Podcasts about adapazar

  • 14PODCASTS
  • 22EPISODES
  • 26mAVG DURATION
  • ?INFREQUENT EPISODES
  • Mar 6, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about adapazar

Latest podcast episodes about adapazar

Anadolu'nun Şifacı Kadınları
Doç. Dr. Gülsen Meral, MD - (Tıbbi Genetik, PHD / Epigenetik Coaching Kurucusu)

Anadolu'nun Şifacı Kadınları

Play Episode Listen Later Mar 6, 2025 64:28


Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Doç. Dr. Gülsen Meral. 1971 yılında Adapazarı'nda doğan Gülsen, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdi ve 2001 yılında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı oldu. Pediatri alanında Doçent unvanına sahip olan Gülsen, uzun yıllar çeşitli hastanelerde uzman, başhekim yardımcısı ve başhekim olarak görev yaptı. 40 yaşında otoimmün hastalıkları olan Gülsen, alternatif çözüm arayışlarına girdi. Bu arayış onu tıbbın daha bütüncül bakması gerektiği düşüncesine yöneltti ve epigenetik alanına yöneldi. Tıbbı Genetik alanında doktorasını tamamlayan Gülsen, beş yıl önce İngiltere'ye taşındı ve burda Epigenetik koçluk sistemini kurdu ve genetik test dizayn etti. Nutrigenetik ve Epigenetik Derneği'nin kurucusu olan Gülsen, halen Epigenetik Koçluk Programı'nın organizatörü ve eğitmeni. “Genlerle Dans - DNA Kaderiniz Değil - Yaşlanmadan Yaş Almak - Genetik Kodunuz ve Epigenetik” kitabını yazan Gülsen'in paylaşımlarını ve çalışmalarını https://www.instagram.com/doc.drgulsenmeral/ Instagram adresinden veya https://www.epigenetikkocluk.com/ web sitesinden takip edebilirsiniz. Keyifli izlemeler :)*****Mart Ayı AŞK Buluşması'nda buluşalım :)11 Mart Salı saat 21:00'de zoomdan gerçekleşecek buluşmada Sevgili Funda Yüksekdağ Arap ile somatik pratikler, ardından Sevgili feride Gürsoy ile Atalar Meditasyonu yapacağız. Bu buluşmalar kadın/erkek herkese açık. Buluşma kaydı, buluşma sonrası kayıt yaptıran herkesle paylaşılacak. Canlı katılamazsan bile kayıttan yapabileceksin. Buluşmanın detaylarına ve kayıt formuna aşağıdaki linkten ulaşabilirsin.https://forms.gle/eTZjdi8TjAQNARK1A*****Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı Desteklemek İster Misin? :)Hiçbir maddi destek almadan 5 yıldır gönüllü sürdürdüğüm bu programın içeriğini beğeniyor ve hayatına bir katkı sunduğuna inanıyorsan, beni ve programı maddi olarak da desteklemek istersen, https://kreosus.com/ask üzerinden ister aylık, ister tek seferlik katkı sunabilirsin :)*****Artık Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın Whatsapp Grubu var :)https://chat.whatsapp.com/D29r8vCHBN6ARYI6UTJtYpDuyuruları, geri bildirimleri paylaştığımız bu alanda olmak istersen, yukarıdaki linkten gruba dahil olabilirsin.*****Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/*****Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215*****Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US

Mevlana Takvimi
HZ. MAHMUD SÂMİ RAMAZANOĞLU (K.S.)-8 - 15 KASIM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 15, 2024 2:55


Mürşid-i kâmilini bulan ve Zât-ı ‘Âlîlerinin onun ifâdesi ile “Eyyâm-ı şebâbını (gençlik günlerini) şerîat-ı mutahhare ve tarîkat-ı ‘âliyye hizmetinde” geçiren Hazreti Sâmî Efendimiz ma‘nevî mertebeleri hızla aşıyorlardı. Bu yolda kendi ifâdeleri ile ihlâs ve tam teslîmiyet şarttı. Ölünün yıkayıcısına teslîmiyeti gibi mürîd de mürşîdine teslîm olmalıydı ki bi-izni'llâh neticeye ulaşsın. Kendileri anlatıyorlar: “Allâme Taftadânî hazretlerinin talebelerinden biri bir şeyhe intisâb etmiş. Bu talebeden hocasının huzûrunda hikmetli kelâmlar sâdır olmuş. Hocası: “Evlâdım, bunları ben sana öğretmedim; sen bunları nereden öğrendin?” diye soruyor. Talebe: “Efendim ben bir şeyhe intisâb ettim; zikir çekiyorum, doğuş oluyor ve böylece hikmetli konuşuyorum.” diyor. Bunun üzerine ‘Allâme Taftadânî hazretleri: “Oğlum beni de şeyhine götür”; diyor. Kendileri de aynı şeyhe intisâb ediyorlar. Fakat ya teslîmiyet yok veyâ nasîbi yok aynı tecelliyâtlar kendilerinde zuhûr etmiyor, aynı istifâde olmuyor. Sâmî Efendimiz Hazretlerinin bu anlattığı kıssadan çıkan hükme göre nasîbi olan müsta‘îd kişiler mürşid-i kâmili bulup ona tam olarak teslîm olurlarsa bi-izni'llâh neticeye ulaşır, ma‘nevî mertebelerde hızla ilerleyerek kemâle ererler. Bunların hepsi kendilerinde bi-izni'llâh mevcûd olan Hazreti Sâmî (k.s.) kısa zamânda icâzet alırlar, irşâdla görevlendirilirler. Kelâmî Dergâhı'ndaki hizmet günlerine âid Adapazarlı Pehlivân Efendi şu hâtırayı anlatır: “Adapazarı'ndan on arkadaşımla berâber Es‘ad Efendi Hazretlerinin ziyâretlerine gittik. Sohbet esnâsında tekkeye dâhil olmuştuk. İçerisi kalabalık olduğundan dışarıda oturuyor, Es‘ad Efendi Hazretlerinin kendilerini göremiyor, sâdece seslerini işitiyorduk. İlk defa sohbetlerine gelmenin heyecânı içindeydik. Sohbet sırasında ihvân arasında genç bir zât dolaşıp hizmet ediyordu. “Bu genç orada dolaşmasa o zamân dikkatimiz dağılmaz, daha çok istifâde ederdik.” diye içimden geçirdim. Sohbet biter bitmez Es‘ad Efendi Hazretleri: “Adapazarlı Pehlivân Efendi ve on arkadaşı buraya gelsin!” dediler. Hâlbuki bizi hiç tanımıyorlar ve geldiğimizi de görmemişlerdi. “Sâmî evlâdımız hakkında sû-i zan ettiniz, helâllık alın.” buyurdular. Affımızı taleb edip böylece bu iki Zâtı ve aralarındaki derûnî muhabbet ve bağı öğrenmiş olduk. El-hamdü li'llâh. (Ömer Muhammed Özt ür k, www.ramazanoglumahmudsamiks.com

ERKAM RADYO
08.06.2024 Tarihli Adapazarı Sohbeti

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Jun 15, 2024


GÖNÜL BAHÇESİNDEN SOHBETLER

adapazar
Yeni Şafak Podcast
Mehmet Şeker - İyi ki o dönem televizyon yokmuş

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 12, 2024 3:44


Yıllar öncesine gidelim. 1960'ta Adapazarı Lisesi tiyatro kolu Molyer'den, Cevat Fehmi'den oyunlar sahneler. Çok beğenilir, tekrarı istenir ve devamı da gelir. Şeker Fabrikası Müdürü, ekip başı lise öğrencisi Hamdi Özarutan'a bir teklifte bulunur. “Kadronu kur, fabrikanın tiyatro salonunda oynayın.” Onunla birlikte Gönül Nart, Necati Mert, Orhan Severcan, Salih Kalyon gibi genç isimlerin olduğu on kişiyi işe alırlar. * Televizyonun olmadığı dönem. Adapazarı'nda bir tiyatro heyecanı başlar. Gençler aynı zamanda görgülerini artırmak için sık sık İstanbul'a giderek tiyatro izler. İstanbul'a gidenlerin sayısı 40-50 kişiyi bulunca, “Oyunları niye Adapazarı'na getirmiyoruz?” diye düşünen Hamdi, bu işin organizasyonuna eğilir. Pek çok oyunu şehre getirir. Hamdi organizatör olmuştur artık. Yüksek kazanç elde eder ve tiyatro sevdasından ötürü üç yıllık liseyi beş yılda bitirir. Üniversite yıllarında da işine devam eder. Kenterler, AST, Deve Kuşu Kabare, Ulvi Uraz, Gülriz Sururi, Nisa Serezli, Muammer Karaca, Ali Poyrazoğlu, Genco Erkal, Ayfer Feray, Gönül Ülkü gibi tiyatrolar Adapazarı'nda sahne alır. Senede 16 oyun, yirmi yılda 300'e yakın oyun demek. Abonman sistemini ilk uygulayan kişidir o. Daha sonra Anadolu turnelerini başlatır. Tiyatronun yanında müzik alanında faaliyet gösterir. İleriki yıllarda Türkiye'nin ilk fuar organizatörü de olacaktır. Sözü kendisine bırakalım.

Mevlana Takvimi
HZ. MAHMUD SÂMİ RAMAZANOĞLU (K.S.)-8 - 25 KASIM 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 25, 2023 3:08


Mürşid-i kâmilini bulan ve Zât-ı ‘Âlîlerinin onun ifâdesi ile “Eyyâm-ı şebâbını (gençlik günlerini) şerîat-ı mutahhare ve tarî-kat-ı ‘âliyye hizmetinde” geçiren Hazreti Sâmî Efendimiz ma‘nevî mertebeleri hızla aşıyorlardı. Bu yolda kendi ifâdeleri ile ihlâs ve tam teslîmiyet şarttı. Ölünün yıkayıcısına teslîmiyeti gibi mürîd de mürşîdine teslîm olmalıydı ki bi-izni'llâh neticeye ulaşsın. Kendileri anlatıyorlar: “Allâme Taftadânî hazretlerinin talebelerinden biri bir şeyhe intisâb etmiş. Bu talebeden hocasının huzûrunda hikmetli kelâmlar sâdır olmuş. Hocası: “Evlâdım, bunları ben sana öğretmedim; sen bunları nereden öğrendin?” diye soruyor. Talebe: “Efendim ben bir şeyhe intisâb ettim; zikir çekiyorum, doğuş oluyor ve böylece hikmetli konuşuyorum.” diyor. Bunun üzerine ‘Allâme Taftadânî hazretleri: “Oğlum beni de şeyhine götür”; diyor. Kendileri de aynı şeyhe intisâb ediyorlar. Fakat ya teslîmiyet yok veyâ nasîbi yok aynı tecelliyâtlar kendilerinde zuhûr etmiyor, aynı istifâde olmuyor. Sâmî Efendimiz Hazretlerinin bu anlattığı kıssadan çıkan hükme göre nasîbi olan müsta‘îd kişiler mürşid-i kâmili bulup ona tam olarak teslîm olurlarsa bi-izni'llâh neticeye ulaşır, ma‘nevî mertebelerde hızla ilerleyerek kemâle ererler. Bunların hepsi kendilerinde bi-izni'llâh mevcûd olan Hazreti Sâmî (k.s.) kısa zamânda icâzet alırlar, irşâdla görevlendirilirler. Kelâmî Dergâhı'ndaki hizmet günlerine âid Adapazarlı Pehlivân Efendi şu hâtırayı anlatır: “Adapazarı'ndan on arkadaşımla berâber Es‘ad Efendi Hazretlerinin ziyâretlerine gittik. Sohbet esnâsında tekkeye dâhil olmuştuk. İçerisi kalabalık olduğundan dışarıda oturuyor, Es‘ad Efendi Hazretlerinin kendilerini göremiyor, sâdece seslerini işitiyorduk. İlk defa sohbetlerine gelmenin heyecânı içindeydik. Sohbet sırasında ihvân arasında genç bir zât dolaşıp hizmet ediyordu. “Bu genç orada dolaşmasa o zamân dikkatimiz dağılmaz, daha çok istifâde ederdik.” diye içimden geçirdim. Sohbet biter bitmez Es‘ad Efendi Hazretleri: “Adapazarlı Pehlivân Efendi ve on arkadaşı buraya gelsin!” dediler. Hâlbuki bizi hiç tanımıyorlar ve geldiğimizi de görmemişlerdi. “Sâmî evlâdımız hakkında sû-i zan ettiniz, helâllık alın.” buyurdular. Affımızı taleb edip böylece bu iki Zâtı ve aralarındaki derûnî muhabbet ve bağı öğrenmiş olduk. El-hamdü li'llâh.

Anadolu'nun Şifacı Kadınları
Benian Kara - (Mindfulness, Beden ve Hareket Terapisti)

Anadolu'nun Şifacı Kadınları

Play Episode Listen Later Apr 23, 2023 48:23


Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Benian Kara. 1987'de Adapazarı'nda doğan Benian, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünden mezun oldu. Ardından Yurtdışı eğitim danışmanlığı şirketinde çalıştıktan sonra Marmaris ve Datça'da turizm sektöründe çalıştı. Farklı sektörlerde farklı işler yaptıktan sonra kalbinin çağrısını duyup sırt çantasını alarak Kabak'a gitti. Kabak'ta Uğur'la tanıştı ve onunla birlikte organik tarım yapan çiftliklerle ilgili bir proje yapmak üzere yola çıktılar. Hindistan'da birçok farklı konuda eğitimler alınan Benian, aldığı tüm aldığı eğitimleri harmanlayarak şifaya ihtiyacı olanlara sunuyor. Benian'ın çalışmalarını https://www.instagram.com/benian.kara/ Instagram adresinden takip edebilirler. Keyifli dinlemeler :)

O Podcast
#113: Ruben Seni Niye Adapazarı'ndan Aradı?

O Podcast

Play Episode Listen Later Jan 26, 2023


Mini bölümümüzde Oscar adaylarını elden geçirip Stephanie Hsu’yu kutladık, Ruben Östlund’un teşekkürlerini ilettik, Andrea Riseborough bütün oyunu değiştiriyor mu diye konuştuk. #113: Ruben Seni Niye Adapazarı’ndan Aradı? yazısı ilk önce Oscar Boy üzerinde ortaya çıktı.

Turkish Stories
Yaprak Dökümü / Reşat Nuri GÜNTEKİN / Turkish Stories C1

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Sep 15, 2022 4:42


Yaprak Dökümü Turkish Stories for Turkish Learners   Kalabalık aile halkı ile Bağlarbaşı'ndaki evinde şimdi oldukça sıkıntılı bir hayat geçiren Ali Rıza Bey, emekli bir memurdur. Belli başlı bir öğrenim görmemiştir, ama çekirdekten yetişmiştir. Uzun yıllar mütevazı memurluklarda çalışıp Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında Suriye'de ve Anadolu'da oldukça önemli görevlerde bulunmuştur. En son Trabzon'da iken çevredeki bazı kimselerin hışmına uğramış, görevinden ayrılmıştır. Çoluk çocuğunu, eline geçen sınırlı bir para ile geçindirmekte zorluk çekmekte, bu yüzden bir iş aramaktadır. Bir gün, vaktiyle bir süre hocalığını yapmış olduğu Muzaffer Bey adında bir gence rastlar. Muzaffer Bey, şimdi hatırı sayılır bir şirketin müdürüdür. Ali Rıza Beyi hemen şirketinde göreve yerleştirir. Şirketteki görevi, iş hayatında az emretmeye alışmış bu eski memuru pek tatmin etmez; ama ister istemez buna katlanmaya çalışır. Ne var ki şirkette Ali Rıza Beyin eski bir arkadaşının kızı da çalışmaktadır ve Muzaffer Bey, makamından yararlanarak bu kızla ilgilenmek ister. Ali Rıza Bey, bu duruma dayanamaz, sonunda da işinden olur. Eski memur, yeniden sıkıntılı ve hüzünlüdür. Fakat çok kısa bir zaman sonra oğlu bir bankada iş bulur. Bu onun için iki defa sevinç kaynağı olmaktadır. Hem çocuğu bir iş sahibi olarak şahsiyetine doğru yönelmektedir; hem de evin geçimine katkıda bulunacaktır. Fakat umulan huzur ve mutluluk bir türlü gelmez, aksine evde şimdi yeni tedirginlikler belirmektedir. Ali Rıza Beyin kızlarından Necla ve Leyla yetişmişlerdir; gezmek, tozmak, giyinmek, eğlenmek istemektedirler. Oysa onların bu isteklerini karşılamak mümkün değildir. Bu iki kızın durup dinmeyen sızıltıları, hırçınlıkları ailede tat tuz bırakmamıştır. Hâl böyle devam ederken bankada çalışan Şevket evlenip, eve bir nüfus daha getirir. Gelin de, Necla ve Leyla'nın kafasında olduğu için, onlara katılır. Böylelikle Ali Rıza Beyin ailesi ikiye bölünmüştür. Yeniden çalışmaya karar veren Ali Rıza Bey, çalmadık kapı bırakmadıktan sonra -çaresiz- tekrar Muzaffer Beye başvurup yeniden iş ister; ama eski öğrencisi bu sefer kendisini çok soğuk karşılar ve adamcağız eli boş döner. Aile, bir yandan geçim sıkıntısı içerisinde kıvrana dursun, öte yandan iki genç kızla gelin, haftada sekiz, dokuz çay partileri düzenlemekte, sıkıntıyı büsbütün artırmaktadır. Ali Rıza Beyin eşi, kocasının için için eridiğini görerek, sürekli gelini ve kızlarıyla çekişip durur. Bu sırada en büyük kız Fikret, Adapazarı'nda oturan orta hâlli bir adamla evlenip evden ayrılır. Bu olaya bir yandan sevinen, bir yandan da üzülen Ali Rıza Bey'i yeni olay adamakıllı üzer. Şevket, bankadan bir miktar para çekmiş; fakat bunu vaktinde ödeyememiş, hapse atılmıştır. Bir gün zengin bir Suriyeli, Necla'yı ister. Ali Rıza Beyin ailesi, kızlarının ta Suriye'ye kadar gidip kendilerinden kopmasını istemezler; ama sonunda buna da razı olurlar. Fakat sonuç hiç de sandıkları gibi çıkmaz. Adam zengin mengin değildir ve Necla feci şekilde aldatılmıştır. Kızlarının elem, feryat dolu haberlerini alan aile ayrıca bu konu için de yanıp sızlanır. Fikret'in Adapazarı'na, Şevket'in hapishaneye, Necla'nın Suriye'ye gitmeleri Ali Rıza Beyin ailesinde bir çeşit yaprak dökümü manzarası göstermektedir. Ali Rıza Bey, yaprakları hayli eksilen bu aile ağacına fazla geliyor bahanesiyle, Bağlarbaşı'ndaki büyük evini satar, yerine daha küçüğünü alır. Ayrıca aradaki para farkı bir süre olsa da, geçimlerine yardımcı olacaktır. Reşat Nuri GÜNTEKİN

Turkish Stories
17 AĞUSTOS 1999 ADAPAZARI DEPREMİ / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Jun 3, 2022 4:09


Turkish Stories for Learner Turkish AFETLER 17 AĞUSTOS 1999 ADAPAZARI DEPREMİ Hep aynı rüyayı görüyordum: Ailecek Türkiye'deki evimizdeyiz. Kocam, kızım ve oğlum... Gecenin derin sessizliğinde çıt yok. Birden yer gök sarsılıyor, evimiz yıkıldı yıkılacak... Telaşla dışarı fırlıyoruz, avluda bulunan araba garajına sığınıyoruz. Büyük bir gürültüyle yıkılıyor evimiz... Toz duman, çığlıklar... Bir kâbustan uyanır gibi yataktan doğruluyorum. Soluk soluğa, yüzüm terler içinde, etrafıma bakınıyorum. Aynı rüyayı üç kez görmüştüm. İkisini Almanya'da; üçüncüsünü ise Adapazarı'ndaki evimizde... Bir gün kocama anlattım. Dinledi “Hayır olsun!” dedi. Derken dünya işleri, vatanıma kavuşmanın heyecanı, neşesi rüyayı bana unutturdu. 1999 yılının temmuz ayıydı. Havalar öylesine sıcaktı ki! İnsanı bayıltan bir sıcaklıktı bu. Hani gölgeler de olmasa, kesin ölebilirdi insan, diye düşünüyordum. Yıllardır Almanya'dayız. Bu yüzden her temmuz ayında yollara düşüyor ve memleketimize geliyoruz. Bu yıl da Adapazarı'ndayız. Bazen rüyam geliyordu aklıma, dalıp gidiyordum. Ağustos ayının 16'sıydı. Unutmuştuk Almanya'yı... Memleketimizde, eş dost arasında çok güzel günler geçiriyorduk. Görülmedik bir yazdı. O ne sıcaktı! Giderek artıyordu sıcaklıklar... Bir ay önceki güneş tutulmasından sonra komşularımız havanın çok sıcak olduğunu söylüyordu. Gece saat 12:00'yi geçmiş olmalıydı. Sokaklarda kimseler yoktu. Uzaklardan acayip gürültüler ve köpek ulumaları geliyordu. Zamanla onların sesi de kesildi. Erken kalkmak için uyumalıydım. Ama gözümde uyku yoktu. Birden gördüğüm o kâbus gibi rüya aklıma geldi. Evet, evimiz yıkılmıştı. Ailecek dışarı fırlamıştık... Bu rüyayı zihnimden atmaya çalıştım. Hatırlamak istemedim. Yerimden kalktım. Yan odaya geçtim. En iyisi, uyumaktı. Yatağa girdim. Hafiften dalmışım. Derken, büyük bir gürültüyle uyandım. Önce rüya görüyorum sandım. Yine aynı kâbus diye düşündüm. Her şey sarsılıyordu. Yerimden zorlukla doğruldum. Ayakta duramıyordum. Evin içindeki eşyalar devriliyor, sallanıyordu. Deprem olmuştu. Eşyalar yerle bir olmuştu. Her yer darmadağınıktı. Evdekilere seslendim: “Haydi balkona!” diye bağırdım ve yürüdüm; ister istemez onlar da arkamdan koştular. Balkonun kapısını açınca şaşkınlıktan donakaldım. Hemen önümüzde bahçe vardı. Oysa evimiz zemin katta değil ikinci kattaydı. Nasıl bahçede olabilirdik! Hep birlikte balkondan bahçeye geçtik... Manzara korkunçtu. Apartmanın iki katı yere çökmüş, bizim balkonumuz da bahçe ile eşit seviyeye gelmişti. Dehşet içinde etrafımıza bakındık. Her taraf zifirî karanlıktı. İniltiler, feryatlar, uğultular duyuluyordu. Sabah, gün doğduğunda, o acı gerçeği öğrendik. Adapazarı'nda, Gölcük'te, İzmit'te ve İstanbul'da binlerce ev yıkılmış, on binlerce insan ölmüştü. Memleketimiz, tarihin en büyük depremlerinden birini yaşamıştı. Hâlâ şaşkınlıkla düşünüyorum: Almanya'da iken gördüğüm kâbus gibi rüya, aynen gerçekleşmişti.

Yeni Şafak Podcast
Erdal Hoş - Erken bir şampiyonluk yazısı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 21, 2022 2:35


Öncelikle yanıltıcı başlık için özür dileyerek başlayayım. Bu haftaki yazının konusu Trabzonspor değil Sakaryaspor... Bitime üç hafta kala artık şampiyonluk ve 1. Lig için gün sayan Sakaryaspor'a ve Adapazarı'na bir vefa yazısıdır bu. Çocukluğum ve ergenliğimin geçtiği bir şehre teşekkür yazısı... Bir bakıma beni hayata hazırlayan bir şehir oldu Sakarya. Dörtyol sanayide çay ocağında çalıştım, Kayrancık Köyü'nde süpürge tohumlarını biriktirip ilk bisikletimi aldım. Fındık, patates ve kabak tarlalarında yevmiyecilik yaptım. Şimdiki stadın olduğu yerde inekleri otlattım. Babamı kaybettiğimizde Trabzon'a dönme fikrime annem şöyle karşı çıkmıştı “Burası fakir dostu bir şehir burada kalalım”. Rahmetli büyükannem bir keresinde, “Allah razı olsun Adapazarı'ndan ve Gazeller mahallesinden” demişti, “Yetimlerimizi sakladı, besledi, gözümüz arkada kalmadı.” Memleketin dört bir yanından gelenler için hep böyle oldu Sakarya; aynı anda hem gurbet hem sıla olabilen nadir şehirlerden biri... Şimdilerde ne köydeki lojman, ne altı sene yatılı okuduğum Arifiye Öğretmen Lisesi ne de rahmetli babamla ilk maça gittiğim Atatürk Stadı kaldı. Ama hala mahallem yerinde ve ben de Sakarya Üniversitesi'nde görev yapıyorum. Hem geçmişim hem şimdi aşkına 1461 Trabzon'un başkanı çok kıymetli spor ve iş insanı Celil Hekimoğlu'na şöyle demiştim yarışın kızıştığı zamanda; “Başkanım sizin 1. Lig'e çıkmanızın Trabzon futbolu hatta Trabzonspor için ne kadar kıymetli ve önemli olduğunun farkındayım ama Sakarya şehri bir play-off daha kaldıramaz. O yüzden umarım Sakarya direkt çıkar, siz sonra gelirsiniz.” İlk istediğim oldu, inşallah ikincisi de olur. Hatta yüzsüzlük olmayacaksa bir isteğim de şu anda ikamet ettiğim Kocaelispor'un da düşmemesi. Sakarya ve Kocaeli'nin olduğu bir ligin tadı başka olacak. İki şehrin rekabeti bol atışmalı, bol gerilimli ama asla şiddet içermeyen bir atmosfer oluşturacak, inanıyor ve istiyorum...

Acı, tatlı, mayhoş
Bayat pideyle baklava

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Apr 8, 2022 3:30


Bayat pideyle tavuklu tirit, Kastamonu'nun bandırması, Adapazarı'nın ıslaması, hatta baklava yapabilirsiniz. Aylin Öney Tan'la #acıtatlımayhoş

NTVRadyo
Acı Tatlı Mayhoş - Bayat pideyle baklava

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 8, 2022 3:30


Bayat pideyle tavuklu tirit, Kastamonu'nun bandırması, Adapazarı'nın ıslaması, hatta baklava yapabilirsiniz. Aylin Öney Tan'la #acıtatlımayhoş

Kıraathane
Ümit Kurt, Mert Kayhan - Yirminci Yüzyıl Başlarında Osmanlı Toplumunda Bir Pogrom Girişimi: Adapazarı Adana Olmasın

Kıraathane

Play Episode Listen Later Feb 19, 2022 49:59


"Tarih-i Ahval & Ahval-i Tarih" serisinde Ümit Kurt ve Mert Kayhan sohbetlerine yerel ölçekli konularla ve hikâyelerle, kendi ifadeleriyle “tarihin tozuyla” ilgilenmeye devam ediyor. Bu programda konumuz, 20. yüzyıl başlarında Adapazarı'nda yaşanan pogrom girişimi.5 Şubat 1911'de Adapazarı kazasında ilginç bir olay vuku bulur. Kazada ikâmet eden üç Ermeni ve iki Rum erkek, fahişelik yaparak hayatını kazanan Boşnak bir Müslüman kadınla bir Ermeni'ye ait hamamda toplu zina yaparken yakalanıp, derdest edilirler. Ancak bir gün sonra serbest kalırlar. Bunun üzerine kaymakam Sırrı Bey faillerin tutuklu kalmaları için bu hadiseye siyasi bir içerik kazandırmaya çalışır. Bu bölümde Adapazarı'ndaki fuhuş hadisesi ve akabinde yaşanan gelişmeler ışığında Osmanlı İmparatorluğu'nda devlet ve toplum arasındaki ilişkileri yerel ölçekte analiz etmeye ve İttihad-ı Anasır idealinin imkânları üzerine değerlendirmeler içeren bir tartışmaya girişeceğiz.

Mevlana Takvimi
HZ. MAHMUD SÂMİ RAMAZANOĞLU (K.S.)-8 - 17 ARALIK 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 17, 2021 3:08


Mürşid-i kâmilini bulan ve Zât-ı ‘Âlîlerinin onun ifâdesi ile “Eyyâm-ı şebâbını (gençlik günlerini) şerîat-ı mutahhare ve tarîkat-ı ‘âliyye hizme-tinde” geçiren Hazreti Sâmî Efendimiz ma‘nevî mertebeleri hızla aşıyorlardı. Bu yolda kendi ifâdeleri ile ihlâs ve tam teslîmiyet şarttı. Ölünün yıkayıcısına teslîmiyeti gibi mürîd de mürşîdine teslîm olmalıydı ki bi-izni'llâh neticeye ulaşsın. Kendileri anlatıyorlar: “Allâme Taftadânî hazretlerinin talebelerinden biri bir şeyhe intisâb etmiş. Bu talebeden hocasının huzûrunda hikmetli kelâmlar sâdır olmuş. Hocası: “-Evlâdım, bunları ben sana öğretmedim; sen bunları nereden öğrendin?” diye soruyor. Talebe: “-Efendim ben bir şeyhe intisâb ettim; zikir çekiyorum, doğuş oluyor ve böylece hikmetli konuşuyorum.” diyor. Bunun üzerine ‘Allâme Taftadânî hazretleri: “Oğlum beni de şeyhine götür”; diyor. Kendileri de aynı şeyhe intisâb ediyorlar. Fakat ya teslîmiyet yok veyâ nasîbi yok aynı tecelliyâtlar kendilerinde zuhûr etmiyor, aynı istifâde olmuyor. Sâmî Efendimiz Hazretlerinin bu anlattığı kıssadan çıkan hükme göre nasîbi olan müsta‘îd kişiler mürşid-i kâmili bulup ona tam olarak teslîm olurlarsa bi-izni'llâh neticeye ulaşır, ma‘nevî mertebelerde hızla ilerleyerek kemâle ererler. Bunların hepsi kendilerinde bi-izni'llâh mevcûd olan Hazreti Sâmî (k.s.) kısa zamânda icâzet alırlar, irşâdla görevlendirilirler. Kelâmî Dergâhı'ndaki hizmet günlerine âid Adapazarlı Pehlivân Efendi şu hâtırayı anlatır: “Adapazarı'ndan on arkadaşımla berâber Es‘ad Efendi Hazretlerinin ziyâretlerine gittik. Sohbet esnâsında tekkeye dâhil olmuştuk. İçerisi kalabalık olduğundan dışarıda oturuyor, Es‘ad Efendi Hazretlerinin kendilerini göremiyor, sâdece seslerini işitiyorduk. İlk defa sohbetlerine gelmenin heyecânı içindeydik. Sohbet sırasında ihvân arasında genç bir zât dolaşıp hizmet ediyordu. “Bu genç orada dolaşmasa o zamân dikkatimiz dağılmaz, daha çok istifâde ederdik.” diye içimden geçirdim. Sohbet biter bitmez Es‘ad Efendi Hazretleri: “- Adapazarlı Pehlivân Efendi ve on arkadaşı buraya gelsin!” dediler. Hâlbuki bizi hiç tanımıyorlar ve geldiğimizi de görmemişlerdi. “- Sâmî evlâdımız hakkında sû-i zan ettiniz, helâllık alın.” buyurdular. Affımızı taleb edip böylece bu iki Zâtı ve aralarındaki derûnî muhabbet ve bağı öğrenmiş olduk. El-hamdü li'llâh.

Akademi Sakaryaspor
BŞTS #1 — Bir Savaş Üstün, Yarım Kalan Tez, Adapazarı Tarihi ve Göçmenlik

Akademi Sakaryaspor

Play Episode Listen Later Apr 10, 2021 37:12


Bir Savaş Üstün'ün yarım kalan tezi sonrası #Tatangalar'dan başlayarak, #Sakaryaspor harici birçok tribüne yayılan bu ifadenin anlamını, Okan Konuralp, Oğuzhan Öçalan ve Metin Doğrucan konuşuyor. Serinin ilk bölüm konusu; Bir Savaş Üstün, yarım kalan tez, Adapazarı ve göçmenlik.

RADYO GERÇEK
Sait Faik Abasıyanık - İzler Ve Portreler

RADYO GERÇEK

Play Episode Listen Later Sep 20, 2020 47:18


Kasım 1906, Adapazarı doğumlu. Türk hikâye ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından birisi olan Sait Faik, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılar nedeniyle Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olarak kabul edilir.

kas sait faik abas sait faik adapazar
Mevlana Takvimi
HZ. MAHMUD SÂMİ RAMAZANOĞLU (K.S.)-8 - 13 Şubat 2020 Mevlana Takvimi

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 13, 2020 2:50


Mürşid-i kâmilini bulan ve Zât-ı ‘Âlîlerinin onun ifâdesi ile “Eyyâm-ı şebâbını (gençlik günlerini) şerîat-ı mutahhare ve tarîkat-ı ‘âliyye hizme-tinde” geçiren Hazreti Sâmî Efendimiz ma‘nevî mertebeleri hızla aşıyorlardı. Bu yolda kendi ifâdeleri ile ihlâs ve tam teslîmiyet şarttı. Ölünün yıkayıcısına teslîmiyeti gibi mürîd de mürşîdine teslîm olmalıydı ki bi-izni'llâh neticeye ulaşsın. Kendileri anlatıyorlar: “Allâme Taftadânî Hazretleri'nin talebelerinden biri bir şeyhe intisâb etmiş. Bu talebeden hocasının huzûrunda hikmetli kelâmlar sâdır olmuş. Hocası: “-Evlâdım, bunları ben sana öğretmedim; sen bunları nereden öğrendin?” diye soruyor. Talebe: “-Efendim ben bir şeyhe intisâb ettim; zikir çekiyorum, doğuş oluyor ve böylece hikmetli konuşuyorum.” diyor. Bunun üzerine ‘Allâme Taftadânî Hazretleri: “Oğlum beni de şeyhine götür”; diyor. Kendileri de aynı şeyhe intisâb ediyorlar. Fakat ya teslîmiyet yok veyâ nasîbi yok aynı tecelliyâtlar kendilerinde zuhûr etmiyor, aynı istifâde olmuyor. Sâmî Efendimiz Hazretleri'nin bu anlattığı kıssadan çıkan hükme göre nasîbi olan müsta‘îd kişiler mürşid-i kâmili bulup ona tam olarak teslîm olurlarsa bi-izni'llâh neticeye ulaşır, ma‘nevî mertebelerde hızla ilerleyerek kemâle ererler. Bunların hepsi kendilerinde bi-izni'llâh mevcûd olan Hazreti Sâmî (k.s.) kısa zamânda icâzet alırlar, irşâdla görevlendirilirler. Kelâmî Dergâhı'ndaki hizmet günlerine âid Adapazarlı Pehlivân Efendi şu hâtırayı anlatır: “Adapazarı'ndan on arkadaşımla berâber Es‘ad Efendi Hazretleri'nin ziyâretlerine gittik. Sohbet esnâsında tekkeye dâhil olmuştuk. İçerisi kalabalık olduğundan dışarıda oturuyor, Es‘ad Efendi Hazretlerinin kendilerini göremiyor, sâdece seslerini işitiyorduk. İlk defa sohbetlerine gelmenin heyecânı içindeydik. Sohbet sırasında ihvân arasında genç bir zât dolaşıp hizmet ediyordu. “Bu genç orada dolaşmasa o zamân dikkatimiz dağılmaz, daha çok istifâde ederdik.” diye içimden geçirdim. Sohbet biter bitmez Es‘ad Efendi Hazretleri: “- Adapazarlı Pehlivân Efendi ve on arkadaşı buraya gelsin!” dediler. Hâlbuki bizi hiç tanımıyorlar ve geldiğimizi de görmemişlerdi. “- Sâmî evlâdımız hakkında sû-i zan ettiniz, helâllık alın.” buyurdular. Affımızı taleb edip böylece bu iki zâtı ve aralarındaki derûnî muhabbet ve bağı öğrenmiş olduk. El-hamdü li'llâh

MSGSÜ Temel Eğitim Bölümü
Konuşmalar 5 - Burak Delier

MSGSÜ Temel Eğitim Bölümü

Play Episode Listen Later May 26, 2019 89:19


Burak Delier, 1977 Adapazarı doğumlu, İstanbul’da yaşayan ve üretim yapan bir güncel sanatçı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sanat eğitimi aldı, Yıldız Üniversitesi’nde yüksek lisans ve sanatta yeterlik eğitimini tamamladı. İstanbul, Diyarbakır ve Lonra’da kişisel sergiler açan sanatçı, Avrupa’da karma sergilere ve sanatçı rezidans programlarına katıldı. 2008 ve 2010’da Taipei Bienali’nde, 2005 ve 2007’de İstanbul Bienali’nde işleri yer aldı. Özgürlük mefhumunu, politik bağlamda ve doğaçlama, irade, itki, yaratıcılık gibi kavramlarla ilişkisi açısından ele alan Delier’in sanat ve politika üzerine yazıları, Sanat Dünyasının Senaryoları adlı kitabında Koç Üniversitesi Yayınları’ndan 2016 yılında yayınlandı. Aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölümünde akademisyen olarak çalışmaktadır.

Lezzet Avcısı
Adapazarı'nın Eşsiz Lezzetleri

Lezzet Avcısı

Play Episode Listen Later Apr 23, 2019 15:06


Lezzet Avcısı, Coşkun Aral bu haftaki programında, bu sefer de Adapazarı'nda ve sizleri Sakarya'nın eşsiz lezzetleri ile buluşturuyor.

Kariyer Sohbetleri
Ceyda Dedeoğlu ile Gündelik Yaşam ve Stres

Kariyer Sohbetleri

Play Episode Listen Later Mar 24, 2019 71:39


Ceyda Dedeoğlu Kimdir? YDY Danışmanlık (http://ydydanismanlik.com/) Direktörlüğünü yürütmekte olan Ceyda Dedeoğlu, 1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Aynı üniversitenin Klinik Psikoloji Bölümü'nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Halen Boğaziçi Üniversitesi'nde Klinik Psikoloji Doktora Programı'na devam etmektedir. Çalışma hayatına Güzel Günler Kliniği'nde bilimsel araştırmalar koordinatörü olarak başlamış, aynı ekibin 1999-2003 arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde yürüttüğü Adapazarı deprem bölgesinde alan koordinatörlüğü yapmıştır. Yüksek lisans eğitimi sonrasında aynı merkezde çocuk ve gençler için psikoterapi çalışmaları da yürütmüştür. Aynı yıllarda Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (BÜPAM) psikoterapiye ek olarak nöropsikolojik değerlendirme grubu ile çalışmıştır. 2006-2007 yıllarında University of Illinois Chicago'da Halk Sağlığı alanında eğitim alırken üniversitenin psikiyatri bölümüne bağlı Gençlik Araştırmaları Enstitüsü'nde çocukların ileri nöropsikolojik değerlendirmeleri alanında deneyim kazanmıştır. 2008-2012 yılları arasında UNICEF Türkiye Ofisi'nde Çocuk Koruma Program Sorumlusu olarak çocuk bakım sistemlerinin iyileştirilmesi, çocuk adalet sisteminin iyileştirilmesi, çocuk haklarının yaygınlaştırılması, çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi alanlarında geliştirilen program ve projeleri yönetmiştir. 2012-2014 yılları arasında Doku Bireysel ve Kurumsal Danışmanlık Merkezi ve Güzel Günler Kliniği'nde psikoterapi ve nöropsikolojik değerlendirme çalışmalarını sürdürdükten sonra, kuruluşundan başlayarak YDY Danışmanlığın direktörlüğünü yapmakta, aynı merkezde psikoterapist olarak çalışmaktadır. Çocuk hakları ve çocukluk dönemi psikolojik bozuklukları üzerine çeşitli yayınları vardır. LinkedIn: https://www.linkedin.com/in/ceyda-dedeoglu-77381711/?originalSubdomain=tr

Akademi Sakaryaspor
Toprak Zemin #6 — Oğuz Dizer

Akademi Sakaryaspor

Play Episode Listen Later Nov 27, 2018 39:09


#toprakzemin'in konuğu, tarihi boyunca Sakaryaspor'un ve Sakarya'nın değerlerinin yanında olmuş tecrübeli gazeteci Sayın Oğuz Dizer. Sakaryaspor'a kuruluşundan itibaren tanıklık eden Dizer, bilinmeyen birçok konuda yaptığı çarpıcı açıklamalarla Adapazarı ve Sakaryaspor tarihini değerlendiriyor.

Akademi Sakaryaspor
Toprak Zemin #2 — Erkal Etçioğlu

Akademi Sakaryaspor

Play Episode Listen Later Sep 17, 2018 39:13


Sakarya ve Sakaryaspor'a dair anıların paylaşıldığı #toprakzemin serisinin ikinci bölümünde Atilla Yıldırımalp ve Sakaryaspor'un eski başkanlarından Erkal Etçioğlu, eski Adapazarı ve Sakaryaspor'un altın yıllarını masaya yatırıyorlar.