POPULARITY
Vatan Ukaj ist zertifizierter Demokratietrainer (Betzavta) und hat einen bemerkenswerten Lebensweg hinter sich. Als Sohn geflüchteter Eltern wuchs er in Deutschland auf, wo seine Familie neun Jahre lang nur geduldet war. Später erlebte er sowohl die junge Demokratie des Kosovo als auch die gewachsene, aber historisch geprägte Demokratie Deutschlands. Geprägt von staatlicher und gesellschaftlicher Unterdrückung in beiden Ländern, musste Vatan früh lernen, mit Konflikten umzugehen. Heute ist er Demokratietrainer, Moderator und Gründer von "WERTansich(t)". In dieser Folge sprechen wir über die Arbeit von Vatan und wie er durch diversitätssensible Fortbildungen und Workshops für bspw. Lehrkräfte und Schüler*innen zur Förderung einer inklusiven und demokratischen Gesellschaft beiträgt. Wir erfahren, wie Vatan die Themen Antirassismus, Antisemitismus und politische Bildung aufgreift und praxisorientierte Ansätze entwickelt, um Herausforderungen im Bildungsbereich zu adressieren.
Hardware Plus - HWP - Türkiye'nin Teknoloji Satın Alma Rehberi
Cuma Raporu #349 podcastimizde, geçtiğimiz haftanın öne çıkan haberlerini derledik. Bakalım bu hafta neler olmuş? Cuma Raproru #349 zaman çizelgesi 00:00 Türkiye Gündemi 33:33 Asus Zenfone 12 Ultra tanıtıldı 41:03 Honor Magic 7 Pro Türkiye fiyatı Vatan'da ortaya çıktı 46:10 HUAWEI Mate XT Globale Geliyor 49:27 iPhone SE 4 çıkış tarihi belli oldu 51:31 DeepSeek bir ülkede daha yasaklandı 01:06:58 Nissan ve Honda birleşme görüşmelerini sonlandırdı 01:18:08 Rekabet Kurumu, Sahibinden'e soruşturma açtı 01:23:13 Darphane'ye göre UTTS'nin maliyeti 18 dolar
قسمت سیودوم: فرار"شما که بر زمین راه میروید، میدون مادر نیستید؟/پس به مادران رحم کنید، مسیوهای خوشپوش."ابلاغیهی خدمتسربازیفرار از ترکیه؛ روایتی که تا دههی نود نامکشوف بود و اسناد دقیق آن هنوز هم در آرشیو محرمانهی روسیه نگهداری میشود. ورود ناظم حکمت به بلغارستانواکنش تند مطبوعات و دولت ترکیه "خائن به وطن" خطاب شدن و سلب تابعیت ترکیهآواز: ترانهی تقدیم به شما آقایان عزیز (ترانهی ناظم) در اجرای آوازخوان بلژیکی ژولوس باکارنه Julos Beaucarne ____________کاری از حامد کیانPart 32: Escape"You who walk on the earth, do you know that you are not mothers? / So have mercy on mothers, well-dressed gentlemen."Military service noticeEscape from Turkey; a story that was undisclosed until the 1990s and its detailed documents are still kept in the secret archives of Russia.Nazim Hekmat's arrival in BulgariaThe harsh reaction of the Turkish press and governmentBeing called a "traitor to the homeland" and stripped of Turkish citizenshipSong:A song dedicated to you, dear gentlemen (Nazim's song) performed by Belgian singer Julos Beaucarne____________A work by Hamed KiaanBölüm 32: Kaçış"Yeryüzünde yürüyen sizler, anne olmadığınızı biliyor musunuz? / Öyleyse annelere merhamet edin, iyi giyimli beyler."Askerlik bildirimiTürkiye'den kaçış; 1990'lı yıllara kadar gizli tutulan ve ayrıntılı belgeleri hâlâ Rusya'nın gizli arşivlerinde saklanan bir hikaye.Nazım Hekmat'ın Bulgaristan'a gelişiTürk basını ve hükümetinin sert tepkisi"Vatan haini" olarak nitelendirilip Türk vatandaşlığından çıkarılmakŞarkı:Belçikalı şarkıcı Julos Beaucarne'nin seslendirdiği, size ithaf edilmiş bir şarkı, sevgili beyler (Nazım'ın şarkısı)____________Hamed Kiaan'ın eseri Hosted on Acast. See acast.com/privacy for more information.
durée : 00:14:42 - Carnets de campagne - par : Dorothée Barba - "Vatan, tu reviendras", dit-on souvent dans ce village de l'Indre. A Vatan, la danseuse et chorégraphe Cécile Loyer dirige la Pratique, un lieu de résidence où les artistes viennent créer leurs spectacles. Elle a à cœur de soigner les liens entre les artistes en résidence et les habitants de Vatan.
MİLLÎ DEĞERLERİMİZ Tarih boyunca milletlerin vazgeçmedikleri, gönüllerinden çıkarmadıkları önemli değerler vardır. Bu önemli değerler, milletlerin heyecanını ve yaşama hevesini artırır. Çünkü bu değerler, toplumların ve milletlerin varoluş sebebidir. Bir milleti millet yapan değerlerin başında millî ve manevi değerler gelmektedir. Vatan, bayrak, millî marş, kültür, dil gibi unsurlar millî değerlerimizi; din ise manevi değerlerimizi ifade etmektedir. Bütün milletler için bu değerler çok önemlidir ve devletler, başka devletler ve milletlerle ilişkilerinde bu millî değerleri göz önüne almak zorundadır. Ancak Türk milletinin gönlünde bu değerler, olmazsa olmaz dedirtecek kadar çok önemlidir. Bu değerler için ne bedeller ödendiğini millet olarak çok iyi biliyoruz. Örneğin İstiklal Marşı'mız: İstiklal Marşı bizim millî gururumuzdur. Çünkü İstiklal Marşı'nı incelediğimizde, Türk milletinin kurtuluş mücadelesindeki kahramanlığını ve bu marşın yazılmasına neden olan olayları anlayabiliriz. Bunun için İstiklal Marşı'nı söylerken pür dikkat oluruz. Vatan, sadece toprak parçası değildir. Vatan, üzerinde yaşayan milletler için hürriyet demektir. Esaret altında olmamak demektir. Türk milleti için bunun ne demek olduğunu şanlı tarihimize baktığımız zaman örnekleri ile görürüz. Bayrak, devletlerin bağımsızlığını temsil eder. Ay yıldızlı bayrağımız Türk milletinin bağımsızlığının sembolü olduğu için onurumuzdur. Ay yıldızlı bayrağımız Türk milletinin kendisidir. Çünkü şanlı bayrağımız, kırmızısını, aziz şehitlerimizin kanından almıştır. Bayrağımız bizim sevdamızdır. Onu her zaman, her yerde hatırlar ve onda yüce Türk milletinin onur ve gururunu hissederiz. Millet olarak; örf, âdet, gelenek, şiir, hikâye, müzik ve edebiyatımıza sahip çıkmakla birlik ve beraberliğimizi güçlendirmiş oluruz. En önemli değerlerinizden biri de dilimizdir. Bizim dilimiz Türkçedir. Nesiller arası çatışma çıkmaması için dilimizi çok iyi bilmeliyiz. Gelecek nesillerle sağlıklı bir iletişim kurabilmemiz, dilimizin bozulmadan kullanımına bağlıdır. Millî değerlerine sahip çıkamayan devletlerin geleceğini başkaları belirler. Türk milletinin bütün fertleri bunu çok iyi bildiği için millî değerlerine sahip çıkar. Onu her şeyden üstün tutar, gerektiğinde çekinmeden kendini feda etmesini bilir. Eyüp ÜMİT (Düzenlenmiştir.)
Bir dostum demişti ki.. "ABD, bölgede sivrilen bir aktör olduğunda onu İsrail'le dengeler.” İran'ın bölgede başına gelenler biraz bunun, biraz da Suriye'de ortak olduğu suçların sonucudur. Bölgedeki İran ve Rus etkisi kırıldı. Geriye yumuşak gücünü artıran Türkiye kaldı. Nagel Komitesi'nin İsrail hükümetine sunduğu “Türkiye ile sıcak çatışmaya hazır olun” içerikli rapor zamanlama açısından manidardır. Mesele Türkiye etki alanının Suriye'ye, Lübnan'a, İsrail sınırına inmesidir. Lübnan Başbakanı Mikati'nin “Önce Allah'a, sonra, dostlarımıza, özellikle de Türkiye'ye güveniriz” mesajı bunun alt kırılımıdır. Bundan sonrası artık Türkiye-İsrail bilek güreşidir.
Mavi Vatan-2025 Tatbikatı'nın hedefleri neler? Türk donanması dünyanın neresinde? Yerli deniz savunma teknolojilerinde hangi projeler yürütülüyor? Detayları, Türkiye Araştırmaları Vakfı (TAV) Araştırmacısı Kadir Doğan ile konuştuk.
SESLİ DERGİ
Hem Daltonlar hem Alaattin Çakıcı'dan tehdit aldım. İki grupla hesaplaşma, vatan hainliği meselesinde iki çift laf ve yeraltı dünyasındaki son gelişmelere ilişkin bilgiler... Eline silah verip hayatlarını kararttıkları gençler... Daltonlar gurubu nedeniyle müebbet yiyen onlarca genç... Alaattin Çakıcı için müebbet yiyen sonra öldürülen ve Çakıcı'nın taziye bile dilemediği kişi...
Herkese merhabalar, bugün Ahmet Mücahit Yılmaz ile birlikte Türkiye'nin bekası için büyük öneme sahip olan, "Sistemler Sistemi" olarak da bilinen, "Çelik Kubbe" projesini ele alacağız. Bu projenin gerçekleşebilmesi için gereken alt teknolojilere, hava savunma sistemlerine, haberleşme ağlarına, radar teknolojilerine ve bunun gibi pek çok bileşene değiniyoruz. Keyifli dinlemeler! #savunmasanayii #havasavunma #celikkubbe #çelikkubbe #patriot #s400missile #aselsan #roketsan #tübitak #baykar #bayraktartb2 #bayraktar #bayraktarkızılelma #f35 #f35lightning #milli #yerli #sistem
Kavramlar bizim dünyaya bakışımızdaki çerçevelerdir. Dünyayı okuma ve kategorize etme biçimleri olarak da tanımlayabileceğimiz kavramlar, zihnimizin işleyiş biçimini de göstermektedir. Bu nedenle her bir kavrama atfettiğimiz anlam ve onun zihnimizde uyandırdığı çağrışımlar vardır. Fakat siyasetin netameli dönemlerinde aynı kavramların farklı anlam ve çağrışımlara karşılık geldiği de açık. Bu nedenle aşırı politize dönemlerde karşımıza çıkan bu durum, kavramların kullanım ve karşılık geldiği anlamları da bulanıklaştırmaktadır. Son günlerde Mavi Vatan üzerinden gündeme gelen bu tartışma, zihinlerdeki karmaşayı anlama adına önemli. Türkiye'nin dış politikadaki otonomi arayışına paralel ilerleyen ve deniz yetki alanlarından kaynaklı sorunları çözme adına gündeme gelen mavi vatan, çağrıştırdığı anlam itibarıyla önemli ölçüde üzerinde mutabık kalınması gereken bir kavram. Esasında mavi vatan, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'deki güvenliği ve çıkarlarını imleyen ve bunun egemenlik ile ilişkisini tesis eden bir kavramsallaştırma. Uzunca bir süredir bu alandaki çalışmaları ile temayüz etmiş isimlerin teorize ettiği bu stratejik yaklaşım, aşırı politize edildiğinde bambaşka bir anlama da kavuşabilmektedir. Türkiye'nin tam da bir egemenlik mücadelesi olarak konumlandırdığı bu kavramı tahfif etmek, kavramın iddiası ve geleceği ile ilgili de bir tartışmaya yol açmaktadır. İçeride Güçlü Bir Cephe Siyasetin normalleşmesi sürecinde tartışılan dış tehditlere karşı içeride güçlü bir cephe kurulması çağrısı, bu tartışmalar üzerinden de ciddi zararlar görebilmektedir. Bu açıdan masal tartışması ile başlayan ve sonrasında bambaşka bir evreye taşınan bu süreç, Türkiye'nin dış politikası ile ilgili yeni tartışmaları beraberinde getirmektedir. Örneğin bu tartışmayı başlatan bir dönemin hariciyecisi, Türkiye'nin Somali'deki varlığını Wagnercilik ile eşitlemeye çalışmakta ve Türkiye'nin bu bölgedeki varlığını gayri meşru görmektedir. Otoriter emperyalizm kavramı üzerinden Türkiye'nin Afrika'daki varlığını bir tür tehdit olarak gören bu yaklaşım, dış politikadaki çeşitliliğe ilişkin de sorunsallaştırıcı bir dil benimsemektedir. Bu tür bir çeşitliliği Türkiye'nin Osmanlıyı diriltme çabası olarak okuma anlayışı ise bizim on yıl önce Batı basınında sıklıkla karşımıza çıkan bir yaklaşım aslında.
Aradan bir ömür geçmiş ama bugün gibi aklımdadır. Üniversiteye yeni başlamıştık. Bir gün arkadaşlarla isimlerin anlamı üzerinde konuşuyorduk. Aramızda adı Namık olan bir arkadaş vardı. Adının anlamını bilmediğini söyleyince, bir fırsat doğdu. “Na, olumsuzluk ifade eder biliyorsun” diye söze başladım “Yok anlamındadır. İki yoktan ne çıkar demiş ya Nabi, imzasını atarken”. “Evet” dedi. “Mık ise ‘akıl' anlamına geliyor.” Bir süre öylece bakıştık. Yüzü düştü, üzüldü. Çok uzatmadık tabii. Hemen ardından sözlerimin şaka olduğunu söyledim. Sözlükte araştırdık ve “Yazıcı, yazar, kâtip” anlamına geldiğini öğrendik. * Ülkemizde o ismi taşıyan 6100 civarındaki kişinin hepsinden peşinen özür dilerim ama biri hariç. Gördük ki benim 45 yıl önce yaptığım o şaka, bazı durumlarda gerçekmiş gibi durabiliyormuş ve çok da yakışıyormuş, cuk diye yerine oturuyormuş. Nitekim o sesi duyduk, oturdu ve çay gelsin diye bekliyor. CHP NE KADAR DEĞİŞTİ? At sahibine göre kişner. Genel Başkan değişince partinin çizgisi de ona göre şekillenir. Bazen de aradan pırtlayanlar olur. Eskinin kalıntıları… Henüz unutmadık, hatırımızdadır; “Suriye'de ne işimiz var, Libya'da ne işimiz var?” nakaratlarını defalarca duyduğumuz eski genel başkanın kalıntılarından biri olan vekil, çıktı ve Meclis kürsüsünde Mavi Vatan için “Masal” dedi. Masal çağından çıkamamış, her gördüğünü ve duyduğunu masal mı sanıyor? Elbette değil. Koca adam olmuş. Bu yaşta ne işi olur masal çağıyla? Her kesimden tepki gördüyse de o söz söylenmiş oldu. Silahtan çıkan kurşun geri döner de ağızdan çıkan söz dönmez. * Vatan sınırlarının sadece karada olduğunu düşünüyor herhalde. Denizlerdeki sınırların varlığını anlayamamış… Mı acaba? Koca adam olmakla kalmamış, Türkiye'nin Büyükelçisi olarak Vaşinton'da senelerce görev yapmış. Bilmez mi ülkelerin denizlerdeki hâkimiyetini? Dil sürçmesi de olamaz. Galiba sürçme kafasının içinde. Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtuluşu için ülkemizin yaptığı SİHA vb yardımlardan da rahatsız olsa gerek. Bu portrenin ayrılmaz bir parçasıdır çünkü o konudaki itiraz. * Seçtiği diğer kelimeler de nefret kokulu, küçümsemeli, eleştirinin ötesinde, hakarete varacak ölçüde. “Sınır ötesi operasyonlarla yetinmedi. Deniz aşırı maceralara yeltendi.” Belli ki sınır ötesi operasyonlardan da fena hâlde rahatsız. Ne biçim lâflar bunlar? Ne demek yeltenmek? Sen neye yeltenmektesin? Maksadın nedir, ana fikrin nedir, baba fikrin ne?
CHP Millet Vekili Namık Tan'ın, Mavi Vatan için TBMM kürsüsünde kullandığı “masal” ifadesine tepki yağıyor. Peki Namık Tan kimdir, Mavi Vatan hakkında neden ''Masal'' ifadesini kullandı, CHP'te nasıl bir misyonu üstleniyor? Gazeteci-Yazar Yusuf Alabarda Namık Tan'ın geçmişine, kariyerine, açıklamalarına ışık tuttu. #gdh #haber #yusufalabarda #namıktan #chp #mavivatan
Cumhuriyet Tarihimizin en büyük telekulak skandalı çerçevesinde 17/25 Aralık Polis-Yargı darbe girişimine kalkışan FETÖ 'nün, 90'lı yıllarda Türk Gladiosu tarafından işlenen laik cinayetleri derin üst akıl tarafından kurgulanan naylon terör örgütü ‘Tevhid-Selam' Örgütü'ne yıkılmıştı. Türk Gladiosu tarafından 1990 lı yıllarda kurgulanan, 2000 yılından itibaren uykuya sevk edilen, sözde, Selam Tevhid örgütü, 11 yıl sonra 2011 yılında paralel yapıya hükmeden güç odakları tarafından canlandırılmıştı? İstanbul terörle Mücadele Şubesinde görevli FETÖ'cü sözde üst düzey görevliler FETÖ'cü yargı mensupları ile iş birliği içinde Kendilerine engel gördükleri ya da hasım olduğunu düşündükleri 7 bin kişi 3 yıl boyunca illegal olarak dinleyip izlenmişlerdi. Aralarında üst düzey devlet büyüğü, bakan, bürokrat ve gazetecilerin de bulunduğu 120 kişi hakkında dinleme ve izleme kararı veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Savaş Çelik'ten başkası değildi! SAVAŞ ÇELİK'İN 32 BİN LİRALIK AVUKATLIK ÜCRETİNİN DE HAZİNE'DEN KARŞILANMASI KARARI TOPLUM VİCDANINI ÖRSELEMİŞTİ! NEDEN Mİ? FETÖ'CÜ Hakim Savaş Çelik, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 24 Ağustos 2016'da meslekten ihraç edildi. Çelik hakkında hem FETÖ üyeliğinden hem de telekulak kapsamında iki farklı soruşturma açıldı. Balyoz Davası hâkimlerinden de olan Savaş Çelik o dönem tutuklandı. Hâkim Savaş Çelik'in suçtan zarar gören ve soruşturma kapsamına alınan 31 ayrı kişi, kurum ve kuruluş hakkında 15 Ağustos 2011 tarihinden başlayarak iletişim tespiti, teknik araçla izleme kararlarına ve birçok uzatma kararlarına İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi olarak imza attığı tespit edildi. Verilen dinleme ve teknik araçla izleme kararlarında talep edilen kişilerin herkes tarafından tanınan ve terör örgütü üyesi olmadığı kolayca anlaşılabilecek kişiler olduğu bilinmesine rağmen görüşmelerinin kayıt altına alınmasına sebebiyet verdiği, suça iştirak ettiği, FETÖ üyesi emniyet ve yargı mensuplarıyla birlikte hareket ettiği belirtilerek hakkında dava açılmıştı. Terör örgütü FETÖ'cü polisler ve yargı mensupları işbirliği içinde 17/25 Aralık Yargı-Polis darbe girişimi çerçevesinde kendilerine engel gördükleri ya da hasım olduğunu düşündükleri 7 bin kişiyi 3 yıl illegal olarak dinlenip izlemişlerdi. Aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da olduğu bazı bakan, bürokrat ve gazeteciler ile birlikte 120 kişi hakkında dinleme ve izleme kararı veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi FETÖ'CÜ Savaş Çelik o dönemde FETÖ'cü polis ve yargı mensupları ile ciddi bir ilişki içindeydi. Savaş Çelik, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 24 Ağustos 2016'da meslekten ihraç edildi. Çelik hakkında hem FETÖ üyeliğinden hem telekulak kapsamında iki farklı suçtan açılan dava ve soruşturmalardan Yargıtay 12 Dairesince ‘‘delil yetersizliğinden'' beraat kararı verildi. FETÖ'cü hakim Savaş Çelik'in skandal çifte beraat kararı ardından Yargıtay 12. Ceza Dairesi Dairesince bu kez de sanık hâkimin kendisini vekille temsil ettirdiğini belirterek 32 bin lira vekalet ücretinin hazineden tahsil edilerek sanığa ödenmesine karar verilmesi kamuoyu vicdanında adaletin tecelli etmediği sanık hakimin korunduğu algısı yaratmıştı. Son dönemde üst yargının FETÖ lehine verdiği kararlar en azından ‘'FETÖ ile mücadelede devletin elini zayıflatmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. İnsan hakları mı? Demokrasi mi? geçiniz! Daha günler önce 15 Temmuz Kalkışmasının 8'inci yılında devlet ve millet olarak birlik ve beraberlik içinde şehitlerimize Allahtan rahmet gazilerimize sağlık dileklerimizle andık. Milyonlar olarak 15 Temmuz'u unutmayacağız unutturmayacağız yeminleriyle Yenikapı ruhunu ilelebet yaşatacağımızı dosta düşmana duyurduk. Vatan haini şerefsiz alçak teröristleri ise lanetler yağdırdık!
Punjabis are infamous for their obsession with migrating abroad, especially to Canada. There's a saying among diaspora Punjabis that goes, “Jitthe assi, utthe Punjab,” meaning “We create Punjab wherever we go.” But, in the recent past, a new narrative of ‘Vatan vaapsi' or ‘Reverse Migration' has taken hold in Punjabi media. According to podcasts and some news articles, Punjabis are sick of living abroad and are excited to return to their homeland. In this episode, Kudrat Wadhwa investigates how much truth there is to the claim that Punjabis are returning to India and why people are coming back, if they are. References: Is a waning Canadian dream fuelling reverse migration in Punjab? 91% Parents ‘satisfied' Over Their Wards Moving Abroad, Says Study | Chandigarh News - Times of India Back to Motherland | Reverse Migration | Part 6 | EP 68 | Punjabi Podcast Punjabi Students Becoming Homeless In Canada | ਕੈਨੇਡਾ ਵਿਚ ਬੇਘਰੇ ਹੋ ਰਹੇ ਪੰਜਾਬੀ ਸਟੂਡੈਂਟਸ Homless 6 punjabi munde te ik kudi dekho kime reh rhe ne See sunoindia.in/privacy-policy for privacy information.
Mehr zum Titel in der Folge:)
Öğr. Üyesi Cengiz Riva ve Ahmet Mücahit Yılmaz'ın yer aldığı TapirCast'in "Savunma Sanayii" serisinin bu bölümünde, Türkiye'nin Mavi Vatan'daki koruyucuları, donanma gemileri ve deniz platformlarından olan MİLGEM'leri değerlendiriyoruz. İlk olarak, MİLGEM projesinin ne olduğuna ve şimdiye kadarki gelişmeleri ele alıyoruz. Ardından, bu gemilerin sınıflandırılmasındaki başlıca kullanılan terimlerden olan 'Ada Sınıfı' ve 'Reis Sınıfı' gibi kavramlara değiniyoruz. Sonrasında, bu gemilerin teknik özelliklerine, kullanılan motorlara, yerlilik oranlarına ve silah sistemlerine değiniyoruz. Daha sonra, bu gemilerin üretim ve geliştirmesinde şu an hangi aşamadayız sorusunun cevabını veriyor ve şimdiye kadar üretilmiş olan gemiler üzerinden ihracat durumlarını değerlendiriyoruz. Bölümümüzü sonlandırırken MİLGEM projesinde üretim hedeflerini ve planlanan ihracat hedeflerini ele alıyoruz. Keyifli seyirler! #savunmasanayii #defenceindustry #defence #MİLGEM #yerli #milli #motor #Roket #savunma #military #new #newvideo #mavivatan #war #milgem #gemi #donanma #deniz #torpido #tcg #tcganadolu #milden #akya #videocast #engineering
Gazze'nin Refah bölgesinde dünyada ne olup bittiğinden haberi olmayan çocuklar alevler içinde yanarken bu çaresizliğin artık son bulması gerektiğini en acı şekilde hissediyoruz. Yarı hayvan, yarı insan kılıklı bir vampir sürüsü insanlığı kuşatmış durumda. Ne Batılı gençlerin ne de Müslüman ülkelerin bu mafya devletini durdurmaya gücü yetmiyor. İsrail'in yanı başında Mısır'ın nüfusu 111 milyon civarında. Salt sivil itaatsizlik bağlamında Gazze'ye milyonlarca Mısırlı ellerinde ekmek ve su ile girseler işgalcilerin planları alt üst olur. 20 bin iman etmiş HAMAS ordu mensubu ve iki milyon iman kalesi, aslan yürekli Filistinli, dünyadaki değişimin fitilini ateşlerken uluslararası ilişkilerdeki “reel politik” denen zehir yüzünden 1,5 milyar Müslüman ve onların bağlı oldukları devletler tek bir adım dahi atamıyor. Donald Trump, Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ettiğinde İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan idi. Birleşmiş Milletler'de Gazze'de ateşkes üzerine yapılan oylamada soykırımcı İsrail ve onun suç ortağı ABD adeta yokluğa mahkûm edilmiş, ancak birkaç uyduruk ülke onların yanında yer alabilmişti. Diğer taraftan İslam İşbirliği Teşkilatı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Filistin davasında önemli bir siyasal başarı kazanmış ve geleceğe dönük dış politika alanında bu dayanışmanın kapasitesini ortaya koymuştu.
Cette année, c'est la ville de Vatan qui accueillera le Festival des communes de France aux noms burlesques et chantants, les 6 et 7 juillet 2024. Le maire de cette petite commune de l'Indre était au téléphone des Grosses Têtes ce 30 avril. Retrouvez tous les jours le meilleur des Grosses Têtes en podcast sur RTL.fr et l'application RTL.
201. Bölümde konuğum Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak oldu. Dr. Murat Durak, İTÜ Meteoroloji Müh. Bölümünden mezun olmuştur. Uzun yıllar rüzgar enerjisi sektöründe profesyonel olarak çalışmış, 2006 yılında Enermet A.Ş şirketini kurarak sektöre katkılarına devam etmiştir. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) başkanlığında da bulunmuş olan Dr. Murat Durak'ın çok sayıda makalesi, konferans konuşması ve sektörle ilgili yayınlanan kitapları bulunmaktadır. (00:00) – Açılış (00:44) – Dr. Murat Durak'ı tanıyoruz. Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) nasıl kuruldu? (01:47) - Deniz üstü rüzgar enerjisi yeni mi? (03:23) - Deniz üstü rüzgar enerjisi nedir ve nasıl çalışır? (06:12) - Hangi bölgeler deniz üstü rüzgar enerjisi için daha uygun ve neden? (09:00) - Deniz üstü rüzgar enerjisi projeleri dünya genelinde nasıl gelişiyor? (11:47) - Deniz üstü rüzgar enerjisi teknolojisi Türkiye'de nasıl? (12:20) – Deniz trafiğini etkiler mi? (13:37) – Devlet tarafındaki farkındalık nasıl? Rüzgar tribünleri bizim için ne ifade ediyor? https://temizenerji.org/2023/01/16/rapor-turkiyede-54-gw-deniz-ustu-ruzgar-santrali-kurulumu-mumkun/ (15:45) – Türkiye'nin yol haritası nasıl? Ulusal Enerji Planı - https://enerji.gov.tr//Media/Dizin/EIGM/tr/Raporlar/TUEP/T%C3%BCrkiye_Ulusal_Enerji_Plan%C4%B1.pdf (17:23) - Deniz üstü rüzgar enerjisi projelerinin zorlukları neler? (20:41) - Deniz üstü rüzgar enerjisi sektörü gelecekte nasıl bir gelişme gösterebilir? http://www.dured.org/ (22:20) – Son sözler ve kitap önerisi https://enerji.mmo.org.tr/wp-content/uploads/2021/05/RUZGAR-ENERJISI-TEORI-VE-UYGULAMA_MURAT-DURAK-PDF.pdf (23:52) - Kapanış Sosyal Medya takibi yaptın mı? Twitter - https://twitter.com/dunyatrendleri Instagram - https://www.instagram.com/dunya.trendleri/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/dunyatrendleri/ Youtube - https://www.youtube.com/c/aykutbalcitv Goodreads - https://www.goodreads.com/user/show/28342227-aykut-balc aykut@dunyatrendleri.com Bize bağış yapıp destek olmak için Patreon hesabımız – https://www.patreon.com/dunyatrendleri
Yerel Seçimin Yönü- Vatan Partisi İBB Adayı İbrahim Okan Özkan by Yön Radyo
Bu bölümde iki konuğum var; "Taylan Biraderler" olarak da bildiğimiz yönetmenler, Yağmur Taylan ile Durul Taylan...Bursa İnegöllü iki kardeşin çocukluk yıllarında başlayan sinema aşkının, mühendislik ve tıp eğitimi almalarına rağmen birlikte yaptıkları bir işe, yönetmenliğe dönüşme yolculuğunu dinliyoruz bu bölümde...Bir dönemin yazlık sinemalarından VHS kasetlerine uzanan sohbette, pek çok yönetmeni, dizi, film, kitap ya da sanatçıyı da anıyoruz.Türkiye'den Los Angeles'a, Vavien'den Muhteşem Yüzyıl'a, Vatanım Sensin'den bir Netflix dizisi olan Kübra'ya, yazarlıktan sinema-müzik ilişkisine, oyunculuk yönetiminden psikolojiye pek çok konuya uzanan, öğretici olduğu kadar da güleç bir sohbet sizleri bekliyor... Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
galata'da tarihe geçecek muhteşem görüntüsüyle gerçekleşen Gazze mitinginden hızla bir hilafet tartışmasının çıkarılmaya çalışılması öncelikle Galata'dan verilen mesajın ne kadar etkili ve isabetli olduğunu anlamak mümkün. O mitinge katılanlardan birinin elinde tuttuğu ve üzerinde Müslüman olmanın olmazsa olmaz şartı olan Kelime-i Tevhid yazılı olan bayrağı görünce kırmızı görmüş boğa gibi saldırarak yumruklaması ve bunun üzerinden bir hilafet tartışmasının başlaması ise Gazze'nin tarihimiz, kişiliğimiz, kültür ve kimliğimize dair nasıl bir pandora kutusunu açmış olduğunu işaret ediyor. O saldırıyı gerçekleştiren gencin bunu ne kadar bilerek ve planlayarak veya başkasının planının bir parçası olarak bunu yapmış olabileceği ihtimalini geçiyorum. Çok spontane gelişmiş de olabilir ama o genci bu harekete sevk eden cahiliye ortamı ve tabii daha önemlisi bu hareket üzerinden hemen organize olan kötülük doğrudan Galata'daki inisiyatife karşı bir suikaste dönüştü. Türkiye'yi vatan kılan varlık sebebidir i'lâ-yı kelimetullah. Bu sebep olmasa ne Türkler bu topraklarda tutunabilirdi ne bildiğimiz kurtuluş savaşı verilebilirdi. Bu toprakları vatan yapan sebep bizatihi o yeşil bez parçasının üzerinde yazan kelimedir. Bir insanın İslam'a giriş parolası, bir insanın Müslüman olmasının ilk şartı onu bilmek, kabul etmek ve o yükseltmeye çalışmak. Elbette bizimle Gazze'dekiler arasındaki bağ da o kelimede yatar, dünyanın başka herhangi bir yerinde kula kulluğu reddedip sadece Allah'a kul olmayı kabul eden herkesle aramızdaki bağ bu temel misakta yatar. Misak-ı millîmizin dahi esasıdır kelime-i tevhid. Türkiye'nin eğitim sisteminden geçen birinin bu kelimeyi tanımamasının mümkün olması ayrı bir vahamet, tanıyor da saldırıyorsa bambaşka bir tehlikedir, ciddi bir milli güvenlik sorunudur. Elbette son zamanlarda iyice kışkırtılan Arap düşmanlığı, Arapça düşmanlığına da dönüşüyor ve bu tahrik işini üstlenen provokatörlerin en çok güvendikleri şey tahrik ettikleri, galeyana getirdikleri kitlelerin cehaletidir. Oysa ne kadar cahil de olsa hiçbir Müslüman evladının kelime-i tevhide bilerek saygısızlık yapabileceğini düşünemeyiz. Ama karşı karşıya olduğumuz provokasyon, cehalete hipnoz teknikleriyle, bir mankurtlaştırma boyutunda götürmüş durumda. Tahrik edilenler hiçbir şeyi düşünmemeli, akıllarına hiçbir şüphe getirmemeleri, kardeşlerini, babalarını, analarını görseler tanımayacak hale gelmeleri gerekiyor. Yoksa kelime-i tevhidi tanımamak da ne demek? O senin Müslüman olma şartın. O senin özgürleşme teminatın. O seni mankurtlaştırıp kendine kul etmeye çalışanlardan kurtulma şansın.
Kaç tür Atatürkçü olduğunu sorgulayanlardan biri, rahmetli Attilâ İlhan ustam idi. “Hangi Atatürk” adlı kitabını biraz da bu nedenle yazmıştı. “Sanat Olayı” adlı dergiyi yayınladığımız yıllarda; haftada bir gün mutlaka buluşur, yayın toplantısı bahanesiyle dünyanın ve Türkiye'nin her türden meselesi üzerine ‘ufuk turu' yapardık... İlhan, bir keresinde demişti ki: “En başta Mustafa var... Nitekim Zübeyde Hanım ölümüne kadar kendisine ya ‘Mustafam' ya da ‘Paşam' diye hitap etmişti... Sonra Mustafa Kemal dönemi geliyor; yani okul yılları... Bir sonrası, ‘Mustafa Kemal Selanik'; ‘kısa künye' denen ifade, askerlik... Ardından ‘Gazi Mustafa Kemal' yılları başlar... Nihayetinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk...” Atatürk'ün bütün bu evreleri, üç boyutta farklı izlenimler edinmemizi sağlar: Beşerî boyut, askerî boyut, siyasî boyut... Cumhuriyetimizin kurucusu büyük lideri, bu üç boyutta doğru anlayan ve anlamlandıranlar “Gardırop Atatürkçüsü” (İlhan Selçuk, Yön dergisi, 9 Eylül 1966) olmazlar... Oysa şu sıra Atatürk üzerinden siyasî ekmek yemeye çalışmayan yok... İşte bu nedenle, yarın gösterime girecek “ATATÜRK II” filmi, yukarıdaki üç boyuttan en az ikisinin anlatımına müthiş bir derinlik getirmesiyle ideolojik kirlenmeye set çekebilecek niteliktedir... Yani bu, önemli bir film... Yani bu, kıymetli bir film... Ayrıca bu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, CİB, Yunus Emre Vakfı dışında, yalnızca ‘laf ola beri gele' destek almış; ancak yurt dışında ve tabii yurt içinde rekor izleyici sayılarına ulaşarak ‘halkın teveccühüne' mazhar olmuş bir film... Yani bu, bütün engelleme çabalarına rağmen sahip çıkılması gereken bir film... Çeşitli aralıklarla dört defa izledim... Alışmak mümkün olmadı... İnsanın her defasında aynı sahnelerde burnunun direği sızlayıp, gözünden yaşlar süzülür mü?.. Bir de bunu göstermemek için harcadığım çaba var ki; o, durumu daha da zorlaştırıyor... Yönetmen Mehmet Ada Öztürk'ü, Atatürk'ün ruhunu, zihnini ve duruşunu bize başarıyla yansıtan Aras Bulut İynemli başta tüm oyuncu kadrosunu, Lanistar'ın cesur yapımcıları Saner Ayar, Hakan Karamahmutoğlu, Cengiz Çağatay'ı ve bu yapımın, ayrıca pek çok yapımın daha yumuşak gücü Elif Özgen İsen'i canıgönülden kutluyorum. Ne kadar büyük bir işe imza attıkları yıllar sonra belki daha da iyi anlaşılacaktır. Günün sözü “Vatanını en çok seven, vazifesini en iyi yapandır.” Atatürk Gözümüze takılanlar...
Büyük şairimiz Mehmed Âkif Ersoy her yıl aralık ayının son haftasında -ölüm yıl dönemi olması dolayısıyla- hayırla yad ediliyor. Çeşitli kuruluşlar onun hakkında anma ve hasret giderme programları düzenliyorlar. Bütün bu kültürel faaliyetler ise, milletimizin merhuma duyduğu muhabbeti canlı tablolar halinde gözler önüne seriyor. İçinde bulunduğumuz 2023 yılının Aralık ayı İstiklal Marşı şairimizin vefatının 87., doğumunun da 150. seneyi devriyesidir. Ve bu vesileyle o büyük insan bir kere daha Türk milletinin yine hayır dualarıyla yâd edilmiştir. Âkif, başta İstiklal Marşı olmak üzere diğer bütün eserleriyle büyük bir hizmette bulunduğu için bu hatırlayış ilanihaye devam edecektir. Bu girizgâhtan sonra belirtmek isterim ki, Kur'an şairi Mehmet Âkif, hakkında en çok araştırma yapılan, en fazla eser yazılan bahtiyar insanlardandır. Vefatından bu yana 87 yıl geçtiği halde onun hakkında hâlâ yeni keşiflerde bulunuluyor. Bilinmeyen şiirleri, duyulmayan hatıraları, ulaşılamamış yazıları gün ışığına çıkıyor. İtiraf edeyim ki, Âkif'imizin bu minval üzere kaleme aldığı şiirleri ve bir takım hatıra kırıntılarını okumaktan büyük bir zevk duyuyorum. Öyleyse birkaç örnek vereyim: Geçen gün 15 Nisan 1959 tarihli “Tarih- Coğrafya Dünyası” isimli derginin sayfalarını çevirirken böyle bir keşifte bulundum. “Mehmet Âkif'in Bilinmeyen Şiirleri” başlığıyla ve Şeref Ergenekon imzasıyla yayımlanan yazıda Âkif'in büyük şairliğinin yanı sıra aynı zamanda tam bir fikir adamı olduğu da vurgulanıyor. Ayrıca o temiz ruhlu, heyecanlı ve son derece vatansever bir kimsedir. Bu memleketin taşına, toprağına kalbini bağlamış içli bir şairdir. Yurt parçalarının her kopuşunda, milletimizin kara günlerinde hiçbir şair onun kadar gözyaşı dökmemiştir. 1894'te daha yirmi bir yaşındayken Baytar Mektebi'ni birincilikle bitiren şairin bir süre sonra, Rumeli'de baytar müfettişi olarak görev yaptığı görülüyor. Osmanlılara bağlı bir emaret olarak idare edilen Bulgaristan ve Balkanlar bu sırada için için kaynamaktadır. 1895'de Filibe'de çıkan Gayret gazetesine gönderdiği bir “Terkib-i bend ve gazeli” şairin hiçbir eserinde mevcut değildir. Gazeli, Gayret gazetesinin 31 Mart 1311 tarihli nüshasında şöyle bir başlıkla çıkmıştır: “Edirne Baytar Müfettişi şair ve edib-i mahir izzetlû Hafız Mehmed Âkif Beyefendi tarafından ihda buyurulmuştur.” Ser-i bâlini cânânda İsterse gönül dâğ-ı tahassürle yansın Rahat bırakın sevdiğimi uykuya kansın Varsın uyusun. Değmeyin ol şîr-i ziyâna Yok, çeşm-i terimden yine kanlar mı boşansın? Bir nûr-i semâvî mütecelli iken Allah! İnsan şu güzel çehreyi bilmem ki, ne sansın Ben mest-i harâbım ben levm eyleyen âdem Giysûy-i perişânıma baksın da utansın Ey kalb! Yetişmez mi kes artık darâbânın Darken dahi sabrım gibi pâyâne dayansın Ey merdüm-i didem! Uyu, sen Âkif'e bakma İsterse gönül dâğ-ı tahassürle yansın Âkif'in bu gazelini yazdığı sırada Osmanlı Devleti içten ve dıştan çöküntü halindeydi. Gazelinin başına koyduğu “Cânânın başı ucunda”ki “cânân” ölüm halinde bulunan vatandı. Vatanın hazin haline ağlayan şairin aynı yılda ve aynı gazetede bir terkib-i bendi de şu başlıkla çıkmıştır: “Şair-i nüzhetperver ve edib-i fetânetküster, izzetlû Hafız Mehmed Âkif Beyefendi tarafından ihda buyurulmuştur.” Terkib-i bend dokuz beyitten ibarettir ve şöyle başlamaktadır: Sâki getir ol câmı ki âyine-i cândır Serşâr-ı safa turub efzây-ı cenândır Allah için olsun bana bir bâde yetiştir Zira dil-i hasretzedenin hâli yamandır Terkib-i bend şu mısralarla bitiyor:
Hi Everyone This is a trigger warning for those listening to this episode. This episode has themes of death, murder and suicide. Please refer to the below resources if you or someone you know is suffering from mental illness. For Australia call:Lifeline on 13 11 14Beyond Blue on 1300 224 636For our overseas listeners please contact your local General Practitioner or emergency hospital. Thank you! Lots of loveHayriye & Huriye xoxo
Kan kırmızı, kar beyaz. Uca dağların başında bayraklarımız var. Vatan savunması için göğsünü siper ederek al kanını ak kar üstüne döken kahraman askerlerimizden on iki yiğit şehit oldu. Bayrağımızı çizdiler karlı dağlar üstüne. Bayrağa sarılarak yuvaya döndüler. Acımız büyük. Mekânları cennet olsun. Artık gizlinecek, üstü örtülecek, geçiştirilecek, tevil edilecek tarafı kalmadı. ABD ile savaştayız. Türkiye'nin teröre karşı yaptığı sınır ötesi operasyonlar, ABD'nin millî güvenliği için tehdit imiş. Titrek başkanlarından duyduk bunu. Yalnızca eli kolu değil, kafasının içi de titriyor. Bizim sınırımızı kendi ülkesinin sanmasından belli. Böyle durumlarda “Höst” derdik. Yas ilan edilmesini isteyenler haklı. Acımızı kalbimize gömer, yolumuza devam ederiz. On iki şehit değil, on iki bin şehit versek davamızdan vazgeçmeyiz. Acımız dağlar kadar olsa da ne Gazze'yi unutturabilir bize ne de Doğu Türkistan'daki zulmü. Birliğimize ve dirliğimize kastedenler, bizi yeterince tanımamış. Ne var ki herkes birlik olmaktan yana değil. Sıra TBMM'de teröre karşı ortak bildiri yayınlanmasına gelince ortalık karıştı. Bu konuyu memleket meselesi değil, parti meselesi olarak görenler çıktı. Millî mesele, milletin meselesi olduğunu nasıl anlatmalı? Savaş çıksa, Meclis ortak hareket edemeyecek demek. Zaten kırk yıldır apaçık bir savaş içindeyiz ve ortak bir bildiride buluşmak bile mümkün olmadı. Daha ne görmek gerek? Ülkede yas ilan edilse, bazıları meşhur zincir kahvecisinin dış mekânında üstten ısıtan elektrik sobası altında mı katılacak? Mesela Özgür Bey, ekibiyle birlikte nerede durur? Millî Savunma Bakanı gelip Özgür Bey ve arkadaşlarına bilgi versinmiş. Olur, başka bir arzunuz? Kendileri imza vermediği gibi, bildiriye ortak olan muhalefet partilerini de eleştiriyor. Bir gün sonra, içinde terör örgütünün adı geçmeyen ayrı bir bildiri yayınlayıp terörü lânetlemek, “biz birlik olmaktan yana değiliz” demenin bir yöntemi. O kadarını ABD Dışişleri de yapıyor.
Episode Notes In the third episode Eda and Maha talk about their favorite female dizi characters in the same manner they have done for their favorite dizi men in the previous episode. Here are the dizis and characters that are mentioned throughout the episode: Zemheri (Firuze), Son Yaz (Canan and Yağmur), Menajerimi Ara (Dicle and Feris), Kadın (Bahar), Adım Farah (Demet Özdemir), Vatanım Sensin (Hilal), Yargı (Ceylin), Kara Melek (Yasemin), Aşk-Memnu (Bihter), Ufak Tefek Cinayetler (Merve), Erkenci Kuş (Sanem), Yasak Elma (Yıldız), Hayat Şarkısı (Hülya), Baht Oyunu (Ada), Avrupa Yakası (Şahika and Dilber Hala). Find out more at: https://dizi-friends-podcast.pinecast.co Follow us on Instagram as @dizifriends and as @Dizi_Friends on Twitter (X). Find out more at https://dizi-friends-podcast.pinecast.co
In our second episode Maha and Eda discuss their favorite dizi men. Each have different criteria but they agree on most of the dizi men with rights. Give the episode a listen and don't forget to share your favorite dizi men with us on social media. As promised we share with you the dizis and characters being discussed throughout the episode; Son Yaz (Selim & Akgün), Bir İstanbul Masalı (Selim), Fazilet Hanım'ın Kızları (Yağız), Vatanım Sensin (Leon), Sen Anlat Karadeniz (Tahir), Aşk Yeniden (Fatih), Senden Daha Güzel (Emir), Doğduğun Ev Kaderindir (Barış), Seviyor Sevmiyor (Tuna), Kadın (Arif), Tuzak (Umut), Maraşlı (Celal), Kara Sevda (Kemal), Her Yerde Sen (Demir), Adım Farah (Tahir), Sen Çal Kapımı (Serkan), Erkenci Kuş (Can), Kiralık Aşk (Ömer), Gelsin Hayat Bildiği Gibi (Sadi), Hercai (Miran), Dolunay (Ferit), Meryem (Savaş), Bay Yanlış (Özgür), Fatmagül'ün Suçu Ne (Kerem), Şeref Meselesi (Yiğit), Siyah Beyaz Aşk (Ferhat). Find out more at: https://dizi-friends-podcast.pinecast.co Follow us on Instagram as @dizifriends and as @Dizi_Friends on Twitter (X). Find out more at https://dizi-friends-podcast.pinecast.co
Cennet Vatan [Mehmet Efe Çaman] by Tr724
Meltem Suat, 2018'de hayatını kaybeden Rabia Naz Vatan'ın babası Şaban Vatan ile dava sürecini pişiriyor.
Konuşmak Lazım'ın 17 Mayıs tarihli bu bölümüne Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Mehmet Metiner, Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz konuk oldu. 00:00 Giriş 3:04 14 Mayıs'ı kaybeden aslında 28 Mayıs'ı da mı kaybetti? 8:25 14 Mayıs'ta kimler kazandı, kimler kaybetti? 17:50 Yeniden Refah Partisi'nin 2.tur için nasıl bir çalışması var? 25:17 ‘Kazandık' diyerek kaybedenler neden sessiz? 28:54 Kılıçdaroğlu'nu söylem değişikliğine kaybetme korkusu mu itti? 33:14 Kılıçdaroğlu milliyetçi söylemlerinden medet umuyor? 40:42 Kılıçdaroğlu kendini ifade edemedi mi? 58:24 Muhalefet toplumsal gerilim oluşturma peşinde mi? 1:10:22 28 Mayıs'ta sandığın galibini ne belirleyecek? 1:20:25 Küçük partiler CHP'yi nasıl sömürdü? 1:23:45 Erdoğan'a rekor oy CHP'li belediyeleri rahatsız etti? 1:38:47 ‘Vatan ve beka' muhalefetin aklına neden şimdi düştü? 1:55:47 Kılıçdaroğlu'nun Rusya düşmanlığının altında ne yatıyor? 1:59:18 Muhalefetin Rusya ve Azerbaycan ile alıp veremediği ne? #seçim2023 #türkiye #seçimler
UĞUR MUMCU VE GAFFAR OKKAN! UĞUR MUMCU 30 YIL ÖNCE KATLEDİLDİ! Youtube : https://youtu.be/Wt1g-uW80VY Fai̇li̇ belli̇ aslında tüm ci̇nayetler gi̇bi̇! Uğur Mumcu ci̇nayeti̇ni̇n de fai̇li̇ belli̇! Bu yıl katli̇am üzeri̇nden 30 yıl geçti̇! Sanık olarak ufak tefek adamları topladılar ama teti̇ğIi çekti̇ren önemli̇. Teti̇ği çekti̇renler yakalanmadı. Bi̇rçok aydın 90'lı yıllarda katledi̇ldi̇. Gaffar Okkan, Uğur Mumcu Iile 8 yıl arayla aynı gün katledi̇ldi̇. Efsane Di̇yarbakır Emni̇yet Müdürü Gaffar Okkan'ın neden katli̇ vaci̇pti̇? Aslında Mumcu ile benzer sebeplerle teti̇k çeki̇lmi̇şti̇. Gaffar Okkan, Hi̇zbullah'ın çökerti̇lmesi̇nde çok önemli̇ bi̇r rol oynamıştı! PKK ile mücadelede halkı teröre karşı örgütlemesi̇yle di̇kkat çekmi̇şti̇. Tüm Di̇yarbakır halkı ve çevre illerde halk onu bağrına basmıştı. Bu tavır oyunu bozardı. Halk bi̇r araya geli̇yor, etni̇k farklılık kayboluyordu. Ortadan kaldırılmalıydı! Gazeteci̇ Uğur Mumcu'nun da benzer sebeplerle hayatına son veri̇ldi̇! Küresel çeteleri̇n en önemli̇ fi̇nans kaynağı si̇lah ve uyuşturucu ti̇careti̇di̇r. Belgelerle bunların terörle ili̇şki̇si̇ni̇ ortaya koymuştu. "Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925" adlı ki̇tabı ölümünden 2 yıl önce yayınlanmıştı. Ölümünden 4 ay önce Musa Anter ci̇nayeti̇yle ilgi̇li̇ Di̇psi̇z Kuyu adlı bi̇r makale yazmıştı. "Ortadoğu, terör örgütleri̇ Iile çeşitli̇ isti̇hbarat örgütleri̇ni̇n kanlı ve ki̇rli̇ oyunlar oynadığı karanlık di̇psi̇z bi̇r kuyudur!” di̇yordu . Katli̇nden sadece 2 hafta önce yazdığı Mossad ve Barzani̇ adlı makale fai̇li̇ işaret edi̇yordu! İsrai̇l İsti̇hbaratı Mossad ile Kürt li̇der Barzani̇ arasındaki̇ ili̇şkileri̇ belgelemi̇şti̇. Ayrıca Barzani̇'ni̇n Ameri̇kan İsti̇hbaratı'yla Iili̇şki̇leri̇ni̇ de yazmıştı. 1972'de Cia tarafından “Kürdi̇stan Demokrati̇k Parti̇si̇”ne üç yıl içinde 24 mi̇lyon dolar gönderi̇ldiğini̇ yazmıştı. İran'a veri̇len Sovyet si̇lahları Tahran'daki̇ İsrai̇l Elçili̇ği ve Mossad ajanları tarafından barzani̇ye veri̇li̇yordu. Uğur Mumcu tüm bu ili̇şki̇leri̇n onlarca yıldır sürdüğünü anlatıyordu. Ve can alıcı soruyu soruyordu: “Kürtler sömürgeci̇li̇ğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var Cia ve Mossad‘ın kürtler arasında?” di̇yordu!! Yoksa cia ve mossad, anti̇emperyali̇st savaş veri̇yorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi̇? di̇ye sormuştu!!! Uğur Mumcu gerçek gazeteci̇lere işaret feneri̇ oldu.O,vatan için mi̇llet için çalışan, bi̇ri̇leri̇ne el avuç açmayan aydınların kıymeti̇ni̇ önemi̇ni̇ gösterdi̇. Karanlık güçler, di̇psi̇z kuyularda ne yaparlarsa yapsınlar. Gelen aydınlığa engel olamayacaklar! Gaffar Okkan, Uğur Mumcu asla unutulmayacak. Bıraktıkları eserler kadar, ölümleri̇yle bi̇le bi̇ze ders verdi̇ler. Ruhları şad olsun!
Mahmut Akpınar | Adaletin olmadığı yer vatan değildir | 17.01.2023 by Tr724
در قسمت سیام مترونوم به سراغ ترانه وطن از داریوش اقبالی رفتیم. ترانهای بر اساس ملودی ترانه «کولی» از خوزه فیلیسیانو خواننده و آهنگساز پورتوریکو- آمریکایی که در سال ۱۹۷۴منتشر شد و اجراهای زیادی به زبانهای مختلف از آن در دنیا خوانده شده داریوش اقبالی و ایرج جنتی عطایی یکسال پس از انقلاب ۵۷ در انگستان آن را براساس تنظیمی از زندهیاد واروژان ساختند و در آلبومی به نام «داریوش از وطن می گوید» منتشر شد حمایت مالی از مترونوم در داخل ایران حمایت مالی از مترونوم در خارج ایران منابع مورد استفاده در این قسمت کتاب واروژان تالیف حسین عصاران کتاب مرا به خانهام ببر-گفتگو و ترانههای ایرج جنتی عطایی به کوشش یغماگلرویی آنکات مصاحبه داریوش با علیرضا امیرقاسمی در تلویزیون تپش گفتگو ایرج جنتی با فرهنگ قویمی در رادیو فردا
In this episode I listen to more voices from the audience about their fellow citizens and what messages of hope they have for them. ***Masty o Rasty is not responsible for, or condone, the views and opinions expressed by our guests ******مستی و راستی هیچگونه مسولیتی در برابر نظرها و عقاید مهمانهای برنامه ندارد.***-------------------------King Raam Tour:Montreal - Dec 15Toronto - Dec 16(USA TBA)-------------------------Social Media: @kingraam Voice Messages: www.t.me/mastyorasty Merch: www.kingraam.com/merch NFT: www.foundation.app/kingraam Donations: paypal.me/raamemami Venmo: @kingraam
In this episode I listen to voices from the audience about their fellow citizens and what messages they have for them. Hearing the people's voices fills me with me great joy and hope for our future. #mahsaamini #mahsa_amini #OpIran #مهسا_امینی ***Masty o Rasty is not responsible for, or condone, the views and opinions expressed by our guests *** ***مستی و راستی هیچگونه مسولیتی در برابر نظرها و عقاید مهمانهای برنامه ندارد.*** ------------------------- King Raam Tour: Montreal - Dec 15 Toronto - Dec 16 (USA TBA) ------------------------- Social Media: @kingraam Voice Messages: www.t.me/mastyorasty Merch: www.kingraam.com/merch NFT: www.foundation.app/kingraam Donations: paypal.me/raamemami Venmo: @kingraam ----------- --- Send in a voice message: https://anchor.fm/kingraam/message Support this podcast: https://anchor.fm/kingraam/support
House of the Dragon son iki bölümünü konuşuyoruz, Westeros yolcuğumuzun bu sezonluk sonuna geldik.
Bu bölümde konuğum bir çizer, araştırmacı ve yazar Bartu Bölükbaşı.Bartu, çizgi romanlarını kendi yazan, kendi resimleyen biri. Ahmet Ümit'in 'Elveda Güzel Vatanım' adlı eserini çizgi romana dönüştüren, Gesar: Yokbol Başlıyor adlı bir çizgi romanı, Gesar: Tutuşan Bozkırlar adlı bir romanı olan Bölükbaşı'nın son eseri Türk Mitoloji Atlası.Atlas, Türk Mitolojisi'nin yok edilmeye çalışılan, saklanan ya da unutulan parçalarını, kökenleri ve nedenleriyle bir araya getirirken Türk Mitolojisi'ne damga vurmuş kadın ve erkekleri, devleri, canavarları çizimlerle ete kemiğe büründürüyor.Bartu Bölükbaşı ile bu atlası yapma motivasyonunu, Türk Mitolojisi'nin ortak özellik ve karakterlerini, dünyada yükselen mitoloji sevdasını, bilgisayar oyunları, yazılı eserler ve müzikle başka kanallara ulaşan mitolojik dünyayı, çizerler için Türkiye şartlarında eğitim görmeyi, çalışıp var olabilmeyi ve daha pek çok konuyu konuştuk.
İçe yolculuk... - Mektubât Sohbetleri, 78. Mektup Bu mektûb, yine Cebbârî hâna yazılmışdır. Sefer der Vatan ve seyr-i âfâkî ve enfüsî bildirilmekdedir: Allahü teâlâ, doğru olan bu islâmiyyetin caddesinde ilerlemek ihsân eylesin! Dehli ve Egre yolculuğundan geri döneli birkaç gün oldu. Alışdığımız vatanda yine yerleşdik. (Vatanı sevmek îmândandır) sözünde bildirilen sevgi, kendini gösterdi. Vatana kavuşdukdan sonra, yolculuk olursa, vatan içinde olur. (Sefer der Vatan) Nakşibendiyye büyüklerinin “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” temel sözlerinden biridir. Bu tarîkatde bu seferi, dahâ başlangıcda tatdırırlar. Nihâyeti başlangıcda yerleşdirdikleri buradan belli olur. Bu yolun yolcularından dilediklerini (Meczûb-i sâlik) yaparlar. İnsanın dışında ilerletirler. (Seyr-i âfâkî) denilen bu dış yolculuk bitdikden sonra (Seyr-i enfüsî) denilen insanın içindeki yolculuğa başlatırlar. (Sefer der Vatan), bu ikinci yolculuk demekdir. Fârisî mısra' tercemesi: Bu büyük ni'meti, bakalım kime verirler? Arabî beyt tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun, Zevallı fakîr âşık, birkaç damlayla doysun. Bu büyük ni'mete kavuşmak, ancak gelmişlerin ve geleceklerin efendisine “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minettehıyyâti ekmelühâ” uymakla ele geçebilir. Bir kimse, kötü huylarını yok etmezse ve emrlere uyarak ve yasaklardan sakınarak kendini süslemezse, bu ni'metin kokusunu bile duyamaz. İslâmiyyetden kıl ucu kadar bile ayrılan bir kimsede ahvâl ve mevâcid hâsıl olursa, bunlara istidrâc denir ki, onu dünyâda ve âhıretde rezîl olmağa sürükler. Allahü teâlânın sevgili Peygamberine “aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ” ayak uydurmayan bir kimse, felâketlerden kurtulamaz. Birkaç günlük dünyâ hayâtını, Hak teâlânın râzı olduğu şeyleri yapmakla geçirmelidir. Bir kimsenin işlerinden, onun sâhibi râzı olmazsa, onun yaşaması nasıl olur? Hak teâlâ, onun büyük, küçük her yapdığını bilmekde ve görmekdedir. Hâzırdır ve nâzırdır. Utanmak lâzımdır. Eğer bir kimsenin, onun çirkin ve kötü işlerini gördüğünü anlasa, onun gördüğü yerde bozuk birşey yapmaz. Ayblarını, kusûrlarını onun gördüğünü istemez. Müslimânlara ne oldu ki, Hak teâlânın hâzır olduğunu bilerek, Onun beğenmediği şeyleri yapmakdan sıkılmıyorlar? Bu nasıl müslimânlıkdır? Hak teâlâya, kendi kusûrlarını gören bir kimse kadar kıymet vermiyorlar. Nefslerimizin kötülüklerinden ve işlerimizin bozuk olmasından Allahü teâlâya sığınırız. Hadîs-i şerîfde, (Lâ ilâhe illallah diyerek îmânınızı tâzeleyiniz!) buyuruldu. Şânı, şerefi çok büyük olan bu sözle her ân, îmânı tâzelemeli. Uygunsuz işlerin hepsinden Allahü teâlâya tevbe etmeli, Ona yalvarmalıdır! Belki, tevbe etmek için başka zemân ele geçmez. Hadîs-i şerîfde, (Sonra yaparım diyenler helâk oldu) buyuruldu. Ya'nî, iyi işleri gecikdirenler, bu günün işini yarına bırakanlar aldandı, ziyân etdi. Boş zemânı kıymetlendirmelidir. Bu zemânlarda, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmalıdır. Tevbe yapabilmek, Hak teâlânın büyük ni'metlerinden biridir. Hak teâlâdan, her ân bu ni'meti istemelidir. İslâmiyyeti iyi bilen ve hakîkat âleminden haberi olan Allah adamlarından yardım beklemeli, bunlardan imdâd istemelidir. Böylece, Hak teâlânın lütfuna kavuşarak, Onun mukaddes tarafına çekilir. Ona karşı baş kaldıramaz olur. İslâmiyyetden kıl ucu kadar ayrılık bulundukça, kendini tehlükede bilmelidir. Bu ayrılıkların, uygunsuzlukların hepsini yok etmelidir. Fârisî beyt tercemesi: Kurtulurum sanma sakın, ey Sa'dî hoca! Muhammed aleyhisselâma uymadıkca. Ehlüllah, ya'nî Allah adamlarına karşı gelmekden çok sakınmalıdır. Hele arada pîrlik ve rehberlik bağı varsa ve ondan istifâde yolu açılmış ise, onun ufak bir şeyini beğenmemek, öldürücü zehr olur. Dahâ çok yazmağa lüzûm yok sanırım. Bu birkaç kelime de, aramızdaki muhabbet ve ihlâs dolayısı ile yazıldı. Sizi usandırmıyacağımızı sanırım. ...
Bu video 15/01/2017 tarihinde yayınlanan "KARANLIKLARIN SUİKAST PLANLARI VE HİZMET'E KUMPAS" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Asıl kendileri “sızmış” olan karanlık ruhlar, kara bir kadroyla, kapkara bir kısım planları sahneye koydular!.. Bir kısım kapkara ruhlar.. millet böyle kara günlerini yaşadığı zamanda.. kapkara ruhlu bir kadro ile.. kapkara bir kısım senaryolar hazırladılar. Önce, dershanelerin kapatılması için, en masum hizmetlere “sızma” dediler. Bir vatan evladının kendi memleketinde, değişik hayatî birimlere girmesine “sızma” denmez. Osmanlıların içine sokulmuş insanların yaptığına “sızma” denir. Kendi vatanında, “yeniden millî mücadele” diyen insanlara “sızma” denmez. Vatan evladı, öyle bir organizasyon içine girebilir. Ama ülkenin mevcut anayasası var, kanunları var; o kanunlara göre hareket ederler bunlar. Devleti aşmaya çalışmazlar; devletin ortaya koyduğu kanun ve nizama göre hareket ederler ama öyle olur. “Milli Görüş Teşkilatı”; sızma mıdır bu?!. Saygısızlık olur!.. Merhum Hoca döneminde, “Akıncılar” diye bir grup oluşmuştu, ikisi arasında hafif bir vuruşma/sürtüşme de vardı. Bunlara “sızma” denmez. Hayatın her birimine girme, onların hakkıdır. Birileri sızmış… “Âlemi nasıl bilirsin?” “Kendin gibi!..” Birileri, belli menfur ve münker düşüncelerini realize etmek için sızmış olabilirler; Devlet-i Aliyye içine sızmış olabilirler. Bunlar, kendileri gibi düşünmeyenlere de hep “sızmış” nazarıyla bakabilirler. Dolayısıyla da o dershanelere, o okullara, o üniversitelere tâ baştan karşı çıkmalarının arkasında bu saik vardı. Hatta gittikleri yerlerde o müesseselere adım atmama, âdeta onları o ülkenin insanları/idarecileri nazarında ademe mahkum etme gibi tavır ve davranışlarda bulundular. Bir yıkma cehdi, o zaman sinsiceydi, içten içe idi. Fakat o yetmedi. Belli bir dönemde, bir kısım hırsızlıkları, bir kısım rüşvetleri ortaya saçıldı; hâlâ dünya medyasında, sosyal medyada, Twitter'da bunlar geziyor, canlılıklarını koruyor. Kendilerini derin, koyu Müslüman görüyorlardı. Bu türlü şeyler yüzlerine çarpılınca, bir yönüyle yalan söyledikleri ortaya çıktığı mülahazasıyla, “Bu bir darbedir!” falan dediler. İlk senaryo öyle oldu. Onunla, mübarek bir hareketi, dünya çapında bir hareketi, Devlet-i Aliyye döneminde bile reâlize edilemeyen bir hareketi karalamaya kalktılar. İçlerindeki o gaseyânı döktüler. Fakat “17-25 Aralık” olarak bilinen o hadise de yetmedi. “15 Temmuz”da farklı bir senaryo oluşturdular; birilerini iğfal ettiler. Belki bazı gafil Müslümanlar da o işin içine girdi. Gâfil Müslümanlar!.. Doğrudan doğruya, yapılan o işin mantığına kat'iyen uygun olmayan bir senaryo idi. Dünya gülüyor buna.. ve hiç kimse böyle bir şeyin olacağına ihtimal vermiyor. Bu defa onu değerlendirdiler, darbeyi şiddetlendirdiler. Binlerce insana ve dolayısıyla da milyonlarca ferde aynı zamanda acı çektirdiler. Zira bir insanın içeriye atılması, bir aile demektir; belki akraba ve taallukatı da nazar-ı itibara alınınca, “aileler” demektir. Binlerce insan… Elli bin insan, yüz bin insan için bu mezâlim, bu haince planlar uygulanıyorsa şayet, milyonlarca insana zulmediliyor demektir. Bunca insandan “Hakkınızı helal edin!” deyip helallik almayınca, câmiye de gitseler, oruç da tutsalar, Cehenneme gitmeleri mukadderdir onların. Cehennemlik, kâfir sıfatıyla muttasıf; “kâfir” demiyorum. Çünkü bu yapılan şeyler, kâfir sıfatı, mü'minde bulunmaz böyle bir şey.
**** VIDEO EN NUESTRO CANAL DE YOUTUBE **** 📺 https://youtu.be/1mcGO_-m4KA 📺 +++++ Hazte con nuestras camisetas en https://www.bhmshop.app +++++ #Turquia #Militar #Guerra #Actualidad Mavi Vatan es la doctrina que cubre las áreas de jurisdicción marítima ( aguas territoriales , plataforma continental y zona económica exclusiva ) declaradas por la República de Turquía en el Mar Negro , el Mediterráneo y el Egeo Regresa Lucas Martín, autor del libro “VISION GLOBAL: Un mundo en constante evolución” ** https://amzn.to/3IaWw7q **, para analizar la geoestratégia de Erdogan para el desarrollo de la Gran Turquia. OS INVITO A VER ANTES EL PROGRAMA "LA DOCTRINA GERASIMOV, el plan geopolítico de la Rusia de Putín" sin olvidar “COMBATES EN UCRANIA” https://youtu.be/URsS8xd1AN0 ------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Si queréis apoyar a Bellumartis Historia Militar e invitarnos a un café o u una cerveza virtual por nuestro trabajo, podéis visitar nuestro PATREON https://www.patreon.com/bellumartis ------------------------------------------------------------------------------------------------------------ No olvidéis suscribiros al canal, si aún no lo habéis hecho. Si queréis ayudarnos, dadle a “me gusta” y también dejadnos comentarios. De esta forma ayudaréis a que los programas sean conocidos por más gente. Y compartidnos con vuestros amigos y conocidos. SIGUENOS EN TODAS LAS REDES SOCIALES ¿Queréis contactar con nosotros? Puedes escribirnos a bellumartishistoriamilitar@gmail.com Nuestra página principal es: https://bellumartishistoriamilitar.blogspot.com Conviértete en miembro de este canal y apoya nuestro trabajo https://www.youtube.com/channel/UCTtIr7Q_mz1QkzbZc0RWUrw/join
Başladığından bu yana savaştan kaçan Ukraynalıların sayısı beş milyonu geçiyor. Almanya'da bu rakkam neredeyse bir milyona yaklaşıyor. Nisan ayında yapılan istatistikler, gelen Ukraynalı sayısının düştüğü, bazılarının ise geri döndüğünü gösteriyor. İlk gelenlerin %80'i kadın, %40'ı çocuklardan oluşurken, son dönemde genç erkeklerin de ülkeyi terk etmeye başladığı gözlemleniyor. 35 yıldır Ukrayna'da yaşayan Türkiye kökenli Engin Keleş de Almanya'ya gelen ilk mültecilerden. Keleş, Ukraynalı eşi ve Von Aydin Isik.
https://www.instagram.com/odadaki_fil/ https://www.instagram.com/mesutbahtiyar/ https://www.instagram.com/deomnibusrebus/
Medyascope Podcast'ten herkese merhaba. Hafta Sonu Yazıları köşemizde yayınlanan yazılarımızın seslendirmesiyle karşınızdayız. Ayşe Çavdar'ın "Vatan yahut zeytinlik – Zorunlu göçe direniş" yazısını Gökçe Çiçek Kösedağı sizler için seslendirdi. Beğenerek dinlemenizi umuyoruz.
Pour faire parler d'eux avec bonne humeur, une poignée de villages au nom burlesque se sont associés, au nombre desquels Longcochon (dans le Jura), Poil (dans la Nièvre), Beaufou (en Vendée), Vatan (dans l'Indre), Arnac (dans le Cantal) ou Bouzillé (en Maine-et-Loire), sans oublier Marans, en Charente-Maritime !
Gomaşinen (82): Vatan Gazetesi'nde dolu dolu 12 yıl
Yollarda'da bu hafta Begüm Başdaş, konuğu araştırmacı, yazar ve editör Dr. Nesrin Tanç ile Türkiye'den Almanya'ya 60 yıldır devam eden göç hikayesini konuştu.