POPULARITY
Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian'a göre Suriye'de kurulan kabine teknokrat değil. Kabinenin tamamen HTŞ'ye bağlı olduğunu vurgulayan Kassargian, Suriye'de Irak modelinden ziyade Somali benzeri bir otorite boşluğu olabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Suriye'de Beşşâr Esed döneminin müftüsü Şeyh Ahmed Bedruddîn Hassûn, 25 Mart Salı günü ailesiyle birlikte Ürdün'e gitmek üzereyken Şam Havaalanı'nda tutuklandı. 2005-2021 yılları arasında müftülük vazifesini deruhte eden Hassûn, 2024'ün sonunda Baas rejiminin düşmesinin ardından sessizliğe gömülmüştü. Bir süre Şam'da gizlendikten sonra memleketi Halep'e geçen Hassûn, son olarak 17 Şubat günü Suriyeli gençlerin evine yaptığı baskınla gündeme gelmişti. Hassûn'un yargılanmasını isteyen gençler, ikametgâhının önünde protesto gösterisi düzenlemişti.
8 Aralık sabahı Suriyeli devrimcilerin Şam'a girişlerini sevinç gözyaşları içinde anbean izledik. Sevincimizin ve duygulanıp gözyaşı dökmemizin çok sebebi vardı: Mazlumların sabrı ve kıyamı zaferle sonuçlanıyordu. Onlarca yıldır Suriye'yi baskıyla yöneten, son 13 yıldır da halkını katleden diktatör ülkeden kaçmıştı. Zafer, çoğunluğun zaferiydi. Şam'a tekbirlerle girenler samimi mü'minlerdi. Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelere dağılmış mazlum mülteciler için vatanlarının kapıları açılıyordu. İsrail sınırlarına nihayet, tiyatro oynamayan, gerçek savaşçılar geliyordu. Türkiye'nin tezleri doğrulanıyor, çabaları olumlu sonuç veriyordu. Suriye'de haklı, meşru, tarihî bir devrim, kalbi olanı, vicdanı olanı, imanı olanı derinden sarsacak ve heyecanlandıracak bir devrim gerçekleşiyordu. Tüm dünyada zafer muştularına hasret gönüllere umut serpiliyordu.
Pazartesi günü TVNET “Net Bakış” ekibi olarak Gaziantep'teydik… Canlı yayın aracı önden gitti… Programın yöneticisi Serhat İbrahimoğlu ile diğer konuklar Nedim Şener, Mete Yarar ve İstanbul Haber Merkezi Şefi Gökhan Yılmaz ile birlikte sabah uçağıyla Antep'e vasıl olduk… 935 bin kişilik nüfusu, yaklaşık 300 bin kişilik Suriyeli misafiriyle kentin en büyük, Türkiye'nin ise ikinci büyük ilçesi olan Şahinbey'de Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu tarafından ağırlandık…
Suriye'de kendi halkını kendine düşman olarak gören, kendi halkının değerlerine, inançlarına ve beklentilerine rağmen kurulmuş olan Baas rejiminin 61 yıllık zulüm ve istibdadı 8 Aralık itibariyle sona erdikten sonra Suriye'de halkta inanılmaz bir rahatlama, bir güven ve istikrar beklentisi ortaya çıkmış oldu. Suriye'ye yaptığım ziyarette de, Türkiye'deki çok sayıda Suriyeliyle yaptığım görüşmelerde de bu beklentinin ve olumlamanın toplumun çok geniş kesimlerine yayılmış olduğu rahatlıkla görülüyor.
Hayatımda çok az yolculuk için bu heyecanı duymuşumdur. Eminim, perşembe sabahı “Akdeniz” adlı Türk Hava Yolları (THY) uçağı İstanbul'dan havalanırken, Kıbrıs ve Lübnan üzerinden süzülerek nihayet -tam 13 yıl sonra- Şam'a inerken, bu hissiyatı paylaşanlar hiç de az değildi. Uçağımızdaki Suriyeli yolcuların içten coşkusu, hep bir ağızdan söyledikleri ezgiler, döktükleri gözyaşları, aprona iner inmez yaptıkları şükür secdeleri bunu gösteriyordu zaten. Dile kolay, aralarında bazıları memleketlerini ilk kez görecekti. Bazıları, Baas rejiminin keyfî yasakları sebebiyle onlarca yıldır ülkelerinden ayrıydı. Uçakta, sırf bu ilk seferi kaçırmamak için ta Amerika'dan gelenler bile vardı. Şam'a kavuştukları anda izhar ettikleri hesapsız sevinci görmeye değerdi doğrusu.
Suriye kuzeyinde YPG/PKK için sadece iki seçenek olduğunu defalarca yazmıştık. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk yetkililer ve Suriyeli yetkililer de bu iki seçeneğin altını çizdiler: YPG/PKK ya silah bırakacak ve Şam'ın idaresi altına girecek, ya da Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye güçleri bölgeye operasyon başlatacak. Üçüncü bir yol yok mu? Elbette var: YPG/PKK devletinin kurulması, federasyon, özerklik, eyalet, kanton yapılanması, sorunun çözümsüzlüğe terkedilmesi ve daha birçok seçeneği “Üçüncü Yol” başlığı altında toplayabiliriz.
8. Hiç şüphesiz, Suriyeli mücahit devrimciler, Hikmetli Kitab'ın “Zulme maruz kaldıktan sonra haklarını aramak için mücadele edenler” (Şuarâ 26/227) zümresine dahildirler. Kur'ân-ı Kerîm'de böyle mazlumlar için silahlı direnişe izin verilmiştir: “Kendilerine savaş açılan müminlere, savaşma izni verilmiştir. Zira onlar zulme uğramışlardır. Allah, onları muzaffer kılmaya elbette kadirdir.” (Hac 22/39). Hikmetli Kitap'ta beyan edildiğine göre Hak Teâlâ, mazlumların yanındadır; zalimlere karşı onlara yardım etmeyi murat etmektedir. Şöyle buyurulur: “Biz, memleketlerinde güçsüz bırakılanlara iyilik yapmak, onları önder kılmak, o memlekete onları varis/hâkim yapmak, ülkelerinde imkân ve söz sahibi kılmak; Firavun'u, Hâmân'ı ve onların ordularını ise korktuklarına uğratmak istiyorduk.” (Kasas 28/5-6). Bu âyet-i kerîmede işaret edilen hakikat, mazlum Suriyelilerin yıllar süren zulme karşı başkaldırı ve cihatlarının neticesinde gerçekleşmiş; Cenâb-ı Hak, zulme maruz kalıp sürüldükleri vatanlarına onurlu fatihler olarak dönmeyi onlara nasip eylemiştir.
Geçtiğimiz pazartesi (6 Ocak 2025) İstanbul'da vefat eden Suriyeli âlim ve mücadele adamı Şeyh Sâriye Rifâî'nin na'şı, önce Fatih Camii'nde ardından da Şam'da Emevî Camii'nde kılınan cenaze namazlarının ardından tarihî Bâbu's-Sağîr Mezarlığı'na defnedildi. Merhumun cenazesine gösterilen samimi ilgi ve yoğun katılım, her açıdan “kavganın göbeğinde” geçmiş 77 yıllık bir ömrün bereketine işaretti.
12 günde muhteşem bir final yapan Suriye devrimi birçok açıdan şimdiden dünya devrimler tarihine girmeye hak kazanmış oldu. 14 yıl boyunca arkasında onca katliam, baskı, zulüm, işkence, yıkım, tehcir barındıran bir rejime karşı kazanılan bu büyük zaferin bu şiddet geçmişiyle son derece orantısız bir barışçıllıkla son bulmuş olması mesela. Şimdiye kadar Suriyeli devrimcileri şu veya bu şekilde suçlayan, onları direniş eksenine karşı ABD, İsrail veya Batı emperyalizminin aparatları olarak suçlayan herkesin utancından yerin dibine geçmesini gerektiren bir ders bu.
Suriye'de 13 yıl süren iç çatımalar, zalim Esed rejiminin devrilmesiyle sona erdi. 61 yıllık Baas faşizminden kurtuldu Suriye halkı. 8 Aralık Suriye'nin bayramı oldu. 13 yıl boyunca yaşanan çatışmalarda ölen insanların sayısının bir milyonu aştığı tahmin ediliyor. 10 milyondan fazla Suriyeli yerinden-yurdundan edildi. 5 milyondan fazlası ülkesinin dışına çıkmak zorunda kaldı.
Binlerce yıllık insanlık tarihinde, insanlık ailesinin fertleri, birbirleriyle lüzumlu lüzumsuz nice savaşlara girmiş; kimileri galibiyetin gururunu, kimileri ise mağlubiyetin üzüntüsünü yaşamışlardır. Nice zamanlar, bazı milletler, ordular ve komutanlar için hiç umulmadık bir anda talih kapıları açılmış ve kimsenin öngöremediği şekilde zaferler kazanılmıştır. Tarih, zalim Baas rejimine karşı Suriyeli yiğit devrimcilerin/mücahitlerin zaferini de, kimsenin beklemediği/öngöremediği kadar kolay ve hızlı bir şekilde kazanılmış bir zafer olarak kaydedecektir.
8 Aralık Halk Devriminin ardından Suriye'nin geleceğine yönelik tartışmalar farklı boyutlarıyla devam ediyor. Son iki yazıdır, rejimin farklı yüzlerini görmemize imkan tanıyan hususlar üzerinden Esed rejiminin karakteristik analizini yapmaya çalıştım.
AB, Türkiye'ye Suriyeli sığınmacılar için 1 milyar dolarlık ek fon sağlayacak. Ukrayna, Rus komutana uzaktan kumandalı bombayla suikast düzenledi. Bu bölüm Reflect Studio hakkında reklam içermektedir. Reflect Studio'nun WWF işbirliğiyle üretilen WWF Kids koleksiyonu, çocuk giyiminde tarz kadar materyalin de önemini vurguluyor, çevreye karşı sorumluluğunu da unutmuyor. WWF'nin kadın-erkek yetişkin koleksiyonuyla uyumlu tasarlanan bu ürünler ile rengarenk bir WWF Family konsepti yaratabilirsiniz. WWF'in doğa ve hayvan sevgisini yansıtan bu koleksiyona göz atmak için burayı ziyaret edebilir, wwfmarket.com'da %50'ye varan indirimden yararlanabilirsiniz. Aposto Gündem'e buradan ulaşabilirsiniz.
Suriye'de yeni dönem Süreç kırılgan ama Suriyeli sığınmacıların dönüşü başladı. Bir haftada Türkiye'den dönen Suriyeli sayısı 7 bin 692. İlk gidenler kim, hangi yaş grubundan? Gidişler kalıcı olur mu? Giden yeniden Türkiye'ye geri dönebilir mi? Göç uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan 5'te Beş'te yanıtladı.
Suriyeli mücahitlerin 25 Kasım'da İdlip'den başlattıkları yürüyüş 8 Aralık'ta Şam'ın fethiyle nihai zafere ulaştı. Geçen cuma yani 13 Aralık'ta, Suriye şehirlerinde milyonlar namazda bir araya geldiler ve zaferi de coşkuyla kutladılar. Devrim şimdi yeni bir aşamaya geçti. Suriye'nin önünde devasa sorunlar var ve şu andan itibaren mücahitlerin bu sorunlara çözüm bulması bekleniyor. Suriye Devrimi'nin önündeki sorunlara tek tek bakalım:
TBMM'de bütçe görüşmelerinde konuşan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ülkelerine geri dönen Suriyelilerle ilgili açıklama yaptı.
Birincisi ve mutlak yapmamız gereken şu. Türkiye'de oluşan faşist kamuoyunun “dönsünler de dönsünler, gitsinler de gitsinler” çığlıklarına aldırmadan Suriyeli kardeş- lerimizin dönüşlerini “onurlu geri dönüş” olarak planlamak ve gerçekleş-tirmek.
Pek çok başka sloganın yanında, bu slogan da yankılanıyordu Halep sokaklarında: “Birdir birdir birdir, Türkiyeli ile Suriyeli birdir.” Belki takip edenleriniz olmuştur. Siyaseten'in geçtiğimiz bölümünü Halep'te çektik. Aydın Ünal, Ersin Çelik ve Samet Doğan'la birlikte Suriye halkının tarihi sevincine, fetih şenliklerine ortak olduk.
Ortadoğu'da kartlar yeniden dağıtılıyor. Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından şimdi ne olacak sorusuna yanıt aranıyor. Bununla birlikte Suriyelilerin akıbeti de merak ediliyor. Türkiye'nin Suriye'ye açılan sınır kapılarında son bir haftadır hareketlilk var. Peki bu durum kitlesel göçün öncüsü mü,, ne kadar Suriyeli ülkelerine döner,, HTŞ varlığında yeni bir göç dalgası beklenmeli mi? Kayıttayız'da bu sorulara yanıt arandı.
Suriye'de Esad sonrası halkın iradesine dayanan istikrarlı bir yönetim oluşması zaman alacak. Suriyeli farklı gruplar arasında milli bir uzlaşma sağlanmasının önünde hem iç hem de dış engeller var. Bu engellerin aşılması veya yönetilmesi hem pragmatik hem de soğukkanlı bir siyasi irade gerektiriyor. Muhalefetin şu ana kadar verdiği pozitif mesajlar yanında kargaşa görüntüsünden uzak durması avantaj teşkil ediyor. Ancak gerek YPG ve Deaş gibi grupların varlığı gerekse İsrail'in askeri müdahaleleri ülkenin toprak bütünlüğü ve milli egemenliğinin tesis edilmesinin kolay olmayacağını gösteriyor. Dahası, şimdilik yenilmiş ve sahadan çekilmiş görünen İran ve Rusya'nın izleyeceği politikalar bu resmi daha da karmaşık hale getirebilir.
“Zulmedip duran o güruhun arkası kesildi. Allah'a hamdolsun!” (En'âm 6/45) Hamdolsun, kendilerini yenilmez zanneden zalimlere yenilgiyi tattıran Rabbimiz'e! Hamdolsun, âh u enînleri arşa yükselen mazlumları sonunda galip kılan Rabbimiz'e! Hamdolsun, zalimlerin başını eğdiren ve mazlumların yüzünü güldüren Rabbimiz'e! Hamdolsun, bizlere mazlum Suriyeli kardeşlerimizin zaferini ve özgürlük sevincini gösteren Rabbimiz'e!
Kıbrıs kim ne der kaygısıyla değil, Türkiye'nin iradesiyle çözüldü. Karabağ'a sınırı olmayanlar orada değil miydi sanıyorsunuz? Azerbaycan'ın ve Türkiye'nin iradesiyle sorun çözüldü. Suriye'deki sorun Suriye'ye sınırı olmayanlarla mı çözülecekti?
Suriye'de iç savaşın başlamasından yaklaşık 13 yıl sonra Beşar Esad'ın lideri olduğu Baas Partisi'nin 61 yıllık iktidarı sona erdi. Suriyeli muhaliflerin Şam'a girmesinin ardından Esad'ın nerede olduğu belirsizliğini koruyor. Bu bölüm Continental hakkında reklam içermektedir. Kışın zorlu koşullarında kusursuz sürüş için Continental, sürücülere arka çıkıyor. Continental WinterContact kış lastikleri, hem elektrikli hem de içten yanmalı araç sahiplerinin kış sürüşlerini bir keyfe dönüştürüyor; yağmur, kar, buz ve çamur gibi zorlu koşullarda üstün performans ve güvenliği bir arada sunuyor. Continental WinterContact kış lastiklerini buradan keşfedebilirsiniz.
Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz; güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi NOW Ana Haber; deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla izleyicileriyle buluşuyor. Sıradanlaşmış bültenlerden çok daha farklı, interaktif bir sunum ile izleyiciye aktarılan NOW Ana Haber, her gün 19.00'da NOW'da! Bizi sosyal medyadan takip edin: X: https://twitter.com/nowhaber Facebook: https://www.facebook.com/nowhaber.tr Instagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/ Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Radikal islamcı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü liderliğindeki muhalif gruplar Suriye'de 24 yıllık Esad rejimini yıkarak, başkent Şam'ı ele geçirdi. Devlet Başkanı Esad ve ailesi Rusya'ya sığındı. Sadece Suriye'de değil, Alman kentlerinde de binlerce Suriyeli kutlama yapıyor. Suriye'de demokratik bir rejim mümkün mü, yoksa bir islam devleti mi kurulacak? Bu soruları uluslararası güvenlik uzmanı Burak Yıldırım ile konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Elmas Topcu var. Von Gökce Göksu.
Allah'ın vadinin gerçekleşme anına şahit olmak. 12 gün devam eden bir Devrim sürecinin başlangıcından vardığı noktaya kadar yaşananların benim açımdan en uygun ifadesi bu. Allah'ın müminlere apaçık bir fethi müyesser kılması, onların geçmiş ve gelecek günahlarını affetmesi, onların üzerindeki nimetini tamamlaması ve onları sırat-ı müstakim üzere hidayete erdirmesi ve onları güçlü bir zaferle taçlandırması onun vaadi ve sünnetidir. Suriyeli mücahitler 61 yıldır devam etmekte olan tarihin kaydettiği en müstebit ve en insanlık dışı suçların faili bir rejimi azmettiler, Allah'a güvendiler, sebeplere de çok iyi sarıldılar ve alaşağı ettiler.
Dr. Ali Semin'e göre Körfez ülkelerinin Beşar Esad'a verdiği desteğin sebebi, Suriye'deki İran etkisini kırmak istemeleri. HTŞ'nin saldırılarında Suriyeli muhalifleri tek çatıda toplamaya çalıştığını vurgulayan Semin, Astana mutabakatının derhal revize edilmesi gerektiğini ifade etti.
Son bir hafta içinde Suriyeli muhaliflerin Halep ve Tel Rıfat'taki ilerlemeleri, bölgesel dengelerin ne kadar değiştiğini gösterdi. Rusya'nın Ukrayna'yla meşguliyeti ve Hizbullah'ın da İsrail tarafından yoğun baskı altında olması, Suriye'nin adeta unutulmasına neden oldu. Astana sürecinde sağlanan kısmi ilerlemelerin siyasi bir çözüme dönüştürülmemesi, Suriye iç savaşındaki statükonun devam edeceği varsayımına dayanıyordu.
Suriyeli muhaliflerin Halep şehrini geri almak üzere giriştikleri operasyon öyle görünüyor ki kendilerinin dahi tahmin ettiklerinden çok daha hızlı ilerledi. Aylar değilse bile belki haftalar veya en azından günler sürmesi beklenen Halep operasyonu ikinci gününden itibaren rejim saflarının hızlı bir biçimde çözülmesiyle birlikte neredeyse şehir ve bütün etrafının kontrol altına alınmasıyla sonuçlandı. Orada da durmadı, Halep'ten sonra İdlib'in geri kalan bütün kısımları da aynı hızla kontrol altına alındı.
Halep'teki hareketlenme, hadiselere İran ve Şiîlik penceresinden bakanları çılgına çevirdi. Bilhassa sosyal medyada sıkı örgütlenen ve aralarında Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde hocalık yapan bazı kişilerin de bulunduğu bu cephe, Suriye'deki bütün rejim muhaliflerini “NATO'cu teröristler” olarak gören bir bakış açısına sahip. Daha da ilginci, Suriyeli muhaliflerin tamamen imha edilmesi gerektiğini savunurken kullandıkları dil ve argümanlar, Siyonist Yahudilerin Gazze'nin tamamen yok edilmesi gerektiğini haykırırken kullandığı dil ve argümanlarla aynı.
Send us a textKitap Kulübü'müzün 45inci buluşmasında Mustafa Suleyman'ın Yaklaşan Dalga adlı kitabını konuştuk.Mustafa Suleyman ilk anda kulağa geldiği gibi bir Türk değil, Suriyeli bir baba ve İngiliz anneden 1982 yılında Londra'da dünyaya geliyor. (Tatlıses'e nispet yaparcasına) Oxford Üniversitesi'ni bırakıp bir arkadaşıyla zamanın ilerisinde bir Yapay Zeka şirketi olan DeepMind'ı kuruyor. Dört yıl sonra 2014'te Google'a satıyorlar ve 10 yıl boyunca Google'ın yapay zeka birimini yönetiyor. Bu yıl Mart ayında ise yeni kurulan Microsoft AI'ın başına geçti. Yani yazar yapay zeka konusunda konuşacak en yetkili ve etkili ağızlardan biri.Açıkçası kitabı okumadan önce yapay zeka konusunda biraz daha iyimser bir bakış açısına sahiptim, kitapla tedirginliğim arttı diyebilirim.Bir yanda ömür uzatan, tamamen bireyselleşen sağlık hizmetleri, enerjinin bedava hatta sonsuz hale gelmesi diğer yanda neyin gerçek neyin sahte olduğunu kontrol edemeyeceğimiz bilgiye, güvene ve sosyal uyuma temel oluşturan enformasyon sisteminin çökmesi tehlikesi.Tarihte hep olmaz denilen şeylerin kaçınılmaz hale geldiğine şahit oluyoruz. 20 yüzyılın başında doğan, köyde odun ateşinde ısınıp, at arabası ile yolculuk eden bir çocuğun, yaşamının sonunda atomun parçalanmasıyla ısınan bir evde oturup uçağa bindiğini düşündüğünüzde çocuklarımızın nasıl yaşayacağını tahmin etmemiz mümkün olmuyor.Kitap yaklaşan dalganın dizginlenmesini zorlaştıran 4 faktörü açıklıyor:Asimetri: Yapay zekanın gelişimi, insan kapasitelerinin çok ötesine geçerek, bir çeşit bilgi asimetrisi yaratıyor. Bu durum, yapay zekayı anlama ve kontrol etme yeteneğimizi sınırlayarak riskleri yönetmeyi zorlaştırıyor.Hiper Evrilme: Yapay zeka sistemleri, kendi kendilerini geliştirme ve optimize etme yeteneğine sahip hale geliyor. Bu hiper evrilme süreci, sistemlerin davranışlarının tahmin edilemez hale gelmesine ve kontrolün kaybedilme riskini artırmasına neden oluyor.Otonomi: Yapay zeka sistemlerinin karar verme yetenekleri arttıkça, insan müdahalesi olmadan kendi başlarına hareket etme eğilimi gösteriyorlar. Bu otonomi, sistemlerin istenmeyen sonuçlara yol açma olasılığını yükseltiyor. (tahmin edilemezlik: Otonominin doğası budur)Her Yerde Kullanım: Yapay zeka, günlük hayatımızın her alanına entegre oluyor. Bu yaygın kullanım, potansiyel risklerin etki alanını genişleterek, daha büyük çaplı sorunlara yol açma ihtimalini artırıyor.Suleyman, bu riskleri yönetmek için, yapay zeka geliştirme süreçlerinde etik ilkelerin benimsenmesi, düzenleyici çerçevelerin oluşturulması ve sürekli olarak yeni risklerin değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.Biz de toplantıda Suleyman'ın açık sözlülüğü karşısında hem şaşırdık hem ürperdik. Hakkımızda hayırlısı olsun diye bağladık.Bu bölümde söz verdiğim arkadaşlarım: (03:24) Yavuz Abut, (08:19) Halime Özben Hacı, (12:04) Aydan İrem Sungur, (15:02) Suat Soy, (20:01) Mustafa Pancarcı, (22:06) Bengü İlhan, (24:05) Sena Taşcı, (26:09) Mürsel Çavuş ve (27:36) Yavuz Abut.Support the show
İlk bölümde Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian ile Lübnan odağında Orta Doğu'daki son durumu ve Türkiye - Şam arasındaki mesaj trafiğini konuşuyoruz. İkinci bölümde Norayr Daduryan ile iki hafta boyunca işleyeceğimiz bir konuya başlıyoruz: Doğu Ermenicesi-Batı Ermenicesi ayrımı nasıl başladı, nasıl gelişti? Son bölümde ise Hrant Dink Vakfı'nın KarDes uygulamasındaki son yeniliği ele alıyoruz; Bağlarbaşı. Vakıftan Mayıs Oğuz ve Lorin Kurtlukaya, Ermeniler açısından da tarihi öneme sahip bu semtin kültür ve hafıza haritasını çıkarmak için yürütülen çalışmayı aktarıyorlar.
İlk bölümde Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian ile Lübnan odağında Orta Doğu'daki son durumu ve Türkiye - Şam arasındaki mesaj trafiğini konuşuyoruz. İkinci bölümde Norayr Daduryan ile iki hafta boyunca işleyeceğimiz bir konuya başlıyoruz: Doğu Ermenicesi-Batı Ermenicesi ayrımı nasıl başladı, nasıl gelişti? Son bölümde ise Hrant Dink Vakfı'nın KarDes uygulamasındaki son yeniliği ele alıyoruz; Bağlarbaşı. Vakıftan Mayıs Oğuz ve Lorin Kurtlukaya, Ermeniler açısından da tarihi öneme sahip bu semtin kültür ve hafıza haritasını çıkarmak için yürütülen çalışmayı aktarıyorlar.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesi Suriyeli mazlumlar tarafından tatlı dağıtmaya varacak kadar bir sevinç ve coşkuyla karşılandı. Haksız değiller. Ayrıca Suriyelilerin sevinç ve coşkusu Sünni fanatizminden ya da Şia düşmanlığından kaynaklan-mıyor. Nasrallah, İran'dan aldığı talimatla Hizbullah'ı Suriye'ye sokmuş, acımasızca, vahşice Müslüman katliamı yapmıştı.
Avrupa'nın dört tane büyük ülkesi var. Üçü Avrupa Birliği (AB) üyesi: Almanya, Fransa, İtalya. Dördüncüsü, yani İngiltere, eskiden üyeydi, 2016'da Brexit adıyla yapılan referandum sonucunda AB'den ayrıldı. Dört büyük ülke Avrupa'da doğan bütün büyük gelişmeleri başlatan ve onlara yön veren ülkelerdir. Ekonomik liberalizm mi benimsenecek? Önce bunlarda görülür. Askerî harcamalar mı arttırılacak? İlk atak bunlardan gelir. Göç rejimi mi sıkılaştırılacak? Önce bunlar kapar sınırları. Peki ya faşizm gelecekse? Haziran ayı başında AB üyesi bütün ülkelerde Avrupa Parlamentosu seçimleri hep birlikte yapıldı. İtalya'da iki yıldır başbakan olan kadın politikacı Giorgia Meloni oylarını arttırarak durumunu sağlamlaştırdı. Meloni, 20. yüzyılın ilk faşist sistemini kurmuş olan Benito Mussolini'nin partisini atası gören bir partinin lideri. İkinci Dünya Savaşı'ndan beri kıtada başbakanlığa gelen ilk faşist. Faşizmin en sert politikalarına başvurmaya hemen girişmedi. Koşullar henüz ona uygun değil. Ama birçok alanda adım adım ilerliyor. Aynı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde bu sefer Fransa'da ta 1980'li yıllardan itibaren ağır ama emin adımlarla yükselmekte olan faşist parti, oyların üçte birini alarak seçimden birinci parti çıktı. Faşizmin bu büyük zaferi karşısında Cumhurbaşkanı Macron Fransız meclisini lağvederek baskın seçim yapmaya kalkıştı. Onu da yüzüne gözüne bulaştırdı. Şu anda faşistler parlamentonun en büyük partisi konumunda. 2027'de iktidarı gözlüyorlar. Arada bir fırsat doğmazsa. Temmuz sonu-Ağustos başı sıra İngiltere'deydi. Üç küçük çocuğun öldürüldüğü bir olay sonrasında ırkçı güruhlar katilin göçmen olduğu yolunda bir yalan haber yayarak ülkenin çok çeşitli yerlerinde gösteriler yaptı, birçok binayı ateşe verdi, sokakta göçmen avı düzenledi, göçmenlerin geçici olarak yerleştirildiği otelleri bastı, bütün bunların doğurduğu terör duygusu ülkeyi günlerce teslim aldı. Bu olaylarla birlikte görüldü ki, faşizm sadece bir seçim sandığı sorunu değildir, günlük hayatın orta yerinden yarılması, koskoca insan topluluklarının arasında yerli/göçmen, İngiliz/yabancı gibi düşmanlaştırıcı ayrımlar temelinde sokak savaşları demektir. İngiltere ayrıca Temmuz başında bir seçim yaşadı. Irkçı-faşist parti, oyların yüzde 14'ünü (4 milyonu aşkın oy) aldı. Bu parti Amerika'nın eski başkanı Donald Trump'ın İngiltere'de kendine en yakın muhatap olarak gördüğü Nigel Farage adlı politikacının partisi. Haziran İtalya ve Fransa, Temmuz-Ağustos İngiltere, şimdi Eylül ayında Almanya. 1 Eylül Pazar günü federal bir sisteme sahip Almanya'nın iki eyaletinde, Türingen ve Saksonya'da seçim yapıldı. İlkinde faşist parti birinci parti olarak çıktı, ikincisinde çok küçük bir farkla ikinci. Almanya'nın bu konudaki yeri apayrı. Hitler'in ülkesi bu! Faşist parti bir eyaleti ilk kez kazanıyor. Bugün bir eyalet, yarın bir ülke mi? İşte size Avrupa'nın yolunu çizen dört ülkede faşizmin yükselişinin kısacık özeti. Peki bütün bunların Türkiye işçi sınıfına dersi nedir? Ders çok ama en önemlisi şu: Dört büyük ülkede birden faşizm yükseliyorsa bunun ulusal koşullardan bağımsız bir nedeni olmalı. “İngilizler eski sömürgecidir”, “Fransızlar çok milliyetçidir”, “Almanlar zaten Nazidir” falan olmaz. Öyle diyene inanmayın. Neden şu: Kapitalizm ekonomik krizinden çıkamıyor. Ceremesini işçi sınıfı ve emekçiler ödüyor. Onların düzene karşı öfkesini saptırmak patronların çıkar yolu. Irkçı faşistler sorunların kaynağı olarak göçmenleri işaret edip onlara bu hizmeti veriyor. Onlar da faşist partilerin parasını ödüyor. Siz siz olun, Kürde, Alevi'ye, Afgan'a, Suriyeli'ye yıkmayın suçu. Emekli geçinemiyorsa, asgari ücretli inliyorsa, sendikalaşan işçi işini yitiriyorsa, öğretmene kadro verilmiyorsa, işçi çocuğuna okul yemeği verilmiyorsa bunun nedeni sermaye düzenidir, sermaye istibdadıdır. Yönümüzü şaşırmayalım: Mücadele başka halklardan sınıf kardeşlerine karşı değil. Mücadele iş, aş, hürriyet mücadelesidir.
Almanya'da ilk göç zirvesi yapıldı. Mannheim ve Solingen saldırıları sonrasında suç işlemiş Afganların ile Suriyelilerin sınır dışı edilmesi ve ülkeye göçün radikal biçimde sınırlandırılması planlanıyor. Alman yasaları ve Dublin sözleşmesi gibi uluslarası anlaşmalar açısından bunu yapmak mümkün mü? Hukukçu ve ProAsyl kuruluşu Aşağı Saksonya Yönetim Kurulu Üyesi, Avukat Dündar Kelloğlu ile konuştuk. Mikrofonda Aydın Işık ve Elmas Topcu var. Von Aydin Isik.
Yasalara göre çoktan sınırdışı edilmiş olması gereken zanlı Suriyeli sığınmacı Issa Al H. (26) Solingen'de üç kişiyi öldürdü, çoğu ağır sekiz kişiyi yaraladı. Saldırıyı IŞİD üstlendi. Eyalet seçimleri öncesi siyasi hava gerginleşti. Sınırların mültecilere kapatılması tartışılıyor. Solingen'deki saldırı Almanya'yı nasıl değiştirecek? Aşırı islamcı olaylar göçmenleri ve Türkleri nasıl etkiliyor? NRW Türk Topluluğu Başkanı Serhat Ulusoy ile konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Serap Doğan var. Von Gökce Göksu.
Türkiye'de geçici koruma statüsüne sahip 3 milyon 100 bin kayıtlı Suriyeli var. Ancak İçişleri Bakanlığı'nın verdiği bilgiye göre bunların yaklaşık 400 bininden haber alınamıyor. Peki bu insanlar nerede? Ülkelerine geri mi döndüler, yoksa Almanya ve Avrupa'nın yolunu mu tuttular? Cosmo Türkçe'de bu sorulara yanıt aradık. Göç Araştırmacısı Prof. Murat Erdoğan ile Türkiye'deki Suriyelilerin akıbetini ve uyumunu konuştuk. Mikrofonda Ceyhun Kara ve Serap Doğan var. Von Ceyhun Kara.
İngiltere'de yaşanan ve pek çok insanın adını “iç savaş” olarak koyduğu olaylarla ilgili sosyal medyada karşıma çıkan onlarca gönderiden biri şu: “İngiltere, MOSSAD ve Birleşik Krallık Güvenlik Servisi Ajanı Stephen Christopher Yaxley-Lennon'dan ilham alan ayaklanmaların ardından bir iç savaşa uyandı.” Lennon ya da kendisine sonradan verdiği isimle Tommy Robinson, 1982 doğumlu bir aşırı sağcı. Ona, “aşırı sağcı” da denilmez aslında. Zira kurduğu English Defence League'nin temel amacını “İslam karşıtlığı” olarak belirliyor. Her ne kadar çeşitli süreçlerin ve iddiaların ardından EDL'den ayrılmış olsa da sonrasında benzer fikirlerle yola çıkan Hearts of Oak'ı kurdu. HOK'un ilk faaliyetlerinden biri ne oldu dersiniz? İngiltere'deki tecavüz ve taciz suçlarından bütünüyle Pakistanlı göçmenleri sorunlu tutan bir kampanya yapmak. Peki, gerçek neydi? İngiltere'deki taciz ve tecavüz olaylarının yüzde seksen beşinin “beyazlar” tarafından işleniyor olması. 2015'e gelindiğinde Lennon, birkaç kez hapis yatmış, birkaç kez konuşması ve eylemlere katılması yasaklanmış bir isimdi. Yine de bu, İslam ve mülteci karşıtı İngilizler için adeta bir “rock yıldızı” olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. 2015'te Avrupa'nın en tehlikeli İslam karşıtı şebekesi Pegida ile işbirliği yapmaya başlamıştı bile. 2017'de, bütün finansmanını MOSSAD'ın sağladığından kimsenin kuşkusu olmayan aşırı sağcı ve İslam karşıtı medya grubu Rebel Moons'ta muhabirlik yapmaya başladı Lennon. İşe bakın ki bir yandan Rebel Moons'a haber yapıyor, bir yandan da anti semitik olarak anlaşılabilecek bazı hareketler de çekiyordu. Aynı yıl “Muhammed'in Kur'an'ı: Müslümanlar Niçin İslam İçin Öldürüyor?” isimli deli saçması bir kitap yayınladı. Herifin hikâyesi uzun ama şunu anlatmazsam olmayacak. Lennon, 2018'de, 16 yaşındaki bir Suriyeli mülteciyle ilgili “iki kişiye saldırdı” yalanını dolaşıma soktu ve bildiniz. “İngiltere İngilizlerindir” diyen Lennoncu akıl hastaları tarafından işkenceye maruz kalan Suriyeli çocuk ve kız kardeşi ölümden dönerek uzun süre hastanede tedavi gördü. İnsanların “iç savaş” dediği İngiltere olaylarında işte tam da bu Lennon yani kendine verdiği yeni isimle Tommy Robinson başrolde gördüğümüz kadarıyla. 2000'li yılların başlarından itibaren verdiği uğraş, İngiltere'de sonunda bir çatışma dalgasına dönüşmüş görünüyor. Bu, burada bir dursun.
Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye gelişi ve ardından yaşanan olaylar, toplumsal krizlerin, ekonomik zorlukların ve politik gerilimlerin kesiştiği bir noktada, derin izler bıraktı. Sinan Tartanoğlu, bu olayları soğukkanlı bir şekilde inceleyerek, sorunun köklerine inmeye çalışıyor. Tartanoğlu, 2011 yılında başlayan mülteci krizinin tarihsel gelişimini ele alacak, Suriyeli mültecilerin Türkiye'de karşılaştığı zorlukları ve toplumun bu duruma verdiği tepkileri analiz ediyor. Esenyurt'ta başlayan ilk gerilimlerden, Adana, Ankara, İzmir ve Kayseri'de yaşanan büyük olaylar... Toplumsal gerilimlerin ve linç dalgalarının nedenleri.. Ekonomik zorlukların ve iş gücü piyasasında yaşanan değişimlerin mülteci sorununa etkileri. Hükümetin açık kapı politikasından, Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalara kadar ulusal ve uluslararası düzeyde atılan adımlar. Suriye politikası ve bölgesel gelişmeler Türkiye'deki mülteci krizine nasıl yön veriyor?
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın ilk duruşmasının 4'üncü celsesi başladı. Duruşmada konuşan Ayşe Ateş, daha önce korktuğu için veremediğini söylediği isimleri telaffuz etti. Ayşe Ateş'in beyanına göre Sinan Ateş kendisine, MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter'in verdiği talimat doğrultusunda Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın kiralık katil aradığını anlattı. Mahir Bağış detayları aktaracak. Bir diğer konumuz ise Suriyeli sığınmacılar olacak. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile normallaşmek için attığı adımların ardından acaba Suriyeli mülteciler dönecek mi, nasıl dönecek gibi sorular gündeme geldi. Doç. Dr. Didem Danış ile konuşacağız. Editör: Aliye Altınışık
ATEŞ RAUND-1: KOLOMBİYA-MERSİN Sinan Ateş duruşması başladı. İlk raunda damga vuran Kolombiya-Mersin hattıydı. Bam teli konuya hakim müdahale etti. Ateş ailesinin avukatının duruşmadan atıldığı, pekçok yalanın ortaya çıktığı bomba bir duruşma oldu. MHP'nin duruşma için kurduğu stratejinin tamamı, bilirkişi oyunları, katilleri koruyan polisler ve dahası... Eş zamanlı olarak Kayseri, Gaziantep, Antalya ve pekçok ilde başlayan Suriyeli gündemi, Suriyelilere yönelik protestolar ve dahası...
Din ve felsefe konulu videolarıyla tanınan YouTuber “Diamond Tema” Yer6 isimli bir YouTube kanalında sosyal medya fenomeni Asrın Tok ile şeria hakkında tartıştı. Asrın Tok şeriatın neden gelmesi gerektiğini anlatırken, Diamond Tema da bu duruma neden karşı çıktığından bahsetti. Diamond Tema, şeriatı savunan Tok'a karşı argümanlarında hadis derlemesi Sahih-i Buhârî'den örnekler verdi. Programın yayınlanmasının ardından garip birşey oldu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Diamond Tema hakkında yakalama kararı çıkarıldığını tweetledi. Diamond Tema halen Arnavutluk'ta bulunuyor. Kayde Değer'de soruyoruz: Diamond Tema'nın sözleri ifade özgürlüğü kapsamında mı yoksa suç mu? Bugün Dünya Mülteciler günü. Göç İdaresi'nin açıklamasına göre Türkiye'de 3 milyon 113 bin 278 Suriyeli mülteci var. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Almanya'nın Düsseldorf kentinde ATİAD üyeleriyle bir araya geldi. Toplantıda İstanbul'da 2 milyon 500 bin mülteci bulunduğunu açıklayan İmamoğlu, “16 milyon resmi nüfusun neredeyse yüzde 17-18'i demek. Böyle bir artış olamaz. Doğru değil. Mülteciye de haksızlık, İstanbulluya da haksızlık” dedi. Kayda Değer'de Gamze Elvan soruyor, konukları Figen Çalıkuşu ve Murat Erdoğan değerlendiriyor.
Dünya genelinde mülteci sayısı 120 milyona ulaştı. Hiç bu kadar insan evini barkını terkedip, hatta ölümü göze alıp başka diyarların yolunu tutmamıştı. Düzensiz göç nedeniyle pek çok ülkede sosyal sorunlar patlak veriyor. 3,2 milyon sığınmacının bulunduğu Almanya'da Afgan, Suriyeli ve Ukraynalı mülteciler tartışmanın odağında. Protestan Kiliseler Birliği Mülteciler ve Göçmenler Dairesi Başkanı Dr. Hıdır Çelik ve DeZIM Enstitüsü Göç Departmanı Yöneticisi Dr. Zeynep Yanaşmayan ile ulusal ve küresel düzeyde mülteci fenomenini konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Erkan Aslan var. Von Gökce Göksu.
To enjoy all 140+ episodes, please subscribe on https://anchor.fm/turkish-learners-network/subscribe We publish new episodes weekly! Basit Türkçe ile Haberler / News in Simple Turkish by Turkish Learners Network Basit Türkçe ile Haberler'in yeni bölümüne hoş geldiniz. — Suçlama: n. Accusation Varlık: Asset Kara para aklama: Money laundering İstifa etmek: v. Resign Yaptırım: Sanction İşlem: Transaction (in this context) Yasa dışı: Illegal Şüpheli: Suspicious Sahtecilik: Fraud (in this context) — Bugün 23 Kasım 2023 Perşembe. Please remember you can enjoy this episode in video format on Spotify and YouTube. Binance CEO'su Suçlamaları Kabul Etti Binance, dünyanın en büyük kripto para borsası. Kripto para ve diğer dijital varlıkları almak ve satmak için en büyük platform. Binance, Cayman Adaları'nda kayıtlı. Binance yöneticisi Changpeng Zhao, kara para aklama suçlamalarını kabul etti. Zhao, suçlamaları kabul ettikten sonra istifa etti. X platformunda bir açıklama paylaştı. Bu açıklamada “hatalar yaptım ve sorumluluk alıyorum” dedi. Şirketin bölgesel pazarlar bölümü yöneticisi Richard Teng, Zhao'nun istifasından sonra Binance'in yeni CEO'su oldu. ABD Adalet Bakanlığı'na göre, kullanıcılar Binance'in yardımıyla finansal yaptırımlardan kaçıyor. Bu nedenle şirketin 4,3 milyar dolar ceza ödemesi gerekiyor. Bir yetkiliye göre, İranlı ve Amerikalı kullanıcılar Binance üzerinden 900 milyon dolarlık işlem yaptı. Ayrıca Amerikalı, Suriyeli ve Rus kullanıcılar arasında da işlemler oldu. ABD Adalet Bakanlığı, Binance sayesinde suçluların daha kolay para transferi yaptığını düşünüyor. Ağustos 2017 ve Nisan 2022 arasında Binance'ten Hydra'ya 106 milyon dolarlık bitcoin transferi yapıldı. Hydra, popüler bir karanlık internet pazar yeri. Yasa dışı ürün ve hizmetler almak için suçlular Hydra'yı sıklıkla kullanıyor. Binance bundan sonra şüpheli para hareketlerini federal yetkililere bildirmek zorunda olacak. Mart ayında ABD denetleme kurumları, Binance'i yasaklamak istemişti. Çünkü Binance'in ABD'de yasa dışı olarak çalıştığını iddia ettiler. Ayrıca şirketin ABD'deki finansal yasalara uygun olmadığını söylediler. Bu nedenle Haziran ayında bir dava başlamıştı. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde FTX'in kurucusu Sam Bankman-Fried da sahtecilik nedeniyle ceza aldı. — Dinlediğiniz için teşekkürler! Lütfen bu bölümü Türkçe öğrenen diğer kişilerle de paylaşın! Yeni bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!
İlk bölümde Pakrat Estukyan'a Ermenistan'dan bağlanıyor ve son gelişmelere dair izlenimlerini alıyoruz. İkinci bölümde konuğumuz Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian ile Ortadoğu'daki gelişmelere yakından bakıyoruz. Son bölümde ise müzisyenler Ayşe Tütüncü ve Yasemin Göksu ile "Müzik Susturulamaz" girişimini konuşuyoruz. 10 dilde seslendirilen "Aşıkların Sözü Kalır" şarkısıyla müzisyenler üzerindeki baskıları gündeme getiren girişime, 70 sanatçı destek verdi.
Sığınmacı Hakları Platformu sözcüsü Taha Elgazi Türkiye'de depremden etkilenen göçmenlerin durumunu ve depremin Suriye'nin kuzeyindeki etkisini anlattı.
Depremden sonra devlet fotoğrafı 48 dakikada çekmişti ama 48 saat boş kalan alanı dün olduğu gibi bugün de suçlular doldurdu. Onlar; dün Taksim'de pala sallıyordu, Gezi'de çadır yakıyordu, bugün Hatay'da cop sallıyordu, duvar diplerinde insan öldürüyordu. Dün camide içki deniyordu, bugün telefon hırsızı Suriyeli deniyordu. Bebeğinin süt ve ekmek ihtiyacını karşılayanlar bugün yağmacı ilan edilip OHAL'in dayanağı yapılıyordu. Ve insanlar kendi ülkesinde mülteci oluyordu. Peki bütün bunlar nasıl oldu? Ersan Atar'ın podcastinde, devletin boşluğunda, yokluğunda oluşan atmosferi ve o atmosferin içindeki tehlikeyi dinleyeceksiniz.