POPULARITY
İran ve Türkiye, birbirlerini koruyarak her iki devletin varlığını sürdürebileceği tezi üzerine hareket eden iki bölgesel güçtür. Bu yazıyı Türkiye-İran ilişkileri üzerinden okumaktan ziyade, İran'ın kendi bölgesel stratejisini ele alan bir analiz olarak değerlendirmek gerekir. Her ülke, jeopolitik konumu, tarihi, coğrafyası, elindeki güç unsurları ve devlet kapasitesine göre dış politika ve güvenlik doktrinini geliştirir. İran, 1978 İslam Devrimi'nden sonra devrim siyasetinin en belirgin yönü olarak “İslam devrimini yayma” stratejisini benimsemiştir. Devrimin ilk yıllarında evrensel İslam mesajı öne çıkarken, zaman içinde bu mesaj, Fars milliyetçiliği ve radikal Şii mezhep taassubuyla harmanlanmış, Pers imparatorluk gururuyla birleşen bir milli ideolojiye dönüşmüştür.
Geçen yaz Bursa'ya gittiğimizde uğradık Somuncu Baba'nın fırınına. Ulu camiye yürüyüşle 20 dakikalık bir mesafedeydi. Yokuşta olduğu için biraz yorulduk ama fırının olduğu yere geldiğimizde yaz sıcağındaki o terleten yorgunluğa değdiğini anladık, “İyi ki geldik” dedik. Kendisi gibi mütevazi bir yerdi.
Geçen haftaki yazımızda, Suriye Devrimi'nin nasıl gerçekleştiğine dair özet bilgi aktarmış, akabinde de Kur'ân penceresinden bakıldığında, bu meselenin nasıl okunabileceği konusunda girizgâh yapmıştık. O yazının devamı sadedinde şunlar söylenebilir: 2. Âlemde kaos (düzensizlik) değil, kozmos (düzenlilik) hâkimdir. Bize kaos gibi görünen şeyler, aslında kozmosun bir parçasıdır. Meselâ, bir fabrikayı düşünelim. İçinde yüzlerce işçi sağa sola koşuşturup bir şeyler yapıyor. Pek çok makine, içinden geçen maddeleri değişik şekillere büründürüyor, içeride müthiş bir gürültü hâkim. Dışarıdan bu manzarayı gözlemleyen birisi, içeride kaotik bir durumun hâkim olduğunu düşünebilir.
Binlerce yıllık insanlık tarihinde, insanlık ailesinin fertleri, birbirleriyle lüzumlu lüzumsuz nice savaşlara girmiş; kimileri galibiyetin gururunu, kimileri ise mağlubiyetin üzüntüsünü yaşamışlardır. Nice zamanlar, bazı milletler, ordular ve komutanlar için hiç umulmadık bir anda talih kapıları açılmış ve kimsenin öngöremediği şekilde zaferler kazanılmıştır. Tarih, zalim Baas rejimine karşı Suriyeli yiğit devrimcilerin/mücahitlerin zaferini de, kimsenin beklemediği/öngöremediği kadar kolay ve hızlı bir şekilde kazanılmış bir zafer olarak kaydedecektir.
150 yıldır kaybediyoruz. Hindistan (Pakistan, Bangladeş) işgal edildi. Halife'nin ülkesi Osmanlı savaşta yenildi, Balkanlar'dan, Afrika'dan, Orta Doğu'dan çekildi. Kurulan devletçiklere birer sömürge valisi atandı. İslam coğrafyasının kalbine Siyonist hançer saplandı. Sömürü, darbeler, komplolar, yenilgiler, katliamlar, yoksulluk, kan, gözyaşı topraklarımızdan eksik olmadı. 1979'da İran devrimine sevinmiştik; kısa sürede bir Pers-Şia devrimi olduğu ortaya çıktı. 1989'da Afganistan Rusları topraklarından çıkardı, çok sevindik, ama kısa sürede o topraklara ABD girdi. Karamsardık, yılgındık, bitkindik, ümidimiz çok zayıflamıştı…
Suriyeli mücahitlerin 25 Kasım'da İdlip'den başlattıkları yürüyüş 8 Aralık'ta Şam'ın fethiyle nihai zafere ulaştı. Geçen cuma yani 13 Aralık'ta, Suriye şehirlerinde milyonlar namazda bir araya geldiler ve zaferi de coşkuyla kutladılar. Devrim şimdi yeni bir aşamaya geçti. Suriye'nin önünde devasa sorunlar var ve şu andan itibaren mücahitlerin bu sorunlara çözüm bulması bekleniyor. Suriye Devrimi'nin önündeki sorunlara tek tek bakalım:
Yıllara sari şanlı bir direnişin ardından 8 Aralık Devrimi ile sonuçlanan Suriye'deki toplumsal hareketlilik, birçok açıdan analiz edilmeye devam ediyor. Bir önceki yazıda Sednaya Hapishanesi üzerinden bir azınlık diktasının eliyle üretilen dehşeti ve bunun rejimle ilgisi üzerine bir analiz yapmıştım.
Kronik Kitap tarafından yayınlanan serinin ana kaynaklarından olan "Rusya İmparatorluğu'nun Çöküşü - Harp Yahut İhtilal (1881-1917)" eserini almak isteyenler için; Kitapyurdu: https://www.kitapyurdu.com/kitap/rusya-imparatorlugunun-cokusu-harp-yahut-ihtilal-18811917/520968.html Amazon: https://amzn.eu/d/0lR02qm Tüm Rusya Şubat Devriminin ardından nefesini tutmuş, yeni dönemi, olacakları bekliyordu. İş başına gelen Geçici Hükümet, halkın istediği umudu, barışı sağlayabilecek miydi ? İnsanlara ekmek verebilecek miydi ? Başbakan Lvov ve Kerensky bunu yapmadıkları gibi çok hatalı bir karar aldı. 1. Dünya Savaşından yılmış durumda bulunan halk bir an önce savaştan çıkmak isterken hükümet, savaşa devam etme kararı aldı. Devrimin haberini Zürih'te, sürgündeyken alan Vladimir Lenin, derhal Rusya'ya dönmenin yollarını araştırdı. Almanlar vasıtasıyla Rusya'ya dönüş yapan Bolşevik lider, Nisan Tezleriyle Geçici Hükümetin tam karşısında bir pozisyon aldı. Ülke, Petrograd Sovyetiyle Geçici Hükümet arasında gidip gelirken Lenin, bu kaos ortamını oldukça iyi değerlendirdi. Kerensky Taarruzu fiyaskoyla sonuçlanmış, Geçici Hükümetin zaten az durumda olan toplum desteğini tamamen kaybetmesine sebep olmuştu. Üstelik Kerensky'nin göreve getirdiği Başkomutan Lavr Kornilov, Kerensky'le rekabete girişmişti. Bu rekabet, tarihe Kornilov Girişimi olarak geçecek, Kerensky rakibini alt edecekti. Fakat gittikçe zayıflayan, savunmasız durumda bulunan Geçici Hükümet için yolun sonu görünmüştü. Temmuz Günleri sırasında Rusya'dan kaçmak zorunda kalan Lenin, Ekim ayı başlarında Rusya'ya geri döndü. Stalin, Troçki, Kamenev, Dzerjinski ve diğer Bolşevik liderlerle bir toplantı yapan Lenin, harekete geçme zamanının geldiğine karar vermişti. Jülyen takvime göre Ekim ayı sonlarında, Rusya için kırılma anı gelip çatmıştı. Bolşevikler, arzuladıkları "Bolşevik İhtilali" için artık sokaklardaydı. Credits: Music: Stranger by Soundridemusic Link to Video: https://www.youtube.com/watch?v=DQ1AVBs8y0o Credits: Music: Dead Silence by Soundridemusic Link to Video: https://youtu.be/pHPbL978gI4?si=R6XTOIIw27s9HTtH Kanalımızı desteklemek ve ek içeriklere ulaşmak için; https://www.youtube.com/channel/UCPlTdUoi8jAjEdk1wf5cQug/join
Affiliate marketing, yapay zekanın gücüyle şimdi çok daha etkili! Bu videoda, affiliate marketing işinizi nasıl büyütebileceğinizi ve yapay zekanın bu sürece nasıl katkı sağladığını öğreneceksiniz. Kazancınızı artırmak ve daha az çabayla daha fazla gelir elde etmek için gereken tüm stratejiler burada! Videoda Öğrenecekleriniz: Yapay zeka ile affiliate marketing stratejileri Otomatik gelir modelleri ve sistemler Hedef kitleye ulaşma yolları Satış ortaklığı programlarında AI nasıl kullanılır? 2024'ün trend affiliate marketing yöntemleri Bölümler: 00:00
Bölümde ana kaynak olarak kullandığımız "Rusya: Devrim ve İç Savaş (1917-1921)" eserini satın almak isteyenler için; Amazon: https://www.amazon.com.tr/dp/6256774450?ref_=cm_sw_r_cp_ud_dp_P87XEEPW2V5GYFASX2BH Kitapyurdu: https://www.kitapyurdu.com/kitap/rusya-devrim-ve-ic-savas-19171921/678577.html&publisher_id=8343 1. Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ederken Çar Nikolay, 7 Mart günü Petrograd'dan ayrılarak Mogilev'e gider. Ertesi gün; 8 Mart'ta kadınlar, grevdeki Putilov işçileriyle birlikte sokaklara dökülür. "Ekmek!" sloganıyla başlayan eylemler, devletin tepki verememesi sonucunda giderek büyür ve boyut değiştirir. Yıllardır rejimden usanmış olan halk, eylemleri bir isyana dönüştürür. Ancak rejimden bıkmış durumda olan sadece halk değildir. Gösterileri engellemesi beklenen askerler, halkın başlattığı ayaklanmaya yavaş yavaş dahil olur. Eylemler, üçüncü günden itibaren tahtın ayaklarını sallamaya başlar. Çarlık rejiminin zafiyeti anlaşılınca gösteriler kısa sürede devrime dönüşür. Kızıl Devrim'e giden yoldaki en kritik günler, tarihe Şubat Devrimi olarak geçecektir. 1 hafta içerisinde yaşanan hadiseler, 3 asırlık Romanov hanedanının sonunu hazırlayacaktır. Şubat Devrimi, çarlık rejimini sona erdirirken yerine sağlam temellere oturmuş bir sistem inşa edemez. Ülke, gün geçtikçe daha büyük bir kaosa sürüklenir. Romanov'ların sonu yaklaşırken Çar Nikolay, birbiri ardına hata yapmaya devam eder. Umarız bölüm hoşunuza gider. Video hoşunuza giderse like atmayı, yorum yapmayı, konuyla ilgilenen arkadaşlarınızla paylaşmayı lütfen unutmayınız. Beğenmediğiniz noktalar için de dislike atabilir, yapıcı eleştiri yorumlarınızla hatalarımızı düzeltmeme yardımcı olabilirsiniz. Çok teşekkür ederim. buymeacoffee.com/tarih101 Kanalımızı desteklemek ve ek içeriklere ulaşmak için; https://www.youtube.com/channel/UCPlTdUoi8jAjEdk1wf5cQug/join
Bu bölümde Core Location, Seyfeddin'in Kıbrıs gezisi, Meta'nın Orion gözlüğü, endüstri devrimi, Like a Dragon oyunu ve Playstation 5 deneyimi üzerine sohbet ettik.Bizi dinlemekten keyif alıyorsanız, kahve ısmarlayarak bizi destekleyebilir ve Telegram grubumuza katılabilirsiniz. :)Yorumlarınızı, sorularınızı ya da sponsorluk tekliflerinizi info@farklidusun.net e-posta adresine iletebilirsiniz. Bizi Twitter üzerinden takip edebilirsiniz.Zaman damgaları:00:00 - Giriş03:01 - Core Location13:12 - Kıbrıs27:50 - Shaders45:51- Rails 851:20 - M4 MacBook Pro sızıntısı56:01 - Apple artık her yıl yeni ürün duyurmayacak1:05:21 - Meta Orion1:16:50 - İzlediklerimiz1:29:48 - Okuduklarımız, Endüstri Devrimi2:07:28 - Oynadıklarımız, Like a Dragon: Infinite Wealth, PS5Bölüm linkleri:Core LocationFred ArmisenMetal by TutorialsThe Book of ShadersHummingbirdWhat's New in Ruby on Rails 8Alleged M4 MacBook Pro Unboxing Video Reveals These Four UpgradesApple's Shift Toward More Staggered Releases Could Bring More Innovation and Less PredictabilityExclusive: We tried Meta's AR glasses with Mark ZuckerbergThe PenguinPulp FictionWolfsSlow HorsesBad MonkeyHayao Miyazaki and the HeronEmpire of Cotton: A New History of Global CapitalismThe True CostOne Child NationTalking to My Daughter About the Economy: or, How Capitalism Works—and How It FailsThe Etnic Cleansing of PalestineOn PalestineInventor of the Future: The Visionary Life of Buckminster FullerLike a Dragon: Infinite WealthShadow of the ColossusMetaphor: ReFantazio
Send us a textKitap Kulübü'müzün 44. buluşmasında Liu Cixin'in “Üç Cisim Problemi” adlı eserini konuştuk. Bu roman bir üçlemenin ilk kitabı.Çin Kültür Devrimi sırasında yaşanan trajik olaylar sonucu insanlıktan soğuyan bir astrofizikçi olan Ye Wenjie, dünya dışı bir uygarlık ile iletişime geçer. Trisolaris adlı uzak bir gezegenden gelen bir mesajla, dünya'yı işgal etmek isteyen Trisolarisliler için gizlice çalışmaya başlar. Bu sırada, dünyanın çeşitli yerlerindeki bilim insanlarının gizemli ölümleri ve dünya hükümetlerinin ortak bir tehditle karşı karşıya gelmesi, bir uzaylı istilasının yaklaşmakta olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. Roman, insanlığın varoluşsal bir tehdit karşısında birleşip mücadele etmesini ve bilimsel keşiflerin insanlık tarihindeki yerini sorgular.Açıkçası ben bilim kurgu tarafında çok fazla teknik bilgiyle okuyucuyu ikna etmeye çalışmasını anlamlı veya yararlı bulmadım. Özünde dünyayı biz mi yok edelim, bıraksınlar uzaylılar mı yok etsin gibi bir yere giden bu konu hakkında ben de Linkedin'de bir anket yapmıştım.Uzaylılar gelse de bizi kötü yöneticilerden kurtarsa mı diyorsunuz, bizi bıraksın gezegeni kurtarsınlar mı diyorsunuz, yoksa gelsinler de ne olacaksa olsun mu diyorsunuz, aman gelmesinler biz böyle iyiyiz mi diyorsunuz. Hemen hepsi yakın oylar almıştı gezegeni kurtarmak biraz önde olsa da.Ama neticede yanıt verenlerin 3/4'ü uzaylılar gelsinler görüşünde, bu da yeterince hareketli bir hayatımız yokmuş gibi biraz heyecan aramamızla mı alakalı, yoksa bizim de Ye Wenjie gibi insanlıktan ümidi kesmemizle mi alakalı bilmiyorum.Bol miktarda spoiler içeriyor yine bu bölüm. Hatta bir arkadaşımız üç kitabı da okumuş, Netflix ve orijinal Çin dizisini de izlemiş, o nedenle onun yorumlarına da bölümün sonunda bulabilirsiniz.Bu bölümde görüşlerine yer verdiğim arkadaşlarım (02:15) Aycan Acar Şahin, (04:28) Aydan İrem Sungur, (06:28) Halime Özben Hacı, (08:20) Aycan Acar Şahin, (09:38) Mete Yurtsever, (14:37) Dilek Geçit, (15:44) Mete Yurtsever, (16:40) Halime Özben HacıSupport the show
Bir ülkenin siyasi hayatında, çeyrek yüzyıl kesintisiz lider olarak var olmak, sürekli iktidarda kalmak, dünyanın 17 ekonomisine sahip olduğumuz halde liderler arasında ilk beşte yer almak, bölgesel bir güç haline gelen Türkiye'nin dış politika misyonunu küresel bir etkiye dönüştürmek oldukça önemlidir. BM kürsüsünden, Gazze'de yapılan soykırımlar ve katliama sebep olanları, arkasında saf tutanları ve köhnemiş yapısıyla müdahil olamayan başta BM olmak kaydıyla ulusüstü bütün kurumları sert bir dille eleştirmekle kalmadı, aynı zamanda yapıcı bir şekilde yol ve yöntem gösterdi.
Batı'nın siyâsal gündemindeki yedekler listesinde dâima bir Türkiye- İran gerilimini tırmandırmak; hattâ bu gerilimi savaşa tahvil etmek maddesinin yer aldığını düşünüyorum. 1980'lerden beri zaman zaman ısıtılan bir madde bu. Hatırlayalım; 1980'lere girildiğinde İran'da İslâm Devrimi olarak bilinen bir süreç yaşanmıştı. Diğer bir gelişme ise, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgâl etmesiydi. Batı buna, Türkiye ve Pâkistan üzerinden derhâl tepki verdi. Bu tepki güdümlü askerî darbelerdi.
MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) akademik yaz kampları bütün hızlıyla sürüyor: Entelektüel ve akademik hayatımıza kalite ve seviye, eğitimimize ruh, hayatımıza kardeşlik ruhu kazandırıyor… Bugün ben aradan çekileceğim ve sizi MTO'muzun en parlak talebelerinden Hayrunnisa Karaman kardeşimin Çorum Kampı izlenimlerini yazdığı şiir gibi akan metniyle başbaşa bırakacağım. Zihin açıcı, dura düşüne, derinlemesine nefes alıcı okumalar… +++ Dedem yıllarca fısıldadı kulağıma, “sen dikenler içinde gül olacaksın! Güller içindeyse apayrı bir gül.” “Ahlâkımız, felsefemiz dekadansın (tefessühün, çözülmenin) formlarına dönüştü. Karşı- devrim, sanattır,” diyen Nietzsche'nin sözüne bir nazîre ile MTO'da biz “rağmen devinim toparlanmaktır,” hareketindeyiz. Durağanlığa rağmen aksiyon, hayattan kopmaya rağmen, hayatlanmak. Çöl büyüyor ve çöldür büyüten, gül devrimi vaktidir Gurûb vaktidir ve şafak attıracaktır; gül dönüyor… Bizim de hasat vakti bellediğimiz MTO akademik yaz kamplarında Çorum'da Siyaset Düşüncesi / Tarih Tasavvuru kampına duruyoruz. * Yollar insanları birler. Rumeysa Çetin kardeşimle beraber bir ekip olduk. Ankara'da Hacı Bayram'da nefes aldık, sonrasında Çorum'a ulaştık. Han programı ve ardından MTO'da kökleşmiş ve MTO'ya kök vermiş olan aynı zamanda, tanışma gecemiz oluyor. İnsan biricik, bunu bildik. Yüzlerine, g/özlerine baktığımda İstanbul özlemimi tazeleyen insanlar var bu arada. Gece kıymetle diğer güne gebelenir… * Makale sunumları vaktidir. Bu kamplarda doruklarımıza kadar doyuyoruz. Çoğu zaman da açlığımızı iliklerimize kadar fark ediyoruz. Tazeleniyoruz… Hem akademik kaliteyi tanıma ve akademinin ruhsuzluğunu “tanımama”, hem ruh doyumunu hem uhuvvet bağlarını yaşama bakımından bir “beşinci mevsim” yaşıyoruz bu anlarda. (Gürkan Gürarı) kardeşimizden açılımla Makale sunumlarından “bir kısım” aktarıyorum: “Kutsalın sırrı, yolculuğu kendinde açımlar.” … “Din, kendimize zuhur etmemizi sağlar.”
1904 yılında tanınırlık kazanan bir rahip; Georgy Gapon, St. Petersburg'daki işçi meclisinde aktif görev alır. İşçiler arasında gittikçe itibar kazanmaya başlayan bu rahip, çara bir dilekçe yazarak ona işçilerin dertlerini anlatmak ister. Bu dilekçeyi işçilerle birlikte bir yürüyüş yaparak Nikolay'a ulaştırmayı planlar. Bir yandan da Rus Gizli Polisi Okhrana için çalışan çifte ajan Gapon, Putilov Fabrikası'nda yaşanan haksızlığın ardından yürüyüşe karar verir. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçen bu hadise, Rusya tarihi için bir kırılma noktası olur. Kanlı Pazar'la başlayan 1905 yılı, Rusya'yı devrimin eşiğine getirir. İşçiler, aydınlar, bürokratlar, zemstvo temsilcileri, hatta Çarlık Rusya Ordusu askerleri dahi rejime başkaldırır. Otokrasi, yaşanan olaylar karşısında ilk kez geri adım atmak zorunda kalır. Ülkede yaşanan kaos, devrime yol açar. Ekim Manifestosu olarak bilinen manifestoyla çar, halkın sesini duyurabileceği bir meclis açmak durumunda kalır. Rejim destekçisi olması beklenen meclis, rejimin tam karşısında konumlanır. Devrimcilere karşı mecliste sert bir tutum takınan çarlık rejimi, muhalif vekillerin sesini kesemeyince hukuki bir darbeyle Duma Meclisini kapatmak ister. Bu, devrimci hareketleri daha da kızıştırır. Kendi içinde de Bolşevik-Menşevik gibi farklı fraksiyonlara bölünen devrimciler, rejime karşı hep birliktedir. Bütün bu gelişmeler yetmezmiş gibi 1904-1905 Rus-Japon Savaşı, korkunç bir yenilgiyle sonuçlanır. Sergei Witte'nin Japonlarla imzaladığı Portsmouth Antlaşması'yla Rusya, Uzakdoğu hayallerini bir kenara bırakır. Aynı günlerde yaklaşan devrim için çalışmalar yapan Vladimir Lenin, Joseph Stalin adında genç bir devrimciyle tanışır. Rusya tarihine damga vuracak ikili, birlikte çalışmaya başlar. Devrimci hareket içerisinde etkin görev alan Stalin, Bolşevikler arasında gittikçe güçlenir. Felaket bir durumda olan Çarlık Rusya'ya Avrupa'daki gelişmeler de yardımcı olmaz. Avrupa'da 20. yüzyılın başında yükselen tansiyon, Birbiri ardına krizlere sahne olur. Kaiser Wilhelm'in politik hataları, İngiltere'ye, izlediği yalnızlık politikasını yeniden düşündürür. İmzalanan Entente Cordiale (Samimi Antlaşma) ile İngiltere ve Fransa, bir asırlık düşmanlıktan sonra tekrar yakınlaşmaya başlar. Benzer şekilde Rusya da Birleşik Krallık ile masaya oturur. Birbirinden bağımsız yapılan bu antlaşmalar, yaşanan krizler sonucu Üçlü İtilaf'a dönüşecektir. Çar Nikolay'ın bütün sorunlar yetmezmiş gibi yeni doğan oğlunun hemofili hastalığına sahip olduğu anlaşılır. Bu amansız rahatsızlık, Alexei Nikolayevich Romanov için hayati tehlike oluşturur. Acılar içinde kıvranan çocuğa çare olması için mistik bir şifacının adı geçer. Grigori Rasputin adındaki bu gizemli din adamı, Çarlık rejiminin son dönemine damga vurur. 00:00 - 02:18 Intro 02:18 - 09:10 Kanlı Pazar'a Giden Yol 09:10 - 11:40 Kanlı Pazar 11:40 - 17:27 Devrim Başlıyor 17:27 - 18:56 Japon Savaşının Sonu: Portsmouth 18:56 - 21:56 "Ekim Manifestosu" 21:56 - 22:31 Sosyal Demokratlar Bölünüyor "Bolşevik-Menşevik" 22:31 - 27:09 Rejimin Duma Felaketi 27:09 - 28:25 "Cugaşvili" 28:25 - 31:17 Yeni Avrupa: Entente Cordiale 31:17 - 33:45 Tansiyon Yükseliyor: I. Fas Krizi 33:45 - 35:14 Donanma Yarışı 35:14 - 36:27 II. Fas Krizi (Agadir Krizi) 36:27 - Çareviç Aleksey ve Gizemli Şifacı Rasputin Credits: Music: Black Order by Soundridemusic Link to Video: https://youtu.be/REQdrQlCV5g?si=3EMnuKmscEe4sy7R Diğer Müzikler: @epidemicsound Kaynakça; (Kullanım Derecesine Göre Sıralanmıştır.) Rusya İmparatorluğu'nun Çöküşü; Harp Yahut İhtilal (1881 1917) - Onur Önol - Onur İşçi Simon Sebag Montefiore - The Romanovs 1613 - 1918 Catrine Clay - Kral İmparator Çar XIX. Yüzyıl Siyasi Tarihi - Fahir Armaoğlu Andrew Wiest - Birinci Dünya Savaşı Tarihi Rusya; Ortaçağ'dan Sovyet Devrimi'ne - Kezban Acar Rusya Tarihi - George Vernadsky Rusya'nın Kısa Tarihi - Paul Bushkovitch Kanalımızı desteklemek ve ek içeriklere ulaşmak için; https://www.youtube.com/channel/UCPlTdUoi8jAjEdk1wf5cQug/join
1. Dünya Savaşının en önemli olaylarından Rusya'da yaşanan Kızıl Devrim'i (Bolşevik Devrimi) anlattığımız serinin 6. bölümünde, yine Rusya tarihinin derinlerine dalıyoruz. Çarlık Rusya Devletinin son çarı 2. Nikolay, tahta çıkıyor. Rus tarihinin en kritik yıllarında tahta çıkan 2. Nikolay, çağdaşları gibi mantık evliliği değil büyük bir aşk evliliği yapar. Alman asıllı Hesse Prensesi Alix'e olan aşkı mutlu sonla biter. Hükümdarlığın gereği olan taç giyme törenleri (Coronation) ise bir felaketle sonuçlanır. Tarihe "Khodynka Tragedy" (Hodinka Faciası" olarak geçen olayla çarın hükümdarlığı ilk kez sorgulanmaya başlar. Avrupa'da artık dengeler değişmiştir. Rusya, 2. Wilhelm'in uyguladığı Weltpolitik siyaseti sonucu Alman İmparatorluğu'yla yollarını ayırmış, Fransa'yla ittifak olmuştur. 2. Nikolay ise kuzeni 2. Wilhelm tarafından birçok kez tehdit edilir. Manipülasyona açık bir tabiata sahip olan 2. Nikolay, Wilhelm'in de katkılarıyla gözünü Uzakdoğu'ya çevirir. Parçalanmakta olan Çin'de, Maliye Bakanı Sergei Witte'nin başlattığı politikayla kendini göstermeye başlar. Fakat Uzakdoğu'nun efendileri arasına bir Asya devleti de eklenmiştir. İmparator Meiji'nin reformlarıyla büyük güçler arasına girmeye aday olan Japonya, Rusya'nın Uzakdoğu faaliyetlerinden rahatsızdır. İki devlet, 1900'lü yıllara gelinirken karşı karşıya gelmek üzeredir. Liaotung Yarımadası, Port Arthur Limanı derken Rusya gözünü Mançurya ve Kore'ye diker. Artık iki devlet, karşı karşıyadır. 1904 yılında Japonlar, 37 yıl sonra ABD'ye karşı yapacağı Pearl Harbor Baskınına benzer bir baskını Rusya'ya yapar. Tarihe 1904-1905 Rus-Japon Savaşı olarak geçen hadise, Rusya için sadece bir Uzakdoğu felaketi olarak kalmaz. 1917 yılında gerçekleşecek Kızıl Devrimin adeta bir fragmanı olacak 1905 Devrimine zemin hazırlar. Keyifli seyirler dilerim. Beğenmeyi, paylaşmayı ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Sevgiler. Müzikler: @epidemicsound Kaynakça; Simon Sebag Montefiore - The Romanovs 1613 - 1918 Rusya İmparatorluğu'nun Çöküşü; Harp Yahut İhtilal (1881 1917) - Onur Önol - Onur İşçi XIX. Yüzyıl Siyasi Tarihi - Fahir Armaoğlu Rusya'nın Kısa Tarihi - Paul Bushkovitch Rusya Tarihi - George Vernadsky Rusya; Ortaçağ'dan Sovyet Devrimi'ne - Kezban Acar Kanalımızı desteklemek ve ek içeriklere ulaşmak için; https://www.youtube.com/channel/UCPlTdUoi8jAjEdk1wf5cQug/join
1. Dünya Savaşının en önemli olaylarından Rusya'da yaşanan Kızıl Devrim'i (Bolşevik Devrimi) anlattığımız serinin 5. bölümünde, yine Rusya tarihinin derinlerine dalıyoruz. 1881 yılında Çar II. Aleksandr'a gerçekleştirilen suikastın ardından tahta çıkan oğlu III. Aleksandr'ın hükümdarlık dönemini ele aldık. Vladimir Lenin'in çocukluğuna damga vuran gelişmeleri, Troçki'nin devletle mücadelesini, suikast girişimlerini ve yaşanan kıtlık felaketini anlattık. 1. Dünya Savaşına giden yolda Alman İmparatorluğu'yla Çarlık Rusya'sı arasında ilk ayrışmayı başlatan akraba hükümdarlar II. Wilhelm ile III. Aleksandr'ın hikayesini ele aldık. Üçlü İtilaf ve Üçlü İttifak kavramlarının doğduğu günlerde Almanya ve Rusya, birbirinden ayrışarak iki farklı yöne ilerledi. Bu iki devlet arasındaki düşmanlık, kıvılcım halindeki gerilimi büyük bir ateşe dönüştürecek, hem Rusya hem de dünya, geri dönülemez yola girilecekti. Müzikler: @epidemicsound Kaynakça; XIX. Yüzyıl Siyasi Tarihi - Fahir Armaoğlu Rusya'nın Kısa Tarihi - Paul Bushkovitch Rusya İmparatorluğu'nun Çöküşü; Harp Yahut İhtilal (1881 1917) - Onur Önol - Onur İşçi Rusya Tarihi - George Vernadsky Rusya; Ortaçağ'dan Sovyet Devrimi'ne - Kezban Acar
Kanalımızı desteklemek ve ek içeriklere ulaşmak için; https://buymeacoffee.com/tarih101 https://www.youtube.com/channel/UCPlTdUoi8jAjEdk1wf5cQug/join 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanan en önemli olaylardan Rusya'da yaşanan Kızıl Devrim'i (Bolşevik Devrimi) anlattığımız serinin 4. bölümünde, Rusya tarihinin derinlerine dalıyoruz. 1855 yılında, Kırım Savaşı sırasında tahta çıkan Rus Çarı II. Alexander, büyük bir reform programı uyguladı. Serflik sistemini kaldıracak, adli, mali, askeri ve diğer birçok alanda devasa reformlar yapacaktı. Gerçekleştirilen reformlar, Avrupalı devletlere karşı geri kalmış Rusya'yı ihya etmek içindi. Fakat ortaya çıkan sonuçlar beklenenden çok daha farklı oldu. Liberal reformlarla birlikte ortaya çıkan ortam, Ekim Devriminin tohumlarının atıldığı bir ortam oldu. Mihail Bakunin, Mihail Mihaylov, Alexander Herzen gibi 19. yüzyıla damga vuracak ideolojilerin Rusya'daki bayrak isimleri, sosyalist devrimin temellerini atacaklardı. Her ne kadar çar iyi niyetle reformlar gerçekleştirse de özellikle gençler arasında bir devrim arzulanmaya başlamıştı. Fakirliğin, yoksulluğun ve geri kalmışlığın sebebi olarak otokrasiyi ve çarı gören devrimciler, çarı ortadan kaldırma planları yapmaya başladı. Özellikle Narodnaya Volya (Halkın İradesi) örgütü, defalarca kez çara suikast düzenleyecek, devrimin fitilini yakmaya çalışacaktı. 1880'li yıllardan itibaren Rusya'da devrime giden yolun taşları, hızla döşenmeye başlanacaktı.
Konuğumuz Açık Bilinç programının yapımcısı Güven Güzeldere ile yapay zekanın hayatımıza girmesiyle birlikte nasıl bir süreçten geçildiğine dair soruları cevaplamaya çalışıyoruz.
Bilindiği gibi, İslam dünyası 19. yüzyıla kadar dünyanın bir ucundan diğer ucuna birbiriyle konuşabiliyordu. Özellikle Orta Çağ'da, İspanya'dan yola çıkan İbni Arabi Anadolu'ya, Şam'a, Kâbe'ye gidip, hatta isteseydi yürüyerek herhangi bir engele takılmadan Hindistan'a kadar seyahat edebilirdi. Bu kadar geniş bir kara parçasını bünyesinde bulunduran Osmanlı İmparatorluğu, aynı zamanda yüksek kültür üreten, medeniyet kuran bir değere sahipti. Özellikle 14. ve 15. yüzyıllarda dünya, Türk yüzyılı olarak anılmaya başlamıştı. Doğuda Timur İmparatorluğu, Mısır'da Memlükler, Osmanlı İmparatorluğu, Altın Ordu Devleti gibi birçok devletin yönetimi Türklerin elindeydi. Ancak bu imparatorluklardan en uzun yaşayanı Osmanlı İmparatorluğu, imparatorluk kültürünü bir medeniyete dönüştürdü. Fransız Devrimi ile birlikte milliyetçilik akımları güçlendi ve imparatorluklar çağı sona erdi. Ulus devletler çağı başladı ve irili ufaklı yüzlerce devlet ortaya çıktı. Bunun yanı sıra, Rusya'da devrim olduktan sonra 40-50 yıl içinde, Türk devletlerinin tamamı Rusya'nın boyunduruğu altına girdi. Soğuk Savaş dönemi bitip Rusya dağılana kadar Türk devletleri, bir yönde Rusya'nın esaretindeydi. Bugüne gelindiğinde, Türk Devletler Teşkilatı, Karabağ Savaşı'ndan sonra yeniden kimlik kazandı ve Türk devletleri, Türkiye'nin öncülüğünde bir araya geldiler ki, bu, Türklerin tarihi yeniden yazmaya başlaması anlamına gelmektedir. Türkiye, oldukça zengin jeopolitik denklemlerin üzerinde oturmaktadır. Bir ayağı Afrika ülkelerindedir. Balkan ülkeleriyle iç içe yaşamaktadır. Orta Doğu ülkelerinin meseleleri Türkiye'nin iç meseleleri gibi gündem oluşturmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı, Türkiye için yepyeni bir dış politika vizyonu oluşturmaktadır. Kuzeyden güneye, doğudan batıya, Türkiye 360°'lik bir dış politika üretme ve nüfus paylaşma kabiliyetine sahip bir ülkedir. Siyaset bilimciler ve tarihçiler hep şunu söylerler: Japonya'nın ekonomisi her zaman İngiltere'den büyük olmuştur fakat Japonya hiçbir zaman İngiltere kadar bir siyasi nüfuza sahip olmamıştır. Bugün sanki İngiltere'nin kapsamış olduğu geniş nüfus alanını adım adım Türkiye kapsamaktadır. Türk Dünyası'nın iki büyük devleti Türkiye ve Özbekistan, bulundukları pozisyon açısından oldukça önemlidir. Maveraünnehir Bölgesi'nin kalbinde bulunan Özbekistan, kültürel birikim, nüfus ve ekonomik bakımdan, Maveraünnehir bölgesinin etki gücü en yüksek ülke olacak gibi durmaktadır. Diğer taraftan Türkiye, kendi nüfuz alanını genişleten ve dostlarıyla olan stratejik diyaloglarını geliştiren bir ülkedir. Geçtiğimiz hafta Özbekistan Cumhurbaşkanı Türkiye'ye geldi ve Cumhurbaşkanımızla bir toplantı yaptılar. Bu toplantının ağırlaması, uğurlaması ve iki devlet arasındaki ilişkiler, bugüne kadar devletler arası kurulan ilişkilerin en yüksek mertebelerinde gerçekleşmiştir.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisî'nin (63) beraberindeki heyetle birlikte geçirdiği helikopter kazası sonrası yaşamını yitirmesi, Ortadoğu'da bugünlerin en popüler gündem maddesine dönüştü. İran ağıtlarla bezeli tantanalı bir cenaze törenine hazırlanırken, hem Reisî'nin şahsı hem de İran siyaset sahnesinde işgal ettiği pozisyon, uluslararası basının da odaklandığı noktaların başında geliyor. On İki İmam'ın sekizincisi Ali er-Rızâ'nın (v. 818) kabrine ev sahipliği yapması nedeniyle Şiî inancında “kutsal” kabul edilen Meşhed kentinde dünyaya gelen İbrahim Reisî, 1979'dan sonra -genç yaşına rağmen- oldukça kritik makamlarda görev yaptı. Ancak kariyerinin bugün bile hâlâ tartışılan en dikkat çekici zaman aralığı, 1988'in yaz aylarını kapsıyordu: İran-Irak Savaşı'nın gölgesinde “İslâm Devrimi muhalifi”, “Amerikan yanlısı” ve “Batı taraftarı” oldukları gerekçesiyle binlerce mahkûm hapishanelerde infaz edilirken, o dönem Âyetullah Humeynî'nin siyasî varisi ve veliahdı olan Âyetullah Hüseyin-Ali Muntazerî, bu duruma sert biçimde tepki göstermişti. Humeynî'nin kendisini azletmesiyle birlikte sistem dışına itilen ve ev hapsine alınan Muntazerî, bilahare kaleme aldığı hatıratında, söz konusu infazların gerçekleştirilmesi için kurulan komitedeki isimlerden birinin İbrahim Reisî olduğunu söyler. Reisî, ölümüne kadar elbette bu konuda hiçbir resmî açıklama veya savunma yapmadı. 1983'te Meşhed'in en önemli Şiî din adamlarından Seyyid Ahmed Alemu'l-Hudâ'nın kızıyla evlenen Reisî, bu yolla dinî ve siyasî konumunu sağlamlaştırdı. Alemu'l-Hudâ'nın zaman içinde Uzmanlar Meclisi üyeliği ve Meşhed cuma imamlığı gibi bazı önemli vazifeler üstlenmesi, Reisî'nin mevkiini de yükseltti. Reisî, 2021'de cumhurbaşkanı seçilmeden önce, Meşhed İmam Rızâ Vakfı'nın mütevelli heyet başkanıydı örneğin. Dinî kliklerle ekonominin iç içe geçtiği İran'da, ülkenin 12 vilayetinde gayrimenkul ve arazilere sahip İmam Rızâ Vakfı, dinî bir kurum olmaktan öte muazzam bir siyasî ve ekonomik gücü de temsil ediyor. Bütün spotlar İbrahim Reisî'ye çevrilmiş olsa da, aynı kazada hayatını kaybeden İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan da keza oldukça dikkat çekici bir figürdü. Suudi Arabistan ve Pakistan başta olmak üzere İran'ın komşularıyla ilişkilerinin onarılmasında başrol oynayan Emir-Abdullahiyan, bölge başkentlerindeki mevkidaşları üzerinde müspet izler bırakmıştı. Reisî ile Emir-Abdullahiyan'ın buluştuğu bir başka ortak payda da, 2020'de ABD tarafından Bağdat'ta öldürülen İranlı komutan Kâsım Süleymânî'ye olan yakınlıklarıydı. Özellikle Emir-Abdullahiyan'ın İran'ın Ortadoğu'daki paramiliter uydu örgütlerinin organizasyon ve koordinasyonunda “Hacı Kâsım”a yardımcı olduğu biliniyor.
206.bölümünde, OpenAI'nin son yapay zeka modeli GPT-4o'nun lansmanını inceliyoruz. GPT-4o, gerçek zamanlı iletişimde bir dönüm noktası olabilir mi? Modelin getirdiği yenilikler ve potansiyeli hakkında konuşuyoruz. Ücretsiz kullanım sunan bu model, yapay zeka ile iletişimde yeni bir çağın başlangıcını mı temsil ediyor? Detayları bu bölümde keşfedin! Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri
İran'a ilk gittiğimde yaşım 29'du. Yıl 1989'du, aylardan şubat. 1979'da İmam Humeyni önderliğinde gerçekleşen görkemli devrimin 10. yıldönümüydü. İran İslam Cumhuriyeti‘nin daveti üzerine gitmiştim genel yayın yönetmenliğini yaptığım Girişim dergisi adına. Heyetin içinde pek çok gazeteci ve siyasetçi vardı. İran-Irak savaşının ateşkesle sonlandığı bir yıldı. Çok farklı duygularla ayak basmıştım Tahran'daki Mehrabad Havaalanı'na. Gökyüzüne uğurlandığı iddia edilen İslam'ın tarihte eşi benzeri olmayan bir halk ayaklanmasıyla iktidara taşınmasının bizde oluşturduğu duygu tarifsizdi. İmam Humeyni'nin kendisi de, önderliğinde yapılan devrimin kendisi de bizim sahiplenerek savunduğumuz bir olguydu. İran'da o duygu yüklü günlerde bile farkına vardığım iki şey vardı ki savunmam mümkün değildi. 1985'te çıkardığımız Girişim dergisi o tarihlerde bir ekoldü. Hatırı sayılır bir entelektüel etkiye ve güce sahipti. Bizim camiamızda da hür düşüncenin mektebi gibiydi. Cesur ve korkusuzdu. Tek sesliliğe karşı çoğulculuğu savunan, eleştirel düşünme biçimini eksene alan bir anlayışa sahipti. Dışarıdan bakıldığında devrimi savunduğumuz için İrancı diye bilinen bir dergiydi. Oysa biz İrancı değildik. İran'ı körü körüne savunan bir dergi de değildik. Devrimi destekleyen ama rejimin yapıp ettiklerini de gerektiğinde eleştiren bir yerde duruyorduk. Sözgelimi, Hama katliamında İran'ın Suriye rejiminin arkasında durmasını sert bir dille eleştiren bir yerde duruyorduk. O tarihte İran'a dair üç belirgin saflaşma vardı. İran'a topyekûn karşı çıkanlar, İran'a biat edenler, İran'daki devrimi savunan ama rejimin mezhepçi ve milliyetçi karakterine eleştirel bakanlar. Biz üçüncüsünü temsil eden bir gruptuk. İlk gruptakiler sayıca fazlaydılar. İkinci gruptakiler sayıca çok daha azdılar. Sonra devletle ilişkilenme süreçlerinde çeşitli İslami grupların katılımıyla bir güç odağına dönüşebildiler. Girişim grubu mesafeli ve eleştirel tutumu dolayısıyla entelektüel düzeyde etkili bir pozisyon üretmeyi başarmıştı. Benim o tarihte farkına vardığım iki yanlış şuydu: Devrimden sonra oluşan rejimin mezhepçi bir eksene oturtulmuş olmasıydı. Bir de Fars milliyetçiliğini sahiplenir bir siyasal konumlanma içine girmesiydi. Nitekim o tarihlerde el yordamıyla tespit ettiğim bu devrimin ruhuna ters gördüğümüz iki olguyu Tahran'da katıldığım radyo programında “İran'daki İran, Türkiye'deki İran değil!” sözleriyle nezaketin dili çerçevesinde eleştirmiştim. İran İslam Cumhuriyeti'nin reel-pratik yüzü ile bizim İran İslam Devrimi'ne yüklediğimiz misyon birbiriyle çelişiyordu. Devrimin teorik ruhunun oluşturulan rejimin reel yüzüyle alakası iddiadan ibaretti. Tabii ki bu durum hem zihinsel bir kırılmayı, hem de hayal kırıklığını beraberinde getiriyordu. Türkiye'ye döndükten sonra Girişim'de yayımlanan uzunca başyazımın başlığı “İran İslam Devrimi'ni Doğru Değerlendirememe Sorunu” idi. Bu yazıyla birlikte koşulsuz İran savunucularıyla yollarımız ayrıldı. Hatta bize düşmanlık kertesinde bir tutum sergilendi. Biz İran'daki devrimin bizatihi kendisini savunan ama rejimin mezhepçi ve milliyetçi politikalarına itiraz eden yerde durmayı sürdürürken İran'dan çok İrancılık yapanlar ise koşulsuz biat anlayışında karar kıldılar. Sözün burasında o gün de durduğumuz yer, mezhepçilik eksenli bir yer değildi. Bugün de değildir. Biz İran İslam Cumhuriyeti'nin mezhepçilik eksenine oturan dominant anlayışına, başka bir deyişle mezhepçiliği adeta din gibi gören anlayışına kendi mezhepçiliğimiz üzerinden eleştiri getirmiyorduk.
Seçim sonrası iç siyaset konuşulurken, alışkanlık olduğu üzere bir siyaset yorumcusu “Türkiye'nin büyük bir hikâyeye ihtiyacı var” diye bir cümle kurdu. Ben de “O kadar çok büyük hikâyemiz var ki her hikâye dünyada gündem oluyor, ardından kısa bir zamanda unutuyoruz” dedim. Tekrar büyük hikâyeler yazmaya gerek yoktur, bu hikâyelerin her biri millet hafızasında yaşamaktadır. Fakat Irak-Türkiye ilişkileri, yeni bir büyük hikâyenin kapısını aralamak anlamına gelir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak ziyareti öncesi yaptığı açıklamada “Irak zengin geçmişi olan bir ülke, fakat elindeki zenginliği tabana yayma konusunda zımni sorunları var” dedi. Bugünkü Irak iktidarı bu konuda sofistike bir çaba içerisinde. Özelikle bu konuda Irak hükümetinin Türkiye ile dayanışma eğilimi var. Fidan'ın bu açıklamalarını enerji ve güvenlik açısından ele aldığımızda meselenin boyutlarının ne kadar derinleşeceğini görmüş oluruz. Bilindiği üzere İran Devrimi olduğunda, Irak, ABD'nin desteği ile İran'a savaş açmış, bu savaş on yıl sürmüştü. Devamında ABD, Irak'ı işgal etti. Kaderin cilvesine bakın ki ABD, IŞİD'i Irak'ın içlerine soktu ve IŞİD'i yenmek için de can düşmanı İran destekli Haşdi Şabi birlikleri ile sözüm ona Irak'ı kurtarmak için ortaklık yaptı. Özünde ABD Irak'ı işgal etti, İran ise Irak'ın fetret devrini sürdürülebilir hale getirdi. Bugün Irak'ın kaderi kökten değişebilir ve bu değişimde Türkiye'nin payının büyük olacağını düşünüyorum.
Devrimler serisinin yeni bölümünde Rus devrimlerini konuştuk. 19. yüzyılda başlayan Rus modernleşmesi süreci Rusya'da nasıl bir toplumsal dönüşüm yarattı? Narodniklerden Kadetlere, Menşeviklerden Bolşeviklere siyasi spektrumun farklı noktalarındaki hareketleri birbirinden ayıran özellikler nelerdi? Ekim devriminin öncüsü olan toplumsal ve siyasi olaylar nelerdi? Devrimin dünya siyasetine etkileri neler oldu? T
Yapay Zekada Bu Hafta, her hafta yapay zeka gündeminde öne çıkan konuları en anlaşılır şekilde özetleyen, yorumlayan ve örneklerle size sunmaya çalışan haftalık bir programdır. Bu hafta konuştuğumuz konulardan öne çıkanlar ve bağlantı linkleri; - Elon Musk .vs Open AI davası, ve yaşananlar. - https://claude.ai/ - https://dust3r.europe.naverlabs.com/ - https://github.com/caizhongang/SMPLer-X - https://kovenyu.com/wonderjourney/ - DUNE PART 2 https://en.wikipedia.org/wiki/Dune:_Part_Two #yapayzekainsanlık #yapayzekaliderliği #yapayzeka --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/timur-akkurt/message
Gazze'de insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet yaşanıyor: Üç nesil aynı anda yok ediliyor. Sadece dünya değil, olmayan İslâm dünyası da seyrediyor! İRAN RACON KESİYOR HERKESE! Gazze soykırımında günyüzüne çıkan ürpertici bir hâdise var: İran'da Şiî devlet kurulduktan bu yana İran'ın İslâm dünyasının kalbinde, merkez coğrafyasında istediği gibi cirit atması, istediği yeri işgal etmesi, istediği yeri bombalaması, istediği yeri ateşe vermesi, iç savaşa sürüklemesi çok doğal bir hâdiseymiş gibi iyice rutinleşti. İran, racon kesiyor bölgede herkese: Batılılara da, Türkiye'ye de, Arap dünyasındaki ülkelerin hepsine de! İnanılır gibi değil gerçekten! Hani “haydut devlet”ti İran? Hani vurulup yok edilecekti? Aksine İran hem hedef tahtasına yatırılarak mağdur konuma sürükleniyor hem de mazlumların imdadına koştuğu izlenimi oluşturarak mağdurların hâmisi rolünü çok güzel oynuyor! TÜRKİYE BATI'NIN DÜŞMANI, İRAN TAŞERONU! Gazze'de yaşanan ürpertici katliam ve soykırım, İran'ın bir anda hızla güçlenmesine ve önüne gelen ülkeye saldırmasına yetti! The Economist dergisinde İran'la ilgili yapılan bütün yorumlarda ve yazılan bütün yazılarda İran'ın kukla örgütlerinden (Iranian proxies) bahsedilip duruluyor! Bizim neden bir kukla örgütümüz yok? İngiliz'in, Fransız'ın, Amerikalının, Rus'un var. Bizim neden yok? Kaldı ki, emperyalistlerin kendilerinin icat ettikleri DEAŞ'ı Türkiye'nin kullandığına dair tezviratlar çıkararak Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak istediler ama DEAŞ'a en büyük darbeyi Türkiye vurdu. Türkiye, görünüşte, Batı ittifakının bir üyesi, Batılıların müttefiki ama gerçekte Batılıların vurmak istedikleri “tehlike arzeden” bir ülke. Ama hangi Türkiye? Elbette ki Müslüman Türkiye. Oysa İran, görünüşte, Batı'nın “haydut devlet” olarak gördüğü ama gerçekte girdiği çatışmalar ve savaşlarla yalnızca Batılıların önünü açtığı ve Batılıların önünü açan bir ülke. Türkiye, sınırlarının 30 km ötesine askerî operasyon yapamıyor ama İran bütün bir Ortadoğu coğrafyasını hallaç pamuğu gibi savurabiliyor ve kan gölüne çevirecek işgallere, operasyonlara ve hatta darbeler yapmaya kadar gemi azıya alıyor ve ipin ucunu kaçırmaktan kaçınmıyor. İKİ ŞİÎ HİLÂLİ Şu ân İran iki Şiî Hilâli çekti Arabistan Yarımadası'na ve Türk cumhuriyetlerine. Arabistan yarımadasına bilfiil (siyasî) Şiî hilâli, Türk cumhuriyetlerine ise bilkuvve (kültürel) Şiî hilâli çekerek yerleşmiş durumda. Şah rejimi işbaşındayken İran'ın yayılmacı ve emperyalist politikaları yoktu. İran'da Şiî Devrimi yapıldıktan sonra İran İslâm dünyasına derinlemesine nüfûz etmeye, Müslüman ülkeleri adım adım kendi güdümüne girdirmeye, her tür İslâmî oluşumu kendine ekonomik ve dolayısıyla akîdevî olarak boyun eğdirerek boyunduruğu altına almaya çalışıyor. İki Şiî Hilâli'nin merkezinde de Türkiye var. İran bu iki Şiî hilâliyle Türkiye'yi kuzeyden ve güneyden kuşatma altına alıyor: İran, kuzeye, Türk cumhuriyetlerine kültürel olarak bilkuvve bir Şiî Hilâli çekiyor, Türkiye'nin güneyine ise bilfiil/bedenen kuşatılan bilfiil Şiî hilali. Türkiye'nin geleceğini, bu iki Şiî hilâli karşısında takınacağı tavır ve izleyeceği politika belirleyecek. Türkiye, Şiî hilalinin karşına Türkiye Ekseni olarak adlandırılabilecek güçlü bir proje ile çıkamazsa, biz bir şey yapamayız demektir. Gelinen noktada karşımıza çıkan manzara ürkütücü, ürpertici, İslâm dünyasını kan gölüne çevirecek, İslâm dünyasının sınırlarını mezhebî sınırlarla çizecek kadar tedirgin edici bir manzara.
Konuklarımızın hikayesini de ülkemizin hikayesini de konuşuyoruz. Türkiye'nin seçkin isimleri Türk Kahvesi'nde ağırlanıyor, samimi ve sıcak bir atmosfer evlerinize taşınıyor. Ayşe Böhürler Pazar sabahlarını, Türk Kahvesi ile tatlandırıyor. Sanat ve entelektüel hayat üzerine değerlendirmeler, nostalji, mimari, tarih ve eski uygarlıklar üzerine birçok konunun konuşulduğu programda aradığınız her şeyi bulacaksınız. Türk Kahvesi'nde bu hafta konuğumuz Prof. Dr. İdil Tunçer Kılavuz 00:00 Giriş 3:00 Rus milliyetçiliğinin kökenleri 5:30 Rus tarihine olan ilgisi nasıl ortaya çıktı? 8:30 Rus milliyetçiliği nasıl başladı? 17:17 1917 öncesi Rus milliyetçiliği 30:15 Bolşevik Devrimi ile değişen ne oldu? 41:30 Sovyetler Birliği nasıl dağıldı? 46:00 Putin'in Rus milliyetçiliğine bakışı 51:00 Putin'in izlediği siyaset çizgisi ne? 58:00 Rusya Ortadoğu'da nasıl bir siyaset izliyor? 1:00:00 Günümüzde Rus milliyetçiliği ne durumda? 1:08:00 Günümüz Rusya'sına bakış nasıl? #Rusya #Putin #sovyetlerbirliği
Amerika 18. yüzyılın sonlarına kadar 3 farklı sömürgeci ülkenin etkisi altındaydı. Fakat Britanya Krallığı'nın arttırdığı vergiler hem Amerikan ulusunun doğuşu hem de modern siyasi tarihin ilk başarılı cumhuriyet rejimini kurmuş oldu. Amerikan Devrimi sadece Amerika'nın değil, tüm dünyanın siyasi ve sosyal düzenini etkileyen önemli bir dönüm noktasıydı. Devrimin temelinde, kolonilerin Britanya yönetiminden duyduğu hoşnutsuzluk yatıyordu. Koloniler, vergilendirme ve temsil adaletsizliği, sömürgecilik ve hak ihlalleri gibi sorunlarla karşı karşıyaydı. Aydınlanma'nın getirdiği özgürlük ve demokrasi fikirleri de devrimci ateşi körükledi. Amerikan Devrimi'nin sonuçları oldukça önemliydi. Devrim, Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasına yol açtı ve demokrasi ve cumhuriyetçilik ilkelerini dünya çapında yaygınlaştırdı. Devrim, sömürgeciliğe karşı bir mücadele örneği olarak da kabul edildi ve birçok özgürlük hareketine ilham kaynağı oldu.
49W'nun bu haftaki bölümündeÖmer Gemalmaz Vladimir Lenin'i anlattı. Lenin nasıl bir aile büyüdü? Lenin döneminde Rusya'nın siyasi sosyal ve ekonomik durumu nasıldı? Çarlık Rusya'sının sorunları nelerdi? Rusya'da hangi siyasi hareketler güçlüydü? Bolşevikler kimdi? Bolşevik Menşevik ayrımı neden oldu? Troçki'nin devrimdeki rolü neydi? Lenin devrimi nasıl yaptı? Lenin'in hayal ettiği devlet nasıldı? Lenin'in politikaları nelerdi? Lenin dış politikada neler yaptı? Hepsi ve daha fazlasının cevabı burada.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Zamanda seyahat edebilseydik çok güzel olurdu, değil mi? Bu bölümde Emin ve Onur böyle bir imkânları olsa neler yapacaklarını konuşuyorlar. Geçmişte nerelerin tarihini görmek ve hangi önemli olaylara tanıklık etmek istediklerini tartışıyor, gelecekte en çok neleri merak ettiklerini paylaşıyor, hatta geçmişe müdahale edip günümüzü değiştirmek gibi biraz tehlikeli fikirleri gündeme getiriyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Müzik Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:31] İyiyim Emin, teşekkür ederim. Sen nasılsın? Emin: [0:33] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Evet, bugün ilginç bir konuyla karşınızdayız bence. Onur bahsetmek ister misin? Bugün ne hakkında konuşacağız? Onur: [0:42] Evet, bugün zamanda yolculuk hakkında konuşacağız. Geçmişte ne zamanları, hangi olayları görmek isteriz veya gelecekte neler olacağını görmek isteriz? Zamanda nerelere seyahat etmek isteriz? Bu konu hakkında birazcık fikir alışverişinde bulunacağız. Emin: [0:58] Evet, yani bunun tabii ki gerçek olup olmayacağı... Şu an için aslında gerçek olmayacağı kesin. Ama ileride belli olmaz. Belki bir şeyler bulunur. Böyle bir şey mümkün olur. O yüzden biz hazırlığımızı yapalım. Planlarımızı yapalım. Eğer böyle bir şey gelişirse hemen ilk sıradan gireriz bence. Onur: [1:16] Doğru. Valizlerimizi toplayalım da hazır bulunsun. Emin: [1:19] Aynen öyle. Evet, başlamak ister misin? Zamanda yolculuk yapma şansın olsa hangi zamana gitmek isterdin? Onur: [1:27] Ya açıkçası benim ilgimi genelde büyük tarihsel olaylar çekiyor. Hani atıyorum Fransız Devrimi gibi ya da ne bileyim İstanbul'un fethi gibi böyle büyük olaylar benim çok ilgimi çekiyor. O yüzden herhâlde ilk adım olarak İstanbul'un fethini görmek isterdim. Yani gemiler nasıl karadan yürütülmüş? Koskoca Doğu Roma İmparatorluğu nasıl çökmüş? Gerçekten orada bulunup görmek isterdim. Şu anda yaş olarak benden küçük bir komutan nasıl koskoca İstanbul'u fethedebilmiş? Gerçekten buna bir tanıklık etmeyi yerinde çok isterdim, o zamana dönmeyi. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Special Guest: Onurhan.
Devrimler serisinin yeni bölümünde parlamentonun İngiltere'de hakim güç olmasını sağlayan devrimi, İngiliz Şanlı Devrimi'ni (Muhteşem Devrim) konuştuk. İngiliz İç Savaşı ve takip eden yıllardaki kaos önce kısa süreli bir cumhuriyete sonraysa parlamentonun hakim güç olduğu bir sisteme kapı araladı. Bu dönem ayrıca siyaset felsefesinin kurucu isimlerinden Thomas Hobbes ve John Locke'un da metinlerinde önemli yer kaplar. İç savaşın yıkıcı etkisi ve ürettiği güvenlik krizi karşısında Thomas Hobbes güvenliği sağlamak için özgürlüklerden taviz verilebileceğini savunan Leviathan kitabını yazarken John Locke özgürlüğün temel hak olduğunu ileri sürmüştür. İki düşünür de devleti bir toplumsal sözleşme olarak ele almış ve kralın ilahi bir güç tarafından seçildiği görüşünü yıkmışlardır.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümünde, 100 yıl geriye giderek 29 Ekim 1923'e giden süreci ve sonrasını konuşuyoruz. 1908 Devrimi'nden Cumhuriyet'e giden süreçte neler yaşandı? Osmanlı'nın yıkılmasından Cumhuriyet'in kurulmasına eksik ve yanlış bilinenler neler? 100 yıl sonra Cumhuriyet nereye ulaştı?Gülener Kırnalı sordu, akademisyen ve tarihçi Doç. Dr. Ahmet Kuyaş anlattı.Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun!İyi dinlemeler...#cumhuriyet #atatürk #türkiye
Avrupa'da oldukça yaygın olan bifazik uyku, Endüstri Devrimi'ne gelene kadar oldukça tercih edilen bir modeldi. Bifazik uykunun tarihine göz atıyoruz.
Devrimler serisinin yeni bölümünde konumuz Fransız Devrimi. 18. yüzyılda Kıta Avrupa'sının en büyük gücü olan Fransa'da rejim neden zayıfladı? Fransız Devrimi'nin sebepleri neydi? Fransız Devrimi siyasette neleri değiştirdi? Fransız Devrimi'ni kimler yaptı? Bu kanlı ve bir o kadar da hareketli süreç nasıl modern siyasi düşüncelerin filizlenmesini sağladı? Devrimler serisinin yeni bölümünde Vahit sebepleri ve sonuçlarıyla Fransız Devrimi'ni anlattı.
Soğuk Savaş Dönemi Part II: Berlin Duvarı, 1 Mayıs 1968 Devrimi... | Pelin Batu ile Sapien Tarihi
Mesele'nin bu bölümünde Gülener Kırnalı, son zamanların en çok konuşulan konularından yapay zekayı masaya yatırıyor.Dünya devrimsel bir dönüşümün içinde. Üretici yapay zeka teknolojileri akıllara durgunluk veren bir hızla büyüyor. Herkesin en çok merak ettiğiyse yapay zekanın küresel ekonomiyi ve iş piyasalarını nasıl etkileyeceği? Yapay zeka işlerimizi elimizden alacak mı? Alacaksa ne zaman? Hangi sektörler daha fazla etkilenecek? Yapay zekanın doğurduğu tehlikeler neler? Hükümetler ne tür kısıtlamalar getirmeye hazırlanıyor?En yeni araştırmalardan ve tahminlerden hareketle Gülener Kırnalı tüm bu sorulara yanıt arıyor.İyi seyirler...#ekonomi #yapayzeka #ai #artificialintelligence #chatgpt
Devrimler serisinin ikinci bölümünde sanayi devrimini konuştuk. Sanayi devrimi nasıl bir ortamda oldu? Neden İngiltere'de gerçekleşti? Sanayi devriminin ekonomik ve sosyal etkileri neler oldu? Bilim devriminden sanayi devrimine giden yolda hangi koşullar sanayi devrimine katkı verdi? Cevapları burada.
Cambly hakkında detaylı bilgi almak ve kampanyadan faydalanmak için: cambly.biz/60iran İndirim Kodu: 60iran * Instagram: @ortamlardasatilacakbilgi Twitter: @OrtamlardaB * Reklam ve İş birlikleri için: ortamlardasatilacakbilgi@gmail.com Farkındalık Defteri: https://www.podcastbpt.com/ortamlarda-satilacak-bilgi * *Bu bölüm "Cambly" hakkında reklam içerir*
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Pelin Batu ile Sapien Tarihi'nin yeni bölümünde konumuz Sanayi Devrimi.
Bugün 10 Kasım. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 84. yılı. Geçtiğimiz haftalarda AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Kahramanmaraş 8. Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı'nda yaptığı konuşmada, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye'de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao'nun Çin Kültür Devrimi'dir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” demişti. MHP lideri Devlet Bahçeli ise partisinin grup toplantısında isim vermeden Ünal'ı hedef almıştı. Tartışmaların ardından Ünal, parti grup başkanvekilliği görevinden istifa ettiğini açıkladı. AKP'nin 20 yıllık iktidarına rağmen Atatürk, hâlâ Türkiye siyasetinde en önde gelen ve saygı duyulan ismi olmaya devam ediyor. İslamcılar Atatürk'e neden ve nasıl yenildi? Ruşen Çakır, siz sevgili izleyicilerimizin sorularını yanıtladı.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, görevinden istifa etti. Ünal, sosyal medya hesabında, “Bugün itibarıyla Grup Başkanvekilliği görevimden affımı talep ettim. Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a bugüne kadar şahsıma duyduğu güven ve verdiği sorumluluklar için müteşekkirim” diye yazdı. Mahir Ünal'ın istifasının ardından AKP Grup Başkanvekilliği görevine Özlem Zengin atandı. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Kahramanmaraş 8. Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı'nda yaptığı konuşmada, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye'de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao'nun Çin Kültür Devrimi'dir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” demişti. MHP lideri Devlet Bahçeli ise partisinin grup toplantısında isim vermeden Ünal'ı hedef almıştı. Ruşen Çakır, Mahir Ünal'ın istifasını değerlendirdi.
Basit Türkçe ile Haberler / News in Simple Turkish by skypeturkish.com Basit Türkçe ile Haberler'in yeni bölümüne hoş geldiniz. Bugün 17 Ağustos 2022 Çarşamba. Küba Yabancı Yatırımcılara Kapılarını Açıyor Küba'da son zamanlarda temel gıda ürünleri bulmak bile zor. Amerika Birleşik Devletleri'nin yaptırımları çok eskiden beri devam ediyordu. Bu yüzden ülkede ekonomi zaten zayıftı. Bunun üstüne, pandemi nedeniyle ülkede turizm gelirleri durdu. Bu nedenle, Küba son 30 yılın en kötü ekonomik krizini yaşıyor. Ekonomik krizi aşmak için Kübalı yetkililer yabancı yatırımcılara izin vermeyi düşünüyor. Yeni kurallar ile yabancı yatırımcılar Küba'da ticaret yapabilecek. Bu reform, 1959'daki Küba Devrimi'nden beri bir ilk. Reformların amacı ülkedeki üretici ve tüketicilere yeni ham madde ve ürünler sağlamak. İş insanlarına ve ekonomistlere göre, reformlar yetersiz. Çünkü bu yenilikler çok geç kaldı. Ayrıca yabancı yatırımcılar için hâlâ çok sayıda kontrol, şart ve istisna var. Dinlediğiniz için teşekkürler! Lütfen bu bölümü Türkçe öğrenen diğer kişilerle de paylaşın! Yeni bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!
Selam Fularsızlar. Spor ekonomisi serisine ara verdik, geçtiğimiz hafta yine yeni yeniden Viktor Orban'ın zaferiyle sonuçlanan Macaristan seçimleri hakkında 1-2 bölüm geliyor. Bu bölüm, Macaristan'da genel hayat ve Orban'ın yükselişi, "değişmeyip gelişmesi" hakkında. Altılı ittifaklar işe yarar mı, bu sonuçlar Türkiye'ye ne derece uyarlanabilir, Macar halkı çomar mı, seçimlerde hile yapıldı mı, AB'nin ortasında "illiberal demokasi"lere yer var mı, hepsine bakacağız bu seride. Tüm notlar ve kaynaklar aşağıda, sevgiler.Duyuru: Safsatalar Ansiklopedisi Kısaltılmış Edisyon çıktı!Bölümler:(00:35) Macaristan seçimleri(02:10) Budapeşte balonu(04:00) "Mohaçta daha fazlası kaybedilmişti"(09:30) Hispanik hassasiyetleri(12:45) Narodnikler(15:40) 1956 Devrimi ve Uzun Bacaklı Maria(16:00) Trianon Antlaşması(16:50) Sorosçu Orban(19:15) Liberal Enternasyonelci Orban(21:40) Tanrının lütfu: Öszöd Konuşması(24:30) 20 senelik güç kalkanı(27:15) Patreon teşekkürleri.Kaynaklarhttps://www.opendemocracy.net/en/orban-hungary-elections-result-marki-zay/https://www.nytimes.com/2020/04/02/world/europe/european-court-refugees-hungary-poland-czech-republic.htmlhttps://abcnews.go.com/International/wireStory/opposition-vows-end-orbans-autocratic-rule-hungary-83835478https://www.economist.com/graphic-detail/2022/04/02/a-wild-gerrymander-makes-hungarys-fidesz-party-hard-to-dislodgehttps://www.politico.eu/article/hungarian-pm-orban-set-to-clinch-fourth-straight-term-with-big-election-win/https://www.gmfus.org/news/implications-hungarys-elections-its-euro-atlantic-partnershttps://hungarytoday.hu/pm-orban-hungarys-future-in-eu-nato-ukraine-russia-peace-ceasefire-enrgy-prices-election/https://vtr.valasztas.hu/nepszavazas2022https://www.txhpf.org/2021/11/17/texas-hispanics-voice-support-for-gop-led-border-policies/Sponsorlar:BiSU; market ve su sipariş uygulaması olan, telefonunuza indirdikten sonra uygulama üzerinden kolaylıkla bölgenizdeki tüm su markalarını görebildiğiniz, pH derecelerine göre ve ücretlerine göre kıyaslayabildiğiniz su gibi uygulama. Şimdi BiSU'nun hızlı teslimat servisi de var. İndirin, ister cam ister plastik damacana su siparişiniz ve tüm içecek ihtiyaçlarınız 7 gün, 24'e kadar 30 dakikada kapınıza gelsin. BİSU'yu indirmek ve hızlı teslimat servisinden ilk siparişinizde ENTEL30 koduyla 30 TL indirimden faydalanmak için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.