Podcasts about sanki

Pakistani artist

  • 109PODCASTS
  • 311EPISODES
  • 19mAVG DURATION
  • 1EPISODE EVERY OTHER WEEK
  • May 14, 2025LATEST
sanki

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about sanki

Latest podcast episodes about sanki

Yeni Şafak Podcast
Nedret Ersanel - Terör örgütü bile Türkiye'ye sığınıyor…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 14, 2025 7:08


Neden herkes Türkiye'ye geliyor? PKK bile?.. ‘Şimdi neden silah bıraktı' diyorlar ya.. Sanki sebep yokmuş gibi. Yıllar süren ve ilmek ilmek örülen bir aklın takvimini baştan mı anlatalım. Zamanında söyledik, anlamadılar, onlarla da uğraşacak değiliz…

Magazyn Redakcji Polskiej PRdZ
Komentarze z Polski: Polki na Litwie o palmach wileńskich oraz opowieść o urokliwej wsi Wielkanoc w Małopolsce

Magazyn Redakcji Polskiej PRdZ

Play Episode Listen Later Apr 19, 2025 28:26


Przeniesiemy się dziś na Wileńszczyznę, gdzie jednym z symboli Wielkanocy, oprócz pisanek czy święconki, są też palmy wileńskie. Sztuką ich wicia zajmują się między innymi Polki; zaprosimy też Państwa do Wielkanocy, urokliwej wsi położonej w województwie małopolskim, jedynej takiej w Polsce i jednej z trzech na świecie; Naszymi gośćmi będą Martyna Górniak - Pełech,autorka książek „Dzieci Wielojęzyczne. Niezwykła historia zwykłej rodziny" i "Dzieci wielojęzyczne. Sanki, pierogi i Pałac Kultury" oraz Krysia i Ksawery Pełech, bohaterowie tych książek. Podzielą się z nami zwyczajami wielkanocnymi jakie obchodzone są w krajach, w których mieszkali. Zapraszamy!

NTVRadyo
Herkese Sanat - 39.Bölüm - Alarm çaldıran resim

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 12, 2025 20:27


Yeni Şafak Podcast
Ali Saydam - Kopyala-yapıştır olmayan, içten ve şahsa özel kaleme alınmış bayram tebrikleri için tüm dostlara şükranlarımızı sunuyoruz…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Apr 1, 2025 6:46


Sanki babası ve annesi adını bilerek koymuşlar: Devlet… Sayın Bahçeli, her zaman olduğu gibi yine devlete sahip çıkıyor ve çatışmacı ortamlara inat, ‘millî birlik ve beraberlik' çağrılarıyla standart siyasi ortamın tüm kurallarını altüst ediyor…

Yeşim'in ŞifaEvi
BAĞ KESME MEDİTASYONU

Yeşim'in ŞifaEvi

Play Episode Listen Later Mar 23, 2025 12:30


Bu meditasyon, sizi aşağı çeken, istediğiniz ve gerçekten hak ettiğiniz her şeyden sizi alıkoyan duygusal, enerjetik ve psikolojik bağları bırakmanıza yardımcı olması için tasarlandı. Hayatımız boyunca, bazen bilinçli olarak, çoğu zaman bilinçsizce, tanıştığımız insanlarla, ziyaret ettiğimiz yerlerle ve içimizde taşıdığımız yaşam deneyimleri veya geçmişteki kendimize ait bir versiyonumuzla bağlantılar kurarız. Bu bağlantılar veya "kordonlar", bizi geçmişimize bağlayan görünmez ipler gibidir. Bu kordonlardan bazıları bizi yükseltir, sıcaklık ve neşe getirir, ancak diğerleri yük haline gelebilir ve yavaş yavaş enerjimizi tüketebilir ve yeni deneyimleri, yeteneklerimizi sınırlayabilir veya hatta bolluk bereketimizi bile sınırlayabilir. Bu kordonları, her biri sizi gizlice geri çeken, kolayca ilerlemenizi engelleyen küçük çapalar olarak hayal edin. Zamanla, bu bağlar büyümenizi engelleyen ve sizi modası geçmiş inançlara, çözülmemiş duygulara ve kendinizin geçmiş versiyonlarına bağlı tutan bir dolaşıklık ağı yaratabilir. Sanki bilmeden taşlarla dolu bir sırt çantası taşıyormuşsunuz gibi, her biri artık size hizmet etmeyen bir bağlantıyı temsil ediyor. Şimdi, o sırt çantasını sonunda yere koyup bir kez daha hafif ve özgür hissetmenin nasıl bir his olduğunu düşünün. Bu, bağları kesmenin getirdiği kurtuluştur - enerjinizi geri kazanma, sizi geride tutan bağları koparma ve sizi bekleyen sınırsız olasılıklara ve fırsatlara kendinizi açma fırsatıdır. Bu bağları serbest bırakıp özgürlük ve berraklık alanına adım attığınızda yenilenme hissini, canlılık dalgasını hayal edin. Umarım bu çalışma size bu hafiflik hissini kazandırır

Gerçek gazetesi
Sungur Savran: Trump'ın testeresi

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Mar 13, 2025 14:24


“Yurtta testere, cihanda testere”. Trump Türkiye'ye devlet başkanı olsaydı programını bu sloganla tarihî bir çerçeveye oturtabilirdi. İlk günden beri Nazilerin “yıldırım savaşı”na benzer bir strateji sürdürdüğünü söylediğimiz Amerikan başkanı, içeride Elon Musk aracılığıyla devlet harcamalarında tasarruf gerekçesiyle kamu hizmetlerine büyük bir taarruz başlatmış durumda. Sanki bir yıkım güllesi ABD devlet kuruluşlarının her birini teker teker hedef alıyor. Arjantin devlet başkanı Javier Milei'nin Washington ziyaretinde Musk'a bir zincirli testere hediye etmesi, Musk'ın da bunu elektrogitar çalan bir rock müzisyeni edasıyla havaya kaldırması en çok işin bu yanını sembolize ediyor. Milei kendisi de Arjantin'de göreve geleli beri, “şu bakanlığı kapatacağım, bu hizmeti durduracağım” diye çarpıcı olmasına özen gösterdiği bir üslupla aynı işi yapıyor. Eşitsiz ve bileşik gelişme! Bu alanda ABD Arjantin'den örnek alıyor!Kısaca özetleyelim: Trump ve Musk'ın el ele yapmakta olduğu şey çılgınlık gibi görünüyor, kaotik bir süreç olarak yürüyor, 19 yaşında mühendise dünyanın en zengin devletinin Hazine'sini ardına kadar açıyor. Ama çılgınlığın ardında bir metod var. Amaç, en kısa süre içinde sosyal hizmetleri yıkarak işçi sınıfını atomize etmek, yani toplumsal destekten yoksun bireyler olarak yalnızlaştırmaktır!21. yüzyıl faşizmi (şimdilik ön-faşizmi) kapitalizmin krizine son verebilmek için bu “gereksiz maliyetler”den kurtulmak zorunda!Dünya pazarını parçalamakAma mesele bundan ibaret değil. Trump aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinden bu yana ABD başta olmak üzere emperyalist ülkelerin elbirliği ile oluşturmaya gayret ettiği birleşik dünya pazarını gümrük tarifeleriyle, burjuvazinin çeşitli bölüklerini tehdit ederek ve üretim ve ticareti gittikçe daha sert güvenlik izinlerine bağlayarak paramparça etmeye yöneliyor. Burjuvazinin gittikçe zayıflamakta olan liberal kanadı dehşet içinde 80 yıldır taş üstüne taş koyarak, Bretton Woods sistemidir, GATT'tır, “en fazla müsaadeye mazhar ülke” kuralıdır, Dünya Ticaret Örgütü'dür, adım adım inşa edilmiş olan serbest ticaret sisteminin Trump'ın güçlü zincirli testeresi ile parça parça birbirinden koparılmasını çaresiz gözlerle izliyor.Kuzey Atlantik ittifakını parçalamakBundan da ibaret değil. Zincirli testere bir üçüncü operasyon için de kullanılıyor. Amerika'nın, kimi yüz küsur yıllık (diyelim İngiltere), kimi seksen yıllık (diyelim Almanya ve İtalya) müttefikleriyle ilişkilerini de kesip atmak için.“Üçüncü Dünya Savaşı ile kumar oynayan” kim?Trump başa gelmeden uyardık. Yaşlı faşistin acelesi var dedik. Daha ilk bir ayı yeni geçtik, eski dünya düzeni her yanından çatırdıyor. Trump Zelenski'yi nasıl azarladı? “Üçüncü Dünya Savaşı üzerine kumar oynuyorsun” diyerek. “Sen oynayamazsın, zamanı geldiğinde ben oynarım” diyor. Marksistler söyleyince inanmayanlar belki Trump gerçek tehlikeyi ağzına aldığında inanırlar. İşçi sınıfına gelince, öncü bilincine kavuşmuş işçilerin zaten Trump'a ya da Erdoğan'a değil Marksistlere kulak vermesi sınıf bilincinin gereğidir.

Kerem Önder
Allah, üzülmeni istiyor? - Mektubat 140, 146 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Mar 2, 2025 37:10


Bu mektûb, Muhammed Ma'sûm-i Kâbilîye yazılmışdır. Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lâzım geldiği bildirilmekdedir:“Fakîrleri seven kardeşim! Kalbinde sevgi taşıyanların sıkıntı ve üzüntü çekmeleri lâzımdır. Dervîşliği seçenlerin dertlere, sıkıntılara alışması lâzımdır.Fârisî beyt tercemesi: Seni sevmek, dert ve gam tatmak içindir, Yoksa, râhat etdirecek şeyler çokdur.Sevgili, sevenin çok üzülmesini ister. Böylece, kendinden başkasından büsbütün soğumasını, kesilmesini bekler. Sevenin râhatlığı, râhatsızlıkdadır. Âşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmakdır. Sükûnet bulması çırpınmakdadır. Râhatı, yaralı olmakdadır. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sıkıntıya atmakdır. Bütün varlığını sevgiliye vermek, ondan gelen herşeyi seve seve kapmak acısını, ekşisini, kaşları çatmadan almak lâzımdır. Aşk içinde yaşamak böyle olur. Elinizden geldiği kadar böyle olunuz! Yoksa, gevşeklik hâsıl olur. Sizin çalışmanız iyi idi. Bunun dahâ artmasını beklerken, azalıverdi. Fekat üzülmeyiniz. Eğer, kendinizi bu duraklamadan kurtarırsanız, eskisinden dahâ iyi olur. Sizi bu dağınıklığa sürükleyen şeylerin, toparlanmanıza da sebeb olacaklarını biliniz! Böylece, çalışmanız artar. Vesselâm.”146.“Oğlum Şerefeddîn Hüseynin mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd olsun ki, fakîrleri hâtırlamakla şereflenmekdesiniz. Aldığınız vazîfeyi çok yaparak zemânlarınızı kıymetlendiriniz! Fırsatı elden kaçırmayınız. Geçici olan şânlar, şerefler sizi aldatmasın. Dünyâ lezzetleri, hakîkî lezzetlerden mahrûm etmesin.Fârisî beyt tercemesi:Sana söyliyeceğim hep şudur: Çocuksun, yol ise korkuludur.Allahü teâlâ, bir kulunu gençlikde tevbe etmeğe kavuşdurursa ve bu tevbesini bozmakdan korursa, ne büyük ni'met olur. Diyebilirim ki, bütün dünyâ ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yanında, büyük deniz yanındaki bir damla su gibidir. Çünki bu ni'met, insanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşdurur. Bu ise, dünyâ ve âhıret ni'metlerinin hepsinin üstündedir. Âl-i İmrân sûresinin onbeşinci ve Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde meâlen, “Allah'ın râzı olması nimeti dahâ büyüktür” buyuruldu. Doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafâya “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ” uymakla şereflenenlere selâm olsun!” RabbaniSahabîlerden biri şöyle dedi: Bir gün Peygamberimiz, aramızda gülüşürken çıkagelmişti. Bize, “Cehennem ardınızdayken nasıl gülersiniz? Vallahi, sizi gülerken görmemeliyim!" dedi ve yüzünü dönerek giti. Sanki başlarımıza birer kartal konmuş gibi olmuştuk. Fakat, az sonra yanımıza gelerek şu müjdeyi verdi: "Biraz önce Cebrail gelerek bana şöyle dedi. Yüce Allah buyuruyor ki: "Niçin kullarımın ümidini rahmetimden kesiyorsun? Kullarıma Benim affedici ve merhametli olduğumu, bunun yanında azabımın da ağır olduğunu bildir."ّدَاصرملابلّكَ برّنَ اBütün peygamberlerin ortak nasihati. Utanmadıktan sonra dilediğini yap.İyilikte kötülükte bulaşıcıdır."İnsanlar için hak yolunu kapatan beş şey vardır:Cahillikten rahatsız olmamak, dünya hırsı, cimrilik, amelde riya, kendi fikrini beğenmek." Hz. Ali ra.Bir vehabi yazdı sen ölünce cenaze namazına asla gelmicem. Hiç cevap vermem ama buna yazdım: Benim cenaze namazıma 1000 Peygamber gelecek, sen eksik kal nolur.“Güneşin Görevi Işık Saçmaktır! Yarasalar Rahatsız oluyor Diye, Güneş Bu Görevinden Vazgeçecek Değil Ya!” Şems-i TebriziŞeytan taşlamaktan tavaf yapamıyoruz!Başarı, en iyi intikamdır.Yiğit 1000 gün yaşar fırsat bir gün düşerBereket diye bişey var İslam'da. Kurtuluş savaşında Yunan nüfusu 10 milyon; Türkiye 10 milyon. Yıl 2025. Yunan yine 10 milyon; Türkiye 85 milyon.Korkularının üstüne git! Agresif ol ve yüzleş onlarla. Sert saldır! Vücudunda bir yer tutulup ağrıdığında, masör kişi o bölgeye sert bir masaj yapar, ödeme dönüşmüş olan kas yapını yumuşatır ve ağrı biter.Mülk Allahındır yazıyo apartmanda. Altında sahibinden satılık yazısı var!“Kendi ayıbı, insanların ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafa, II, 46)

Yeni Şafak Podcast
YUSUF KAPLAN-28. yılında 28 Şubat darbesi ve üç büyük ihaneti!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Feb 28, 2025 8:28


Türkiye'nin ekonomisine yön veren kapitalist ağababaları, ülkenin seçilmiş hükümetine ayar veriyor. Sanki bir darbenin ayak sesleri gibi açıklamalar yayınlıyor. 28. yılında 28 Şubat darbesine yakından bakmak ve benzer darbelerin vuku bulmasının önüne set çekmek gerekiyor. 28 Şubat bitti diye kendimizi kandırmayalım. 

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani sohbetleri 20 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 12, 2025 45:38


“Ey şu beldenin halkı, sizde nifak çoğaldı; ihlâs azaldı. Sözler çok, fakat onlara uygun iş yok. İşi olmayan söz, hiçbir şeye yaramaz. Sahibine felâket getirir, kurtuluş getirmez. Önüne iş gelmeyen söz, kapısız eve benzer; merdivensiz binadır. İçinden iyilik geçmeyen hazineye benzer. Amelsiz söz, kuru dâvadan ibaretir. Boş söz, ruhsuz kalıba benzer, o bir put gibidir. Ayağı yoktur, eli yoktur, bir şey tutamaz. Yaptıklarının çoğu ruhsuzdur. İşlerin ruhu ihlâs, tevhid ve Allah'ın kitabına yapışmaktır. Peygamberin (S.A.) âdetlerine uymaktır. Gafil olmayınız. Şu anda yaptığınız kötülükleri iyiliğe çeviriniz; isabet olur. Emirlere uyunuz. Yasakları bırakınız; kader karşısında uysallık gösteriniz.Size gelen belâ Allah yolcularına da gelir. Onların bir kısmı sabreder. Diğer kısmı sabrı da bırakır. Kendinden geçer. Belâdan darlanmak iman zayıflığındandır. O anda iman çocuktur. Belâ zamanı sabretmek, imanın gençlik çağıdır. Belâ geldiği zaman, kaderin bir icabı bilip uymak imanın yetişkin çağıdır. Belânın getirdiği bütün hâllere razı olmak, Hak ilmine ermekten, O'na yakınlıktan İleri gelir. Kalp ve sır Hakk'a yakın olduğu zaman belânın hiçbir şeyi dokunmaz. Bu durum, müşahede ve hâl dili ile konuşma âlemidir. İman sahibi iç âlemini dış varlığına ve yaratılmış bütün varını Hakk'a iletir. Mevlâ katında bütün varlığını eritir. Mevlâ dilerse onu tekrar halka gönderir. Dağınık işlerini bir araya getirir. Kıyamet günü halkın cesedini diriltiği gibi onun dağınık hâllerini de toparlar.Sevginin şartı, sevilene karşı irade sahibi olmamaktır ve onu değil, dünyayı, âhireti ve halka dair cümle şeyi bırakmaktır. Allah sevgisi kolay değildir. O iddia ile olmaz. Sizden herhangi biri bu hususta iddia sahibi olursa, sevgiden uzaktır. Birçok iddia sahibi olmayanlar vardır ki, Hak katında mekân tutmuştur.İslâm dinine girmiş olanlardan hiçbirini hakir görmeyiniz. Hak sırrı onlarda boldur. Nefislerinizi, onlara karşı tevazua alıştırınız. Allah'ın kullarına büyüklük satmayınız. Gaflet hâlinden uyanınız. Siz büyük bir gaflet içindesiniz: Sanki hesabınız görülmüş, sıratı geçmişsiniz ve cennetteki yerinizi görmüşsünüz!.. Bu aldanış nedendir? Her birinizin Allah'a karşı çok isyanı vardır. Bu isyandan kimse tevbe etmiyor ve hâlini düşünmüyor, öyle sanıyor ki, hataları unutuldu. Halbuki, yerine ve tarihine göre onlar defterinize yazılıdır. Onların azı da çoğu da sorulacak, ona göre ceza veya mükâfat verilecek.Ayılınız, ey gafiller! Uyanınız, ey uykudakiler! İlâhî rahmete varlığınızı atınız. Bir kimsenin hatası çoğalırsa onun hâli fenadır. Bunlar üzerinde ısrar ederse küfre gidebilir. Yaptığına pişmanlık duymayanın sonu acı gelir. İşini derlemeyecek olursa sonundan korkulur.Yazık sana, ana karnında seni kim besledi, biliyor musun? O hâlde iken sen neydin, şimdi nesin? Kendi varlığına ve halka dayanmaktasın. Parana ve puluna itimat ediyorsun. Ticaret işindeki bilgine güvenmektesin. Bölgenin şahı, bugün var, yarın yok olabilir, ona güvenmek akıl kârı değil; sen, ona güvenmektesin. Allah'tan başka her kime itimat edersen o senin ilâhın olur. Her kimden korkuyorsan, ona tapıyorsun demektir. Her kimden, iyilik ve zararı görüyorsan onların asıl yürütücüsü olana inanmıyorsun, küfürdesin ve onlar sana ilâh oluyor...Ey Allah'ın yaratmış olduğu kimseler, tevbe ediniz. Benden bir şey saklayamazsınız. Malınızı nasıl kazandığınızı saklamış olsanız, onun helâl veya haram olduğunu anlarım. Eğer sadaka verirseniz, fakir kimselere mal dağıtırsanız, yavrularınıza bol yedirirseniz, o malınız helâldir. Aksi, oluyorsa değildir, doğru kimselere ve seçme insanlara malınız nasip oluyorsa; onun aslı tevekkül ve ihlâsla kazanılmış demektir.

Gerçek gazetesi
Sungur Savran: ABD'nin 51. eyaleti Kanada

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Jan 14, 2025 5:42


Trump konusunda ilk başkanlık döneminde solun yaşadığı şaşkınlıkların listesi say say bitmez. Bunlardan biri de sırf Trump küreselciliğe karşı Amerika'nın çıkarlarını savunan bir politika izliyor, “America First” (“Önce Amerika”) sloganıyla açık milliyetçilik yapıyor, NATO'yu bile Amerika'nın başına bela gibi sunuyor olduğu için bir “içe kapanma” politikası izleyeceğine dair bir kanaatin gelişmesi idi. Trump, ilk döneminde, Danimarka'ya ait olan Grönland adasını satın alma fikrini ortaya atmıştı. Şimdi adanın “sahipliği ve kontrolü”nün Amerikan çıkarları için gerekli olduğunu açıkladı. Bununla yetinmedi, bir de Panama Kanalı Amerikan gemilerini “kazıkladığı” için kanalın kontrolünü Panama'ya veren 1970'li yılların sonundan kalan antlaşmayı feshederek kanalı eline alacağını söyledi. Sanki bütün bunlara biraz mizah katmak için de Kanada'nın aslında ABD'nin 51. eyaleti olması gerektiğini belirtip sosyal medyada bu ülkenin başbakanından ABD eyaletlerinin en üst düzey yöneticileri için kullanılan unvana uygun olarak “Vali Justin Trudeau” olarak söz etti! Bu salvoların gürültüsü Amerika'nın liberallerinin ve “solcu”larının mışıl mışıl uyur iken uykularından bir sıçramayla uyanmalarına yol açtı. “Aaa” dediler, “milliyetçilik içe kapanma değilmiş!” İnsan bu kadar budalalığın nereden kaynaklandığına şaşıyor. 2025 İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinin 80. yıldönümü. O savaşın en önemli müsebbibi Hitler adında meczup bir milliyetçi idi. Ve nihai programı bütün dünyanın fatihi olmaktı. Hiç mi tarih bilmezsiniz? Trump ilk döneminde Kuzey Kore'yi yerle bir etmekle tehdit etti. Şimdi İran'ın nükleer tesislerini kendisinin bombalayacağına ya da İsrail'e bombalatacağına ilişkin öngörüler dolaşıyor. Bu adamın “içe kapanmacı” olduğunu hangi yüksek zekâ düşündü acaba? Emperyalizm 2008 finansal çöküntüsünden ve onu izleyen Üçüncü Büyük Depresyon'dan hareketle geleceğini hep birlikte, el ele kurtaramayacağını anladı. Şimdi her ülkenin emperyalist burjuvazisi “her koyun kendi bacağından asılır” politikasına döndü, “önce ben” demeye başladı. Trump bunların en deli dolusu. Çin Trump için bir saplantı haline gelmiş durumda. Rusya ile dalaşmayı bunun için bir sapma olarak görüyor. Ortadoğu'ya (Batı Asya'ya) saplanmayı bunun için yanlış buluyor. Varsa yoksa Çin! Pek az insanın ufkuna girmiş olan Arktik Bölgesi'nin önemini Ukrayna savaşı dolayısıyla gündeme getirmiştik. Fosil yakıtlardan nadir toprak elementlerine, oradan buzulların çözülmesi dolayısıyla dünya ticaretini kendine çekecek olan Kuzey Buz Denizi yoluna kadar çok büyük ekonomik çıkarların konusu olan Arktik bölgesi, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılması amacına hizmet ettiği ölçüde Ukrayna savaşının da dinamiklerinden biri. Grönland, yukarıdaki haritaya bakarsanız göreceksiniz ki Arktik Okyanusu'na kıyısı olan dev bir ada. Üstelik elektrikli taşıtlardan rüzgâr türbinlerine kadar yeni teknolojilerde çok önemli bir girdi olarak kullanılan 50 tür nadir toprak elementinin 43'ünde çok zengin olan bir el değmemiş coğrafya. Şimdilik Çin, Afrika'nın bazı ülkeleri ve Güney Amerika bu elementler bakımından en zengin bölgeler. Grönland ve daha genel olarak “Yüksek Kuzey” bu durumu değiştirebilecek zenginlikte. Trump jeostratejik öneminin yanı sıra bu nedenle de “Amerika için Grönland üzerinde kontrol ve sahiplik mutlak bir gerekliliktir” yazıyor sosyal medyada (vurgu bizim). Ha, Kanada konusunda şaka mı yapıyor zannediyorsunuz? Yukarıdaki haritaya yeniden bakın. Bir de bunlar gerçekçi değil demeden önce ABD'nin 19. yüzyıl sonlarına doğru Alaska'yı nasıl olup da sahiplendiğini, 20. yüzyıl başında, bütünüyle kendi sınırları dışında olan Panama'da uluslararası ticaretin yolunu belirleyen Panama Kanalı'nı nasıl inşa edebildiğini ve Kanal'a 1999'a kadar nasıl hâkim olabildiğini sorun. Aman, siz siz olun, uykularında dönüp sonra yeniden horlamaya başlayan liberallerle birlikte uyumaya devam eden Amerikan “ilericileri” gibi rehavete kapılmayın.

Avto FM 107.7
"Sanki Qədim Yunanıstanı gəzirdim" I Yol əhvalatı #521

Avto FM 107.7

Play Episode Listen Later Dec 18, 2024 34:29


"Yol Əhvalatı"nda qonağımız olan fotoqraf, səyahətçi Kəmalə İsayeva etdiyi səyahətlərdən, fotoqraf peşəsinin müsbət və mənfi tərəflərindən və  digər maraqlı məqamlardan danışdı.

Merak Listesi
261- Bihter Ayyıldız ile İyiliği Bi Anlasam #canlıpodcast

Merak Listesi

Play Episode Listen Later Nov 29, 2024 54:26


İyilik üzerine en son ne zaman konuştun? Sanki hepimizin bildiği, yaptığı ve hayatında olan bir şeyi konuşmaya gerek yok diyebiliyoruz. Oysa iyiyi ve iyiliği daha çok konuşmak oldukça önemli. Bi Anlasam canlı podcast serisinde “İyiliği” konuşmak üzere PlumeMag ve İyilik Çetesi'nin kurucusu Bihter Ayyıldız'ı Han Spaces Levent'e ağırladım. Gelenlerin soruları ve katkılarıyla iyilik üzerine bölümümüzü kaydettik. Bu sohbet içimizdeki iyiyi yeniden yeşertti. Dinlerken sizin de içinizdeki iyiyi yeşertmesi ümidiyle.  Instagram: https://www.instagram.com/kupelicagri/  Bölüm Akışı: (0:00) Giriş (2:30) Bihter'in iyilik tanımı, iyiliğe bakışı (4:45) İoanna Kuçuradi'nin iyilik tanımı (6:30) Bihter'in babasından aldığı iyilik değeri (9:00) Kutup yıldızını bulmak (11:52) Hiwell'de ilk terapi seansınız %50 indirimli! Kod: “merak50” (13:08) Doğadan kopmak iyiliği azaltıyor mu? İyilik çetesi neler yapmak istiyor? (18:15) Şansını arayan kişinin masalı (23:40) “İyilik yapıyor ama iyi değiller...” (29:00) Ağacın etrafındaki sarmaşıklar Dinleyicilerin soruları: (30:30) Kendine şahitlik (34:15) Harun: Son dönemde sadece iyi olması için yaptığınız şey var mı? (34:40) Sivil Toplum Konuşuyor: 28. Bölüm: Bihter Ayyıldız (35:30) Zeynep: İyilik biraz da bencildir...İyilikleri göstermek de gerekiyor... (37:40) İyinin iyi olduğunu nasıl fark ediyoruz? (38:30) Alp: Kötülük yapana, kötülüğü fark etmesi için kötülük yapmak, iyilik yapacağın kişileri seçmek... Herkes iyilği hak eder mi? (40:00) Bedia: İyilik tanımına önce sözlükte, sonra kalbimizde bakalım (48:55) ”Toplumun yapısında sevgisizlik var” (50:40) İnsanlara yaptığımız iyiliklerin sonuçlarının ne olduğunu hızlı göremiyoruz...   Bu bölüm Hiwell hakkında reklam içermektedir. Hiwell ile ilk terapi seansında %50 indirimden yararlanmak için kullanacağın kod: merak50. 

Yeni Şafak Podcast
Gökhan Özcan - Sanki havaya karışmış gibi…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 11, 2024 4:46


Renklerin, kelimeler gibi hayata anlamını katan bir tarafı var. Renkler olmadan hayatın görünümlerini ifadeye kavuşturabilmemiz mümkün değil. Şehirleri mesela, sonbaharı, denizi, gökyüzünü, elmaları, erguvanları, farklı mimari yapıları, trafik işaretlerini, giysilerimizi, kurutulmuş sebzeleri ve aklımıza başka ne gelirse, renkler olmadan bir karaktere bürüyemez, tarif edemez ve belki en önemlisi, sevemez, benimseyemeyiz onları.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Munafikun Suresi Tefsiri Ali Kucuk N104 M063

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 28, 2024 55:37


MÜNÂFİKÛN SÛRESİ MEALİ Medine'de, Beni müstalik / Müreysi gazvesinin ardından nâzil oldu. Onbir âyettir. Münafıkların röntgenini çekiverdiği için bu isim verilmiştir. İnsanların görüntüleri ve cazibeli konuşmalarına aldanmamamız istenir. Hiç bir şeyin bizi Allah'ın kitabından alıkoymaması istenir. Ekonomik baskılardan yılmamamız gerektiği, bütün hazinelerin Allah'a ait olduğu vurgulanır ve bizim insanlara yardım etmeye devam etmemiz istenir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Münafıklar sana geldiğinde: "Biz şahitlik yaparız ki, sen şüphesiz Allah'ın Rasülü'sün." derler. Allah biliyor ki, şüphesiz sen O'nun Rasülü'sün. Allah şahitdir ki, şüphesiz münafıklar yalancıdırlar. 2 Yeminlerini kalkan edindiler de, Allah yolundan alıkoydular. Muhakkak onlar ne kötü şeyler yapıyorlar. 3 Bu, onların iman etmeleri, sonra da kâfir olmaları sebebiyledir. Artık onların kalplerine mühür vuruldu onlar anlamazlar. 4 Onları gördüğün zaman bedenleri hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Sanki onlar giydirilmiş keresteler gibidirler. Her bağırmayı kendi aleyhlerine zannederler. Onlar düşmandırlar. Onlardan sakın. Allah onları gebertsin. Nasıl da döndürülüyorlar? 5 Onlara: "Gelin Allah Rasülü size istiğfar etsin." denildiği zaman başlarını bükerler ve sen onları kibirlenerek yan çizerlerken görürsün. 6 Onlara istiğfar etsen de istiğfar etmesen de birdir. Allah onları ebediyen affetmeyecektir. Allah fasıklar topluluğuna hidâyet vermez. 7 Onlar: "Allah Rasülü'nün yanındakilere yardım etmeyin ki (onun yanından) dağılsınlar" diyenlerdir. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'a aittir. Ancak münafıklar bunu anlamazlar. 8 (Münafıklar): "Medine'ye döndüğümüzde aziz olan zelil olanı çıkaracaktır." diyorlar. Halbuki asıl izzet, Allah'a, Rasûlü'ne ve mü'minlere aittir. Ancak münafıklar bilmiyorlar. 9 Ey iman edenler, mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar zarara uğrayanlardır. 10 Herhangi birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktir de, sadaka vereyim ve salihlerden olayım" demeden önce, bizim size verdiğimiz rızktan infak ediniz. 11 Eceli geldiği zaman hiçbir kimseye Allah, (ecelini) geciktirmeyecektir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/munafikun-suresi-tefsiri 241027

Yeni Şafak Podcast
İSMAİL KILIÇARSLAN - Sanki biz istemez miyiz?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 1, 2024 5:48


Filistin, Irak, Suriye, Mısır ve şimdi de Lübnan'da gelişen olaylarda kabul etmemiz gereken bir şey var: “Sünni İslam dünyası” diye bir kavram neredeyse yok. Perişan durumda Sünni İslam dünyası. Bunun uzun uzun konuşulması gereken, çok çeşitli nedenleri var. O nedenlerden en belirgini hiç şüphe yok ki 20. yüzyılda şekil ve suret değiştiren batı emperyalizminin kendisine en büyük tehlike olarak Sünni İslam dünyasını kodlamış olması.

Yeni Şafak Podcast
YUSUF DİNÇ - Türkiye için parasal gevşeme ne zaman mümkündür?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 29, 2024 4:53


Parasal sıkılıkla konut stoku arasında bir ilişki kuruluyor bugünlerde. Avrupa Draghi'nin yıllık 800 milyar Euro'luk selektif yatırım tavsiyesini tartışırken Çin tüm genişlemeci adımları atıyor. Konut stokuna göre bir gevşeme stratejisi izleniyor veya gevşeme kapasitesi hesaplanıyor gibi. Sanki diyorum konut stoku fazla olan ekonomiler “genel” parasal gevşeme eğilimi gösterirken konut arzında bir bolluk olmayan ekonomilerde “selektif” parasal gevşeme daha makul görülüyor.

Yeni Şafak Podcast
TAHA KILINÇ - Umut buluşmaları

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 31, 2024 4:48


İnsan şöyle etrafına ve dışarıya doğru açılarak nihayet İslâm coğrafyasının tamamına baktığında, bazen bütün umudunu yitirecek hale gelebiliyor. Sanki her şey sürekli kötüye gidiyormuş ve buna karşılık hiçbir şey de yapılamıyormuş gibi bir his, bütün benliği sarabiliyor. Böyle zamanlarda ben, her şeye rağmen heyecanını koruyan, ıslah iradesini muhafaza eden ve ümitsizliğe düşmemek için birbirine sımsıkı tutunan insanların arasına koşuyorum. Onlarla beraber olduğumda tazeleniyorum, yola devam etme iradem çelikleşiyor ve gönül dünyam istikbale dair müjdelerle doluyor. Ağustos ayı içinde, Türkiye'mizin üç farklı şehrinde parçası olduğum üç ayrı buluşma, bende yine aynı duyguları uyandırdı: 18 Ağustos Pazar sabahı, İslâm Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik-Üniversiteliler birimi tarafından her yıl düzenlenen yaz atölyelerinin beşincisine katılmak üzere Bursa'daydım. Kalabalık ve meraklı bir dinleyici kitlesiyle, Uludağ Üniversitesi'nde sabah saat 09.00'dan öğlen 12.00'ye kadar Suriye ve Lübnan'ı konuştuk. Bilâdüşşâm'ın bu iki mühim ülkesine dair yaptığım sunumların ardından, genç arkadaşların sorularını cevapladım. Suriye ve Lübnan deyince, Filistin başta olmak üzere etrafındaki coğrafyayı da konuşmadan geçemezdik elbette. Böylece Bilâdüşşâm'ın tamamına uzandık. IGMG'nin yaz kampları, Avrupa'nın farklı bölgelerinde yaşayan genç Müslümanların bir araya geldiği ve çeşitli alanlarda eğitim aldığı sıkı bir program. Sorulan soruların kalitesi de katılımcıların ufkundaki derinliği açıkça gösteriyordu zaten. 21 Ağustos Çarşamba günü, Ramazan Kayan Hocam'ın nazik davetiyle, İnsan ve Değer Hareketi'nin “İslâmî Hareketlerin Paradigma Arayışı Sempozyumu” için Malatya'ya geçtim. “İslâm Dünyası ve Müslümanların Durumu” başlığıyla, dört gün sürecek olan sempozyumun ilk konuşmasını ben yaptım. Kadınlı-erkekli farklı yaşlardan yüzlerce katılımcının heyecanı, yaz sıcağına rağmen salonu doldurmakta gösterdikleri samimiyet ve seçilen konuların çeşitliliği yanında, İnsan ve Değer Hareketi yönetiminin “ümmet” çizgisinde gösterdiği sebat, insanın içinde bahar uyandıracak cinstendi. Malatya, Türkiye'de İslâmî hareketlerin tarihi açısından müstesna bir yere sahip. Havaalanı yolunda, Malatya'nın geçmişine doğru yolculuğa çıkarken, rahmetli İsmail Hatip Erzen'i (1882-1968) anmadan edemedik. Siirtli bir ulema ailesine mensup olan Erzen, İslâmî ilimler eğitimini Ezher'de tamamlamış, Türkiye'nin farklı il ve ilçelerinde müftülük yaptıktan sonra, nihayet 1951'de Malatya'ya tayin edilmiş. 1960'a kadar süren Malatya Müftülüğü sırasında, kendisini tanıyan herkesin ilmine, takvasına, ihlasına ve tevazuuna şehadet ettiği Erzen Hoca şehirde ciddi bir İslâmî uyanışa vesile olmuş. Erzen'i rahmetle anarken, “İyi yetişmiş bir kişi bile, bir beldenin çehresini değiştirebilir” düsturunu tekrar hatırladık.

Yeni Şafak Podcast
YASİN AKTAY - Irkçılığa karşı “Tezkire”: Cahiliye, skandal, tehdit

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 31, 2024 9:02


Irkçılık bugün geldiği nokta itibariyle aydınlanmacı, eşitlikçi, hümanist iddialarla yola çıkmış modernliğin tek kelimeyle en büyük skandalıdır. Ancak bu skandal modernliğin ırkçılığa karşı iddia ettiği bir çözümün etkisiz olmasından kaynaklanmıyor. Modernliğin ya iddialarının boyundan büyük olduğunun ortaya çıkmış olmasından veya bu iddialarının altına farkında olarak veya olmayarak çok daha derin ırkçılıklar gizlemiş olmasından kaynaklanıyor. Son zamanlarda modernliğe atfedilen en büyük özelliklerden biri de kendisinin farkında olmak, kendi üzerinde düşünebilmesidir. Sanki başka medeniyetler, başka milletler bu özellikten hepten yoksunmuş gibi. Adına öz-düşünümsellik (self-reflexity) dedikleri bu özelliği bile modern insan kendisini başkalarından üstün görmenin ve göstermenin vesilesi olarak kullandı. Başka milletler, mesela Doğulular yaparlar, ama yaptıklarının farkında olmazlar. Biz ise hem kendi yaptığımızın hem “onların” yaptığının farkında oluruz. Pozitivist bilim Batılı insana veya kendini Batılı gören sömürgeleşmiş insana bu duyguyu fena halde kazandırıyor. Böylece hümanist iddialarla, eşitlik ve insan hakları iddiasıyla konuşan bir bilim insanını ırkçılık virüsü iflah etmez bir biçimde yakalayıp esir alır. Sorsan bunun farkında değildir. Hatta farkında olmadığının da farkında değildir. O yüzden bal gibi ırkçılık yaptığını gördüğünüz insanların büyük çoğunluğu ırkçı olmadıkları iddiasındadır. Çünkü farkında değillerdir, çünkü kendilerini bilmezler. Kendilerini bilmedikleri gibi başkasını da bilmezler, kendilerini yoktan yaratmış olan, övündükleri özellikleri, kanlarını, canlarını, ırklarını bütün özellikleriyle kendisine vermiş olan Allah'ı ise hiç bilmezler. Bilseler zaten oluşumunda hiçbir katkıları bulunmayan, tamamen kendilerine verilmiş olan bir özellikleri dolayısıyla böbürlenme cehaletine kapılmazlar. Irkçılığı ifade edebilecek belki en güzel kelime “cehalet” olsa gerek. Cahildir ırkçı. Üstünlüğünü iddia ettiği şey kansa, bu kanın hiçbir özelliğinin olmadığını bilmeyecek kadar cahildir. Fiziksel özellikleriyse, doğduğu yerse, cinsiyetiyse, hangisiyse bunları kazanmakta hiçbir çabası olmadığı noktasından hareketle aslında bırakın herhangi bir başka insandan, herhangi bir hayvandan veya nesneden farksız olduğunu görmeyecek kadar gözü kördür. İnsanın kendisine “verilmiş” olan özellikleri dolayısıyla başkalarından üstün olduğunu iddia etmesi düşüklüktür aynı zamanda. Bunu insanlık tarihinde ilk yapanın İblis olduğunu biliyoruz. İblis ateşten yaratılmış olmak dolayısıyla topraktan yaratılmış olan Âdem'den üstün olduğunu iddia etmiştir. Oysa onu ateşten, Âdem'i de topraktan yaratan Allah onlara farklı roller yazmıştı. Kendilerine yazılmış olan rol için uygun olup olmadıklarını ikisi de Allah'tan daha iyi bilemezlerdi. İblis'in bilgiden yana bir sorunu yoktu. Olabildiğince bilgiliydi ama bilgisi onu bu cehalete düşmekten kurtaramadı.

Yeni Şafak Podcast
YASİN AKTAY - Anlatıyı düzeltme adına: “Kutsal İşgal” ve...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 28, 2024 7:05


İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze halkına karşı uyguladığı emsalsiz soykırım 11. Ayını da doldurmak üzere. İsrail her gün kendi vahşet ve cürüm çıtasını aşarak soykırımına devam ediyor. Dünyada akıl, izan ve vicdan sahihi herkes bu olup bitenlere isyan ediyor, ama bu isyanların, itirazların hiçbiri gözü dönmüş İsrail'i durdurmaya yetmiyor. Çünkü bu insanlık dışı katliamların, soykırımın failleri ABD tarafından korunuyor, Avrupa devletleri tarafından aklanıyor ve Arap ülkeleri tarafından da beklentilerle seyrediliyor. İsrail'in saldırganlığını 7 Ekim'den sonra Hamas'ın saldırısına karşı bir cevap olarak aklamaya çalışanlar da var. Sanki 7 Ekim'den önce İsrail kendi halinde, barış ve adalet dağıtan normal bir ülke imiş gibi. Yüzyıldır işlenen Yahudi mağduriyeti üzerinden oluşturulan devasa bir iktidar alanı var. İsrail'i var eden Siyonizm bu mağduriyet üzerinden ne hikayeler üretti, ne masallar uydurdu da milleti ayakta uyuttu şimdiye kadar. Bu mağduriyetten İsrail gibi bütün insanlığın başına musallat olmuş canavar bir yapının çıkmış olması devasa bir medya ve iletişim sektörünün, stratejik bir iletişim faaliyetiyle mümkün olmuştur. Şimdiye kadar hep bu kadar mağdur bir kavimden nasıl bu kadar canavar bir yapının ortaya çıkmış olabildiği üzerinden sorgulandı süreç. Medya illüzyonlarının becerilerine vakıf oldukça bu canavarlıkta bir yapının geçmişte yaşamış olduğu iddia edilen mağduriyetlerin gerçekliğini sorgulamak gerektiği de ortaya çıkıyor. Bunu sorgulayanların başına geçmişte neler geldiğini biliyoruz (Garaudy mesela), ancak bugün ortada artık çok daha veri sözkonusu. Esasen 7 Ekim'le birlikte Siyonizmi tolere eden batı-merkezli değerler dünyasının bütün ikiyüzlülüğü, sahteliği ve kofluğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Tabi nasılsa ortaya çıkmış diye yan gelip yatmamak lazım. Bunları belgelemek lazım, duyanlara duymayanlara en etkili biçimde anlatmak, göstermek lazım. Belgelenmeyen şey, ne kadar ayan beyan yaşanmış olsa da unutulabiliyor, unutuluyor. Unutulunca da tekrarlaması daha bir kuvvetle muhtemel oluyor.

Yeni Şafak Podcast
NEDRET ERSANEL - ‘Mahut kafa'…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 21, 2024 6:11


O ‘mahut kafa' ile yaşamayı öğrenme telkinlerini terslemek gerekiyor artık. Çünkü ‘alışacaksınız' diye tercüme edilir, ‘alışmazsanız demokrasi size kızar' diye utandırırlar… Fakat artık sıktılar, yordular. Prangadır ama farkları var; hem yavaşlatıyorlar hem kendilerini taşıtıyorlar! Piknik yapacağız diye yangın çıkarıp ‘ekosistem' kıran hanzolar ile yangından alevlenip siyasi gol atmaya çalışan ‘eğitimli hemcinslerinin' farklı olduğunu mu sanıyorsunuz? İkisi de kundakçılıktır… Sanki iyi günlerimizde birbirimizle dalaşmıyormuşuz gibi, afet anlarında tekme-tokat politik saldırı nedir?.. Ormanlar ve canlıları kömüre dönüşürken, saatlerce, ‘İzmir Belediye Başkanı Orman Bakanı'nı aradı ulaşamadı, sonra bakan aradı o ulaşamadı' tartışmaları nedir? Getirilen sözde teknik eleştirilerin de verimliliği çok tartışmalı. Hep konvansiyonel vahlanmalar; ‘efendim havadan müdahale zayıftı'… Güzel de, bir haftada yaklaşık 2500 sortiyi yapan kim? Hava kuvvetleri yapmıyor o kadar hava akını 3-5 günde. Yılbaşından bu yana yangınlara sorti sayısı 24 binin üzerinde! Bunları kim yapıyor? Orman Bakanlığı'nın ta 10 Ağustos açıklamasına göre 53 ilde 275 yangın çıkmış, 272'si kontrol altına alınmış/söndürülmüş. Daha tepinme nedir? ‘Buyur kardeşim sen yap iyisini' desen, musluk bulamayacak ‘uzmanlar' yerin dibine sokuyor ateş savaşçılarını…

Yeni Şafak Podcast
FATMA BARBAROSOĞLU - 'Hepimiz Kadınız'

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 16, 2024 8:36


Yanındaki 5-6 aylık bebekle kaldırımların üzerine uzanıvermiş kadın. Bir eli bebeğinin başının altında. Öbür eli öylesine yana bırakılıvermiş. Bebek ile arasındaki boşlukta iki beşlik, üç onluk. Kadın uyumuş numarası yapmıyor, hayır. Sanki çok uzaklardan İstanbul'a, taşı toprağı altın İstanbul'a vasıl olmuş ta İstanbul'un altından bellediği taşlarının/kaldırımının üstüne kendisini öylece bırakıvermiş. Yüz hatlarından, sırtındaki çiçek desenli basma entariden kız olduğu belli olan bebek annesinin kolu dünyanın en emniyetli yeriymişçesine uyuyor kaldırımda. Başka evlerde başka bebeklerin yatak beğenmez, ilgi beğenmez hallerinden habersiz. Gelip geçenler, bir iki dakikalığına bebeği seyretmeden edemiyor. Bebeğin yüzünde hâlâ cennet rayihası. Kaldırımın üzerindeki bebeği görenler şaşkın bir ifade ile bir anlığına duruyor. Bir anlığına... Mütereddit. Daha dün gece TV'lerde dilenci operasyonunu seyredip bir günde kazandıkları parayı, sahip oldukları dairelerin sayısını duyduktan sonra… Siz onlara para verdikçe onlar daha çok çocuğu sömürecek diye “bilinçlendirici” konuşmaları dinledikten sonra... Ülkemize gelmeye devam eden mültecilerin rakamsal karşılığını öğrendikten sonra… Değil para, bakışlarını bile sakınıyorlar. Ama bu küçük bebek. Bu bebek... “Hiç utanmıyor musun şu küçük masum bebeği dilenciliğine alet edinmeye” diyor çizgili pantolonunu çizgili bir askıyla tutturmuş beyaz keçi sakallı adam. Adamın bağırışı bile kadını uyandıramıyor. Bir hastane odasındaki yoğun bakım hastası kadar dünyadan kopuk. “Kadın inadına uyanmıyor, uyuyor numarası yapıyor, hesap vermemek için” diye konuşuyor hâki şortlu iki kadın. “Ama bebek de uyanmıyor!” diyor yanlarındaki tombiş küçük kız. Bebeğin, tıpkı annesi gibi yan tarafa uzattığı minik güzel ellerine bakıp, “Bir el bu kadar güzel olabilir mi?” diyerek dokunmak istiyor. “Dokunma!” diye bağırıyor iki kadın birden.  Tombik küçük kız “öpebilir miyim?” diyor. “NeEE!” diye bağrışıp küçük tombik kızı adeta tartaklayarak uzaklaşıyorlar.

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
103: Seyahate çıkarken favori ulaşım aracımız hangisi?

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Play Episode Listen Later Aug 11, 2024 32:45


Bu bölümde Emin, Berkin ve Emine seyahatlerdeki favori ulaşım araçlarından konuşuyor. Seyahat etmeyi çok seviyoruz ancak hepimizin sevdiği veya tercih ettiği ulaşım aracı farklı. Araba, uçak, tren, otobüs, hatta belki de at arabası... Bu araçları sevip sevmediğimizden, tercih etme nedenlerimizden ve bu ulaşım araçlarının seyahatlerimizi nasıl etkilediğinden bahsediyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes 19 Ağustos'ta kitap kulübümüz başlıyor! 1 ay sürecek kitap kulübümüze hepinizi bekliyoruz

Yeni Şafak Podcast
MEHMET AKİF SOYSAL - Hep aynı klavye! Dünya savaşa mı sürükleniyor?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 9, 2024 6:38


Siyaset gergin; bu yıl dünyada seçim yılı. İç siyasete dış siyaset yem ediliyor. Sıcak çatışmalara her an yenisi eklenebilir. İç gerginlikler bile had safhada. Geçtiğimiz günlerde İngiltere'de klavyeler üzerinden İslamofobik yaygara kopartılarak Müslüman azınlıkların mahalleri basıldı. İngiltere'de 13 yıldır ilk kez gerçekleşen geniş çaplı şiddet olaylarında bazıları kadın ve çocuk olan yüzlerce gösterici Afrika ve Ortadoğu'dan gelen sığınmacıların kaldığı otellere ve mahallelere saldırdı. Kuzey Southport'ta düzenlenen bir etkinlikte üç kız çocuğunun öldürülmesi sonrasında katil zanlısının kimliği sosyal medyada İslamcı göçmen olarak bilerek yanlış açıklanmış ve bunun üzerine çeşitli şehir ve kasabalarda ayaklanmalar başlamıştı. Tam da İsrail'in İran'daki suikastinin akabinde; ne hikmetse… Büyük ihtimalle klavye başındaki aynı kişiler, sosyal medyada İsrail'in yaptığı suikast hakkında konuşulmasını yasaklamışlardı. Tesadüf diyebilir miyiz? Bu arada bu makaleyi kaleme aldığım vakit Londra'da olmam hasebiyle size net olarak söyleyebilirim ki geçenlerde Kayseri'de çıkartılan olayların biçimi ile İngiltere'de oluşturulan İslamofobik hareket birebir aynı. Sanki aynı zihinlerde planlanmış ve aynı ellerce oynanmış gibi; aynı klavye olmasın? Müslüman coğrafya karıştırılıyor! Bangladeşli öğrenciler, haftalardır sokaktaydı ve İsrail-Hindistan yanlısı Şeyh Hasina yönetimini devirdi. Hasina, Hindistan ve İsrail'in yönlendirmeleri ile, ülkedeki İslami liderlerin çoğunu idam etti, geri kalanını da hapsetti. Yine klavyedeki aynı eller bu işleri yaptırmış olabilir mi? Bu arada Pakistan'ın İran'a uzun menzilli füze temin etmek üzere anlaştığı bilgisi yayılmaya başladı. Doğru mu bilemiyoruz. Ancak böylesi bir bilgiyi yaymak klavyenin başındaki akıl tarafından yapılmış olabilir. Zira Pakistan'ı sıkıştırmak için dezenformasyon başlatılmış olamaz mı? Mümkün. Piyasalarda ani çöküş!

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ŞEKER - İran'dan Sonra Hedef Neresi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 6, 2024 3:16


Batılı ülkelerin yıllardır dilden düşürmedikleri fakat son zamanlarda daha sık duyduğumuz klişe bir cümle var: “İsrail, kendini savunma hakkına sahiptir.” Yapılan bir açıklama bu klişe ile başlıyorsa, gerisini dinlemeye gerek yok. Konuşan kişinin -devletini temsil yetkisiyle- esasen şunu demek istediğine peşinen hükmedebiliriz: “İsrail ne yaparsa yapsın eleştirmeyiz, haklı buluruz.” BM toplantılarında da böyle oldu, ayaküstü kameralara verilen cevaplarda da. İlk cümle değilse, ilk paragraf içinde kullanıldığını gördük, duyduk. * İsrail'in kendini savunma hakkı varmış! Kimin yok ki? Kendini savunma hakkı bulunmayan bir tane ülke var mı yeryüzünde? Elbette her ülkenin kendini savunma hakkı vardır. Ama terörizmi, işgali, katliamı, soykırımı tek yöntem olarak gören, bilen ve uygulayan bir organizasyona devlet denemez. Olsa olsa terör örgütüdür. İyi organize olmuştur. Büyük imkânlara sahiptir. Her şartta onu destekleyen güçlü dostları vardır. Hangi imkânlara sahip olursa olsun, ne kadar güçlü dostları bulunursa bulunsun, elindeki kanı kimse gizleyemez. Bu yaptıklarının hesabı mutlaka sorulacaktır. Yanında o çok güvendiği dostlarının da hesaba ortak edilmesi gerekir. Suç ortakları bir manevrayla sıyrılmaya çalışabilirler fakat verilen sınırsız destek göz ardı edilemez. Suç ortaklığı, cezayı da paylaşmayı gerektirir. * ABD meclisinde seksen defa alkışlanan Netanyahu, nasıl da gönenmiş ve gövermişti. Gözleri parlıyordu. Yaptıklarından ve konuştuğu yalanlardan daha bir emin olarak ayrıldı o meclisten. Kendisi meclistekileri değil, orada bulunan temsilciler onu alkışlarıyla ikna etmişlerdi. Temsilciler meclisinde Netanyahu'yu ayakta alkışlayanlar, Amerikan halkını temsil ediyor muydu? Kesinlikle etmiyordu. Sokaktaki insanlar aynı görüşte değil. Alkışlamaktan elleri patladı. Oturmaya fırsat bulamadılar. Sanki orası ABD değil de Kim'in konuştuğu Kuzey Kore meclisiydi. Salona gelmeden önce masalarında “Her cümlesini ayakta alkışlamayanın akıbeti meçhul olacaktır” yazılı birer not mu buldular, ne! O mesaj, üç saniye içinde kendi kendini imha da etmiştir belki filmlerdeki gibi. * ABD şu günlerde İran'ın İsrail'e saldıracağını duyuruyor. Bir vakit önce de “Rusya, Ukrayna'ya saldıracak” mesajlarını peş peşe sallamıştı. Dediği gibi de olmuştu. İsrail her fırsatta İran'a “gel gel” ediyor. Esnaf lokantası önündeki çığırtkanlar gibi davranıyor. Savaşa çekmek için yapmadığı kalmadı. Tahran'ın göbeğinde İsmail Haniye'ye suikast düzenlemek son damlaydı. Daha ne yapsın? İran'ın uzun zamandır titizlikle çalışma yürüttüğü nükleer tesislerini imha etmek için fırsat kolluyor. Bulamayınca, kendi fırsatını bombayla, kurşunla, füzeyle oluşturma yoluna gidiyor. * Irak, savaş sonrası parçalandı. Suriye aynı şekilde. Şimdi İran hedefte.

Yeni Şafak Podcast
ALİ SAYDAM - Çok Mu Zor?!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 8, 2024 6:08


Tabii ki biliyoruz… Hata, insanlara mahsus… Öte yandan yine biliyoruz ki; hatayı tekrarlamak şeytanın işi… Şeytanın işe sık sık karıştığı bizim entelijansiyada, yanılmakla malul üç uzman türü vardır: Spor uzmanı, ekonomi uzmanı, uluslararası ilişkiler uzmanı. Bunların üçünü birleştirirseniz; ortaya çıkan uzmanlığa da affınıza sığınarak ifade edelim, “Herbokolog” diyorlar… En çok da siyasi analizlerde bu türden uzmanlara bolca rastlıyoruz… İsmiyle müsemma söz konusu uzmanların en büyük özellikleri, lügatlerinde “bilmiyorum” kelimesi yer almadığı gibi yanıldıklarını da hiçbir zaman kabul etmemeleridir. Sanki onlar değildi; “Haziran'da enflasyon en az %3 olacak” diye tutturanlar… Enflasyon yüzde 1,64 olarak açıklanınca hiç sesleri çıkmadı… Pozitif seyreden tüm makro göstergeleri tutturamadıklarında “kafayı kuma gömdükleri” gibi… Sanki onlar değildi; “Hollanda'yı kesin yeneriz” diye futbolcularımızı da milleti de gaza getirip, düş kırıklığını büyütenler… Ya da yaptıkları transfer analizlerinde genellikle yanılanlar… Gördükleri bir iki kıpırtıyı hayra değil, şerre yorarak Avrupa'nın tamamında ırkçı faşizmin iktidara geleceğini iddia edip; “Dünyada aşırı sağın önlenemez yükselişi” manşetleriyle Türkiye kamuoyuna ayar vermeye çalışanlar onlar değil miydi?.. Peki ne oldu? Hollanda'da Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV) seçimlerden birinci çıktı, doğru. Ancak hükûmeti tek başına kuramadı. Almanya'da AfD oylarını artırdı, ancak iktidar olamadı. İngiltere ve Fransa'da ise seçmen, analistlerin tam tersine, aşırı sağa geçit vermedi. Bizimkiler şaşkın, ama tık yok… “Yanıldık” demedikleri gibi, derhal dönüvermiş durumdalar… Müthiş uzmanlıklarıyla(!) bu sonucu kendileri öngörmüş gibi takılıyorlar… Kayseri ve Suriye'nin kuzeyindeki örgütlü provokasyon karşısında özellikle sol liberaller (gençliğimizdeki terminolojiyle “tatlı su solcuları”) dilsiz şeytana dönmüş durumdalar.

Yeni Şafak Podcast
YUSUF DİNÇ - Bakan Şimşek'in Singapur seyahatinin değişimler rehberi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 30, 2024 5:07


En son Singapur seyahati Başbakan Binali Yıldırım tarafından gerçekleştirilmişti diye hatırlıyorum. Parkta bir akşam yürüyüşü haber olmuş dönüşte Varlık Fonu yönetimi değişmişti. O dönem Başbakan Yıldırım'ın imzalamak için gittiği protokollerin meğerse hazır olmadığı şeklinde spekülasyonlar buna gerekçe olarak gösterilmişti. O günden bu yana hatırladığım ilk Singapur ziyareti ise Bakan Şimşek tarafından gerçekleştirildi. Fakat bu sefer Singapur ziyareti spekülasyonların değil, bir kırılmanın hem de yapısal bir kırılmanın habercisi oldu. Önce bir geri plan vereyim; Türkiye'nin gri listeden çıkışının ileri bir tarihe kalabileceği, Bakan Şimşek'in daha önce Singapur'a gideceği teyit edilse de bu seyahatin iptal edilebileceği şeklinde spekülasyonlar oldu. Sonra Bakan Şimşek'in programının planlandığı şekliyle gerçekleştirildiği görüldü. Piyasaları da aldı bir gerilim, ya umulduğu şekilde karar çıkmazsa, diye. Sonuçta olimpiyatların Türkiye'ye taşınmasına dair en üst düzey gayretten sonuç çıkmamasının neden olduğu bir travmayı yıllar önce yaşamıştı Türkiye. Şimdi gene umulan gerçekleşmezse “yok, Bakan bey o niyetle gitmemişti,” falan diye bir bakış açısının yerleştirilmesi gerekecekti. Fakat muallak görülen durum nihayet Türkiye'nin lehine çözüldü. Böylece yepyeni ve bambaşka bir fotoğraf ortaya çıktı. Öyle uzun uzun ballandıra ballandıra anlatmalık değil, bir fiilden ibaret tek bir cümleyle ifade edilmelik; “başardık.” Sanki “döviz al,” diyenleri kovalar gibi tek kelimelik bir cümle… Bakan Şimşek'in gri listeden Türkiye'nin çıkarılıp çıkarılmayacağına dair bir kesinlik olmasa da Singapur'a gitmesi gerçekten olaydı. Gitmese ve Türkiye listeden de çıkmasa ekonomi yönetimi ezik bir karaktere bürünecekti. Gidip Türkiye listeden çıkmasa bile bir travma tekrarlanırdı ama mücadelede kararlı bir tavır gene de cebe konurdu. O yüzden gitmek her halükârda alınması gereken bir karardı.

Mevlana Takvimi
KALBİNDE KİN YER ETMEYEN SAHABÎ: SA'D BİN EBÎ VAKKAS (R.A.) - 09 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jun 9, 2024 2:24


Rivayet olunur ki Hz. Peygamber (s.a.v.) bir keresinde ashâbı (r.a.e.) ile birlikte oturuyordu. Resûlullâh (s.a.v.) konuşmasını keserek gökyüzünün derinliklerine doğru bir süre baktı. Sanki kendisine vahiy geliyor veya kulağına söylenen bir fısıltıyı dinliyordu. Bir süre sonra ashâbı (r.a.e.)'e dönerek: “Şimdi bulunduğunuz yere cennet halkından birisi gelecek” buyurdular. Sahabe bu mutlu müjdeyi hak edenin kim olduğunu öğrenmek için sağa sola bakmaya başladı. Az sonra bulundukları yere Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.) çıkageldi. Rivayet olunur ki Abdullah b. Amr b. As (r.a.), bir keresinde Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.)'e sordu: “Seni ibâdet ve amel olarak Allâh (c.c.)'a yaklaştıran şeyin ne olduğunu bana bildirir misin?” Hz. Sa'd (r.a.) bu soruya şöyle cevap verdi: “Hepimizin yaptığından fazla bir ibâdet veya bir davranışım yoktur. Şu kadar ki hiçbir kimseye içimde bir kin ve kötülük taşımıyorum.” Ankebut suresinin 8. âyeti Hz. Sa'd (r.a.) ile annesi arasında geçen çatışma ile bağlantılı olarak inmiştir. Bir başka rivayette de Lokman suresinden iki âyetin yine Hz. Sa'd (r.a.) hakkında indiği bildirilmektedir. Bu âyetler şunlardır: “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. İşte bunun için önce bana, sonra da ana-babana şükret, diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin.” (Lokman s. 14-15) (Muhammed Mütevelli Şaravî, Cennetle Müjdelenen On Sahâbî, s.164-165)

Seni Ne Mutlu Eder?
#26 Olaylara Bakış Açınızı Kökten Değiştirecek 2 Yöntem

Seni Ne Mutlu Eder?

Play Episode Listen Later May 7, 2024 13:56


Neden hep ben, diye düşünür müsünüz arada? Sanki kötü şeyler hep sizi buluyormuş gibi gelir mi? Bu bölümde canımızı sıkan olaylara bambaşka bir pencereden bakabilmek için size benim de kullandığım iki teknikten bahsedeceğim. Beni Instagram'dan takip edebilirsiniz, geri bildirim vermek isterseniz DM'lerim size açık. Sevgiyle kalın

NTVRadyo
Doğa Takvimi - 04 Mayıs 2024 - Bilim için yaratılmış

NTVRadyo

Play Episode Listen Later May 4, 2024 1:29


Bugün 4 Mayıs 2024 #doğatakvimi

Kerem Önder
"Kıyameti gizleyecektim!" / Kerem Önder - TrabzonKıyameti gizleyecektim!'' / Kerem Önder - Trabzon

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Mar 1, 2024 46:43


Berat Gecesi “Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.” Taha 15 “Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!” Taha 16 “İşte Cenâb-ı Hak bundan ötürü, onun peşinden: "Hiç şüphesiz o kıyamet gelecektir" buyurmuştur. Çükü kıyamet mükâfaatlandırma ve cezalandırma zamanıdır. "Hiç şüphesiz saatin (kıyametin) bilgisi Allah katındadir" (Lokman 24) Ebu´l-Feth el-Mevsıli şöyle der: "Ayetteki bu tabir, "Ben onu neredeyse açıklayacağım" manasındadır. Bu ifadenin özü şudur. "Onun gizliliğini gidermem yakındır" Kıyametin ve ölüm vaktinin gizlenmesinin hikmeti nedir? Cevab: Çünkü Hak Teâlâ tövbelerini kabul edeceğini vadetmiştir. Kul şayet öleceği vakti bilebilseydi, bu vakit yaklaşıncaya kadar günahlarla meşgul olur, sonra tevbe eder ve günahlarının cezasından halas olup kurtulurdu. Böylece de ölümün zamanını bildirmek, günah işlemeye bir teşvik gibi olmuş olurdu ki, bu caiz değildir. Eğer kıyamet olmasaydı, itaatkâr, âsiden; iyilik yapan da kötülük yapandan ayırdedilemezdi. Bu ise caiz değildir. İşte Cenâb-ı Hak, "Yoksa Biz iman edip de güzel güzel amel edenleri, yeryüzünde fesad çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yahut muttakileri, sapıklar gibi mi sayacağız?" (su, 28) ayetiyle kastetiği de budur. Ebu Müslim: Bunun, "Ona yani kıyamete inanmayan, seni ondan, yani sana emretiğimiz namazdan alıkoyup menetmesin" şeklindedir. Buna göre birinci zamir "namaza", ikincisi de kıyamete raci olmuş olur. Kâfirlerin alıkoymaları, insanın dini bakımdan gevşemesinin neticesidir. Bu tıpkı, insanın, birisini görmekten ve huzuruna gelmekten nehyetmek -aksadı ile, "seni burada görmeyeyim" demesi gibidir. İşte burada da böyledir. Sanki, "Gevşek olma. Dini hususlardan sebatlı, tavizsiz ve güçlü ol" denilmek denmiştir. Ayet, akaid ilmini öğrenmenin farz olduğuna delâlet eder. Çünkü ayetteki, "Seni alıkoymasınlar" ifadesi, o Peygamberin dini hususlarda taviz vermemesine vanp dayanır. Binâenaleyh bu salâbet-i diniyye ite, eğer takliden kastedilmiş olursa, o, bu hususta bâtıl yolda olan ile, hak yolda olanı birbirinden i. rdedemez. Binâenaleyh bununla, hasmı Kendisini dini bakımdan yanıltmayıp aksine Kendisinin, batılı savunanı batılından vazgeçirebilmesi için, delilleri ortaya koymada ve şüpheleri bertaraf etmede salâbetli {güçlü ve tavizsiz) olması kastedilmiştir.” Razi Tefsir "Allah'ın yaratmasını görüp durduğu halde. Allah'ın varlığından şüphe eden kimseye çok şaşarım; ilk yaratılmayı bildiği halde (kıyametin kopmasından sonraki) dirilmeyi inkâr edene şaşarım; her gün ve gece ölüyor ve tekrar diriİiyorken yani uyuyup tekrar uyanıyorken ölümden sonra tekrar dirilmeyi ve haşrı inkâr edene şaşarım. Cennete ve oradaki nimetlere inandığı halde, (sadece) aldanış yurdu olan bu dünya için koşuşturana şaşanm ve başlangıcının atılmış bir damla meni, sonunun da tiksindirici bir leş olduğunu bildiği halde kibirlenen ve övünen kimseye şaşarım." Hadis Ateistlerin her yerde ben ateistim diye belirtme ihtiyacı bir çığlıktır. Biri beni kurtarsın diyor! Mantıklı bir insan Allah'ın varlığına inanmalı. Eğer Allah varsa kazanacak çok şeyi var, eğer Allah yoksa kaybedecek hiç bir şeyi yok. Mantıksız olan bir insan Allaha inanmaz. Eğer Allah yoksa kazanıcak hiçbir şeyi olmaz. Ama eğer Allah varsa kaybedecek çoook şeyi var. “Cennet halkı kıyamet günü Âdem'in suretinde, otuz üç yaşında, bıyıklı, bedenleri kılsız ve karagözlü bir sima hâlinde haşr edilirler. Sonra cennette bulunan bir ağacın yanına götürülürler ve ondan elbise giyinirler, artık ne elbiseleri eskir ve ne de gençlikleri kaybolur.” (Kenzu'l-Ummal, H. No: 39383).

Kerem Önder
Şiir - Evlerimiz var bizim; Eller değmemiş evler / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 28, 2024 1:35


EVLERİMİZ VAR BİZİM / 12.02.2015 / Kerem Önder Evlerimiz var bizim, Eller değmemiş evler! Göklerde hazırlanmış, Tarif ediyor Rehber. İçinde binbir oda, Sanki sâkini devler. Döşekleri inciden, Kapıları mücevher. Ne açlık, ne tokluk var, Zevke bütün nimetler. Altından ırmak akar, Baldan, sütten nehirler. Çalışmak, yorulmak yok, Ne uyku, ne ölümler. Bütün sorgular bitmiş, Ne sınav, ne ödevler. Fatura ve hesap yok, Musluktan akan Kevser. Afetler öldü artık, Ne deprem, ne alevler. Ne hastalık yakalar, Ne de zorlu görevler. Mimarın vaadi var, Övgüler ve yeminler. Evlerimiz var bizim, Misafiri Peygamber... Kerem Önder

Barış Özcan ile 111 Hz
118 - Yalnızlık Bazen İyidir

Barış Özcan ile 111 Hz

Play Episode Listen Later Feb 12, 2024 20:22


Yalnızlık genelde çok kötü bir şeymiş gibi anlatılır. Sanki mutsuzluğun ana kaynağı buymuş gibi düşünülür... Bu görüşler kısmen doğru, zira yalnızlık modern zamanların en büyük sorunlarından birisi gerçekten de. Fakat yalnızlığı sadece bu perspektiften değerlendirmemek gerekiyor. Tercih edilen ve kontrollü bir yalnızlık hali de insana iyi gelebiliyor bazen. Bu bölümde sosyal izolasyonun ne gibi faydaları olduğunu, yalnızlığın iyileştirici gücünü inceliyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Özgür YılgürSes Tasarımı ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir.GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Ageless by Rescu
Dr. Amira Sanki | Highlights Season 7

Ageless by Rescu

Play Episode Listen Later Jan 24, 2024 11:16


Dr. Amira Sanki is a specialist plastic surgeon working in Kogarah, NSW. She qualified as a specialist plastic surgeon in 2011 and currently trains plastic surgery registrars at St George Hospital in aesthetic surgery.Dr. Sanki is also the Vice President and Chair of Education of the Australasian Society of Aesthetic Plastic Surgeons responsible for  organising the annual educational events of ASAPS. ASAPS education is credited with keeping the plastic surgery community connected and well informed leading to better patient satisfaction and safety. Dr Sanki has been instrumental in ASAPS media and lobbying campaigns for the public to “know the difference” between qualified surgeons and cosmetic doctors.  Dr. Sanki has a special interest in body contouring after massive weight loss and has presented locally and globally at plastic surgery meetings on the topics of aesthetic and reconstructive plastic surgery. Listen to the full podcast here: https://omny.fm/shows/ageless-by-rescu/dr-amira-sanki-bsc-med-mbbs-phd-fracs-plastSee omnystudio.com/listener for privacy information.

Bloomberg Surveillance
Bloomberg Surveillance: The Fed's Unlikely Inflation Goal

Bloomberg Surveillance

Play Episode Listen Later Dec 7, 2023 36:32 Transcription Available


Tiffany Wilding, PIMCO Economist, expects growth to stagnate next year as the Fed's policy drags continue to build. David Bailin, Citi Global Wealth Chief Investment Officer & Global Head Of Investments, says there's opportunity in rising earnings as markets begin to normalize. Randy Kroszner, Univ. of Chicago Professor of Economics & Former Fed Governor, says continued wage growth makes the Fed's inflation goal unlikely. Paul Sankey, Sankey Research Founder & Lead Analyst, says he's concerned that Saudi Arabia may dump the oil market as prices continue to drop. Terry Haines, Pangaea Policy Founder, recaps a fiery Republican presidential debate.Get the Bloomberg Surveillance newsletter, delivered every weekday. Sign up now: https://www.bloomberg.com/account/newsletters/surveillance  Full transcript:  This is the Bloomberg Surveillance Podcast. I'm Lisa Abramoids along with Tom Keane and Jonathan Farrow. Join us each day for insight from the best in economics, geopolitics, finance and investment. Subscribe to Bloomberg Surveillance on demand on Apple, Spotify and anywhere you get your podcasts, and always on Bloomberg dot Com, the Bloomberg Terminal, and the Bloomberg Business App. Right now, I've been out a few days, but I really want to reset here on the American economy, and there's no one better to do that than Tiffany Wilding, economist at Pimco. Tiffy, I'm going to go beyond the labor reports. We'll circle back to that. What is your real GDP growth for twenty twenty four? Yeah, I mean, so we think that the good news from twenty twenty three, the resilient story, the you know, two and a half percent kind of above trend GDP growth, you know, that's probably squarely behind us. You know, the saying kind of goes you can't go to heaven twice, and we think some of the factors that led to that, you know, we're still some of these excess savings sloshing around from the pandemic and other supports, and you know, and those kinds of things in our and under our estimation are going away next year. And when you when those things go away, what you're left with is still tight monetary policy, you know. And obviously we have a Federal Reserve that is telling us they're going to remain on hold. So those policy drags are continuing to build. So overall, we think growth probably is closer to something, you know, the stagnant. You know, whether it's slightly positive or slightly negative, I think is anyone's guest. But we're kind of a stagnant situation next year. So are you basically saying that we're in heaven and that this is the Goldilocks and that you can't go there again it's over? Yeah, I mean, so we do think there's a lot of good news this year with the US economy. There's a lot of surprising resilience in the growth numbers, of course, you know, and and so we think, you know, the supply picture, as the Federal Reserve has also pointed out, has also helped that, you know. But again, if you looked at twenty twenty four, you have demand which is potentially coming down, you know, but some of the things that added to supply, like supply chain normalizations. You know, we have the labor force participation rate for the prime age folks that are now you know, it's back to pre pandemic levels. You know, we're just not convinced maybe that you're going to get as much on the supply side next year. Now. Of course, immigration has been a story here, and that's why we've also seen you know, the unemployment rate rise because some of those labor market inflows aren't getting absorbed by just a strong labor demand. But again, overall, all of those signals kind of point to us of something that's closer to more stagnant. More stagnant economy. Baked into this is this assumption that you're going to have higher yields for a longer period of time. You said, what we're going to be left with is just tighter financial conditions, and yet it's unclear whether that's going to be the case. There have been a lot of people calling for pretty substantial rate cuts by the Fed, by the ECP in response to inflation coming down significantly. Do you agree with the paradigm or oil prices stay lower than they have and keep inflecting lower because of production, because of supply, you start to see a re engagement of global trade, forget deglobalization, and you start to get more people come into the workforce. It's basically everyone that people use. It's the opposite of the this time is different narrative that we heard this year. Yeah, well, I mean, I'm not exactly sure in terms of labor market inflows. You know, higher participation rates for that prime age cohort, you know, I'm not sure that that's going to continue to increase. I do think there's some potential for immigration flows to stay high in twenty twenty four. That's been a story not only in the US but across the developed markets. Obviously geop elevated, you know, geopolitical risks and conflicts are are contributing to that as well. But overall, you know, I guess what we would say is is that, you know, the Federal Reserve has told us that they are still worried about the last mile problem on inflation. In order to really ensure that inflation's back to target, you know, I think we think, you do, you need to see some more labor market loosening. Marketing's coming back here in equity's, bonds, currencies, commodities, a little bit of adjustment off the claims, and we've come back in a little bit. I call it noodling. As we staggered to tomorrow morning at eight thirty, Tiffany, one of the great responsibilities you have is to stagger down the rows at PIMCO, tripping over the antique Monroe traders and looking at people's Bloomberg screens. And the two minute drill is what is a short space going to do, the Jerome Schneider space, And what's it going to do in terms of the wall of money that's out there that's off your remit? But your remit is what are the economic conditions that make cash finally move? Can you come up with a scenario where cash finally moves? Yeah? Absolutely, I mean I do think it's it's certainly this quote soft landing scenario, right, you know. And I think that the fact that the Federal Reserve as well as other central banks have signaled that they're at the top of their cycle, you know, along with this coinciding shock to term premiums, just made bond market valuations look really attractive and as a result, those higher yields just didn't stay around that long, and you are starting to see cash I think, come off the sidelines, go into the bond market now, you know, I think there's a question around the equity market, you know, riskier assets. I mean, certainly the soft landing will be helpful, but when we look at valuations, you know, for equities, for example, we are more cautious. Equity risk premiums are still within their historical range. They're not pricing in a lot of recession risk in our view, and we don't think were out of the water yet or out of the woods yet. There's still a lot of uncertainty here, and we just don't know that you're paid for it going out the risk spectrum. The quality of a lower GDP reset off of the shock of what happened in two thousand and three, two thousand. Listen, ma, I'm decades away. Lisa helped me here twenty twenty three. To me, what's so important, Tiffany, is the productivity discussion of the last ninety days. Give us the PIMCO brief on the efficiencies of the American economy. Yeah, well, you know, I think if you look more, you know, kind of a more broadly, there was a lot of noise around the productivity statistics during the pandemic because you had unproductive sectors that were effectively shut down then they reopened, and so there was kind of a mixshift, if you will, in terms of economic output that impacted the productivity data. But if you look more broadly, it looks like it's on trend at a low level, you know. And I would say that there is you know, probably good news in terms of the productivity outlook that's embedded in you know, AI and large language models and things like that. But if we look at research that you know, just kind of estimates how long it takes for those types of technologies to puller for it, obviously that time has come down, but it's not twenty twenty four. It's still likely a quote secular horiso three to five year time horizon that you're really seeing the productivity gains from something like that. And the last thing I would just highlight is that, you know, we saw PCs or the internet, you know that it took you know, quite some time for us to actually see productivity gains in the nineties to come from that. So you know, at least from a twenty twenty four perspective. You know, we're not as convinced that you really start to see that in the data. But I think there's you know, room for encouragement on a secular timeframe. Just quickly, Tiffany, you seem to be pushing back against market expectations for rate cuts next year. Do you think that we will get rate cuts by the Fed? Do you think that they'll be in the first half or do you think that they're going to be squarely in the second half and not that many? Yeah, well, I mean, look, I do think it depends. I mean the real side of the economy. You know, it does need to slow in our view, and it needs to slow, and you need to see a little bit more you know, loosening of the labor market, we think, in order for central banks to really feel confident that inflation is more sustainably at their target and you know, looking at you know, I think there's definitely some still resilience in the economy and we could see central banks lag worried about that outcome. You know, Powell has very clearly stated, you know, that he wants to be a vulgar you know, and Nana Burns, and so you know, we think they could be laggy in terms of when they start to cut, you know. But but nevertheless, you know, obviously the market's going to price a balance of risks here, and the inflation data certainly has been good over the last couple of months. Tiffany, thank you so much. Tiffany World. With pimcoll they manage Bill's notes and bonds out of Newport Beach, California. I think David Fann is doing what every other guest is comes on this program over the last ten years, does trying to work out the first question that Tom's going to ask, because no one's got any. I got two. It's a double bear. I hear it from guests all the time. I thought he was going to ask me what devis was. That's where I was leaning over David Baale and CIO and head of investments at City Global Wath with this in just a moment, let's turn to the price section equities on the S and P five hundred shaping up as follows, t K positive by point one yields up five basis points four fifteen fifty two on a US ten yet audible question to Baalen, you worked with John Henry years ago, the owner of the Boston Red Sox. How in God's name is John Henry let one Soto go to the New York Yankees and not the Boston Red Sox. And if you I won't answer that question, but tell me how it is that John Henry, as a trend followers won three World Series when the Yankees have only won one. And that's said very nicely finased, Thank you, very much, very good. Let's go to cash. I mentioned at the Bramo. It's in your review here the mystery here of all this cash and you talk about there's just too much cash out there. What do we do with our cash? Next year? You've laid out actually an incredible introduction to our what we're writing for this next year. We're just called slow then Grow, And the idea is that you are going to see a slowing economy at the beginning of the year. A lot of the concerns at LISTA just talked about, you know, actually could come to bear right, which is the economy slows down, but it does not crash. We do not have a recession, we do not have a v shape recovery. And because we don't have a clear signal to investors. They sit there in cash five point eight trillion dollars worth of cash at this point in overnight funds. It's extraordinary. And yet when you take a look at all the different parts of the economy, right, you take a look at the average stock in the US hasn't done that well. Ten stocks have done incredibly well. Bond market's already started to move, energy is down. You are seeing real signs that inflation is not an issue and that the FED will hit their target of two to two and a half percent by the end of the year. So if that's true, right, what you then need is a boost of earnings, right in order to believe that all of this comes together. And this is where I think the story is being missed by the average investor, is that in the US you're going to see ambient like earnings up by probably five percent this year and then eight percent in twenty twenty five. And that sets us up for a thing where you know, an opportunity where a balanced portfolio. Right, you put your money in bonds, and you put your money in stocks, and you sit there and you're patient, and over the next eighteen months you can get yourself a fifteen or twenty percent total return. Now you're giving me the skeptical look, Lisa, Right, and here here's there's the here's the here's the here's the interesting data point. In nineteen thirty one and in nineteen sixty nine, the last two times we had stock and bond markets down for an entire year, if you looked out just two years later, in each of those periods, you know the A balanced portfolio sixty forty was up more than twenty percent. And while that's not statistically significant, what's interesting is we've already had incredible negativity in the stock market and incredible negativity in the bond market this year. Okay, you point to Tom, but this to me is really a question of can you bet on the grow before we get the slow? Right? Well, the grow is already the grow is the is really the is the coming off of it? Was good? One sec. Did you just make that up? Because that's correct. But that's essentially what we're asking is can you bet on the expansion before we get any kind of slow? I love that. That's awesome. Okay, so we have to answer the question that please stake. So let's let's take a look along real estate, right, which, right, has already been in a recession. We've had manufacturing already been in a recession. We've had parts of the you know, parts of our economy like healthcare, right, negative earnings for the first time in fifteen years this last year, lots of these you know parts of our economy. Forty or fifty percent of our sectors are going to be having very positive earnings relative to twenty twenty three. And then the average stock which has gone virtually nowhere this year, you know, has the opportunity to rise. You know, one of the things we put into our portfolios is the most boring investment we've added, which is sn P equal weight. If ten stocks have done well, you want to own the other four hundred and ninety. So I just think that this is where people have sort of missed it is that we haven't seen the overall market rise yet. And that's what twenty four is going to be about in terms of earning. So the double digit percentage point game that you think we can get next year, that's the equal weight and not the market can't whites it index. That's right, Okay, that's right, And I think that's you know, that's the opportunity, is this rising earnings because you've had you know, large portions of the US economy are coming out of a recession. Now, their inventories are down, they've got to rebuild, they're not hiring. Wage cross are coming down. You know. It's it's not about a landing. That's the other things everyone's LP does. This is the hard landing something forget about it. We're now in the situation where we're now beginning a normalization of markets to back to you know, sort of where they were like four years ago, pre pandemic conditions, and we're going to be coming out of this in a grow mode. A bank structured well for that moment, a bank structure or our client structure now a bank structured as in the equities, the bank equities that have struggled so much this year off the back of high yeas. I mean, I definitely believe that the normalization of the yield curve is going to definitely change valuations for banks as a segment. I think that's more of a twelve to eighteen months trade than it is a long term, you know, long term opportunity. I do think that banks are very undervalued at these At this point, I guess I'm trying to understand this perfect scenario and how much oil plays into it as well, given the fact that that has been one of the reasons we've seen this disinflation narrative get some legs. How much is that factor in that we're going to keep seeing suppressed valuations? Right, So, I don't think we expected oil to move down as quickly as it has, and I definitely think it's supply. Like you said earlier, earlier in the program, what we I think discounted as the fact that globalization is still a major disinflationary force. Import costs of goods coming into the US, both finished and unfinished goods are negative three point seven percent relative to last year. They are adding to the disinflation story. So between energy and import costs, you have this situation where you just don't have inflation on goods, and that of course translates into a better economic scenario. It seems like you're having trouble believing that this is actually that you could have a really good backdrop for markets. Now, what I find fascinating is just how much the narrative has gotten it wrong. Everyone's talking about deglobalization, how that would lead to inflation. Oil prices would be higher because their production just wasn't capable of meeting demand. As all of the transition happens, and all of a sudden, workers are going to cost more to do the jobs that need to get done. And what we're seeing is all of the exact opposite. Isn't that sort of remarkable? Is remarkable? Hiring for the last years has been surprising. We've hired more people with slower gd GDP growth in the US than in history, and now that's coming the other side. And you know, the Saudi's and Opek wanted to keep oil prices higher, right, but they were unable to do so. They were originally willing to cut back production. So there's a lot of things where people, you know, think they can control market. And just to add one more thing, expectations in China and Europe are so low that they can't help but contribute, I think, to the growth story. Sometimes in twenty twenty thirty four, this was great. You should get a podcast. You do that all the time here podcasts. Yeah, we can do another one. Why not? What should we cod it? Help and glue something like that. We just call it sloth and grow or what was the other oh forget okay, but it was good. It was like drive, It's awesome. That's his work time for that. That was the whole thing. I mean, that's the bet that we have going on. That's great, David, Thank you and thanks for sharing you around with us as well. My great pleasure. Depending then, a city glob of waff looking ahead to next year, is the FED put back? There's no better way to answer that question than speaking with a former FED governor, Randy Krasner, professor of economics at the University of Chicago Booth School in Chicago, joining us. Now, Randy, do you believe in this idea that the FED will cut rates aggressively next year simply in response to disinflation, even if it is not accompanied by weakness. So, if they've reached their goal of bringing inflation down to their two percent target, they'll be happy to bring rates down. But I don't think they're going to get to their target anytime soon. I look, Governor Crasner, and I know you had a recent meeting where the Booth School graduate John Stadzinsky, in all of his work now at PIMCO as well, but what the John Stadinski world is about a global sense of we're all in this together. That's been the hallmark of his work for years. How linked now our central banks to develop a constructive disinflationary trend. I think that's right. I think you saw that once the FED took off raising rates fairly aggressively, that the major central banks in the world did the same, so that they kind of played from the same playbook because they were experiencing inflation in a similar way, which suggested that at least part of the inflation wasn't just due to what central banks were doing, but was also doing to some of these broader global supply chain factors. And we've seen inflation come down, we've seen them move down together. But the FED is is really the big player, and so it tends to be that other central banks will follow what the FED is doing. But of course there's some discussion across the central banks, but the Fed's got to do what it's got to do for the US economy if we are the big player. And I guess this is off the job report tomorrow on the American exceptionalism of strong nominal GDP better than good fiscal stimulus. You know, we all know the story, But the answer is we're dealing with the technological excellence. Does the FED pull that into their debate? That's one of the debates about productivity, and because if you have high productivity growth, it's perfectly fine to have high wage growth and not have inflation. But if you have low productivity growth, you can't sustain high wage growth without there being inflation because the costs are going up relative to the outputs. And so that's one of the debates. Are we going to see productivity continue to be strong as we have over the lastree quarters? Is that the main reason? Ready, you don't think we're going to get to the Fed's target. Oh, it's I think their whole variety of reasons. I think you've got expectations that never went up very much for inflation, I think to the Fed's credit, so that never really lost credibility as the FED did in the late nineteen seven in these early nineteen eighties, but I think it did lose a little bit and people have kind of gotten used to asking for a little bit more in wages, and they also have to make up for having lost so much in real terms inflation adjusted terms over the last couple of years, so I think there's going to be a catch up in wages. I think nominal wage growth is going to be above the inflation rate as it has been over the last few months, and that means at some point it will be less exciting for firms to be hiring and holding workers. The employment rate will move up, and as you know I've mentioned before, I think we'll probably have a hard ish landing. Not a hard landing, but hard ish. So if you talk about the nodes of inflation that are stick here that are going to be concerning to the FED, that aren't going to allow them to cut as aggressively as some people are currently pricing in Is it particularly the service sector. Is there an area of inflation that you're focused on to sort of signal what you're talking about. I think the FED is going to be laser focused exactly as you said, on services as well as on the key thing that will be driving services inflation, which will be wage growth, particularly wage growth relative to the inflation rate, which until recently, until really maybe four or five months ago, had been wage growth, nominal wage growth was below the inflation rate, and now nominal wage growth has been above the inflation rate. It's great for workers because they're getting increase in real wages, but that means that firms are going to be a little more reluctant to to higher Randy, our lower prices. If oil inflationary or disinflationary, well it certainly for headline inflation it's lower. It helps to lower the headline inflation rate. But as we know, the oil prices have gone down, gone up, down, down, and so the FED kind of looks through that, and that's one of the reasons why they look at the core numbers that strip out the more volable food and energy sectors. Randy, you're one of our giants in financial economics. Where we are right now? Is it out of the textbooks you learned from or post pandemic? Is this all original? Well, I wouldn't say it's all original, but it's at least a little bit unusual. The amount of supply chain disruption we had. Pandemics so far have only come from along once a century, and hopefully it will be another century before we have another one. And we've also seen an unusual resilience, not only the US economy but elsewhere to very significant interest rate increases, and so that's a little bit off of the traditional playbook. Is it a whole new playbook, I'm not so sure yet. Certainly it's pushed the existing playbook to the edges. Professor Krasner, thank you so much, Randall Krasner, the former governor of the Federal Reserve System. Paul sank joins right now foundered lead analyst at Sankie Research with one of the most red notes on the street. Paul, I want to go to the madness of nineteen eighty six. I'll pack absolutely blow it in nineteen eighty six with a price plunge. Can we get a redux on that again? And particularly with the new American production of oil, it's not eighty six now. And by the way, it's a pump jack and leap to think about the joke. That's kind of more realistic. As you use your swimming pool to store oil that you need a can tango. You need can tango for that swimming pool trait. And we're in vanquidation. So eighty six is not the right one, to be honest, Tom. It's that was when opek increased into the Asian financial crisis, and it's quite the opposite here. What we've got here is a twenty fourteen, probably not a twenty twenty, but in both cases that's where Saudi flushed the market essentially because they got frustrated with cutting back and cutting back production to maintain prices, such as twenty fourteen being the really excellent example. What was happening is they were losing market share, particularly to Iran, which was coming back through sanctions, and you had, of course the growth in US production that was squeezing Saudi from the other side. And then in fourteen they essentially couldn't get the rest of OPEC to agree with them. They dumped the market. They flushed the market. We went in a straight line from one hundred and ten in summer to fifty twenty fifteen January, so in six months we went, we've cut in half and then we bottomed again. If you remember in twenty sixteen, I don't think COVID you know the twenty twenty market share wall, which was more extreme. Sadi went to an all time high level of production in twenty twenty, which was in April twenty twenty, which was truly praised in a lot of ways because of course it made for negative oil prices in the US. But here you've clearly got a situation where Saudi has cut production and is facing a very strong demand environment. So it must be extremely and in fact an all time record demand environment. It must be very frustrating for them to be losing market share to Iran and as John mentioned, to an absolutely booming US industry. And I think everyone's turn negative oil, not least because the US has accelerated this year into the second half in terms of production and you know, taking more market share from Saudi. So our concern is that Saudi said they'll push through Q one with cuts, but by the time you get to Q two and if demand isn't strong enough seasonally, you could see Saudi dump the market and try and make everyone honest again. So you know, that's I think that's the analogy. Paula. Just want to be really clear about where we are right now. There's a lot of people trade in equity as a columnists making recession calls. You think this is about supply and not demand right now currently, I don't know how you can get higher demand than all time record demand. Now. Having said that, because we're one hundred and two point five million barrels a day. We're at over one thousand and two hundred barrels a second of demand, so demand site's pretty much good. And China's been pretty good in the second half too, which was always the balancing item in terms of bullishness and oil. And keep in mind, of course, John, that it's seasonally a weak time for oil here, so we're dumping into the traditional post labor day weakness. And we'd actually think, whilst we're worried about the Saudi market share war, we can see a bounce here in oil. Distillate demand here remains very strong. It's cold this morning in Brooklyn, but more importantly it's cold in Europe. And you know, I think we're a bit over sold in oil here. Doesn't change the fact that we think there's a structural problem in the market, which exactly as you say, is too much supply and too much better capacity. Particularly well, but Paul, I want to just develop. You think that were over sold here, and you think that there is a good chance that Saudi Arabia flushes the market, increases, production goes away from some of those cuts, as you said, make everyone honest again. In that case, how low could prices go, well, it's an interesting question because what you're trying to do at that point is shut down US supply growth, and that becomes the knotty debate, that's the analysis, that's the Permian question, because of course what Saudi's trying to flush at this point is going to be excellon Chevron Conicco. You know, it's not your old school emp's with a lot of that kind of collapse at the first side of trouble. And of course all these companies have basically planned at sixty dollars maybe less in terms of what they're doing, and have growth targets that they want to meet. So I think it's going to be a more inelastic supply side for the Saudis to attack. Additionally, in twenty five we're adding eight FPSOs that's a floating production and storage vessel, which are very big in places like Guyana, Senegal, and those are very priced and sensitive as too. That is to say, once you've built your huge production vessel, you don't shut it down. Because I was at fifty So it's a pretty it's a fascinating market. By the way, Tom, going back to eighty six, the whole peak oil question is like what were you talking about the supply side. The supply side has got excess at one hundred and two point five million doles of their demand. It's like what I think, a lot of bit of technology and AI. Actually, seriously, I'm very proud to say I didn't believe in peak oil for one minute. That's maybe one thing I got somewhat right. Paul, we see mister Putin on a junket to Saudi Arabia or Muhammad ben Salman. What's a dynamic there? Does the Saudis tell the Russians what to do? In the Paul Sanke world, I think they ask them for help, for sure. The problem is the Russians lie, right, I mean, whatever they say is like whatever they say, I don't know how much they really do. It's possible that they realize that there's enough of a problem and that they want that relationship with Saudi to be good, that they do get on board. And I think it is very significant obviously the Putin's meeting MBS, because there must be some quid pro quo here. We suspect and we really don't know that. The Saudis have also asked the US to tighten sanctions on particularly Iran, but also Russia obviously, because those have been two other major problems for the Saudis. The US has essentially been allowing a lot of additional oil onto the market into an election year. We think that maybe the Saudis have said, if you tighten sanctions, will make sure the ol price doesn't get too high for elections. But of course then the camp next years to the Saudis really preferred Donald Trump. So you know, I'm not sure about that that speculation, but certainly there's been evidence the US has been tightening somewhat the Iranian and Russian sanctions, which would help Saudi apoor. Didn't they try that going into the midterms last year, tried to tighten sanctions or try to try to get the Saudis to boost output to get THRUD prices lower. Yeah, I think Saudi US relations have improved over the last year, for sure, and I think through the Hamas, you know, a nightmare, we've seen obviously a lot of work from Blincoln to try and get everyone back on the page. And of course it's said in the press that the NBS actually kept blinking waiting for quite a long time at a time when he was insanely busy, which I'm sure he didn't appreciate. So I think they're still sending messages that the original language of this administration, which you'll remember well before the election, when Biden was very negative about oil and very negative about the Saudis. They don't forget that stuff easily. But at the same time, they're very pragmatic people. I think they realize that the US is hugely important to them. We've had subsequently had security agreements between Saudi and the US. So it's really complex, and I think a lot of people are saying a lot of things to a lot of you. There's a lot of multipolar world going on here. I don't know how much they really truly love the Russians as well. I mean, the history of that relationship is nothing like the quality of the history of the US Saudi relationship. Well said Paul, appreciate the explanations this morning. Thank you, sir. You're one of the best pol of Sanki research joining us right now. Terry Haynes and Pangae are really timely discussion here. Staggering to January, Terry Haynes, the zeitgeist out there is OMG a red nation a Republican presidency, a Republican Senate, and a Republican House. Maybe maybe not. Where are we heading? Here? Are we heading to a Republican sweep? I think where we're heading is very much like what you see today, Tom Frankly, Whether or not the president is Democratic or Republican, I'd still give Biden Biden Trump race. I'd still give Biden a little bit of edge. So let's start there. I think what you've got is a Senate that is more likely to be marginally Republican majority and a House that's more likely to be marginally Democratic majority. So it's another version of the same thing. People will spend the next year winding themselves up about this, but the reality in Washington is, unless you have a sweep of all three parties plus a sixty vote majority in the Senate, which nobody's had for decades, not much changes. Do you see a Trump Haley ticket. I was asked at least three times this week about that. Is she running for vice resident? No? I think she's running for president, And you know, I think she's doing reasonably well. As I say, and as you well kindly headlined, six out of ten Republican voters don't want her. You know, even in the Trump numbers in early primary states, one third of those people at least are what pollsters call soft, in other words, willing to entertain other options. Iowa has a history of surprising. She's very much running for president and thinks that if a couple of breaks go her way, she might well get the nomination. And if that's the case, poll show today she do much better than Biden would do. So there's a path there for her, and you know she sees it and she's trying to seize it. Could you develop a little bit more what that path is considering the fact that Trump is still pulling in about sixty percent of Republican voters and she currently is it at fifteen percent. Well, the path is this. Firstly, throw out the national number. At no point in the presidential race is a national beauty contest number ever relevant. It's all about getting a nomination. It's all about primary states. You get down to the primary states, Iowa, New Hampshire. Now Trump's at about forty five to forty to forty five depending on the polls. So what you have is you've got fifty five to sixty percent that already don't want Trump. A third of those, as I say, or at least willing to entertain an alternative. So it doesn't take much to see the quick consolidation and the race that's already happened, combined with some Trump underperformance. Say, you know a lot of those people decide, you know, gee, cry what I heard from Christie's right, you know Trump's not really going to be able to govern or anything else, and make a break all of a sudden. What you've got in the in the first race or two is you've got a real race where Trump looks like he's underperforming and the not Trump field is coalescing' that's the race, Hayley sees. My only point is there's a much bigger chance of that than most people are willing to entertained, because I think, frankly they're blinded by the national number. In the meantime, terry, there's this question around the ability to govern before that, especially heading into the new year, given the fact that Kevin McCarthy is going to be stepping down the former House speaker who is going to leave at the end of this year, how much more likely, given the thin majorities, how much more luck likely does that make some sort of government shutdown. Well, you know, I think marginally, I think there's a likelihood that what you see either in January or February from House Republicans is some sort of a shutdown. You know, a lot of this vast majority of this course is performative. They're wrangling over thirty percent one percent cuts in thirty percent of the budget, so it's not as if they're taking an act to anything. But you know, what they'd like is some backtracking and spending. You've heard that from the presidential candidates last night, where you know, Hayley frankly proposed something Gill return to pre COVID levels. Then even House Republicans are doing so, you know they want to not in that direction, but you know there's not a lot of meeting that opens on the spending thing. Terry. The middle of July next year, the Yankees are going to be playing seven hundred baseball with Aaron Judge in one Soto. I mean, it's a no brainer right there. There's going to be a confab in Milwaukee to the convention in Milwaukee and frankly the Democratic equivalent. Are these going to be normal conventions? If Biden is the nominee. It's going to be a fairly normal convention. If Trump is the nominee. In the Republican Party, I'd predict kind of mass affections and even a temporary split in the party as a lot of people walk out and refuse to support. Not unlike in a very broad sense, not unlike what happened to Democrats in nineteen seventy two, where you know, a lot of the traditional Democratic coalition, including Labor, refused to support mcgovernor instead, you know, supported Nixon. I think you see a lot of that stuff. The other great unknown between now and Joel I is what happens with third party races, whether it be with Bob Kennedy, whether it would possibly be with Joe Manchin somebody else. I say, I think there's a huge restiveness in the electorate, and you could see a third party candidacy gaining buyer really quickly. When do we see the machinery to have a third party candidate? Is that a January event, an April event, or dare I say into the convention season? I think more like a March to April event. Frankly, that is kind of what the labels people have promised but more importantly, what No Labels has promised is the idea that, look, once things begin to take shape and we know whether there's a Trump versus Biden likelihood or not, you know, then we'll make a decision. So you're looking at Super Tuesday in early March, and after that I think you probably get a decision. Terry Hines of PANCHEA Policy, Terry, thank you. Subscribe the Bloomberg Surveillance Podcast on Apple, Spotify, and anywhere else you get your podcasts. Listen live every weekday starting at seven am Eastern on Bloomberg dot Com, the iHeartRadio app tune In, and the Bloomberg Business app. You can watch us live on Bloomberg Television and always on the Bloomberg Terminal. Thanks for listening. I'm Lisa Abramowitz, and this is Bloomberg  See omnystudio.com/listener for privacy information.

PES
Günah S2B12

PES

Play Episode Listen Later Nov 30, 2023 21:32


Sanki sen çok şeysin. PES'i YouTube'da izlemek için: https://youtu.be/vzAObDJnnNA?si=QP0WPj49LLXseS88 İletişim: ⁠⁠⁠pes@jiklet.com

Ageless by Rescu
Dr. Amira Sanki BSc(med) MBBS PhD FRACS(plast) | Specialist Plastic Surgeon | A New Era for Patient Safety

Ageless by Rescu

Play Episode Listen Later Oct 2, 2023 52:29


Dr. Amira Sanki is a specialist plastic surgeon working in Kogarah, NSW. She qualified as a specialist plastic surgeon in 2011 and currently trains plastic surgery registrars at St George Hospital in aesthetic surgery.Dr. Sanki is also the Vice President and Chair of Education of the Australasian Society of Aesthetic Plastic Surgeons responsible for  organising the annual educational events of ASAPS. ASAPS education is credited with keeping the plastic surgery community connected and well informed leading to better patient satisfaction and safety. Dr Sanki has been instrumental in ASAPS media and lobbying campaigns for the public to “know the difference” between qualified surgeons and cosmetic doctors.  Dr. Sanki has a special interest in body contouring after massive weight loss and has presented locally and globally at plastic surgery meetings on the topics of aesthetic and reconstructive plastic surgery. Watch the episode here: https://youtu.be/Azue0rJf184See omnystudio.com/listener for privacy information.

Unsal Unlu
Halk tekrar sandığa gitmeye nasıl ikna edilecek?

Unsal Unlu

Play Episode Listen Later Aug 29, 2023 16:26


Sanki sadece yenilgi yaşamış muhalefetin sorunu gibi gösterilse de başlıktaki soru Erdoğan'ı da yakından ilgilendiriyor. Vinyet: Yılmaz Aslantürk (Otisabi) Jenerik müziği: Rahman Altın

Kerem Önder
Uykuda bile Allah'ı unutmayanlar? - Mektubat, 99. Mektup / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Aug 1, 2023 39:19


Bu mektûb, molla Hasen-i Kişmîrîye, cevâb olarak yazılmış olup, Allahü teâlâyı hiçbir ân unutmamak nasıl olacağı, insanın kendini bilmediği uyku zemânında da, Onun unutulmıyacağı bildirilmekdedir: “Kıymetli mektûbunuzu okumakla şereflendik. Bu yolun büyüklerinden ba'zısı “rahmetullahi aleyhim ecma'în” Allahü teâlâya her ân âgâh olduklarını ve uyku zemânında da, her ân, Onu hâtırladıklarını haber vermişdir. Bunun nasıl olacağını soruyorsunuz. Kıymetli efendim! Bunu anlatabilmek için, önce birkaç şeyi bildirmek lâzımdır. Kısaca yazıyorum. Dikkatli okuyunuz! İnsanın rûhu, bu gördüğümüz cesed ile birleşmeden önce, terakkî edemez, ilerliyemezdi. Kendine mahsûs makâmda, derecede bağlı ve mahbûs gibi idi. Fekat, bu cesede indikden sonra, yükselebilmek hâssası ve kuvveti ona verilmişdir. Bu hâssası, onu melekden üstün ve şerefli yapmışdır. Allahü teâlâ lutf ederek, ihsân ederek, rûhu, bu hissiz, hareketsiz olan, hiçbir şeye yaramıyan, karanlık cesed ile birleşdirdi. Rûh ışığını, karanlık cesed ile birleşdiren, madde olmıyan, zemânlı, mekânlı olmıyan rûhu, maddeden yapılan cesed ile bir arada bulunduran, Allahü teâlâ, çok büyükdür. Bütün büyüklük, üstünlükler, yalnız Ona mahsûsdur. Onda hiç kusûr olamaz. Bu sözün ma'nâsını iyi kavramak lâzımdır. Rûh ile cesed, her bakımdan, birbirinin aksi, zıddı olduğundan, bunların bir arada kalabilmesi için, Allahü teâlâ, rûhu nefse âşık etdi. Bu sevgi, bunların bir arada kalmasına sebeb oldu. Kur'ân-ı kerîm, bu hâli bize haber veriyor. Vettîn sûresinin bir âyetinde, (Biz insanın rûhunu, güzel bir sûretde yaratıp, sonra en aşağı dereceye indirdik) buyuruldu. Rûhun bu dereceye düşürülmesi ve bu aşka tutulması, kötülemeğe benzeyen bir medhdir. İşte rûh, nefse karşı olan bu aşkı, sevgisi sebebi ile, kendini nefs âlemine atdı ve nefse tâbi', esîr oldu. Hattâ, kendinden geçdi. Kendisini unutdu. Nefs-i emmâre hâlini aldı. Sanki nefs-i emmâre oldu. Rûh, her şeyden dahâ latîf olduğundan, madde bile olmadığından, her ne ile birleşirse onun hâline, şekline ve rengine girer. Kendini unutduğu için, evvelâ kendi âleminde, derecesinde iken, Allahü teâlâya olan bilgisini de unutdu. Câhil ve gâfil oldu. Nefs gibi cehâlet karanlığı ile karardı. Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu, çok acıdığı için, Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” gönderip, bu büyükler vâsıtası ile rûhu kendine çağırdı ve ma'şûku, sevgilisi olan nefse uymamasını, nefsi dinlememesini ona emr etdi. Rûh bu emri dinleyip, nefse uymaz, ondan yüz çevirir ise, felâketden kurtulur. Yok eğer, başını kaldırmaz, nefsle berâber kalmak, bu dünyâdan ayrılmamak isterse, yolunu şaşırır, se'âdetden uzaklaşır. Bu sözümüzden, rûhun, nefsle birleşmiş olduğu, hattâ kendisini unutup, nefs hâlini almış olduğu anlaşıldı. İşte rûh, bu hâlde kaldıkca, nefsin gafleti, câhilliği, rûhun da gafleti, cehâleti olur. Yok eğer, rûh, nefsden yüz çevirir, ondan soğur, onun yerine Allahü teâlâyı severse ve kendi gibi, bir mahlûku sevmekden kurtulup, sonsuz var olan, hakîkî Bâkîye âşık olup, bu aşk ile kendinden geçerse, zâhirin, ya'nî nefsin gafleti, cehâleti, bâtına, ya'nî rûha sirâyet etmez. O, Allahü teâlâyı bir ân unutmaz. Nefsin gafleti, ona nasıl te'sîr etsin ki, o nefsden, temâmen ayrılmışdır. Zâhirden, bâtına hiçbir şey geçmemişdir. İşte bu vakt, zâhir gafletde iken, bâtın âgâhdır, uyanıkdır. Her ân Rabbi iledir. Meselâ, bâdem yağı, bâdem çekirdeğinde bulunduğu müddetce ikisi de aynı birşey gibidir. Yağ, posadan ayrılınca, her ikisinin hâssaları başkadır ve her bakımdan ayrı iki şey olurlar. İşte, bu hâle yükselmiş olan, bir mes'ûd, bir bahtiyâr kimseyi, ba'zan, tekrâr bu âleme indirirler. Allahü teâlâya ârif ve âlim olduğu hâlde, bu âleme döndürüp, onun mubârek, şerefli varlığı vâsıtası ile, âlemi nefslerin karanlığından, cehâletinden kurtarırlar.

Hizmetten
Şu ana kadar getirdiğiniz işin ikmal ve itmamını Allah'tan isteyin.

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 5, 2023 2:24


*Bir kere başta her bir arkadaşımız, arkadaşlardan ayrılmamaya azm-ü cezm-ü kast eyleyecek. Evvela azmettim. Sonra da bu işi kesip attım ki yani aksini hiç düşünmüyorum. Sonra da ‘niyetim budur demek' bu sözün manası budur. Arkadaşlardan ayrılmayacak. “Yalnız kalırsanız kurt yer sizi”. *Her akşam bir yerde arkadaşlarla bir araya 3-5 gelecek, bize ait meseleleri görüşeceksiniz. Reçetenin birinci maddesi bu. İhmaliniz sizi uzaklaştırır farkına varamazsınız. Sonra da kendi içinizden kurarsınız, “sanki bir araya geliyorlarsa ne oluyor?” günahın birinci basamağı. “Sanki şimdiye kadar ne yaptınız?” ikinci basamak. “Siz bu halinizle dünyayı mı kurtaracaksınız?” üçüncü basamak. “Dünyayı kurtarmak size mi kaldı?” dördüncü basamak. Kademe kademe merkezden uzaklaşıyor, şeytanı sevindiriyor, Hafizanallah. *Her gün gideceğim arkadaşlarımın yanına dinleyeceğim, duyacağım, doyuracağım, dolacağım toplumun içine girecek ve bir şeyler anlatacağım. Evim açık olacak, barkım açık olacak kardeşlerime ve inşallah daima hizmet içinde bulunacağım. Reçetenin birinci maddesi.

Hizmetten
İhmaliniz sizi uzaklaştırır farkına varamazsınız

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 22, 2023 1:24


*Bir kere başta her bir arkadaşımız, arkadaşlardan ayrılmamaya azm-ü cezm-ü kast eyleyecek. Evvela azmettim. Sonra da bu işi kesip attım ki yani aksini hiç düşünmüyorum. Sonra da ‘niyetim budur demek' bu sözün manası budur. Arkadaşlardan ayrılmayacak. “Yalnız kalırsanız kurt yer sizi”. *Her akşam bir yerde arkadaşlarla bir araya 3-5 gelecek, bize ait meseleleri görüşeceksiniz. Reçetenin birinci maddesi bu. İhmaliniz sizi uzaklaştırır farkına varamazsınız. Sonra da kendi içinizden kurarsınız, “sanki bir araya geliyorlarsa ne oluyor?” günahın birinci basamağı. “Sanki şimdiye kadar ne yaptınız?” ikinci basamak. “Siz bu halinizle dünyayı mı kurtaracaksınız?” üçüncü basamak. “Dünyayı kurtarmak size mi kaldı?” dördüncü basamak. Kademe kademe merkezden uzaklaşıyor, şeytanı sevindiriyor, Hafizanallah. *Her gün gideceğim arkadaşlarımın yanına dinleyeceğim, duyacağım, doyuracağım, dolacağım toplumun içine girecek ve bir şeyler anlatacağım. Evim açık olacak, barkım açık olacak kardeşlerime ve inşallah daima hizmet içinde bulunacağım. Reçetenin birinci maddesi.

BEAUTE INDUSTRIE
261: The importance of ongoing education with Dr Amira Sanki from The Australasian Society of Aesthetic Plastic Surgeons

BEAUTE INDUSTRIE

Play Episode Listen Later Jun 18, 2023 25:17


Today's guest is Dr Amira Sanki from The Australasian Society of Aesthetic Plastic Surgeons.   Dr Amira Sanki is a fully trained and qualified Australian Plastic and Reconstructive Surgeon. Amira graduated from the University of New South Wales in 2000 with Honours in Medicine and Surgery. She undertook her internship at Royal Prince Alfred Hospital. Dr Sanki undertook intensive training in General and Plastic Surgery in Sydney for ten years. Upon receiving her Fellowship in Plastic Surgery from The Royal Australasian College of Surgeons, Amira completed an aesthetic surgery fellowship and commenced practice at Southern Aesthetic Plastic Surgery. As Vice President and Chair of Education for the Australasian Society of Aesthetic Plastic Surgeons, she is committed to improving the quality of education offered to specialist plastic surgeons and training plastic surgeons. She regularly teaches and lectures other doctors and speaks at community information nights for her local hospitals. She is passionate about ensuring public safety by encouraging patients to thoroughly research their surgical options and by promoting the important difference between specialist plastic surgeons and cosmetic practitioners. Here to discuss the importance of ongoing education from The Australasian Society of Aesthetic Plastic Surgeons, today we welcome Dr Amira Sanki. This episode is brought to you by The Aesthetic and Beauty Industry Council. Beaute by ABIC Podcast is an independent podcast that operates with the support of our listeners (that's you!) So if you would like to support the show, we would very much appreciate that. Hit ‘subscribe' on Apple Podcasts or ‘follow' on Spotify, and leave a review if you're feeling especially generous and please follow us @aestheticbeautycouncil --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/beautebyabic/message

Kerem Önder
Allah'ı tanımanın yolu: Yakîn - Mektubât, 97. Mektup / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later May 23, 2023 43:55


Allah'ı tanımanın yolu: Yakîn - Mektubât, 97. Mektup Bu mektûb, şeyh Dervîşe yazılmışdır. İbâdet etmemizin emr olunması, yakîn elde etmemiz için olduğu bildirilmekdedir: “Hak teâlâ, Peygamberlerin en üstünü “salevâtullahi aleyhim” hâtırı için, bir işe yaramıyan bizlere, îmânın hakîkatini bildirsin! İnsanların yaratılmasına sebeb, emr olunan ibâdetleri yapmakdır. İbâdetleri yapmak da îmânın hakîkati olan, yakîni elde etmek içindir. Hicr sûresi, son âyetinin meâl-i şerîfi de, belki (Yakîn elde etmek için Rabbine ibâdet et!) demekdir. Çünki (hattâ) kelimesi, (ye kadar) demek olduğu gibi, (sebeb olmak, ya'nî, için) ma'nâsını da bildirir. Sanki, ibâdet yapmadan önce olan bu îmân, îmânın kendisi değil, görünüşüdür. Âyet-i kerîmede, (yakîn elde etmek için) ya'nî (Îmânın kendisini elde etmek için) buyuruluyor. Sûre-i Nisâ yüzotuzbeşinci âyetinde, (Ey îmân edenler! Îmân ediniz!) buyuruldu. Bunun ma'nâsı, (Ey! Îmânın sûretini edinenler! İbâdet yaparak, îmânın kendisine kavuşunuz!)dur. (Vilâyet), ya'nî Velî olmak, Fenâ ve Bekâ denilen iki ni'mete kavuşmak demekdir. Fenâ ve Bekâya kavuşmak, bu yakîni ele geçirmek içindir. Yoksa, Fenâ-fillah ve Bekâ-billah diyerek, Allahü teâlâ ile birleşmek, hulûl gibi şeyler anlamak, ilhâd ve zındıklıkdır. Evet, tesavvuf yolunda ilerlerken, Allahü teâlâya olan fazla aşk, sevgi sebebi ile serhoşluk gibi, ba'zı hâller hâsıl olur. Bu vakt, ba'zı bilgiler yanlış anlaşılır. Böyle hâlleri geçmek, atlamak lâzımdır. Böyle anlayışlar için tevbe, istigfâr etmek lâzımdır. Tesavvuf büyüklerinden İbrâhîm bin Şeybân-i Kazvînî “kaddesallahü teâlâ ervâhahüm” buyuruyor ki: (Fenâ ve Bekâ bilgileri, Allahü teâlânın bir olduğuna hâlis inananlarda ve ibâdetlerini doğru yapanlarda bulunur. Başkalarının Fenâ ve Bekâ olarak söyledikleri hep yalandır ve zındıklıkdır). Bu sözü, tâm yerindedir ve kendisinin doğru yolda bulunduğunu göstermekdedir. (Fenâ-fillâh) demek, Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği şeylerde fânî olmak demekdir. Ya'nî hep Onun sevdiklerini sevmek, Onun sevdikleri, kendine sevgili olmakdır. (Seyr-i ilallah) ve (Seyr-i fillah) gibi sözler de böyledir. Size ve doğru yolda olanlara selâmlar olsun!” Rabbani Va'bud rabbeke hattâ ye/tiyeke-lyakîn Yakin: Kesin, sağlam, doğru bilgi. Fenâ, yokluk ve hiçlik ve geçici olmak; bekâ ise, kalıcı ve daimi olmak anlamına Kur'an kaynaklı bir tasavvuf kavramıdır. Rahman Suresi'nde: Yeryüzünde bulunan herşey fenâ bulacak; yalnız celal ve ikram sahibi Rabbının zatı baki kalacaktır.” buyurulmaktadır. Bir bölgede yağmur yağmıyordu, kuraklık çok sıkıntı vermeye başlamıştı. Herkes yağmur yağması için dua ediyorsa da; yağmur yağmıyordu. Evliyadan bir zat, ne yapacağını şaşıran insanlara dedi ki: “Bunun çaresi vardır. Sebeplerine yapışmadan yağmur yağmaz.” İmam Şafi'ye soruldu; "Allah'a karşı kötü zan nasıl olur?” Şöyle cevap verdi: "Vesveseli olmak, her an bir musibet gelecek gibi bir korku içine girmek ve elinde bulunan nimetin yok olacağını beklemek, Allah'a karşı kötü zandır." İnanç dediğimiz şey bazı fikir ve düşüncelere olan bağımlılıktır. Onları kesin doğrularımız olarak görürüz. Annemiz bize geçmişte bir şey söylemiştir; "sobayı elleme, elin yanar" denemiş veya denememiş ama deneyen birisini gözlemlemişizdir ve gerçekten de eli yanmıştır. Biz onu çok sağlam bir şekilde kodlarız, artık sobayı ellemeyiz. Ama yaz gelip de artık onun içinde ateş yanmıyor olsa bile, onun yakmadığını bilsek bile, yine de ona dokunmaktan kaçınırız, çünkü inancımız vardır. Size söylenenler, duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz hepsi birer inanç oluşturur. Hepsinin doğru olduğuna inanır ve inandıklarınıza göre yaşarsınız. İnancı aşabilecek bir şey yoktur, beynimizi inançlarımıza göre programlarız. Eğer yanlış bir bilgiyi inanç halinde kodlamışsak, bize onun tamamen yanlış olduğu gözümüze sokarak gösteriliyor olsa bile ondan vazgeçemeyiz, inanmak ikna olmaktır. Kabul etmektir.

Hizmetten
Bohemliğe karşı kararlı durma! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Apr 26, 2023 5:25


Bu video 03/05/2019 tarihinde yayınlanan “RAHMET, ÜMİT VE BEREKET AYI RAMAZAN” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Bir delikanlı, çiçeği burnunda, görkemli, gösterişli; Hazreti İbn Abbas gibi, Mus'ab İbn Umeyr gibi. Geçerken daha panjurlar açılıyor, o güzelliği görmek için herkes ona bakıyor: “Yahu şuna bakın! Sanki yerde gezen bir melek!” Mus'ab İbn Umeyr de öyle idi; hayatının baharında Uhud'da, Allah Rasûlü'nün önünde, önce sağ kolu, sonra sol kolu ve bir kalkan kılıca karşı “Bir boynum kalmıştı, son; onu vur!..” Rasûlullah'ın önünde kalkan olmak üzere… Jalûziler sıyrılıyor, ona bakıyorlar; böyle bir delikanlı… Mescid-i Nebeviye giderken, Hazreti Ömer döneminde, birinin kapısının önünden geçiyor. Bir fettan, gönlünü ona kaptırmış. Takılıyor ona, değişik argümanları değerlendiriyor, fakat bir türlü istediğine eremiyor. Ağ atıyor ama avını avlayamıyor. Bir sürü, değişik ağlar atıyor, değişik yöntemler kullanıyor Nihayet, herhalde nefs-i emmâre veya şeytanın ona tasallutu neticesinde O da bir sahabî olabilir; Allah, lisanımızı günahtan korusun! bir felaket varmış gibi kapının arkasında bir çığlık koparıyor. Delikanlı, “Acaba ne var ki, yangın mı var?!” filan diye kapıyı tıklatıyor. “İmdada koşayım!” diye içeriye girince, kapı “Tık!” diye kapanıyor. Bu defa Zeliha'nın Hazreti Yusuf'a teklif ettiği teklif ediliyor orada. Birden bire o gencin diline şu ayet-i kerime vird-i zebân ediliyor: إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَإِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ “Onlar ki takva dairesi içinde yaşarlar; kendilerine şeytandan bir tayf, bir vesvese geldiği zaman hemen Allah'ı hatırlar ve gözlerini hakka açarlar.” (A'râf, 7/201) İttikâ… Kendileri takva dairesi içinde, Allah'ın himayesine girmiş… “Şeytandan bir şeytanî tayf, bir dalga, bir esinti geldiği zaman, Biz, onun gözünü açarız!” Kadının zorlamaları karşısında, genç kendini dinleyince bakıyor ki, dilinde hep o ayet; hep o ayeti tekrar edip duruyor, hep o ayeti tekrar edip duruyor. Ve kalbi dayanamıyor, düşüyor ve ölüyor orada. Tabiî kadın kapıyı açıyor; arkadaşları, camiye gidip gelen bu insanı tanıyanlar, “Aman, bir yabancının evinde öldü. Ayıp olur; Emîru'l-mü'minîn görmesin bunu!” diyorlar. İlk saflarda duran birisi idi. Hazreti Ömer de orada yoklama yapmasını çok iyi bilirdi. Arkasında bin insan namaz kılıyor ise, biri var mı, yok mu, onu bilecek kadar mahrutî bir bakışa sahip idi. Ömer'e kurban olayım, radıyallâhu anh!.. Evet, “Aman duymasın, ayıp olur; bir yabancının evinde vefat etti..” deyip gizlice götürüyor, namazını kılıyor ve gömüyorlar. Hazreti Ömer efendimiz, işte o mahrutî bakış ile yaptığı yoklamalarında, onu göremeyince durduğu yerde, “Falan nerede?” diyor. Kem-küm ediyorlar önce; sonra da “Ya Emire'l-mü'minîn! Başına böyle bir şey geldi, ölü bulduk. Hem biz hicap ettik, hem de sizi mahcup etmemek için gizlice götürdük. Gömdük onu…” diyorlar. “Beni, mezarına götürün!” diyor. Mezarının başına dikiliyor: وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ “Buna karşılık, Rabbisinin (Rab olarak) Makamı'ndan korkan ve (Âhiret'te de) O'nun huzuruna çıkacak olmanın endişesiyle yaşayan için iki cennet vardır.” (Rahmân, 55/46) ayetini okuyor. “Allah mehâfeti ile, mehâbeti ile, korkusu ile hareket edene, iki cennet vardır, bir cennet değil. Arzı, tûlü (genişliği, uzunluğu) gökler genişliğinde cennetler vardır.” Birdenbire mezardan ortalığı lerzeye getirecek bir ses duyuluyor: “Yâ Emire'l-mü'minîn! Ben, onun iki katını buldum!” Allah, seni Cennetü'l-Firdevs ile sevindirsin! Ve bizi de sizin kıtmîrleriniz olarak orada haşr ü neşr eylesin!..

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Görünmezlik, uçmak, ışınlanmak… Bir süper güce sahip olabilseydiniz, hangisini seçerdiniz? Süper kahramanlar ve süper güçler üzerine konuşuyoruz. Hangi süper güce sahip olmak istediğimizi tartışıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes https://youtu.be/tAXhgTLGZqg - Which Superpower Would You Choose? | Easy Turkish 34 Transcript Intro Müzik Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün yine Cihat'la beraberiz. Uzun bir süre sonra klasik girişimizi yapmak biraz iyi hissettirdi. Sen ne düşünüyorsun Cihat? Cihat: [0:39] Evet, ben de özlemişim. Sanki uzun zamandır konuşmuyoruz gibi hissettim. Hem bir ara verdik hem deprem sebebiyle geçen kaydettiğimiz bölüm daha duygusaldı diyebilirim bence. Çok sohbet etmek gibi değildi. (Evet.) Bakalım... Geri dönmek güzel. Emin: [0:56] Bu arada hâlâ duygusalız. Yanlış anlaşılmasın. Sadece biraz daha eski hayatımıza geri dönmeye çalışıyoruz. Bu konuda yanlış anlaşılmak istenmeyiz. Cihat: [1:07] Tabii, yani... Bir şekilde bununla baş etmenin yollarını arıyoruz elimizden geldiğince. Ama hiçbir şey üretmeden de devam etmeyelim dedik. Yine de içerik üretelim, paylaşımlarımızı yapalım. (Evet.) Bakalım... Ne konuşacağız bu hafta? Emin: [1:26] Bu haftanın konusu senden geldi aslında. Ama ben paylaşayım. Bir süper kahraman olsanız hangisi olmak isterdiniz? Veya süper bir gücünüz, yeteneğiniz olsa onun ne olmasını isterdiniz? Bununla ilgili zaten geçmişte bir bölüm çekmiştik. Açıklamalar kısmına o çektiğimiz bölümün linkini bırakırız. Biraz Cihat'la bu konu üzerine beyin fırtınası yapalım istedik. İkimiz de süper kahraman filmlerini seviyoruz, izliyoruz. (Evet.) Biraz bakalım yaratıcı olabilecek miyiz? Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership

Turkish Stories
Görmek ve Bakmak / Turkish Stories C1

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Dec 22, 2022 4:11


Görmek ve Bakmak Etrafımızda olanları gözlerimizle, bir problem yoksa görürüz; fakat bunlara bakmayabiliriz. Onun için "görmek" ile "bakmak" arasında fark vardır. Görmek, bilinç dışı bir hâl ya da harekettir. Göz açık bulunduğu zaman dıştaki nesneler, ister istemez ona çarpar. Hiçbir şey düşünmeyerek gezdiğimiz zaman, gökyüzünü, ağaçları, akarsuyu görürüz; evleri, insanları görürüz; yağmur ya da kar yağdığını görürüz. Bunların izleri birbiri ardınca gelir, birbirini silerek geçer. Biraz sonra bu görmüş olduklarımızı zar zor, eksik gedik hatırlarız. Bakmak, iradeli ve düşünceli bir eylemdir. Bir anıt, güzel bir yapı önünde dururuz, eğer kendimizi ona bakmaya zorlarsak, onun güzel taraflarını çıkartırız; üslûbuna, organlarına bakarız. Bir bahçeden geçerken, bir asker geçişini seyrederken, eğer onlara bakacak olursak, öteki bahçeden, başka askerlerden onları ayırt eden noktaları buluruz. Bir şeye bakan, yani gözünün önünde yayılmış şeyleri düşünceli bir bakışla görmeye çalışan bir kimse, onları tanımaya, ilerisi için karşılaştırma noktaları çıkarmaya, az çok, açık ve sürekli bir izlenim elde etmeye çalışan kimse demektir. Görmek, organlarımızdan birinin doğal bir işidir. Nefes almayı nasıl öğrenmiyorsak, görmeyi de öğrenmek zorunda değiliz. Bakmak ise görüşümüzün eğitimi ile olur. Gayet sade, normal olan bu eğitim, çok defa önem verilmemek yüzünden yapılmıyor ve insanların çoğu bakmayı bilmiyorlar. Öğretmenlerden çoğu, ödev düzeltirken tasvirlerin bayağılığından, örneklerin kuruluğundan bezmiş hâlde bulunurlar. Sanki öğrenci anadan kördür ya da sanki çölde yaşamış bir kimse gibi hiçbir şey görmemiş, hiçbir şey duymamıştır. Bir yazma ödevinde: "O gün bahçedeydik..." diye başlayan öğrencilere sorunuz. Hiç bahçe görmüşler mi? Görmüşlerdir elbet. Fakat bu bahçe nasıldır? Etrafı ne ile çevrilmiştir? İçinde hangi ağaçlar, ne gibi çiçekler vardır? Bahçeyi hangi mevsimde görmüşlerdir? Size belli belirsiz cevaplar vereceklerdir; çünkü "alıcı gözüyle" bakmamışlardır, bu yüzden de hatırlarında kalan "basmakalıp bir bahçe"dir. Bir yolda gidiyorlar, ana yol mu, sade bir yol mu olduğunun farkında mıdırlar? Manzarayı birkaç gerekli ayrıntıyla, açıkça anlatabiliyorlar mı? Hayır. Bu onlar için sadece bir yoldur; oradan arabalar geçer, gürültü yapar ve toz çıkarır, o kadar! Belki yüz kere bir çay, bir dere, bir havuz görmüşlerdir. Fakat onların içinde sadece bir şey olduğunun farkındadırlar, o da yalnız su. Hele anıtlar, eskiden kalma değerli yapılar, eski bir yıkıntı ya da çiftlik olursa bu berbatlık kendini daha açık gösterir. Belki bunu, çok yakından incelemedikleri bir konu şeklinde olduğu için verirsiniz; bu çeşit resimler görmüşlerdir; bu resimlere bir göz atıp geçmişler, akıllarında tutmaya değer bir nokta bulamamışlardır. Bakmaya ve baktığı şeyleri incelemeye alışmak, yeni bir dünya bulmak, yeni zevkler verecek şeylerle karşılaşmak demektir. Çevremize dikkatle bakar incelersek, onu daha çok ve anlayarak severiz. Mustafa Nihat ÖZÖN

Hizmetten
Sanki “Siyasî İslam!” deyince, her şey tamam oluyor | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 24, 2022 5:00


Bu video 28/08/2016 tarihinde yayınlanan "EZİYETLER, HÜZÜN VE İLAHÎ EMİRLER" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.ozgurherkul.org/tag/insi-... Kur'an-ı Kerim'de insî ve cinnî şeytanlara dikkat çekiliyor ve şeytanların kendi dostlarını fitledikleri ifade ediliyor. Şeytan, günümüzde, gemi azıya almış. Çünkü insî şeytanlardan ordular teşkil etmiş. Kullandığı argümanlar da İslamî argümanlar. Formalara bakınca, İslamî forma fakat oynadığı oyun, insanları şirazeden çıkarma istikametinde. Sanki “Siyasî İslam!” deyince, her şey tamam oluyor; ondan sonra başka yerde birileriyle -bağışlayın- bohemce bir hayatınız olabilir: “Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir! Öyleyse, irtikâpta bulunabilirsiniz.” Doğru, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir; kurban olayım o Gafûr'a, o Rahîm'e!.. Fakat, heyhat, bu hakikat nerelerde, nasıl suiistimal ediliyor?!. Hazreti Pîr de bu tehlikeye işaret ediyor; şeytanın önemli oyunlarından bir tanesi; size öyle fısıldar: “Allah Raûf'tur, Rahîm'dir.. Latîf'tir, Kerîm'dir, Rahmân'dır, Azîz'dir, Mu'iz'dir, Râfi'dir… Dolayısıyla endişe etmeyin günah işleseniz de!” der. Fakat günah uyuşturucu gibidir; insan bir kere o istikamette yola çıktı mı, açıldı mı, ilk adımı attı mı, o sonra atılacak adımların bir yönüyle dürtükleyici, zorlayıcı referansıdır. Neylersiniz ki, “Yahu yapılıyor böyle! İşte Allah Tevvâb'dır; tevbeleri kabul eden Zât-ı Akdes-i Ecell u A'lâ'dır. Niye bu kadar endişe duyuyorsunuz?!.” derler. Hatta bir de size sitem ederler: “Ne diye günah işleyen insana karşı böyle olumsuz şeyler söylüyorsunuz? Allah Tevvâb değil mi? Niye ümidini kırıyorsunuz? Neden onu ye'se atıyorsunuz!..” Bu da şeytanın kullandığı ayrı bir argümandır. En tehlikeli şeytan, Hazreti deme zelle yaşatan şeytan değildir, insan suretindeki şeytanlardır. Onlardan daha tehlikelisi de “Ben Müslümanım!” diyen fakat şeytanî yolda adım adım onu takip eden kimselerdir. Onun için “Şeyâtîne'l-insi ve'l-cinn” (En'âm, 6/112) denmiş, “insî ve cinnî şeytanlar.” O, cinnî.. “Mâricü'n-nâr”dan (Rahman, 55/15), “ateşin özü”nden yaratılmış. Dolayısıyla da herhalde “Ateş umurumda değil benim!” diyor. Amma oraya gittiğin zaman görürsün, seni kerata.. umurunda mı değil mi, anlarsın o zaman onu. Fakat arkasından sürüklenen sürüler, onlara ne demeli? Ne demeli?!. Asrı, Müslümanlık hesabına, şeytanın avenesi böyle kirletti. Bütün İslam dünyasında aynı kirliliğe şahit olmak mümkündür. Aynı sürçmelerin, -hayır estağfirullah, sürçme değil tepetaklak gitmelerin- her yerde olduğuna şahit olabilirsiniz. Belki başka şeyler değil de, -zannediyorum- Müslümanlığın yeniden gelip hayata hayat olması mevzuunda, bu türlü şeyleri görme, sizi inkisara uğratır, ümidinizi kırar. Öyle bir ümit inkisarı yaşadığından dolayı Akif: “Müslümanlık nerede, bizden geçmiş insanlık bile, lemi aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile, Kaç hakiki Müslüman gördüm, hep makberdedir, Müslümanlık bilmiyorum amma galiba göklerdedir.” diyor. Allah, inayetini bizlerle beraber eylesin. İnsî cinnî şeytanların şerlerinden muhafaza buyursun; bizi Müslüman görünüp de şeytanın rolünü/senaryolarını oynayan kimselerden yapmasın. Senaryo, bir yönüyle Kur'an dayanaklı, Sünnet dayanaklı, öyle gösteriliyor; “Allah!” deniyor, “Peygamber!” deniyor Ama -bağışlayın, lütfen bağışlayın- her türlü “halt” yeniyor.

Unsal Unlu
Yirmidokuz

Unsal Unlu

Play Episode Listen Later Oct 13, 2022 26:34


Sanki yaşadığımız her şey normalmiş gibi, siyaset yapma tarzının normal olmasını beklemek ne derece doğru? #meclis #sansür Jenerik müziği: Rahman Altın

Turkish Stories
İlk Cinayet / Ömer SEYFETTİN / Turkish Stories C1

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Oct 6, 2022 5:51


İlk Cinayet Evet, acaba dört yaşında var mıydım? Ondan evvel hiçbir şey bilmiyorum. Tolstoy, daha dokuz aylık bir çocukken kendisinin banyoya sokulduğunu hatırlıyor. İlk duygusu bir haz! Benimki müthiş bir ıstırap ile başladı. Ben kendimi ilk defa şirket vapurunda hatırlıyorum. Hâlâ gözümün önünde: Sanki dünyaya o anda doğmuşum, annemin kucağındayım. Gürültülü bir kadın kalabalığı... Annem, yanındaki sarı saçlı genç bir hanımla gülüşerek konuşuyor. Mevsim galiba yaz. Çok aydınlık, güneşli bir hava... Annem konuşurken mavi tüylü bir yelpazeyi yavaş yavaş sallıyor. Ben kucağından kayıyorum. Beni kollarımdan tutarak yanına oturtuyor. Gümüş maşacığın halkasına parmağımı takıyor, annem görmeden ucunu ağzıma sokuyor, dişlerimle ısırıyorum. Konuştuğu sarı saçlı hanımın elbisesi mavi. Ben beyazlar giymişim. Başım açık. Saçlarım çok. Hem galiba dağılmış. Annem bunları düzeltirken başımı yukarı kaldırıyorum. Güneşten kum kum parlayan tentenin kenarında el kadar bir gölge kımıldıyor. – Bak, bak, diyorum. Annem de başını kaldırıyor: Kuş konmuş, diyor. Bu kuşu isteyince: – Tutulmaz, diyor. Ben yine istiyorum. Annem şemsiyesiyle bu gölgenin altına vuruyor. Fakat gölgede hareket yok. Yine yanındaki hanıma dönüyor. – Aa, kaçmadı. – Niçin acaba? – Yavru olmalı mutlaka. – ... – Anne, ben kuşu isterim, diye tutturuyorum. O zaman annem yelpazesini bırakıp ayağa kalkıyor, beni koltuklarımın altından tutup küçük bir top gibi yukarıya kaldırırken diyor ki: – Birdenbire tut ha! Başım ketenin hizasını aşınca, gözlerim kamaşıyor, ellerimi uzatıyorum. Tutuveriyorum. Bu beyaz bir kuş. Annem alıyor elimden, öpüyor, sarı saçlı hanım da öpüyor, ben de öpüyorum. – A zavallı daha yavru. – Martı yavrusu. – Uçamıyor olmalı. – Denize düşerse boğulur. – ... Öteki kadınlar da lafa karışıyor, “yaşamaz!” diyorlar. Annem beyaz kuşu, – A zavallı, a zavallı, diye uzun uzun okşadıktan sonra benim kucağıma veriyor. – Eve götürelim, belki yaşar, diyor, amma sakın sıkma yavrum. – Sıkmam. – Böyle tut işte. Annem, yanındaki hanımla yine lafa dalıyor. Kuşcağızın tüyleri o kadar beyaz ki... Dokunuyorum... Kanatlarının kemikleri belli oluyor. Ayakları kırmızı. Kaçmak için hiç çırpınmıyor, şaşırmış. Gözleri yusyuvarlak. Kırmızı gagasının kenarında sanki sarı bir şey yemiş de bulaşığı kalmış gibi sarı bir iz var. Boynunu uzatarak etrafa bakmaya çalışıyor. Ben o sırada anneme bakıyorum. Yanındaki hanımla gülüşerek konuşuyorlar. Benimle meşgul değil. Sonra beyaz kuşun uzanan ince boynunu yavaşça elimle tutuyorum. Bütün kuvvetimle sıkmaya başlıyorum. Kanatlarını açmak istiyor. Öteki elimle onları da tutuyorum. Mercan ayakları dizlerime batıyor. Sıkıyorum, sıkıyorum, sıkıyorum. Dişlerimi, kırılacak gibi sıkıyorum, gık diyemiyorum. Sarı kenarlı gagacığı titreyerek açılıp kapanıyor. Pembe sivri dili dışarı çıkıyor. Yuvarlak gözleri önce büyüyor. Sonra küçülüyor, sonra sönüyor... Birdenbire kasılmış ellerimi açıyorum. Beyaz kuşcağızın ölüsü “pat” diye düşüyor yere. ... Annem dönüyor, eğiliyor. Yerden bu henüz sıcak cesedi alıyor: – A... A... Ölmüş... dedikten sonra bana dik dik bakıyor: – Ne yaptın? – ... – Sıktın mı? – ... – Söyle bakayım? – ... Cevap vermiyor, avazım çıktığı kadar ağlamaya başlıyorum. Annemin elinden beyaz kuşun ölüsünü sarı saçlı hanım alıyor: – Ah ne günah! – Zavallıcık. Başka kadınlar da lafa karışıyor. Karşımızda oturan şişman, ihtiyar bir kadın cinayetimi haber veriyor: – Boğdu. Gördüm vallahi, ne hain çocuk... Annem sapsarı kesilmiş, sesi titriyor: – Ah insafsız, diye bana tekrar acı acı bakıyor. Daha beter ağlıyorum. O kadar ağlıyorum ki... Beni artık susturamıyorlar. Ne vakit, nerde, nasıl sustuğumu bugün hatırlayamıyorum. Sanki ebediyen ağlıyorum. Kendimi bilir bilmez yaptığım bu cinayetin üzerinden işte otuz seneden fazla zaman geçti. Şimdi şirket vapurlarının güvertelerinde otururken ne zaman bir martı görsem, birdenbire, neşemi kaybederim. Bir çocuk feryadıyla ağlamak isterim. Kalbimin içinde derin bir sızı büyür. Göğsümü acıtır. – Ah insafsız, diye beni azarlayan anneciğimin ezelî azarlayışını duyar gibi olurum. Ömer SEYFETTİN

Turkish Stories
RÜYALAR BİZE NE ANLATIYOR? / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Jun 9, 2022 3:41


Turkish Stories for Learner Turkish RÜYALAR BİZE NE ANLATIYOR? ABRAHAM LİNCOLN'ÜN RÜYASI ABD eski cumhurbaşkanlarından Abraham Lincoln, 14 Nisan 1865 tarihinde şu rüyayı görür: “Beyaz Saray'ın hizmetkârları telaşla, oradan oraya koşuşturmakta ve herkese cumhurbaşkanlarının öldürüldüğünü haber vermektedir.” Lincoln, sabah olduğunda gördüğü rüyayı eşine ve yakınlarına anlatır. Bu rüyadan dolayı çok tedirgin olmuştur. Hatta o günkü kabine toplantısında bile bu rüyadan bahsetme lüzumunu hisseder. Abraham Lincoln'ün yakınları bunu hayra yorar ve ona ömrünün uzayacağını söylerler. Aynı günün akşamı Abraham Lincoln ve karısı, dostlarıyla birlikte tiyatroya giderler. Lincoln'ün oturduğu locanın kapısı aralanır. Katil, tabancasındaki bütün mermileri Lincoln'ün üzerine boşaltır. Lincoln, oturduğu koltuğa cansız yığılır. ÖNCE RÜYASINI SONRA FELAKETİNİ GÖRDÜ Hava her zamanki gibi pusluydu. Ali Öztürk etrafına bakındı. Acı ve ıstırapla yüzünü buruşturdu. Ardından büyük bir gürültü koptu. Beşköy'ün sırtını dayadığı dağın yamacında bir hareketlenme başlamıştı. Çığ gibi çoğalarak gelen bir kaya ve toprak kütlesi Beşköy'ün üzerine doğru geliyordu. Ali Öztürk kaçmak istiyor; fakat kaçamıyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmasına rağmen sesini duyuramıyordu. Sanki bütün bunları yukarıdan bir yerlerden görüyor gibiydi. Felaketin ne tam içinde, ne de dışındaydı. Üzerine gelen büyük kaya kütleleri onu tam ezecekken birden sıçrayıp kurtuluyordu. Suda sürüklenen insanlara yardım için koşuyor; fakat zemin kaygan olduğu için istediği gibi hareket edemiyordu. Yamaçtan büyük bir gürültüyle kopup gelen kayalar ve toprak kütlesi önce Beşköy'ün çarşısını yerle bir etti. Çığlıklar, yağan yağmurun ve gök gürültüsünün şiddetinden duyulmuyordu bile. İnsanlar oradan oraya kaçmaya çalışıyordu. Kayaların ve selin önüne kattığı araçlar, su üzerinde rüzgârın savurduğu kâğıttan gemiler gibi bir o yana bir bu yana savrulmaya başladı. Selden kaçmaya çalışanlar karşı yamaçtaki camiye sığındılar. Cami sağlam bir zeminde olduğu için diğer binalardan daha güvenliydi. Ancak hızını artıran sel camiyi ve içindekileri de önüne kattı. Geride bir anda kayaların altında kalan Beşköy, enkazlar altından yükselen inleme sesleri ve çığlıklar kalmıştı. Beşköylü Ali Öztürk, terden sırılsıklam bir şekilde uyandı. “Çok şükür, neyse ki rüyaymış!” diye söylendi. Gördüğü rüyadan bir müddet sonra bu felaketin aynen gerçekleşeceğini aklından bile geçirmemişti. Aradan tam dört yıl geçmişti. Sabah 09:00 sularında şiddetli bir yağmur başladı. Aralıksız devam eden yağmurda dereler yükselmeye başladı. Yamaçtan tonlarca ağırlığındaki taşlar ve toprak kütlesi, vadiye kadar indi. Sel, önce dış mahallelerdeki evlerle çarşıyı, ardından da camiyi yuttu. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir sürede gerçekleşti.