Male given name
POPULARITY
Categories
Aslında her türden bağımlılıkla mücadelede “hemen, şimdi, acilen” bir şeyler yapılmalı ama ben son bir ayda beş tane uyuşturucu ile ilgili köşe yazınca ağırlıklı olarak buradan devam edeceğim bu yazıda da. Şu öneriyi derinleştirelim: “Bağımlılıkla Mücadele Başkanlığı” adıyla kurulacak bir başkanlık, son derece acil bir ihtiyaç olarak tam karşımızda durmaktadır. İlgili bakanlıkların 2-3 yılda bir “acil” koduyla toplanıp pasta börek yiyerek dağıldıkları kurullar eliyle bu mücadelenin sürdürülemeyeceği açıktır. Aile, iç işleri, sağlık, milli eğitim ve adalet toplanacak da, koordine olacak da, görev paylaşacak da bağımlılıkla mücadele edeceğiz he mi? Tel dolapta peynir de olacaktı, yer misin?
Sosyal medya platformlarında kullanıcılar, görünür olmak ve dikkat çekmek uğruna özel hayatlarını kamusal alana taşıyor. Peki, bu durum kişisel mahremiyet ve bireysel haklar açısından ne ifade ediyor? Dijitalleşmeyle birlikte mahremiyet kavramı nasıl değişti? Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Arslan ile konuştuk.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan konuk oldu.
Önünde taşlığı, yanında küçücük sundurması olan unutulmuş bir Üsküdar tekkesinde göğe dalgın bakan adamların oynadıkları oyun her neyse onu öğrenmektir yolu belki de. “Satranç Dersleri” almaktır ve anlamaktır kesin matın olmadığını. Dizleri döve döve, meydanda döne döne, ağlamayı-gülmeyi saklamak için uğraşmadan o nehirde yıkanmanın zevkine talip olmaktır belki de. Talep etmeden talip olmak demek isterim. Talep etmenin kendisindeki o arzuyu da yerle bir edebilme cesareti göstermek. Eskiler “mahviyet” diyormuş. Maf olmaktır belki de. Kim bilir?
Bence dikkat çekici şekilde yazmayı beceremediğim için değil. Dönemsel de değil. Ama gerçek şu: Uyuşturucu ile ilgili olarak yazdığım 4 yazım da hem etkileşim, hem okunma, hem de karşılık bulma meselelerinde diğer yazılarımın belirgin şekilde altında kaldı.
Linktree: https://linktr.ee/AnalyticBecome A Patron Of The Notorious Mass Effect Podcast For Additional Bonus Audio And Visual Content For All Things Nme! Join Our Patreon Here: https://ow.ly/oPsc50VBOuHTune into Notorious Mass Effect with Analytic Dreamz for a deep dive into Tanishk Bagchi's “Saiyaara,” the 2025 Bollywood sensation from Mohit Suri's romantic drama. Analytic Dreamz explores its record-breaking 3.61M Spotify streams in 24 hours, #1 Global Viral 50 ranking, and 155M+ YouTube views. Learn how Bagchi, with Faheem Abdullah and Irshad Kamil, crafted a soulful hit that dominated charts and fueled the film's ₹327 crore global box office. Discover the organic, emotional impact of “Saiyaara” with Analytic Dreamz.Support this podcast at — https://redcircle.com/analytic-dreamz-notorious-mass-effect/donationsAdvertising Inquiries: https://redcircle.com/brandsPrivacy & Opt-Out: https://redcircle.com/privacy
İzlediğim bir söyleşide bir uyuşturucu bağımlısı, esiri olduğu maddenin kendisine ne yaptığını ifade edebilmek için şöyle demişti: “Bana atom bombası atsalar bu kadar zarar görmezdim abi.”
Aslında uyuşturucu yazılarına devam edecektim bugün. Beklediğim rapor bir türlü elime ulaşmayınca dedim ki “Dur yahu, bir başka uyuşturucu bağımlılığının hikayesini yazayım bugün.” Duymuş, gündemden takip etmişsinizdir. Yeni dalga “Bu Akepe, Spotify'ı da kapatıyor” dalgası. Ve her zamanki gibi Türk seküleri yine zırvalıyor bu asılsız yalanı dolaşıma sokarak.
Die 3. Liga startet in die neue Saison und auch die 4zu3-Crew ist zurück aus der Sommerpause. Mit einem bunten Potpourri an Spielern & Experten bespricht die Runde die Vereine der 3. Liga und schätzt ein, wer zu den Aufstiegskandidaten gehört. Außerdem bewertet Fabian Klos einige Sommer-Transfers und Ahmet Arslan erklärt, was von seinem Klub RW Essen zu erwarten ist. Und falls ihr uns Sprachnachrichten zukommen lassen wollt, könnt ihr das gerne unter folgender Nummer tun: 0151 566 58 335
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına ARS Danışmanlık Kurucusu Ayşe Burcu Arslan konuk oldu.
Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına ARS Danışmanlık Kurucusu Ayşe Burcu Arslan konuk oldu.
Soruya hemen cevap vereyim: Kesinlikle evet ve kesinlikle hayır. Cumartesi gün dünyada ve Türkiye'de uyuşturucu gerçeği ile ilgili genel bir girizgâh sayılabilecek yazımı yazınca ilk etkileşim Adalet Bakanlığı'nın bence fişek gibi çalışan iletişim ekibinden geldi. İlgili arkadaşlar “Ceza hukukunda yapılan değişikliklerden haberdarsınız değil mi?” diye sordular.
Yazıda-yabanda hayvan otlatıp, akşamına koyunların sütünü sağıp, tertemiz havalı bir yayla köyünde yıldızları yorgan yapıp uyuyan çoban da mutlu değil artık. O da bir başka hayatın imkânına inanıyor. O da bir başka hayatta daha mutlu, daha da mutlu, en çok mutlu olacağına ikna olmuş çoktan. Levent'teki plazasından şoförü tarafından Zekeriya-köy'deki villasına bırakılan, akşam yemeğinde trüf mantarlı makarna ile İstanbul'da sadece tek bir kasapta bulunan wagyu etini midesine gönderen, Como'da yaz, Alplerde kış tatili planlayan CEO da mutlu değil artık. O da bir başka hayatın imkanına inanıyor. O da bir başka hayatta daha mutlu olacağını var sayıyor.
Önce bazı sert gerçekleri hatırlayalım. Dünyada uyuşturucu pazarı yıllık 450 milyar dolar ila 600 milyar dolar arasında bir ekonomiye oturuyor. Bu ekonomi, 290 milyonu aşkın ve çoğunluğu gençlerden oluşan bağımlılardan temin ediliyor. Dünyadaki tüm ölümlerin yüzde dört buçuğu da uyuşturucu ve alkol bağımlılığına bağlı olarak gelişiyor. Bağımsız kuruluşların ve STK'ların yaptığı güncel araştırmalar, Türkiye'de 2 milyon uyuşturucu bağımlısı olduğunu ortaya koyuyor.
Önce, Cihat Gökdemir'in tespitini alıntılayayım: “Kudüs ittifakı, Selçuklu ruhu. Öyle görünüyor ki genç Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'nın mirasını da bagajına alıp Selçuklu'nun mirasına yürüyor. Osmanlı, bir Balkan devletiydi. Selçuklu ise bir Anadolu-Ortadoğu devleti. Bir tür Türk, Kürt, Arap ittifakı. Devlet, Selçuklu mirasına karar vermiş.”
Dervişe bir şey sormamışlar bu sefer. Tekkede genç derviş adayları, sokakta bu işlere meraklı adamlar. Hiçbiri ağzını açıp bir sorucuk olsun sormamış bizim dervişe. Kendisine soru sorulmasından hoşlanmayan derviş, başlangıçta memnun olmuş bu duruma. Kafasını dinlemiş. Sorusuzluk iyi gelmiş ona. Hatta “Ne güzel oldu bu iş. Kafamı dinliyorum işte” diye geçirmiş aklından.
AKPartili liberaller derin bir nefes alabilir. Bu yazıdan sonra bir yazım daha kaldı. Ardından bu bahsi kapatacağım. Bakalım Cemil Meriç ne diyor: “Kıtaları ipek bir kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar… Zafer sabahlarını kovalayan bozgun akşamları… İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu. Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini ‘Ben Avrupalıyım…' demeye başladı; ‘Asya bir cüzzamlılar diyarıdır.' Avrupalı dostları, acıyarak baktılar ihtiyara ve kulağına ‘hayır delikanlı' diye fısıldadılar; ‘sen bir az gelişmişsin.'
Nükhet Işıkoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Demiryolu Günlükleri programına CEO of ISOTANK CENTRAL Adem Arslan konuk oldu.
Nükhet Işıkoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Demiryolu Günlükleri programına CEO of ISOTANK CENTRAL Adem Arslan konuk oldu.
Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye kazandırdığı en önemli ufuklardan biri, belki de birincisi Türkiye ile ilgili yerleşik algıyı değiştirmeye cesaret ederek “Türkiye'nin ekseni Türkiye'dir, Türkiye'nin merkezi Türkiye'dir” önermesini yerleşik hale getirmesi oldu. “1839'da açılan parantez kapandı” diyemeyiz elbette. Daha çok yolumuz var ama “Türkiye'nin ekseni Türkiye'dir” cümlesini yeniden kurabilmiş olmak bile kaybolmuş özgüvenimizi tamir, ortadan kalkmış hedeflerimizi restore etme fırsatı sunuyor bize.
“Sevmek nasıldır?” diye sormuşlar dervişe. “Cevabı kolay gibi görünen zor soruları sormadan önce düşünün ki cevabını bildiğiniz sorunun sorumluluğu da vardır” olmuş cevabı. Anlamamışlar dervişi. Soruyu cevaplandırmak istemediğini düşünmüşler. Bunu da söylemişler dervişe. Gülümsemiş bizimki. “Musab gibidir” demiş. Görenler onu, “Mekke'nin bir kralı olsa bu sadece Musab olurdu” diye övermiş. Görenler onu “Bundan daha yakışıklı bir insan yoktur bu civarda” diye övermiş. Görenler onu “Musab'dan daha nazik, daha latif, daha güzel giyinen, daha terbiyeli kimse yoktur” diye övermiş. Annesinin de babasının da göz bebeği imiş. Bir eli yağda, bir eli balda bir genç imiş ki bakan bir daha bakarmış.
Boşluğu dövmeye de, gölge boksu yapmaya da niyetim yok bu yazıda. Evet, isim vermeyecek, “kim bu AK Parti'li liberaller?” sorusunu şimdilik cevaplama-yacağım ama bunu işi magazine kurban verip esası elden kaçırmaya niyetim olmadığı için yapacağım. Yoksa onlardan korkan -Allah muhafaza- onlar gibi olsun. Önce şuradan başlayayım. Sıkı takip etmiyor bile olsanız bileceksinizdir muhtemelen. Dünyada “demokrasi vurgusu” yapan, demokrasinin insan eliyle bulunmuş en önemli yönetim sistemi olduğunu savunan kimse kalmadı. Bunun hem demokrasinin kendi içerisinde barındırdığı pek çok zaafın artık gizlenemez olmasıyla hem de dünyanın artık “sert bir politik zemin”e sahip olmasıyla yakından ilgisi var.
Bir hafta tatil yapalım diye yola çıkıp geldiğimiz Marmaris'te esnafından taksicisine, tekne kaptanından plaj işletmecisine kadar herkesin gündemi aynı: “Yerli turist yok bu sene. Yaprak kımıldamıyor. Öldük biz öldük.” Durun bunu az geriden alayım.
Dervişe “bize açlıktan bahset” demişler. “Midenin açlığından mı, gözün açlığından mı, nefsin açlığından mı, kalbin açlığından mı bahsedeyim?” diye sormuş derviş. Gözle görülür bir sessizlik olmuş dervişin bu sorularının ardından. Derviş, usul usul anlatmaya koyulmuş.
Önce seneler öncesine gideyim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğrenciyken Çetele isimli bir dergi çıkartmıştık arkadaşlarımızla. Fakültenin edebiyat kulübünün bir faaliyeti olarak hayata geçirdiğimiz dergide imzalarını gördüğünüzde “o da mı yazmış burada” diyeceğiniz pek çok isim kalem oynatmıştı. Dergi, tamı tamına imece yöntemiyle çıkıyordu. Grafikleri Fuat abi neredeyse ücret almadan yapıyor, baskı parasının bir kısmını biletli sinema gösterimlerinden, bir kısmını MGV'deki koca reislerden, bir kısmını da harçlığı biraz bol arkadaşlarımızdan alıyorduk.
En sonda söyleyeceğimi yekten söyleyeyim. İsrail ile Türkiye'nin gireceği herhangi bir savaşı, ABD'nin İsrail desteğine rağmen Türkiye kazanır. Bu, burada bir dursun. “İran, İsrail'e füze atmasına, Siyonist köpeklere korku dolu anlar yaşatmasına ve hatta çok uzun süre sonra İsrail ile çarpışmayı göze alan ilk Müslüman ülke olmasına rağmen niçin dünya Müslümanlarının tamamından kayıtsız şartsız bir destek alamıyor?” sorusunun cevabı mühim. Hem İran açısından mühim, hem de yakın gelecekte Siyonist köpeklerin dünyayı atmak istedikleri ateş bağlamında Mısır ve Türkiye açısından mühim.
Skipping prayers to play Street Fighter at the arcade • How corporations killed video games • Syed's take on the Michael Jordan vs. LeBron James debate • Eminem's unique acceptance speech
“Nedir?” diye sormuşlar bizim dervişe. Böyle ne idüğü belirsiz sorulara cevap vermeyi pek sevmez bizim derviş. Yürüdüğü yolu sırlı, esrarlı, -nasıl derler- sofistike zanneden akıl ve kalp kumkumalarından pek hazzetmez. Çünkü yolun sırlı, esrarlı olmadığını bilir. Yol düzdür zira. Yolu çatallı, çapraşık, karışık kılan insanın kibri ve cehlidir.
Mehmet Dilaver'in hazırlayıp sunduğu Proses Sohbetleri programına SGS OCM Unit Manager Umut Arslan konuk oldu.
Mehmet Dilaver'in hazırlayıp sunduğu Proses Sohbetleri programına SGS OCM Unit Manager Umut Arslan konuk oldu.
1.İsrail isimli terör organizasyonuyla kim savaşırsa savaşsın, kim ona bir zarar verirse versin fark etmez. Yerim İsrail'in karşısı, yanım İsrail ile çatışanın yanıdır. Bu, tartışmaya kapalıdır.
Dervişe “dert nedir?” diye sormuşlar. Derviş bu kez cevap vermeye hazırlıklı da değilmiş, hevesli de. “Boğulmaktır” diye kestirip atmış. Soran konuşmaya pek hevesliymiş. “Zorda kalmaktır diyenler de var” deyip ilerletmek istemiş sohbeti. Derviş bu kez de “zorda kalmanın esası tıkanmak, tıkanmanın esası boğulmaktır. İnsan dediğin pek meraklıdır kendini dert sahibi etmeye. Dertle tıkanıp da boğulmaya. Hâlbuki derdinin dert etmeye değmeyeceğini bir anlasa rahata eriverecek de nefes alacak” diye çözülmüş bu kez. “Derdi veren dermanı da verir” derdi eskiler. Canını uyandır ki onların dert bildiği senin dert bildiğinle aynı değildi. Onlar dert diye imtihana derlerdi. Hastalığı, afeti, darlığı dert bilirlerdi sadece. Şimdi parmağı azıcık kanasa âdemoğlunun, dert bilir oldu bunu.
Yazımı cuma namazından hemen önce kaleme alıyorum. Yani ben yazımı yazarken İsrail, İran'a vuralı ve aralarında çok kritik askeri personelin de olduğu İranlıları öldüreli 10 saate yaklaşmıştı. Belli ki İsrail, Gazze'de sahip olmadığı istihbarata İran'da, Tahran'da, Tebriz'de sahip. Nokta atışlarla kilit isimleri öldürebilecek istihbaratı edinmiş. Bu, İsrail'in istihbarat gücünden çok İran'ın istihbarat zaafını gösterir bir durum bence. Diğer yandan İsrail'in, ABD desteği olmadan asla herhangi bir askeri operasyonda başarılı olamayacağı da gün gibi aşikâr oldu bence.
“Utanç” evet. Bunu başka türlü tanımlayabilmenin imkânı yok. İki yıla yakın bir süredir Siyonist terör örgütü İsrail'in soykırımını “sadece seyrederek” devam ediyoruz hayatımıza ve evet, bunun tam adı utanç. Ama alışığız biz utançla yaşamaya. Yine de bütün analizlerin, bütün amaların, bütün fakatların kıyısında durup tekrar tekrar hatırlatmalıyız bu utancı kendimize. Çünkü 2025 yılının dünyasında, tüm dünya oturmuş soykırımı seyrediyoruz.
Dervişe “bayram nedir?” diye sormuşlar “Allah'tan gafil olmamaktır” diye cevap vermiş ve eklemiş: “Her ne kadar aslında Allah'tan gafil olmak imkânsız olsa da bunu size anlatmanın bir yolunu bilmediğim için böyle veriyorum cevabı.” “Zikirden gafil olacağına zikirde gafil ol” demişti bir başka derviş. Aslında bu dahi çok açık bir cevabıdır meselenin ama artık mesele edilen şeyler o kadar basitleşti, o denli hiçleşti ki oturup anlatmak bile yorucu olmaya başladı.
Adem yavuz Arslan | Özgür Özel'in öfkesi ne kadar sahici? | 05.06.2025 by Tr724
Türkiye, giderek paçozluğun kendisine her bakımdan alan bulduğu bir ülke oluyor. “Tarhana içip dürüm yiyen felsefeden, kola içip hamburger yiyen Kur'an'dan anlamaz” diyen paçozu filozof, “Filistinli diye toprağını satan adama derler” yalanını dolaşıma sokan müptezele tarihçi, her yıl çıkardığı ciltli Mustafa Kamal kitaplarıyla köşelik olan madrabaza gazeteci, onlarca ağaç kestirerek yaptırdığı denize nazır kaçak villalarla parayı vuran alçağa solcu şarkıcı falan diyoruz ve buna da hiç kimse “lan ne oluyoruz?” demiyor.
Dervişe sormuşlar: “İmtihan nedir?” Güzel bir günündeymiş. “Beni imtihan etmek niyetinde misiniz?” diye cevap vermiş derviş. Sonra anlatmaya başlamış. “Altın ateşte, insan mihnette belli olur” dermiş eskiler. Kulun imtihanı ne kadar ağır olursa sevabı da o denli çok olur diye düşünmüşler. Doğrudur bu. Doğrudur ama tek cevap değildir. Daha doğrusu imtihan nedir sorusunun cevabı değildir bu cevap. Kulun mihnete düşmesine “bela” derler. İmtihan bela ile başlamaz ki “imtihan nedir” diye sorulduğunda “zorluklara sabretmektir” diye cevap verelim. O olsa olsa “imtihanda nasıl davranmak gerekir, imtihanı geçmek için ne yapmak lazım gelir?” sorusunun cevabı olur böylece.
ÖDTÜ'deki onursuzluk yürüyüşünde konuşan LGBT sözcüsünün sözlerini yazayım önce: “LGBT+ fobiye, Aile Yılı'na, devlet ve erkek şiddetine, mülteci düşmanlığına, hayatlarımızın her köşesine sirayet eden erkek egemen iktidarlara, hukuksuzluğa ve kayyumlara direnen lubunyalar olarak 13. ODTÜ onur yürüyüşümüzü gerçekleş-tiriyoruz. Devlet eliyle hayatlarımız sapkın, hayasız, ahlak dışı ilan edilirken yaşamda, seçilmiş ailelerimizde, dönmekte, dayanışmamızda ve direnişimizde ısrarcıyız. Diren ayol diyoruz.”
Jubiläumsfolge bei SPORTSFREUNDE. In der 20. Folge von SPORTSFREUNDE ist Kerem Arslan mein Gast! Der ehemalige Fussballer arbeitet heute als Co-Trainer der Stuttgarter Kickers. Wir sprechen über die Facetten des modernen Trainerjobs, ob ein «große Name» als Spieler später als Trainer auch ein Vorteil ist und über Kerems Visionen als Trainer. Ausserdem verrät er, was er am modernen Fussball verändern würde, wenn er könnte UND ihr könnt euch auf exklusive und amüsante Anekdoten aus Kerems Jugendzeit freuen, als er Seite an Seite mit einigen heutigen Fußballstars spielte. Copyright Intro & Outro Melodie: Dominik Kessler Copyright Logo: Marco Lattmann Dieser Podcast wird vermarktet von der Podcastbude.www.podcastbu.de - Full-Service-Podcast-Agentur - Konzeption, Produktion, Vermarktung, Distribution und Hosting.Du möchtest deinen Podcast auch kostenlos hosten und damit Geld verdienen?Dann schaue auf www.kostenlos-hosten.de und informiere dich.Dort erhältst du alle Informationen zu unseren kostenlosen Podcast-Hosting-Angeboten. kostenlos-hosten.de ist ein Produkt der Podcastbude.Führung beginnt mit Gefühl: Im Podcast Führungsgefühle erfährst du, wie emotionale Intelligenz, Selbstreflexion und neue Leadership-Ansätze echte Veränderung bewirken können. Jetzt entdecken auf www.fuehrungsgefuehle.de.
Dün gazetemiz Yeni Şafak, “Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı, üretim düştü, sanayi duruyor” manşetiyle yayınlanınca pek çok eşim dostum bana ulaştı. Soruları ortaktı: “Ne oluyor?” Benim de cevabım netti: “Yahu bizim faize de faizli ekonomiye de düşmanlığımız Hz. Adem'e dayanır. Hz. Adem'in yeryüzüne indiği günden beri faiz bize haramdır ve faizle mücadeleyi bir ölüm kalım meselesi olarak değerlendiririz.”
Dervişe sormuşlar: “Yârdan ayrılmaktan korkar mısın?” Dedik ya, bizim derviş az değişik adamdır. Kimine beklediği yerden, kimine ummadığı köşeden verir cevabı. Bu kez, dümdüz söylemiş: Ayrılık, yârin kendisinden başka biri olduğunu düşünenin korkusudur. Yâr öyledir ki araya “ve” de girmez, “-ile” de girmez. “Yâr benim, ben de yârimim” demek zaittir. Zira “yâr benim” demek, yâr ile kendi aranda bir mesafe olduğunu ihsas ettirir ki insanın yârinin olmadığına delalet eder.
Adı bende mahfuz bir akademisyen okurumdan bir mail aldım. Önce onu bir okutmak istiyorum size bugün: “Malumunuz aile yılındayız. Ancak görülüyor ki bu kapsamda uygulanan aile destek politikaları yalnızca ‘çalışan kadınları' kapsayacak şekilde planlanmış.
QNB Dijital Köprü katkılarıyla hazırladığımız 259. Bölümde Tırport CEO'su Akın Arslan'ı konuk ettim. QNB Dijital Köprü katkılarıyla... Bu bölüm QNB Dijital Köprü hakkında tanıtım içerir. https://www.qnb.com.tr/dijitalkopruutm_source=spotify&utm_medium=podcast&utm_campaign=dunyatrendleri (00:00) – Açılış (01:19) – Tırport ile 2024'e bakış raporunu neden yaptığınız? https://insights.tirport.com/tirport-ile-2024e-bakis/ (10:40) - 2024 yılı küresel ekonomi açısından nasıl geçti ve lojistik sektörüne en büyük etkisi ne oldu? (16:04) - Kızıldeniz'de yaşanan kriz lojistik sektörünü nasıl etkiledi? Alternatif ticaret yolları ve maliyet artışları hakkında neler söyleyebilirsiniz? (20:47) - Türkiye, Avrupa'nın “Yakında Üretim” ihtiyacını karşılamak için hangi adımları atmalı? Türkiye'nin lojistik avantajları neler? (24:10) - Dünya lojistik pazarı ne durumda? (25:30) - ABD-Çin çip savaşları lojistik ve küresel tedarik zinciri açısından nasıl bir risk oluşturuyor? (28:20) - Karayolu taşımacılığında elektrikli kamyonlar dönemi başladı mı? Yeşil lojistik ne kadar gerçekçi? (34:15) - 2025 yılı için lojistik sektörünü bekleyen en büyük fırsatlar ve riskler neler? (39:00) - Kapanış Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Le soulagement de Tony Yoka, après son premier succès en 4 ans sur le sol français.Distribué par Audiomeans. Visitez audiomeans.fr/politique-de-confidentialite pour plus d'informations.
When Burcu Meltem Arik first read Nazim Hikmet's poem, The Walnut Tree, she exhaled with relief at its message. She reflects that nature has much to teach us - especially the value of community and connectedness for resilience – but we don't always notice the lesson.Music Credit: Ben Sığmazam by Özge Arslan, 2023https://strengthandsolidarity.org/podcasts/Contact us at pod@strengthandsolidarity.org
In the quarter century since Iran's Islamic revolution, thousands of Iranians have left their home to live in exile. Although they all have a country in common, that diaspora is hugely diverse – coming from different generations and with a wide range of origin stories, political allegiances and views about the change they would like to see in Iran. When in 2022 a young woman in Iran was beaten and killed by the morality police for wearing her hijab incorrectly, anger across the exile community suggested favorable conditions for a diaspora movement for rights in Iran to emerge. But what form should such a movement take? The founder and co-director of Azadi Network, Negin Shiraghaei, reflects on the choices she and other organizers faced as they took up that challenge.And in the Coda, Turkish eco-activist Burcu Meltem Arik shares a poem by Nazim Hikmet reminding us of what nature can teach us about resilience. Music Credit: Ben Sığmazam by Özge Arslan, 2023https://strengthandsolidarity.org/podcasts/Contact us at pod@strengthandsolidarity.org