Podcasts about mesela

  • 97PODCASTS
  • 540EPISODES
  • 14mAVG DURATION
  • 1WEEKLY EPISODE
  • May 6, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about mesela

Show all podcasts related to mesela

Latest podcast episodes about mesela

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 20.Bölüm - Kuşları korkutma!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later May 6, 2025 24:00


NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 19.Bölüm - Yırtıcı kuşlar şehirlerde

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 26, 2025 18:04


Yeni Şafak Podcast
Aydın Ünal - İbret alır mıyız?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 25, 2025 5:29


Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde çok canımızı yitirdik, ağır tahribat oluştu; fakat kayıplarımız kadar acı bir takım manzaralarla da karşılaştık. Mesela borsa açılınca çimento fiyatları yükseldi, mesela depremzedelerin göçtükleri şehirlerde kiralar arttı, mesela yağmacılar enkaza üşüştü, mesela bazı müteahhitler, hurdacılar, hafriyatçılar ellerini ovuşturdu, mesela kalbi kara olduğu için “Suriyeliler gitsin” diyenler bu sefer “depremzedeler geri dönsün” diyebildi, mesela yaptığı üç kuruşluk yardımı başa kakanlar oldu, mesela enkazın altındakiler ve üstündekiler için ırkçılık yapanlar oldu, mesela daha enkaz altında canlar varken depremden siyasi rant devşirme peşine düşenler oldu…

Yeni Şafak Podcast
İbrahim Karagül - İsrail “Hilafet”i nasıl durdurur? Mesela başka: Batı'nın gücü dağıldı, dokunulmazlık bitti. Yeni stratejik değer tanımlıyor. En keskin korkuları kullanıyor Türkiye İsrail'in sahibidir.

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 23, 2025 10:48


1- İsrail Başbakanı Netanyahu'nun; “Birkaç kilometre ötede, Akdeniz kıyılarında bir halifelik kurulmasına izin vermeyeceğiz” cümlesi sıradan bir açıklama değil. 2- Bu bir Halifelik tartışması değil. Halifeliği yıkanların “yeniden kurulur” korkusu da değil. Türkiye'nin büyük güç inşasının hilafeti yeniden inşa edeceği endişesi de değil. Gerekirse bu da olacak ama açıklamanın ana gerekçesi, İsrail'in varoluş sorununa çözüm üretme çabasıdır.

Maksat 114
Sabır Allah'a Güvenmektir

Maksat 114

Play Episode Listen Later Apr 20, 2025 44:29


Dua, aczin dilidir; fakrın tercümanıdır.İnsan ne kadar çok aczini ve fakrını hissederse;duası da o kadar kabule yakın, o kadar Allah'a yakınlaştırıcı olur.Mesela, zorda kalmış bir insanın duası ile bir eli yağda bir eli balda olan adamın duası aynı derece ve keskinlikte olamaz.Musibetler bu yüzden bir ihsan-ı ilahidir, çünkü insanı gafletten kurtarır, ihtiyacını hissettirir.00:00 İntro01:01 Malumat, İlim, Marifet Ve Hikmet İlişkisi10:14 Musibetlere Eyübvari Bak17:52 Musibetlere Yunusvari Bak27:03 Sabır Allah'a Güvenmektir32:20 Mülkü Sahibine Teslim Et#dua#sabır#musibet#dert*Takip Etmeyi Unutma:Instagram: @maksat114bursa⁠YouTube: @maksat114Spotify: Maksat 114⁠X: @maksat114bursa⁠⁠

Turkish Stories
TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ / Türkçe Hikayeler

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Apr 16, 2025 2:47


TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ Sizlere Ord. Prof. Dr. Anna Masala'nın kendi ağzından Türk mutfağını ve Türk misafirperverliğini anlattığı bir anısını aktarmak istiyorum: “Yanlış hatırlamıyorsam tanıdığım bütün Türklerin evinde yemek yedim. Konya'da Selçuklu yemeği, Eskişehir'de Tatar yemeği yedim. Zenginlerin ve fakirlerin evinde kahvaltı ettim, öğle ve akşam yemekleri yedim. Bazen birbirleriyle aynı günde evlerine davet eden dostları kırmamak için üç kez akşam yemeği yediğim bile oldu. Türkiye'de misafirperverlik anlayışı çok farklıdır. Anadolu'da en fakir köylü bile tek tavuğunu misafiri için keser ve ona yedirir. Ben, dünyanın en iyi mutfaklarından biri olan Türk mutfağını ve Türk sofrasını çok severim. Her sofra bir gökkuşağı gibidir: altın renkli börekler, gümüş baklalar, yeşil kırmızı çoban salataları, beyaz peynirler, her çeşit et yemeği, imam bayıldı, pilavlar, fasulye, tarhana ve tatlılar... Bir kere Prof. Ziya Umur, Suha Umur ve eşleriyle birlikte Prof. Sahir Erman'ın misafiri oldum. Büyük bir otelin lokantasındaydık. Yemek çeşitleri gerçekten kırk bir miydi bilmem ama çok çeşitli vardı. O akşam “imam bayıldı” veya “hünkarbeğendi” gibi yemek adlarının anlamını çözdüm. Her birimiz için içinde gül yaprakları olan bir tasla ılık su ve muhteşem sıcak peçeteler geldi. Otel, o akşam gözümde âdeta bir Osmanlı sarayına dönüşüverdi. Türk misafirperverliği sadece yemeğe dayanmaz; sanırım sadece Türkiye'de “diş kirası” âdeti vardır. Yani misafirlere ev sahibi tarafından bir hediye verilir. Eski dönemlerde büyükler misafirlere altın para hediye ederlermiş. Şunu bilmelisiniz ki bir Türk'ün misafiri olursanız ondan mutlaka bir hediye alırsınız. Mesela bana, boncuklar, bilezikler, yemeniler, kıymetli kitaplar, el işçiliği tabaklar, gümüş bir ayna ve daha birçok güzel hediye verildi. Anadolu'da bazı köylerde misafir odalarında, işlemeli divanlar, yastıklar ve renk renk halılar arasında uyuduğum da olmuştur. Halının üzerinde bir tepsi, tepside çay, meyve ve fıstık görüntüsü unutamadığım anlar­dandır. Sabah erken saatte, namaz vaktinde, küçücük bir minareden gelen ezan sesleriyle ev halkı uyanır ve kahvaltı edilirdi. O köy evi de bir saray oluverirdi.

NTVRadyo
Beşeri Münasebetler - Bölüm 249 - Çocuğa arkadaşlığı anlatmak

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 12, 2025 9:33


#beşerimünasebetler

Hayat Herşeye Değer
Akıllı Gözlükler ve Komik Anlar!

Hayat Herşeye Değer

Play Episode Listen Later Mar 22, 2025 7:36


eknoloji artık kelimenin tam anlamıyla gözümüzün önünde! Akıllı gözlükler, hayatımızı kolaylaştırmak için tasarlanmış olsa da bazen oldukça komik ve beklenmedik durumlara yol açabiliyor. Mesela bir yerde kendi kendinize konuşuyormuş gibi görünmek? Ya da gözlüğün yanlış zamanda, yanlış şeyi kaydetmesi? Annemin ve çevremdekilerin yaşadığı eğlenceli anıları, akıllı teknolojilerin hayatımıza kattığı ilginç deneyimleri bu bölümde konuşuyoruz! Sizce bu tür teknolojiler gerçekten işe yarıyor mu, yoksa bazen fazlasıyla muzip mi?

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 14.Bölüm - Kuşlar neden öter?

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Mar 17, 2025 17:40


Yeni Şafak Podcast
Taha Kılınç-Nevzuhur bir din

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 15, 2025 5:11


İslâm tarihindeki bir takım mezhebî ayrışmaların veya yeni, modern ve beşerî dinlerin nasıl ortaya çıktığını merak edenler için, günümüzden oldukça yakın bir örnek var: Alevîliğin dönüşümü. Özellikle son 40 yıldır, Alevîlik, İslâm'ın bir yorumu veya İslâm dairesi içinde kendine has bir yol değil, tamamen İslâm'ın dışında, nevzuhur bir din biçiminde yeniden kurgulandı, kurgulanıyor. İslâm'ın temel emir ve yasaklarının hepsine birer alternatifin bulunduğu; namazsız, oruçsuz (farz olan Ramazan orucunu kastediyorum), hacsız, tesettürsüz, camisiz bir din bu. Kendi ritüelleri, kendi tapınma biçimleri, kendi ibadet mekânları, kendi sembolleri ve kendi alternatif tarihi var. Kendisini Hz. Ali'ye nispet ediyor, ancak tarif ettiği Hz. Ali portresi de tamamen nevzuhur. Mesela şöyle bir tanımla karşılaşmanız işten bile değil: “Alevîler, İslâm'ı olduğu gibi kabul edip Araplaşmadılar. İslâm'ı Göktanrı inancı, hümanizm ve Şamanizm'le harmanlayıp yumuşattılar. Aslında Alevîlik, tüm bu dinlerden önce bile farklı isimlerde var olan bir doğa felsefesidir. Tanrısı, doğa ve evrendir.” Adını Hz. Ali'den alan bir inanç övülürken, Araplaşmadığının altı çiziliyor. Şaka gibi, ama değil.

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 11.Bölüm - Aykırı kuş ağaçkakan!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 24, 2025 16:22


Ağaçkakanlara aykırı kuşlar denir. Şubat, mart, nisan ayları ağaçkakan gözlemek için en uygun aylar. Kuş gözlemcileri, ağaçkakan gözlemini çok heyecanlı bulur ve bu anlamda "Bir ağaçkakan, 20-30 kuşa değer" der. Bugünlerde gözlemek için fırsat yaratın ve ondan önce Kerem Ali Boyla ile Yaz Güvendi'yi dinleyin. NEDEN AĞAÇKAKAN? Mesela dik zeminde durarak, hızla ve şiddetli olarak ağaç gagalar. En hızlı taklayan küçük ağaçkakan: Saniyede 20 kez! Aslında bu taklamalar, yiyecek aramak ya da yuva kazmak dışında bir tür ötüştür ve her biri farklı anlamlar taşır. Onları parklarda, özellikle yaşlı ağaçların olduğu parklarda, ormanlarda görebilirsiniz. Mesela küçük ağaçkakan beslenmek için yere iner, özellikle karıncalarla beslenir. Gagasıyla ağaçlarda küçük delikler açan ağaçkakanın dili öyle uzundur ki, çene kemiğinin arasından dolaşıp boyun kenarından kafatasının arkasına kadar uzanır. Çok uzun olması yanında, ucu tırtıklı ve yapışkan olduğu için, kuytu köşelerdeki küçücük böcek larvalarına kolayca uzanıp çıkarır. Tropik bölgelerde çok yoğun olmak üzere her yerde yaşayan ağaçkakanların dünyada olmadığı iki yer var: Madagaskar ve Avustralya. Ekosistemdeki anahtar türlerden biri olan ağaçkakan, aynı zamanda "marangoz kuş" olarak tanımlanır. Çünkü yuvası özeldir. Öyle ki o çıkınca yuvasını hemen başka kuş kapar. Şubat, mart, nisan ayları ağaçkakan gözlemek için en uygun aylar. Kuş gözlemcileri, ağaçkakan gözlemini çok heyecanlı bulur ve bu anlamda "Bir ağaçkakan, 20-30 kuşa değer" der. Bugünlerde gözlemek için fırsat yaratın ve ondan önce Kerem Ali Boyla ile Yaz Güvendi'yi dinleyin. NEDEN ŞEHİR KUŞÇULARI? Profesyonel kuş gözlemcisi, ekolog Kerem Ali Boyla ve amatör kuş gözlemcisi Yaz Güvendi ile kuşları tanıyor, doğayı keşfediyoruz. Şehir Kuşçuları her cumartesi saat 09.15'te, tekrarı Pazar günü saat 15.30'da NTVRadyo'da. Radyoda kaçıranlar için programın tüm kayıtları ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında.

Kısa Dalga Podcast
Araştırma dosyası | Türkiye'nin ormanlarına neler oldu?

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Feb 19, 2025 8:50


Yangınlar mı ormanların baş düşmanı? Bir ağacı, bir ormanı yangından daha çok ne yakabilir? Mesela orman alanları nasıl orman alanı olmaktan çıkarılıyor? Orman Kanunu kaç kez değişti, neden değişti? Dumansız yangın ne demek? Madenlere, HES, JES ve RES'lere ormanlar içinde verilen izinden devlet ne kazanıyor? AKP sözcüleri ve orman bürokratları orman alanının arttığı tezini savunuyor, gerçekten öyle mi? Tüm bunlara rağmen, istatistik oyunları ile 21 yılda yüzde 12,5 büyüdüğü söylenen orman alanı, sadece bir yılda yüzde 9,4 daha nasıl büyüyecek? Sinan Tartanoğlu, Türkiye'nin ormanlarında neler yaşandığını araştırdı. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam - 'Örgüt'

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 15, 2025 6:17


Uluslararası terminolojide, hükûmet dışı her kuruluş (non governmental organization-NGO), bizdeki gibi kafadan ‘Sivil Toplum Kuruluşu' (STK) başlığı altında sınıflandırılmaz. Mesela barolar, sendikalar gibi örgütler, esas olarak ‘interest group' yani ‘çıkar grubu' adıyla anılır. Amaçları; temsil ettiği üyelerin mesleki çıkarlarını tüm alanlarda savunmak ve koşullarını iyileştirmektir. Kanarya Sevenler Cemiyeti gibi hobi kuruluşları, Lösemili Çocuklar Vakfı, Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği gibi kuruluşlar ‘yardım' (charity/charitative), hayır hasenat yapılarıdır.

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 9.Bölüm - Baştankara ama!..

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 10, 2025 15:56


Yeni Şafak Podcast
FATMA BARBAROSOĞLU - Korku kapitalizmi ve kelimelerin negatif yükü

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 7, 2025 8:25


Farkındasınız muhakkak, birkaç yıldır yılın kelimesi üzerinden yoğun haberler yapılıyor. Bendeniz bu haberleri 2010 yılından itibaren takip etmeye çalışıyorum. Yılın kelimesi başlangıçta sadece Oxford sözlüğüne göre seçilen kelime üzerinden tartışılırken birkaç yıldır ABD'nin ve Almanya'nın önde gelen sözlüklerinin seçtiği “yılın kelimesi” de nazara veriliyor. Almanya sadece yılın kelimesini seçmiyor, yılın en kötü kelimesini de seçiyor. Mesela 2023'ün kötü kelimesi olarak “tersine göç” seçilmişti. Siyasiler gelenlerin artık gitmesini sıkça tekrarladığı için… 2023'ün kötü kelimesi, 2025'te asla bir araya gelemeyecekleri birleştiren bir zamk oldu. 

NTVRadyo
Beşeri Münasebetler - Bölüm 228 - Şefkatli cinsiyetçiler!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 2, 2025 11:48


#beşerimünasebetler 62 ülkede cinsiyetçilik ve sonuçları araştırıldı, kadına şefkatli ama küçümseyen, yani “ikiyüzlü cinsiyetçilik”le ilgili önemli tespitler yapıldı. Mesela "iyiliksever cinsiyetçilik" kadınlar arasında da yayılıyor. Bu nasıl değerlendiriliyor? Prof.Dr. Nezih Orhon araştırma sonuçlarını ve yorumları anlatıyor. Beşeri Münasebetler Cumartesi 19.15'te, Pazar 08.45'te NTVRadyo'da. Kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için programın ses kayıtlarından oluşan arşivi ntvradyo.com.tr adresinde ve podcast platformlarında. NEDEN BEŞERİ MÜNASEBETLER? Sosyal medya, yalan, hız, önyargı, abartı, denge, oyun, yavaşlama, dil, özlem, gülümsemek, yalnızlık, ikiyüzlülük, uyanamamak, egzersiz, psikoloji... İletişim ve medya uzmanı Prof.Dr. Nezih Orhon'un araştırmalarla destekleyerek hazırladığı her bölüm bir iletişim dersi. "Beşeri Münasebetler" bir buluşma noktası. Prof.Dr. Nezih Orhon, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi. Bu fakültede dekanlık görevinin ardından halen Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı olarak görev yapıyor. İletişim ve medya üzerine, Türkiye'de ve uluslararası projelerde çalışıyor, danışmanlık yapıyor.

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 8.Bölüm - Baykuşları dinliyoruz

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 2, 2025 17:32


Mevlana Takvimi
YEGANE GÜÇ VE KUDRET SAHİBİ:ALLÂH (C.C.)-29 OCAK 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 29, 2025 3:04


İnsanoğlu kendi organları üzerinde düşünmüş olsa, değil kâinata, kendi kendisine bile hâkim olamadığını anlayacaktır. Mesela insanın bazı organları kendi iradesi dışında çalışır. Kalp, insan istese de istemese de uyurken de uyanıkken de çalışır, onu kontrol edemez. Durduğu zaman da onu çalıştırmaya insanın gücü yetmez. Çalışırken de durduramaz.Bu konuda insanın iradesi geçerli değildir. İnsanın midesi, ciğerleri, bağırsakları, böbrekleri v.s. bütün organları insanın iradesi dışında çalışırlar ve insan onların çalıştıklarının farkına dahi varmaz. Röntgen ışınlarıyla bu organların çalıştıklarını ekranda izlediği an kendisi bile dai-ma çalıştıkları halde nasıl olup da onların farkına varmadığını idrak edemez.İnsanın iradesinin geçerli olduğu organları ise yine Allâh (c.c.) tarafından insana hizmet etmeleri için boyun eğdirilmişlerdir. Meselâ ayaklar insanın iradesi ile yürür. Yürürken kasların kimisi gevşer, kimisi kasılır ve yürüme olayı gerçekleşir. Bu organlar kendiliğinden bunu yaparlarken bizden bir emir almaksızın bu görevlerini yerine getirirler. Onlar Allâh (c.c.)'un emriyle bizim isteklerimize boyun eğmektedirler. Fakat bizler bunu anlayamıyoruz. Aynı şekilde zahiren elimizi hareket ettirebiliyoruz, ancak bu hareketin nasıl gerçekleştiğini sinirlerin ve kasların nasıl çalıştığını anlayamıyoruz. Allâh (c.c.) bütün bunlara dikkatimizi çekiyor ve bizlere zafiyetimiz itibariyle hiçbir şeye malik olmadığımızı bildiriyor. Allâh (c.c.) hayatta ibret almamız için öyle insanlar yaratmıştır ki ayakları vardır fakat yürüyemezler, gözleri vardır fakat göremezler, kulakları vardır ama işitemezler, dilleri vardır ama konuşamazlar. Kâinatta tek güç ve kudret sahibinin Cenâb-ı Hâkk olduğunun anlaşılabilmesi için bu misâller çoğaltılabilir. (Muhammed Mütevelli Şaravî, Kuran'da Kıyâmet Sahneleri, s.26-27)

NTVRadyo
Doğa Takvimi - 22 Ocak 2025 - Köstebek burnuyla görür

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jan 23, 2025 1:07


Bugün 22 Ocak 2025 #doğatakvimi

NTVRadyo
Şehir Kuşcuları - 6.Bölüm - Karga sizi unutmaz!

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jan 20, 2025 23:08


Mevlana Takvimi
GEÇERLİ BİR İMÂNDA BULUNMASI GEREKENLER - 11 OCAK 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 11, 2025 2:31


Akıl sahibi her insanın itikatla ilgili konuların delillerini öğrenip iyice vakıf olması ve böylece taklitten kurtularak, imanını delillendirme ve güçlü bir tasdik sahibi olmaya her şeyden çok gayret etmesi gerekmektedir. Kesin ve yakîn derecesine ulaşan tasdikin sahih bir imân ve âhiret azabından kurtarabilmesi de şu üç şarta bağlıdır:1. Kesin ve yakîn tasdikin, ümitsizlik hâlinden ve azabın görülmesinin gerçekleşmesinden önce kazanılması gerekir. Çünkü bahsedilen durumda imânın fayda vermeyeceği: “Fakat azabımızın farkına vardıktan sonra imân etmiş olmaları kendilerine bir fayda sağlamayacaktır.” ayetiyle sabittir.2. Resûlullâh (s.a.v.)'in risâletini ve dinen zorunlu olan hiçbir şeyi dil ile inkâr etmemek ve yalanlama belirtilerinden olan bir şeyi isteyerek işlememektir. Mesela puta tapmak veya başka dinlerden olanların âyinlerine katılmak gibi. Rasul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.)'i tasdik eden kimse, kendi isteğiyle bunların birini işleyemez. Ancak zorlama olduğu için bunları yapan kimse, kalbi imân ile mutmain olduğu ve gerekli şartlar bulunduğu durumda işlemiş olursa imânına zarar vermiş olmaz.3. Dinî hükümlerden bir şeyi kâbul etmekte inat etmeyip hepsini kâbul edip güzel bulmak gerekir. Yani emredileni yapmak ve her yasaklananı terk etmekte güçlü bir iradeye sahip olmaktır. İşte bu şarta teslim ve İslâm adı verilir. Mesela, beş vakit namazı tembellikten dolayı terk eden veya nefsine yenildiği için bir haramı işleyen kimse kâfir olmazsa da, Cenâb-ı Hakk'ın buyruğuna muhalefet niyetiyle namazı terk veyahut yasaklanmasına (rağmen) inatla bir haramı işlemek küfrü gerektirir. (Misvâk Neşriyat, Manastırlı İsmail Hakkı, Telhîsu'l-Kelâm, s.46)

NTVRadyo
Doğa Takvimi - 17 Aralık 2024 - Arı evi

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Dec 19, 2024 1:43


Bugün 17 Aralık 2024 #doğatakvimi

Yeni Şafak Podcast
GÖKHAN ÖZCAN - Yanlış beden, yanlış elbise

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 16, 2024 4:08


Bir şehrin ve hatta bir ülkenin, zevk anlamında nereden nereye doğru gittiğine bakarak kültürel seyrine dair okumalar yapabiliriz. Mesela yapı mimarisine bakarak… Şehirdeki/ülkedeki en eski yapılardan en yeni yapılara doğru yeterli sayıda örnek yapı seçerek ardı ardına dizer, bu dizilimi kalite, estetik, çevreyle uyum ve insani öncelikler bakımından değerlendirir, çıkan tablodan toplumun kültürel gidişatına dair sonuçlar elde ederiz. Böyle bir çaba, bize şaşmaz biçimde çok kayda değer kanaatler getirecektir.

Gelişigüzel Hayaller
Kadınlar Neden Seks Yapar? | Arzunun Psikolojisi ve Bilimi

Gelişigüzel Hayaller

Play Episode Listen Later Dec 16, 2024 21:37


Bu hafta kadınların seks yapma motivasyonlarına ve partner seçimlerine değindim. Mesela, birini 'idare eder' bulup sonra nasıl 'onsuz olmaz' hale getiriyoruz?

Mevlana Takvimi
MODERN BİLİM, İNSANLARA MI KÜRESEL ŞİRKETLERE Mİ HİZMET EDİYOR? - 12 ARALIK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 12, 2024 2:37


Kendi iddialarına göre, raf ömrünü uzatmak, mikrop yüklerini azaltmak, olgunlaşmalarını geciktirmek için soğanlar, kökler, yumrular, taze meyve ve sebzeler, hububat, öğütülmüş hububat ürünleri, kabuklu yemişler, yağlı tohumlar, baklagiller, kurutulmuş sebzeler ve kurutulmuş meyveler, çiğ balık, kabuklu deniz hayvanları ve bunların ürünleri, kanatlı ve kırmızı et ile bunların ürünlerine radyasyon verilir. Peki, gerçekte yapılan nedir? Gerçekte yapılan şey, bu gıdalardaki hayatiyeti yok etmektir. Özel tesislere gönderilen araçlara verilen radyasyon, o gıdalar üzerindeki her türlü canlıyı öldürüyor. Sadece üzerlerindeki canlıları mı? Gıdanın kendisini de… Mesela radyasyon verilmiş yani resmi tabirle ‘ışınlanmış' bir tohumu alın ve ekin. Günlerce, aylarca değil bir ömür bekleseniz yeşermez. Çünkü tohum ölmüştür. Onun toprakta veya suda filizlenmesi artık imkânsızdır. Bu hususta çeşitli laboratuvar çalışmaları yapılır. Üç grup farenin birinci grubuna en alt düzeyde radyasyon, ikinci gruba en üst düzey radyasyon verilmiş, susam ve çörek otu tohumu yedirilmiş. Üçüncü gruba ise tabii susam ve çörek otu tohumu… Bir gün arayla, birinci ve ikinci grup fareler ölürken, üçüncü grup hayatını sürdürür. Fareleri öldüren şey, bize zarar vermez mi? Radyasyonlanmış tohum ile tabiî tohum mikroskopta incelenince, tabiî olan muhteşem bir görüntü verirken, radyasyonlu olan korkunç bir görüntüye sahip. Kırılmış, bozulmuş ve siyah bir karmaşa… Şimdi başa dönüp soralım, insan ve hayvanlara radyasyonlu gıda yediren bilim putu, insanı mı koruyor yoksa şirketleri mi? Korunan şey mükerrem olan mı, ona hizmete memur olan mı? Aslında hiçbiri… Şimdi siz, bu cellatlardan kendi elleriyle yaptıkları koranaya çâre mi bekliyorsunuz? (Kemal Özer, www.gercekhayat.com.tr)

Turkish Stories
TÜRKÇENİN SIRLARI / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Dec 8, 2024 5:02


TÜRKÇENİN SIRLARI Her dil, kullandığı ölçüde gelişir ve yenilenir. Bir dili yetersiz görmek; o dili tanımamak, o dilin söz varlığından haberdar olmamak demektir. Bunun için bizler ana dilimiz Türkçeye ne kadar çok değer verirsek, onu ne kadar çok kullanırsak dilimizi geliştirmiş ve kendimizi yenilemiş oluruz. Bir milletin varlığı ana diline bağlıdır. Peyami Safa'nın ifadesiyle, “Dilini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmiş demektir.” Ufkumuzu genişletmek ve dilimizi güzel konuşmak istiyorsak kelime hazinemizi geliştirmeliyiz. Dünyaca ünlü devlet adamlarının ve dünyaca ünlü klasik eserlerin ne kadar geniş kelime hazinesine sahip oldukları bilinen bir gerçektir. Zengin kelime bilgisiyle dile hâkim olan insanlar, büyük bir güce sahip olurlar. Bu insanlar konuşma sanatını çok iyi kullanırlar. Yunus Emre bu gerçeği şöyle ifade eder: “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.” Kelime bilgisini geliştirmek için dilin iyi konuşulduğu ortamlarda bulunmak ve kitap okumak çok önemlidir. Bir dilde bir kavramı ifade etmek için kullanılan kelime sayısı ne kadar çoksa o dilin konuşan milletin kültürü de o kadar zengin olur. Mesela, Türkçede yiğitliği ifade eden şu kelimelere bakın: “Er, eren, yiğit, alp, mert, bahadır, cesur, kahraman, yavuz, arslan, efe ve gözü pek...” Türkçe veya Türkçeleşmiş daha nice kelime, bizde değişik kahramanlıklar için kullanılan isim ve sıfatlardır. Böyle daha birçok kelime ve deyimler vardır. Mesela: “Gözünü daldan budaktan sakınmamak” deyimi de bunlardan biridir.   Dilimizi güzel sesli, hoş nağmeli kelimelerini severek öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Türkçe belki de tabiatdaki sesleri kelimeleştiren ve yerli yerinde kullanabilen yegâne dillerden biridir. "Şırıl şırıl, çıtır çıtır, şakır şakır, havul havul" gibi ikilemeler başka dillerde yoktur. "Gül" kelimesi güldürür, "çiçek" kelimesi gül gibi gönlümüzde açar, "gönül" kelimesi bizi güneş gibi rahatlatır, "güneş" kelimesi pırıl pırıl ve göz kamaştırıcıdır. "Göz" kelimesi ise açık, net ve incedir.Nasrettin Hoca'nın şu fıkrasını hangi dille ifade edebilirsiniz? Bu fıkrayı, hangi dile tercüme edebilirsiniz?   Nasrettin Hoca'nın şu fıkrasını hangi dille ifade edebilirsiniz? Bu fıkrayı, hangi dile tercüme edebilirsiniz? Nasrettin Hoca bir gün evini taşıyacakmış. Bir araba çağırıp arabacıyla pazarlığa başlamış. Arabacı bütün eşyamı taşımak için on lira isterim, demiş. Hoca bu fıkrayı şöyle anlatır: Çok istekli değildim, bu kadar eşya için on lira para istenir mi, deyince arabacı: Bu kadarcık demeyin Hoca. Eşya az değil, bazıları ağır ve taşınması zor. Ayrıca şu maşa var, samanlıkta var ama şu eşya var, şu eşya var, diyerek parayı haklı göstermeye başlamış. Hoca: Peki, demiş ve bunu kabul etmiş. Eşya taşınıp iş bitince Hoca, arabacıya beş lira vermiş. Arabacı sormuş: Hocam, paranın yarısını niye kestiniz? Hoca cevabı vermiş: Evladım, sen eşyanın ancak yarısını getirdin! Samanlık nerde? Şu maşa nerde? Şu eşya, şu eşya nerde? Gördüğünüz Türkçemizi sürekli konuşarak ve yazarak zenginleştirebiliriz. Bunun için Hz. Mevlana'nın şu sözü ne güzel: “Bir söz, bir milleti oluşturur, bir milleti de yıkar.” Bu sözden de hareketle dil, bir milletin kimliği, kültürü ve hürriyetinin göstergesidir. Çünkü dil bir milletin varoluşudur. Dilin gelişimi ise o dilin üzerinde titizlikle çalışmayı gerektirir. Türkçemizi koruyup geliştirmek için hem birey hem de toplum olarak görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Çünkü millet dilde yaşar, dille var olur. Bir milletin büyüklüğü onun dilinin terimlerine ve zenginliğine de bağlıdır. Son olarak şu hatırlatmayı yapmalıyız: Yaşadığımız dili öğrenemeyen kendini de, milletini de öğrenemez. Bernard Shaw, bu gerçeği şöyle ifade eder: “Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dili de bilemez.” Süleyman DOĞAN

NTVRadyo
Doğa Takvimi - 18 Kasım 2024 - Anti-frizli böcekler

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Nov 18, 2024 1:31


Bugün 18 Kasım 2024 #doğatakvimi

Gerçek gazetesi
Levent Dölek: Ekonominin doktoru ekonomist değil komünisttir

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Nov 16, 2024 5:45


Devrimci Ernesto “Che” Guevara'nın Küba Merkez Bankası başkanlığına getirilmesiyle ilgili eğlenceli bir hikâye anlatılır. Fidel Castro bir bakanlar kurulu toplantısında Merkez Bankasının başına geçmesi için iyi bir “ekonomist” (economista) gerektiğini söyler. Che elini kaldırır. Che tıp tahsili görmüştür. Fidel “sen nereden ekonomist oluyormuşsun” diye gülerek sorar. Che'nin cevabı: “Ben iyi bir komünist (comunista) dedin sandım!” Fidel Castro Küba'da devrim yapıp iktidara geldiğinde kapitalist düzenden devraldığı Merkez Bankasının başına bir “ekonomist” istemekte belki haklı görünüyordu. Ama Che Guevara bu göreve bir “komünist” olarak talip olmakta çok daha haklıydı. Çünkü Merkez Bankası ya emperyalizmin askerle yıkamadığı sosyalizm kalesini dolarla içeriden fethedeceği bir “Truva atı” olacaktı ya da Merkez Bankası üzerinde işçi sınıfı diktatörlüğü kurulacak ve emperyalizmin kalenin içine sızmasına engel olunacaktı. Küba ekonomisinin doktoru da tabii ki komünist olacaktı. Mesela 126 ekonomist akademisyen; ekonomi politikasını yönetenleri asgari ücret artışlarında gerçekleşen enflasyon oranını dikkate almaya, gelir dağılımını da gözeten bütüncül bir ekonomi politikası izlemeye davet eden bir bildiri yayınladı. Okuyunca gözlerime inanamadım. Bildiri kaş yapayım derken göz çıkartmış. Asgari ücrete hedeflenen enflasyon oranında artıştan bahsederek milyonlarca asgari ücretlinin cebine elini uzatan hırsızın elini kırmak gerek. Tamam da bunun karşılığı “gerçekleşen enflasyon oranını dikkate almak” mıdır? Kaldı ki hangi enflasyondan bahsediyoruz? TÜİK mi? ENAG mı? İTO mu? TÜİK iki yıldır mahkeme kararlarına rağmen madde sepeti verileri açıklamıyorken, TÜİK'in manipüle edilmiş yani aslında “gerçekleşmemiş” enflasyon oranları gözetilerek zam yapılırsa bu alenen hırsızlığın devam etmesi demek olur. Hırsıza kapı göstermenin alemi var mı? Denebilir ki TÜİK meselesi çözülene kadar somut bir iyileşme talep edilemeyecek mi? Biz de soruyoruz: Bir-iki cümle ile “gerçekleşen enflasyon”un bugün Türkiye'de doğru dürüst ölçülmediği söylenemez miydi? Ekonominin hakim tepelerini tutan özel bankaların kamulaştırılmasını geçtik, bankacılık sistemi ile ilgili kamu bankalarının siyasi sebeple zarar ettirilmesinin eleştirisi dışında hiçbir şey yok. Kaldı ki bu eleştiri TÜSİAD'ın da eleştirisidir. TİP'in uzmanları özelleştirilmiş olan her şeyi yeniden kamulaştırmaktan bahsediyor. Ama yeni hiçbir şeyi kamulaştırmayı önermiyor. TİP'in hiçleri burada bitmiyor. Pakette emperyalizm kelimesi hiç geçmiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin emekçi halkın üzerindeki emperyalist boyunduruğun ana unsurları olan yabancı sermayeye, döviz piyasasına, dış ticarete ilişkin hiçbir şey söylenmiyor. Ne gümrük birliğinden çıkmak ne dış borcun reddi bunlardan da hiç bahsedilmiyor. Kapitalizm demek emek gücünün meta olması ve emek gücü piyasası demek. Emek gücü piyasası işsizlik demek. İşsizlik söz konusu olduğunda sosyalistler söze “işten atmak yasaklansın” diye başlar ve iş güvencesini savunur. TİP'in uzmanları iş güvencesinden hiç bahsetmiyor yerine istihdam yaratacağız diyor işsizlik sigortasından yararlanmayı kolaylaştıracağız diyor. Bunlar gerçekçilik değildir, gerçeklikten kopmaktır. Halkı yoksulluğa ve sefalete iten mekanizmalara dokunmadan kısa vadeli bile olsa gerçekçi çözümler üretemezsiniz. Bu bilim değildir! Bu ekonomi bilimi kisvesi adı altındaki burjuva ideolojisine iman etmektir! Karl Marx'ın bilimsel sosyalizmini bırakıp kapitalizmi ezeli ve ebedi doğal düzen olarak gören Adam Smith'e bağlanmaktır. Kapitalizm büyük depresyon içinde ölüm döşeğinde kıvranıyorken kapitalizmin ebediliğine iman etmekten daha büyük yobazlık olamaz. O yüzden bugün ekonomist, bir doktora değil üfürükçüye benzemektedir. Bugün işçi ve emekçi sınıflar derdine derman arıyor. Kapitalizmin krizi ekonomistleri değil komünistleri çağırıyor. Biz elimizi kaldırıyoruz ve buradayız diyoruz!

Fidiro Kahvesi
İhtiyaç Odası | Kovuk (Harry Potter ve Sırlar Odası, Bölüm 3)

Fidiro Kahvesi

Play Episode Listen Later Nov 11, 2024 46:42


Servet ve Hikmet, Harry Potter ve Sırlar Odası'nın üçüncü bölümünde Kovuk'a uçuyorlar. Fred ve George'u ayıran özelliklerden Mr. Weasley'nin mesleğine, Hedwig'in yeni dizide olası karakterinden Percy'nin gizemine, tel tokalardan plastik ördeklere, yercücelerinden gulyabanilere, Ginny'siz Quidditch serüveninden Chudley Cannons'a uzanan bu muhabbete buyrun gelin. Fanfic era'mdan çıktığım için beynimin kıvrımlarını geri kazandığımdan olacak, ne konuştuysak hepsini hatırlıyorum. Ama bölüm içinde bol bol unutkanlıklarımıza yine şahit olacaksınız hiç merak etmeyin. Mesela, Tonks Harry'i ne zaman almaya geliyor bir türlü hatırlayamamışım. Tabii ki de 5. kitapta "The Advanced Guard/Öncü Kol" bölümünde olmuştu. 6. kitapta Dumbledore geliyor, nasıl unutabiliriz yani yuh. Neyse bölüm açıklamalarına günlüğüm gibi muamele etmemeliyim. Gerçi bu kitapta Ginny de günlüğü olmayan bir deftere günlük muamelesi yapıyordu, o yüzden kitabın temasıyla çok uyumlu bir hareket oldu bu benimki. Buraya kadar okuyan kimse acaba hangi Hogwarts binasındayım diye düşünüyorsa hâlâ, ben söyleyeyim kardeşim, ravenclaw dışında kimse podcast açıklamalarını böyle okumuyor. Hermione hariç. Hermione eğer sen okuyorsan gözlüklerim bayadır yamuk ve düzelttirmeye gitmeye epeydir üşeniyorum. Harry'nin pelerinini alıp bi uğra, gözlüklerimi düzelt lütfen. Bak ne kadar mütevazi, hayattan şu an beklentilerim mini bir Oculus Reparo!Tiktok hesabımız için ⁠⁠⁠⁠⁠tıklayın⁠⁠⁠⁠⁠.Youtube Kanalımız için ⁠⁠⁠⁠⁠tıklayın⁠⁠⁠⁠⁠.İhtiyaç Odası kanalımızı takip etmeyi unutmayın.Salla-Demle filtre kahvelerinizi https://kahvegibikahve.com dan, internet pazar yerlerinden ve ulusal marketlerden edinebilirsiniz.Bu bölüm Kahvegibikahve Salla-demle filtre kahveleri hakkında reklam içerir.Reklam ve işbirlikleri için: fidirokahvesi@gmail.comInstagram: @fidirokahvesiTwitter: @fidirokahvesi Support the show

Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam - Trump kazandı, ya Türkiye?..

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 7, 2024 6:51


Güven meselesini tartmak için çok yalın sorularla yola çıkılmasını tavsiye ederler. Mesela şöyle; “Küçük çocuğunuzu bir süre bakması için X kişisine teslim eder misiniz?” ya da “İleri yaştaki çocuğunuzun o kişinin yanında çalışmasını ister misiniz?..”

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller
Makarnanın tarihi ve mutlulukla ilişkisi

Özgür Mumcu ve Eray Özer'le Yeni Haller

Play Episode Listen Later Oct 29, 2024 22:12


Bu bölümde menümüzde makarna var.25 Ekim Dünya Makarna Günü'ydü.Size bu bölümde makarnanın tarihini anlatmak istiyorum.Makarna dünyanın farklı noktalarında benzer zamanlarda keşfedilmiş bir ürün ve belki de insanlık tarihinin en önemli gıdalarından biri.Ayrıca oldukça ilginç bir tarihi de var.Mesela İtalyanların milli yemeği ama domatesli makarnayı İtalyanlar 18. yüzyıla kadar bir türlü alışkanlık haline getirememiş.16. yüzyılda Avrupa'ya gelen domatesi renginden ötürü lanetli ve zehirli sanıyorlarmışMesela bugün en sevilen pişirme yöntemi Al Dente sadece iki yüz yıllık bir yöntem. Ondan önce bir saat pişirilen makarnalar varmış.Buyurun makarnanın tarihine...İyi dinlemeler.Yeni Haller sizlerin desteğiyle yayın hayatına devam eden bir podcast kanalı.Bizi aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerEray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com

NTVRadyo
Doğa Konuşmaları - 177.Bölüm - Yangından nasıl kaçacaksınız?

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jul 15, 2024 20:24


Doğa Konuşmaları'nda bu hafta; Yangına dirençli toplum, nasıl oluruz? Orman neden, nasıl yanar, nasıl söndürülür? Önlem olarak neler yapılmalı? Peki siz, tatilde veya yaşadığınız yerde yangın çıkarsa ne yapacaksınız? Mesela kaçış rotanız neresi olmalı, biliyor musunuz? Hacettepe Üniversitesi'nden Ekolog Prof.Dr. Çağatay Tavşanoğlu yangınla yaşamayı öğrenmek gerektiğini söylüyor, yangını önleme yöntemleri ile söndürme ve alevlerden kurtulmak konusunda bilinmesi gerekenleri anlatıyor. Doğa Konuşmaları #yenibölüm cumartesi 19.30'da, tekrarı pazar 10.30'da NTVRadyo'da İyi dinlemeler

NTVRadyo
Herkese Sanat - 9.Bölüm - Müziğin elçisiyle tanışıyoruz - Anlatan: Nisan Ak

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jul 15, 2024 23:06


#HerkeseSanat #OrkestraŞefi Nisan Ak. Orkestra şefi, müzik direktörü. ABD'de yaşıyor, dünyanın dört bir yanında konser yönetiyor. Nisan Ak, "müzisyenlikten çok daha fazlası, müziğin elçisi" dediği orkestra şefinin neyi, nasıl yaptığını anlattı. Notaları okuyan ve hayal gücüyle canlandırıp, orkestraya çaldıran şefle tanışıyoruz. İyi dinlemeler: ... Orkestra şefinin görevi, müziği notalardan anlamak, orkestrayı ona göre koordine etmek, provalarda ve konserde efektif çalmasını sağlamak. ... Bazı müzikler, çok derin. Ama notalar somut değil, aralarında boşluklar var. Hayal gücünüzle canlandırmanız gerekiyor. ... Mesela "andante" yazar. Yani yürüme temposu. Ama sen yürürsün nasıl, ben yürürüm nasıl? Ne kadar farklı olabilir ki, dersin. Bugünkü yürüyüş hızı başka, 200 - 300 sene önce yaşayıp bunu yazanın yürüyüş hızı başka. Ama orada "andante" yazıyorsa, orkestra şefi kendi yürüme temposuna göre çaldıracak. Bazen, bütün karakteri değiştirir. ... Klasik müzikle ilgili en büyük derdim, belli bir zümreye ait olduğunu sanmak. Bazı müzikler bazı kesimlerde daha çok tutuluyor. Bir klasik müzik konserine gitmek bile pahalı bir deneyim. En son ne zaman 1000 kişiyle beraber bir konser dinlediniz? 21. yüzyılda bulunamaz bir deneyim! Ama şöyle düşünün müzik müziktir, sınıfı yoktur. İstediğimiz şeyi, istediğimiz yerde dinleriz. İstersek internetten açıp dinleriz. ... BÖLÜMDE KULLANILAN MÜZİK: Mozart'ın 40. Senfonisi - Antalya Devlet Senfoni Orkestrası - Şef: Nisan Ak NİSAN AK 1991 İstanbul doğumlu. Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşıyor. Richmond Oratoryo Topluluğu ve Bruch Oda Orkestrası'nın kurucusu ve Müzik Direktörü. Viyana'dan Bursa'ya, Antalya'dan New York'a, 4 kıtada birçok şehirde, misafir şef olarak konser yönetti. Şeflik kariyeri sürerken, akademik kariyerini de sürdürüyor. Halen College of Charleston'da öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

NTVRadyo
Doğa Konuşmaları - 176.Bölüm - Şifalı bitkiden maksimum fayda için

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jul 8, 2024 15:33


Konumuz şifalı bitkiler, konuğumuz Türkiye'de şifalı bitki deyince ilk akla gelen isimlerden Nazım Tanrıkulu. Tıbbi bitkiler araştırmacısı, BAÇEM'in yöneticisi. Herkes şifa peşinde. Her yerde her derde deva iddiasıyla bitkiler satılıyor. Tanrıkulu, "dikkat edin" uyarısıyla başladı söze, bitkilerden maksimum şifayı almak için neye dikkat etmek gerektiğini anlattı. Satın alırken neye bakacağız, nasıl yiyeceğiz ya da içeceğiz? Nerede saklayacağız? Mesela papatya, lavanta gibi çiçekli bitkiler var, bir de ebegümeci, hatmi, mürver, keten tohumu gibi müsilajlı bitkiler var. Hepsinin çayı yapılabilir ama usulleri farklı. Ayrıca taze baharat olarak yemeklerde kullanılabilir bitkiler de var. Tanrıkulu adaçayını hem salatada, hem patatesten yumurtaya kadar yemeklerde kullanabileceğimizi söylüyor. Ama uyarıyor, "Bunlar şifacı bitkiler. Gelişigüzel kullanmamalı. Zarar verebilir" diyor. Yani, "İhtiyacımız olduğu zaman, ihtiyacımız kadar kullanmalıyız" diyor. Eskilerin bitkiyi toplarken bitkiden "rızalık aldığını" hatırlatıyor. Mesela uykusuzluk varsa, eskilerin "yürek neşesi" dediği melisa çayının kullanılabileceğini söylüyor. Ama hepsinin süresi var. Nazım Tanrıkulu, evde şifalı bitkiler yetiştirmek isteyenler için bir "ecza balkonu" listesi de hazırladı. Kolay yetiştirilebilecek bitkileri saydı, neye yaradıklarını anlattı. Kendisi "ıtırcı". Balkonda özellikle ıtır yetiştirmeyi önerdi, ıtırdan kahve, çay ve dondurma tarifi de verdi. Son olarak, Tanrıkulu'nun "Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi" adlı kitabı olduğunu, tüm bitkilerle ilgili ihtiyaç duyacağınız bilgileri bu kitapta bulabileceğinizi ekleyelim. İyi dinlemeler,

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Telefonunuz son model mi? Kıyafetleriniz marka mı? Eyvah! Yoksa değil mi? Bu bölümümüzde Onur, Berkin ve Feyza tüketim çılgınlığı üzerine konuştular. Kendilerinin ve toplumun tüketim alışkanlıklarını değerlendirip günümüzün para harcama eğilimlerini tartıştılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Onur: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Onur. Bugün Berkin ve Feyza ile birlikteyiz. Nasılsınız? Berkin ile başlayayım. Berkin: [0:32] İyiyim Onur, teşekkürler. Sen de iyisindir umarım. Onur: [0:35] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Feyza sen nasılsın? Feyza: [0:38] Ben de iyiyim, teşekkürler. Onur: [0:40] Evet, Allah hepinize iyilik versin. Bugünkü konumuz tüketim hakkında olacak. Tüketim çılgınlığı hakkında. Öncelikle kendi yaralarımızı deşmeden önce şeyi bir açıklığa kavuşturalım: Sizce tüketim çılgınlığı nedir? Yani ne yaparsak tüketim çılgınlığı olur ya da nasıl davranışlar tüketim çılgınlığı sınıfına girer? Tüketim çılgınlığı Berkin: [1:00] Şöyle bence... Ben direkt atladım ama... 1: Çok gerekli olmayan ihtiyaç dışı ürünleri almak. 2: Sağdan soldan görüp, birilerinden görüp özenip benzer şeyleri almak, benzer şeyleri uygulamak, benzer şeyleri yemek gibi diyebilirim. Benim gözümde böyle. Onur: [1:22] Evet yani bir nevi ihtiyaç olmayan şeyleri almayı istemek gibi. Berkin: [1:27] Özeti o. Evet. Onur: [1:29] Feyza sen ne diyorsun? Feyza: [1:30] Ben de katılıyorum. Yani tüketim zaten hepimizin hayatında olmak zorunda olan bir kavram. Hepimiz tüketerek yaşıyoruz bir şekilde. Hem soyut hem somut anlamda. Ama o çılgınlık gelince işin içine, hakikaten ihtiyacın üzerinde belli harcamalar yapıp... Ya sadece harcama değil ya. Mesela sosyal medyada bir şeyler izlerken, film izlerken... Yani tüketim çılgınlığı her konuda karşımızda. Bir şeyin, bir dozun üstüne çıkmak amao doz bence soyut bir doz. Yani onu görünce anlayabiliyorsun. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership

Acı, tatlı, mayhoş
Kireç kaymağında reçel

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Jun 12, 2024 3:52


#acıtatlımayhoş Kireç kaymağına yatırılmış meyveden reçel yediniz mi? Mesela karpuz kabuğu reçeli. Aylin Öney Tan anlatıyor, bir de tarif veriyor

NTVRadyo
Acı Tatlı Mayhoş - Kireç kaymağında reçel

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jun 12, 2024 3:51


#acıtatlımayhoş Kireç kaymağına yatırılmış meyveden reçel yediniz mi? Mesela karpuz kabuğu reçeli. Aylin Öney Tan anlatıyor, bir de tarif veriyor

Ters Açı'dan
Dışarıdan Türkiye'ye bakış

Ters Açı'dan

Play Episode Listen Later Jun 7, 2024 74:50


* Biz ülkemizden kaçarak gitmedik veya ülkemize bir nefret besleyerek kaçmadık veya o şekilde gitmedik. Sadece fırsatları veya kendi fırsatını yaratma adına farklı olanakları, farklı seçenekleri değerlendirip ona göre bir yön verdik hayatımıza. Hayatının ilk 20 senesini geçirdiğin kültür her zaman için senin ana kültürün oluyor ve bundan bir şekilde kopman zaten mümkün değil.* Türkiye'nin dışarıya veya dünyaya entegre olması yönünde teknolojik anlamda kolaylaşıyorsa bile yaşanılan sistemde gitgide bir içine kapanan bir Türkiye görüyorum ben.* Türkler pozitif anlamda söylüyorum rahatsız bir millet. Mutlaka gittikleri yerde hiç rahat durmuyorlar. Mesela İsveç'teki, muhtemelen Almanya'da da böyle, Fransa'da da böyledir. Yabancı grupları arasında Türkler sosyal yardıma en az giden gruplardan bir tanesi.* Birazcık önlerindeki engeller aslında aşılabilse Türkiye'nin çok hızlı bir şekilde kaybettiği yılları geri kazanabileceğini düşünüyorum açıkçası.* İzinsiz inovasyon yapabilme ortamı Türkiye'de yok. Onun için de insanlar daha fazla karamsar. Herhangi bir şey yapmak için, bir pizza dükkanı açmak için diyorsun, Türkiye'de pizza dükkanı açmak için önce izin alman gerekiyor.* Biz burada kabile sistemi içinde sadece kendi güvendiğimiz insanlarla iş yaparak diğer insanların tepesine çıkacağız. İnsanlar kendi hayatlarının veya kendi önüne çıkan fırsatların doğru kullanılmadığına bakmıyor. Sadece ben komşumdan daha mı iyiyim? Benim arabam komşumdan daha mı iyi? Veya Fenerbahçe ise Galatasaray'dan daha mı iyiyiz? Yani bir komperatif açgözlülük var. Bunun sürekli olarak bu şekilde devam etmesi biraz da o şeyleri tıklıyor.* Anadolu'da yaşayan nüfus da artık bu şartlarda nasıl yaşanılması gerektiğini biraz daha kültür olarak kanıksamış bir kültür oluşturuyor. Bunlar dil değişiminde, din değişiminde ciddi etken olan şeyler. Çünkü Anadolu insanı gerektiğinde dilini değiştirir, gerektiğinde dinini değiştirir.Böyledir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur.* Parayla burjuva kültürü arasında ciddi bir fark var. Yani parayı bulmakla o burjuva kültürünü edinemiyorsun. O burjuva kültürünün içinde cesaret de var, haddini bilmek de var. Burjuva kelime kökeni olarak burç ve şehirlikten geliyor. O şehirlik kültürü nerede ne yapılacağını bilmek, bir yemek sofrasına oturduğun zaman, köyde yer sofrasına oturduğu zaman da nasıl oturacağını bilmek, Michelin restorana gittiğin zaman da çatalı nereye koyacağını, hangi çatalla hangi kaşıkla yiyeceğini, o sıralamaları bilmek.Korkut (@5posta) ile Twitter Space üzerinden yaptığımız sohbet. Keyifli dinlemeler.[Kayıt tarihi: 30 Mart 2024]Güncellemelerden haberdar olmak ve daha fazlası (bölüm notları, soru ve yorumlarınız) için: tersaci.substack.comTwitter: @trscbrs @5posta Get full access to Ters Açı'dan at tersaci.substack.com/subscribe

Hizmetten
Sahabe-i Kiramın İslam ile şereflendikten sonraki âmûdi yükselişleri.. | Mizan | M. Fethullah Gülen

Hizmetten

Play Episode Listen Later May 3, 2024 7:27


*Amr ibn As, Halid ibn Velid ve Ebu Süfyan gibi insanların birden amudî yükselişlerine hayret ediyorum. Mesela; gerçek insanlık ve beklentisizlik ufkuna doğru dikey yükselenlerden biri olan Amr ibn As (radıyallahu anh) kendisine ganimet verilmek istendiğinde: “Ya Rasûlallah, ben ganimet için Müslüman olmadım!” demiştir. Onunla aynı ruh halini paylaşan bir sahabîye de İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhissalâtü vesselâm) ganimetten hissesini vermek istediğinde, o zat, “Ya Rasûlallah! Ben bunu kabul edemem. Ben (boğazını göstererek) şuradan bir ok yiyeyim de şehit olayım diye Müslüman oldum.” demiş ve neticede arzu ettiği gibi şehit olup ötelere yürümüştür. *Hazreti Halid (radıyallahu anh) âhirete yürürken geride hiçbir şey bırakmamıştı. Sa'd ibn Zeyd diyor ki: “Hazreti Halid, herkesin övdüğü bir kumandan olarak yaşadı, İslam'ın bir yitiği olarak gitti.. gitti ve geride sadece atını, kalkanını ve kılıcını bıraktı.” *Hazreti İkrime, Müslüman olduğunda “Yâ Rasûlallah! Sana ve İslâm'a düşmanlık uğruna ne kadar mal sarfettiysem, bundan böyle İslâm için bunun iki mislini harcayacağıma söz veriyorum…” demişti. Yermük'te sözünde durmuştu.. ancak orada verdikleri arasında, canı da vardı. Yermük Muharebesi'ne hanımı ve çocuğuyla beraber katılır. O bu muharebede yaralanır ve alıp bir çadıra getirirler. Hanımı başucunda ağlarken İkrime, “Ağlama!” der, “Ben zaferi görmedikçe ölmeyeceğim.” Bu da ona ait bir keramettir. Biraz sonra çadıra amcası Hâris b. Hişâm girer: “Müjde, der, Allah bize zafer verdi!” İşte o zaman İkrime, “Beni ayağa kaldırın. Çünkü içeriye Allah Rasûlü girdi.” der ve Allah Rasûlü'nün ruhaniyatına hitaben şunları söyler: “Yâ Rasûlallah! Sana verdiğim sözümde durdum mu? Ahdimi yerine getirdim mi?”

Hizmetten
Dünyevî her beklenti insanın bünyesine düşmüş bir güve gibidir! | Mizan | M. Fethullah Gülen

Hizmetten

Play Episode Listen Later Apr 26, 2024 4:52


*Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in her zamanki mülayemet, hilm ve civanmertliğini Hudeybiye Sulhü ve Mekke Fethi esnasında da ortaya koyması neticesinde öyle insanlar Müslüman olmuşlardı ki, onlar katiyen harplerde dize getirilebilecek kimseler değillerdi. Mesela, Hazreti Hamza'nın şehit edilmesine sebebiyet veren Hind bile daha sonra mücahede meydanlarında hizmet eden bir kahramana dönüşmüştü. Yine, Siyer'de nakledildiğine göre, onun eşi Ebu Süfyan hazretleri, isabet eden bir okla gözü eline düşünce, “Şu kadar sene Peygamberini tanımadın, ne işe yararsın ki sen!” diyebilmişti. *Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in hadiseler karşısındaki tavrı engin bir siyer felsefesiyle yeniden ele alınıp toplumumuza kevser gibi içirilmeli. *Yananlarla yanmamak için içilmesi gerekli olan şeyi içmek lazım; o da mülayemet âb-ı hayatıdır; yumuşaklık, başkalarının hissiyatına saygılı olma, hırçınlığı terketme ve temkinli olma kevseri ve zemzemidir. *Dünyevî her beklenti insanın bünyesine düşmüş bir güve gibidir; bir gün onu yer bitirir.

Hizmetten
İnsana insanlığından dolayı saygı duyulmalı! | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Feb 28, 2024 7:03


İnsana insanlığından dolayı saygı duyulmalı. Şayet onun bir yanına karşı çıkılacaksa, onu ahsen-i takvîmden uzaklaştıracak söz ve davranışlarına karşı çıkılmalı. Mesela; yalan bir lafz-ı kafirdir, iftira bir lafz-ı kafirdir, gıybet bir lafz-ı kafirdir, birini karalama bir lafz-ı kafirdir, mü'mine takıyyeci deme bir lafz-ı kafirdir; onu yerden yere vurma, üzerine bir çarpı çekme, değişik haklardan mahrum etme birer fiil-i kafirdir. İşte, ille de karşı çıkılacaksa, bu elfaz-ı küfriyeye ve ef'al-i küfriyeye karşı çıkılmalıdır. (00:20) *Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur: اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللهُ عَنْهُ “Gerçek Müslüman, elinden dilinden Müslümanların emniyet ve esenlikte olup (zarar görmedikleri) kimsedir. Hakikî muhacir de, Allah'ın yasak ettiği şeylerden uzaklaşıp onları terk edendir.” Evet, ideal mü'min, gerçekten silm, selâmet ve güvenlik atmosferi içine girip, o atmosferde kendini eritebilmiş ve mü'minlere, eliyle veya diliyle kötülüğü dokunmayan insandır. (03:03) *Mü'min, diğer insanlara emniyet ve güven vaad eden, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu insandır. Emin ve güvenilir olma manasına emanet, bir Peygamber sıfatıdır. Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz o kadar emin idi ki, Mekke halkı, eşlerini ve gelinlik kızlarını birine emanet edecek olsalar akıllarına ilk olarak O gelirdi. Çünkü, Efendimiz'in gözlerinin içine katiyen haram girmemişti, giremezdi; Mekkeliler bunu bilir, O'nun iffet ve ismetine şehadet eder ve O'nu “Muhammedü'l-Emin” diye çağırırlardı. Peygamber Efendimiz'in hayatına ve ahlakına baktığımızda, O'nun tam bir emniyet ve güven insanı olduğunu görürüz. Emin olma, emanete hıyanet etmeme, herkese emniyet telkin etme ve aynı zamanda imanın sâdık temsilcisi olma gibi hususlar O'nun şahsiyetiyle bütünleşmiştir. Zaten, Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinden biri de “Mü'min”dir. Çünkü O, güven kaynağıdır. Peygamberleri güvenli kılan ve onları emniyet sıfatıyla serfiraz eden de yine O'dur. Öyle ise, emniyet, güven, emanet ve iman dediğimiz mesele, bizi peygamberlere ve önemli bir ölçüde peygamberleri de Allah'a bağlar.

Hizmetten
Allah'a iman ederek bir an yaşamak.. | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 24, 2024 7:04


Kurbet ve maiyyet atmosferinde geçen saniyelerin, hatta anların bereketi zılliyet planında Hak dostlarına ve seviyelerine göre mü'minlere de müyesserdir. Nitekim İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi bazı ehl-i hakikat demişler ki: “Bir ân-ı seyyale vücud-u münevver, milyon sene vücud-u ebtere müreccahtır.” Mesela, Allah'a iman ederek bir an yaşamak, O'nu tanımaksızın milyon sene yaşamaktan daha iyidir. Evet, bir ân-ı seyyâle öyle bir ruh hâleti yakalarsınız ki, bütün gönlünüzle “Allah'ım, bir saniyecik Sen'in maiyyetine erme uğrunda bin defa ölürüm!..” dersiniz. Bu öyle bir haldir ki, Allah o küçücük çekirdekten kocaman bir şecere-i Tûbâ yaratır. Öbür tarafa gittiğinizde, o minnacık düşüncenin sizin Cennetinizin çekirdeği olduğunu görürsünüz. İman nuruyla aydınlattığınız o bir anlık zaman diliminde zihninizi dolduran o nurlu düşüncenin, ötede sizin için Cemal'in de, Rıdvân'ın da esası haline geldiğini müşahede edersiniz. *“Tahiyyat”ta “Esselamu aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullahi ve berakâtühu” diyerek Cenâb-ı Hakk'ın Rasûl-ü Ekrem efendimize selamını yad ederken büyükler nasıl bir ruh haletine girerler? Bu video 13/10/2013 tarihinde yayınlanan “Ölümsüzlük İksiri ve İlim-Zühd Münasebeti” isimli Bamtelinden alınmıştır.

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Dünyanın sonunu ele alan birçok film izledik, oyun oynadık ve kitap okuduk. Peki gerçeğine hazır mıyız? Emin ve Onur bu bölümde medeniyetin sonunu getirecek bir felaketin dünyayı ve insan hayatını nasıl değiştireceğini değerlendirdiler. Bir yandan hazırlıklarını yapıp hayatta kalma stratejilerini paylaştılar. Asla ihtiyaç duymayacağımızı umuyoruz! Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:25] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:35] Teşekkür ederim Emin. İyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:37] Ben de iyiyim. Bu soğuk hava durumuyla nasıl başa çıkıyorsun? Onur: [0:41] Ben soğuk havaları seviyorum Emin ya. Bunu biliyor olman lazım. Emine ve ben soğuk havaları seviyoruz. O yüzden çok başa çıkmak değil benimkisi. Kalın giyinerek ve tadını çıkararak; kahve içerek ya da sıcak çikolata içerek, pencereden bazen yağmur yağarsa izleyerek tadını çıkarıyorum. Baş etmiyorum. Emin: [1:01] Bu arada ben de o kategoriye dahil olabilirim. Ben de çok severim soğuk havaları. Özellikle yazın havası nedense bana çok temiz değil gibi geliyor ama havalar soğuk olduğunda sanki hava çok temiz, böyle aldığın oksijen ciğerlerine doluyormuş gibi hissediyorum. Sende de öyle oluyor mu? Onur: [1:19] Evet ve ben kışın kendimi de daha temiz hissediyorum. Çünkü yazın bitmeyen bir ter hâli, böyle kokuyormuş gibi hissediyorsun. Üzerinden ter gitmiyor falan... Ama kışın bir şeysin, hani kurusun. Ne bileyim esinti falan da böyle bir şeyleri uçuruyormuş gibi geliyor. Bütün pislikleri uçuruyormuş gibi geliyor. Daha temiz geliyor bana da. Dediğin doğru. Emin: [1:41] Evet ben de öyle hissediyorum. Gerçekten böyle bir şey var bence. Dünyanın sonu gelseydi hayatta kalmak için neler yapardık? [1:45] Evet, bugünkü bölümümüzün konusuna aslında dolaylı olarak konumuzun içine bu soğuk havaları da dahil edebiliriz. Mesela dünyanın sonu gibi bir senaryo olsaydı bununla başa çıkmak için, hayatta kalabilmek için neler yapardık? Planlarımız neler olurdu? Mesela bununla ilgili bir film vardı hatta... İsmini hatırlayamadım şimdi. Anormal derecede bir kar yağıyordu. Her taraf böyle artık yürüyemez hâle falan geliyordu. Hava çok soğuyordu vesaire... Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership

Hizmetten
Hazreti Pîr'in sözüne sonuna kadar sadığız:... | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 18, 2024 8:04


*Bir insan hakkındaki haberlerle ilgili hüküm verirken onun dünya görüşü, hayat felsefesi, durduğu yer ve o zamana kadarki gidişatına da bakmak lazımdır. Mesela; gönüllü olarak hizmete kendini vermiş ve adanmış insanların dünya adına dikili bir taşları yok. Bunlara yalvarsanız “Allah aşkına, peygamber aşkına, ne olur, gelin siz de siyasete girin, milletvekili olun, müsteşar olun, müdür olun.” deseniz, şöyle mukabele ederler: “Git Allahını seversen! Elhamdulillah her anlayışta bu işi temsil eden insan var. A istiyorsanız, A çizgisinde insan var; B istiyorsanız, B çizgisinde insan var… Madem hemen her düşüncede insan var, onlar temsil ediyorlar bu işi; siz bunlardan hangisini yararlı görüyorsanız, ülkeye ve millete faydalı görüyorsanız, onu intihab edersiniz, seçersiniz. Fakat o işin içine girme, ille nemalanma, yararlanma, bir makam bir paye sahibi olma… hırsıyla oturup kalkmak doğru değil. Mesleğimiz itibarıyla, Hazreti Pîr'in sözüne sonuna kadar sadığız: Euzu billahi mineşşeytani vessiyaseti: Şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırız. Bu Allah'a sığınılacak bir şey değil, fakat biz, kendini i'lâ-yı kelimetullaha adamış, ruhunun âbidesini ikâmeye adamış insanlar, mesleğimiz itibarıyla ondan Allah'a sığınırız.” (34:52) *Bir de konumu itibarıyla insanlara bakıp öyle hüküm vermek lazım. Siz birisi hakkında bir şeyler düşünüyorsunuz. O elli yaşına girmiş, altmış, yetmiş, yetmiş beş yaşına girmiş ve o güne kadar bu mevzuda en küçük bir istekte bulunmamışsa, ondan sonra kalkıp onun hakkında olumsuz şeyler düşünmek sizde bir fikir inhirafının var olduğunu gösterir; siz hiç farkına varmadan bir düşünce kayması yaşıyorsunuz demektir. Bu itibarla da insanlar hakkında hüküm vermeden önce numara ve drop arama çok önemlidir; o zaman pek çok meselede “Bunlar, bu insanların diyeceği/edeceği şey değildir.” denecektir. (37:13) *Bize düşen şey; “Biz mü'minlerin bu türlü olumsuz şeylere tenezzül edeceklerine ihtimal vermiyoruz. Müslümanlara kötülük yapacaklarına, yaptıkları hizmeti engelleyeceklerine, yaptıkları hizmette onlara çelme takacaklarına ihtimal vermiyoruz.” mülahazası içinde meseleye yaklaşmak ve böylece musibeti/belayı ikileştirmemektir. (41:10) *Genel duamız şudur: يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ نَسْتَغِيثُ أَصْلِحْ لَناَ شَأْنَناَ كُلَّهُ وَلاَ تَكِلْناَ إِلَى أَنْفُسِناَ طَرْفَةَ عَيْنٍ وَلَا أَقَلَّ مِنْ ذٰلِكَ “Yâ Hayyu, yâ Kayyûm (gerçek hayat sahibi ve kâinatı ayakta tutan), rahmetin hürmetine Senden yardım diliyoruz; her halimizi ıslah eyle ve göz açıp kapayıncaya kadar, hatta ondan daha kısa bir vakit olsun bizi nefsimizle başbaşa bırakma!” Bu video 20/10/2013 tarihinde yayınlanan “Girdili-Çıktılı Aktarmalar ve Suizan Virüsü” isimli bamtelinden alınmıştır.

Hizmetten
Suizan bir hastalıktır! | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 17, 2024 8:27


*Biz hepimiz insanız; söylediğimiz sözleri başından kestikleri, sonundan kopardıkları, ortadan deldikleri zaman su-i tevile uğramayacak şekilde beyanda bulunamayız. “Ben öyle bir konuşayım ki ne girdilerle ne de çıktılarla beni mahkum edemesinler!” İnsanın gücü yetmez buna. Mesela siz (terör işleyen, canlı bomba olup masum insanların canına kasteden ve İslam'ın aydınlık yüzüne zift püskürten kimselerden bahsederken) diyorsunuz ki: “Böyle hainler, böyle aşağılık mahluklar var müslümanların içinde.. Yahudilerin içinde de böyle aşağılık mahluklar olmuştur.. Hristiyanların içinde de olmuştur. Bugün de var mı yok mu? (…) Öyle müslümanları, Allah akıllarını başlarına getirsin, insaf versin, yoksa yerin dibine batırsın! Böyle davranan yahudiyi de Allah yerin dibine batırsın.” Fakat, bu cümlelerin başında zikrettiğiniz sıfatları ve şartları, mesela “Böyle davranan…” kaydını koparttıkları zaman geriye “Yahudîyi Allah yerin dibine batırsın!.. Musevîyi Allah yerin dibine batırsın!” kalıyor. Sonra “Konuşmanın falan dakika falan saniyesinde al sana bu kelimeler!..” deyip üstü üste vesika gibi şeyler yığmak suretiyle, bir de yanlış tercümelerle çok büyük kötülüklere ve suizanlara sebebiyet veriyorlar. Günümüzde bunları acı acı müşahede ediyoruz. Bütün bunlarda “tebyin”e gitmeme, arkasını araştırmama meselesi var. Demiyorlar “Orijinal bantta, sözün önüne arkasına bir bakalım! Girdi var mı, çıktı var mı?” Aceleci ruhlar ve zaten önyargılı/şartlanmış olan kimseler, hemen o ilk duyuma binaen bir hüküm veriyorlar; dolayısıyla düşmanlıklar, kinler, nefretler tetiklenmiş oluyor. (26:44) *Suizan bir hastalıktır; aynı zamanda o öyle bir virüstür ki siz onu ortaya attığınız zaman başkalarına da bulaştırmış olursunuz. Bu video 20/10/2013 tarihinde yayınlanan “Girdili-Çıktılı Aktarmalar ve Suizan Virüsü” isimli bamtelinden alınmıştır.

Hizmetten
Nice namaz kılanlar da vardır ki... | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 16, 2024 6:28


*Girdi ve çıktılar, en güzel sözleri bile hakiki manalarından uzaklaştırırır. Mesela, Rasûl -i Ekrem Efendimiz'in, رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إِلَّا الْجُوعُ وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إِلَّا السَّهَرُ “Nice oruç tutanlar vardır ki, nasipleri sadece açlık ve susuzluktur. Nice namaz kılanlar da vardır ki, nasipleri sadece yorgunluk ve zahmettir.” hadisinde “nice” anlamına gelen “rubbe” kelimesi cümlenin başından koparıldığı zaman ortaya bambaşka bir mana çıkar. (20:50) *İçleneceği içleyen ve dışlanacakları da dışlayan her huzur eri, ihsas ve ihtisaslarını değişik şekilde ifade etse de, besteler ve nağmeler aynıdır. Zira onların mir'ât-ı ruhlarına akseden, tecelli-i Zât envârı ve sübühât-ı vech şuâlarıdır. Vâkıa, aynaların ve kabiliyetlerin istidat ve istiâblarına göre bazen duyuş, seziş ve seslendirişler farklı farklı olabilir; hatta bazı fıtratlar bu durumda iltibaslara da düşebilir; burada esas olan temkin, teyakkuz ve “usûlüddîn” prensiplerine bağlılıktır. Bize düşen ise, onlara ait bir kısım farklı iltibaslara mâkul birer mahmil bularak, böyleleri hakkında suizan kapılarını kapalı tutmak olmalıdır. Mesela, Muhyiddin ibn Arabi'nin vücud mülahazaları ve “Ene'l-Hak” diyen Hallac-ı Mansur hazretlerinin sözleri hüsnüzanla te'vile tabi tutulmalıdır. Ezcümle, Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri, Şam'da baskıya uğradığı bir zaman ayağını yere vurur ve “Sizin taptığınız tanrı, benim ayaklarımın altındadır.” der. Bazıları onun bu türlü sözlerini ilhadına bir sebep sayarlar. Hâlbuki hazret, muhataplarının Karun gibi gönüllerini paraya kaptırdıklarını ve âdeta ona tapmaya başladıklarını düşünmektedir. Onların taptıkları bu tanrının, ayaklarının altında olduğunu ifade etmesinin ise, ayaklarının altında gömülü bulunan büyük bir hazineye işaret olduğu nice zaman sonra anlaşılmıştır. Bu video 20/10/2013 tarihinde yayınlanan “Girdili-Çıktılı Aktarmalar ve Suizan Virüsü” isimli bamtelinden alınmıştır.

Hizmetten
Siz Güzel Bir Söz Söylersiniz Fakat... | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 12, 2024 6:58


*Şeytan, en olumlu işlerin içine girdiler yaparak onu bulandırmaya/karartmaya çalışır. Ehl-i dünya da bazen “girdi” bazen de “çıktı” yapmak suretiyle insanları aldatmaktadır. Siz güzel bir söz söylemiş, güzel bir tevcihte bulunmuşsunuzdur; fakat, başından sonundan onları biraz kırpınca kuyruğu gitmiş, kulakları kesilmiş, dudağı burnu koparılmış bir şey kalır ortada. (09:15) *Aramızda “Haziran Fırtınası” şeklinde maruf bulunan, “bant furyası” ya da “intikam almak için fırsat kollayan kimselere sünuh eden mevsim” de denebilecek olan günlerde girdili çıktılı montajların en çirkinleri hazırlanmıştı. Mesela; C, birilerinin nazarında çizgisi olmayan, istediği gibi yaşayan kafirin teki; fakat sen diyorsun ki “Arkadaş, ‘C kafirdir' diyemezsiniz!” Sadece oradan o “diyemezsiniz”i kırptığında ne kalıyor geriye?!. “Falan kafirdir” kalıyor. (10:10) *Yine mesela bazı gazetecilerle otururken elektronik levhada bir cümle çıkıyor: “Bazen güç ve kuvvet insanı kör ve sağır hale getirebilir.” Tam o esnada gazetecilerden biri soruyor, “O ne demek?” Siz de “Bazen güç ve kuvvet insanı başkalarını hesaba katmaz hale getirebilir.” diyorsunuz. Fakat, onlar kendi duygu ve düşüncelerine göre, hakaret sayılabilecek bir tabirle, bunu ifade edince, karşı taraf “Nasıl böyle bir şey der?” diyor. Oysa ki siz belli bir cümleye bağlı olarak, farklı bir münasebetle, konjonktür farklılığı içinde bir şey söylüyorsunuz ama o şeyin yeri değiştirilince, konjonktür kayması olunca, atmosfer farklılaşınca o mesele farklı manalara geliyor. O mesele o farklı manalarla sunulunca bir sürü gönlü yıkmış oluyorsunuz. (12:00) *Biri hakkında kötü düşüncelere sahip olmaya “sû-i zan” denir. Cenâb-ı Hak, bir ayet-i kerimede, sû-i zannın çirkinliğini ifade sadedinde, “Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı (ism) günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın.” (Hucurât Sûresi, 49/12) buyurmuştur. Bundan dolayıdır ki Nur Müellifi, dört büyük hastalığı sayarken, yeis, ucb ve gurur ile beraber sû-i zannı da zikretmiş ve insanın hüsn-ü zanna memur olduğunu belirtmiştir. Bu video 20/10/2013 tarihinde yayınlanan “Girdili-Çıktılı Aktarmalar ve Suizan Virüsü” isimli bamtelinden alınmıştır.

Hizmetten
Kolu Kanadı Kırılsın Ebû Leheb'in, Kırıldı da!.. | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 22, 2023 13:57


Bir Yakın Körü Prototipi: Ebû Leheb Soru: Muhterem efendim! Müşrik ve münkir onca şahıs varken Ebû Leheb ve hanımı hakkında müstakil bir sûre indirilmiş olmasının hikmetleri nelerdir? Bu sûre-i celile ile verilmek istenen mesajlar sadedinde neler söylenebilir? *Ebû Leheb'in asıl adı Abduluzza'dır. “Ebû Leheb” sözlük itibarıyla alevli, kızgın ateşin babası demektir. Bu türlü lakaplar aslında Araplar'da özel tabir ve bir üsluptur; birinin bir şeye iltisakından, fevkalade münasebetinden dolayı öyle derler. Mesela, bir defasında Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Hazreti Ali'yi mescidde kumun üzerinde yatarken görünce, ona Ebû Turab (toprak babası) şeklinde hitap etmiştir. Bu itibarla da Kur'an-ı Kerim, kötü akıbeti ve alevli ateşe girmesi açısından Abduluzza adındaki şahsı “Ebû Leheb” lakabıyla zikretmiştir. Bir de zayıf rivayetlerde yüzü ve yanağı kırmızı olduğundan dolayı Ebû Leheb dendiği de söylenmiştir. *Rasûl-ü Ekrem'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) amcası olmasına, O'nun ne kadar nezih yetiştiğine şahitlik etmesine, O'nu çoklarından daha iyi tanımasına ve tanıyan herkes gibi “emin” bilmesine rağmen Ebû Leheb, o Nur'dan istifade edememişti. Dahası, en azılı düşman kesilmişti. Çünkü onda çok ciddi bir yakın körlüğü vardı. *Aynı çağda, aynı toplum içinde, aynı muhitte, bazen de aynı ailede neşet eden insanı görmezlikten gelme, beşerin tabiatında vardır ki buna yakın körlüğü diyoruz. Bu yakın körlüğü en temiz, en nezih ruhlarda bile olabilir. “Emsal arasında tenâfüs olur!” sözü de bir açıdan bunu anlatmaktadır; yani birbirlerine yakın olan insanların yarışmada birbirlerine dirsek vurmaları gibi hafif bir hazımsızlık bulunabilir. Fakat bu tenafüs hissinin önü alınmazsa ve o duygu dengelenmezse, tehlikeli bir rekabete ve körlüğe dönüşebilir. İşte Ebû Leheb'de de Efendimiz'e karşı bir tenafüs hissi vardı; “Bizim Muhammed” diyordu. Böyle bir bakış onu kör etmişti ki bu yakın körlüğü dediğimiz marazdı. *Bir de daha önce değişik vesilelerle ifade edildiği gibi kibir, bakış zaviyesindeki inhiraf ve ataları/öndekileri körü körüne taklit, imana girmeye mani ve imandan çıkmaya sebep olan virüslerdir ki bunların üçü de Ebû Leheb'de vardı. *O mütekebbir, mağrur ve neye nasıl bakacağını bilemeyen Ebû Leheb, servetiyle sarhoş olmuş; sarayıyla, villasıyla, yalısıyla zehirlenmiş bir insandı. Kolu Kanadı Kırılsın Ebû Leheb'in, Kırıldı da!.. *Cenâb-ı Hak, en büyük vazife olan tebliğ hususunda, “Önce en yakın akrabalarını uyar.” (Şuarâ, 26/214) buyurarak, Allah Rasûlü'nün evvela yakınlarından başlamasını emretmişti. Bu ayet indirildiğinde Peygamber Efendimiz ailesinin bütün fertlerini, akraba ve yakın komşularını Ebû Kubeys tepesinde toplamış ve “Ey Abdulmuttalip oğulları! Ey Fih oğulları! Ey Lüeyy oğulları! Ben şimdi şu dağın öbür yamacında düşman süvarilerinin bulunduğunu ve size saldırmak üzere olduklarını söylesem bana inanır mısınız?” diye sormuştu. Onlar, “evet inanırız” deyince Efendimiz sözlerine şöyle devam etmişti: “Ben şiddetli bir azaptan önce size gönderilmiş bir uyarıcıyım.” Bunun üzerine, Ebû Leheb öfkeden yerinde duramaz hâle gelmiş, –hâşâ ve kellâ– “Ağzın kurusun. Sırf bunun için mi bizi buraya çağırdın?” deme ve “tebben leke” sözünü tekrar etme küstahlığında bulunmuştu. “Tebben leke” helak olasın, kolun kanadın kırılsın manasına geliyordu. Bunun üzerine Tebbet (Mesed) Sûresi nazil olmuş ve Kur'an-ı Kerim ona kolu kanadı kırılası, helak olası, hüsrana uğrayası, mahv u perişan olası, tepetaklak gidesi, gayyaya yuvarlanası, ateş babası demişti: “Elleri kurusun (kolu kanadı kırılsın) Ebû Leheb'in ve kurudu (kırıldı) da. Malı da kazandıkları da hiçbir işe yaramadı. Alevli bir ateşe gidip yaslanacak.. karısı da.. odun taşıyıcı olarak.. hem boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu hâlde. Bu video 10/05/2015 tarihinde yayınlanan “Yakın Körlüğü ve Ebu Leheb” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Nifak Ehlinin Peşine Takılmış Hasta Ruhlar! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 7, 2023 7:23


Nifak Ehlinin Peşine Takılmış Hasta Ruhlar *Bir de o ölçüde münafık değilse de onların arkasında imanları tabiatlarına mal olmamış kimseler vardır. Belki dünyevî ve maddî cihetle bir irtibatları da vardır: Onlardan geçiniyorlardır, ihaleleri alıyorlardır, onlar korunuyor kollanıyorlardır, KPSS'siz memur oluyorlardır; dolayısıyla o istikamette tercihte bulunuyorlardır. *Kur'an-ı Kerim münafıkların kalblerinde de maraz bulunduğunu anlatır. Şöyle buyurur: {فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ} “Kalblerinde bir hastalık vardır. Allah, onların hastalıklarını daha da artırdı. Bu yalancılık (ve samimiyetsizlikleri) sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır.” (Bakara, 2/10) Evet, kalblerinde maraz vardı; o marazın gereği temayüllerine uydular, onların arkasından sürüklendiler; bu sebeple, Allah marazlarını daha da artırdı. *Efendimiz'in (aleyhissalâtü vesselam) mübarek bir hadis-i şerifiyle meseleye ışık tutabilirsiniz. Buyuruyor ki: İnsan bir günah işlediği zaman kalbde bir leke olur; istiğfar, tevbe, inabe, evbe ile çabuk onu silmezse, o günah başka bir günaha çağrıdır, davetiyedir; adeta “Burası müsait bir ortam, sahipsiz, burayı kapatabilirsiniz, gelseniz kapatsak burayı!..” falan der. Her bir günah arkadan gelecek bir günaha çağrıdır. Hazreti Bediüzzaman “Her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır.” der. Günah işleyen bir insan, küfre doğru bir adım atmış demektir. Bu böyle çoğala çoğala kalbi bütünüyle karartır. *Soruda okunan ayet-i kerimede münafıklar ve kalbinde maraz bulunanlar ayrı ayrı zikrediliyor. Mealen şöyle buyuruluyor: “Hani (hatırlayın o vakti ki) münafıklar ve kalblerinde hastalık olanlar, ‘Allah ve Rasulünün bize zafer vâd etmesi, meğer bizi aldatmak içinmiş/aldatmaktan başka bir şey değilmiş!' demişlerdi.” (Ahzâb, 33/12) *Münafıklar.. ve bir de kalbinde maraz bulunanlar. Belli bir noktada bunların bir ortak paydaları oluyor. Ya bir çıkar, ya da kendilerince bir zarardan kaçınma adına bir ortak nokta oluyor. Bu itibarla ikisi de aynı mütalaayı paylaşıyorlar. Haşa ve kella, “Allah ve Rasûlü bize sadece gurur, bizi aldatabilecek şey vadetti.” diyorlar. Küstahlık zirve yapıyor burada; bir kısım sarsıntıları görünce, “Allah'ın vaadi haşa bir aldatmadan ibaret” deme küstahlığında bulunuyorlar. Belki her dönemde olmuştur, ama bazıları bunu ifade etmeyebilir. Mesela koşturur dururlar hep dünya için, başkalarını tahkir ve tezyif ederler, hemz u lemzde bulunurlar, tehcire, tenkile, ibadeye tabi tutarlar. Akıllı gibi davranırlar. Tam başarının zirvesine ulaşacakları bir yerde, Allah (celle celaluhu) tepe taklak getirir. İşte o zaman açıktan açığa söylemeseler bile, haşa ve kella “aldatıldık” derler. Bu video 31/05/2015 tarihinde yayınlanan “Nifakın Güdümündeki Marazlı Kalbler” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/tag/kirmizi-bu...

Barış Özcan ile 111 Hz
95 - Sofranın İlker Gümüşoluk ile Tadı Var

Barış Özcan ile 111 Hz

Play Episode Listen Later Sep 22, 2023 32:26


Yemek yemek sadece yaşamak için yaptığımız bir şey değil. Mesela sofralar... Tarih boyunca insanların bir araya geldiği, sosyalleştiği, tartıştığı, anılarını ya da kayıplarını andığı bir ortam oldu. Biz de bu bölümde sofrada olmanın verdiği tat üzerine konuşuyoruz. Konuğumuz İlker Gümüşoluk ile yemek kültürü ve sofra anıları ekseninde keyifli bir sohbete dalıyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarım ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee MediaBu podcast Arçelik hakkında reklam içerir.Arçelik Tadı Var Otomatik Yoğurt & Kefir Yapma Makinesi hakkında detaylı bilgi almak için tıklayınız.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.