POPULARITY
Bırakmak mı, Vazgeçmek mi? Aralarındaki Fark Ne?Hayatta bazen tutunmak kadar bırakmak da önemlidir. Ama “bırakmak” ve “vazgeçmek” aynı şey midir?
El programa "Iglesia Noticia" se centra en el persistente llamado del Papa León XIV al fin del terror, la destrucción y la muerte en Tierra Santa, abogando por un alto el fuego permanente y la ayuda humanitaria. El pontífice promueve la reconciliación y rechaza la violencia. Otros temas destacados incluyen la apertura de la causa de canonización de Avelino Aguilera y 50 mártires, la celebración del Día Mundial de Oración por el Cuidado de la Creación y la publicación de un libro con los primeros mensajes del Papa. Se aborda la preocupación del Papa por la falta de sacerdotes y el creciente papel de los misioneros laicos, ejemplificado por el viaje del obispo de Bilbao a Vietnam. En España, continúan las obras de restauración en la Mezquita-Catedral de Córdoba y se investigan ataques vandálicos en el santuario de San Miguel de Aralar. Se anuncia la elección de Fray Javier Carballo como nuevo Prior de los Dominicos de Hispania y la creación de Lumen, un asistente virtual con ...
Aralarında hayata geçirmediği bir senaryosunun da yer aldığı yönetmen David Lynch'in kişisel eşyaları açık artırmayla satıldı. Reşad Ekrem Koçu'nun "Bu benim en büyük eserimdir" dediği romanı yayımlandı. Bu bölüm Grundig hakkında reklam içermektedir. İlhamını doğadan alan Grundig Elementa serisi, saç bakım rutininize baştan sona eşlik edecek dört üründen oluşuyor. Ürünlerde kullanılan teknolojilerle saçlarınıza zarar vermeden şekillendiriyor. Grundig Elementa ailesiyle buradan tanışabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Bil ki, yalan söylemek, günâhların en çirkini, ayıpların en iğrenci ve bütün mâsiyetlerin başıdır. Yalan söylemek kalbe üzüntü verir. Yalan söylemek ahlâkların en buğzedilenidir. Yalan söylemek, imânla çelişir. Yani imân bir tarafta, yalan bir taraftadır. İmân ile yalan birbirlerine karşı karşıyadır. Bu ikisinin, imân ile yalanın arasındaki tam uzaklıktan kinayedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şu üç maksat dışında yalan söylemenin helâl kâbul edilmediğini bildirmiştir: “Aralarında geçimsizlik bulunan karı kocayı barıştırmak, savaş sırasında düşmanı şaşırtmak, insanlar arasındaki husumeti önlemek. (Müslim) Yalan söylemenin caiz olduğu bu üç yer ve mürâdiflerinde istisna açıktır. Bu hadîsin manasında, yalan, kendisi veya başkası için doğru bir maksada bağlatarak söylenilmiş olmasıdır. Farsça olarak, ıslâh eden, ara düzelten ve faydası olan bir yalan, fitne çıkaran doğrudan daha iyidir” denildiği gibi. Lâkin bütün bunlar başkasının hakkında olduğu zamandır. Amma kişi kendi nefsi ve çıkarı söz konusu olduğu zaman, doğru söylemesi evlâdır. Doğru söylemede zarar doğsa bile doğru söylemelidir. Sadi (r.âleyh)'in buyurduğu gibi, “kendisinden iyilik doğan bir yalan, bazen doğrulara denktir. Çünkü nice doğrular var ki, fitne ve fesâdın kapısıdır.” Bil ki, hak manâda yalandan murad ubudiyet ve Rubûbiyet haklarına karşı kıyâmdır, Râbbül'âlemin'in haklarını çiğnemektir. Münafıklarda olduğu gibi ve münafıkların peşine takılanlar gibi. Mutlak olarak, yalan erbâbına uymak asla sahih ve caiz değildir. Çünkü onlar kişiyi helâka, melikler melik'i olan Allâh (c. c.)'dan ayrılmaya çekip götürür.(İsmail Hâkkı Bursevi, Rûhu'l-Beyân Tefsiri, c.1, s.228-230)
Mayıs ayında göreve başlayan Friedrich Merz liderliğindeki CDU/SPD koalisyonunun en önemli vaatleri arasında ülkeye gelen düzensiz göçü sınırlamak geliyor. İçişleri Bakanı Dobrindt bu yönde hazırladığı göç paketiyle ilk adımı attı. Vatandaşlık yasası ve aile birleşiminde değişiklikler öngören paket kabine tarafından da onaylandı. Üç yıl içinde belirli koşullar sağlandığında vatandaşlığa hızlı geçiş kaldırılacak. Alman vatandaşlığına geçiş en erken beş yıl sonra mümkün olacak. Ayrıca sınırlarda sığınmacıların geri gönderilmesi uygulaması mahkeme kararına rağmen devam edecek. Aralarında Terre des Hommes ve Amnesty International'ın da bulunduğu kuruluşlar özellikle aile birleşiminde öngörülen değişikliğe karşı çıkıyor. Almanya duvarları neden yükseltiyor? Göçmenleri ne bekliyor? Göç araştırmacısı Prof. Murat Erdoğan bu konudaki sorularımızı yanıtladı. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Serap Doğan var. Von Gökçe Göksu und Serap Doğan.
Donald Trump Nisan sonunda ABD başkanı olarak 100 gününü doldurdu. Bütün dünya bu 100 günü tartışıyor. Ama hiçbir şey anlayamadan. Tam körlerin fili tarifi öyküsündeki gibi: Herkes hangi nokta kendi dikkatini çekerse onu öne çıkarıyor. Trump ekonomiyi batırıyor, devlet adabını bozuyor, ABD'yi dünyadan koparıyor, demokrasiyi çiğniyor, Amerikan üniversite sistemini mahvedecek, göçmenlerin haklarını çiğniyor falan filan. Şu soruya cevap arayan yok: Neden?Bizim, Türkiye'de Trump'a karşı nasıl bir politika izlenmesi gerektiğini tartışabilmemiz için önce bunu anlamamız lazım. Trump neden bu kadar Amerika'nın da çıkarlarına aykırı olduğu iddia edilen bir politik program uyguluyor?Trump kaprisli ya da deli mi?Biz bu soruya Trump daha ilk dönemine başlarken cevap verdik. O yüzden şimdiki deli dolu politikaların her birini yerine oturtabiliyoruz. Trump'ın sapık politikaları dünya kapitalizminin ta 1970'li yılların ortalarından beri uygulamaya giriştiği neoliberal stratejinin, hem de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra uygulamaya konulan “küreselleşme” olarak anılan politikalarla de güçlendirilmesine rağmen 2008'de yeniden çok derin bir ekonomik krize düşmesine bir yanıttır. Trump diyor ki, kapitalizmin sorunlarına dünya ölçeğinde bir cevap bulunamıyor. Ben Amerika'nın çıkarına bakarım. Amerika için iyi olan dünya için de iyidir.Altın kimdeyse…Trump savaşa sadece silahla gidilmeyeceğini biliyor. Ekonomik gücün savaşan ülkelerin en önemli kozu olduğunu, o olmadan silahların ve orduların gücünün ancak geçici olacağını anlıyor. Bunun son işaretini kendi kurduğu sosyal medya ortamı olan Truth Social'da son günlerdeki bir paylaşımı ile verdi. Yazdığı şu: “Altın kimdeyse kuralları o koyar.” (İngilizcesiyle “He who has the gold makes the rules.”) Bir bakıma “parayı veren düdüğü çalar” anlamına gelen bir söz. Amerikan popüler kültürünün çok içinden söylüyor bunu. Amerika'da savaş sonrası kapitalizmin en pürüzsüz gelişmekte olduğu 1960'lı yıllarda bir gazetede neşredilmeye başlanan, çok popüler olmuş “Wizard of Id” (yani “İd Büyücüsü”) başlıklı mizahi çizgi roman türü karikatür dizisinde “İd” ülkesinin kralının tebaasını toplayıp beyan ettiği bir “Altın Kural”a dayanıyor. Karikatürün orijinalini bu yazının başındaki fotoğrafta görüyorsunuz. Kral “Altın Kural'ı hatırlayın!” buyuruyor. Halktan biri “neymiş o?” diye soruyor. Bir başkası “Altın kimdeyse kuralları o koyar” diyor. Bu, Amerikan kültüründe yarım yüzyıl önce çok yayılmış ve hâlâ yaygın olarak konuşulan bir laf. Hani bizde diyelim Porof Zihni Sinir ya da Avanak Avni ya da Muhlis Bey hâlâ bilinir ya, öyle işte. Trump halkla iletişim kurmayı bilen bir milyarder. Popüler kültürden bir sayfa açmış. Zaten başka bir kültürü de yok.Trump karşıtı burjuva ve sözde sol cepheden sefalet manzaralarıABD'de güya sola yatkın Demokrat Parti nakavt durumda. Daha parmaklarını bile kıpırdatamadılar. Aralarında bir tek Bernie Sanders hayat emaresi gösteriyor: Bu beyefendi 2016 ve 2020'de bu partinin ön seçimlerine katılmış ve yenilse de epeyce başarılı olmuştu. ama sonunda Hillary Clinton ve Joseph R. Biden gibi Wall Street hizmetkârlarına biat etmiş, seçimlerde onları desteklemişti. Sınıf sorunlarını öne çıkaran ve kendine “demokratik sosyalist” sıfatı takan biri. Yanına aynı zamanda Democratic Socialists of America (Amerikan Demokrat Sosyalistleri) olarak anılan, ABD'nin en büyük sözde “sosyalist” örgütünün üyesi olan, Temsilciler Meclisi üyesi, Alexandra Ocasio-Cortez'i alarak Amerika'yı turluyor. On binlerce insanın katıldığı çok büyük toplantılar düzenliyor. Turun adı “Oligarşiyle Mücadele”. Dolar milyarderlerini (Elon Musk'ı, Jeff Bezos'u, Mark Zuckerberg'i ve benzerlerini) püskürtecek Sanders.“Komşuda pişer bize de düşer” mi?Filistin meselesi bizi Türkiye'ye getiriyor. Şimdi Trump, Esad'ı devirip yerine kravatlı tekfircileri geçirdiği için Erdoğan'ı övdü ya, AKP-MHP blokunun aklı evvelleri ellerini ovuşturuyor, “komşuda pişer, bize de düşer” hesapları yapıyorlar.
Hindistan ile Pakistan'ı tekrar savaşın eşiğine, hatta neredeyse savaşın ortasına getiren Keşmir sorunu iki ülke arasındaki ilişkilerin sınırlarını kurucu-belirleyici müzmin bir sorun. 1947'deki bağımsızlık savaşından sonra Keşmir meselesi dolayısıyla iki ülke defalarca savaşın eşiğine gelirken 1965 ve 1971'de olmak üzere iki defa doğrudan savaşa girişti. Enteresan olan bu sorunun tarihinin işgalci İsrail rejiminin kurulduğu yıllara denk düşmesi. Aralarında sadece bir yıl var (1947, 1948) ancak Hindistan'ın Keşmir'e yaklaşımı zaman zaman İsrail'den esinlenen bir işgalci anlayışa yaklaşırken son zamanlarda giderek ırkçı bir cendereye giren Hindistan için İsrail çok daha güçlü bir ilham kaynağı haline gelmiş bulunuyor.
El capellán de San Miguel de Aralar, Alfonso Garciandia, tras el ataque a dos cruces vandalizadas en el camino al santuario: "En una sociedad sana tenemos que responder a todo signo de intolerancia".
Avrupa Birliği ilk kez tamamen “savunma” konulu bir zirve düzenledi. Avrupa kendi güvenlik yapılanmasını mı düzenlemeye çalışıyor? Türkiye bu denklemde nasıl bir rol oynayacak? İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu ile konuştuk.
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz seksen yedinci bölüm sizlerle. Yeni yılın ilk bölümüne 2025'le başlayan yeni yaş kuşağını değerlendirerek başladık. Umuyoruz yeni yılda doğmaya başlayan ve onları takip edecek Beta Kuşağı'na güzel ve sorunsuz bir dünya bırakabiliriz. Ardından, Altın Küre Ödülleri'nin genel bir değerlendirmesini yaptık. Gecenin kazananlarını, öne çıkan filmleri ve dizileri konuştuk. Aralarında atladıklarınız varsa güzel fikirler alabilirsiniz. Bölümümüzün sonunda, iki YouTube yayıncısından bahsettik. Biri Amerikalı, biri Türk bu genç sunucuların YouTube'da başlayan kariyerleri ve o kariyerleri şekillendiren işlerin geldiği yer gerçekten inanılmaz.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Ekim ayında PKK kurucusu Abdullah Öcalan'a yönelik çıkışıyla kamuoyunda tartışılmaya başlanan yeni çözüm süreci fiilen start verdi. DEM Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ikilisinden oluşan heyet, İmralı cezaevinde Abdullah Öcalan ile görüştü. Öcalan, barış sürecine katkı yapabileceğini ve PKK'ya silah bırakma çağrısı yapmaya hazır olduğunu iletti. Aralarına Ahmet Türk'ün de katıldığı heyet Demirtaş ile de görüşecek. Bahçeli'nin inisiyatifinin ardında ne var? Kürtler yeni sürece nasıl bakıyor? Diyarbakır'dan gazeteci Hatice Kamer ile konuştuk. Mikrofonda Ceyhun Kara ve Erkan Aslan var. Von Ceyhun Kara.
II. Umûmî Harp sonrasında ortaya çıkan Avrupa manzarası, artık Angloamerikan olarak târif edilecek olan bir güç merkezinin kesin hâkimiyetini ifâde eder. İngiltere artık tek başına bir dünyâ hâkimiyetini devâm ettiremeyeceğinin farkındaydı. Bu sebeple, aralarında derin târihsel bağlar olan ABD ile ortak olmuştur. Yine de durumdan çok da memnun olduklarını düşünmüyorum. Aralarındaki derin bağlara, ilişkilere ve benzerliklere rağmen derin farklar da mevcuttu. Ama yapacak bir şey yoktu.
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü olarak hazırladığımız,“Ne Okuyorsun Bu Aralar?” podcastimizin bu bölüm konuğu, yazar Burcu Alşan. Keyifli dinlemeler
Âhirette hesâba çekilmekten korkan ve dünya tehlikelerinden kurtulup selâmete kavuşmak isteyenin, evliyâullahın ve yüce peygamberlerin vârislerinin en seçkinleri, yakîn ehlinin ileri gelenleri ve din imamlarından büyük müctehitlerin hiçbiri hakkında noksanlık vehmetmemek ve hepsinin tam bir hidâyet üzre bulunduğuna, ilâhî rızâya mazhar olup sayısız ecre sahip olduklarına kesinlikle inanması gerekir. Aralarında çeşitli ictihadî meselelerde ihtilafın öne geçmesi, insanı şüphe ve kuruntuya düşürecek bir şey değildir. Zira Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bir hadis-i şerifte; “Kur'ân-ı Kerîm'den size her ne gelmişse onunla amel edilmesi gerekir. Bunun terkinde hiçbir kimsenin özrü olamaz. Eğer aradığınız hükmü Allâh (c.c.)'ın Kitâbı'nda bulamazsanız benim hadislerime uyunuz; eğer o konuda sünnetten bilgi edinemezseniz sahâbelerimin sözlerine uyunuz. Zira ashâbım gökteki yıldızlar gibidir; hangisinin sözünü tutsanız hidâyeti bulursunuz. Ashâbımdan ortaya çıkacak ihtilâflar insanlar için rahmettir.” buyurmuştur. Büyük âlimlerden birisi Hz. Peygamber (s.a.v.)'i rüyada görüp müctehitlerin ihtilâflarından sormuş, “Her biri isabet etmiştir” cevabını alınca, Ebû Hanîfe (r.a.)'in: “Bir meselede müctehit bulunan kişilerin ikisi de isabetli sayılırsa da hak birindedir” sözüyle; İmâm-ı Şâfiî (r.a.)'in “Onların biri isabetli, diğeri hatalı; fakat bağışlanmıştır” sözünü arz etmesi üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.): “Görünüşte biri diğerine zıt görünen şu iki sözün anlamı birdir” buyurmuşlardır. Daha sonra: “İki fırkanın hangisi benimsenip uyulmaya daha evlâdır?” diye sorunca “Her biri hak ve hidâyet üzeredir” diye cevap vermiş, herhangi bir tercih yapmamışlardır. (İbn Hacer el-Heytemî, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.) Hayatından Rabbânî Esintiler, s.67-75)
Bugün 24 Aralık 2024 #doğatakvimi
Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan yüz seksen ikinci bölüm sizlerle. Bu bölümümüzde sanat dünyasını çalkalayan bir haberden bahsettik. Son yüzyılın, üzerinde en çok konuşulan eserini ve yaklaşık iki hafta önce bir müzayede 6.2 milyon dolara satılışını konuştuk. Ardından popüler kültür dünyasından diğer haberlere değindik. Piyasaya her geçen gün yeni çıkan müziğin miktarından ve iki sanatçının kapışması sebebiyle başlayan bir davadan söz ettik. Bölümümüzün sonunda da satranç konusuna daldık. Dünya Satranç Şampiyonası'nı, bu turnuvayı beş kez kazanmış büyük usta Magnus Carlsen'in yeni aktivitelerini değerlendirdik.
DUVAR - MHP lideri Devlet Bahçeli'nin beklenmeyen çıkışı ne anlama geliyor? Yeni çözüm süreci olmayacaksa ‘Devlet Aklı' ile kast edilen ne? Aralarında tam mutabakat olduğu mesajı verilen Bahçeli ve Erdoğan'ı bu çıkışa iten dış dinamikler neler? Tartışma nereye evrilir? DEM Parti neden temkinli? Türkiye'nin son 45 gününe damga vuran tartışmalar ışığında, 2013-2015 yılları arasında yaşanan Çözüm Süreci'nde İmralı heyetinde yer alan İdris Baluken, Gazete Duvar Ankara muhabiri Ceren Bayar'ın sorularını yanıtladı.
La directora gerente de Hotel Ayestarán, María Jesús Ayestarán, cuenta en La Ventana de la Empresa navarra algunas de las historias que dan carácter a este negocio familiar de 112 años de recorrido, ubicado en Lekunberri. Y explica fórmulas que han ideado para tratar de romper con la estacionalidad que tanto influye en un hotel rural.
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü olarak hazırladığımız,“Ne Okuyorsun Bu Aralar?” podcastimizin bu bölüm konuğu, kelimenin tam anlamıyla "kitapçı" Oya Pulathaneli. Keyifli dinlemeler
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü olarak hazırladığımız,“Ne Okuyorsun Bu Aralar?” podcastimizin bu bölüm konuğu, Doktor Öğretim Üyesi ve aynı zamanda bir Yazarıyla Konuşanlar Üyesi Filiz Ferhatoğlu.Keyifli dinlemeler
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü olarak hazırladığımız,“Ne Okuyorsun Bu Aralar?” podcastimizin bu bölüm konuğu, Fizik Mühendisi, aynı zamanda Masal Yazarı Gülden Görgülü.Keyifli dinlemeler
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü olarak hazırladığımız,“Ne Okuyorsun Bu Aralar?” podcastimizin yeni sezonunun ilk konuğu dijital içerik üreticisi Kaan Yarman. Keyifli dinlemeler
Bu mektûb, molla Safer Ahmed-i Rûmîye yazılmışdır. Anaya babaya hizmet, her ne kadar sevâb ise de, hakîkî matlûba kavuşmak yanında, boşuna uğraşmak olur. Hattâ günâh olduğu bildirilmekdedir: Kıymetli mektûbunuz geldi. Buraya gelemediğinizin sebebini yazıyorsunuz. Doğrudur. Şimdiye kadar yapdığınızdan dahâ da çok yapınız. Lâzım olan hizmeti tâm yapamadığınızı düşününüz. Ahkâf sûresinin onbeşinci âyetinde, (İnsanlara, analarına babalarına ihsân etmelerini söyledik) buyuruldu. Lokmân sûresinin ondördüncü âyetinde, (Bana ve anana babana şükr et!) buyuruldu. Böyle olmakla berâber, bütün bu iyi işler, hakîkî varlığa kavuşmak yanında boş, fâidesiz kalırlar. Sülûk konaklarını geçmek yanında lüzûmsuz, boş şeylerdir. (Ebrârın iyilik olarak yapdıkları, mukarrebler yanında günâh olur) sözünü işitmişsinizdir. Fârisî beyt tercemesi: Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka, Hepsi câna zehrdir, şeker gibi de olsa! Allahü teâlânın hakkı, bütün mahlûkların haklarından dahâ önce gelir. Onların haklarını gözetmek de, Onun emri iledir. Yoksa, Onun hizmetini bırakıp da, başkalarına hizmet etmek kimin elinden gelebilir? Bunun için, başkalarına hizmet etmek, Ona olan hizmetlerden biri olur. Fekat, hizmetler arasında çok fark vardır. Tarlayı sürenler ve ekini biçenler de, pâdişâhlara hizmet etmekdedir. Fekat, serâyda olanların yapdıkları hizmetlerin şerefi başkadır. Bunların yanında, tarlayı sürmek ve ekini biçmek gibi şeyler söylemek, suç bile olur. Her işin karşılığı, o işin kıymetine göre ölçülür. Tarla sürenler, sabâhdan akşama kadar ter içinde çalışır. Buna karşılık, az birşey alır. Mukarrebler ya'nî sultâna yakın olanlar ise, her sâatde yüzlerce lira alırlar. Böyle olmakla berâber, bunların bu paralarda hiç gözleri yokdur. Gözleri, gönülleri hep sultândadır. Aralarındaki farkı düşününüz! Ferrûh Hüseyn, oldukça ilerlemekdedir. Onun için üzülmeyiniz! Dahâ ne yazayım. Vesselâm.” 128. mektup Bu mektûb, hâce Mukîme yazılmışdır. Çok yükseklere erişmeği istemelidir. Ele geçenle doymamak lâzım olduğu bildirilmekdedir: Kıymetli hâce Muhammed Mukîm! Bu uzakda kalmış olanları unutmayınız! Hattâ, uzakda sanmayınız! Hadîs-i şerîfde, (İnsan, sevdiği ile birlikdedir) buyuruldu. Bu yolun ucu çok uzundur. Aranılan sevgili, çok yüksekdir. Gücümüz, uğraşmamız ise, sonsuz olarak azdır. Erişilen konaklar, aranılanı andıran serâb gibidir. Allah korusun! Bu konakları, yolun sonu sanmakdan, yabancıları aranılan sevgili sanmakdan ve anlaşılabilen şeyleri, anlaşılamıyan sanarak, yarı yolda kalmakdan Allahü teâlâya sığınırız! Çok yüksekleri aramalı, ele geçenlere bağlanıp kalmamalıdır. Verâların verâsını, ötelerin ötesini aramalıdır. Böyle bir istek, böyle çok çalışmak, ancak vazîfe alınan büyüğün “kaddesallahü sirrehül'azîz” teveccühü, dilemesi ile elde edilebilir. Onun teveccühü de, mürîdinin ona olan sevgisi, bağlılığı kadar olur. Bu ise, Allahü teâlânın öyle bir ni'metidir ki, dilediğine verir. Onun ihsânı pekçokdur. Bir lokantada yemek çeşidi ne kadar fazlaysa kalite lezzet o kadar az olur. Çeşidi az olanın kalitesi fazladır. Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter. Önce astar çekiyo kızlar, Üstüne alçıpan döşüyor! Bu nası makyaj? Şeriatın şahıtlık etmedıgı her hakıkat zındıklıktır! Ebû Zer (radıyallahü anh) hazretleri rivayet eder: Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Kabe'nin gölgesinde otururken yanına geldim. Beni görünce: "Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki, onlar zarardadır" buyurdu. Ben: "Yâ Resulallah, anam babam sana feda olsun, onlar kimlerdir?" dedim.
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Figen Şakacı
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. 19 Mayıs Özel Bölümümüzün konuğu Deniz.
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18'i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobani davasında, 36 sanık hakkında hüküm verildi. Aralarında Altan Tan, Ayhan Bilgen, Aysel Tuğluk ve Sırrı Süreyya Önder'in de aralarında bulunduğu 12 kişi beraat etti Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu beş kişi tahliye edildi. Demirtaş'a 47 suçtan toplam 42, Yüksekdağ'a ise 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk'ün 10 yıl hüküm giydiği davada mahkeme, Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 36 sanığı, Yasin Börü ve 6 kişinin ölümünden suçlu bulmadı. 24 sanık toplam 408 yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı. 72 kişinin sorgulamaları yapılamadığı için dosyaları ayrıldı. Siyasette yumuşamanın hakim olduğu bir iklimde , kararı nasıl değerlendirmek lazım. Gerek Osman Kavala kararı, gerek Kobani davasında ceza yağdırılması normalleşme çabalarını nasıl etkiler? Bölgedeki yankısı ne oldu? Bu iklimde çözüm sürecinin hayata geçmesi ihtimal dahilinde mi? İstinaf ve temyiz süreçleri var. Kararın hukuki boyutuna gelirsek, AHİM kararı ne dedi, o karara rağmen ne yaşandı? Açık Oturum'da Eski HDP milletvekili Altan Tan, Vahap Coşkun, Avukat Cemile Turhallı Balsak Göksel Göksu'nun sorularını yanıtlıyor.
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. 23 Nisan Özel Bölümümüzün konukları Defne, Rüzgar ve Zeynep Ela.
Aralarında sadece iki puan olan Galatasaray ve Fenerbahçe'nin kaybetme lüksü yok. Galatasaray evinde Pendikspor'la, Fenerbahçe ise Sivas deplasmanında üç puan peşinde koşacak.
Bugün 14 Nisan 2024 #doğatakvimi
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Murat Önder.https://www.linkedin.com/in/muronder
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Başar Yılmaz
Yıllardan beri, Türkiye'deki liselerin bir bölümünde adrenalin ve noradrenalin, birbirine zıt çalışan hormonlar olarak öğretilebildiğine dair duyumlar almaktayız. En azından bu derslerden bu konuda akılda kalanların dikkate değer miktarda bu yöndedir:Tipik olarak insanlar, adrenalinin "sempatik sinir… Seslendiren: Can Demirci
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Banu Özkan Tozluyurt
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Deniz Köker
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Emre Melemez
24-26 Aralık 1992 tarihleri arasında Dayton tarihinin en kanlı cinayetlerinden biri olan ve "Noel Cinayetleri" olarak bilinen olayda altı kişi öldürüldü ve iki kişi yaralandı. Aralarında hiçbir bağlantı görünmeyen bu cinayetlerin ardındaki gerçekler tüyler ürperticiydi.
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Sevinç Saral
24-26 Aralık 1992 tarihleri arasında Dayton tarihinin en kanlı cinayetlerinden biri olan ve "Noel Cinayetleri" olarak bilinen olayda altı kişi öldürüldü ve iki kişi yaralandı. Aralarında hiçbir bağlantı görünmeyen bu cinayetlerin ardındaki gerçekler tüyler ürperticiydi.
Futbol yeniden şiddetle gündemde. Bu kez hedefte hakem vardı. Ankaragücü – Çaykur Rizespor maçının ardından Ankaragücü eski başkanı Faruk Koca, FIFA kokartlı hakem Halil Umut Meler'e yumruk attı. Yere düşen hakeme tekmeler savruldu. Olay toplumda tepkiye yol açtı. Hukuki süreç hızlı işletildi. Aralarında Faruk Koca'nın da olduğu 3 kişi tutuklandı. Zanlılar için 13 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Ayrıca Koca ömür boyu futboldan men edildi. Sporda şiddet neden önlenemiyor, hakemlik müessesi neden hedefte, cezalar caydırıcı değil mi? Kayıttayız'da bu sorulara yanıt arandı.
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Fatma Burçak
OpenAI'da CEO Sam Altman'ın önce kovulup sonra daha güçlü bir şekilde geri dönmesi yapay zeka çalışmalarında bir kırılma noktası gibi değerlendiriliyor. Artık OpenAI'da çalışmaların güvenliğini denetleyebilecek yapıda bir yönetim kurulu yok.Bu işin felsefesine kafa yoran ve yapay zekayı kontrol altında tutmak gerektiğine inananlar gitti, yerlerine daha çok tüccar ve yatırımcı olarak bilinen bir Silikon Vadisi ekibi geldi. Aralarında mizojinist ABD eski hazine bakanı bile var.Peki en kötü ne olabilir? Yapay Zeka çalışmaları neden tehlikeli bulunuyor? Niçin çok sayıda bilim insanı "Kontrolsüz güç, güç değildir. Yapmayın, etmeyin" diye veryansın ediyor? Sahiden de yapay zeka insanlığın sonunu getirebilir mi? Hepsi bu bölümde...Eray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Yazarıyla Konuşanlar Kitap Kulübü tarafından hazırlanan podcast serisi. Bu Bölüm konuğumuz Fatih Gezer. * Bölümde adı geçen dernek, TÜRGÖK (Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı Derneği)
İsrail ile Filistin arasında iyice kızışan çatışma; Berlin veya Duisburg gibi Alman kentlerine de yansıdı. Alman güvenlik birimleri Hamas yanlısı gösterileri yasaklıyor. Aralarında Alman vatandaşı da olan radikal gençlerin antisemitizm içeren söylemler ile ortalığı ateşe vermesi kamuoyunda büyük tartışmalara neden oluyor. Toplum gittikçe kutuplaşırken, sıradan vatandaş konu hakkında görüş bildiremez hale geldi. Gökçe Göksu ve Elmas Topcu'nun hazırladığı bu bölümde sosyal bilimci Prof. Kemal Bozay ile bu kültürel kırılmanın derinliklerine ışık tutuyoruz. Von Gökce Göksu.
Fran Contreras explora el santuario de 'San Miguel de Excelsis' en la cumbres de Aralar; uno de los centros de espiritualidad más antiguos de Navarra. Su iglesia es joya de la arquitectura románica, y posee una imagen de San Miguel revestida de plata, que cada año recorre cientos de pueblos y parroquias de la zona. Además, el santuario acoge a los peregrinos y visitantes que llegan hasta este paraje cargado de historia y devoción, de leyenda y de arte. Así lo atestigua la entrevista a Pedro Saralegui, cuidador del santuario.
El Santuario de San Miguel de Aralar es un tesoro escondido en la Sierra de Aralar, en Navarra, España. Este lugar sagrado, dedicado al Arcángel San Miguel, data del siglo IX y es un importante centro de peregrinación. La arquitectura románica de la iglesia, enclavada en un entorno natural espectacular, es impresionante. Destaca su retablo plateresco, una obra maestra del siglo XVI. Además, el santuario es conocido por sus leyendas, como la del dragón Tarasca, que San Miguel derrotó. La visita a Aralar es una experiencia espiritual y cultural inolvidable. Escucha el episodio completo en la app de iVoox, o descubre todo el catálogo de iVoox Originals
La guerra tradicional ha devenido demasiado costosa, impopular e imposible de gestionar, tal como muestra la invasión rusa en Ucrania. Estamos entrando en una nueva era de conflictos permanentes de baja intensidad e interminables, librados en la oscuridad mediante desinformación, espionaje, soborno, delincuencia y subversión. Las guerras híbridas no son nuevas pero su alcance se expande. Países, grupos terroristas y criminales libran batallas secretas que conducen a inestabilidad e ilegitimidad global. En lugar de desear volver a una era de estables guerras abiertas, debemos aprender a sobrevivir y aprovechar las oportunidades que brindan estos nuevos conflictos a oscuras, librados con todo aquello que pueda ser utilizado como arma. Y además: Aralar, el santuario del dragón, con Francisco Contreras. Smart Pufos, con Daniel Arias Aranda Escucha el episodio completo en la app de iVoox, o descubre todo el catálogo de iVoox Originals
158.Bölümde Gazeteci ve Yazar Şule Güner konuğum oldu. Şule Güner Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteci. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazar. Aralarında Türkiye'nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyor. (00:00) - Açılış (02:30) - ChatGPT'de neredeyiz? Şu an ChatGPT ile ilgili neler biliypruz. Kullananların deneyimleri? (11:40) - Nasıl bir endüstri oluştu/oluşuyor? https://virtualspeech.com/ https://www.businessinsider.com/generative-ai-chatpgt-300-million-full-time-jobs-goldman-sachs-2023-3 (15:25) - Rekabet büyüyor! Gelecek nasıl gözüküyor? Google ve ChatGPT ilişkisi nasıl? Truth GPT Ve Elon Musk (25:25) - Etik konusu ne kadar önemli? (28:20) - ChatGPT4 bir köpeğin hayatını kurtardı. (30:00) - Generative AI (üretici yapay zeka araçları) ve özellikle ChatGPT bizi yapay genel zekaya götürür mü? Ne zaman? (35:50) - Kitap öneri: https://www.goodreads.com/book/show/43460177-s-per-zek?ac=1&from_search=true&qid=17QPa9ssQ6&rank=1 (37:05) - Kapanış Şule Güner - https://www.linkedin.com/in/sule-guner-45659272/ Sosyal Medya Hesaplarımız; Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize Bağış Yapmak Patreon hesabımız - https://www.patreon.com/dunyatrendleri
Hayırlı ramazanlar, mutlu paskalyalar, sizin için asla ölmesin diye tarlasıyla birlikte sökülmüş ve saç spreyiyle kaskatı edilmiş papatyalar... Recorded @ Tatarbeyi Stüdyoları Mix & Mastering: Göksel "Magnum" Elbüken
Bu bölümde konuğum çağdaş sanat dünyasının Türkiye'deki en önemli isimlerinden biri; küratör, yazar, eğitimci ve eleştirmen Beral Madra.Sanata azıcık bile olsa ilgi duyan herkesin dinlemesini isteyeceğim bir bölüm bu. Ülkemizde bienale bienal, küratöre küratör denmediği yıllarda Türkiye'de çağdaş sanat ortamı nasıldı, dünün ve bugünün sanat ortamını Beral Madra'dan dinliyoruz...Aralarında Türkiye Cumhuriyeti'nin ütopyasını kurmaya çalışan insanların ağırlıkta olduğu bir ailede yetişmiş biri; sanata eğilimli, Alman Lisesi'nde eğitim görmüş, üzerine arkeoloji okumuş, ziraat mühendisi-sanatçı Teoman Madra'ya âşık olup Ayvalık'ta yaşamış... Göçler, Cumhuriyet ütopyası, İstanbul, Ayvalık, sanat dünyası, dün ve bugün...Bölümü "Küratör nedir, ne yapar?" sorusunun yanıtıyla açtık, farklı dönemleriyle Türkiye ve sanatı ve bazı sorunları da konuştuk, genç sanatçı ve küratörlere yol haritası da çizdik, özel sektör ve devletin rolünü de ortaya koyduk...Tabii deprem öncesiydi bu kayıt, belki konuştuğumuz halden geriye düştük. Fark etmez; kıymetli bir bölüm, dinleyiniz.
Turnayı Gözünden Vurmak Herhangi konuda uzun süre suskun ve hareketsiz kalındıktan sonra gerek tesadüfen, gerekse bilinçli olarak büyük bir başarı elde edildiğinde "Durdu, durdu da turnayı gözünden vurdu." deriz. Tecrübeyle değil de zamanın akışıyla ölçülen hemen hemen bütün başarılar bu deyimin değişik zaman kiplerindeki bir versiyonu ile açıklanmaya çalışılır. Deyimin ortaya çıkışı bir avcı mübalâğasına dayanmaktadır. Avcılığın yaygın olduğu yörelerde genellikle avcılar kulübü gibi işleyen bir mekân bulunur. Bütün avcılar buraya gelip bol palavralı hikâyeler anlatırlar. Anlattıkları da konuştukları da saçma olan bu tip avcıların yalanlarına ve mübalâğalarına diyecek yoktur. Pek çoğu hayal ürünü olan bu hikâyelerden birisi şöyledir: Avcılar meclisinin en yaşlı ve güngörmüş üyesi olan Şikarizade Sayyad Ağa bu mecliste anlatılanların hepsini sessizce dinler, hepsine aferinler okur; ama kendisi hikâyesini anlatmazmış. Bu hâl diğer avcıların dikkatini çekince aralarında karar alıp demişler ki: -Sanatına aşk olsun ey büyük avcı! Bunca yıllık bir ömrün ve av peşinde geçen bir hayatın var. Lütfeyleyip, bir hatıra da sen anlatsan da dinleyip faydalansak... Hep bizler konuşuyoruz ve hep senin sustuğunu görüyoruz. Şikarizade bir süre nazlanmış, " Olmaz, bunu benden istemeyin lütfen!" gibi mazeretler ile geçiştirmeye çalışmış. Nihayet ısrar ve merak iyice artınca şöyle derinden derine bir iç geçirip: -Aaaah!... demiş. Ne olursunuz beni konuşturup meclisinizi yasa boğmayın ve beni gençliğimin en hazin hatırası ile yeniden yüzleştirerek derdimi tazelemeyin. Zaten ne zaman bu yürek parçalayan hatıra aklıma gelse ciğerimdeki ateş çevremdekileri yakıyor. O gençlik günlerinin utancı beni boğuyor... Şikarizade Sayyad Ağa'nın bu sözleri meclise bir alev topu gibi düşmüş. Herkes merak ve heyecan içerisinde "Demek ki ortada çok duygusal ve acıklı bir av hikâyesi var." diye geçirmişler içlerinden. Ona bu hikâyeyi anlattırmak için ısrarları artırıp bin dereden su getirmişler, teselli sözleri söylemişler. Avcılar meclisinde herkes tek kulak olup Seyyad Ağa'nın ağzına dayanmış. Çıt yok. Bizimki önce bir yutkunmuş, eski meddahlar gibi oturuşuna yeni bir çeki düzen katarak başlamış anlatmaya: -Efendim, avcılığımın ilk günlerindeydi. Toy bir delikanlı sayılırdım. Bir gün tüfeğimi omzuma, tazımı gölgeme alıp şöyle tek başıma ava çıktım. Bir sigara çekimlik mesafe gittikten sonra gökte bir turna gördüm. Baktım yolu doğrultmuş; aheste aheste süzülüyor. İçimden "Şunu, dedim, zararsız bir yerinden, ayağından vurayım." Ben bunları düşünürken turna biraz uzaklaşır gibi oldu. Tam sağ ayağına nişan alıp çektim tetiği. İşte ne olduysa o anda oldu. Zavallı turna, gagasıyla ayağını kaşımaya yeltenmez mi?!.. Ciğerim yandı gitti; ama elden ne gelir!?.. Kuşcağız şöyle iki yüz - üç yüz metre kadar ileriye düştü. Tazım aldı getirdi. Baktım, tam da düşündüğüm gibi zararsız bir atış idi. Saçmalarımdan yalnızca biri, ayağına isabet edecek yerde, başı siper olduğu için sağ gözünden girip, sol gözünden çıkmış? Kuşcağızın başka hiçbir şeyi yok. Fakat iki gözü iki çeşme kanıyor. Ben hayatımın en büyük pişmanlığı ile ne yapacağımı şaşırdım. Tabi biraz toyluk da var. Kan tutmuş gibi donakalmışım. Kuş çırpınıyor, benim içim sızlıyor. Böyle ne kadar zaman geçti bilmiyorum; asıl hazin sahne o zaman yaşandı... Sayyad Ağa sözün burasında bir ara verip önce iki kez bağrını yumruklar ve ağlamaklı bir eda ile iç geçirerek bir bardak su içer; sonra da acıyla yutkunup anlatmaya devam eder: -Nasıl geldiler, nereden geldiler, ne kadar zamanda geldiler, bilemiyorum, baktım çırpınan kör turnanın üstünde bir bölük turna dolanıp durmakta. Bana doğru öyle kanat çarpıyorlar ki hayatımda öyle dehşeti başka bir gün yaşamadım. Af dilesem, hangisinden dileyeceğim. Konuşsam ne diyeceğim!... Tam bir şaşkınlık hâli sizin anlayacağınız. Birden onların kendi dillerinde anlaştıklarını gördüm. Hayret ki hayret! Kör turnaya bir şeyler anlatıyorlardı. Sonra onu aralarına aldılar ve yıldırım gibi havalandılar. Dinleyenlerin şaşkın ve hayret dolu bakışları arasında Sayyad Ağa sözlerini bitirdi: -İşte yârenler!... Turnalar, katar halinde uçmaya o günden sonra başladılar. Aralarına aldıkları kör turnaya ses vererek istikametine yöneltmeyi o gün keşfettiler. Şimdi turnalar sırf o uğursuz günü bana hatırlatmak ve benden intikam almak için katar halinde uçmayı alışkanlık haline getirdiler. Hatta bu haber dünyadaki bütün turnalar arasında yayıldı ve onlar benim yüzümden katar teşkil eder oldular. Böylece bir yerde anadan doğma bir kör turna var ise seslerine gelip yollarını bulabilsin. Geçenlerde o kör turna ki, epey yaşlanmış, rüyama girdi ve bana dedi ki: -Ey bütün zamanların en büyük üstadı! Biz senden sonra bu cihanda böyle nazik düşünceli ve hassas bir üstad avcı görmedik. İki gözüm senin sanatına feda olsun! Şikarizade Sayyad Ağa'yı dinleyenlerden biri hayretinden patlar ve: Ehh!.. Üstat, der. Durdun, durdun; ama sonunda turnayı da gözünden vurdun. Pes doğrusu!..