Transnational civic movement
POPULARITY
Beril Berk, Executive Director of the Dialogue Institute of Dallas, joins George Mason to explore how intentional relationship-building—across faiths, cultures, and communities—creates lasting impact. In this conversation, she reflects on the power of sitting at shared tables, the rich meaning of Ramadan, and the role of art and youth leadership in cultivating empathy. From feeding neighbors at shelters to launching a youth group called “Salam Shalom,” Berk's work is rooted in the values of the Hizmet movement: education, service, and mutual understanding.A lawyer by training, Beril Berk also practices immigration law and brings her personal journey as a Turkish immigrant to her work in both legal and community spaces.
To reverse the dangerous and destructive trend towards religion- and ethnic-based conflicts there needs to be a concerted effort to chart a different approach that is rooted in a shared understanding of a common providential purpose for all humanity and animated by a mutual determination on the part of people of faith and goodwill to collaborate in education and action aimed at building a world of sectarian harmony and peace. This is the core purpose of the Abrahamic Peace Initiative (API), which recognizes Abraham and his family not only as the origin point of the three great monotheistic religions but also as the central figures tasked with forging a world of goodness based on enlightened hearts and minds working together for the peaceful resolution of conflicts. (API is a project of New America Initiative.) API believes that this, and not violent extremism, is the true purpose of religion and other moral and ethical systems, and that this peaceful approach is needed around the world today—from America and Europe to Africa, Asia and the Middle East. It is an approach that can inspire and guide leaders in peace-building and reconciliation relevant to communities of all religious affiliations. The API provides an ideology of inter-religious harmony that can underpin initiatives such as the Abraham Accords and other worthy peace-making efforts. This presentation will also inform the attendees about the Hizmet Movement. Hizmet (meaning “service” in Turkish) is a transnational network of education, dialogue and humanitarian initiatives. The movement is faith-inspired yet faith-neutral as it welcomes people from all backgrounds. Hizmet's foundations come from mainline Sunni Islam with a strong component of Islamic spirituality. The movement represents a school of thought that upholds personal devotion, freedom of expression, entrepreneurship, and nonviolence. Hizmet is a significant partner in the Abrahamic Peace Initiative. About the Speaker: Thomas Cromwell is co-founder of the New America Initiative and Chairman of the API. He spent 25 years in the Middle East, 18 of which as publisher and editor of the Middle East Times. During his time in the region he conducted a series of conferences that brought together Arabs and Israelis, Greeks, Turks and Iranians, to address shared challenges to their societies, from urbanization and agriculture to education and conflict resolution. He has travelled to 130 countries in the pursuit of understanding and to promote solutions to inter-religious and inter-ethnic conflicts. He has authored several books on these topics, including The Triumph of Good. Ibrahim Anli is Executive Director of the Rumi Forum and Advisor to API. He was a visiting researcher at the Hebrew University of Jerusalem. He later joined the Journalists and Writers Foundation (JWF), Hizmet Movement's leading organization based in Turkey, and led the foundation's diplomatic outreach as well as its intellectual dialogue programs. Ibrahim taught International Relations and Diplomacy at Tishk International University in Erbil, Kurdistan before he joined the Rumi Forum in 2019. He holds a BA in Economics and an MA in Conflict Resolution. **Learn more about IWP graduate programs: https://www.iwp.edu/academic-programs/ ***Make a gift to IWP: https://interland3.donorperfect.net/weblink/WebLink.aspx?name=E231090&id=3
Bu bölümde, lohusalık dönemini yaşayan annelere ve onların yakınlarına yardımcı olabilecek bazı önerilerim var. Lohusalık her ne kadar anne için özel bir zaman olsa da, hem anneler hem de tüm sevdikleri ve ailesi için duygusal ve fiziksel açıdan zorlayıcı olabiliyor.Bu süreçte anneye nasıl daha duyarlı ve anlayışlı yaklaşabileceğimizi, onun duygusal ihtiyaçlarını nasıl daha iyi anlayıp destek olabileceğimizi paylaşmak istedim. Doğru destekle bu dönemi sağlıklı ve keyifli geçirmek mümkün. Yapabileceklerini duymak ister misin?Ig: @annelikiklimi
Happy Galentine's Dayyy guroolllll!!! Malum gün (14 Şubat) gelmeden hemen önce biz yalnızların da kutlayacağı özel bir günü olmasın mı yani? Bu bölümde size hayal kırıklığı ile sonuçlanan son date anılarımdan ve tüm yalnızlıklarımdan bahsediyorum. Ayrıca tabii hep birlikte yalnızlığımızı övüyor, biraz ona şükrediyor, bugünü Galentine's Day'i nasıl kutlayabileceğimize dair öneriler veriyorum. Yalnız olmayanlar da dinlesin bence bu arada, hayat ne getirir bilinmez :')------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'de 1600'den fazla uzman arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun uzmanı seçebilir, kendinizi tanıma yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. Hiwell'i şimdi indirinSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Welcome to another episode of “On the Issues with Alon Ben-Meir.” We have an unusual situation for today's episode, where our guest is appearing via a pseudonym, “Joseph.” Joseph is a Turkish university professor, now living in exile in the United States after serving six years in prison on charges of being a member of the Hizmet movement. Although he and his immediate family are now in the US, Joseph is using a pseudonym due to Erdogan's tyranny and overreach, to protect friends and family still living in Turkey, as many others in his situation have done. We hope you will enjoy this unique episode, and find Joseph's story illuminating. Full Bio “Joseph” (a pseudonym) is a former Turkish university professor. He obtained his PhD in the United States, after which he began teaching in Turkey in his field of study, where he also developed two research and development startups. Joseph was arrested in August 2016 on allegations of being affiliated with, or a member of, the Hizmet movement. He served six years in prison, after which he came to the United States, where he still resides.
Ekosfer Derneği'nin hazırladığı Sıcak Hava Dalgası adlı podcast'in bu bölümüne konuk olan Fosil Yakıtların Ötesi Kampanyacısı Duygu Kutluay, kampanyanın taleplerini ve amacını anlattı. Kutluay, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği ile Enerji Bakanlığı'na çağrıda bulunarak, tüm yeni binaların çatılarının güneş enerjisi sistemlerine uygun şekilde inşa edilmesini, 31 Aralık 2026 tarihine kadar da taban alanı 250m2'den büyük tüm yeni yapılan veya önemli tadilat geçiren hizmet amaçlı binaların çatılarına güneş enerjisi zorunluluğu getirilmesini istediklerini belirtiyor. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
ABD'li profesör ‘Hizmet Okullarını' araştırdı; Bakın ne buldu? | Ekrem Dumanlı ile Okuma Zamanı by Tr724
Muhterem M.Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ardından...
Hizmette canlı kalmak için canlılığını kaybetmeyen arkadaşlar edinin | Sorularla Hizmet Rehberi 16 by Çınar Medya
Hizmete omuz vermek canlı kalmanın önemli bir vesilesidir | Sorularla Hizmet Rehberi 15 by Çınar Medya
NOW Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk ile gazeteciler Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Çiğdem Toker ve Deniz Zeyrek kulis bilgileri ve yorumlarıyla Orta Sayfa'da gündemi değerlendirdi. Bizi sosyal medyadan takip edin: Facebook: / nowhaber.tr Twitter: / nowhaber Instagram: / nowhaber.tr
Hizmette canlı kalmak, Rabbimizle sürekli irtibatla mümkündür l Sorularla Hizmet Rehberi 14 by Çınar Medya
İLMİHAL SAATİ
Savunma Bakanı Richard Marles, Afganistan'da savaş suçları işlendiği dönemde bu suçları işleyenlerin komutanlarına verilen tüm üstün hizmet madalyalarının geri alındığını açıkladı.
Edebiyat dünyamızın meşhur isimlerinden biri de Şair-i Âzam Abdülhak Hamid Bey'dir. Şair-i Âzam yani en büyük şair unvanını ona Süleyman Nazif verdi. Süleyman Nazif'in böyle abartılı ifadeleri çoktur. Abdülhak Hamid, elbette ki büyük şairdir. Eşi Fatma Hanım'ın ölümünden duyduğu üzüntüyü terennüm eden “Makber” onun en önemli şiiri kabul edilmektedir. Ama unutmayalım ki, şairimizin bu şiiri Fatma Hanım ölmeden önce kaleme aldığı da söyleniyor. Bana sorarsanız, Abdülhak Hamid Bey'in altın harflerle yazılması gereken şiiri, Fatih Sultan Mehmet Han için “Merkad-i Fatih'i Ziyaret” başlığıyla yazdığı şiirdir. Bu medhiye, Osmanlıca bir levha halinde Fatih'in türbesinde asılıdır. Girişte sağdadır. Ne yazık ki türbeyi ziyaret edenler bu levhayı bırakın okumayı, varlığından bile haberdar değillerdir.
Ahmet Kurucan | ‘Hizmet' din değildir! | 17.08.2024 by Tr724
Soru #12: Gevşeyen gerilimimizi nasıl canlandırabiliriz? | Sorularla Hizmet Rehberi by Çınar Medya
E-ticaretin her yönünde rol alan ve profesyonel kariyeri girişimcilik maceralarıyla dolu olan Emre, Fiba'nın kurum içi girişimcilik programı Fiba Fikir Fabrikası ile Monist'i hayata geçirdi. Swipeline Podcast'in 199. bölümünde, kurucu Emre Gülas ile birlikte Monist'in hikayesini ve gelecek planlarını konuştuk. Emre Gülas: https://www.linkedin.com/in/egulas/ Monist: https://monist.co/ 00:00:00 - Swipeline Intro 00:00:35 - Monist nedir? 00:03:29 - Daha öne neler yapıyordun? 00:05:00 - Fiba Fikir Fabrikası 00:07:48 - Kurum içi girişimcilik ve girişimciliğin farkı 00:13:03 - Hizmet sistemi nasıl işliyor? 00:17:20 - Fiyatlandırma nasıl oluyor? 00:20:30 - Gelecek planlarınız neler? 00:26:10 - Swipeline Outro - *GÜNLÜK E-POSTA BÜLTENİMİZ*
Ahmet Kurucan | Diyanet kime/neye hizmet ediyor? | 16.07.2024 by Tr724
24. Bölüm Konu Başlıkları: • OpenAI, ChatGPT'nin özel bir versiyonu olan ChatGPT Edu'yu duyurdu. • Perplexity, Wall Street Journal tarafından yürütülen bir ankette ChatGPT ve Gemini'nin önünde bir numaralı yapay zeka sohbet robotu seçildi. Microsoft Copilot en az tercih edileni. • Elon Musk neden hiçbir şeyin patentini almadığını anlattı: Ben zaten daha iyisini yapacağım, eskisini herkes birebir kullanabilir, çoğaltabilir, ya da esinlenir. • Elon: AGI 2025'de • Google Türkiye Direktörü Mehmet Keteloğlu, Fatih Altaylı'ya konuştu:“Türkiye'de yapay zeka öyle korkulduğu gibi herkesi işsiz bırakmayacak. • Joe Biden, seçim kampanyası için yıllık 85 bin dolar (yaklaşık 2 milyon 800 bin TL) maaşla çalışacak mizah içerik üreticisi arıyor. • "Eski Google CEO'su Eric Schmidt, ABD ve Çin'in en güçlü yapay zeka sistemlerinin bir gün askeri üslerde depolanabileceğini ve makineli tüfeklerle çevrelenebileceğini söylüyor" • Grok'a Elon'un YGZ öngörüsünü sordum.. beni hayal kırıklığına uğratmadı. Yapacağım diyorsa yapar diyor. • Canva Ceo'su oynadı. Melanie Perkins. • Elon Musk'ın yapay zekaya dair bir iyi, bir de kötü tahmini var: • Doge Designer: Microsoft, şifreleri veya herhangi bir özel bilgiyi içerebilecek şekilde tüm ekranın sık sık ekran görüntülerini alan yeni bir "Geri Çağırma" özelliğini duyurdu. Windows'u boykot edip başka bir işletim sistemine geçmenin zamanı geldi mi? • Everyone wants to create AI generated content. No one wants to consume AI generated content. • iOS 18'le iPhone'lara gelecek yeni özellikler ortaya çıktı. Artık yapay zekâyla emoji oluşturulabilecek! Birkaç hafta sonra tanıtılacak iOS 18'le kullanıcılar, yapay zekâyla emoji oluşturma ve uygulama logolarının rengini değiştirme gibi özelliklere kavuşacak. • YouTube'a ıslık çalarak ve mırıldanarak şarkı bulma özelliği geldi. • OpenAI, Yeni Bir Amiral Gemisi Yapay Zeka Modeli Eğitimine Başladığını Söyledi • OpenAI Yönetim Kurulu bir Emniyet ve Güvenlik Komitesi oluşturdu • Nvidia sadece bir gün içinde borsasının toplam değerinin üçte biri kadar değerlendi. • Daron Acemoğlu'nun Yapay Zeka ile ilgili yeni bir makalesi yayımlandı. • Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından yayınlanan yazılı açıklama • Japonya'da aşırı gerçekçi robot at tanıtıldı. • OpenAI + VOX, +The Atlantic, +WAN-IFRA • GPT-4o free açıldı • YouTube CEO'su Neal Mohan, OpenAI'nin Sora'ya içerik konusunda eğitim vermesinin YouTube'un Hizmet Şartlarını ihlal ediyor olabileceğini ve Google'ın da bu kurallara bağlı olduğunu söyledi • Prof. Ethan Mollick yapay zekanın geleceği için dört senaryo sunuyor ve şu anda kullandığımız yapay zekanın şimdiye kadar kullanacağımız en kötü yapay zeka olduğunu söylüyor • Suno melodi genişletiyor • Orgeneral yapay zeka! Dördüncü kuvvet komutanı olabilir #yapayzeka #chatgpt4o #elonmusk --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/timur-akkurt/message
Mahmut Akpınar | Hizmet'in neye ihtiyacı var? | 05.03.2024 by Tr724
Bu sezon sponsorumuz Sanction Scanner ile tanışın, “Breaking Bad” de gördüğümüz kara para aklama sahnelerini hatırlarsınız. Senede 2 trilyon dolarlık kara para aklanıyor.İşte burada Sanction Scanner'ın yazılımı devreye giriyor. Yapay zeka ve makine öğrenmesi ile desteklenen ürünleri, banka ve benzeri finansal kuruluşlara gerçek zamanlı AML, yani Anti-Money Laundering, taramaları yaparak finansal kuruluşla iş yapmak isteyen kişi ve işlemlerin sıkıntı olup olmadığını analiz ediyor. Sanction Scanner hakkında daha fazla bilgiyi buradan ulaşabilirsin: https://sanctionscanner.com/---Brick Institute eğitimleri, deneyimli eğitmenleri ve seçkin katılımcılarıyla birlikte Ürün Yönetimi Temelleri, Ürün Analitiği ve Ürün Liderliği programları çok yakında başlıyor. Bu eğitimler, gerçek hayat uygulamaları ve vaka çalışmaları üzerine odaklanarak, ürün yönetimi alanında uzmanlaşmak, ürün geliştirme süreçlerini kuvvetlendirmek isteyenler için oluşturuldu.Kontenjan sınırlıdır, bu nedenle hemen www.brick.institute adresinden başvuru yaparak yerinizi garantileyin ve eğitime katılmak için kaydolun!----Üretim Bandı'nın Slack grubu olduğunu biliyor muydunuz? 3000'den fazla ürün yöneticisi, girişimci, yazılımcı, tasarımcının bir arada bulunduğu aktif ürün topluluğuna siz de katılın:>>> uretimbandi.com/slackİki haftada bir yayınladığımız, ürün geliştirmeyle alakalı bültenimizi de aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz:>>> uretimbandi.com/bulten----------KONUKElif Parlak: https://www.linkedin.com/in/elif-parlak/KONUŞULANLAR(00:00) Başlangıç(04:02) Fırsatın anlaşılma anı(09:27) Alternatif ürünler arasındaki yeri(13:55) Datayı doğru toplayabilmek(22:23) Dataroid kullanan personalar(25:10) Hizmet geliştirmekten ürün geliştirmeye dönmek(30:05) Bu dönüşü ne tetikledi(37:30) Dönüşmek isteyenlere tavsiyeler(43:51) Müşterilerle PoC süreçleri
Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber
Sedat Bozkurt ve Çağrı Sarı, Politi-Cast'te DEM Partiyi hedef alarak CHP'ye yüklenen İYİ Parti ve Memleket Partisi'ni masaya yatırıyor. İYİ Parti 2018 ve 2023 seçimlerinde Erdoğan'ın kazanmasına katkı sağladı İYİ Parti'nin ne kadar oy aldığı belli, belediye başkanlığı kazanma ihtimali yok Merak Akşener'in parti içinde zaafiyeti var Akşener AKP-MHP'yi değil sürekli CHP'yi eleştiriyor Muharrem İnce, Erdoğan gibi yağmur nerede yağıyorsa tarlayı oraya götürüyor DEM Parti Selahattin Demirtaş ile cezaevinde görüştü Demirtaş, tabanın istediğini dinleyip ittifakın önünü kesiyor 'Kent uzlaşısı' şiarıyla Mersin'de yol alındı HDP 'ya demokrasi ya istibdat' demişti, katkısı da oldu.
Soru: Bazen Kur'an hizmeti bahane edilip eşlerin birbiri üzerindeki haklarını da içine alan aile hukuku çiğnenebiliyor. Dinin hakkı ile ailenin hukukunu birbirini ihlal etmeyecek şekilde gözetebilmenin esasları nelerdir? Bu hususta eşlerin tavır ve davranışları nasıl olmalıdır? -Yirmi Dördüncü Söz'de ifade edildiği gibi; “Ubudiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sâbıkadır. Evet, biz ücretimizi almışız; ona göre hizmetle ve ubudiyetle muvazzafız.” Bu açıdan, kulluk adına ne yaparsak yapalım, yine de Allah Teâlâ'nın üzerimizdeki haklarına layıkıyla mukabelede bulunmuş olamayız. (00.12) -Cenâb-ı Hak, omuzlarımıza üzerimizdeki hukukunun büyüklüğü ölçüsünde bir vazife yüklemiyor; bizden -objektif olarak- altından kalkabileceğimiz bir kulluk çizgisi tutturmamızı talep ediyor. (03.00) -Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, zamanını çok iyi tanzim ediyor ve ailesinin bütün fertlerinin haklarını mutlaka gözetiyordu. (05.12) -Hazreti Selman-ı Fârisi, sürekli oruç tutan, yatağa hiç girmeyen, neredeyse gecenin tamamını kıyamda geçiren Ebu'd-Derda Hazretlerine Peygamber Efendimiz'den işittiği şu nasihatı hatırlatır: “Senin üzerinde Rabbinin hakkı var, nefsinin hakkı var, ehlinin de hakkı var. Her hak sahibine hakkını ver.” (08.50) -Ne olur, iman ve Kur'an hizmetini bazı hakları ihmal etmek için bir mazeret olarak kullanmayın! Ne olur, bir sürü hukuku çiğneyip de “hizmet” kisvesi altına sığınmayın; sığınıp kendinizi kandırmayın! Hizmet etmek anne-babanın hukukunu gözetmeye ya da eş ve çocukların haklarına riayet etmeye asla mani değildir. (10.16) -Rehber-i Ekmel Efendimiz'in, Allah'la kavî münasebetine ve sorumluluklarının ağırlığına rağmen, eşlerinin ve çocuklarının haklarına karşı fevkalâde hassas davranmasını kendimize örnek almalıyız!.. Hiçbirimiz O'nun kadar meşgul değiliz; bahaneleri bırakmalıyız!.. Ne hizmet, ne sohbet ve ne de istişare üzerimize terettüp eden ailevî hukuku çiğnememize mazeret olamaz!.. (13.12) -Saatlerce süren istişarî toplantılar hak anlayışımıza uygun mu? Mefkûre insanı istişare süresini nasıl tanzim etmeli? Şayet, evine gecikmesi zarurî olacaksa ne yapmalı? (15.57)
وَخُذِ الزَّادَ كَامِلاً فَإِنَّ السَّفَرَ بَعِيدٌ Azığını eksiksiz al, yol boyunca ihtiyaç duyabileceğin her şeyi tedarik et. Sahilden ayrıldıktan sonra artık erzak bulmakta oldukça zorlanırsın, hatta hiç bulamazsın; öyleyse henüz vakit varken ve gemin demir almamışken önündeki uzun seferde muhtaç olacağın levâzımâtı iyi düşün, güzelce hesapla ve tastamam hazırla! Hadis-i şerifteki, “zâd” kelimesi, yiyecek, içecek, giyecek, binecek ve sair ihtiyaçlar demektir; dilimizdeki “azık” sözcüğünün karşılığıdır. İnsan için iki yolculuk mukadderdir; ilki dünyada yolculuktur; ikincisi ise, dünyadan yolculuktur. Dünyada yolculuk için yiyecek, içecek, giyecek ve gerektiğinde harcayacak mal lazım olduğu gibi, dünyadan yolculuk için de azık lazımdır. İşte, ilkinden daha hayırlı olan bu zahîre, takva ve amel-i sâlih azığıdır. Hizmet insanının çağın şartlarına göre çok donanımlı olması da bir nevi azıktır. Bu video 27/10/2013 tarihinde yayınlanan “Adanmışın Manifestosu” isimli bamtelinden alınmıştır.
Hizmet-i imaniye ve Kur'aniye adına en çok korkulacak husus şudur: Bir gün hafizanallah bazılarının bugün bir kısım kimselerin yaptığı gibi bazı kazanımlarını kendi refahları, huzurları, mutlulukları, saadetleri adına kullanırken rakip saydıkları insanları ezmeyi de haklarıymış gibi görmeleridir. Öyle olmasın inşaallah!.. İçimizde o duygu varsa, kuyruğunu dikip bizi zehirlemeden evvel, Cenâb-ı Hak emanetini alsın, öbür dünyaya götürsün!.. *Meşru dairede, ticaretle, yatırımla kazandığımız şeyleri kazanmış olabiliriz. Fakat Kur'an'a, imana gönül vermiş insanlar olarak, giderken arkada bir dikili taş bırakmadan gitmeye Cenâb-ı Hak hepimizi muvaffak eylesin!.. Varsa imkânlarınız şurada burada sakladığınız bir kefen parası hariç vasiyetnamenize yazın, onu da mutlaka bir hayır müessesesine vakfedin, hibe edin, bağışlayın. Tâ öbür tarafa öyle saray maray, kapıkulları, halayık, şöhret, debdebe, ihtişam, değişik giysiler… gibi hesabının altından kalkılamayacak şeylerle gitmemeye bakın!.. *İç çekişmeler bitmeyen çekişmelerdir, sonu gelmeyen çekişmelerdir; ona düşmemek için bizim rehabiliteye, kalbî ve rûhî hayata yönlendirilmeye çok ihtiyacımız var. “Dünya bir pislik yığınıdır. Onun arkasından koşanlar da kelblerden başkası değildir!” buyuruyor İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem). Ticaretiyle, yatırımıyla, içte ve dışta yaptığı işlerle meşru dairedeki kazanımlar müstesnadır bu mevzuda. Tek Arpanın Hesabıyla Öbür Tarafa Giderseniz… *Fakat kendini hizmete adamış, “Ben milletime hizmet ediyorum!” diyen ve bu kategoride olan insanlar, öbür tarafa giderken Allah'ın izni ve inayetiyle öyle kalbî ve ruhî bir hayat seviyesinde bir ufukla gitmelidirler ki üzerlerinde tek bir arpanın hesabı bile olmasın. Düşünün, tek bir arpa!.. Gayr-ı meşru dairede ağzınıza tek bir arpa koydunuz mu? Koydu iseniz, kime aitse, ta Fizan'da bir insan da olsa, gidin elini öpün onun, o arpadan dolayı “Hakkını helal et!” deyin. *Bu daire içinde bulunanlar, Hazreti Rasûl-ü Zişan'a iktida edenler, Hazreti Pir-i Mugan'ın arkasından gidenler, tek bir arpanın hesabıyla öbür tarafa giderlerse, benim olmasa bile birinin iki eli onların yakasında olacaktır. Tek bir arpa!.. Hizmete adanmış ruhların zerre kadar dünyayla irtibatları olmamalıdır!.. *“Hikmet-i dünya ve mâ fîhâ bilen ârif değil / Ârif oldur bilmeye dünya ve mâ fîhâ nedir.” (Fuzuli) Öbür tarafa öyle gitmeli ki, Münker Nekir kabirde baktıkları zaman “Ne soracağız buna, adamın hiçbir şeyi yok ki?” desinler. Bu bizim yolumuz. Bu duygu inşaallah sizi bir araya getirecek ve bu duygu etrafında kümelenen sizleri dünyaya ait hiçbir cazibedar güzellik koparamayacaktır. Varsın başkaları gırtlağına kadar dünyaya gömülsün, hayatlarını debdebe içinde sürdürsün, Karun gibi yaşasın; dünya onların olsun, Allah bize yeter, Rasûlullah bize yeter. Rasûlullah'ın yolunda olanlar bize yeter!.. Bu video 26/04/2015 tarihinde yayınlanan “En Büyük Tehlike ve Boykot” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
En Zavallı Kimseler Mü'minken Zalimleşenlerdir!.. *Fakat kanaat-i acizânemce, bu çekmelere belki insan katlanabilir. Şu anda birilerinin sizi preslemeleri, alıp sağa sola savurmaları, insanî haklardan mahrum etmeleri, adalet gözetmeden hakkınızı yemeleri ve hukukunuza tecavüz etmeleri… Bunlar, zalimin, gaddarın, hainin yaptığı çok hafif şeylerdir. Ayrıca, zulüm zirve yaptığı zaman, Allah (celle celâluhu) cezalandırır. Dünyada en acınacak insanlar, hele bir de mü'min iseler, başkalarının hukukuna tecavüz eden zalimlerdir. Çünkü size zulmetmişlerse, çok yakın bir gelecekte, Allah (celle celâluhu) onları tepetaklak edecek ve cezalandıracaktır. Bu defa o mazlumlar (!) karşısında sizin içiniz cız edecek, acı duyacaksınız; çünkü insansınız! Zalim insanlığını yitirmiş; siz insanlığınızı yitirmediğinizden dolayı, insanlara karşı alaka duyacak ve acıyacaksınız. *“Allah insanlara zulmetmez. İnsanlar kendi kendilerine zulmediyorlar.” (Yunus, 10/44) Zulmetmek suretiyle zulüm muamelesine çağrıda bulunuyorlar. Birilerinin hakkını yemek suretiyle, bir gün bütün haklarının ellerinden alınmasına kendilerini mahkûm ediyorlar. Olmazsa burada, çok yakın bir gelecekte.. can hulkuma geldiği halden başlayarak kabirde Münker ve Nekir'e cevap vermeye, ondan berzah hayatındaki ve mahşerdeki azaba kadar, çok yakın bir gelecekte.. öyle azaplara duçar olacaklar ki, orada, o ezilmişlik içinde şefkat dilenircesine, gözlerini sizin gözlerinizin içine dikecek, “Ne olur hakkınızı bize helal edin!” diyecekler.. ama geçmiş olacak artık o mesele!.. En Ağır İmtihan: Dava Arkadaşlarının Birbirleriyle Yaka Paça Olmaları *İşte bütün bunlardan daha kötü bir tehlike var: Bir gün bütün dünyanın size açılması.. hizmet eden bazı arkadaşların, kendi ettikleri hizmetin altında kalmaları.. hizmetlerine bakarak “ben” demeleri.. “Bana da şu denmeli! Ben de şöyle gösterilmeliyim! Ben de bir yerden geçerken, millet bana kıyam etmeli, tazimde bulunmalı!..” mülahazaları.. Cenâb-ı Hakk'ın eltâf-ı Sübhâniyesi karşısında herkesin kendine bir pay çıkarması.. kendine nispet ettiği şeylerden dolayı bir beklentiye girmesi.. ve aynı dava, aynı daire içinde bulunan insanların birbiriyle yaka-paça olmaları… Bu öyle ağır bir musibettir ki; Bedir'deki savaştan daha ağırdır; Uhud'daki savaştan daha ağırdır; Huneyn'deki savaştan daha ağırdır. *Hizmet-i imaniye ve Kur'aniye adına en çok korkulacak husus şudur: Bir gün hafizanallah bazılarının bugün bir kısım kimselerin yaptığı gibi bazı kazanımlarını kendi refahları, huzurları, mutlulukları, saadetleri adına kullanırken rakip saydıkları insanları ezmeyi de haklarıymış gibi görmeleridir. Öyle olmasın inşaallah!.. İçimizde o duygu varsa, kuyruğunu dikip bizi zehirlemeden evvel, Cenâb-ı Hak emanetini alsın, öbür dünyaya götürsün!.. *Meşru dairede, ticaretle, yatırımla kazandığımız şeyleri kazanmış olabiliriz. Fakat Kur'an'a, imana gönül vermiş insanlar olarak, giderken arkada bir dikili taş bırakmadan gitmeye Cenâb-ı Hak hepimizi muvaffak eylesin!.. Varsa imkânlarınız şurada burada sakladığınız bir kefen parası hariç vasiyetnamenize yazın, onu da mutlaka bir hayır müessesesine vakfedin, hibe edin, bağışlayın. Tâ öbür tarafa öyle saray maray, kapıkulları, halayık, şöhret, debdebe, ihtişam, değişik giysiler… gibi hesabının altından kalkılamayacak şeylerle gitmemeye bakın!.. *İç çekişmeler bitmeyen çekişmelerdir, sonu gelmeyen çekişmelerdir; ona düşmemek için bizim rehabiliteye, kalbî ve rûhî hayata yönlendirilmeye çok ihtiyacımız var. “Dünya bir pislik yığınıdır. Onun arkasından koşanlar da kelblerden başkası değildir!” buyuruyor İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem). Ticaretiyle, yatırımıyla, içte ve dışta yaptığı işlerle meşru dairedeki kazanımlar müstesnadır bu mevzuda. Bu video 26/04/2015 tarihinde yayınlanan “En Büyük Tehlike ve Boykot” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Avustralyalılar, ülkenin savunmasında görev yapanları anmak üzere Remembrance Day töreninde bir araya geldi.
İnfak Sorumluluğu ve Hizmet l Himmet Sohbetleri by Çınar Medya
Bu video 25/02/2018 tarihinde yayınlanan "SADÂKAT İKSİRİ VE DURAĞANLIK ZEHRİ" isimli bamtelinden alınmıştır. Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz :http://herkul.org/bamteli/bamteli-sad... Kur'an-ı Kerim, çok yerde الَّذِينَ آمَنُوا “iman edenler” dedikten hemen sonra وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ “imanları istikametinde sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha yönelik işler yapanlar” vasfını nazara veriyor. İman ve sâlih amel. Biz, kendi dilimiz ile “amel” diyoruz fakat Üstad Necip Fazıl, konferansında “İman ve Aksiyon” demişti. Aksiyon kelimesi “amel”i tam karşılar mı; yoksa “fiil”in karşılığı mı? “Fiil” ile “amel” birbirinden farklı şeylerdir; “fiil”, bir iş yapma demektir; “amel” ise, meselenin şuurunda olarak bir mükellefiyeti yerine getirmektir. Şimdi, Allah'a iman ettikten sonra, insanın, imanını teminat altına alması onun hareketine/aksiyonuna bağlıdır. Aksiyon olmadığı takdirde, iman zamanla solar; bir yönüyle taklit yollarına gidilir, bir yönüyle şekle gidilir, bir yönüyle surete gidilir. Nitekim günümüzde “sizin” demeyelim de “benim” gibi çoklarında mesele tamamen şekil, suret ve taklit vadilerinde bocalayıp durmaktan ibaret bir hal almıştır. Ancak “amel” ile, “hâlis amel” ile, “ihlasa iktiran eden amel” ile, “rıza hedefli amel” ile, “aşk u iştiyak en son gaye, aşk u iştiyâk-ı likâullah hedefli amel” ile insan canlı kalabilir. Onun için insanda ister “iman” adına, isterse de “İslam” adına bir durağanlık olduğu zaman, bu durağanlık sebebiyle o insanın hazan vurmuş yapraklar gibi savrulup gitmesi kaçınılmaz olur. Ağacın başında salınıp durma, şebnemlere bağrını açma, aynı zamanda bülbüllere karşı tebessüm etme var iken savrulup giden yapraklar gibi insan da toprağın bağrına savrulur, gübre olur! İnançta, duyguda, düşüncede “amel” ile “iman”ın böyle bir münasebeti olduğu gibi.. onda meselenin durağanlığa tahammülü olmadığı gibi.. iş, durağanlığa gittiği zaman, gidip taklide incirâr ettiği gibi.. aynı zamanda hizmet-i imaniye ve Kur'aniye adına da durağanlık bir felakettir. Bu durağanlık, bazen ülfetten, ünsiyetten dolayı olur. Hazreti Pîr, ona da temas ediyor: Ülfet ve ünsiyet bazen insanı köreltir; o alışkanlık, bazen “Böyle de oluyor!” dedirtir. Oysaki insan, sürekli taşan bir bardak gibi Akif ifadesiyle sürekli bir “lebrîz” içinde olmalı; sürekli bir şey dolmalı oraya ve sürekli o taşmalı. Ve taşanlardan da başkaları istifade etmeli, sürekli. Sürekli taşıp duran bir insan olmalı; his ve heyecanı, herkese yetecek kadar taşıp durmalı sürekli. Hizmet-i imaniye ve Kur'âniyede de öyle… Bir, böyle olur; ülfetten ve ünsiyetten dolayı insan, farkına varmadan durağanlığa girer; ülfet ve ünsiyete yenik düşer. Kalb, bunlar ile renk atar; “latife-i Rabbâniye” artık fonksiyonunu edâ edemez hâle gelir. Bakarsınız bunların gözyaşları da kupkurudur. O konuda “Allah'ım, yaşarmayan gözden Sana sığınırım!” buyurmuş İnsanlığın İftihar Tablosu. Vakıa İmam Gazzâli, “Ağlayan da bazen kaybeder, ağlamayan da!” demiş. Ama bence ağlayıp kaybedenler, işin içine riya katanlar, gözyaşlarını “Âlem görsün!” diye dökenlerdir. Fakat aşk u iştiyaktan dolayı ağlayanlar, âkıbetinden endişe edip ağlayanlar, Cehennemden endişe edip ağlayanlar, “Allah'tan uzak düşeceğim!” diye korkup ağlayanlar, her an onu yürekten hissetmeme, kalbinin ritimlerinde hep “Allah, Allah, Allah!” sesi duymama endişesinden korkup ağlayanlar da vardır. Bunlar kazanır; öbürleri kaybeder. Kazanma da var, kaybetme de var orada. O mevzuda bile durağanlık öldürücü bir zehirdir esasen, kahreden bir zehirdir. Nefis, bunları kullanır; bir yönüyle şeytanı istikbal eder ve şeytan da onun araladığı kapılardan senin latife-i Rabbâniyene senin değil, yani insanın latife-i Rabbâniyesine nüfuz eder, hâkimiyet kurar orada. Orası esasen Cenâb-ı Hakk'ın tecelligâh-ı Sübhâniyesidir: “Dil, beyt-i Hudâ'dır, anı pâk eyle sivâdan / Kasrına nüzul eyleye Rahman, gecelerde.” diyor Hak dostu.
Son dönemde şahit olduğumuz çekmeler, ızdıraplar, tehcirler, tehditler, tenkiller, ibadeler, mahkûmiyetler, mağduriyetler, mazlumiyetler, mevkufiyetler, mustantakiyetler… Bütün bunlar bizi üzebilir. Bunları da şefkat tokadı veya kulak çekilmesi şeklinde mülahazaya almak lazımdır. İhtimal ki biz yürüdüğümüz bu yolda yolun âdâbına tam uyamadık; Hazreti Mevlâ da kulağımızdan hafif tuttu ve çekti. Onca eltaf-ı İlahiye karşısında hukuka riayet etmek, istikameti korumak, dimdik durmak ve sarsılmadan meseleyi götürmek gerekirken bazen bunlar gereğince gözetilmemişse, bu, hafif bir kulak çekilmesine sebebiyet vermiş olabilir. Hadiselere böyle bakarsak, Allah'ın izni ve inayetiyle, o da bizi tevbe, inâbe ve evbeye sevkeder. Rabbimizin razı olmadığı ve sevmediği ne varsa, hepsinden dolayı “Estağfirullah” deriz. İstiğfar da O'na teveccühün, tevbenin, inâbenin ve evbenin mebdeidir. Tarihin sayfalarına kapkara lekeler halinde yazılacak kimselere sadece acınır!.. *Böyle bir bakış aynı zamanda bizi kin ve nefretten de uzak tutar. Hizmet'e zulmü reva gören, uğradığı her yerde efkârı aleyhimize çevirmeye çalışan ve “Kapatın bu okulları; kapatamıyorsanız yıkın!..” diyen kimselere karşı bakışımızı tadil eder. Meseleye bir yönüyle bizim istihkakımız nazarıyla bakacak olursak; onları da musallat olmuş birer kılıç gibi görür ve Allah'ın onlarla gözlerimizi açtığına, bizi tedip ettiğine ve istiğfara, tevbeye, inâbeye, evbeye yönlendirdiğine inanırsak, onlar hakkındaki mülahazamız da birdenbire kinden, nefretten, misliyle mukabele düşüncesinden sıyrılarak şefkate ve acımaya döner. Acırız onlara; çünkü tarihin sayfalarına birer leke halinde kaydedilecekler. Evet, hizmetinizle alakalı menfi propaganda yapan kimselere sadece acıma duygusuyla bakmak lazım. Bu video 23/08/2015 tarihinde yayınlanan “Hal ve Ümit” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Salih Hoşoğlu | Dindar mahalle Hizmet'e nasıl bakıyordu? | 10.09.2023 by Tr724
Zalimlere boyun eğmediğimiz gibi, üç beş günlük bir dünya için karakterimizden de taviz vermeyeceğiz!.. *Hizmet gönüllüleri, her şeye rağmen, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da hep kendi karakterlerini korumalı; üç beş günlük bir dünya için baş yarmamaya, göz çıkarmamaya, kem söz söylememeye, gönül kırmamaya ve herkese sevgi çağrısında bulunmaya azami dikkat etmelidirler. Onlar, Hazreti Üstad'ın şu sözlerindeki manalara bağlı kalmalıdırlar: “Senelerden beri çektiğim bütün ezâ ve cefâlar, maruz kaldığım işkenceler, katlandığım musîbetler, hepsi de helâl olsun!.. Seksen küsur senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, memleket hapishanelerinde geçti. Aylarca ihtilâttan men edildim. Divan-ı Harplerde bir cânî gibi muamele gördüm. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, türlü türlü ithamlarla mahkûm etmek isteyenlere ve zindanlarda bana yer hazırlayanlara hakkımı helâl ettim.” *Karakterimiz böyle ve bağlı olduğumuz hakikatler bunlar ise, bize zulmedenlerin zulüm ve kötülükleri bizi onlara karşı tenkîle, ibâdeye, gıybete, iftiraya ve işledikleri aynı şenaatleri işlemeye sevk edemez. *Peygamber Efendimiz, “Kim mü'min kardeşini ayıplarsa, aynısını işlemedikçe ölmez.” buyurur. Evet, şayet bir kimse bir kardeşini bir ayıpla ayıplarsa, ölmeden mutlaka onun başına da gelir, diğeri o ayıbı işlemiş bile olsa. Öyleyse hiç tereddüdünüz olmasın; “paralel” diyenler, bir gün mutlaka öyle denmeye müstahak olurlar.. “sülük” diyenlere mutlaka “sülük” denir.. “terör örgütü” diyenlere bir gün “terörist” denir!.. Bu video 13/09/2015 tarihinde yayınlanan “Fitneler Asrı ve Sulh Çizgisi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Bizim için Cennet isteği bile tâlî bir taleptir; çünkü pek âlî bir talebe bağlanmışız!.. *Hâlbuki Hizmet erleri, dünyevî hiçbir talebin arkasında olmayan, adanmışlık ruhuyla hareket eden, güzel amelleri Cennet'i elde etmeye bile bağlamayan ve onu bile hedefine almayan insanlardır. Onlar Cennet'i sadece Allah'ın lütfu, keremi ve fazlı olarak ister; onu Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve Sahabe-i Kirâm'ın (radiyallahu anhüm ecmaîn) şefaatlerine bağlayarak talep ederler. *Evet, Cennet isteği dahi tâlî bir taleptir bizim için. Bizim tâlî talep yerine âlî bir talebimiz vardır: “Allahım Senden sadece amelde ihlas istiyoruz; yaptığımız şeylerde Senin rızanı hedefliyoruz; Senin ve Rasûlü'nün iştiyakını arzu ediyoruz. Zaman geçip durdukça, ebedlere kadar, her halimizde ve her şe'nimizde bu mülahaza ile oturup kalkmayı bize müyesser kılmanı diliyoruz!” *Böyle ulvî bir gayeye dilbeste olmuş, onu hedeflemiş, bütün kabiliyet, istidat, muhakeme ve mantık gezi gözü arpacığıyla böyle kutsal bir hedefe yönelmiş birisi, sağa sola, tavşana tilkiye kurşun sıkmaz. Onun hedeflediği şey çok yücedir. Onun berisinde başka şeylere gözü gönlü kayarsa, birkaç adım insanlıktan geriye gitmiş olur. *İnsan mükerrem bir varlıktır. Bu mükerremiyeti Hazreti Ekremü'l-Ekremîn'in, Ahsenü'l-Hâlikîn'in, Erhamu'r-Rahimîn'in yolunda değerlendirdiği zaman, tam hedefine yönelmiş, “gez göz arpacık” deyip atışını isabetli yapmış olur. Yoksa hafizanallah çok basit şeylere peylenmiş olur. Bu video 20/09/2015 tarihinde yayınlanan “Yüce Hedefe Kilitli Ruhlar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Tenkit Hastalığı l Sorularla Hizmet Rehberi 11 by Çınar Medya
Hizmet erleri yedikleri tekmelere rağmen yeni okullar açıyor, açılımlar yapıyorlar!.. *Mazlumiyet ve mağduriyetler karşısında katiyen sarsıntı yaşamamak ve asla paniklememek lazım. Tekme yemeler olabilir; M. Âkif de “…tekme yerim, çifte yerim” diyor. Şimdiye kadar tekme yemedik hizmet insanı da olmamıştır; hep tekme yemişlerdir, çifte yemişlerdir. Fakat sarsılmayanlar ve yerinde duranlar kazanmış; tekme ve çifte atanlar da kaybetmişlerdir. *Onun için, değişik vesilelerle ifade etmeye çalıştığım gibi, bugüne kadar hizmetimizi kaç vitesle götürüyor idiysek, şimdi onu ikiye katlamamız lazım. Zaten bu işe gönül vermiş arkadaşlar bunu yapıyorlar. Onlar mesajlarını öteden almışlar, bizden değil; Allah ile irtibat sayesinde, sanki Cenâb-ı Hak onlara ışık tutuyor, onlar da o yolda yürüyorlar. Sürekli okulların sayısını arttırıyorlar, yeni üniversiteler açıyorlar. Allah'la irtibatın gücünü bilemeyenler, adanmış ruhları korkutabileceklerini zannettiler!.. *Aslında böyle krizli gibi görünen her dönemde hep böyle olmuştur. Az geriye doğru giden insanlar 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı,12 Eylül'ü ve 28 Şubat'ı da hatırlarlar. O dönemde de aynı yaveler minarelerin başından ilan edilir gibi medya yoluyla ilan edildi. Birileri bütün güç ve kuvvetlerini sizi sarsmak ve dağıtmak için kullandılar. İmkânları elinizden almak ve sizi panikletmek istediler. “Korkutursak millet bunlardan kopar, bizim yanımıza gelir.” dediler. Korkmamaya karar vermiş insanların hiçbir zaman korkmayacaklarını düşünemediler, bilemediler ve bilemezlerdi de!.. Çünkü o ruh haletini taşımıyorlardı!.. Çünkü Allah ile irtibatın insana çok önemli bir enerji kaynağı olduğunu bilemiyorlardı! Hazreti Rasûl-i Zîşân ile irtibatın mü'minde nasıl bir metafizik gerilim hâsıl ettiğini bilemiyorlardı!.. *Son maruz kalınan zulümler, bu işe dilbeste olmuş insanlarda o metafizik gerilimi biraz daha artırdı. Arkadaşlar daha bir kenetlendiler Allah'ın izni ve inayetiyle. Daha bir birleşme oldu ve bu, olanın üstünde bir sinerji hâsıl etti. Bugüne kadar Cenâb-ı Hak sizde o metafizik gerilimi muhafaza buyurdu. *Öyleyse, bundan sonra da hiç sarsılmadan, bir küheylan gibi koşmaya bakmalıyız. Ana yurdumuzda olan ve dünyanın değişik yerlerinde bulunan arkadaşlarımızla hepimiz, vites yükseltmeli ve düne kadar yapageldiğimiz hizmetlerimizi katlayarak sürdürmeliyiz. Bir gayeye gönül vermiş insanlar dünyayı ellerinin tersiyle iter ve dönüp ona bakmayı Allah'a karşı terbiyesizlik bilirler!.. *Hizmet adına neyimiz vardı bizim? Okul faaliyetlerimiz vardı. Toplumun değişik kesimleri arasında “diyalog” münasebetlerimiz vardı! Herkesin ayağına gidiyor, herkesi ziyaret ediyor, herkesin çayını içiyor, herkese çay içiriyorduk; bir yönüyle sarsılmış, kırılmış, örselenmiş o uhuvvet ruhunu ihya etmeye çalışıyorduk. Hiçbir şey olmamış gibi bunu yeniden devam ettirmemiz lazım! *Evet, o beşerî münasebetleri engin bir gönül şefkatiyle yeniden ihya etmek lazım. Mefkûre insanına, gaye-i hayal insanına düşen şey budur. Onlar yüksek bir gayeye dilbeste olmuşlardır. Dünyevî saltanat ve debdebeyi ellerinin tersiyle itmişlerdir. Saraylarla, yatlarla, yalılarla karşılarına çıksanız bile, onlar sağda solda ırgatlık yapmak suretiyle ruhlarının âbidesini ikâme etmekten başka bir şey düşünmezler. Mefkûrelerinden başka bir şey düşünmeyi kendilerine karşı saygısızlık sayarlar. Allah'a karşı terbiyesizlik sayarlar. Hazreti Ruh-u Seyyidi'l-Enâm'a karşı da edepsizlik sayarlar. *Mefkûre insanları hep dik dururlar. Dünyaya ait şeyleri dünya kadar kabul ederler. “Tatmaya izin var, doymaya yok!” diyen Hazreti Pîr-i Mugân'ın “Dünya lezzetleri zehirli bala benzer, lezzeti nispetinde elemi de vardır.” sözünü hep hatırda tutarlar. Bu video 04/10/2015 tarihinde yayınlanan “Hizmet Mevsimleri ve Himmet Meyveleri” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Sürekli öteler iştiyakıyla nefes alıp veren Hak dostlarının, vazifelerini tamamlayana kadar dünya hayatına katlanmaları ve gönüllerindeki vuslat arzusunu mesuliyet duygusuyla bastırmaları ancak seçkin kullara özel bir sabırdır. “Vuslata karşı sabır” da diyebileceğimiz mukarrabine has bu sabır çeşidi, Hak dostlarının can ü gönülden cemâl-i İlahiyi arzu etmelerine rağmen dine hizmeti kendi nefislerine tercih ederek burada kalıp vazifeye devam etmeleri, her ânı “Ne zaman Allahım, vuslat ne zaman?!.” mülahazalarıyla geçirdikleri halde O'nun takdirine rıza göstererek ölümü değil O'nun hoşnutluğunu istemeleri ve dava düşüncesiyle dünyaya bir süre daha katlanmalarıdır. *Kemalâtın her şubesinde olduğu gibi vuslata karşı sabrın zirvesini tutan da yine İnsanlığın İftihar Tablosu'dur. Allah Rasûlü, cismanî âlemdeki son anlarında, mübarek başının ağrısının dinmesi için, başına sımsıkı sargı sarmıştı. Hazreti Âişe Vâlidemiz, böyle hallerde Allah Rasûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) ellerinden tutar ve O'na dua ederdi. Hazreti Âişe, yine dua etmek üzere o mübarek elleri tutmak istediğinde, bu defa Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) elini çekmiş ve اَللّٰهُمَّ الرَّفِيقَ الْأَعْلٰى “Allah'ım yüce dostluğunu istiyorum.” demişti. Yani Allah Rasûlü, artık murad-ı ilâhînin öteye müteveccih bir istikamette olduğunu anlamış; “Seni çağırıyorum ey Habibim, gel!..” mesajını almış ve kendi ruhunun ufkuna seyahate yönelmişti. “Hayır hayır! Siz, peşin gelir olarak (gördüğünüz dünyanın) arkasındasınız ve onu tercih ediyorsunuz.” *Hususiyle dinin tamamen siyasi güdüme girdiği, çoklarının dinî duyguları, dinî hissiyatı, dinî argümanları dünyada bir yere varmak için kullandığı, kitleleri arkalarından sürüklemek isteyen insanlar arasında “görünme dindarlığı”nın yaygınlaştığı günümüzde ibadet u taate karşı sabır çok önemlidir. Evet, bugün camiye gelirken, oruç tutarken, başını örterken, “din-diyanet” derken bütün mülahazaları tamamen dünyayı hedeflemek olan bir sürü insan var. *Her hal ve hareketiyle dünya peşinde koşan kimselere Kur'an şu şekilde hitap ediyor: كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ “Hayır hayır! Siz, peşin gelir olarak (gördüğünüz dünyanın) peşindesiniz ve onu tercih ediyorsunuz. Âhiret'i ise bir kenara koyuyorsunuz.” (Kıyâme, 75/20-21) Hayır, siz dünyaya gönlünüzü kaptırmışsınız, ahireti elinizin tersiyle itmişsiniz. Hesaptan haberiniz yok; kabirden, münker-nekirin sualinden haberiniz yok; mizandan haberiniz yok. Gırtlağınıza kadar günah içindesiniz fakat hala kendinize göre dinden bahsediyorsunuz. *Dinin böylesine kalıplaştığı, müsemmasız bir isim veya sadece kılıf ve zarf haline geldiği, mazrufunun, içinin, özünün yitirildiği, tekkeden zaviyeye, ondan camiye kadar her şeyin fersudeleştiği bir dönemde, din-i mübinin usulüne, füruuna, ferâizine ve nevâfiline yürekten bir bağlılık göstererek, o mevzuda aşk ve iştiyakı canlı tutmak -zannediyorum-günümüzün hakiki mü'minlerine düşen en önemli vazifelerden biridir. Hizmet Erleri İbadette Derinleşmeli!.. *İnsan farz ibadetleri keyfiyetlerine uygun şekilde yerine getirerek Cenâb-ı Hakk'a yaklaşır. Farzlarla kurbeti yakalama en sağlam bir yoldur. Çünkü farz dediğimiz şeyler, dindeki zaruriyattır, olmazsa olmaz esaslardır. Hakikî zaruriyât imân esasları; bir manada zaruriyât da İslâm'ın şartlarıdır. Evet, farzlar çok önemli birer kurbet vesilesidir ki; farzları hakkını vererek eda etmek suretiyle Hak yakınlığına ermeye “kurbet-i ferâiz” denir.
Tahammül Yâ Hû!... l Sorularla Hizmet Rehberi 10 by Çınar Medya
Erdoğan'ın Seçim Stratejisi Ve Hizmet Insanlarının Tavrı [Mahmut Akpınar] by Tr724