POPULARITY
Yerel seçimler yaklaşırken yine siyasetin mihverine İstanbul yerleşecek. Nasıl olmasın ki? Tarih boyunca yaşamış imparatorlukların en uzun süreyle başkentliğini yapmış bir şehir. Şartlar ne olursa olsun dünya milletlerinin yarısının İstanbul ile bir ilgisi vardır. Batı Avrupa'dan, Balkanlardan, Orta Doğu'dan, Afrika ve Kafkasya'da var olan milli devletlerin birçoğu iki yüzyıl önce Osmanlı coğrafyasının bir parçasıydı. İmparatorluk kültürleri kalıcıdır, bugün bu devletlerinden hangisine giderseniz gidin İstanbul kokusu alırsınız. 2010 Kültür Başkenti senesinde “İstanbul'un Şehirleri” belgeseli çekmiştik. Osmanlı yönetiminde olan 13 kültür başkentine gittik, her bir şehirde küçük bir İstanbul ile karşılaştık. Bugün duyanın küresel başkentleri vardır. Öyle zannediyorum ki New York ve İstanbul ilk ikiye girer. Geri kalan başkentler ondan sonra sıralanır Paris, Londra, Şangay vb. Ülkemiz için İstanbul, eskiden Anadolu'da yaşayanlar için efsanevi bir şehir olan İstanbul'a gidip gelenler onun büyüsünden bahsederdi. Şimdi Anadolu İstanbul'la birlikte yaşıyor. Neredeyse ailesinin bir parçası İstanbul'da olmayan kimse yoktur. Ulusal ve küresel medya kuruluşlarının merkezleri İstanbul'dadır ve İstanbul'da yaprak kımıldasa haber olur. Yazı içerisinde birkaç satırda özelliklerinden bahsettiğimiz İstanbul 1994 yılında nerdeyse çöküntü halindeydi. Havası kirli, temiz suya erişim imkânı yok denecek düzeyde, alt yapısı hak getire... Bugünkü Hindistan şehirlerini andırıdan bir hali vardı İstanbul'un. 1994 yılında İstanbul bir Erdoğan devrimi yaşadı. İstanbullular bir başkan ve hizmetle tanıştılar. Erdoğan'ı baş tacı yapıp başbakan yaptılar. Erdoğan bir belediye başkanı olarak üç temel konuda büyük vizyon geliştirdi. 1- Hizmet ve icraat: Dört yılda cumhuriyet tarihinin hiçbir devrinde görülmemiş düzeyde icraat ortaya koydu. İstanbul'u bir uçtan öbür uca altyapı şantiyesine dönmüştü ve kısa zamanda İstanbul yönetilebilir hale geldi. 2- Siyaset üretimi: Bu dönemde sadece hizmet değil siyaset üretimi ve sosyolojinin yönetimi önceledi. Geleceğe hazırlık için Habitat ll'nin büyük toplantısını İstanbul'a getirildi. ‘Yerel yönetimler STK'lar birey' başlıklarının öncelemesi İstanbul'da kararlaştırıldı. Habitat toplantısı İstanbul'da yapılırken hiçbir bilgimiz yokken daha sonra Habitat III'ün hazırlık komitesi üyeliğini yaptım. 3- Kültür üretimi: İstanbul'un kültür üretiminde altın yılları o dönemde yaşandı. İstanbul'un fethi sempozyumu hala aşılamamış bir bilimsel toplantıdır. Ayrıca Türk kültürü üzerine yapılan kimlikli çalışmaların örneği hala mevcut değil. Kadir Topbaş dönemi belediyeciliği fen işleri belediyeciliği açısından eşsiz bir dönemdir. Hizmet coşkusu ve kesintisiz halk desteği AK Parti'ye siyaset ve kültür üretimini unuttu. İstanbul yönetimi sosyolojisi ve misyonu unuttu. Sosyoloji kendisini unutanı unutur.
Balfour Deklarasyonu ile temelleri atılan İsrail devletinin terör ve tedhiş eylemleri çok ciddi insani krizlere neden olmuştur. Teşekkül safhasında Yahudi terör örgütleri ile başlayan söz konusu tedhiş politikası 1948 yılında İsrail devletinin kurulması sonrasında kurumsal ve sistematik bir hal almıştır. 7 Ekim sonrasında başlayan ve farklı gerekçeler üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılan bu şiddet sarmalının on yıllara sari bir politika olduğu ortada. Fakat bugünkü temel farklılık bütün bu şiddet sarmalına rağmen Batının İsrail'e yönelik koşulsuz desteğinin neden ve hangi gerekçelerle sürdürüldüğü. 7 Ekim'den bu güne kadar ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin desteği ile hiçbir sınır tanımayan İsrail'in nerede ve nasıl durdurulacağı ile ilgili tartışmalar sürmekte. Gazze gündemiyle toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Zirvesi'nde petrol kullanımı, hava sahasının kapatılması ve diplomatik ilişkilerin dondurulması gibi önerilerin BAE ve Suudi Arabistan tarafından reddedilmesi, teşkilata yönelik beklentilerin karşılıksız kalmasına neden olmuştur. Diğer yandan da ateşkes önerilerinin BM Güvenlik Konseyi'nde Batılı devletlerin vetolarıyla engellenmesi, sorunun çözümü adına önem atfedilen kurumların işlevsiz hale geldiğini göstermektedir. İrlanda, İskoçya ve İspanya gibi devletleri paranteze aldığımızda Batılı devletlerin bütün unsurlarıyla soykırıma destek verdikleri açıkça görülmektedir. ÇÖZÜM İÇİN ALTERNATİF KANALLAR Diplomatik kanalların işlevsiz kaldığı bu günlerde, İsrail'in uyguladığı sistematik şiddet ve soykırımı mahkum edebilecek iki temel enstrüman karşımıza çıkmaktadır. Birincisi, özellikle Batı'da devlet aklının karşısında konumlanan ve ciddi bir eleştirel kamuoyu yaratan protestolar ve bu durumun karar alıcılar üzerinde oluşturduğu baskı. Nitekim son günlerde oluşan baskı sonucunda, sorunun çözülmesine yönelik söylemler dile getirilmekte. İkinci enstrüman ise özellikle sivil inisiyatifler ve STK'lar aracılığıyla oluşan boykotun küreselleşmesi sonucunda bazı adımların atılması. Öyle ki boykot listesinde yer alan bazı şirketler, tepkiler sonucunda tutumunu gözden geçirmiş, kimi kurumlar da Filistin'e mali destek gibi seçenekleri gündeme getirmişlerdir. Her iki enstrüman da İsrail ve destekçisi küresel güçler açısından en caydırıcı unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, söz konusu çabaların daha geniş kitleler tarafından sahiplenilmesi ve İsrail ile destekçisi devletlere yönelik eleştirilerin sürdürülmesi sorunun çözümü anlamında oldukça önemlidir.
Bu haftaki konuğum bir iletişimci ve sosyal girişimci, Bilim Virüsü Kurucusu Şule Yücebıyık25 yıllık iletişimcilik kariyerinin ardından bir LGS adayı annesi olmak onu bir sosyal girişimci yapmış diyebiliriz.Sosyal girişimi Şule çok güzel anlattı ama buraya kendisinden dinlediğim sosyal girişimcileri bir araya getiren Ashoka'nın da kurucusu Bill Drayton'ın metaforunu aktarmak istiyorum. Bir sosyal girişimci, yoksul bir balıkçı köyünü kalkındırmak için (bağışçılar, vakıflar gibi) balık vermiyor, (STK'lar vakıflar gibi) balık tutmayı öğretmiyor, balıkçılık sistemini değiştirerek o köyün zenginleşmesini sağlamaya çalışıyor.Şule'nin dert edindiği konu olan eğitimde ise gerek Türkiye'de gerekse dünyada kurumlar gençlerin ve hatta onları işe alacak şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyor. Bu ihtiyaca karşılık kurduğu Bilim Virüsü, çocuklara ve gençlere bilimsel düşünce alışkanlığı ve yeni nesil yetkinlikler kazandıran bir öğrenme hareketi ve platformu.Şule Türkiye'de Bilim Virüsü'nü kurduktan 4 yıl sonra şimdi Science of Impact olarak Bilim Virüsü'nü dünyaya açıyor. İlk durakları Berlin.Geçtiğimiz dönemde Kurumsal İletişimciler Derneği Başkanlığı da yapmış olan Şule ile sosyal fayda yaratmanın iş dünyasındaki yerini de konuştuk. “Etki artık yeni itibar ölçüsüdür” tespitini dile getirdi.Şule'nin özellikle ebeveynlere, gençlere ve şirketlere mesajlarına kulak vermenizi tavsiye ederim.Şule Yücebıyık'ın Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/suleyucebiyik/Bilim Virüsü web sitesihttps://bilimvirusu.com/Support the show
Aşıklı Höyük Dostları Derneği, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı ve Tarih Vakfı, British Museum'daki hırsızlığı protesto etmek üzere bir imza kampanyası başlattılar. Bu kampanyayı yürüten ve British Museum yetkililerine açık mektup yollayan STK'lardan Aşıklı Höyük Dostları Derneği başkanı, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı Yönetimi Kurulu üyesi Ferhat Boratav ile konuşuyoruz.
Aşıklı Höyük Dostları Derneği, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı ve Tarih Vakfı, British Museum'daki hırsızlığı protesto etmek üzere bir imza kampanyası başlattılar. Bu kampanyayı yürüten ve British Museum yetkililerine açık mektup yollayan STK'lardan Aşıklı Höyük Dostları Derneği başkanı, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı Yönetimi Kurulu üyesi Ferhat Boratav ile konuşuyoruz.
Bu bölümde ilk bakışta çerçevemizin dışında görünen bir konumuz var; Serebral Palsi. Birçok kişi için yeterince anlaşılmamış veya yanlış anlaşılmış bir nörolojik bozukluk.Tabii bu konuyu şimdi ele almamızın bir nedeni yaklaşan 6 Ekim Dünya Serebral Palsi günü.Bildiğiniz gibi bu podcast toplumumuzun daha kapsayıcı, anlayışlı ve adil hale gelmesine nasıl katkıda bulunabileceğimizi de ele alıyor. Sivil toplum kuruluşları ve liderleri de, engelli bireylerin haklarını savunma ve onların yaşamlarını iyileştirme konusunda önemli bir rol oynuyorlar.Konuğum bu liderlerden, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Genel Direktörü Nigar Evgin.Kendisiyle bu alanda 20 yılı aşkın deneyimine dayalı sivil toplumun gücüne ve engellilikle ilgili farkındalığı artırmanın önemine ilişkin bir sohbet gerçekleştirdik.Amacımız, sadece serebral palsi ve engellilik hakkında daha fazla bilgi sunmak değil, aynı zamanda bu konunun toplumsal değişimdeki rolünü ve her birimizin nasıl bir fark yaratabileceğini keşfetmek. Empati ve anlayışın gelişmesine katkı sunmak. (02:35) Serebral palsi nedir? (04:05) Erken teşhisin önemi (07:34) Farkındalık oluşturma ve bilinçlendirme faaliyetleri (12:25) Çabaların etki ölçümü (14:28) STK'larda inovasyon mümkün mü? (19:05) STK'lar arasında iş birlikleri (22:42) Türkiye'de bağış yapma anlayışı (26:23) Türkiye'de sivil topluma katılım (28:39) Gelecek planları (31:16) Nigar Evgin'in değer yaratma formülü Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı hakkında bilgi edinmek ve bağış yapmak isterseniz:https://www.tscv.org.tr/PageContent/tr/sertifika-bagisi/1900Nigar Evgin'in Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/nigar-evgin-b9119547/Support the show
Bu hafta seçim konuşmadık! Sivil toplumun damarlarına kadar nüfuz ettik bu bölümde. Geçmişten günümüze sosyal girişim, sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar ve biz fanilere bahşettikleri… Lost Jack Sheppard, etkinlikler, post modernizm ve su sorunu… Enden boydan bir bölüm Keyifli dinlemeler!..
Seçim güvenliğinin sağlanmasında yurttaşların rolü ne olabilir, niçin önemli? 2014'den bu yana STK'lar aracılığıyla seçim müşahitliği nasıl yaygınlaştı? Yazar Seçil Türkkan'la konuşacağız.
Geçen haftanın deprem gündemini kültür mirası başlıkları itibarıyla ele aldığımız bu programda Antakya'nın tarihi alanlarında hızla sürdürülen enkaz kaldırma çalışmalarına karşı STK'ların itirazlarını, kentin tarihi kesimini yeniden inşaya hazırlanan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na tüm yetkileri devreden Cumhurbaşkanlığı Kararlarını ve İstanbul'daki kültür varlıklarının deprem riskine karşı güçlendirilmeleri konusundaki mevzuat eksikliklerini gündeme getiren İBB Miras tarafından düzenlenen İstanbul'un Mirası Ve Deprem Riskinin Yönetimi başlıklı toplantıyı değerlendiriyoruz.
Geçen haftanın deprem gündemini kültür mirası başlıkları itibarıyla ele aldığımız bu programda Antakya'nın tarihi alanlarında hızla sürdürülen enkaz kaldırma çalışmalarına karşı STK'ların itirazlarını, kentin tarihi kesimini yeniden inşaya hazırlanan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na tüm yetkileri devreden Cumhurbaşkanlığı Kararlarını ve İstanbul'daki kültür varlıklarının deprem riskine karşı güçlendirilmeleri konusundaki mevzuat eksikliklerini gündeme getiren İBB Miras tarafından düzenlenen İstanbul'un Mirası Ve Deprem Riskinin Yönetimi başlıklı toplantıyı değerlendiriyoruz.
“Bu Fikir Tutar!” yeni bölümüyle karşınızda… Adımları iyiliğe dönüştüren Help Steps'in Kurucusu Gözde Venedik yeni bölümde bizimle birlikte. Adımsayar özelliğiyle kullanıcıların adımları Help Steps'te birikiyor ve günün sonunda adımlar STK'lar ya da bireysel yararlanıcılara bağış olarak geri dönüyor. Sunucu: Begüm Nur Alkış
Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'ın 27 Şubat 2023 tarihli bölümüne; Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Gazeteci Yazar Nedim Şener ve Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu oldu. 15:44 Kızılay tartışmasına kim, nereden bakıyor? 19:08 Kızılay AHBAP'a neden çadır sattı? 20:20 Devlet kurumları ve STK'lar neden yarıştırılıyor? 21:48 Kızılay kendini anlatmakta yetersiz mi kaldı? 23:20 Afette ‘sen yaptın, ben yaptım' tartışması mı güdülüyor? 26:20 Yapılan yardımları kimler, neden çarpıtıyor? 30:37 Neden iştirakler değil de Kızılay tartışılıyor? 55:00 Sorun çadırların satılması mı, depoda bekletilmesi mi? 1:10:46 Kızılay tartışmasına kim, nereden bakıyor? 1:16:01 Beşiktaş taraftarı, deprem bölgesindeki çocukları unutmadı 1:20:07 Tribünde siyaset ve provokasyon 1:43:13 Bir yanda çocuklar için oyuncak, diğer yanda provokasyon 2:01:18 6'lı masa 2 Mart'ta Saadet Partisi'nde toplanacak 2:07:02 Kılıçdaroğlu CHP'den ne için 'tam yetki' aldı? 2:11:02 Akşener, köprüleri yıkacak sinyaller mi veriyor? 2:13:02 Masada deprem sonrası iç hesaplaşma mı var? #afad #kızılay #depremler Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her pazartesi 20.45'te TVNET'te.
Bugünkü konuğum bir girişimci, Ability Pool kurucularından Özlem Ülker. Türkiye'de gönüllülüğün yaygınlaşması sanırım üstüme vazife edindiğim işlerden biri olma yolunda. Ability Pool'dan Itır Erhart'la yaptığımız söyleşide haberdar olmuştum. Tam aradığım hizmet; kurumları, kurum çalışanlarını, gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşlarını tek bir dijital platformda buluşturan bir sosyal girişim. Açık Açık platformu içindeki farklı faaliyet alanlarındaki bugün itibariyle 122 STK ile çalışıyorlar. Bu STK'lar platform üzerinde sahada veya online'da çalışabileceğiniz gönüllülük projeleri açıyor, bireyler arzu ettikleri alanda gönüllülük çalışmaları yapabiliyorlarlar ve tüm bunlar uygulama üzerinden takip edilip raporlanabiliyor. Kurumların kendileri de belirledikleri bir alanda projeler açıp kendi çalışanlarının gönüllülüğüne açabiliyorlar. Kurumlar bu kolektif etkiyi faaliyet raporlarında kullanabilirken, günümüzde anlam arayışını farkına varan ve bunu hayata geçirmek isteyen çalışanlar için de bu platform önemli bir tatmin ve bağlılık kaynağı oluşturuyor. Özlem Hanım STK'ların ve kurumların yanısıra etki ölçümü, çalışan bağlılığı gibi konularda hangi paydaşlardan destek aldıklarını ve Ability Pool olara gelecek planlarını konuştuk. Ability Pool web sitesi:https://abilitypool.com/Özlem Ülker'in Linkedin profili:https://www.linkedin.com/in/özlem-ülker/(01:14) Kurumiçi Girişimcilikle başlangıç (05:55) Kurumsaldan girişimciliğe geçiş (08:24) Ability Pool bir gönüllülük yönetim platformu (13:48) Çalışan gönüllülüğü eğitimi (16:26) STK'lara faydası (20:44) Etki ölçümü (22:26) Örnek projeler (28:11) Bireysel gönüllülük (33:03) Gelecek planları (35:02) Özlem Ülker'in değer yaratma formülü
Mahmut Akpınar | STK'lar yoksa devlet aciz kalır! | 08.02.2023 by Tr724
EGED'in kurucu üyeleri Bayram Şahin Aydın ve Emre Taşgın "Çözüm Zamanı" başlıklı EGED Cast serisine başlıyor. Aydın ve Taşgın, geçmişte EGED Radyo'da yayınladıkları Çözüm Meydanı programından esinlenerek başladıkları bu seride engelliliğe ilişkin gündemdeki konuları yorumlayacak, teorik tartışmalara kendi bakış açılarını sunarak katkıda bulunacak ve engelli haklarına ilişkin bilgi paylaşımında bulunacak. Serinin mottosu, "biz olmadan çözüm olmaz" olarak dile getirildi. Çözüm Zamanı adlı EGED Cast serisinin iki haftada bir dinleyicileriyle buluşması planlanıyor. Çözüm Zamanı serisinin ilk bölümünde görme engellilerin noterlerde karşılaştıkları imza sorunu ele alınıyor. Yayında noterlerin geçmişten günümüze tutumları özetleniyor, EGED olarak yaşanan mağduriyete ilişkin bulunduğumuz girişimler ve önerdiğimiz alternatif senaryolar hatırlatılıyor, görme engelliler alanında faaliyet yürüten STK'ların konuya bakışı değerlendirilerek mevcut duruma dair eleştiriler dile getiriliyor. Yayının son bölümünde görme engelli bir kişinin noterde hangi hakları olduğu konusunda bilgi veriliyor. Serinin ilk bölümünde konuşulanlara katkı yapmak ve gelecek yayınlar için konu önermek isterseniz, Twitter'da #ÇözümZamanı etiketini kullanabilirsiniz. İnteraktif bir seri olması için paylaşımlarınızı mutlaka bekliyoruz. Biz olmadan, çözüm olmaz...
Türkiye yapay gündemlerle boğuşuyor, enerji ve kan kaybediyor... Ekonomik krizden geçiyoruz ama pes etmiyoruz... Cumhurbaşkanı Erdoğan, muazzam bir konut devrimine imza attı. Umarım bu konutlar, ev almayı imkânsızlaştıran rant sektörüne büyük darbe vurur da toplum rahat nefes almaya başlar... BİNA'DAN ÖNCE İNSAN VE BEYİN ŞART! Ekonomik kriz çok etkili olsa da bu ülkenin en yakıcı sorunu bina sorunu değil, insan ve beyin sorunu. Cemaatler, STK'lar hep binaya yatırım yaptılar ve ülkenin yoksul
Danıştay 10. İdare Başkanlığı Baroların ve STK'ların açtığı İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptali davasını reddetti Nebiye Arı ve Meltem Suat konukları Avukat Selin Nakıpoğlu ve Afra Gürlüler ile Danıştayın kararını ve süreci konuşuyor.
Yönetim merkezi Kandil olan bir örgüt var. Adı: PKK... Bu PKK'nın Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de hem siyasi partileri var, hem de silahlı güçleri. Ayrıca her ülkede STK'ları ve medya organları var. Suriye'deki partisinin adı: PYD. Suriye'deki askeri/silahlı gücünün adı: YPG. Kandil'deki örgütün yöneticileri elinin altındaki militanları/elemanları görevlendiriyor. Kiminin eline silah veriyor, kiminin eline kalem, kiminin eline de siyaset kartı... Elinde silah olan terör yapıyor, düşman bildiği ülkeyle savaşıyor, vuruyor, öldürüyor, ölüyor. Elinde kalem olan bu örgütü “Özgürlük örgütü”, terör unsurlarını da “Özgürlük savaşçıları” olarak selamlıyor. Elinde siyaset kartı olanlar da Kandil'deki örgütü “Kürt halkının silahlı muhalefeti” olarak tanımlayıp terörün siyasetini ve propagandasını yapıyor. O örgütün silahlı unsurlarını da “özgürlük savaşçıları” olarak takdis ediyor. Şimdi soruyorum: Bu durumda Kandil'deki terör baronlarının talimatıyla elindeki silahla kan kusan ile Kandil'den talimatlı kalemşor ve siyasetçi arasında ne fark vardır? Herkes kendine Kandil'den verilen görevi ifa ediyor. Biri silahla, biri kalemle, biri de siyasetle. Şimdi açık açık soruyorum: PKK'nın Türkiye'deki siyasi partisi kimdir? Evet, Sayın Kılıçdaroğlu size soruyorum: PKK'nın ülkemizdeki siyasi ayağı kimdir? Hazır cevap verme moduna girmişken bu sorunun da cevabını verin lütfen. Bu soruyu Kemal Beye sormamın elbette sebebi var. Kemal Bey “Kandil'i yerle bir edeceğim” dedi Yozgat'ta. Böyle dediğine göre Kandil'deki örgütü “terör örgütü” olarak görüyor demektir. PKK'yı “terör örgütü” olarak görmemesi CHP açısından zaten kabulü imkansız bir durum. O yüzden bu yaklaşımı tek başına anlamlı ve değerli görmek mümkün değil. Asıl önemli olan şu: Kemal Bey Kandil'in talimatıyla kurulmuş, üst düzey yöneticileri dahil tüm siyasetçileri Kandil'den atanmış ve her koşulda Kandil'den gelen talimatlara göre hareket eden bir siyasi partiyi, yani PKK'nın siyasi ayağını nasıl görüyor? PKK'yı terör örgütü olarak lanetleyip PKK'nın partisini müttefik olarak selamlıyorsa, Kandil'in bizzat atayıp görevlendirdiği Demirtaş'a sabah akşam güzellemeler yapıyorsa işte orada durun denir. Burada kılıflanmış bir başka kirli ittifak yoksa bu tarz ikircikli bir tutum teröre başka türlü destek anlamına gelir. “PKK bir terör örgütüdür lanetliyorum” diyeceksiniz ama PKK'nın siyasi partisiyle söylem ve eylem birliğine gireceksiniz, işte bu en basitinden çelişkili bir tutumdur. En basitinden dedim nezaketen ama bence asıl gerçek tanımlama şudur: Kirli bir ittifak! Erdoğan'ı devirmek için sadece PKK'nın siyasi ayağıyla değil FETÖ'nün bilumum ayaklarıyla iş tutan bir siyaset, kirli bir Biden ittifakının öteki adıdır. Kemal Bey'in Suriye'nin kuzeyinde PKK terör unsurlarına yönelik askeri bir operasyona peşin peşin “iç siyaset malzemesi, siyasi saiklerle” diyerek karşı çıkması, gerçekte bu kirli ittifakın kılıflanmış halidir. Kandil'in askeri şubesine karşı çıkıp siyasi şubesine sonuna kadar destek vermek nasıl bir anlayışın gereğidir?
Aposto! Community'nin podcast serisi Yuvarlak Masa'nın bu bölümünde n okuyoruz|'dan Ahmet A. Sabancı ve Rapor Bülteni'nden Ömer Burak Tek ve Şeyma Samur, Cemre Zekiroğlu'nun moderatörlüğünde verileri hikâyeleştirmeyi, hikâye anlatıcılığının potansiyellerini ve kaygan zeminlerini ve hikâye anlatırken veriyi kullanmanın kamusal faydalarını konuşuyor. Aposto!'daki yayıncıları, STK'ları ve girişimleri buluşturan ve Aposto! Community e-posta yayınına abone ol.
Karbon ayak izini azaltıyor, STK'lar ile birlikte insanları bilinçlendirmeye çalışıyor. 10. sınıf öğrencisi iklim aktivisti Keram Akdan ile #DoğaKonuşmaları'nda acil yapılması gerekenleri konuştuk.
10. Adam'da Çavlan Erdoğan son dönemin çok tartışılan konularından basın ve fon ilişkisini gazeteci Baransel Ağca'yla konuştu Çavlan Erdoğan ile 10. Adam Mukavemet TV'de Destek olmak için Mukavemet'e Katıl'ın: https://www.youtube.com/channel/UC5sa... Sosyalist fikir ve dayanışma kolektifi ürünü olan Mukavemet TV'ye abone olmayı unutmayın
Bir milletvekili federal parlamentoda imza kampanyası başlatarak İsrail'in Filistinli çocuklara uyguladığı şiddet konusunda Kanada'nın bir şeyler yapmasını istiyor. Sivil toplum kuruluşları İsrail'le Kanada hükümeti arasındaki silah alışverişini engellemeye çalışıyor. Ama medya ve siyasetin hakim aktörlerindeki İsrail taraftarlığı bunların gündeme dahi gelmesini zorlaştırıyor. AA Muhabiri Seyit Aydoğan aktarıyor.
Terörle mücadelede kararlılıkla alınan yol Türkiye düşmanlarının elini kolunu bağlayınca; teröristler sosyal medya, geleneksel yayın organları, STK'lar ve dernekler üzerinden etki alanını genişletme ve hedeflerini gerçekleştirme peşinde. Bunun son örneği olarak sosyal medya trolleri, yurt dışından fonlanan sözde gazetecilerle sanatçılar ve ajans görünümlü siyasi tetikçiler orman yangınlarında kendini gösterdi. Binbir türlü yalan ve algı operasyonuna imza atan bu çevreler, PKK'nın ormanlarda yaktığı ateşi ülke çapına yayarak siyasi bir kalkışma yaratma peşinde. Türkiye aleyhine FÖTÖ'cüler
Hakan Arslanbenzer'in kavramsallaştırmasını ödünç alarak başlayayım: Dünyada hakim kültürel hegemonyanın bize “kültürel iktidar” olarak görünen yüzü aslında bir çeşit distribütörlükten, bir çeşit komiserlikten ibaret. Yani aslında Türkiye'de “kültürel iktidar” ne sağda ne de solda. Sadece, bir yanda Türkiye'de kültürü “milli bir mesele” olarak ilerletmek isteyen insanlar ve gruplar var. Bir yanda da Dubai'de, Brüksel'de, Paris'te, New York'ta, Londra'da dal budak salmış küresel kültür hegemonyasının komiserliğini, temsilciliğini yapmanın derdinde insanlar ve gruplar var. Basit örnek vermek gerekirse “ispatlanmamış bir suç üzerinden” Hasan Ali Toptaş'ı yok etmeye uğraşanlarla “ispatlanmış bir adi suça rağmen” Emrah Serbes'i var etmeye devam edenler aynı komiserler. Fakat bugün konumuz bu değil. Konumuz başka. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ya bizzat kendi eliyle yahut da vakıflar, STK'lar eliyle Somali'de, Bosna'da, Londra'da, Aştana'da herhangi bir medya kuruluşunu destekliyorsa bunun benim açımdan tek bir anlamı vardır: Türkiye, kendi çıkarları, hedefleri, gelecek projeksiyonu gereği bazı medya kuruluşlarını destekleyerek “etki alanı”nı artırmaya çalışmaktadır. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Devletler, hele büyük amaçları olan devletler “etki alanları”nı artırmak için bir sürü enstrüman kullanabilirler ve medya yoluyla devşirilen güç de bu enstrümanlara dahildir. Söz gelimi Somali'de bir medya kuruluşunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden ya da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin desteklediği bir vakıftan, bir STK'dan, bir düşünce kuruluşundan destek alması ya “açık bilgi” olarak orta yerdedir ya da “kapalı bilgi”dir. Bu bilginin, açık olması da kapalı olması da fark etmez aslında. Aklı başında hiç kimse, Somali'de Türkiye'den destek alan bir medya kuruluşunun “tam bağımsız, aşırı objektif bir medya kuruluşu” olduğunu söylemez, söyleyemez. Çünkü belli bir şeydir ki bu medya kuruluşu Türkiye lehinedir, Türkiye'den yanadır. En azından kendisini destekleyen vakfın, STK'nın, kuruluşun kırmızı çizgilerinin içindedir. Bunları böyle “101” düzeyinde anlatmaktan nefret ediyorum ama yapacak bir şey yok. Böylece anlatmak zorundayım ki mesele de anlaşılsın, derdim de...
16.07.2021 | Dijital Hayat Bölüm336 - TRT Radyo1 | "STK'lar İçin e-Gönüllülük" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programımızda bu hafta, e-Gönüllü Kurucusu Büşra Şahin ile; - Dijitalleşme STK'ları Nasıl Etkiledi? - Sivil Toplum Kuruluşları, Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Yeterince Kullanıyor mu? - Dünyada ve Ülkemizde Sivil Toplum ve Çalışmaları Çevrimiçi Dünyaya Alıştı mı? - STK'lar Dijital Dünyaya Nasıl Adapte Olabiliyorlar mı? - STK Dijitalleşme Raporu Var mı? - Gönüllülüğün Dijital Hali Mümkün mü? - Sivil Toplum Çalışmalarının E-hali Mümkün mü? - Bir Süre Sonra Dijital Aktivizm, Klik Aktivizm'ine Dönüşür mu? - e-Gönüllü.com Projeniz Nasıl Ortaya Çıktı, Nedir? - e-Gönüllü.com'a Neden İhtiyaç Oldu? - e-Gönüllü.com Nasıl Çalışır? - e-Gönüllü Projesinin Amacı Ne? - e-Gönüllü.com'a STK'lar Nasıl Üye Olur, Üye Olma Şartları Neler? - e-Gönüllü.com'a Gönüllüler Nasıl Üye Olur, Üye Olma Şartları Neler? - e-Gönüllü.com Gelir Modeli Nedir? - e-Gönüllü.com'a Kaç Üye STK ve Gönüllü Var? Başlıklarını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma saat 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında.. Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; Web: https://www.dijitalhayat.tv
11 Eylül 2001'den itibaren Batı dünyasında hızla yayılan Müslüman karşıtlığı Avusturya'da Müslümanlara ait STK'ların fişlendiği ‘‘Islam-Landkarte'' isimli dijital harita ile yeni bir safhaya ulaştı. Yazan: Kazım Keskin Seslendiren: Sefa Şengül
Cem Erciyes ve Kansu Şarman'ın konuğu Mehmet Ö. Alkan.
Okan Dedeoğlu ile Taze Gündem Kanalımızın TAZE konukları “Kurucu Başkan Ömer Yöntem” ile “Yardımlaşma Kültürünün Geliştirilmesi'' konusunu konuştuk.Program akışı aşağıdaki gibidir;1. Pandemi ile başlayan yardım hareketlerinizden bahseder misiniz?2. Pandemi sürecinde neler yaptınız? Güncel çalışmalarınıza örnekler verebilir misiniz?3. İzmir depremi sonrasında Lions tarafından nasıl bir aksiyon alındı ve neler yapıldı?4. İzmir bir afet için hazırlıklı mıydı?5. Nelere ihtiyaç duyuyorsunuz?6. Organizasyonda kimler yer aldı?7. STK'lar neler yaptı?8. Lions hareketi ile alakalı geçmişten günümüzü neler söylemek istersiniz?9. Pergamon Lions kulübü hakkında neler söylemek istersiniz?
39. Bölümde konuğum Kızılay Dijital İletişim Müdürü Kadir Emre Akci oldu. Kızılay (Türkiye'de STK'lar) faaliyetlerinde teknolojiyi ve dijital iletişim araçlarını ne ölçüde kullanıyor? Pandemi sonrası insani yardım kuruluşları nelere odaklanmalı? gibi konular üzerine güzel bir sohbet yaptık. (00:00) - Açılış International Podcast Day - https://internationalpodcastday.com/ Değer Yaratmanın Formülü | Podcast - https://tr.surveymonkey.com/r/8B3NKYP (02:47) - Kadir Emre Akci'yi tanıyoruz. Çıkış noktamız. (07:22) - STK'ların teknoloji ve dijital dönüşüme uyumu. (10:05) - Teknolojinin sivil toplum çalışmalarına pozitif ve negatif etkileri. (16:30) - Kızılay hakkında konuşuyoruz. Türkiye neden yardım ediyor? (20:54) - Yardımlar gerçekten yardım severlere ulaşabiliyor mu? Kızılay (Türkiye'de STK'lar) faaliyetlerinde teknolojiyi ve dijital iletişim araçlarını ne ölçüde kullanıyor? https://dijitaldusun.org/50-veri-ile-sivil-toplum-ve-dijital-iletisim-teknolojileri/ (31:20) - Kızılay Tiktok kampanyası. (36:19) - Teknolojik dönüşümlere uyum sağlama konusunda, Türkiye'de sivil toplumun kapasitesine ilişkin değerlendirme. (39:50) - Pandemi sonrası insani yardım kuruluşları nelere odaklanmalı? (43:00) - Kitap önerisi ve veda. https://www.goodreads.com/book/show/9394903-peter-schlemihl-in-garip-yk-s?ac=1&from_search=true&qid=JX9a9slCKP&rank=1 https://www.goodreads.com/book/show/15812978-k-rl-k?from_search=true&from_srp=true&qid=R0nkO8gDRQ&rank=1 https://www.goodreads.com/book/show/34497.The_Color_of_Magic (44:04) - Kapanış ----------------------------------------------------------- Kadir Emre Akci - https://www.linkedin.com/in/kadiremreakci/ kadiremreakci@gmail.com ---------------------------------------------------------- Dünya Trendlerini sosyal medyada takip edebilirsiniz Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ aykut@dunyatrendleri.com - infodunyatrendleri@gmail.com http://www.dunyatrendleri.com/ Mete Yurtsever - Değer Yaratmanın Formülü | Podcast Araştırma - https://tr.surveymonkey.com/r/8B3NKYP International Podcast Day - www.internationalpodcastday.com/speakers/aykut-balci/ https://www.youtube.com/watch?v=TnsRBuPGkRg&feature=emb_title