POPULARITY
Bir Müslümanın nasıl bakması gerektiğine dair bir teklifte bulunan her Müslümanın kaçınılmaz olarak mutlakçı bir dil kullanmak gibi bir tehlikesi olduğundan bahsettik. Doğrusu dini dil, gramatik olarak böyle bir mutlaklığı içerir. Birçok sosyolog bu dili nesnelci bir dil olarak fundamentalizmin çıkış kaynağı da saymıştır. Tabii sadece Müslümanlara özgü olmayan bir kaynak bu, hatta en yüzeysel değerlendirmede bile bunun en az etkilediği dinin İslam olduğu bile görülebilir.
Bir milyarı aşkın nüfusa sahip Katolik Dünyasının ruhani lideri Papa Fransiskus'un geçtiğimiz pazartesi sabahı 88 yaşında hayatını kaybetmesi gözleri ister istemez “ruhani liderlik” veya dünya ölçeğindeki bir “dini liderlik” makamının işlevselliğine çevirdi. İtalya'nın başkenti Roma içinde küçük bir semt kadar yer tutan Vatikan bağımsız bir devlet kabul ediliyor ve Papalık sayesinde 1 milyarın üstünde bir dünya nüfusu üzerinde çok derin bir nüfuza sahip. Tabii İtalya'nın payına bu nüfuzdan neler düştüğünü de ayrıca düşünebilirsiniz. Papa'nın ölümüyle birlikte bu dünya için bir boş makam dönemi (sede vacante) ortaya çıkıyor ve bu durum Katolik âlemi için bir geçici dönemdir.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz doksan yedinci bölüm sizlerle.Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan bayramımızı kutlayarak başladık. Ardından yine seyrettiğimiz dizilere daldık. Öncelik verdiklerimizden Black Mirror'ı konuştuk. Neden çok sevildiğini, neden bazılarının bu diziye mesafeli olduklarını değerlendirdik. Ardından, çok sert başlayan yeni sezonuyla The Last of Us dizisinden söz ettik. Tabii ki spoiler vermeden...Çok kısa bir Coachella haberinin sonrasında, teknoloji konularına geri döndük ve robotlardan bahsettik. Çin'de yarı maraton koşan robotlardan başlayıp, Isaac Asimov'a kadar geldik.
Bu bölümde 23 Nisan vesilesiyle çocukluktan yola çıkarak "ilkler"i konuşuyoruz - çünkü çocukluk biraz da bu demek: her şeyi ilk kez yapıyor olmanın eşsiz büyüsü. Elbette yetişkinliğe dair de konuşuyoruz, yetişkinler olarak ilkleri nasıl deneyimlediğimizi, ilk takıntısının tehlikelerini anlamaya çalışıyoruz. Tabii ki sevdiğimiz kitapların ve filmlerin rehberliğinde.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Joyce Norwood, Best Friends (2012)
Atilla Yeşilada ile çocukların zorlaşan hayat koşullarını, her geçen sayısı artan asgari ücretlileri, Devlet Bahçeli'nin yön verdiği siyasi tartışmaları, erken seçim senaryolarını ve küresel finansal krizi konuştuk. Tabii bir de Yeşilada, "altında neden yanıldım?" sorusuna cevap verdi. Yayında TEPAV (Hakan Yılmaz) ve Derin Yoksulluk Ağı'nın verilerine yer verildi. İyi seyirler...
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde sizler için birkaç ilginç bilgi derledik. Bu bilgileri birbirimizle paylaşıp üzerine sohbet ettik. Bakalım siz daha önce bu bilgileri duydunuz mu. İyi eğlenceler! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:31] İyiyim Emin. Sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Senden daha çok merak ettiğim biri var ama... Berkin o da. Şu anda zorunlu askeri görevini yapıyor. Ne haberler var Berkin'den? Feyza: [0:44] Berkin, evet, bir ay yok. Askerde şu an. Yani farklı bir ortam tabii. Farklı bir deneyim. Alışmaya çalışıyor. Aslında çok da alışmasına gerek yok ama... Yani biraz koşulların zor olduğunu söylüyor. Onun dışında bakalım... Dönmesini bekliyoruz heyecanla. Emin: [1:04] Çok sevip devam ediyormuş askerliğe... Feyza: [1:07] Allah korusun. Emin: [1:09] Benim askerlik yaptığım dönemde yüzbaşımız hukuk mezunuydu mesela. Feyza: [1:13] Öyle mi? Emin: [1:14] Avukatlara özel bir ilgisi vardı. Evet. Feyza: [1:16] Allah Allah. Emin: [1:17] Aynen. Bırakıp askerlik yolunu tercih etmiş. Feyza: [1:21] Bu askerlik, zorunlu askerlik görevinden sonra? Emin: [1:24] Tabii tabii. Yüzbaşı olmuş yani. Feyza: [1:26] Çok acayip. Emin: [1:27] Tavsiye ediyordu bize. "Çok iyi yerlere gelirsiniz." diyordu. Feyza: [1:31] Berkin'in anlatmasından hiç öyle bir kariyer yolu seçeceğini düşünmüyorum. Emin: [1:36] Ama şöyle... Askeriyede eğer bir şey yapacaksan rütbeli olarak yapmanın havası, tadı bir başkadır bence. Feyza: [1:44] Tabii doğru söylüyorsun, evet. Çünkü sen de bahsetmiştin. Yaşın bir önemi olmadan hakikaten orada rütben neyse ona göre saygı görüyorsun. Emin: [1:55] Evet. Bir de hukuk mezunu olarak daha farklı bir sevgi, saygı görüyorsun. Onun haricinde bir de ben gerçekten... Kısa dönem, rütbesiz yapacağına uzun dönem rütbeli yapmayı tercih ederim mesela. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Peri bacası fakültesiii nasılsınız görüşmeyeli? Ben daha iyiyim, sizinle konuşmak, dertleşmek iyi geldi... Şimdi bu bölümde hafızanın derin ve renkli dünyasına giriş yapıyoruz! Hafıza nedir, türleri nelerdir, öğrendiklerimizi nasıl hemencecik unutmayız, ben hafızamı nasıl maksimum verimde kullanıyorum, bir şeyleri aklımda nasıl tutup nasıl kolayca hatırlayabiliyorum gibi soruların hepsini bu bölümde cevaplıyorum. Tabii ki her zamanki gibi hem bilimsel dayanaklar, hem benim uyguladığım teknikler, hem de çeşit çeşit öneriler içeride mevcut, buyrunuz bölümeee!!!See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Çok paranız olsa yaşadığınız şehirden bir daha asla çıkmamayı kabul eder miydiniz? Ömrünüzden bir yıl eksiltmek karşılığında bir dilek hakkını kabul eder miydiniz? Bu bölümümüzde Emin ve Onur birbirine bu tarz bityeniği içeren cazip sorular soruyor. Bakalım neleri kabul ettiler, karşılığında neler feda ettiler? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:34] İyiyim Emin. Teşekkür ederim. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Bugünkü bölümümüzde bize farklı bir şeyler hazırladın diye duydum. Onur: [0:41] Evet. Emin: [0:42] Neler hazırladığını anlatmak ister misin? Onur: [0:43] Doğru duymuşsun. Güzel bir oyun hazırladım. Oyun da değil aslında. Sadece birbirimizi tanıma gibi bir sistemi var soruların. Her seferinde bir soru soracağım sana. Güzel bir şey teklif edeceğim. Ama bu teklif ettiğim her şeyin içinde bir bit yeniği olacak. Sen de bana yapacaksın tabii ki. "Bu bit yeniğine rağmen kabul eder misin bu teklifi?" gibi bir şeyimiz olacak, oyunumuz olacak. Emin: [1:07] Bit yeniği kavramını açıklayabilir misin peki Türkçe öğrenen dinleyicilerimiz için? Onur: [1:12] Tabii ki. Bit yeniği kavramı güzel bir şeyin içinde aslında bir sıkıntı, bir sorun olması. Yani cazip görünen bir şey, istediğimiz bir şeyin aslında bize bir sorunla, sıkıntıyla, olumsuz bir şeyle birlikte gelmesi durumuna bit yeniği diyoruz Türkçede. Emin: [1:31] Genelde şöyle kullanırız hatta: "Bu işin içinde bir bit yeniği var." deriz mesela. Her şey çok güzel gözükür. İçimize sinmez bir şeyler ve biz deriz ki "Bu işin içinde bir bit yeniği var kesinlikle". Onur: [1:42] Aynen aynen. Kesinlikle bu şekilde ifade ediyoruz. Bu sorularımızda da bit yeniği olacak. Emin: [1:48] Evet. O zaman sen mi başlarsın ben mi başlayayım? Onur: [1:52] Ben başlayayım istersen. Emin: [1:53] Olur. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bu bölümde hepimizin köşe bucak kaçtığı bir şeyi, sıkılmayı konuşuyoruz. "Sıkı can iyidir, kolay kolay çıkmaz" diye büyütülürken nasıl oldu da sıkılmaktan ölesiye korkar, her boş vaktimizi doldurmaya çalışır hale geldik anlamaya çalışıyor, biraz sıkılsak ne olur sorusu etrafında akıl yürütüyoruz. Tabii ki türlü kitaplar ve filmlere başvurarak.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde, 1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz. vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak 1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Ramon Casas, After the Ball (1899)
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde burçlara inanıp inanmadığımızı, en sevdiğimiz ve en kaçtığımız burçları konuştuk! Bir Akrep ve bir Oğlak olarak kendi burçlarımızı masaya yatırırken, astrolojiye dair eğlenceli stereotipleri de tartıştık. Sizce burçlar gerçekten karakterimizi yansıtıyor mu, yoksa hepsi tesadüf mü?
Gecenin zifiri karanlığında ve alabildiğine sessiz halinde uzaktan gelen sesiyle davulcunun evin önünde zirveye çıkan gösterisi yavaş yavaş çekildikten sonra kimsede uykudan kaldırılmış olmanın mahmurluğu kalmazdı. Öyle nostaljiyle işim olmaz, eski Ramazanlar güzellemesi olarak almayın ama bu, saat alarmıyla kaldırılmaktan çok farklı bir uyanıştı, kesin... Biraz sonra yiyeceğimiz sahurla birlikte çok zorlu bir oruç günü bizi bekleyecekti. Evde herkes oruç tutardı, bütün bir ay. Tabii küçük çocuklar belli bir yaşa geldiği andan itibaren, onlar da başta tekne orucuyla başladıkları oruca çok erken yaşta tamamen katılırlardı.
Türkiye'de baş döndürücü savrulmalar yaşanıyor. İktidar daha dün sövdüklerini bugün övüyor. Terörist ilan ettiklerini barış elçisi olarak takdir ediyor. Hangisi doğru? Muhalefet deseniz, daha dün Erdoğan-Bahçeli'yi faşistlikle suçlayanlar, şimdi “Allah uzun ömürler versin” diye edilen dualara el açıyor. Daha dün nefes alamıyoruz diye karalar bağlayanlar bugün barış için kaçırılmaması gereken tarihsel fırsattan bahsediyor. Hangisine inanmalı? Hiçbirine!İşin gerçeği şu ki dün milliyetçi hamasetle emekçi halkın saflarına ekilen kin ve nefret tohumları bugün sahte bir barış ve çözüm masalıyla sulanmaktadır. Tamamen gizli diplomasi ile kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarla yürütülen bu sürecin arkasındaki motivasyon ne Kürt halkının barış özlemidir ne de Türk emekçi halkının millî gururudur. Birinci Körfez Savaşı'nda Amerikan emperyalizmi Irak'a saldırırken Özal'ın deyimiyle “bir koyup üç alacağız” diyerek yağmadan pay kapmaya çalışan sömürgeci İkinci Cumhuriyet projesinin yeni versiyonu ile karşı karşıyayız. Özal'ın takipçisi olan bugünün iktidar sahipleri bir kez daha aynı yolun yolcusudur. Amerikan emperyalizminin başındaki faşist Trump ve hempası soykırımcı Netanyahu Batı Asya'yı hallaç pamuğu gibi atmaya hazırlanırken, yağmadan pay kapmanın peşine düşmektedirler.. Amerikan ve İngiliz emperyalizmi, Siyonizm ile el ele, Filistin'de, Lübnan'da direniş odaklarının belini kırmaya, Körfez'den Mısır'a işbirlikçi kralların, emirlerin, generallerin hizmetleriyle Suriye'yi, Irak'ı ve tüm Arap dünyasını paramparça etmeye, İran'a karşı Batı Asya'da bir mezhep kavgasını kışkırtmaya çalışıyor. Böyle bir süreçte Sünni İslam temelinde bir Türk-Kürt ittifakından bahsetmek halkların kardeşliğine değil boğazlaşmasına hizmet eder. Barışa değil savaşa giden yolun taşlarını döşer. Biz başka halklara karşı Türk-Kürt ittifakından değil emperyalizme ve Siyonizme karşı tüm halkların ittifakından yanayız! Biz Türkün ne hakkı varsa Kürdün de aynı haklara sahip olduğu onurlu barış istiyoruz. “Kürtlerle barış, ABD'yle savaş” diyoruz!Güvenme! Gizli diplomasinin sürecin sabote edilmesine karşı bir emniyet tedbiri olarak sunulması aklımızla alay edilmesidir. Gözlerden ırak pazarlıkları yürütenlerin emekçi halkın çıkarlarını gözettiğine nasıl güvenelim? Sözde darbecilere karşı OHAL ilan edip sonra bunu sermayenin önünü açmak için kullananlara, askerî vesayete karşıyız diyerek “yetmez ama evet”lerle yarı-askerî rejim inşa edenlere, ticareti kestik deyip soykırımcı İsrail'e kesintisiz petrol ve mal taşıyanlara, lafta Batı'ya atıp tutarken NATO'ya yaptıkları hizmetlerle, onun en büyük ordularından biri olmakla övünenlere, İncirlik'e, Kürecik'e asla dokunmayanlara, yerli ve millî edebiyatı yapıp memleketin işçisinin hak arayışının karşısına çıkıp, grev yasaklarıyla emperyalist tekellerin çıkarlarını savunanlara, ekonomiyi İMF'nin memuru İngiliz Mehmet'e teslim edenlere, milyonlar hayat pahalılığı ve işsizliğin pençesindeyken, emeğin vergi yükünü arttırıp patronlara vergi silmeler, muafiyetler ve teşvikler yağdıranlara neden güvenelim? Tüm bunları herkesin gözü önünde yapanların kapalı kapılar ardında Türk ve Kürt yoksullarının menfaatine çalışacağına neden inanalım? Tabii ki güvenmeyeceğiz! Tabii ki inanmayacağız! Bugüne kadar kandırılmadık, bugünden sonra da kandırılmayacağız!Örgütlenme ve mücadele yılı ilan ettiğimiz 2025'te sınıf mücadeleleri sürüyor, önümüzde kamu işçilerinden metal işçilerine randevusu verilmiş sınıf kavgaları var. İngiliz Mehmet'in işçi düşmanı Orta Vadeli Programı işçinin, kamu emekçisinin, yoksul köylünün kemerlerini sıktıkça her an patlamaya hazır bir toplumsal öfke birikiyor. Türkiye'nin kaçırmaması gereken tarihî bir fırsat varsa bu, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarda değil, Türk ve Kürt yoksullarını birleştiren sınıf mücadelesi alanlarındadır. İşgallerde, grevlerde, direnişlerde apaçık gözler önünde yaşanmakta olan uyanıştadır! Memlekete hürriyet, işçilerin birliği, halkların kardeşliği ile gelecektir!
Beklenen bölüm geldi.Konumuz yine mutluluk.Yine felsefi sulardayız bu bölümde.Her şeyi okumanın üzerimizde yarattığı ağırlık bir yanda...Hiçbir şeyden haberdar olmamanın yarattığı korku ve mutsuzluk diğer yanda...Tabii bir de "düşünen" bir varlık olmanın, öleceğini bilmenin tek başına sebep olduğu endişe var.Tüm bu meseleler üzerine "Grandiosity Trap" denen psikolojik hallere, Narsisizme de biraz değineceğiz.İyi dinlemeler.NOT: Bir yerde "angst" kavramını Heidegger'e atfetmişim. Aslında Kirkegaard'a ait ama Heidegger'de de karşımıza çıkan bir kavram. Doğrusu notlarda vardı ama ağzımdan öyle çıkmış. Oluyor arada öyle. :)Biliyorsunuz Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Beni aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerBölümde bahsi geçen Yeni Haller'in T24 Youtube kanalındaki özel içeriklerine şuradan ulaşabilirsiniz:T24 Youtube Yeni Haller ListesiBana ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Bitti mi her şey? Misyon tamamlandı mı?.. Tabii ki hayır… Yeni başlıyoruz… Herkes bir tarafından tutup konu ile ilgili tespitlerini dile getiriyor. Biz de mesleki deformasyon gereği olaya biraz da iletişim boyutuyla bakıyoruz… İşte o boyutun bazı parçaları…
TRT, son yıllarında değişen yapısı ve yayın politikasıyla değil tabii platformunda yayınladığı Gassal dizisiyle gündeme geldi. Dizi, reklam kampanyası ile çok tartışıldı. Dizi için hazırlanan afişlerde ne dizi ne de yayınlanacağı platform ile ilgili bir bilgi vardı. Afişlerde sadece “Ölünce beni kim yıkayacak?” yazıyordu. Peki TRT'nin Gassal'ı kim? Kurumda neler oluyor? Tabii platformu Sayıştay ve Meclis denetiminden çıkarılmak için neler yapıldı? Deneyimli gazeteci Sinan Tartanoğlu, hazırladığı TRT dosyasıyla kurumda neler yaşandığını gözler önüne serdi. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Yeni bölümde devasa bir konuya bir köşesinden bakmaya çalışıyoruz, meselemiz ahlak. Bizdeki çağrışımının pek de güzel olmadığını bu sohbeti gerçekleştirirken fark ettiğimiz o koca kavramı anlamaya, bir sopa gibi başımızda belirmesiyle ne yapmak gerektiğine dair fikir yürütmeye çalışıyor, akıl yürütüyoruz. Tabii ki kitapların ve filmlerin desteğiyle.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini@1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen vitruta'ya katkılarından ötürü çok teşekkür ederiz. Şubat ayı boyunca vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde,1kitap1film kodu ile indirimsiz ürünlerde %20 indirim avantajından faydalanabilirsiniz.vitruta.com'dan yapacağınız alışverişlerde geçerli olacak1kitap1film özel avantaj kodunu, ürünü sepete ekledikten sonra çıkan sayfadaki “hediye kartı veya indirim kodu” alanına ödeme işlemi öncesinde tanımlayabilirsiniz.Kapak görseli: Lucas Cranach the Elder, The Fountain of Youth (1546)
Emperyalizmin, Siyonizmin ve kuklalarının vaadi etnik arındırma ve mezhepçi boğazlaşmadır! Bizim çözümümüz Batı Asya'yı emperyalizmden ve Siyonizmden arındırmaktır!Emperyalizmle uyumlu “kravatlı tekfirci” Ahmet el-Şara (kod adı Muhammed Colani) ve HTŞ (Heyet Tahrir Şam) Şam'da iktidarı aldı ama halen yeni bir düzen kurabilmiş değil. Ahmet el-Şara, 29 Ocak'ta kendi örgütünden ve müttefiklerinden müteşekkil bir “zafer konferansı” toplayarak kendini Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ilan etti. Emperyalist hamileri tarafından kravatlı tekfirciye Suriye Arap Cumhuriyeti adını kullanması söylendi. Çünkü bu şekilde halen dünya çapında pek çok ülkenin terör listesinde yer alan HTŞ'nin tanınması daha kolay olacak. Yeni rejimin cumhuriyetle uzaktan yakından ilgisi yok! Anayasası olan her rejime cumhuriyet denmez. Anayasası olan krallıklar (meşrutiyet) da vardır. Suriye'de Anayasa dahi yok. Ve Colani gerçek anlamda yeni bir Anayasa vaadinde bile bulunmuyor. Colani, ne idüğü belirsiz bir “ulusal konferans”, kimleri içereceği belli olmayan ama kimlerin olmayacağı bilinen (Aleviler!) “kapsayıcı bir hükümet” ve çıkmaz ayın son perşembesine atılmış “nihai seçimler”den oluşan bir “geçiş süreci”nden bahsediyor.Emperyalist politikanın şeytan üçgeni: “Etnik arındırma, mezhepçi boğazlaşma, emperyalist himaye!”Kravatlı tekfircilerin geçiş sürecinin istikameti halen belli değil ama iç savaştan barışa, farklı ülkelerin nüfuz alanlarına bölünmüş Suriye'den birleşmiş bir ülkeye bir geçiş olmayacağı açık. Görünür ufukta, ülkenin, bölge çapında yaşanan çatışma ve savaşların neticesinde değişen yeni güç dengelerine bağlı olarak, yeni nüfuz alanlarına bölünmesi var. HTŞ'nin Şam'a yürüyüşü İsrail'in ABD'nin tam desteğiyle Gazze'den başlayan, Yemen, Lübnan ve İran'la devam eden savaşının gölgesinde gerçekleşti. Arka planda yine NATO'nun Rusya'ya karşı Ukrayna cephesinde yürüttüğü savaş vardı. Türkiye de Erdoğan'ın İran'la bölgesel rekabeti merkeze alan Sünni İslam dünyası üzerinde nüfuz mücadelesi veren, sömürgeci burjuvazinin yayılmacı emellerine yaslanan Rabiacı politikasıyla bulmacayı tamamlayan parça oldu. Suriye'nin yeni hâkim güçleri bu ülkeye ve bu ülkenin halklarına özgür, onurlu, barış içinde bir gelecek vadetmiyor.İsrail her daim halkların boğazlaşmasından yanadır!Etnik arındırma ve mezhepçi boğazlaşma emperyalizmin Suriye'yi kontrol etme yolu ve kendi aralarında nüfuz alanları olarak bölüştürmenin yöntemidir. Halkların boğazlaşmasından en başta da İsrail çıkar sağlayacaktır. Çünkü İsrail, Gazze'de Arap halkına karşı bir soykırım suçlusudur. HTŞ ve Colani istediği kadar işbirlikçilik yapsın Arapların bunu unutmayacağını en önce İsrail bilir. Bu yüzden Suriye'de izin vereceği tek devlet dişleri sökülmüş ve mezhepsel olarak bölünmüş bir Arap devletidir. Siyonizm, Türklerin ve Kürtlerin nezdinde Arap düşmanlığının kökleşmesini ister. Türkiye'de Arap düşmanı, ırkçı, göçmen düşmanı, faşist oluşumları bu yüzden destekler. Irak'ta ve Suriye'de peşmergenin ya da YPG'nin emperyalistlerin yanında Araplarla savaşmasından memnun olur ve bu iki halkın arasına kan denizi girmesini ister. İran'da Şah rejimi gelsin, gelmiyorsa İran'la Sünni Arap dünyası hiç barışmasın ister.Çözüm, bölgeyi emperyalizm ve Siyonizmden arındırmakta!Özetle, emperyalizmin ve Siyonizmin Suriye'ye biçtiği kader olan etnik arındırma ve mezhepçi boğazlaşma tüm Batı Asya'ya (Ortadoğu'ya) ve bu coğrafyanın halklarına biçmek istediği kaderdir. Tabii ki bu kader mutlak değildir. Bu kaderi işçi sınıfının Batı Asya'yı emperyalizmin üslerinden, askerlerinden ve tekellerinden arındıracak, Siyonist beladan kurtaracak, Batı Asya'nın tüm halklarının vatanlarında özgür ve eşit olarak yaşayacağı Batı Asya ve Kuzey Afrika (BAKA) Sosyalist Federasyonu programı değiştirebilir.
Doğumdan hemen sonra değil ama 6 ay sonra aniden hızla kilo almaya başladım. Tabii ki sebebi duygusal yeme ataklarımdı. Bu yolda bedenimle ilişkim bozuldu. Yaratıcılığımın da bedenimle ilişkide olduğum zamanlara göre azaldığını fark ettim. Şimdi o bağı yeniden kurmaya çalışıyorum. Seninle de bu süreci paylaşacağım. Hazır mıyız?
Suriye ve Gazze'de her iki halkın zaferiyle sonuçlanan gelişmeler yaşanırken Afrika'nın gözbebeği Sudan'da da 21 aydır devam etmekte olan bir başka işgal girişimine karşı çok önemli gelişmeler kaydedildi. 21 ay kadar önce İsrail'in de büyük planları doğrultusunda bazı körfez ülkeleri tarafından desteklenen Hemeti komutasındaki Hızlı Destek Kuvvetleri (HTK) başta başkent Hartum olmak üzere Sudan'ın önemli kısımlarında bir darbe yoluyla kontrolü sağlamıştı. Tabii sağlanan kontrol bir kontrolden ziyade bir istila, bir talan ve yağma hareketinden başkası değildi. Zira HTK'nin oluşumu bile zaten Darfur'daki olaylarla bağlantılı olarak Ömer el-Beşir'in kendine bağlı birlikler oluşturma düşüncesinden hareket etmişti.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Feyza, hepimizi çocukluk yıllarına götürüyor! Mahallede oynanan unutulmaz sokak oyunları, kahkaha dolu anılar ve eski günlerin sıcak sohbeti sizi bekliyor. Yakantop, saklambaç, körebe… Siz en çok hangisini severdiniz? Geçmişin o güzel günlerini birlikte hatırlamak için bu bölümü kaçırmayın! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:34] Merhaba Emin. Biraz hastayım. Belki sesimden de anlaşılıyordur. Ama iyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:40] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Geçmiş olsun. Neyin var? Feyza: [0:43] Galiba soğuk aldım bilmiyorum. Ben yurt dışındaydım yakın zamanda. Dönünce, hemen, döner dönmez hasta oldum. Herhâlde mevsim değişikliği mi artık... Hava değişikliği mi? Herkes öyle diyor. Hava değişikliği diyor. Ben de ona inandım herhâlde öyledir. Emin: [0:56] Orada mı hava soğuktu burada mı hava soğuktu? Feyza: [0:59] Orada hava çok soğuktu. Biraz zaten orada boğazımda bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Allah'tan burada evimde oldum yani hasta. Daha güvenli bir alanda. Emin: [1:08] Evet yurt dışında hasta olmak biraz tatsız oluyor gerçekten. Feyza: [1:12] Evet ya. Evet. Emin: [1:14] Her ne kadar... Yani aslında bir şey olmasa da insan evinin konforunda bir hastalık geçirmeyi tercih eder herhâlde. Tabii hiç hasta olmak istemez insan ama olacaksa eğer evinin konforunda olmayı tercih eder yani. Feyza: [1:25] Aynen öyle. Bir de yazık yani kaç günlüğüne gidiyorum zaten... Can sıkıcı olur gerçekten. Emin: [1:31] Evet, geçmiş olsun diyelim o zaman. Feyza: [1:33] Sağ ol, sağ ol. Emin: [1:34] Bugünkü bölümümüzün konusu senden geldi. Biraz bahsetmek ister misin bugünkü bölümümüzde neler hakkında konuşacağız? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Müslüman müslümanın derdiyle dertlenmeli onun sıkıntılarına ortak olmalıdır. Gazze, Doğu Türkistan, Arakan, Somali ve daha pek çok yerde müslümanlar zor durumdadır Teknolojinin getirdiği kolaylıklarla oralara yardım etmek daha kolay hale gelmiş durumda. Önceden aylarca süren yolculuklar şimdi birkaç saatte yapılabilmektedir. Arakan'a gidenler, gitmeden önce bildiklerinin, gittikten sonra öğrendikleri yanında bir hiç olduğunu anlatmaktadır. Zorunlu göç ve katliamlar yüzünden ne ev kalmış, ne de aileler… Bugün Arakan'da yapılanlar, dün de Avrupa'nın ortasında Srebrenica'da yüzbinlerce müslümana yapılmıştı. Yani dünyanın neresinde olursa olsun, zulme hep müslümanlar muhatap olmaktadır. İnsan hakları savunucuları için “insan”ın ne anlama geldiği meselesi kritik bir sorudur. Nedense müslümanlara yapılan katliamlara, zulümlere, haksızlıklara uluslararası insan hakları savunucularının sesi çıkmadığı bir gerçektir. Tabii bu yaşananlarda sorumluluğu olan bir grup insan daha var: Müslümanlar. Zulüm coğrafyalarındaki katliamlara İslâm toplumları kayıtsız kaldıkça bu insanlık ayıbının sonu gelmeyeceğe benzemektedir. 1912'de Balkan savaşları esnasında, dünyanın her tarafındaki Müslümanlar gibi, Arakanlı Müslümanlar da para toplayarak Osmanlı Ordusu'na yardım etmişlerdi. II. Abdülhamid Han döneminde Osmanlı'nın Asya'daki faaliyetleri neticesinde, padişah Hindistan, Çin ve Myanmar Müslümanları arasında popüler olmuştu. 1897'de Türk-Yunan Savaşı çıkınca, Myanmarlıların dahil olduğu Asya'daki Müslümanlar hemen yardım toplayarak Türkiye'ye gönderdiler. Arakanlı Müslümanlara borcumuzu ödeyelim. Geçmişte her zaman yanımızda yer alan ve fakir hâllerine bakmadan bize yardım eden Arakanlı Müslümanların imdadına koşmalı ve onlara olan borcumuzu ödemeliyiz. Binlerce masum Arakanlı Müslüman'ın, cunta yönetimi ve Budist putperestler tarafından alçakça şehit edilmesi ve açlıktan ölmesi karşısında seyirci kalamayız. (Hasan Celal Güzel, 12.08.2012 Tarihli Köşe Yazısı)
5Kasım 2024 Başkanlık seçimini Biden ve Kamala tarafından yönetilen ‘küresel çetenin' bütün provokasyon ve manipülasyonlarına rağmen zaferle kazanan ABD'nin 47. Başkanı Donald Trump bu yazının kaleme alındığı tarihten yaklaşık bir hafta sonra ABD'nin 47 Başkanı olarak göreve başlaması bekleniyor. Tabii içeriden yeni bir suikasta uğramazsa? Trump'un ikinci kez göreve başlaması sonrasında eski Başkan Biden döneminde kan gölüne çevrilen Ortadoğu ve Gazze politikası İsrail, Amerika ve Avrupa olmak üzere kamuoyu tarafından ciddi anlamda merak ediliyor.
9 Ocak 2025, Laflijazz yeni yılın ikinci programında sevgili Kağan Yıldız'ı misafir ediyor. Konuğumuzun bilinmeyen yönlerini sizlere aktarmaya çalıştık. Tabii ki müzik konuşmadan da edemedik. Bu keyifli programa sizleri de bekleriz...
Son birkaç aydır Suriye, Kürt meselesi ve Ortadoğu denkleminde yaşanan gelişmeler insan planlamaları ile sahada gerçekleşenler arasındaki mesafelerle ilgili çok enteresan bir görüntü arz ediyor. Bu görüntünün bir tarafı tabii ki oldukça ibretlik ama bir tarafı da büyük sosyal hadiseler ile insan iradesinin bazen nasıl birbirinden bu kadar kopuk olabildiğini de gösteriyor. Tabii insan iradesinden kopuk dediysek de bizim dünya sahnesinde başrol yakıştırdığımız aktörlerin yaşananlar karşısında nasıl figüran durumuna düşebildiğini, hatta filmin tamamen dışında kalabildiğini görebiliyoruz.
Her yerde Gassal konuşuluyor. TRT'nin dijital platformu Tabii'de yayınlanan dizi daha yayınlanmadan reklamlarıyla hayli konuşulmuştu. “Ölünce beni kim yıkayacak?” sorusunun merkezde olduğu kampanya bir yandan büyük merak uyandırırken bir yandan da bazı kesimlerin eleştirisine maruz kaldı. Eleştirilme nedenini rahatlıkla anlıyorum; çok basit, ölümü hatırlatıyor. Ölüm hayatın vazgeçilmez bir parçası olmasına rağmen günümüz hayat anlayışı onun yok sayılması daha doğrusu hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmak üzerine kurulu olduğu için ölümü hatırlatan her şey kimilerince eleştirilir. Hiç unutmuyorum bir dönem Zincirlikuyu Mezarlığı'nın girişindeki “Her canlı ölümü tadacaktır” ayet-i kerimesi de bunları rahatsız etmişti.
Yılın son bölümünde, yeni seneye gün sayarken elbette hayaller üzerine konuşuyoruz. Hayal kurmanın zorlaştığı bir çağda nasıl hayal kurulur, hayal kurmak insana ne yapar, hayal kırıklığı ile nasıl baş edilir, anlamaya çalışıyoruz. Tabii ki kitaplara ve filmlere bol bol başvurarak. Herkese mutlu seneler dileriz! Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Kapak görseli: Mary Lord, Winter Sunrise (1999)
Yeni yıl dileklerimizin başında gelen bir şeyi, neşeyi konuşuyoruz bu bölümde; çünkü şüphesiz hepimizin ihtiyacı var kendisine. "Kız neşesi"ni, neşeyle mutluluğun farklarını, neşenin dinamiklerini didikliyoruz, sizi de dinlemeye ve neşemize ortak olmaya davet ediyoruz. Tabii ki kitapların ve filmlerin rehberliğinde. Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Takashi Murakami eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
Ridley Scott'ın ilkinden 24 yıl sonra çektiği "Gladyatör 2" filmi eleştirmenler tarafından pek çok eleştiri aldı. Biz boş durur muyuz? Tabii ki hayır. Cem Tümdağ filme koş koşa gitti, kusa kusa anlattı Gladyatör 2'yi. İhsan Dindar ise Gladyatör 2 filmini izlemeden önce okumanız gereken kitapları listeledi.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Emin ve Emine, bu bölümde dünyanın en lezzetli mutfağını konuşuyorlar. Hangi mutfak mı? Tabii ki Türk mutfağı!
Şu aralar, gâliba en sâkin kıt'a Güney Amerika.. Tabii, ne kadar sâkinse… Tamâmen mukayeseli düşünüyorum... Evet, sosyal uçurumlarıyla, askerî darbeleriyle, acımasız uyuşturucu kartelleriyle, popülist sol liderleri ve popülist sağ diktatörleriyle, korkunç gecekondularıyla Lâtin Amerika bildik hallerini devâm ettiriyor. Rutinlerin dışında pek bir şey yok...
Deniz Yüce Başarır, “ben okurum” da bu kez Fransız ve dünya edebiyatının en kült eserlerinden birini alıyor odağa: Gecenin Sonuna Yolculuk. Ve konu bu roman olunca, elbette dünya edebiyatının en tartışmalı yazarlarından biri de enine boyuna konuşuluyor: Louis Ferdinand Celine. Başarır'ın, kitabı dilimize kazandıran, edebiyatımızın seçkin isimlerinden Yiğit Bener ile gerçekleştirdiği, Celine'nin Yahudi düşmanlığından edebiyat anlayışına, dilde gerçekleştirdiği devrimden özel hayatına kadar geniş bir çerçevede uzanan sohbet, edebiyat severleri çok mutlu edecek gibi görünüyor. Tabii romandan özenle seçilmiş, Celine'nin o sert ama etkili üslubunu derinden hissedebileceğiniz alıntılar eşliğinde…
Suriye'de yıllardır durgun seyreden sular, geçtiğimiz günlerde muhalif grupların Halep'in kırsalından başlayarak merkezine doğru başlattıkları operasyonlarla tekrar hareketlendi. Tabii muhalif grupların bu operasyonları başlattığını söylemek ve olup bitenleri bu andan itibaren anlamaya çalışmak, rejime bir miktar masumiyet atfeden bir yanlış algıya sebebiyet verebilir ve Suriye'de şimdiye kadar yaşananları gözden kaçırmaya yol açabilir.
Yeni bir ortama mı gireceksiniz? Sunum yapmanız mı gerekiyor? Bir date planınız ya da iş görüşmesiniz mi var? Tabii tüm bu durumlarda hem rahat olmak hem de cool görünmek istiyorsunuz, haklısınız. Kim istemez ki? Bu bölümü dinledikten sonra bana hep sorduğunuz; "İlk tanışmada nasıl cool olunur, sosyal ortamlarda nasıl davranılır, formal bir görüşmeden alnının akıyla nasıl çıkılır?" gibi sorular tarihe karışacak.Evet bu konunun bilirkişisi değilim, evet en "cool" ben de değilim. Ama çocukluktan beri bu konuya kafa yoruyor, her girdiğim ortamda nasıl davranmam gerektiğini araştırıyorum. Bu bölümde de tüm öğrendiklerimi sizinle paylaşıyorum.Hadi gelin bacımsu, hep birlikte şu meseleyi çözelim artık!------- Podbee Sunar -------Bu podcast,Hiwell hakkında reklam içerir . Pod15 kodumuzla Hiwell'de tüm seanslarda geçerli %15 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. . 1600'den fazla uzman klinik psikolog arasından ücretsiz ön görüşmelerle size en uygun terapisti seçebilir, terapi yolculuğunuza kolay ve güvenilir bir şekilde başlayabilirsiniz. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Servet ve Hikmet, Harry Potter ve Sırlar Odası'nın üçüncü bölümünde Kovuk'a uçuyorlar. Fred ve George'u ayıran özelliklerden Mr. Weasley'nin mesleğine, Hedwig'in yeni dizide olası karakterinden Percy'nin gizemine, tel tokalardan plastik ördeklere, yercücelerinden gulyabanilere, Ginny'siz Quidditch serüveninden Chudley Cannons'a uzanan bu muhabbete buyrun gelin. Fanfic era'mdan çıktığım için beynimin kıvrımlarını geri kazandığımdan olacak, ne konuştuysak hepsini hatırlıyorum. Ama bölüm içinde bol bol unutkanlıklarımıza yine şahit olacaksınız hiç merak etmeyin. Mesela, Tonks Harry'i ne zaman almaya geliyor bir türlü hatırlayamamışım. Tabii ki de 5. kitapta "The Advanced Guard/Öncü Kol" bölümünde olmuştu. 6. kitapta Dumbledore geliyor, nasıl unutabiliriz yani yuh. Neyse bölüm açıklamalarına günlüğüm gibi muamele etmemeliyim. Gerçi bu kitapta Ginny de günlüğü olmayan bir deftere günlük muamelesi yapıyordu, o yüzden kitabın temasıyla çok uyumlu bir hareket oldu bu benimki. Buraya kadar okuyan kimse acaba hangi Hogwarts binasındayım diye düşünüyorsa hâlâ, ben söyleyeyim kardeşim, ravenclaw dışında kimse podcast açıklamalarını böyle okumuyor. Hermione hariç. Hermione eğer sen okuyorsan gözlüklerim bayadır yamuk ve düzelttirmeye gitmeye epeydir üşeniyorum. Harry'nin pelerinini alıp bi uğra, gözlüklerimi düzelt lütfen. Bak ne kadar mütevazi, hayattan şu an beklentilerim mini bir Oculus Reparo!Tiktok hesabımız için tıklayın.Youtube Kanalımız için tıklayın.İhtiyaç Odası kanalımızı takip etmeyi unutmayın.Salla-Demle filtre kahvelerinizi https://kahvegibikahve.com dan, internet pazar yerlerinden ve ulusal marketlerden edinebilirsiniz.Bu bölüm Kahvegibikahve Salla-demle filtre kahveleri hakkında reklam içerir.Reklam ve işbirlikleri için: fidirokahvesi@gmail.comInstagram: @fidirokahvesiTwitter: @fidirokahvesi Support the show
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Feyza indirimleri neden sevdiğimiz hakkında konuştu. Özellikle Kasım ayında yapılan kampanyalar, indirimler dünyanın çoğu yerinde “alışveriş çılgınlığı”na sebep oluyor. Bu çılgınlığın insanların satın alma psikolojisini nasıl etkilediğini, bizleri nasıl yönlendirdiğini tartıştık. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:27] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:37] İyiyim Emin. Sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:39] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Evet, kasım ayına girdik ve bütün markalar çılgınlar gibi indirim yapmaya başladı. Bugünkü bölümümüzde bununla alakalı, biraz bu durumları inceleyeceğiz. Satın alma psikolojilerini inceleyeceğiz. Tabii ki uzman yorumları değil bunlar. Bizim kendi kişisel görüşlerimiz, düşüncelerimiz. Onun dipnotunu düşerek başlayalım. Evet, konuya bir girizgâh yaptım Feyza. Ne konuşacağız bugün? Kasımda alışveriş başkadır! Feyza: [1:06] Bugün senin de dediğin gibi alışveriş kültürünü çok, çok etkileyen ve çoğumuzun da sevdiği indirimlerden bahsedeceğiz. Özellikle bu kasım ayı tam bir alışveriş çılgınlığı ayı oluyor. 11.11'dir, Kara Cuma'dır, yok artık... Ne deniliyor ona? Cyber Monday mi? Öyle yeni terimler de çıktı. Artık şeydeyiz, göbeğindeyiz şu an. O yüzden bence tam da zamanı diye düşünüyorum. Emin: [1:39] Evet o isimlere yetişmek pek mümkün değil. İnsanlar alışveriş yapsın diye çeşitli çeşitli isimler türetiliyor. Feyza: [1:45] Evet. Emin: [1:45] Amabir şey takip ediliyorsa onu değerlendirmek için en uygun vakitlerden birisi gerçekten. Feyza: [1:51] Evet. Emin: [1:52] Seni etkiliyor mu indirimler? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
İstanbul'a en çok yakışan mevsimlerden birinde, sonbahar mevsimindeyiz. Bu güzel mevsimde İstanbul nasıldır? Bu bölümde Emin ve Emine 'İstanbul'da sonbahar'ı konuşuyor. İstanbul'da neler yapılır, nerelere gidilir, neler yenilir ve içilir? Bu konularda tavsiyelerde bulunuyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Teoman - İstanbul'da Sonbahar https://youtu.be/6n7Q9XswqOA?si=qiMvzkqpCKNbs7l6 Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:31] Teşekkür ederim. İyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Sonbaharın tam ortasındayız diyebiliriz. Havalar iyice soğudu. Soğuklar kendini hissettirmeye başlıyor. Sever misin bu havaları? Bu havalarla aran nasıldır? Emine: [0:45] Ben çok seviyorum. En sevdiğim mevsim kıştır. Sonbahar mevsimini de çok severim. Böyle yaprakların dökülmesi vesaire... İstanbul'a da çok yakıştığını düşünürüm sonbaharın. Bayağı seviyorum. Sen? Emin: [0:58] Ben de severim. Yağmurla aran nasıl? Emine: [1:01] Yağmurla aram iyi ya... Severim. Islanmayı da severim, yağmurda yürümeyi de severim. İzlemeyi de severim. Yani değişik bir huzur verir bana yağmur. Öyle yağmurdan kaçmam. Emin: [1:12] Ben de çok severim yağmurlu havaları, karlı havaları. Genel olarak yağışın her türlüsünü seviyorum ben de. Emine: [1:19] Ben de aynı şekilde. Emin: [1:20] Tabii ki İstanbul gibi bir şehirde bazı dezavantajları da oluyor yağmurun, trafik gibi. Ama olsun yine de sıcak havadan çok daha iyidir. Emine: [1:30] Bence de. Kesinlikle katılıyorum. Tüm olumsuzluklarına razıyım. İstanbul'da sonbahar Emin: [1:36] Evet. Bu arada bölümümüzün başlığı "İstanbul'da sonbahar" olacak. Bu ismi paylaşan çok ünlü bir şarkı var. Teoman'ın şarkısı. 'İstanbul'da Sonbahar'. Onu da mutlaka, isterseniz şu an durdurup dinleyin, isterseniz bölüm bittikten sonra dinleyin. Ama mutlaka dinleyin. Gerçekten çok güzel bir şarkıdır. Emine: [1:55] Kesinlikle. Ben de çok seviyorum o şarkıyı. Açıklamalar kısmına da ekleriz zaten şarkıyı. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
#acıtatlımayhoş Aylin Öney Tan evde yapabileceğiniz sebzeli erişte tarifi veriyor. Tabii baharat önerilerini sıralıyor ve erişte yapımında püf noktalarını da anlatıyor.
Eylül Görmüş ve Tuğçe Arslan Üçer, bu bölümde şehri çağdaş sanat havası sarmışken bu meseleye eğiliyor. Tabii yine kişisel bir yerden çağdaş sanatla ilişkimizi didikliyor, sıklıkla zikredilen "bunu ben de yaparım!" duygusunu anlamaya çalışıyoruz. Öyle mi sahiden? :) Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Golnaz Fathi eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
#acıtatlımayhoş Aylin Öney Tan evde yapabileceğiniz sebzeli erişte tarifi veriyor. Tabii baharat önerilerini sıralıyor ve erişte yapımında püf noktalarını da anlatıyor.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz yetmiş birinci bölüm sizlerle. Yaz aramızdan geri döndük ve yeni bölümümüzle altıncı sezonumuzu en sonunda başlatıyoruz. İlk bölüm olduğu için, biraz ağır takılmak istedik ve hemen popüler gündem konularına dalmadık. Biraz kendimizden bahsettik. Geçen yaz ne yaptık? Nasıl geçti? Enteresan bir şey oldu mu? Bunları düşünürken, bu yaz gittiğimiz konserlerden söz ettik. Ardından da gitmeyi istediğimiz ama maalesef bilet alma konusunda henüz bir başarı sağlayamadığımız konser serisinden konuştuk. Tabii ki Oasis'ten... Önümüzdeki yıl sınırlı sayıda konser için tekrar bir araya gelmeye karar verdiğini açıklayan Oasis grubu tüm dünyada müthiş bir heyecan yarattı. Çeşitli şehirlerde olacak bu konserlerden herhangi biri için yer bulmaya çalışırken ne kadar uğraştığımıza ve üstüne üstlük bu kadar çabaya rağmen başarı sağlayamadığımıza değindik. Son olarak 2024 yazı boyunca en çok hangi kitapların okunduğunu, raflarda, masalarda, şezlonglarda en çok hangi kitapları gördüğümüzü konuştuk
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Kokoloji testiyle kendinizi keşfetmeye hazır mısınız? Bu bölümde Emine, Emin ve Feyza'ya 'Kokoloji' kitabından sorular sorarak verdikleri cevaba göre bilinçaltlarında nelerin yattığını bulmaya çalışıyor.
Size insanlık için küçük ama bizler için büyük bir haberim var: Yeni Haller artık Youtube'da!Aşağıdaki link'ten Youtube sayfamıza gidebiliyor ve bu podcast'in video halini izleyebiliyorsunuz.Yeni Haller Youtube Sayfasıİlk bölümde Sokak Hayvanları Yasası'nı konuştuk. Tabii ki bölümlerin seslerini buraya yükleyeceğim ama Youtube'da Canlı Yayın, Aktüel Konular gibi daha güncel videolar da olacak. O yüzden Youtube'dan da takip etmek önemli!Siz Yeni Haller dinleyicilerinden ricam, Youtube sayfama abone olmanız, videoları beğenmeniz ve en ama en önemlisi arkadaşlarınıza da duyurmanız. Sosyal medyada paylaşın, Whatsapp gruplarına gönderin. Yeni Haller'in tanıtımını sizden iyi yapan yok! :))Ayrıca Yeni Haller'in bu yeni atılımına destek vermek için bizi aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerEray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Özür dilemekte zorlanır mısınız? Peki ya affetmekte? Üzgünüz, bu bölümün konusu biraz ağır! Emin, Emine ve Onur bir araya gelerek özür dilemek ve affetmek kavramları hakkında konuştular; her iki kavramın da zorluklarını, detaylarını ve hayatımızdaki gerekliliğini ele aldılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Günde ne kadar özür dilendiği üzerine yapılan araştırma: https://today.yougov.com/society/articles/45674-sorry-americans-apologize-something-out-of-control Transcript Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur ve Emine ablamla beraberiz. Emine abla öncelikle yeni mikrofonun hayırlı olsun. Emine: [0:36] Teşekkür ederim Emin. Emin: [0:39] Nasılsın? Emine: [0:40] İyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:42] Ben de iyiyim. İlk defa senin sesini bu kadar net ve pürüzsüz duyuyoruz. Emine: [0:46] Evet, aynen. Ben de onun için biraz mutluyum ve heyecanlıyım diyeyim. Emin: [0:51] Evet süper. Onur sen nasılsın? Onur: [0:53] İyiyim Emin teşekkür ederim. Aramıza dönmenin mutluluğunu yaşıyorum. Emin: [0:59] O kadar oldu mu ya? Onur: [1:01] O kadar olmuş gibi hissettiriyor diyeyim. Emin: [1:05] Duygulandık. Onur: [1:05] Evet. Emin: [1:06] Bursa'da da hava çok sıcak mı Onur? Onur: [1:08] Çok sıcak. Gerçekten çok sıcak. Ve beni şaşırtan olay aslında mevsimlerin artık takvimi takip etmesi. Haziran ayına girdiğimiz anda yaz geldi. Emin: [1:17] Evet çok planlı bir yaz girişi değil miydi? Emine: [1:20] Evet. Onur: [1:21] Çok böyle... Lojistiği stratejisi falan her şey ayarlanmış. Ve haziran ayına girdiğimiz anda böyle gökyüzünden o yaz mevsimi düştü gibi oldu. Emin: [1:29] Evet abi. Yağmur falan yağıyordu böyle... Bir anda sıcak hava dalgası. Onur: [1:34] Aynen. Evet. Emin: [1:35] Yani nefes aldığımda ciğerlerime sıcak hava dolduğunu hissediyorum. Emine: [1:39] Korkunç bir sıcak var. Emin: [1:40] Evet. Allah herkese kolaylık versin. Emine: [1:42] Amin. Onur: [1:42] Amin. Emin: [1:43] Evet bugünkü bölümümüz... Onur, sen buldun konusunu. Bahsetmek ister misin? Onur: [1:48] Tabii ki. Bugünkü bölümümüz daha çok özür dilemek üzerine olacak. Özür dilemenin incelikleri. İncelikleri demeyeyim de daha doğrusu özür dilemek kavramı hakkında. Affetmek kavramı hakkında. "İnsanları nasıl affederiz? Hangi konularda affetmeyiz?" gibi konuları ele alacağız bugün. Birazcık ağır bir konu gibi hissediyorum. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Sinema Kulübümüzün dokuzuncu buluşmasında Ters Yüz, Yukarı Bak gibi filmlere imza atan Disney Pixar ekibinin 2020 yılında gösterime giren filmi “Soul”u konuştuk.Orta okul müzik öğretmeni Joe Gardner, bir jazz piyanisti olmanın hayalini kuruyor. Tam bunu başardığı gün neşe içinde New York sokaklarında yürürken, açık bir rögar kapağından içeri düşüyor. Ancak burası, yaşam ve ölüm arasında farklı bir dünyaya açılıyor.Film Pixar'ın yaptığı diğer animasyonlar gibi sanki çocuklardan çok büyükler için yapılmış, hatta yönetmen bunu söyleşilerinde ifade ediyor, filmi özellikle 40'lı yaşların başındaki kişilere ithaf ediyorlar. Çünkü daha çok onlar hayatlarının bu evresinde yaşamlarını sorguluyorlar. Hayat ve Yaşam kelimelerinin anlamı üzerinde düşünmemiştim, Damla Ömür Tantekin'in bu Pazarki paylaşımında aydınlandım. "Hayat" dediğimiz bir süreyi, "yaşam" dediğimiz ise o süreyi nasıl kullandığımızı ifade ediyormuş.Film hayatın anlamı üzerinde düşündürüyor. Hayatın bir anlamı var mı, varsa ne? Anlamını bulan kişiler nasıl yaşıyor, bulamayanlar nasıl yaşıyorlar?Biz de film üzerine sohbetimizde her zaman olduğu gibi çok ilginç konuları öne çıkardık. Hata yapmaktan korkmanın, mükemmeliyetçiliğin bizi sıkıştırdığı noktaları, çokça ihmal ettiğimiz anı yaşamanın önemini, öz şefkat eksikliğimizi ve daha nicelerini. Tabii önce filmi izlemenizi öneriyorum, spoiler'lardan kaçınmak ve aynı frekansta buluşmak için.Bu toplantıda söz alıp görüşlerine yer verebildiğim üyelerimiz sırasıyla (02:08) Elif Burcu Yılmaz, (05:24) Meral Kuzu, (07:15) Nebiye Yılmaz, (09:45) Yasemin Parlak Demir, (12:32) Pınar Musaoğlu, (14:25) Fatih Yavuz, (17:03) Elif Burcu Yılmaz, (19:37) Yasemin Parlak Demir, (24:23) Mete Yurtsever, (25:53) Belgin Elmas-Yasemin Parlak Demir, (29:24) Nebiye Yılmaz ve (30:47) Özden KarakaşSupport the show
Siz hiç ejderha gördünüz mü? Tabii ki de görmediniz. Ancak neye benzediklerini çok iyi biliyorsunuz. Bu sisli ve efsanevi geçmişe sahip canavarlar kültürümüzde öyle bir yer edinmişler ki her köşe başında karşımıza çıkıyor; fantastik kurgu öğeleri olarak kabul edebileceğimiz niteliklere sahip birçok… Seslendiren: Leyla Nil Geçkin
Nasıl Olunur'un bu bölümdeki konuğu sanat pratiğini, 50 yıldan uzun süredir, göç, bellek, kültürel kimlikler, aidiyet gibi toplumsal meselelere odaklanarak sürdüren Gülsün Karamustafa.Gülsün Hanım ile bugünlere nasıl geldiğini, ailesini, sanatı için neden o konuları seçtiği, bugünlerde neler yaptığı gibi konularda konuşmayı çok istiyordum; konuştuk da... Ancak sohbete onun isteğiyle, şehirlerimizden, semtlerimizden, o şehirlerin belleğimize bıraktığı hatıralardan bahsederek başladık.Gülsün Hanım, Cihangir'in ilk apartmanlarından Bazlamacı Apartmanı'nda oturmaktadır. Geçmişe hakimdir ancak geçmişin bir gün ete kemiğe bürünüp karşısına çıkması onda bambaşka etkiler yaratır. Bir gün alışverişten dönerken apartmanlarını bambaşka bir bakışla izleyen bir çift görür. Grigoris Bazlamacı, apartmanlarını yaptıran, Olimpos Gazoz Fabrikası sahibi Nikoli Vaslamatzis (Bazlamacı)'nın oğludur. 6-7 Eylül olaylarının ardından gittiği Atina'dan yıllar yıllar sonra, çekinerek, korkarak eşinin ısrarıyla İstanbul'a gelir. Apartmanlarının durduğunu görmek onu mutlu eder. Onu evi, binaya davet eden Gülsün Karamustafa ile dostlukları ise ikisi için de çok şey değiştirir...Bu gibi hikayeler bize neler söyler?Gülsün Hanımla bunları, değişen şehirleri, www.herumutortakarar.com projesini, beni çok şaşırtan sürpriz bilgilerle dolu aile üyelerini, öğrencilik ve öğretmenlik yıllarını, sinemadan diskotek memurluğuna farklı alanlarda yaptığı işleri konuştuk. Tabii, koordinasyonunu İKSV'nin üstlendiği Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu'nda sergilenen "Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli" adlı yerleştirmesinin sohbetini yapmayı da ihmal etmedik. Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Çocukken hep büyüklerin her şeyi bildiğini düşünürdük. Artık biz de büyüdük, peki her şeyi biliyor muyuz? Bu bölümde Emin ve Onur ile artık yetişkin olduğumuz gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Yetişkin olmaya karşı tutumumuzu, ne kadar yetişkin gibi hissettiğimizi ve kendi büyüklerimize kıyasla nasıl bir yetişkinlik deneyimi yaşadığımızı ele alıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. İki haftalık aradan sonra tekrardan iki kişi podcast bölümlerimize devam ediyoruz. Nasılsın Onur? Onur: [0:38] Teşekkür ederim Emin. İyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:40] Ben de iyiyim. İki haftadır yoğunluğumuzdan ötürü beraber bölüm çekememiştik ama şimdi tekrardan kavuştuk. Onur: [0:48] Evet. Emin: [0:48] Evet, direkt konuya girelim istersen. Lafı çok uzatmadan. (Tabii.) Yetişkin olabildik mi? Emin: [0:52] Bugünün konu tavsiyesi senden geldi. Bu da "Yetişkin olabildik mi?". Bence çok güzel bir soru. Üzerine konuşacak çok fazla şey bulunabilir. (Evet.) Öncelikle şunu sormak istiyorum sana: Şu anda ikimiz de 30 yaşındayız diyelim, yuvarlak hesap. Küçükken 30 yaşında bir insan düşününce, hayal edince dünyanın en yaşlı insanı, sanki dünyanın bütün sırlarını çözmüş bir insan gibi hissettiriyordu. Sende de var mıydı benzer bir his? Onur: [1:23] Ya 30 yaşında bir insan benim için şeydi, kadimdi. Yani filmlerde olur ya böyle... Antik, mistik varlıklar. Benim için oydu 30 yaşındaki insan. Ve yani şimdi düşününce daha şeyler, onlardan daha büyükler mesela, 50-60 yaşındaki insanlar çok çok daha uzak görünüyordu bana. Yani o yüzden şu anda mesela kadim diye adlandırdığım yaşta olmak bana enteresan geliyor, bilmiyorum. Üzerine konuşalım. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bir süredir televizyon dizilerinde birbirinden farklı hayat tarzları ele alınıyor. Daha seküler yaşam biçimi olan ailelerle, muhafazakâr ailelerin karşılaştığı bu hikayeler toplumsal dinamiklerin parçası da olduğu için çok ilgi görüyor. Yayınlandığı televizyon kanalının reytingleri bir yana YouTube videoları da milyonlarca görüntüleme alıyor. Ancak kendi mahallesinin dizideki temsilini beğenmeyenlerin tepkisi de gecikmiyor. Kızılcık Şerbeti, Ömer gibi dizilerin yanına şimdi de Kızıl Goncalar dizisi eklendi. Tabii ilk bölüm yayınlanır yayınlanmaz tartışmalar da beraberinde geldi. Dizinin başrolünü Özgü Namal ve Özcan Deniz paylaşıyor. Eşi, çevresi ve kendisi bir tarikat mensubu olan Meryem ile babası 28 Şubat döneminde subay olan doktor Levent'in hikayelerini konu alıyor. Dizideki tarikat ve cemaat sahnelerini eleştiren bazı çevreler diziyi hedef aldı. RTÜK ceza verdi.
2014'te Şili'de olan depremlerle ilgili olarak ilk ilgi çeken nokta, 8.2 büyüklüğündeki bir depremin sadece 6 can almış olması (onların da 2 veya 3 tanesi kalp krizinden ötürü). Tabii ki can sayısı birbiriyle kıyaslanmaz; ancak yine de insan sorgulamadan edemiyor: Türkiye'deki 7.4 büyüklüğündeki deprem… Seslendiren: Selçuk Kandemir
Allah'a kul olmak ne güzel!.. Sadece O'nun karşısında eğilmek ne hoş!.. *Allah ile münasebetimize bakınca, bu karınca halimizle diyoruz ki: “Ne kadar bahtiyar insanlarız! Bu küçük halimizle O'nunla bir çeşit münasebet içindeyiz. Bunun lezzetine, halavetine, zevkine doyulmaz!” Kim bilir o meseleyi zirvede duyanlar daha neler duyuyordur neler! Çobanlar meseleyi böyle duyuyorsa, kim bilir sürü sahibi meseleyi nasıl duyuyordur! Tabii İnsanlığın İftihar Tablosu bu mevzuda her sözden vârestedir. O, duyuşu, hissedişi, ihsası ve ihtisaslarıyla adeta semâvîdir. O, belki bazı hususları melâike-i kirâmın bile duyamayacağı seviyede duyuyordu. Evet, O müstesna!.. *Bir de zılliyet planında Hakk'ın mükerrem ibâdı var. Onlar da bize göre müstesna insanlar. Ne var ki, hemen her seviyede insan, O'nun ile münasebeti açısından çok şey duyar, çok şey hisseder; böyle âvâre, sergerdân kimselerin durumunu nazar-ı itibara alınca, kendi bahtiyarlığına tebessümler yağdırır. “Oh be!.. Müslümanlık ne güzelmiş! İnsanlığın İftihar Tablosu'nun arkasında Allah deyip kemerbeste-i ubudiyet içinde ayakta durmak ne latifmiş! İki büklüm olup tevazuun birinci faslını eda etmek, Allah karşısında eğilmek ne zevkli bir şeymiş! Yüzünü yerlere sürmek ne derin haz kaynağıymış!..” der. Cenâb-ı Hak o zevki derinlemesine duymaya muvaffak eylesin! “O'nu bulan neyi kaybetmiş ve O'nu kaybeden neyi bulmuştur ki?” *İnsanın, küçük çapta, zıllıyet/gölge planında, çok küçük nispetler perspektifinde bile olsa, böyle bir mazhariyet ve zevk hemhemesi, demdemesi iradelerinize ait yönüyle hemheme, öbür taraftan, O'nun vâridâtına mazhariyeti itibarıyla demdeme içinde bulunması çok önemlidir. Bu açıdan da bu arada başımıza ne gelirse gelsin, onun yanında hafif kalır. *Madem O'nu bulduk, bir yönüyle artık bulacağımız bir şey yok ve kurtulduk!.. “Seni buldum ve kurtuldum!” diyebilirsiniz.“O'nu bulan neyi kaybetmiş ve O'nu kaybeden neyi bulmuştur ki?” demiyor mu Ataullah İskenderânî?!. Evet, O'nu bulan ne kaybetmiştir?!. O'nu kaybeden, yani kendi düşünce dünyasında kendini uzaklara atan, kendini O'nun yokluğuna, daha doğrusu O'nsuzluğa, “ene”sini “Hüve”sizliğe salan kimse ne bulmuştur ki?!. *Binaenaleyh, böyle cevheri bulmuş bir insan huzur, mutluluk, şâd ve hürrem olma gibi şeylere hiç gönül kaptırmaz. Bunlar, bakırcılar çarşısında bile elde edilebilecek şeylerdir; cevherlerin alış-verişinin yapıldığı, sarrafların bulunduğu yerde olan şeyler değildir. Bu itibarla da bazı şeylere katlanmalı!.. Ve katlananlar bu mülahaza ile katlanmışlardır. O katlanma işi de tarihî tekerrürler devr-i daimi içinde hiç eksik olmamıştır. Bu video 19/04/2015 tarihinde yayınlanan “Mukaddes Çile ve İmfak Kahramanları” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...