POPULARITY
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, yılın ilk enflasyon raporu sunumunda 2025 yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 21'den yüzde 24'e yükselttiklerini bildirildi. Ekonomist Oğuz Demir canlı yayında değerlendirdi.
İktidarda bir “iç cephe” edebiyatı sürüp gidiyor. “Dış cephede tehlikeler var, iç cepheyi sağlam tutmak gerekir” diyorlar. Her zaman olduğu gibi dedikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor. Dış cephede ABD ve İsrail tehdidinden bahsedip emperyalist ve Siyonist güçlere hizmet etmekten geri durmuyorlar. İncirlik üssünden vızır vızır kalkan Amerikan uçakları Siyonist soykırım makinesine cephane taşıyor. İskenderun'dan Azerbaycan petrolü Gazze'deki yangını harlamak üzere İsrail'e akıyor. Malatya Kürecik'teki NATO radarı İsrail'in gözü kulağı kalkanı… İsrail'e ticaret kesilmedi. İsrail'e kesilen faturaların adresi değişti sadece. Dış tehdit mi dediniz? Tehdit sınırın ötesinde değil içinde. 15 Temmuz'da TBMM'yi bombalayan uçaklar sınır dışından değil İncirlik'ten geldi unutma! Amerikan başkanı Trump, Rahip Brunson olayında Türkiye'yi füzelerle değil bir tivitle ve Amerikan dolarıyla vurdu. Dış tehditten bahsedenler ekonomiyi İngiliz Mehmet'e teslim etmiş, Merkez Bankası Başkanı İMF'nin direktifleriyle hareket ediyor. İç cephe dedikleri duvar sıvası değil de bu memlekette yaşayan insanlarsa eğer bu iktidar o cepheyi sağlamlaştırmak bir yana yıkıyor! Açlık sınırının altındaki asgari ücretle, ağır vergilerle ve zamlarla milletin emekçi çoğunluğunun belini kırıyorlar. Ülkenin bölünmez bütünlüğünden bahsediyorlar ama patronlar çoktan bağımsızlıklarını ilan etmiş, ne anayasa tanıyorlar ne hak ne de hukuk! Ülkenin Anayasası fabrikalarda, madenlerde, tersanelerde askıya alınmış durumda, sermayenin orman kanunları hüküm sürüyor. İşçiler köylüler hakkını aramaya kalktı mı polisi ve jandarmayı karşısında buluyor. Türkün Kürdü, Kürdün de Türkü sevmesi farzmış… Biz işçiler, emekçiler, yoksullar olarak birbirimizi severiz! Yeter ki siz aramıza nifak tohumları ekmeyin. Bizim sevgimiz lafta da kalmaz. Polonez'den MKB Rondo'ya, Perfetti'den Eker'e, As Plastik'ten Mersen'e grevlerde direnişlerde Türk ve Kürt iş aş hürriyet için birlikte direniyoruz. Edirne'den Batman'a Samsun'dan Diyarbakır'a 100 bin işçi Ankara'da birleştik, “zordayız geçinemiyoruz” diyerek haykırdık. Biz işçiler, emekçiler, yoksullar olarak birbirimizi seviyoruz! Ama siz sadece parayı ve patronları seviyorsunuz! Biz aynı gemide de değiliz, aynı cephede de değiliz. Sizin “iç cephe”yi sağlamlaştırmaktan anladığınız, milyonlarca işçinin ve emekçinin, zulme karşı sesini çıkarmadan susup sinmesidir. Emperyalistlere ve Siyonistlere yaptığınız hizmetlere gözlerini ve kulaklarını kapatması tepki göstermemesidir. Türk ve Kürt birlikteliğinden anladığınız Türk ve Kürt yoksullarının kârlarınız için fabrikalarda alın terini, savaşlarda kanını dökmesidir. Biliyoruz ki Türk ve Kürt yoksulları köleniz de fedainiz de olmayı reddettiğinde sevmek farzdır diyen aynı ağızlar, katli vaciptir fetvaları verecek. Kardeşlik edebiyatınıza da yalancı sevgi sözlerinize de kanmayacağız, vatan millet edebiyatıyla bizi birbirimize düşürmenize de izin vermeyeceğiz. İşçi sınıfının, emekçilerin yoksulların cephesi emperyalizme, Siyonizme, yerli/yabancı parababalarına ve sermayeye karşıdır. Bizim içeride cepheyi sağlamlaştırmaktan anladığımız Birleşik İşçi Cephesi'dir. Evet o cepheyi sağlamlaştırmamız lazım. Çünkü hâlâ dağınığız. Ankara'da Türk-İş'le 100 binler olup alanı doldurduk. Ama DİSK'le Hak-İş'le KESK'le, meslek odalarıyla, demokratik kitle örgütleriyle ayrı gayrı demeden yeniden 1990'lı yılların “Emek Platformu”nu inşa edersek milyonlar olabiliriz. Milyonları açlık sınırına mahkûm edip sermayeye ucuz işgücü olarak sunmak isteyenlere karşı fabrikalarda madenlerde direnişler grevler artıyor. İşçiler örgütlenerek kendi kaderlerini ellerine alıyor. Ayrı gayrı demeden Birleşik İşçi Cephesi'ni inşa etmeli, hiçbir mücadeleyi yalnız bırakmamalıyız. Her grevi her direnişi işgalciye karşı vatan toprağını savunur gibi savunmalıyız! Direniş ve grev dereleri birleşmeli, genel grev genel direnişle sömürünün bentlerini yıkan bir sele dönüşmeli! İş, aş, hürriyet için ileri!
Dün Merkez Bankası'nın yayımladığı yılın son Enflasyon Raporu'nu takip ettik. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan detaylı bir sunumla enflasyon görünümüne ilişkin değerlendirmeler yaptıktan sonra toplantı soru-cevap kısmı ile devam etti.
Ekonomistlerin hepsi, faiz indirimlerinin Şubat ayında başlayacağı konusunda hemfikir. Mesele, o zamana kadar dayanabilmek.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın ABD'deki Jackson Hole toplantılarına katılacak olması nedeniyle bu ayki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı hafta başında yapıldı. Salı günü açıklanan PPK kararına göre; politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı %50 seviyesinde sabit tutuldu. Bu ay için Merkez Bankası'nın bu toplantıda faiz indirebileceğini ifade edenler olsa da politika faizinin %50 seviyesinde sabit tutulması piyasadaki genel beklentilerle uyumlu bir karar. Zaten karar öncesindeki tüm anketlerde PPK'nın politika faizini bu ay sabit tutacağı yönünde bir fikir birliği vardı. Her ne kadar politika faizinde bir değişiklik olmayacağı konusunda fikir birliği olsa da karar metninde bu ay farklı sinyaller bekleyenler vardı. Yani PPK'nın önümüzdeki Eylül ayında bir faiz indirimi yapmak için son PPK metninde sinyal vermesinin muhtemel olduğuna yönelik bazı değerlendirmeler yapılmıştı. Ancak PPK üyeleri bir süre daha faiz indirimi yapılmasının önünü kapatacak şekilde bir metne imza atarak şimdilik faiz indirimi tartışmalarını kendilerince bitirmiş görünüyorlar. Örneğin bu aya kadarki PPK metinlerinde üçüncü paragrafın son cümlesi olan “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir.” ifadesi bu kez söz konusu paragrafın ilk cümlesine yerleştirilerek “kararlı duruş” konusuna daha fazla dikkat çekilmiş.
Gazeteci Erdal Sağlam, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın Londra'da yabancılara söylediği yılbaşı zam oranını anlattı. Ayrıca yavaşlayan ekonomiyi değerlendiren Sağlam, son günlerde siyasetin ana gündemi haline gelen Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararını ve Meclis'te gazeteci Ahmet Şık'a yapılan saldırıyı yorumladı. Türkiye'nin bir hikayesi olmadığına vurgu yaptı.
Yaşam yolculuğunda zaman zaman umutsuzluğun, çaresizliğin ve çıkış yolu bulamama durumunun vücut bulmuş hali. İnsanın içsel yolculuğa çıkmaya zorlandığı, yeniden değerlendirip farklı bir yol arayışının başlangıç noktası. Bazen bir kör düğüm, bazen sakin bir liman, bazen sessiz bir yansıma. Her ne kadar hayatımızın farklı zaman dilimlerinde karşımıza çıkan engelleri temsil etse de biraz durup düşünme, daha güçlü ve daha bilinçli adım atmanın da güçlü bir sembolüdür aslında çıkmaz sokak. Türkiye ekonomisinin çıkmaz sokağının adı da son yıllarda enflasyondan başkası değil. Gizemli bir labirent olduğu da oldu hayatımızda, zaman yolculuğunda kâşifin not defterindeki sır olduğu da. Yolunu bildiğimiz ama bir türlü sonunu getiremediğimiz bir yolculuk. Halk otobüsünde hedefi görüp de bir türlü varamamanın vermiş olduğu çaresizlik gibi bir şeydi bir bakıma. BEKLENTİLER İYİLEŞMEYİ BEKLİYOR Enflasyonla mücadelede bir süredir kararlılıkla uygulanan faiz oranlarının artırılmasına ve sıkılaştırıcı adımlara yönelik duruş sürüyor. Kısa vadede enflasyonu frenleme adına atılan adımlar orta ve uzun vadede reel piyasaların hareketliliğini yavaş yavaş kısıtlıyor. İmalat sanayi üretim hacminin daralma sinyalleri veriyor olması, iç ve dış sipariş öngörülerindeki karamsarlık, istihdam konusunda cesur adımlar yerine temkinli bekleyiş reel kesim üzerindeki baskıyı artırıyor. Faiz çıkmazına yakalanan konut sektöründe reel olarak gerileyen satış fiyatlarına rağmen artan maliyet baskısı, enerji fiyatlarının seyrine dair risklerin her an canlı olması, gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimlerine dair temkinli tutumları, iç talebin hızını kesmesine rağmen dirençli duruşu, hizmet fiyatlarındaki katılık uygulanan politikanın vatandaş nezdinde de havayı olumluya çevirmesine engel olmuşa benziyor. Merkez bankasının sektörel enflasyon raporu da bu durumu doğruluyor. Temmuz ayı sektörel enflasyon beklentisine göre hane halkının 12 ay sonraki beklentisinin % 72 olması merkez bankasının sesinin vatandaşa ulaşamadığını gösteriyor. Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hane halkı oranı bir önceki aya göre 4,2 puan azalarak yüzde 29,3 seviyesinde gerçekleşmiş olması da sessiz çığlığın yansıması olarak dikkat çekiyor. Israrla beklenti unsurunun göz ardı edilip maliyet unsurunun tolere edilebilir olduğu yanılgısı ile talebe yüklenen mevcut ekonomik yaklaşımın sonunda, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Reuters'a hane halkı karamsar diyorsa bu karamsarlığı giderici politik argümanları devreye sokma zamanı geçiyor. Elbette mevsimsel geçişe rağmen gıda fiyatları tarafında beklediği esnekliği göremeyen hane halkı çekimser kalmayı sürdürecek. Günün sonunda muhtelif fiyatlarla karşılaştığı meyve sebzeden süt ürünlerine, kahvaltılıktan et balık tavuğa, çıkmaz sokağın çıkışını aramayı sürdüren tüketici karamsarlık rüzgarının tersine dönüşü için sabırsızlıkla bekliyor. Merkez bankasının aylık enflasyon hedefinde sürdürülebilir eşiği yakalaması ikna sürecinin başlangıç noktasını temsil edebilir. Bunun için de vergilerin ve ücretlerin etkin olduğu Temmuz ayı, eğitim ve ulaştırma masraflarının yoğun olduğu Eylül ayı enflasyon oranlarını öngörülenin sınırında yakalamak beklentilere yön vermek adına etkili olabilir. İSTER YAPISAL REFORM İSTER STRATEJİK DÖNÜŞÜM ADINI SEN KOY
Bir süreden bu yana devam eden ve enflasyonu düşürmek amacı ile uygulanan sıkılaştırma programının finansal göstergeler üzerindeki olumlu etkisi sevindirici sonuçlar üretmeye devam ederken, reel sektör tarafındaki bazı gelişmelerden gelen uyarı sinyallerinin frekansı artıyor. Geçtiğimiz günlerdeki yazılarımda sıkça vurguladığım üzere sanayi üretimi tarafında yavaşlama belirginleşirken kapasite kullanım oranı da her geçen ay düşüyor. Örneğin son veriye göre kapasite kullanım oranı Temmuz ayında da 0,3 puan geriledi. Diğer yandan Merkez Bankası'nın her ay düzenli olarak yaptığı İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) sonuçlarına göre; Temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış RKGE, 1,8 puan daha azalarak 98,7 seviyesine geriledi. Endeksin 100'ün Ankete katılan ve imalat sanayinde faaliyet gösteren 1778 işletmenin verdiği yanıtların sonuçlarına göre; Son üç ayda üretim hacmi hem aylık bazda hem de geçen yılın aynı ayına göre azalmış. Son üç ayın ve mevcut dönemin toplam sipariş miktarlarındaki düşüş sürerken gelecek üç ayda da siparişlerin düşeceği öngörülüyor. Aynı durum iç piyasadaki siparişler için de geçerli. Mevcut toplam siparişler mevsim normallerinin altında seyrediyor. Katılımcılar ihracat sipariş miktarının da son üç aydır düştüğünü ve gelecek üç ayda da düşüşün devam edeceğini belirtiyor. Gelecek üç aylık dönemde toplam istihdamın da düşeceği öngörülüyor. İşletmeler içinde bulundukları sektördeki genel gidişat konusunda da ağırlıklı olarak kötümserler. Ekonomideki ve iç talepteki yavaşlama her ne kadar dezenflasyona destek veriyor olsa da reel sektörün içinde bulunduğu durumu da yakından takip etmek gerekiyor. Reel sektörde kalıcı hasar bırakma riski olan kredi kısıtlamalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Elbette şu aşamada prematüre bir faiz indirimi süreci konusuna piyasaların hazır olmadığını biliyoruz. Öte yandan her ne kadar Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay “henüz gündemimizde yok” demiş olsa da yılın son çeyreği için faiz indirimlerinin başlayabileceği konusunda yabancı yatırımcılar da dahil olmak üzere yavaş yavaş bir fikir birliği oluşuyor. Ancak faiz indirimleri başlayana kadar mutlaka başta KOBİ'leri desteklemek üzere, TL kredilerdeki aylık %2'lik büyüme sınırının gözden geçirilerek bankaların elinin rahatlatılması gerektiğini düşünüyorum.
Cuma sabahları TVNET Ekonomi Şefi Semra Karabaş Hanımefendinin “Parapolitik” programına katılıyoruz. Adı üstünde, para ve politika konuşuluyor. Dünkü yayında Semra Hanım sordu: “Merkez Bankamızın iletişimini nasıl buluyorsunuz?” Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi'nden Dr. Ceyhun Çiçekçi ile hemfikirdik: “Standart hareketler konusunda Merkez Bankası Başkanı da Hazine ve Maliye Bakanı da gayet başarılı…” Ancak bizim yazıları takip edenler bilir; iletişim aksiyonlarını biraz da buz pateni, jimnastik ve pek çok dans yarışmasındaki puanlama sistemiyle değerlendirmenin doğru olduğunu düşünürüz. Yani; teknik (standart) hareketler ile artistik hareketler eksenlerinde… Standart hareketler, tabii ki gerekli ve işin ‘olmazsa olmazı'… Ancak şampiyon olmaya yetmiyorlar… İletişimin özü olan ‘ikna ve değişim' sürecinde ancak ‘yeterli' olan sağlandığı takdirde hedefe ulaşılır. Yeterliliği sağlayacak olan da artistik hareketlerdir; standart hareketler değil… Türkiye'deki pandemi gibi, deprem gibi beklenmedik etkenler sonunda yaşanan kritik durumlarda iletişim konusunda geçerli olan kavramlardan biri, biraz da “total war”dan (topyekûn savaş) türetilen, “total communication” yaklaşımdır. Terimin klasik kullanımından farklı olarak burada önerilen şudur: -Türkiye ekonomisi örneğinde- bütün bakanların, bürokratların OVP ve enflasyonla mücadeleyi eksene oturtarak, emekli ve memur maaşlarından asgari ücrete, gıda fiyatlarına ve makro düzeydeki başarıların reel sektöre nasıl adapte olacağına kadar ortak mesaj ve ifade biçimleriyle yönetecekleri, hedefi, yöntemi belli stratejik iletişim çalışmalarıdır. Bu da sadece standart hareketlerle başarılamaz. 2006-2014 arasında ABD Merkez Bankası (Federal Reserv - Fed) başkanlığı yapan Ben Bernanke'nin 2015 yılında yayınlanmış bir blog yazısının (https://shorturl.at/naNFv) giriş cümlesi şöyle: “Fed'de çalışırken, para politikasının yüzde 98'inin konuşma, yüzde 2'sinin eylem olduğunu gözlemledim.” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yıllık cari açığın Mayıs'ta 25,2 milyar dolarla Haziran 2022'den sonraki en düşük seviyesine gerilediğini ifade etti. Yılın ilk 5 ayında portföy girişinin 19,1 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Şimşek, “Bankacılık ve reel sektörün uzun dönem dış borç çevirme oranları, geçen sene Ocak-Mayıs dönemindeki yüzde 97 ve yüzde 73 seviyesinden bu yılın aynı döneminde sırasıyla yüzde 160 ve yüzde 123'e yükseldi” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı, cari açığın millî gelire oranının ikinci çeyrekte yüzde 2,5'in altına gerilemesini beklediklerini belirtti.
Günaydın! Cuma sabahından herkese merhaba. Medyascope'un podcast'i Güne Başlarken'de günün öne çıkan haberlerine birlikte bakalım. - Sinan Ateş duruşmasında dün yaşananlar - CHP'de 394 kişi için disiplin süreci - Ümit Özdağ'ın CHP bayrakları önünde yaptığı bozkurt işareti - Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'dan faiz indirimi beklentilerine cevabı - Santa Maria Kilisesi'ndeki silahlı saldırı için yürütülen soruşturma tamamlandı
Toplumları ayakta tutan, yaşayan ve yaşatan yegâne kaynak, toplumların şeriatlarıdır. Bu şeriatlar din kökenli de olabilir, seküler, dindışı kökenli de. Hukuk sistemi, toplumların şeriatının ete kemiğe büründürülmüş ince elenerek sık dokunarak geliştirilmiş, tarihî tecrübeyle adım adım inşa edilmiş işleyiş mekanizmasıdır. Hukuk, toplumun ruhunu, değerlerini ve geçmişten geleceğe çileyle biriktirdiği, hem karakterini hem de kaderini şekillendiren varolma iradesini eksene alarak varolur ve anlam kazanır. Toplumun ruhu, değerleri ve tarihî tecrübesi ile irtibatı olmayan bir hukuk sistemi, hem o topluma hiçbir şey kazandırmaz hem de daha da kötüsü o toplumun altını oymaktan başka bir işe yaramaz. Özetle, bir toplumun hukuk sistemi, o toplumun şeriatı'dır: O toplumu vareden ruh, değerler manzumesi ve ilkeler bütünü. TÜRKİYE'DEKİ HUKUK SİSTEMİ: VESAYETÇİ BÜROKRATİK OLİGARŞİ Türkiye'deki vesayet rejiminin dayandığı bürokratik oligarşi sistemini ayakta tutan güç, bu topluma dışarıdan ve tepeden Jakoben yöntemlerle dayatılan ithal seküler hukuk sistemidir. İthal seküler hukuk sisteminin temel hedefi, İslâm'dan arındırılmış bir devlet / siyaset sistemi ve İslâm'dan uzaklaştırmış bir toplum biçimi icat etmekti'r. Başka bir ifadeyle, Türkiye'deki hukuk sistemi, toplumun ruhunu, değerlerini ve tarihî varoluş iradesini ve ilkelerini eksene almaz. Aksine, toplumun ruhunu, değerlerini ve tarihî varoluş iradesini ve ilkelerini oluşturan yegâne kaynağımızı, İslâm'ı normal şartlarda devre dışı bırakma, anormal şartlarda yani askerî darbe ortamlarında ise yıkma, yok etme kaygısını eksene alır. Dikkatinizi çekerim: Türkiye Cumhuriyeti, 1928 yılına kadar İslâmî bir hukuk sistemi ile meşruiyetini tesis etmeye çalışmış, 1928 yılından itibaren ise tam tersi bir istikamete kayarak Türk devletinin ve toplumunun kaderi, İslâm'ı devre dışı bırakan bir yöne ve yörüngeye oturan bütünüyle Batı'dan ithal seküler bir seküler hukuk sistemi tarafından belirlenmiştir. Seküler devletin ve seküler toplum inşası çabasının kaynağı vesayet rejimi bürokratik oligarşi olarak adlandırdığımız işte bu ithal seküler hukuk sistemidir. Devleti kuran şey, siyasî rejim değil, siyasî rejimi de kuran seküler hukuk sistemidir. Hukukunu kaybeden bir toplum, ruhunu, değerlerini ve varolma iradesini de kaybeder; ruhu, değerleri ve varolma iradesine dayanarak geliştirilen, dolayısıyla ruhunu, değerlerini yaşatan ve varolma iradesini diri tutan devletini de. HUKUK DARBESİ İLE Mİ KARŞI KAŞIYAYIZ? Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı'nın Merkez Bankası Başkanı'nı görevden alma ve üniversitelere rektör atama yetkileri olmadığına hükmetti! Çok tehlikeli bir karar bu! Milletin iradesinin ithal bir zihniyet tarafından nasıl ipotek altına alındığını göstermesi bakımından son derece tedirgin edici ve çokça tartışılacak bir karar! Nedir bu? Hukuk darbesi mi?
Ekonomist Haluk Bürümcekçi ile Merkez Bankası'nın Enflasyon Raporu sunumunu, Merkez Bankası'nın değişen enflasyon tahminlerini, faiz beklentilerini ve büyüme senaryolarını değerlendirdi. Bürümcekçi, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın verdiği mesajları ayrıntılı olarak masaya yatırdı. İyi dinlemeler...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Siyasette yumuşama” olarak tanımladığı süreci “siyasette normalleşme” olarak değerlendirdi. Kayda Değer'de Gamze Elvan konukları Sezin Öney ve Artı Gerçek yazarı Ali Duran Topuz'a hem Erdoğan - Özel görüşmesini hem de siyasette “yumuşama” - “normalleşme” tartışmalarını sordu. Yılın ikinci enflasyon raporu toplantısında konuşan MB Başkanı Fatih Karahan, “2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 38'e güncelledik. 2025 ve 2026 tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduk. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5'te istikrar kazanmasını hedefliyoruz” dedi. Medyascope Haber Müdürü Yardımcısı Özgecan Özgenç, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'a sorduğu asgari ücret sorusunu ve Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini aktardı.
Hafta başında şubat ayına ilişkin enflasyon rakamları TÜİK tarafından açıklandı. Piyasadaki genel beklenti aylık enflasyonun %4 civarında gerçekleşeceği yönündeydi. Ancak enflasyon beklenti üstü geldi. TÜİK verilerine göre TÜFE'deki değişim 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %4,53, bir önceki yılın Aralık ayına göre %11,54 ve bir önceki yılın aynı ayına göre %67,07 oldu. Hal böyle olunca da gözler Merkez Bankası'na çevrildi. Bildiğiniz üzere Merkez Bankası'nın cari yıl sonu enflasyon tahmini %36. Şubat ayındaki Enflasyon Raporu toplantısında %36'lık yıl sonu tahmininin gerçekçi olup olmadığına ilişkin de bir tartışma yaşanmıştı. Bu noktada Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, bir merkez bankasının enflasyon tahmininde iddialı olması gerektiğini ifade ederek, %36'lık ara hedefi savunmuştu. Ancak şubat ayı enflasyonunun beklentilerin daha da bozulmasına neden olduğunu gözlemliyoruz. Son Piyasa Katılımcıları Anketi'nde yıl sonu enflasyon tahmininde neredeyse bir puanlık yukarı yönlü güncelleme gerçekleşmişti. Görünen o ki şubat ayı verisiyle beraber bir sonraki Piyasa Katılımcıları Anketi'nde de enflasyon tahmininin yukarı yönlü güncellenmesi şaşırtıcı olmayacak. Bu gelişmeler ışığında mayıs ayındaki yılın ikinci Enflasyon Raporu'nda cari yıl sonu enflasyon tahmininin yukarı yönünü güncelleneceğini düşünebiliriz. Bu durum hem Merkez Bankası'nın itibarı hem de ara hedefin piyasa beklentileriyle uyumu açısından son derece önemli olacaktır. Bu haftanın bir diğer önemli konusu Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in bir televizyon kanalına verdiği mülakattı. Bu mülakatta Mehmet Şimşek ağırlıklı olarak seçim sonrası dönemde yabancı sermaye girişinin artacağına işaret etti. Ayrıca döviz kuru tarafındaki gelişmelerin de piyasa beklentileri gibi olmayacağının da altını çizdi. Zira halihazırda piyasada seçim sonrasında kurda çok sert artışlar olacağına yönelik bir algı var. Şimşek, bu algının doğru olmadığını ve atılacak adımlarla kurdaki artış oranının enflasyondaki artış oranının altında kalmaya devam edeceğini belirtti. Elbette son birkaç gündür kurda yaşanan hızlı artışı da göz ardı etmemek gerekiyor. Ancak hem enflasyondaki gelişmeler hem de yabancı sermaye girişinin gecikmesi Merkez Bankası'nın ilave bir faiz artışı yapıp yapmayacağı tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Pazartesi günü bir rapor yayınlayan JP Morgan TCMB'nin Nisan ayında faizi 500 baz artışla %50'ye yükseltmesini beklediğini ifade etti. Bu konuda Merkez Bankası ise farklı düşünüyor. Merkez Bankası son dönemde yaptığı yazılı ve sözlü yönlendirmede parasal sıkılaştırmanın yeterli olduğuna yönelik mesajlar veriyor. Ama görünen o ki bu mesajlar “şimdilik” böyle… Her ne kadar mevcut durumda Merkez Bankası politika faizinin yeterli olduğunu ifade etse de son dönemdeki enflasyon gelişmeleri, kurdaki artış hızı ve beklentiler kanalından gelen baskı Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemde ilave faiz artışlarını gündeme alabileceğine işaret ediyor.
Bugün Merkez Bankası'nın Yeni Başkanı Fatih Karahan başkanlığındaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının kararı açıklanacak. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz ay Hafize Gaye Erkan görevden alınmış yerine başkan yardımcısı olan Fatih Karahan atanmıştı. Zannedilenin aksine bu değişiklik piyasalar tarafından olumlu algılanmış ve beklentiler yeni başkanın daha şahin para politikası yapacağı şeklinde oluşmaya başlamıştı. Başkan değişikliğinin hemen sonrasında düzenlenen yılın ilk Enflasyon Raporu toplantısında yeni başkan başarılı bir sınav vererek önemli sözlü yönlendirmelerde bulunmuştu. Enflasyon Raporu toplantısındaki açıklamalar ve soru-cevap kısmındaki yönlendirmelere göre bugünkü PPK'da bir faiz değişikliği beklenmiyor. Bu bakımdan bugün PPK'nın politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %45'te sabit tutacağını öngörüyoruz. Elbette PPK metni çok önemli olacak. Metinde önemli değişiklikler yapılmasını ve yeni başkanın tutumunun metne yansıtılmasını bekleriz. Buradaki en önemli mesajın enflasyon beklentilerinde bozulma olması halinde politika faizi artışı yapılacağına ilişkin güçlü bir mesaj olduğunu değerlendirebiliriz. Peki enflasyon beklentilerinde son durum ne? Her ne kadar Enflasyon Raporu toplantısında Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay yılsonu enflasyon tahminini yukarı yönlü güncellemek için bir neden olmadığını söylemiş olsa da yine Banka'nın son gerçekleştirdiği Piyasa Katılımcıları Anketi'nde cari yıl sonu enflasyon beklentisinin %42,04'ten %42,96'ya yükseldiğini belirtmekte fayda var. Bu durum benim de bir süreden bu yana gündemde tutmaya çalıştığım üzere enflasyon beklentilerinin çıpalanmasında güçlük çekildiğinin önemli bir göstergesi. Bu konunun yıl boyunca gündemde olacağını ve nihayet 9 Mayıs'taki yılın II. Enflasyon Raporu'nda bir güncelleme gelebileceğini şimdiden not etmekte fayda var. Bunun birkaç nedeni var. İlki Merkez Bankası'nın tahminlerinin gerçekçi olması gerektiği. Elbette Merkez Bankası enflasyonla mücadele sürecinde beklentileri çıpalamak için piyasa beklentilerine görece olarak iddialı bir ara hedef belirleyebilir. Ancak bir merkez bankasının esas iddialı olması gereken konu hedeflerinin gerçekçi olmasıdır. Bir diğer neden döviz kuru geçişkenliğinin halen çok yüksek seviyede olması. Yani kurdaki artış enflasyona çok ciddi şekilde etki etmeye devam ediyor.
Merkez Bankası Başkanı düzenlediği basın toplantısında bu yılş içinde faiz artışı veya azaltılmasına kapıyı açık bıraktı.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın istifasının yankıları süremeye devam ediyor. İstifa ekonomi yönetimi ve piyasalar için ne anlama geliyor? Önümüzdeki günlerde bizi ne bekliyor? Yeni başkan Fatih Karahan ismi nasıl karşılandı? Ekonomist Emrah Lafçı dün geceden beri yaşanan Merkez Bankası depremini mercek altına alıyor! İyi dinlemeler...
Ekonominin geçen haftaki gündemi Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın istifası idi. İstifanın derin sonuçları olmayacak ancak kurumsallık bir yara daha aldı. Görev süresi 4 yıl olduğu halde Murat Uysal 16 ay, Naci Ağbal 4 ay, Şahap Kavcıoğlu 27 ay görevde kalabilmişti. Erkan'ın başkanlığı 8 ay sürdü. Görev süreleri kanunla dahi belirlenmiş olsa hiçbir kurumun hükmü yok. Merkez Bankası başkanlığındaki değişimi ve bu değişikliğin ardından piyasaların durumunu İbrahim Ekinci anlatıyor.
Merkez Bankası Başkanı Salı günü faiz kararının açıklanması ardından basının karşısına çıkıp soruları yanıtlayacak.
Çerçeve'nin yeni bölümündeAybike Boyacıoğlu ve İlkan Dalkuç, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın görevden affını istemesi ve İzmir'de öldürülen taksici Oğur Erge'yi konuşuyorlar.
Türkiye'den ve dünyadan gelişmeler Çalar Saat Hafta Sonu'nda! Hafta içi meydana gelen tüm olayları özetleyen ve canlı bağlantılarla süslenen "Çalar Saat Hafta Sonu" Her Cumartesi ve Pazar 08.30'da FOX'ta! Bizi sosyal medyadan takip edin: Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/ Podcast: https://anchor.fm/fox-haber
Ömer Rıfat Gencal ve Kerim Rota Pusula'nın bu haftaki bölümde Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan hakkındaki iddiaları, Türkiye'nin bütçe açık verilerinin ne anlama geldiğini, Merkez Bankası'nın PPK toplantısında ne karar alması gerektiğini ve küresel piyasaları değerlendirdi.İyi dinlemeler...
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'la ilgili ilk tartışma bir gazete röportajıyla başlamıştı. Son tartışma ise işten çıkarılan bir çalışanın, “Beni babası işten çıkardı, babası genel müdür yardımcılarına bile talimat veriyor” iddiası ile başladı. Arkasından birçok iddia gündeme getirildi. Bunlar aynı minval iddialardı. Babasına oda tahsis edildiği, banka sosyal tesislerinin ailesine tahsis edildiği, çalışanların annesi ve babasına hizmet verdiği gibi… Fakat bu gibi iddiaların ötesinde iki önemli iddia daha ortaya atıldı. Gazeteci Erdal Sağlam dile getirdi ilk: Erkan, yatırımcı sunumu için gittiği ABD'den 18 gündür dönmedi Erdoğan, Erkan'dan rahatsız, seçimler sonrası görevden alınabilir. Birincisi çok manidar. Çok da görülmüş şey değil. Bir açıklama da getirilmedi. 18 gündür ne yapılıyor? İkincisi ise iddia, söylenti. Ama aslı olabilecek bir söylenti olduğu için tartışması oldu. Erdoğan, özellikle de program sonuçlarından memnun kalmazsa, yerel seçimleri atlattıktan sonra böyle bir görevden alma ile yine hem başarısızlıkların kendisine (“Ekonominin sorumlusu benim ben…” dediği halde ve gerçekten de öyle olduğu halde) yapışmasını önler hem de “daha iyisi geliyor, geldi” havasıyla süreci de umudu da yenilemiş olur. Ancak ne olursa olsun… Burada konu kapansın ve başka da bir gelişme olmasın… MB Başkanı Erkan yıprandı. Hakkında, bir hazımsızlık, bir olmamışlık hissi yarattı. “Yaptı, etti” denilenlerin herhangi bir AKP'li bürokratın yapıp ettiklerinden farklı olduğunu düşünmüyorum ama sorun şu ki, kendisinden beklenmiyordu. MB Başkanlığı gibi bir göreve, “kurtarıcı ekibin kilit iki isminden biri” olarak gelmiş, atama az çok liyakatli kabul edilmişti. Hayal kırıklığının nedeni bu ve uyguladıkları programın itibarı bakımından da sonuç doğuracak nitelikte. Fakat bizi asıl ilgilendiren tarafı şu: Eğer bir istifa, bir görevden alma gerçekleşirse, bu benim pek de sevmediğim tabirle, “piyasada” bir dalgalanmaya yol açabilir. Diyelim kuru, enflasyonu biraz hareketlendirebilir. Çünkü olayın bir de anlaşıldığı kadarıyla içeriye, banka içine uzanan bir boyutu bulunuyor. Kulis haberlerine göre başkan yardımcıları arasında da hoşnutsuzluklar var çünkü. Bunu önümüzdeki döneme ilişkin bir risk olarak akılda tutmak gerekir.
Ekonomist Murat Sağman ile Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile ilgili ortaya atılan iddiaları ve bundan sonra yaşanabilecekleri konuştuk. İyi dinlemeler...
Gazeteci Erdal Sağlam, ekonomideki son gelişmeleri anlatıyor. Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan hakkındaki iddiaları kapsamlı bir şekilde değerlendiren Sağlam, Ankara'da perde arkasında nelerin konuşulduğunu ve bundan hangi gelişmelerin yaşabileceğini anlattı. Sağlam ayrıca hafta boyunca açıklanan veriler üzerinden ekonomideki gidişatı masaya yatırdı. İyi dinlemeler...
Stratejist Güzem Yılmaz Ertem, bu hafta Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan hakkin çıkan iddiaları ve bu iddiaların olası sonuçlarını masaya yatırdı. İyi dinlemeler...
Gazeteci Erdal Sağlam, ekonomideki son gelişmeleri anlatıyor. Ekonomideki son haberlerin kötü olduğuna dikkat çeken Sağlam, para politikasında atılan adımların istenen sonuçları yaratma konusunda yetersiz kalacağını söyledi. Bu çerçevede, Merkez Bankası'nın bir sonraki PPK toplantısında faiz artışı geleceğini belirtti. Sağlam, Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın New York temaslarını da masaya yatırdı. Sağlam, yabancı yatırımcıların Erkan'a sordukları sorularla mevcut ekonomi politikalarının devamı konusunda ikna olmadıklarının sinyallerini verdiklerini belirtti. İyi dinlemeler...
Meltem Suat ve Cem Özen, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın açıklamalarını ve Milli Eğitim ve orduda tarikatların yerini tartışıyor.
#atillayeşilada #faiz #ekonomiEkonomist Atilla Yeşilada, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'a sahip çıktı. Eleştirileri haksız olduğunu söyleyen Yeşilada, Erkan'ın mevcut siyasi koşullarda yapılabilecekleri yaptığını söyledi. Ayrıca, borsadaki düşüşün nedenlerini de anlattı. Borsa, konut ve arabada oluşan finansal balonların tek tek patladığını belirtti.İyi dinlemeler...
Adem Yavuz Arslan, gündemi A'dan Z'ye programında değerlendiriyor. 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası başladı. Muhalefet yüzyılın yolsuzluk soruşturmasının 10. Yıldönümünde neden sessiz? Yolsuzluğun hesabını bile soramayan muhalefete halk neden oy versin? Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 17 Aralık'ın yolsuzluk soruşturması olduğunu bilmiyor mu? AİHM, 1.000 başvurucunun başvurusunu topluca AKP hükümetine sordu… Yalçınkaya Kararı'na direnme şansı var mı? Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkal, hayat pahalılığından yakınıp annesinin yanına taşınmış. Çamlıca sırtlarında Şehrizar Konakları için Erdoğan'a başvurabilir! AKP'li Özlem Zengin ‘En nefret edilen insan' ödülü için mi yarışıyor? Erdoğan TOGG, Orban at hediye etti; Ziyaretin kodları… BTK, VPN'leri de sansürledi.. Gazze'nin sesini duyan yok…
#faiz #enflasyon #tcmb Ekonomist Haluk Bürümcekçi ile Not Defteri'nin bu bölümünde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ve Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın piyasaya verdiği mesajları, Türkiye'nin büyüme verilerini, rezervlerdeki seyri ve Kasım ayı enflasyon beklentilerini konuştuk.İyi dinlemeler...
Not Defteri'nin yeni bölümünde ekonomist Haluk Bürümcekçi ekonomideki gelişmeleri yorumlamaya devam ediyor. Fed'in faiz kararını ve küresel piyasalara etkilerini değerlendiren Bürümcekçi aynı zamanda Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın bugün yaptığı enflasyon raporu sunumunu ve zorunlu karşılık kararını yorumladı.İyi dinlemeler...#ekonomi #faiz #enflasyon #fed
Ekonomist Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, ABD tahvil piyasalarında başlayan ve küresel piyasaları etkileyen dalgalanmayı, Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın açıklamalarını ve ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.İyi dinlemeler...
Stratejist Güzem Yılmaz Ertem, Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın bugün sunduğu enflasyon raporunu, raporun detaylarını ve Erkan'ın verdiği mesajları değerlendirdi. Bu enflasyon raporundan hareketle enflasyon, faiz ve kurun kısa ve orta vadede nereye gideceğini yorumladı.İyi seyirler...#faiz #ekonomi #dolar #enflasyon #tcmb
Gastronomi tatili, uzay tatili, pavyon tatili, yazlıkçılık ve yeni Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın tartışıldığı bu bölümde Çağla ve Caner bir adet sucuklu tostu kameraların önünde gömüyor.Bölüm konuğu Fazla Merak'ın kadrolu uzman yorumcusu Deniz Altuner
Başkan, enflasyon yükselirken, işçilerin yakın zamanda maaş zammı beklememeleri için uyardı.
Merkez Bankası'nın görevi nedir? Merkez Bankası'nın bağımsızlığından ne anlamalıyız? Merkez Bankası'nın görevini yerine getirebilmesi için bağımsız olması neden önemlidir? Merkez Bankası'nın faiz düşürüp büyümeyi canlandırma hamlesi hangi açılardan yanlış bir politikadır ve nasıl enflasyona sebep olmaktadır? Merkez Bankası bağımsızlığı tartışmasına küresel olarak bakıldığında nasıl bir tablo ile karşılaşılır? Türkiye yakın tarihine bakıldığında Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ile enflasyon arasındaki ilişki nasıl değerlendirilir? Gülçin Karabağ'ın sorularını yanıtlayan Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (IstanPol) için kaleme aldığı “Merkez Bankası Bağımsızlığı ve Türkiye Tecrübesi” başlıklı politika notunda ön plana çıkanları aktardı.
Editör: Sahra Atila Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, sekiz ay sonra politika faizini 100 baz puan indirdi. Böylece politika faizi yüzde 14'ten yüzde 13'e çekildi. Merkez Bankasının faiz kararının ardından dolar ve euro yükselmeye başladı. İYİ Parti, İstanbul'da düzenlediği etkinlikle “Ekonomik İstikrar ve Kapsayıcı Büyüme İçin Eylem Planı” programını açıkladı. Dün İstanbul-Esenyurt'ta İYİ Parti karavanına 20-25 kişilik bir grup tarafından saldırı düzenlenmesinin ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de bugün Esenyurt'a gitti. Saldırganlara seslenen Akşener, “Ben buradayım, buyurun” dedi. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Rusya-Ukrayna savaşının 176. gününde Ukrayna'nın Lviv kentine gitti. Erdoğan'ın bu ziyareti, savaşın başladığı 24 Şubat'tan bu yana Ukrayna'ya düzenlediği ilk ziyaret olma niteliği taşıyor. Güne Bakış'ta bu akşam eski Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Bülent Gültekin, Medya Günlüğü yazarı ve Rusya uzmanı Aydın Sezer ve Medyascope muhabiri Ali Macit gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3pshpDw
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun iş örgütleriyle tartışması ne anlama geliyor? Uygulanan para politikasından beklenen nedir? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temmuz ayı enflasyon verilerini açıkladı. TÜİK'e göre enflasyon temmuz ayında TÜFE'de yüzde 2,37 arttı. Yıllık enflasyon yüzde 79,60'a yükseldi. Akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) yıllık enflasyonun yüzde 176 olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Haluk Levent ve Prof. Dr. Öner Günçavdı, ekonomide son gelişmeleri Ağır Ekonomi'de yorumladı. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3zsc18k
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu 3. Enflasyon Bilgilendirme Toplantısı için gazeteciler karşısındaydı. Bu bölümde Kavcıoğlu'nun açıklamalarına, Merkez Bankası'nın son bir yılına ve Türkiye'yi bekleyen zorlu kış aylarına ışık tutuyoruz.----------------------------------------------------Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell hakkında daha detaylı bilgi almak ve tt100 kodu ile %20 indirimden faydalanmak için tıklayın.----------------------------------------------------See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Enflasyon için Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu'ndan pişkin açıklama
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), temmuz ayı ekonomik güven endeksini açıkladı. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu da üçüncü enflasyon raporuna dair detayları paylaştı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası – FED, temmuz ayı toplantısının ardından merakla beklenen faiz kararını açıkladı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Medyascope yayınında Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtladı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün Ağrı'da. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nca düzenlenen “Anlat İstanbul” programının sonuçlarının açıklandığı toplantıya katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) restorasyonunu tamamladığı Seyyid-i Velayet ve Asude Hanım türbelerinin açılış töreni yapıldı. Açılış törenine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. Aralarında Barış Akademisyenleri'nin de bulunduğu işlerine son verilen İBB çalışanları, Saraçhane'deki İBB binası önünde eylem yaptı. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu ile ekonomide yaşanan son gelişmeleri, gazeteci ve yazar Fehmi Koru ile Kılıçdaroğlu'nun adaylık tartışmalarını konuştuk. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3cRyFPu
Editör: Egemen Gök Amerikan Uzay Ajansı (NASA) evrene dair tarihi bir fotoğraf yayınladı. Milyarlarca yıl öncesine ait görüntüde çok ama çok uzaktaki galaksiler görülüyor. Uzaya fırlatılan gelmiş geçmiş en güçlü teleskop olan Webb tarafından çekilen görüntüler, evrenin oluşumuna ışık tutacak gibi gözüküyor. Güne Bakış‘ta bu akşam İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Astronomi Derneği Üyesi Dr. Sinan Aliş yayımlanan fotoğrafın önemini değerlendirdi. Dolar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası'nın (FED) faiz yükseltme beklentisinin artması üzerine tüm önemli para birimlerine karşı değer kazanıyor. Bu ivmenin etkisiyle Euro/dolar paritesi 2002'den bu yana en düşük seviyeye geldi. Güne Bakış‘ın bir diğer konuğu Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi, 2008-2011 yılları arasında Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı yapan Prof. Dr. İbrahim Turhan ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3uHP1ka
Editör: Egemen Gök Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki toplantısında politika faizini 14'te sabit tutuma kararı aldı. Galatasaray, Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşta zarar gören çocuklara yardım amacıyla Dinamo Kiev ile özel maçta karşı karşıya geldi. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı, Gelecek Partisi Kurucusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Turhan ile faiz kararını, Alp Akiş ve Tuğbanur Toprak ile Galatasaray-Dinamo Kiev arasında oynanan “Barış için maç” karşılaşmasını konuştuk.
Editör: Gamze Elvan Haber Hafta Sonu'nda bu hafta Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi, 2008-2011 yılları arasında Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı yapan Prof. Dr. İbrahim Turhan ile Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin açıkladığı yeni ekonomi paketini, Medyascope Ankara Temsilcisi Hıdır Göktaş ile aylardır beklenen altı muhalefet partisi liderinin buluşmasını konuştuk.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, (TCMB) 2022 yılının ilk Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nı yaptı. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 2022 yılının sonuna ilişkin enflasyon tahminini açıkladı. 2022 yılı sonu için yüzde 11,8 olarak açıklanan enflasyon tahmini 11,4 baz puan artırılarak yüzde 23,2 seviyesine ulaştı. Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz, artışı Medyascope'a değerlendirdi.
Ruşen Çakır ve eski Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Bülent Gültekin, “Türkiye ekonomik krizden çıkabilir mi?” sorusuna yanıt aradı.
Medyascope Gündem'de bu sabah koronavirüs salgınında dünyada ve Türkiye'de son durum, muhalefet liderlerinin buluşması ve Avrupa Birliği Komisyonu'nun 2021 Türkiye Raporu vardı.
Merkez Bankası Başkanı, tüketici fiyatları enflasyonundaki artışını sorumlusu olarak gıda enflasyonunu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı da gıda enflasyondaki artışın sorumlusu olarak beş büyük market zincirini gösterdi. Erdoğan bununla yetinmedi, beş zincir markete karşı bir de rakip işaret etti. Medyascope'un aylık ekonomi programı “piyasa + perakende”nin beşinci yayınında Sedat Pişirici ve programın sürekli konuğu Sait Koç, iktidarın perakende piyasasına ilişkin yaklaşımını değerlendirdi, fahiş fiyatın ne, sorumlusunun kim olduğunu tartıştı.