Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, AhvalPod'da Moskova'dan programıyla Rusya-Türkiye ilişkileri, Avrasya'daki gelişmeler ve çalışma alanlarına ilişkin bölgesel sorunları ele alıyor. Enerji ve güvenlik politikaları gibi konularda da son durum analizi yapıyor.
Rusya, Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeler Donetsk ve Luhansk'ın bağımsızlığını tanıyarak Avrupa başta olmak üzere dünyada dengeleri değiştirebilecek derin bir krizin kapısını araladı. ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinden peş peşe yaptırım kararları gelirken, bundan sonraki süreçte bir savaş olasılığı olup olmayacağı endişe konusu.Batı'nın "işgal" olarak nitelediği karar sonrası yeni bir dünya düzeninden bahsetmek söz konusu mu?Rusya'nın kendi başına aldığı bu karar, kimleri nasıl etkileyecek?Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında değerlendirdi.
Ukrayna'nın doğusuna 100 binin üzerinde asker konuşlandırdığı belirtilen Rusya'nın işgal için her an harekete geçebileceği değerlendirmesi yapılıyor. Yabancı misyonlar ülkeden çekilirken, ABD Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline kesin gözüyle bakıyor. Ancak Rusya ise bu söylemi "kumpas" olarak yorumluyor.Peki, Rusya gerçekten de bir işgal planı içerisinde mi? Putin'in kafasındaki plan tam olarak ne?Rusya, Ukrayna'yı işgal ederse sonuçları neler olur, kimler bu durumdan nasıl etkilenir?Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında A'dan Z'ye Rusya-Ukrayna krizini ele aldı ve olasılıklar üzerine yorumlarını paylaştı.
ABD'deki Türkevi açılışı sırasında Joe Biden ile bir görüşme yapmak isteyen ancak istediğini alamayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın Karadeniz kıyısındaki Soçi kentinde bir araya geldi.Rusya Devlet Başkanlığı Resmi Konutu'ndaki yaklaşık ÜÇ saat süren görüşme sonrası iki lider detaylı açıklama yapmadı.Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Ahval Moskova'dan programında yaptığı değerlendirmede, Putin-Erdoğan zirvesinin basın toplantısı olmadan bitmesinin alışık olmadığını belirterek, “Zannımca, Erdoğan beklediğini alamadı” görüşünü dile getiriyor.Has, görüşmenin ana gündem maddesinin son dönemde gerilimin tırmandığı İdlib olduğunu söylüyor ve ekliyor:“İdlib'de M4 otoyolu Şam'ın kontrolüne geçene kadar hararet artacaktır. İdlib'de insani krizi önlemenin en etkin ve kolay yolu Türkiye'nin Şam'la aktif diyaloğa geçmesiyle sağlanır, yoksa huzur daha da kaçacak.”Öte yandan doğalgaz satın alımının da önümüzdeki dönemde öne çıkacağına işaret eden Has, “Türkiye, daha pahalı fiyata hazır olmalı” ifadesini kullanıyor.Görüşme öncesi Erdoğan'ın ikinci parti alım için yeşil ışık yaktığı S-400'lere de değinen Has, önümüzdeki üç ayda bu konuda sıcak gelişmelerin yaşanacağını düşünüyor.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Rusya Savunma Bakanlığı'nın davetlisi olarak katıldığı güvenlik toplantısında Türkiye hakkında neler konuşulduğunu anlatıyor.
Dünya siyasetinde sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bırakırken, Brüksel'deki NATO zirvesi ve Cenevre'deki Putin-Biden görüşmesi yeni döneme ilişkin ipuçlarını bize verdi.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında Brüksel'deki NATO Liderler Zirvesi çerçevesinde yapılan ikili görüşmeden uzlaşı çıkmış gözükmüyor. Bunun yerine liderler pozitif mesajlar verirken, yeni döneme ilişkin temenniler sıralandı.İki ülke arasındaki başlıca krizlerden S-400 meselesi, F-35 yaptırımları ve Suriye'de YPG'ye olan destek gibi konularda bir açıklama gelmedi.Uzman ve analistlerden iki liderin görüşmesine ilişkin farklı değerlendirmeler gelmeye devam ediyor.Rusya uzmanı Dr Kerim Has da, Moskova'dan programında yaptığı değerlendirmede, Erdoğan'ın tekrar ABD'ye dümeni kırdığı, Biden'dan bir nebze de olsa istediğini aldığı ve Rusya'yla yeni kırılmaların kapıda oluğu görüşünü dile getiriyor.“Ortada Türkiye'nin çıkarları değil, Erdoğan rejiminin bekası ile ilgili bir görüşme olarak bunu değerlendirmek lazım” diyen Has, “Biden, Erdoğan'ı zorlayacak hiçbir konuda açıklama yapmadı, ortak açıklama dahi yapılmadı. Bence Biden, Erdoğan'a bir ev ödevi verdi ve onun iktidarının devamı adına bir gelişme olarak da yorumlanabilir” ifadesini kullanıyor.Erdoğan'ı bundan sonraki süreçte Rusya'ya büyük bir kazık atma eğilimine girebileceğini söyleyen Kerim Has, Rusya'daki Türk iş insanlarına ve Türkiye vatandaşlarına seslenerek, “Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni ve çalkantılı bir dönemin başladığı kanaatindeyim. Risklerini minimuma çekmelerinde fayda var” tavsiyesinde bulunuyor.Has'a göre, Erdoğan'ın dümen kırmasından sonra Rus uçağının düşürüldüğü dönemdeki krizin de ötesine geçecek bir kırılma yaşanabilir...Türkiye'nin ABD'ye teklif ettiği Kabil Havalimanı'nın korunmasının üstlenilmesi meselesine de değinen Has, “Erdoğan, bir anlamda kendini haşhaşi imamı olarak atadı” ironisi yapıyor. Afganistan'ın terör ve uyuşturucuyla iç içe olduğunu anımsatan Has, “Burada akademik konuşmaktan ziyade, işin arkasındaki kirli emellere bakmakta fayda var. Erdoğan bekçiliğe soyunarak Türk askerini de tehlikeye atacak” yorumunu yapıyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 16 Haziran'da Cenevre'de gerçekleşecek görüşmenin Türkiye'ye bakan yönleri de merak konusu.Washington ile Ankara arasında derin krize yol açan S-400 meselesinin nereye evrileceği üzerine farklı senaryolar yazılıp çiziliyor.Rusya uzmanı Dr Kerim Has, bu görüşmenin S-400'lerin kaderini belirleyi belirlemeyeceğine dair görüşlerini Moskova'dan programında paylaşıyor.Kerim Has, Erdoğan'ın Biden'a yeni bir formül önerebileceği, bunun da S-400'lerin Türkiye'nin güneyindeki İncirlik Hava Üssü'nde ABD'nin kontrolü altında konuşlandırılacağına yönelik kulislerin Rusya tarafından asla kabul edilmeyeceğini belirtiyor.Has'a göre İncirlik modeli Moskova için "kırmızı çizgi" niteliğinde...Günün sonunda Biden-Erdoğan görüşmesi Ankara için "suni teneffüs" olacağı görüşünü dile getiren Has, "Yanılabilirim ama defaatle söylediğim gibi Türkiye'nin ikici part S-400'leri de almak zorunda olacağını düşünüyorum" ifadesini kullanıyor ve ekliyor:"Erdoğan da İncirlik konusuna cesaret edemez, etse bile Ruslar buna müdahale edip engel olurlar. Kerim Has, Rusya'nın Türkiye'ye yönelik uçuş yasağından vazgeçmemesine dair ise, "21 Haziran'a kadar açılması or geliyor, en erken temmuz başı olabilir. Bu da olumlu gelişme olarak değerlendirilmeli. Öyle ki bu ihtimal de çok güçlü değil" ifadesini kullanıyor.İşin siyasi boyutunun da etkili olmaya devam ettiğini ifade eden Has, "Bunun yanı sıra Türkiye'nin açıkladığı korona rakamlarındaki şeffaflık da yasak kararına doğrudan etki ediyor" diye konuşuyor.Yayının tamamını buradan izleyebilirsiniz:
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Sedat Peker'in son videoda ifşa ettiği Suriye'de El Nusra'ya silah gönderilmesi üzerinden Rusya'nın nasıl bir pozisyon alacağını değerlendiriyor.
Türkiye’de bir yandan suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşaları gündemi sarsmaya devam ederken, diğer yanda Rusya-Türkiye ilişkilerinde sıcak gelişmeler yaşanıyor.Rus üst yetkililerden peş peşe uyarı ve üstü kapalı tehdit olarak da yorumlanabilecek mesajlar geldi.Önce Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, haftalık basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine, Türkiye’nin Kırım’la ilgili yaptığı açıklamasının endişe verici olduğunu belirterek, “Biz de Türkiye’nin kendi etnik ve dini sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kalırız” dedi.Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, "1944 yılının 18 Mayıs gecesi, 250 bin Kırım Tatar Türkü soydaşımız insanlık dışı koşullarda sürgün edilerek anavatanlarından koparılmışlardır. Bu elim hadisede Kırım Tatar Türklerinin büyük kısmı hayatlarını kaybederken, sağ kalanlar anavatan hasretiyle yaşamaya mecbur bırakılmışlardır. Türkiye, sürgünden 77 yıl sonra Kırım’ın yasadışı ilhakından doğan zorluklarla sınanmaya devam eden Kırım Tatarlarının mağduriyetlerinin giderilmesi, kimliklerinin korunması, refah ve esenliklerinin sağlanması için soydaşlarının yanında olmayı sürdürecektir" demişti.Zaharova’nın ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov da, Türkiye’yi Ukrayna’nın "militarist duygularını" teşvik etmekle suçlayarak, Umuyoruz ki Ankara izlediği çizgiyi meşru endişelerimiz uyarınca düzeltir" mesajını yolladı.Rusya uzmanı Dr Kerim Has’la Moskova’dan programında bu sıcak gelişmelerin yanı sıra Türkiye’nin Polonya’ya SİHA satışının Moskova’yla ilişkileri nasıl etkileyeceğini ve S-400’lerle ilgili “Katar’daki Türk üslerine konabilir” görüşünü konuştuk.Kerim Has, Zaharova’nın mesajına ilişkin olarak, Kırım Tatarları konusunda Türkiye’nin suçlayıcı çizgisinin devam etmesi hâlinde Rusya’nın da Kürt sorununu öne çıkaracağını söylüyor ve ekliyor:“Rusya, Türkiye’nin bu konuda daha hassas olduğunu bildiği için ‘Sizi rahatsız ederiz’ mesajını veriyor açıkça. Etnik meselelerin hız kazandığı, demokrasinin rafa kaldırıldığı ve devletleşen bir mafyanın olduğu bir dönemde Türkiye’nin bu konuyu jeopolitik bir araç olarak kullanması kendisine zarar verir. Türkiye cevap vermese de Moskova’nın mesajını almıştır. Başta Suriye meselesinde en hassas konu Kürtler. Rusya burada Kürtler ile Esad arasındaki anlaşmaya önem verecektir.”Kerim Has, Lavrov’un Türkiye’yi Ukrayna’nın "militarist duygularını" teşvik etmekle suçlamasını ise daha önce de iki ay kadar önce dile getirdiğini söylüyor.
Sedat Peker’den uçuş yasağına: Ankara, Moskova’dan nasıl eli boş döndü?Türkiye, suç örgütü lideri Sedat Peker'in devlet-mafya-siyaset ve medya ağındaki kirli işlerin ifşalarını konuşmaya devam ediyor.Dünya medyasının da radarına giren ifşa videoları epey ses getirmeye başlamış durumda. Peki, Rusya medyasında Peker videoları hakkında neler konuşuluyor?Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında bu sorunun cevabını yanıtlarken, Rusya'nın Türkiye'ye yönelik uçuş yasağını uzatma kararını da yorumluyor ve bu yasağın ne zamana kadar süreceği hakkındaki kulis bilgilerini paylaşıyor.Rusya’da da Sedat Peker’in ifşaatının konuşulduğunu ve bir analizde “Kaçak mafya, Türkiye’deki mevcut iktidarın kirli çamaşırlarını ifşa ediyor” yorumunun yer aldığını belirten Has, “Yine öne çıkan bir diğer nokta, bu tarz suç yapılarının devlet kurumlarının suç işleyen yapılarına dönüşmüş olduğu ve bunların birbirine eklemlendiği ve oradan bir tuğlayı çektiğinizde o duvarın yıkıldığını görüyormuş gibi izlenim var” diyor.Bir Rus diplomatla konuştuğunu kaydeden Has, “Bir beklenti hâli var ve bu ifşaların ne kadar devam edeceği merak ediliyor. Devlet kurumlarının çöküşünden bahsediliyor ve bunun Türk-Rus ilişkilerine nasıl etki edeceği konuşuluyor” ifadesini kullanıyor ve ekliyor:“Rusya’nın bir post-Erdoğan stratejisi yok benim gördüğüm kadarıyla. Herkes Erdoğan üzerinden iş yürütmeye çalışıyor. Çünkü Erdoğan önemli ölçüde Rusya’nın istediklerini veriyor. Bununla birlikte Erdoğan’la Türkiye’nin devlet yapısının çöküşü Rusları endişelendiriyor. Türkiye’deki muhalefetle mutlaka temaslar kuruluyor ama şu an için bunlar sembolik düzeyde ilerliyor.”Öte yandan Türkiye, son günlerde pandemi ile mücadele ederken bir yandan da turizm sezonunu kaybetmemek için yoğun çaba içerisinde.Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turistlere yönelik “Enjoy. I’m vaccinated” (Tadını çıkarın, aşılıyım) tepkileri devam ederken, gözler Rusya’nın alacağı uçuş yasağına yönelik gelişmelerdeydi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Moskova’yı ziyaret etti ancak görüşmelerden çok da olumlu bir sonuç çıkmadı.Rusya Başbakan Yardımcısı Tatyana Golikova, “Mevcut durumu ve hava trafiğinin yeniden başlatılma ihtimalini değerlendirmek üzere Rusya İnsan Sağlığı ve Tüketiciyi Koruma Kurumu (Rospotrebnadzor) Türkiye’ye bir heyet gönderecek ve Türkiye’deki muhataplarıyla durumu ele alacak” dedi.Rus Hava Yolları’nın ise haziran sonuna kadar uçuş yasağını uzattığı haberleri basına yansıdı.Kerim Has, Kalın ve Ersoy’un Moskova görüşmelerinde bir sinir harbi yaşandığını, zira Rus basınında yasağın haziran sonuna kadar uzadığı haberlerinin eş zamanlı yayıldığını anımsatıyor.“Rusya, Türkiye’yi rencide etmek istemediği için ‘Heyet göndereceğiz’ diyerek işi sürüncemeye bırakacak bir method izliyor” diyen Kerim Has, “Yüzde 99 uçuş yasağının uzatılacağı görüşü hâkim. Ancak bu uzatmanın ne kadar olacağı belirsiz. Haziran sonu mu olacak, Temmuz 15’ine kadar mı yoksa yaz sonuna kadar mı uzatılacak bir muamma şu an için. Rusya’nın en çok turist seferlerini yapan S7 Havayolları yaz sonuna kadar uçuşları durdurdu. Bir değişiklik olana kadar bu karar duracak gözüküyor” bilgisini paylaşıyor.Yayında ayrıca Türkiye’nin nasıl dünyanın en çok plastik atık ithal eden ülkesi haline geldiğini ortaya koyan Greenpeace raporunu da ele aldık. Öyle ki Rus medyasında bu konu etraflıca alındı.Has, “Türkiye’nin başta İngiltere ve AB ülkelerinin çöplerinin taşındığı ülkeler arasında liderliğe yerleşmesi Rusya’yı bile endişelendiriyor” diyor.Önde gelen Rus gazetelerinden Nezavisimaya’da çıkan bir analizde, “Türkiye, Avrupa’nın çöplüğüne dönüştü” başlığının atıldığına dikkat çeken Has, Rusya’nın endişe gerekçelerini de ele alıyor.
Türkiye, suç örgütü lideri Sedat Peker'in devlet-mafya-siyaset üçgenindeki kirli işlerin kısmi ifşalarını konuşmaya devam ediyor.Peker, videolarından birinde Yeldana Kaharman’ın şüpheli ölümüyle Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin’in de ilişkili olduğunu ileri sürdü.Orgeneral Arif Çetin ise, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu ve AKP Elazığ Milletvekili Tolga Ağar’ın, “Yeldana Kaharman’ın ölümünde Tolga Ağar’ın bir rolü olmadığını” öne sürmüştü, ancak bu isimlerle fotoğrafları ortaya çıkınca tartışma yarattı.Ağar ve Çetin’in fotoğraflarının yanı sıra Çetin’in, suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın ‘’sağ kolu’’ olduğu iddia edilen Selahattin Yılmaz’la da fotoğrafı ortaya çıktı.Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova’dan programında Org Arif Çetin'in Ruslarla da arasının iyi olduğunu belirterek Moskova bağlantılarına ilişkin detayları anlatıyor.Suriye ve Libya gibi ülkelere cihatçı transferi konularında Jandarma’nın önemine vurgu yapan Has, “Bu anlamda Rusların ilgi alanına giren bir isim Arif Çetin” diyor.Bölgedeki silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı gibi konularda sınır güvenliği açısından Jandarma’nın etkin olduğunu söyleyen Has, “Rusya özellikle Türkiye’deki iç güvenliğin nabzını Soylu ve Arif Çetin üzerinden tutuyor. Arif Çetin’in Moskova’yla bağlantıları bağlamında geçtiğimiz yıllarda Ulusal Muhafız Birliği’nin başındaki Viktor Zolotov’un Türkiye’ye ziyaretine bakmak lazım” ifadesini kullanıyor.Zolotov’un Putin’in sağ kolu olduğunu belirten Kerim Has, şunları kaydediyor:“Ulusal Muhafız Birliği’nin birincil görevi toplumsal olayların bastırılması, dost ya da müttefik yabancı devlet adamlarının kişisel korumaları anlamında stratejik alanlarda yer alırlar ve 350 bin kişilik güç birliği bulunuyor. 23 Haziran seçiminden önce Türkiye’ye ilk defa beş günlük bir ziyaret yapıldı ve burada Erdoğan’ın aldığı model konusunda Rusya’nın örnekleri masaya yatırıldı diye düşünüyorum. 2019’da Arif Çetin’in Moskova’ya bir ziyareti oldu ve Rusya’nın güvenliği nasıl sağladığına dair bazı yöntem ve bilgi transferi konusunda görüş alışverişi olduğu konuşuldu. Bu yönden bu ziyaret çok önemliydi. Öte yandan Türkiye’nin Kozmik Oda’sına girildiği söylendi malum. Ne kadarına girildi bilemem ama yakın zamanda Libya’da görev alan üç generalin kimlik bilgileri Rus medyasında ifşa edildi. Burada da Türkiye’nin kozmik bilgiler içerecek askeri ve güvenlik bigilere Rusya gibi devletlerin sahip olduğu kanaatindeyim. Öyle ki, hangi generalin nerede ve hangi görevde olduğuna dair bilgiler dahi Moskova’da konuşuluyor. Ben Rusya’nın Arif Çetin üzerinden bir erişiminin olduğunu düşünüyorum.”
Dr Kerim Has: Ruslar, Türkiye-İngiltere 'ortaklığına' neden kafayı taktılar?Ukrayna’da bir ay öncesine kadar savaş mesabesinde olan gerilim, yerini biraz daha çözüme bırakmış gözüküyor.ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ilk defa Ukrayna’ya bir ziyaret gerçekleştirirken, açık destek sözü verdi.Blinken, özellikle Donbass ve siber saldırılar bağlamında Rusya'nın "sorumsuzca ve saldırgan" eylemlerine yanıt verecekleri mesajını da iletti.Blinken, Rusya’yla “daha sağlam ve öngörülebilir bir ilişkiyi tercih ettiklerini" söylüyor.Öte yandan bölgeden Rus askerlerinin çekildiği haberleri de gündemde. Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Türkiye-Rusya ilişkilerinde son gelişmeleri ve Ukrayna üzerinden Türkiye-İngiltere denkleminin neden rahatsızlık yarattığını ele alıyor.Rusya’nın Donbass’ta 75 bin civarında olduğu söylenen askerlerinden sadece 3 bin kadarını çektiğine dikkat çeken Has, Moskova için savaşın olmadığı bir çözümün en iyi yol olduğunu bir kez daha anımsatıyor.İşin Türkiye’ye bakan kısmında ise Rusların Erdoğan-İngiltere-Richard Moore denklemine kafayı fena takmış durumda olduklarından bahsediyor.Rusya devlet ajansı RIA Novosti’de yer alan bir analize atıf yapan Has, “Kırım Planları: Britanya ve Türkiye Ukrayna’ya Neden Yardım Ediyorlar” başlığının atıldığını aktarıyor. Has, söz konusu makalede, bir dönem Türkiye’de büyükelçilik yapan, şimdi ise MI6’in başında olan Richard Moore’un çocukluğunun Moskova’da geçtiği bilgisine de yer verildiği ifade ediyor.İngiltere’nin Türkiye’yi adeta bir koçbaşı gibi kullandığı görüşünü dile getiren Has, “İngiltere, kendisinin konuşulmasını pek sevmez, istemez de. Rusların deyimiyle ‘sisli ülke’ İngiltere, dış politikada da sisi sever. Ukrayna’yı konuşurken de 15 Temmuz’u konuşurken de Suriye’yi, Libya’yı, Karabağ’ı, Kıbrıs’ı, Doğu Akdeniz’i konuşurken de ‘Avrasyacıları’ konuşurken de Türkiye kadar Rusya kadar ABD kadar bölgeye ilgili İngiltere’yi de cesaretle konuşmalı. Yoksa Erdoğan rejiminin yıkımı artacak” yorumunu yapıyor.Bütün bunlar yaşanırken, perşembe günü Putin-Erdoğan görüşmesi de gerçekleşti.Telefonun Putin’den bir ay sonra gittiğini söyleyen Kerim Has, şu notları paylaşıyor:- Nisanda ana gündem Ukrayna idi, bu sefer Ukrayna’yı hiç konuşmamışlar- Rus aşısını konuşmuşlar, Putin “bu ay sevkıyata başlayabiliriz” mesajı vermiş- Erdoğan, turistlere uçuş yasağının kaldırılması konusundaki ümidini dile getirmiş- Suriye’yi de konuşmuşlar, Putin, anayasa komitesi çalışmalarına ve “Suriye’de arda kalan teröristlerle amansız mücadelenin devamına” vurgu yapmış- Libya’da yeni yönetimin çabalarına destek belirtilmiş- Karabağ da konuşulmuş ama sanki konuşmuş olmak için konuşmuşlar gibi…
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Ukrayna üzerinden devam eden Rusya-Türkiye gerilimine ilişkin son durumu analiz ediyor.Has, Moskova'dan programında Rusya medyasında ‘Bayraktar Katili’ olarak adlandırılan droneların nerede devreye sokulduğunu ele alıyor ve Moskova'dan gelen son Ukrayna tehdidinin ne anlama geldiğini cevaplıyor.Has ayrıca Türkiye'ye uçuş yasaklarında son durumun ne olduğunu ve hapisteki muhalif lider Navalny'nin sağlık durumunun nasıl olduğunu da anlatıyor.
Rusya’nın “kırmızı çizgisi” olarak gördüğü Ukrayna Donbass bölgesinde tansiyon her geçen gün yükseliyor.Rus yönetimi ülkede bir askeri teyakkuz hâli ilan ederken, ABD'nin Karadeniz'e savaş gemileri göndermesini "provokasyon" olarak nitelendirdi ve "ABD savaş gemilerinin kendi iyiliği için Kırım'dan uzak durmasını" söyledi.Türkiye’nin özellikle Kırım meselesi üzerinden Ukrayna’ya verdiği destek ve “Donbass’ta da yanındayız” mesajı ile Zelenskiy’nin Ankara’da Erdoğan’ın misafiri olması, Moskova’yı öfkelendirdi.Rusya, Ukrayna desteğinden dolayı Türkiye’ye fatura kesmeye başladı.İlk adım olarak Türkiye için önemli bir turizm kaynağı olan Rus turistlerin Türkiye’ye tüm uçuşları sonlandırıldı.Hazirana kadar devam etmesi planlanan yasaklar için koronavirüs vakalarının yükselmesi bahane edilirken, Rus Duması’nda Putin’in partisi Birleşik Rusya milletvekillerinden ve aynı zamanda Rusya’nın sağlık otoritelerinden (Rospotrebnadzor’un eski başkanı) bir isim olan Gennadiy Onişenko, Türkiye’ye uçuşların tüm yaz boyunca kapatılması gerektiğini söyledi.Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov ise, Ukraynalı yetkililerin, Türk yapımı insansız hava araçlarını (İHA) Donbass’ta kullanmasına dair, “Türk İHA’ larının Donbass’ta görüldüğüne dair söylenenler bizde pek mutluluk uyandırmıyor” uyarısını yaptı.Rusya uzmanı Dr Kerim Has’la Moskova’dan programında son gelişmeleri ve bundan sonra yaşanabilecekleri konuştuk.Kerim Has, Rusya’nın, Türkiye'ye uçuşları durdurması ile Ankara’ya bir anlamda sopa gösterdiğini ve haziran ayına kadar süre tanıdığını söylüyor.Bu süreçte Türkiye’nin atacağı adımlarla paralel olarak Moskova yönetiminin de yaptırım sayılabilecek adımlarını daha da artıracağına dikkat çeken Has, “Rusya savaş istemiyor ama böyle bir senaryoda da kimseye müsaade etmeyeceğinin mesajını açık bir şekilde veriyor” yorumunu yapıyor.
Dr Kerim Has: Ukrayna’da sonun başlangıcı mı: Türkiye tarafını seçmezse ne olur?Ukrayna’da Donbas üzerinden savaş tamtamları gitgide yükseliyor. Rusya, “kırmızı çizgisi” olarak gördüğü bölgede olası askeri hareketliliğin ağır sonuçları olacağı uyarısını yinelerken, ülkede bir askeri teyakkuz hâli ilan edilmiş durumda.Kremlin Başkanlık İdaresi Başkan Yardımcısı ve Putin’in yakın çevresinden Dmitri Kozak, Donbas’ın Kiev kontrolündeki kısmını ziyaret eden Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’i, “Bölgede askeri eylemlerin başlaması, Ukrayna’nın sonunun başlangıcı olur” sözleriyle uyardı.Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Almanya Şansölyesi Angela Merkel ortalığı yatıştırmayı amaçlayan bir telefon görüşmesi gerçekleştirirken, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile İngiliz mevkidaşının Londra’da gerçekleştirdiği zirve bu bağlamda bir plan hazırlığı olduğu yorumlarına kapı araladı.Türkiye iç siyasetinde ise “emekli amiraller bildirisi” gündemde.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Montrö Sözleşmesi’ni iptal edebileceği yolunda verdiği mesajlar sonrası “Ulusalcı” ve “Avrasyacı” olarak anılan 104 emekli amiralin gece yarısı bildirisi yayımlaması eşliğinde bu anlaşmanın Rusya için ne anlama geldiği ve olası bir iptal durumunda nasıl pozisyon alacağı da merak konusu.Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova’dan programında Ukrayna'da Donbas üzerinden giderek tırmanan savaş ihtimalini ve burada Türkiye'nin alacağı pozisyona göre nelerle karşılaşacağını analiz ediyor.Has, “Türkiye tarafını seçmezse ne olur?” sorusu üzerinden esas duruşun savaşa karşı bir tutum ile yatıştırıcı bir tavır olması gerektiğinin altını çiziyor.Rusların, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin Katar ziyaretinde İngiltere’nin olası rolünden “nem kapmış durumda” olduklarını söyleyen Has, Rus basınında Kiev’in Donbas’a harekâtında Suriye’deki gibi savaşın finansmanının yine İngiltere’nin Orta Doğu’daki ortağı Katar’dan sağlanabileceğinin yazıldığına dikkat çekiyor.Putin’in, "Kavga kaçınılmazsa, ilk yumruğu sen atacaksın” sözlerine atıf yapan Has, Ukrayna’nın NATO üyeliği gibi gerçekçi olmayan bir hedefle ateşle oynadığı görüşünü dile getiriyor. Türkiye’nin Ukrayna’ya olası desteği durumunda ise ekonomik ve askeri anlamda ciddi sonuçlarla karşılaşabileceğine dikkat çeken Has, “Türkiye’de salgın aldı başını gitti ama Ruslar tatil için hala Türkiye’yi tercih ediyor. Mart ayı bilet satışlarının yüzde 59’u Türkiye’ye imiş. Pandemi yüzünden uçuşlar yine askıya alınmazsa, bu yıl Türkiye’yi 5-6 milyon Rus turist ziyaret edebilir, deniyor. Bütün bunlara bakınca, buradaki kaybın bile mali olarak Türkiye’ye getireceği yükleri düşünmek gerekiyor ifadesini kullanıyor.Yayında son olarak Suriye’nin Haseke kentinde gerçekleşen saldırıda Türk askerlerinin hayatını kahbettiğine dair Rusya’nın devlet haber ajansı RIA Novosti’nin haberini anımsatan Kerim Has, söz konusu patlamanın Türk askeri üssünde yaşandığının ve hayatını kaybeden ve yaralanan asker sayısının 12 olduğunun ileri sürüldüğünü aktarıyor. Has, burada Türkiye’nin böyle bir saldırıyı ve kayıpları gizleme yoluna gidip gitmediğinin sorgulanması gerektiği yorumunu yapıyor.
Ukrayna’daki olası savaşa Ankara’nın dahli, Rusya’yla ilişkilerde yeni krizler doğururRusya ile Ukrayna arasında Donbas gerilimi yükseliyor.Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Donbas'ta yeni savaş başlatma girişimlerinin Ukrayna'nın bölünmesine yol açabileceğini söyledi.Rus Pervıy Kanal'a açıklamalarda bulunan Lavrov, "Devlet Başkanı Vladimir Putin kısa süre önce söylemişti ancak bu sözler bugün de geçerli... Donbas'ta yeni savaş başlatmaya çalışanlar Ukrayna'yı yıkıma uğratır" uyarısı yaptı.Öte yandan, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, telefonda Donbas ve Kırım'daki güvenlik durumunu ele aldı.Kuleba, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Amerikalı mevkidaşıyla güvenlik işbirliğini geliştirme yollarını telefonda görüştüklerini duyurarak, "Rusya'nın Ukrayna'nın doğusunda ve Kırım'daki güvenlik durumunu kötüleştirmeye devam etmesinden dolayı Blinken ile yapıcı ve odaklanmış bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim” ifadesini kullandı. Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova’dan programında Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimi ve olası sonuçlarını değerlendirdi.Daha önceki programlarda “Donbas’ta savaşın kapıda olduğu” yönünde öngörüleri olduğunu hatırlatan Has, Türkiye ve Ukrayna arasındaki askeri işbirliğine dikkat çekerek, “Ukrayna’da yeniden filizlenen savaşa Ankara’nın dahli, Rusya’yla ilişkilerde İdlib’den S-400’lere yeni birçok kriz doğurur” görüşünü dile getiriyor.Ankara’nın SİHA’lar üzerinden Ukrayna’ya silah satışı yaptığını belirten Has, İdlib ve Libya’dan sonra Ukrayna’da da Türkiye ile Rusya’nın karşı karşıya gelme riskinin yüksek olduğunu ifade ediyor.“Kiev yönetiminin Kırım’ı Rusya’nın kontrolünden çıkartması gerçekçi bir senaryo değil” diyen Has, Ama Donbas, Rusya’nın da hâlâ Ukrayna toprağı olarak gördüğü bir yer. Şubat 2015’te 13 maddelik Minsk protokolü imzalandı. Ukrayna’nın Batı’dan bir destek göreceğini düşünmesi büyük bir yanılgı olur ve Lavrov’un belirttiği gibi büyük bir yıkımın adımı olur” yorumunu yapıyor.ABD’de Trump sonrası Biden yönetiminin Ukrayna konusunda daha aktif bir role bürünme eğiliminde olduğunu kaydeden Kerim Has, Mevcut gerçeklikler Ukrayna için bugün Rusya’ya güle güle deyip ertesi gün NATO’ya girmeye imkân verecek gerçekler değil. Yine Rusya’dan ayrılacaksanız bunu belli bir süreye yaymanız gerekir. Kendi ayaklarınız üzerinde durmanız gerekir ancak bu süreç nesiller gerektirir. Böyle bir savaş başlarsa Rusya girer ve Donbas’ın kontrolü neredeyse tamamıyla Moskova’nın kontrolüne geçer” diye belirtiyor.Rusya uzmanı Has, söz konusu krizin bir diğer olası yönüne de dikkat çekiyor. Has’a göre, Ankara’nın müdahaleci bir pozisyon alması durumunda Rusya, İdlib’de saldırılarını artırarak Erdoğan yönetimine Donbas öncesi mesaj verebilir.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinden son gelişmeleri değerlendiriyor.İdlib'de neler oluyor, Ankara-Moskova hattında soğuk savaş dönemi mi başladı?Rusya da Türkiye'den ümidi kesme noktasına mı geldi?
ABD Başkanı Joe Biden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i ağır ifadelerle eleştirdi.ABC News'den George Stephanopoulos’un sorularını yanıtlayan Biden, "Putin'in bir katil olduğunu düşünüyorum" derken, ABD seçimlerine karışmanın bedelini ödeyeceğini söyledi.Açıklamanın ardından Rus rublesi dolar karşısında yüzde 1'i aşan kayıp yaşadı.Biden'ın açıklamaları Amerikalı istihbarat yetkililerinin hazırladığı rapor sonrası geldi.Rapora göre, geçen yılki başkanlık seçimlerine eski Başkan Donald Trump lehine etkide bulunulması girişimlerini büyük ihtimalle Rusya lideri Vladimir Putin bizzat onayladı.Biden, röportajda Stephanopoulos'a, ocak ayı sonlarında bir telefon görüşmesi sırasında Putin'i uyardığını söylüyor.Biden, "Uzun bir konuşma yaptık. Seni tanıyorum ve sen de beni tanıyorsun. Bunun gerçekleştiğini tespit edersem, o zaman hazırlıklı ol dedim" ifadesini kullandığını aktarıyor.Bunun üzerine gazetecinin, "Putin'i tanıyorsun, sence o bir katil mi?" sorusuna Biden, biraz düşündükten sonra "Evet, öyle görüyorum" yanıtını veriyor.Putin de biraz ironiyle karışık “Ona sağlık diliyorum” dedi. Bu mesaj ABD’li bazı uzmanlarca “Biden’ın yerinde olsam sabah çayımı bir kontrol ederim içmeden önce” gibi esprilere de konu oldu. Son olarak Rusya, Washington Büyükelçisi’ni Moskova’ya çağırdı ancak kısa süre sonra tekrar dönmesi bekleniyor. Rusya uzmanı Dr Kerim Has’la Moskova’dan programında Biden’ın bir anlamda Putin’e parmak sallamasının ne anlama geldiğini konuştuk.Bu bir gaf mı, yoksa Biden’lı ABD yönetiminde Rusya ile ilişkiler soğuk savaş ayarında mı gidecek?Bu çıkışın Erdoğan’a etkisi nasıl olur?Kerim Has, bu soruları geniş bir analizle yanıtlarken, HDP'ye yönelik kapatma davasının Moskova tarafından nasıl karşılanacağı konusunu da yorumluyor.Has’a göre, iktidarın yargı eliyle attığı bu adım, Moskova’nın Kürt politikasına ters. Has, biraz ironi biraz da gerçeklik payı olduğunu belirterek, “Putin’in de Biden gibi Erdoğan’ın telefonlarına çıkmayabilir” ifadesini kullanıyor.Has, “Rusya için HDP ve Kürtler ne anlama geliyor?” sorusunu Suriye üzerinden cevaplıyor.Programda Ukrayna’da yaşanan gerilime de yelpaze tutan Kerim Has, “Donbas’ta savaş kapıda” yorumunu yapıyor ve böyle söylemesinin ardında yatan son gelişmeleri anlatıyor.Son olarak Suriye’de TSK’nin Kürtlerin kontrolündeki Ayn İsa’ya askeri yığınak yapması üzerinden Rusya’dan gelen uyarıyı da değerlendiren Has, Kürtler için Moskova’yla anlaşma konusunda olası senaryoları sıralıyor.
Türkiye'de özellikle Aydınlık ve çevreleri tarafından "Avrasyacılığın teorisyenlerinden" biri olarak lanse edilen ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in özel temsilcisiymiş gibi lanse edilen Aleksandr Dugin'in yayın yönetmeni olduğu Rus milliyetçisi televizyon 'Tsargrad'ın internet sitesinde, "Rusya Türkiye'yi bombalıyor. Şimdilik Suriye'de” bir makale yayımlandı. Sitenin daimi yazarlarından Aleksandr Ziganov imzalı makalede, "Rus Hava Kuvvetleri'nin Suriye'nin Lazkiye kentinde düzenlediği hava saldırılarının asıl amacının Türkiye Cumhurbaşkanı'nın hırsları olduğu” iddiası dile getirildi.Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova'dan programında Türkiye'deki Avrasyacıları anlatırken, Dugin'in Putin’in Rusya’daki ağırlığının ne olduğu konusunu etraflıca ele alıyor.Has, Rusya’nın Suriye’de Türkiye'yi bombaladığı yolundaki haberin aslında bir süredir bölgede devam eden gerilime dayandığını ifade ediyor.Rusya’nın bölgedeki cihatçıların varlığından rahatsızlığını uzun süredir dile getirdiğini vurgulayan Kerim Has, makalenin yayımlandığı Tsargrad’ın aslında bir televizyon yayını olduğunu ve ülkede popüler olmadığını ifade ediyor. Türkiye’de Perinçek’in başın çektiği Avrasyacıların Rusya’da bir ağırlığının olmadığının altını çizen Has, “Öyle ki bu gruptan bazı isimlerin ve hatta Erdoğan’ın danışmanlarından bazı kişilerin Rusya’ya giriş yasağı olduğunu biliyorum” ifadesini kullanıyor.Aleksandr Dugin'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "14 Temmuz'da uyardık" iddiasını da değerlendiren Has, Dugin'in bu tarz söylemler üzerinden Türkiye'de Avrasyacı olarak anılan medya ile 'Putin'e yakın Avrasyacılar" söylemine dayanan şehir efsanesine katkı sunduğunu ifade ediyor.
Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin detaylarını Moskova'dan programında anlattı. Kremlin ile Saray’ın görüşmeye ilişkin bilgi notlarında farklılıklar dikkat çekiyor. Has, Putin’in Gare’de ölen Türk vatandaşları için taziye mesajı iletirken, PKK’ye yönelik infaz suçlamasına dair hiçbir ifade kullanmamasına dikkat çekiyor ve “Rusya, Gare’de ABD gibi PKK infazı tezini doğrulamıyor mı?” sorusunu yanıtlıyor.Öte yandan Lavrov ile Çavuşoğlu da perşembe günü bir görüşme gerçekleştirdi. O görüşmede ise ağırlıklı gündemin Suriye’deki gelişmeler olduğu görülüyor. "Erdoğan’ın İdlib’de daraldığını" söyleyen Kerim Has, bunun nedenlerini sıralıyor.Soçi’de Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesinin detaylarını da ele alan Has, "Rusya neden rahatsız, Ankara ne istiyor?" sorusuna cevap veriyor. Rusya-Türkiye ilişkileri bağlamında bir diğer gündem maddesi ise Libya'da yaşanan yönetim değişikliği. Has, Libya Ulusal Birlik Hükümeti'nin Başbakanı Abdülhamid Dibeybe'nin, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Kahire’de bir araya gelmesi ve Rus medyasında Sarraj'ın ülkeyi bir daha geri dönmemek üzere terk ettiği haberlerini değerlendiriyor.Son olarak S-400 konusuna ilişkin Rus uzman İvan Timofeev’in “Türkler, şimdi S-400’lerden ve Moskova’yla sonraki anlaşmaları yerine getirmekten vazgeçerlerse, ceza ödemek durumunda kalacaklar…” yorumunu da değinen Has, bu cezaların ne olabileceği konusunu irdeliyor.
Joe Biden’ın başkanlığı sonrası ABD-Türkiye ilişkilerinde tansiyon yüksek. Aradan onca zaman geçmesine rağmen Biden henüz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın telefon çağrılarına geri dönmüş değil. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ile ilişkileri yumuşatmak için bir hamle bağlamında S-400 füze savunma sistemi için “Girit formülü uygulanabilir” görüşünü dile getirdi.Hemen akşamında ise Bloomberg’e konuşan Türk yetkililer, Ankara’nın S-400 konusunda tavize hazır olduğu mesajını verdiler. Daha önce Kıbrıs’ın Rusya’dan aldığı S-300 sistemi sonrası Avrupa Birliği üyeliği nedeniyle kriz çıkmıştı. Yunanistan, S-300’leri Kıbrıs’tan Girit Adası’na taşıyarak bir depoya kilitlemişti.Akar’ın önerdiği “Girit formülü” bu...Ancak Akar ve Türk yetkililer, bunu ABD’nin Suriye’de işbirliği yaptığı PYD/YPG yapılanmasını Türkiye gibi “terörist örgüt” ilan etmesi şartına bağlıyor.Ancak ABD’de yönetime yeni gelen kadrolar, Kürtlere daha sıcak bakan isimlerden oluşuyor. Peki, işin Rusya tarafına bakılacak olursa Putin bu işe ne der?Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr Kerim Has ile S-400 modeli için önerilen ‘Girit modeli’nin hayata geçirilmesi durumunda olası senaryoları konuştuk.“S-400’ler yüzünden ABD-Rusya arasında sıkışan Erdoğan, ‘kırk katır mı kırk satır mı’ deyiminde olduğu gibi iki senaryonun da kendisini çıkmaza sürükleyeceği kritik bir eşikte” diyen Has, “ABD baskısıyla ‘eller ayırsa bile, yollar ayırsa bile’ Erdoğan’ın ‘siyasi bekâ’ kaygısıyla Rus S-400’lerinden ayrılması hiç de öyle kolay olmayacak” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:“Erdoğan, S-400’leri ‘Girit Modeli’ kılıfı altında ya mezara gömeceği ya da fezaya göndereceği yönünde sinyaller veriyor ama Ankara’ya yeni parti S-400 satma arefesindeki Kremlin’de bu planın kabul görmesi pek mümkün değil. 15 Temmuz’un ‘diyeti’ ve ‘sus payı’ olarak ‘acil kodla’ alınan S-400’lerden caydığı takdirde Erdoğan’ın Rusya’ya yeni ‘bedeller’ ödemek zorunda kalacağı kanaatindeyim. Moskova’nın elindeki S-400 kozlarının ABD’nin ‘değneğinden’ aşağı kalır yanı yok: İdlib’den yenilenecek Gazprom-BOTAŞ anlaşmasına, Suriye Kürtlerinden 15 Temmuz’a, Zarrab’ın Rusya’ya taşıdığı bavullardan IŞİD dosyalarına…”Programda ayrıca Rus medyasının, Ankara’nın İdlib’de SİHA’larla topladığı istihbaratı yeni saldırılar için cihatçılara transfer ettiği yönünde haberler servis etmesini de konuştuk.Has, “Umarım, Rusya’yla ilişkileri gerip S-400’lerden caymanın yolunu yapmak için bir ‘bahane’ aranmıyordur” diyor. Öte yandan 2015’te düşürülen Rus uçağının pilotunu öldürdüğü söylenen militanların komutanının şimdilerde cezaevinden tahliye edilmesine de değinen Rusya uzmanı Kerim Has, “Çakıcı olayındaki gibi Türkiye’de Erdoğan iktidarı ve paydaşları arasındaki güç mücadelesinin bir sonucu olabilir” yorumunu yapıyor ve şunları kaydediyor:“Süleyman Soylu’nun yeni 15 Temmuz söylemiyle doğrudan tehdit ettiği Erdoğan’ın Batıyla ilişkilerinde ‘frenleyici rol’ oynayacağı görülüyor, Erdoğan, S-400’ler yüzünden bir de içeride Akar-Soylu ikileminde kalabilir.”
Rusya'da muhalif lider Aleksey Navalny'e zehirlendiği iddiasıyla kaldırıldığı Omsk Hastanesi'nde ilk müdahaleyi yapan Dr. Sergei Maksimishin, 55 yaşında hayatını kaybetti.Doktorun ölüm nedeni ise kalp krizi olarak duyuruldu.Rus muhalif lider Aleksey Navalny, seyahat ettiği uçakta zehirlendiği iddiasının ardından uçak, acil olarak Omsk kentine iniş yapmıştı.Burada hastaneye kaldırılan Navalny'e ilk müdahaleyi gerçekleştiren isim Dr Sergei Maksimishin’di. 55 yaşında yaşamını yitirdi. Doktorun, Navalny'nin ilk müdahalesinin yapıldığı yoğun bakım ünitesinde öldüğü, ölüm nedeninin ise kalp krizi olduğu açıklandı.Öte yandan Navalyn’nin Putin iktidarına muhalif olup olmayacağı da tartışma konusu.Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Navalyn’nin son durumu ve ülkedeki protestoların nereye evrildiğini konuştuk. Programda ayrıca Suriye ve Libya’daki değişen güç dengelerini de masaya yatıran Has, “Kuyular ve limanlar üzerinde anlaştıkları takdirde Biden’lı ABD ile Rusya’nın Suriye’de Kürtler konusunda anlaşabilmelerinin de önü açılmış olur, bu, zor ama imkânsız değil” görüşünü dile getiriyor.Navalyn konusunda “Rusya’daki Navalny protestolarının Kremlin açısından en önemli sonucu, iktidar değişimi değil, gençlere yönelik politikanın revize edilmesi gerektiği olacaktır” diyen Has, sözlerine şöyle devam ediyor:“Rusya’da Sovyet sonrası neslin siyasi tercihleri “güvenlik”ten ziyade ‘özgürlük’ odaklı şekilleniyor ki, bu da dünyadaki genel trende uygun, ama Kremlin’in pek alışık olmadığı bir durumKremlin uzun süredir Navalny’i siyasi bir mahkumiyet kararıyla 'önce mağdur, sonra kahraman' durumuna sokmadan yarış dışı etmeye çalışıyordu, ancak bu formül artık devre dışı. Rusya’daki güvenlik devletinin Navalny gibi bir siyasi figüre açacağı alanın belli sınırları var, Navalny’e verilen hapis cezası bu sınırlara gelindiğini gösteriyor.”Ankara’daki Rus Büyükelçi Erkhov’un Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu’yu ziyaretini de programda konuştuk.Davutoğlu, Rus uçağının düşürüldüğü dönemde başbakan olarak “Emri ben verdim” demişti.Öyle ki, Sputnik’te Yavuz Oğhan, Akif Beki ve İsmail Saymaz’ın programı Davutoğlu söyleşisi nedeniyle sonlandırılmıştı.Kerim Has, “Rus Büyükelçi’nin Davutoğlu’yu ziyaret edip görüş alışverişinde bulunması, daha önce Davutoğlu’nda 'haber değeri görmediklerini' söyleyen bir kısım Sputnik Türkiye yöneticisini ters köşe yapmış oldu” yorumunu yapıyor.Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 15 Temmuz’un arkasında ABD’nin olduğunu iddia etmesine ilişkin olarak Has, "Pek muhtemel ki, son 15 Temmuz söylemiyle bizzat tehdit ettiği Erdoğan’ın yeniden ABD’ye yanaşmasının önünü almaya çalışıyor, ama bu mücadelede ayrı bir başlıkta Rusya da var” diyor ve ekliyor:“15 Temmuz’un faili bağlamında doğrudan ABD’yi işaret eden “kafası karışık” Süleyman Soylu’ya zannımca İngiliz MI6 Şefi Moore epey gönül koymuştur.”Kerim Has, Libya konusunda ise “Erdoğan, maalesef, şahsi iktidarının bekasına destek olan ülkeler adına TSK ve MİT’i ‘taşeron’ olarak sahaya sürüp Libya’daki güç tasarımının en kullanışlı ‘çekici’ oldu, ancak masa kurulunca bu manivela şimdi sadece ‘çivi’ görevi görüyor” görüşünü dile getiriyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 11 Ocak’ta Kremlin Sarayı’nda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan’ı ağırladı.İki ülke lideri, 10 Kasım’da imzalanan ateşkes anlaşmanın ardından ilk kez Kremlin’in çağrısıyla bir araya geldi.Üçlü zirve, taraflar arasında savaşı bitirmek için varılan anlaşmayı riske atan sorunları çözmek amacını taşıyordu. Putin, iki liderle hem ortak bir görüşme yaptı hem baş başa bir araya geldi. Görüşmelerin ardından liderler basının karşısına geçti ve imzalanan bildiriyi kamuoyuna duyurdu.Peki, Kremlin’deki Karabağ masası ve üçlü zirveden çıkan bildiri ile kime, ne mesaj verildi?Türkiye’nin masada yer almaması bir anlam ifade ediyor mu?Rusya uzmanı Dr Kerim Has, Moskova’dan programında bu soruların cevaplarını analiz etti. Kerim Has’a göre Moskova’daki zirveyle Rusya, Karabağ üzerinden Kafkasya’daki ulaşım hatlarını kendi kontrolüne almanın yollarını döşedi...“Türkiye sayesinde Azerbaycan, uzun yıllar hem NATO hem de Rus askerine aynı anda ev sahipliği yapacak tek eski Sovyet Cumhuriyeti oldu” görüşünü dile getiren Has, “Nahçıvan koridoruyla sadece Azerbaycan, Rus istihbaratı kontrolünde Türkiye’ye bağlanmış olmayacak, Rusya da Türkiye’ye ve müttefiki Ermenistan’a demiryoluyla erişim sağlamış olacak” ifadesini kullanıyor.Kafkasya’da bu saatten sonra oyun değiştirici asıl hamlenin, Türkiye’nin Ermenistan’la diplomatik ilişkilerini tesis edip sınır kapılarını açması olacağının altını çizen Rusya uzmanı, “Ama bunun için akıl ve strateji lazım” notunu düşüyor.Kerim Has, Putin’in Aliyev ve Paşinyan’la görüşmesinde Erdoğan’ın olmamasının nedenlerinin çok fazla olduğunu vurgularken, “Her şeyden önce Erdoğan, Rusça bilmiyor ve masa, Erdoğan’ın kapısında beklemeye alışık olduğu Kremlin’de” göndermesi yapıyor.Öte yandan Has, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Türk askerinin Karabağ'da nerede konuşlanacağı” sorusu üzerine verdiği yanıttaki çelişkiye dikkat çekiyor.Çavuşoğlu, “Ortak Gözlem Merkezi için yer belirlendi, konteynırlar geldi, inşaat başladı. İlk etapta 60 Türk, 60 Rus askerinin eşit sayıda olacağı bir merkez yapılıyor” iddiasını öne sürmüştü. Oysa Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise bunun yarısı kadar bir askerden bahsediyordu.Kerim Has, “Çavuşoğlu’ya yalanlanmadığı günler sayısınca maaş ödenmesi lazım, dış politikaya zararı kapatılamaz ama ülke ekonomisi üzerinde oluşturduğu yük böylelikle bayağı hafifletilebilir” ironisi yapıyor.Has, ikinci part S-400 alımına ilişkin görüşmelere de değiniyor ve “Erdoğan’ın büyük güçler arasındaki sıkışıklığı sürdüğü müddetçe bu güçlere vermek zorunda kaldığı ‘siyasi rüşvetler’ de devam edecek, Rusya’dan yeni parti S-400 alımı da bu perspektiften değerlendirilmeli” yorumunu yapıyor.Son olarak yayında, Putin muhalifi Aleksey Navalni'nin zehirlenme iddiasıyla ölümden döndükten sonra şimdi de Almanya’dan Rusya’ya dönüşünü değerlendiren Has, “Bu dönüş, Kremlin’de siyasetin taşlarını yerinden oynatmaz, sadece Moskova’daki soğuk havayı biraz dağıtır” diyor.
Koronavirüs salgının damgasını vurduğu 2020 geride kalıyor. Yıl bitmeden aşıların aktif hâle getirilmesi geleceğe dair umut verse de, 2021 için toz pembe bir tablo çizmek henüz erken gözüküyor. Ülkeler arası ilişkilerde de çalkantılı bir yıl olan 2020’de Moskova-Ankara hattı, en yoğun diplomasi trafiğinin yaşandığı hatlardan biri oldu.Zaman zaman gerilen ve hatta çatışma noktasına gelen ikili ilişkilerin, ABD’den gelen S-400 yaptırımları ve Joe Biden’ın göreve başlamasının ardından yılda nereye evrileceği merak konusu.Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la Rusya-Türkiye ilişkilerinde 2020 panoramasını çekerken, gelecek yıl neler beklendiğini konuştuk.
ABD, Rusya’dan alınan S-400’ler nedeniyle Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarını açıkladı.Türk Savunma Sanayii’ni hedef alan yaptırımlar sonrası Ankara’nın, Rusya ile ilişkisini tekrar gözden geçirmesine yol açıp açmayacağı gündemde. Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Moskova’dan programında Kremlin’de bu yaptırımlara yönelik neler konuşulduğunu masaya yatırdık.Ayrıca Dağlık Karabağ’da ateşkesin bozulduğuna dair çıkan haberler ve bölgedeki Ermenilere Rus vatandaşlığı verileceği yolundaki planı da irdelediğimiz programda, Ukrayna-Türkiye arasında artan askeri anlaşmalar ve son olarak Suriye’de Kürtlerin hâkimiyetindeki Ayn İsa’daki anlaşmayı konuştuk.Kerim Has, “S-400 yaptırımlarıyla ABD, Erdoğan yönetimini değil, bir ölçüde Türkiye’nin savunma sanayii kapasitesini hedef almışa benziyor” derken, “ABD’nin Türkiye’ye S-400 yaptırımlarından Rusya’nın kazancı kaybından fazla: NATO içinde ilişkilerin gerilmesi, Türkiye’nin savunma kapasitesinin zayıflaması, Erdoğan iktidarının Moskova’ya ihtiyacının artması” ifadesini kullanıyor.Dağlık Karabağ meselesinde ise ateşkes bozulmasının varılan anlaşmayı suya düşürmeyecek düzeyde olduğu görüşünü dile getiren Has, Rus askerinin orada uzun yıllar boyunca kalıcı olacağını belirterek, “Buna Bakü kadar Ankara da alışacak” diyor ve ekliyor:“Karabağ’daki Ermeni nüfusa Rusya pasaportu dağıtıldığı yönündeki haberler şu an pek gerçekçi değil ama ileride ihtimal dışı da görülmemeli.” Kerim Has, Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin gelişen askeri boyutunun ise, Rusya’yı hayli endişelendirdiğinden bahsediyor.“2021’de Donbas’ta yeni bir çatışma sarmalına girilebilir” diyen Has, “2021’de Karadeniz, en az Akdeniz kadar ‘sıcak’ olacak” yorumunu yapıyor ve şöyle devam ediyor:“Karabağ’daki savaş ile son dönemde Donbas’ta artan tansiyonun dolaylı da olsa bir ortak noktası var: Erdoğan yönetiminin hem Azerbaycan hem de Ukrayna’ya sattığı SİHA’lar…”Son olarak Has, Ayn İsa’daki SDG ile Şam anlaşmasına dair haberlere ilişkin olarak, “Ankara’nın Suriye’nin doğusunda yeni bir operasyon için ‘fırsat kolluyor’ olması, Rusya’nın bölgede Kürtleri Erdoğan’la ‘korkutup’ Esad’a ‘razı etme’ politikası gütmesine yol açıyor” ifadesini kullanıyor.
Dağlık Karabağ ve İdlib üzerinden tekrar yükselen tansiyon sonrası, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, salı akşamı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü.İktidar medyası, Putin’in Dağlık Karabağ ve cihatçılar konusundaki rahatsızlığını doğrudan Erdoğan’a iletmesini sansürlese de Kremlin’den servis edilen açıklamada bu rahatsızlığın had safhaya geldiği mesajı veriliyordu.Buna göre Putin, Karabağ’da devam eden savaştan rahatsızlığını iletmiş ve Orta Doğu’dan bölgedeki çatışmalara gönderilen “teröristlerin” artan sayısından dolayı ciddi endişe belirtti.Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, çarşamba günü AKP grubunda yaptığı konuşmada görüşmeye dair dikkat çeken açıklamalar yaptı.Erdoğan, Azerbaycan ve Ermenistan arasında Karabağ'da yaşanan çatışmalarla ilgili Putin ile bir görüştüğünü belirterek, "Artık bu işe Kafkaslar'da bir son verelim. İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan ile görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle bu görüşmeleri yapayım. Bu işi artık tatlı bir yere bağlayalım dedik. Bu konuda samimi bir adım atalım. Bu işi bitirmek durumundayız" dediğini aktardı.Erdoğan daha sonra sözü Suriye’ye getirdi ve operasyon yapılabileceğini ima eden ifadeler kullandı.Konuşmasında gerekirse Suriye'ye yine operasyon düzenlenebileceği mesajı veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay'ın İskederun ilçesindeki canlı bomba eylemini anımsatarak, bunun Suriye’ye yönelik operasyonların ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdiğini savundu. Erdoğan,"Suriye sınırımız boyunca kontrolümüz altında bulunmayan yerlerdeki terör örgütü varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin, bize verilen tüm sözlere rağmen artarak sürdüğünü görüyoruz. Şayet bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkarılmazsa ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum" şeklinde konuştu.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la Moskova’dan programında Erdoğan’ın mesajlarının, Suriye'ye karşı Karabağ anlaşması yapılıp yapılmadığı anlamına gelip gelmediğini konuştuk.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında dağlık Karabağ üzerinden tırmanan çatışmalar sonrası Türkiye’nin müdahaleci yaklaşımı Rusya’yı derinden rahatsız etmiş gözüküyor.Rusya’nın arka bahçesi olarak bilinen Kafkasya’da Ankara’nın Azerbaycan’a askeri desteğe de varan stratejisi sonrası Rusya, Suriye’de İdlib’i tekrar bombalamaya başladı.Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Şam'ın müttefiki Rusya'nın Suriye'nin kuzeybatısına düzenlediği hava saldırısında Türkiye destekli 78 muhalif savaşçıyı öldürdüğü haberini geçti.Öte yandan Rus basınında ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın şirketi Bayraktar’a ait dronelardan en az dokuzunun Rus elektronik harp sistemi Krasukha ile indirildiği haberleri servis edildi.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Moskova’dan programında, Asia Times’ın Rus Avia.pro’dan aktardığı haberi ve İdlib’deki son Rus saldırısının yeni bir savaşın işareti olup olmadığını konuştuk.
Ermenistan ve Azerbaycan arasında temmuz ayından bu yana süregelen sıcak çatışma hâli, savaş noktasına geldi.27 Eylül Pazar günü tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesinde çıkan çatışma sonrası iki ülkede de savaş hâli ilan edildi.Azerbaycan, Türkiye dışındaki tüm ülkelere uçuşları durdururken, Karabağ yetkilileri, sorumluluğu Azerbaycan silahlı kuvvetlerine yükleyerek, çatışmaları “toptan bir saldırı” olarak adlandırıyor.Bakü yönetimi, Ermenistan işgali altında bulunduğu ileri sürülen yedi köyün kontrolünü ele geçirdiklerini duyururken, Ermenistan bunun gerçeği yansıtmadığını belirtiyor.Yine iki tarafın açıklamalarına göre çatışmalarda sivil kayıpları da mevcut. Rusya'dan barışın sağlanması adına çağrı gelirken, Reuters'ın da geçtiği Suriye'den cihatçıların Azerbaycan'a destek için gönderildiği haberleri sonrası Moskova'nın nasıl bir tutum izleyeceği merak konusu. Rusya uzmanı Dr. Kerim Has'la Moskova'dan programında sıcak gündemi konuştuk.
Rusya Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, resmi ziyaret kapsamında gittikleri Suriye'nin başkenti Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esad'la görüştüler.Bu ziyaret Lavrov tarafından 2012'den bu yana gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret olma özelliği taşıyor.Koronavirüs salgını zamanında gerçekleşen Şam ziyaretinin, geçen hafta Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Yürütme Kurulu Başkanı İlham Ehmed ve beraberindeki heyeti kabul edilmesinin ardından gerçekleşmesi Ankara’ya ve Esad’a mesajlar içeriyor.Rusya’nın aracılık ettiği bu süreçte Kürtlerin Cenevre Süreci’ne katılmasının hedeflendiği belirtiliyor.Bu tezi dile getiren isimlerden Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Şam ziyaretini ve olası sonuçlarını konuştuk.
Türkiye, Doğu Akdeniz’e odaklanmışken Rusya’dan Suriye’de sürpriz bir hamle geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Yürütme Kurulu Başkanı İlham Ehmed ve beraberindeki heyeti kabul etti. Ankara’da rahatsızlık yaratan bu görüşmeye, Türkiye Dışişleri Bakanlığı diğer ülkelere gösterdiğinden daha yumuşak bir tepki gösterdi ve bir bakıma alttan aldı.Dışişleri Bakanlığı, "Terör örgütü PKK/YPG güdümündeki sözde 'Suriye Demokratik Konseyi' unsurlarından oluşan bir grubun Rusya Federasyonu'na davet edilmesini ve Rus resmi makamları tarafından üst düzeyde kabul edilmesini kaygıyla karşılıyoruz" demekle yetindi. Ancak Rusya, PKK’yi bile terör örgütü kabul etmiyor ve bu kabulü Ankara’nın rahatsızlığını bilerek gerçekleştirdi. Bölgesel güç olma iddiasındaki Ankara, birden çok cephede çok sayıda hasım yaratarak yalnızlaştığı için her alanda hızla zemin kaybediyor. Ekonomisi dara düşmüş ülke Akdeniz’deki saldırgan söylem ve eylemlerini sürdürürse Avrupa Birliği’nin can yakıcı yaptırımlarıyla karşı karşıya kalacak. Libya’da işler istediği gibi gitmiyor ve Rusya hem İdlib’de, hem Libya’da el yükseltiyor.Moskova’da sadece ziyaret gerçekleşmedi. Ehmed ile Halkın İradesi Partisi Başkanı Kadri Cemil Suriye’de siyasi çözüme ilişkin bir müzakere imzalandı. Rusya’nın aracılık ettiği bu protokolün nihai hedefinin Kürtleri Cenevre Süreci’ne katmak olduğu hissediliyor.Görüşmelere ilişkin bilgi veren MSD Yürütme Komitesi Başkanı İlham Ehmed, "Bugün Halkın İradesi Partisi ile aramızda bir protokol imzalandı. Dışişleri Bakanlığı'nın daveti üzerine Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir görüşme gerçekleştirdik. Toplantının içeriği Suriye idi. İmzalanan protokolün nasıl hayata geçirileceği ve nasıl bir süreç izleneceği üzerine tartışmalar yürüttük. Yine Suriye'de yaşanan sorunlara ilişkin nasıl bir çözüm gerçekleşeceği ve katılımımızın nasıl olacağını değerlendirdik" diye konuştu.Görüşmenin detaylarına ilişkin ANHA'ya konuşan MSD Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı Hikmet Hebîb de "Bakanlık, Suriye’de siyasi çözümün, halkların katılımının yanı sıra özellikle de Özerk Yönetim ve MSD’nin katılımı gerçekleşmeden mümkün olmayacağı görüşünde. Görüşmede Lavrov, Suriye’ye ilişkin siyasi sürece katılımın, MSD’nin hakkı olduğunu, Astana ve Cenevre gibi Suriye’ye ilişkin toplantıların, MSD’nin katılmaması durumunda eksik kalacağını söyledi" dedi. Rusların bu görüşmeyi Esad’ın bilgisi dahilinde yapmış olması büyük ihtimal. Lavrov’la gelişmede İnsansız Hava Araçları ile sivillere yönelik yapılan saldırıların da ele alındığı belirtildi.Bu gelişmeyi Moskova’dan Kerim Has ile görüştük.Has, Türkiye’nin dikkatlerinin Doğu Akdeniz’e yönelmiş olduğu bir sırada Rus yönetiminin Suriye’de çözümü hızlandırıcı adımlar atmakta olduğuna dikkat çekti.Moskova’nın İdlib’de ve Suriye’deki durumun sonuna kadar böyle gitmesine izin vermeyeceğini vurgulayan Kerim Has, “Sivil halkın korunarak İdlib’deki cihatçı irin mutlaka temizlenecek” yorumu yaptı. M4 Karayolu’nun Rusya ile Türkiye’nin imzaladığı protokole rağmen halen güvenli bir biçimde trafiğe açılamadığına dikkat çeken Has, “Rusya Himeymim, Tarsus ve Lazkiye’deki üslerini genişletip Suriye’de kalıcı hale gelirken İdlib’de böyle bir durumu kabul edemez” dedi.Cihatçı unsurların bir kısmının Libya’ya kaydırılmasından sonra bölgeye Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının kaydırıldığını hatırlatan Has, “hem Esad rejimi ve Ruslar, hem de Türkiye bölgeye yığınak yapıyor. Bir kıvılcım çakarsa bu askerler risk altında kalacak” dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıkladı. Rusya böylece, koronavirüs aşısını tescilleyen ilk ülke oldu ancak Batı medyası ve uzmanlar, Putin’in açıklamasına mesafeli yaklaşıyor.Aşının alıcı antikor ve hücresel bağışıklık oluşturduğunu belirten Putin, “Bunu çok iyi biliyorum, zira kızlarımdan biri aşıyı yaptırdı. Bir anlamda kızım da aşı deneyinde yer aldı diyebiliriz” ifadesini kullandı.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Rusya'nın koronavirüs aşısına ne zaman başlamayı planladığı ve ilk olarak kimlere uygulanacağını konuştuk.Öte yandan Belarus'ta devlet başkanlığı seçimleri sonrasında yaşanan krizin ardından Lukaşenko’nun güçlü rakibi Svetlana Tikhanovskaya’nın, ülkeyi terk ederek Litvanya'ya geçişinin ardından yaşananları da masaya yatırdık.
Suriye'nin kuzeyinde, TSK kontrolündeki El-Bab ilçe merkezinde bir hava saldırısı gerçekleşti.Askeri muhaliflere ait uçak gözlemevine göre, saldırıları Rusya'ya ait bir savaş uçağının gerçekleştirdiği ileri sürüldü.Türk askerlerinin yanı sıra Rus askerlerinin de yaralandığına dair haberler basına yansıdı.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Moskova'dan programında El-Bab saldırısında Rusya'nın dahlinin olup olmadığı, Azerbaycan-Ermenistan savaşı çıkması durumunda Rusya'nın ne yapacağını ve son olarak Moskova'da S-400’lerin Amerika’ya inceletiyor olma kaygısının bulunup bulunmadığını konuştuk.
Libya üzerinden Rusya ile diplomasi trafiği artarken, ateşkes konusuna bir anlaşmazlık yaşanıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun pazar günü gerçekleşmesi beklenen Türkiye ziyaretleri sürpriz bir şekilde ertelendi.Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Rusya ile farklı taraflarda olduğumuz açık. Ateşkes konusunda kriz çıktı yorumları yapılmasın. Görüşmenin ertelenmesi kararını birlikte aldık” derken Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bu sorunun Rusya Dışişleri’ne iletilmesini isteyerek geçiştirdi.Öte yandan Wall Street Journal, uzun vadeli “al ya da öde” sözleşmeleri kapsamında Gazprom'dan yıllık büyük miktarda gaz satın almayı taahhüt eden yedi özel Türk şirketinin, geçen yıl üzerinde anlaşmaya varılan hacimlerin yüzde 15'inden azını satın alarak 2 milyarlık dolarlık bir borcu ödemediğini yazdı. Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile hem Rus bakanların Türkiye ziyaretinin iptalini hem de Moskova ile yaşanan enerji krizini konuştuk.
Bir yanda koronavirüs salgını, diğer yanda hem Suriye hem de Libya’da tansiyon giderek yükselmeye devam ediyor. Türkiye’nin İdlib’den 8 bin civarında cihatçıyı transfer ettiği Libya’da, Moskova ve Ankara’nın güç mücadelesi de derinleşiyor.Suriye’de ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, sessiz ve derinden yeni adımlar atarak nüfuzunu güçlendiriyor.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la, Moskova’dan programında bölgedeki son gelişmeleri ve Türkiye-Rusya’nın güç mücadelesinin ne yöne evrildiğini konuşmaya devam ediyoruz.
Son haftalarda Libya'da tansiyon giderek yükseliyor. Türkiye’nin 8 bin civarında cihatçıyı Libya’ya transfer ettiği haberleri sonrası Birleşmiş Milletler'in tandığı Sarraj liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümetini'nin elini güçlendirdiği ve Hafter'e karşı bazı bölgelerde üstünlük sağladığı belirtiliyor.Bloomberg haber ajansı, Libya'da Rusya tarafından desteklenen General Halife Hafter güçlerinin, ülkedeki Türk hedeflerine karşı "görülmedik şiddette" hava saldırıları başlatma tehdidinde bulunduğunu yazdı.Türkiye'den ise yanıt gecikmedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Libya’nın doğusunda hakim olan Halife Hafter güçlerinin Libya’da Türk çıkarlarına saldırması halinde bunun ağır sonuçları olacağını söyledi. Aksoy, ‘‘Darbeci Hafter unsurlarını meşru hedef telakki edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz" ifadesini kullandı.Bu durum, Moskova ve Ankara arasındaki bölgesel anlaşmazlığı da tırmandırıyor.Hem Türkiye hem de Rusya adına paralı askerler, bölgede karşı cephelerde savaşı sürdürüyor.Dr. Kerim Has’la Moskova’dan programında bölgede olası bir Rusya-Türkiye çatışması olup olmayacağı ve Libya’daki çatışma hâlinin nereye evrildiğini konuştuk.Dr. Kerim Has, Cumhurbaşkanı kararıyla önce kızağa çekilen, ardından istifasını açıklayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı meselesini de masaya yatırdı. Zira Yaycı, Libya’daki deniz yetki alanları anlaşmasının mimarı olarak gösteriliyordu. Türkiye’deki Avrasyacı kanadın sahip çıktığı bir isim olarak da öne çıkan Yaycı’nın Rusya ile bir bağı olup olmadığı konusunu derinlemesine analiz eden Has, Türkiye’deki Avrasyacı grupların Moskova’da ne gibi bir karşılığı olduğunu anlattı.
Covid-19 salgını, tüm dünya için tehdit olmaya devam ederken, ülkelerin ekonomilerini de derinden sarsmaya devam ediyor.Karantinalar ve kapıların dışarıya kapatılması, dış politikadaki yoğun trafiği de azaltmış durumda. Ancak Suriye ve Libya’dan son günlerde sıcak haberler gelmeye devam ediyor.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Moskova’dan programında korona gölgesinde neler yaşandığını konuştuk.Kerim Has, Rusya’nın Esad’dan vazgeçebileceği yönündeki bazı iddialara ilişkin olarak, “Esad, Rusya’nın vazgeçilmezi değil ama Kremlin, Esad’ın yerine alternatif de aramıyor” diyerek, şimdilik böyle bir planın gündemde olmadığını söylüyor.Esad’ın pozisyonunda ciddi anlamda bir değişiklik olmadığının altını çizen Has, Rusya’nın 2021’de de kazanmaya devam eden Esad’dan yana tercihini kullanacağını öngörüyor.Öte yandan Ankara’nın, İdlib’de cihatçıları Moskova’nın da göz yumması ile Libya’ya transfer ettiğine dikkat çeken Has, “Ankara, pandemiden istifade ederek Libya’da alan kazandığını sanarak Türkiye’yi çatışmanın içine daha fazla çekiyor” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:“Rusların deyimiyle Türkiye için İdlib’de ‘bela tek başına gelmiyor’: Cihatçılarla simbiyotik yaşamın maliyeti ağırlaşıyor.”
Dr. Kerim Has ile Moskova'dan programında bu kez dünyayı sarsan ve küresel bir krize neden olan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) Rusya'yı nasıl etkilediğini ve gündemin gerisine düşen İdlib'de son durumun ne olduğunu konuştuk.Kerim Has, Rusya'nın diğer ülkelere nispeten koronavirüs salgınını daha hafif geçirdiğini söylüyor. Ancak açıklanan resmi verilerin güvenilirliği konusuna ise şüpheyle yaklaşıyor.Has'ın anlattığına göre Rusya'da koronavirüs en çok rubleyi vurdu. Zira petrol savaşı ile birlikte virüsün etkisiyle ruble, dolar karşısında yüzde 25 değer kaybetti.Dr. Has, koronavirüs gündemi ile biraz gölgede kalan İdlib'de son durumu açıklarken Moskova'nın planının işlemeye devam ettiğini vurguluyor.
İdlib’de 30’un üzerinde askerin hayatını kaybetmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin, Moskova'da bir araya geldi. Zirvede üç maddelik bir mutabakata varılarak ateşkes üzerinde anlaşma sağlandı.Putin, bölgede teröristlerin temizlenmesine yönelik planlarından vazgeçmeyeceklerinin altını çizerken Erdoğan ise, rejimin saldırısı durumunda alacakları aksiyonun saklı tutulacağını vurguladı.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Moskova’da imzalanan üç maddelik mutabakatı ve zirvenin sonuçlarını konuştuk.Kerim Has, Moskova mutabakatı ile Erdoğan’ın "Rejim, Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmezse biz gereğini yapacağız" ültimatomunun rafa kalktığını ve masada kazanan tarafların Şam ve Rusya olduğunu söylüyor.Has’a göre Erdoğan, iç kamuoyuna bunu “güvenli koridor” kazanımı olarak lanse edecek.Son mutabakat ile Eylül 2018’de imzalanan Soçi mutabakatının bazı maddelerinin yürürlüğe girmesinin kararlaştırıldığına dikkat çeken Has, “M5’i hiç tartıştırmayan Putin, M4’ü de güvenlik koridoruyla savaşsız rejime geçirmeyi kabul ettirdi. Türkiye de, Moskova mutabakatı ile bunu kabul etmiş oldu” diyor.Şimdilik Rus ve Türk askerlerinin olası sıcak bir çatışmasının önüne geçildiğini vurgulayan Kerim Has, ateşkesin ise uzun vadede sürdürülemeyeceğini düşünüyor. Has’a göre, M4 çevresinde güvenlik koridoru ve ortak devriye ise sembolik...Suriye ordusunun kuşatması altındaki Türk gözlem noktalarında bulunan Türk askerlerinin peyderpey orayı boşaltacağını belirten Has, “Bunu özellikle Kremlin, Erdoğan’a kabul ettirmiş gözüküyor” diyor.
İdlib'de Rusya’nın desteğinde Suriye hükümetine bağlı birliklerin saldırısında 33 Türk askerinin öldürülmesi Türkiye gündeminin bir numaralı gündem maddesi.Saldırı haberinin ardından gözler Rusya’ya çevrildi. Zira Rus uçaklarının bombalamayı gerçekleştirdiği yolunda iddialar ağırlıkta.Kremlin, saldırının rejim tarafından yapıldığını ileri sürerken, “Saldırının olduğu İdlib Behun’da Türk askerinin teröristlerle aynı safta savaşıp saldırıyordu” açıklaması yaptı. Açıklamada, “Türkiye’nin bize verdiği koordinatlara göre Türk askeri Behun’da değildi ve olmamalıydı” notu paylaşıldı.İktidar kanadında ve medyasında savaş tamtamları duyulurken Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la böyle bir senaryonun gerçekleşmesi durumunda meydana gelecek olasılıkları konuştuk.Rusya’nın, daha önce Suriye operasyonlara da katılan Amiral Makarov ve Amiral Grigoroviç isimli iki Rus füze fırkateynini Akdeniz’e gönderdiği yolundaki habere dikkat çeken Has, “Suriye’ye savaş ilan edip Boğazları Rusya’ya kapamak, tereddütsüz Rusya’ya da savaş ilan etmek anlamına gelir” diyor.“Rusya’yla savaş çıkarsa da ortada Montrö kalmaz zaten” vurgusu yapan Has, “Suriye’yle savaş İdlib’de başlar, Rusya’yla sürer; Türkiye’nin de toprak bütünlüğünü masaya getirir” görüşünü dile getiriyor.Kerim Has, Moskova’dan saldırının geleceğine dair işaretin 26 Şubat’ta verildiğini söylüyor.Has’ın aktardığına göre o gün, Suriye’de Rus helikopterlerinin vurulduğu ve Kremlin’e yakın medyada bunun Türk askerleri tarafından yapıldığı ve karşılığının olacağına dair haberlerin servis edildi.
Suriye’de son günlerde ana gündem İdlib. Türk askerlerinin peş peşe hayatını kaybetmesi sonrası Ankara’dan Şam’a yönelik savaş ilanı ve Moskova’yla ters düşmesi krizi adım adım derinleşiyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şubat ayı sonuna kadar rejim güçlerinin Türk gözlem noktalarından çıkmaması durumunda operasyon başlatacağı mesajını yineliyor. Bu süre zarfında rotasını da Moskova’dan Washington’a çevirmiş durumda. Ankara NATO’dan destek isterken ABD, Rusya ve Türkiye’nin çatışmaya yakın olduğu uyarısını yapıyor.AhvalPod Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la İdlib’de son durumu, Rusya-Türkiye arasındaki olası çatışma senaryolarını ve bunun doğuracağı sonuçları konuştuk.Erdoğan’ın “Esad için İdlib’de şubat sonu son gün” tehditlerinin asla geçerli olmayacağını söyleyen Has, “İdlib dosyası 2020 sonunda kapanacaktır” görüşünü dile getiriyor.Türkiye’nin adım adım Suriye’yle savaşa doğru gittiğini söyleyen Has, “Suriye’yle savaş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarı için kısa vadede bazı avantajlar sağlayabilir. Bu savaş düşük yoğunluklu olarak başlayıp daha derin bir sürece evrilebilir” diyor.Türkiye’nin Rusya’yla doğrudan çatışmaya girme riskinin düşük de olsa var olduğunun altını çizen Has, “Ankara Türkiye’yi Suriye’de bir savaşa sokarsa Rusya Esad’a arka çıkacak. Dolayısıyla böyle bir savaşın kazanılmasının mümkünatı yok” yorumunu yapıyor ve ekliyor:“Erdoğan’ın bu savaşı hüsranla sonuçlanacaktır.”Moskova'nın, en kötü senaryoda uzunca süredir beklettiği "Erdoğan'a şantaj" dosyalarını raftan indireceğini kaydeden Has, bunun içinde 15 Temmuz'dan IŞİD'e desteğe varıncaya kadar çok farklı bilgiler yer aldığını ifade ediyor.Has'a göre, NATO'nun İdlib'e gelme ihtimali çok düşük. Böyle bir durumun gerçekleşmesinde ise olası savaştaki tablonun daha da ağırlaşacağı, dolayısıyla Türkiye'ye faturanın daha da fazlalaşacağını ifade ediyor.
İdlib’de Türk askerlerinin peş peşe hayatını kaybetmesi ve çatışmaların hızlanması ile birlikte kriz adım adım derinleşiyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP grubunda yaptığı açıklamada şubat ayı sonuna kadar rejim güçlerinin Türk gözlem noktalarından çıkmaması durumunda Soçi mutabakatına da bakmaksızın havada ve karada rejim güçlerini vuracaklarını ilan etti.Erdoğan, Suriye ordusuna destek veren Rus güçlerini de “katliamcı” olarak nitelerken Kremlin’den Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirildiği bilgisi geldi.Buna göre, iki liderin Suriye'de anlaşmanın uygulanmasının önemi konusunda hemfikir oldukları ifade edildi.AhvalPod Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has’la İdlib’de yükselen tansiyonu ve sürecin ne yöne evrildiğini konuştuk.Kerim Has, Putin’in saldırıdan iki gün sonra Erdoğan’ın telefonuna çıkmasının bir mesaj olduğunu vurguluyor.Türkiye’nin değil ama Ankara’nın Suriye’de rejime karşı savaş ilan ettiğini söyleyen Kerim Has, “Putin’e Türk askerlerine saldırının arkasında siz de varsınız, denememiş” ifadesini kullanıyor.Türk ordusunun sahdaki cihatçılara kalkan olma görevine soyunduğunu kaydeden Has, “Bunu yaparken de ne rejimi durdurabiliyor ne de sivil göçünü engelleyebiliyor” diyor ve şöyle devam ediyor:"Türkiye, bir anlamda artık düşen Türk gözlem noktalarından çekilmeli. Eğer Türkiye rejim güçlerini her tarafta vurmaya başlarsa Türk askerleri rehin duruma düşer."Has’ın Rus kaynaklarına dayandırdığına göre gözlem noktalarında minimum 5 bin Türk askeri bulunuyor.Has, Eğer Türkiye Suriye’ye karşı bir savaş açarsa bu savaş Erdoğan’ın savaşı olur diyor ve ekliyor: “Moskova böyle bir durumda dokuz senedir olduğu gibi Esad’ın arkasında durur ve Erdoğan kendi düşüşünü hazırlar. Kısa vadede Erdoğan iç siyasette kendine avantaj sağlasa da uzun vadede siyasi sonunu hızlandırmış olacak.”Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "FETÖ'nün siyasi ayağı" çıkışı sonrası Erdoğan ile Avrasyacı olarak bilinen grup arasındaki ittifakın çatırdadığına dikkat çeken Has, "Erdoğan'ın Suriye'ye savaş ilanı, bunun parçası da olabilir" görüşünü dile getiriyor:"Rusya'da da konuşuluyor şimdilerde... Rand Corporation'ın yeni bir darbe ihtimaline ilişkin raporunu da düşününce pek muhtemel ki, 15 Temmuz'dan sonra Ankara'nın orduyu da zayıflattığı kanaatindeyim. Erdoğan, Hulusi Akar ve Hakan Fidan arasındaki güvenin de azaldığı kanaatindeyim. Erdoğan'ın ordu içindeki bazı gruplardan kendisine yönelebilecek olası bir darbe girişimini de önceden önlemek ya da erken doğum yaptırma adına farklı bölgelere asker gönderip orduyu meşgul etme amacı gözetiyor olabilir."“Erdoğan zaten Kremlin tarafından güvenilir olmayan ve öngörülemez bir lider olarak görülüyor” diyen Has, “Rusya olumsuz tabloda Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar, turizm yaptırımları gibi araçlar devreye girer. Moskova elindeki ‘şantaj’ dosyalarını da devreye sokar. Bunun içinde 15 Temmuz, Reza Zarrab, cihatçılar ve kara para trafiği ve Libya’ya askeri sevkıyattan Erdoğan ve ailesinin 1 milyar doları geçen dosyalar var” ifadesini kullanıyor.Has, Kremlin’deki havanın, Rus uçağının düşürüldüğü dönemle benzer bir hava olduğunun altını çiziyor. İdlib'de Suriye ordusunun ilerleyişinin süreceğinin altını çizen Kerim Has, birkaç hafta içinde kilit öneme sahip olan M4-M5 karayolunu kontrol altına alacağını öngörüyor. Has'a göre bundan bir kaçış yok ve İdlib 2020'nin sonuna kadar rejimin kontrolüne geçecek...
İdlib'deki Türk askeri konvoyuna Şam Ordusu’nun saldırısı sonucunda beş asker ve üç sivilin hayatını kaybetmesi, Ankara ve Moskova hattında gerilime yol açtı.Libya ile ısınan ikili ilişkiler, İdlib saldırısı ile farklı boyutlara taşınmış gözüküyor.Ankara, doğrudan Rusya’yı hedef alan açıklamalardan kaçınırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin de telefon diplomasisi yürütüyor.Ancak Kremlin’e yakın ve muhalif olan Rus medyasında Erdoğan iktidarına ağır suçlamalar getiren iddialar peş peşe servis ediliyor.AhvalPod Moskova’dan programında Dr. Kerim Has’la son gelişmeleri konuştuk.Has, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çarşamba günü AKP grup toplantısında yaptığı “Rejim şubat ayında çekilmezse gereğini yapacağız. Gözlem noktalarımızdan ikisi rejim hattının gerisinde” açıklamasının sahada bir anlam ifade etmediğini ve böyle bir şeyin gerçekleşmeyeceğini söylüyor ve ekliyor:“Suriye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa vadede ülke içinde kendi iktidarına bazı şeyler kazandırabilecek ama orta ve uzun vadede Türkiye’ye çok şeyler kaybettirmesi pek muhtemel büyük bir ‘kumar’ oynuyor. Türkiye daha büyük bir ateşin içine çekiliyor.” Günün sonunda Türkiye ya rejimle savaşacak ya da o gözlem noktalarından çekilmek zorunda kalacak. Başka bir ihtimal yok.”Rusya’nın da burada Şam’a bu yönde bir telkinde bulunmayacağını düşünen Has, “Putin, bir diplomasi yürüterek keskin ifadelerden kaçınacaktır” görüşünü dile getiriyor.İşin diğer tarafında 1 Şubat'ta Suriye'de dört Rus istihbaratçının öldürülmesinin İdlib saldırısı ile bağlantılarını da değerlendiren Has, söz konusu öldürülen istihbaratçıların üst düzey Türkiyeli ve Suriyeli yetkilinin (Kuvvetle muhtemel, Hakan Fidan ve Ali Memlük)görüşmesinde güvenliği sağlamaları için gönderildiğini kaydediyor.Rus medyasında cihatçılar tarafından böyle bir suikastın gerçekleştirildiğinin yazıldığını belirten Has, “Moskova, büyük ihtimalle bunun faturasını Ankara’ya çıkardı ve 3 Şubat’ta İdlib saldırısı gerçekleşti” diyor.Öte yandan Has, Rus medyasında Suriye’deki cihatçıların IŞİD ve El Kaide bağlantılarından SADAT’ın finansman rolüne kadar pek çok iddia belgelerle ortaya konmasının çok önemli olduğunun altını çiziyor.
Suriye İdlib’de aylardır devam eden yüksek tansiyon, rejim güçleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında sıcak çatışmaya dönüştü.Çatışmada, dört Türk askerinin hayatını kaybederken dokuzu da yaralandı.Saldırı sonrası Ankara’dan misilleme açıklamaları gelirken Rusya ise Türkiye’yi kendilerine bilgi vermemekle suçladı.Türk Milli Savunma Bakanlığı ise isim vermeden, asker sevkıyatı öncesi bir kooardinasyon olduğunu öne sürüyor.AhvalPod Moskova’dan programında Dr. Kerim Has ile yeni haftaya girerken Türkiye gündemine oturan bu sıcak gelişmeyi konuştuk.Aylardır İdlib konusunda Türkiye’nin risk altında olduğunu söylediğini hatırlatan Kerim Has, Ankara’nın askerleri bile bile ölüme yolladığını kaydediyor.“İdlib’de rehin bırakılan askerler çok ama çok önceden çekilmeliydi” diyen Has, Ankara’nın bölgede kalmaya ısrar etmesi durumunda durumun daha da ağırlaşacağını ifade ediyor ve ekliyor:“Ankara’daki ahmaklar yüzünden Türkiye askerlerini kaybetti.”“İdlib’in nisan ya da mayıs ayı içerisinde büyük çoğunluğu itibarıyla rejimin kontrolüne girecektir” diyen Has, M4 ve M5 karayollarının alınması sonrası 2020 içerisinde İdlib’de Türk varlığının çok daha küçük bir cebe sığdırılacağını belirtiyor. Ancak Has, günün sonunda İdlib’in düşeceğini, yani rejimin kontrolüne geçeceğinin altını çiziyor.Kerim Has’a göre Türkiye, İdlib giderse, sıranın Afrin’e ve sonrasında elinde tuttuğu diğer yerlere geleceğini biliyor…Ankara’nın ilerleyen günlerde “cihatçı satışına” başlayacağını öngören Has, “İdlib tamamen düşerse Ankara muhtemel ki, sıra Afrin’e geleceğini düşündüğü için burada daha fazla direnç gösteriyor olabilir” yorumunu yapıyor.
Türkiye ve Rusya’nın çağrısıyla Moskova’da Libya için planlanan ateşkes Libya Ulusal Ordusu Generali Hafter’in masadan ayrılmasıyla sonuçsuz kaldı.Moskova sonrası Almanya'nın başkenti Berlin'de bir araya gelen 12 ülke lideri ve beş uluslararası kuruluş başkanını 55 maddeden oluşan “Libya Barış Planı” adındaki mutabakata imza attılar. Küresel ve bölgesel pek çok aktörün katıldığı zirvede, Libya’da karşı cephelerde yer alan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Feyyaz el Sarraj ile ülkenin doğusunda bulunan Libya Ulusal Ordusu lideri Halife Hafter de yer aldı.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile AhvalPod Moskova’dan programında Moskova’da arabulucu rolüne soyunan, ancak Hafter’in sürpriz kararıyla bir anlamda istediğini elde edemeyen Rusya ve Türkiye’nin Berlin mutabakatı ile elde ettikleri kazanımlar ve kayıpları konuştuk.Kerim Has, Berlin’deki zirvede kalıcı bir ateşkes imzalanmasa da geçiçi de olsa bu yönde bir adım atılmak üzere mutabakata varıldığını söylüyor.Has’a göre, 55 maddelik bildirinin çoğunluğu Hafter ve Sarraj’dan ziyade Erdoğan yönetimine yönelik bir bildiri olduğuna vurgu yapıyor. Berlin'de imzalanan mutabakatta, "Tüm katılımcılar Libya'daki silahlı çatışmalara müdahale etmeme ve Libya'nın içişlerine karışmama taahhüdünde bulunmuştur" deniyor. Has, bunun doğrudan Ankara’ya bir mesaj olduğunun altını çiziyor.Rusya’nın Libya politikasının bir değişikliğe uğramadığını, sahada güçlü olan Hafter’e desteğini sürdüreceğini kaydeden Has, Moskova’da bir ateşkes sağlanamamasının Rusya açısından tam bir fiyasko olduğunu belirtiyor. Zira Putin yönetimi, uluslararası arabuluculuk rolünü oynamak istiyordu.Has, Hafter’in masadan kalkmasının arkasında bölge aktörleri Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın yanı sıra ABD’nin de olabileceğini ifade ediyor.Anlaşmanın Hafter’e bakan yönünde ise Libya Temsilciler Meclisi’ni tanıyan maddenin yer almasına dikkat çeken Kerim Has, “Türkiye’de ister istemez bunu tanımış oluyor. Yine maddelerden birinde Sarraj’tan ‘Başbakan’ olarak bahsedilirken Hafter’in önünde ise ‘Mareşal’ sıfatı var. Türkiye’de bu bildiriye imza attığı için bir nevi, Hafter’i artık darbeci değil, Mareşal olarak kabul etti” diyor.Berlin mutabakatı ile birlikte Ankara’nın Libya’ya asker gönderme planının kâğıt üstünde askıya alındığını belirten Has, ilerleyen süreçte bunun işlemeyeceğini öngörüyor.
Libya'daki kriz ve İranlı general Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi sonrası Orta Doğu’da tansiyon bir kez daha yükselmiş durumda. İran’dan intikam tehditleri gelirken ABD de karşılıksız kalmayacağını söylüyor.Bölgenin aktörlerinden Türkiye ise itidal çağrılarını yineliyor. İşin Rusya’ya bakan perspektifini ve Libya'daki son durumu, AhvalPod Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile konuştuk.Has, İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin Rusya açısından önemli kılan hususları açıklarken Moskova’nın Suriye'deki savaşa müdahil olmasında Süleymani'nin ikna edici olduğunu söylüyor.Eylül 2015 tarihinde Rusya’nın resmi olarak doğrudan askeri müdahaleye ve hava operasyonlarına başladığını hatırlatan Has, “Bunun öncesinde, Süleymani'nin 24-26 Temmuz 2015'te Moskova'ya gizli bir ziyaret gerçekleştirdiği biliniyor. Yine ağustos ayında bir ziyaret gerçekleştirdi. Rusya'nın bu görüşmelerden sonra ikna olduğu yönünde bir kanaat var” diyor.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 8 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yapacağı görüşmede üç mesaj ileteceğini kaydeden Kerim Has, bunların başında Süleymani cinayeti sonrası Ankara’nın ABD’ye eklemlenmemesi uyarısı yapacağını ifade ediyor. Bir diğer konu da gündemdeki sıcaklığını koruyan Libya krizi. Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, tezkere sonrası Türk askerinin peyderpey Libya’ya girdiğine dair açıklaması yaptı.Erdoğan’ın açıklamasına göre muharip güç olarak Libya’da Türk askeri içinden olmayan “farklı ekipler” olacak. Rusya uzmanı Has, “farklı güçler” açıklamasının “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başını çok ağrıtacağını” görüşünü dile getiriyor.Daha önceki programlarda Ankara’nın Libya adımlarının tek tek raporlandığını söyleyen Has, bu kez birinci sınıf olmasa da ikinci sınıf olarak adlandırılabilecek Rus medyasında, Erdoğan ve ailesinin Libya dosyasının açıldığını ifade ediyor ve ekliyor:"Yine Rus medyasında yakın zamanda yayımlanan haberlere göre, sadece 2019 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin, Şelçuk Bayraktar'ın şirketinin (Erdoğan'ın damadı) Libya'ya sattığı dronelar ve Libya'daki petrolden 1 milyar dolarlık gelir elde ettiği ifade ediliyor."
Türkiye, özellikle 15 Temmuz darbe gişiminden bu yana Rusya ile ikili ilişkilerde “müttefik” olarak yorumlanabilecek kadar yakın bir ilişki içerisinde.ABD ve NATO ile ilişkiler kopma noktasına gelirken Rusya’dan alınan hava savunma sistemi S-400’lerin Türkiye’ye teslimatı 2019 yılını iki ülke açısından çok daha önemli bir hâle getirdi.S-400’lerin yanı sıra Suriye’deki iç savaş ve son olarak Libya meselesi de Rusya ve Türkiye arasındaki diyalogları yoğunlaştırdı.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile AhvalPod Moskova’dan programında Türkiye-Rusya ilişkilerinde 2019’da öne çıkan başlıkları konuştuk.Kerim Has, “2019, Türkiye’nin ‘ülke’ olarak Rusya’ya, Rusya’nın ise ‘şahıs’ olarak Erdoğan’a bağımlılığının arttığı bir yıl oldu” yorumunu yapıyor.Has’a göre, 2019, Türkiye-Rusya ilişkilerinde risklerin yine ertelendiği ve sorunların çözüm(süzlüğ)ünün zamana yayıldığı bir yıl oldu...Has, Rus lider Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 2019 boyunca sekiz görüşme gerçekleştiğine dikkat çekerek, Putin’in başka hiçbir yabancı liderle bu denli görüşme yoğunluğu içinde olmadığını kaydediyor.Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrası her kritik karar öncesi ve sonrasında Putin ile bir görüşme gerçekleştirdiğine işaret eden Has, “Bu da iki ülke arasındaki ilişkilerin askeri ve siyasi olarak koordineli bir şekilde ilerlediği yorumlarına yol açıyor” diyor.
Türkiye-Rusya ilişkileri, Suriye'de İdlib üzerinden bir "şantaj diplomasisi" üzerinden ilerlerken Ankara'nın son Libya adımı işleri farklı bir boyuta taşıdı.Rusya'nın Libya'da desteklediği Hafter güçlerinin karşısında yer alan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne askeri destek anlaşması imzalayan AKP iktidarı, yeni bir krizin kapısını aralamış durumda.Sadece Rusya değil, bölgedeki tüm aktörlerle de yeni bir çıkmaza sürüklenen Ankara'nın ilerleyen süreçte atacağı adımlar, krizin derinleşip derinleşmeyeceği konusunda belirleyici olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rus lider Vladimir Putin arasındaki görüşme trafiği de Libya ile bir kez daha sıklaşırken son durumu, Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile AhvalPod Moskova’dan programında konuştuk.Kerim Has, "Libya’da meşruiyeti tartışmalı ve askeri kapasitesi oldukça sınırlı bir tarafa bu ölçüde angaje olmak, Ankara’nın yalnızlığını artırıp Türkiye için faturayı kabartabilir" görüşünde."İdlib bir kördüğüm ve suç mahalli idi, Libya’yla birlikte bu kördüğüm ve suç mahalli birçokları için daha geniş bir alana yayılıyor" diyen Has, "Ankara’nın Moskova’yla Libya’da yeni bir ‘Astana süreci’ başlatmaya değil, akl-ı selim hareket etmeye ihtiyacı var" ifadesini kullanıyor.Has'a göre, Ankara’nın Libya politikasına balans ayarı yapmak için İdlib, Rusya’ya ciddi avantaj sağlıyor...Libya’da aktör sayısının çok fazla olduğuna dikkat çeken Has, "Ankara ile Moskova’nın Libya’da ortak bir inisiyatif başlatıp başarıya ulaştırma imkânları mevcut tabloda oldukça zayıf" diyor.
Libya ile Türkiye arasında 27 Kasım 2019'da İstanbul'da imzalanan "güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırası" Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) geldi.Başta Rusya, ABD ve AB olmak üzere dünya ülkelerinin tepkisine yol açan Türkiye’nin müdahil olma girişimi sonrası özellikle Moskova-Ankara hattında soğuk rüzgârlar esiyor.Suriye sonrası Libya’da Türkiye ve Rusya’nın askeri anlamda karşı karşıya kalması ihtimali giderek güçleniyor. Zira Türkiye, Rusya’nın desteklediği Hafter güçlerinin tam karşısında cephe almış durumda. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rus lider Putin son bir haftada ikinci kez telefonda görüştüler.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile AhvalPod Moskova’dan programında Libya krizinde gelinen son noktayı konuştuk.Kerim Has, “Zannediyorum Ankara pek yakında yine Türkiye’nin başına Suriye’dekinden daha büyük bir belayı bu sefer Libya üzerinden açacak” yorumunu yapıyor ve ekliyor:“Mevcut şartlarda Libya’ya asker göndermenin başka bir sonuca yol açma ihtimali neredeyse yok.”Türkiye ve Rusya’nın Suriye’de olduğu gibi Libya’da da birbirlerine karşı vekalet savaşı yürütme riski olduğunu belirten Has, “Rusya’nın sahada Hafter’e destek verdiği açık. Türkiye’nin de daha fazla Libya bataklığına çekilme durumu var. Bunun haricinde Türkiye bölgedeki aktörlerle çatışma durumuna girebilir ve Doğu Akdeniz’den de izole olma ihtimalini güçlendirir” görüşünü dile getiriyor.Libya krizine dair Rus medyasında çıkan haberleri hatırlatan Has, Ankara’nın Libya’ya SADAT’çıları gönderebileceği ihtimalinden bahsediyor.Has’a göre, Libya’da Türk ve Rus askerlerden ziyade Türk ve Rus özel askeri şirketlerinin (SADAT ile Wagner) doğrudan çatışmaya girme ihtimali riski belirdi…Kerim Has'ın dikkat çektiği bir başka nokta ise cihatçı grupların Suriye'den Libya'ya taşınma konusu.Moskova dahil büyük güçler tarafından bu hareketlerin dosyalandığını ifade eden Has, "Yarın öbür gün şartlar değiştiğinde, nasıl ki Rus tarafı uçak krizinde IŞİD dosyalarını Birleşmiş Milletler Konseyi'ne sunmuştu ve Erdoğan'ın hemen özür dilemesine yol açacak sürecin önünü açmıştı. Libya'daki hareketler de Türkiye'nin karşısına savaş suçu olarak çıkabilir" öngörüsünde bulunuyor.“Türkiye, Libya’da yanlış ata oynuyor ve ülkedeki yıkıcı bir iç savaşın parçası hâline geliyor” diyen Has, “Bunun da haricinde bölgedeki neredeyse diğer tüm aktörlerle ilişkilerini daha da çıkmaza sürükleyebilecek bir sürece doğru gidiyor bu durum” görüşünü dile getiriyor. Yunanistan ve Mısır’ın krize ilişkin Türkiye konusundaki rahatsızlıklarına dikkat çeken Has, “Mısır, Türkiye’nin kendisine karşı bir savaş yürüttüğü şeklinde yorumluyor. Mısır zira Hafter’i destekliyor” ifadesini kullanıyor. Türkiye’nin desteklediği Trablus’taki hükümetin içinde çok sayıda El Kaide gibi radikal unsurların olduğunu vurgulayan Kerim Has, Rusya’nın paralı askerlerle bölgedeki nüfuzunu artırdığını ifade ediyor.Hafter’in Rusya’ya son birkaç yıl içerisinde defalarca gidip geldiğine dikkat çeken Has, “Dolayısıyla ortada ciddi bir işbirliği var. Bunun için de ticari alışveriş de yer alıyor” diyor ve ekliyor:“Rusya tarafı, her ne kadar retorik düzeyde hem Tobruk hem de Trablus’taki yönetimle resmi düzeyde işbirliğini sürdürüyor olsa da, saha da Hafter’in yanında yer alıyor ve bu durum Türkiye açısından ciddi sıkıntı oluşturacak gözüküyor.”Bazı kaynakların, Hafter güçlerinin aralık sonuna kadar Trablus’ta kontrolü geçireceğini söylediğini aktaran Has, “Türkiye’nin Trablus’taki hükümetle bu anlaşmaya varması bu durumda suya düşmüş olacak ve Rusya ile zıt kutuplarda yer alınmış olacak. Bu da Türkiye’nin saf dışı kalması anlamına gelecek” yorumunu yapıyor. Türkiye’nin hâlihazırda gayr-ı resmi olarak Libya’da asker bulundurduğunu kaydeden Has, resmi olarak asker gönderme durumununun ağır bir duruma yol açacağını söylüyor.Rusya’nı yanı sıra ABD’nin de sahada Hafter’in yanında durduğunu belirten Has, buna örnek olarak nisan ayında Hafter güçlerince başlatılan operasyona ABD’den gelen yeşil ışığı gösteriyor.
Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 hava savunma sistemlerini pazartesi günü test etmeye başlamasının ardından, Washington'la gerilim tırmanırken Rusya kanadından farklı açıklamalar geliyor.Öte yandan Suriye’de Kürtler ile Ruslar arasında bazı anlaşmazlıklar olduğuna dair karşılıklı mesajlar basına yansıyor. Kürtler, ateşkese rağmen Türkiye ve destekledikleri cihatçıların saldırılara devam ettiğini, ancak Rusya’nın bu durum karşısında sessiz kalmasının şüphe uyandırdığını söylüyor. Moskova ise Kürtlerin Soçi mutabakatındaki coşkusunu kaybettiğini, yeniden ABD’nin hamiliğine güvenmeye başladığı görüşünü savunuyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, “Kürtlere, kendi sözlerinde durmalarını ve konjonktür açısından şüpheli eylemlerde bulunmamalarını tavsiye ediyorum” açıklaması yaparak SDG’ye uyarı mesajı yolladı.AhvalPod’da Moskova’dan programında Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile S-400 krizindeki son gelişmeleri ve Suriye’de Kürt-Rus ilişkilerinin seyrini konuştuk.Kerim Has, Türkiye’nin S-400’leri test ettiğine dair henüz Moskova’dan resmi bir doğrulama gelmediğine dikkat çekiyor. Has, ABD’nin yaptırım kartını göstermeye devam ederken S-400’te dananın kuyruğunun 2020 bahar aylarında kopacağını belirtiyor ve ekliyor:“Görünen o ki, S-400’ler pakette kalmayacak gibi gözüküyor.”Kerim Has, Suriye’de Rusya ve Kürtler arasındaki sıcak gelişmelere ilişkin olarak ise, ABD'nin petrol planı ile işlerin değiştiğini kaydediyor.Ancak uzun vadede Rusya'nın Kürtlere dar çapta bir özerklik verme planı olduğunu söyleyen Has, "Önümüzdeki dönemde çatışmalar şiddetlenmezse belki Irak Kürdistanı'nın 91 sonrası konumu gibi bir Kürt siyasi entitetesi söz konusu olabilir. Rusya'da bu aralar Suriye'de 17 bölgenin oluşturulması konuşuluyor. Kürtlere de birkaç özerk bölge verilmesi tartışılıyor" ifadesini kullanıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği zirve sonrası Rusya’dan alınan hava savunma sistemi S-400 krizinin hâlâ aşılamamış olması öne çıktı.Beyaz Saray'dan zirve sonrası gelen “Diğer cephelerde ilerleme sağlamak için, Türkiye'nin Rus S-400 hava savunma sistemini satın almasını içeren sorunları çözmemiz çok hayati" açıklaması da bunun güçlü kanıtı olarak duruyor.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, AhvalPod’da Moskova’dan programında Trump-Erdoğan zirvesinin olası sonuçlarını ve Rusya’ya bakan yönünü konuştuk.Has, “Askeri ihtiyaçlar dolayısıyla değil, tamamen siyasi nedenlerle alınan S-400’lerin rafa kaldırılması zannımca oldukça zor” diyor.Ancak Kerim Has, ABD’den gelen baskı ile S-400 krizinin önümüzdeki dönemde tırmanacağını söylüyor ve ekliyor:“Belki S-400’le kalmayacak, su-35 alımı da gündeme gelir. 2020 mart ayından itibaren Erdoğan böyle bir adım atabilir. Bu iş biraz Batı cenahından bakıldığında çığrından çıkabilir.”Has’a göre bu ziyaret, Erdoğan’ın şahsi bir ziyareti…“Mevcut şartlarda bir Türkiye Cumhurbaşkanının ziyaret yapmasını gerektirecek bir durum yoktu” diyen Has, “Yaptırımlar, mal varlığı araştırılması talebi ve Ermeni Soykırımı tasarısının ABD Temsilciler Meclisi’nden geçmesi, Trump’ın ‘Aptal olma’ ve Halkbank dosyası olsun bu ziyareti Erdoğan bizzat yapmak istedi. Mal varlığı konusundaki tehdit önemliydi. Trump’ın yardımcısı (Mike Pence) havadayken Amerikan Kongresi yaptırım tasarısını kabul etmişti ve bu bir sopa olarak kullanıldı ve bunun neticesinde ateşkes imzalandı” ifadesini kullanıyor.Has, sopa politikasının ABD tarafından işe yaradığının görüldüğüne dikkat çekiyor. Rusya uzmanına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu ziyaretin en büyük artısı, bütün başlıklarda zaman kazanması. ABD tarafında ise Trump biraz rahatlamış gözüküyor. Beş senatörün toplantıya katılması ile Senato’nun gazı alınmış izlenimi var. Ancak krize neden olan başlıca sorunların çözüme kavuşmadığı gerçeği ortada…S-400 meselesinde ABD tarafından CAATSA yaptırımlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceğinin birkaç 2020 mart ayından sonra belli olacağını belirten Has, “Askeri ihtiyaçlardan değil de siyasi nedenlerle alındığı için Ankara’nın önceden Kremlin’e ödediği bir çeşit rüşvet olarak değerlendiriyorum. Bunun için de 15 Temmuz ve yolsuzluklar gibi konular da dahil” görüşünü dile getiriyor.“Türkiye’nin Rusya’nın bir uydusu olma yoluna doğru evriliyor süreç” diyen Has, sözlerine şöyle devam ediyor:“Türk-Rus ilişkileri de çok riskli bir düzlemde ilerliyor. Ruslar açısından da bakıldığında onların dış politikada yoğurt yiyişi risk alarak bu işe girmeleri yolunda. Ruslar, bütün yumurtalarını Erdoğan sepetine koymuş durumdalar. Türkiye’de herhangi bir iktidar değişikliği onlar açısından da öngörülemez bir tablo ortaya koyacak. Barış Pınarı harekatı 1 oldu ama 2 olacak mı olmayacak mı göreceğiz. Hâlihazırda Suriye ordusu Türkiye sınırına konuşlanmış durumda. Ruslar, Türk ordusu barajın kapaklarını tekrar açacaklar mı bunu göreceğiz. Bu da biraz Rusların risk alması ile bir durum…”Kerim Has ayrıca Rus medyasında Rusya’nın Suriye’de Hmeymim ve Tartus üsleri sonrası şimdi de Kamışlı'da 3. askeri üssü olabileceğinin konuşulduğunu dikkat çekiyor.“Kamışlı hava üssüne S-400 konuşlandırırsa Rusya’nın Suriye, Türkiye ve Irak hava sahasında kazanabileceği avantaj vurgulanmış” diyen Has, “Umarım Ankara, Rusya’dan aldığı S-400’lerini yine Rusya’ya karşı kullanabileceğini düşünerek almamıştır. Rusya ileride Kamışlı’ya S-400 de konuşlandırır mı bilemem ama bu ihtimalin de konuşuluyor olduğunu hatırlamakta yarar var. Kamışlı, Kürtlerin yaşadığı bir yer. Rusya’nın da Kürtlere kültürel özerklik verme planını da göz önünde bulundurmak lazım. Bir sene sonra buranın Rusya’nın hava üssüne dönüşme ihtimali güçlü duruyor.Kerim Has’a, Brooking Institution’da Türkiye Çalışmaları Direktörü ve ayrıca Washington’daki National Defense University’de ulusal güvenlik stratejileri profesörü olan Ömer Taşpınar’ın, "Benim duyduğuma göre Putin, istese Erdoğan'ı zor durumda bırakacak birçok dosyaya sahip. Yolsuzluklardan tutun da 15 Temmuz'un gerçek yüzüne gidebilecek kadar kirli dosyalar var elinde” sözlerini de sorduk.Has, “Bu durum Moskova’da konuşuluyor, sır değil” diyor ve şöyle devam ediyor:“Ama bunun delillendirilmesi ister istemez ortaya çıkacak. İlk Reza Zarrab olayı 2011 kasım veya aralıkta zannediyorum. Zarrab’ın 15 adamınının 150 milyon dolar keş taşırken Ruslar tarafından yakalandıkları ve Rusların bunu Türkiye tarafına bildirilmesi ile savcıların bunu araştırmaya başladığını biliyoruz. Dolayısıyla Rusların 17-25 Aralık meselesine Türkiye’den daha hâkim olduğuna şüphe yok. Rusya’nın da elinde Zarrab veya ekibinin gerçekleştirdiği veya onunla ilişkili kişilerin gerçekleştirdiği para trafiğine ilişkin ciddi bir yekünün olduğunu ben duymuştum.15 Temmuz’a geldiğimizde ise o mesele daha tartışılan bir mesele. Rusya da bu da herkesin bildiği mesele. Günler öncesinden 15 Temmuz’un günü ve saatine kadar bu durumu Türk tarafına en üst düzeyde ilettiği ama bu konuda Türkiye tarafının bir önlem almadığı biliniyor. Dolayısıyla önlem alınmamışsa acaba işin içinde onlar da mı var sorusunu gündeme getiriyor.S-400’lerin neden 15 Temmuz’dan sonra gündeme geldiğini ve uçak düşürülmesi konusunda darbe girişiminden iki hafta önce özür dilenmesini anlayabilirsiniz. Muhtemelen Erdoğan uçak krizi nedeniyle özür dilemeseydi 15 Temmuz ya olmazdı ya da ötelenirdi. S-400’ler meselesi aynı zamanda ileride ortaya çıkabilecek bir Maduro senaryosunun diyeti de denebilir. Bu 15 Temmuz diyeti her geçen gün daha da artacak. Erdoğan’ın içeride yaşadığı siyasi kriz ve ekonomik kriz derinleşiyor. Toplumsal çöküş ve adalet duygusunun da sıfırının altına düşmesi ile bir iktidar sürdürülmesi var. Ama bunun da bir patlamaya yol açabilme ihtimali var.Gerek 15 Temmuz olsun gerek iktidarın yaşadığı kriz olsun Rusya’ya bağımlılığı daha da artıracağını ve bunun riskli bir süreç olduğunu söylemem lazım. Türkiye medcezir bir dış politika izlemek zorunda. Şahsi kanaatim, IŞİD dosyaları olsun, mal varlığı olsun bunlar hep bu büyük devletlerin kullanarak, sıkıştırarak bir politika izlemesine yol açıyor.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Soçi'de gerçekleşen zirvede imzalanan 10 maddelik Suriye mutabakatı sonrası Türkiye’nin “Barış Pınarı Harekâtı” adını verdiği Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonu noktalandı.YPG’nin Tel Abyad ve Rasul Ayn sınırından 30 km’nin altına çekileceği belirtilen mutabakatta Her iki taraf da Adana Antlaşması’nın önemini teyit ediyor.Rusya uzmanı Kerim Has ile AhvalPod Moskova’dan programında Suriye’de gelinen son noktayı konuştuk. Kerim Has, “Ankara bazı isteklerini Rusya’dan koparmış” derken, Barış Pınarı Harekâtı adı verilen operasyonun tam olarak hedefine varmadığının altını çiziyor.Has’a göre “Türkiye’nin kayıpları, kazançlarından çok daha fazla oldu. Ancak Soçi mutabakatı ile daha fazla zarardan da az zarara indirgenmiş oldu.”“Fırat’ın doğusundaki güvenli bölge planının Moskova’dan onay almadığını görüyoruz” diyen Has, “Adana Antlaşması kapsamında Türkiye’nin Suriye içindeki sınırları çizilmiş olacak. Türk ordusunun eve dönüşü için zemin hazırlanmış oldu. Ankara artık Esad’ın meşruiyetini bu mutabakatla tanımış oldu. Moskova’ya da Şam’la ilişkileri normalleştirma adına arabulucu olma talebini de kayda geçmiş oldu ve Ankara, Suriye’den çıkış planını Moskova ile birlikte tamamlamaya tamam demiş oldu ” ifadesini kullanıyor.Kerim Has, bölgede YPG’nin bundan sonra izleyeceği politikaya ilişkin olarak, “Kürtlerin Şam’la anlaşmaktan başka çaresi yok” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:“Rusya, rejim ordusundan bağımsız bir silahlı kuvvet planı yok. Dolayısıyla YPG’nin kendi başına Suriye’de bulunmasına izin verilmeyecek. Ben her hâlükarda 30 km derinliğinde Suriye’nin güneyine doğru ineceği kanaatindeyim.” Mutabakatta hiçbir şekilde YPG’nin silahsızlanmasından bahsedilmediğine dikkat çeken Has, “YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasının” planlandığını ifade ediyor ve ekliyor:“Bu noktada Rus tarafı, YPG’nin bir şekilde Suriye ordusuna katılımını sağlayacaktır. YPG böylece kendini feshetmemiş olacak ve bir yandan da Suriye ordusu taze kan almış olacak. Sonraki süreçte ise Rusya destekli Şam’ın İdlib’deki operasyonu hızlandıracağını düşünüyorum. Artık Suriye ordusu ilk defa bu mutabakatla Türkiye sınırına erişmiş oldu. Türkiye’nin İdlib’de elinin kolunun bağlandığını göreceğiz önümüzdeki günlerde.”Bölgede desteklenen cihatçı grupların (ÖSO) günün sonunda Türkiye’nin başına bela olacağını söyleyen Has, “Ya bunlarla mücadele etmek zorunda kalacaklar ya da Türkiye topraklarına entegre edecekler. Çünkü onların artık bir çıkış yolu yok” yorumunu yapıyor.
ABD Başkanı Donald Trump, ABD askerlerinin Suriye'nin kuzeyinden çekileceğini açıkladı ve Türkiye, ABD askerinin çekileceği bölgede operasyon startını vermek üzere.Washington Post ve Foreign Policy’nin geçtiği haberlere göre 24 saatten daha kısa bir süre içerisinde operasyonun başlatılmasına kesin gözüyle bakılıyor.Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri, bölgeden çekilmeyeceklerini ve saldırı karşısında savaş vereceklerini ilan etti. Hem SDG tarafından hem de Esad rejiminden Türkiye’ye karşı işbirliği mesajları geliyor.Rusya’nın ise Kürtleri korumak için Türkiye ile Kürtler konusunda Suriye ile arabuluculuk etme sözü verdiği belirtiliyor.Rusya uzmanı Dr. Kerim Has ile Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı operasyonun olası sonuçlarını ve Rusya’ya bakan yönünü AhvalPod’da konuştuk.Kerim Has, “İktidar beka kaygısı ile muhalefet de bir sefalet içinde ülkeyi yıkıma sürüklüyor” derken Türkiye’nin yakında “toprak bütünlüğü” sorunu yaşayabileceğine dikkat çekiyor.“Bunda iktidar kadar muhalefet de suçludur” diyen Has, “Suriye’deki Kürt meselesinin bölgeyi aşıp Türkiye’yi de içine alıp kaosa sürükleme riski var” görüşünü dile getiriyor ve ekliyor:“Bölgedeki IŞİD terörü sorumluluğu da Türkiye’ye veriliyor. Diğer yandan ABD yaptırımları ile mevcut ekonomik krizin derinleşmesi riski var. Öte yandan 15 Temmuz sonrası altüst olmuş Türk ordusunun içinde bulunduğu hazin durum var. Bütün bunlar birbirlerini tetikleyecek durumlar.”Kerim Has’a göre, söz konusu operasyon, Türkiye’nin güvenliğini koruma amacı gütmüyor:“Tamamen iktidarın beka kaygısı ile böyle bir operasyon gerçekleştirmeyi amaçladığı aşikâr. Öncelikli olarak Tel Abyad ve Rasulayn’ın hedefte olduğu söyleniyor. Orada zaten Arap nüfusu söz konusu. Bu da hayli tuhaf.”Has, günün sonunda bu operasyonun Tel Abyad ve Rasulayn ile sınırlı kalmayacağını kaydediyor. Türkiye’nin “bu bataklıkta daha fazla ilerleyeceğini” düşünüyor:“Türkiye bu bataklıkta ilerledikçe karşısında başta ABD ve Rusya olmak üzere diğer küresel güçleri bulacaktır. Bu da ister istemez riskler yönetilemez hâle geldiği takdirde ilk konuşulacak mesele toprak bütünlüğü olacaktır. Kürtlerle duygusal kopuş da operasyon ilerledikçe farklı boyutlara evrilecektir. Kürtler, uluslararası toplumdan düne göre çok daha büyük destek alacaktır. Türkiye, Kürt sorununu ihraç edip uluslararasılaştırıyor.”Kerim Has, Rusya’nın Türkiye operasyonuna ilişkin olarak tam bir yeşil ışık yakmasa da kendi çıkarlarını gözettiğini ifade ediyor.Moskova’nın bölgede ABD varlığının sona ermesi, YPG kontrolündeki yerlerin de Esad rejiminin kontrolüne girmesini amaçladığını belirten Has, “Ama bu hedef, çok gerçekçi değil” notunu düşüyor ve şöyle devam ediyor:“Rusya, biraz Afrin’dekine benzer şekilde bu operasyonu isteksizce kabul etmek durumunda kalıyor. Bir yandan da Rusya tarafı, Türkiye’nin bu bekâ kaygısını araçsallaştırmaya çalışıyor. Bir anlamda da Türkiye ile ABD arasında ilerleyen süreçte krizin derinleşmesi durumunda bundan istifade edecektir. Kremlin, bu operasyona göz yumarak kısa vadede bazı avantajlar elde edecektir. S-400’lerden sonra önemli bir durum söz konusu. Ankara ile Washington arasındaki kriz derinleşirse de Türkiye’nin Rusya’ya askeri teknik bağlamda bağımlılığının artacağı hesapları yapılıyor.”Dr. Has, ABD’li Senatör Linsey Graham’ın, “Türkiye Suriye’ye girerse yaptırım kararı çıkarıp NATO üyeliğinin askıya alınması çağrısı yapacağız” açıklamasına atıf yaparak, “Bunlar Rusya’nın birinci açıdan kazanç sağlayacağı durumlar olacaktır” yorumunu yapıyor.Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yapacağı harekâtın, Kürtlerin Şam’la yeni bir anlaşmaya itebileceğinin altını çizen Has, Böyle bir olasılıkta Rusya, “Kürtler ile Şam arasında istese de istemese de arabulucu rolünü oynamak zorunda kalacaktır” ifadesini kullanıyor.Has ayrıca Türkiye’nin operasyonu ile İdlib’in Şam’ın kontrolüne geçmesi planının da daha kolaylaşacağını söylüyor.Türkiye’nin ilerleyen süreçte neler yapacağına dair belirsizliğe vurgu yapan Has, Washington Post’un deneyimli Orta Doğu muhabiri David Ignatius’un, Türkiye'nin operasyonunun Rusya destekli güçlerle koordine bir şekilde yürütüleceği iddiasını gerçekçi bulmadığını belirtiyor. Rusların 5 km’lik bir operasyon sınırı çizdiğine işaret eden Has, “Türkiye, bununla sınırlı kalmayacak gözüküyor. Bu da Rusya’nın risk aldığını gösteriyor” diyor.Has, Ignatus’un, “Rus destekli güçler Kürt bölgesini güneyden ele geçirmek için harekete geçiyor” iddiasına ilişkin olarak, “Bölgede ABD varlığı olduğu sürece böyle bir ihtimal olası değil” görüşünü dile getiriyor.ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un, Suriye’nin kuzeyindeki hava sahasını “de facto” şekilde Türkiye’ye kapattığını açıklamasını da değerlendiren Has, “ABD’nin tam anlamıyla hava sahasını kapatacağını düşünmüyorum. Eğer ABD bu operasyona tarafsız kalacaksa Türk uçakları bölgeye girdiğinde düşürecek değildir” ifadesini kullanıyor. Has’a göre ABD, gidişata göre pozisyon alacak...