POPULARITY
Atatürk'ün ziraat alanında yaptığı hamleler, kurduğu çiftlikler, şeker ve çay üretimi, eğitime ve modern tarıma verdiği önem... Aylin Öney Tan hafta boyunca Atatürk ve ziraat konusunu anlattı. Hepsi bu kayıtta bir arada. İyi dinlemeler.
Atatürk'ün ziraat alanında yaptığı hamleler, kurduğu çiftlikler, şeker ve çay üretimi, eğitime ve modern tarıma verdiği önem... Aylin Öney Tan hafta boyunca Atatürk ve ziraat konusunu anlattı. Hepsi bu kayıtta bir arada. İyi dinlemeler.
#acıtatlımayhoş Aylin Öney Tan bugün Atatürk'ün, Ankara'nın çorak coğrafyasında AOÇ projesini anlatıyor. Amaç; halka gezecek, eğlenecek, dinlenecek sıhhi yerler temin etmek, hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek... - Türkiye Cumhuriyeti'ni o zamanın deyimiyle “muasır medeniyet” seviyesine çıkartmak için bilimden sanata pek çok alanda girişimlerde bulunuluyor. Ziraat alanında olan çalışmalar ise özellikle önemli. Atatürk Ankara yakınında örnek bir çiftlik kurulmasını istiyor. Yerli, yabancı bütün ziraat uzmanlarını toplayarak bu konuda bir çalışma yapmalarını ve uygun bir yer belirlemelerini rica ediyor. Fakat Ankara civarı zor bir coğrafya, hatta Tarım Bakanlığı uzmanı Schmidt olumsuz görüş veriyor, “Bu öyle bir teşebbüstür ki bu elverişsiz koşullarda ya sabır tükenir ya da para” diyor. Atatürk ise “Biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecek” diyerek itiraz ediyor. Sonunda Atatürk Orman Çiftliği kuruluyor, yani zor olan başarılıyor ve “halka gezecek, eğlenecek, dinlenecek sıhhi yerler temin etmek, hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek” amacını gerçekleştirilen örnek bir çiftlik yaratılıyor. Atatürk 11 Haziran 1937 tarihli bir tezkere ile bütün kurduğu çiftlikleri hazineye bağışlıyor, milletin malı yapıyor. Bunu takiben 13 Ekim 1938 tarihinde yani Atatürk'ü kaybetmeden kısa bir süre önce diğer zirai işletmelerin de üst yapısını oluşturan Devlet Ziraat İşletmesi Kurumu'na bağlanıyor.
#acıtatlımayhoş Rize'de çay yeştirilmesine ilişkin kanunun çıkmasından 1 yıl önce, 9 mart 1923 tarihli Washington Post gazetesinin manşeti şöyle: Madam Atatürk çay servisi yapıyor. Aylin Öney Tan'la bir tutam tarih biraz da tarif - Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün vizyonuyla yapılan tarım hamlelerinden biri şeker ise, diğeri çay. 6 Şubat 1924 tarihinde yayınlanan 407 no.lu kanunda aynen şöyle yazıyor: “Rize vilayetiyle Borçka kazasında fındık, portakal, limon, mandarina ve çay yetiştirilmesi hakkında kanun.” Rize'de çay yetiştirilmesi böyle karara bağlanmış. Bundan tam bir yıl önce 9 Mart 1923 tarihinde Amerika'da yayınlanan Washington Post gazetesinin manşeti ise şöyle yazıyor: “Madam Atatürk çay servisi yapıyor.” Osmanlı döneminde çay hakkında sadece iki risaleye rastlıyoruz. Çay pek yaygın değil, daha ziyade sağlık açısından ele alınıyor. 1912 yılında Ziraat Odası Reisi Hulusi Bey çay konusunda girişimlerde bulunuyor ancak Birinci Dünya Savaşı'nda Rize'nin Rusya tarafından işgali üzerine, oradaki deneme bahçeleri başarılı olsa da Hulusi Bey Karadeniz bölgesinden ayrılmak zorunda kalıyor. Bu arada sonradan 1934 yılında çıkan kanunla Hulusi Bey, özellikle Rize'ye yaptığı katkılar nedeniyle Karadeniz soyadını alır. Çayın Rize'de gerçekten yaygınlaşması ise çok uzun zaman alıyor. Ali Rıza Erten ve Türk çaycılığının babası kabul edilen Ziraat mühendisi Zihni Derin'in çabalarını muhakkak anmak lazım. Ancak çayın yaygınlaşması, ilk çay fabrikasının 1946'da kurulmasından sonra 1950'li yılları buluyor.
#acıtatlımayhoş Aylin Öney Tan bugün Atatürk'ün, Ankara'nın çorak coğrafyasında AOÇ projesini anlatıyor. Amaç; halka gezecek, eğlenecek, dinlenecek sıhhi yerler temin etmek, hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek... - Türkiye Cumhuriyeti'ni o zamanın deyimiyle “muasır medeniyet” seviyesine çıkartmak için bilimden sanata pek çok alanda girişimlerde bulunuluyor. Ziraat alanında olan çalışmalar ise özellikle önemli. Atatürk Ankara yakınında örnek bir çiftlik kurulmasını istiyor. Yerli, yabancı bütün ziraat uzmanlarını toplayarak bu konuda bir çalışma yapmalarını ve uygun bir yer belirlemelerini rica ediyor. Fakat Ankara civarı zor bir coğrafya, hatta Tarım Bakanlığı uzmanı Schmidt olumsuz görüş veriyor, “Bu öyle bir teşebbüstür ki bu elverişsiz koşullarda ya sabır tükenir ya da para” diyor. Atatürk ise “Biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecek” diyerek itiraz ediyor. Sonunda Atatürk Orman Çiftliği kuruluyor, yani zor olan başarılıyor ve “halka gezecek, eğlenecek, dinlenecek sıhhi yerler temin etmek, hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin eylemek” amacını gerçekleştirilen örnek bir çiftlik yaratılıyor. Atatürk 11 Haziran 1937 tarihli bir tezkere ile bütün kurduğu çiftlikleri hazineye bağışlıyor, milletin malı yapıyor. Bunu takiben 13 Ekim 1938 tarihinde yani Atatürk'ü kaybetmeden kısa bir süre önce diğer zirai işletmelerin de üst yapısını oluşturan Devlet Ziraat İşletmesi Kurumu'na bağlanıyor.
#acıtatlımayhoş Rize'de çay yetiştirilmesine ilişkin kanunun çıkmasından 1 yıl önce, 9 mart 1923 tarihli Washington Post gazetesinin manşeti şöyle: Madam Atatürk çay servisi yapıyor. Aylin Öney Tan'la bir tutam tarih biraz da tarif - Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün vizyonuyla yapılan tarım hamlelerinden biri şeker ise, diğeri çay. 6 Şubat 1924 tarihinde yayınlanan 407 no.lu kanunda aynen şöyle yazıyor: “Rize vilayetiyle Borçka kazasında fındık, portakal, limon, mandarina ve çay yetiştirilmesi hakkında kanun.” Rize'de çay yetiştirilmesi böyle karara bağlanmış. Bundan tam bir yıl önce 9 Mart 1923 tarihinde Amerika'da yayınlanan Washington Post gazetesinin manşeti ise şöyle yazıyor: “Madam Atatürk çay servisi yapıyor.” Osmanlı döneminde çay hakkında sadece iki risaleye rastlıyoruz. Çay pek yaygın değil, daha ziyade sağlık açısından ele alınıyor. 1912 yılında Ziraat Odası Reisi Hulusi Bey çay konusunda girişimlerde bulunuyor ancak Birinci Dünya Savaşı'nda Rize'nin Rusya tarafından işgali üzerine, oradaki deneme bahçeleri başarılı olsa da Hulusi Bey Karadeniz bölgesinden ayrılmak zorunda kalıyor. Bu arada sonradan 1934 yılında çıkan kanunla Hulusi Bey, özellikle Rize'ye yaptığı katkılar nedeniyle Karadeniz soyadını alır. Çayın Rize'de gerçekten yaygınlaşması ise çok uzun zaman alıyor. Ali Rıza Erten ve Türk çaycılığının babası kabul edilen Ziraat mühendisi Zihni Derin'in çabalarını muhakkak anmak lazım. Ancak çayın yaygınlaşması, ilk çay fabrikasının 1946'da kurulmasından sonra 1950'li yılları buluyor.
Cumhuriyetin 100. Yılını kutlarken iki hafta boyunca Cumhuriyet öncesi dönemlerde yeme içme durumlarına baktık, Cumhuriyet Ankara'sında Çankaya köşküne doğru uzandık. Cumhuriyet kurulmadan önce İstanbul dört yıl işgal altında kalıyor. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nün “Meşgul Şehir” sergisinde de gördüğümüz gibi işgal yıllarında bir taraftan lüks bir taraftan eğlence varken bir tarafta yokluk var. İstanbul'da yeme içme dünyası hareketlenirken Anadolu'da düşmana karşı mücadele veriliyor. Ordulara iaşe temini için büyük zorluklar yaşanıyor. Zaferden sonra Ankara'nın başkent ilan edilmesiyle hep Atatürk'ün güzel sofraları konu edilir. Ama bence bu güzel sofralar İstanbul'da işgal kuvvetlerinin kurduğu görkemli, gösterişli sofralara karşı adeta karşı bir mesaj niteliğinde. “Siz İstanbul'u işgal ettiniz ama biz sizi kovaladık kendimize yeni bir devlet, Ankara'da yeni bir başkent kurduk ve soframızı artık burada kuruyoruz!” anlamına geliyor. Atatürk sadece güzel sofralar kurmakla kalmıyor, güzel mesajlar da veriyor. Nitekim Cumhuriyet kurulmadan önce İzmir İktisat Kongresi'ni toplayarak gerçek bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla elde edilebilir diyor ve bundan sonra tarım hamlelerini başlatıyor. Ziraat alanında yaptığı hamleler, kurduğu çiftlikler, şeker ve çay üretimi, eğitime ve modern tarıma verdiği önem, bunların hepsi bu haftaki konumuz. 10 kasıma kadar Atatürk konuşmaya devam ediyoruz.
Cumhuriyetin 100. Yılını kutlarken iki hafta boyunca Cumhuriyet öncesi dönemlerde yeme içme durumlarına baktık, Cumhuriyet Ankara'sında Çankaya köşküne doğru uzandık. Cumhuriyet kurulmadan önce İstanbul dört yıl işgal altında kalıyor. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nün “Meşgul Şehir” sergisinde de gördüğümüz gibi işgal yıllarında bir taraftan lüks bir taraftan eğlence varken bir tarafta yokluk var. İstanbul'da yeme içme dünyası hareketlenirken Anadolu'da düşmana karşı mücadele veriliyor. Ordulara iaşe temini için büyük zorluklar yaşanıyor. Zaferden sonra Ankara'nın başkent ilan edilmesiyle hep Atatürk'ün güzel sofraları konu edilir. Ama bence bu güzel sofralar İstanbul'da işgal kuvvetlerinin kurduğu görkemli, gösterişli sofralara karşı adeta karşı bir mesaj niteliğinde. “Siz İstanbul'u işgal ettiniz ama biz sizi kovaladık kendimize yeni bir devlet, Ankara'da yeni bir başkent kurduk ve soframızı artık burada kuruyoruz!” anlamına geliyor. Atatürk sadece güzel sofralar kurmakla kalmıyor, güzel mesajlar da veriyor. Nitekim Cumhuriyet kurulmadan önce İzmir İktisat Kongresi'ni toplayarak gerçek bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla elde edilebilir diyor ve bundan sonra tarım hamlelerini başlatıyor. Ziraat alanında yaptığı hamleler, kurduğu çiftlikler, şeker ve çay üretimi, eğitime ve modern tarıma verdiği önem, bunların hepsi bu haftaki konumuz. 10 kasıma kadar Atatürk konuşmaya devam ediyoruz.
Bugünkü yazımızda kamu kurumlarında personelin motivasyonunu arttırmak amacıyla sıklıkla uygulanan kişisel gelişim eğitimlerine değinilerek bir papağan hikâyesi ışığında konuyu açıklamaya çalışacağız. BIR PAPAĞAN HIKÂYESI Ziraat mühendislerinin ve veteriner hekimlerin yoğun olarak görev yaptığı bir kamu kurumunda bir ziraat mühendisi kitapçıda dolaşırken gözüne Süleyman Tevfik'in “Tutiname” adlı kitabı ilişir. Biraz karıştırınca hikâyeler dikkatini çektiği için kitabı almaya karar verir. Eve gelirken bir kısmını otobüste okumuş, kalan kısmını da bir çırpıda evde bitirmiştir. Kitaptaki papağanın kıvraklığı ve anlattığı hikâyeler kendisini adeta mest etmiş, bir papağan almaya karar vermiştir. Papağan almaya karar vermiş vermesine de eşini nasıl ikna edecektir!.. Papağanı satın almak, işin en kolayı... Onun bakımı var, beslenmesi var. Eşinden habersiz almanın ilk aşamada en mantıklısı olduğuna karar verir. Çünkü eşi olmaz derse ve kendisi de alırsa ister istemez sıkıntı çıkar!.. Hayvan sevgisinin, aile saadetine zarar vermesini göze alamaz. Belki de eşi de papağanı çok sevecekti. Ama bunu bilemezdi ki... ENDİŞELİ DE OLSA PAPAĞANI ALMAK İÇİN YOLA ÇIKAR Mühendisimiz hemen küçük bir araştırma yaparak alacağı papağanın cinsine karar vererek evcil hayvan satan bir işyerinden beğendiği papağan cinsini satın alır. Eşine sürpriz yapmak için güzelce bir kutu içerisine koydurur ve biraz sevinç biraz da endişe ile eve gelir. Kutuyu eşine uzatan mühendisimiz içerisinde ne olduğunu sürpriz olsun diye söyleyemez. Kutuyu alan eş, yaş pasta olduğunu düşünerek kutuyu buzdolabına yerleştirir. Kendisine bir şey söylenmeyince kadıncağız kutunun içerisindeki nereden bilsin. Ziraat mühendisimiz ağzından baklayı çıkarmaya karar vererek eşine papağanı nereye koyduğunu sorar. Şaşıran kadıncağız ne papağanından bahsediyorsun
Ö nceki yazımızda Hüccetullâhi'l-Baliğa'sından devlet yönetimi konusundaki görüşlerinin bir kısmını naklettiğimiz Şah Veliyullah Dihlevî, toplumsal hayatta zararlı muamelelerin engellenmesi; husumetlerin önlenmesiyle bunların sebeplerinin ortadan kaldırılması; gündelik ihtiyaçların giderilmesi ve gelirlerin paylaştırılması; yırtıcı hayvanlarla, zararlı haşerâtla mücadele edilmesi; yerüstü - yeraltı kaynaklarının doğru kullandırılması; zanaatkârların çalışma şartlarının iyileştirilmesi; yabancı ziyaretçilere iyi davranılması... gibi hususları ilgili yönetime dahil ederek, şu iki şeyi kendi zamanında mülklerin (devletlerin) harap olma sebebi olarak görmüştür: “1. Devlet hazinesine üşüşmek: Hazinede hakları bulunan askerler ve ilim adamlarının, ya da yöneticilerin ihsanda buluna geldikleri zahit ve şairlerin veyahut da dilenciliği âdet haline getirenlerin geçimlerini devlet hazinesinden karşılamayı itiyat haline getirmiş olmaları. Bunların asıl amaçları, bir yarar sağlamaksızın geçimlerini çıkarmak, kadro işgal etmektir. Gün be gün sayıları kabaran bu sınıf, giderek şehir hayatını zehir etmeye ve halk üzerine bir yük olmaya başlarlar.” 2. Ağır vergilerin konulması: Ziraatçılar, tüccarlar ve çeşitli meslek erbabı üzerine konulan ağır vergilerle gönüllü icra edilen bu faaliyetlerin zamanla altından kalkılmaz bir yük haline gelmesi onların kökünün kazınması sonucunu doğurur veya güçlü kuvvetli kimseler vergi kaçırmaya başlar ya da isyana kalkışır. Oysaki, şehri mamur edecek şey, mükelleflere fazla yük getirmeyen bir vergi sisteminin
Yerli ceviz çeşitlerimiz üzerindeki ıslah çalışmaları çok heyecan verici. Gene bu konudaki kılavuzumuz tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım. Bir zamanlar 1990'larda Yalova'daki Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü bu konuda detaylı çalışmalar yapıp birçok ceviz türünü tescile almış. Ancak 19 yıl kadar başka bir kurum benzeri bir çalışmada bulunmamış, aradan 19 yıl kadar geçtikten sonra yeni bir hamle Kahramanmaraş'ta Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat bölümünden gelmiş. İşte Maraş-18 ve Sütyemez-1 türleri bu çabanın ürünü, ilki lezzeti ve içi bölünmeden bütün olarak kolayca ayıklanabilmesiyle tercih ediliyor, ikincisi ise çok ilginç, dünyanın en iri cevizi olarak biliniyor, tek bir ceviz tam 26,63 gram. Elbette bu yeni türler dışında çok lezzetli yerli türlerimiz de var. Tokat Niksar, Kırşehir Kaman, Malatya Hekimhan, Bitlis Adilcevaz cevizleri gibi. Bu arada cevizli lezzetleri sayarken koz helvasını da unutmamak gerek. Ana ile kız, helva ile koz demişler. İkisi de ayrılmaz birer ikili.
Yerli ceviz çeşitlerimiz üzerindeki ıslah çalışmaları çok heyecan verici. Gene bu konudaki kılavuzumuz tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım. Bir zamanlar 1990'larda Yalova'daki Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü bu konuda detaylı çalışmalar yapıp birçok ceviz türünü tescile almış. Ancak 19 yıl kadar başka bir kurum benzeri bir çalışmada bulunmamış, aradan 19 yıl kadar geçtikten sonra yeni bir hamle Kahramanmaraş'ta Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat bölümünden gelmiş. İşte Maraş-18 ve Sütyemez-1 türleri bu çabanın ürünü, ilki lezzeti ve içi bölünmeden bütün olarak kolayca ayıklanabilmesiyle tercih ediliyor, ikincisi ise çok ilginç, dünyanın en iri cevizi olarak biliniyor, tek bir ceviz tam 26,63 gram. Elbette bu yeni türler dışında çok lezzetli yerli türlerimiz de var. Tokat Niksar, Kırşehir Kaman, Malatya Hekimhan, Bitlis Adilcevaz cevizleri gibi. Bu arada cevizli lezzetleri sayarken koz helvasını da unutmamak gerek. Ana ile kız, helva ile koz demişler. İkisi de ayrılmaz birer ikili.
TZD Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, pamuk taban fiyatları konusunda “21-23.50 arasında açıklandı ancak maliyetler yüzde 200-300 oranında arttı. 1 kg kütle pamuğun maliyeti 14-16 liradır. Üretim planlaması olmayınca üretici de bunun cezasını çekiyor. Çiftçinin beklentisi 27-30 lira, verilirse Türkiye işi yabancı ülkelere el açmadan kotarır" dedi.
Turkish President Recep Tayyip Erdogan is meeting with economic managers on Friday, partly to discuss the fate of the Russian payments system Mir. Two of Türkiye's largest banks, Denizbank and Isbank, have already suspended the use of the Mir platform this week. State-owned financial institutions, Halkbank, Vakif and Ziraat, continue to allow Mir transactions on their networks. #Mir #Sanctions #PaymentSystems
26 Temmuz itibariyle emekli maaşlarına gelen zamlar bankaların promosyon ödemesi rekabetini ortaya çıkardı. Vatandaşlar kendilerine en uygun sistemi olan bankayı seçerek maaş taşıma işlemlerini gerçekleştiriyor. İşte detaylar...
Sezonu çifte kupayla tamamlamak isteyen Süper Lig Şampiyonu Trabzonspor, Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş maçında bu akşam Yukatel Kayserispor'a konuk olucak. Öte yandan Demir Grup Sivasspor ve Aytemiz Alanyaspor, Sivasspor'un 2-1 üstünlüğüyle tamamlanan maçın rövanşında yarın akşam karşı karşıya gelecek. Ziraat Türkiye Kupası'nda finale uzanan yolculuğu Anadolu Ajansı spor muhabiri Emrah Oktay'la konuştuk.
Anten Dışı'nda Hakan Eyüpoğlu ile voleybol yazarı, yorumcu, antrenör Kayhan Kösem, haftalık voleybol gündemini değerlendiriyor. VakıfBank- Fenerbahçe serinin üçüncü maçını masaya yatıran ikili, servis hatalarını, Mina Popovic'in galibiyetteki rolünü, Giovanni'nin değişikliklerini, Arina Fedorovtseva'nın performansını ve serinin dördüncü maçta takımların neler yapması gerektiğini değerlendirdi. Eyüpoğlu ve Kösem, Efeler Ligi şampiyonu Ziraat Bankkart'ın sezon analizini yaparken, MVP seçilen Arslan Ekşi'nin performansını ve milli maçlar öncesi Erkek Milli Takımımızı konuştu. #VakıBank #Fenerbahçe #SultanlarLigi #EfelerLigi #Halkbank #ZiraatBankkart --- Send in a voice message: https://anchor.fm/4bir4bir-podcast/message
Anten Dışı'nda Hakan Eyüpoğlu ile voleybol yazarı, yorumcu, antrenör Kayhan Kösem, haftalık voleybol gündemini değerlendiriyor. Fenerbahçe-VakıfBank serinin ikinci maçını masaya yatıran ikili, Kübra Akman, Gabi ve Hackley'in yüksel performansını, pasörlerin oyuna etkisini, orta oyuncuların doğrularını – yanlışlarını Isabella Haak yaptıklarını konuştu. Serinin üçüncü maçında iki takımın neler yapabileceği üzerine değerlendirmede bulunan Eyüpoğlu ve Kösem, Efeler Ligifinal serisinde Ziraat Bankkart'ın Halkbank karşısında seriyi 2-0'a getirmesinin de analizini yaptı. İkili Sultanlar ve Efeler Ligi'nde üçüncü olan takımların performansına da değindi. #VakıBank #Fenerbahçe #SultanlarLigi #EfelerLigi #Halkbank #ZiraatBankkart #Arkas --- Send in a voice message: https://anchor.fm/4bir4bir-podcast/message
Wendy speaks with Brad Lancaster, a rainwater harvesting and water management expert from Tucson, Arizona, and Kainat Felicia Norton, who talks about inner cultivation and sacred ecology. She is vice president of Ziraat, a mystic activity that utilizes the symbology of farming practices from clearing the fields to harvesting the crop to guide inner development.
Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Demirtaş, ayçiçek yağı tedariğinin üreticiyi destekleyerek çözülebileceğini belirterek “Sorun Türkiye'de yalnız ayçiçeği değil. Diğer tarım ürünlerinde benzer durum var. Türkiye'de kısa, orta ve uzun vadede üretim planlaması yok. Tarım ve kırsalın sorunları kronikleşmiş durumda, adımlar atılamadı” dedi.
TMMOB ZMO Başkanı Suiçmez, zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetleri üzerine düzenleme konusunda “Zeytinlik alanlarını kuraklık boyutunda koruyup yeniden değerlendirmemiz gerekirken zeytinlikleri çıkar hırsıyla yok ediyoruz. Toplumsal tepki ötesinde hukuki mücadelemizi de yapacağız” diye konuştu.
Tarım Kredi Kooperatifleri gübre fiyatlarında indirim yapıldığını açıkladı. Tarımda gübreleme nedir, neden önemli, gerçekleşen indirim üreticilere nasıl yansıdı? Detayları AA muhabiri Mustafa Çalkaya anlattı.
Son günlerde etkili olan kar yağışı özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaşamı olumsuz etkilerken, ziraat mühendisi ve tarım yazarı Faik Toy, kar yağışının 2022 için kuraklığı bertaraf ettiğini belirtti. Toy, kar yağışının geçen yıl kuraklık yaşayan ve bu yıl yüzde 400'leri bulan gübre zammı nedeniyle yeterli gübre kullanamayan çiftçiyi bir nebze olma mutlu ettiğini söyledi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı ve devlet tarafından hububat alımında baz alınacak olan tarımsal girdi maliyetleri rakamlarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Toy, “TÜİK çiftçiyi sırtından hançerledi. Yüzde 400-500'leri bulan gübre zamlarını TÜİK yüzde 120 gösterdi. Yine diğer maliyetlerde de aynı şeyi yaptı. Girdi maliyetlerinde üç kata varan artış olmasına rağmen TÜİK bunları yüzde 20'lerde gösteriyor. TÜİK başkanı çiftçilerin ahını almıştır” diye konuştu.
Döviz kurlarındaki oynaklık gerekçe gösterilerek gıda fiyatlarına yapılan zamlar, dövizin düşmesi ile yeniden gündeme geldi. Doların 11 lira seviyesine gerilemesiyle ile gıda fiyatlarının düşüp düşmeyeceği tartışma konusu olurken, ziraat mühendisi ve tarım yazarı Faik Toy, gıda fiyatlarının düşmeyeceğini, hatta gelecek yıl daha da artacağı konusunda uyarıda bulundu.
Türkiye'de bu yıl 50 ilde yaşanan kuraklıktan büyük ölçüde etkilenen çiftçiler, şimdi de gübre fiyatlarının ortalama yüzde 250 zamlanmasıyla kara kara düşünmeye başladı. Ziraat mühendisi, çiftçi ve tarım yazarı Faik Toy, devletin bir dekar için çiftçiye 8 Türk Lirası gübre desteği verdiğini ama destek 200 lira bile olsa çiftçiyi kurtaramayacağını söyledi. Çiftçinin bu yıl kuraklıktan dolayı ürettiğinin hepsini satması halinde gübre bile alamayacağını söyleyen Toy, “Önümüzdeki yıl gübre kuraklığı yaşanacak. Bu da gıda fiyatlarında kaos ve fahiş fiyatlara neden olacaktır. Girdi maliyetlerini düşürmekten başka hiçbir çözüm yoktur” diye konuştu.
Dürdane, elifli, virani, dalbastı, çuval, limonata, çeşnili, karaoğlan, iyiler güzeli... Bunlar kiraz çeşitleri. Ama Türkiye'nin en yaygın ve en çok ihraç edilen kiraz çeşidi: Ziraat 900. Aylin Öney Tan 1303 yılından beri kayıtları olan kirazla ilgili hikayeleri, tarifleri anlattı, tarifler verdi. Kiraz tuzlaması, kiraz kebabı, kiraz turşusu.. Tarifi alırken, tarihi dinleyin
Gündem Özel | Başarır: Cumhurbaşkanı Demirören Dönemin Ziraat Bankası Yöneticileri Yargılanacaktır by Artı TV
Dürdane, elifli, virani, dalbastı, çuval, limonata, çeşnili, karaoğlan, iyiler güzeli... Bunlar kiraz çeşitleri. Ama Türkiye'nin en yaygın ve en çok ihraç edilen kiraz çeşidi: Ziraat 900. Aylin Öney Tan 1303 yılından beri kayıtları olan kirazla ilgili hikayeleri, tarifleri anlattı, tarifler verdi. Kiraz tuzlaması, kiraz kebabı, kiraz turşusu.. Tarifi alırken, tarihi dinleyin
Türkiye'nin “0900 Ziraat” kirazı, Almanya'daki bir kiraz çeşidiyle akraba. Akşehir kirazı da Kraliçe Elizabeth'in sevdiği. Aylin Öney Tan kirazda karmaşık genleri anlatıyor
Türkiye'nin “0900 Ziraat” kirazı, Almanya'daki bir kiraz çeşidiyle akraba. Akşehir kirazı da Kraliçe Elizabeth'in sevdiği. Aylin Öney Tan kirazda karmaşık genleri anlatıyor
Dürdane, elifli, virani, dalbastı, çuval, limonata, çeşnili, karaoğlan, iyilergüzeli... Bunlar kiraz çeşitleri. Ama Türkiye'nin en yaygın ve en çok ihraç edilen kiraz çeşidi: Ziraat 900. Aylin Öney Tan 1303 yılından beri kayıtları olan kirazla ilgili hikayeleri, tarifleri anlatmaya başlıyor
Dürdane, elifli, virani, dalbastı, çuval, limonata, çeşnili, karaoğlan, iyilergüzeli... Bunlar kiraz çeşitleri. Ama Türkiye'nin en yaygın ve en çok ihraç edilen kiraz çeşidi: Ziraat 900. Aylin Öney Tan 1303 yılından beri kayıtları olan kirazla ilgili hikayeleri, tarifleri anlatmaya başlıyor
Konuşa Konuşa'da insan hakları savunucusu ve eski Milletvekili Ahmet Faruk Ünsal, siyasetin 2019'unu değerlendirdi.
Bilim Akademisi Konferanslarının bu ayki toplantısında tarımın Gizli Açlık sorununu azaltmasındaki rolünü Prof. Dr. İsmail Çakmak anlatıp tartışmaya açıyor.