POPULARITY
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bazen mutluluk, hiç beklemediğimiz anda gelir. Cebimizde unutulan bir para, ansızın gelen bir hediye, hemen bulunan bir park yeri... Bugün Emin ve Emine hayatın küçük ama etkili mutluluklarını konuşuyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:27] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:36] İyiyim Emin, sen nasılsın? Emin: [0:38] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Bugünkü bölümümüzde nelerden bahsedeceğiz? Hayatımızdaki küçük mutluluklar Emine: [0:43] Bugünkü bölümümüzde böyle ansızın gelen ufak durumlardan bahsedeceğiz, bizi mutlu eden. Emin: [0:50] Haz veren. Emine: [0:51] Evet, haz veren. Beklemediğimiz anda gerçekleşen daha çok. Bunlardan bahsedeceğiz. Emin: [0:56] Evet. Böyle deyince aklına ne geliyor, ilk? Emine: [1:00] Yani ilk aklıma gelen herhâlde iltifat almak olabilir. Emin: [1:08] Beklemediğin bir anda mı? Emine: [1:10] Evet, beklemediğin bir anda bir iltifat almak olabilir benim için. Senin? Park edecek yeri hemen bulmak! Emin: [1:14] Daha taze oldu. Yani daha doğrusu olmadı, aklıma geldi. Bir yere gittiğimde, özellikle İstanbul gibi bir yerde, tam gideceğim yerin önünde park yeri bulmak. Emine: [1:26] Evet. Emin: [1:27] Bu da mesela inanılmaz mutlu eder beni. Emine: [1:30] Kesinlikle. Çünkü park etmek İstanbul'da çok büyük bir mesele. Emin: [1:35] Evet. Emine: [1:35] Bazen arabayla bir yere gitmemek için bir sebep bile. Emin: [1:39] Aynen öyle. Emine: [1:40] O yüzden gerçekten bu güzel bir mutluluk. Emin: [1:44] Evet. Çok sık olmaz bana. Zaten dediğim gibi bana bugün olmadı. Ama bu bölümü çekelim dediğimizde aklıma geldi. Ah dedim, böyle bir şey olsaydı çok güzel olurdu gerçekten şu anda. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Çok paranız olsa yaşadığınız şehirden bir daha asla çıkmamayı kabul eder miydiniz? Ömrünüzden bir yıl eksiltmek karşılığında bir dilek hakkını kabul eder miydiniz? Bu bölümümüzde Emin ve Onur birbirine bu tarz bityeniği içeren cazip sorular soruyor. Bakalım neleri kabul ettiler, karşılığında neler feda ettiler? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:34] İyiyim Emin. Teşekkür ederim. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Bugünkü bölümümüzde bize farklı bir şeyler hazırladın diye duydum. Onur: [0:41] Evet. Emin: [0:42] Neler hazırladığını anlatmak ister misin? Onur: [0:43] Doğru duymuşsun. Güzel bir oyun hazırladım. Oyun da değil aslında. Sadece birbirimizi tanıma gibi bir sistemi var soruların. Her seferinde bir soru soracağım sana. Güzel bir şey teklif edeceğim. Ama bu teklif ettiğim her şeyin içinde bir bit yeniği olacak. Sen de bana yapacaksın tabii ki. "Bu bit yeniğine rağmen kabul eder misin bu teklifi?" gibi bir şeyimiz olacak, oyunumuz olacak. Emin: [1:07] Bit yeniği kavramını açıklayabilir misin peki Türkçe öğrenen dinleyicilerimiz için? Onur: [1:12] Tabii ki. Bit yeniği kavramı güzel bir şeyin içinde aslında bir sıkıntı, bir sorun olması. Yani cazip görünen bir şey, istediğimiz bir şeyin aslında bize bir sorunla, sıkıntıyla, olumsuz bir şeyle birlikte gelmesi durumuna bit yeniği diyoruz Türkçede. Emin: [1:31] Genelde şöyle kullanırız hatta: "Bu işin içinde bir bit yeniği var." deriz mesela. Her şey çok güzel gözükür. İçimize sinmez bir şeyler ve biz deriz ki "Bu işin içinde bir bit yeniği var kesinlikle". Onur: [1:42] Aynen aynen. Kesinlikle bu şekilde ifade ediyoruz. Bu sorularımızda da bit yeniği olacak. Emin: [1:48] Evet. O zaman sen mi başlarsın ben mi başlayayım? Onur: [1:52] Ben başlayayım istersen. Emin: [1:53] Olur. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Yapay Zeka ile Problem Çözüyoruz: Veri AnaliziYapay zeka ile problem çözme işlerimizi kolaylaştırabilir miyiz? Kesinlikle evet!Bu videoda Julius AI kullanarak verileri nasıl analiz edebiliriz, nasıl tahminleme ve öngörü alabiliriz bunlara bakıyoruz.LİNKLER=========Yeni Operasyonel Mükemmellik Danışmanlık programımız Nisan'da başlıyor. Detaylar:https://yalin-dunya.com/online-egitimler/operasyonel-mukemmellik-danismanligi-programi/Kaizen etkinlik planlayıcı - Kaizen event planner Notion template satın alarak Kaizen süreçlerinizi standartlaştırabilirsiniz:https://yalin-dunya.com/online-egitimler/kaizen-etkinlik-planlayici-kaizen-event-planner/E-kitabımızı almak isterseniz:https://yalin-dunya.com/urun/operasyonel-mukemmellik-danismani-olmak-icin-kilavuzunuz/Operasyonel Mükemmellik Danışmanlığı programı hakkında bilgi almak için:bilgi@yalin-dunya.comhttps://www.youtube.com/watch?v=48YFCW1WbbYYalın yönetim bilginizi ve kişisel verimliliğinizi arttıracak kitap önerileri ve özetleri:https://www.youtube.com/watch?v=DSv1sEWIghE&list=PLfhztEYeT_5be2A9T8w4gbMjS3k67k40hOperasyonel mükemmellikte sürdürülebilirliği sağlamanın yolları ve kullanılan araçlar:https://www.youtube.com/watch?v=n0Hb9rzG_r8&list=PLfhztEYeT_5bd-ZG8Xlxvxdo5ksbS-pAGYalın yönetim araçları:https://www.youtube.com/watch?v=Ee9uoAPsRc4&list=PLfhztEYeT_5aA3FTEQ5foYYcU2WMU9jwBSürekli iyileştirme geçmişini örneklerle öğrenebileceğiniz hikayeler:https://www.youtube.com/watch?v=q-lKswuWzW0&list=PLfhztEYeT_5aDwL289Iv7ddL3V2Gfpsnt00:00 Giriş00:52 Julius AI nedir?01:30 Problem çözerken Julius AI'ın faydaları02:32 Julius AI web sayfasına giriş03:15 Julius AI ile örnek veri analiziBize ulaşmak için:tulay.tek@yalin-dunya.combilgi@yalin-dunya.comWeb adresi: www.yalin-dunya.comDiğer sosyal medya hesapları:Instagram : https://instagram.com/yalindunya_yenidenLinkedin : https://www.linkedin.com/company/yalın-dünya/?viewAsMember=true#operasyonelmükemmellik #yapayzeka #yapayzekaileproblemçözme #problemçözme #juliusai #artificialintelligence #problemçözerkenyapayzekaaraçları
Kesinlikle İzlemelisiniz! Ekonomik Özgürlük Yolları
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Feyza Türklerin de en meşhur özelliklerinden olan misafirperverlikten bahsetti. Misafir ağırlamayı mı misafir olmayı mı daha çok sevdiklerini, çocukken misafirliğe gitmeyi sevip sevmediklerini ve daha birçok konuyu tartıştılar. Sizler de sohbetimize davetlisiniz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Altın Günleri nasıl olur? (https://www.youtube.com/live/2zhsiUMxWtg?si=tiLXI9SJ0cduwIA5&t=1133) Misafire özel alınan eşyaların sergilendiği dolaplar (https://x.com/yakamozum_/status/1393536462080053251) Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Feyza ile beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:30] İyiyim Emin. Sağ ol. Sen nasılsın? Emin: [0:32] Ben de iyiyim. Yeni yıla iyice yaklaştık. Bir heyecan var mı? Feyza: [0:36] Var, evet. Çok hızlı geçiyor sadece vakit. Onun bir böyle burukluğu var ama heyecanlıyım. Senin için var mı? Heyecanlı mısın? Emin: [0:47] Ben çok fazla anlam yüklememeye çalışıyorum ama... Ajanda da veya takvimde yeni bir seneye geçmek bana da bir taze hissettiriyor açıkçası. Feyza: [0:52] Değil mi? Emin: [0:53] Evet. O hissi inkâr edemeyeceğim yani. Evet... Bugünkü bölümümüzde Türkiye'deki misafir kültürü hakkında konuşacağız. Türkiye'de çok derin bir yeri olan bir kültür bu. Türk misafirperverliği Feyza: [1:05] Evet. Emin: [1:05] Çok eskilerden beri Türkler genel olarak misafirperverliğiyle ünlü. Aslında genel olarak bu coğrafya misafirperverliğiyle ünlü diyebiliriz. Yani Balkanlar'ın doğusunu ele alıp Orta Asya'ya kadar falan böyle misafirperverliğiyle ünlü bir coğrafya var. Katılıyor musun buna? Feyza: [1:26] Kesinlikle katılıyorum, evet. En çok da övündüğümüz şeylerden biri bence bu. Çok da gurur duyuyoruz bu özelliğimizle. Ama coğrafya konusunda söylediğine de katılıyorum gerçekten. Bu genelleyebileceğimiz bir konu bence de bu coğrafya için. Emin: [1:42] Bir de ben şunu eklemek istiyorum: Biz kendimize misafirperver diyoruz ya... Bence Azerbaycan, İran... Bu memleketler bizden çok daha misafirperverler. Feyza: [1:52] Öyle mi? Emin: [1:53] Evet bizde biraz daha... Özellikle İstanbul'da diyeyim yani. İstanbul özelinde konuşuyorum ben. Türkiye'nin geneli değil. Misafirperverlik ciddi oranda azalmış. Yani Avrupa'ya göre, özellikle Batı Avrupa'ya göre hâlâ çok ciddi oranda misafirperveriz ama, daha doğuya baktığımızda o kadar da misafirperver değiliz. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Minik dostum Devlet Karaz ile yeni konseptimiz olan Dev NBA'in pilot bölümüne hoşgeldiniz. Bu bölümde biraz Süt Kupası biraz da Lakers-Knicks camialarına değindik. Kesinlikle ve tartışmasız şekilde çok aşırı düzenli kaydedeceğimiz bu serinin yeni bölümlerinde görüşmek üzere, keyifli dinlemeler.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
İstanbul'a en çok yakışan mevsimlerden birinde, sonbahar mevsimindeyiz. Bu güzel mevsimde İstanbul nasıldır? Bu bölümde Emin ve Emine 'İstanbul'da sonbahar'ı konuşuyor. İstanbul'da neler yapılır, nerelere gidilir, neler yenilir ve içilir? Bu konularda tavsiyelerde bulunuyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Teoman - İstanbul'da Sonbahar https://youtu.be/6n7Q9XswqOA?si=qiMvzkqpCKNbs7l6 Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:31] Teşekkür ederim. İyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Sonbaharın tam ortasındayız diyebiliriz. Havalar iyice soğudu. Soğuklar kendini hissettirmeye başlıyor. Sever misin bu havaları? Bu havalarla aran nasıldır? Emine: [0:45] Ben çok seviyorum. En sevdiğim mevsim kıştır. Sonbahar mevsimini de çok severim. Böyle yaprakların dökülmesi vesaire... İstanbul'a da çok yakıştığını düşünürüm sonbaharın. Bayağı seviyorum. Sen? Emin: [0:58] Ben de severim. Yağmurla aran nasıl? Emine: [1:01] Yağmurla aram iyi ya... Severim. Islanmayı da severim, yağmurda yürümeyi de severim. İzlemeyi de severim. Yani değişik bir huzur verir bana yağmur. Öyle yağmurdan kaçmam. Emin: [1:12] Ben de çok severim yağmurlu havaları, karlı havaları. Genel olarak yağışın her türlüsünü seviyorum ben de. Emine: [1:19] Ben de aynı şekilde. Emin: [1:20] Tabii ki İstanbul gibi bir şehirde bazı dezavantajları da oluyor yağmurun, trafik gibi. Ama olsun yine de sıcak havadan çok daha iyidir. Emine: [1:30] Bence de. Kesinlikle katılıyorum. Tüm olumsuzluklarına razıyım. İstanbul'da sonbahar Emin: [1:36] Evet. Bu arada bölümümüzün başlığı "İstanbul'da sonbahar" olacak. Bu ismi paylaşan çok ünlü bir şarkı var. Teoman'ın şarkısı. 'İstanbul'da Sonbahar'. Onu da mutlaka, isterseniz şu an durdurup dinleyin, isterseniz bölüm bittikten sonra dinleyin. Ama mutlaka dinleyin. Gerçekten çok güzel bir şarkıdır. Emine: [1:55] Kesinlikle. Ben de çok seviyorum o şarkıyı. Açıklamalar kısmına da ekleriz zaten şarkıyı. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Batılı ülkelerin yıllardır dilden düşürmedikleri fakat son zamanlarda daha sık duyduğumuz klişe bir cümle var: “İsrail, kendini savunma hakkına sahiptir.” Yapılan bir açıklama bu klişe ile başlıyorsa, gerisini dinlemeye gerek yok. Konuşan kişinin -devletini temsil yetkisiyle- esasen şunu demek istediğine peşinen hükmedebiliriz: “İsrail ne yaparsa yapsın eleştirmeyiz, haklı buluruz.” BM toplantılarında da böyle oldu, ayaküstü kameralara verilen cevaplarda da. İlk cümle değilse, ilk paragraf içinde kullanıldığını gördük, duyduk. * İsrail'in kendini savunma hakkı varmış! Kimin yok ki? Kendini savunma hakkı bulunmayan bir tane ülke var mı yeryüzünde? Elbette her ülkenin kendini savunma hakkı vardır. Ama terörizmi, işgali, katliamı, soykırımı tek yöntem olarak gören, bilen ve uygulayan bir organizasyona devlet denemez. Olsa olsa terör örgütüdür. İyi organize olmuştur. Büyük imkânlara sahiptir. Her şartta onu destekleyen güçlü dostları vardır. Hangi imkânlara sahip olursa olsun, ne kadar güçlü dostları bulunursa bulunsun, elindeki kanı kimse gizleyemez. Bu yaptıklarının hesabı mutlaka sorulacaktır. Yanında o çok güvendiği dostlarının da hesaba ortak edilmesi gerekir. Suç ortakları bir manevrayla sıyrılmaya çalışabilirler fakat verilen sınırsız destek göz ardı edilemez. Suç ortaklığı, cezayı da paylaşmayı gerektirir. * ABD meclisinde seksen defa alkışlanan Netanyahu, nasıl da gönenmiş ve gövermişti. Gözleri parlıyordu. Yaptıklarından ve konuştuğu yalanlardan daha bir emin olarak ayrıldı o meclisten. Kendisi meclistekileri değil, orada bulunan temsilciler onu alkışlarıyla ikna etmişlerdi. Temsilciler meclisinde Netanyahu'yu ayakta alkışlayanlar, Amerikan halkını temsil ediyor muydu? Kesinlikle etmiyordu. Sokaktaki insanlar aynı görüşte değil. Alkışlamaktan elleri patladı. Oturmaya fırsat bulamadılar. Sanki orası ABD değil de Kim'in konuştuğu Kuzey Kore meclisiydi. Salona gelmeden önce masalarında “Her cümlesini ayakta alkışlamayanın akıbeti meçhul olacaktır” yazılı birer not mu buldular, ne! O mesaj, üç saniye içinde kendi kendini imha da etmiştir belki filmlerdeki gibi. * ABD şu günlerde İran'ın İsrail'e saldıracağını duyuruyor. Bir vakit önce de “Rusya, Ukrayna'ya saldıracak” mesajlarını peş peşe sallamıştı. Dediği gibi de olmuştu. İsrail her fırsatta İran'a “gel gel” ediyor. Esnaf lokantası önündeki çığırtkanlar gibi davranıyor. Savaşa çekmek için yapmadığı kalmadı. Tahran'ın göbeğinde İsmail Haniye'ye suikast düzenlemek son damlaydı. Daha ne yapsın? İran'ın uzun zamandır titizlikle çalışma yürüttüğü nükleer tesislerini imha etmek için fırsat kolluyor. Bulamayınca, kendi fırsatını bombayla, kurşunla, füzeyle oluşturma yoluna gidiyor. * Irak, savaş sonrası parçalandı. Suriye aynı şekilde. Şimdi İran hedefte.
Perinçek'e göre'' FETÖ kalkışmasını aziz Türk Millet değil Atatürkçü askerler bastırdı. Tank tankla durdurulur.'' Bu iddiayı 15 Temmuz darbe girişimini araştıran üst düzey yetkililere de sordum. Kesinlikle böyle bir olay olmadığını, hepimizin bildiği ve yaşadığı gibi kahraman milletimizin Türkiye genelinde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokaklara çıkarak devleti ile iş birliği içinde darbecilere ve tanklara canları pahasına karşı durarak da kalkışmanın engellendiği belirtilmişti. Ancak görülüyor ki, AK Parti'nin 31 Mart Mahalli seçimlerinde ikinci parti konumuna gerilemesi sonucunda AK Partiyi erken bir seçime razı etmek ve Başkan Erdoğan'ı 4 yıl daha sürecek iktidarından alaşağı etmek için ‘'15 Temmuz unutuldu, Türk milletinin devletiyle bir beraber kazandığı 2'inci İstiklal savaşındaki birlik ve beraberliğini ifade eden ‘Yenikapı ruhu' öldü. İddiaları ile birlikte FETÖ'nün 15 Temmuz Kalkışmasının 8'inci yılında veya sonrasında CIA'nın himayesinde yeni bir kalkışma ve isyan hareketini (Menfi Hizmetler) FETÖ elebaşı Gülen'i tasfiye eden yeni terörist başı Mustafa Özcan'ın Türkiye'yi karıştırma KAOS faaliyetleri içine girdiği iddiaları şüphesiz illaki istihbarat birimlerimiz tarafından araştırılmaktadır. Ancak Türkiye aleyhine tezgahlandığı iddia edilen 15 Temmuz 2016 saldırısından sonra FETÖ'nün ikinci saldırısı 15 Temmuz sürecinde alınan ciddi tedbirlerle ve Yenikapı ruhunun psikololjik baskısıyla engellenmişti. Hatta o dönem ABD Başkan Yardımcısı BİDEN'in sözde ziyaretinde geliş hedefi Türk milletinin Başkan Erdoğan'a karşı desteğinin devam edip etmediğinin araştırılması söz konusuydu. Yeni kapıda toplanan kalabalık (Yenikapı ruhu)15 Temmuz'un arkasındaki azmettiricileri ABD ve NATO'yu korkutmuştu. Bu günkü konjoktürel gelişmeler iyi okunduğunda FETÖ'nün 8 yıl sonra yeni Yenikapı ruhunun güç kaybetmesi ile bile bir kalkışmaya gücü yetmez ama tekrar deneyeceklerse 28 Şubat gibi bir süreci yeniden devreye sokmaya çalışacakları az çok belirgin. CHP GENEL Başkanı Özgür Özel'in 28 Şubat vari gece ışıkların yakıp söndürülmesine yönelik psikolojik harp girişimi olduğunu unutmayalım derim. PERİNÇEK TSK İÇİNDE FETÖ ÖRGÜTLENMESİNİN ÖNÜNÜ AÇTIĞI İDDİA EDİLEN DÖNEMİN GEN.KUR. BAŞKANI KARADAYI VE 15 TEMMUZ KALKIŞMASINDAKİ FETÖ'CÜ ASKERLERİ NEDEN KORUYOR?
Türkiye-Kuveyt arasındaki tarihi ve güncel ilişkiler, Osmanlı tarihi ve bölgeyi ilgilendiren hususlarda bir dizi konferansa, Divaniyeye katılmak üzere Kuveyt'teyim. Kuveyt'teki Divaniye geleneğine daha önce değinmiştim. Kesinlikle sosyolojik olarak incelenmeyi ve kamusal alanın olabildiğince geleneksel, organik bir boyutu olarak üzerinde durulmayı hak eden oldukça köklü bir toplumsal kurum. Katılabildiğimiz bütün Divaniyelerde tabii ki Türkiye'ye büyük bir ilgi var, çünkü Kuveytliler Türkiye'yi adeta ikinci evleri gibi görüyorlar. Tanıştığımız her üç Kuveytliden neredeyse ikisi yakın zamanda ya Türkiye'ye gidecektir veya Türkiye'den gelmiştir, orada bir evi, bir yatırımı veya üniversitede okuyan bir evladı veya hastanelerinde gördüğü bir tedavisi vardır. Bu durum Katarlılar için de son zamanlarda yeniden işlemeye başlayan trafik dolayısıyla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Ummanlılar için de geçerli. Bu ülkelerden Türkiye'ye son zamanlarda akan turizm trafiği ister eğitim, sağlık, kültür-inanç- tarih veya iktisadi yatırım düzeyinde Türkiye için artık önemli bir kaynak haline gelmiş durumda ve bunun daha da gelişmesi bekleniyor, gerekiyor. Bugün Türkiye'nin özellikle Körfez ülkelerinden çektiği bu yatırımlar İngiltere, Hollanda, İtalya veya Fransa'nınkiyle hala karşılaştırılamayacak durumda. Bu trafiğe Türkiye'nin çok ihtiyacı olduğu, Türkiye'ye çok kazandıracağı çok açık. Daha da artması yolunda ise aslında Körfez Araplarından yana çok büyük bir arzu var. Zannedildiğinin aksine ortada eşit seçenekler olduğunda asla Türkiye'ye başka bir Batı ülkesini çok azı tercih edecek, ve ama ancak… Türkiye'nin yabancı yatırımcılar için gerçekten uygun ve teşvik edici bir ortam sunup sunmadığı hususu giderek ciddi ve Türkiye aleyhine algılar besleyen bir gündem oluşturuyor. Yabancı yatırımcılar için halen sistem içindeki zorlaştırıcı bürokratik engellerle ilgili ağzını açtırdığımızdan bin ah işitiyoruz. Gerçekten gerek ticaret bakanlığımızın gerek göç idaremizin gerek çalışma bakanlığımızın el birliği ederek Türkiye'nin yabancı yatırımcı konusunda ne kadar elverişli olduğu üzerinde ciddi çalışmalar yürütmesi gerekiyor. Türkiye'de yatırım yapan yabancıyı yaptığını yapacağın bin pişman eden süreçler işliyor ve bunun farkında bile değiliz. Doğrudan saha verileriyle, gerçek tecrübelerle insanlar dinlenmeli ve sistem içindeki uyum sorunları giderilmeli. Kâğıt üzerinde hiçbir saha tecrübesinden geçmemiş sistemlerle yabancı yatırımcı celbedilmiyor. Bugün hiç beğenmediğimiz, Türkiye'nin kulvarında olmayan bazı ülkelerin yabancı yatırımcı çekmek için çok daha cazip hale gelmiş olduğunu duymak çok üzüyor. Bunların üstüne tabii son zamanlarda artmış olan yabancı düşmanlığı en ciddi şikâyet konusu. Türkiye'yi sevdiği için, bilhassa Türkiye ile kalbi bağlar hissettiği için yatırım için, eğitim, sağlık-tedavi veya normal turizm için Türkiye'yi tercih edenlerin Türkiye'de son zamanlarda maruz kaldıkları olaylar başka hiçbir ülkede başlarına gelmiyor. Bu konunun, kaba ve yoz bir Arap düşmanlığının Türkiye'nin güvenliğini, imajını, marka değerini ve değerler düzeyini tehdit eden çok daha ciddi bir sorun haline gelmiş olduğunu ne zaman görüp tedbir almaya başlayacağız?
.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Nelerin esprisi yapılmaz? İzahı olmayan şeyin mizahı olur mu? Bazı zor soruları değerlendirdiğimiz bu bölümümüzde Emin ve Onur günümüzün en hassas konularından olan kara mizahı ele aldılar. Kara mizahın yeri, zamanı, faydaları ve zararlarına dikkat çekerek kendi görüşlerini paylaştılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugün Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:30] İyiyim Emin, teşekkür ederim. Sen nasılsın? Emin: [0:33] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Bu bölümümüzde Onur'la beraber mizah hakkında ama daha çok kara mizah hakkında konuşacağız. Onur, öncelikle kara mizah nedir? Açıklamak ister misin bize? Kara mizah nedir? Onur: [0:44] Bildiğim kadarıyla açıklamaya çalışayım. Çok bilimsel bir açıklama olmayacak tabii ki ama... Ya kara mizah genel olarak bazı insanları rahatsız edebilecek konularda şaka yapmak veya normalde günlük hayatta konuşmayacağımız, konuşmaktan çekineceğimiz konular hakkında şakalar yapmak. Ne bileyim ölüm gibi ya da siyasi olaylar, trajik olaylar... Bu konular hakkında olumsuz, ırkçılık gibi, cinsiyetçilik gibi konularda şakalar yapmak. Bu birazcık kara mizaha giriyor bence. Benim görüşüm bu yönde. Emin: [1:17] Evet yani genelde ciddiyetle anılan, yaklaşılan şeyler hakkında espri yapabilme cesareti sanki. Onur: [1:25] Gibi, aynen. Emin: [1:26] Peki senin tercih ettiğin bir yöntem mi? Kara mizah yapıyor muyuz? Onur: [1:28] Ya benim birazcık nabza göre şerbet diyebilirim Emin. Yani bulunduğum ortama bağlı. Bulunduğum ortamda bu tarz espriler patlatılıyorsa dahil oluyorum genelde ama... Kesinlikle uzak durulduğundan eminsem ben de uzak durmaya çalışıyorum. Yani tamamen şey benimkisi... Ortamına göre karakter belirlemek. Emin: [1:49] Evet ben de itiraf edeyim. Böyle çok yakın arkadaş çevremle yaparım ama bunun o çemberden dışarı çıkmasına da hiç müsaade etmem. Çünkü gerçekten yanlış anlaşılabilecek şeyler var. Aslında hiçbir şekilde onu kastetmiyorsun, onu düşünmüyorsun ama sadece onun o şekilde gerçekleşmesi, o şekilde düşünmek bile komik olabiliyor bazen. Benim de tercih ettiğim bir yöntem ama çok sınırlı insanla yapabiliyorum bunu. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
.
“Bodrum'da yine CHP kazanacak. Ama istemeden vereceğiz. Kesinlikle istemiyoruz! Kesinlikle istemiyoruz ama mecburen vereceğiz. Zaten bunu da bildikleri için böyle aday gösteriyorlar…” Bu sözler, CHP'li olduğunu söyleyen Bodrumlu bir hanımefendiye ait. Sokak röportajı sırasında 31 Mart seçimleriyle ilgili fikri soruluyor; o da içinden geldiği gibi konuşuyor… Hanımefendi pek yalnız sayılmaz. İzmir ve İstanbul'da da benzer ifadelerle çokça karşılaşılıyor… Amin Maalouf, “Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır” demiş. Sadece hakikat ve insanların mı?! Tüm olayların ve olguların en az iki yüzü olabilir… Bu olayda da birden fazla boyut söz konusu… Birinci boyutun başlığı “İslamofobi ve Erdoğan düşmanlığı” olabilir… Batı'dan başlayıp bizde rahmetli Ömer Lütfi Mete'nin deyişiyle ‘zihnen vaftizlenmiş' Türk entelijansiyası tarafından yaygınlaştırılmış İslam ve Erdoğan düşmanlığı… Kamu diplomasisinin araçları kullanılarak ‘yumuşak gücün imhası' yolunda atılan planlı adımlar içindeki en çarpıcı örnek, hiç şüphesiz, İslamofobi (İslam düşmanlığı) konusunda yürütülen sistematik iletişim ve algılama yönetimi çalışmalarıdır.
Bugün Gazze'yi yazacağım ama başka, bambaşka bir yerinden. Kendi muhasebemi yapmaya çalışacağım. Umulur ki başkaları da bu muhasebeye cesaret eder. İlk soru şu olsun: “Gazze konusunda nerede duruyorum?” Cevabı şöyle bu sorunun: Gazze'nin ve Gazze'nin lehine olabilecek her durumun yanında, İsrail'in ve İsrail'in lehine olabilecek her durumun karşısındayım. Bu pozisyonumu korumak ve berkitmek için yapabileceklerimin tümünü yapabildiğimi söyleyemem. Yapabileceklerimin tamamını yapmak cesaretle alakalı bir şey çünkü. Ya Siyonist asker öldürmek yahut Siyonist asker öldürmeye çabalarken başıma gelecek her ihtimale razı olmak istiyorum. Henüz bunun için cesaretimi toplayabilmiş değilim. Ama hiçbir şey yapmadım da demem, bu da haksızlık olur kendime. Hesabım kolaylaşsın diye yazı yazmak, programda konuşmak, boykot etmek, maddi yardımda bulunmak, Gazze hakkında konuşmaya devam etmek başlıklarında emek veriyorum. Hesabımın kolaylaşıp kolaylaşmayacağını ise cidden bilmiyorum. Pek umudum yok aslına bakarsanız. İsrail isimli terörist organizasyon Gazzeli kardeşlerimizi şehit edip dururken elimden gelenin bu kadarcık olması, hesabımı kolaylaştırmıyor, göğsümü genişletmiyor. Yine de yapıp ettiklerimi yapıp etmekten başkası gelmiyor elimden. Acziyet beyan ettiğimin farkındayım ama en azından burada bir cesaret gösterdiğimi söyleyebilirim bu itirafla. İsrail'i ve tüm Siyonistleri haritadan siline kadar hesabımız kolaylaşmayacak. İkinci soru şu olsun: “Erdoğan ve AK Parti destekçisi olmam Gazze konusunda çifte standart yaptırıyor mu bana?” Bunun cevabı da şu: Hayır. Kesinlikle hayır. Bu böyle olsaydı Aksa Tufanı'nın ilk gününden bu yana limanlarımızın ve hava sahamızın İsrail'e kapatılmasını savunamaz, İsrail ile tüm ticari ilişkileri bitirme çağrısı yapamaz, Türkiye de dahil olmak üzere tüm İslam dünyasını “yeteri kadar inisiyatif almamak”la suçlayamazdım. Burayı daha da açayım. İsrail ile, bu soykırıma rağmen ticaretini devam ettiren, tatlı kârından vazgeçemeyen adamın Tüsiad ya da Müsiad üyesi olması, seküler ya da muhafazakar olması umurumda değil. Daha da açayım. Türkiye'nin mevcut iktidarının Gazze konusunda tarihin doğru tarafında durduğuna bir anlığına ikna olmasam bu duruma isyan ederim. Türkiye, evet, tarihin doğru tarafında duruyor ama benim tam olarak istediğimi de yapmıyor ve/veya yapamıyor. Limanları ve hava sahasını kapatmaması, ticareti ebediyyen durdurmaması falan benim açımdan sorun elbette. Hatta ordumuza “hedefiniz İsrail'i haritadan silmektir” emrinin verilmemesini de “asıl sorun” olarak tanımlıyorum. Ancak mevcut durumda Türkiye bunları yapmıyor ve/veya yapamıyor diye mevcut iktidarın Gazze konusunda aldığı bir dünya inisiyatifi de görmezden gelmiyorum. Üçüncü soru şu olsun: “Türkiye'de başka bir iktidar olsaydı Gazze konusundaki tavrım farklı olur muydu?” Cevap şöyle: “Hem evet hem de hayır. Hayır, çünkü Gazze'ye ve bir bütün olarak Filistin'e bakışım iktidarlardan bağımsız bir bakış çünkü. Üstelik bu mesele, dünyadaki bütün geçici iktidarlardan daha çok önem verdiğim bir mesele. Dolayısıyla hayır, bakışımda en küçük bir değişiklik olmazdı. Ve evet, çünkü Türkiye'yi yöneten mevcut iktidardan farklı bir iktidar olsaydı şu an, muhtemelen Gazze konusunda kılını kıpırdatmayacak, Hamas'a “terör örgütü” diyecek, İsrailli dostlarını üzmemek için her türlü naneyi yiyecek bir iktidar olurdu büyük ihtimalle bu iktidar. O bakımdan elbette bu iktidara karşı geliştirdiğim refleksle o iktidara karşı geliştirdiğim refleks birbirinden farklı olurdu. Hamas'a “mücahitler topluluğu” diyenle Hamas'a “terörist” diyene aynı tepki olur mu?”
Aralık ayında Renault fabrikasında bir işçi işten atıldı. Basında haber olmadı. Ama Renault bir süredir bu olayla çalkalanıyor. Levent Turgut. 25 yıl Oyak-Renault fabrikasına hizmet etmiş bir işçi. Fabrikadan birçok ödüller almış. Fabrika yönetimi tarafından da el üstünde tutulan, parmakla gösterilen bir kişi. Kimseyle bir sorunu yok. Neden işten atılmış olabilir ki? Binlerce işçinin çalıştığı fabrikada hemen hemen tüm işçiler tarafından tanınıyor ve çok seviliyor. Liderlik özelliklerine sahip, herkesin derdini dinleyen, sözü de dinlenen birisi… Türk Metal'i bilenler Türk Metal'li fabrikada çalışmış olanlar sanırım anlamaya başlıyordur. Renault'daki son sendika seçimlerinde mevcut yapıya muhalif işçilerin başkan adayı oluyor. Seçimi mevcut yapı kazanıyor ama düşüncelerini ve eleştirilerini söylemeye, fabrikadaki işçilerin duygularına tercüman olmaya devam ediyor. Kendisine beyaz yakaya geçmesi için teklifte bulunuyorlar. Kesinlikle kabul etmiyor. İşyerinde ve sendikada yanlış giden şeyleri düzeltmeye kararlı. Ona güvenen insanları yüz üstü bırakmak istemiyor. MESS sözleşmesi süreci devam ederken, Türk Metal göstermelik eylemlere başlıyor, gelenek olduğu üzere sendika yöneticilerine konfetiler patlatılan yalakalık törenleri tertipleniyor. Levent Turgut “değişim şart” diyerek bir kez daha öne çıkıyor: “Uyanın, değişin, değiştirin!” Bir hafta sonra bir SMS ile “aidiyet duygusunu yitirdiği” gerekçesi ile işten çıkartılıyor. Türk Metal'i bilenler ve Türk Metal'li fabrikada çalışmış olanlar artık “çok bile kalmış” diyorlardır. Bilmeyenler ve tanımayanlar ise hâlâ “sendika ve patron karşıt taraflar değil mi” neden sendikayı eleştirdiği için patron yaptırım uyguluyor diye soracaktır. Sormalıdır da! Cevabını bilenler de sormalıdır. Kimse bu düzene alışmamalıdır. Sormalıdır. Sorgulamalıdır. Levent Turgut atıldıktan sonraki bir paylaşımında soruyor: “Eğer beni işten çıkaran insan kaynakları ise sendika onlardan hesap sormalıydı. Ya da beni işten çıkaran sendikaysa insan kaynakları hadi ordan demeliydi. İkisi de olmadı. Sizce suçlu kim?” 43 yıl geriye gidelim! Evet! Suçluyu orada bulacağız. 12 Eylül 1980'de darbe olur. Bu darbe darbeci general Kenan Evren'in sözleriyle güya “kaybolan devlet düzenini yeniden tesis etmek üçün” yapılmıştır. Gerçekte ise 12 Eylül'ün anlamını dönemin Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Halit Narin söylemiştir: “Şimdiye kadar hep işçiler güldü, artık biz güleceğiz!” 1980'den önce DİSK ve Maden-İş vardır. Bu sendika Kavel'de grev hakkını fiili “yasadışı” grevle kazanmıştır! Grev hakkını yasalara bileğinin gücüyle kazanarak yazdırmıştır. Bu sendikanın efsane lideri Kemal Türkler vardır. Maden-İş'te grevlerde, direnişlerde işçinin sevgisini ve güvenini kazanan işçilerden oluşan sendika kadroları ve yöneticileri vardır. Maden-İş “DGM'yi ezdik sıra MESS'te” diyerek ekmek ve hürriyet mücadelesine öncülük etmiş işçiyi güldürmüştür. 2015'te metalde esen fiili grev ve işgal fırtınası bu düzeni derinden sarsmıştı. O fırtınanın arka planında Türk Metal'e isyan bayrağını çekerek Maden-İş'in bugün devamı olan DİSK Birleşik Metal'e geçişlerin olduğu Bosch fabrikası ile MESS sürecinde Türk Metal sözleşmeye imza atarken Birleşik Metal'in greve çıkması, grev yasaklanmasına rağmen kazanımlar elde etmesi vardı. Birleşik Metal'in grevci fabrikaları ateşse Türk Metal'in örgütlü olduğu Renault gibi fabrikalar ise barut gibidir. Patronların ve sendika ağalarının korkusu ikisi bir araya gelmesin diyedir. Ama nafile Levent Turgut'lar bitmez, işçinin birliği ve mücadelesi engellenemez! Metal işçisi ayrı gayrı demeden birleştiğinde, grev hakkını grevle kazandığında sadece MESS'i değil, sefaleti dayatan 12 Eylül düzenini de ezip geçecektir. Ve o zaman hep birlikte şöyle diyeceğiz: “Şimdiye kadar hep patronlar güldü artık gülme sırası bizde!”
Osmanlı, İslâm'dan çok güzel beslenmiş ve bu güzelliği çok güzel ortaya çıkarmıştır kendine özgü bir şekilde. Sultan Murad'ın türbesinde, bu güzellikleri çok rahat görebiliyorsunuz. Osmanlı, hakikaten incelikli bir medeniyet tecrübesi bize miras olarak bırakmıştır. Yapılan eserlerdeki hassas düşünceler bunu göstermeye yeterli oluyor. Buradan yola çıkıp, netflix üzerinden şekillenen/yok edilen nesilleri bizler... ayağı yere sağlam basan bu birikim üzerinden inşa edebiliriz. İnanın çocuklarımızın ve bütün insanlığın buna hava gibi su gibi ihtiyacı var! PRİZREN'İN TERTEMİZ, DİRİLTİCİ RUHU Önceki yazımızda değindiğim Kosova'nın Prizren şehrindeyiz. Temiz şehir anlamına gelen Pür-i Zerrin'den türeyen bir isim Prizren. Balkanlar'da çok fazla su var. Şehirlerin ortasında akan nehirler çok güzel bir atmosfer oluşturuyor. Prizren'de küçük bir nehir... Üzerinde köprüler... ve köprüden bakınca ilk göze çarpan minareler... işte Müslüman şehir! Balkanlar'ın her karışında hazin bir hikâye var. Bu şehirde de katliamlar olmuş ancak sayı az olduğu için gündem olmamış. Şu anda da dünyanın her yerinde Müslümanlar zulüm altında. Katliamlar ve baskılar devam ediyor. Gazze'de bile insanlar az öldürüldüğünde kısık sesler çıkıyordu. Şimdi binlerce Müslüman katledilince ancak sesler yükseliyor ama sadece o kadar! Bu nasıl bir vahşet! Zulümleri... katliamları da birer veri olarak görüyor modern dünya! Ruhsuz dünyanın RUHUNUN İSLÂM olduğunu yine RUHSUZ DÜNYA ilan ediyor... inanın gittiğim her şehirde bunu görüyorum. Bütün şehirler sanki kendi lisan-ı mahsusuyla şu HAKİKATİ haykırıyor: İSTİKBAL, İSLÂMINDIR. PRİŞTİNE'NİN GARİP EZANLARININ ANLAMI Kosova'da şöyle bir sosyolojik durum oluşmuş: Priştine'ye Batı ve ABD hayranları gönderilir daha çok. Prizren'de ise Müslümanlar yaşar. Buralardaki insanlar bizden daha eski Türkiye'den daha eski Türkçe konuştuğunu söylüyorlar. Haklılar. Bayram Usta, Yusuf Hocaya soruyor. Önceki yazıda bahsetmiştik Bayram Ustadan. Nereden geliyorsunuz? İstanbul. İstanbul 1453'de fethedildi burası ise 1389'da. Dolayısıyla biz sizden eskiyiz diyor Bayram Usta. Aslında buradan bakınca Bayram Usta pek tabii haklı. Bayram Usta'da ikindi namazını eda ettikten sonra yaptığımız güzel sohbete biraz ara verip, ikindi namazı öncesinde, yine hemen Bayram Ustanın kahvehanesinin karşısında yemek yerken dinlediğimiz GARİP EZAN üzerine birkaç şey yazmak istiyorum. Yusuf Hoca'nın bilhassa dikkatimize sunduğunu belirteyim ‘garip' ifadesini. Balkanlar'ın hepsinde ezanlar gariptir. İnsanların ruh dünyasını yansıtır okunan ezanlar... haklıydı Yusuf Hoca. Kesinlikle katılıyorum. Makamları böyle olsa bile bizim ezandan hissettiğimiz bu yorumlar yanlış değil çünkü akıp giden hayatın izini sürdüğünüzde bunu görebiliyorsunuz.
ABD ve Batı'lı şerikleri “suçluluk duygusu” içerisinde debeleniyor. Gazze'de ateşkes istemek bile suç sayılıyor. ABD Dış İşleri Bakanlığı bir iç yazışmayla personelinden “ateşkes”, “gerilimi azaltma”, şiddete/kan dökülmesine son verme» ve “sükûneti yeniden tesis etme” gibi tabirleri kullanmamalarını istemişti. ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde ateşkes önerisini de veto etmişti. Dünyaya sözde nizamat vermeye yeltenen bir güç, nasıl bu denli kötücül olabilir? İsrail'in BM Büyükelçisi ise BM Genel Sekreteri António Guterres'in istifa etmesini istemiş. Guterres'in suçu, 7 Ekim'deki Hamas saldırısının bir boşlukta meydana gelmediğini söylemiş olmasıydı. ABD ve Batı yönetimleri “geçmiş”in yüzlerine vurulmasına, Filistin işgâlinin hâlâ devam ettiğinin hatırlatılmasına, binlerce sivilin katledilmiş olmasının olmayan dikkatlerine sunulmasına tahammül edemiyorlar. Çünkü İsrail'in katliamcı bir “Apartheid” rejimine dönüşmesinde payları var. İsrail bu suçu ABD ve Batı'nın koruyucu kanatları altında işledi. Şimdi de ABD ve şeriklerinin silahlı refakatinde çöle çevirmek için Gazze'ye bomba yağdırıyor. İsrailli Yahudi yazar Dr. Shir Hever Filistinliler'i destekleyen uluslararası kampanyalarda etkin rol oynuyor. Hever kendisiyle yapılan bir röportajda Siyonistler'in mazlum bir halkın zaman içinde zalimleşmesi gibi korkunç bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini vurguluyordu. Hever, “Ancak bu dönüşümü tek başlarına yapamazlardı. Siyonizmin siyasî ideolojisinin ABD emperyalizmiyle ayrılmaz bir bütünlük içinde olması gerekiyordu” diye konuşuyordu. Hakikaten Siyonistler kendilerini Nazileştiren bir sapkın kültür inşa ettiler. Nazi-Siyonist kültür Filistinlileri öz yurtlarında yaşamaya devam ettikleri sürece yok edilmeleri gereken ‘vahşiler' olarak görüyor. Netanyahu'nun ABD'deki etkili senatör dostlarıysa Gazze şeridinin yerle bir edilmesini istiyorlar. Avrupa'daki ırkçı partilerinse İsrail'deki Nazisyonistlerle can ciğer kuzu sarması olmaları boşuna değil. Demek ki bunlar, Siyonistler'in ruh ikizleri. Peki Batı ana akım medyalarının Goobbels'i bile utandıracak kadar İsrail'in yalanlarını yaymalarına ne demeli? Güya ‘ılımlı' olduğu söylenen İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ise yaptığı bir açıklamada, Hamas'ın askerî kanadının düzenlediği saldırılardan bütün Gazzelilerin sorumlu olduğunu söyledi. Herzog ,”Orada sorumlu olan bütün bir ulustur. Sivillerin haberdar olmadığı, olaya dahil olmadığı söylemi doğru değil. Kesinlikle doğru değil” dedi. Herzog'un bu tiksindirici açıklamasına göre Gazzeliler Hamas'a karşı ayaklanmadıkları için öldürülmeyi hak ediyorlar. Mefhum-u muhalifinden bakar isek, Herzog ağzından kaçırdığı bu laflarla onlarca yıldır katledilen masum Filistinlilerden İsrail'deki tüm Yahudilerin sorumlu olduğunu mu ima ediyor? Herzog'un zırvalaması, acaba kolektif bir suçluluk duygusunun dışa vurumu mudur?
Ruh eşi kavramı, birçok kültürde ve inanç sisteminde yer alan, insanların hayatlarının belirli bir döneminde karşılarına çıkan özel bir kişiyle derin bir bağ kurdukları veya duygusal olarak eşsiz bir uyum yaşadıkları fikrini ifade eder. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/spiritueller/message
Fetullahçıların propaganda filmi Antalya Film Festivali yarışma seçkisinden çıkarıldı; bunun üzerine, Zeki Demirkubuz da içlerinde olmak üzere çok sayıda yönetmen “sansür” diyerek filmlerini festivalden çektiler. Dün film yeniden festivale dahil edildi. “San-sür”, “düşünce hürriyeti”, “ifade özgürlüğü” kavramları terör propagandasını perdelemek için kullanıldığında aklıma hemen Gırgır Dergisi gelir. Gırgır Dergisi 1972 yılında Gün Gazetesi'nin eki olarak yayın hayatına başladı. 1973'de bağımsız bir dergi oldu. 1980'lerin başında mizah dergisi Gırgır'ın tirajı 500 binlere ulaştı. Gerçekten de, bütün o yokluğun ve yoksulluğun içinde Keçiören'deki gecekondumuza kadar ulaşır, 5-10 evin gençleri dergiyi satır satır okurduk. 500 bin tiraj bir rekor. Gırgır, dünyanın en çok satan haftalık dergilerinden biriydi. Sonra dergi bölündü, içinden birkaç mizah dergisi çıktı. Yavaş yavaş sahneden çekildi ve 2015'de başladığı yere döndü, Sözcü Gazetesi'nin eki olarak yayınlandı. Gırgır'da 2017'de Hz. Musa'ya hakaret eden bir karikatür yayınlandı. Bu densizlik dindar kesimin tepkisini çekti. Fakat hakaret edilen peygamber Hz. Musa olunca, Türkiye'deki Musevi kuruluşları da karikatürü protesto edince, dindarlar dışındaki kesimler de tepki göstermeye başladı. Örneğin CHP karikatürü kınadı, HDP onaylamadığını belirtti. Sol-seküler kesim sessiz kaldı. Sözcü Gazetesi derginin yayınını durdurdu. Böylece bir dönem tirajı 500 binlere ulaşan efsane dergi tarihe karışmış oldu. Gırgır kapatılınca kimse “sansür” demedi, “ifade, düşünce özgürlüğü” demedi, “medya üzerinde baskı var” türküsünü söyleyen çıkmadı. Kesinlikle biliyoruz ki, karikatürü çizilen Hz. Muhammed (sav) olsaydı, her biri birer özgürlük kahramanı kesilecekti! İşte her işlerinde, her tavırlarında böyle çifte standartlı, böyle ikiyüzlüler! 2015'de de “Bakur” isimli filmin İstanbul Film Festivali'nde gösterimi iptal edilince, Nuri Bilge Ceyhan dahil çok sayıda yönetmen protesto etmişlerdi. “Bakur” isimli film, PKK'lı teröristlerin gündelik yaşamlarını anlatıyordu; filmin üst başlığı da “Bir Gerilla Belgeseli” idi. Aynı dayanışmayı, diyelim ki DAİŞ propagandası ya da Hitler güzellemesi yapan bir filme gösterirler mi? Tabii ki hayır. Disney'le, Netflix'le, kendilerini fonlayan, pohpohlayan, sırtlarını sıvazlayan efendileriyle asla ters düşmek istemezler. “Mustafa Kemal Ermenileri katletti” propagandasına yenik düşen Disney'e çıtları çıkmaz ama Batı'nın beslediği teröristlere kol kanat gererler. Hiç sorun değil. Bunların tıynetlerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz ve hiç şaşırmıyoruz. Karısını döven, arabasıyla ezen, tacizci, tecavüzcü, katil ve hain Yılmaz Güney'i baş tacı yapanlardan farklı bir tavır, ilkeli bir duruş tabii ki beklemiyoruz. Ama sorun şurada...
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Türklerin sosyal medya kullanımı üzerine konuşuyoruz. Türk toplumunun her türlü sosyal mecradaki aktifliği üzerine çıkarımlar yapıyor ve çoğu zaman denk gelinen alışkanlıklarını tartışıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Easy Turkish Podcast www.easyturkish.fm Intro Müzik Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:31] Teşekkür ederim, iyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Bugün Cihat aramızda yok. Kendisi biraz yoğun bir dönemden geçiyor. O yüzden aklımıza ilk gelen isim tabii ki Onur oldu. Onur'la beraberiz bu bölümde. Evet Onur, konu olarak bence ilginç ve güzel bir konu konuşacağız bugün. Bize bahsetmek ister misin biraz? Onur: [0:49] Konu olarak bugün Türklerin sosyal medya kullanımı, kullanım oranları ve kullanım alışkanlıklarından söz edeceğiz. Türkler sosyal medyada ne kadar aktif? Neler yapıyorlar? Bu konu üzerine konuşmayı düşünüyoruz. Onun dışında söz sende. Emin: [1:06] Evet, öncelikle Türkler ne kadar aktif sosyal medyada? Çok aktif. Özellikle oransal olarak çok aktifler. Yani hem zaten kalabalık bir nüfusuz. Bir de onun yanında oransal olarak o kadar fazla derecede sosyal medya kullanıyoruz ki... İnternetin her yerinde gerçekten A'dan, Z'ye varız. (Kesinlikle.) Bu konuda hak veriyorsundur bana sen de. Onur: [1:27] Kesinlikle her yerdeyiz. Yani herhangi bir alakasız bir paylaşımın altına bak ve mutlaka bir Türk yorumu bulabilirsin. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Special Guest: Onurhan.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
İstanbul'un sıcaklığını konuşuyoruz. Son yılların en sıcak yaz ayına dair fikirlerimizi ve küresel ısınma karşısındaki çaresizliğimizi tartışıyoruz. Yüksek nem oranının düşürdüğü hayat kalitesine şaşırıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Müzik Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Kısa bir aradan sonra tekrar sizlerle beraberiz. Birkaç teknik aksaklık yaşadık. Ve benim taşınma telaşından dolayı bölüm yapma zamanı pek olmadı, fırsatı pek olmadı. Evet, yine Cihat'la beraberiz. Nasılsın Cihat? Cihat: [0:43] İyiyim Emin. Teşekkür ederim. Sen nasılsın? Nasıl gidiyor taşınma işleri? Hâlledebildiniz mi? Emin: [0:49] Ben de iyiyim. Ya çalışırken biraz zor ama süreç devam ediyor. En azından yardımcı olan eşim, ablalarım vesaire olunca biraz daha rahat oluyor tabii ki ama zor bir süreç. Yorucu bir süreç açıkçası. Yani başladıktan sonra artık gerisini düşünmeye gerek yok. Cihat: [1:08] Ya evet. Bir de şu an bölüme de bu konuyu seçtik ama hava o kadar sıcak ki... Geçtiğimiz son on gündür diyeyim bence. Hayatı daha da çekilmez hâle getirdi bence. Nem oranı çok yüksek ve çok fazla sıcak var. Sadece çalışmak veya dışarı çıkmak veya evde oturmak bile çok zor bence şu an. Bir de taşınma kısmı ekstra zor oluyordur diye düşünüyorum. Emin: [1:30] Kesinlikle öyle. Sıcaklığı muhtemelen dinleyen herkes yaşıyordur. Anormal bir sıcak var gerçekten dünya genelinde. Şöyle, yani beyin fonksiyonlarımı doğru düzgün yerine getiremediğimi hissediyorum sıcaktan dolayı. Özellikle dışarı çıktığımda yani böyle saat bir gibi, iki gibi güneşe maruz kaldığımda canım acıyor yani fiziksel olarak. O kadar bir sıcak var. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Eskiden, lisedeyken hikaye anlatabileceğimi hiç düşünmezdim. Arkadaşlarımın anlattıklarını, paylaştıklarını gördükçe "keşke ben de böyle anlatabilsem" dediğimi hatırlıyorum. Peki ne değişti de, ben hem hikayeler anlatıyorum, podcast yapıyorum, hikaye anlatıcılığı eğitimleri veriyorum?Bu sorudan önce şu soruyu biraz düşünelim isterim: "Herkes hikaye anlatıcısı mıdır?"✅ Kesinlikle evet!
#A026 BAKARA SÜRESİ 116-119 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla 116 (O zalimler): "Allah çocuk edindi" dediler. O (bu tür noksanlardan) münezzehtir. Bilakis göklerde ve yerdekiler de O'nundur. Hepsi O'na itaat eder. 117 Göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O, bir işe hükmetti mi, onun için yalnızca "Ol" der, o da oluverir. 118 Bilgisizler: "Allah bizimle konuşsa veya bize bir âyet getirseydi ya" dediler. Onlardan öncekiler de işte böyle tıpkı onların dediği gibi demişti. Kalpleri birbirine benzedi. Kesinlikle inananlar için biz âyetleri apaçık gösterdik. 119 Şüphesiz Biz Seni müjdeci ve korkutucu olarak, hak (Kur'ân)'la gönderdik. Ve Sen Cehennemliklerden sorumlu değilsin. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/a026-ali-kuecuek-bakara-1
Çocuklarla iletişim kurmak, onların duygusal ve zihinsel gelişimini destekleyen önemli bir beceridir. İşte çocuklarla iletişim kurmanın bazı ipuçları: 1. Çocuklarla iletişim kurarken kesinlikle göz teması kurun ve onların boyuna eşit mesafede olacak şekilde çömelerek onlarla konuşun. 2. Dinleyin: Çocuklarınızın ne dediğini dinleyin ve onların düşüncelerine saygı gösterin. Onların fikirlerine karşı açık olun ve onların duygularını anlamaya çalışın. 3. Somut kavram içeren sorular sorun: Çocuklarınıza açık uçlu ve somut kavram içeren sorular sorun ve onların düşüncelerini ifade etmelerine izin verin. 4. Kesinlikle kıyaslama yapmayın ve hakaret etmeyin. Bu ipuçları, çocuklarla iletişim kurmanın temel yollarını kapsar. Her çocuk farklıdır, bu nedenle iletişim kurarken her zaman çocuklarınızın bireysel ihtiyaçlarını ve kişiliklerini dikkate alın.
Kesinlikle yapamadık bu düzenli yayın işini, arkadaşlar ama yapcaz ya
Bugün dağa taşa, en çok aklımıza yazmamız gereken slogan “hak verilmez alınır”. Bu slogan “zafer sokakta kazanılır” diye devam eder. Çerkezköy'deki Elba Bant grevinde işçiler bu bölümü “zafer sahada kazanılır” diye atıyordu. Kesinlikle daha iyi bir formül! O sırada daha da iyisi bu sloganı “zafer grevle kazanılır” şeklinde atmak olurdu, grevin sonraki günlerinde öyle atılabilir diye sohbetler ederken işçi dostlarımızla buna fırsat bile kalmadan şaltere uzanan eller 8 saatte hakkını aldı, grevle kazandı. Grev hakkının kendisi de grevle kazanıldı bu memlekette. Tam 60 yıl önce, 28 Ocak 1963'te greve çıkan Kavel işçilerinin sayesinde! 1954 yılında kurulan, Koç'un kablo fabrikası olan Kavel'de Türk-İş'e bağlı Maden-İş sendikası örgütlüydü. Koç'un Amerika'dan ithal ettiği genel müdür fabrikaya gelir gelmez işçi ve sendika düşmanlığına başladı. Fazla mesai dayatması, ikramiyeleri kaldırma girişimleri, sendikadan istifaya zorlamanın ardından bardağı taşıran son damla sendika işyeri temsilcilerinin işten çıkarılması oldu. Bunun üzerine 28 Ocak 1963'te Kavel işçileri Maden-İş sendikasının öncülüğünde greve çıktı. Ancak o dönemde grev anayasada bir hak olarak tanınmasına rağmen, henüz bir grev yasası yoktu. İşçiler fiilen üretimi durdurdu. Fabrikayı işgal etti, fabrikanın kapılarını kaynaklayarak fabrikanın tüm giriş çıkışlarını kendi denetimleri altına aldı. İşçilerin bu iradesinin karşısında çaresiz kalan Koç, polisi arkasına alıp polis zoruyla greve son vermek istedi ama bu saldırı da sınıf dayanışmasının da desteği ile püskürtüldü. İstinye halkı grevle dayanışma için seferber oldu. İstanbul'un dört bir yanından işçiler fabrika fabrika Kavel'le dayanışmaya geliyordu. Ve nihayetinde 36 günün sonunda Kavel işçisinin grevi zafere ulaştı. Ödenmeyen ikramiyeler ödendi. İlk atılan dört işçi geri alınamadı belki ama tüm tazminatlarını ve haklarını aldılar. Grev sırasında işten atılan diğer işçiler geri alındı. Kavel işçisi, başta o Amerikalı genel müdür ve Koç olmak üzere sermayeye işçi sınıfının örgütlü gücü ile, üretimden gelen gücü ile sağlam bir ders vermiş oldu. Ama en önemlisi anayasada olduğu halde iki yıldır bir türlü çıkarılmayan grev yasası, Kavel grevinin ardından 15 Temmuz 1963'te çıkarıldı. Grev yasası grevle grev sahasında yazıldı. Sermaye Kavel grevine yasal anlamda hazırlıksız yakalanıp yenilince, yasaya Kavel maddesi olarak bilinen ve yasanın mecliste olduğu sırada grev yapan işçilerle ilgili davaların düşmesini sağlayan bir maddenin eklenmesi de işçi sınıfı mücadelesi açısından önemli bir kazanım oldu. Kavel işçileri sadece kendisi kazanmadı, gelecek kuşaklara da yolu açtı. 2018 genel seçimlerinde Türkiye'deki toplam sandık sayısı yuvarlayarak söylersek 180 bin, toplam seçmen sayısı ise 56 milyon. Yani her sandıktan ortalama 311 oy çıkıyor. Kavel fabrikasında 28 Ocak 1963'te 173 işçi greve çıkmıştı. Bütün Kavel işçilerinin oylarını toplasanız bir sandık bile etmiyor. Ama onlar greve çıktıklarında, ellerini şalterde birleştirdiklerinde, ülkenin gündemine oturdular. Hükümet anlaşma sağlanması için devreye girmek zorunda kaldı. Bugün bir yasa tasarısı gündeme geldiğinde hemen hesaplar başlıyor. Hangi parti ne diyecek? Meclis aritmetiği nasıl? Yeterli sayıya ulaşılacak mı? Kavel işçisinin 173 oyu, toplam oyların %0,0003'ü. Milyonda 3! Bugün bu orana sahip hangi güç meclisten bir yasa geçirebilir? Ama eller şaltere uzandığı zaman düzen siyasetinin matematiği işlemiyor. İşçi sınıfının örgütlü gücünün nelere kadir olduğunun sayısız örneği var sınıf mücadelesinin tarihinde. İşte bu yüzden Kavel grevinin 60. yıldönümünde bir kez daha parolamız Kavel olmalı! İşçi sınıfı işgalle, grevle, direnişle, ekmek ve hürriyet mücadelesini yükselttiğinde, siyaset masasına yumruğunu vurduğunda kendi geleceğini de memleketin geleceğini değiştirecek!
Kulların ilk önce hesaba çekilecekleri şey Allâh (c.c.)'a imân edip etmedikleridir. Eğer imân etmişlerse bundan sonraki aşamada imânın gereklerini yerine getirip getirmedikleri hususunda hesaba çekileceklerdir. İmândan sonraki aşamada imânın bir gereği olarak kullardan istenen ilk şey namazdır ki bu ibâdet kulların üzerinden kesinlikle düşmeyen ve daima edâ etmesi gereken sorumluluktur. Hac ibâdeti insanın sağlığının bozulmasından veya ekonomik gücünün olmamasından ötürü üzerinden düşebilir. Oruç ibâdeti hastalık yahut seferi olması dolayısıyla yine kulların üzerinden düşebilir. Aynı şekilde zekât ibâdeti de zekâta tabi malının olmamasından dolayı üzerinden düşebilir. Ömründe bir defa olsun Kelime-i Şahadet'i ikrâr eden kimse de bu farzı yerine getirmiş olur. Oysa namaz ibâdeti, hastalıkta, sağlıkta, zenginlikte, fakirlikte, gençlikte, yaşlılıkta, seferde, hazarda, her türlü şartlarda Allâh (c.c.)'a imânın gereği olarak yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Kesinlikle kulun üzerinden düşmez. İşte bu nedenledir ki eğer insanın namazı eksiksiz çıkarsa diğer âmellerinin hesabı çok kolay olacaktır. Günâhkâr müminler ise dünyada iken işledikleri mâsiyetlere göre hesaba çekileceklerdir. Dünyada iken işlediği iyiliklerin kötülüklerin ve de Allâh (c.c.)'un ona ihsan ettiği nimetlerin yazılı olduğu kitabı kendisine verilecektir. Allâh (c.c.)'un fazlından ve rahmetinden uzak olarak hesaba çekilecekleri için önce isyanlarının karşılığı olan azâbı çekmek için cehenneme girerler, daha sonra da cennete idhâl olunurlar. Allâhü Teâlâ'nın şu âyet-i kerimede istisna tuttuğu kimseler onlardır: “Rabbinin dilediği hariç...” (Hûd s. 107) Bu âyette yapılan istisna, azâbın sonraki aşamasını ihtivâ etmektedir. Yani küfür veya mâsiyetlerinden dolayı bedbaht olanlar hep birlikte ve aynı anda azâp görmeye başlayacaklar fakat daha sonraki aşamada günâhkâr olanlar cehennemde ebedi olarak kalmayacaklar, Allâh (c.c.)'un engin rahmetiyle cehennemden çıkarılacak ve cennete girdirileceklerdir. (İmâm Şarani, Ölüm-Kıyâmet-Ahiret, s.115-116)
İnsan yaşadığı ve gördüğü şeylerin ayrımını nasıl yapabilir? Sorusuna verilen cevabı sizlerle paylaşıyoruz. Videodan çıkarttığımız notlar: -Şeytan kendisine düşman olabilecek insanları engellemeye çalışır! -Bütün peygamberlerin soyları kesilmedi. -İblis ve şeytan Peygamberlerin soylarını takip eder! -Kimse kimseyi eleştirmeyecek! -Bilmek ve uygulamak arasında fark var! -Açık veya kapalı kimseyi eleştirmemek lazım! -Biz Kendimizde Neyin Olduğunu Nasıl Anlarız? -Kesinlikle bir mürşidin olması lazım. -Herkes kendi imkanını bu yolda harcıyor! -Maneviyatta tedavisine müsaade edilmeyen hastaya müdahale edilmez. #synergykendiyas #ledünilmi #manevihal #maneviyat #antalyasemineri Facebook: https://www.facebook.com/SynergyKendiyas İnstagram: https://instagram.com/synergykendiyas Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ TikTok: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=0
Otobandan çıktıktan sonra, kibar bir polis tarafından durdurulduk. Rutin ruhsat-kimlik kontrolünün ardından belgeleri direksiyondaki arkadaşıma uzatırken, torpido gözündeki sigara paketini fark etti memur. Parmağını içeri uzattı, net bir üslupla “Sigara içmek yok!” dedi. Senegal'in dinî başkenti, Mürîdîlik tarikatının ana üssü Tûbâ şehrine girerken, “Sigara konusunda çok katılar, kamusal alanda yasak epey ciddi uygulanıyor, aman dikkat” şeklindeki ön bilgimizi, yetkili bir ağızdan da teyit etmiş olduk böylece. İsmini cennetteki o meşhur ağaçtan alan Tûbâ, bir uzlet ve tefekkür mekânı olarak Şeyh Ahmedu (Amadu) Bamba (1850-1927) tarafından kurulmuş. Fransızların Batı Afrika'daki sömürgecilik faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir zaman diliminde yaşayan Bamba, Mâlikî fıkhıyla Kâdirî usulünü birleştirerek, bütün mesaisini öğrenci yetiştirmeye adamış bir isim. Silahlı mücadeleye girişmese de, tesiri öylesine yaygınlık kazanmış ki, Fransızlar Bamba'yı 1895'te tutuklayarak Gabon'a sürmüşler. Hristiyanların yaşadığı bir adada ikamete mecbur bırakılan Bamba, 1902'de bu kez Moritanya'ya sürgün edilmiş. Gittiği her yerde tebliğ ve irşada devam eden Bamba, bu süreçte çok sayıda eser kaleme almış. Hayatının son yıllarını Tûbâ'da geçiren ve tamamen ilimle meşgul olan Bamba, 1927'de son nefesini verdiğinde arkasında yüzbinlerce mensubu bulunan müstakil bir tarikat bırakmış: Mürîdiyye. Tûbâ'nın kalbini oluşturan Ahmedu Bamba Külliyesi'nde bizi Senegalli dostlarımız karşıladı. Programımızda, Ahmedu Bamba'nın yaşayan torunlarından ve Mürîdiyye'nin şimdiki lideri Şeyh Muntehâ Mbacke'yle görüşmek vardı. Dostlarımızdan biri, üzerimizdeki gömlek-pantolona bakıp, “Halife'nin yanına böyle mi gideceksiniz? Kesinlikle olmaz. Hem fotoğraflarınız da güzel çıkmaz” dedi. Bize hemen yerel kıyafet uydurdular. Ziyaretlerimizi yeni kostümümüzle yaptık ve gerçekten daha güzel oldu. Ahmedu Bamba, caminin kıble istikametinde, içi som altınla kaplı, gösterişli bir türbenin altında yatıyor. Külliye de aynı şekilde ihtişamlı ve göz alıcı. Yaşasaydı, cansız bedeninin üstüne kondurulan bu şatafata rıza gösterir miydi, bilmiyorum. Ahmedu Bamba'nın üzerine sadece bina inşa edilmemiş üstelik. Mürîdilik, bugün Senegal'in siyasî ve ekonomik açıdan en güçlü yapılanması. Tarikatın tensibi olmadan, hiçbir ciddi karar alınamıyor. Cumhurbaşkanları, bakanlar, işadamları, hatta yabancı büyükelçiler, Tûbâ'nın yolunu aşındırıyorlar sürekli. Tûbâ, öylesine güçlü bir kartvizit ki, onu yakasına iliştirebilenler için Senegal'de her kapı sonuna kadar açık. Mürîdiler, her yıl hicrî Safer ayının 18'inci gününde Tûbâ'ya akın ediyor. Bu, Ahmedu Bamba'nın Gabon esaretinden dönüş tarihi. Dünyanın dört bir yanından toplanan kalabalığın sayısı, 3 milyon civarında tahmin ediliyor. Şeyh Muntehâ'yı ziyaretimiz, pek çok açıdan öğretici sahnelerle doluydu. Kendisi bizi çok sıcak karşıladı. Türkiye'den geldiğimi söyleyince, iki ülke halkının kardeşliğinden dem vurarak, “Sizleri buralarda görünce çok mutlu oluyoruz” dedi. Ben de Türkiye'deki Müslümanlar adına kendisine selâm ilettim.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Çok çalıştıktan sonra tatil yapmak gibisi var mı? Günlük hayatımızdakı sorumluluklardan bir süreliğine uzaklaştıktan sonra, tekrar çalışmaya ve şehir hayatına dönmenin zorluğunu konuşuyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Kış Uykusu: https://www.imdb.com/title/tt2758880/ Transcript Intro Müzik Haftanın Konusu Emin: [0:34] Herkese merhaba! Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün yine Cihat'la beraberiz. Nasılsın Cihat? Cihat: [0:43] İyiyim Emin teşekkür ederim. San nasılsın? Emin: [0:46] Ben de iyiyim. Çok dinç hissediyorum kendimi. Herhalde yoğun çalışma temposunun getirdiği en güzel şeylerden birisi bu. Her ne kadar yorulsan da gün içerisinde uzun süreli baktığında kendini daha dinç hissetmene sebep oluyor diye düşünüyorum. Cihat: [1:03] Ya ben de buna katılıyorum. Aktif olmak, daha aktif olmayı doğuruyor bence. Şu anlamda söylüyorum bunu: Sabah erken uyandığımda ben o gün daha fazla iş yapıyorum en basitinden. Emin: [1:14] Kesinlikle. (Evet.) Peki sen şimdi daha taze bir tatilden döndün. Cihat: [1:22] İki tatilden. Emin: [1:23] Hatta iki tatilden döndün. Biz de bunun üzerine bir bölüm çekelim dedik. Bugünkü bölümümüzün konusu tatil dönüşü sonrası yaşanan buhran. Cihat: [1:32] Ben şöyle özetleyeyim durumu: Önce bir hafta Bodrum'a gittim. Orada tatil yaptım. Oradan döndüm. Bir hafta boyunca çalıştım. Ardından geçtiğimiz Cuma günü Kaş'a gittim. Pazartesi de oradan döndüm. Ve tatiller öncesi çok motive bir şekilde her gün çok verimli çalışırken döndüğümden beri gerçekten aklım beş karış havada diyebilirim. Emin: [1:55] Evet, bu... Bunu yaşamayan yoktur herhalde ya. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Kesinlikle Cevap Verilen 2 Dua! - Evlilik, Para, Stres, İş ,Huzur! - Sözler Köşkü
“Gökyüzünden gelen bu kurtarma, Jeannette kazazedeleri için tam zamanındaydı. (…) Kesinlikle bu uçan makine, denizde kaybolanlara yardım edebilirdi! Hangi balon, ne kadar mükemmel olursa olsun, böyle bir hizmeti yerine getirebilir? Ve kendi aralarında, duyularının kanıtlarını inkar etme eğiliminde olsalar da, buna hayran kalmamaları ellerinde değildi.”Robur-le-Conquérant, Jules Verne, 1886 Jules Verne'in çok sayıda fütüristik hikayesinden biri olan Robur-le-Conquérant, sıkıştırılmış kağıttan imal edilen Albatross isimli bir hava taşıtının hikayesini anlatırken; yukarıdaki cümlelerle, bir hava taşıtının kazazedeleri kurtarışından da bahseder. Havacılığın geleceğini balonların değil, havadan ağır uçan makinelerin şekillendireceğine yönelik fikirleri gibi, “uçak”ların medikal kurtarma görevlerinde paha biçilmez yararlar sağlayacağı fikri de isabetlidir. Elbette bu fikir öylece Jules Verne'in “içine doğmaz”. İngiliz mühendis George Cayley, 1799'dan itibaren modern uçaklara benzer tasarımlar üzerine fazlasıyla kafa yormuştur. Hatta başarıyla planörler yapar ve uçurur. Onu birçok bilim insanı izler. “Uçan Adam” lakaplı Otto Lilienthal; 1867'den başlayarak, havadan ağır cisimlerle uçma üzerine ciddi kafa yorar. 1891'de yaptığı uçuş denemeleri ile yeni bir çağın kapısını aralar. Hasılı 1903'te Wright kardeşler ilk uçağı uçurmayı başarana kadar, adım adım ilerleyen bir süreç vardır. Elbette Jules Verne gibi bilimle çok haşır neşir olan bir yazar, bu projeksiyona da kuş uçuşu bakar. İngilizce'de buna “Educated Guess” (bilgiye dayalı tahmin) diyorlar. Hava Tıbbi Hizmetleri Yaralı veya hastalara tıbbi bakımın hızla ulaştırılabilmesi, uygun şekilde ve hızlıca hasta naklinin gerçekleştirilebilmesi için uçak veya helikopterlerden yararlanan sisteme; Hava Tıbbi Hizmetleri deniliyor. İlk olarak Birinci Dünya Savaşı'nda, savaş alanından yaralıların taşınması için uçaklardan yararlanılarak, bir anlamda Hava Tıbbi Hizmetleri de kullanıma alınmış olur. Kore Savaşı ve Vietnam Savaşı'nda ise “hava ambulanslarının” etkinliği genel kabul görür. Bu yazımızda, Doktor Besim Ömer'in 1925 yılında kaleme aldığı “Sıhhiye-i Askeriye ve Umûmiyede Tayyârelerden Edilecek İstifade” kitabını kaynak alarak, ülkemizde bu konuda yapılmış ilk çalışmadan biraz bahsetmek istiyoruz. Besim Ömer Besim Ömer "Titanik'ten kurtulan Türk" diye bir yerlerde mutlaka kulağınıza çalınmıştır. İşte o kişi Dr. Besim Ömer'dir. Titanik hikayesi bile başlı başına enteresan olsa da, Besim Ömer'in bütün hayat hikayesine bakıldığında bunun çok küçük bir yer tutabileceğini söyleyebiliriz. 1 Temmuz 1862'de Narda'da dünyaya gelen Besim Ömer, yüksek öğrenimini Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'de 1885'te birincilikle bitirir. Kadın Doğum alanındaki uzmanlık eğitimini Paris'te tamamlar. Dönüşünden sonra yaptığı çalışmalarla; çok sayıda hekim, hemşire, ebe, hasta bakıcı yetiştirir ve çeşitli mesleki kitaplar yazar. Bir yandan eğiticilik görevini yürütürken; bir yandan da Kızılay, Verem Savaş Derneği gibi çok sayıda kuruluşta aktif görev alır. Görevi gereği çok defa yurt dışına çıkar ve mesleki deneyimleri yanında, bu tecrübelerini de ülkesine aktarmak için çabalar. Ufuk Açan Yolculuk Besim Ömer, kaplıca tedavisi için 1924'te tekrar Fransa'ya gitmeye karar verir. Yolu üzerindeki Cenevre'de bir hafta geçirir ve burada 1907'de delege olarak katıldığı konferanstan beri tanıştığı önemli isimleri görmek için Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne de uğrar. Hasta ve yaralı nakli o dönemde Kızılay ve Kızılhaç'ın temel görevlerinden biri olarak kabul edildiğinden, konu Birinci Dünya Savaşı sırasında hasta nakil hizmetlerinde yaşanan zorluklara gelir. Komitenin ileri gelenlerinden Raymond Schlemmer, “Biz Fransa'da uzun zamandan beri hasta nakli için uçaklardan yararlanıyoruz. İsterseniz tedavi dönüşü Paris'te görebilirsiniz” der. Burada bir parantez açmakta yarar var. Gerçekten de Fransızlar askeri tıbbi havacılık konusunda öncü ülke olmayı başarmışlardır.
Suriye'nin Azez Cerablus ve Tel Abyad gibi şehirlerinde Suriyelileri Türkiye ye karşı tahrik edenler, bayrağımıza uzanan kirli eller deşifre edildi. Provokatörlerden çoğunun satılmış terör muhibbi rejim, PKK ve İdlib bölgelerinden gelenlerle birlikte Türkiye'de işlediği suçlar nedeniyle sınır dışı edilen kişilerden oluştuğu belirlendi. Provokasyonların Pentagon-CIA ile işbirliği içinde olan YPG/PKK terör örgütü mensuplarınca ve Suriye Milli Ordusu içinde para veya çeşitli vaatlerle kandırılmış cahil, hadsiz küçük birkaç grubun katıldığı iddiaları karşısında Suriye Geçici Hükümeti'nin Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada “Türk bayrağı, toprağımız üzerinde kanı dökülen Türk halkı ve ordusu için bir kutsal semboldür. Bu sebeple devrimin değerlerini temsil etmeyen bazı önyargılı, ve cahil insanların saldırdığı bu kutsal sembole ve mahremiyete saygı göstermeliyiz. Bazı kesimler, Suriye ve Türk halkları arasındaki kardeşlik ile kan bağını düşmanların çıkarları uğruna istikrarsızlaştırmayı hedeflemektedir” değerlendirmesinde bulundu. Suriye Muhalif Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile yerel Suriye Milli Ordusu (SMO) Üst düzey komutanları da provokasyona karşı yayınladıkları mesajlarda 4 milyon Suriyeliyi koruyan kardeş ülkenin bayrağının yakılmasını kesinlikle tasvip etmediklerini bu hain saldırıların arkasında “PKK/PYD” terör örgütünün uzantıları olduğunu, bu süreci takip etmeye devam edeceklerini kaydettiler. TÜRKİYE -SURİYE DIŞİŞLERİ BAKANLARININ GÖRÜŞTÜĞÜ AÇIKLAMASI SONRASINDA ABD BİR ANDA HAREKETE GEÇTİ. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun “Suriye Dışişleri Bakanı ile görüştük” açıklaması sonrasında ABD'nin istihbarat ve 5'inci Kol faaliyetlerini yürüten birimlerinin bölgede PKK/YPG örgütü ile iş birliği içinde ABD'nin kontrolü altına girebilecek bazı rejim karşıtı gruplar ile toplantı yaptıkları, görüşmeye katılan bir komutanın Türkiye gazetesine yaptığı açıklamadan öğrenilmişti. Zira ABD'nin, Türkiye-Suriye ilişkilerinin düzelmesini istemediği, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yapılması neredeyse kesinleşen askeri harekatın Ortadoğu'da Amerikan menfaatlerine vereceği zararın dinamo etkisiyle Ortadoğu dışında başka bölgelere de sıçramasını ihtimal dahilinde gördüklerinden engellenmesinin elzem olduğu kanaatinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle ABD'li savaş uzmanları tarafından çok önceden hazırlanan kaos stratejisi gereği Türk bayrağı yakma görüntülerinin servis edilmesinin ardından kaosu körüklemek amacıyla rejim karşıtı bazı küçük grupların liderleri ile yaptıkları toplantıda ucu çok açık vaatlerle Türkiye ile Suriye Milli Ordusu'nun arasını açarak Kuzey Suriye'ye yönelik askeri harekatı dezenformatik hamlelerle önlemeye çalıştıkları gözlenmektedir. Ancak yukarıdaki satırlarımızda açıkça belirttiğimiz gibi rejim karşıtı bir iki küçük grubun lideri ile yapılan görüşmelerin SMDK ve SMO üst düzey liderleri ve komutanları tarafından provokasyon niteliğinde görülerek sorumlularının cezalandırılacağı açıklaması bu küçük grupların Suriye Milli Ordusu'nu temsil edemeyeceklerini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle Millet İttifakı medyasının neredeyse tamamının Suriye Milli Ordusu'nun Türk bayraklarını yaktığına yönelik dezenformatik iddia ve haberleri durdurulmalı ve savcılıklara bu konuda suç duyuruları yapılması şarttır. ABD TARAFINDAN REJİM KARŞITI KÜÇÜK GRUP LİDERLERİNE 'İDLİB VE HALEP'TE KURULACAK BİR ÖZERK DEVLET VAAT EDİLİYOR ABD Fırat'ın doğusunu işgal ederek Suriye'ye ait olan petrolü YPG ile birlikte çalarak Suriye'nin doğusunda kurmak istediği terör devleti olgusunu uluslararası arenada meşrulaştırmak için Suriye'de yeni devletçikler mi kurmak istiyor. Kesinlikle samimi oldukları düşünülemez. Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, görüşmede bulunan bir grubun komutanı ABD'nin vaatlerini şöyle sıraladı:
Elifbamın yapraklarında Gemilerim, yelkenli gemilerim. Giderler yamyamların memleketlerine Gemilerim, yan yata yata; Gemilerim, kurşunkalemiyle çizilmiş; Gemilerim, kırmızı bayraklı. Elifbamın yapraklarında Kız Kulesi, Gemilerim « Boğaz'dan geçen tahıl yüklü gemileri görünce, Orhan Veli'nin bu şiirini hatırlamayan ayıp etmiş olur. “Yamyamların memleketlerine” ifadesi nasıl da yerini bulmuş! Şiirin yazıldığı tarihten ziyade, bugün için daha anlamlı. Avrupalılar yamyam denildiğinde, Afrika yerlilerini anlar. Hâlbuki asıl yamyam kendileri. Ayrıntıya girmek lüzumsuzluk. « Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çabaları olmasa, o gemiler geçmeyecekti. Yola bile çıkamayacaktı. Kaç görüşme, kaç buluşma neticesi bu karara varılabildi... Israrla meselenin üstüne gitti Erdoğan. Hiç kimsenin açlık çekmemesi, tahılsız kalmaması için gösterdiği gayret, bütün dünyanın takdirini topladı. Teşekkür etmek için dünya liderleri sıraya girdiler. Ağzını açmayan, kıskanan, haset eden varsa, o da onun problemi. Kesinlikle kendi ezikliğindendir. « Hem Putin'le hem Zelenski'yle görüşebilen ve ikna edebilen bir kişi daha yok yeryüzünde. Olsaydı, bir an bile geri durmaz, ortaya çıkardı; biz de görürdük. Baydın görüşemez. Makron görüşemez. İngiltere Kraliçesi görüşemez. Miço, aklından bile geçiremez. Görüşmek yetmiyor, bir de ikna etmek gerek. Erdoğan bunu ustalıkla başaran bir dünya lideri. « Şimdi, o tahta masada toplanıp toplanıp iştahla yemek yiyen fakat kimi aday çıkaracaklarını dahi konuşamayan parti liderleri var ya... Oturup bir daha düşünsünler: “Biz olsaydık, nasıl olurdu?” Bu işi aynı şekilde başarabilir miydik? Meral Hanım'a kalsa, Batı'nın dümen suyundan gidecek ve Rusya'ya yaptırım uygulayacaktık. Kemal Amca'ya bakarsak, ne dediği malûm. “Orada ne işimiz var, şurada ne işimiz var?” Ötekileri anmaya bile değmez. Velhasıl aslan muhalefetimiz bu konuda da ülkeyi şapa oturtmaktan ileri gidemiyor. Onlara kulak verilse, başarıyla yürütülen ve Batı ülkelerinin bile ağzı açık takip ettiği denge politikası güme gidecekti. Gidiş o gidiş. Gümden geri dönüş olmaz. Ondan sonra, yandı gülüm keten helva.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümümüzde, son zamanlarda nasıl dikkat dağınıklığı yaşadığımızı, bu durumun hayatımızda yarattığı etkileri konuşuyoruz. "Artık bir türlü odaklanamıyorum" dediğimiz durumları inceliyor, bu durumla nasıl baş ederiz diye düşünüyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Open the Interactive Transcript (https://play.easyturkish.fm/episodes/0i7jbf2o79cvrhe) Download transcript as HTML (https://www.dropbox.com/s/0i7jbf2o79cvrhe/easyturkishpodcast3_transcript.html?dl=1) Download transcript as PDF (https://www.dropbox.com/s/95pewr7z89gb1ya/easyturkishpodcast3_transcript.pdf?dl=1) Download vocab as text file (https://www.dropbox.com/s/dyilrdgvk4tap5y/easyturkishpodcast3_vocab.txt?dl=1) Download vocab as text file with semicolons (https://www.dropbox.com/s/chkyr7dzag2eqak/easyturkishpodcast3_vocab-semicolon.txt?dl=1) (for flashcard apps) Show Notes Simpsons: https://www.imdb.com/title/tt0096697/ Better Call Saul: https://www.imdb.com/title/tt3032476/ Interstellar: https://www.imdb.com/title/tt0816692/ The Bear: https://www.imdb.com/title/tt14452776/ Özdemir Erdoğan - Aç Kapıyı Gir İçeri: https://www.youtube.com/watch?v=Dfinmno4rlE Easy Turkish 22: https://youtu.be/9mDnkVUl08k Transcript Intro Müzik Emin: [0:20] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in üçüncü bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Bu bölümümüzde ne hakkında konuşacağız Cihat? Cihat: [0:29] Aslında bölümün konusu tam olarak da bu. "Ne üzerine konuşalım?" falan derken böyle konu seçmekte biraz zorlandık. "Ya şimdi bunun üstüne konuşmayalım bugün.", "Şu olmaz, bu olmaz." diye diye en sonunda böyle seçeneklerimizi tükettik gibi oldu. Sonra aklımıza şey geldi: Tam olarak bu durumdan bahsedelim istedik. Uzun zamandır böyle dikkatimizi toplamakta güçlük çektiğimizden ve bir şeye odaklanıp onu böyle tamamlama konusunda güçlük çektiğimizden bahsediyorduk. Zorlandığımızdan bahsediyorduk. Bu bölümün de konusu biraz da böyle dikkat dağınıklığı diyebiliriz. Çağımızın hastalığı derler ya. Emin: [1:04] Kesinlikle ya. Şu anda zaten çevremizdeki her şey de ona endeksli durumda. Yani gerek YouTube videolarının süresi olsun, filmlerin, dizilerin süreleri olsun her şey buna doğru bir evrim geçirmiş durumda. Artık hiçbir şekilde uzun bir şey tutmuyor, her şey kısa olmak zorunda. Cihat: [1:24] Evet, kesinlikle. Kısa içerikler tükettikçe, özellikle YouTube'dan bahsettin ya, kısa içerikler tükettikçe sana daha fazla kısa içerik önermeye başlıyor. Ben şu anda YouTube'da birer dakikalık videolar izliyorum, otuzar saniyelik. Hani YouTube bir TikTok veya Instagram'a dönüştü benim için. Kısa kısa videolar izliyorum. Çünkü mesela uzun bir video açarsam, uzundan kastım da çok uzun değil bu arada on dakika bile olur, hani yedi sekiz dakika. Atlıyorum yani videoyu. (Evet.) Böyle: "Anladım, anladım, anladım, anladım." diye diye bitirip hemen ya da bitirmeden bir sonraki videoya, ondan sonra başka bir şeye... Sürekli böyle bir şeyler yapıyorum, bir şeylere başlıyorum. Ve hiç sonunu getiremiyorum gibi gelmeye başladı. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bu bölümde birinden bahsederken kullanabileceğiniz bazı sıfatlardan bahsediyorum. Aşağıda bu sıfatların yazılışlarını bulabilirsiniz.*Laid-back*Strong-willed*Big-headed*Self-centred*Absent-minded Beni Instagramda takip etmek isterseniz buraya tıklayın.Görüşmek üzere!Sevgiler
Mizah, incelik isteyen bir anlatım tarzı... Zekâda keskinlik, akılda olgunluk, tecrübede derinlik gerektiriyor... Kesinlikle toplumlara, onların kültürlerine özgü bir tür... Bununla da yetinmiyor aynı zamanda kişiye özgü oluşuyla da öne çıkıyor... Yani taklit de edilemiyor... Edilirse de ortaya ekşi ekşi bir şey çıkıyor... Akıl, zekâ ve tecrübede saydığımız özelliklere haiz Bülent Korman üstadın toplumsal yaşama dair düşünceleri, kendine has anlatımıyla da birleşince ‘nokta atışı' bir analiz hâlini alabiliyor... Başta siyaset olmak üzere her konuda anlaşmamız gerekmez. Ciddiyet, derinlik ve merak üçlemesinde yüzde 100 mutabıksak mesele yoktur... Önceki gün bir mesaj gönderdi... Kendisinin izniyle paylaşıyoruz: “Bütün mesele, ‘sayfiye'nin yerini ‘sahil kasabalarının' alışıyla başladı. Sonra oralar ‘yazlık' istilasıyla önce kasaba olmaktan çıktı. Sonra köksüzlük şehirdeki hayatını oralara taşıdı. Derken, pandemi ile birlikte yazlıklar ‘kışlık' hâline geldi. Kültürel alt yapısızlık, yaşam gustosundan nasipsizlik, açgözlülük bütün kıyılarımızı tebaası hâline getirdi. Oysa ‘sayfiye', şehirlerin civarında, o şehir halkının sadece yaz günlerinde ‘kır hayatı yaşadığı yer' demekti. Provence halkı, orada ‘Paris'teki gibi' yaşamaya kalkışana ‘görgüsüz' der. Bizde ‘üst sınıf' deniyor. Bir Toskanalı, o kültürü onun gibi yaşamak isteyeni baş tacı eder. Bizdekiler İstanbul arsızlarına yaranmak için birbiriyle yarışıyor.”
Hayat şartları, hayattan beklentiler, son yirmi yılda eşine benzerine rastlanmayacak bir değişim ve dönüşüm geçirdi, geçirmeye de devam edecek. Hiçbir şey “bildiğimiz” gibi değil artık. Sürekli olan ile geçici olan, müşterek ile kişisel bir arada, birbirinin sınırlarını imha ede ede varlığını korumaya çalışıyor. Bu yazıda, sürekli ile geçici, müşterek ile kişisel bahis için bir “biyografi”yi dikkatinize sunmak istiyorum. “Biyografi”sinden parçalar sunacağım “yeni anne” çocuk sahibi değil. Olmayı da düşünmüyor. O halde niye “yeni anne” dedim? Cevabını yazının sonunda bulacağınızı tahmin ediyorum. B. 33 yaşında. Bu yazı için adını Bahar koyalım. Bahar, vegan. 13 yaşında başını babaannesinin “yönlendirmesi” ile örtmüş. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında “dini bütün bir genç kız” olarak çok takdir edildiğini ve bu takdirden mutlu olduğunu söylüyor. Takdirin yerini eleştiri ve sınırlama alınca, başörtüsünü yük olarak hissettiğine ve bu yükü daha fazla taşımaya hiç niyeti olmadığına karar vermiş ve üniversite 2. sınıfta başını açmaya karar vermiş Bahar (Okuduğu bölümü paylaşmamamı bilhassa talep etti). Başını açma sürecinin çok sıkıntılı olacağını düşünmüş. Ama düşündüğü gibi olmamış. Başı örtülü ablasının desteği ile “o dönemi” tahmin ettiğinden daha kolay atlatmış. Zor olan dönem, ki bu dönemleri birinci zor dönem, 2. zor dönem diye ikiye ayırıyor Bahar, birinci zor dönem vegan olmaya karar vermesi ile başlamış: “Belki zamanlaması yanlıştı. Kurban Bayramı'ndan iki gün önce vegan olmaya karar verdim ve bu annemin çok şiddetli tepkisine yol açtı. Bana kızmak yerine ablama kızdı, 'eserinle gurur duy' diye bağırdı ona. Aile evinde (genellikle baba evi, baba ocağı tabiri kullanılır. Bahar konuşma boyunca daima aile evi ifadesini kullandı) vegan olarak hayatımı sürdürmem çok kolay değildi. Bayramdan birkaç ay sonra burs ile araştırmacı olarak Avusturya'ya gittim. Orada kendini vegan diye tanıtan, şimdi eşim olan kişi ile tanıştım.” “Vegan diye tanıtan derken...” “Kesinlikle vegan değil. Bir süre vejetaryen takılmış sadece. Benimle buluşmaya gelmeden önce şnitzel yediğini evlendikten sonra öğrendim.” “Vegan olmadığını bilseydiniz yine de evlenir miydiniz?” “Bilmiyorum. Sanırım evlenirdim. Çünkü beni çok seviyor.” Sohbetin devamını nakletmeden önce “çünkü beni çok seviyor/du” cümlesine dikkatinizi çekmek istiyorum. Evlilik terapistine giden evli çiftlerde, evlenme sebebi olarak “çünkü beni çok seviyor/du” cümlesini ziyadesiyle duyduğumu, geçerken söylemiş olayım. 2000'lerden önceki evliliklerde, “neden onunla evlendin?” sorusu, daha ziyade “ailemin kararı idi” ya da “çünkü onu çok sevmiştim” olarak cevaplanıyor. “Aileniz evliliğinizi nasıl karşıladı?” “ Çok iyi karşıladılar. Hatta annem ve babaannem bu kadar düzgün bir çocuğun benim gibi tuhaf biriyle evlenmek istemesine çok şaşırdılar ve ilk gördükleri andan itibaren damatlarını el üstünde tuttular .” “O halde birinci zor dönem kısa sürmüş ve kolay atlatmışsınız.”
Gürsel Tekin: Milletimiz Kesinlikle Değişim Konusunda Son Derece Kararlı! | Ankara Gündemi 1 Bölüm by Artı TV
Kur'ân'da geçen peygamber kıssaları... Kur'an'da adı geçen peygamberlerin isimleri nelerdir? Kur'an'da geçen peygamberlerin ibretlik kıssalarını sizler için seslendirdik. Hazret-i Adem Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İdris Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Nuh Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Hud Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Salih Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsmail Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İshak Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lût Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkarneyn Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yakub Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Şuayp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Harun Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Davut Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Üzeyr Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Eyüp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İlyas Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Elyesa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkifl Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lokman Hakim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zekeriya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yahya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'ın Kıssası Kesinlikle izlemeniz gereken video albümlerim! RESULULLAH'ın (SAV )HUTBELERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/3n19gDL M. ESAD ERBİLİ HZ. MEKTUPLARI VİDEOLARI ► https://bit.ly/3cPoSWf MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU HZ. VİDEOLARI ► https://bit.ly/36n3ZjZ HAYATIN BÜTÜN EVRELERİNİ ANLATAN VİDEOLAR ► https://bit.ly/3l53KOREN ÇOK MERAK EDİLEN SORU VİDEOLARI ► https://bit.ly/2HBAYXq ABDÜLKADİR GEYLANİ HZ. NASİHATLERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/33hoYD3 EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/2GcfiRh BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Ö.N.BİLMEN VİDEOLARI ► https://bit.ly/36fhjXL Kardeşler Selamün Aleyküm. Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tebliğ ettiği dîn-i mübîni, günümüz mülahazaları ile bozulmamış kaynaklardan aktarmaya gayret ediyoruz. Vel Asr https://bit.ly/2GmfIo9 Kaynak : Nebiler silsilesi Osman Nuri Topbaş
Kur'ân'da geçen peygamber kıssaları... Kur'an'da adı geçen peygamberlerin isimleri nelerdir? Kur'an'da geçen peygamberlerin ibretlik kıssalarını sizler için seslendirdik. Hazret-i Adem Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İdris Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Nuh Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Hud Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Salih Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsmail Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İshak Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lût Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkarneyn Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yakub Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Şuayp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Harun Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Davut Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Üzeyr Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Eyüp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İlyas Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Elyesa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkifl Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lokman Hakim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zekeriya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yahya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'ın Kıssası Kesinlikle izlemeniz gereken video albümlerim! RESULULLAH'ın (SAV )HUTBELERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/3n19gDL M. ESAD ERBİLİ HZ. MEKTUPLARI VİDEOLARI ► https://bit.ly/3cPoSWf MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU HZ. VİDEOLARI ► https://bit.ly/36n3ZjZ HAYATIN BÜTÜN EVRELERİNİ ANLATAN VİDEOLAR ► https://bit.ly/3l53KOREN ÇOK MERAK EDİLEN SORU VİDEOLARI ► https://bit.ly/2HBAYXq ABDÜLKADİR GEYLANİ HZ. NASİHATLERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/33hoYD3 EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/2GcfiRh BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Ö.N.BİLMEN VİDEOLARI ► https://bit.ly/36fhjXL Kardeşler Selamün Aleyküm. Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tebliğ ettiği dîn-i mübîni, günümüz mülahazaları ile bozulmamış kaynaklardan aktarmaya gayret ediyoruz. Vel Asr https://bit.ly/2GmfIo9 Kaynak : Nebiler silsilesi Osman Nuri Topbaş
Kur'ân'da geçen peygamber kıssaları... Kur'an'da adı geçen peygamberlerin isimleri nelerdir? Kur'an'da geçen peygamberlerin ibretlik kıssalarını sizler için seslendirdik. Hazret-i Adem Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İdris Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Nuh Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Hud Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Salih Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsmail Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İshak Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lût Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkarneyn Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yakub Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Şuayp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Harun Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Davut Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Üzeyr Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Eyüp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İlyas Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Elyesa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkifl Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lokman Hakim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zekeriya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yahya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'ın Kıssası Kesinlikle izlemeniz gereken video albümlerim! RESULULLAH'ın (SAV )HUTBELERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/3n19gDL M. ESAD ERBİLİ HZ. MEKTUPLARI VİDEOLARI ► https://bit.ly/3cPoSWf MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU HZ. VİDEOLARI ► https://bit.ly/36n3ZjZ HAYATIN BÜTÜN EVRELERİNİ ANLATAN VİDEOLAR ► https://bit.ly/3l53KOREN ÇOK MERAK EDİLEN SORU VİDEOLARI ► https://bit.ly/2HBAYXq ABDÜLKADİR GEYLANİ HZ. NASİHATLERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/33hoYD3 EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/2GcfiRh BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Ö.N.BİLMEN VİDEOLARI ► https://bit.ly/36fhjXL Kardeşler Selamün Aleyküm. Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tebliğ ettiği dîn-i mübîni, günümüz mülahazaları ile bozulmamış kaynaklardan aktarmaya gayret ediyoruz. Vel Asr https://bit.ly/2GmfIo9 Kaynak : Nebiler silsilesi Osman Nuri Topbaş
Kur'ân'da geçen peygamber kıssaları... Kur'an'da adı geçen peygamberlerin isimleri nelerdir? Kur'an'da geçen peygamberlerin ibretlik kıssalarını sizler için seslendirdik. Hazret-i Adem Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İdris Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Nuh Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Hud Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Salih Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsmail Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İshak Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lût Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkarneyn Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yakub Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Şuayp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Harun Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Davut Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Üzeyr Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Eyüp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İlyas Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Elyesa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkifl Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lokman Hakim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zekeriya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yahya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'ın Kıssası Kesinlikle izlemeniz gereken video albümlerim! RESULULLAH'ın (SAV )HUTBELERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/3n19gDL M. ESAD ERBİLİ HZ. MEKTUPLARI VİDEOLARI ► https://bit.ly/3cPoSWf MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU HZ. VİDEOLARI ► https://bit.ly/36n3ZjZ HAYATIN BÜTÜN EVRELERİNİ ANLATAN VİDEOLAR ► https://bit.ly/3l53KOREN ÇOK MERAK EDİLEN SORU VİDEOLARI ► https://bit.ly/2HBAYXq ABDÜLKADİR GEYLANİ HZ. NASİHATLERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/33hoYD3 EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/2GcfiRh BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Ö.N.BİLMEN VİDEOLARI ► https://bit.ly/36fhjXL Kardeşler Selamün Aleyküm. Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tebliğ ettiği dîn-i mübîni, günümüz mülahazaları ile bozulmamış kaynaklardan aktarmaya gayret ediyoruz. Vel Asr https://bit.ly/2GmfIo9 Kaynak : Nebiler silsilesi Osman Nuri Topbaş
"Kesinlikle bir albüm yapmak, bir film yönetmek ve kendi dinimi oluşturmak istiyorum."
Kur'ân'da geçen peygamber kıssaları... Kur'an'da adı geçen peygamberlerin isimleri nelerdir? Kur'an'da geçen peygamberlerin ibretlik kıssalarını sizler için seslendirdik. Hazret-i Adem Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İdris Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Nuh Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Hud Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Salih Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsmail Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İshak Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lût Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkarneyn Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yakub Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Şuayp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Musa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Harun Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Davut Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Üzeyr Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Eyüp Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İlyas Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Elyesa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zülkifl Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Lokman Hakim Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Zekeriya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Yahya Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın Kıssası Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'ın Kıssası Kesinlikle izlemeniz gereken video albümlerim! RESULULLAH'ın (SAV )HUTBELERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/3n19gDL M. ESAD ERBİLİ HZ. MEKTUPLARI VİDEOLARI ► https://bit.ly/3cPoSWf MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU HZ. VİDEOLARI ► https://bit.ly/36n3ZjZ HAYATIN BÜTÜN EVRELERİNİ ANLATAN VİDEOLAR ► https://bit.ly/3l53KOREN ÇOK MERAK EDİLEN SORU VİDEOLARI ► https://bit.ly/2HBAYXq ABDÜLKADİR GEYLANİ HZ. NASİHATLERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/33hoYD3 EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/2GcfiRh BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Ö.N.BİLMEN VİDEOLARI ► https://bit.ly/36fhjXL Kardeşler Selamün Aleyküm. Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tebliğ ettiği dîn-i mübîni, günümüz mülahazaları ile bozulmamış kaynaklardan aktarmaya gayret ediyoruz. Vel Asr https://bit.ly/2GmfIo9 Kaynak : Nebiler silsilesi Osman Nuri Topbaş
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Medyascope yayınında Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayın değil sistemin oylanacağını belirten Kılıçdaroğlu “İlk turda kesinlikle Millet İttifakı kazanacak” dedi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün istifasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ın önce Yargıtay üyeliğine, hemen ardından da Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilmesini hatırlatarak “Böyle bir rezaleti görmek istemiyorum' diyebilmeliydi. O zaman anlardık ki gerçekten vicdan sahibi bir bakan. Böyle bir tabloyu gördüğü zaman ‘Bu kadarı da olmaz' diyebilmeliydi” diye konuştu. Daha önce yaptığı “helalleşme” açıklamasıyla ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu “Ateşten bir gömlek giydim. Toplumun barışmaya ihtiyacı var. Birlikte olmaya ihtiyacı var. Kavgaya değil. Ateşten gömlek giydiyseniz vatandaşlarınız arasında ayrım yapamazsınız. Önce dönüp kendinize bakmanız lazım” dedi.
Senelerdir Amerika'da En Cok Satan Bireysel Gelisim Kitaplarindan Biri.Dusuncelerinizi Degistirirseniz Kaderinizi de DegistirirsinizNeden bir insan uzgunken digeri mutludur?Neden bir insan korkak ve endiseliyken digeri inanc ve guven doludur?Neden bir insan amansiz oldugu soylenen bir hastaliktan kurtulurken digeri iyilesemez?Neden bir insanin guzel, luks bir evi varken digeri derme catma bir yerde yasamak zorundadir?Neden bir insan tam bir basari ornegiyken digeri sefil haldedir?Neden bir konusmaci ilgi cekici ve son derece populerken, digeri siradan ve sonuktur?Neden bir insan isinde ya da mesleginde bir dehayken, digeri hayati boyunca hicbir sey yapmadan ya da basarmadan duse kalka yurumeye calisir?Neden bu kadar fazla hosgorulu ve ahlakli insan zihnindeki ve bedenindeki olumsuzluklarin acisini cekiyor?Neden ahlaksiz pek cok kisi basarili, zengin ve saglikli olup bunun keyfini cikariyor?Neden bir insan mutlu bir evlilik surerken digeri evliliginde mutsuzluk ve hayal kirikligi yasiyor?Bu sorularin yaniti, bilinc ve bilincaltinizin isleyisinde gizli olabilir mi?Kesinlikle evet.