POPULARITY
Beyaz elbise giymek müstehabtır. Siyah giymek de müstehabtır. Çünkü siyah giymek Abbasoğullarının alâmetidir. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz'in, siyah bir sarığı vardı. Bayramlarda onu giyer ucunu da iki omuzu arasından arkaya sarkıtır (taylasan yapar)dı. Mekke'nin fethinde başında o sarık olduğu halde Mekke'ye girmişti. Erkekler için giyimde uygun olan, çok pahalı da çok âdî de olmayan ve kendisiyle maddî bakımdan aynı seviyede olan kimselerin giydiği gibi giyinmektir. Aşırı lüks elbise giymek dînen yasaklanmıştır. Çok düşük kaliteli elbise giymekle de insanların gıybet etmesine sebep olunur. Peygamberimiz (s.a.v.), giyimde iki şekilde tanınmayı yasaklamıştır: Aşırı pahalı ve çok kalitesiz elbise giymek. Buna dikkat edilirse, düşüncesiz ve haddini bilmeyen kimselerce de aklı başında kimselerce de ayıplanmaz. Şemsül Eimme İmam Serahsî (r.âleyh) şöyle buyuruyor: “İnsan, çoğu zaman günlük fakat yıkanmış temiz elbise giymelidir. Bazen de Allâh (c.c.)'un verdiği nimeti ortaya koymak için en güzel elbisesini giymelidir. Böyle yapmak mendubtur.” Çünkü, hadis-i şerifte “Allâhü Teâlâ verdiği nimeti kulunun üzerinde görmek ister” buyuruluyor. Kişi en güzel elbisesini her zaman giymemelidir. Çünkü, bunu görenler kendileri öyle elbise giyemedikleri için üzülür ve sıkıntı duyarlar. Şir'a Şerhi, Mişkât isimli eserden şunu naklediyor: “Eski ve yamalı elbise giymek İslâm'ın sünnetlerindendir. Rivayet olunuyor ki, Peygamberimiz, (s.a.v.) Hz. Fâtıma (r.anhâ)'yı Hz. Ali (r.a.) ile evlendirdiğinde, Fâtıma (r.anhâ) Validemiz'in üzerinde yünden 12 yamalı bir örtü, pelerin vardı. Hz. Fâtıma (r. anhâ) el değirmeniyle arpa öğütürken, diliyle Kur'an okur, kalbiyle mânâsını düşünür, ayağıyla beşik sallardı.” (Allame Şeyh Alaüddin Abidin, Üç Boyutuyla İslam,S.736)
Bugün 17 Mart 2025 #doğatakvimi
Nassim Taleb'in dünyaca ünlü Siyah Kuğu teorisi ile günümüzün en büyük ekonomik gerilimleri olan ticaret savaşları arasında beklenmedik bir kesişim var. Bu bölümde, Trump'ın tweet'lerinden küresel ekonominin yeni dengesine, yatırımcıları bekleyen riskleri ve fırsatları analiz ediyoruz. Kurumsal yatırımcıların göremediği fırsatları fark etmenin, bireysel yatırımcı olarak çeviklik avantajını kullanmanın ve beklenmedik gelişmeleri lehimize çevirmenin yollarını konuşuyoruz. Kriz mi, fırsat mı? Piyasaların öngöremediği riskleri nasıl avantaja dönüştürebileceğinizi, Taleb'in teorileri ışığında pratik örneklerle açıklıyoruz. Ticaret savaşlarının gölgesinde yatırım stratejinizi belirlemeye hazır mısınız?İyi dinlemeler!Midas uygulamasını indir: https://app.getmidas.com/gmih/mie6gpeuX (Twitter): https://twitter.com/getmidasInstagram: https://www.instagram.com/get_midas/YouTube: https://www.youtube.com/@midasplusTikTok: https://www.tiktok.com/@midasinkulaklariMidas'ın Kulakları: https://www.getmidas.com/midasin-kulaklariNot: Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler ve haberler baz alınarak hazırlanmıştır. Eğer varsa içerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu podcast'te yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bahsi geçen hisselerdeki; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.
"Ne denir ki... Sözün bittiği bir yerdeyiz. Bolu Kartalkaya'da çıkan yangında bir sürü can gitti.Hayaller,umutlar,emekler gitti. İçimde kocaman bir boşluk var hissettiğim. Siyah bir fonun üzerine yazı yazmak istemiyorum.Süslü kelimelerle acıyı daha da çok ortaya çıkartmak istemiyorum. Ama hiçbir şey olmamış gibi davranmak da bana doğru gelmiyor.Ölümü bir sayı, bir istatistik gibi görmek istemiyorum. Çünkü hissettiğim şey bundan çok daha fazla…Öte yandan, her şey bitmiş gibi hissetmek de istemiyorum.
Ne iğrenç sözdür… Israrcılığın şantaja dönüştüğü, insanın maneviyatıyla, vicdanıyla oynayan, hiç duymamış olmayı dileyeceğimiz türden… Şimdi bir de büyük şehirlerde açık hava ilanlarında, “Ölünce beni kim yıkayacak” afişleri var… Siyah zemin üzerine yazılmış… Logo yok, amblem yok… Başka bir deyişle; sahibi yok, mesajı kimin, ne niyetle gönderdiği belli değil. Bu, anlaşıldığı üzere bir ‘tease' çalışması… Türkçede ‘ön tanıtım' ya da ‘dikkat çekme' diye karşılayabiliriz… “Gassal” adıyla yakında TRT'de yayınlanacak dizi için yapılmış…
#CinayetMasası Sevin Okyay bugün için Peyami Safa'nın Server Bedi takma adıyla yazdığı, ünlü "Cingöz Recai" serisinin bir parçası olan Siyah Pervaneler kitabını seçti. Peyami Safa, geniş bir yelpazede eserler vermiş, Türk edebiyatının önemli romancılarından biri. Romanlarında çoğunlukla bireyin psikolojik durumlarını, sosyal çatışmaları ve Türkiye'nin modernleşme sürecindeki kültürel ikilemleri işlemiş. Öte yandan, Peyami Safa "popüler" roman türünde de eserler vermiş ve bu tür eserlerinde Server Bedi takma adını kullanmış. Bu mahlasla yazdığı en bilinen serilerden biri olan Cingöz Recai, polisiye türünde yazılmış ve Türk edebiyatında kibar hırsız karakterini tanıtan ilk örneklerden biri olmuş. Cingöz Recai, zekası ve kurnazlığı ile polisleri atlatan, entrikalarla dolu olayları çözmede oldukça başarılı bir anti-kahraman. Peki Peyami Safa kendisine neden Server Bedi ismini vermiş? Sevin Okyay, bölüme özel seçtiği şarkılar eşliğinde anlatıyor, notlarını paylaşıyor. #Polisiyeroman sevenlerinin dinlemek isteyeceği bir program olan Cinayet Masası her Pazar NTVRadyo'da. İyi dinlemeler.
#CinayetMasası Sevin Okyay bugün için Peyami Safa'nın Server Bedi takma adıyla yazdığı, ünlü "Cingöz Recai" serisinin bir parçası olan Siyah Pervaneler kitabını seçti. Peyami Safa, geniş bir yelpazede eserler vermiş, Türk edebiyatının önemli romancılarından biri. Romanlarında çoğunlukla bireyin psikolojik durumlarını, sosyal çatışmaları ve Türkiye'nin modernleşme sürecindeki kültürel ikilemleri işlemiş. Öte yandan, Peyami Safa "popüler" roman türünde de eserler vermiş ve bu tür eserlerinde Server Bedi takma adını kullanmış. Bu mahlasla yazdığı en bilinen serilerden biri olan Cingöz Recai, polisiye türünde yazılmış ve Türk edebiyatında kibar hırsız karakterini tanıtan ilk örneklerden biri olmuş. Cingöz Recai, zekası ve kurnazlığı ile polisleri atlatan, entrikalarla dolu olayları çözmede oldukça başarılı bir anti-kahraman. Peki Peyami Safa kendisine neden Server Bedi ismini vermiş? Sevin Okyay, bölüme özel seçtiği şarkılar eşliğinde anlatıyor, notlarını paylaşıyor. #Polisiyeroman sevenlerinin dinlemek isteyeceği bir program olan Cinayet Masası her Pazar NTVRadyo'da. İyi dinlemeler.
Dr. Dr. Siyamak Saleh (Dr. Siya), is an award winning content creator with a community of over 3.5 million followers. He debunks myths related to intimacy health and has received awards for working with South African communities to educate about topics that are taboo and that people feel ashamed talking about. Dr. Siya knows that most patients won't read medical guidelines but they will get their health info from influencers on social platforms. Dr.Siyah teamed up with Andy Pattinson at the World Health Organization to become a digital health consultant to recruit qualified healthcare workers online to educate the public about health issues. I was a recent recruit of Dr. Siya, and I worked with Andy and Dr. Siya at the United Nations general assembly week events this year on several panels. We talked about supporting health professionals to use digital platforms to spread accurate information online and we also addressed topics like burnout and depression in healthcare professionals. On this episode of the Vault, Dr. Siya shares how he masked high functioning depression with productivity. At a time in his life when he was nominated for TikTok Creator of the year, was mentioned in the British Medical Journal, was in major media outlets like Huffington Post and was gaining top recognition by the World Health Organization, he was alsostruggling in silence. We discussed ways that he healed and ways that busy andproductive people can heal from High Functioning Depression. How Intimacy Health I related to Mental health Myths about Intimacy health. How to identify signs of High Functioning Depression High Functioning Depression in Healthcare workers Anhedonia How to cope with High Functioning DepressionFollow Dr. Siya Doctor Siya https://www.instagram.com/doctor.siya/ Doctor Siya https://doctorsiya.com/ World Health Organization https://www.instagram.com/who/ World Health Organization Fides https://www.instagram.com/who.fides/Follow Dr. Judith:Instagram: https://instagram.com/drjudithjoseph TikTok: https://www.tiktok.com/@drjudithjoseph Facebook: https://www.facebook.com/drjudithjoseph Website: https://www.drjudithjoseph.com/Disclaimer: Consider your individual mental health needs with a licensed medicalprofessional. This content is not medical advice.
“Ev zencisi” tabiri, kendisi de zenci olan Afro-Amerikalı Müslüman Malik el-Şahbaz'a, yani Malcolm X'e ait. “Ev zencisi” tabirini Malcolm X, “şeytan” olarak gördüğü “beyaz adam”a öykünen, dahası beyaz adamın gözüyle ait olduğu topluluğu beğenmeyip aşağılayan tipler için kullanır. Beyaz adam gibi düşünen, beyaz adam gibi inanan, beyaz adam gibi yaşamayı amaç edinen ırkdaşlarını “ev zencisi” olarak tanımlamakta haksız mıdır Malcolm X? Bence değildir. Tersinde yerinde bir tespittir bu. Frantz Fanon da Afrika kökenli bir Fransızdır. Fanon'un “Siyah deri beyaz maske” kitabında sosyolojik olarak betimlediği, aslında Malik el-Şahbaz'ın “ev zencisi” tipolojisidir. Merak edenler okusunlar. Siyah derinin üzerine takılan beyaz maske ezik ve köleci bir zihnin sırıtan öykünmeciliğinden ibarettir aslında. “Ev zencisi”nin gözünde beyaz adam efendidir. Her anlamda ve her alanda izinden gidilmesi gereken bir yüce sahiptir. “Ev zencisi” o yüzden evvela beyaz adamın gözüne girmek ister. Onu taklitle başlar. Ondan aferin almak için onun her istediğine râm olur. Boyun eğerek efendisinin gözüne gireceğine inanır. Bir de başkaldırarak veya itiraz ederek efendisine karşı tutum alan kendi soydaşlarını kendinden bilmeyip aşağılayarak. O artık sadece derisinden dolayı zencidir. Aklı, yüreği ve yaşam tarzı beyazdır. Mümkün olsa teninin rengini de değiştirmek isteyecek kadar renginden utanan bir eziktir. Ezikliğini gidermek veya gizlemek için de beyaz efendisi gibi davranmayı tercih eder. “Ev zencisi” beyaz adamdan daha tehlikelidir diğer zenciler için. Çünkü beyaz adamın iktidarına yönelik her tehdidin karşısına evvela onlar bedenlerini siper ederler. Beyaz adama yönelik her hoşnutsuzluğun ve her karşı koyuşun karşısında onlar dururlar. Çünkü beyaz adamın, yani efendisinin gözüne girmek için yapamayacağı şey yoktur. Öyle ki beyaz adamın olmadığı yerde bile onun adına hegemonya kurmayı öncelikli hedefi olarak görür.
Cumhuriyetçi başkan adayı, Donald Trump, Çarşamba günü Chicago'da düzenlenen ve kısa sürede gerginleşen Ulusal Siyah Gazeteciler Birliği'nde yaptığı konuşmada, Demokrat rakibi Kamala Harris'in ırksal kökenlerini sorguladı
Bilindiği gibi BBP Lideri şehit Muhsin Yazıcıoğlu 25 Mart 2009 tarihinde seçim gezisi için kiralanan helikopterin F1 ve F16 savaş uçaklarını kullanan FETÖ'cü pilotların yarattığı türbülans ile düşürülmesi sonrasında helikopterde bulunan 5 kişi ile birlikte hayatını kaybetmişti. Ancak Yazıcıoğlu ile aynı helikopterde bulunan İHA muhabiri İsmail Güneş'in helikopter düştükten sonra sağ oldukları İsmail Güneş'in 112 acil servisini telefonla araması sonrasında yapılan konuşmalardan anlaşılmıştı. İHA muhabiri İsmail Güneş bu konuşmalarda bacağı ve kaburgalarının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, BBP Sivas İl Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya ve pilot Kaya İstektepe'den ses gelmediğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise göremediğini beyan etmişti. HELİKOPTERİ DÜŞÜREN FETÖ'CÜLER YAZICIOĞLU'NUN SAĞ OLDUĞUNU DUYDUKLARINDA SOĞUK BİR DUŞ ETKİSİ YAŞAMIŞLARDI! İsmail Güneş'in helikopter düştükten dört saat sonra kırık bacak ve kaburga ile 1metreyi aşkın karda 500-600 metre ileride tek başına düşen helikopterden aşağı inmesi ve ilerlemesi imkansız görünüyor. Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'nde Güneş'e yapılan harici muayenede, kırık çene ile 112 servisiyle 27 dakika nasıl konuştuğu tartışma konusu olurken konuyla ilgili şüpheler üzerine özel yetkili Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı bilirkişi heyeti kurmuştu. Gazeteci İsmail Güneş'in düşen helikopter içinde yaptığı konuşmalar Yazıcıoğlunu ortadan kaldırdığını düşünen FETÖ için soğuk bir duş etkisi yaratmıştı. FETÖ tarafından Yazıcıoğlu sağ kurtuldu, hastaneye götürülüyor yalanı ile helikopter enkazına ulaşılmasını engelleyen TSK'ya sızmış FETÖ ve Avrupa Gladyosu'na ait iki helikopter kısa süre içinde düşen helikopterin enkazına ulaşmış, bir ekip helikopter içindeki kara kutu diyebileceğimiz teknik parçaları sökerken diğer grup Yazıcıoğlu'nu ve gazeteci İsmail'i helikopter enkazından çıkararak işkence ile öldürmüş, bu durumu kamera ile görüntüledikleri sonradan anlaşılmıştı. Ancak gazeteci İsmail'in çenesi kırılmadan önce bir kez daha Yazıcıoğlu helikopterde mi sorusuna İsmail Güneş bu kez helikopterde ancak ölü cevabı verdirildikten sonra İsmail'de Yazıcıoğlu ile aynı kaderi paylaştı sanırım. Bu vesile ile örtülü de olsa siyah giyen adamların Türk ve AVRUPA Gladyolarına mensup FETÖ'cüler olduğu da açık bir şekilde ortaya çıktı sanırım. KAĞAN KOD ADLI GİZLİ TANIK X ŞAHSIN YAZICIOĞLU'NUN SON ANLARINDAKİ İŞKENCE GÖRÜNTÜLERİNİN OLDUĞU BİR FLASH BELLEK OLDUĞU İDDİASI? Ancak asıl bomba helikopter düştükten sonra Muhsin Yazıcıoğlu'nun sağ kurtulduğu iddiasıydı sanırım. Gizli tanık Kağan X şahsın kendisine Muhsin Yazıcıoğlu'nun görüntülerinin olduğu bir flash bellekten bahsettiğini iddia etmişti. Gizli tanığa göre bu bellekte Yazıcıoğlu'nun son anına kadar ki görüntüleri vardı. İzlemek istediğini ancak X şahsın kendisine ‘'Abi için kaldırmaz, ayrıca bu görüntüleri izlemeye sizin yetkiniz yok” dediğini belirtmiş. Ayrıca “Bu flash bellek birinin eline geçerse Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümü FETÖ'nün üzerine kalır” demişti. Bu ne anlama geliyordu Muhsin Yazıcıoğlu işkenceyle mi şehit edilmişti? Düşen helikopterde bulunan gazeteci İsmail Güneş”in işkence ile dövülerek öldürüldüğünü düşünürsek, Yazıcıoğlu'na kim bilir neler yapmışlardı? Flash belleğin X şahıs tarafından Elazığ il imamına ve il imamı tarafından 2015 tarihinde FETÖ elebaşına teslim edildiği belirtiliyor. İHA MUHABİRİ İSMAİL GÜNEŞ'İN EŞİ YASEMİN GÜNEŞ: BİZİM DOSYADAN 15 TEMMUZ DARBESİ VE CUMHURBAŞKANIMIZA SUİKAST ÇIKTI?
ABD'de Kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimleri için adaylar arasındaki ilk televizyon münazarası Perşembe günü “CNN”de gerçekleştirilecek. Münazarada Joe Biden ile Donald Trump karşı karşıya gelecek. Üçüncü taraf ya da bağımsız aday adayları ise tartışmaya katılma kriterlerini sağlayamadıkları için şimdilik minder dışındalar. ABD'de bütün dikkatler 82 yaşındaki Joe Biden ile 78 yaşındaki Donald Trump'ın bu ilk raunduna çevrilmiş bulunuyor. İki ismin Başkan adaylığı neredeyse kesinlik kazanmış görünüyor. Nihai karar Demokratlar'ın 19-22 Ağustos tarihleri arasında Chicago'da, Cumhuriyetçilerinse 15-18 Temmuz tarihleri arasında Milwaukee'de gerçekleştirilecek kurultaylarında verilecek. Bu kurultaylarda Başkan Yardımcısı adayı olarak Kasım seçimlerine iştirak edecek isimler de belirlenecek. Biden da, Trump da yol arkadaşının kim olacağına kendileri karar verecek. Biden'ın yol arkadaşının halihazırda ABD Başkan Yardımcısı görevini sürdüren Kamala Harris olması bekleniyor. Trump'ın kimi yol arkadaşı olarak seçeceğiyse bir muamma. Geçen yılın sonlarından itibaren Trump'ın yol arkadaşlığı listesi bir hayli uzundu. Bu uzun listede Cumhuriyetçi Parti'den Başkan aday adaylığı için sahne alan, ancak daha sonra adaylıklarını geri çekerek Trump'ı destekleyen birçok isim de yer alıyordu. Ön seçimlerde Trump'ı bir hayli zorlayan Florida Valisi Ron DeSantis ve Trum döneminde bir süre ABD'nin BM Büyükelçiliğini üstlenen Nikki Haley bu isimler arasındaydı. Şimdiyse bahis listelerinde bu iki isim de yer almıyor. Trump cephesinde Başkan Yardımcısının kadın mı erkek mi, Beyaz mı Siyahî mi, genç mi yaşlı mı, zengin mi yoksa orta halli mi olacağı konusunda bir tartışma da yürütülüyor. Trump'ın liyakatı mı yoksa sadakati mi tercih edeceğiyse bir diğer tartışma konusu. Trump 2016'daki Başkanlık seçimlerinde Mike Pence'i Başkan Yardımcısı olarak seçmiş idi. Ancak 2020 seçimlerinin sonuçlarının onaylanması sürecinde Pence, Trump'ı hayal kırıklığına uğratmıştı. Başkan Yardımcısı bahis listesinde 20 civarında isim yer alıyordu. Kısa süre önce bu isimlerin sayısı 10'un altına düşmüştü. Şimdiyse üç ismin öne çıktığı söyleniyor. Bu üç isim, Florida Senatörü Marco Rubio, Ohio Senatörü J.D. Vance ve Kuzey Dakota Valisi Doug Burgum. Trump birçok ismin adaylık için ideal olduğunu belirtmesine rağmen tek bir isime işaret etmeyerek konuyu muğlak bıraktı. Bu muğlaklık uzun ve kısa listelerdeki isimleri daha fazla sahne almaya ve Trump'ın seçim kampanyası için daha fazla para toplamaya sevk etti. Trump sadece Başkan adayı değil, Cumhuriyetçi Parti'nin lideri pozisyonunda. Başkan Yardımcısının kim olacağı, partinin geleceğini yakından ilgilendiriyor. Başkan Yardımcıları mevcut Başkanın iki dönemi tamamlamasının ardından gerçekleşecek seçimlerde Başkan adayı olarak sahaya çıkıyorlar. Başkan Yardımcılığı bir tür “Başkanlık stajı” gibi görülüyor. Trump'ın en kısa listesindeki genç Senatör James David Vance daha fazla öne çıkıyor.
19 Haziran, 1865 yılında ABD İç Savaşı'nın eski Konfederasyon eyaletlerinde köleliğin sona erdiği güne işaret eden ve dört yıldır federal düzeyde Juneteenth olarak kutlanan milli bayram. Başkan adayları Joe Biden ve Donald Trump, Juneteenth bayramı etrafında Siyah seçmenlere ulaşmaya çalışıyor
ABD Temsilciler Meclisi'ndeki “Demokratlar”ın neredeyse yarıya yakınını teşkil eden “İlerici- Sol” kanadında Biden Yönetimi'nin İsrail'e koşulsuz desteğine muhalefet devam ediyor. “Genç Demokratlar” arasında Filistin'e destek ise giderek artıyor. Daha önce “ateşkes” kelimesini telaffuz etmekten bile şiddetle kaçınan Biden Yönetimi'nin ateşkes için sözde girişimlerde bulunmasını tabandan gelen baskının bir yansıması olarak görmek gerekiyor. Ancak Biden'ın girişimleri Netanyahu'nun soykırım savaşında duraksamaya yol açmıyor. Netanyahu Amerikan bombalarıyla öldürmeye devam ediyor. İsrail Mayıs ayı sonlarında Refah'ta, Kuzey Gazze'den kaçan sivillerin yaşadığı çadır kampı vurmuştu. Keza İsrail Ordusu Çarşamba'yı Perşembe'ye bağlayan saatlerde “BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı”na (UNRWA) ait bir okulu vurarak, aralarında çocukların da yer aldığı kırktan fazla Filistinli'yi daha katletti. Her iki saldırıda kullanılan mühimmatlar ABD yapımı “GBU-39” bombalarıydı. “Genç Demokratlar” Biden Yönetimi'nin İsrail'i ateşkese zorlayacak önlemlerden kaçınmasına fena halde içerliyorlar. Senato ve Temsilciler Meclisi'ndeki Demokrat liderlik takımının Cumhuriyetçilerle el ele vererek “Soykırımcı Netanyahu”yu Kongre ortak oturumunda konuşma yapması için davet etmesi “İlericiler Grubu”nu daha da öfkelendirdi. Perşembe günü yapılan duyuruda Netanyahu'nun 24 Temmuz'da Kongre'de konuşacağı belirtiliyordu. Biden Yönetimi'nin İsrail'e verdiği koşulsuz desteğe Demokratlar'ın çantada keklik olarak gördükleri “Siyahî Amerikalılar” da tepki gösteriyorlar. “Genç Siyahîler”de tepkiler çok daha yüksek. 2020'de Siyahîler'in yüzde 90'dan fazlası Demokratlar'a oy verdi. Donald Trump'ın Siyahîler arasındaki desteğini artırdığına yönelik anketler Demokratlar'ı kaygılandırıyor. Yine anketlere bakılacak olur ise New York'ta görülen “sus payı” davasında jüri tarafından suçlu bulunması bile Trump'a verilen seçmen desteğini Demokratlar'ın umduğu ölçüde azaltmadı. Biden'ın seçilmesi seçmen katılımının artmasına bağlı. Katılımının artmasında en fazla rol oynayanlarsa Siyahî Amerikalı örgütler ve “Genç Demokratlar”. Bu unsurlara bazı kritik eyaletlerdeki “Arap-Amerikalılar”ı da eklemek gerekiyor. Demokratlar'ın ön seçimlerinde 500 bin civarında seçmen, aday adayları listesinde “boş oy” kullanarak Biden'ı protesto etti. Diğer yandan “Biden'ı bırak(Abandon Biden)” hareketinin yükselişi Demokratlar'ı bir hayli korkutuyor. “Biden'ı bırak” hareketi tarafından Perşembe günü yapılan açıklamada Biden'ın Gazze'ye ilişkin söylemlerinin diplomasi tiyatrosunu andırdığı, katliam devam ederken suçu başkasına atmanın çelişkilerle bezeli bir grotesk gösterisi olduğu ve İsrail'in ölüm makinesinin Biden'ın politikalarıyla beslendiği belirtiliyordu. “Abandon Biden” hareketinin söylemi İsrail'i durduracak politikalardan kaçındığı için Biden'a oy vermeyi tamamen reddetmeye dönüştü.
Siyah Hap (S221) | Dr. TOA Kısalar
Norveçli Doktor Mads Gilbert, Filistinlilerle yirmili yaşlardayken İsraillilerin Batı Beyrut'u abluka altına alıp bombaladığı sene olan 1981 yılında tanışmış. Mads Gilbert yaşadığı o günleri, “İsrail, şehri kuşatmak için önce elektriği ve suyu kesti. Böylece şehre gıda ve ilaç ulaşmasını engelledi. Sonra da şehri gece gündüz bombaladı. Bunu yaparken sadece askerî hedefleri değil okulları, yerleşim yerlerini, hastaneleri, ambulansları, hatta yaralıları kurtarmaya çalışan insanları bile hedef aldılar. Korkunç bir manzaraydı.” cümleleri ile ifade etmiş. Ve 1981 yılında işgal altındaki Filistinlilerin dramını gördükten sonra hayatını bu davaya adamış. 43 yıl öncesinden bahsediyoruz. ** Mads Gilbert, 2008 yılında Noel kutlamak için çocuklarıyla tatile gittiği yerde Gazze'nin bombalandığı haberini alınca çocuklarıyla vedalaşarak Norveç'ten doktor arkadaşıyla doğru yola çıkmış. 2008 yılında işgalin başlamasının ardından gittiği Gazze'de hiçbir gazeteci olmadığını Filistin halkının yalnız olduğunu fark etmiş. 2008-2009 senesinde yaşadıklarını kaleme aldığı kitabında bu durumu şu cümlelerle anlatıyor: “Gazze'ye bir arkadaşımla 2008'in yılbaşı öncesinde saldırının beşinci gününde Mısır üzerinden girebildik. Şifa Hastanesi'ndeki doktorluk hizmetimize ek olarak yaşadıklarımızı dünyaya aktarmayı kendimize görev edinmiştik.” İsrail, 2007 yılında Gazze halkının seçimle başa getirdiği Hamas hükümeti sebebiyle Gazze'ye ambargo uygulamaya başlamış, insani ihtiyaçların bölgeye giriş ve çıkışlarını yasaklamış. Keyfî olarak kamu kurumları, hastaneler, okullar ve evlere saldırılarda bulunmuş, bulunmaya da devam etmekteydi. Beş kilometrekare olan Gazze Şeridi'nde yaklaşık iki milyon insan yaşamaktaydı. Nüfusunun bir milyondan fazlası mülteci kamplarında geçen Filistinliler için hayat hiç de kolay değildi. Jabalya, Gazze, Beyt Lahya, Beyt Hanun, Dir el-Belah, Hanyunus, Refah ve Abasan Kebir evleri olmayan, bombalardan kaçan insanların sığındıkları mülteci kamplarıydı.
Fetö'cüler rezil oldu! - Şiir / Kerem Önder 01.04.2014 Cebrail'e oy vermeyen, Tornacılar rezil oldu ! Şantaj - montaj; koyvermeyen, Pornocular rezil oldu ! Ne yüzsüzlük, bu ne sülük? Çakma Mesih, nûru silik. Doymuyor da, cebi delik, Çantacılar rezil oldu ! Ağaç, çimen; ne kabulsüz ! Işık istiyor ampulsüz. Müslümana tahammülsüz, Cuntacılar rezil oldu ! Üç kuruşa etek giyen, Helal yoldan faiz yiyen ! "Aç başını, câiz!" diyen, Tangocular rezil oldu ! Siyah yüzlü biri döndü, Gözlerinin feri döndü, Beddualar geri döndü, Zurnacılar rezil oldu ! Diyalogmuş, kim bu Kamber? İçki, Kur'an, haç ve peder ! Kamyona bindi Peygamber! Fitneciler rezil oldu ! Bir ihanet ağı vurdu, Burdan çok uzağı vurdu. Allah'ın tuzağı vurdu, Darbeciler rezil oldu !... Kerem Önder 1 Nisan 2014
Bülent Orakoğlu - CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun'un TBMM'deki odasında güvenilir iddialara göre yaklaşık 4 hafta önce Pazar çantası içinde 250 bin dolar nakit kirli veya kara para ihtimali olan döviz bulundu. Market torbasının içinde siyah bir poşete sarılı dolarların olduğunu gören temizlik görevlisi milletvekiline ait olduğunu düşünerek, odada görevli sekreter ve danışmana durumu aktardı. Personel, milletvekilini arayıp 'Torba size mi ait' diye sordu. Milletvekili odasında herhangi bir şey bırakmadığını belirterek, kendisine gelen ziyaretçilerin tek tek aranarak sorulması talimatı verdi. Siyah poşetin içine bakıldığında 5 ayrı şekilde paketlenmiş tahmini 250 bin dolar bulunduğunu görüldü. 3 koldan yapılan aramalar sonunda poşetin bir kahve içmek için ayaküstü uğrayan başka bir CHP'li milletvekiline ait olduğu belirlendi. Bu kirli paranın hangi CHP milletvekiline ait olduğu CHP Milletvekili Seyit Torunun ve bürosundaki personel tarafından bilindiği anlaşılıyor. Nedense 250 bin doları Pazar çantası içinde siyah poşetle kamufle eden milletvekilinin kimliği elde edilen döviz paralar da güvenlik birimlerinden suç işlenerek gizlenmeye çalışılması suçun ve suçlunun gizlendiğini ve himaye edildiğini açık ediyor. Olayın üzerinden bir ay geçmesine rağmen güvenlik birimlerine bu konuda bir suç duyurusu yapılmaması paranın kaynağını da şüphesiz şaibeli hale bir hale getiriyor. 28 ŞUBAT SÜRECİNDE DYP MİLLETVEKİLLERİNE 250'ŞER BİN DOLAR DAĞITARAK HÜKÜMETİ DÜŞÜRMÜŞLERDİ?
Bölüm yazarı, ve Astrolog: Ayça Nur Partal'a Tarot öğretileri için teşekkür ederiz. Bölüm sesi, ve Dublaj sanatçısı yakın dostum: Mert Dağdeviren'e tekrardan aramıza katıldığı için teşekkür ederiz. Bu bölümde Ölüm kartını her yönüyle keşfedeceğiz. Siyah zırhın ardında gizlenen Azrail'in taşıdığı ölüm bayrağından, kartın sembolik anlamlarına kadar her detayı inceliyoruz. Kartın üzerindeki beyaz gül ve miğferindeki kırmızı tüy gibi detaylar, kartın içsel çatışmalarını ve yaşamın devamını hatırlatan tezatları ifade ediyor. Ayrıca, Ölüm kartının astrolojik bağlantılarına odaklanacağız. Plüton'un etkisi altındaki bu kart, bir dönüşüm aracı olarak nasıl işlev görüyor? Akrep burcunun enerjisini taşıyan Ölüm kartı, bizlere hangi yaşam alanlarında değişim ve ayrışma ihtiyacını hatırlatıyor? Ve en önemlisi, bu kartın bize öğrettiği Phoenix felsefesi nedir? Birlikte bakalım.
Türk donanmasının, Cumhuriyetin 100'üncü yılı dolayısıyla gerçekleştirdiği resmi geçidinin detayları ortaya çıktı. Başkan Erdoğan'ın Siyah Sancağı arkasına alarak komuta kademesi ile donanmayı selamladığı törende Kuvvet komutanlarının kılıçlarının kınından çıkmış olması, eldivenlerin elde olmaması Başkan Erdoğan'ın töreni izlediği alanda arkasındaki bayraklar arasında ‘Siyah Sancak' açılması çok önemli ve Türkiye'nin düşmanlarına verilen açık ve net bir mesajdı. Devlet kademesi ve ricali ve açık bir strateji olarak Siyah Sancak mesajını bilerek isteyerek Terör devleti İsrail ve Batı'lı devletlere ulaşmasını amaçlamıştır. Başkan Erdoğan neden Siyah Sancağı arkasına alarak komuta heyeti ile birlikte donanmayı selamlamıştı? Zira Siyah Sancak'ın ortaya çıkarılmasının en önemli özelliği veya şartı Türkiye'nin bir savaş hali öncesinde olmasıdır. Türkiye Siyah Sancak göstererek açıkça katliam ve soykırımcı ülkeler Türkiye düşmanı İsrail ve Amerika'ya üstü örtülü şu mesajları vermiştir. ‘'Biz buradayız, biz hazırız Siyah Sancağı da çıkardık. Allah'ın resulü diyor ki ‘' Büyük Savaş Armageddon yaklaştığında Siyah Sancaklı ordular Küdüs'e Şam'a iner. Siyah Sancak bu nedenle çıktı. Onların kehanetleri varsa bizim de hadislerimiz var. Allah resulü hadisinde ifade ettiği gibi biz daha öncede Küdüs'e girdik Şam'a indik. Yine gireriz gerekirse! Siyah Sancak Peygamber efendimizin (SAV) zamanında savaş öncesi açılan sancak demekti. Kılıçlar niye kınında değil? Türk Devleti töresine göre kılıçlar kınından çıkmışsa kanlanmadan baş kesmeden kınına girmez bu bir Türk geleneğidir. Hatta Gök girsin Kılıç çıksın and'ı da Türk boylarında devamlı söylenir. Eldiven'in elde olmaması Devlet ricali ve katlarının mesaj verme yöntemlerinden biridir. Eğer Eldivenler elde değilse zaman çok yakın değil anlamındadır. BAŞKAN ERDOĞAN BU SEFER İLK KEZ KUDÜS İÇİN GAZZE İÇİN İSRAİL İÇİN BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ DEDİ! Başkan Erdoğan yaklaşık birkaç gün önce İstanbul'da yapılan yaklaşık 1,5 milyon insanın katıldığı Filistin mitinginde ‘Bir gece ansızın gelebiliriz' düsturunu yineledi. Bu düstur genelde terör örgütü PKK için Suriye ve Irak için kullanılırdı. Bu sefer İlk kez Kudüs için Gazze için İsrail için ‘bir gece ansızın gelebiliriz dedi Başkan Erdoğan! Siyah Sancak ta ertesi gün çıktı. Filistin topraklarının ötesinde başka bir meselede eğer bir İnsan iman ettiyse şehadet getirdiyse o vakit bizim ilk kıblemiz Allah resulünün Miraca yükselmek için hareket ettiği yer o topraklar ki orası aynı zamanda Mescid-i Aksa bizim için kutsaliyeti olan bir yerdir. Allah rızası için tarihteki en büyük Devlet ve milletlerden bir tanesi olarak Mescid-i Aksa'ya ve Gazze'de çoluk çocuk demeden katledilen mazlum Filistin'li kardeşlerimize Terör devleti İsrail ve Batı'nın desteklediği güçlerle başa baş savaşan İzzettin el Kassam Tugayı mücahitlerine destek vermek Türk Devleti ve Milleti olarak hepimizin boynunun borcudur. Şüphesiz Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan İslam dünyasının manevi lideri olarak İsrail ve arkasındaki Batılı ülkelere gereken mesajları ve korkuyu vermiştir. İRAN GAZZE'DE YAŞANAN HASTAHANE KATİAMLARI SONRASI RAZAVİ TÜRBESİNE SİYAH SANCAK AÇTI 7 Ekim'de Hamas'ın düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu ile büyük kayıp veren İsrail Gazze›de saldırıların dozunu daha da artırdı. Kadın, çocuk dinlemeyen işgalci İsrail Filistinlileri fosfor bombalarıyla vururken Gazze›ye ölüm yağdırıyor. Bölgede elektriği suyu ve gıda gidişini kesen İsrail›e ABD silah desteği sağlıyor. Batı ise savaş suçuna karşı gözlerini kapatıyor.
Siyonist katillere geleceğiz: Öncelikle, dokuz sene öncesine gidelim ve Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde “Siyah Sancak'ın açıldığı” çarpıcı bölümü hatırlayalım! Efsaneleşen dizinin 17 Nisan (2014) gecesi yayınlanan o bölümünde... Peygamberimizin kullandığı sancak olarak bilinen Siyah Sancak ile birlikte yine bu adla dünyanın çeşitli ülkelerinde kurulan “Özel Tim” anlatılıyordu. 100. YILDA: MANİDAR SEMBOL 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda... Türk Donanması, İstanbul Boğazında şimdiye kadarki en büyük resmigeçidini yaparken... Cumhurbaşkanı ve Milli Savunma Bakanı ile “kılıçlarını kınından çıkarmış vaziyetteki” Komutanlar... Vahdettin Köşkü'nde Donanma'yı selamladılar... İşte, orada: Erdoğan'ın arkasındaki bir “Siyah Sancak” dikkati çekiyordu! Türkiye Cumhuriyeti Devleti, işte bu pek manidar sembol üzerinden... Birleşik Terör Devletleri'ne yani ABD ve İsrail'e... “Biz, savaşa hazırız! Dünyadaki tüm Müslümanları temsilen, bir gece ansızın gelebiliriz!” demeye getiriyordu. Üstelik... Sadece Gazze'de veya Ortadoğu'da değil, yerkürenin her bir yerinde! Siyah Sancak eşliğinde, Boğaziçi'nde ve gökyüzünde gerçekleştirilen müthiş 100. Yıl Gösterisi... En başta ABD-İsrail tandemi olmak üzere Batı Cephesine -düşmanlarımıza- yönelik esaslı bir meydan okumadır! Bu mesajı, hepsinden evvel “Yunan Basını” aldı; tercüme etti. Malum nedenlerden dolayı, onlara “çok daha çabuk intikal ediyor!” DUYANLARA, DUYMAYANLARA MHP lideri Devlet Bahçeli, dün aynen şöyle dedi: “Biz, Filistin'e baktığımızda milletin gözyaşlarını görüyoruz... Tetikte ve teyakkuzda olunmalıdır... Mescid-i Aksa'yı çok özledik!” Eh, ne demişler: -Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul, zurna az! Devlet Hoca'nın önümüzdeki yıllarda neler yaşanacağını “doksandan haber veren” şu çarpıcı sözlerini de, tarihe not düşelim: “Yeni yüzyılın öznesi, ana yörüngesi, kutup başı Türkiye Cumhuriyeti olacak! Zamanda ve de mekânda, üstünlük Türkiye'ye geçecektir!” BOMBA SEVİCİLER Soykırımcı İsrail devleti, Gazze'ye şu ana kadar 18 bin ton bomba attı. Bu, Hiroşima'ya atılanların bir buçuk katı anlamına geliyor! Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece İsrail, Gazze'ye şimdiye kadarki en yıkıcı ve kanlı bombardımanı gerçekleştirdi... Dakikada 6 bombardımanın yapıldığı o dehşetengiz gecede... İşgalcilerin Gazze'ye kara birlikleriyle üç noktadan yaptığı saldırı püskürtüldü!
CANLI YAYIN 42 / Black Pill / Siyah Hap (L042) | Dr.TOA
MANEVİ EĞİTİM: BÖLÜM 4 GÖRDÜĞÜMÜZ RENKLİ IŞIKLAR NE ANLAMA GELİYOR? 1- Bulunduğumuz ortamda bizle birlikte enerji bedenli başka varlıklar da var. Eğer biz ışıklar görüyorsak gelen varlıklar bize çok yakındır. İzdüşümleri bize çok yakın ama bedenleri çok uzakta olabilir 2- Maneviyat eğitim verirken cinni ifrit gibi varlıkların çevresine götürdüklerinde ruhunuz maddenin onlara göre daha önceki haline gelir. Bu durumda aynı mekânda gibi olsak da onlar bizi hissedebilir ama göremez. 3- Renklerinden hangi boyutta olduğu anlaşılabilir. Her boyuttakinin bizim bulunduğumuz yere olan izdüşümü farklıdır. İfritler ile cinniler farklıdır. Sıfır noktası biz isek bir sonraki boyut cinniler bir sonraki ifritler ve ötesi olarak devam eder. 4- Parlak beyaz görebilirsiniz. Nurdan yaratılanlar veya Allah dostları böyle görünebilir ama kalpten fark edersiniz. Siyah olanlar ifritlerdir. Kırık beyaz müslüman cinniler Sarı ve yakın renkler Hristiyan cinniler, Mavi mor renkler Yahudi cinnilerdir. #synergykendiyas #manevieğitim #ifrit #cinni Facebook : https://www.facebook.com/SynergyKendiyas İnstagram: https://instagram.com/synergykendiyas Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ TikTok: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=0
Beyaz elbise giymek müstehâbtır. Siyah elbise de öyledir. Çünkü Peygamber (s.a.v.)'in siyah bir sarığı vardı, onu bayramlarda sarardı ve sardığında ucunu arkaya doğru salıverirdi. Mekke'ye girdiğinde de siyah sarık sarmışlardı. Kişi, elbise giyiminde benzerini ölçü alırsa uygun olur. Onun için ne fazla pahalı olanını seçer, ne de fazla kötü olanını. Çünkü bunu yaparsa insanların gıybetine sebebiyet verir. Peygamberimiz (s.a.v.), elbise konusunda iki şıktan biriyle meşhur olmaktan nehyetmiştir. Yani, ne fazla pahalısı, ne de gerçekten kötüsü ki, ne fakihlerce ne de sefihlerce ayıplanmasın. Sarahsî (r.âleyh) şöyle demiştir: “Kişinin genellikle, yıkanmış elbisesini giymesi uygun olur.” Ancak Allâh (c.c.)'un, kendisine verdiği nimeti göstermek için, bulursa bazı zamanlarda en iyi elbisesini de giyer ve aynı zamanda mendûbtur. Yalnız bütün vakitlerde en iyi elbisesini giymemelidir. Çünkü giymesiyle muhtaçlara eziyet vermiş olur. Kezâ kışın da iki cübbe veya iki kürk üst üste giymemeli. Ancak yalnız biriyle soğuktan korunamazsa giyer. Kibirlenme ve böbürlenme olmazsa ağır kaliteli elbisenin giyilmesinde bir sakınca yoktur. Şöyle ki, söz konusu elbiseyi giymesiyle ve giymemesiyle kibir ve gurur bakımından rûhi yapısında bir değişiklik olmazsa, beis yoktur. Resûlullâh (s.a.v.), bir gün çıkınca üzerinde değeri bin dirhem olan bir ridâ vardı ve birçok defa namaza kalkarken, değeri dört bin dirhem olan ridâ bulunurdu. İmâm Ebû Hanife (r.a.) de değeri dört bin dirhem olan ridâ giyerdi. Böylece Allâhü Teâla, güzelliği mübâh kılmıştır. Nitekim Allâh (c.c.) şöyle buyuruyor: “De ki: “Allâh'ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?” (A'raf s. 32) Kibir ve böbürlenme için elbiseyi topuklar altına kadar uzun tutmak câiz değildir. Fasıkların giydiği elbiseleri giyerek, onların kılığına girmek mekrûhtur. Şâyet söz konusu elbise herkesin giyeceği bir elbise olmakla toplumun kılık kıyafetini temsil ediyorsa, mekrûh değildir. (Muhammed Alâeddin, El-Hediyyetü'l Alâiyye, s.368-370)
Önceki pazar yazımda “Siyah Kuğular” ve “Gri Gergedanlar”dan bahsetmiştim. “Siyah Kuğular”ın önceden öngörülemeyen ve beklenmedik bir anda zuhur eden olayları, “Gri gergedanlar” ise insanların gördüğü, hakkında konuştuğu ama hiçbir şey yapmadığı şeylerdir. Her iki imge de, gerekli önlemlerin alınmaması halinde felakete dönüşen olayları betimler. “Gri Gergedan” metaforunu ortaya atan Michele Wucker'a göre “Kurumsal”, “Politika” ve “Kişisel” düzeylerde gördüğümüz en büyük sorunların çoğu, önlenebilir olan ancak göz ardı edilen şeylerdir. Tabii ki yaşamda gördüğümüz şeyleri tanımak, anlamlandırmak ve çerçevelemek için deneyim, tecrübe ve bilgi birikimi gerekiyor. Her şeyden önce “doğru görmek”, gördüğümüz şeye odaklanmak ile ilgilidir. Nitekim Michele Wucker kendisiyle yapılan bir söyleşide “Bakma konusunda daha deneyimli hale geldikçe, önünüzdekini görmek daha kolay hale gelir” diyordu. Bu bağlamda, İngiliz tarihçi ve filozof Robin George Collingwood'un özyaşam öyküsünde yer verdiği bir kıssayı da sizlere aktarmak istiyorum. Bu örneklemde Collingwood bir “Tarihçi” ile “Tarihçi olmayan” arasında, “eğitimden geçmiş bir ormancı” ile “orman hakkında bilgisi olmayan bir yolcu” arasındaki gibi bir bağıntı kuruyordu. Yolcu, “Burada da ağaç ve ottan gayri bir şey yok” diye geçirir zihninden ve geçer giderken, Ormancı ‘Baksanıza, şuradaki otların arasında bir kaplan var” diyordu. Bu örneklem ile okura ne anlatmaya çalıştığını ise Collingwood şu sözlerle ifade ediyordu: “Tarihçi”nin üstüne düşen, günümüz durumunun, özensiz bir bakıştan kaçabilen, görece daha belirsiz özelliklerini ortaya çıkarmaktır. Tarih'in törel ve siyasal yaşama katkısı, eyleme geçilmesi gereken durumlara eğitilmiş bir gözle bakmak olacaktır.” Collingwood'a göre “Tarihçi”, yalnızca durum özelliklerini bize göstermekle yetinerek, bu tür durumlarda eyleme geçme kurallarını sağlamazsa, törel ve siyasal güçlüklerin giderilmesine de yardımcı olamayacaktır. Yani, tehlikeyi görmek yetmez, ayrıca nasıl baş edebileceğinizi de bilmelisiniz. Kaplan'dan nasıl korunacağınızı bilmek içinse önce “ormancılık” öğrenmelisiniz. ABD ve Çin arasındaki “büyük güç rekabeti”ni çerçeveleyen “Yeni Soğuk Savaş” içinde yaşadığımız dünyayı da vahşi bir ormana dönüştürme tehlikesi içeriyor. Her bir devlet kendi güvenlikleri ve bekâsı için bu ürkütücü gerçeği görerek varlığını sürdürmeye hazırlanıyor tabii. Dolayısıyla ülkemizde bizi bekleyen “Siyah kuğular”ı ve “Gri gergedanlar”ı bilmemiz gerekiyor. Diğer bir yandan, ülkemizi bir vücuda benzetmek
Önceki yazımda değindiğim gibi, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan son 30 yıla damgasını vuran Neoliberal politikaları çerçeveleyen “Washington Mutabakatı”nın öldüğünü ilân etmişti. Sullivan bu “ölüm ilanı”nı daha çok Çin'in ekonomik yükselişiyle ilişkilendiriyor. Sullivan Amerikan imalat sanayisinin “Çin şok dalgaları” tarafından sert şekilde vurulduğunu, bu şokun ise önceden yeterince öngörülmediğini belirtiyordu. Sullivan ‘Çin Şoku'nun sözde Amerikan demokrasisinin dayandığı sosyo-ekonomik temelleri yıprattığına dikkat çekiyordu. Sullivan'ın ‘Yeni Washington Mutabakatı'na ilişkin önerisiyse ABD'nin dış politikasının içeride imalatı canlandıracak ve orta sınıfı kurtaracak stratejiler etrafında yapılandırılmasına yönelik bir yaklaşım olarak yorumlanıyor. O kadar ki, ABD'de “korporatizm” bile yeniden tartışılıyor. Liberal küreselciler “Biden Yönetimi”nin yeni ulusal sanayi politikasının Sullivancı yaklaşımla yapılandırılmasının küresel ekonomi ve uluslararası ticaretin geleceği açısından korkunç sonuçlara yol açabilecek tehlikeli bir “korumacılık dönemi”ne dönüş olarak yorumluyorlar. Bu yorumculara göre “Yeni Washington Mutabakatı”nda bir ülkenin büyümesi diğerinin zararınadır. Aslına bakılacak olur ise Neoliberal politikalar uygulandıkları ülkelerin ekonomik alt yapılarını perişan etti, öz kaynaklarını tüketti, amansız bir borç sarmalına maruz bıraktı. Bu politikalar ABD'nin orta ve orta-alt sınıflarına zarar verene kadar bir sorun olarak görülmedi. Sullivan'cı yaklaşıma göre ‘Çin
Nassim Nicholas Taleb'in "The Black Swan: The Impact of the Highly Improbable" ( 2007 ) kitabının özeti İnstagram YouTube Twitter İletişim: aghazalbagheri@gmail.com
Değer verdiğimiz kişiler veya aile bireylerimiz incinmesin diye zaman zaman gerçekleri söylemekten kaçınarak beyaz yalanlar uydururuz. Bunu yaparak aslında karşı tarafa zarar veriyor olabilir miyiz? Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
NOT: Bu bölüm 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremden çok önce çekilmiştir. Akademiklink podcastin bu bölümünde rüyaları masaya aldık. Siyah beyaz rüyalar, ortak görülen rüyalar ve çok daha fazla bilimsel bulgular bu haftaki bölümümüzde sizleri bekliyor. Arkanıza yaslanın ve rüyaların bilimsel dünyasına giriş yapın.
Bu dəfə "Şindlerin siyahısı"ndan danışdıq. Stiven Spilberqin lentə aldığı bu filmin əsas fəlsəfəsi, obrazların verdiyi mesaj və insanlıq faciəsindən bəhs edən bu filmi izləməmisinizsə, mütləq izləyin.Şərhlərdə fikirlərinizi bildirin, kanala abunə olun və bölüşün.Film barədə: https://www.imdb.com/title/tt0108052/
Hasan Cücük | ‘Siyah İnci' artık yok | 30.12.2022 by Tr724
Bazı Hayvanların İlginç Özellikleri: Penguenler: Penguenler Antartika'da yaşarlar. Siyah ve beyaz renkli kuşlardır. Kanatları çok küçüktür. Bu yüzden penguenler uçamazlar ama çok iyi yüzebilir ve balık avlayabilirler. Kangurular: Kangurular Avusturalya'da yaşarlar ve çok sevimli hayvanlardır. Kangurular geri geri yürüyemezler ama çok iyi sıçrayabilirler. Develer: Develer çok hızlı ve güçlü hayvanlardır. Saatte 40km hızla koşabilirler. Develer 10 dakikada 100 litre su içebilirler. Filler: Filler çok büyük hayvanlardır ve çok ağırdırlar. Bu yüzden filler zıplayamazlar. Suyu çok severler. Filler hortumlarıyla kendilerini yıkayabilirler. Zürafalar: Zürafalar uzun hayvanlardır. Zürafaların da ilginç özellikleri vardır. Zürafalar ses çıkaramazlar, iyi yüzücü değillerdir.
Siyah Telefon, 13 yaşında kaçırılan bir çocuğun yaşadıklarına odaklanıyor. Utangaç, ama zeki bir çocuk olan Finney Shaw, sadist bir katil tarafından ses geçirmez bir bodrum katında alıkonulur. Duvarda duran ve bağlı gibi görünmeyen telefon çalmaya başladığında işler değişir. Finney, telefon aracılığıyla katilin diğer kurbanlarının sesini duyabiliyordur. Finney, diğer kurbanların başlarına gelenlerin kendi başına gelmemesi konusunda kararlıdır ve bunun için zorlu bir mücadeleye girişir.
This week on Definition The Profit (Self Proclaimed Theme Man) brings us "Out The Wood Works" with a collection of new tunes and new artists coming out the wood works. Tracklist: Payback by G.O.M ft Bizzle, Datin, Jered Sanders & A.I The Anomaly Merry Go Round by Young Faith Struggle Is Real by Natepalm Trap Or Lie by Melvillous Carry On by Just Rhyme God Please by Chanje IDK by Siyah ft 1K Phew Cannon Freestyle by Monster Tarver Can't Get It Anyways by Black Moose Praise His Name by Revive The Youth (R.T.Y) Mexico City by Nathan Asher Been There B4 by Sevin & Sevin Duce Vote on the playlist at www.definitionradio.com/show/804 Leave your requests/shout-outs on our socials www.facebook.com/DefinitionRadio www.instagram.com/DefinitionHH www.twitter.com/DefinitionHH www.krosswerdz.com
Turkish Stories for Learner Turkish Keloğlan Çok uzak ülkelerin birinde iyi kalpli; ama kel bir oğlan yaşarmış. Bu delikanlının adı Keloğlan'mış. Günlerden bir gün, saraydan gelen bir haberci, bütün halka prensesin evleneceğini ve damat adayını seçmek için yarışma yapılacağını söylemiş. Prenses, yarışmanın birincisiyle evlenecekmiş. Prenses, sarayında çok mutluymuş ve evlenmek istemiyormuş. Ancak bir gün babası kızına evlenme vaktinin geldiğini ve kendisiyle evlenmek isteyen prenslerin olduğunu söylemiş. Prensesin uygun damadı seçmesi gerekiyormuş. Prenses, kısa bir süre düşündükten sonra kararını açıklamış. Atıyla nehrin üzerinden atlayan kişi ile evleneceğini söylemiş. Prenses, hiç kimsenin atıyla nehri geçemeyeceğini düşünüyormuş. Keloğlan, bu yarışa katılmak istiyormuş. Çünkü yarışı kazanacağından eminmiş. Keloğlan'ın cebinde sırlı bir kutu varmış. Bu kutuda bir siyah, bir beyaz bir de kahverengi saç bulunmaktaymış. Bu saçları Keloğlan'a yaşlı ve bilge bir adam vermiş. Keloğlan kutuyu açınca yaşlı adamın uyarısını hatırlamış. Yaşlı adam: “Bir gün bu saçlar, sana lazım olacak.” demiş. Yarışın yapılacağı gün halk toplanmış. İlk binici atını koşturmuş; ama karşıya geçememiş ve nehre düşmüş. Diğer atlılar da sırayla denemeler yapmışlar. Onlar da başarılı olamamışlar. Keloğlan, kutudan beyaz saçı alıp ovmuş. Beyaz saç birden beyaz bir ata dönüşmüş. Keloğlan, beyaz pelerinini giyerek ata binmiş ve nehri geçmeyi başarmış. Beyaz atlı binicinin yarışı kazandığı ilan edilmiş. Ancak beyaz atlı biniciyi hiçbir yerde bulamamışlar. Sultan, yeni bir yarışın yapılacağını ve kızının bu yarışı kazananla evleneceğini ilan ettirmiş. Birinci yarış gibi biniciler, teker teker suya düşmüşler. Keloğlan, sihirli kutusunu çıkarıp içinden siyah saçı çıkarmış ve ovmuş. Siyah saç, siyah bir ata dönüşmüş. Keloğlan, siyah pelerinini giyerek atına binmiş. Atıyla rüzgâr gibi koşmaya başlamış. Nehrin üzerinden atlamış ve yine hızla oradan uzaklaşmış. Prenses, bu atlının kim olduğunu çok merak ediyormuş. Yarışı siyah pelerinli atlının kazandığı açıklanmış. Ancak adamı bulamamışlar. Sultan, bu duruma çok sinirlenmiş. Bir yarış daha yapmaya karar vermiş. Keloğlan, yine kutusunu çıkarmış, kahverengi saçı almış ve ovmuş. Saç birden kahverengi bir ata dönüşmüş. Keloğlan, bu sefer kahverengi pelerinini takıp atına binmiş. Yine rüzgârla yarış eder gibi atını koşturmuş. Prenses, bu sefer yarışı kazanan kişiyi kaçırmak istemiyormuş. İki hizmetkârından, nehrin öbür yakasında nehri geçen biniciyi yakalamalarını istemiş. Keloğlan, yine nehrin en geniş yerinden atlamış ve hızla uzaklaşmaya başlamış. Ancak prensesin hizmetkârları onu takip edip yakalamışlar. Prenses, yarışı kazanan kişinin Keloğlan olduğunu ilan etmiş. Bütün halka, Keloğlan ile evleneceğini duyurmuş. Keloğlan, prensesle evlenemeyeceğini; çünkü kendisinin zengin olmadığını söylemiş. Prenses ise kendisi için zenginliğin önemli olmadığını, Keloğlan'ın cesaretine hayran kaldığını belirtmiş. Keloğlan ve prensesin düğünü kırk gün kırk gece sürmüş. Hayatlarının sonuna kadar mutlu bir şekilde yaşamışlar.
The Black experience in Iran - we find out what it means to be proudly "Siyah" in the Middle East. Hosted by: Sebabatso Manoeli Guest: Priscillia Kounkou Hoveyda Special thanks to: Laetitia Mbuli, Modupeola Oyebolu, Nigel Richard, Anna Luiza Braga, Daryl Hannah, Sidney Scott. Produced by: The Good People at Between Productions Website: MOYA
Yüzüklerin Efendisi TV dizisindeki “siyah elfler” tartışma konusu oldu. Elfin siyahı beyazı olur mu? Siyah elf olmaz demek ırkçılık mıdır? Sanatsal yetkinin sınırları nereye kadar? Tüm filmlere ve dizilere öykü gerektirmese de kadınların, farklı ırklardan, farklı cinsel yönelimlerden insanların yerleştirilmesi basit bir “politik doğruculuk” gösterisi midir, yoksa zaten olması gereken bu mudur? Bülent Somay bu hafta Akıntıya Karşı‘da tartışıyor.
Nurullah Genç Şiiri -Siyah Gözlerine Benide Götür #şiir #nurullahgenç #mahmutyıldırım
What if another mind could inhabit your body? Would you happily hand over the reins to them? Having been lulled into a hypnotic trance by a soporific voice you wake up somewhere you didn't expect. You spend the next 20 minutes finding out where you have been and what you have done... Content warning: Depictions of hypnosis, Extreme Violence, Murder, Animal Cruelty, strong language. THE BBC AND DARKFIELD PRESENT AN UNNERVING TRILOGY OF IMMERSIVE BINAURAL EXPERIENCES. MEET YOURSELF IN THE DEADHOUSE. DEADHOUSE is a trilogy of immersive audio horror shorts, all for a single listener, lying down, with their eyes closed. Headphones are essential. The listener becomes the subject while the binaural sound surrounds and creeps towards them. Their familiar environments slip away, to be replaced by other, less comfortable, worlds that feel unnervingly real. Each episode is for the cold and the callous amongst us, and takes a look at the separation of mind and body. DEADHOUSE was created by DARKFIELD for BBC Radio 4. Episode credits: ARTISTIC DIRECTORS: David Rosenberg & Glen Neath ASSOCIATE DIRECTOR: Matthew Blake CREATIVE PRODUCER: Victoria Eyton WRITER: Glen Neath SOUND DESIGNER: David Rosenberg PRODUCTION COORDINATORS: Sara Codrington & Mario Ruiz SOUND ASSOCIATE: Anna Sulley CASTING: John Cannon EXECUTIVE PRODUCER: Michael Salmon PERFORMERS: Rosie Cavaliero as Woman; John Dagleish as Man on phone; Siyah the Dog as Salem. Special thanks go to Noa Bodner, Nasim and Jan Körting, Premises Studios and Karolina Jedrezejczyk from Sound Disposition. No animals were harmed in the making of this podcast.
Siyah Fanila İçin Sabahattin Ali Sesli Kitap
Cevheri Güven-Siyah Transporterla kaçırılan Mustafa Yılmaz Emniyette nasıl ortaya çıkıyor KHK'lı fizyoterapist Mustafa Yılmaz Şubat 2019'da siyah transporterla kaçırılan 6 kişiden biriydi. Yılmaz 9 aylık kayıp sürecin ardından aniden Ankara Karapürçek Karakolu'nda ortaya çıktı. 25 kilo zayıflamış ve bitkin halde. Yılmaz dahil 15 Şubat sürecinde 29 kişi benzer biçimde kaçırılıp, MİT'e ait bir Çiftlikte işkence gördükten sonra Emniyet'e teslim edildiler. Bazıları ise halen kayıp. Yılmaz'ın başından geçenler ve 29 kişi hakkındaki detaylar bu podcaste.
Güney Afrika'da sömürge dönemi ve Apartheid rejimi, toplumsal uçurumların oluşmasına yol açtı, yönetimdeki beyaz üstünlüğünün sona erdiği günden bugüne demokraside eskiye nazaran çağ atlansa da sosyo-ekonomik alanda kayda değer bir iyileşme olmadı. Yazanlar: Esma Karadağ ve Aydın Erdoğan Seslendiren: Sefa Şengül
1940'li yıllarda bir grup siyah takım elbiseli adam, UFO gördüğünü iddia eden kişilerin kapılarını çalmaya başladı. Evlerine haciz memuru geldiğini sanan masum köylüler de çaresizlikten UFO'lara otostop çekip kaçtılar. Instagram https://instagram.com/mislihikayeler Music https://www.purple-planet.com/
Ömer Faik Anlı ve Tansel Erdem Yılmaz'ın ses verdiği Gayrisafi Fikirler'in 108. bölümünde Ömer Faik Anlı'yı dinliyoruz: Fikirlerimizi sınıyor muyuz? Siyah ekranlarda malumat arayışı. Bizi Twitter'da gayrisafikirler adıyla takip edebilirsiniz. Ayrıca iTunes üzerinden yorumlayabilir, ekşisözlük üzerinde entrylerle tanımlayabilir ve gayrisafifikirler@gmail.com'dan bir sonraki bölümlerimizde incelememiz icin sorularınızla baş başa bırakabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Gecenin sessizliği her yeri kaplamıştı.Meriç nehri, üstüne karabasan gibiçöken karanlıktan silkinip kurtulmak istercesine şahlanarak akıyordu. Telaşlı ve endişeli insanların sesleri geliyordu yer yer uzaklardan. Meriç nehrine doğruyaklaşan bu insanlar herhalde onun koyduğusınırı, onun karanlıktan silkinişi gibi aşıp geçmek istiyorlardı. Yanıp sönen ateş böceklerinihatırlatan cep telefonlarından başka bir ışıkyoktu çevrede.Sesler yaklaştı ve Meriç kıyısında daha dabelirgin hale geldi. Bunlar şişme bir bot ile bucoşkun nehri geçmeye gelmiş insanlardı. Belkide Meriç gibi, zulmetlerden kurtulmaya çalışaninsanlar…Meriç'in üstüne gece karanlığı nasıl çökmüşse, vatanın, milletin üstüne de öyle bir zulmetçökmüştü. Hürriyet ve adalet ra�lara kaldırılmış, �ikirler zincire vurulmuş, duygular, pranga mahkûmu gibi haset ve kıskançlıktan dolayızindanlara tıkılmıştı.Onlar nasıl Meriç gibi silkinmesinler, nasılbu esaret bağlarını koparıp atmasınlardı? Özlerinde nur denizleri bulunan bu insanlar, bu nurdenizinden kalem ve soluklarına çektikleri aydınlık huzmeleriyle dünyanın dört bir tarafında, başkalarının gönül atlaslarına mutluluk güneşi, huzur yıldızı ve umut ayını örmek, nakışnakış dokumak istiyorlardı. Geceyi iyi bilirdionlar. Karanlıkta kalmak kadar zor bir şey yoktu. İşte başka gönüllerdeki bu nefes aldırmayanelemi ve ızdırabı dindirmek, zulmetin korkusundan perişan olmuş insanlığı bu zalim küfürve ilhat pençesinden kurtarmak içindi bu geceyolculuğu, hürriyete kanatlanma, çileli hicret,mukaddes göç…Meriç, Rila dağından çıkmış, Maritsa isminden sıyrılmış, Evros adından istifa etmiş,Ege'nin Saroz körfezine doğru çatallanıp dökülmek için her zaman olduğu gibi namına layıkbir şekilde akıyordu coşkun sularıyla. Siyah biryaban atının şahlanışını hatırlatıyordu onun bugeceki durumu. Ağzından beyaz köpükler saçan bir yaban atı…İşte bu gün dokuz kişinin bulunduğu bubotta, beş ferdiyle Akçabay ailesi vardı. Botabinerlerken endişe ve sevinç dolu bakışlar dikkatten kaçmıyordu. Yüzler bir umut ışığıyla aydınlanıyor ve bir korku gölgesiyle kırış kırış hüzünlü hal alıyordu. Bota ilk binen boylu poslu,kumral tenli, saçları koyu sarı, renkli gözlü, iriburnuyla vakur bir aslan çehresini hatırlatan,dolgun yüzlü Murat bey oldu. Sonra babasınınelinden tuttuğu ince kumral çehreli, koyu sarısaçları başın sağ üst ucunda kudretten burmalı, yedi yaşında Ahmet Esat. Ardından abisinegöre yüzü daha geniş, ama burnu daha küçükve sevimli, kumral saçlarını ortadan ayıracakkadar olgunluğa özenen, sarışına yakın beyazçehreli beş yaşındaki Mesut. Onların ardındanda eşinin yardımıyla bota binen karakaşlı, karagözlü, iri gözlük camlarının ardında umut dolubakışları dikkati çeken, değirmi çehreli, hanımhanımcık bir kadın olan Hatice öğretmen. Onunkucağında ise abilerine nazaran daha yuvarlakçehreli ve iri gözlü, düz koyu sarı saçları olanbir yaşındaki mis kokulu, nur topu bebek BekirAras…Yolcular tamam olunca bot hareket etti. Gecenin zi�iri karanlığında Meriç'in köpüklü sularında ellerde cılız meşale ışıklarını hatırlatancep telefonlarının aydınlığında ilerlemeye başladılar…ecenin sessizliği her yeri kaplamıştı.Meriç nehri, üstüne karabasan gibiçöken karanlıktan silkinip kurtulmak istercesine şahlanarak akıyordu. Telaşlı ve endişeli insanların sesleri gelir.