Podcasts about anlayaca

  • 21PODCASTS
  • 33EPISODES
  • 25mAVG DURATION
  • 1MONTHLY NEW EPISODE
  • Oct 31, 2024LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about anlayaca

Latest podcast episodes about anlayaca

1 Kitap 1 Film Podcast
#S4E08 - Güvenmek: Sahi, Neydi O?

1 Kitap 1 Film Podcast

Play Episode Listen Later Oct 31, 2024 28:47


Bu bölümde müsaadenizle biraz iç döküyoruz, çünkü sanıyoruz ki hepimizin ihtiyacı var. Konumuz "güvenmek", güvende hissetmek... Maruz kaldığımız gündemden, içinde yaşadığımız koşullardan ötürü o kadar uzun zamandır unuttuğumuz bir duygu ki. İnsan güvende hissetmeden nasıl mutlu olabilir, bu duyguyla nasıl yaşanır, bu kaygıları ne yapacağız? Anlayacağınız; kitaplara ve filmlere de başvurarak dertleşiyoruz, buyrun beraber olsun. Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠@1kitap1film.us⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠ instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠Doku Clinic⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Lorenzo Quinn eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.

Mevlana Takvimi
ORGAN NAKLİ İLE İLGİLİ ÜRKÜTÜCÜ KEŞİF! - 23 AĞUSTOS 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 23, 2024 2:25


Ürkütücü keşfin haberi, geçenlerde ABD›den geldi. Amerika Birleşik Devletleri›nde kemik iliği nakli yapılan kişinin sadece kanında değil, göğsü ve kılları hariç tüm bedeninde donörün (organ vericisinin) DNA'sı tespit edildi. Daha beteri… Alıcının sperminden alınan DNA da donöre ait çıktı.Anlayacağınız organ vermek Tıpkı sperm ve yumurta vermek gibi, nesebin de değişmesine neden oluyormuş. Buna facia denmezse ne denir? Felaket mi, afet mi? ABD'nin Nevada eyaletinde yaşayan Chris Long'a 2014 yılında Alman bir vericiden kemik iliği nakledilir. Adli tıp bölümünde çalışan mesai arkadaşları, bu operasyonun Long'un DNA'sını nasıl etkileyeceğini merak ederler ve düzenli olarak DNA örnekleri alınmaya başlar. Sadece 3 ay sonra Long'a ait kan DNA'sı, vericinin DNA'sına dönüşür. Nakledilen ilik, Long'un bütün genetik yapısını değiştirmektedir. Dördüncü yılın sonunda saç ve göğüs kılları hariç alıcının tüm DNA'sı değişmiştir. Sonunda en korkulan da olmuş; Long'un spermleri de vericinin DNA'sına dönüşmüştür. İki çocuk sahibi Long yapılan bir ameliyat sonucu artık çocuk sahibi olamayacaktır ama mesele sadece Long değildir. Sperm değiştiğine göre nakil sonrası doğacak çocuklar kimin çocuğu olacaktır? Alıcının mı, yoksa iliği verenin mi? Hadi buyurun, işin içinden çıkın da görelim! Allâh (c.c.)'un yaratma biçimi olan fıtratla oynarsanız, insanı kobay faresine çevirirseniz olacak bundan başkası değildir. Allah muhafaza! Kim bilir belki bu daha iyi günlerimizdir! Kimin anne, kimin baba; kim kimin çocuğu, kim kimin ebeveyni olduğunun bilinmediği karanlık bir çağ bizi bekliyor belki de!… Başkalarının spermlerini bankalardan alıp gebe kalanlar… Bedeni bozulmasın diye çocuğunu taşıyıcı anneye doğurtanlar… Rahim ve yumurtalık nakli yaptıranlar… Sahi, nereye gidiyoruz? (Kemal Özer, www.gercekhayat.com.tr)

Yeni Şafak Podcast
İSMAİL KILIÇARSLAN - O Çıkışı Bulmak

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 24, 2024 5:44


Dünyadaki çevre duyarlılığı, atık yönetimi ve iklim krizi meselelerine bakışım oldukça nettir ve bu saatten sonra da değişeceğini pek zannetmiyorum. Küresel süper güçlerin hem dünyayı kirletirken hem de dünyadan (güya) o kirliliği temizlerken kâr etmesini sağlayan birer konsept benim nazarımda bu üçlü. Kapitalist çevre ve iklim endüstrisi, her zamanki gibi küresel kültür endüstrisini de yanına alarak kâr maksimizasyonu peşinde koşuyor, başkası değil. Şöyle düşünüyorum: Dünyadaki kirliliğin ve iklim krizinin yüzde doksanlara varan oranda müsebbibi olan süper güçler, aynı zamanda çevre ve iklim duyarlılığı üzerinden de para kazanmanın yolunu bulmuşlar. Doğru anlaşılsın isterim: Dünyada hem kirlilik, hem atık yönetimi, hem de (bence döngüsel ama yine de böyle isimlendirmek doğru olacak) iklim krizi elbette var. Sanayi devrimiyle başlayıp kapitalizm-sosyalizm ideolojik ayrışmasında ayyuka çıkan bu sorunlar bugün için dünyayı tehdit eden önemli meseleler arasında. Bazen Afrika'da çıkıyor karşımıza, bazen bir okyanusun üzerinde çöpten bir ada olarak yükseliyor… Bugün, istemediği atıkları ya üçüncü dünya ülkelerinde depolayan yahut da onlara satan, yeterli tedbirleri almak pahalı olduğu için çevre kirliliğine bağlı ölümleri “kabul edilebilir zayiat” sayan bu alçaklık biçimi aynı zamanda çevre, atık ve iklim meselelerinde “kural koyucu” olarak da varlıklarını sürdürüyorlar. Yani şu: Kendi ülkelerinin standartlarını koruyup başka ülkeleri perişan edecek bir zalimlik düzeni kurmuşlar ve yollarına devam ederlerken herkese çevreye dayalı teknoloji pazarlamaya da devam ediyorlar. Greenpeace'ten bilmem hangi küresel örgüte kadar tüm kuruluşlar da bu düzenin devam etmesi için varlar, yok olması için değil. Fok balıklarının öldürülmemeleri için (ki tabii ki öldürülmesinler) neredeyse kendilerini paralayan bu üçkâğıtçılar, söz konusu Afrika'da lityum üretiminde kullanılan madenlerin insanları öldürmesi yahut ilaç deneklerinin patır patır ölmesi olunca lal oluyorlar. Anlayacağınız “kabul edilebilir duyarlılıklar” üreterek sistemin devamını sağlıyorlar. Peki, Türkiye bütün bunların farkında mı ve bütün bunların neresinde? Bu, önemli bir soru. Önemli, zira hem Türkiye'nin çevre ve atık yönetimi, hem iklim kriziyle mücadelesi çok kritik; hem de dünyanın kültür endüstrisi eliyle pompaladığı bütün bu numaralara kendini kaptırmaması çok mühim. Bu sorunun cevabını geçenlerde katıldığım ve katılmaktan son derece memnun kaldığım Çevrefest'te, iki yetkili ismin ağzından aldım. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, açılış konuşmasında “Türkiye, dünyadaki çevre, atık ve iklim krizi sorunlarının sorumlularından biri değil ama kendine mahsus yöntemlerle dünyanın sürdürülebilirliği için gayret gösteren bir ülke” dedi. Bu tespit bence kıymetli. Çünkü dünyanın emperyalist efendileri, tabiri caizse hem bütün pisliği üretiyor hem de diğer ülkelere “suçlusunuz” diyor. Türkiye, bu noktada pozisyonunu doğru belirlemiş: “Yapılandan sorumlu değilim ama dünyadan sorumluyum, o yüzden kendi tarzımla çevreye özen göstermeye devam edeceğim.”

Start-Upss!
Amazonun Müşteriye Bakış Açısı: Zappos !!

Start-Upss!

Play Episode Listen Later May 24, 2024 11:46


Dropshipping ve E-Ticaret'e dair konuları konuştuğumuz ve düşüncelerimizi aktardığımız Start-upss podcast ile karşınızdayız. Bu bölümde, Kendi markasını yaratmayı hedefleyen dinleyicilerimize ilham olabilecek, müşteri takıntılı bir markaya değindik "Zappos". Zappos nedir? Kimdir? Nasıl bir firmadır? Amazonla ilişkisi nedir? Bu soruların cevapları bu podcastte. Anlayacağınız bu bölüm kaçmaz... Keyifli Dinlemeler

Start-Upss!
Dropshipping'te marka yaratmak ve akıllara kazımak

Start-Upss!

Play Episode Listen Later Apr 26, 2024 12:11


Dropshipping ve E-Ticaret'e dair konuları konuştuğumuz ve düşüncelerimizi aktardığımız Start-upss podcast ile karşınızdayız. Bu bölümde, Dropshippingte markalaşmanın nasıl olması gerektiği, nasıl olabileceği ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini konuştuk. Anlayacağınız bu bölüm kaçmaz... Keyifli Dinlemeler

Start-Upss!
Fiyatlandırma Stratejileri

Start-Upss!

Play Episode Listen Later Apr 12, 2024 11:08


Dropshipping ve E-Ticaret'e dair konuları konuştuğumuz ve düşüncelerimizi aktardığımız Start-upss podcast ile karşınızdayız. Bu bölümde, Dropshipping ve e-ticarette fiyatlandımanın nasıl olması gerektiği, nasıl olabileceği ve rekabette kalmak için nasıl bir strateji izlememiz gerektiğini konuştuk. Anlayacağınız bu bölüm kaçmaz... Keyifli Dinlemeler

Start-Upss!
Geri Gelirler Mi? (PayPal)

Start-Upss!

Play Episode Listen Later Mar 22, 2024 11:42


Dropshipping ve E-Ticaret'e dair konuları konuştuğumuz ve düşüncelerimizi aktardığımız Start-upss podcast ile karşınızdayız. Bu bölümde, Gördüğümüz bir twetten yola çıkarak PayPal'a değindik, bunları konuşurken Türkiye pazarında tekrar aktif olurlar mı yoksa yurt dışında şirket açmadan paypala kavuşmamız imkansız mı? Sorularına cevap aradık ve tartıştık. Anlayacağınız bu bölüm kaçmaz... Keyifli Dinlemeler

Start-Upss!
E-Ticarette Çinden Toplu Ürün Getirmek X Startupss

Start-Upss!

Play Episode Listen Later Mar 7, 2024 14:02


Dropshipping ve E-Ticaret'e dair konuları konuştuğumuz ve düşüncelerimizi aktardığımız Start-upss podcast ile karşınızdayız. Bu bölümde, Dropshipping'de Çinden toplu ürün getirmeye değindik, bunları konuşurken hangi pazaryerlerini kullanabileceğinizden tutun da karşılaşabileceğiniz sorunlara kadar değindik. Anlayacağınız bu bölüm kaçmaz... Keyifli Dinlemeler

Start-Upss!
Dropshippinge Entegre Olamayanlar x StartUpss

Start-Upss!

Play Episode Listen Later Feb 22, 2024 15:03


Dropshipping ve E-Ticaret'e dair konuları konuştuğumuz ve düşüncelerimizi aktardığımız Start-upss podcast ile karşınızdayız. Bu bölümde, Dropshipping'de entegrasyonun önemine değindik, bunları konuşurken entegre olamayanlardan tutun da e-ticaret ile dropshippingi karıştıranlardan bile bahsettik. Anlayacağınız bu bölüm kaçmaz... Keyifli Dinlemeler

Yeni Şafak Podcast
İSMAİL KILIÇARSLAN - PEK TUHAF BİR İNTİHAL HİKAYESİ

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 29, 2024 4:37


Biri, kaçıp gittiği Batı'da Türkiye'yi şikâyet edebilmek ve bazı prestijli edebiyat ödüllerine uzanmak için “Ben aslında biseksüeldim, bunu söyleyemedim, Türkiye çok kötü biliyor musunuz?” diye cavcav eden bir FETÖ aparatı. Yani Elif Şafak. Diğeri, halkını, Türk insanını aşağılamaktan aşırı zevk aldığını hiçbir zaman gizleme ihtiyacı duymamış, ulusalcı-Kamalist olmayanlar dışında bir insan topluluğuna en küçük saygısı olmayan Mine G. Kırıkkanat. Bu ikisinin bazı ortak noktaları da yok değil laf aramızda. En büyük ortak noktaları ise Türkçeleri olağanüstü tıknaz, kurguları olağanüstü zayıf olmasına rağmen romancı olmaları. İkisinin de romancılığını şöyle değerlendirdim hep: “Müşterileri var ki yazıyorlar. Ortada edebiyatı, hele büyük Türk edebiyatını alakadar eden bir durum yok.” Mine Kırıkkanat, Elif Shafak (böyle yazmayı tercih ediyor soyadını) hakkında bir intihal davası açıyor. Kırıkkanat'ın iddiası, Elif Şafak'ın Bit Palas isimli romanının kendi romanı Sinek Sarayı'ndan intihal olduğu yönünde. Mahkeme Elif Şafak'ın romanında yüzde 5 oranında Sinek Sarayı'ndan intihal bulunduğuna hükmediyor. Yeri gelmişken ifade etmem gerekir ki mahkemenin gerekçeli kararı da, bilirkişilerin mahkemeye sunduğu “intihal gerekçeleri” de fevkalade sorunlu bence. İnşallah dava Yargıtay'dan döner de saçma sapan intihal davaları haberleri okumak zorunda kalmayız. Şunu söylemek isterim: Edebiyatta intihal meselesi, akademik intihal meselesiyle kıyas kabul edebilecek bir şey değildir. Bir yazar, söz gelimi Dostoyevski'nin (Kırıkkanat'ın değil, yanlış olmasın) bir eserini alıp onu yeni bir kurgusal zemine taşıyabilir. Hatta bazen bunu yaparken Dostoyevski'nin özgün cümlelerini, pasajlarını kullanabilir ve yazar bunu iyi yaptıysa onu ellerimiz patlayana kadar alkışlayabiliriz. Diğer yandan, bir edebi harekete mensup yazarlar, şairler birbirlerinin konularını “takip” edebilir. Birbirlerinin dizelerini, cümlelerini alıp kullanabilir. Sözgelimi İkinci Yeni'yi az çok biliyorsanız ne demek istediğimi hemen anlamışsınızdır. Anlayacağınız, edebi intihal iddiaları öyle basitçe, akademik intihaller gibi değerlendirilebilecek süreçler değildir. Bu, burada bir dursun. Gelelim meselenin asıl ek yerine.

Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - Türkiye'ye yönelen tehdidi görmemek

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 28, 2023 4:19


Netanyahu alçağının bahsettiği “Yeşaya kehaneti” meselesi uzun ama işin aslı da astarı da şu: Büyük İsrail Devleti kurulunca Mesih, merkep sırtında gelecek, dünyaya barış hâkim olacak, ardından kıyamet kopacak, bu barış döneminde kıyamet koptuğunda o esnada yaşayan herkes de doğrudan cennete gidip sonsuz hayatın sonsuz lezzetlerine gark olacak.” “Tanrıyı kıyamete zorlamak isteyen” Evanjelistlerle Siyonistleri “aynılaştıran” kimya tam burada. Bu iki güruh için savaşmayı arzulamak bir “zaruri itikat” biçimi. Bir kesin inanış. “Büyük İsrail'in kurulması için gerekirse üçüncü dünya savaşının çıkmasına razı olmak” gayet net bir hedef bu akıl yoksunu iki topluluk için. Anlayacağınız ortada bir “politik savaş” yok. Öyle olsaydı bugün İngiltere, ölen binlerce çocuğa rağmen “ateşkes çağrısı yapmıyoruz, İsrail'in de hukuka uygun davrandığını düşünüyoruz” demezdi. Bu doğrudan doğruya bir “din savaşı” ve bir “itikat meselesi” adamlar için. Bizi, yani “Tanrıyı kıyamete zorlamadığı için büyük barışı görmekle ilgilenmeyen” herkesi “yarı hayvan” olarak görmelerinin temel kaynağı da burası. Ne Müslüman olmamızla ilgileniyorlar aslına bakarsanız, ne ırkımızla, ne düşüncemizle. “Büyük barış”ın ve “kıyamet”in gelmesinin önündeki her engeli yok etmekle sorumlu hissediyorlar kendilerini. TVNET'te Ersin Çelik ve Aydın Ünal ile yaptığım ‘Siyaseten'de “Gazze sınırı, kuzeyde Müslümanların toplu olarak yaşadıkları son yerleşke olan Sancak'tan, Novi Pazar'dan başlar” derken ne dediğimin gayet farkındaydım. Bugün, Siyonist ve Evanjelist akıl hastalarının karşısına dikilme cesareti gösterebilecek tek insan topluluğu Müslümanlardır. İsrail açısından da nihai hedef “Gazze” değildir, “Aksa” değildir, “Batı Şeria” değildir. Büyük İsrail, bugünkü Filistin coğrafyasını, Lübnan'ın tamamını, Ürdün'ün, Mısır'ın, Irak'ın ve Suriye'nin bir kısmını içine alan bir haritaya sahip. Haritanın Türkiye ile ilgili kısmı ise Erzincan altından Hatay'a kadar 12 ilimizi kapsıyor. Burada bir duralım. Geçtiğimiz hafta Devlet Bahçeli'nin açtığı yolu Hakan Fidan tanımladı, Recep Tayyip Erdoğan da finale taşıdı. Şöyle: Türkiye, 19 gün boyunca deneyebileceği bütün yollarla ateşkesin, barış müzakerelerinin, iki devletli çözümün kanallarını zorladı. Hakan Fidan'ın “bölgede ya çok büyük bir savaş ya çok büyük bir barış olacak” açıklamasını bu çerçevede değerlen-dirmek gerekir.

Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - Kalem düşmanın elinde

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 3, 2023 4:01


Önce Şirazlı Sadi'den seneler önce okuduğum ve hayal meyal hatırladığım o meşhur hikâyeyi nakledeyim. Hikâye bu ya. Adamın biri şeytanla karşılaşmış. Bakmış ki şeytanın tasvir kitaplarında anlatılan, hamam kapılarına resmedilen simasıyla uzaktan yakından alakası yok. Eli yüzü düzgün, endamı yerinde, boyu uzun, bayağı yakışıklı biriymiş şeytan. Sormuş adam: “Seni öyle anlatıyorlar ki boynuzunla, kuyruğunla, kıpkırmızı renginle, kör gözünle dünyanın en çirkin yaratığı olarak bekliyordum karşımda seni. Oysa senin oldukça düzgün bir tipin var. Nedir bunun hikmeti?” Şeytan, cevap vermiş: “Aslında benim görünüşüm hep böyleydi. Ancak biliyorsun ya, insanlar bana kızgın. Âdem'i cennetten kovdurdum kovduralı öfkeliler bana. O yüzden beni çirkin, berbat biri olarak tanımlayıp tasvir ediyorlar. Anlayacağın, kalem düşmanın elinde.” Antalya Film Festivali'nin iptaliyle sonuçlanan süreçte de, Hilal Nesin'in Karabağ'dan burunları bile kanamadan ve kendi istekleriyle giden Ermenilere berbat sesiyle yaktığı ağıtta da, dünyaca ünlü oyuncu Mel Gibson'ın Ermeni diasporasına destek verirken salladığı yalanlarda da aklımda hep bu hikâye ve son cümlesi vardı: “Kalem düşmanın elinde.” Bilinen şeydir: Tanımlamazsanız, tanımlanırsınız. Tarif etmezseniz, tarif edilirsiniz. Çerçevelemezseniz, çerçeve içine alınırsınız. Antalya Film Festivali'nin iptaline giden süreci ele alalım mesela. Kanun Hükmünde isimli ve açık açık FETÖ, dolayısıyla terör propagandası yapan belgeselin yarışmadan çıkarılması neticesinde festivalin jüri üyeleri o meşhur “sanat sansürlenemez” zırvasına sığınıp festivalden çekildiklerini bildirdiler. Demet Akbağ'ından Ayşegül Aldinç'ine, Sema Kaygusuz'dan Ezel Akay'ına kadar jürinin içinden tek bir kimse çıkıp da “yahu bu operasyon çocukları, bu P.İ.Ç üyeleri 15 Temmuz'da yüzlerce insan öldürdü, az kala memleketi Amerika'ya satacaklardı, bunun propagandasına alet olmayalım” demedi. Niye demediler? Çünkü “kalem düşmanın elinde” de ondan. Bir an olsun Türkiye'den, memleketten, memleketin insanından yana olmak akıllarının ucundan bile geçmiyor da ondan. Ama kabahat onların mı, söyleyin bana. Hayır, kabahat kesinlikle onların değil. Kabahat, 22 yıldır memleketi yönetenlerin. “Tanımlama üstünlüğü”nün kendilerine geçmesiyle, hele bunu kültür üzerinden başarmakla hiç ilgilenmediler. Hiçbir zaman ilgilenmediler. 2002'de yetiştirilmeye başlayan çocuklar şu an Türkiye'nin kültür hayatını domine edebilir, dünyaya 15 Temmuz'da olan bitenin hakikatini onlarca film, yüzlerce belgesel, yüzlerce kitap ve sanat etkinliği ile duyurabilirlerdi mesela. Öyle yapsalardı bu operasyon çocuklarının belgesel diye yaptığı propagandanın esamisi okunmazdı.

Yeni Şafak Podcast
Ahmet Ünlü - Makamlarda yönetici asistanı olmak ya da yöneticiler nelere dikkat etmeli

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 18, 2023 5:57


Bugünkü yazımızda makam sahiplerinin yanında sekreterlerin (yönetici asistanı) fonksiyonları ile zorluklarını ve imkanlarını açıklamaya çalışacağız. YÖNETICI ASISTANLARI YA DA SEKRETERLER HANGI IŞLERI YAPAR? Öncelikle sekreterlerin görevlerini açıklamamız gerekiyor. Aslında her işi yaparlar dersek çok da abartılı olmaz. Yöneticilerinin özel işleri dahil olmak üzere hemen hemen her işi doğrudan veya dolaylı olarak yaparlar ve bundan rahatsız da olmazlar. Nihayetinde her zorluğun yanında bazı imkanlar da vardır. Yöneticinin okula giden çocuğu ile ilgili bir sıkıntı mı var, hemen gereği yapılır ve ilgililerle irtibata geçilerek sorun çözülür. Yöneticinin faturaları mı ödenecek hemen gereği yapılır. Gölge gibi yönetici takip edilerek içtiği sudan tutun da içeceği çayın demine veya içeceği karışıma kadar takip edilir. Yöneticiye hizmetlinin götüreceği çayı önce sekreter kontrol eder sonra çayın deminin uygun olup olmadığına bakarak çayın içilip içilmeyeceğine karar verilir. Öyle ki makamdan ayrılan yöneticiler çoğu zaman eski sekreterlerine birçok işlerini yaptırmaya çalışırlar. Anlayacağınız sekreterlerin idareciliği mahirdir. Hem eskisinin hem de yenisinin iş ve işlemlerini idare ederler. Kendisini kasıp da eski sekreterini aramayan birçok yönetici şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyebilir. Çünkü görevde iken onun adına ve haberi dahi olmadan birçok sorun ve birçok iş kendiliğinden çözülmüştür. Becerikli bir sekreter yönetici gibi birçok sorunu yöneticiye intikal ettirmeden yerinde çözer. Yani makama gelen talepler yöneticinin haberi dahi olmadan çözülür. Bu nedenle birçok kişi yöneticiye ulaşmak yerine sekreterine ulaşarak işini görmeye çalışır. Sekreterlerin yaptığı işleri özetlersek yöneticilerden daha çok fonksiyon icra ettiğini görürüz: Her türlü toplantı ve randevuları organize etmek. Yöneticilerin

Haluk TATAR İLE YENİ BİR SEN
ARTIK BÜYÜDÜĞÜNÜZÜ ANLAYACAĞINIZ 25 OLAY - Kişisel Gelişim

Haluk TATAR İLE YENİ BİR SEN

Play Episode Listen Later Oct 27, 2022 17:56


Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - Gülşen'in donundan kahraman çıkarmak

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 27, 2022 7:11


Büyüklerinin ellerinden öpsün, kızım bu sene LGS sınavı denen akıl ve izan dışı sınava girdi. Ayıptır söylemesi, 491 puan aldı sınavdan. Bu puan ona hedefindeki bir okula, uzak ara Türkiye'nin en iyi imam- hatip okulu olan Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne kaydolma şansı tanıdı. Anlayacağınız, bizim evde telaşlı bir heyecan yaşanıyor şu ara. Hayır, ben imam hatip mezunu değilim ve hayır, kızıma okul tercihi konusunda hiç karışmadım. İlk tercih olarak Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'ni yazdı ve kazandı. Uzatmayayım. Gülşen isimli yeteneksiz popçunun imam hatiplerle ilgili o sözlerini kızı bu sene imam hatip lisesine kaydolacak bir baba olarak izledim anlayacağınız. Ve şöyle düşündüm: Yazık, bunun da büyüttüğü bir evladı var ve yine de milyonlarca evlada hakaret etme özgürlüğünü kendisinde bulabilmiş. YETENEKSİZ EVET AMA BİR SOR NİYE? Önce Gülşen'e mesnetsiz ve hatta öfkeyle “yeteneksiz” demediğimin altını çizmek isterim. Pijamalı klipli ilk şarkısından neredeyse çırılçıplak klipli son şarkısına kadar bütün müzikal yolculuğunu bilirim. Tuhaf ilgilerimden biri de budur çünkü. Türk popu denilen “düşüş biçimi”ni senelerdir takip ederim. Gülşen'i “yeteneksiz kılan” iki husus var. Birincisi, Türkiye'nin vasat pop müzik ortamının görece en yetenekli isimlerinden biriyle evli olmasına rağmen yaptığı müziğe bir “derinlik” katamayacak kadar sığ bir müzik yaklaşımının olması. “Dan dan” ile başlayan feci düşüşü “Lolipop” isimli şarkısıyla iyice dip yaptı. Özellikle “Lolipop” ile “kadın iyi yorumcu ama” algısını da yerle bir etti bence. Bıraktık kenara Deniz Seki'yi, Sertap Erener'i falan, Demet Akalın'dan daha kötü söylüyor artık şarkıları. İkinci husus ise daha derinde bence. Sezen Aksu, Nazan Öncel, Aysel Gürel, Meral Okay, Yıldız Tilbe gibi “sofistike söz yazarları”nın yanına bile yaklaşamadı Gülşen'in yazdığı tekerlemeler. Bir türlü “söz yazarı” olamadı Gülşen'den. Bunun basit, çok basit bir izahı var malum. Şarkı sözü ancak “içselleştirilmiş, hazmedilmiş bir kültürle” yazılabilir. Gülşen'de o “içselleştirilmiş kültür” hiç olmamış anladığım kadarıyla. Şarkı sözleri hep “plastik bir tatsızlık” barındırıyor o yüzden. Eh, Gülşen de hemen tüm “öfkeli yeteneksizler” gibi başka şeyler yaparak gündem olmayı seçti. Günün sonunda geldiği yerse “istediğim yerimi de açarım tamam mı?” zevzekliği ile konserde adamların kucağına oturma ucuzluğu oldu. Sonunda da işte imam hatiplilere “sapık” dediği video ortalığa saçılınca “düşüş” tamamlanmış oldu. TUTUKLANSIN ÇAĞRISI DA YANLIŞTI TUTUKLANMASI DA O video ortaya çıkar çıkmaz başlatılan “Gülşen tutuklansın” kampanyasına asla gönül indirmedim. Bunu kayda da geçirdim. Hukuk burada bize yardım edemezdi zira. Değil Gülşen, bu millet hassas olduğu konularda ileri geri konuşan hangi kevaşe, hangi kepaze, hangi bit yavrusu olursa olsun hesabını kesmenin bir yolunu bulurdu çünkü. Güner Ümit'in “yoksa siz Kızılbaş mısınız?” sorusu üzerine biten kariyeri dün gibi aklımda mesela. Örnekleri çoğaltmak da mümkün...

MenEmen
Şarkı yeniden patladı! “Running Up That Hill”in hikayesini anlattık. Madonna, Queen ve ilginç podcastler de var menüde-94

MenEmen

Play Episode Listen Later Jun 10, 2022 41:54


Men-E-Men Stüdyo tarafından hazırlanan doksan dördüncü bölüm sizlerle. Yine çok konu birikti. Gazetelerin haftasonu ekleri tadında bir zenginliğimiz var. Bu kaydımızda da haber turuyla başladık. Madonna'nın biyografisi olan ve hazırlıkları devam eden filmi konuştuk. Büyük sorunun cevabı belli gibi. Madonna'yı kim oynayacak ? Queen grubuna ait ve bugüne kadar kayıp olan kayıtların yakında albümleşeceğinden bahsettik. Grup Queen'den, tarihin en büyük Queen'ine yani Kraliçe 2. Elizabeth'e geçtik. Kraliçenin Platin Jübilesi şerefine verilen parti / konseri değerlendirdik. Ölüm haberinin ardından Bon Jovi grubunun kurucu üyelerinden Alec John Such'ı andık. Spotify ve Apple'daki podcast listelerinde son zamanlarda yeni bir tür podcast'ler var ve bu podcast'ler sadece beyaz gürültü içeriyor. İsimleri de genelde şu şekilde: "Sakinleştirici Beyaz Gürültü", "Rahatlatıcı Beyaz Gürültü" ve "Derin Uyku Sesleri"... Bunları kimler ve neden dinliyorlar? Bu podcast'leri kimler hazırlıyor, nasıl paylaşıyor? Asıl soru şu: Bunlar podcast olarak sınıflandırılabilir mi? “Bi de Buna Bak”ı geçen bölümde dinlendirmiştik. Bu bölümde tekrar bizimle. Bir YouTube kanalı için “bi de buna bak” dedik. Sonrasında iki haftadır izlenme rekorları kıran “Stranger Things” ve dünyayı kasıp kavuran şarkısından bahsettik."Kate Bush - Running Up That Hill"... Dizi 80'lerden bir parçaya hayat verdi ve bu parça şu aralar her yerde tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. Dizide öyle standart bir kullanımda da değil, hikayede yeri var ve epey kritik. İzleyenler hak vereceklerdir herhalde bize. Anlayacağınız, istek parçamızı seçmek zor olmadı bu bölümde.

Yeni Şafak Podcast
Faruk Beşer - Fitne/Fiten Hadislerini Nasıl Anlayacağız?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 14, 2021 4:48


Gayb ile ilgili meselelerde sağlam bilgiye sahip olmamızın birinci önemli sebebini söylemiştik. İkinci önemli sebebi de şudur: Bunlar hakkında doğru bilgiye sahip olmayan müslümanların bu konularda nereden geldiği belli olmayan haberlerle sıradan insanları saptırıp akidelerini bozması ve onları birbirilerine düşürmesi mümkündür, bu hep olagelmiştir ve olmaktadır. İşte bunun için imanın taklitle, yani kulaktan dolma bilgilerle olamayacağı söylenir. Tarih boyunca müslümanların en çok böyle gayb ve fiten haberleriyle, bir de rüyalarla sapıp yoldan çıktıkları, çatışan fırkalara ayrıldıkları bir gerçektir. Daha birkaç gün önce tanıdığım ve İslami duyarlılığına güvendiğim bir dostum, kitaba ve Sünnete uygun yaşamadığını iyi bildiğim bir 'şeyh' için, 'rüyamda hep onu görüyorum, bana kendisine gelmemi söylüyor, ne yapayım' diye sordu. Şeyhin istikametini anlayabilme bilgisine sahip olmayan birisi bunu büyük bir şeref sayar, bununla taltif edildiğini, onurlandırıldığını düşünür. O şeyhi de artık sandığından daha büyük bilmeye başlar. Oysa bu durum, rüyasına müdahale ederek şeytanın onu yoldan çıkarma tuzağı olabilir. Bu durum böyle rüyaları görenlerin İslam adına iyi şeyler yapmakta olduklarına, bu sebeple şeytanların onları sağdan vurmak istediklerine de işaret eder. İbn Sîrin'nin dediği gibi, “rüyalar üç türlüdür: ya Rahmani beşaretlerdir ya şeytani saptırmalardır ya da nefsi zaaflardan kaynaklanan mal-i hülyalardır”. Kişi, rüyasının bunlardan hangisi olduğunu bilemez, bilse de yorumunu doğru yapamayabilir. Bu yüzden rüyalarla amel edilmez denmiştir.

Genç Derneği
Soner Duman - Bazı Şeyler Bize Kusurlu Yaratılmış Gibi Geliyor. Bunu Nasıl Anlayacağız?

Genç Derneği

Play Episode Listen Later Dec 9, 2020 19:54


Soner Duman - Bazı Şeyler Bize Kusurlu Yaratılmış Gibi Geliyor. Bunu Nasıl Anlayacağız? by GENÇ

KizlarSoruyor Podcast (KizlarSoruyor.com)
Kısa Kısa: İnternetten Para Kazanma Yolları Nelerdir? (Serdar Sezer) - KizlarSoruyor

KizlarSoruyor Podcast (KizlarSoruyor.com)

Play Episode Listen Later Nov 19, 2020 6:10


İnternetten para kazanmanın birçok yolu var. Genelde “internetten para kazanma” denildiğinde, bir kerelik bir iş yapılacağı ve düzenli gelir sağlanacağı düşünülüyor ancak maalesef öyle değil. İnternetten para kazanma başlı başına bir iştir. Mesai ve emek harcamanız gerekir. İnternetten para kazanma yolları şöyle; Reklam gösterimi Öncelikle 2013 yılında çeşitli blog ve haber siteleri oluşturdum, sonrasından bunlar ile Adsense başvurusu yaptım. Sitelerimdeki reklam gösterimi ile para kazanmaya başladım. Ben, Adsense onayını yaklaşık 3 ayda aldım. Bir blog ve site açarak, sonrasında da Adsense başvurusu yaparak para kazanabilirsiniz arkadaşlar ancak çok fazla trafiğe ihtiyacınız var. En çok aranan konularda içerik üretirseniz mesela haber siteleri ile rekabet ediyorsunuz ve eziliyorsunuz, Google aramalarında 4., 5. sayfalarda yer alıyorsunuz. Niş konular bulmalı ve bu konularda yayın yapmalısınız. Affiliate marketing Satış ortaklığı dediğimiz sistemde; Admitad gibi bir platforma gidiyorsunuz web sitenizi, sosyal medya hesaplarınızı vb. buraya tanıtıyorsunuz. Onay aşamasından geçiyor ve onay alırsanız da burada satışa başlayabiliyorsunuz. Sosyal medyadan ürün satma Sosyal medyada ürün satarak para kazanabilirsiniz. Şirket kurmanız elbette gerekli burada ancak geliriniz çok yüksek olmadıkça maliyenin takibine girmiyorsunuz. Sponsorlu içerikler Büyük bir sosyal medya hesabınız varsa sponsorlu içeriklerden para kazanabilirsiniz. Firmalar sizden bir ürün tanıtmanızı istiyorlar ve sosyal medya hesaplarının büyüklüğüne göre de size belli bir ücret ödüyorlar. Mobil uygulamalar/web siteler Bazı siteler görev karşılığı cüzi miktarlarda para verirler. Cep harçlığınızı çıkarabilirsiniz. Eğer yegane bir iş modeli düşünüyorsanız karşınıza iki yol çıkıyor; Bunlardan birincisi e-ticaret ki oldukça zorlayıcıdır, sağlam bir danışmanlık hizmeti almanız gerekir. Tabii ki sermaye de gerekir. Bir de yeni bir proje bulup, bunu internet ortamında hayata geçirerek para kazanabilirsiniz. Buna örnek olarak Airbnb'yi verebilirim. Uber de benzeri bir platform. Türkiye'de örnek verecek olursak Yemeksepeti'ni verebilirim. Size tavsiyem; cep harçlığı boyutunda internetten para kazanmaya başlayın. Makale yazabilirsiniz. Günümüzde içerik çok önemli. İçerik yazan insanlara ihtiyaç var. Anlayacağınız internetten kazanmanın birçok yolu var ve "kazanmak mümkün değil" diyenlere aldırmayın. Çünkü ben 2013 yılından beri anlattığım hemen her şeyden para kazanıyorum. Daha fazlası için: https://www.erkeklersoruyor.com/is-kariyer/ben-internetten-para-kazanmak-istiyorum-internetten-para-kazanmanin-q4636188

TR724 Podcasts
Nedim Hazar | Ne zaman anlayacağız? | 15.10.2020

TR724 Podcasts

Play Episode Listen Later Oct 14, 2020 2:38


Nedim Hazar | Ne zaman anlayacağız? | 15.10.2020 by Tr724

Bando Talks
Konuk: Kenan M. Doğru İle Sinema ve Oyunculuk Üzerine Derinnn Bir Sohbet. S02-E14

Bando Talks

Play Episode Listen Later Sep 15, 2020 61:12


Bu bölümde karşınıza Kenan M. Doğru çıkıyor. Tabi rastlantı eseri değil, bilakis kendisini çağırdık. Sinema ve oyunculuk üzerine uzun bir sohbet gerçekleştirdik. Çok sevilir ise ikincisini de çekmeyi düşündük. Anlayacağınız gibi oldukça hazırlıklıyız. Keyifli dinlemeler.

Caps Lock
#50 Petrol Ofisi CMO'su Beril Alakoç

Caps Lock

Play Episode Listen Later Jul 8, 2020 50:36


capslock podcast'in 50. bölümünde, Petrol Ofisi'nin CMO'su Beril Alakoç ile sohbet ediyoruz. 19 yıllık Unilever kariyerinden sonra (ki bu dönemde hepimizin aklına kazanan "Kirlenmek Güzeldir" kampanyasının başında) Petrol Ofisi'nde CMO olarak kariyerine devam ediyor. Kendi deyimiyle "46 yaşında bir delikanlı", sporcu ve çok neşeli bir insan kendisi. Anlayacağınız üzere çok keyifli bir sohbet ediyoruz bu bölümde. Bunların hepsinin dışında, Petrol Ofisi'nin İTÜ ARI Teknokent ile Covid-19 döneminin başında gerçekleştirdiği birlikteliği ve bu birlikteliğin sonrasını konuşuyoruz. Her Çarşamba yeni bölüm yayınlıyoruz! Apple Podcasts üzerinden bize yorum yapmayı unutmayın. Beril Alakoç'u takip etmek için; https://www.linkedin.com/in/berilalakoc/

Ya evde yoksan?
Şafak Sezer | Ya evde yoksan?* Bölüm #26

Ya evde yoksan?

Play Episode Listen Later May 3, 2020 53:52


Şafak Sezer ile yayında aşırı kopmalar yaşadığımız ilk bölümün ardından, bu sefer nispeten daha sağlıklı bir internetle yayın yapmayı başardık. Bir ara hayranlarından birine, "Şafak abi hesap makinesiyle mi yayına katıldın?" diye sorduracak görüntü kalitesindeyken bile yılmadık, piksellerle değil Şafak'ın espirileriyle dağıldık. Anlayacağınız, yaşadığımız günlerden daha 'net' ve keyifli bir sohbet oldu

Ya evde yoksan?
Şafak Sezer | Ya evde yoksan?* Bölüm #26

Ya evde yoksan?

Play Episode Listen Later May 3, 2020 53:52


Şafak Sezer ile yayında aşırı kopmalar yaşadığımız ilk bölümün ardından, bu sefer nispeten daha sağlıklı bir internetle yayın yapmayı başardık. Bir ara hayranlarından birine, "Şafak abi hesap makinesiyle mi yayına katıldın?" diye sorduracak görüntü kalitesindeyken bile yılmadık, piksellerle değil Şafak'ın espirileriyle dağıldık. Anlayacağınız, yaşadığımız günlerden daha 'net' ve keyifli bir sohbet oldu

Renkli Terazi
Kadın, özgürlük, dayanışma

Renkli Terazi

Play Episode Listen Later Dec 3, 2019 32:33


25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü kapsamında, Kaos – GL’den Hayriye ile kah isyankar kah hüzünlü kah kahkahalı bir sohbet gerçekleştirdik. Özellikle Türkiye’deki siyasi iktidarın hedef aldığı feminist ve lgbti hareketlerin birbiri ile dayanışarak ne yollar kat ettikleri ve kadına yönelik şiddete karşı geliştirilen eylemliliği konuştuk. Tabi ki Kıbrıs’a da uzandık ve Hayriye’den buraya dair gözlemlerini bizimle paylaşmasını istedik. Anlayacağınız yine insan hakları aşığı bir konukla size merhaba dedik. Umarız hayata dokunur… Aslı Murat - Fezile Osum

DijitalHayatTV
"Korkutan Teknoloji: Deepfake" | Bölüm247

DijitalHayatTV

Play Episode Listen Later Nov 1, 2019 27:08


01.11.2019 | Dijital Hayat Bölüm247 - TRT Radyo1 | "Korkutan Teknoloji: Deepfake" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programında bu hafta; Teknoloji editörü Cem Sünbül ile; - Deepfake Ne Demek? Kelime Anlamı Ne? - Deepfake, Neden Derin Sahtekarlık Olarak Tanımlanıyor? - Deepfake Teknolojisi Nedir? - Deepfake Videolar/Görüntüler Nasıl Yapılır? - Canlı Yayında Deepfake yapılabilir mi? - Deepfake İlk Olarak Ne Zaman Yapıldı? Kimler Yaptı? - Deepfake ilk Olarak Hangi Alanlarda Kullanıldı? Şimdi Hangi Alanlarda Kullanılıyor? - Deepfake Teknolojisinin Kullanım Alanları Hep Tehlikeli ve Kötü Mü? - Deepfake Teknolojisi Faydalı Alanlarda Kullanılabilir mi? - Deepfake Teknolojisinin Ürünlerini Nasıl Anlayacağız? - Gerçek ile Sahteyi Nasıl Ayırt Edeceğiz? - Deepfake Görüntü ve Videoları Ayırt Eden Uygulama ve/veya Yazılımlar Var mı? - Deepfake Tehlikesi için Devlet ve Hukuk Neler Yapabilir? - Deepfake Tehlikesi için Bizler Neler Yapabiliriz? Konularını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında.. Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; www.youtube.com/dijitalhayattv

Caps Lock
#8 playtuşu'nun kurucuları Doğu Orcan, Hakan Odabaşı - Caps Lock

Caps Lock

Play Episode Listen Later Jun 10, 2019 64:41


Caps Lock'un 8. bölümünde alev alıyoruz! playtuşu'nun kurucuları Doğu Orcan ve Hakan Odabaşı ile çok keyifli bir sohbetin içine dalıyoruz. Bu iki harika insan Türkçe kültür&sanat haber içerikleri sunarken bir yandan da ajans kimlikleriyle bir sürü markaya onlarca güzel iş yapmışlar, yapmışlar diyoruz çünkü herkes gibi biz de yeni öğreniyoruz. Öğrendiklerimiz ve konuştuklarımız bunlarla kalmıyor, çok paramız olursa nasıl güzel delireceğimizi dahi ince planlarla anlatıyoruz. Anlayacağınız enfes bi bölüm oldu, biz hem eğlendik hem de konseptimizin nasıl olması gerektiği adına düşüncelerimiz gelişti. Umarız siz de beğenirsiniz, görüşlerinizi de iletirsiniz. Her Pazartesi yeni bölüm yayınlıyoruz! iTunes üzerinden bize yorum yapmayı unutmayın. playtuşu'nu takip etmek için; www.playtusu.com https://www.instagram.com/playtusu/ https://twitter.com/playtusumag

Arka Fon Hikayeleri
Yapmadığın İçin Gurur Duyduğun Şeyler

Arka Fon Hikayeleri

Play Episode Listen Later Feb 5, 2019 31:58


Yapmadığın için kendini iyi hissettiğin neler var? Mesela ben hiç Tik Tok video'su çekmedim ve bence bu bana göre gurur duyulacak bir şey. Ya da hiç Müge Anlı izlemedim ve bu da kendimle gurur duyduğum bir şey. "Bunun gurur duyulacak nesi var?". Belki de bu ikisi bana çok saçma geldiği için bir gurur kaynağı oldu. Kimselere beddua etmediğim için de kendimle gurur duyuyorum ona bakarsan. Zafer ve benim bu gurur kaynaklarımızın tamamen göreceli olduğunu baştan belirteyim. Başkasına çok normal gelen bir davranış, bir başkası için çok zor/kolay bir davranış olabilir ve bu kişinin kendisini çok iyi hissetmesine sebep olabilir ya da hiç bir şey hissetmemesine de sebep olabilir. Anlayacağın konu çok yönlü olunca açıklamak bile zor:)Konuk: Zafer Şaşmazarkafonhikayeleri.podcast@gmail.comhttps://www.instagram.com/nilufer_sasmaz/Support the show (https://open.spotify.com/show/7y3wrODRJ3L9ZxctFV84zC)

Seruzun
Zeka Anadan Oğula Geçer

Seruzun

Play Episode Listen Later Dec 23, 2018 8:25


Bugün okuduğum bir yazı oldukça dikkatimi çekti ve okurken çok eğlendim. Eğlendim çünkü dost meclislerinde bahsettiğim ve sürekli karşı çıkanlara karşı savunmak zorunda kaldığım bir tezim, bilimsel olarak kanıtlanmış oldu:) Anlayacağınız egom kabardı:)

bug zeka anlayaca
Onbironsekiz
Vedat Ozan

Onbironsekiz

Play Episode Listen Later Oct 17, 2018 35:42


Üzerimize sürdüğümüz kokuyu kişisel geçmişimize göre seçmeliyiz. Aynı zamanda kullandığımız koku sayesinde, ilerde nasıl hatırlanmak istediğimize dair etrafımıza sinyal veriyoruz. Anlayacağınız, geçmiş ile gelecek arasında adeta bir köprü vazifesi görüyor koku. Açık Radyo'da koku üzerine yaptığı radyo programlarıyla tanıdığımız araştırmacı-yazar Vedat Ozan'layız. Oldukça zihin açıcı bir sohbet ortaya çıktı. Müzik: Stevie Wonder - Superstition (Original Instrumental)-La Phoenix - Englishman in New York

new york ozan olduk vedat anlayaca radyo'da
Virgin Radio - Modern Sabahlar
Modern Sabahlar 260 A: 04.01.2017 Çarşamba | Herkesin anlayacağı şekilde meteoroloji, metrekareye kaç damacana yağış alacağız... Başarı süreklilik ister, tesadüflere yer yoktur. İzlanda'da yılın ilk bebeğinin anası da 1980 yılının

Virgin Radio - Modern Sabahlar

Play Episode Listen Later Jan 4, 2017 35:57


Geekstra
PODCAST EP 10!

Geekstra

Play Episode Listen Later Aug 24, 2013 71:32


Oh be sonunda! GPoD 10. Bölüm ile karşınızdayız (Ta da!). Yine ExOblivione (aka Saygın) ile havadan sudan, figürden filimden fln bahsediyoruz. Bu arada bir iki değişiklik yapmayı planlıyoruz. Podcastlerimizin sayısını ve çeşitliliğini arttırmak gibi mesela. Anlayacağınız daha düzenli ve sürprizli (Kinder Sürpriz!) podcastlerimiz olacak. Bundan sonra GPoDları her hafta Cuma [...] The post PODCAST EP 10! appeared first on Geekstra.

bu cuma bundan sayg kinders anlayaca gpod geekstra
GPoD
PODCAST EP 10!

GPoD

Play Episode Listen Later Aug 23, 2013 71:32


Oh be sonunda! GPoD 10. Bölüm ile karşınızdayız (Ta da!). Yine ExOblivione (aka Saygın) ile havadan sudan, figürden filimden fln bahsediyoruz. Bu arada bir iki değişiklik yapmayı planlıyoruz. Podcastlerimizin sayısını ve çeşitliliğini arttırmak gibi mesela. Anlayacağınız daha düzenli ve sürprizli (Kinder Sürpriz!) podcastlerimiz olacak. Bundan sonra GPoDları her hafta Cuma [...]