulaştırmak için mecburen dinî argümanlara sığınmış, Arap ve İslâm dünyasının dağınıklığından faydalanarak on yıllar boyunca İsrail'i “din devleti” kılığında yaşatmayı başarmıştı. Karşımızda şimdi makyajı silinmiş, dişleri dökülmüş, yorgun bir acuze duruyor. Orta-doğu'da dinî ideolojinin kitleler üzerindeki ateşleyici tesirini kullanarak nüfuz sahasını genişletme noktasında, en başarılı ülke İran. Sadece son 10 yılda Arap Yarımadası'nın güneyinde ve kuzeyinde yaşanan gelişmeleri takip eden herkes, Suudi Arabistan'ın dört koldan kuşatıldığını görecektir. Gazze'de şimdilerde yaşanan süreç, Yemen'de çok sağlam ve sarsılmaz bir İran karakolunun inşasına yaradı. Aynı şey, 2006'da Lübnan'da hayata geçirilmiş, İsrail'in 34 günlük saldırıları sona erdiğinde, İran adına hareket eden Hizbullah, ülkeye el koymuştu. Suudi Arabistan, son yıllarda Batılılaşmayı merkeze alan bir dönüşüm sürecine girdi. Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın öncülük ettiği hamleler, “Vehhâbîlik” ideolojisi etrafında kümelenen olumsuz imajı ortadan kaldırmayı ve Suudi Arabistan'ı dünya sahnesinde “mutedil” bir devlet olarak yeniden yapılandırmayı hedefliyor. Muazzam futbol ve sanat yatırımları, bilhassa genç nüfusun resmî makamlar eliyle eğlence sektörüne yönlendirilmesi, okullarda okutulan müfredatın baştan aşağı yenilenmesi, tamamen bu hedef için. Ancak... Suudi Arabistan'ın konumlandığı coğrafya, İskandinavya değil ne yazık ki. Ortadoğu'da, sadece kapitalle veya dünyevîleşmeyle var olunamaz, mutlaka kitleleri motive edecek ve kimliklerini belirleyecek bir “muharrik ideoloji” gerekiyor.

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - Filistin Kurtuluş Savaşı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 31, 2023 5:20


Savaşların birçok cephesi vardır. Sömürge imparatorluğu, kavramlar kullanarak, savaş başlamadan, düşmanını psikolojik olarak yenmiş olur. İki yüzyıllık Batı işgal ve sömürge tarihine baktığımızda, bunu, her millete karşı işlenen soykırım düzeyindeki katliamlarda ve bağımsızlık savaşlarında görürüz. Cezayir bağımsızlık savaşında 1,5 milyon insan hayatını kaybetti. Fransa ile hiçbir sınırı yok, komşu değiller. Uzakdoğu'da erken kolonyalizm döneminde İspanya, Portekiz, Hollanda ve İngiltere'nin işgal ettikleri her toprak parçasında, çeşitli milletlere uyguladıkları benzersin insan kıyımları vardır. Afrika ülkelerinin her birini işgal eden Batılı devletlere sorsanız, Afrika'ya medeniyet götürdüklerinden dem vururlar. Irak, Afganistan ve Yemen'de milyonlarca insan öldü. ABD ve müttefikleri Irak'a demokrasi getireceklerdi. Afganistan'da Taliban'ı yeneceklerdi. Yemen'de ise hiçbir amaç gütmeden birçok tesisi El-Kaide bahanesi ile yerle bir ettiler. Her ne kadar bugün Batılı devletlerin tutarlılıktan, adaletten, hakkaniyetten, demokrasiden yana olduklarına dair bir emare kalmadıysa da, hala kendi dışında olanları şeytanlaştırma çabaları devam ediyor. Eski Yunan'da “sitenin dışındakiler”, Roma'da “barbarlar” ve Avrupa'da “ötekiler” olarak tarif ettiklerini, şimdi “terörist” diye tanımlayıp, bunun üzerinde tepiniyorlar. Bugün İsraillilerin Gazze'de yaptıklarına bakın, dünyanın en acımasız en ahlaksız terör örgütünün yapma ihtimali olan katliamların bin katını Filistinlilere yapmaktalar. Bütün bu soykırım sürecini devam ettirirken, karşında siyaset yapan, devlet kurumları bulunan Filistinli Hamas'a ve Kassam Tugayları'na terörist demekten geri durmuyor. Hatta bırakın savaşan mücahitleri, Gazze halkının tamamını kendi zulümlerine boyun eğmediği için terörist olmakla suçluyor. Başta milli mücadele yıllarında İngilizler, İtalyanlar, Fransızlar ve Anadolu'yu kan gölüne çeviren Yunanlılar, barbarlarla savaştıklarını savunuyorlardı. Afrika ve Asya milletleri gibi Anadolu'yu işgal atlında tutacaklarını düşünmüşlerdir. Anadolu işgale direndi, insanımız yurdun dört bir yanında seferber oldu. Topraklarımızda düşman postalı kalmadı. Kurtuluş savaşları başlar ve bitmez. Bağımsızlık tutkusu ve inancı toplumsal bir ruh halidir. Bütün bir millete beraberce sirayet eder. Filistinlilerin yüzyıllık var olma mücadelesi bir noktaya geldi. Bağımsızlık tutkusu, Mescid-i Aksa'yı koruma güdüsü ve imân ateşiyle birleşince, savaş cephesinde İsrail'e karşı büyük bir direnç ve karşı koyma gücü ortaya çıkardı. Var olma ve kurtuluş savaşı bütün dünyayı sardı. Tarih boyunca bir milletin mücadelesine bu derece destek hiç olmamıştı. Filistinlilerin masumiyeti daha yeni doğmuş bebeklerin katledilmesi, hastanelerin vurulması, ölülerin üzerinden dozerlerle geçilip cesetlerin parçalanması, dünyanın görüp göreceği en korkunç vahşettir. Bu vahşetin boyutu insanlığı endişeye sevk ediyor. Bir avuç Siyonist, uzaydan gelen vampirler gibi, insanlığın kaderini esir almış. Dünyanın bütün milletleri kendi kaderinden endişe etmeye başladı. Tüm milletler kendi topraklarının Filistin olmaması için çabalıyor. Batılı devletlerin, istihbarat teşkilatlarının ve Siyonizm'in, önce kavramsal yıkıcılığına bir son vermek lazım gelir.

Mevlana Takvimi
ÇANAKKALE DESTÂNI - 18 MART 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 18, 2023 2:41


Sultân II. Abdülhamîd Hân'ın önceden aldığı tedbîrler ve onun eğittiği askerlerle Haçlı'ya karşı kazanılan ve Türk târihinin dönüm noktasını teşkîl eden bir mübârek zaferdir. Çanakkale Savaşları 8,5 ay sürdü. Memleketin en hassâs yerine yöneltilen taarruz kırıldı. Çanakkale Muhârebeleri, Osmânlı Devleti'nin dört sene harbe dayanmasına, bu yüzden Çarlık Rusyası'nın yıkılmasına sebeb oldu. Bu başarı yalnız Osmânlı kuvvetlerinindir. İlk bombardımandan itibâren 324 gün ve çıkarma gününe göre de tam 259 gün devam ederek neticesinde Osmânlı Ordusu'nun ölümsüz bir zaferiyle kapanan I. Dünya Savaşı'nın bu en kanlı sahnesine ordumuzun en kıymetli ve en büyük kısmı iştirâk etmiş ve semereleri burada inkişâf eylemiştir. Türklerin resmî kayıtlara göre kayıp mikdârı 251.000, müttefiklerin ise 252.000 idi. Türkler, 2200 yıllık târihlerinin en büyük topyekün felâketine ma'rûz kaldılar. Bu savaş sonunda Türkiye'nin hiçbir zaman istilâ görmemiş en değerli toprakları, Anadolu'nun içlerine kadar tahrîp edildi. Türk ekonomisi, savaştan tam bir yıkım hâlinde çıktı. Asrın başlarında 50-100 bin nüfûsa erişmiş Anadolu şehirlerinde nüfûs, yarımın çok aşağılarına düştü. Birinci Cihan Harbi, Türk milletinin askerlik değerini ve manevî gücünü bir defa daha ortaya çıkarmaktan da geri kalmadı. Çanakkale zaferi, Türklerin büyüklük çağlarında kazandıkları zaferlerden biri gibi değerlidir. 4 yıl boyunca Türkler, dünyanın birbirine hiç benzemeyen ülkelerinde Çanakkale'de, Kafkasya'da, Galiçya'da (Polonya), Makedonya'da, Dobruca'da, Yemen'de, Hicaz'da, Libya'da, Sina'da, Filistin'de, Irak'ta, İran'da vuruştular. Teçhizat eksik ve mahrumiyet büyüktü. Savaştan çıkan dört devletin uğradığı muamele hakaretâmizdi. Türkler, baş kaldırdı. Almanlar, Avusturya-Macaristân ve Bulgaristan baş eğdi. (Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, c.11, s.248)

mart bu yemen libya irak sina abd sava gali dest asr anadolu tarihi osm sult filistin muh polonya mevlana makedonya memleketin yemen'de irak'ta libya'da kafkasya'da filistin'de
Yeni Şafak Podcast
Yaşar Süngü - Fırsat ve zorlukların kardeşliği

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 7, 2022 4:15


Küresel ekonominin yavaşladığı ve dünya genelinde enflasyonun yükseldiği bir dönemdeyiz. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan savaş ve 2 yıla yakın süren küresel koronavirüs salgını nedeniyle büyük artış gösteren enerji ve gıda fiyatları bütün kesimlerin üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Dünyada ve Avro Bölgesi'nde yıllık enflasyon yüzde 10-12 bandında. Rusya'nın enflasyonu Ukrayna'yı işgalinden bu yana ikiye katlandı, ancak düşüyor. Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık çift haneli seviyelerde.  Türkiye ekonomisi 2022'nin üçüncü çeyreğinde yüzde 3,9 büyüdü. Yıllık bazda enflasyon ise yüzde 85 seviyesinde. İstanbul'da yıllık bazda enflasyon yüzde 105 ile üç haneli oldu. Muhtemelen 2022 yılını temel ihtiyaçlardaki yüksek enflasyon tartışmalarıyla kapatacağız. Şimdi merak edilen 2023 yılı nasıl geçecek sorusunun cevabı. İş dünyasının ihracat ve ithalat tarafında yer alan temsilcilerinin ekonomiye bakışları özetle şöyle; Üretim girdisi olarak yapılan ithalatın oranı toplamın yüzde 80'ini oluşturuyor. Bu ithalatı yapmasak, zaten ihracat şansımız da olamayacak. Dolayısıyla bizim daha çok üretimle ham madde ihtiyacımızı yurt içinden karşılayacak hale gelebilmemiz gerekiyor. Yani sadece üretmek yetmiyor, tasarımla, teknolojiyle, inovasyonla ürettiğimize değer katmak, markalaşmak zorundayız. Bunu başarabilir, enerjinin ithalattaki payını azaltabilirsek orta vadede ihracatımızın ithalatı karşılayabileceği bir noktaya gelebiliriz. 2023 yılının ilk yarısı hem dünya hem de ülkemiz açısından zor geçecek. İkinci yarıdan itibaren yabancı sermaye yatırımlarının gelişinin hızlanacağı tahmin ediliyor. Türkiye gerek coğrafi avantajları, gerekse güçlü insan kaynağı ile zamanla daha avantajlı bir konuma geçecek. Yılı ikiye ayırırsak, ilk bölümü zor, ikinci bölümü ise önemli fırsatlarla geçirilecek bir sene gibi gözüküyor.  Arjantin son 10 yıldır girdiği yüksek enflasyon sarmalından çıkamadı. Arjantin'de günde 5.50 dolar altında ile geçinmeye çalışanların nüfusa oranı 2012'de yüzde 4 iken 2022'de yüzde 36'ya ulaştı. Enflasyonun olduğu ülkelerde gelir dağılımı yok, alım gücü yok, işsizlik, geçim sıkıntısı, fakirleşme ve kıtlık var. Türkiye'nin güçlü bir büyüme sağlaması ve devamlılığı için enflasyonu kalıcı bir şekilde indirmesi gerekiyor. Dünyanın iki kilit ekonomisi ABD ve Çin'de büyüme istikrarı var. Türkiye çok fazla dalgalanma yaşıyor. Bir dönem sonra büyümede yavaşlama söz konusu olacak. Enflasyonun kontrol altına alındığı, öngörülebilir bir ortam şart. Yatırım güven ortamında oluyor. Gerçek kalkınmaya giden yol bu.  İlk iki çeyreğe göre büyüme hızında bir düşüş var. Bu düşüş ana pazarlardaki ekonomik durgunluktan kaynaklanıyor. Bu durgunluk, bir süredir beklenen yurt dışı talep düşüşüne bağlı negatif gelişmelerin sonucu. Üstelik küresel piyasalardaki belirsizlik artarak sürüyor. Çin tekrarlayan salgınla tekrar kapanma sürecinde. Rusya-Ukrayna savaşı sürüyor. Suriye, Irak, Libya ve Yemen'de kaos devam ediyor. İş dünyası içeride ve dışarıda artan sis bulutu nedeniyle önünü görmekte zorlanıyor.

Haberler.com Haber Bülteni
3 Ekim 2022 Sabah Haberleri

Haberler.com Haber Bülteni

Play Episode Listen Later Oct 3, 2022 4:30


Altılı Masa Yedinci Kez Toplandı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Diploması Trafiği, Türkiye'den Libya'ya Resmi Ziyaret, Samsun'da Müsilaj-2 Operasyonu'nda Yakalanan 3 Şüpheli Tutuklandı, Kaş'ta Makilik Alandan Çıkan Yangına Müdahale Ediliyor, İstek Şarkı Sözünü Bilmediği İçin Darbedilen Müzisyen Hayatını Kaybetti, Yemen'de 6 Aydır Süren Ateşkes Sona Erdi, Endonezya'daki İzdiham Tarihteki Benzer Faciaları Akla Getirdi,

HABER DİNLE
3 Ekim 2022 Podcast Sabah Haberleri

HABER DİNLE

Play Episode Listen Later Oct 3, 2022 4:19


Altılı Masa Yedinci Kez Toplandı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın Diploması Trafiği, Türkiye'den Libya'ya Resmi Ziyaret, Samsun'da Müsilaj-2 Operasyonu'nda Yakalanan 3 Şüpheli Tutuklandı, Kaş'ta Makilik Alandan Çıkan Yangına Müdahale Ediliyor, İstek Şarkı Sözünü Bilmediği İçin Darbedilen Müzisyen Hayatını Kaybetti, Yemen'de 6 Aydır Süren Ateşkes Sona Erdi, Endonezya'daki İzdiham Tarihteki Benzer Faciaları Akla Getirdi, --- Send in a voice message: https://anchor.fm/haluk-kurtuncuoglu/message

Yeni Şafak Podcast
İSMAİL KILIÇARSLAN - İran'da “nizam” değişir mi?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 24, 2022 4:55


Cevabım şu: Emperyalistler istemeden asla. Aman diyeyim Türkiye'deki gönüllü yahut resmi İran ajanları ile eli kanlı rejimin dangalak destekçileri bu dediğimi “emperyalistler bütün güçleriyle rejimi yıkmak isterlerse ancak yıkabilirler” dediğimi falan zannetmesinler. İran'ı bütün İslam âleminde “açık bir yara” olarak tutan emperyalist dostları artık nizamdan sıkılır, İran'ın Pers ve daha önemlisi Şii yayılmacılığına dayalı eli kanlı mollalarına artık ihtiyaç duymamaya başlarsa evet, İran'da nizam değişir. Aksi takdirde İran'daki o akıl, izan ve İslam dışı nizam asla değişmez. Bugün Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, hatta Filistin davasında bile emperyalist dünyanın en kullanışlı aparatı İran'dır. Mollalar, “ne pahasına olursa olsun” diyerek çıktıkları “Şii yayılmacılığı” yolunda ümmeti perişan eden bir akıl hastalığı üretmişlerdir. Milyonlarca masumun kanları ellerindedir.

Mevlana Takvimi
MÜSLÜMANLARA BATIDAN DAHA DÜŞMAN BİR NİFÂK HAREKETİ - 31 TEMMUZ 2022 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 31, 2022 5:27


İran, Zerdüşt'ü millî “peygamber” kabul eden Perslerin hüküm sürdüğü topraklardır. Ardından Sasaniler hüküm sürmeye başlar. Sonra Hz Ömer (r.a.)'in fethi ile İslâm'la tanışırlar. Bölgeye Müslüman Araplardan sonra ise Türkler gelirler. Ardından da Moğollar... 15. asrın sonlarında, bugünkü İran topraklarında Safevi İshak Erdebilî adlı bir kişi Sünni görünümlü Şii bir tarikat kurar. Sonra gelen Haydar ve Şah İsmail, Şaman inancını da taşıyan radikal bir Şiiliği kurumsallaştırır ve dayatır. Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Alî ve Hz. Âişe (r.a.e.) başta olmak üzere, bazı sahabilere sövme ve hakaret resmi bir ritüel haline getirilir. Sünniliği ise “hükümsüz sapkınlık” tarif ederek Şiiliği pekiştirmek için ne gerekiyorsa yapılır. Bir yanda İslâm'ın izini silmek için taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayan Katolik Batı, diğer tarafta Sünniliği düşman ilan edip, Batı'nın aynısını yapan Safeviler... Dün, Osmanlı'yı kuşatan bu iki yapı, bugün de Türkiye'yi kuşatmış durumda. Batı ambargo için can atıyor. Zerdüşt, Pers, Sasani, Safevî, Şii İran ise Türkiye'ye hakaret ve fitne peşinde... Dün İran halkını canı, malı ve nesli ile tehdit ederek Şiileştirenler, bugün sadece İran'da değil; Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de ve başka coğrafyalarda Şii olmayan Müslümanları katlediyor. Ermenileri destekliyor. İran, sünni Müslüman Türkleri Şiileştirmek veya İran'a âşık etmek için 1979'dan bu yana denemediği usûl kalmadı. Bu tavır, İran'ı pek tanımayan Türk halkı için anormal olabilir, lâkin İran için sıradan şeyler. Çünkü İran rejimi, Türkiye'yi İsrail'i sevdiği kadar sevmeyen bir yönetimdir. İran, Amerika'dan değil Türkiye'den, Müslüman Türk Birliği ve İslâm Birliğinden korkar. (Gerçek Hayat Dergisi, 1050. Sayı)

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - Oryantalizm Batı'nın suç delilidir

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 21, 2022 4:46


Hanîflik bağıyla, Bereketli Hilal başta gelmek üzere medenî dünyanın tamamında üretilmiş olan sanatın Tevhit esasında Müslümanlara miras olması İslam sanatlarının semantiği bakımından tartışmaya kapalı olduğu için, delile de muhtaç değildir. Zira, göklerin ve yerin hükümranlığı (mülkü) Allah'ındır. Sanatkâr sanatı için O'nun mülkündekileri kullanır. Buna göre Yahudi, Hristiyan ve Müslüman sanatçı için örneğin ayrı taşlar tahsis edilmemiştir, diğer bir söyleyişle taşın kullanımında insanlar ortaktır. Farklılık taşın işlenme niyet ve biçimine göredir. Sanatçı kendi şeriatınca taşa özel bir mana ve form verdiği için -özü itibariyle sanatın kendisi değil- onun sanatı farklıdır. Bakara Sûresi'nin 62. Ayeti'nde, şeriatlar ayrı ayrı zikredilerek, o şeriatların mensupları Allah'a (varlığına ve birliğine: Tevhide), ahirete (öldükten sonra dirilmeye, hesaba çekilmeye...) inanma şartına tabi olarak, salih amel işlemeleri yönünden korkuya uğramama ve mahzun olmamada birleştirilmişlerdir. Buna göre Tevhit inancı sanat bakımından da hem ayırıcı hem de birleştirici bir özelliğe sahiptir ve her ikisi de onun kabulüne ya da reddine göredir. Hal böyleyken Tevhit ehlinin Hz. Adem'den beri tevarüs edegeldiği genel mirasın, Hanîflik'le tahkim edilmiş olarak Müslümanlar özelinde sürdüğünü inkâr etmenin bir hükmü yoktur. Dolayısıyla, Yemen'de inşa edilen bir kiliseye malzeme götüren geminin Cidde yakınlarında batması üzerine, o malzemelerden bir kısmının Mekke'ye getirilmesi ve üzerinde Hz. Meryem ile bebek İsa ikonu bulunan bir kerestenin Kabe'nin tadilatında yapıyı güçlendirmek maksadıyla kullanılmasını “Kabe'de ikon vardı, Mekke'nin fethinde de kaldırılmadı” çığlıkları eşliğinde dillerine dolayan Oryantalistlere verilecek en güzel cevap, yine Kur'an'dan gelir: “Rahman'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, 'selam!' der (geçer)ler.” (Furkan 25:63) Ola ki, Batılı sömürgenler de Oryantalizm'le Müslümanlar üzerinde kibir tesis etme yanlışlarının farkına varır ve ilgili tutumlarını artık terk ederler. Bunun, keskin akide ve siyaset farkı nedeniyle kuru bir temenniden ibaret olarak kalması elbette mümkündür ama bizim de artık ağızlarıyla kuş bile tutsalar, -iddialarını araştırmadan, incelemeden- Oryantalistlere inanmak bir gibi lüksümüz yoktur. Fakat burada şu hususa özellikle dikkat çekmemiz gerekir: Oryantalistlere karşı gösterilen aşağılık kompleksi ne kadar yanlış ise büyüklük kompleksi de bir o kadar yanlıştır. Bu bahiste, hemen yukarıda mealini zikrettiğim Furkan Sûresi'nin 63. Ayeti'ne dikkatleri tekrar çekerek, Oryantalistlerin yanlış bilgilerinin bile bizim kendi doğrumuzu öğrenmemiz, öğrenmişsek teyit etmemiz cihetinden gerekli olduğunu ifade etmeliyiz. Zira bizim asıl maksadımız onların yanlışlarını ortaya çıkarmak değil, bilakis kendi doğrularımızı pekiştirmekten ibarettir.

Bir bakışta
Yemen'deki ateşkes barış umudu sunuyor mu?

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Apr 11, 2022 16:48


Yemen'de yaklaşık 20 milyon insanı açlıkla karşı karşıya getiren kanlı savaş bölgedeki jeopolitiğin değişmesiyle bitebilir mi? Bugünkü ateşkesin önceki girişimlerden farkı var mı? Çarpışan tarafların hamileri, sahada barışı sağlayabilir mi? ORSAM Körfez Koordinatörü Gökhan Ereli gelişmelerin henüz umut vermediğini anlattı.

Banu Avar ile Yorum
#82 - 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ve Bizim Kadınlarımız!

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Mar 7, 2022 4:40


8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ve Bizim Kadınlarımız! Youtube'dan İzleyin : https://youtu.be/92gWjfg2Nv0 ‘Dünya' kadınlar Günü.. İlan eden Birleşmiş Milletler. Yani Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da, Yemen'de yüzbinlerce kadının katledilmesine sessiz kalan yapı… ABD güdümündeki bu yapı, Dünya Kadınlar Günü'nü, 1857'de bir fabrikada yanarak ölen Amerikalı işçi kadınların anısından çalmıştı. Bu topraklar Batının aksine komutan kadınların yaşadığı topraklardır. Tomrislerin yaşadığı topraklardır. Devlet yöneten kadınların tarihe ad yazdırdığı topraklardır. Bugünün sınıfsal yönü yok edilmiştir. Gününüz kutlu olsun emekçi kadınlar!

Banu Avar ile Yorum
#79 - NATO'da 70 Yılımız Geçti!

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Feb 17, 2022 7:03


NATO'da 70 Yılımız Geçti! Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/oBCB0bGaKe0 Türkiye Kuzey Atlantik Anlaşması örgütü yani kısa adıyla NATO'ya 1952 yılının Şubat ayında kabul edildi. NATO güya bir savunma örgütü olarak kuruldu. Ama güya (!). Türkiye bugün olduğu gibi iki dünya arasında sınır ülkelerden biridir. Sovyet'lerin komşusuydu ama Amerika'yı temsil eden Amerika'nın ve Batı çıkarlarının koruyucusu askeri bir örgütün içine girmiştir. Üstelik bu örgüt Türkiye'yi her daim düşman bellemiştir. Amerika NATO'yu kullanarak Türkiye'ye yerleşmiştir! NATO uluslararası bankerlerin, silah baronlarının, petrol krallarının çıkarları doğrultusunda güç göstermekteydi. Kurulduğu 1949 yılından itibaren gizli örgütler kurdu, örtülü operasyonlar yaptı. 1991'e kadar güya komünizme karşı dünyayı korudu. 1990'da Sovyetler ve Doğu Bloku tarihe karıştı. Varşova Paktı dağıldı. NATO hemen yeni düşmanlar buldu; ‘yeni strateji'sini 1991'de açıklamıştı. Komünizm bitti ama tehditler sürüyor demişti: Yani Amerika'nın sevmediği her ülke tehditti. Kendi denetiminde olmayan ülkeler tehditti… Kısacası NATO Amerika demekti. Amerika'nın yanında ya da ona karşı devletler vardı ve NATO Amerika'nın karşıtı olanlara haddini bildirirdi. Bu coğrafyayı birbirine katmaya çalışan, ülkelerde darbeler düzenleyen, ülkeleri silahlarla çevreleyen, savaş baronlarının yönettiği bir sistem içindeyiz. Başını Amerika'nın çektiği bir karanlık düzenek bu! NATO da onların oyuncağı, birleşmiş milletler de… “Uluslararası Camia” diye bir laf uydurmuşlar. Libya'da, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Yemen'de, Filistin'de o camianın yediği haltlar ortada! Devamı için videoyu izleyin ...

Bir bakışta
Milyonlarca insanın açlık çektiği Yemen'de hala barış umudu yok

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Nov 19, 2021 12:48


Suudi Arabistan, BAE gibi devletlerin, İran'la rekabetinin en üzücü sahası haline gelen Yemen'da çatışmalar yer yer şiddetleniyor. AA Ortadoğu Editörü Turgut Alp Boyraz hem insani krizin boyutlarını hem de jeopolitik dengelerin değişmesinin, çaresiz Yemen halkına hala umut getirmediğini anlattı.

Yeni Şafak Podcast
Taha Kılınç - “Kriz yok”

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 2, 2021 2:40


Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, geçtiğimiz hafta Körfez ülkelerinin Lübnan'ın başkenti Beyrut'tan büyükelçilerini çekmeleriyle başlayan sürecin bir “kriz” olmadığını açıkladı. Amerikan CNBC televizyonuna konuşan Bakan Faysal, “Sadece Beyrut'taki mevcut yönetimle şu anda yakın ilişkide bulunmanın semereli veya yararlı olmadığına kanaat getirdik” dedi. Suudi Bakan “kriz yok” dese de, Lübnan'la Suudi Arabistan ve onunla birlikte hareket eden ülkeler arasında ciddi bir diplomatik ve hatta ideolojik krizin yaşandığını herkes biliyor. Söz konusu kriz, Lübnan Enformasyon Bakanı George Kurdahi'nin, geçtiğimiz ağustos ayında yaptığı bir açıklamanın televizyon ekranlarına -Katar merkezli El Cezire- sürülmesiyle patlak vermişti. Suudi Arabistan ve ortaklarının Yemen'de sürdürdüğü savaşı “fuzuli” olarak niteleyen Kurdahi, İran destekli Hûsîlerin “yabancı bir devletin düşmanlığına

Anadolu Ajansı Podcast
Yemen'deki iç savaşta bölgesel destekçiler büyük rol oynuyor

Anadolu Ajansı Podcast

Play Episode Listen Later Oct 31, 2021 5:42


İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü'nün ekonomik ilişkiler komutan yardımcısı Rüstem Kasımi, nisan ayında Russia Today'e yaptığı bir açıklamada İran'ın Husilere askeri destek sağladığını ve Yemen'de İranlı askeri danışmanlar bulunduğunu söyledi. Yazanlar: Mustapha Dalaa, Said İbicioğlu ve Ekrem Biçeroğlu Seslendiren: Sefa Şengül

Bir bakışta
Suudi Arabistan, Yemen'de gerçeklerle yüzleşirken..

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Jul 2, 2021 13:36


Mardin Artuklu Üniversitesi'nden Dr. Necmettin Acar, Yemen'de Suudi Arabistan öncülüğündeki ittifakın, Husileri geriletemeyeceğini artık gördüğünü söylüyor. Dr. Acar'la hem Afganistan'dan Kızıldeniz'e yayılan değişim dalgasını, hem de ABD'nin yeni küresel stratejisinin bölgeye nasıl yansıdığını konuştuk.

HABERTURK.COM
Yemen'de facia! En az 300 göçmen hayatını kaybetti

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Jun 24, 2021 0:09


Birleşmiş Milletler, "Yemen açıklarında batan göçmen teknesinde en az 300 kişinin yaşamını yitirdiğinden endişe ediyoruz" açıklamasında bulundu

Anadolu Ajansı Podcast
Yemen meselesini önceleyen Biden yönetimi, 'acil ateşkes ve siyasi çözümden' yana

Anadolu Ajansı Podcast

Play Episode Listen Later Jun 20, 2021 6:16


ABD'de görevi devralan Biden, ilk iş olarak Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerine Yemen'de verdiği askeri ve istihbarat desteğini kesti. Yazanlar: Ehssan Alsharıf ve Zeynep Tüfekçi Gülay  Seslendiren: Sefa Şengül

HABERTURK.COM
Suudi Arabistan'da okula bomba yüklü SİHA düştü

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Jun 14, 2021 0:26


Yemen'de İran destekli Husi milislere ait bomba yüklü insansız hava aracının (SİHA) Suudi Arabistan'ın güneybatısındaki bir okula düştüğü, can kaybı ya da yaralanma yaşanmadığı bildirildi

yemen bomba suudi arabistan'da yemen'de
Mevlana Takvimi
ÇANAKKALE DESTÂNI - 18 MART 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 18, 2021 2:36


Sultân II. Abdülhamîd Hân'ın önceden aldığı tedbîrler ve O'nun eğittiği askerlerle Haçlı'ya karşı kazanılan ve Türk târihinin dönüm noktasını teşkîl eden bir mübârek zaferdir. Çanakkale Savaşları 8,5 ay sürdü. Memleketin en hassâs yerine yöneltilen taarruz kırıldı. Çanakkale Muhârebeleri, Osmânlı Devleti'nin dört sene harbe dayanmasına, bu yüzden Çarlık Rusyası'nın yıkılmasına sebeb oldu. Bu başarı yalnız Osmânlı kuvvetlerinindir. İlk bombardımandan i'tibâren 324 gün ve çıkarma gününe göre de tam 259 gün devam ederek neticesinde Osmânlı Ordusu'nun ölümsüz bir zaferiyle kapanan I. Dünya Savaşı'nın bu en kanlı sahnesine ordumuzun en kıymetli ve en büyük kısmı iştirâk etmiş ve semereleri burada inkişâf eylemiştir. Türklerin resmî kayıtlara göre kayıp mikdârı 251.000, müttefiklerin ise 252.000 idi. Türkler, 2200 yıllık târihlerinin en büyük topyekün felâketine ma'rûz kaldılar. Bu savaş sonunda Türkiye'nin hiçbir zaman istilâ görmemiş en değerli toprakları, Anadolu'nun içlerine kadar tahrîp edildi. Türk ekonomisi, savaştan tam bir yıkım hâlinde çıktı. Asrın başlarında 50-100 bin nüfûsa erişmiş Anadolu şehirlerinde nüfûs, yarısının çok aşağılarına düştü. Birinci Cihan Harbi, Türk milletinin askerlik değerini ve manevî gücünü bir defa daha ortaya çıkarmaktan da geri kalmadı. Çanakkale zaferi, Türklerin büyüklük çağlarında kazandıkları zaferlerden biri gibi değerlidir. 4 yıl boyunca Türkler, dünyanın birbirine hiç benzemeyen ülkelerinde Çanakkale'de, Kafkasya'da, Galiçya'da (Polonya), Makedonya'da, Dobruca'da, Yemen'de, Hicaz'da, Libya'da, Sina'da, Filistin'de, Irak'ta, İran'da vuruştular. Teçhizat eksik ve mahrumiyet büyüktü. Savaştan çıkan dört devletin uğradığı muamele hakaretâmizdi. Türkler, baş kaldırdı. Almanlar, Avusturya-Macaristân ve Bulgaristan baş eğdi. (Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, c.11, s.248)

mart bu yemen libya irak sina abd sava gali dest asr anadolu tarihi osm sult filistin muh polonya mevlana makedonya memleketin yemen'de irak'ta libya'da kafkasya'da filistin'de
Banu Avar ile Yorum
#34 - 8 Mart ve Bizim Kadınlarımız Kara Fatmalar!

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Mar 8, 2021 8:44


Dünya kadınlar Günü.. İlan eden Birleşmiş Milletler. Yani Irak'ta, Afganistan'da, Libya'da, Yemen'de yüzbinlerce kadının katledilmesine sessiz kalan yapı… ABD güdümündeki bu yapı, Dünya Kadınlar Günü'nü, 1857'de bir fabrikada yanarak ölen Amerikalı işçi kadınların anısından çalmıştı. Bu topraklar Batının aksine komutan kadınların yaşadığı topraklardır. Tomrislerin yaşadığı topraklardır. Devlet yöneten kadınların tarihe ad yazdırdığı topraklardır. Bacıyan-ı Rum (Anadolu bacıları) örgütlerinin var olduğu topraklardır. Batıda cadı avları yapılırken kadın, Dede Korkut hikayelerinde kutsal varlıktır. Bu vatan -Kara Fatma, -Nezahat Onbaşı, -Kılavuz Hatice, -Tayyar Rahime, -Şerife Bacı, -Gördesli Makbulelerin erkeklerinin yanında bazen de onların önünde savaşarak kurdukları vatandır. Kızlarımız kendilerine öncüler ararken tarihe bakmalıdırlar. Tarihimizde küresel medyanın örnek olarak önümüze koyduğu robotlardan çok daha gerçek kişilikler vardır. Ve en zorlandığımız dönemde hatıraları bile elimizden tutup bizi ayağa kaldırıverirler! Bu özel günde sadece birkaç örnekle onları anmak istedim!

Mecra
Haftanın Özeti

Mecra

Play Episode Listen Later Jan 20, 2021 4:57


Nüfusun yüzde 80'inin (24,3 milyon) insani yardım ve korumaya muhtaç durumda olduğu Yemen'de açlıktan ölen çocuklar, yüzde 79,18 oyla Kırgızistan Cumhurbaşkanı seçilen Sadır Caparov, İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem'in ilk defa İsrail için 'apartheid' rejimi tanımını kullanması, çadırlarına yama yaparak yağmur ve soğukla mücadele etmeye çalışan İdlibliler, Suriye'de Esed rejiminin saldırılarından kaçarak kamplara sığınan İdliblilerin ısınmak için plastik yakmasının hastalıklara yol açması, Bosna Hersek'in başörtülü ilk bakanının kadınların yönetime katılımı ile ilgili açıklamaları ve Irak'ta yaklaşık 3 milyon insanın günlük temel gıda ihtiyacını karşılayamaması haberleri öne çıktı.

Karmati Arman - Gerçekler ve Tarih
Yemen Bölgesi ve Sabii'ler

Karmati Arman - Gerçekler ve Tarih

Play Episode Listen Later Jul 29, 2020 16:37


El-Mahra bölgesi, Al-Mahra ve sırrı çözülemeyen meşhur ada Sokotra'daki mevcut sınırlarının ötesine yayılmış ve El-Mahra topraklarının doğuda Umman'a ve batıda Mukalla yakınlarındaki Kül Shihr'e doğru yayıldığı belgelenmiştir. El-Mahra'nın bulunduğu bölge modern Yemen-Umman sınır bölgelerinde güney Arabistan'a yerleşmiş olan ve Ad Kavmi adı verilen eski bir Arap kabilesinin ʿĀd krallığının oluşumuyla başladı. İslam soybilimine göre Ya'rub, Hud'un torunu ve Yemen'de, Qataban ve Sabavi krallıklarının yöneticileri olan Himyeri Krallığı'nın kurucusudur. İncil kaynaklarına göre Eber yani Hud İsraillilerin atasıydı ve Shem'in büyük torunuydu. Kahtan, Arabistan'ın güneyindeki Arabistan'daki kabilelerin çoğunun baş harflerinden birisidir ve Arap soyağacına göre, Araplar saftır, oysa Adnanliler Ad soyundan geliyorlar ve Arapların kimliğini ele geçiren Araplaştırılmış Araplardır. Evet, Arapların kimliğini ele geçirmiş! --- Send in a voice message: https://anchor.fm/karmatiarman/message

Mecra
İbadiyye Mezhebi

Mecra

Play Episode Listen Later Apr 7, 2020 10:42


Günümüzde Hariciliğin yaşayan tek kolu olan İbadiyye Mezhebi, Umman halkının çoğunluğunun bağlı olduğu bir mezheptir. İslam dünyasında çok da bilinmeyen bu mezhep, Umman'ın yanısıra Yemen'de ve Mağrib bölgelerinde de yaygındır.

yemen yemen'de