Uzaylılarla konuşan kız

Follow Uzaylılarla konuşan kız
Share on
Copy link to clipboard

Etrafımdaki insanlarla muhabbet ediyorum.

Aylin Cifci


    • Jun 15, 2021 LATEST EPISODE
    • monthly NEW EPISODES
    • 44m AVG DURATION
    • 41 EPISODES


    Search for episodes from Uzaylılarla konuşan kız with a specific topic:

    Latest episodes from Uzaylılarla konuşan kız

    No. 41 Seksi Menemen

    Play Episode Listen Later Jun 15, 2021 40:44


    40 dakikada ne kadar cok konu yer alabilirse o kadar cok konu yer aldi diyebilir miyiz? Fotografciliktan, yemek yemekten, vejeteryan olmaktan ve veganligin olayindan, cocuklarin beslenmesinden, yemek fotografcilindaki zor alanlardan, menemenlerin seksi olmayisindan ve spordaki motivasyondan...kim bilir yazmayi unuttugum kac konu daha vardir. Konugum Zeynep Isik ama siz onu Larien olarak da taniyorsunuzdur.  41 kere masallah diyorum ve podcastimin ilk fotografci konugu olarak da katildigi icin cok mutluyum.

    No. 40 Guten Tag!

    Play Episode Listen Later Jun 6, 2021 52:33


    Gizem ve Öner'le fotograf cekimi icin bulustugumda, onlara icimin hemen isinacagini ve sonra evlerine gidip bir podcast cekecegimizi hic düsünmemistim. Hikayelerini ve hayatlarina kattiklari anlamlari seviyorum. Konfor alanlarini terk edip, 30 yasindan sonra göc etmenin zorluklarini ve bunu nasil üstlendiklerini konustuk. Almanyanin kurallari icersindeki özgürlüklerini, kaldirimlarini ve asla sorulmamamizi gereken o önemli soru: ne kadar maas aliyorsun? Bir Almana bunu soracagina, küfür et daha iyi diyebilir miyiz? Sanirim diyebiliriz. Almanya'ya göc eden Gizem&Öner'in hikayesini dinlerken fonda Nova Beyin sesini de duyarsaniz sasirmayin :)

    No. 39 - Biz kimiz? Neden buradayız?

    Play Episode Listen Later May 7, 2021 50:14


    Bu bölümün en güzel yani sonu bence. Sonu derken sonda atilan o kahkaha! Bana en son ne zaman bu denli icten kahkaha attigimi düsündürüyor cünkü. Uzun aradan sonra uzun capli, bir sürü konusun olan bir podcast bölümü oldu. Bu yüzden ben kisa tutuyorum. Hem zaten neden buradayim kendimi sorgulamam lazim.

    No. 38 Ülkeler, milletler, dinler ve insan

    Play Episode Listen Later Feb 14, 2021 53:21


    Cirakliktan ustaliga kadar ayni sirkette kalan ve kariyerini ayni sirkette yükselten bir adamin degisik ülkelerde yasadigi ufak tefek hikayeler. Milletler, insanlar, dinler ve farkliliklar. Ayni zamanda kendisi enistem olur.

    No. 37 Aylin Cifci'ye sorular

    Play Episode Listen Later Dec 6, 2020 45:26


    Bu bölüme netlik getirmek gerekirse, cok bir sey yazmadan söyle diyebiliriz: Bu bölümün konugu benim! Evet. Baska konuklar ilginc olabiliyor ama seni de merak ediyoruz demislerdi. Ben de bazen kendimi merak ediyorum. Nasilim acaba? Iyi miyim ya ben? Kim gibi degil de, nasilsin iyi misin gibi. Bana özellikle Esra Esirci sorular yöneltsin istemistim, cünkü degisik sekilde soru sorma kabaliyeti var. Bayildim. Bayiliyorum. Tesekkür ediyorum.

    No. 36 - Kağıt mendile istek parçası

    Play Episode Listen Later Nov 8, 2020 45:29


    Her nedense sanatçılarla ilgili hep dramatik bir başarı hikayesi duymak isteriz. Sanki bir şeyleri başarmanın yolu hep bu zorlu yollardan geçiyormuş gibi. Yani zaten bir şeyi başarmak gerçekten bu yollardan geçiyor biraz da. Sonuçta bir işin ehli olmak zaten amatör olmaktan başlıyor biraz da. Fakat birisiyle ilgili bir bilgi veya haber yaydığımızda/okudugumuzda olay hep dram dolu yoldan geçiyor, ben de başlıkları böyle atıyorum o halde. Cansu, şahane bir arp sanatçısı. Kahkaha dolu sen sekrak sohbetinin arkasında kanlı parmaklarla dolu bir hikaye var. O her ne kadar enstrüman sanatçısı olsa da, taşıması gerektiği ağırlıklar var meslek hayatında. Siz arp çalmayı belki beyaz kanatlı meleklerin uçarak yaptığı sanatsal etkinlik zannetseniz de, 40-60 kiloluk arp'i taşırken hiçte kanatlı bir melek olmadığınızı fark ediyorsunuz. Cansu'nun ağırlıklarla gelen bir boyun fıtığının ardından, tembellik kaldırmayan bir enstrüman tercih etmiş olması, biraz da aileden gelen bir durum. Nasıl? Yeterince dram dolu oldu mu? Güzel de bir başlık bulursam bence gazeteye manşet bile olabilir. Hatta Cansu kendisi bile hikayesinin bu kadar aci dolu oldugunda sasirir. Arp sanatçısı olmayı ve arp'i geniş geniş konuştuk. Podcastin başında ve sonunda ufak bir sürpriz var.

    No. 35 - Uzayadan bakınca nerdeyim?

    Play Episode Listen Later Oct 23, 2020 40:47


    Bu standart bir Vildan-Aylin muhabbeti. Anlayabilmek icin, Vildan'la cektigim ilk bölümü (No. 10 - Dert bakiyeniz dolmustur) hatirlamanizi veya eger henüz dinlemediyseni dinlemenizi tavsiye ederim. Yoksa bazi kisimlar bos ve anlamsiz kalabilir, hos kalsa bile, belki bazen öyle gerekir. Konu cok. Soru cok. Cevaplar her zamanki gibi iddiali ve 2 ay sonra bütün bu iddialarin ne kadar asilsiz oldugunu dahi konusabiliriz. Anlik. Cünkü hayat biraz da böyle bir sey. Hele ki bu zamanda. Bu kadar.

    No. 34 From Istanbul to Harthausen

    Play Episode Listen Later Oct 17, 2020 54:49


    Bir yıl önce Türkiye'den Almanya'ya yerleşen komşumla "göç" hakkında uzunca sohbet ettik. Göç sebebi, Galatasarayın maçlarından vazgeçişi, zorluklar, kolaylıklar... Doğuda mı, batıda mı derken nihyaet güney Almanya'da yaşadığımıza kanaat getirdik. İstanbul'dan 1200 nüfuslu bir köye yerleşmenin ne demek olduğunu bolca anlattı. Ben de kendi dilini kutsallaştırmış bir köyde neler olup bitiyor anlattım biraz. Hem Almanlar hakkında, hem Türkler hakkında ileri geri konuştuk. E haksızlık olmasın şimdi. Sonuç olarak şu kanıya vardık, az biraz cahil olunca, daha da keyifli oluyor hayat.

    No. 33 Memeler bu işi çözer!

    Play Episode Listen Later Oct 5, 2020 41:09


    Eskiden beri takip edenler ezberledi, yeni takip edenler için söylüyorum. Mesleğimin en sevdiğim yani sürekli yeni insanlarla tanışıyor olmak. Bazen bu yorucu olsa dahi, bana kazandırdığı dostluklar ve arkadaşlıkları paha biçilmez. #uzaylılarlakonuşankiz 33. Bölümde ayak üstü sohbet edip tanistigim bir kadin var. Yillar icinde aramızda sessiz, sakin ve usulca olusan bir arkadaslik bizimkisi. Esra. Moda Tasarımcısı olan bu şahane kadın, defilelerde neden abuk sabuk, asla giyilmesi mümkün olmayan şeyler olduğunu anlattı bana. Bu tuhaf defileleri sevmeye başladım sayesinde. Moda'da aşırı zayıflikten ve kilolu olmaktan konuştuk biraz. Biraz selülit, biraz filtreler, photoşoklanmış hayaller ve neticede medyadan dolayı çoğalan estetik ameliyatlarından bahsettik. En çok ama kadınlardan. Erkek kadın eşitliğinden. Seksapelin yüksek olduğu kıvrımlardan. Kadınlıktan. Erkeklikten. Hatta feministlerin memelerinden ve erkeklerin de penislerinden. Konular derin ama konular çok gerçek. #uzaylılarlakonuşankiz yeni bölümü profilde linkte. Ayrıca Apple Podcast + Spotify + Android Podcast App'lerden dinleyebilirsiniz.

    No. 32 Utilitas - Firmitas - Venustas

    Play Episode Listen Later Sep 24, 2020 32:26


    Vitrü, Vitir, Vitaş ve hatta veni vidi vici deseniz bile, bir gün ağzınıza yerleşiyor bu isim. Vitruvius. Birden hop diye söyleyebiliyorsunuz. Üstelik sadece mimarların veya tasarımcıların değil, herkesin tanıması gerektiği ve hayatına uygulamasını gerektiği felsfefesini benimsemenizi öneriyorum: Utilitaş - Firmitaş - Venustas yani Kullanışlılık - Sağlamlık - Güzellik (estetik). Ben bölümleri hazırlarken tamamen hazırlıksız yakalıyorum herkesi. Kendimi dahil. Aklımda kurduğum bir kaç soru olsa da, normal bir sohbet gibi aksın istiyorum. Akıyor da çoğu zaman. Mesela Seda'ile "sadece" kurdukları kombucha atölyesini konuşmak istemiyordum. Bizim bir sürü manyak manyak tespitlerimiz oluyor. Fakat o gün aslında nasıl başladıklarıyla ilgili merakım oluştu. Kombucha konusu bana yabancı değil. Çocukluğumun bir parçası. Annemin bana zorla içirdiği bu zengin içecek, zamanla vazgeçemediğimiz bir şey olmustu ve bir gün uzun bir tatilden döndükten sonra mantarimizi hayatina son vermisti. Sevdiğim iki insan da kombucha üretmeye başlayınca, teeee çocukluğum geldi aklıma. Tasarım sürecinden, benim çektiklerimden ve Seda'nın kendini sorgulamasindan konuştuk. Ayrıca iki mimarın, bambaşka bir ürünle meşgul olup, yine de kendi imzalarını nasıl attıklarını dinledim. Ne diyeyim Seda, giybet dolu tespitlerimizi bir başka bölüme saklıyorum o halde. Ayrica bu bölüm reklam bölümü gibi oldu. Keşke öncesinden para isteseydim. Hiç bilmiyom bu işleri.

    No. 31 Mükemmel olduğuma inandırılmışımdır!

    Play Episode Listen Later Jul 30, 2020 12:57


    SUMMER EDITION BÖLÜMÜ Geçen hafta nur topu gibi 35 yaşım oldu. Güzeldi. Sevdim. Ailem ve aile dostlarıyla şahane bir akşam partisi düzenledik. Aslında planlarım farklı şekildeydi. Fakat planlar malum, eskisi gibi uygulanmıyor. Uzakta olanlarım o kadar cok ki, ama neyse ki onlar kendilerini yakın hissettirmesinin yolunu bulup beni çok mutlu edebiliyorlar. Onlardan biri Cansu ve Serhat. Bu bölümü dinledikten sonra, hala daha inanmayanlar varsa aranızda, ne kadar şahane bir insan olduğumu başkaları tarafından dinleyip kanıksayıp, içselletirebilirler. Hiç bu kadar iltifatı bir kerede duymamıştım. Ayrıca ben Etiçin çok severim ve her Eti-Cin yedigimde dilek tutarim..."nolur tanrim kilo almayayim" diye... Valla şimdi ne yalan söyleyeyim, iyi ki de doğdum be.

    No. 30 Kocaman Sezon Sonu Soruları

    Play Episode Listen Later Jul 8, 2020 52:32


    Yaz geldi. Aylardan Temmuz. Bu bölümle Eylüle kadar ufak bir mola. Yaz sezonu seysi yani. Arada "summer edition" bölümleri olacaktir. Bu bölüm ismindan anlayacaginiz üzere "KOCAMAN" ile cekildi. Birbirimizi kirbaclar gibi, sorulari sorduk. Herkese tesekkürler. Iyi günler.

    No. 29 Bu nasıl bir dostluk böyle?

    Play Episode Listen Later Jun 30, 2020 47:54


    35 yıldan beri tanıdığım bir insanı konuk ettim bu kez. Arkadaş, dost, en iyi, en yakın, en çok beni bilen biri. Nasıl tanıştığımızla ilgili bir bilgimiz dahi yok üstelik. Hayatla olan savaşımız hep kendimizle ilgili. Bir araya gelince en çok sevdigimiz konu, bu hayatin bizi tam olarak nereye sürükledigi ve bizimle neler yaptigi ile ilgili olsa da, bazen valla komsunun kizini da cekistirip dururuz. Nasıl oldu da, hiç kavga etmeden, hiç küsmeden, hiç birbirimize trip atmadan ve yanlış anlaşılmalara yol açmadan böyle birbirimize bağlı kaldık bundan bahsettik biraz. Kendi degerlerimizi baskasi üzerinde nasil yasayabiliriz onun tartistik. Ve dedik ki, bi 35 yıl daha sürdürürüz biz bu ilişkiyi, cünkü bazen birbirimizden baska kimsemiz kalmiyor. Sonuç olarak bu bölümde aşırı övgü var. Ben şimdiden sıkıldım bak Neslihan - bu nasil dostluk böyle.

    No. 28 Neden Ben?

    Play Episode Listen Later Jun 19, 2020 50:59


    Bir gün Elvinlerdeyim, her birimiz bir koltukta, birisi çay içiyor, birisi kahve, kimi tantuni mi yesek diyor … aslında tantuni yemiyoruz ama benim aklımda o tantuni diye kalıyor. Böyle böyle bir çogu basit gibi görünen ama şahane ötesi olan anılarımız var. Bir gün formeo-dessert'te oturmuş, birimizi kahve içiyor, birimiz çay, hayatın derinliğinden ve hayallerimizin uçsuz bucaksız oluşundan konuşuyoruz...basit bir sohbet ama bir güzel, bir güzel. Bir gün yine Ankaradayım ve Elvini sadece 5 dk görebiliyorum. Onun elinde çay, benim elimde kahve. Bugün bu satırları yazarken, aklım Elvinde, muhtemelen elinde çay benim de kahve … bizi ayıran tek şey buymuş diyorum. Ama bir Karadeniz kızının eline de o taze ve canlı çay yakışıyor işte. Ben de tam Alman, alışmışım zehir zikkim içmeye. Sohbet ediyoruz. Sanki gece saat olmuş 1, koltukta son kalana cümlelerimizle adam akilli cümle kurmaya çalışıyoruz. Ve ne gariptir ki, hepte kendi hayatımızı sorguluyoruz ama soncuc olarak tıpkı bu bölümde olduğu gibi, konu konuyu açıyor ve sonunda kazanan hep biz oluyoruz. E bizden iyisi mi var canim ... aaaa...!

    No. 27 Kırmızı rujlu mucize soru

    Play Episode Listen Later Jun 8, 2020 53:46


    Ben Esranın yazılarını çok çok çok uzun zamandır biliyorum. Edebiyata olan sevdasını, okuduğu kitapları, yazdığı melankolik yazıları ve deli dolu haline çokça kez şahit oldum...bu yüzden Esrayla bu sohbete başladığımda aklimda sadece bir başlangıç sorum vardı, gerisini akışa bıraktım, akıp giderken konu konuyu açtı. Ben zaten Esrayla sohbet etmek istedim, her ne kadar o artık başarılı bir Uzm. Psk. Esra Yatağan olsa da, ucundan, etrafından tadı damağımdan kalan ve ona da, bize de güzel izler bırakan kelebenkle kahve içimlik ufak bir sohbet hayal ettim. Uzman olduğu konularda kendisini net ve çok profesyonel ifade edebildiğini düşünüyorum zaten. Biraz iç dünyası, biraz iş hayatını, düşüncelerini ve olaylara yaklaşımı derken, birden bana sorulan mucize soruyla olayların rengi tam değişecekti ki, kaydı durdurdum. Kim bilir ben kime asik oldum? Sorunun cevabini Esra biliyor. Neyseki, Esra bir Aylin Cifci degil ve sir tutmasini cok iyi biliyor. Herkesin mucizesi kendisine diyerekten, Esranın zamanında yazılarıyla bana kattıklarının ayrı bir yeri varken, bugünler de katıldığım seminerinden, cebimde iki taşla ayrıldım. Duygusal sağlamlık adına payıma düşen notlar bir yana, sevdiğim ve sevmediğim herkese bu yarışmada başarılar dilerim. Şefkat adına söylebileceklerim simdilik bu kadar hocam, bir de Şefki var, daha sonrasında Şevket de var mesela, hiç bunları konuşmadık... Şefkat pişmaniyedir. Ağzında erir. Tatlıdır. İyidir. Her şefkat beni biraz kedi gibi yapar. Konu saptı. Her zamanki gibi. Esra, podcast kanali ac. Tesekkürler.

    No. 26 Portovecchiaa Atom Fizik Kanunu

    Play Episode Listen Later Jun 2, 2020 43:01


    Bir kerede yazmayi deniyorum: portivea portovecia praovaccia, tanitmak istedigi isim, bunlarin hic biri degil. Twitter'da PORTOVECCHIAA olarak taninan Eser'le bir araya geldik ve neden kimsenin yazamadigi, telafuz dahi edemedigi ismi kullandigini konustuk. Babam bile Eser'le tanismis ve üstelik selfie bile cekmisken, benim ortak tanidigimiz oldugu halde hala daha tanismamis olmam da akillarda bir soru isareti. Ve ayrica tanimadigim halde PORTOVECCHIAA yagmurlugu neden bes yildan beri benim dolabimda? Ayrica ne zaman Twitter hesabini da kapatacagini itiraf etti. Fenomen konugum olunca neden iceriksiz baslik atan magazincilere dönüstügümü bilmiyorum. Biraz heyecan var, kusura bakmayin. Bu ve bunun gibi esrarengiz sorulara cevaplar var bu bölümde. Profil fotografiyla kendisinin hic bir alakasi yok gercekten. Sen yine de degistirme fotonu Eser. Twitter dünyasi, herkesin linc yiyebilecegi, bir günde fenomen olabilecegi ve etkilesimlerden boyutlarin ve hatta hayatlarin degisebilecegi bir ortam. Her ne kadar bazen gerceklerden uzak olsa da, bazen da gercegin ta kendisi olabiliyor. Ama bunu benden degil Eser'den dinleyin, cünkü o bütün bunlari gayet iyi özetlemis bir insan. Ben de hic olmadi kedili bir tweet atayim bari, biraz fav alirim belki. He, bir de takip edelim su cocugu yahu, 100bin olunca soyunup bir seyler aciklayacakmis. Ayrica: Porto-Vecchio'nun nüfusu 11.844 - ey Eser Belli, sen kac Porto-Vecchio ediyorsun artik kendin hesapla. https://twitter.com/portovecchiaa

    No. 25 Engelleri aşamıyorum

    Play Episode Listen Later May 27, 2020 56:37


    Bazı şeyler mantığıma yatmadığı sürece, gerçeklikle ilgili olan bağını kuramıyorum. Ruhaniyet (umarım böyle bir kelime vardır) "pek" bana göre bir şey değil. Amber'le konuştuktan sonra aslında kişiliğimizi ilgilendiren her şeyde çok seçici olmamız gerektiğini düşündüm. Ben kendi adıma yaptığım seçimlerde genelde özensiz davranıyorum ve sonrasında pişmanlıklar da yaşıyorum. Bir başkasına hediye alırken mesela çok zorlanıyorum çünkü birisine hediye almak büyük bir mesele benim için. Konumuz her ne kadar hediyeler olmasa da, Amberin kariyeri üzerindeki deneyimleri ve bir psikoloğun (umarim böyle yaziliyordur) çalışma şeklini duyduktan sonra kendime çıkardığım pay bu. Teknolojiyle birlikte değişen yaşamlarda, terapiler değişmiş midir? Ve bel altı çizgisi nerededir? Psikologları her kriz anında aramamız doğru mudur? Sorular sorular... Beş yıl önce Amber'in doğum hikayesi beni hayalperestliğimden, gerçeklere getirmişti ve ben bunu gerçekleri çok sevmiştim. Hayatta her şey başımıza gelebilecekken, bir çok şeyi çok uzak görüyoruz - yaşarken bunu farkında bile değiliz - hoş, insan başına gelen şeylere de bir şekilde hiç fark etmeden uyum sağlayabiliyor - tıpkı bu evde kalma süreci gibi. Bu yüzden bölümün sonuna doğru bahsettiğimiz Duru'yu dinleyin, bana hem sohbet ederken hemde bölümü dinlerken, çok iyi gelmisti. Bu kaydı Mayıs başında yapmışsız, üstünden tekrar bir ay geçmiş neredeyse. Haziran kapıda.

    No. 24 - Marmaris Köyü

    Play Episode Listen Later May 19, 2020 45:00


    Kimi insanlarla uzun uzun sohbetler ederek vakit geçirmek istiyorum. Bazen günler yetmezmiş gibi geliyor. Dilek'e onunla bir bölüm çekmek istediğimi söylediğimde şaşırmıştı, ne anlatabilirim ki ben demişti. Bir çok kişi şaşırıyor. Benim öyle acaip bir hayatım yok, ben ne anlatabilirim diyen çok kişi oluyor. Acayip hayatlar pesinde degilim oysa ki. Bu podcast işine girmemin sebebi tam olarak buydu zaten. Farkli hayatı olan, ünlü tanıdığımız, takip ettigimiz çok insan ve hikayesi var. Ama bir karşı komşunun düşüncelerini, bir bakkal amcanın hayata bakışını tam olarak bilmiyoruz. Statü, meslek, hayattaki başarısı ve tercihler fark etmeksizin seçiyorum konukları. Mutlaka bir hikayesi oluyor, bazen daha iyi anlayabilmek için konuk olarak davet ediyorum. Bazen sadece bizim aramızda değil, baskları da duysun, bir şeyler çıkarsın kendine diye...Mesajlar, yorumlar ve sorular aldikca daha da zevkli oluyor. Biz iki Almancı - sanırım böyle diyebilirim :) Almanya ve Türkiye arasındaki bir takım dengelerden, melez olunca hangi yönümüz daha ağır basar ve Marmaris köyken nasıl bir yermiş onları konuştuk. Doğum günlerine verdiği önem ve benim doğum günlerine vermediğim önem üzerinden kanılara vardık ve benim yakinda dogum günüm var Dilek :) Belki bir dahaki sefere bambaşka bir konudan konuşabiliriz. Çünkü fark ettim ki, Dilek'e sormak istediklerimin yarisini sormamisim bile. Bir dahaki sefere Nesrinin dügününde giydigin elbiseyi konusabilir ve devaminda da Annelik hikayenden bahsederiz belki :)

    No. 23 Zevk Gurmesi

    Play Episode Listen Later May 11, 2020 47:24


    Sezerle tanıştığım gün, onu öldürmek zorundaydım! İlk kez tanıştığım insanlarla, bir kişinin katil olduğu, bir oyun oynuyorduk ve Sezerin tipi öldürülmeye müsaitti. Masum ve efendi birine benziyordu çünkü. Belki kendime yakın da hissetmiş olabilirim, çünkü Sezer ve ben bir otobüste giden şoförle muavin gibiyiz. Bir sosyal medya profilinde şöyle demiş kendisi için "film-travel-whisky!" Bu gerçekten baya doğru bir analiz olabilir kendisiyle ilgili, fakat bu adamın kendi hayatını nasıl zenginleştirdiği ile ilgili sanırım 100 sayfalık bir kitap rahatlıkla yazabilirim. Tam bir zevk gürmesi - aslında burada başka bir kelime de kullanabilirdim, aman ha - ayıp etmek istemedim. Bir erkek ve üç kadının yanında 2013'ten beri kurduğumuz ortaklığı gayet iyi idare edebildiğini düşünüyorum. Üç kadınla çalışmanın nasıl bir şey olduğundan tut, nasıl kanun çalmayı öğrendiğini, tuvaletlerin onun için önemini, whisky tutkunluğunu ve son olarak seyahatlerde yaşadığımız ufak anılarımızı konuştuk. Bu bölümde biraz ev ortamı, arka fonda az biraz ağlayan bir bebek ve arada masaya bıraktığımız çay bardaklarının sesini duyabilirsiniz.

    No. 22 - Yarışmadan kazanmak!

    Play Episode Listen Later May 4, 2020 49:08


    Ben herhangi bir fotografla bir yarismaya katilmis birisi degilim. Sevmiyorum. Yarislari sevmiyorum genel olarak. Belki birinci belli modundayimdir. Sanirim Seyhan da kendisini yarismalara katilacak kadar cesur görmüyordur. Naif konusmasindan bunu iddia ediyorum, belki de gayet yarisirim canim diyordur. Katilmadigi bir fotograf yarismasindan nasil kazanarak cikilir kendisinden dinleyin. Bu bölümü hazirlarken fark ettim ki, cok konusmusum. Seyhan neredeyse hic konusmamis. Aslinda böyle biri degilim veya böyle biri miyim ki? Evet kesin böyle biriyim ve diger bölümdeki konuklarim konusmama izin vermemis, resmen icimi dökmüsüm Seyhanin bölümünde. Beni konuk ettigin icin tesekkür ederim Seyhan. Ayrica diger üc bulusmamizi unutup, sadece bir kez görüstügümüzü saniyordum yillardir. Herkese de, Seyhani bir kez gördüm ben diye anlattim. Suursuzlugun beden almis hali miyim dersin....Belki "Luftmensch" olmandan da kaynaklaniyor olabilir. Almanca bilmiyorsun saniyordum. Inanci sorgulayan ögrencilerinden, inandigi dinin derinliginden bahsederken, Seyhanimizi en cok kitaplariyla tanidik - her ne kadar benden daha fazla kitap yarida birakmissa da - benden cok daha iyi bir okur bence! Tavsiye etmesini istedigim bir kac kitaptan siz de bu bölümü dinleyerek faydalanabilirsiniz. Faydalanmak ha!?!

    No.21 - Insan + Emanet + Söz

    Play Episode Listen Later Apr 29, 2020 39:36


    Bundan baya bir yil önce "blogger" diye bir terim vardi. Hala daha var, ama bugünlerdeki gibi degildi o isler. Nasil desem reklam dayanikli degildi ve mükemmel hayatlardan cok, gercek duygular iceriyordu. Vakit ayirip yazilar, icerikler ürettigimiz bir platformdu. Görselden cok yazi ve okuma üzerine acilan blog sayfalari. Bir nevi günlük. Bu dönemden bana kalan cok insan var. Kimileriyle tanistim, kimileriyle arkadas oldum, kimileri dostum oldu, kimilerini hic görmedim ama hala daha takibi birakmadim. Arada bir iclerinden kaybolanlar oldu, bir daha sesini duymadigimiz ve kimileri ufak bir aradan sonra tekrar hayatimiza geri döndü. Nergis onlardan biri. Bende iz birakmis olmaliki, Seyhanla ikimiz ara ara Nergisten bahseder ve en son kim ondan haber aldi diye konusurduk. Nitekim Nergis asiri derece sifirlanmis ve eskisi gibi o güzel sesiyle tekrardan buralara dahil oldu. Nasil mutlu oldugumu anlatamam. Bugün bu bölümü onunla cekmis olmak güzel bir ani oldu. Bir cogunuz Nergisi, NERO diye biliyorsunuzdur. Kuslari, yoyolari ve spirituelligini hic kaybetmedi. Ben de ona, bir türlü barisamadigim meditasyon konusunu actim. Daha önce hic duymadigim cocuk meditasyonuyla ilgili cocuklar üzerindeki etkilerini anlatti. Almanya'da farkli milletlerden olusan bir kreste, kültür catismasindan bahsetti, fakat en cok su sözü beni düsündürdü: "Stres oldum" kelimesini yasamaktan cok kullanmaya basladigimi fark ettim. Dilemize dolasmis kac tane bu tarzda kelimeler var acaba. Özellikle bu dönemde, aslinda yasamadigimiz halde yasadigimizi düsündügümüz onca hislerin dil aliskanligi. Mesela yine depresyona girdigimizi zannederken, gercekten hic depresyona girmedigimiz halde bu kavram nasil bu derece popüler oldu. Lafin gelisi bazen hayatimizi etkiliyor diye düsünüyorum. Olumla burada basliyor benim icin. Kullanmami düsündügüm "dogru" kelimelerden cok, gercekten hissettiklerimi dogru telaffuz edip, dogru yasarsam anca olumlamaya dönüsür fikirlerim. Yani olumsuz bir hissimi cidden yasiyorsam, bunu sonuna kadar yasayip anca o zaman bu tuhaf derinlikten cikabilirim. Yoksa yat kalk sükret, günüm güzel gecicek inanciyla olmuyor bu isler bende. Ama siz bana bakmayin, bana kücükken insanlar "ne kadar tatlisin sen" dediklerinde, "hayir! sensin tatli" diyen bir tipmisim.

    No. 20 Cansu Çayı Nasıl Sever

    Play Episode Listen Later Apr 22, 2020 44:42


    Birinci bölümün konuğu, çizer arkadaşım Cansu yani micu.co'yu ikinci kez konuk ettim. Bu kez Hindistan'ın 529 numaralı bir otel odasından ve tuhaf bir saat farkıyla bağlandık. Ne yalan söyleyeyim, karşılıklı sohbet etmeyi tercih ederdim. 20. bölümde belirli bir konu üzerine değil de, çeşitli konular üzerinden soru cevap yaptık. Bir o sordu. Bir ben sordum. En klasik ve basit gibi görünen soruda Cansu'yu köşeye sıkıştırdım diye düşünüyorum. Bir ıssız adaya düşseniz alacağınız üç şey nedir? Basit bir soru değil mi...Lütfen bu soruyu detaylara önem veren birisine sormayın. Nasıl bir ada olduğundan tut, toprağı verimli, kokonat var mı yok mu en ince detayına kadar öğrenmek bilmek istedi hanımefendi. Sanki ben her gün işsiz bir adaya düşüyormuşum gibi. Ayrica adi üzerinde, adaya düsmüssün, öyle hazirlikli gidemezsin. Mental olarak hazirlanamazsin yani. Aramızda kalsın, eşini de almadı yanına, insan haklarına uygun değilmiş çünkü. Eşini sorup sormadan esir edemezmiş...kaldı mı böyle ilişkiler ya! Böyle düsünün bir insana bir suc islesen nasil bir suc islerdin diye sordum...sormaz olaydim! 529 numaralı podcastimi de seninle çekeceğim Cansu. Hindistan'a selamlar. Almanya'dan sevgiler.

    No.19 Kafamda Kocaman Kekler Var

    Play Episode Listen Later Apr 17, 2020 33:20


    Anladım ki, gecenin yarısı yeni bir bölüm çekme isteğini kafamdan yok etmem gerek. Ayşegülle çektiğim Bölüm 16 - Kocaman Aşk'ın devamı olan bu bölümde, yazdığı mektupla ilgili konuşuyoruz ve konuşurken öyle kendi dünyamızın içindeyiz ki, kafamda kekler pişirken, storyler ekşi mayalı ekmeklerden geçilmez olmuşken ve amuda kalkma hayali ile yaşarken, mektuplarla ilgili hiç bilgimiz yokmuş meğersem. Hayır, senin güvercinin doğru adresi nasıl bulduğu ile ilgili bilgin olsun fakat "aşk mektubundan" başka mektup mu var ki diye ortaya at. Hele Ayşegüle iş mektubu da var dedikten sonra, Ayşegülün "iş mektubu ne yaaa" demesi üzerine mektup türlerini araştırdım. Bu sohbetleri bu yüzden çok seviyorum. Cahil yanımı ortaya çıkarıp sonrasında kapatıyor. Mektup türlerini araştırdıkten sonra, bir utanç tablosu olarak türleri buraya sıralıyorum: Özel Mektuplar Edebî Mektuplar Resmî ve İş Mektupları Açık Mektuplar Ve korkarım Ayşegül iş mektuplarının çeşitleri sandığımızdan çok daha fazla: Sipariş mektupları Satış mektupları Sıkâyet mektupları Alacak mektupları Tavsiye mektupları Başvuru mektupları Biz veda mektubunu yazacak kadar acılar yaşamışken, kimsenin asla yazmamasını dilediğim ve istediğim bir mektup türü daha geldi aklıma. İntihar. Var mı arttıran? Neyse fırında kek var arkadaşlar.

    No. 18 - Beynin mercimek gibi yanacak!

    Play Episode Listen Later Apr 7, 2020 41:06


    Merveyi oldum olası komik bulurum. Zaten tanışma hikayemiz de komik. Yani kaç kişi tuvalette tanıştığı bir insanla arkadaşlığını devam ettirir ki? Aslında Merve komik olduğundan değil, tepkileri ve bir şeyi anlatış tarzı hoşuma gidiyor. Keyifleniyorum. Gülüyorum. Hatta bazen bana bozulmasın diye gülmüyorum. Soncuta o ciddi bir şeyler anlatıyor... Mervenin hayatındaki ciddi şeylerden biri de Siirtte öğretmenlik görevini yapması mesela. Bir gün okuluna geldiğinde, o gün okulu yerinde bulamamak ve bu riskle yaşamak veya sınıfa girince yılan, fare gibi şeylerle baş etmek rutinine dönüşüyor. Ögretmenligi düsünürken, bunlari cokta göz önünde bulundurmuyoruz. Aynı şekilde çocuğunu okuldan almayı unutan ailelerle de sanırım insanı biraz düşündürüyor. Böyle durumlarda da pek gülemiyorsun hoş. Bir okul öncesi öğretmeninine ebeveynlerin çocuklarıyla yaptıkları etkinlikleri sordum ve ebeveynlerin Whatsapp gruplarını bir de bir öğretmenin bakış açısından dinledim. Olayı uzmanından veya bir farklı bakış açısından duymak da ilginç geldi. Benim gibi Whatsapp gruplarını sevmeyen bir insan olarak, sanırım bir gün çocuğum olursa o gruptan çıkamayacağım. Merve haklı. Ve insanlar çatır çatır doğruruken, biz bu dünyaya cidden çocuk getirmek istiyor muyuz diye düşünürken, birden Annem geldi aklıma. Bundan 35 yıl önce Annem "böyle bir dünyaya çocuk getirmem doğru olur mu?" diye düşünmüş. Anneannem de düşünmüş bunu. Muhtemelen Büyükannemiz de düşünmüştür. Demem o ki, iyi ki dogurmuslar bizi, iyi ki burdasiniz.

    No.17 - Günümüzde uzaktan eğitim mümkün mü?

    Play Episode Listen Later Mar 29, 2020 40:11


    Ben bu satırları yazarken, gram gram geriliyordum. Bundan senin haberin yok tabi pek sevgili Benan. Hani şimdi Türkçe öğretmeniyle ilgili bir yazı yazmak da ayrı bir cesaret istiyor, hele ki benim gibi Türkçe gramerini sonradan öğrenmiş biri olarak! Yok yani yetmiyormuş gibi devrik duvruk cümleler kuran da bir insanım. Bir öğretmenle zamanımızın ve bundan böyle gelecek olan, uzaktan veya online eğitimle ilgili olan sıkıntıları ve onun görüşlerini konuştuk. Dijital mecralarda bu mümkün mü? Değil mi? Şu an aileler çocuklarının o kadar da dahi olmadığını keşfederken, öğretmenlerin bu konudaki rolü ve davranışları gerçekten çok önemli.  Çok basit ve mantıklı bir açıklaması olmasına rağmen, de ve da'ları neden hala daha öğrenemiyoruz ile ilgili bir takım varsayımlarda bulunduk. Ayrıca Türkçeyi nasıl da katlettiğimizi. Ama en çok öğretmen olmanın ne kadar büyük bilinçle yapılması gerektiğini tekrardan fark ettim. Benim öğrencilik hayatım boyunca unutamadığım ve hayatımı yönlendiren üç öğretmenim oldu. Az bir oran. İnsanlarla çalışmanın zor ve güzel yanları var. Fakat çocuklarla çalıştığımızda, bu çocukların ayrıca eğitim ve gelişimine dokunuyor olmak büyük bir sorumluluk. Dilerim çocuklarımız daima işini farkında olan öğretmenlerle karşılaşır. Bu bölümde herkesin bir şeyler öğreneceği kesin! Türkçe öğretmenleri hariç. :)

    No.16 Kocaman Aşk

    Play Episode Listen Later Mar 21, 2020 42:41


    Ayşegül bir gün 1975'de yazılmış bir aşk mektubu bulur. Bulduğu gün çok manidardır. Ayrıca bulduğu yer de öyle. Bu bir işaret midir? Dünya bize işaret verir mi yoksa biz mi cok fazla yorum yapariz? Sahi en son ne zaman bir aşk mektubu yazmıştım ben Ayşegül? Çok zaman geçtiği için, oturup hemen bir tane mektup yazdım. Hemde askli olanından. Sonu seni seviyorumla biten. Mutlaka da seni özledim diye bir kaç satır barındıran. Üzgünüm, bu mektubu sana yazmadim Aysegül. Ama seni de severim. Neden olmasin. Peki, bir insan 1975'ten bu yana sakldiği mektupları neden atar? Ve aklima takilan, Mahmut kim? E bizim de bir teorimiz var! Aldatma, entrika ve ölüm.

    No.15 - Corona dünyaya tabula rasa olur mu?

    Play Episode Listen Later Mar 17, 2020 42:58


    Bu bölümü kimseyle yan yana gelerek cekmedim. Cünkü ne diyor devlet insanlari, evden cikmayin, kimseyle temas etmeyin. E Aysegül bana sarilmadan yapamiyor...dedim en iyisi sen Türkiye'den bildir, ben de Almanya'dan bildireyim durumlari. Teknoloji sayesinde, farkli ülkelerden baglanip, ilerde tarih kitaplarinda yazacak olan konuyla ilgili bir bölüm cektik. Nereye gitsem, kiminle konussam, dünya gündeminden kacmak mümkün degil. Belki zaten kacmak dogru degil. Biz de gözlemlediklerimizi anlattik. Medyadan ve olanlardan etkilenip, kafasi kesilmis saskin tavuklar gibi, iksiran tiksiran insan görünce nasil ürperdigimizi, mesleklerimizi korkularimiza ragmen yine de devam ettirdigimizi konustuk. Ben artik "karamsar" aciklamalardan biktigimdan, olaya biraz farkli sekilde bakmaya calisiyorum. E diyorum tarihi bir an'a denk geldik, ilerde torun torbaya anlaticak cok sey oldu. Hem zaten askerlik hatiram da yok. Eger dünyanin sonu geldiyse de, en azindan nasil bir son olduguna sahit oldum. Bu da bir sey...Kafam artik tabula rasa istiyor! Ama bu uzun bir süre mümkün degil. Belki de bu olaylar, tam da bir tabula rasa baslangici olabilir. Ah evet...güzel olan kimse ne olacagini tam kestiremiyor. Insan bu kez kendi kendine kaldi. Kendi mantigi, kendi önlemleri, kendi inanci, kendi gücü...dünya durdu, ucuslar azaldi, hava temizleniyor, hizli bir sekilde tükettigimiz her sey yavasladi. Patronlarin deli gibi isci calistirmasi, is adamlarin ordan oraya toplantilara ucmasi, fotografcilarin dünyanin dört bir yaninda fotograf cekmesi, online alisverislerdeki kargo yogunlu, para tüketimi ve sayabilecegim her sey...durdu! Bu, az biraz da olsa, ilginc gelmesiyle birlikte...hosuma bile gidiyor! Bir büyügünün sana DUR demesi gibi. Tesekkürler Aysegül.

    No.14 Pembe Kurdele

    Play Episode Listen Later Mar 8, 2020 46:14


    Bugün 8 Mart Pazar - bu özel konuya bugün yer vermek istedim. Bir kac yildir komsumuz, komsucugumuz olan ve asla evin ön kapisindan bize gelmeyen, daima evin arka kapisindan bize gelen sevgili Yasemin abla'yi konuk ettim. "Bir gün ciplak dolasicam göreceksin arka kapidan girmeyi!" diye tehdit etsem de, evde ciplak dolastigima ihtimal vermiyor olsa gerek ki, hala daha ön kapidan girildigi görülmemistir. Etrafimda bir takim hayatlar ve hikayeler yasayan insanlari örnek almayi, ulasamayacagim insanlarin hikayesini örnek almaktan, daha mantikli ve yakin gelmistir. Elbette basarili is insanlarin etkileyici hikayelerini dinlemek onlari birer ikon'a dönüstürse de, asil ikonlarimiz el altinda olanlardir. Normal yasantimizda otobüste karsimizda oturan insanin neler basardigini düsünüyor muyuz hic? Kapisinin önünden gectigimiz komsumuzun o an nelerle savastigini farkinda miyiz? Basit hayatlar gibi gelse de, aslinda özünde olan o güc, hicte basit degildir. Yasemin'in hikayesini ilk kez bu derece detayli dinleme geregi duydum bu yüzden. Yillar önce meme Kanseri teshisi konmustu konmasina da, bu kadin tam olarak neler yasamisti, kanserle olan iliskisi nasildi ve devaminda yasadigi mucizeye nasil kollarini acmisti bütün bunlari bilmiyordum. Kadinlar Günü "güc" ve "aci" manasini tasiyor tarihcede. Ama en cokta "basari"yi temsil ediyor. Milyoner bir is kadini karsimda durup "istersen yaparsin!" dediginde bana bir takim noktalarda ilham olsa da, karsi komsum bunu dediginde, gercekten yapabilecegime inaniyorum! Aradaki basari farki burada basliyor bence.

    No.13 Karpuz Pansiyon

    Play Episode Listen Later Mar 3, 2020 40:08


    Eğer ki daha fazla süt içebilmek için, kavanoz süt hayali değil de, bir ineğim olsun hayali kuruyorsanız, bu o zaman ticari zekanız bir çocuğun ki gibi düz ve yüksek olduğu anlama gelir. Anneannem, Eceabat’ta doğmuş, büyümüş, bir dönem Ankara’da yaşamış ve sonrasında Almanya’ya yerleşmiş ve devamında tekrar Eceabat’a taşınıp sonunda Çanakkale’ye yerleşmiş cesaretli bir kadın. Belirli bir yaştan sonra bir takım adımlar atmak cesaret ister. Ne bileyim ehliyetsiz araba kullanmak gibi. Polislere ablasını rehin bırakmayı teklif etmek gibi. Küçükken çiftlik beyinin karşısına geçip, ben inek istiyorum diyen bir kara kızdan bahsediyorum. Hoşuma gidiyor hikayeleri ve diyor ki Anneannem “önceden ne internet vardı, ne televizyon! Dünyadan bir haberdik ve mutluyduk!” Teşekkürler Karpuz Kadın. Bize hayat verdiğin için, bizi yetiştirdiğin için ve evini neredeyse hayatımdaki bütün herkese açtığın için. Çatı katındaki neşeli gürültüleri ve balkonundaki yaz gecelerini asla unutmayacağım. Seni seviyorum Karpuz kadın.

    No.12 Mesleki önyargılar ve etkiler!

    Play Episode Listen Later Feb 24, 2020 34:19


    Bu bölümde uzmanlardan aldım ilhamımı. Kendi ofisini yeni açmış bir diyetisyenle sohbet ettim ve hala daha ofisini ziyaret edemediğim bir başka uzmanının yazısı sayesinde de biraz içimi döktüm. Sevgili Uzm. Psk. Esra Yatağan, hislerime tercüman oldu. "Seni görmedim, görmüyorum, görmeceyeğim - bu nasıl bir his?" Herkesin kendine ara ara ve rutin olarak sorması gereken bir soru degil mi kesinlikle... Uzman Diyetisyen Büşra Donat Ergin'e kilolu diyetisyenler hakkında düşüncelerini sordum ve mimarların evi daima muhteşem mi olmalı? Sonuçta doktorlar da kendi kendine kalp ameliyatı yapamıyorlar. Yani bir uzmanın da bir uzmana ihtiyacı oluyor mu demek bu?  Yine bir takım deli sorular. Mesleki deformasyon dedikleri tam da bu olsa gerek. Ayrıca sadece kilo vermek için değil, kilo almak için de diyetisyene ihtiyacımız var, çünkü kilo almak cipsle, çikolatayla olmuyor - e oluyor da, netice olarak sağlıklı bir kilo olmuyor - tüh be - güzel olurdu bir sürü abur cabur. Hem zaten nedir ki? Zayıfların spora mı ihtiyacı varmış? Biraz da fazla kiloluların duydukları değil de, zayıfların da maruz kaldığı bir takım konulardan bahsettik. Ayrıca Büşra dedi ki, ben de senin gibi besleniyorum dedi. Bir bucuk lahmacun mu yiyon kiz?! Vay anasını...

    No.11 Trakya'da vurgun yemek, İtalya'da pizza yemeğe benzemez!

    Play Episode Listen Later Feb 17, 2020 42:46


    Hani bir çok kişinin kurduğu bir hayal vardır ya, bir kaç yıl sonra veya en geç emekli olunca bir deniz kıyısı kasabasına yerleşip orada bağ, bahçe ve balıkçılıkla uğraşıp huzur içinde boğulmak. Popülizmin yarattığı ve son zamanlarda trend haline gelmiş "balıkçılık ve dalgıcçılık" mesleğini 20 yıldır Trakya'da yaşayan bir insanın, denizi nasıl kirlettiğimizle ilgili fikirlerini sordum. Bu açıkçası tam bir sohbet olmadı, çünkü adamın içi dolmuş, konuştu da konuştu - ama ne konustu bea! "Öldürerek" para kazanmanın gerçekçiliği ve aynı zamanda da denizi yaşatmanın getirdiği sorumluluklar ve hayal ettiğimiz kasaba yaşantısının iki olta atmakla bitmeyen yüzü. Deniz kızları sarışın midir? Esmer midir? Bundan 10 yıl önce yediğimiz balığın tadı ile suan yediğimiz balığın tadı aynı mıdır? Mikroplastikler denize atıldığı için mi oluşur? Ben yine imkansızları oynayarak şunu demek istiyorum, Kamille yaptığımız bu sohbeti deniz altında yapmayı çok isterdim. Ne yazık ki, kendi elimizde olan teknolojiyle bu henüz mümkün değil. Ama bu bölümün sonunda iki tek atmak serbest. Hem ne demiş Nazım Hikmet bile: “Rakı!!! Bu meret öyle bir merettir ki, acıyla içilir, tatlıyla içilir, neşeyle içilir, ağlayarak içilir, kavunla içilir, peynirle içilir, ikisi beraber çok güzel içilir, yemekle içilir, suyla içilir, susuz içilir, sodayla içilir, salgamla içilir… Ama, bir tek salakla içilmez…”

    No.10 Dert bakiyeniz dolmuştur

    Play Episode Listen Later Feb 10, 2020 41:44


    Bu bir iddialı düşünme bölümü. İddialı laflar ve hatta ertesi gün ne atıp tutmuşuz bile denilebilecek şeyler. Oysa öyle de saftiriğiz ki. Safız yani. Biraz kokusunu ve tasarımını korumuş hacı şakir sabunu gibiyiz. Güçlü kadınlarız ama ufalıp bir yere kıvrılıp miyavlamaya da hazır aynı zamanda. Öyle kadınız ki, feminizme gerek bile duymuyoruz. Aşinayız ama deneyimlerimiz hep tırt taraftan. Alttarafı parmağa sürülen ojenin fiyat artışı ile ilgili tartışacak kadar da zekiyiz. Londra’ya aşığız. Az önce Hacı Şakir demiştim değil mi. Arap sabunu da olur o. Biraz temizlenmem gerek.

    No.9 Sanat biraz da esnaf lokantasıdır!

    Play Episode Listen Later Feb 3, 2020 41:39


    Bu bölümde konuk yok. Ama bana gelen bir sürü detayli sorunun detayli cevabi var. Gecen hafta, Instagram üzerinden Tugce Özdemir bana cok kocaman sorular sordu. Fotografcilari neden sevmedigimle ilgili, pazarlama tarzim, müsterilere yaklasimim vesaire... Ciddi bir bölüm oldu ve sanirim biraz aciktim.

    No.8 - Mutluluğun peşini bırakanlar!

    Play Episode Listen Later Jan 27, 2020 43:38


    Mutluluk nedir? Kahvaltı mıdır gerçekten şiirlerde yazdıldığı gibi veya mutluluğun bizimle tam olarak ilgi ve alakası var mıdır? Bana sorarsanız mutluluk hiç bu tür şeylere karışmayacak kadar zekidir. Bölüm sekizde Bora var. Kiminle kamp yapılır, kiminle kamp yapılmaz, bir insan kendisini neden üç kelimeyle anlatamaz ve neden bir takım sektörler kendi kendilerine intihar etmiştir veya...gerçekten yoga yapan her insan bu felsefe doğrultusunda ermiş midir? Lütfen ermemiştir! İşte bunları konuştuk! Ve ayrıca bölümün başında Sezerle ufak bir çay muhabbetimiz var. Şimdiden verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı da özür dileriz. İyi günler. İyi akşamlar.

    No. 7 Söz, yarın odamı toplayacağım Anne!

    Play Episode Listen Later Jan 20, 2020 48:11


    Podcast Bölüm 7! Yedi en sevdiğim sayılardan biri. Bu yüzden bu bölümde Annem var. Anne + Kız sohbet ettik. Ve ben yine bir şeyler öğrendim. Bu kez Annem'den değil...Annemi, Sünter yapan kişiden. Babaanne'yi (Emine) andık. Hiç aklına gelir miydi Emine hatunun acaba, oğluna, sonra torununa ve devamında torunun kızına ve muhtemelen de torununun torununa kadar eğitim verebileceğini...aslında ölümsüzlük diye bir şey var bak Babaanne! Şimdi çok duygusala bağladım da, Annem bu bölümde baya bir kötü huylarımdan ve küçükken yaptığım gereksiz hareketlerden de bahsetti. Ben de düşündüm. Konuyu biraz Ayşegül'e bağladım. Dinlerseniz Ayşegül'ün konuyla ne ilgisi var anlarsınız. Belki de anlamazsınız. Bilemedim şimdi.

    No.6 - Rutin hayatından şikayet etmek yerine beslenmek!

    Play Episode Listen Later Jan 13, 2020 35:02


    UYARI: ilk 10 dk kulaklıkla dinlerken dikkatli olun! Çünkü ne yazık ki, mikrofonda ufak bir arıza olmuş ve ara ara çızbız sesleri geliyor. O sesler ne yazık ki mangalda pişen köftelere ait değil - bu yayına çok heyecan yapmıştım - ayol hep mi nazar! Aslında o kimileri için Fatma Erdem olabilir ama benim için hep Mavianneydi ve öyle de kalacak. Yani ismini her ne kadar bilsem de, Fatma Erdem olarak bir o kadar yabancı bana. Mavianne, mavinin verdiği o güzel his gibi, tamamen taşıyor isminin ferahlığını. Blogspot zamanını bilen var mı? Kaldı mı blogspot zamanından birileri bu mecrada acaba? Sesimi duyan bir kaç kişi de biliyordur Mavianneyi. İşte bu değerli kadını o zamandan tanıyorum ben. Oysa sanıldığı gibi sırf isminde „anne“ kelimesi olduğu için, çocuk-bebek-aile konusundan bahsetmiyor yazılarında. Yani bu zamanin Instamom'lari gibi düsünmeyin. Maviannenin konuları o kadar zengin ve içeriği kültürel açıdan o kadar dolu ki, okuyunca mutlaka ucundan bir takım bilgiler alıyorsun. Ve diyorum ki, kaç tane yıllardır evli, rutin işi olan, iki erkek evladına sahip bir kadın, hayatı böylesine dolu dolu yaşıyor acaba? Kaç kişi belirli bir yaştan sonra konfor alanını terk edip, hayata içinden geldiği gibi atılıyor...belirtmem gerekir ki, hayatından şikayet etmeyen o kadar az insan kaldı ki çevremde, ben biraz da bu insanlara vakit ayırırken anlıyorum ki, biraz da sahnenin tozunu attırmak kendi elimizde. Herkesin şaşırdığı gibi, ben de çevre mühendisi olduğunu öğrendiğimde inanamamıştım. Yani 29 yıldır aynı mesleğe sahip birisi, bir nevi organ edinmiş olmuyor mu kendine? Hayranlıklar içersindeyim çünkü, diğer yaptığı onca şeye vakit ayirmasina ne demem gerekiyor? Ayşe Kulin'le ilginç ama aslında çok basit olan tanışma hikayesi, Ayşe Arman'dan aldığı güç ve ilham sayesinde kendi röportajlarını yaptığı bir blog sayfası dahi var. Seviyorum böyle kadınlarımızı. Bana güç veriyor. Bana bir şeylere inanmamı sağlıyor. Seviyorum böyle kadınları. Çalışan, üreten ve hayatı dolu dolu yaşıyan...bu zamanda biz kadınları çok güzel yapan şey estetikler midir bilmem ama, bence bizleri karizmatik kılan şeyler kendi kendimize hayata verdiğimiz değerler! Haftanin konusuna gelecek olursak, sokakta sinirinden parmak sallayan birisini görürseniz bilin ki o bir Almandir! Ama bunun Mavianneyle bir ilgisi de yoktur :) Tamamen benimle ilgili mevzular. Blog: Fatma Erdem Röportajlari Instagram: Mavianne

    No.5 Her türlü fermantasyon hobisi!

    Play Episode Listen Later Jan 6, 2020 43:42


    Bir matematik problemi: 7 yıldır tanıştığın bir adamı yılda en fazla iki kez görüyorsan, onu ne kadar tanımış oluyorsun? Aybars Moralı - bana göre - kesinlikle bir bira gurmesi, biranın Vedat Milor'u mu desem - yok bu çok iddialı oldu! Ama rica ediyorum bana hak verin! Kaç kişinin evinde handmade fıçı vardır ki? Hadi belki fıçı vardır da, abi kumkuat ağacı kaçımızın evinde var? Peki ya liçi? Acaba kaç kişi liçinin tadına varmıştır ülkemizde? Ve cidden hangimiz böcek yemediği için pişman şu hayatta? İşte Aybars Moralı ! Ev yapımı alkolden zehirlenme riski nedir? Efes mi Tuborg mu, yoksa hala Canon mu Nikon mu? Ufacık tefecik içi dolu mini hobi mikrobiyolist! Demem o ki, Aybars'a yaptığım sıkıcı kişilik analizinden sonra, konular kenevire kadar gitti. Ve ayrıca fillerin kalbi 20 kiloya kadar ağırlaşabiliyormuş! Hey yavrum hey, bir fil kalbi kırıldı diye boşuna ölmüyormuş meğersem! Instagram: Aybars Morali

    No.4 Peki ama neden popstar olmadın?

    Play Episode Listen Later Dec 31, 2019 44:09


    İnsan çok samimi olduğu insanların haline alışır ya! Yaptıkları olağan gelir, mesleği yok olur çünkü kişiliği ile daha mühimdir , bu bölümü hazırlarken fark ettim, resmen Müzikolog (Dilhan Yavuz) bir arkadaşım var ve biz yıllarca hiç bunun muhabbetini yapmamışız. Müziğin bilimini araştırıyor kadın! Birden dank etti, aşırı derecede mühim bir iş değil mi bu ya - ben de sürekli şarkı şöyle diyorum, kız şarkının kendisi olmuş çıkmış, playlist muamelesi yapmışım yıllarca. Kusura bakma Dilhan - ben tüm bu olanların yanında, bir türlü kavrayamamışım senin popstarlıkla bir ilgin olmadığını. Ayrıca tekrar düşündüm, gerçekten evlilik de, tıpkı yaptığımız meslekler gibi, çok ciddi bir müessese olmasına rağmen, sadece boşanırken bir sürü ıvırı tiviri çıkıyor insanların ve sonrasında yapılan cinayetlerin şaşkını oluyoruz! Konular bir sürü, konular dağınık ama kafamız net! Ve ayrıca hiç bilmiyorsunuz ama ben geçen hafta havaalanında linç edildim! Terbiyesiz, acınası ve milletin avukatı ilan edildim. Oysa ben sadece gözümün önünde yapılan aşağlanmaya ve kötülüye dayanamadım. Sonra ne mi oldu? Eve geldim ağladım. Terbiyesiz olduğumdan değil, bir insanın bir insana nasıl bu kadar içten kötü olmasına tahammül edemedim. Neyse, en iyisi bölümü dinleyin ve iyilik kazansin. Instagram: Dilhan Yavuz

    No.3 Çorabın dükkanı mı olur?

    Play Episode Listen Later Dec 23, 2019 50:08


    Bu bölüm yayına girdiginde, aklım sabahın ilk saatlerinde uyanan kargalarda olacak. Lütfen kargalarla ilgili bana bilgi verin çok merak ediyorum. Konugum bir „hiç“ - yani Elif Zorcan, kendisini sanki çoktandır tanıyorum, oysa bu daha üçüncü görüşmemiz. Bu yüzden de ücüncü bölümde ona yer veriyorum. Blog döneminde arkadaş olup, yıllarca birbirimizin peşindeydik. Onu önce sergimde, sonra köyümde (köv de olabilir bu!) ve en son evimde ağırladım. Neyse, aslında ağırladım da denmez pek, çayını, kahvesini kendisi halletti. Zaten böylesi makbul bana. Ekmek de yemiyormus. Abi ekmek yenmez mi ya?! Bir Yaşam Koçuna en kötü ihtimalle ne olabilir üzerine sohbetler ettik ve o bana hep iyi ihtimalleri de düşün dedi. Mesela çorap dükkanı açarsanız şayet, Elif’in bununla ilgili bir takım iyi ihtimalli düşünceleri var. Oysa corabin dükkani mi olur? E, olur, neden olmasin :) Hani ona enerjin hiç düşmüyor mu diye soruyorlar veya bu enerjiyi nerden buluyorsun diye soruyorlar ya, toprağımız Küçük Anafartaya dayanıyor. Az biraz kurcalasak akraba dahi çıkabiliriz. Kurcalamıyoruz, e yani ikimiz de buna hazır değiliz, fakat ben bunu biraz memlekete bağlıyorum. E bulmuşum kövlümü(!) biraz da buradan yürüyeyim güzelim Yaşam Koç’uma! Neyse henüz Yaşam Koç’um olduğundan da bi haber…zaten neyden tam haberiz ki. Üçüncü bölüm size iyi dinlemeler diler. Instagram: Elif Zorcan

    No.2 - Tuvalet Kağıdı Sopasından Zanaat

    Play Episode Listen Later Dec 16, 2019 45:01


    "Uzaylilarla konusan kiz" - neden Taksicelerin birlestigi bir siyasi parti yok acaba diye düsünüyorum. Emrah ve ben bu bölümü cekerken, bizi daha cok sevmeniz icin cekmedik, hatta belki bunu dinleyen insanlar yalniz ölebilirler. Neyse hassas konu, aslinda biz etkilesim gerektiren islerle ugrasip, etkilesimi hic sevmeyen de insanlarin ayni zamanda. Of hayat bizi hep sevmedigimiz seyleri önümüze koyarak mi siniyordu ? Ne oluyordu? Ara Güler'in bi lafi vardi, tencere kara, seninkisi dip benden bir seyler...bak cikaramadim o lafi yine. Diyorum ya, baskalarinin söyledigi seyleri güzelcene aktaramiyorum diye. Unutmayin, sevdim mi tam severiz, sildigimiz zaman da bir kalemde! Emrah Pekiyi ile ilgili kendi sayfasinda bu kadar bilgi bulamazsiniz. Instagram : Ep-Crafts

    No.1 - Nedir, noluyor, kiminle konusuyor?

    Play Episode Listen Later Dec 10, 2019 69:37


    "Uzaylilarla konusan kiz" - apartmanin önünde kedilerle konusurken, neden insanlarla bu kadar rahat konusamiyorum diye düsündüm. Sali günlerini de cok sevdigimden, Cansu'yu davet ettim evime. Ikeadan bahsettik, güzel sanatlar yetenek sinavinda nasil dumur oldugumuzu anlattik ve bir sehrin tabelalarindan ülkeyle ilgili verdigi aciklari konustuk. Istifa etmenin cesurlugu icinde, Cansu'yu yakinda Hindistana yolluyoruz. Ben ve kafamdaki seyler. Instagram: Cansu Bag Yesildag

    Claim Uzaylılarla konuşan kız

    In order to claim this podcast we'll send an email to with a verification link. Simply click the link and you will be able to edit tags, request a refresh, and other features to take control of your podcast page!

    Claim Cancel