POPULARITY
Şu an gidiş o... İsrail, ABD'nin Ortadoğu'daki ileri kalesiydi, Doğu kaleye dayanmış görünüyor... Küresel kamuoyunun gözleri önünde aşağılayıcı bir sona doğru ilerliyor hem Washington hem Tel Aviv... Filistin Devleti'ne, iki devletli çözüme de yer açılıyor... ABD ve İngiltere'nin uçak gemilerinin durduğu mevzi, gerçekte Batı'nın ‘gövde gösterisini' değil, savunma hattını oluşturuyor. Doğu'nun gelişinin teyididir. ABD ve İngiltere'nin yaptığı, tüm bölgeye, Büyük Ortadoğu'nun hızla ilerleyen yeni dinamiklerine karşı yüksek bir güç projeksiyonudur. Türkiye'nin, bizzat Cumhurbaşkanı'nın ağzından dillendirdiği ABD'ye yönelik ağır eleştiri ve Navtex'li meydan okuma da, o gücün korumasında İsrail'in, Lübnan ve Suriye'ye yönelik bir operasyon yapma, PKK/YPG desteğini de alma olasılığınadır! ABD'Yİ DE DİBE ÇEKİYOR... Arap ülkeleri-Çin-İran çizgisi, Rusya-Türkiye'yle kesişmiş durumda ve ortak küme, Filistin/Gazze'nin haklılığı ile Batı ricatı üzerinden kurulmuş durumda... Durum, ABD-İsrail ilişkilerini de zora sokuyor. Bundan sonra İsrail, Filistin-Gazze'ye ne kadar yüklenirse, hele kara harekâtı da başlarsa, üstelik ne kadar uzarsa, o kadar dünya/Batı desteğini kaybedecek, ABD'yi de peşinden dibe sürükleyecek... Amerika'nın son 72 saat içinde artan uyarılarının/korkularının, Biden'ın, “Gazze'nin işgal edilmesi büyük hata olur” cümlesinin anlamı bu... Dışişleri Bakanı Blinken'ın kısa zaman içinde ikinci kez İsrail'e gitmesinin izahı da bu; Tel Aviv'in Gazze işgalini mümkün ise durdurmak, değil ise hem coğrafi hem zaman olarak sınırlamak. Ancak içeride Netanyahu hükümeti kara harekâtına mahkûm görünüyor... ORTADOĞU SAHNESİNİN ŞİŞMAN KADINLARI... Krizin 12'nci gününde; İbrahim Anlaşmaları, Hindistan-Körfez-Hayfa-Avrupa koridoru, ABD'nin, İran-S. Arabistan yakınlaşmasını yani Çin'in bölgede yarattığı yeni gerçekliği kesme girişimi, bu arada Türkiye-İsrail yakınlaşması ile ‘enerji yollarında ilerleyen' gündemi sakatlanmış, bazıları da şimdiden ölmüş bulunuyor... Türkiye özelinde, İsveç'in NATO üyeliği, F16'ların alınması, Ukrayna ve Karadeniz konularında da el kuvvetlendiren bir alan açtığı da hissediliyor. Bu çökmelerin Ukrayna Savaşı'nda Batı aleyhine sonuçları olacağı gibi daha ağır “ikamelerin” kapısını aralayacak. Mevcut uluslararası kuruluşların etkisizliği rakip yapıların bölgeye girişine de imkân açacak... BRICS bunlardan birisi; İran, S. Arabistan, BAE, Mısır gibi Gazze krizinin oyuncuları aynı zamanda bu kuruluşa üye olduklarından, Çin ve Rusya'nın da ana figürler olarak sahne gerisini tutması nedeniyle, Ortadoğu'da yeni perde açılacak... ‘MEKANİZMA' BÖYLE OLUR!
İşte Türkiyenin gerçek gündemi! Saray rejimi topu sürekli muhalefetin sahasında gezdiriyor. Mazlumların masumların sesi çıkamıyor. Ekonomik kriz vataşdaşın belini büküyor. Rusya Türkiye'ye ucuz tahıl satışını durdurdu. Sonuçları ne olacak? Prof. Dr. Mehmet Efe Çaman. Erkam Tufan Aytav. #gerçekgündem #sondakika #ekonomi
Suriye ile normalleşme sürecinin nasıl ilerleyeceği netleşiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya-Türkiye-Suriye olarak üçlü görüşme önerisini Putin'e götürdüğünü ve olumlu yanıt aldığını söyledi. Şam'la diyalog için Moskova kanalının kullanılması gündemde. Üç aşamalı bir plandan söz ediliyor. Önce istihbarat temsilcilerinin, ardından bakanların; son olarak liderlerin buluşması hedefleniyor. Rusya'dan da, “Erdoğan'ın Suriye konusunda üçlü zirve fikrine olumlu bakıyoruz” açıklaması geldi. 911 kilometrelik bir sınır, terörle mücadele, mültecilerin geri dönüşü... Suriye'yle ilişkilerde üzerinde çalışılması, çözülmesi gereken birçok başlık var. Kayıttayız'da Suriye'yle normalleşme hedefi ve bunun önündeki engeller konuşuldu. Mete Çubukçu'nun konukları Prof. Ferhat Pirinççi ve Oytun Orhan.
Dış politikanın nabzını tutan tek program, analizleriyle gündemi sarsmaya devam ediyor. Küresel bakış açısıyla dünyadaki gelişmeler masaya yatırılıyor, diplomasi analiz ediliyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Dr. Hasan Köni, Prof. Dr. Çağrı Erhan ve Avni Özgürel'in konuk olduğu, 01 Aralık 2022 tarihli Akıl Odası'nda bu hafta: 00:00 Giriş 02:23 Bölgesel ve ulusal güvenlik konularında nasıl strateji izlenecek? 08:12 MGK toplantısından hangi kararlar çıktı? 12:36 NATO, müttefiklik anlayışı ile hareket etmeyi bıraktı mı? 17:13 Olası harekata ABD'nin tutumu ne? 18:33 ABD bölgede Türkiye'ye karşı zaman kazanmaya mı çalışıyor? 23:00 Orta Doğu'da ABD ve Rusya için neler değişti? 27:10 Orta Doğu'da bölgesel dinamikler hangi boyutta? 30:20 Türkiye'nin Orta Doğu politikası nasıl şekillenecek? 45:10 Kimler, Türkiye'yi terörle oyalamaya çalışıyor? 53:07 ABD ve Rusya bölgede Türkiye'ye karşı ikili mi oynuyor? 56:11 ABD ve Rusya Türkiye'ye karşı nasıl bir strateji yürütüyor? 59:16 Türkiye'nin Suriye politikası ne olacak? 1:03:04 Orta Doğu için kimler, nasıl bir senaryo kaleme aldı? 1:07:12 Türkiye Orta Doğu'da hangi adımları atacak? 1:19:18 Türkiye'nin ikili ilişkileri nasıl şekillenecek? 1:21:01 Yunanistan tatbikatlarla provokasyon peşinde mi? 1:22:38 ABD'nin teröre desteği kesmesi mümkün mü? 1:30:01 Ankara-Şam hangi konularda uzlaşır? 1:31:10 Biden hangi şartlar altından Putin ile görüşür? 1:36:35 ABD Avrupa'yı nelerle kendine bağlıyor? 1:40:01 Ukrayna'da asıl barışa ihtiyacı olan AB mi? 1:43:02 AB'yi nasıl bir ekonomik dar boğaz bekliyor? 1:52:02 ABD hegemonyasını kurmak için nasıl bir yol izliyor? 2:01:03 NATO'nun kuruluşunda Almanya nasıl konumlandırıldı? 2:10:01 Yaptırımlar Rusya'yı nasıl etkiledi? #NATO #harekat #ortadoğu Nedret Ersanel moderatörlüğünde Akıl Odası her salı ve perşembe 20.45'te TVNET'te.
Konuşmak Lazım'ın 30 Kasım 2022 tarihli bu bölümüne Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Mehmet Metiner, Mustafa Ertekin ve Doç. Dr. Abdurrahman Babacan konuk oldu. 00:00 Giriş 03:31 Kara harekatı teröre vurulan son darbe niteliğinde mi? 09:08 Kara harekatında odak noktası neresi olacak? 13:40 Ankara'nın resti bölge dinamiklerini nasıl değiştirdi? 17:10 Kara harekatı için geri sayım düğmesine basıldı mı? 20:30 Olası harekat bölgede nasıl sonuçlar doğurur? 25:45 Türkiye'nin bölgedeki asıl muhatabı kim? 28:16 ABD ve Rusya Türkiye'ye karşı ikili mi oynuyor? 38:45 Olası kara harekatını kimler, neden engellemek istiyor? 43:00 Kara harekatında ilk hedef neresi? 45:10 Kara harekatı için belirlenen hedefler nasıl bir öneme sahip? 50:01 ABD bölgede pazarlık masası mı kurmaya çalışıyor? 54:00 Muhalefet kara harekatından neden endişeli? 1:07:23 HDP muhalefetin yumuşak karnı haline mi geldi? 1:15:57 Masanın 84 maddelik anayasa teklifinde neler var? 1:18:26 6'lı masadan ‘vesayete dönüş' anayasası 1:30:10 6'lı masanın anayasa teklifinde neler var? 1:33:05 6'lı masa anayasa teklifi ile kime, ne mesaj vermeye çalıştı? 1:55:36 Masa, anayasa teklifi ile algı operasyonu mu çekmeye çalıştı? 1:58:01 Masanın anayasa teklifi 146 sayfalık bir seçim propagandası mı? 2:05:01 Kılıçdaroğlu 3 Aralık'ta ne açıklayacak?
İsmail Gaspıralı, 1883'ten 1914'e kadar yayımlanan Tercüman'daki yazılarında, hikâye ve romanlarında Türkistan'a ve bu bağlamda Buhara'ya özel bir önem vermişti. Seyahat yazılarında da Buhara'ya verilen önem hemen fark edilir. Yavuz Akpınar'ın Seçilmiş Eserleri üst başlığı ile yayımladığı kitaplar dönemle ilgili en önemli kaynaklar arasındadır. Gaspıralı'nın bu kitaplardaki yazılarını Buhara'yı ve genel olarak Türkistan'ı anlamak için de okumak gerekir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Rusya Türklerini usul-i cedit kavramını bilmeden anlamak imkânsızdır. Rusya Türkleri- Müslümanları söz konusu edildiğinde cedidizm, ceditçilik, usul-i cedit gibi çok bilinen kavramların yanı sıra maarifetçilik ve maarifçilik kavramları da sıkça kullanılır. Maarifçi aydınlar denildiğinde çok önemli bir kuşaktan bahsedilmektedir. 1875'te Hasan Bey Melikzade'nin Tiflis'te çıkardığı “Ekinçi”den 1917'ye kadar geçen zaman yarım yüz bile değildir. Aynı zaman diliminde Batı kolonyalizmi en geniş sınırlarına ulaşmış ve nihayetinde yayılmacı devletlerin rekabeti ile Birinci Dünya Savaşı patlak vermişti. Çarlık Rusya'sının, tabiî sınırları olarak gördüğü yerlere ulaşmak hevesiyle hareket ettiği bu dönemde Kırım, Kazan, Kafkasya ve Türkistan'da aydınlar zümresinin ortaya çıkması, çöküş hâlindeki bir toplumu fikirleriyle harekete geçirmesi gerçekten çok önemlidir. Gaspıralı'nın yazılarından usul-i cedidin Buhara Hanlığı'nın sınırlarına oldukça geç bir dönemde dâhil olduğu anlaşılıyor. Eski ve yeni yöntem taraftarları arasındaki çatışmanın çok şiddetli olması bu gecikmenin boşuna olmadığını gösterir. Fakat buna rağmen 1910'lardan sonra Abdurrauf Fıtrat, Mahmut Hoca Behbudî, Abdullah Avlanî ve Süleyman Çolpan gibi maarifçi aydınların etkili olduklarını anlıyoruz. Gazeteler, dergiler, roman ve hikâyeler, gençlik teşkilatları yeni bir dönemin işaretleridir. Bunlar Sovyet döneminin başlarında da etkiliydiler. Abdullah Kadirî'nin Ötgen Künler'i bugün hâlâ önemini yitirmemiştir. Ne yazık ki 1930'ların sonuna gelindiğinde bu yeni aydın kuşağının son temsilcileri de hayattan koparıldı. Stalin, geçmiş ile gelecek arasındaki son köprüleri yıktı. Bunlar arasında Çolpan da vardı. O da 1938'de kurşuna dizildi. 1875 ve 1917 arasındaki bir dönemden bahsettiğimiz çok açıktır. Yetmiş yıl sonra Türk dünyasında yeniden bağımsızlık rüzgârları esti. 1990'ları bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Bağımsızlığını kazanan Türk devletlerinin kolonyalizm sonrasının en temel problemleriyle uğraşma mecburiyeti ortadaydı. Sovyetler dağılmıştı fakat ABD öncülüğünde Batı emperyalizminin bütün unsurları Türk ve İslam coğrafyasına adeta çökmüştü. Çok uzak bir geçmiş hakkında konuşmuyoruz. Daha birkaç yıl önce her türlü manipülasyona açık bir coğrafyadan bahsediyoruz. Baskıcı rejimler ve demokratik toplum özlemi gibi genel geçer karşıtlıklar sıkça gündeme geliyor fakat bunlar son derece yüzeysel bir bakışı yansıtır. Bu bakışın yüzeyselliğini bugün daha iyi anlıyoruz. Zira Batı emperyalizminin demokratik toplum ideali ile yayılmacı ideolojiler arasında doğrudan bir ilişki olduğu çok daha bariz hâle geldi. Bu sebeple ABD öncülüğünde yeni yayılmacılık dönemini yaşayan Batı emperyalizminin, coğrafyamızın genelinde başarısız olduğu anlaşılınca heyecan dalgasının Özbekistan'ın tarihî şehirlerine kadar ulaşmasını baskıcı rejimler ve demokratik toplum karşıtlığı ile açıklamamız mümkün değildir. Çolpan'ın “Güzel Türkistan”ı ancak 31 yıl sonra bir millî marş gibi dinlenebilmiştir. Sahnede ceditçi aydınların canlandırılması oldukça önemliydi.
Haftanın son iş gününden günaydın! Dünya'dan ipuçları ile başlıyoruz:-Rusya: Türkiye'nin Suriye'deki durumu kötüleştirecek eylemlerden uzak durmasını umuyoruz.-Nijerya maymun çiçeği yayılımını engellemek için vahşi hayvan eti satışını yasakladı.-ABD, Rusya ve Belarus'tan 71 şirkete, ABD yapımı donanım ve teknolojilere erişime kısıtlama getirdi.-Tarım ve Orman Bakanlığı, sulama sistemi projelerine 300 milyon liralık hibe desteğini çiftçilere tahsis etti.-Dışişleri Bakanlığı: Türkiye, ABD'ye Suriye'de gerekli tedbirleri almakta kararlı olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kardeş Özbekistan'ın Yanındayız, Türkiye-Polonya Siyasi İstişareleri Ankara'da Yapılacak, Biden: Türkiye'deki Müzakereleri Ve Rusya'nın Adımlarını Takip Ediyoruz, Rusya: Türkiye'nin Müzakerelerdeki Çabaları İçin Minnettarız, BM: Ukrayna'da En Az 1179 Sivil Öldü, Elektrik Faturasını Yükseltecek Maliyetlere EPDK'den Fren, Karadeniz Gazının Geçişini Sağlayacak Vanalardan İlki Türkiye'de, Türkiye'nin Koronavirüsle Mücadelesi, --- Send in a voice message: https://anchor.fm/haluk-kurtuncuoglu/message
Rusya'daki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Aydın Sezer, Antalya Diplomasi Forumu'nda Türkiye'nin öncülüğünde yapılan Ukrayna-Rusya görüşmeleri için "Kremlin Türkiye'nin tarafsızlığını satın aldı" dedi. Türkiye'nin Batı ve Rusya arasında tarafsız kalmaya çalışan bir dış politika izlediğini söyleyen Sezer, "24 Şubat'a kadar Ukrayna'yı Rusya'ya karşı cesaretlendiren bir ülke konumundan 24'ünden itibaren her iki boyutta da tarafsızlığını koruyan bir konuma geçtik. Kremlin bunu satın aldı" dedi. Antalya'daki toplantının Türkiye diplomasisi için çok büyük bir başarı olduğunu ancak beklentilerin yükseltildiğini belirten Sezer, toplantının ardından Lavrov'un yaptığı basın toplantısına dikkat çekerek "Aslında Türkiye'nin Lavrov'a ve Rusya'ya salt bu basın toplantısıyla da çok önemli bir platform sunduğunu da düşünüyorum. Bu nedenle de Rusya Türkiye'ye teşekkür etmeli diye düşünüyorum" diye konuştu. Sezer, son günlerde Türkiye'nin izlediği politikanın Rusya ve Batı ile ilişkiler konusunda olumlu sonuçlar doğuracağını belirtti. Rusya'nın Ukrayna'ya işgal girişiminin başlamasının 15. gününde, Antalya'da tarafların görüşeceği kritik zirve sona erdi. Savaşın başlangıcından bu yana ilk kez bugün, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov masaya oturdu. Savaştaki tarafların bakanlarına Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu eşlik etti. Antalya'dan kim eli güçlü döndü? Rusya-Ukrayna'dan vaz geçebilir mi? Ukrayna bölünebilir mi? Erdoğan mı Batı'ya, Batı mı Erdoğan'a yaklaşıyor? Rusya uzmanı Aydın Sezer, M. Kaan Kurtuluş'a yorumladı. 11 Mart 2022 yayını
Editör: Egemen Gök Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının dokuzuncu günü. Ukraynalı yetkililer, gece saatlerinde yangın çıkan Avrupa'nın en büyük nükleer santrali Zaporijya'nın Rus güçleri tarafından ele geçirildiğini açıkladı. Emekli Büyükelçi Hakan Okçal ile Rusya-Ukrayna savaşında gelinen son noktayı ve dünyadan gelen açıklamaları, Gazete Duvar yazarı ve Medyascope yorumcusu Aydın Sezer ile Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Aleksey Yerhov ile röportajını, savaşın Rusya-Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceğini konuştuk.
Rusya'nın, Ukrayna'nın farklı bölgelerine askeri müdahaleyle işgal operasyonu aralıksız sürüyor. Dünyanın yakından takip ettiği bu savaş, nükleer santrallerin sadece bir enerji santrali olmaktan öte olduğunu bir kez daha gösteriyor. Rusya, Ukrayna'nın Başkenti Kiev'e 110 km uzaklıktaki Çernobil Nükleer Santrali ele geçirdi. Bölgede radyasyon seviyelerinde artış olduğu açıklandı. Ancak, asıl endişe şu an Ukrayna'da savaş ortasında kalan aktif reaktörler. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ordusunun stratejik nükleer gücünü "alarm seviyesine" geçirdiğini açıklaması ise, “NATO ülkelerine tehdit” olarak yorumlansa da bir endişe yaratmadı denemez. Türkiye için de bir "endişe" mevcut, o da sahibi Rusya'nın olduğu, Mersin'de yapımı devam eden ve 2023'te faaliyete geçmesi planlanan Akkuyu Nükleer Santrali. 1 Nokta 5'in 21'nci bölümünde Gezegen editörü Zeynep Yüncüler, Uluslararası Nükleer Silahlara Karşı Hekimler Birliği üyesi ve Mersin Nükleer Karşıtı Platform'un en eski üyelerinden Dr. Ful Uğurhan ile Ukrayna'daki nükleer santrallerin yarattığı endişeyi ve Akkuyu'nun, Rusya-Türkiye arasında yaratacağı olası senaryoları konuşuyor. Rusya'nın yarın Akkuyu ile Türkiye'yi farklı biçimlerde tehdit etmeyeceğinin bir garantisinin olmadığının altını çizen Uğurhan, “Santralin sadece toprağı Türkiye'ye ait, başka hiçbir şeye sahip değil. Tüm yetki ve sahiplik Rusya'da. Üstelik bir liman da kurdular. Bir savaş durumunda o limanda kim duracak. Türkiye ve üyesi olduğu NATO donanması mı yoksa Rus donanması mı? Şimdi Akkuyu'dan vazgeçmek için en uygun zaman” diyor. Yeşil Gazete ve Gezegen ortaklığıyla, Podfresh teknik altyapısıyla.
Hafta ortasından günaydın! Dünya'dan ipuçları ile başlıyoruz:Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier: Ukrayna'da gerilimin daha da artması herkes için korku verici olmalı.ABD: Rusya ile savaşmak gibi bir niyetimiz yok. Ancak NATO topraklarını koruyacağız.Biden: Donetsk ve Lugansk'a yaptırım uygulayacağız.Hollanda'da Apple mağazasında silahlı soyguncuların en az 1 kişiyi rehin aldığı bildirildi.Peskov: Ukrayna konusundaki görüş ayrılıkları, Rusya-Türkiye ilişkileri için engel değil.BM Genel Kurulu bugün Ukrayna'daki gelişmeleri değerlendirmek üzere toplanacak.Erdoğan: Afrika ortaklık politikamızla, kıtanın kalkınmasına katkıda bulunmayı sürdüreceğiz
Prof. Dr. İlhan Uzgel, Ukrayna - Rusya krizini anlatıyor. ABD ile Rusya arasında 2010'larda yoğunlaşan gerilimli ilişki, akut bir şekilde gelişip durulan Kazakistan'dan sonra daha süreğen ilerleyen Ukrayna kriziyle yeni bir boyut kazandı. Ukrayna krizi ABD ile Rusya, ABD ile AB, Rusya ile AB ve tabii ki Rusya Türkiye ilişkilerini etkileyen, teste tabi tutan bir kriz. Ama daha da önemlisi Soğuk Savaş sonrası kurulan düzeni yeniden tanımlamaya aday bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Okumak için: https://kisadalga.net/haber/detay/rusyanin-derdi-ukrayna-mi-yeni-bir-duzen-mi_23599
DUVAR- Büyük Fotoğraf'ın bu bölümünde Gazete Duvar yazarı Menekşe Tokyay ve dış politika analisti Aydın Sezer, Kazakistan'da yaşananlar çerçevesinde Rusya- Türkiye ilişkilerini değerlendirmeye devam ediyor.
Ermenistan-Azerbaycan savaşının jeopolitik çıktılarından biri olarak, Rusya-Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan- İran-Ermenistan 'kasnağı' projeksiyonu ve dört yönde yarattığı değişim baskısı... İki, Afganistan'da ABD ve Avrupa'nın yenilmesi, buradan doğan Çin-Suriye yönlü kama... Üç, ABD'nin Ortadoğu'da 'light-politik'e geçmesi. Körfez ülkeleri, Irak ve hatta Suriye'de kilo kaybetmesi... Dört, Bölge ülkelerinin İsrail'le normalleşmesini besleyen dinamiklerin diyete girmesi, bu vesileyle kurulmuş kimi ittifakların; Körfez-İsrail, Akdeniz-İsrail, Afrika-İsrail çarklarının ve Abraham Anlaşmaları ruhunun yavaşlaması... Beş, bağlı olarak, İran'ın nükleer müzakerelerde-başta Çin ve Rusya'nın sırt vermesiyle-avantajlı konuma geçmesi, ABD'nin etkin pozisyonunu-muhtemelen isteyerek-terk etmesi... Altı, Tel Aviv'in ilk defa ABD'yi de hedef alarak, 'Tahran'la müzakerelerin derhal sona erdirilmesini' ikaz etmesi!.. Yedi, S. Arabistan ile BAE, yani prensler arasındaki ergen ortaklığının bozulması, rekabete dönüşmesi. BAE'nin Türkiye'ye-ister seve seve ister kerhen ama benim tercihim 'ikna edilerek'-gelmesi... Sekiz, kökten sarsılan ve tekrar yazalım, 'Kafkaslar-Batı Asya (Ortadoğu'yu da içine alır)-Karadeniz- Dedeağaç'la sembolleşen kartografi, bütün taşları yerinden çıkarmış, hakkını verirse, doğru yerlerine yerleştirilmek üzere Türkiye'nin önüne yığmış bulunuyor...
Sendromsuz pazartesinden günaydın! Dünyadan ipuçları ile başlıyoruz.-Hindistan Rusya'dan S-400 parçalarının tedarikine başladı.-Rusya: Türkiye'nin 5. nesil savaş uçağını geliştirmesine yardım konusunda görüşmelerimiz sürüyor.-Bulgaristan‘da cumhurbaşkanlığı seçimi, katılımın az olması sebebiyle ikinci tura kaldı.-İran, tükettiği doğal gaz miktarının 12 Avrupa ülkesinin tüketimine eşit olduğunu açıkladı.-Avusturya, Covid-19 aşısı olmayanlara sokağa çıkma yasağı getirdi.-THY, Brezilya, Güney Afrika, Nepal ve Sri Lanka uçuşlarını Covid 19 tedbirleri kapsamında durdurdu.
Herkese günaydın. İBB'nin taksi teklifi yine reddedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya-Türkiye savunma iş birliklerinin ayrıntısını paylaştı. ABD'de geçici bir bütçeyle hükümet kapanmaktan kurtuldu. Bugünün bülteni BMI Business School destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Shlomi Amsalem/GPO
Rusya, Türkiye'ye yönelik seyahat kısıtlamalarını kaldırdı. Rusya-Türkiye arasındaki tüm uçuşlar yarından (22 Haziran) itibaren yeniden başlıyor. Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, tatile gelen Rus turistlerin koronavirüs salgınını nasıl etkileyebileceğini, hangi önlemlerin alınması gerektiğini anlattı.
Türkiye’de bir yandan suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşaları gündemi sarsmaya devam ederken, diğer yanda Rusya-Türkiye ilişkilerinde sıcak gelişmeler yaşanıyor.Rus üst yetkililerden peş peşe uyarı ve üstü kapalı tehdit olarak da yorumlanabilecek mesajlar geldi.Önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, haftalık basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine, Türkiye’nin Kırım’la ilgili yaptığı açıklamasının endişe verici olduğunu belirterek, “Biz de Türkiye’nin kendi etnik ve dini sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalırız” dedi.Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, "1944 yılının 18 Mayıs gecesi, 250 bin Kırım Tatar Türkü soydaşımız insanlık dışı koşullarda sürgün edilerek anavatanlarından koparılmışlardır. Bu elim hadisede Kırım Tatar Türklerinin büyük kısmı hayatlarını kaybederken, sağ kalanlar anavatan hasretiyle yaşamaya mecbur bırakılmışlardır. Türkiye, sürgünden 77 yıl sonra Kırım’ın yasadışı ilhakından doğan zorluklarla sınanmaya devam eden Kırım Tatarlarının mağduriyetlerinin giderilmesi, kimliklerinin korunması, refah ve esenliklerinin sağlanması için soydaşlarının yanında olmayı sürdürecektir" demişti.Zaharova’nın ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov da, Türkiye’yi Ukrayna’nın "militarist duygularını" teşvik etmekle suçlayarak, Umuyoruz ki Ankara izlediği çizgiyi meşru endişelerimiz uyarınca düzeltir" mesajını yolladı.Rusya uzmanı Dr Kerim Has’la Moskova’dan programında bu sıcak gelişmelerin yanı sıra Türkiye’nin Polonya’ya SİHA satışının Moskova’yla ilişkileri nasıl etkileyeceğini ve S-400’lerle ilgili “Katar’daki Türk üslerine konabilir” görüşünü konuştuk.Kerim Has, Zaharova’nın mesajına ilişkin olarak, Kırım Tatarları konusunda Türkiye’nin suçlayıcı çizgisinin devam etmesi hâlinde Rusya’nın da Kürt sorununu öne çıkaracağını söylüyor ve ekliyor:“Rusya, Türkiye’nin bu konuda daha hassas olduğunu bildiği için ‘Sizi rahatsız ederiz’ mesajını veriyor açıkça. Etnik meselelerin hız kazandığı, demokrasinin rafa kaldırıldığı ve devletleşen bir mafyanın olduğu bir dönemde Türkiye’nin bu konuyu jeopolitik bir araç olarak kullanması kendisine zarar verir. Türkiye cevap vermese de Moskova’nın mesajını almıştır. Başta Suriye meselesinde en hassas konu Kürtler. Rusya burada Kürtler ile Esad arasındaki anlaşmaya önem verecektir.”Kerim Has, Lavrov’un Türkiye’yi Ukrayna’nın "militarist duygularını" teşvik etmekle suçlamasını ise daha önce de iki ay kadar önce dile getirdiğini söylüyor.
Türkiye’de bir yandan suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşaları gündemi sarsmaya devam ederken, diğer yanda Rusya-Türkiye ilişkilerinde sıcak gelişmeler yaşanıyor. Rus üst yetkililerden peş peşe uyarı ve üstü kapalı tehdit olarak da yorumlanabilecek mesajlar geldi. Önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, haftalık basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine, Türkiye’nin Kırım’la ilgili yaptığı açıklamasının endişe verici olduğunu belirterek, “Biz de Türkiye’nin kendi etnik ve dini sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalırız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, "1944 yılının 18 Mayıs gecesi, 250 bin Kırım Tatar Türkü soydaşımız insanlık dışı koşullarda sürgün edilerek anavatanlarından koparılmışlardır. Bu elim hadisede Kırım Tatar Türklerinin büyük kısmı hayatlarını kaybederken, sağ kalanlar anavatan hasretiyle yaşamaya mecbur bırakılmışlardır. Türkiye, sürgünden 77 yıl sonra Kırım’ın yasadışı ilhakından doğan zorluklarla sınanmaya devam eden Kırım Tatarlarının mağduriyetlerinin giderilmesi, kimliklerinin korunması, refah ve esenliklerinin sağlanması için soydaşlarının yanında olmayı sürdürecektir" demişti. Zaharova’nın ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov da, Türkiye’yi Ukrayna’nın "militarist duygularını" teşvik etmekle suçlayarak, Umuyoruz ki Ankara izlediği çizgiyi meşru endişelerimiz uyarınca düzeltir" mesajını yolladı. Rusya uzmanı Dr Kerim Has’la Moskova’dan programında bu sıcak gelişmelerin yanı sıra Türkiye’nin Polonya’ya SİHA satışının Moskova’yla ilişkileri nasıl etkileyeceğini ve S-400’lerle ilgili “Katar’daki Türk üslerine konabilir” görüşünü konuştuk. Kerim Has, Zaharova’nın mesajına ilişkin olarak, Kırım Tatarları konusunda Türkiye’nin suçlayıcı çizgisinin devam etmesi hâlinde Rusya’nın da Kürt sorununu öne çıkaracağını söylüyor ve ekliyor: “Rusya, Türkiye’nin bu konuda daha hassas olduğunu bildiği için ‘Sizi rahatsız ederiz’ mesajını veriyor açıkça. Etnik meselelerin hız kazandığı, demokrasinin rafa kaldırıldığı ve devletleşen bir mafyanın olduğu bir dönemde Türkiye’nin bu konuyu jeopolitik bir araç olarak kullanması kendisine zarar verir. Türkiye cevap vermese de Moskova’nın mesajını almıştır. Başta Suriye meselesinde en hassas konu Kürtler. Rusya burada Kürtler ile Esad arasındaki anlaşmaya önem verecektir.” Kerim Has, Lavrov’un Türkiye’yi Ukrayna’nın "militarist duygularını" teşvik etmekle suçlamasını ise daha önce de iki ay kadar önce dile getirdiğini söylüyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Avni Özgürel ve Fahri Erenel'in konuk olduğu #AkılOdası'nda bu hafta: #ABD'li general haddini aştı, #YPG'ye destek pozu verdi #Polonya ile #Türkiye arasında 24 adet #SİHA alımı için sözleşme imzalandı Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türkiye -Polonya- #Romanya iş birliği vurgusu ABD Dışişleri Bakanı #Blinken yurt dışı temaslarına başladı #NATO Zirvesi'nde gündemde neler olacak? Lavrov'un Kırım konusundaki sözleri ne anlama geliyor? #Rusya Türkiye'ye ne mesaj vermek istiyor? Türkiye yine hedefte: Oynanan oyunların amacı ne? İçişleri Bakanı #SüleymanSoylu neden hedefte? Sedat Peker'i kim kullanıyor? #siyaset #politika #analiz #haber #gündem Nedret Ersanel ile #AkılOdası her Salı ve Perşembe 21.00'da #TVNET'te.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Ukrayna üzerinden devam eden Rusya-Türkiye gerilimine ilişkin son durumu analiz ediyor. Has, Moskova'dan programında Rusya medyasında ‘Bayraktar Katili’ olarak adlandırılan droneların nerede devreye sokulduğunu ele alıyor ve Moskova'dan gelen son Ukrayna tehdidinin ne anlama geldiğini cevaplıyor. Has ayrıca Türkiye'ye uçuş yasaklarında son durumun ne olduğunu ve hapisteki muhalif lider Navalny'nin sağlık durumunun nasıl olduğunu da anlatıyor.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Ukrayna üzerinden devam eden Rusya-Türkiye gerilimine ilişkin son durumu analiz ediyor.Has, Moskova'dan programında Rusya medyasında ‘Bayraktar Katili’ olarak adlandırılan droneların nerede devreye sokulduğunu ele alıyor ve Moskova'dan gelen son Ukrayna tehdidinin ne anlama geldiğini cevaplıyor.Has ayrıca Türkiye'ye uçuş yasaklarında son durumun ne olduğunu ve hapisteki muhalif lider Navalny'nin sağlık durumunun nasıl olduğunu da anlatıyor.
Bu yayında Libya’yı Aralık ayında yapılması planlanan seçimlere hazırlamak üzere Mart ayında işbaşı yapan geçici Milli Birlik Hükümeti’nin Başbakanı Abdül Hamid Dibeybe’nin, beraberinde kalabalık bir bakan heyetiyle yaptığı Türkiye ziyaretini konuştuk. Ayrıca Türkiye-Mısır ilişkilerine ve Ukrayna krizi üzerinden Rusya-Türkiye ilişkilerine de baktık.
Bugün Türkiye'de işsizlik rakamları açıklandı. Rusya-Türkiye ilişkileri ise geriliyor. Myanmar'daki gösterilerdeki ölü sayısı artıyor. Keyifli dinlemeler!
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinden son gelişmeleri değerlendiriyor.İdlib'de neler oluyor, Ankara-Moskova hattında soğuk savaş dönemi mi başladı?Rusya da Türkiye'den ümidi kesme noktasına mı geldi?
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinden son gelişmeleri değerlendiriyor. İdlib'de neler oluyor, Ankara-Moskova hattında soğuk savaş dönemi mi başladı? Rusya da Türkiye'den ümidi kesme noktasına mı geldi?
Türkiye'de özellikle Aydınlık ve çevreleri tarafından "Avrasyacılığın teorisyenlerinden" biri olarak lanse edilen ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in özel temsilcisiymiş gibi lanse edilen Aleksandr Dugin'in yayın yönetmeni olduğu Rus milliyetçisi televizyon 'Tsargrad'ın internet sitesinde, "Rusya Türkiye'yi bombalıyor. Şimdilik Suriye'de” bir makale yayımlandı. Sitenin daimi yazarlarından Aleksandr Ziganov imzalı makalede, "Rus Hava Kuvvetleri'nin Suriye'nin Lazkiye kentinde düzenlediği hava saldırılarının asıl amacının Türkiye Cumhurbaşkanı'nın hırsları olduğu” iddiası dile getirildi.Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Türkiye'deki Avrasyacıları anlatırken, Dugin'in Putin’in Rusya’daki ağırlığının ne olduğu konusunu etraflıca ele alıyor.Has, Rusya’nın Suriye’de Türkiye'yi bombaladığı yolundaki haberin aslında bir süredir bölgede devam eden gerilime dayandığını ifade ediyor.Rusya’nın bölgedeki cihatçıların varlığından rahatsızlığını uzun süredir dile getirdiğini vurgulayan Kerim Has, makalenin yayımlandığı Tsargrad’ın aslında bir televizyon yayını olduğunu ve ülkede popüler olmadığını ifade ediyor. Türkiye’de Perinçek’in başın çektiği Avrasyacıların Rusya’da bir ağırlığının olmadığının altını çizen Has, “Öyle ki bu gruptan bazı isimlerin ve hatta Erdoğan’ın danışmanlarından bazı kişilerin Rusya’ya giriş yasağı olduğunu biliyorum” ifadesini kullanıyor.Aleksandr Dugin'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "14 Temmuz'da uyardık" iddiasını da değerlendiren Has, Dugin'in bu tarz söylemler üzerinden Türkiye'de Avrasyacı olarak anılan medya ile 'Putin'e yakın Avrasyacılar" söylemine dayanan şehir efsanesine katkı sunduğunu ifade ediyor.
Türkiye'de özellikle Aydınlık ve çevreleri tarafından "Avrasyacılığın teorisyenlerinden" biri olarak lanse edilen ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in özel temsilcisiymiş gibi lanse edilen Aleksandr Dugin'in yayın yönetmeni olduğu Rus milliyetçisi televizyon 'Tsargrad'ın internet sitesinde, "Rusya Türkiye'yi bombalıyor. Şimdilik Suriye'de” bir makale yayımlandı. Sitenin daimi yazarlarından Aleksandr Ziganov imzalı makalede, "Rus Hava Kuvvetleri'nin Suriye'nin Lazkiye kentinde düzenlediği hava saldırılarının asıl amacının Türkiye Cumhurbaşkanı'nın hırsları olduğu” iddiası dile getirildi. Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Türkiye'deki Avrasyacıları anlatırken, Dugin'in Putin’in Rusya’daki ağırlığının ne olduğu konusunu etraflıca ele alıyor. Has, Rusya’nın Suriye’de Türkiye'yi bombaladığı yolundaki haberin aslında bir süredir bölgede devam eden gerilime dayandığını ifade ediyor. Rusya’nın bölgedeki cihatçıların varlığından rahatsızlığını uzun süredir dile getirdiğini vurgulayan Kerim Has, makalenin yayımlandığı Tsargrad’ın aslında bir televizyon yayını olduğunu ve ülkede popüler olmadığını ifade ediyor. Türkiye’de Perinçek’in başın çektiği Avrasyacıların Rusya’da bir ağırlığının olmadığının altını çizen Has, “Öyle ki bu gruptan bazı isimlerin ve hatta Erdoğan’ın danışmanlarından bazı kişilerin Rusya’ya giriş yasağı olduğunu biliyorum” ifadesini kullanıyor. Aleksandr Dugin'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "14 Temmuz'da uyardık" iddiasını da değerlendiren Has, Dugin'in bu tarz söylemler üzerinden Türkiye'de Avrasyacı olarak anılan medya ile 'Putin'e yakın Avrasyacılar" söylemine dayanan şehir efsanesine katkı sunduğunu ifade ediyor.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin detaylarını Moskova'dan programında anlattı. Kremlin ile Saray’ın görüşmeye ilişkin bilgi notlarında farklılıklar dikkat çekiyor. Has, Putin’in Gare’de ölen Türk vatandaşları için taziye mesajı iletirken, PKK’ye yönelik infaz suçlamasına dair hiçbir ifade kullanmamasına dikkat çekiyor ve “Rusya, Gare’de ABD gibi PKK infazı tezini doğrulamıyor mı?” sorusunu yanıtlıyor.Öte yandan Lavrov ile Çavuşoğlu da perşembe günü bir görüşme gerçekleştirdi. O görüşmede ise ağırlıklı gündemin Suriye’deki gelişmeler olduğu görülüyor. "Erdoğan’ın İdlib’de daraldığını" söyleyen Kerim Has, bunun nedenlerini sıralıyor.Soçi’de Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesinin detaylarını da ele alan Has, "Rusya neden rahatsız, Ankara ne istiyor?" sorusuna cevap veriyor. Rusya-Türkiye ilişkileri bağlamında bir diğer gündem maddesi ise Libya'da yaşanan yönetim değişikliği. Has, Libya Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Kahire’de bir araya gelmesi ve Rus medyasında Sarraj'ın ülkeyi bir daha geri dönmemek üzere terk ettiği haberlerini değerlendiriyor.Son olarak S-400 konusuna ilişkin Rus uzman İvan Timofeev’in “Türkler, şimdi S-400’lerden ve Moskova’yla sonraki anlaşmaları yerine getirmekten vazgeçerlerse, ceza ödemek durumunda kalacaklar…” yorumunu da değinen Has, bu cezaların ne olabileceği konusunu irdeliyor.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin detaylarını Moskova'dan programında anlattı. Kremlin ile Saray’ın görüşmeye ilişkin bilgi notlarında farklılıklar dikkat çekiyor. Has, Putin’in Gare’de ölen Türk vatandaşları için taziye mesajı iletirken, PKK’ye yönelik infaz suçlamasına dair hiçbir ifade kullanmamasına dikkat çekiyor ve “Rusya, Gare’de ABD gibi PKK infazı tezini doğrulamıyor mı?” sorusunu yanıtlıyor. Öte yandan Lavrov ile Çavuşoğlu da perşembe günü bir görüşme gerçekleştirdi. O görüşmede ise ağırlıklı gündemin Suriye’deki gelişmeler olduğu görülüyor. "Erdoğan’ın İdlib’de daraldığını" söyleyen Kerim Has, bunun nedenlerini sıralıyor. Soçi’de Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesinin detaylarını da ele alan Has, "Rusya neden rahatsız, Ankara ne istiyor?" sorusuna cevap veriyor. Rusya-Türkiye ilişkileri bağlamında bir diğer gündem maddesi ise Libya'da yaşanan yönetim değişikliği. Has, Libya Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Kahire’de bir araya gelmesi ve Rus medyasında Sarraj'ın ülkeyi bir daha geri dönmemek üzere terk ettiği haberlerini değerlendiriyor. Son olarak S-400 konusuna ilişkin Rus uzman İvan Timofeev’in “Türkler, şimdi S-400’lerden ve Moskova’yla sonraki anlaşmaları yerine getirmekten vazgeçerlerse, ceza ödemek durumunda kalacaklar…” yorumunu da değinen Has, bu cezaların ne olabileceği konusunu irdeliyor.
Koronavirüs salgının damgasını vurduğu 2020 geride kalıyor. Yıl bitmeden aşıların aktif hâle getirilmesi geleceğe dair umut verse de, 2021 için toz pembe bir tablo çizmek henüz erken gözüküyor. Ülkeler arası ilişkilerde de çalkantılı bir yıl olan 2020’de Moskova-Ankara hattı, en yoğun diplomasi trafiğinin yaşandığı hatlardan biri oldu.Zaman zaman gerilen ve hatta çatışma noktasına gelen ikili ilişkilerin, ABD’den gelen S-400 yaptırımları ve Joe Biden’ın göreve başlamasının ardından yılda nereye evrileceği merak konusu.Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la Rusya-Türkiye ilişkilerinde 2020 panoramasını çekerken, gelecek yıl neler beklendiğini konuştuk.
Koronavirüs salgının damgasını vurduğu 2020 geride kalıyor. Yıl bitmeden aşıların aktif hâle getirilmesi geleceğe dair umut verse de, 2021 için toz pembe bir tablo çizmek henüz erken gözüküyor. Ülkeler arası ilişkilerde de çalkantılı bir yıl olan 2020’de Moskova-Ankara hattı, en yoğun diplomasi trafiğinin yaşandığı hatlardan biri oldu. Zaman zaman gerilen ve hatta çatışma noktasına gelen ikili ilişkilerin, ABD’den gelen S-400 yaptırımları ve Joe Biden’ın göreve başlamasının ardından yılda nereye evrileceği merak konusu. Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la Rusya-Türkiye ilişkilerinde 2020 panoramasını çekerken, gelecek yıl neler beklendiğini konuştuk.
Türkiye’nin Rusya dış politikasını şekillendiren nedir, Türkiye’nin dış politikasında Rusya’nın, Batı’ya karşı dengeleyici olarak konumlandırılması mümkün mü? Gülçin Karabağ konuğu Prof. Dr. İlhan Uzgel ile son dönemdeki Rusya-Türkiye ilişkileri üzerine konuştu. PATREON'dan Medyascope'a destek olabilirsiniz → https://www.patreon.com/medyascopetv Teşekkürler!
DUVAR - Hamid Omerî ve Ali Fikri Işık, Duvar'da Rövaşata'nın yeni bölümünde dün oynanan Rusya-Türkiye maçını değerlendirdi. UEFA Uluslar Ligi G Grubu'ndaki 3. maçı yorumlayan ikili, iki teknik adamın da futbolunu eleştirdi ve aksayan noktalara değindi. Türkiye'nin oyun planını ve performansını irdeleyen yorumcular, teknik direktör Şenol Güneş'in eski başarılarından uzak olduğunun altını çizdi.
Nokta Atışı'nın bu bölümünde; Milli Takımın Almanya ve Rusya ile oynadığı karşılaşmalar ve bu maçlarda performanslarıyla öne çıkan bazı oyuncularımızın son durumları masaya yatırıldı.***Almanya - Türkiye Maçı Analizi ( 1:26 - 11:39 )Rusya - Türkiye Maçı Analizi ( 11:41 - 24:46 )Milli Takım'da Fark Yaratan Oyuncular ( 24:48 - 32:36 )12'den ( 32:38 - 38:28 ).Bölüm Sponsoru: GoDaddyGo Daddy Link.Bölüm Sponsoru: Akbank FAVAkbank FAV Link
Konuklar: Avni Özgürel, Süleyman Seyfi Öğün, Taşansu Türker ◼ Libya Başbakanı #Serrac istifa edeceğini duyurdu ◼ Serrac neden bırakıyor? Libya’nın yeni başbakanı kim olacak? ◼ Rusya-Türkiye görüşmeleri ◼ Birleşmiş Milletler'in 75. yıl toplantısı ◼ #Erdoğan'ın gerçekleşecek BM toplantısı konuşması ◼ Erdoğan-Merkel görüşmesi ◼ ABD İsrail Büyükelçisinin 'Dahlan' açıklaması Nedret Ersanel ile #AkılOdası her Salı ve Perşembe 21.00'da #TVNET'te.
Konuklar: Avni Özgürel, Fahri Erenel, Süleyman Seyfi Öğün ◼ Barzani ziyareti ve PKK'ya yönelik sert açıklamalar ◼ Irak ve Suriye'de Fransa vb. ülkelerin icraatları ◼ Rusya-Türkiye mutabakatı ◼ ABD'li orgeneralin Ankara ziyareti ◼ AB Liderler Zirvesinde Neler Konuşulacak? ◼ Erdoğan-Serrac görüşmesi, Libya'da neler oluyor? ◼ KKTC'deki 11 Ekim'de gerçekleşecek seçim ◼ İdam tartışmaları Nedret Ersanel ile #AkılOdası her Salı ve Perşembe 21.00'da #TVNET'te.
Son haftalarda Libya'da tansiyon giderek yükseliyor. Türkiye’nin 8 bin civarında cihatçıyı Libya’ya transfer ettiği haberleri sonrası Birleşmiş Milletler'in tandığı Sarraj liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümetini'nin elini güçlendirdiği ve Hafter'e karşı bazı bölgelerde üstünlük sağladığı belirtiliyor.Bloomberg haber ajansı, Libya'da Rusya tarafından desteklenen General Halife Hafter güçlerinin, ülkedeki Türk hedeflerine karşı "görülmedik şiddette" hava saldırıları başlatma tehdidinde bulunduğunu yazdı.Türkiye'den ise yanıt gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Libya’nın doğusunda hakim olan Halife Hafter güçlerinin Libya’da Türk çıkarlarına saldırması halinde bunun ağır sonuçları olacağını söyledi. Aksoy, ‘‘Darbeci Hafter unsurlarını meşru hedef telakki edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz" ifadesini kullandı.Bu durum, Moskova ve Ankara arasındaki bölgesel anlaşmazlığı da tırmandırıyor.Hem Türkiye hem de Rusya adına paralı askerler, bölgede karşı cephelerde savaşı sürdürüyor.Dr. Kerim Has’la Moskova’dan programında bölgede olası bir Rusya-Türkiye çatışması olup olmayacağı ve Libya’daki çatışma hâlinin nereye evrildiğini konuştuk.Dr. Kerim Has, Cumhurbaşkanı kararıyla önce kızağa çekilen, ardından istifasını açıklayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı meselesini de masaya yatırdı. Zira Yaycı, Libya’daki deniz yetki alanları anlaşmasının mimarı olarak gösteriliyordu. Türkiye’deki Avrasyacı kanadın sahip çıktığı bir isim olarak da öne çıkan Yaycı’nın Rusya ile bir bağı olup olmadığı konusunu derinlemesine analiz eden Has, Türkiye’deki Avrasyacı grupların Moskova’da ne gibi bir karşılığı olduğunu anlattı.
Son haftalarda Libya'da tansiyon giderek yükseliyor. Türkiye’nin 8 bin civarında cihatçıyı Libya’ya transfer ettiği haberleri sonrası Birleşmiş Milletler'in tandığı Sarraj liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümetini'nin elini güçlendirdiği ve Hafter'e karşı bazı bölgelerde üstünlük sağladığı belirtiliyor. Bloomberg haber ajansı, Libya'da Rusya tarafından desteklenen General Halife Hafter güçlerinin, ülkedeki Türk hedeflerine karşı "görülmedik şiddette" hava saldırıları başlatma tehdidinde bulunduğunu yazdı. Türkiye'den ise yanıt gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Libya’nın doğusunda hakim olan Halife Hafter güçlerinin Libya’da Türk çıkarlarına saldırması halinde bunun ağır sonuçları olacağını söyledi. Aksoy, ‘‘Darbeci Hafter unsurlarını meşru hedef telakki edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz" ifadesini kullandı. Bu durum, Moskova ve Ankara arasındaki bölgesel anlaşmazlığı da tırmandırıyor. Hem Türkiye hem de Rusya adına paralı askerler, bölgede karşı cephelerde savaşı sürdürüyor. Dr. Kerim Has’la Moskova’dan programında bölgede olası bir Rusya-Türkiye çatışması olup olmayacağı ve Libya’daki çatışma hâlinin nereye evrildiğini konuştuk. Dr. Kerim Has, Cumhurbaşkanı kararıyla önce kızağa çekilen, ardından istifasını açıklayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı meselesini de masaya yatırdı. Zira Yaycı, Libya’daki deniz yetki alanları anlaşmasının mimarı olarak gösteriliyordu. Türkiye’deki Avrasyacı kanadın sahip çıktığı bir isim olarak da öne çıkan Yaycı’nın Rusya ile bir bağı olup olmadığı konusunu derinlemesine analiz eden Has, Türkiye’deki Avrasyacı grupların Moskova’da ne gibi bir karşılığı olduğunu anlattı.
Amerika ve NATO’dan istediği desteği alamayan Erdoğan, Suriye yönetimine verdiği 29 Şubat ültimatomundan geri adım atmış görünüyor. Yani, Suriye Ordusu ay sonunda İdlib’te kazandığı topraklar çekilmezse Türkiye bir savaş başlatmayacak. Rusya desteğindeki Suriye Ordusu ise özellikle İdlib’in güneyinde hızlı ilerleyişini sürdürüyor. Putin ise Erdoğan ile bir görüşme sürecini ağırdan alarak götürüyor. Fehim Taştekin ile Suriye ve muhtemel gelişmeleri konuştuk: “Erdoğan sahadaki duruma, müttefiklerin tutumuna, eldeki imkanlara ve ne kadar askeri kapasite kullanabileceğine bakmaksızın tamamen beklentilere ve umutlara dayalı bir stratejiyle İdlib’de Suriye ordusuna ihtarda bulundu. Bunu yaparken Batılı müttefiklerden destek görebileceği, Rusya’nın Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemeyip nihayetinde Şam’ı dizginleyeceği ve Suriye ordusunun kolayca pes edeceği hesabıyla harekete geçti. Ancak üç alanda da istediği yönde gelişmeler olmadı. Sahada son bir ay içerisinde Suriye ordusu Erdoğan’ın ihtarına aldırmadan 138 yerin kontrolünü ele aldı. Türkiye’nin askeri sevkiyatla oluşturduğu bariyer ve Moskova’nın hala Ankara’yı gözeten esnekliğine bağlı olarak Suriye ordusu operasyonu M-4 yolunu açmak için güneye kaydırdı. Silahlı gruplar da Türk ordusunun desteğiyle Neyrab’ı tekrar ele geçirdi. Fakat buna mukabil Suriye ordusu İdlib’in güneyinde son 48 saatte 33 yeri aldı. Belki Türk bariyeri bu süreci yavaşlatıyor ama Suriye ordusunu durduramıyor. Beri tarafta ABD’nin destek sözü havada kaldı. Erdoğan’ın söylediği gibi ABD Patriot konuşlandırmayacak. En azından şimdilik durum bu. AB kanadından da umut yok. Erdoğan’ın elini güçlendirmeye dönük dörtlü zirve önerisi Moskova’dan döndü. Rusya da geri adım atmıyor. Moskova Türkiye’yi yanında tutmak ve bu meselenin Rusya-Türkiye ve ya ikinci aşamada Rusya-NATO çatışmasına dönüşmesini önlemek için belli düzeyde esneklikler gösteriyor. Batı’nın tepkisini ve ne yapacağını görmek için de biraz beklemeyi tercih ettiler. Şimdi o cephe fazla risk almak istemediğine göre Putin’in Erdoğan’a yeni bir zafer sunmasının nedeni yok. M-4 otoyolunun açılması sonrası yeni bir harita ihtimali varErdoğan’ın 29 Şubat’a kadar Suriye ordusunu Soçi Mutabakatı sınırlarına püskürtmek için artık topyekün savaşa girmesi lazım. Hava sahasını kullanamazken bu zor. Büyük bir naiflikle Rusya’nın hava sahasını açmasını bekliyorlar. İlişkilerin hatırı var ya! Bu mantıkla ve bu türden bir naiflikle bir strateji yürütülemez, buna strateji bile denmez. Sadece ülke itibarsızlaştırılıyor. Yine de geçici olarak bir uzlaşma noktası bulunabilir. M-5’ten sonra M-4 otoyolunun da açılması, belki İdlib kent merkezinin de alınması sonrasında Türkiye sınırlarında sivillerin de barınacağı bir alan üzerinden yeni bir haritada üzerinde anlaşabilirler. Bunun ömrü de kısa sürer. Bu bölgede Rusya’nın Suriye savaşına müdahil olmasının nedenlerinden biri yatıyor. Mesela Cisr el Şuğur’u operasyon dışı tutmalarını beklemek yanıltıcı olur. Burada Rusya’yı yakından ilgilendiren Kafkasya ve Orta Asya’dan savaşçılar var. Rusya bunlarda kendi sınırları içinde savaşmaktansa Suriye’de savaşmayı tercih ediyor. Bu 2015’de başlayan müdahalenin de motivasyonuydu. Türkiye de Astana sürecinin dışında kalan bu grupların elimine edilmesi konusunda taahhütte bulunmuştu. Fakat aptala yapma taktiği burada da geçerli. Erdoğan göz yumulan, kayırılan hatta bir şekilde desteklenen, Türkiye’deki derin yapılarla bağlantılı olan bu gruplarla ilişkilerini düşmanlığa dönüştürmek istemiyor. Fakat bildiğimiz Rusya bunları kendi haline bırakmaz.”
Amerika ve NATO’dan istediği desteği alamayan Erdoğan, Suriye yönetimine verdiği 29 Şubat ültimatomundan geri adım atmış görünüyor. Yani, Suriye Ordusu ay sonunda İdlib’te kazandığı topraklar çekilmezse Türkiye bir savaş başlatmayacak. Rusya desteğindeki Suriye Ordusu ise özellikle İdlib’in güneyinde hızlı ilerleyişini sürdürüyor. Putin ise Erdoğan ile bir görüşme sürecini ağırdan alarak götürüyor. Fehim Taştekin ile Suriye ve muhtemel gelişmeleri konuştuk: “Erdoğan sahadaki duruma, müttefiklerin tutumuna, eldeki imkanlara ve ne kadar askeri kapasite kullanabileceğine bakmaksızın tamamen beklentilere ve umutlara dayalı bir stratejiyle İdlib’de Suriye ordusuna ihtarda bulundu. Bunu yaparken Batılı müttefiklerden destek görebileceği, Rusya’nın Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemeyip nihayetinde Şam’ı dizginleyeceği ve Suriye ordusunun kolayca pes edeceği hesabıyla harekete geçti. Ancak üç alanda da istediği yönde gelişmeler olmadı. Sahada son bir ay içerisinde Suriye ordusu Erdoğan’ın ihtarına aldırmadan 138 yerin kontrolünü ele aldı. Türkiye’nin askeri sevkiyatla oluşturduğu bariyer ve Moskova’nın hala Ankara’yı gözeten esnekliğine bağlı olarak Suriye ordusu operasyonu M-4 yolunu açmak için güneye kaydırdı. Silahlı gruplar da Türk ordusunun desteğiyle Neyrab’ı tekrar ele geçirdi. Fakat buna mukabil Suriye ordusu İdlib’in güneyinde son 48 saatte 33 yeri aldı. Belki Türk bariyeri bu süreci yavaşlatıyor ama Suriye ordusunu durduramıyor. Beri tarafta ABD’nin destek sözü havada kaldı. Erdoğan’ın söylediği gibi ABD Patriot konuşlandırmayacak. En azından şimdilik durum bu. AB kanadından da umut yok. Erdoğan’ın elini güçlendirmeye dönük dörtlü zirve önerisi Moskova’dan döndü. Rusya da geri adım atmıyor. Moskova Türkiye’yi yanında tutmak ve bu meselenin Rusya-Türkiye ve ya ikinci aşamada Rusya-NATO çatışmasına dönüşmesini önlemek için belli düzeyde esneklikler gösteriyor. Batı’nın tepkisini ve ne yapacağını görmek için de biraz beklemeyi tercih ettiler. Şimdi o cephe fazla risk almak istemediğine göre Putin’in Erdoğan’a yeni bir zafer sunmasının nedeni yok. M-4 otoyolunun açılması sonrası yeni bir harita ihtimali var Erdoğan’ın 29 Şubat’a kadar Suriye ordusunu Soçi Mutabakatı sınırlarına püskürtmek için artık topyekün savaşa girmesi lazım. Hava sahasını kullanamazken bu zor. Büyük bir naiflikle Rusya’nın hava sahasını açmasını bekliyorlar. İlişkilerin hatırı var ya! Bu mantıkla ve bu türden bir naiflikle bir strateji yürütülemez, buna strateji bile denmez. Sadece ülke itibarsızlaştırılıyor. Yine de geçici olarak bir uzlaşma noktası bulunabilir. M-5’ten sonra M-4 otoyolunun da açılması, belki İdlib kent merkezinin de alınması sonrasında Türkiye sınırlarında sivillerin de barınacağı bir alan üzerinden yeni bir haritada üzerinde anlaşabilirler. Bunun ömrü de kısa sürer. Bu bölgede Rusya’nın Suriye savaşına müdahil olmasının nedenlerinden biri yatıyor. Mesela Cisr el Şuğur’u operasyon dışı tutmalarını beklemek yanıltıcı olur. Burada Rusya’yı yakından ilgilendiren Kafkasya ve Orta Asya’dan savaşçılar var. Rusya bunlarda kendi sınırları içinde savaşmaktansa Suriye’de savaşmayı tercih ediyor. Bu 2015’de başlayan müdahalenin de motivasyonuydu. Türkiye de Astana sürecinin dışında kalan bu grupların elimine edilmesi konusunda taahhütte bulunmuştu. Fakat aptala yapma taktiği burada da geçerli. Erdoğan göz yumulan, kayırılan hatta bir şekilde desteklenen, Türkiye’deki derin yapılarla bağlantılı olan bu gruplarla ilişkilerini düşmanlığa dönüştürmek istemiyor. Fakat bildiğimiz Rusya bunları kendi haline bırakmaz.”
Suriye’de son günlerde ana gündem İdlib. Türk askerlerinin peş peşe hayatını kaybetmesi sonrası Ankara’dan Şam’a yönelik savaş ilanı ve Moskova’yla ters düşmesi krizi adım adım derinleşiyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şubat ayı sonuna kadar rejim güçlerinin Türk gözlem noktalarından çıkmaması durumunda operasyon başlatacağı mesajını yineliyor. Bu süre zarfında rotasını da Moskova’dan Washington’a çevirmiş durumda. Ankara NATO’dan destek isterken ABD, Rusya ve Türkiye’nin çatışmaya yakın olduğu uyarısını yapıyor.AhvalPod Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la İdlib’de son durumu, Rusya-Türkiye arasındaki olası çatışma senaryolarını ve bunun doğuracağı sonuçları konuştuk.Erdoğan’ın “Esad için İdlib’de şubat sonu son gün” tehditlerinin asla geçerli olmayacağını söyleyen Has, “İdlib dosyası 2020 sonunda kapanacaktır” görüşünü dile getiriyor.Türkiye’nin adım adım Suriye’yle savaşa doğru gittiğini söyleyen Has, “Suriye’yle savaş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarı için kısa vadede bazı avantajlar sağlayabilir. Bu savaş düşük yoğunluklu olarak başlayıp daha derin bir sürece evrilebilir” diyor.Türkiye’nin Rusya’yla doğrudan çatışmaya girme riskinin düşük de olsa var olduğunun altını çizen Has, “Ankara Türkiye’yi Suriye’de bir savaşa sokarsa Rusya Esad’a arka çıkacak. Dolayısıyla böyle bir savaşın kazanılmasının mümkünatı yok” yorumunu yapıyor ve ekliyor:“Erdoğan’ın bu savaşı hüsranla sonuçlanacaktır.”Moskova'nın, en kötü senaryoda uzunca süredir beklettiği "Erdoğan'a şantaj" dosyalarını raftan indireceğini kaydeden Has, bunun içinde 15 Temmuz'dan IŞİD'e desteğe varıncaya kadar çok farklı bilgiler yer aldığını ifade ediyor.Has'a göre, NATO'nun İdlib'e gelme ihtimali çok düşük. Böyle bir durumun gerçekleşmesinde ise olası savaştaki tablonun daha da ağırlaşacağı, dolayısıyla Türkiye'ye faturanın daha da fazlalaşacağını ifade ediyor.
Suriye’de son günlerde ana gündem İdlib. Türk askerlerinin peş peşe hayatını kaybetmesi sonrası Ankara’dan Şam’a yönelik savaş ilanı ve Moskova’yla ters düşmesi krizi adım adım derinleşiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şubat ayı sonuna kadar rejim güçlerinin Türk gözlem noktalarından çıkmaması durumunda operasyon başlatacağı mesajını yineliyor. Bu süre zarfında rotasını da Moskova’dan Washington’a çevirmiş durumda. Ankara NATO’dan destek isterken ABD, Rusya ve Türkiye’nin çatışmaya yakın olduğu uyarısını yapıyor. AhvalPod Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la İdlib’de son durumu, Rusya-Türkiye arasındaki olası çatışma senaryolarını ve bunun doğuracağı sonuçları konuştuk. Erdoğan’ın “Esad için İdlib’de şubat sonu son gün” tehditlerinin asla geçerli olmayacağını söyleyen Has, “İdlib dosyası 2020 sonunda kapanacaktır” görüşünü dile getiriyor. Türkiye’nin adım adım Suriye’yle savaşa doğru gittiğini söyleyen Has, “Suriye’yle savaş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarı için kısa vadede bazı avantajlar sağlayabilir. Bu savaş düşük yoğunluklu olarak başlayıp daha derin bir sürece evrilebilir” diyor. Türkiye’nin Rusya’yla doğrudan çatışmaya girme riskinin düşük de olsa var olduğunun altını çizen Has, “Ankara Türkiye’yi Suriye’de bir savaşa sokarsa Rusya Esad’a arka çıkacak. Dolayısıyla böyle bir savaşın kazanılmasının mümkünatı yok” yorumunu yapıyor ve ekliyor: “Erdoğan’ın bu savaşı hüsranla sonuçlanacaktır.” Moskova'nın, en kötü senaryoda uzunca süredir beklettiği "Erdoğan'a şantaj" dosyalarını raftan indireceğini kaydeden Has, bunun içinde 15 Temmuz'dan IŞİD'e desteğe varıncaya kadar çok farklı bilgiler yer aldığını ifade ediyor. Has'a göre, NATO'nun İdlib'e gelme ihtimali çok düşük. Böyle bir durumun gerçekleşmesinde ise olası savaştaki tablonun daha da ağırlaşacağı, dolayısıyla Türkiye'ye faturanın daha da fazlalaşacağını ifade ediyor.
Libya ve Suriye’deki gelişmeler yanında İran ve Irak’taki yükselen ateş de Türkiye’nin etrafını çembere almış vaziyette. Ankara Rüzgârı’nda haftanın olaylarını değerlendiren Zülfikar Doğan, Libya’da son anda Halife Hafter’in kabul ettiği ateşkes sonrasında Erdoğan’ın geri adım attığını söylüyor.Geçen hafta İstanbul’daki TürkAkım Boru Hattı açılışında töreni öncesi ve sonrasında Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında gerçekleşen dört saat varan görüşmeden Libya’da ateşkes çağrısı çıktığını vurgulayan Doğan, Türkiye’nin desteklediği Trablus yönetiminin çağrıya hemen olumlu yanıt verdiğini Libya Ulusal Ordusu’nun başındaki Hafter ve Tobruk yönetiminin ise önce ateşkesi reddettiğini hatırlattı. Ardından hızlanan görüşme trafiği neticesinde Putin’in Mısır Devlet Başkanı Sisi ile Hafter’in de İtalya Başbakanı Mateo’yla görüşmesi sonrasında ateşkesin yürürlüğe girmesine kısa süre kala kabul ettiğine dikkat çekerek “Burada Putin ve Sisi’nin etkisi açıkça ortada. İtalya Başbakanı Giuseppe Mateo da bu hafta Türkiye’ye gelerek Erdoğan ile görüşüp Hafter’in taleplerini iletecek. Rusya’nın ateşkeste çok etkili olduğunun en açık işareti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamaları. Hafter reddettikten sonra dün gece yarısına dakikalar kala Çavuşoğlu, Rusya’nın devreye girmesinin beklendiğini söylerken iki gün önce Putin ile dört saat görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumartesi gecesi Putin ile bir telefon görüşmesi daha yaptı. Bütün bunlar Hafter’in arkasında Putin, Sisi, Mateo’nun yanı sıra çok geniş bir yelpazeye yayılan geniş bir ittifakın olduğunu gösteriyor. Sarrac ise Erdoğan ne derse onu yapıyor. Zaten başka bir seçeneği de yok. Şimdi Berlin’deki Libya konferansına kadar ateşkes yaşatılabilirse burada taraflar masaya oturacak ve bir uzlaşı aranacak. Ancak şunu söylemek mümkün, Putin Hafter’i ateşkese ikna karşılığında Erdoğan’dan Libya’ya asker göndermeyi ertelemesini istedi ve Türkiye de buna onay verdi.” yorumunu yaptı.İdlib’teki ateşkesin de uzun pazarlıkların sonucu olduğunun açıkça görüldüğünü kaydeden Doğan, Soçi Mutabakatı’ndaki taahhütlerin yerine gelmemesinden ötürü Rusya’nın rahatsız olduğunu hatta siyasi kulislere yansıyanlara göre Putin’in bu konuda “son kez” uyarısında bulunduğunu dile getiriyor.Bu hafta İtalya ve Almanya Başbakanlarının Türkiye ziyareti ile Libya konusunun ön planda olacağını belirten Doğan, İtalya Başbakanı gelmeden önce iki ülke dışişleri bakanlarının telefonda görüştüğünü İtalya’nın Libya için Türkiye-Rusya-İtalya arasında üçlü mekanizma kurulması önerisine Çavuşoğlu’nun olumlu yanıt verdiğine dikkat çekti. Bu gelişmenin Suriye’deki Rusya-Türkiye-İran’dan oluşan mekanizma ve Astana Mutabakatı benzeri bir sistemin Libya için de Türkiye-Rusya-İtalya arasında kurulmasını gündeme getirdiğini ancak bu mekanizmanın uzun ömürlü olamayacağını düşündüğünü söyleyen Doğan “Mısır, Fransa dışarıda kalamaz. Hatta Suudiler, Birleşik Arap Emirlikleri de buna itiraz eder. Kaldı ki Libya’nın asıl yüzlerce kilometre sınırı olan komşuları Mısır, Tunus, Sudan, Çad ne olacak?” diyor.Ekonomi ve iç politika gelişmelerini de yorumlayan Zülfikar Doğan işsizlikte artışın sürdüğünü Cumhurbaşkanının gençlerin evlilik yaşı konusundaki açıklamalarının da hafta boyunca en çok tartışılan konular arasında yer aldığını anımsatarak “Erdoğan açıklamalarında kendisini milletin babası yerine konumlandırıyor bu da tartışmaları alevlendiriyor” görüşünü dile getiriyor.Zülfikar Doğan ile Ankara Rüzgârı’nı buradan dinleyebilirsiniz.
Konuklar: Avni Özgürel, Sevil Nuriyeva, Anıl Çeçen, Uluç Özülker ◼ Libya mutabakatı, Libya'da son sözler söylenmeye başladı ◼ Libya 'Türk Askerini davet edebiliriz' dedi ◼ Rusya-Türkiye ilişkileri ◼ Rusya ve Türkiye'nin üst düzey heyetleri arasındaki görüşmeler Nedret Ersanel ile #AkılOdası her Salı ve Perşembe #TVNET'te.
Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış, Türkiye'ye Bakış'ta Rusya-Türkiye ilişkilerinin dünü ve bugününü değerlendirdi.
Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, AhvalPod'da Moskova'dan programıyla Rusya-Türkiye ilişkileri, Avrasya'daki gelişmeler ve çalışma alanlarına ilişkin bölgesel sorunları ele alıyor. Enerji ve güvenlik politikaları gibi konularda da son durum analizi yapıyor.Kerim Has, ilk programında en sıcak gündem olan ve bu yaz sıcaklığını daha artıracağa benzeyen S-400 meselesini ele alıyor."Her şeyden önce bu cendereden çıkılabilmesi için meselenin vatan hainliği ile vatanseverlik eksenine oturtulmasından vazgeçilerek, sıradan insanların ötesinde uzman kişilerin dahi birbirlerini Amerikancılık ve Rusçuluk gibi ucuz suçlamalarını terk etmesi gerekiyor" diyen Has, bu tarz toplumsal kutuplaşmayı ve nefreti körükleyici zararlı söylemlerden kaçınılarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapıyor.Kerim Has'a göre S-400 meselesi "Ankara'nın kendi eliyle kurduğu bir tuzak ve Brunson krizinden daha büyük bir krize gebe"..."Ankara, S-400 cenderesinden çıkabilecek mi?"sorusuna cevap arayan Has, "Türkiye'nin bölgede artan güvenlik riskleri nedeniyle Türkiye'nin bir savunma sistemine ihtiyacı var" görüşünü dile getiriyor ancak şu şerhi düşüyor:"Türkiye'nin, Rus yapımı S-400'leri almak istemesinin askeri ihtiyaçlarından ziyade tamamen siyasi gerekçelerle ilgili olduğu kanısındayım."İktidarın bekası ile ülke çıkarları arasında bir S-400 çıkmazı manzarasının oluştuğunun altını çizen Rusya uzmanı, "S-400'ler geldiği takdirde Türkiye'nin hâlihazırdaki NATO'ya uyumlu mevcut savunma ve silah sistemlerine entegre edilemeyeceği ve düşük randumanla çalışacağı Türk yetkililerce de kabul ediliyor" diyor. Has, ABD-Rusya ikileminden Washington-Moskova kıskacına bir S-400 sorunun Türkiye'yi beklediğini kaydediyor.