Podcasts about demek

  • 169PODCASTS
  • 505EPISODES
  • 18mAVG DURATION
  • 1EPISODE EVERY OTHER WEEK
  • Apr 8, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about demek

Latest podcast episodes about demek

Gerçek gazetesi
Sungur Savran: Siz hâlâ anlayamadınız!

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Apr 8, 2025 5:43


“Adalet Yürüyüşü”nden “Altılı Masa”ya ve “Kent Uzlaşısı”na, Türkiye solu epeyce büyük bir çoğunluğuyla burjuva parlamenter düzene adaptasyonunu büyük bir kararlılıkla parlattı, pekiştirdi, perçinledi. Artık birçok siyasi partinin taraftarları günlük siyasi sohbetlerinde “bizim taraf” dediklerinde CHP'yi de kendi cephelerinde sayıyor, bir sonraki seçimde AKP'nin adayları karşısında CHP'ninkilere oy çağrısı yapacaklarına bir vazgeçilmez varsayım olarak bakıyorlar. Başka nasıl olsun ki? Türkiye sosyalist hareketinin bu çok geniş kanadı artık politikaya “kazanılması gereken seçimler” ölçeğinde bakıyor. “Ah, Erdoğan bu defa seçimleri kaybetse” özleminden ileri giden pek az şey var siyasi tahayyüllerinde. Ufkunuzu böyle bir amaçla sınırlarsanız, bugün var olan her türden devasa sorunun Erdoğan ve AKP'nin (ya da AKP-MHP koalisyonunun) seçimleri yitirmesiyle çözüme kavuşacağını hayal etmeye başlarsanız, tabii ki bugün var olan illetlerin anası olarak gördüğünüz siyasi hareketin ve önderinin yenilgisinden başka bir şey düşünemez hale gelirsiniz. O zaman da onun tek “gerçekçi” alternatifi olarak gördüğünüz ana muhalefet partisinin seçim zaferi, sizin için kurtuluş formülü olur.Bütün bunları bizim için güncel kılan, bizim soldaki CHP tutkusunu yeniden ele almamıza yol açan, elbette son dönemde Ekrem İmamoğlu'na hukuk peçesi altında düzenlenen siyasi saldırı dolayısıyla yaşanan ülke çapındaki siyasi kriz oldu. Öyle bir siyasi krizden söz ediyoruz ki, bizim partice “istibdad” olarak andığımız, solun çok önemli bir bölümünün ise ağız dolusu “faşizm” olarak nitelediği (ama seçimle tasfiye etmeyi hayal ettiği!) rejimi de geçici bir krize sürükledi. Haydi rejimin, ana muhalefet partisinin İstanbul Saraçhane'de veya başka kentlerde benzer mekânlarda düzenlediği kitlesel gösterilere dokunamamasını büyütmeyelim. Ama kriz CHP'den hızla uzaklaşan öğrenci gençliğin düzenlediği, son derecede radikal sloganların atıldığı yürüyüşlere dahi dokunamadığı bir atmosfer doğurdu. Müdahale ancak hareketin soluğu tükendiğinde geldi. Herkesin yaka silktiği siyasi rejim, Fransa'da ya da Amerika'da yapılan gösterilerde polisin gösterdiği hunharlığın onda birini uygulayacak cesareti bulamadı kendinde. Demek ki, şimdilik büyük ölçüde CHP'nin evcilleştirici denetimi altında kalmış olsa bile büyük kitle hareketleri istibdad karşısındaki en güçlü panzehirmiş.Ne gaflet! CHP, daha Millî Mücadele'nin bitişiyle birlikte başlayan bir süreç içinde, Türkiye'yi Avrupa emperyalizminin ideolojik kölesi haline getirerek, bu toprakların bütün değerlerini, kültürünü, kişiliğini bir sömürgeci gibi altüst ederek İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülkenin NATO'ya ve Avrupa sistemine teslim olmasını hazırlamış, kendisi de cumhuriyetin yüz yılı boyunca bu topraklarda emperyalizmin en aktif ajanı, Siyonizmin en yakın dostu olmuş bir geleneğin mirasçısıdır. AKP emperyalizmin dümen suyundan ayrılmıyor, doğru. Ama CHP emperyalizmin dizinin dibinden ayrılmayan kölesidir.Siz hâlâ anlayamadınız! Çünkü anlamaya çaba göstermiyorsunuz. “Bu memleket nasıl bu hale geldi, anlamıyorum” diye şikâyet edip duruyorsunuz ama anlamaya çalışmadınız hiçbir zaman. Erdoğan neden çeyrek yüzyıldır Türkiye halkının önemli bir bölümünün desteğiyle ayakta kaldı? Neden halkı acından inlettiği halde bir türlü ülkenin başından düşürülemiyor? Çünkü bu halk Türkiye'yi gönüllü ideolojik sömürgeleştirme operasyonuna maruz kılan CHP'ye düşman da onun için. Siz bunu anlamıyorsunuz ve aslında sorunun kaynağı olan CHP'yi çözümün aracı haline çevirmeye bakıyorsunuz. O yüzden debeleniyorsunuz. Avrupa Birliği'ni, Batı dünyasını, emperyalizmi kıble bildiğiniz için körsünüz. Biz ise komplo teorisyenliğini reddeden anti-emperyalistleriz, Avrupa'ya meydan okuyoruz, Türkiye işçi sınıfını ve emekçi halkını er ya da geç kazanacağız ve ne AKP'nin ne CHP'nin köle ruhlu politikalarına teslim olmayan anti-emperyalist bir enternasyonalizmle sadece Türkiye'yi değil Ortadoğu'yu, Batı Asya'yı emperyalizmden ve kapitalizmden kurtaracağız.

NTVRadyo
Radyo Tiyatrosu - Yırtıcı Kuşlar Zamanı - 5.Bölüm

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Apr 4, 2025 26:02


Yeni Şafak Podcast
Hayrettin Karaman-Kitaba ve sünnete sarılmak ne demek?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 16, 2025 5:46


Kur'an-ı Kerim'de, bu kitabın şüphesiz olarak Allah'tan Peygamberimiz'e (s.a.) vahyedildiğini ve insanları doğruya, hakka, iyiye, güzele yönlendireceğini ifade eden pek çok âyet vardır. Buna ek olarak sünneti bize anlatma ve taşımada önemli rolü olan hadisler içinde “Peygamberimiz'in, Kitabı, sünneti, ehl-i beyti ve râşid halîfeleri” Müslümanlara rehber olarak bıraktığına ve “bunlara uyduğumuz sürece asla yanlışa, sapmaya düşmeyeceğimize” dair pek çok rivayet vardır.

Yeni Şafak Podcast
Gökhan Özcan-Güzeli görmek, çirkini bilmek

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 13, 2025 4:12


Güzel olmayı, güzel görmeyi, güzel bilmeyi, güzel eylemeyi pek beceremiyoruz artık. Bakmayın ‘güzel adam', ‘güzel insan' laflarının gırla gitmesine… Bu kadar çok ‘güzel insan'dan sadır olması gereken güzellik ne yazık ki yok hayatlarımızda. Demek o kadar da güzel değiliz, olamıyoruz. Neden böyle? Çok zor bir denklem değil bu, cevabı basit! Güzele, güzelliğe dönük bir seçiciliğimiz, bu konuda bir hassasiyetimiz yok. Güzeli aramak, güzele erişmek, bizatihi güzel olmak, güzeli içselleştirmek, yöneldiğimiz her yere güzelliği yansıtmak gibi bir ısrarımız yok. İnandığımız Allah (cc), O'nun alemlere rahmet olarak gönderdiği Resulü (sav) güzellikten asla şaşmadığı halde, bizim inanışımız bizi güzellikte sabit kadem kılmıyor. Neden? Güzeli görmek için güzel bakmak gerekiyor. Güzel bakmak için güzel olmak! Her şey birbirinin içinde yani!

Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin

Berkin ve Emin, ünlü olmanın ne demek olduğunu ve bu yolda ilerlemek isteyip istemediklerini tartışıyorlar. Popülerliğin getirdiği sorumluluklar, özgürlük ve sınırlamalar üzerine düşüncelerini paylaşıyorlar. Kim bilir, belki bir gün onların da yolları ünlü olma noktasına gelir ve bu sohbeti geçmişteki bir anı olarak tekrar dinleriz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Nasılsın Berkin? Berkin: [0:31] Merhaba Emin. İyiyim. Teşekkür ederim. Seni sormalı? Emin: [0:35] Ben de iyiyim. Direkt bir konuya giriş yapalım. Sert bir giriş olsun. Kendimizi ünlü biri olarak görüyor muyuz? Berkin: [0:40] Olsun bakalım. Emin: [0:41] Yaklaşık olarak 75.000 abonesi olan bir YouTube kanalı sahibi olarak kendini ünlü biri olarak nitelendiriyor musun? Berkin: [0:51] Nispeten diyormuşum... Yok ya hiç öyle bir... O taraklarda bezimiz yok şu an bence. 3-5 kere tanınırlığımız oldu dışarıda. Böyle bir denk geldi. Egomuzu okşadı biraz ama kendimi hiç öyle ünlü falan görmüyorum. Emin: [1:06] Bizim kanal özelinde şöyle bir tezat var aslında: Evet abone sayısı yüksek ama bu abonelerin çoğu yurt dışında Türkçe öğrenmek isteyen insanlar. Azınlık bir kısmı Türk. Berkin: [1:16] Evet. Emin: [1:16] O yüzden hani 75.000 abone deyince, evet, biraz fazla gibi gözüküyor ama bu insanlar Türkçe öğrenmek isteyen, Türkiye'de olmayan insanlar genelde. Berkin: [1:24] Aynen. Emin: [1:26] O yüzden bizim özelimizde bu kadar aboneye sahip bir kanal için ünlü kategorisinde değiliz kesinlikle. Berkin: [1:32] Zaten dışarıda da birkaç kere tanıyan oldu. Onlar da hep yabancıydı yani beni açıkçası. Yurt dışından gelmiş kişiler veya Türkiye'de yaşayan yabancılar falandı yani. Emin: [1:43] Bizim apartmanda da tanımışlardı hatta seni galiba. Berkin: [1:46] Evet aynen. Size gelirken, girişte. Emin: [1:49] Aynen. Bizim kasap tanımıştı beni. Berkin: [1:52] Bak bu iki olay da kendimizi en ünlü hissedebileceğimiz an bence. Yani yaşadığımız yerde bile tanındıysak... Emin: [1:58] Aynen. Berkin: [1:59] Demek ki bir tık var yani bir şeyler. Emin: [2:02] Evet. İnsanın gittiği kasapta tanınması gerçekten garip bir his. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership

TeknoSafari's Podcast
Ne Demek Yapay Zeka Dudak Okuyor! Haftalık Yapay Zeka Bülteni #17

TeknoSafari's Podcast

Play Episode Listen Later Feb 14, 2025 25:29


Bu videoda, yapay zeka alanındaki en son haberleri ve gelişmeleri sizler için derledik!Videoda Neler Var?Deepseek'in Güney Kore'de yasaklanması

İyi Ki
Bölüm 46: "Bilmiyorum" Demek Neden Bu Kadar Zor?

İyi Ki

Play Episode Listen Later Jan 10, 2025 14:11


İyi Ki Podcast'in bu bölümünde "Bilmiyorum" diyebilmeyi konuşuyoruz.“Bilmiyorum demek neden bu kadar zor?”Bu sorunun peşine düşüyoruz. Altında yatan psikolojik, sosyolojik ve kültürel etkileri irdeliyoruz. Bildiklerimiz artmaya devam ettikçe hayat yolculuğunda bilgi namına ne kadar çok şey bilmediğimizin farkına varıyoruz. Düşük yeterlilik algısı ile yeterliliklerin abartıldığı bilişsel önyargı varsayımı olan “Dunning Kruger Etkisi”ni de irdeliyoruz.Deniz ve havuz metaforu ile anlatmaya çalıştığım bu kavramı hadi gelin birlikte değerlendirelim. İyi ki Podcast'in diğer bölümlerini de dinlemek için

Mevlana Takvimi
TAKVÂ HAKKINDA BAZI TARİFLER - 08 OCAK 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 8, 2025 2:28


Takvâ, Allâh (c.c.) korkusu ile Allâh (c.c.)'un yasakladığı şeylerden, önce şirkten, sonra da günâhtan, günâh ve haram olması ihtimâli bulunan şüpheli durumlardan, gereksiz şeylerden korunma, sakınma demektir. Takvâ makamı çok şerefli bir makamdır. Cenâb-ı Allâh: “Hiç şüphesiz ki Allâh, ittikâ edenlerle ve muhsinlerle berâberdir.” (Nahl s. 128) ve “Sizin, Allâh katında en şerefliniz, en müttakî olanınızdır.” (Hucurât s. 13) buyurmuştur. İbn Abbas (r.a.)'in rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.v.): “İnsanların en şereflisi olmak isteyen Allâh (c.c.)'dan ittika etsin (korksun). İnsanların en güçlüsü olmak isteyen, Allâh (c.c.)'a tevekkül etsin ve insanların en zengini olmak isteyen, kendi elindekinden daha ziyade Allâh (c.c.)'un kudret elinde olana güvensin.” (İbn Mace) buyurmuştur. Hz. Ali (r.a.) de; “Takvâ, günâhlara devam etmeyi ve yaptığı ibâdetlerle aldanmayı bırakmaktır” demiştir. “Takvâ, seni Mevlâ'nın yasak kıldığı bir yerde görmemesidir.” ve “Muttakî, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yoluna girip dünyayı arkasına atan, nefsini ihlâs ve vefaya zorlayan haram ve zulmü terkeden kimsedir” şeklinde tarifler de yapılmıştır. Şayet muttaki için, Cenâb-ı Hâkk'ın “Bu kitap, muttakîler için bir rehberdir.” (Bakara s. 2) sözünde ifade ettiği şeyden başka hiç bir fazîlet bulunmasaydı bile ona yeterdi. Çünkü “Kendisinde, insanlar için bir hidayet (rehberi) olan Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı…” (Bakara s. 185) ayetinde Kur'ân'ın insanlar için bir hidayet rehberi olduğunu açıklamış, Bakara Suresi'nin 2. ayetinde de “O'nun muttakîler için bir hidayet rehberi olduğu“nu söylemiştir. Böylece bu husus, muttakîlerin, bütün insanlar olduğunu gösterir. Demek ki muttakî olmayan, âdeta insan değildir. (Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu'l-Ğayb, c.1, s.445-446)

Maksat 114
“Her Şeyi Allah Yaratıyor” Demek Bilimsel Değil! | Tabiat Risalesi 7.Bölüm

Maksat 114

Play Episode Listen Later Jan 2, 2025 42:18


Merhaba arkadaşlar "Tabiat Risalesi'nin" yedinci bölümü ile tekrar sizlerle beraberiz. Bu bölümde üçüncü kelimedeki ikinci muhali konuştuk, inşallah sizler de istifade edersiniz. Video ile alakalı görüşlerinizi ve önerilerinizi yorumlarda bekliyoruz. Dersin işlendiği kitap: Risale-i Nur Külliyatından, Lemalar eserinden, Yirmi Üçüncü Lema, Tabiat Risalesi Üçüncü Kelime - İkinci Muhal #ateizm #tabiat #lemalar * Video Linki: https://youtu.be/nKige8sCo6c * Bölümler: 0:00 Giriş 1:37 3. kelime 2. muhal metni 4:20 1. muhal ile 2. muhal arasındaki metin benzerliği (Güneş/Toprak) 5:18 Bir Tavsiye 6:03 İntizamlı, mizanlı, sanatlı, hikmetli varlıklar 7:45 İntizam ve mizan farkı 8:47 Varlıklar tabiata dayandırılsa, toprakta hangi özellikler olmalı? 13:53 Maddeleri bir olan tohumlardan ve şuursuz unsurlardan farklı ve sanatlı çiçekler çıkması 16:40 Pamuktaki TEZGAH :) 18:20 Bu iş neden akıldan uzak? 20:08 Biz neyi iddia ediyoruz? 21:36 Bu işlerin tabiatla yapılmasının imkansız olduğunu anladım. Peki Allah ile nasıl kolayca oluyor? 23:06 Nuraniyet sırrı ve memurluk vazifesi 33:20 İtaat ve imtisal sırrı 39:01 Maskaraları dahi utandıran bir hayal… 41:20 Bitiş * Harun Serkan Aktaş * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa⁠ YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 ⁠X: @maksat114bursa⁠⁠

ERKAM RADYO
Nezaketli Olmak Ne Demek

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Dec 28, 2024


ÇOCUK PARKI

Yeni Şafak Podcast
TAMER KORMAZ - Psikolojik Savaş'ta Ofsayt'a takılanlar!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 27, 2024 5:11


“Mazeretim Var, Asabiyim Ben” kulvarında koşan John Ataklı; Yeni Suriye'nin fiili lideri Golani'nin kravatına takmış, aklınca dalga geçmeye yelteniyor: “Demek ki, keramet kravattaymış! Kravatlı kişi bir anda gözlere şirin gözükmeye başladı bile!” (Nefes, 24 Aralık 2024)

Yeni Şafak Podcast
ERSİN ÇELİK - Yalnız, yorgun ve ‘beyni çürük' bir arkadaşımız…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 26, 2024 6:54


Dijital çağda yaşamanın anlamını artık kelimelerde arıyoruz. Bir kelime, bir kavram yetiyor toplumları hatta çağdaşlarımız olan herkesin halini anlatmaya. Türk Dil Kurumu'nun bu sene hayli popülerleşen “yılın kelimesi” oylamasını da merakla takip ettim. İki kavram arasında kalmıştım. Bir Byung-Chul Han okuru olarak en az 10 dakika düşündüm tabii. Tercihim ‘kalabalık yalnızlık' oldu ancak ‘dijital yorgunluk' kavramının seçilmesini de bekledim. Anketten ‘kalabalık yalnızlık' çıktı. Demek ki yalnızlaştık ama henüz tam olarak yorulmadık demektir. Ya da yorulduk, hissetmiyoruz. Ellerimizde telefonlar, kafalarımız deve boynu gibi olduğumuz yere çöküp kalacağımız günler ise kapıda. Çünkü yalnızlık yorgunluğumuzu hızlandıracak. Şimdilik kötünün iyisi diyelim. En kötüsü ne, onu bilmiyoruz. Birazdan sizlere kötünün kötüsü bir olayı aktaracağım ama.

Gerçek gazetesi
Sungur Savran: Trump, işçi sınıfının sahte dostu bir faşist

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Dec 15, 2024 6:01


5 Kasım'da dünyanın en güçlü ülkesi ABD'de yapılan seçimi kazanarak yeniden iktidara gelen Donald Trump, zaferini büyük ölçüde işçi sınıfının ve köylülerin çıkarlarına sahip çıkar görünmesine borçlu. Varsa yoksa “Amerikan işçisinin çiftçisinin çıkarları” diyor. Kendisi dünyanın dört bir yanında yatırımları olan, İstanbul'da koskoca bir “Trump Tower” kurmuş bir patron nasıl olacak da işçinin, küçük çiftçinin çıkarları için çalışacakmış? Söylediği şu:“Küreselleşme” denen “serbest piyasa” politikaları sermayenin Amerika ve Avrupa gibi zengin ülkelerden ve bölgelerden düşük ücret ekonomilerine kaçmasına yol açtı. Bir de göç politikası milyonlarca yabancının ülkeye akmasına neden oldu. Hem sermaye kaçtığı için hem göçmen işçiler daha ucuza çalışmaya razı olduğu için Amerikan işçisi işinden oldu. Trump efendi bu “küreselleşme” politikasına son vererek Amerika'yı yeniden “büyük” kılacak. Bütün ülkelerden yapılacak ithalata yüzde 10 ya da 20 gümrük vergisi koyacak. Amerika'nın esas güçlü rakibi Çin'e ise yüzde 60! Daha önce başkanken Çin'e yüzde 20 uygulamıştı, şimdi yüzde 20 herkese, Çin'e ise yüzde 60! Böylece Amerika içinde yapılacak üretimi desteklemiş olacak. Trump o kadar işçi yanlısı ki, Amerikan kapitalist sisteminin kalbi olan borsasıyla ünlü Wall Street'in Washington'daki hâkimiyetine de sövüp sayıyor. Hatta 2016 seçiminde dünyaca ünlü finans kapitalisti George Soros'a bir küfür etmediği kalmıştı. Güzel. Yalnız bir küçük sorun var. Trump şimdi bakanlarını seçiyor. ABD sisteminin en önemli iki bakanlığına kimleri getirdi dersiniz? Hazine Bakanlığı'na, yani İngiliz Mehmet rolüne, Soros'a on yıldan fazla para kazandırmış, 1992'de İngiliz lirasını çökerterek Soros'a milyarlarca dolar kazandırmış olan birini, Scott Bessent'i. Gümrük tarifelerinin uygulanmasından sorumlu bakanlık olan Ticaret Bakanlığı'na da Wall Street'te paradan para kazanan iki şirketin birden yöneticisi (CEO'su) olan Howard Lutnik'i. Demek ki bir bit yeniği var bu işte. Şu: Kapitalizm öylesine derin bir kriz yaşıyor ki, her ülke yaşadığı krizden kurtulmak için diğerlerine ekonomik olarak saldırmak zorunda. ABD de en çok Çin'e. O yüzden milliyetçi ekonomi politikaları patronlar sınıfının kendi ihtiyacı. Bu milliyetçi politikaların iki avantajı var tek tek ülkelerin sermayeleri için. Birincisi, rakip ülkelerin sermaye gruplarına karşı kendi sermaye gruplarının çıkarını koruyor bu politikalar. İkincisi bizce daha bile önemli: işçi sınıfına hedef şaşırtıyor. Onlara kendi sorunlarının sorumlusu olarak başka ülkelerin işçilerini ve göçmenlerini gösteriyor. Yani dünya çapında işçi sınıfını bölüyor, birbirine düşürüyor. Bu şekilde her ülkede işçi sınıfı kendi patronlar sınıfı karşısında zayıf düşecek. Sınıf mücadelesi vermeye hazır sendikalar “hain” ilan edilecek. İşçi sınıfının “millî çıkarlar” edebiyatından bağımsız örgütleri, partileri düşman ilan edilerek ezilecek. Kapitalizmin dünya çapındaki büyük krizleri sırasında işçi sınıfını sözde “ulusal çıkarlar” temelinde bölerek zayıflatan, sınıfın kapitalizme karşı tepkisini “ulusal” öfkeye dönüştüren, bağımsız sınıf örgütlerini “hain” ilan edip ezen, bunları yapabilmek için bütün demokratik hak ve kuralları ayaklar altına alan hareketlere verilecek bir tek ad vardır: Faşist! Trump'ın “Hitler iyi şeyler de yaptı” demiş olduğu iddia ediliyor. O reddediyor, yalan diyor. Demiştir. Çünkü kendisi de faşisttir. Yalnızca kendi milisleri, askerî birlikleri, sokakta “itleri” yok henüz. Onun için ön-faşist diyoruz ona ve benzerlerine. Yarın doludizgin faşist olacak bunlar. Amerikan işçisinin ve gençliğinin şimdiden özsavunma birlikleri kurması gerekiyor. İşçiler, Trump Türkiye için iyi midir, kötü müdür tartışmasına kanmayın. Faşizm, hangi ülkede olursa olsun, işçiler için kötüdür. Tarihî görevi sizi, işçi sınıfını ezmek, un ufak etmektir. Nerede görülürse ezilmelidir. Trump ve bütün faşistler, dünyada ve Türkiye'de, sizin, çocuğunuzun, ekmeğinizin düşmanıdır. Bütün ülkelerin işçileri, her bir ülkede faşizme karşı birleşin!

Yeni İnsan
çalışmaya adanmış hayatlar: Ne Feda Ediyoruz?

Yeni İnsan

Play Episode Listen Later Dec 15, 2024 22:05


"Hustle Kültürü: Koşuşturmaktan Yorulmadık mı?" "Modern Soma: Dijital Dünyanın Huzur Tuzakları" "Performans Tuzağı: Kendi Patronumuz Nasıl Olduk?" "Boşluğun Gücü: Aylaklık ve Tefekkürün İyileştirici Etkisi" "Hayat Kısa mı, Yoksa Zamanımızı mı Boşa Harcıyoruz?" "Hırsın Bedeli: Başarı Toplumunda Kaybolmak" "Byung-Chul Han'dan Dersler: Tükenmişlikten Kaçış Rehberi" "Dijital Soma: Bildirimler Dünyasında Mahkumiyetimiz" "Dinlenmek Devrimdir: Üretkenlik Karşıtı Bir Manifesto" "Kierkegaard ve Boşluk: Kendimize Dönmek Mümkün mü?" "Elon Musk'a Hayır Demek: 20 Saat Çalışma Mitini Yıkmak" "Sosyal Medyanın Tuzakları: Kendinle Rekabetin Sonu" "Şeytan Boş Ellerle Oynar mı? Din, Çalışma ve Ruhsal Tükeniş" "Huxley'den Han'a: Distopyadan Günümüze Başarı Kültürü" "Performans Çağında Kendine Yabancılaşma: Çıkış Yolları" "Hayatı Doldurmak mı, Yaşamak mı? Seneca'nın Fısıldadıkları" "Serbest Zaman Kimin İçin Var? Özgürlük, Hobi ve Doğa" "Krişnamurti'nin Uyarısı: Hırs ve Korkunun Karanlık Yüzü" "Akıllı Telefonlar ve Modern Bağımlılıklar: Hayır Diyebilmek" "Özgürlüğün Bedeli: Konfordan Feragat Etmeye Hazır mısınız?"

Yeni Şafak Podcast
TAMER KORKMAZ - Demek ki, neymiş?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 6, 2024 6:17


Devlet Bahçeli, üst üste birkaç kez “Vakit tamam!” demişti. Bu sözleri, “Bahçeli, Türkiye'yi yine erken seçime götürecek!” diye yorumlanmıştı. Mesajının böyle okunması “yüzeysel” bir siyasi değerlendirmeydi.

Kuran Time
Veysel Karani Duası | Münâcât-ı Üveys el-Karânî | Arapçası ve Türkçe Anlamı Bir Arada

Kuran Time

Play Episode Listen Later Nov 25, 2024 8:03


Veysel Karani hazretlerinin bu münacatı Allah Teala'nın rububiyeti karşısında insanın ubudiyetini, Onun izzeti karşısında zilletini, zenginliği karşısında fakirliğini, bekası karşısında fani oluşunu, kuvveti karşısında zayıflığını, cömertliği karşısında miskinliğini anlamasına çok ciddi manada yardımcı olur. Bediüzzaman hazretleri de bu münacatı Risale-i Nur'un acz, fakr, şefkat ve tefekkür mesleğine uygun görmüş, bu nedenle hem kendisi daimî bir virdi olarak okumuş hem de Risale-i Nur'ların farklı yerlerinde bu münacatın hakikatlerini doğrudan veya dolaylı olarak izah etmiştir. Örneğin Kelime-i Tevhid'in mükemmel bir tefsiri olan 20. Mektubun 2. Makamında “Sekizinci Kelime” olarak zikrettiği VE HÜVE HAYYÜN LÂ YEMÛT kelimesinin izahında Veysel Karani hazretlerinin bu münacatına bizzat kendisi geniş bir meal yazmıştır. İsteyenler 20. Mektubun o bölümüne müracaat ederek “Yâ İlahenâ! Rabb'imiz sensin! Çünkü biz abdiz. Nefsimizin terbiyesinden âciziz. Demek bizi terbiye eden sensin.” diye başlayan münacata bakabilirler. Bu münacatın bir diğer özelliği de şudur: Duayı veya evrad ü ezkarı hayatına ciddi manada dahil etmek isteyen insanlara bu yolculuğa genellikle Veysel Karani Hazretlerinin münacatı ile başlamaları tavsiye edilir. Çünkü hem kısa ve sadedir hem de oldukça dokunaklı ve zengindir. Süslenmeye ihtiyacı olmayan doğal bir güzelliğe, kendini kanıtlama ihtiyacı duymayan bir büyüklüğe ve derinliğe sahiptir. Bu çok kıymetli duayı, Arapçasından bir kısmı okunduktan sonra Türkçe manasının okunduğu bir şekilde sizlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çok fazla örneği olmayan bu orijinal çalışmanın faydalı olmasını Rabbimizden niyaz ederiz.

İyi Ki
S3E9: Muazzez İlmiye Çığ: Son Sümer Kraliçesi

İyi Ki

Play Episode Listen Later Nov 19, 2024 20:57


Bu bölümü Muazzez İlmiye Çığ anısına hazırladım.Sümer tabletlerinin çözülmesinde önemli rol oynayan Sümerolog, dilbilimci ve arkeolog Muazzez İlmiye Çığ, 17 Kasım 2024 tarihinde 110 yaşında aramızdan ayrıldı.Bu bölümde Muazzez İlmiye Çığ'ın hayatına eşlik ederken Cumhuriyet tarihine de tanıklık edeceğiz. Tıpkı kendisinin hayatı gibi.Bursa Kız Muallim Mektebi'den Sümer tabletlerine, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nden Hayrettin Karaca'ya, Serkan Koç'un Muazzez İlmiye Çığ belgeselinden eski Türklerin tanrısı Gök Tanrıya. Muazzez İlmiye Çığ'ın dolu dolu geçen 110 yılını anlatmak mümkün değil. Bu bölümün "iyi ki"lerini ise kendisinin söyleşi tarzında hazırlanan "Hayatı Güzelleştirme Yolları - Yaşadım Demek için Ne Yapmalı?" kitabındaki ilkeleri oluşturuyor.Hoşçakal "Son Sümer Kraliçesi"Hoşçakal "Cumhuriyet Kadını"Ailesinin ve ülkemizin başı sağolsun. Benay Durmaz Güner www.iyikipodcast.cominstagram.com/iyikipodcastDigihead Media#muazzezilmiyeçığ

Yeni Şafak Podcast
YASİN AKTAY - İnsanlığa tehdit İsrail'i kendine tehdit görmeyene ne demek lazım?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 14, 2024 5:54


Soykırımcı İsrail'in bugün Gazze'ye karşı büyük bir kinle, nefretle ve öfkeyle hareket eden soykırımcı saldırıları onu kendisi açısından da geri dönüşü olmayan bir yola sürüklemiş görünüyor. Bu yol belki başkaları için büyük acılara, trajik neticelere götürüyorsa da kendisi açısından da yok oluşun mukadder olduğu bir yola sürüklediği de çok açık.

Açık Gazete
Açık Radyo'nun karasal yayının kapanması ne demek, neyi kaybediyoruz?

Açık Gazete

Play Episode Listen Later Oct 13, 2024 30:07


Açık Radyo'nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi. Türkiye'de ve belki de dünyada en geniş çapta ses ve ifade biçimlerine muazzam bir alan açmış radyomuz, tamamiyle bürokratik ve teknik bir gerekçeyle ifade özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Peki, Açık Radyo'nun karasal yayının kapanması ne demek, neyi kaybediyoruz?

Açık Dergi
Açık Radyo'nun karasal yayının kapanması ne demek, neyi kaybediyoruz?

Açık Dergi

Play Episode Listen Later Oct 13, 2024 30:07


Açık Radyo'nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi. Türkiye'de ve belki de dünyada en geniş çapta ses ve ifade biçimlerine muazzam bir alan açmış radyomuz, tamamiyle bürokratik ve teknik bir gerekçeyle ifade özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Peki, Açık Radyo'nun karasal yayının kapanması ne demek, neyi kaybediyoruz?

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Muhammed Suresi 19-38 Tefsiri Ali Kucuk N095 M047

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 5, 2024 57:03


MUHAMMED SÛRESİ 19-38 MEALİ - N095 M047 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 19 Bil ki Allah'tan başka ilâh yoktur. Kendi günahına, mü'min erkek ve mü'min kadınlara istiğfar et. Allah, dönüp dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir. 20 İman edenler: "(Savaşı emreden) bir sûre indirilmeli değil miydi?" diyorlar. Manası açık bir sûre indirilip, orada harpten bahsedilince, kalplerinde hastalık olanların, ölümden baygınlık geçirenlerin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Onlara yakışan da budur. 21 (Onların vazifesi) İtaat etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddileştiğinde, Allah'a (verdikleri sözde) sadık kalsalardı elbette daha hayırlı olurdu. 22 Demek sizler, (Kur'ân'dan) yüz çevirirseniz/ yönetimi ele alırsanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını parçalayacaksınız öyle mi? 23 İşte onlar, Allah'ın la'net ettiği, kulaklarını sağır, (gönül) gözlerini kör ettikleridir. 24 Kur'ân'ı(n manasını) düşün müyorlar mı? Yoksa kalplerinin üstünde kilitler mi var? 25 Hidâyet kendilerine apaçık belli olduktan sonra geri dönüp gidenlere (yaptıklarını) şeytan güzel gösterdi ve onlara uzun emeller verdi. 26 Bunun sebebi, Allah'ın indirdiklerinden hoşlanmayanlara: "Bazı işlerde size uyacağız" demeleridir. Halbuki Allah onların gizlediklerini biliyor. 27 Melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak, canlarını alırken nasıl olacak bakalım? 28 Bunun sebebi: Allah'ı gazablandıran şeye uymaları ve rızasından hoşlanmamalarıdır. Bu yüzden Allah onların amellerini boşa çıkardı. 29 Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah'ın onların kinlerini dışa çıkarmayacağını mı zannettiler? 30 Dileseydik onları sana gösterirdik ve sen de sîmâlarından onları tanırdın. Elbette sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah onların amellerini biliyor. 31 And olsun ki, sizin içinizden mücahitlerle, sabredenleri belirlememiz için deneyeceğiz ve (sizden sonra geleceklere bırakacağınız) haberlerinizi ortaya çıkaracağız. 32 Şüphesiz inkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, hidâyet kendilerine apaçık belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler sana hiçbir zarar veremezler. (Allah) onların amellerini boşa çıkaracak. 33 Ey iman edenler, Allah'a itaat ediniz, Rasülü'ne itaat ediniz, amellerinizi boşa çıkarmayınız. 34 Şüphesiz inkâr edenleri, Allah yolundan alıkoyanları, sonra kâfir olarak ölenleri, Allah katiyyen afvetmeyecektir. 35 Siz, üstün iken gevşeyip, barışa davet etmeyin. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir. 36 Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder ve sakınırsanız size mükâfatınızı verir ve sizden mallarınızı(n hepsini) istemez. (Ancak zekât ve sadaka vermenizi ister.) 37 Eğer onları (mallarınızın hepsini) istese ve isteğinde ısrar edip sizi eliboş bıraksaydı siz, cimrilik yapardınız ve bu da kinlerinizi ortaya çıkarırdı. 38 İşte sizler, Allah yolunda infak etmeye çağrılanlarsınız. İçinizden bazısı cimrilik yapıyor. Kim cimrilik yaparsa kendine cimrilik yapmış olur. Allah zengindir. Sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz yerinize başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/muhammed-suresi-19-38-tefsiri

Yeni Şafak Podcast
MUSTAFA KUTLU - Rüzgârı kesilen bayrak

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 25, 2024 4:07


Kırk yıl sonra olimpiyatlardan tek altın madalya olsun alamadan döndük. Anadolu'nun her yanına dağılan, ilçelere kadar varan kapalı spor salonları, stadyumlar, yüzme havuzları, tesisler ile sayıları milyona ulaşmış sporcu ordumuzdan, idarecilerden daha iyi bir netice beklerdik. Demek ki bunca yatırım bir rüzgâr estirememiş.

Sapien Podcast
Başarı için her yol mübah mı? Gerçek başarı ne demek? | Sinan Canan ile Büyük Sorular

Sapien Podcast

Play Episode Listen Later Aug 25, 2024 18:48


Başarının gerçekten ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Bu konuyu Profesör Doktor Sinan Canan ile Büyük Sorular'da detaylı bir şekilde ele aldık.

Yeni Şafak Podcast
NEDRET ERSANEL - Doğu Türkiye'ye Gelirken, Türkiye AB'ye Gidiyorsa…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 24, 2024 6:26


Avrupa Birliği 5 yıl sonra bizi Brüksel'de yapılacak, ‘Gymnich' nam, Dışişleri Bakanları toplantısına davet etti. Sayın Fidan'ın katılması bekleniyor… Dışişleri Bakanlığı durumu ‘resmi olarak' şöyle değerlendirdi; ‘Bu davet, bölgesel ve küresel sınamalar karşısında Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğinin AB tarafından anlaşıldığına işarettir… Kimi gazetelerimiz de daveti daha coşkulu paylaştılar okurlarıyla; “Türkiye'den vazgeçilemez”… Avrupa işlerinden gayet iyi anlayan sevgili meslektaşım Güldener Sonumut da şöyle diyor; “AB'nin Gazze, Afrika, Libya, Doğu Akdeniz gibi konuları ilk elden görüşme ihtiyacı hasıl oldu”… Tabii Güldener vicdanlıdır, cilanın göz almaması gerektiğini bilir; “bizi aday ülke sıfatıyla davet ettiler ama bu yeni başlık açılacak anlamına gelmiyor”… Demek, AB'nin davet ihtiyacı ile ‘düştüler elimize, bekle bizi AB' arasında fark var… SİZ AB'DEN VAZGEÇEMİYORSUNUZ Kİ… ‘AB üyeliğinde zırnık ilerleme beklemeyin' minvalinde bu yorumdan sonra, “ne oturdunuz, kalkın gidelim” demek gerekir ama davet üzerine en sakin tahlil olan, ‘daveti, AB'nin diyalog arayışı sayıyoruz' karşılamasının bile ne denli çürüğe tutunmak olduğunu göstermek lazım…

TR724 Podcasts
Nedim Hazar | Demek ki neymiş? | 01.08.2024

TR724 Podcasts

Play Episode Listen Later Aug 1, 2024 11:06


Nedim Hazar | Demek ki neymiş? | 01.08.2024 by Tr724

English with Sera
"informationS", "I have a news" demek doğru mu?

English with Sera

Play Episode Listen Later Apr 18, 2024 9:01


Bu bölümde çok önemli bir konuya dikkat çekmek istedim. İngilizce'deki sayılamaz isimler konusuna birlikte göz atalım. 

Medyascope.tv Podcast
31 Mart'taki hezimet AKP'ye İsrail ile ticareti bitirdi: Şimdi ne olacak?

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Apr 9, 2024 56:18


AKP iktidarı, uzun zamandır süren kamuoyu tepkilerine karşın çeşitli yalanlarla inkar ettiği, tepki gösterenleri gözaltına aldığı, “Ticaret yok”, “Onlar Gazze'ye gönderiliyor” dediği İsrail'le ticarette geri adım attı. Bakanlık, İsrail'le ihracata kısıtlama getirildiğini duyurdu. Demek ki neymiş? İsrail ile ticaret varmış. Yandaş medyanın hal-i pürmelalini medya ombudsmanı Faruk Bildirici ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini Selin Nasi ile konuştuk.

Hizmetten
Oruç, Takvaya Yürüme Yolunda Bir Köprüdür. | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Mar 30, 2024 11:16


Bu video 05/06/2016 tarihinde yayınlanan “RAMAZAN, ORUÇ VE TAKVA” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Kur'an-ı Kerim'de, orucun farz oluşu anlatılırken, يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı ki, (nefsinizin gayrı meşrû ve aşırı arzularına karşı) Allah'ın koruması altına girip takvaya ulaşabilesiniz.” (Bakara, 2/183) buyuruluyor. Fezlekede “takva”nın nazara verilmesinden hareketle Ramazan, oruç ve takva münasebetini lütfeder misiniz? *Takva, vikaye kökünden gelir; vikaye de gayet iyi korunma ve sakınma demektir. Şer'î ıstılahta takva, “Allah'ın emirlerini tutup, yasaklarından kaçınmak suretiyle O'nun azabından korunma cehdi.” şeklinde tarif edilmiştir. *Bir de takvanın oldukça şümûllü ve umumî mânâsı vardır ki, şeriat prensiplerini kemal-i hassasiyetle görüp gözetmeden, şeriat-ı fıtriye kanunlarına riayete; Cehennem ve Cehennem'i netice veren davranışlardan kaçınmaktan, Cennet'i semere verecek hareketlere; sırrını, hafîsini, ahfâsını şirkten, şirki işmam eden şeylerden koruyup kollamaktan, düşünce ve hayat tarzında başkalarına teşebbühten sakınmaya kadar geniş bir yer işgal eder. İster iman, İslam, ihsan mevzuunda isterse de hizmet konusunda iki günü eşit olan aldanmıştır. *Kur'ân-ı Kerim, يَۤا أَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا اٰمِنُوا buyuruyor. (Nisâ, 4/136) Bu ayet-i kerimede “Ey iman edenler!” buyurulurken mazi kipi kullanılıyor. Fiillerde, teceddüt esastır. Bu açıdan burada mü'minlere yönelik olan hitap şu şekilde anlaşılır: “Ey imanını yenileyerek iman eden insanlar!” Fakat böyle olmakla birlikte, Cenâb-ı Hak bunun arkasından yine اٰمِنُوا “Yeniden bir kere daha iman edin” buyuruyor. Demek ki, insanın sürekli imanını kontrol etmesi, mârifet ve muhabbet açısından sürekli kendisiyle yüzleşmesi gerekiyor. *Aslında herkes hem de her sabah gözlerini açarken yeni bir günün idrakiyle, dinini yeniden bir kere daha duymalıdır. Bugün ruhta, kalbde, histe duyulan din dünkü olmamalı. Yarın da bugünkü olmamalı. Öbür gün de yarınki olmamalı. Her gün ama her gün daha derin olmalı. Zât-ı Ulûhiyet ve eserleri vicdanda daha engince duyulmalı. Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) “İki günü müsavi olan aldanmıştır.” beyanı bu açıdan da çok önemlidir. Buna göre ister iman, İslam, ihsan mevzuunda isterse de hizmet konusunda iki günü eşit olan aldanmıştır. Oruç, sizden öncekiler için bir vazife olarak yazıldığı gibi size de farz kılındı. *Levh; yassı, düz, üzerine yazı yazılabilecek bir cisim demektir. “Levh-i Mahfuz”; Allah tarafından üzerine maddî-mânevî, canlı-cansız her şeyin kayıt ve tesbit edildiği mânevî bir levha veya bütün bu hususlara bakan ilm-i ilâhînin bir unvanı kabul edilegelmiştir. Onun için herhangi bir tebeddül, tagayyür söz konusu olmadığından ötürü ona “Levh-i Mahfuz” denmiştir. *Ulema, Levh-i Mahfuz'un yanında, يَمْحُوا اللهُ مَايَشَاءُ وَيُثْبِتُ وَعِنْدَهُ أُمُّ الْكِتَابِ “Allah dilediğini mahv u isbat eder ve ana kitap (Ümmü'l-Kitap) O'nun nezdindedir.” (Ra'd, 13/39) âyetinin delâletiyle, bir de “Levh-i Mahv u İsbat”tan bahsederler. *Oruçtan maksad, Allah rızası, nefsin terbiyesi, irâde eğitimi ve takvadır. Oruç tutan insan Allah'ın bir emrini yerine getirdiği gibi, kötülüklerden kaçınma ve yasaklardan uzaklaşma konusunda kendine hâkim olmayı öğrenir. Bundan dolayı, geçmiş milletlerin üzerine de oruç farz olmuştu ve o, her dinin temel rükünlerinden birisiydi. Belki sadece orucu tutma keyfiyetinde bir kısım farklılıklar vardı. *Allah Teâlâ'nın orucu bize farz kıldığı gibi bizden öncekilere de farz kıldığını beyan buyurması, ilahi emirlerin temel ve gaye bakımından birliğini iş'âr etmek; ayrıca bu farzın önemini belirtmek; onun bir ceza değil insanların menfaatine bir emir olduğunu bildirmek ve yerine getirilmesi için teşvik etmek sadedindedir.

Kerem Önder
Şiir - Üç İlah olur mu? - Kiliseye reddiye / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Mar 23, 2024 5:06


Üç İlah olur mu? - Kiliseye reddiye - Şiir / Kerem Önder 18.04.2014 * Peki, üçleme inancı nasıl ortaya çıktı? * Hristiyanlık, Hz. İsa'nın Allah katına alınışının ve bu dinin Yahudilerin dünyasından çıkıp putperest dünyaya doğru yayılışının ardından farklılaşmaya başladı * Kur'an'a göre Hristiyanların baba, oğul, kutsal ruhtan oluşan üçleme. 3 İLAH OLUR MU? (KİLİSEYE) Özrün kabahatten beter, Yorulan, Allah olur mu? Artı! Eksi! Ne bu peder? Üç tane İlah olur mu? Majestesi, ekselansı! Günah silmece seansı! 'Baba', 'Oğul' neyin dansı? Üç tane İlah olur mu? Bir söz ette, dolu olsun, İdrâkime yolu olsun. Eşi yok ki, oğlu olsun; Üç tane İlah olur mu? Gece ve gün değişmezken, İnsan cine dönüşmezken, İki ortak uyuşmazken, Üç tane İlah olur mu? Yıldız donar, güneş söner, Denizler dağları siler. Yer - gök birbirine girer, Üç tane İlah olur mu? Balı yapan kelebekmiş! 'Üç' aslında 'Bir' demekmiş! Kusacağım, ne yemekmiş! Üç tane İlah olur mu? Sus! söyleme, dilin yanar! Bu sinek ateşe konar! Bozulmamış Kitap sorar: "Üç tane İlah olur mu?" "Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş'ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir." (Enbiyâ 22) Kerem Önder      18 Nisan 2014 19:12

Banu Avar ile Yorum
“Üs demek ‘Ben sana baskın yaparım' demektir!” | BAŞIMIZ SAĞ OLSUN!

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Jan 15, 2024 3:18


“Üs demek ‘Ben sana baskın yaparım' demektir”Art arda şehitler verdik. Ellerimiz böğrümüzde, yürekler alev alev! Oturacağımıza ‘Neden?' sorusunu sormalıyız. Youtube: https://youtu.be/PVxMC7UUwZ4

AntidietFoody w/Irem Wlazlo
30. Sezgisel Yemek Ne Demek?

AntidietFoody w/Irem Wlazlo

Play Episode Listen Later Nov 24, 2023 30:12


Bu bölümde diyet kültürünün sezgisel yeme güdümüzü nasıl körelttiğini, sezgisel yemenin yeme bozukluklarından iyileşmede etkisini konuşuyoruz.

Caps Lock
#180 Kişiselleştirilmiş Dijital Menü | Pardon - Gökhan Çam

Caps Lock

Play Episode Listen Later Oct 30, 2023 20:35


Restoran, otel ve etkinliklerde “Pardon!” Demek yerine siparişi online ve kişiselleştirilmiş bir deneyimle vermemizi sağlayan akıllı menü platformu Pardon'un kurucusu Gökhan, bu misyon uğruna ürünü geliştirmeyi bir gün bile bırakmamış. Swipeline Podcast'in 180. bölümünde Pardon'un kurucu ortağı Gökhan Çam konuğumuz. 0:00:00 Swipeline Intro 0:00:32 Pardon ne yapıyor? 0:02:54 Ne zaman başladı? 0:08:03 Kişiselleştirilmiş menü ne demek? 0:12:00 Yapay zeka nerede devreye giriyor? 0:14:00 Oteller 0:16:44 Gelecek planları neler? 0:19:01 Swipeline Outro Gökhan Çam: https://www.linkedin.com/in/gokhan-cam/ Pardon: https://pardon-app.com/ _ GÜNLÜK E-POSTA BÜLTENİMİZ

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ
DYF Kitap Kulübü ile Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?

DEĞER YARATMANIN FORMÜLÜ

Play Episode Listen Later Oct 23, 2023 45:20


Kitap kulübümüzün 33. buluşmasında Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı adlı kitabı konuştuk.Kitap bir nehir söyleşi aslında, Gazeteci Büşra Sanay, Sümerolog, bilim insanı Muazzez İlmiye Çığ'ın yüz yılı aşkın yaşamından süzdüğü hayatı güzelleştirme yolları hakkında bir röportaj yapıyor. Siz de kitabı okurken bu sıcak sohbeti izlediğinizi hayal ediyorsunuz.Kitap aslında bir çok yabancı kaynaklı kişisel gelişim kitabının doğal bir karışımı gibi. Sanıyorum bunda Muazzez Hanım'ın sadece yüz yaşını aşmış bir bilim insanı olmasının değil, aynı zamanda uygarlık tarihinin ilk örneklerini araştıran, onları anlamak için bugün yaşamayan dillerini öğrenen, hayatları ve kültürleri üzerinde düşünen biri olmasının da etkisi vardır.Kitabın bölümleri de bunu gösteriyor; Yaşama sebebimiz ve dünyadaki yerimiz, hayatın anlamı, kendini geliştirme yolları, insan ilişkileri, kariyer planlaması, yaşam kalitesi, güçlü bir kadın olmak gibi konulara değiniyor.Kitapta en ilgimizi çeken ve bizleri en çok duygulandıran yerler ise tanıklık ettiği Atatürk devrine dair anlattıkları. Cumhuriyet'imizin 100.yaşına erdiğimiz şu günlerde Atatürk'ümüzün Onuncu Yıl Nutku'nda gösterdiği hedef olan “muasır medeniyetler” seviyesine maalesef ulaşamadığımızın bir çok göstergesini bulabiliriz sanırım. Ama sadece gençlerimizin yurtdışına, bu ülkelere gitme çabasını saymak bile tek başına yeter diye düşünüyorum. Muazzez Hanım'ın Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki coşkuyu, ilerlemeyi yaşayan bir insan olarak bugün için karamsar olmaması bizi biraz umutlandırdı, biraz da hüzünlendirdi. Şüphesiz karamsarlığın kimseye faydası yok, açıkçası bugün çok daha fazla imkana sahibiz. Ülkemiz (en azından silahla) işgal altında değil, çok daha eğitimli bir nüfusa sahibiz.Öte yandan bir çok zorluk da sayabiliriz. Fakat bugünden tatmin olmayanların yapabileceği şeyler ise hep var. Önce kendini tanımak ve olabileceğinin en iyi haline kendini yaklaştırmak sonra çocuklarına, ailesine, çevresine, iş arkadaşlarına örnek olmak… Bunlar gerçekleştirmek için kimseye ihtiyaç duymayacağımız şeyler bence. Bu kitabı okuyarak başlayabiliriz belki de.Daha güzel günler görmek dileğiyle Cumhuriyet'imizin 100. yılı kutlu olsun!Bu bölümde söz alan arkadaşlarım(03:00) Elif Ceylan, (06:30) Bengü İlhan, (09:25) Cem Çağatay Karaali, (11:16) Selim Uysal, (13:33) Dilek Sena Çekin, (16:10) Olcay Çat, (19:15) Banu Özsoy, (22:25) Aycan Acar Şahin, (25:39) Aydan İrem Sungur, (29:24) Suat Soy, (31:25) Elif Burcu Yılmaz, (33:56) Hatice Ergüven Doymuş, (35:26) Sena Taşcı, (37:27) Selim Uysal, (38:18) Nilüfer Karakaşlar ve (39:34) Mürsel ÇavuşSupport the show

Cevheri Güven
FİDAN NE DEMEK İSTİYOR? DİLİNİN ALTINDA NE VAR?

Cevheri Güven

Play Episode Listen Later Oct 19, 2023 26:33


FİDAN NE DEMEK İSTİYOR? DİLİNİN ALTINDA NE VAR?* Gazze'de yaşanan felaket her geçen gün şiddetleniyor. Dünyanın gözü önünde siviller öldürülüyor. ABD Başkanı Joe Biden İsrail ziyaretinde. * Dışişleri bakanı Hakan Fidan gazetelerin Ankara Temsilcileri ile buluştu. Röportajın satır aralarında çok düşündürücü detaylar var. *ABD ile yol ayrımından bahseden Fidan'ın dilinin altında ne var ? Röportaj neden önemli ? *İktidarın siyasal islamcı retoriği sokağı esir aldı. Türkiye hızla radikalleşiyor. Provokasyona açık bir dönemdeyiz.

Hizmetten
Ye'se düşmek de ne demek! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 25, 2023 8:25


Ye'se düşmek de ne demek?!. *Acz, fakr, şevk ve şükür! Kendini aciz görme; adeta eli hiçbir şeye yetmeyen ve hiçbir şeye sahip bulunmayan biri olarak kabul etme. Genel kabulümüz ve genel durumumuz odur. Bu düşüncemiz bir yönüyle kendi konumumuzu çok iyi bilme sayılır; diğer yandan da şevk ve şükür vesilesi olur: Cenâb-ı Hakk'ın sağanak sağanak lütufları geliyor. Her şey O'ndan geldiğine göre hiç ye'se düşmemek ve sürekli şevk içinde olmak lazım! Madem O'ndan geliyor ne diye ye'se düşeceğim?!. Şayet yolu açan O ise, güzergâhı gösteren O ise, güzergâh emniyetini sağlayan O ise ve yol boyunca gulyabânileri bertaraf edecek O ise, niye ye'se düşeyim ki?!. *Meseleye şu şekilde bakılsa mahzuru yok: “Allah Allah, kaderî bir plan var, senaryo gibi. Bizi hiç farkına varmadan birer figür, birer ırgat, birer amele gibi sahneye sürüyor; ‘Bu şeyi tamir etmede, onarmada sizi çalıştırıyorum!' diyor.” Böyle bakarsanız, “Ona binlerce hamd ü sena olsun. Bizi böyle güzel işlerde koşturuyor. Acaba işin hakkını tam verebiliyor muyuz? Acaba konumumuzu rantabl olarak değerlendirebiliyor muyuz? Fakat ona binlerce hamd ü sena olsun, her şeye rağmen bizi güzel işlerde istihdam ediyor!” dersiniz. Zalim, Allah'ın kılıcıdır; mazlumiyet de bazen şefkat tokadıdır!.. *Fakat bazen farkına varmadan zikzaklar olabilir. Doğru yolda doğru yürüme hususiyetlerini koruyamayabiliriz; hafizanallah, kaymalar yaşayabiliriz. Ondan dolayı da şefkat tokatlarına ve kulak çekmelerine maruz kalabiliriz. Allah, birilerini musallat edebilir. Ümmet-i Muhammed (aleyhissalatü vesselam) cezalandırılmayı hak ettiğinde Allah (celle celâluhu), onlara karşı tedip unsuru olarak bir kısım zalimleri kullanır. Zalim, Allah'ın kılıcıdır. Allah, önce onunla intikam alır; sonra da döner ondan intikam alır. *Son dönemde şahit olduğumuz çekmeler, ızdıraplar, tehcirler, tehditler, tenkiller, ibadeler, mahkûmiyetler, mağduriyetler, mazlumiyetler, mevkufiyetler, mustantakiyetler… Bütün bunlar bizi üzebilir. Bunları da şefkat tokadı veya kulak çekilmesi şeklinde mülahazaya almak lazımdır. İhtimal ki biz yürüdüğümüz bu yolda yolun âdâbına tam uyamadık; Hazreti Mevlâ da kulağımızdan hafif tuttu ve çekti. Onca eltaf-ı İlahiye karşısında hukuka riayet etmek, istikameti korumak, dimdik durmak ve sarsılmadan meseleyi götürmek gerekirken bazen bunlar gereğince gözetilmemişse, bu, hafif bir kulak çekilmesine sebebiyet vermiş olabilir. Hadiselere böyle bakarsak, Allah'ın izni ve inayetiyle, o da bizi tevbe, inâbe ve evbeye sevkeder. Rabbimizin razı olmadığı ve sevmediği ne varsa, hepsinden dolayı “Estağfirullah” deriz. İstiğfar da O'na teveccühün, tevbenin, inâbenin ve evbenin mebdeidir. Bu video 23/08/2015 tarihinde yayınlanan “Hal ve Ümit” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Hele bir “Allah” de yürekten, bak nasıl cevap veriyor! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 18, 2023 7:40


Günümüzün çoğu Müslümanları yüce dinimiz İslamiyet'e hüsuf küsuf yaşatıyorlar!.. *Peygamber Efendimiz ve selef-i salihîn tarafından ortaya konan hal ve temsil bugünün müminlerince de gerçekleştirilirse, Allah'ın izni ve inayetiyle, adeta bir yerde ütopik bir dünya oluşmuş gibi başkaları ona koşup gelecektir. Yoksa İslam'ın mübarek çehresine zift saçan şer odakları varken ve Müslümanlık çoklarınca kötü temsil ediliyorken kimsenin ona karşı imrenme duyması mümkün değildir. *Müslümanlığın aynası ve bir yönüyle temsilde onun figüranı olan bizler, onu mükemmeliyet içerisinde, gerektiği gibi temsil edemediğimizden ve hâl ile ortaya koyamadığımızdan dolayı, onun o dırahşan çehresini, pırıl pırıl güneşlerden aydın imrendiren çehresini karartmış oluyoruz. İslamiyet'e hüsûf ve küsûf (ay ve güneş tutulması gibi tutulma) yaşatıyoruz. İslamiyet ile insanlar arasında biz bulunduğumuzdan dolayı, bize bakıyor, bizimle İslamiyet'i değerlendiriyorlar. *Hakk'ı anlatmak ve i'lâ-yı kelimetullah mülahazası içinde yaşamak gibi bir mefkûre ve gâye-i hayal, insanın kendi benliğinden uzaklaşması ve bencilliğinden kurtulması için de çok önemlidir. Çünkü insan, bir gâyeyi bütün varlığıyla sahiplenirse, artık hareket, tavır ve davranışlarını o gâye istikametinde değerlendirmeye çalışır. Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade eder “Gâye-i hayâl olmazsa veyahut nisyan veya tenâsi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.” Demek ki, benlikten tecerrüt etmenin, her şeyi bencilliğe bağlamaktan kurtulmanın yolu, O'na bağlanmak ve her şeyi O'nunla alakalı bir hususa bağlamaktır. “Sen Mevlâ'yı seven de Mevlâ seni sevmez mi?” *Şayet siz, “Allah'ın izniyle Nam-ı Celil-i Muhammedî'yi (sallallâhu aleyhi ve sellem) güneşin doğup battığı her yere ulaştıracağız. Bir stratejiye, bir plana, bir projeye mukabil on tane alternatif yol oluşturacağız. Oturup kalktığımız her yerde “bismillah” der gibi sohbet-i Canan deyip meseleleri O'nunla başlatıp O'nunla noktalayacağız.” mülahazasına bağlı olur ve o istikamette gayret gösterirseniz, Allah da (celle celaluhu) yolunuza su serpecektir. *Alvarlı Muhammed Lutfî Efendi hazretleri ne hoş söyler: “Sen Mevlâ'yı seven de / Mevlâ seni sevmez mi? / Rızasına iven de /Hak rızasın vermez mi? Sen Hakk'ın kapısında / Canlar feda eylesen / Emrince hizmet etsen / Allah ecrin vermez mi? Sular gibi çağlasan / Eyyub gibi ağlasan / Ciğergâhı dağlasan / Ahvalini sormaz mı? Derde dermandır bu dert / Dertliyi sever Samed / Derde dermandır Ehad / Fazlı seni bulmaz mı?” *Hele bir “Allah” de yürekten, bak nasıl cevap veriyor!.. Sen “Ya Rab!” deyince, “lebbeyk” diyor. Oysaki aşağıdan yukarıya doğru tazim ifadesi olarak, biz gönüllerimizin heyecanını bu kelimeyle O'na karşı ifade ediyoruz. Allah kuluna tenezzül tecelli dalga boyunda “lebbeyk” diyor. “Kulcağızım bir isteğin mi var?” Böyle bir Rab sizin o güzel isteklerinizi intizar buyuruyorsa şayet, hep O'na karşı dilekte bulunmak lazım. Zaten, bir hadis-i şerifte ifade edildiği üzere; bir kimse, Allah'tan bir şey istemezse, isteklerini Allah'a sunmazsa, gazab-ı ilahîye maruz kalır. Kur'an-ı Kerim'de de Hazreti Üstad'ın mealiyle “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.” buyurulmaktadır; yani, ne yazarsınız ki duanız olmazsa?!. Bu video 23/08/2015 tarihinde yayınlanan “Hal ve Ümit” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Yalan kâfir sıfatıdır! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Aug 31, 2023 7:15


*Dövene elsiz, sövene dilsiz ve gönülsüz gerek. Hazreti Mesih, “Sağ tarafına bir tokat vururlarsa, dön bir tokat da sol tarafına vursunlar!” buyurur. Tokat atana tokatla mukabelede bulunma! Kendi hıncını alsın orada. Nedameti yaşayacak odur: “Yahu hiçbir şey demedi, ne insanmış meğer abide şahsiyetmiş.” Eğer iki tokat yemekle birini hizaya getirebileceksen, onu denemek lazım. Mü'min, sokak insanı olamaz, tahripkâr davranamaz!.. *Ahsen-i takvime mazhar olan insan, karşısında meleğin serfüru ettiği abide şahsiyet, öyle olmamalı!.. O sokak insanı olamaz! O şurayı burayı harap eden insan olamaz! Araba yakan insan olamaz! Sövüp sayan insan olamaz! Mübarek kelimeleri ağzında istismar ederek “Bismillah, Allahu Ekber, Lâ ilahe illallah” deyip şenaat ve denaet işleyen insan olamaz! Onlara insan dediğiniz zaman veya o tavırlara İslam tavrı dediğiniz zaman Allah hesabını sorar. *Şahısları es geçelim fakat her mü'minin her sıfatı mü'min değildir; bazı mü'minler çok kâfir sıfatı taşırlar. Taşkınlık kâfir sıfatıdır. Birine zarar vermek kâfir sıfatıdır. Yalan kâfir sıfatıdır. İftira kâfir sıfatıdır. Birine zift atmk kâfir sıfatıdır. Kendi yaptığı şeyi başkalarına mal etmek kâfir sıfatıdır… Ve Allah hükmünü sıfatlara göre verir. Hadis-i şerifte buyurulduğu üzere; Allah sizin şekillerinize falan millet, filan hizip, falan cemaat, filan camia bakmaz ve lakin Allah sizin kalblerinize bakar. Kalb, Allah'a müteveccih mi; Allah'a müteveccih olanlara o da müteveccih mi, Allah ona bakar. “Fırsat ele geçerse biz de aynı şeyleri yaparız!” mülahazası rüyamıza bile girmemeli!.. *Siz mülahazalarınızı mealiyâta (yüce hakikatlere, yüksek gayelere) bağlı götürüyorken birileri kalkıp size münasebetsizce “paralel” diyebilir, “haşhaşî” diyebilir, “terör örgütü” diyebilir, hatta bıçak taşımayan insanlara “silahlı terör örgütü” diyebilir. İki sene insanları içeride tutabilir, iddianame hazırlamayabilir, “çeksinler” diyebilir. Onlar hakkında hakkın, adaletin, istikametin gereği hüküm veren insanları da içeriye atabilir. Fakat bütün bu şenaatler, denaetler, densizlikler sizi aynı olumsuzluklara sevk etmemeli. “Fırsat ele geçerse biz de aynı şeyleri yaparız!” mülahazası rüyamızda bile aklımızın köşesinden geçmemeli. *“Mukabele-i bilmisil”de bulunmaya din cevaz vermiştir fakat şefkat kahramanları misliyle cezalandırma ruhsatını dahi kullanmamalıdırlar. Hazreti Pir'in bu düşünceye bağlı anahtar ifadelerinde biri “mukabele-i bilmisil” için “kaide-i zalimâne” tabirini kullanmasıdır. Evet, Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Ceza verecek olursanız, size yapılan azap ve cezanın misliyle cezalandırın. Ama eğer bu hususta sabrederseniz, bilin ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” (Nahl, 16/126) Demek ki, eğer size ikab ederlerse, işkence yaparlarsa, eziyette bulunurlarsa, misliyle mukabele hakkınız vardır. Bu, hakkın, adaletin, doğru olmanın, dini doğru yaşamanın gereğidir. Fakat bir mü'minin mukabele de olsa asla yapamayacağı davranışlar söz konusudur. Bununla beraber ayet-i kerime bize daha yüksek bir ufuk göstermektedir: “Dişinizi sıkar sabrederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Bu video 13/09/2015 tarihinde yayınlanan “Fitneler Asrı ve Sulh Çizgisi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
"Gelin biat edin!" diyorsunuz! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Aug 11, 2023 8:54


Karakterinize ihanet edip hürriyetinizi satarsanız, ebediyyen felah bulamazsınız!.. *Kimseyi rahatsız etmeden ve endişeye mahal vermeden hizmet etme konusunda Kur'an-ı Kerim “telattuf” disiplinini nazara vermektedir. …وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ أَحَدًا إِنَّهُمْ إِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ وَلَنْ تُفْلِحُوا إِذًا أَبَدًا “…Bir de gayet nazik ve tedbirli davransın, varlığınızı ve bulunduğunuz yeri sakın hiç kimseye hissettirmesin. Çünkü onlar size galebe çalarlarsa ya taşa tutar, ya da kendi dinlerine döndürürler, bu takdirde de ebediyyen felah bulamazsınız.” (Kehf, 18/19-20) Kur'ânî bir esas olan “telattuf” disiplinini biz, başkalarını endişeye sevk etmeden, zihinlerde tereddüt oluşturmadan, hiç kimseye rahatsızlık vermeyecek şekilde, gürültü ve görüntüden uzak bir keyfiyette, tedbirli hizmet etmek şeklinde anlıyoruz. *“Eğer galebe çalarlarsa sizi taşa tutarlar, recmederler.” Hakkınızda iftiralarda bulunurlar, yalan söylerler, tezvirlere girerler; haset ederler ve ellerindeki bütün imkânları mesela modern çağda medyayı aleyhinizde kullanırlar. *“Gelin biat edin! Kurtulursunuz, siz de birer villaya sahip olursunuz. Siz gözünüzü çok çok uzaktaki şeylere takmışınız, ‘Cennet' diyorsunuz. Öleceksiniz.. mahşere gideceksiniz… Binlerce sene sonrakine kafanızı takmışınız. Aptal mısınız siz?!. Hazır, dünyada rahat yaşama varken, yiyip-içip yan gelip kulağın üzerine yatma varken, ne diye ayaklarınız üzerinde duruyorsunuz?!. Çok uzaktaki şeylere kafasını kaptırmış kafasız insanlarsınız siz!..” derler. (Bu birisi tarafından söylendiği için naklediyorum.) *Aslında böyle bir biat çağrısı, “Tâbî olun, kendi şahsiyetinizden fedakârlıkta bulunun, karakterinize ihanet edin, kendiniz olmaktan çıkın, Allah'ın hür kulu olmaktan çıkın, hürriyetinizi satın, esir olun; boynunuzda pranga, ayaklarınızda zincir, başkalarının vesayetinde, onların gözünün içine bakan zavallılardan olun!..” demektir. Oysa hürriyet insanın en önemli yanıdır. İnsanın kendi olarak, Allah'ın yarattığı gibi kalması çok mühimdir. Şayet insan o çağrıya uyar, başkalaşır ve onlardan olursa, işte o zaman katiyen kurtuluşa eremez, ebediyen felah bulamaz. Yolunda bulunursanız, neticeye muvaffak olmuş gibi mükafat kazanırsınız!.. *Bu açıdan adanmış ruhlar maruz kaldıkları musibetleri iğne ucuyla dürtülme şeklindeki ikazlar olarak görmeliler. Demek ki onlardan gelecekteki muhtemel rahatsızlıkların önünü almaları adına nöronlarının bütününü çalıştırmaları ve üzerinde yürüdükleri peygamber yolunun zorluklarına hazır olmaları isteniyor. *Mesajlarınız insanlarda yeni bir dünya görüşü ve hayat felsefesi oluşturacak Allah'ın izni ve inayetiyle. İşte bunun hatırına, cihan sulhu ve salahı, umum insanların birbirini sevmesi, herkesin birbirine kucak açması ve topun tüfeğin susması adına her türlü musibete katlanılır. *Arzulanan bu neticeler bütünüyle hâsıl olur mu olmaz mı, bu bizi alakadar etmez. Bizim o yolda olmamız önemlidir. O hayır yolunda atacağımız her adımla Allah (celle celaluhu) neticede lütfedeceği şeyleri lütfeder. Çünkü müminin niyeti, amelinden hayırlıdır. Niyetin amelle desteklenmesi, mücerret niyetten de hayırlıdır. O amelin ihlasla desteklenmesi, rızayla enginleştirilmesi, halis aşk u iştiyak talebiyle derinleştirilmesi ondan da hayırlıdır. Bu video 27/09/2015 tarihinde yayınlanan “Terakki Rampası Tazyikler” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada:https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Merhum Turgut Özal'ın Emaneti | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 28, 2023 11:01


*Rahmetlik Turgut Özal özüyle, sözüyle dört başı mamur bir müslümandı. Yakından tanıma imkânı oldu. Ve çok vefalı davrandı. Kıtmir'in ne haddine Çankaya'ya davet edilmek ama defaatle davet etti; “Ben seni arka kapıdan içeri alırım!” diyordu, öyle bakıyordu meseleye. Fakat size zarar verir diye kabul etmedim, hiçbirini kabul etmedim. Yakında birisinin öyle bir teklifini de yine onun için kabul etmedim. Şimdi biri sizinle görüşünce, ona hemen bir nam takılıyor; o da o mülahazayla mahkûm ediliyor. Onu öyle bir duruma düşürmemek için kabul etmedim. *1980'den 86 senesine kadar dolaştım sağda solda, kaçmadım… O dönemde askerlik yapan ne kadar arkadaşımız varsa, bazıları için iki üç defa, askeri kışlaya gidip hepsini ziyaret ettim. Billboardlarda resmim vardı, ismim de yazılıydı. Umursamadım onu. Belki de arkadaşlarıma “Boş verin, bu da geçer yahu!” demek için askerî kışlaların içine girdim, onlarla görüştüm. En son Burdur'daki arkadaşı ziyaret etmiştim. Demek o zaman deşifre olmuşuz, yakın takibe almışlar. Sonra ikinci kez, Hazreti Üstad'ın “Benim vekilim!” dediği o mübarek talebesi, yakın tarihte vefat eden merhum Mustafa Sungur'un oğlu Nur Sungur'u ki o bir dönemde Kestanepazarı'nda Kıtmir'in talebesiydi ziyarete gittim. Tespit etmişler, derdest ettiler; silah dayadılar karnıma, içeriye götürdüler. *O zaman rahmetlik Turgut Özal başbakandı. Evet, o da başbakandı, başkaları da başbakan; hakkı olmayanlara Allah o fırsatı vermesin!.. O gece dahiliye vekilini, hariciye vekilini, adliye vekilini hususi olarak topluyor; “Fethullah Hoca'yı falan yerde derdest etmişler, derhal salıversinler!..” diyor. Sabah bizi uyandırdılar, ifadeye çağırdılar, biraz sonra birisi geldi, dedi ki: “Yahu bu gece bütün tel hatları birbirine karıştı. Başımıza iş açacağız, bırakalım bunları, gitsinler!..” Sonra “Burdur aramıyor, bunları İzmir arıyormuş, oraya götürelim.” dediler. “Olur” dedik. İzmir'e götürdüler. Beni arayan şef, istihbarat müdürü, hepsi geldi, elimi sıktılar, “Hocam, çok geçmiş olsun!” falan dediler. “Hani siz beni arıyordunuz?” deyince, “Biz aramıyoruz sizi!” dediler. Merhum Turgut Özal ağırlığını koymuştu; bu insanca bir ağırlık koymaydı. Allah onu da Efendimiz'le beraber Firdevs ile sevindirsin. Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit'in Civanmertlikleri *Süleyman Bey, nereye koyarsanız koyun, cumhurbaşkanı iken, belki otuz tane devlet başkanına mektup yazdı. Neden? Milletimize müyesser olmuş böyle bir hizmetin devam ve temadisi adına. Nereye koyarsanız koyunuz!.. İnsanlık damarıyla, bir yönüyle dine olan saygısı damarıyla, kendi vatanında meydana gelen fedakâr bir kısım kimselerin hizmetlerini alkışlama hesabına rahatlıkla bu mektupları yazmıştı. Onun açısından da bu mesele bir emanettir. Bir de Süleyman beyi ahirette hakkınızda davacı haline getirmeyin!.. “Ben elli tane mektup yazdım, siz niye bu işi yarı yolda bıraktınız? Yürüdüğünüz doğru yolda neden takılıp kaldınız?” der. O yaptığı iyi şeyler de inşaallah onun vesile-i saadeti olmuştur. Herkes hakkında hüsn-ü zannımız var. *Bir garip şey daha anlatayım size: Bülent Ecevit. Yetiştiği kültür ortamı itibarıyla bahiste bulunmayacağım. Ankara'daki ve İstanbul'daki evine gittim. Ben bir kıtmirim sadece, fakat 30-40 sene cami kürsülerinde halka bir şeyler anlatmaya çalıştım; o da bunun hatırına, yemin ederim size, ceketinin düğmelerini düğmeleyerek karşıladı. Televizyona geldi, aynı saygıyla karşıladı. Dikenliklerde boy atanlar gül bahçelerinden rahatsızlık duyarlar!..

Medyascope.tv Podcast
Muhalefet seçmeni siyasetten uzaklaşıyor | Emel Kurma: “Siyasetten uzaklaşmak, kamusal alandan vazgeçmek demek”

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Jul 12, 2023 53:35


Milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefet kaybetti. Yenilginin ardından muhalefet seçmeninde oluşan moral bozukluğu, siyasetten uzaklaşma eğilimini de beraberinde getirdi. Özellikle muhalefet liderlerinin tatmin edici bir özeleştiri yapmaması ve yenilginin sorumluluğunu almaması bunun nedenleri arasında. Peki, kurumsal siyasette yaşanan boşluğu sivil toplum kuruluşları ve toplumsal muhalefet doldurabilir mi? Gökçe Çiçek Kösedağı sordu, Yurttaşlık Derneği Genel Koordinatörü Emel Kurma yanıtladı. 

Hizmetten
Allah ve Rasûlü için hicret edenler... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 12, 2023 9:45


Kayıp gibi gördüğünüz şeylerde bile yemin ederek söyleyebilirim, hep kazanıyorsunuz. Hep kazanıyorsunuz çünkü mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır. *İnsan yüce bir gaye-i hayale bağlanmalı; yüksek hedeflerin peşinden koşmalı ve himmetini hep âli tutmalıdır. Öyle ki, mefkûre muhacirleri bir anda dünyanın çehresini değiştirebilecek kadar yüksek gaye-i hayaller peşinde olmalıdırlar. Zira himmetler âli ise, davranışlarla ona yetişilemediği durumlarda bile Allah, niyetlerle o boşluğu doldurur ve kişiyi hayalinde kurguladığı hedefe göre mükâfatlandırır. Yani insan, realize edilemeyen güzel niyetlerinin bile sevabını alır. *Hakk'ı anlatmak ve i'lâ-yı kelimetullah mülahazası içinde yaşamak gibi bir mefkûre ve gâye-i hayal, insanın kendi benliğinden uzaklaşması ve bencilliğinden kurtulması için de çok önemlidir. Çünkü insan, bir gâyeyi bütün varlığıyla sahiplenirse, artık hareket, tavır ve davranışlarını o gâye istikametinde değerlendirmeye çalışır. Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade eder “Gâye-i hayâl olmazsa veyahut nisyan veya tenâsi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.” Demek ki, benlikten tecerrüt etmenin, her şeyi bencilliğe bağlamaktan kurtulmanın yolu, O'na bağlanmak ve her şeyi O'nunla alakalı bir hususa bağlamaktır. Allah ve Rasûlü için hicret edenler, gittikleri yerde mutlaka Rabbimizin rızasını ve Efendimiz'in hoşnutluğunu bulurlar!.. *İmam Buhari Hazretleri'nin Sahih'inde ilk hadis şu mübarek beyandır: إِنَّمَا اْلاَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ وَإِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللهِ وَرَسُولِهِ وَ مَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ لِدُنْيَا يُصِيبُهَا أَوِ امْرَأَةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ “Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir ve kişinin niyeti neyse, karşılık olarak onu bulur. Dolayısıyla kimin hicreti, Allah ve Rasûlü'nün rızasını kazanma istikametindeyse, onun hicreti Allah ve Rasûlü'ne olmuş demektir. Yine kim nâil olacağı bir dünyalık veya nikâhlanacağı bir kadına ulaşma uğruna hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye olmuştur (orada onu bulur).” *Tavsiye ederim; gidin Afrika'da yatırım yapın. Oralarda belli zeminler oluşturun. Türkiye'nin zenginliğine zenginlik katın. Dünyanın zenginleri haline gelin. Ve gittiğiniz yerlerde kendi irfan dünyanızı takviyeye bakın. Orada isterseniz okullar yapın, üniversiteler açın, talebelere bakacağınız yurtlar açın. *Enaniyetten uzaklaşmanın, kendine takılmamanın, Allah'la arasındaki şeylerde hüsufa-küsufa sebebiyet vermemenin tek yolu vardır. Altından, zebercetten, zümrütten döşeli bir yolu vardır o da budur, yüksek bir gaye-i hayale dilbeste olmak, gönlünü kaptırmak. Bu video 15/11/2015 tarihinde yayınlanan “Ey İnsan!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada:https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Enaniyet öyle bir Allah belası ki! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 11, 2023 8:53


Cenâb-ı Hak, Hazreti Adem'i yaratacağı zaman, melekler, istifsar (işin aslını sorup öğrenme, meselenin açıklanmasını isteme) niyetiyle “Yeryüzünde kan dökecek ve fesat çıkaracak bir mahlûk mu yaratacaksın (ca'l edeceksin)?” (Bakara, 2/30) diye suâl tevcih etmişlerdi. İşin aslını ve Hakk'ın hikmetini öğrenince ise, سُبْحَانَكَ لَاعِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ “Sübhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin” (Bakara, 2/32) demiş ve Hazreti Adem'e secde emrini yerine getirmekte bir an bile tereddüt etmemişlerdi. *Haddizatında bu secde Allah'a (celle celâluhu) yapılıyordu. Kâbe mihrap olarak önümüze konduğu gibi, o zaman meleklerin önüne de Hazreti Âdem (aleyhisselâm) konmuştu. Burada secde, Allah'ın isimlerinin en câmi aynası olan insanda odaklaşan esmâ-i ilâhiyeye ve hilâfet unvanlı o büyük mânâya müteveccihen oluyordu. Şeytan ise bu hassas dönemde virajı alamamış ve uçurumdan aşağıya yuvarlanmıştı. Emre itaatteki inceliği anlaması lazım gelen yerde, “Ben çamurdan yarattığına hiç secde eder miyim? Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten O'nu topraktan yarattın.” (A'râf, 7/12) demişti. Bu, küstahlık ve bir su-i edepti ki, ondaki kibir, haset ve hazımsızlığa delâlet etmekteydi. Belli ki şeytanın içinde bir hastalık vardı da Hazreti Âdem'e (aleyhisselâm) secde bahane olmuş ve bununla şeytanın küfrü açığa çıkmıştı. Kibrine takılan Şeytan hak ve hakikati bile bile inkar etti; çağlar boyu onun tuzağına düşenler de!.. *Şeytan emre itaatteki inceliği anlamadığından fahre, gurura, kibre, enaniyete kapıldı. Kendi enaniyet gayyasında boğuldu. Her devirde enaniyet gayyasında boğulanlar gibi… Firavunlar gibi, Şeddadlar gibi, Nemrutlar gibi, Tiranlar gibi… Onlar enaniyet gayyasında, ziftinde boğuldukları gibi Şeytan da boğuldu gitti ama manen öldü. Öyle ki, hak ve hakikati bildiği halde “Öldükten sonra diriltilecekleri Gün'e kadar bana süre tanı!” (A'raf, 7/14) dedi ve insanları yoldan çıkarma kasdıyla mühlet istedi. *Demek enaniyet öyle bir Allah belası ki, İblis hakikati gördüğü halde, yine de gelip gelip ona takılıyor. Çünkü o enaniyetin menfur meşcereliğinde kibir neşv ü nema buluyor, gurur neşv ü nema buluyor, müşarün bilbenan olma (parmakla gösterilme) mülahazası neşv ü nema buluyor, takdir edilme mülahazası neşv ü nema buluyor, herkes tarafından alkışlanma mülahazası neşv ü nema buluyor, rahat etme mülahazası neşv ü nema buluyor, saray mülahazası neşv ü nema buluyor… Enaniyet dediğimiz, Allah belası böyle bir meşcerelik!.. *Şeytan gerçekleri gördüğü halde “Bana fırsat ver, uğraşayım bunlarla!” dediği gibi, bugün de bir kısım insanlar bütün hakikat önlerinde olduğu halde bakıyorlar ama göremiyorlar. Görüyor gibi oluyorlar ama değerlendiremiyorlar. Nur'a “zulmet” diyorlar. Ruh-u Revan-i Muhammedi'nin şehbal açmasına, kendilerine karşı açılmış bir bayrak nazarıyla bakıyorlar. O'nun mübarek namının yükseltilmesini, kendi kadir ve kıymetlerini yere çalma şeklinde yorumluyorlar. Bakın aynı körlük Amnofis devrinde, Ramses devrinde, Hitler devrinde, Stalin devrinde, Lenin devrinde, Jul Sezar devrinde devam ettiği gibi, bütün çağlar boyu da hep devam edegelmiştir. Allah, bu bakıp da göremeyen insanların gözlerini açsın!.. Bu video 15/11/2015 tarihinde yayınlanan “Ey İnsan!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Kısa Dalga Podcast
Bülten / İstanbul'da 'yaşamak' 3 asgari ücret demek

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Jul 6, 2023 9:38


Gündemin öne çıkan gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırlayıp sunduğu Kısa Dalga Bülten'de…

Hizmetten
Meşveretin hakkını vermek! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 5, 2023 11:35


Kur'an-ı Kerim, وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ “Onlar (öyle kimselerdir) ki, Rabbilerinin çağrısına icabet eder ve namazı dosdoğru kılarlar; onların işleri kendi aralarında şûrâ iledir; kendilerine rızık olarak verdiğimizden de infakta bulunurlar.” (Şûrâ, 42/38) beyan-ı sübhanisiyle, meşvereti namaz ve infakla birlikte zikretmek suretiyle onun, mü'min bir toplum için en hayatî bir vasıf ve ibadet ölçüsünde bir muamele olduğunu hatırlatmıştır. “Seni dinlemiyoruz ve sana itaat etmiyoruz!..” *Hazreti Ömer (radıyallâhu anh) bir gün üzerinde yeni bir elbiseyle hutbeye başlayıp “Dinleyin ve itaat edin!..” deyince, cemaatten biri “Ey Ömer, seni dinlemiyoruz ve sana itaat de etmiyoruz!” diye bağırmış ve sözüne şöyle devam etmişti: “Ganimetten herkese eşit kumaş düştüğü halde, ben o kumaşı evde evirdim çevirdim kendime bir elbise çıkartıp diktiremedim. Ama bakıyorum ki sen kendine o kumaştan bir elbise diktirebilmişsin. Milletin malından bana yarım, sana tam; bu nasıl oluyor?” Hazreti Ömer, minberde hiç tavrını bozmadan meseleyi açıklaması için oğlu Abdullah'a söz vermiş; o da, babasına kendi hissesini verdiğini ve bu iki pay birleştirilerek halifeye bir elbise diktirildiğini anlatmıştı. İtiraz eden adam bu açıklamayla tatmin olmuş, adeta coşmuş ve memnuniyetle “Şimdi konuş ey Ömer, artık seni dinler ve sana itaat ederiz!” demişti. *Seyyidina Hazreti Ömer, evlilik akdi esnasında tesbit edilen mehir miktarı hakkında üst sınır belirlenmesi gerektiğini söylüyordu. (Bu, Ömer'ce bir zühul sayılabilir, bize göre bir zühul da değildir. Çünkü evlenmeyi kolaylaştırmak adına çok önemli bir husus olduğundan bunu hemen her aklı başında insan düşünmüştür.) O, bunu mehir miktarının evliliğe engel olmaması için yapıyordu. Bir hutbe esnasında mescidde irad edilen bu beyan karşısında, bugün adını sanını dahi bilmediğimiz bir kadın şöyle demişti: “Ya Ömer! Bu konuda Efendimiz'den duyduğun bir söz, senin bilip de bizim haberdâr olmadığımız bir ifade mi var? Çünkü Cenâb-ı Allah, Kur'an'da, وَإِنْ أَرَدْتُمُ اسْتِبْدَالَ زَوْجٍ مَكَانَ زَوْجٍ وَآتَيْتُمْ إِحْدَاهُنَّ قِنْطَارًا (Nisâ, 4/20) buyuruyor. Demek ki, kantar kantar mehir verilebilir.” Hazreti Ömer, o kadının itirazını yerinde bulmuş; kendi kendine “Yaşlı bir kadın kadar dahi dinini bilmiyorsun!” diyerek sözünü geri almış ve hak karşısında hemen boyun eğmişti. Bu video 22/11/2015 tarihinde yayınlanan “Hakkın Hatırı Âlîdir!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Psikopatika
14 - Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?

Psikopatika

Play Episode Listen Later Jun 14, 2023 30:55


Binlerce yıldır düşünürler, yazarlar, filozof ve bilim insanları yaşamın anlamını bulmaya çalışıyorlar. Anlamlı bir hayat nasıl yaşanır? Peki gerçekten yaşadım demek için ne yapmalı?Geçen hafta 109 yaşındaki cumhuriyet kadını, değerli sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ve gazeteci yazar Büşra Sanay'ın kitabından ilhamla yola çıktığımız Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı? - Hayatı Güzelleştirme Yolları'nın ilk gösterimini birbirinden kıymetli konuklarım ile gerçekleştirdik. Birce Akalay, İbrahim Selim, Alper Hasanoglu, Nükhet Duru ve Emrah Safa Gürkan'ın katıldığı etkinliğimizde aklımızı kurcalayan varoluşsal meselelere kafa yorduk. Bu bölümde ben de aklımda kalanlardan derlediklerimi biraz bilinç akışı, biraz sohbet şeklinde sizlerle paylaşıyorum.Bu podcast, Salus hakkında reklam içerir.Psikopatika10 kodunu kullanarak, ilk kullanımda size özel %10 indirimden faydalanabilirsiniz.Salus'u indirmek ve daha detaylı bilgi almak için tıklayınız...See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Para Sohbetleri - Mehmet Hamdi Bol
#153 Hayatta Pivot Ne Demek? Ne Zaman Yapılır?

Para Sohbetleri - Mehmet Hamdi Bol

Play Episode Listen Later Jun 12, 2023 12:32


Kayıtlı eğitimler, birebir danışmanlık vb. için Superpeer profilimi takip etmenizi rica ederim: https://superpeer.com/mehmethamdibol Paranızın ve zamanınızın kontrolünü geri almanızı sağlayacak eğitimler... Mehmet Hamdi Bol resmi Instagram hesabı: https://www.instagram.com/mehmethamdibolofficial/ İnternet sitem: https://linktr.ee/mehmethamdibol Birebir danışmanlık için: https://superpeer.com/mehmethamdibol/-/birebir-danismanlik?s=d E-posta listeme ücretsiz abone olup son bilgi, haber, eğitim, kitap ve indirimlerden haberdar olmak için: https://paranette.us12.list-manage.com/subscribe?u=2a3717259181988e712013bb5&id=d9f3e84a01 Mehmet Hamdi Bol iletişim: https://us12.list-manage.com/contact-form?u=2a3717259181988e712013bb5&form_id=54ee29445e230e2f36951b19751ff563 Tüm yayınlarda ana fikrimiz ve amacımız: Herkes çok para kazanmaz ama nerdeyse herkes daha çok para kazanabilir. Mehmet Hamdi Bol Para Nette - Para Sohbetleri - Para Kazanma Eğitimleri Finansal özgürlük gerçekten mümkün!

Unsal Unlu
Merhaba, ben Mehmet, rasyonalim!

Unsal Unlu

Play Episode Listen Later Jun 6, 2023 26:26


Demek rasyonelsiniz Mehmet bey.... Aramıza hoşgeldiniz o zaman ve mutsuzluğa hazır olun... Jenerik müziği: Rahman Altın

Hizmetten
On düşünüp bir konuşmak lazım! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later May 9, 2023 5:24


Bu video 11/02/2018 tarihinde yayınlanan "SARP YOKUŞLAR VE MERHAMET" isimli bamtelinden alınmıştır. Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz :http://herkul.org/bamteli/bamteli-sad... On düşünüp bir konuşmak lazım. Hazreti Lokman'a (aleyhisselam) nispet edilir: “Bir varlığın en kıymetli uzvu hangisi?” diye sorulunca bazıları, şurasını-burasını getirirler veya söylerler en kıymetli uzuv olarak. Sonra O (aleyhisselam), “dil” ile “kalb”i getirir. “En kötü uzuv nedir?” diye sorulunca yine o iki uzvu getirir. Demek ki bu iki uzuv, iyi olmada da kötü olmada da insan için çok önemli unsurlar sayılıyor. Kalb, hep istikamet içinde atmalı; lisan da ona tercüman olmaya çalışmalı. İnsan, kalbinden gelmeyen şeyleri konuşmamalı; kalbinde de hep iyi şeyler kurgulamalı, güzel şeyler oluşturmalı ki, ağzından dökülen şeyler de öyle olsun!.. İnsan, kalbine bağlı yaşamaz ise, dilini kalbinin emrine vermez ise, hiç farkına varmadan, “Yapıyorum!” dediği yerlerde dahi çok yıkmalara sebebiyet verebilir. Bir söz var: “Kalbiniz gül gibi olursa şayet, gezdiğiniz her yer, ıtriyat çarşısı gibi kokar!” Fakat kalb, bir zakkum ağacı gibi olursa hafizanallah geçtiğiniz her yerde insanlara bir şeyler batırıverirsiniz. Bu açıdan, evvela kalb, kontrol altına alınmalı, şeytanın menfezleri kapatılmalı; sonra da lisan, onun emrine verilmeli. Aksi halde, “Yapayım!” derken, insan, yıkabilir, hafizanallah. Herhalde geçenlerde bir yazının içinde de vardı: “Kâbe bünyâd-ı Halîl-i Âzerest / Dil, beyt-i Hudâ-i ekberest!” (Bazı nüshalarda: “Dil nazargâh-ı Celîl-î ekberest”) Yani; Kâbe, Âzer'in oğlu Hazreti İbrahim'in binasıdır. Dil (gönül) ise, Allah'ın beytidir, nazargâh-ı İlahîdir; Allah, oraya tecelli eder. Bu tecelliyi, oraya “inme” veya “otağını kurma” şeklinde ifade ederler; fakat bunlar, müteşâbih ifadelerdir; Allah (celle celâluhu) zamandan, mekândan, hayyizden münezzeh ve müberrâdır. “Ne cism u ne arazdır, ne mütehayyiz ne cevherdir / Yemez, içmez, zaman geçmez, berîdir cümleden Allah // Tebeddülden, tagayyürden, dahi elvân u eşkâlden / Muhakkak ol müberrâdır, budur selbî sıfâtullah.” Bunlar, birer selbî sıfattır. Onlar, Zât-ı Ulûhiyete nispet edilmez. Bu açıdan da o müteşâbihi Cenâb-ı Hakk'ın tecellîsi şeklinde anlamak daha uygundur; “Öyle tecelli eder!”. Ama o tecelliler bir yönüyle bir güneşin tecellîsi gibi değildir; hatta bir nuranî varlığın, bir Cebrâîl'in, bir Mikâîl'in, bir İsrafîl'in (aleyhimüsselam) tecellîsi gibi de değildir. Zât-ı Ulûhiyetin azametine uygun bir tecellidir. Öyle bir tecellidir ki hakikaten o tecelli ile siz, O'nu (celle celâluhu) görüyor gibi olma ufkuna ulaşırsınız; lâakal (en azından) O'nun tarafından görülüyor olma durumunu ihraz edersiniz. Bu açıdan, kalbin kontrol altına alınması, onun bir “insanî kalb” haline getirilmesi, çok önemlidir. Bu hususların başında da zannediyorum şefkat, mülayemet, merhamet gelmektedir; Zât-ı Ulûhiyeti bilmenin yanında, bunlar çok önemli şeylerdir. Yine bir sözü hatırlatıyor bu: “İnsanın imandan nasibi, mahlûkata şefkatiyle mebsûten mütenâsiptir!” “Doğru orantılıdır.” Parantez içinde onu hep ifade ediyoruz. “İnsanın imandan nasibi, mahlûkata şefkati nispetindedir!” Varlığa karşı ne kadar şefkat duyuyorsa… Zannediyorum eko-sistemcilerin de bundan alacakları dersler vardır. Bir karıncanın hakk-ı hayatı çok önemlidir; bir sineğin hakk-ı hayatı çok önemlidir. Ne kadar yaşıyorlar onlar? İki ay mı yaşıyorlar, üç ay mı yaşıyorlar? O yaşama sürelerine saygılı olmak, tabiatın bir parçası olarak onları korumak, bir karıncaya ayağını basmamak… Hakk-ı hayatı var onun, yaşama hakkı var. Evet, insanın imandan nasibi, mahlûkata şefkatiyle mebsûten mütenâsiptir.

Hizmetten
Şu üç haslet kimde bulunursa... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later May 1, 2023 9:07


Bu video 14/06/2015 tarihinde yayınlanan “Hızır Çeşmesi ve Ramazan” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Sen kendine böyle bakarsan, O'nun sana bakışı çok farklı olur. Her zaman böyle bir arınma, yunma, temizlenme, pîr u pak olma mülahazası içinde yaşarsan, O'nun sana bakışı başka türlü olur. Öyle bir bakar ki, inan, sana toz kondurmaz O. İliştirmez sana, kulağını bile çektirmez. Bir fiske vurdurmaz sana O. Önemli olan, O'nun için olmaktır! Çünkü, kim Allah içinse, kendini Allah'a adamışsa, Allah deyip oturuyor Allah deyip kalkıyor, Allah'ı heceliyor, Allah ile geceliyorsa, Allah onu katiyen yalnız bırakmaz!.. İmanın Lezzetini Duymanın Üç Şartı *İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhissalâtü vesselâm) şöyle buyurmuştur: ثَلَاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لَا يُحِبُّهُ إِلَّا لِلَّهِ وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِي الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِي النَّارِ “Şu üç haslet kimde bulunursa, o imanın tadını duyar: Allah'ı ve O'nun Rasûlü'nü her şeyden ve herkesten daha fazla sevmek; sevdiğini yalnız Allah rızası için sevmek ve Allah onu küfürden kurtardıktan sonra yeniden küfre düşmeyi ateşe atılmaktan daha kerih görmek.” *Evet, imanın tadını alan bir insan Allah'ı ve Rasûlü'nü her şeyden artık sever, onları andığı zaman adeta burnunun kemikleri sızlar. *Sevdiğini Allah için sever; Allah'a kulluğundan, O'na yakınlığından ve insanları Hakk'a ulaştırmaya gayret ettiğinden dolayı ona muhabbet besler. Diğer insanlara ve sâir mahlûkata karşı alâkası da hep Cenâb-ı Hak'tan ötürüdür. Hadisin bu bölümünde “mü'min” değil de “mer' – kişi/herhangi bir insan” denmesi de dikkate şayandır. Demek ki, her mer'e (kişiye) karşı seviyesine ve Allah'la irtibatına göre kalbî alaka duymak lazımdır. Eğer insan bunu duyabiliyorsa, imanın zevkini tatmış demektir. Mefhum-u muhalifi şu: Bir kimsenin insanlara karşı alakası Allah'tan dolayı değilse, o da imanın tadından, neşvesinden, zevkinden habersiz, bigâne zavallıdır. *Bir de, Allah, Cehenneme yuvarlanma sebebi olan küfürden kurtarıp imana erdirdikten sonra yeniden küfre ve küfrün sebeplerine dönmeyi ateşe atılmak gibi çirkin görür, böyle bir âkıbetin hayaliyle bile ürperir ve tir tir titrer. Sürçmemek, düşmemek ve bütün bütün kaybetmemek için Gaffâr u Settâr'a sığınır; küfre açılan kapılardan da hep uzak kalmaya çalışır. İşte böyle bir insan, imanın tadını tatmış olur. Mefhum-u muhalifi: Meseleye böyle bakmıyorsa, küfre karşı setler oluşturmuyorsa, kapıları ardına kadar sürgülemiyorsa, hafizanallah kapı aralığı bırakıyorsa, o da imanın tadını tatmış sayılmaz.

TR724 Podcasts
Tarık Toros | Ankara iademi istemiş, demek ki doğru yoldayım | 18.01.2023

TR724 Podcasts

Play Episode Listen Later Jan 18, 2023 4:51


Tarık Toros | Ankara iademi istemiş, demek ki doğru yoldayım | 18.01.2023 by Tr724