POPULARITY
Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan'a verilen memnu yani yasaklanmış hakların, Adalet Bakanlığı'nın itirazı üzerine geri alınmasının ardından yaşanan gerilim sürüyor. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, " iradenin gasp edilmesine izin vermeyeceğiz" dedi. Süreç nasıl işleyecek? Mazbata kime verilecek? Avukat Mehmet Emin Aktar anlatacak. 31 Mart'ta ciddi bir kan kaybına uğrayan ve seçimin kaybedeni olan AKP'de seçim sonuçları tartışılmaya başlandı. Bugün 15:00'te MYK toplanacak. Kulislerde bazı bakanların görevlerinden "aflarını dileyecekleri" dillendirilmeye başlandı. Gözler AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ne yapacağında. Bugünkü yayında gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu ile İmamoğlu'na üçüncü kez kaybeden Erdoğan'ın neler yapabileceğini konuşacağız. Editör: Aliye Altınışık
Can Dündar Bilanço'da haftanın son gelişmelerini değerlendiriyor. Dündar: "CHP Kurultayı büyük hayal kırıklığıydı. Toplumun bu kadar baskı altında olduğu bir dönemde korkuyu yatıştırma ve cesaret verme açısından tarihsel bir önemi vardı ancak çar çur ettiler. Toplumun ihtiyacı olan cesaret rüzgarı CHP kurultayından yayılabilirdi. Cihaner doğru şeyleri yanlış tonda söyledi. O yüzden delegenin küskünlüğünü de anlamak mümkün. Meclis sarayın bir onay mercii haline geldi ve çok önemli bir yasa tartışmadan birkaç saat içerisinde geçebiliyor. Arkada bir hazırlık olsa bile bu yasa tamamen Erdoğan'ın öfkesinden kaynaklanıyor. Türkiye totaliter rejimlerin tipik özelliğini simgeliyor. Sosyal mecralar burada yönetici atayacakları zaman şantaj amacıyla hapiste serbest bırakılacağı günü bekleyeceğini biliyor. Görüştüğüm sosyal medya yetkilileri açıktan polemiğe girmek istemiyorlar ve hükümetin çok ileri gitmeyeceğini hatta geri adım atacağını düşünüyorlar ve bunun için gerekçeleri de var. Diyanet İşleri Başkanı çok Türkiye Cumhuriyeti tarihine çok büyük bir terbiyesizlik yaptı ve bu kılıç şovunun Erdoğan'dan izinsiz yapıldığı düşünülemez."
Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Baskın Oran iç ve dış politikada önemli etkiler yaratan Ayasofya kararını, 24 Temmuz'a denk getirilen açılışın siyasi perde arkasını ve Lozan ile ilişkisini değerlendiriyor.
Can Dündar Bilanço'da haftanın son gelişmelerini değerlendiriyor. Dündar: "Almanya'da Cumhurbaşkanına hakaretten içerde kimse yok. Erdoğan'ın atanacak sosyal medya temsilcilerini nasıl kullanacağı çok belli. Gazete okuma alışkanlığı neredeyse yitirildi. Genç kuşağın yegane haber kaynağı olarak tepkinin çabuk sonuç verdiği sosyal medya kalacak ve bu iktidarı korkutuyor. Yeni baro düzenlemesinde AKP'li avukatlar kendi hükümetlerine karşı vatandaşını savunacak mı asıl mesele bu. Vatandaşın devlet karşısında savunmasız kalacağı bir düzene geçiyoruz. Erdoğan pragmatist ve gerçekçi biri. İdeolojik olarak bir şeyi görüyor ve yapmak için uygun ortamı kovalıyor. Ayasofya koşulları geçen yıl yoktu ve bu yıl uygun gördü.”
Bu haftaki "Türkiye Nereye?" programında Can Dündar'ın konuğu Alice Solomon öğretim görevlisi (Sosyolog) Sezai Ozan Zeybek. Dünya olarak bir kırılma noktasında olduğumuzu söyleyen Zeybek, eriyen medya, yeni otoriter liderler, esneyen adalet kavramı ışığında sivil toplumun baskılara nasıl baş edebileceği konusunda 3 ayaklı bir siyaset modeli sunuyor. Ozan Zeybek: "Çatlak seslere çok ihtiyacımız var. Birilerine ilham vermesi için “Kral çıplak!” sesine ihtiyacımız var. Söze dayalı siyasetin sulanma ihtimali var. Bu slogan atmak haline geldiğinde işlevsizleşiyor. Yanına bir şey koymadığımız zaman altı boşalıyor. Söze dayalı siyaset bırakılmayacak bir alan ama tek başına yeterli değil. Yanına 2. bir siyaset tarzı koyarak her şeyin alternatifinin olabileceğini -sadece söylemek değil- göstermek gerekiyor; alternatif okullar, medya, sağlık sistemleri... Baskılara karşı 3 ayaklı bir siyaset modeli tasarlamak gerekiyor; söz siyaseti, alternatifler oluşturmak ve koz siyaseti. Var olan siyaseti oylarımızla meşrulaştırıyoruz. Seçimlerin adil olmadığını bildiğimiz halde her seçimde yenilerek karşı tarafın devam etmesini sağladık."
Bu haftaki "Türkiye Nereye" programında Can Dündar'ın konuğu Ahmet İnsel. Can Dündar: "Salgın bittiğinde nasıl bir dünya ile baş başa kalacağız? Pandemi güçler dengesini nasıl etkiledi? Ekonomik krizler siyasi ve toplumsal değişimlere yol açıyor. Pandemi sonrasında dünya ne ile karşılaşacak?" Ahmet İnsel: "29 Buhranı'ndan sonra 1931-32'de ABD'de işsizlik %25'lere, %30'lara varmıştı. Pandeminin yol açtığı krizin böyle bir sonuç vereceğini zannetmiyorum. Pandemi, Trump'ın Çin'e yüklenmesine fırsat verdi. Başta pandemiyi hiç ciddiye almayan ABD, sonradan salgının kendi siyaseti açısından ölüm-kalım meselesi olduğunu anladı ve sorumluluğu Çin'e attı. Kriz sonrasında üretim, tüketim merkezine yakın bölgelere çekilecektir. Birçok ülke coğrafi avantajlarını kullanmaya hazırlanıyorlar. Yapıların bozulmaya başladığı bir dönemdeyiz. DSÖ ve BM gibi kurumlar ABD'nin ayak bağı olarak görülmeye başlandı. Salgın sonrasında plazaların aslında gerekmediği ortaya çıkacak. Çalışma sürelerinin kısalması gündeme gelecek."
08.06.2020- Çağhan Kızıl: "Türkiye'de baştan beri veri şeffaflığı konusunda ciddi sıkıntılar var. Hala vakaların hangi şehirlerde olduğunu veya enfekte kişilerin yaş aralığını bilmiyoruz. Nüfusa oranla yapılan test sayısına baktığımızda; her 1000 kişiye ABD'de 64 test, Rusya'da 87 test, İtalya'da 70 test ve Almanya'da 52 test düşüyor. ancak Türkiye'de 1000 kişiye yalnızca 28 test düşüyor. Son günlerde yapılan test sayılarının artmasının sebebi, askere gidecek olan belli kişilere test yapılmış olması. Ancak Türkiye'de yapılan test sayısı hala yeterli değil. Sağlık Bakanı “2. dalga gelmeyecek.” dedi. Bu tarz temeli belli olmayan pek çok argüman ortaya atıldı. Bunu destekleyecek bilimsel yayınlar, şeffaf epidemiyolojik veriler paylaşılmalı."
Berlin'e yerleşen rapçi Ezhel, Can Dündar'la buluştu; Ankara'yı, zorlu ilkgençliğini, hapishaneyi, müziğini, isyanını anlattı Ezhel: 'Ezhel' Osmanlıca'da aklı bir karış havada anlamına geliyor. Hip-Hop kültüründe kendini öven değil de kendini aşağıya konumlandıran bir lakap seçmek vardır, bu alt kültüre de bir göndermedir. Bu noktaya gelene kadar sokakta gitar da çaldım, fırında da çalıştım hatta yastık fabrikasında da çalıştım. ”Çocuk işçiydik” denilebilir. Fabrika'da 1 ay çalıştıktan sonra paramı alıp eve gittiğimde, elektrikler kesikti. O noktadan sonra sorgulamaya başladım ve içimde biriken isyan müziğe yansıdı. Arabeskteki isyan kaderci, Rap bu kaderi kabul etmeyen -isyanı pratiğe dökmek isteyen- asi bir damar. Rap bir isyan müziği. Hip-hop kültüründeki başkaldırının gücü beni etkiledi. Kendi hayatımdaki problemleri bununla haykırabilirim diye düşündüm." Can Dündar: "Rap devreye girene kadar Türkiye'de rock kültüründen gelmeyen kesimin isyanını arabesk dile getiriyordu."
Can Dündar'ın konuğu Prof. Dr. Baskın Oran ile birlikte Türkiye'nin dış politikasını ve bunun iç politikaya yansımalarını konuşuyor. Baskın Oran, “Avrupacılar” ve “Avrasyacılar” arasında kıyasıya mücadelenin devam ettiği bu süreci mevcut iktidar üzerinden değerlendirirken, sürecin teorik arka planını anlatıyor. Can Dündar: 2. Dünya Savaşı sonrası yüzünü tamamen Batı'ya dönen Türkiye'de bu süreç son dönemde kırılıyor mu? Baskın Oran: "Türkiye'nin Batı'ya dönük bu çizgisi kırılmadı, şu anda yaşadığımız süreç Erdoğan rejimi ile ilgili. Erdoğan tamamen iç politikaya oynuyor. Türkiye Batı'dan kopmaz. Bunlar ‘Avrasyacılık' değil, iç politika hamleleridir."
Can Dündar: "Erdoğan medya için 'Halkı kine boğuyorlar' dediğinde hak verdim çünkü yandaş medya bundan başka hiçbir şey yapmıyor. Bu korku, iktidarın ufacık bir sesten çekindiği anlamına geliyor ve kalan fısıltıları da yok etmeye çalışacak. Erdoğan'ın sergilediği başarısızlığı ortaya koyacak her hamle ve her insan bir risk faktörü. Önümüzdeki zamanlarda baskı daha da çoğalacak ve bunun için şartlar çok uygun. Herkesin gönüllü olarak sıkı yönetim istediği bir ortam var. Damat ile Soylu'nun omuzlaşmasından sonraki birkaç saniyelik bakışması da yaşanan iç savaşın sembolik bir örneğiydi. Eskiden devlet içindeki devlet mekanizmasının sembollerinden biriydi Çakıcı, sokağa uzanan eliydi. Çakıcı'nın tahliyesi Erdoğan hükümeti açısından bir teslim olma halini ifade ediyor. İktidar koruma kapılarını açsa da iktidarsızlaşmadır."
Sosyal Hukuk (45) 10 Nisan 2019 Konuk: Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu Konu: Seçimler, İtirazlar ve Mazbata
09.04.2020- Çağhan Kızıl: "Vakaların Dünya'da hala en yüksek ivmeye sahip olması önümüzdeki haftaların biraz sıkıntılı geçeceğini bize belli ediyor. Aslında Ocak başından itibaren Sağlık Personeli Covid 19 kodu yerine başka kod girmeye zorlanmış. Dolayısıyla sayılar aslında çok daha yüksek. Hala ülkenin %55'e yakını sokağa çıkıyor ve işgücünü yaratan insanlar toplu taşıma kullanıyor. Bu enfeksiyon hastane için 45 gün bekleyebilecek bir enfeksiyon değil. Her gün 4 Bin enfekte insan tespit edilse hasta sayısı 200.000'e ulaşır. Tüm virüs analizleri yetkin laboratuvarlar şeffaflıkla yapılmalı ve uluslararası veri tabanlarına konmalı ki virüsler nereden geliyor bilelim.”
Can Dündar ve Altan Sancar Bilanço'daki konukları Doç. Dr. Çağhan Kızıl ile Covid 19'a dair son gelişmeleri konuşuyor. Dr. Çağhan Kızıl: ''Hızlı test ve sağlık sistemini geliştirme ile birlikte genel karantina uygulanması artışı düşürebilir. Karantina önlemlerini aldıktan sonraki 4 ya da 5 hafta vaka artışı devam eder. İtalya'da geç alınan önlem nedeniyle artış sürüyor. Tedbirlerin hızla alınması gerekiyor. Hiçbir sağlık sistemi 10 milyon hastayı kaldıramaz. Türkiye'de vaka sayıları her gün yüzde 15 olarak artıyor. Karantina önlemi bugün dahi alınsa dahi artışı göz önüne alırsak büyük bir rakam çıkıyor. Karanitayı ne kadar ertelersek katlanarak artan sayıları göreceğiz. 10 milyon kişiye çıkabilir ve bu ülkenin yüzde 15'i ediyor.''
Can Dündar: "İnsan, ülkenin itibarı açısından acı çekiyor. Ülkenin Başkanı Putin'in ayağına gitti ve Putin onu kapıda bekletti başka bir açıklaması yok. Babacan'ın orta vadede daha şanslı olabileceğini görüyorum ancak kadro bana heyecan vermedi. Daha çok Babacan'ın inşa etmeye çalıştığı anlayış önemli. Bence Babacan bir özeleştiri yapmadı. Çünkü mazisi hep ona hatırlatılacak. Sen onlarla yola çıkmıştın, ekonomiyi belirlemiştin diyecek. Malesef sağ'da özeleştiri geleneği yok. "Sadece para globalleşir zannediyorduk ama önce mülteci sorunu, sonra da bir virüsün daha büyük sorunlar yaratarak yeryüzüne olan etkilerini gördük. Bu virüs, Dünya'nın gidişatı sorgulaması için bir fırsat. Önce önemsenmeyen ve sonra dünyayı ele geçiren bir virüs, dünyanın kaderini değiştirebilir."
Can Dündar: ''Erdoğan panik ile yüzünü batıya dönüp yardım istiyor, gelmeyince ise mülteci kozunu kullanarak şantaj yapıyor. Topyekün yalnızlık, sonuç bu. Erdoğan Rusya'yı kandırabileceğini düşündü, kendince plan yaptı ve çakıldı. 1900'lerin başında dünyada, güçler dengesi değişmiş, Osmanlı güçten düşmüş ve dünya yeni bir savaşa hazırlanıyordu ancak Enver Paşa da bunları görmemek için direndi. Bu ölümüne gidiş, Türkiye'nin hiçbir çıkarının olmadığı ve tamamen kişisel bir çıkar ve kan davasına benziyor. Buradan çıkış bulamıyor ve tüm sorumluluğu bir valinin sırtına yüklediler. Bu ne kadar zavallı bir iktidar görüntüsü.”
25.02.2020 -Coronavirüs için pandemik virüs uyarısı -Emeklinin maaşına göz dikildi -İran'da depremler devam -Çiftçinin talebine 'Harp var' yanıtı, şehir hastanesine 10,4 milyar lira, benzine zam
Can Dündar: ''Bu hukuksuzluk ortamında kim hakkında ne karar verildiğini söylemek çok zor. Erdoğan son kararını vermedi, hakimin sözüne itibar etmemek lazım. Erdoğan bırakmaya karar verdi' demiştik. Ama sonradan başka bir oyun oynanıp tutuklatmaya gideceğini öngöremedik. Öngörülebilir bir şey değil. Kavala bir rehine ve nasıl bir pazarlık var bilinmiyor ancak Adalet Bakanlığı içinde bir koltuk kavgası olduğu biliniyor. Alternatif medyaya ihtiyaç olduğu Gezi'den beri belliydi ve bunu oluşturmak bir elzemdi. Ancak Kavala'nın bununla suçlanması çok absürt. Aslında iddianamenin tek cümlesi 'Siz bana nasıl kafa tutarsınız?'. Yeni açılacak davalarda da başka gerekçeler bulacaklar ama istedikleri gibi suç bulamayacaklar.''
Ağrı’nın Tutak ilçesinde neler oluyor? Bölgeye girişine izin verilmeyen HDP MV Dilan Dirayet Taşdemir yaşananları aktarıyor. Ayın 6'sında sabah saatlerinde Tutak'a bağlı Soğukğınar köyüne operasyon düzenleniyor. Valilik de çatışma yaşandığına dair açıklama yaptı. Murat'ın evi, olayın yaşandığı yere yakın. Dışarı çıkıyor meraktan polisler "yere yat" diyor. Murat heyecanlanıp bu esnada kalkıp koşmaya başlıyor ve vuruluyor. Köylüler zorla hayvan pisliği içerisinde tutulduklarını da ifade ettiler. Gözaltında olanların bebekleri var ve emzirilmesi için anneler ile görüştürülmüyorlar. Biz gözaltılarla ilgili sağlıklı bilgi alamadık çünkü giden avukatlar görüştürülmüyor. Biz benzer örneklere rastladık ama yerelde genelde muhatap bulurduk. Operasyon devam ettiği için köye alamadıklarını söylüyorlar. 'Neye dayanarak?' diye sorduğumuzda da 'Açıklama yapmak zorunda değiliz izin vermiyoruz' diyorlar.''
#ŞuleÇet davasında karar; Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformundan Ayşen Kavas değerlendiriyor: ''Çok önemli bir mücadele verdik ve uzun zaman oldu. Her davada Şule'nin neden orada olduğu sorgulandı, içkiliyken erkeklerin yanında olduğuna dair raporlar hazırlandı. Bizler tüm bu söylenenlere rağmen Şule için adalet mücadelesi vermeye devam ettik ve adaleti sağlatarak kazandık. Ceren Özdemir'i uğurladık bugün bir yandan. Şule Çet için verdiğimiz mücadele sonucunda adaletin sağlanması belki de başka kadınlarla ilgili adaleti sağlayacak. Adalet sağlansın diye mücadele veriyoruz, soruşturma yürütülsün diye mücadele veriyoruz. Adalet sağlandığı için mutlu olmamız çok üzücü bir şey.''
TMMOB İstanbul il koordinasyon kurulu sekreteri Cevahir Efe Akçelik, Kanal İstanbul’un olası etkilerini değerlendirdi. Cevahir Efe Akçelik: ''Kanal İstanbul sadece İstanbul değil, Anadolu’nun birçok yerinde seçim yatırımı olarak lanse edildi. Sadece AKP için değil, 17-18 yıl içerisinde AKP etrafında çemberleşmiş sermaye grubu için kaynak yaratma projesidir. TOKi’nin 33 tane emlak projesinin olduğunu, Kanal İstanbul manzarasıyla satış ofislerinin kurulduğunu biliyoruz. Karadenizin ekosisteminde canlı popülasyonu düşecek, hava kirliliği artacak, su havzaları zarar görecek. DSİ’nin yaptığı temel itirazlardan biri, İstanbul su havzalarının %30’unu kaybedeceğine yönelik. Sazlıdere barajı tamamen iptal olacak, Terkos su havzası zarar görecek; Sazlıdere ve Terkos İstanbul’un su ihtiyacının %28’ini karşılıyor. Tüm İstanbul’u etkileyecek bir proje; aşağıdan yukarı bir muhalefet örülmeli. İstanbul’un en acil sorunu, depreme ve depreme karşı hazırlık.''
Gazeteci İrem Afşin Cumhuriyet Davası'nı anlatıyor: ''Davayı gören ağır ceza mahkemesi bu yıl oldukça mimli. Çok ağır cezalar vermişti daha önce. Kalablık bir avukat kadrosu vardı. Yargıtayın bozma kararı okundu önce ve savcıdan mütalaa istendi ve şaşırtıcı bir biçimde hiç konuşulmayan ve iddianamede yer almayan bir takım haberlerden bahsetti. Ahmet Şık ise bu davayı bir dava olarak nitelendiremeyeceğini, bunun bir iktidar komplosu olduğunu ve bugünkü kararla mahkeme bu komploya dahil olup olmadığını kanıtlamış olacak. Avukatlardan Mustafa Kemal Güngör "35 yıllık avukatım böyle bir şey görmedim ne diyeceğimi bilmiyorum ve bu mütalaayı reddediyorum" dedi.''
Berkin Elvan davası 5 Şubat 2020 tarihine ertelendi. Gazeteci Rıfat Doğan duruşmanın ayrıntılarını aktarıyor: ''Aile dosyanın bu şekilde gitmesinden memnun değil çünkü adalet beklentileri var. Sanık polis ifade verirken salondan çıktı Gülsüm Elvan çünkü yine yanı şeyleri duymaya dayanamadı. Kurgulanmış senaryo şeklinde kendilerini tekrar eden ifadeler verdiler "hatırlamıyorum, bilmiyorum" gibi. Esasa ilişkin beyanlardan sonra savcılık mütalaasını açıklayacak ve mahkeme de kararını açıklamış olacak. Polis ile hala kusurlu ve bilinçli olup olmadığı tespitinin yapılamaması dosyanın karartılmaya dair çekincelerimizi artırıyor. Berkin'in ölümüyle ilgili olayın üzerinden 6 yıl geçtikten sonra bilirkişi keşfi yapıldı ve bunun sonucunda mesafenin ölçülmesi ve sanık polisin bilinçli olup olmadığı yönünde rapor gönderilmişti.''
Rusya Uzmanı Kerim Has son gelişmeleri değerlendiriyor.
Bağdadi'nin öldürülmesiyle IŞİD bitti mi? Yeni lider söylentileri ve Bağdadinin ölümünün olası sonuçlarını gazeteci Erk Acarer değerlendirdi. Erk Acarer; IŞİD’in fazla bir darbe aldığını düşünmüyorum, IŞİD’in selefizm felsefesi olduğunu düşünüyorum. Bağdadi’nin öldürüldüğü bölgede Türkiye’nin 12 gözlem noktası var. SDG resmi kaynakları, Bağdadi’nin birden fazla kere Reyhanlı’ya girdiğini söylüyor. Türkiye istihbaratı çoğu kez istediğini eliyle koymuş gibi buluyor. Bu eliyle koymuş gibi bulma meselesi İdlib veya Cerablus’ta neden çalışmadı? Merak konusu. Bağdadi’nin başına bir şey gelirse, Abdullah Kardaş’ın lider olacağını biliyorduk. Maalesef dünya kamuoyunda Türkiye’nin inandırıcılığı yok. IŞİD ve diğer alandaki radikal örgütler arasında, ÖSO’nun bileşenleri arasında pek bir fark yok. Bunların hepsi El Kaide’nin karnından çıktılar
Rakel Dink ile çekilen fotoğrafın suç delili olarak sunulduğu velayet davası; anne Neşe Koçak suçlamaları yanıtlıyor. Neşe Koçak: “Velayet davasında annelik karinesi dışında başka argümanlarla suçlanıyorum; terör örgütü üyesi olduğum iddia ediliyor. Terör örgütü üyesi olduğum iddiası, Rakel Dink’le Kamp Armen’de çektirdiğim fotoğraf ve Agos’ta çıkan haberlerle desteklenmeye çalışılıyor. Bu sadece velayet davası olarak ilerlemiyor; hem ihbar hem de teşhir ediliyorum. Destek bekliyorum, destek benim için çok önemli. Uzun süredir tek başıma altından kalkmaya çalıştığım bir süreç. Kızım kendi pasaportuyla yurtdışına çıktı. İddia ettiği gibi kaçak yollarla değil; mahkemede belgelerle kanıtladım. Doktor olarak İzmir’de çalıştığım süreçte Halkların Köprüsü derneğinde göç ve göçe zorlanmış insanlarla çalıştım; bunu da terörize etmeye çalıştı. İki yıldır yurtdışında yaşıyorum kızımı kaybetmemek için. Mesleğimi bile yapamayacak durumda yaşıyoruz.''
Gazeteci Nazım Daştan Kuzey Suriye'den son gelişmeleri aktarıyor. Nazım Daştan: ''Kamuoyunda ateşkes olduğundan bahsedilse de 15. günde saldırılar devam ediyor Kobane'ye uzanan hatta. Yer yer DGS'nin mevzilerine hedef alınarak bombalanıyor. Hem karadan hem havadan bombalanıyor. Karadan radikal grupların saldırısı devam ediyor ve DGS meşru müdafaa için saldırılara karşılık verebiliyor. En son Rusya ve Türkiye'nin yaptığı anlaşma, İdlib sorununa karşılık yapılmış bir anlaşmaydı ve içeriği değiştirilmiş. Bu operasyonda uluslararası güçlerin de arkasında bulunduğunu belirtebiliriz Türkiye'nin saldırıları karşısında. Fotoğraf net ve uluslararası komplo olduğunu söyleyebiliriz.''
CHP Milletvekili Ali Şeker son dönemlerde belediyelere atanan kayyumlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ali Şeker: ''Selçuk Mızraklı barış için mücadele etmiş ve şiddetten yana olmayan bir kişi. Siz bu insanı gözaltına alıyorsanız çatışmadan yanasınız. Demokratik siyasetin önünü tıkarsanız başka bir şeye hizmet edersiniz. Gülen Cemaatinin yargıdaki elleri vasıtasıyla yapılan tutuklamalarda görüyorduk bu operasyonları. Bu alışkanlık ve kumpaslar, ortakları tarafından devam ettiriliyor.''
Gazeteci Ergun Babahan Suriye'deki son durumu değerlendiriyor: ''Dünyada Türk diye dolaşmak gurur verici bir şey değil. Silahsız sivillerin islamcı çeteler tarafından dünyanın gözü önünde katledilerek savaş suçu işlenmesi Türkiye'ye öfkeyi artırıyor. Eğer TSK diğer Kürt kentlerine giremeyecekse bu anlaşma sonucu, Kürtler güçlerinin önemli bir kısmını çatışma süren bölgelere kaydırıp daha iyi bir savunmaya geçebilirler.''
Delil Zilan Rojava'dan son gelişmeleri aktarıyor: "Rusya'nın rejim güçleri ile diyalog kurulması konusunda bir açıklaması olmuştu onun dışında başka bir şey yok. Saldırılar başlamadan önce direneceğiz mesajı verilmişti DSG tarafından ve bunda değişen bir şey yok. Topraklarımızı savunmaya devam edeceğiz noktasındalar. Şu anda çatışma alanındayım ve sivil halk burasının onların toprakları olduğunu ve terketmeyeceklerini söylüyorlar. Herhangi bir göç söz konusu değil. DAEŞ mekan olarak bitirilmiş olsa da örgütlülük olarak varlar. Kuzey Rojava'da birçok kentte yeniden dirilme kendini örgütlenmeye doğru gittiğini ifade edebilirim."
Sezai Temelli, Pervin Buldan, Gülistan Koçyiğit ve Leyla Güven ile ilgili soruşturma başlatıldı. HDP Milletvekili Gülistan Koçyiğit son gelişmeleri aktarıyor: ''Bu savaşa hayır diyen ve işgal olarak değerlendiren, bölge barışını bozacağını ve ülke olarak kötü bir döneme adım atacağımızı ifade eden sadece bizleriz. 7 Haziran'dan bu yana aynı ablukada yaşıyor ve mücadele ediyoruz. Afrin sürecinde de bu süreci yaşadık. AKP-MHP çözülmeyi engellemek için böyle bir savaşa ihtiyacı vardı. Bizim varlık amacımız zaten barış ve daima barışı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu soruşturmalar da bizi yıldıramayacak.''
10.10.2019- Eş Yayın yönetmenlerimiz Can Dündar, Zübeyde Sarı, Ahval İngilizce Editörü İlhan Tanır ve muhabirimiz Altan Sancar son gelişmeleri konuşuyor. İlhan Tanır: "Trump veto ederse ve 400 MV üstünde ambargo paketini tekrar geçirirse Trump'ın yeniden reddetme ihtimali yok. Ondan dolayı ABD medyasına baktığımızda bir ambargo paketi ile yüzleşeceğiz. Altan Sancar bölgeden bildiriyor: "Çok ciddi bir gazeteci akını var ancak gazetecilerin çalışma şartları zorlaştırılmış. Akredite sorunu var ve eğer akrediteniz yoksa ilçe merkezlerinde bile bulunmak yasak." Zübeyde Sarı: "Şu anda köyün tamamına yakını boşaltılmış durumda çünkü havan topları düşüyor ve sınırdan içe doğru göçlerin başladığını söyleyebiliriz." Can Dündar: "Savcılık gazeteciler ile ilgili soruşturmalara başladı ve savaşa hayır kampanyalarını hedef almaya başladı. Dünyanın gözü Suriye sınırında kürt medyasından haberler de yansıyor."
Rojava'da bulunan gazeteci Nazım Daştan Özgürüz Radyo'da son gelişmeleri aktardı. Nazım Daştan: ''Türkiye burada kazanımları yıkmak için uluslararası meşruiyet yaratmaya çalışıyor. Alana aylardır askeri sevkiyat yapılıyor. Halk plana karşı tepki duyuyor. Sadece Kürtler değil, Araplar, Ermeniler dahil. Gire Sipe ile Serekaniye’de sınır hattında nöbet çadırları kurulmuş durumda. Kuzey Doğu Suriye yönetimi bugün itibariyle seferberlik ilan etti.IŞİD ile Suriye savaşının kaderi değiştirilmek istendi. Ancak askeri bir yenilgiye uğradı. Fakat uyuyan hücreleri bitmedi. Hücreler saldırı için fırsat kolluyor. Kamplarda kalan IŞİD'li ailelerin sayısının 70 bini aştığını biliyoruz. Kuzey Doğu Suriye yönetimi cezaevlerinde 12 bin IŞİD'li bulunuyor. Olası operasyon ve kaosta buranın güvenliği de önemli bir konu olacak.''
Tarihçi Ayşe Hür bu haftaki programında Malazgirt Zaferi 26 Ağustos 1071'de mi Kazanıldı? sorusunu yanıtlıyor. Olaya yakın kaynaklar ne diyor? Malazgirt Savaşı'nın Türk Tarih Tezi'ne dahi edilmesi ne zaman oldu? Malazgirt ile Dumlupınar'ı eşleştirmek ne anlama geliyor? Malazgirt Zaferi'nin Cumhuriyet tarihi boyunca kutlanışı nasıl oldu? Ermeni tarihçi Urfalı Matteos gibi Bizans ordusunun sayısını 1 milyona çıkaranlar varsa da, modern Türk kaynakları 200 bin, modern Batılı kaynakları 40 bin civarında olduğunu söylüyor.
Diyarbakır’da ev baskını sırasında hayatını kaybeden Mücahit Yılmaz’ın cenazesi ailesine verilmiyor. Babası Abdulkadir Yılmaz yaşadıklarını Mercek’te anlatıyor. Yılmaz: ''Olaydan bir gün sonra Diyarbakır’a gidip oğlumu teşhis ettim; DNA için de kan verdim. Teşhis etmemize rağmen resmi prosedür uygulamadan cenazeyi vermeyiz diyorlar. 19 gündür cenazemizi almak için bekliyoruz. Oğlumun öldüğünü televizyondan duydum. Kimse haber vermedi. İnsanlık adına cenazeye eziyet vermek iyi bir şey değil. Benim bugün yaşadığım acıyı, yarın başkası yaşamasın diye çaba gösteriyorum . İnsanım diyen herkesin bu cenaze konusunda duyarlı olmasını istiyorum.''
Kaz Dağları’nda nöbette olan aktivist Önder Yılman 11 gündür süren Su ve Vicdan Nöbeti’ni ve bugünkü büyük buluşmayı anlatıyor. Önder Yılman: '' Kanadalı şirket 13.500 ağaç kestiğini iddia etse de, şu anda 195.000 ağaç kesilmiş durumda. Maden sahasına 10-15 dakika mesafede bir ormanlık alandayız, aşağı yukarı 200-250 kişiyiz. Ciddi bir dayanışma ortamı var burada. Burası Atıkhisar Barajı’nın beslendiği havza. Durumun ciddiyeti o ağır elementler ve siyanür toprağa ve suya karıştığında anlaşılacak. Biz tek başımıza dünyayı değiştiremeyeceğimizi biliyoruz. Hepimiz önce kendi kapımızın önünden başlayarak bu ekolojinin yararına olmayan gidişatı durdurma niyetindeyiz.''
#Mercek’in bugünkü konuğu Rojava’da düzenlenen 'Uluslararası IŞİD Forumu’na' katılan Gazeteci Ergun Babahan. Babahan: ''Rojava’da 10 bin’e yakın tutuklu IŞİD’li var. Bunların bakımı, korunması ve cezaevinde tutulması Kürt yönetiminin üzerinde. IŞİD’li kadınlar çocuklarıyla birlikte kamplarda kalıyor. Büyüdüklerinde kamplardan çıkacaklar. Eğer uluslararası toplum müdahale etmezse cihatçı olarak çıkabilirler. Arap muhafazakar nüfusun yoğun olduğu yerlerde IŞİD hücreleri var; canlanması mümkün. Kobani’ye geldik; inanılmaz şekilde restore edilmiş. Gayet temiz, çöpleri düzenli toplanıyor. Sağlık ocağı ve hasteneleri var; ilaç sıkıntısı yaşanıyor doğal olarak.''
#AliİsmailKorkmaz’ı ölüm yıldönümünde annesi Emel Korkmaz anlatıyor: “Acım hiç bitmedi; bugünkü gibi bir çarşamba sabahı kaybetmiştim Alimi. Acıyla değil umutla anıyoruz. Ali’nin kaybıyla beraber umudu da yaşatmaya çalışıyoruz. Odasında başucunda topladığı kitaplara bakarak, ‘anne bunlara dokunma, bunları köy okullarına göndereceğim’ demişti. Alimi kaybettikten sonra sadece evde oturup gözyaşı dökerek yasını tutmak, yaptıklarının yanında haksızlık olurdu; Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nı kurduk. Vakfımız öğrencilere burs veriyor. Genç sanatçı fonumuz, müzik stüdyomuz, kütüphanemiz var; Vakıf’ta Ali İsmail’i hissediyorum. Alimin kaybıyla birlikte en çok adaletsizliğe canım yanıyor
Zübeyde Sarı, Ankara Mimarlar Odası Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ile ODTÜ’yü konuşuyor. Karakuş: ''Rektörlüğün önündeyiz. Bu sürecin sorumlusu rektördür. ODTÜ rektörü Verşan Kök, kendini küçük Tayyip sanıyor. Direniş devam ediyor. Rektörün ODTÜ'ye yaptığı büyük bir kötülük. Ruhsat alamadılar ve alamadıkları için inşaata başlayamıyorlar. Rektör Verşan Kök'ün akademik unvanının alınması için YÖK'e başvurduk. Şimdi KYK ile buralarda boy göstermeye çalışıyorlar. Burada her an her şey olabilir. İktidar nasıl bir Türkiye istiyorsa, öyle bir ODTÜ istiyor. Öğrenciler ODTÜ'den polisin çekilmesini ve KYK yurdunun durdurulmasını istiyor. Herkesin gözü kulağı ODTÜ'de olmalı. ''
Zübeyde Sarı bugünkü programında İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır ile Haziran ayı iş cinayetleri raporunun detaylarını konuştu. Rapora göre en az 124, yılın ilk 6 ayında en az 840 işçi hayatını kaybetti. Çakır: “1700 civarında olan iş cinayetileri sayısı OHAL’den sonra 2 binlere ulaştı Haziran ayında 17 işçi kadın hayatını kaybetti. Bu yılın ilk 6 ayında 33 çocuk işçi hayatını kaybetti. Gittikleri fabrikada 2 arkadaşımız zehirlendi, 2’si hastaneye kaldırıldı, 2’si hayatını kaybetti. Fabrikanın AKP Başakşehir ilçe başkanına ait olduğu söyleniyor.”
Zübeyde Sarı, Çorlu Faciası davasını takip eden Gazeteci Rıfat Doğan ile detayları konuştu. Doğan: “Aileler havasız ve klimasız bir ortamda uzun süre bekletildi; yaşlı olanlar fenalık geçirdi. Müştekilerin bir bölümü içeri alınmadan duruşma salonu kapıları yüzlerine kapatıldı. Polis dışarıda zincir kurarak ailelerin içeri girmesine engel olurken, avukatlar içeriden kapıları açmaya çalıştı. Mahkeme heyeti tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle davadan çekildi; dava Çorlu 2. ACM’ye gönderildi. Duruşma başlamadan bitti diyebiliriz.''
Gezi Direnişi Davası Silivri’de görülüyor. Zübeyde Sarı, duruşmayı takip eden Gazeteci İrem Afşin’le konuştu. Afşin: "Hem Osman Kavala, hem Yiğit Aksakoğlu iddianamede kendileriyle ilgili yer alan suçlamaları satır satır çürüttüler. Savunmalar salonda alkışla karşılandı; salon hınca hınç dolu. Mücella Yapıcı’nın savunmasının geneline baktığımızda, Gezi ile bağlantılı yargılanılması gerekenin polis şiddeti olduğunu vurguladı. Çiğdem Mater, çekilmemiş bir belgeseli çekmekle suçlanıyor. Yiğit Aksakoğlu savunmasına, ‘7 aydır 10 metre karelik bir hücrenin içinde tek başımayım. Bu kalabalığın içinde durmak bile çok güzel’ sözleriyle başladı. 657 sayfalık iddianame mahkemeye heyeti tarafından 15-20 cümle ile özetlendi."
Siverek’te neler oluyor? Katliamda amcasını kaybeden Serkan İzol anlatıyor; ''Bu katliamı yapanlar daha önce ağabeylerini asker zoruyla kendi topraklarından çıkarıp göçe zorladılar; mal varlığına el koydular. Jandarma komutanlığını arayıp evlerde silah olup olmadığından emin olmak istediler; katliamdan bir gün önce jandarma silah bulundurma gerekçesiyle Hakkı amcamın evini bastı; bir şey bulamadılar. Sabah katliam oldu. Bunlar bu bölgede terör estiriyorlar; kimse bu davayı alacak cesareti göstermiyor.Olaya karışan 12 kişi var.''
Zübeyde Sarı bugünkü programında, Saklı Haç belgeselinin yönetmeni gazeteci Altan Sancar ile belgeseli ve Yeni Akit'in hedef göstermesini konuştular. -Belgesel fikri nasıl ortaya çıktı? -Neden Müslümanlaştırılmış Ermenileri işleme gereği duydunuz? -Belgesel ile Türkiye'de Ermeni meselesinin tartışılacağına inanıyor musunuz? -Size dönüşler nasıl oldu? -Yeni Akit bugün sizleri hedef gösterdi ne düşünüyorsunuz?
Dilek Dündar: “Çok duygusal bir an, 3 yıldır yasal olmayan bir şekilde pasaportuma el koydular; sonunda kavuştuk. Hukuk devletine aileleri cezalandırmak yakışmıyor. Çok uğraştım, sesimi duyurmaya çalıştım, mahkemelere başvurdum. Çok güzel bir ülkemiz var, pasaportsuz bırakılmak insana çok zor geliyor ama başka yol bırakmadılar bize. Süratle Türkiye hukuk sisteminin bu yaraya son vermesi lazım.''
Emre ve Barış ile Deadline da bu hafta: -Bergama'dan Alican bizimle. Dolayısıyla programın adının Alican, Emre ve Barış ile Deadline olarak anılmaması için hiç bir sebep yok. -Bir yemek olarak mazbata -Bir çiçekçi açalım adı 'Her şeye rağmen gül' olsun -Herkül'ün PRcısı
Merhabalar; 13. Bölüm Podcast yayınına hoşgeldiniz. Ev yapımı rakı ve sarma tütün eşliğinde; seçim sonrası kaybolan mazbatayı aradık biraz, amerikan litaratüründe master of none olarak bilinen herbokologizm'i inceledik, yine netflix'ten dizi konuştuk, turn up charlie. Yavaş yavaş 1. sezon sonuna geliyoruz, son 3 bölüm. 13. yayında kısa bir mola verip 2. sezon ile tekrar buluşacağız. Lütfen abone olmayı unutmayın. İyi seyirler. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/tonguc/message
Ahmet Türk: "AKP stratejik oy kullanan Kürtleri cezalandırıyor. İhraç edilmişim gibi göstermeye çalışıyorlar. İl seçim kurulu mazbatamın iptali başvurusunu reddetti. Reddedilmesine rağmen YSK’ya başvurdular. AKP çıkan sonucun faturasını Kürtlere keserek Kürtleri cezalandırıyor. Stratejik bir yaklaşımla Kürtlerin oyları büyükşehirlerde etkili oldu."