POPULARITY
Meltem Suat ve Cem Özen, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ikinci yılını ve Rus muhalif Navalny'nin ölümünü konuşuyor.
Avrupa Birliği'nin -ve Birliğin lokomotifi Almanya'nın- önünde netameli iki soru duruyor. Bir. Adı konmamış, çok kümeli özellikler taşıyan yeni küresel panoramada Birliğin konumu ne olacak? İki. Yükselen ve iç barışı tehdit eden ırkçılığın (aşırı sağ demeyelim, düpedüz ırkçılık) önü nasıl alınacak? Rusya'nın Ukrayna'yı işgali zayıf da olsa bağımsız politikalara yönelme arzusu taşıyan Avrupa Birliği'ni Amerikan saçaklarının altına itti. Washington'un AB'yi yanına çekmek ve NATO'yu yeniden aktifleştirmek için Ukrayna savaşını ustaca kullandığını daha önce yazmıştık. Ancak rüzgar tersine dönüyor. Donald Trump'ın ABD seçimlerinde favori isim haline gelmesi Avrupa Birliği'ni ürkütüyor. Brüksel, Trump'ın Başkan olması halinde Ukrayna'yı yüzüstü bırakmasından, Putin'le anlaşmasından, AB'den ödün istemesinden endişe ediyor. Trump'ın savunma harcaması yapmayan NATO üyelerine Rusya'nın saldırmasını teşvik edeceği yönündeki “esprili” açıklaması bile AB içinde huzursuzluk yarattı. Bu çıkış kıtada ortak güvenlik politikasına yönelik eski tartışmaların yeniden filizlenmesine yol açtı. Önümüzdeki günlerde Brüksel'de, ABD'ye güvenlik alanındaki bağımlılığın azaltılması, Birliğin savunma harcamalarının artırılması, askeri kapasitenin artırılması, böylece AB'nin bir aktör olması yönündeki tartışmaların yoğunlaştığını göreceğiz. The Guardian gibi liberal-sol gazetelerde -bile- çıkan “Nükleer caydırıcılığa (yani silaha) sahip olmalıyız” konulu analizler bu arayışın ciddiyetini, endişenin derinliğini ortaya koyuyor. Bu madalyonun bir yüzü. Madalyonun diğer yüzü de şu: Avrupa sokağında, bunun tam tersi bir süreç gelişiyor. Avrupa genelinde, Birlik karşıtı, “aşırı sağ” denen ırkçı eğilimler, gruplar ve partiler popülerlik kazanıyor. Hollanda'da, Belçika'da tabanlarını genişletiyorlar. İtalya'da iktidardalar. İspanya'da koalisyona girmeyi kıl payı kaçırdılar. Fransa'da anketlerde birinci çıkıyorlar. Almanya'da (AfD partisi) ikinci sıraya yerleştiler. Bu, şu demek oluyor: Irkçı, yabancı düşmanı partiler, AB'nin en önemli ülkelerinde ipleri eline almaya hazırlanıyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un Türk medyasına yansımayan serzenişi bu tehlikenin farkında olduklarını gösteriyor. Scholz Avrupa'ya gelen göçmen kitlelerin, ulus devlet arayışının ve yaşanan ekonomik krizlerin, “aşırı sağ” partilerin yükselmesine neden olduğunu söylüyor. Irkçı parti AfD'nin yüzde 23'le Almanya'nın en güçlü ikinci partisi haline gelmesinin ülke imajına zarar verdiğini belirtiyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalar Ankara'nın kritik diplomatik konularda yeni bazı hamleler yapmaya hazırlandığını gösteriyor. Diğer bir deyişle mutfakta bir şeyler pişiyor. Özellikle üç konuya dikkat çekeceğim ancak önce bazı hususların altını çizmem gerekiyor. CIA Başkanı W. Burns'ün Foreing Affairs'te yayımlanan, “Ortadoğu'yu bu kadar karmaşık görmedim” mesajı içeren analizi bir hayli tartışıldı ama orada atlanan önemli bir detay daha vardı. Alıntılayalım: “Soğuk Savaş sonrası dönem Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgaliyle kesin olarak sona erdi.” Yani, CIA Başkanı tek kutuplu düzenin çöktüğünü resmen ilan ediyor. Bir dönemin kapandığını vurguluyor ancak nasıl bir dönemin başladığını söylemiyor. Adı konmamış yeni bir dönem bu. Çok kutuplu, parçalı, geçişken, çıkar temelli ittifaklara kapı aralayan özellikleri öne çıkıyor. Kurumları, kuralları ve çerçevesi henüz net değil. Bu yüzden bu kaotik bir yapı, çatışma ve gerilim üretme potansiyeli taşıyor. GAZZE REÇETESİ ANKARA'DAN Yeni sürecin ilk iki büyük sınavı Ukrayna savaşı ve İsrail kaynaklı bölgesel krizdi. Türk devlet aklının bu iki krize yaklaşımı bundan sonra izleyeceği stratejiyle ilgili önemli ipuçları içeriyor. Ukrayna savaşı başladığında Ankara, “Batı kampında yer al” baskısına direndi, kendi oyun planını kurdu. Ukrayna ve Rusya ile diyaloğunu korudu ve bu serinkanlı-uzun vadeli yaklaşımın meyvelerini topladı. Bu, aynı zamanda “Ben hiçbir kampa körü körüne bağlı kalmam” mesajıydı. Türk diplomasisinin Gazze'de yaşanan krizi ele alışı ise paradigma belirleyici özelliktedir. Ankara ilk günden sorunu analiz etmiş ve çıkış yoluyla ilgili reçeteyi ortaya koymuştur. İlk gün dile getirilen ateşkes, insani yardım talepleri, barış için iki devletli çözüm şartı, garantörlük sistemi ve Temas Grubu girişimleri sürece neredeyse yön vermiştir.
7 Ekim sonrasında İsrail'in Gazze'ye saldırılarının bölgesel bir savaşı tetikleme ihtimalinden bahsediyoruz. Son haftalarda yaşanan gelişmeler aslında bölgesel bir savaşın zaten içinde olduğumuza işaret ediyor. Ancak bu tür çatışmaların yoğunluğunun artıp azalması ve taraflarının her zaman net olarak belli olmaması bölgesel savaşın adını koymamızı zorlaştırıyor. Artık ülkeler arasındaki savaşların karmaşık bir şekilde gerçekleşmesi, farklı mecralarda cereyan etmesi ve tarafların farklı kapasitelerini harekete geçirmesi ‘klasik' topyekûn savaşların daha ender hale gelmesi sonucunu doğurdu. Daha az maliyetli, düşük riskli ve inkâr edilebilir olması itibariyle birçok ülkenin vekalet savaşlarını tercih ettiğini görüyoruz. Bu tür vekalet savaşları, ülkelerin doğrudan birbirlerine savaş ilan etmeden yoğunluk derecesi gerektikçe artırılabilen bölgesel bir savaşın tarafı olmalarına olanak veriyor. Amerika'nın Irak'ın işgalinde Birleşmiş Milletler'den müdahale kararı çıkarmadan eski BM kararlarının yeterli olduğunu iddia etmesiyle uluslararası sistemde yeni bir dönem başlamıştı. ABD'nin uluslararası düzenin kurallarını açıkça ihlal etmeyi göze alması, sistemin meşruiyetiyle ilgili soru işaretlerini güçlendirmekle kalmadı. Aynı zamanda herhangi bir ülkenin diğerine askeri müdahale etmesinin hukukla değil ne kadar güçlü olduğuyla alakalı olduğunu ayan beyan ilan etmiş oldu. ABD'nin kendi kurduğu düzenin kurallarına uymayı reddedip ‘tek taraflı hareket etme özgürlüğünde' ısrar etmesinin yarattığı etkinin sonuçlarını Ukrayna'da ve Gazze'de görüyoruz. Gerek Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi gerek İsrail'in Gazze'deki etnik temizlik çabası güçlü olanın uluslararası hukuku hiçe sayabilmesinin sonraki örnekleri olarak önümüzde duruyor. NETANYAHU'NUN SAVAŞI GENİŞLETME ARAYIŞI İsrail'in Gazze operasyonlarını yavaşlatma sinyalleri vermesine karşın bunun yeni bir hazırlık olduğu yönündeki sinyaller güçlü. Biden bir yandan ateşkes çağrısı yapmamakta direnirken bir yandan da seçim kaygısıyla Gazze'deki insani dramın ve savaş suçlarının gündemden düşmesini istiyor. Bunun için çabalayan Blinken'ın lobisi henüz işe yaramış görünmüyor ancak İsrail kayıplarını azaltmak ve rezerv güçlerinin mobilizasyonunun ekonomiye maliyetini düşürmek için operasyonları daraltmaya başlama eğiliminde. Ancak bu değişikliğin bir sonraki hedef olan Hizbullah'a odaklanmak için bir toparlanma çabası olma ihtimali de yüksek. Netanyahu'nun Hizbullah ve İran'la savaş ederek iktidarda kalma çabası, seçim senesine giren Biden için huzur kaçıran bir durum yaratıyor. Biden'ın verdiği açık çeke rağmen Netanyahu'nun kontrolsüz gidişinden rahatsız olduğu Amerikan basınına yansımaya başladı. Blinken'ın İsrail ziyaretinde aşırı sağ liderlerle ve muhalefetle de görüşmesini Netanyahu'ya alternatif arayışının hazırlığı olarak yorumlayanlar dahi var. İsrail'e bölgeden yönelecek herhangi bir tehlikeye karşı koruyacağını göstermek isteyen ABD'nin Husileri vurmasının bir nedeni de Tel Aviv'e bölgesel tehditlere karşı güvence vermek. Hizbullah'ı tehdit eden, Suriye ve Irak'ta Şii milisleri vuran İsrail'e karşı İran'ın Kuzey Irak ve İdlib'deki saldırıları bölgesel savaş ihtimalinin artık bir gerçekliğe dönüştüğünü gösteriyor. Gazze'de Hamas'ı bitirme ihtimali olmadığının farkında olan Netanyahu'nun çatışmayı bölgeselleştirerek iktidarını koruma çabasında şimdilik muradına erdiğini söylemek mümkün. ABD SAVAŞIN AKTÖRÜ HALİNE GELİYOR
ABD'nin Neoliberal/ Finansal kapitalizm üzerinden sürdürdüğü küresel hegemonyasının çözülme sürecine girmesi ülke içindeki “Amerikan müesses nizamı”yla halk arasındaki görece uyumu da parçaladı. ABD Başkanı Biden'ın Amerika'nın ‘istisnai ulus' olduğu şeklindeki kibirli iddiayı tekrarlamasına rağmen yapılan araştırmalar yeni kuşak Amerikalıların aynı fikirde olmadıklarını gösteriyor. Araştırmalar, sözde “Amerikan Rüyası”nın sönümlendiğini de gözler önüne seriyor. Yeni kuşaklar önceki kuşaklara göre geleceklerinden son derece endişeliler. İç uyumu bozulan ABD, dışarda yeni bir jeopolitik/jeokonomik düzenleme peşinde. Avrupa'yı yanında tutmak, Çin'in yükselişini kontrol altına almak, gelişen bölgesel güçleri sindirmek bu jeopolitik düzenlemenin başlıca unsurları arasında yer alıyor. Asya-Pasifik'te askeri potansiyelini her geçen yıl daha da yükselten ABD, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı Avrupa'yı yanında tutmanın aracı olarak kullanıyor. ABD'nin Ortadoğu'da Hindistan-Körfez-İsrail merkezli yeniden düzenleme girişimleriyse Çin'in “Kuşak-Yol Projesi”ni akamete uğratmayı amaçlıyor. Bu üç bölge gelecekte bir “büyük savaş” için mühürlenmiş gözüküyor. ABD'den yeşil ışık alması halinde İsrail, “Filistin soykırımı”nı bir bölgesel savaşa dönüştürmeye hazır. ABD jeopolitik/jeoekonomik yeniden düzenlemeyi “Demokrasiler” ve “Otokrasiler” arasında ‘varoluşsal' bir mücadele olarak maskeliyordu. İsrail'in Gazze'de yürüttüğü Filistin soykırımı maskeyi indirdi. Biden Yönetimi dünyayı karşısına almak pahasına İsrail'e koşulsuz desteği sürdürüyor. Böylece ABD'nin Rusya'ya karşı öne sürdüğü tüm argümanları da çöpe gitti. ABD'nin dünyayı ‘daha iyi bir yer yapmak' gibi bir davasının bulunmadığı, tek istediği şeyin, ne pahasına olursa olsun kendisini en üstte, diğerleriniyse aşağıda tutmak olduğu anlaşılıyor. ABD'nin NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler eski Komutanı emekli Amiral James Stavridis geçen hafta yaptığı bir açıklamada Rusya-Ukrayna Savaşı'na atıf yaparak, “Hiçbir ABD askeri öldürülmeden ya da riske atılmadan Rus ordusunun yarısı yok edildi ve ülke bunu ABD'nin yıllık savunma bütçesinin yüzde 5'ine eşdeğer bir kaynakla yaptı” diye konuştu. Stavridis, Ukrayna'da işleri yolunda gittiğini, tek endişesinin ise ABD ve Avrupalı müttefiklerinin Ukrayna'yı desteklemek için verdiği taahhütleri yerine getirmemeleri olacağını söylüyordu. Ukrayna'ya yeni bir yardım paketi ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler'in engeline takılmış bulunuyor. Bu yüzden Stavridis, Ukrayna'ya ABD desteğinin kesintiye uğramasından endişe ediyor. Öte yandan hem Rusya'ya yaptırımların “enerji krizi” başta olmak üzere yan etkileri, hem de Ukrayna'ya askerî-malî yardımlar Avrupa'yı da köşeye sıkıştırmış bulunuyor. Ukrayna Savaşı Avrupa için adeta bir “dayanıklılık testi”ne dönüşmüş durumda. Analistler Rusya'nın yaptırımlara göğüs germesi ve savaşı sürdürmesinin Avrupa'nın
Bütün günahların toplamı gibi yaşanan savaşlardan dünyanın bir türlü ‘çıkamaması' hali de yeni; yayılmıyor, sıçrıyorlar. Hep bilmediğimiz alametler... Gazze savaşının hızla bitmesi gerekiyordu, barışın neresindeyiz bilemiyoruz. Ukrayna, on binlerce insan hiç uğruna öldü, durduramadık, sonuna geliyor diye hissediyoruz, muhtemelen yanılıyoruz!.. Oysa potansiyel/bildik savaş alanlarına yenilerinin eklenme ihtimali de artıyor. Büyük petrol şirketlerinin Kızıldeniz'den tüm sevkiyatlarını durdurması ve Amerikan askeri gücünün ortaklarıyla beraber, bir yeni koalisyon/operasyon gücü oluşturması ciddi meseledir. Savunma Bakanı Austin diyor ki, “Refah Muhafızı Operasyonu'nu kuruyoruz, bu uluslararası bir meydan okumadır”... Gönül isterdi ki, eş zamanlı COP28 İklim Zirvesi, OPEC+'ın direniş kararları ile Kızıldeniz alakasını kuran yazı kaleme alalım. Hatta Kızıldeniz'in stratejik boğazı ve kavganın koptuğu, ‘Babülmendep'in bir yakası Yemen/Husiler ise diğer tarafı Cibuti/Çin/Türkiye' diyelim! ‘Ortadan ayrılmış' gibi... Gönül istiyor ama ‘dünya dönüyor'... Gazze'nin altında-haklı nedenlerle-ezilen Ukrayna savaşı, Batı'nın geleceğine ağır tehdit olmayı sürdürüyor. Güncel durum, sahada Rusya'nın pozisyonunu pekiştirdiği, güçlerini tahkim ettiği ve ordusunu kolayca besleyecek sistemi ‘geleceği' de düşünerek kurduğunu işaret ediyor. Kiev'in geçtiğimiz Bahar gerçekleşen harekâtı ‘tam gerçekleşemediği' için, Avrupa ve ABD'nin içinde Ukrayna'yı desteklemek için eskisi kadar hevesli bulmak zorlaşıyor, sızlanmaları daha duyulur hale geliyor. Üstelik mali portre ve askerî destek, silah, mühimmat yani lojistik darlanmalar da politik çerçeveye eşlik ediyor. Amerikan Kongresi'nin Ukrayna için hayati önemde olan ekonomik yardım için ayak sürümesi de devam ediyor. (Merak etmeyin, yolunu bulacaklardır.) Aktüel akış kabaca; Rusya'nın kazanma, Kiev'in kaybetme yolunda olduğudur! Fakat tam gerçek bu değil... SAVAŞIN DEVAM EDECEĞİNİN İŞARETLERİ... Savaş bitmedi. Bir dalga daha gelecek... Şu an evet öyle ama Ukrayna savaşının Batı'nın istediği gibi gitmemesi yanıltmasın. Batı'nın kaderi ile ilgili bir mesele bu; Kiev düşerse, ABD/İngiltere/NATO yenilmiş sayılır ve yeni dünya düzenine geçişin artık alameti sayılmaz, ‘çalışmaya başladı' sayılır... İkinci ve ‘hep aklımızdaki' nokta, ABD Başkanlık seçimlerinin belirleyiciliğidir... Anlamı, ‘savaşı o güne kadar idare edelim' değil. Savaşın devam edeceği hatta şiddetleneceğine ilişkin işaretler tek tek, farklı zamanlarda gelebilir ama listelediğinizde korkuların da günahların da büyüyeceğini anlarsınız... Moldova, Gürcistan, Ukrayna'ya AB üyeliği yolunun açılması, o kadar mızmızlanmalarına rağmen yine AB ülkelerinin Kiev'e on milyarlarca Euro ekonomik yardım kararı almaları, Zelenski'nin Washington'a davet edilerek Beyaz Saray desteğinin altının yeniden çizilmesi, yeni karargâh sayın; ABD çok yıldızlı askeri yetkililerinin Kiev'e ‘yerleşmeye' başlaması, İsveç'in NATO üyeliğinin en fazla Temmuz ayına kadar gerçekleşmesi baskıları, ki, aynı zamanda Türkiye'nin elindeki kozun büyüklüğünü gösteriyor, keza Avrupa'nın silah üretiminin artırılması yönünde Amerika'dan gelen kuvvetli çağrılar.. Almanya, Belçika gibi bazı ülkelerin de sürekli, “kendimizi savunacak halimiz yok, mühimmat depoları boşaldı” açıklamalarını genellikle savaştan vahlanma/sıvışma hali üzerinden gördük ama biraz da önümüzdeki döneme, NATO'nun varlığının pekiştirilmesine yönelik “dolduruşlar”dır...
Başkan Joe Biden hafta sonu yaptığı açıklamada İsrail'in Gazze'yi işgalinin büyük hata olacağını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken yine bölgede insani yardım ve sivil halkın zarar görmemesi için temaslarda bulunuyor. Blinken ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Tel Aviv'de siren seslerinin duyulmasının ardından beş dakika kadar sığınakta kaldığı belirtildi. Hafta sonu Gazze'de neler yaşandı? Ailesinden 14 kişiyi kaybeden Fulla tedaviye alındı. Süpernova Müzik Festivali'ne saldıran Hamas militanlarının elinden kaçan Alman vatandaşı nasıl hayatta kaldıklarını anlattı. ABD Maliye Bakanı Yellen “ABD'nin İsrail'i ve Ukrayna'yı desteklemeye gücü var” dedi. Chicago'da Filistinli olduğu için öldürülen 6 yaşındaki çocuk bugün toprağa veriliyor, zanlı da mahkemeye çıkarıldı
Amerikan Kongresi'ndeki kaos görüntüsü, Biden yönetiminin Ukrayna'ya ‘sonuna kadar destek' sözünde durmasının zorlaşacağına işaret ediyor. Cumhuriyetçi Parti içerisindeki siyasi iç savaşın en son kurbanı olan Kevin McCarthy'nin Temsilciler Meclisi Sözcülüğü'nü kaybetmesinde bütçe öncelikleri kavgası kritik rol oynadı. Partinin aşırı sağ kanadının baskısıyla Ukrayna'ya yardımı bütçeden çıkarmak zorunda kalan McCarthy, Demokratlarla uzlaşarak 45 günlük geçici bütçe geçirdiği için sağ kanadın liderliğine soyunan Matt Gaetz'in hedefi haline gelmişti. Temsilciler Meclisi'nin sözcülüğüne gelecek yeni isim sağ kanadın desteğini almak zorunda olduğu için Ukrayna'ya yardım konusuna da mesafeli durmak zorunda kalacak. KAMUOYU DESTEĞİ ZAYIFLIYOR Merkeze yakın geleneksel Cumhuriyetçilerin birçoğunun hem Rusya'yı zayıflatmak hem de Çin'e mesaj vermek adına desteklediği Ukrayna'ya yardım paketlerine halk desteğinin giderek azaldığı biliniyor. Bunda hem Ukrayna'nın askeri ilerleme kaydetme konusunda yavaş kalmasının hem de Başkan Biden'ın Amerikan halkını ikna etme konusunda yeterince çaba göstermemesinin etkisi büyük. Genel olarak istihdam ve büyüme rakamları gibi ekonomik göstergelerin iyi olmasına rağmen önce yüksek enflasyon sonra da yüksek faizlerden şikayetçi olan halkın Ukrayna'ya gönderilen yardımın mahiyeti ve önemi konusunda yeterince ikna olmadığı açık. Irak ve Afganistan savaşlarının mirasının Amerikan siyasetinde dünya liderliğine soyunmanın popülaritesini ne kadar azalttığını biliyoruz. Kimilerinin izolasyonist kimilerinin de geri çekilmeci olarak tanımladığı yeni Amerikan dış politika anlayışının etkisi devam ediyor. Obama, Trump ve Biden bu yüzden Amerika'nın savaşlarını bitirmek ve yenilerine girmemek üzere politika üretti. Buna karşın Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi, Biden için tekrar dünya liderliğine soyunma konusunda yeni bir fırsat sundu. Biden NATO ülkelerini Ukrayna'ya yardım konusunda mobilize etmekle kalmadı; Rusya'yı uluslararası sistemde parya haline getirmeye çalışan adımlar attı. Bu politikasını Tayvan konusunda mesaj vererek asıl rakip gördüğü Çin'le mücadele bağlamında meşrulaştıran Biden, Ukrayna'ya yardım konusunda her iki partinin desteğini almayı başardı. Ancak Amerikan Kongresi'nde son birkaç haftada yaşananların Biden'ın Ukrayna politikasının altını oyacağını söyleyebiliriz. Şimdiye kadar toplamda 113 milyar dolar yardımı onaylayan Kongre, Biden yönetiminin 24 milyar dolarlık ek yardım talebini gündeme dahi alamadı. McCarthy'nin müzakereleri sırasında 45 günlük ara çözüm içinde 6 milyar dolarlık yardım paketi vardı ancak sağ kanadın bastırmasıyla bu da paketten çıkarıldı. Bu durumda Pentagon'un Ukrayna'ya yeni bir yardım paketi geçmeden yaklaşık bir aylık bir yardım verebileceği ve Biden yönetiminin farklı formül arayışında olduğu basına yansıdı. Ukrayna'ya yeni yardım paketi için kısa dönem bütçenin biteceği Kasım ortası beklenirse Amerikan yardımının belli bir süre durması dahi söz konusu olabilir. RUSYA'NIN HESABI TUTAR MI?
Dış politikanın nabzını tutan tek program, analizleriyle gündemi sarsmaya devam ediyor. Küresel bakış açısıyla dünyadaki gelişmeler masaya yatırılıyor, diplomasi analiz ediliyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Dr. Hasan Köni ve Avni Özgürel'in konuk olduğu, 3 Ekim 2023 tarihli Akıl Odası'nda bu hafta: 00:00 Giriş 6:08 Ankara'daki saldırı girişiminin detayları ne? 9:34 Ankara saldırısı; Hedefi anladık, ‘mesaj' neydi? 25:08 Saldırı girişiminin asıl amacı neydi? 46:08 Amaç Kafkaslar'da terör trafiği başlatmak mı? 49:17 Kimler terörle mücadele içinde? 51:12 Batı Kafkaslar için nasıl bir plan yapıyor? 52:00 Saldırı girişimi için neden İçişleri Bakanlığı seçildi? 53:18 ABD Dışişleri bakanları neden Kiev'de toplandı? 56:25 Batı Ukrayna'dan yoruldu mu? 1:07:30 Türkiye terörle nasıl bir mücadele içinde? 1:14:26 Türkiye'yi nereye çekmek istiyorlar? 1:33:27 İngiltere neyin planını yapıyor? 1:42:18 İngiltere Türkiye üzerinde baskı kurmak mı istiyor? 1:50:02 ABD seçimleri öncesi bir karışıklık yaşanır mı? 1:56:00 Batı'nın yardımları Ukrayna'yı nereye sürüklüyor? #abd #harekat #ankara Nedret Ersanel moderatörlüğünde Akıl Odası her salı ve perşembe 20.45'te TVNET'te.
Vilnius'taki “NATO Zirvesi”nde Ukrayna'nın üyeliği için bazı kolaylaştırmalar taahhüt edildi. Tabii bu kolaylaştırmalar istikbale matuf. Zirve'den çıkan karara göre savaş devam ederken Ukrayna NATO üyesi olamayacak. Savaş biterse hemen NATO'ya girebilecek mi? Bu konuda da tam bir açıklık yok. Üyelik savaşın bitmesine bağlandığı için, detaylar bir kenara bırakıldı. Daha da önemlisi, savaş ne zaman son bulacak? Her savaş er-geç biter. Savaş, politikanın bir yansıması olsa bile, bazen politika savaşın yansımasıdır. Savaşın politikayı yönlendirmesi durumunda taraflar kısır döngüye dönüşen sürtünmeleri kolayca aşamazlar. Sürtünmeler savaşın daha uzun sürmesine yol açabilirler. Ukrayna'da durum biraz böyle görünüyor. Rusya güç kullanarak Ukrayna'yı iradesini kabul etmeye zorladı. Ukrayna pes etseydi, Rusya savaş yoluyla siyasî amacına ulaşmış olacaktı. Gerçi Rusya, amacına uygun olarak istediği bölgeleri işgâl ve ilhâk ettiyse de Ukrayna'nın savaşa devam etmesi oyun plânını değiştirdi. İstikbalde Ukrayna'nın üye olmasıyla birlikte NATO'nun Rusya sınırlarına dayanmasıysa, Ruslar açısından kabul edilemez bir gelişme olacaktır. Napolyon ve Hitler'in Moskova seferlerinden ötürü, Rus jeopolitiğinde Ukrayna bozkırları Rus savunmasının dış surlarıdır. ABD ve NATO savaşın son bulması halinde Ukrayna'nın üyelik yolunda mesafesinin çok kısalacağını vaat ediyor. Ancak ABD, savaşın uzun yıllar sürmesini de istiyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise, “Kossuth radyosu”nda yaptığı bir değerlendirmede “Eğer Amerikalılar isterse, barış yarın sabah gelir. Amerikalıların bunu neden istemediği ise tüm dünyanın üzerinde düşündüğü bir soru. NATO zirvesinde de buna cevap alamadık” demiş. ABD'nin neden barış istemediğini herkes biliyor. Biden yönetimi en yetkili ağızlardan Rusya'nın kalıcı olarak zayıflatılması gerektiğini defalarca duyurdu. ABD'nin stratejisinin savaşın uzamasına hizmet eden bir “vekalet savaşı” olduğu da biliniyor. Barış girişimlerinin engellenmesi, NATO üyeliğinin savaşın bitmesine bağlanması bu görüşü güçlendiriyor. Dahası, ABD'nin bu politikası, Rusya'yı da - düşük yoğunlukta olsa bile- savaşı uzatmaya yöneltebilir. Oysa Rusya “özel askerî operasyon” olarak nitelediği işgal girişiminin Kiev Yönetimi'ni çok hızlı biçimde devirmesini bekliyordu. Bu plân Rus askerleri sahaya indiğinde hükmünü yitirdi. Sahadaki gerçeklikler, “savaşın sisi”, Rusya'yı istemediği bir yola soktu. Ukrayna'nın NATO üyeliği Rusya için aşılmaması gereken en parlak kırmızı çizgi. Dolayısıyla Rusya savaşın bitmesini bu aşamada doğru bulmayabilir. Ne ki Rusya için Ukrayna giderek bir kapana dönüşüyor. Savaşın uzaması iki taraf için büyük kayıplar demek. Kullanılan silahların yıkıcılığı her geçen gün artıyor. İki tarafın öne sürdüğü keskin koşullarsa müzakerelerin önünü kapatıyor. Aslında “çıkmaz” veya “kapan” iki taraf için de geçerli. Ukrayna tarafında da bu kapandan çıkılması gerektiğini savunanlar olacaktır. Kayıplar artıkça “barış”a duyulan ihtiyaç artacak. Savaş uzadıkça iki tarafta da “bu lanet kapana kim soktu bizi” diyenler çıkacaktır. Volodimir Zelenski 2014'ten bu yana devam eden krizi çözeceği vaadiyle iktidara gelmiş, Rusya yanlısı bölgelerden de epeyce oy almıştı. Zelenski de o ilk duruşunun çok uzağına savrulmuş görünüyor. Yine de, Moskova ve Kiev'de işlerin başka türlü ele alınmasına imkân tanıyacak ılımlı bir havanın esmesi mümkün. Sonunda savaşı bitirecek olanlar, savaşanlardır.
Vilnius Zirvesi, NATO ittifakının Soğuk Savaş'tan beri tecrübe ettiği stratejik hedef belirsizliğini aşmaya başladığı bir dönemde gerçekleşiyor. ABD'nin 11 Eylül saldırılarının ardından “küresel teröre savaş” açması sonrasında NATO Afganistan'da görev aldı ancak ittifakın değişen uluslararası güvenlik sistemine uygun strateji geliştirmesi mümkün olmadı. NATO'nun 2010 Stratejik Konsept Belgesi, Rusya'yla iş birliğinden bahsederken Çin tehdidine atıf bile yapmıyordu. Kırım'ın ilhakına güçlü bir cevap veremeyen ittifak, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimiyle bir anda Avrupa'da nükleer savaş tehlikesini karşısında buldu. NATO'ya adeta asli misyonunu hatırlatan bu gelişme, Avrupa'nın güvenliğini sil baştan düşünmesi gereğini ortaya çıkardı. İttifak, 2022 Stratejik Konsept Belgesinde Rusya, Çin ve diğer küresel tehditler karşısında kapsamlı bir vizyon ortaya koymaya çalıştı. Son senelerde ABD'nin Batı ittifakını tekrar canlandırma ve Çin-Rusya eksenine karşı cephe oluşturma çabaları, NATO'nun önemini iyice artırdı. Bu bağlamda Vilnius Zirvesi'nde alınacak kararlar ittifakın uluslararası güç mücadelesindeki rolü açısından kritik önemi haiz hale geliyor. Zirvede Ukrayna'ya verilen desteğin artırılması şaşırtıcı olmayacak ancak Zelenski'nin istediği NATO davetiyesinin çıkması da kolay olmayacak. Hâlihazırda savaş halinde olan bir ülkeye NATO üyeliği vadedilmesi ittifakın Rusya'yla doğrudan savaşa girme riskini artıracağı için bu formüle sıcak bakılmıyor. Başkan Biden, Rusya'yı daha da provoke
Wagner grubunun hafta sonundaki kalkışması, Rusya için Ukrayna işgalinin bedelinin ne kadar ağır olduğunu ve savaşın ne kadar kötü gittiğini tekrar gözler önüne serdi. Paramiliter grubun lideri Prigojin daha önce yayınladığı videolarda cephede ağır kayıplar verdiklerini ve yeterince destek alamadıklarını anlatmıştı. Prigojin'in sosyal medya üzerinden mesaj göndermeye çalışması, Putin'e yakınlığına rağmen kendisine bir şekilde ulaşamadığını ve derdini anlatamadığını gösteriyordu. Gerekli silah ve mühimmat desteğini alamayarak ağır zayiat verdiği için Savunma Bakanı'na karşı bayrak açan Prigojin, Wagner'in kontrolünü kaybetmekle karşı karşıya kaldı. Rus Savunma Bakanlığı'nın 1 Temmuz itibariyle Wagner gibi grupların orduyla doğrudan kontrat imzalamaları gerekeceğini duyurması, Putin'in Prigojin'i görmezden gelerek ordunun tarafında yer aldığını gösteriyordu. Bu noktada Prigojin ya Rus ordusuna entegre olmayı kabullenerek Wagner'in fiilen elinden alınmasına razı olacaktı ya da hafta sonu yaptığı gibi bir kalkışmayla otonomisini korumaya çalışacaktı. Prigojin ikinci seçeneğe yönelince Putin yönetimine ağır bir darbe vurmuş oldu ancak istediğini aldığını söylemek mümkün değil. Prigojin'in istediği Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Yerasimov'un istifaları gerçekleşmediği gibi kendisinin Wagner'in kontrolünü elinde tutup tutamayacağı da belli değil. Belarus lideri Lukaşenko'nun araya girmesiyle Prigojin ve Putin şimdilik krizi ertelemeyi tercih ettiler ancak her ikisi de taviz vermiş görünüyor. Wagner'in tam profesyonel bir güvenlik şirketi olmaması itibariyle ancak Rus yönetiminin istediği coğrafyalarda ve onun desteğiyle başarılı olabildiğini not etmek gerekiyor. Batı tarafından da yaptırım altında bulunan Wagner'in Putin yönetimine rağmen var olması zor. Progijin'in nihai kaderinin ne olacağı da belli değil ancak Putin iktidarda kaldığı sürece eski otonomi ve gücünü devam ettirmesi mümkün gözükmüyor. Moskova'ya yürümenin bedeli olmayacağını ve kalkışmanın Prigojin'in yanına kalacağını düşünmek de gerçekçi değil. Öte yandan Wagner'in Moskova'ya bu kadar hızlı biçimde yaklaşması başkentin ve genel olarak Rusya'nın ne kadar güvenlik zaafı içinde olduğunu gösterdi. Darbeye doğru evirileceği görüntüsü veren kalkışmanın bir iç savaşa dönüşmesi güçlü bir ihtimal olarak ortaya çıktı. Ülkenin iç güvenlik yapısının bu derece bir acizlik içine düşmesi, Putin'in gücüne gölge düşürdü. Ukrayna savaşının Rus ordusuyla Putin'in emriyle kurulan paramiliter grup Wagner'i çatışma aşamasına getirmesi, hangi açıdan bakılırsa bakılsın ciddi bir yönetim başarısızlığı örneği olarak önümüze çıkıyor. Ukrayna'yı işgal girişimi Rusya'yı kısa sürede NATO'yla dolaylı bir savaşa sürükleyince Rus yönetimi ordusunu ve paramiliter grupları ortak bir strateji etrafında birleştiremedi. Putin'in kalkışmayı yapan hainlerin cezalandırılacağı yönündeki sözleri, 1917 benzetmesi ve iç savaş uyarısına karşın Prigojin'le anlaşma yoluna gitmesi duruma hâkim olamadığını gösterdi. Wagner'in Moskova yolunda ciddi bir direnişle karşılaşmaması da Putin'in orduya tam güvenip güvenemeyeceği konusunda soru işaretleri yarattı. İşgalin başından beri Rus ordusunun stratejik hataları, lojistik problemleri, kadro zafiyetleri, general değişiklikleriyle birlikte Wagner ve Kadirov gibi paramiliter güçlere ihtiyaç duyulması gibi birçok gelişme ‘kervanın yolda düzülmeye' çalışıldığını gösterdi. Prigojin'in Moskova'ya yürüyüşü bu problemlerin cephede kalmayacağını ve doğrudan rejimi tehdit edebileceğini gözler önüne serdi.
Rusya'nın paralı asker grubu Wagner'in kurucusu Prigojin, Rus ordusunu Wagner'e saldırı düzenlemekle suçlayıp karşılık vermekle tehdit etmiş ve akabinde Wagner savaşçıları Ukrayna'yı terk ederek sınırdaki Rostov bölgesine girmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Wagner'in isyanını "vatana ihanet" olarak nitelendirmişti. Rusya'da neler yaşandı? Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı ile Rusya'da yaşanan o krizi konuştuk.
Editör: Gamze Elvan Seçime 58 gün kaldı. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı ziyaret etti. Görüşmeleri yaklaşık birer saat sürdü. açıklamalarda bulundu. Öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, Türkan Elçi'ye parti rozeti taktı. Medyascope'tan Ferit Aslan'ın haberine göre Millet İttifakı'nın Diyarbakır'da CHP'nin listesi ile seçime girmesine kesin gözüyle bakılıyor. Listenin başında ise Türkan Elçi olması bekleniyor. Medyascope‘un ulaştığı bilgilere göre Elçi, CHP'nin adaylık teklifine sıcak bakıyor. Türkan Elçi, Medyascope'a görüşmelerin sürdüğünü söyledi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö bugün görüştü. Görüşmenin ardından basın toplantısı düzenlendi. Erdoğan, Finlandiya'nın NATO üyeliği için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde onay sürecinin başlatılacağını açıkladı. “Yeniliğe Davet” sloganıyla tüm Türkiye'yi geleceği inşa etmeye çağıran İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, İzmir'de kapılarını açtı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilk gün yaptığı konuşmada “Bu enkazın altından kalkarak yine o muhteşem ülkeyi kuracağız” dedi. Oy ve Ötesi Derneği, bugünkü toplantısında seçimlerde yürüteceği eğitim ve gönüllü müşahit organizasyonu faaliyetlerini kamuoyuna açıkladı. Toplantının ana konusu seçim güvenliğiydi. Ertim Oytun, parmak boyası uygulamasının gelmesinin özellikle deprem bölgesi için seçim güvenliğinin sağlanması yolunda önemli olduğunu dile getirdi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali devam ederken önemli bir gelişme yaşandı. Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için yakalama kararı çıkardı. Yakalama kararının nedeni, Ukraynalı çocukların hukuksuz ve yasadışı bir şekilde sınır dışı edilmesi. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Fehmi Koru ile Kılıçdaroğlu'nun temaslarını, Medyascope muhabirleri Sahra Atila ve Murat Türsan ile deprem bölgesindeki son durumu konuştuk.
24 Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile başlayan savaşın birinci yıl dönümünde Açık Gazete'de, Rus sosyalist ve sosyal bilimci Ilya Budraitskis ile savaşın nedenlerini, dünya solunda savaşa dair tartışmaları ve savaşın nasıl sonlandırılabileceğini konuştuk.
Dış politikanın nabzını tutan tek program, analizleriyle gündemi sarsmaya devam ediyor. Küresel bakış açısıyla dünyadaki gelişmeler masaya yatırılıyor, diplomasi analiz ediliyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Dr. Hasan Köni ve Avni Özgürel'in konuk olduğu, 26 Ocak 2023 tarihli Akıl Odası'nda bu hafta: 9:12 Pompeo'nun iddialarının arkasında ne var? 11:05 Türkiye neden hedef gösteriliyor? 13:20 Stern dergisi neden Erdoğan'ı hedef aldı? 16:25 Batı medyası 2023 seçimlerine neden odaklandı? 18:07 Avrupa, Erdoğan'a nefretini dergiler üzerinden mi kusuyor? 23:29 Pompeo'nun asılsız iddiaları ne anlama geliyor? 23:56 Türkiye ve Erdoğan neden hedefte? 42:17 Avrupa'nın hedefinde neden Erdoğan var? 44:17 Avrupa Türkiye için ne planlıyor? 48:54 Almanya neden siyaset geliştiremiyor? 55:01 Amaç Erdoğan'ı itibarsızlaştırıp, Türkiye'ye saldırmak mı? 57:11 Ukrayna'ya tank yardımının amacı ne? 58:38 ABD Ukrayna'da ne planlıyor? 1:10:02 Ukrayna'ya tank sevkiyatı için neden acele ediliyor? 1:12:20 Tank faktörü Ukrayna'ya nasıl bir avantaj sağlar? 1:15:23 Yapılan yardımlar Ukrayna'yı neye sürüklüyor? 1:23:20 Rusya-Ukrayna savaşı nasıl bir sürece girdi? 1:36:34 Dünyada denklemler neye göre şekillenecek? 1:41:01 NATO'yu ilerleyen süreçte ne bekliyor? 1:47:52 Avrupa, ABD güdümünden kurtulabilir mi? 1:52:56 ABD, Avrupa'da sistemi nasıl kurguluyor? 1:55:23 Rusya- Ermenistan ilişkileri nasıl bir gerilim içinde? 1:56:54 Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğini ne bekliyor? 2:06:28 Kafkaslar, Rusya için neden önemli? #pompeo #erdoğan #seçimler Nedret Ersanel moderatörlüğünde Akıl Odası her salı ve perşembe 20.45'te TVNET'te.
Çin'de Şi Cinping nasıl tek adam oldu? Çin'deki ekonomik kriz, kimi-nasıl etkiliyor? Pekin, koronavirüs salgınını yönetmede neden başarısız kaldı? Türkiye, Uygur Türkleri konusunda nasıl politikalar izliyor? Şi Cinping, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde kimin tarafında yer aldı, yer almaya devam edecek? Kordiplomatik'te Galatasaray Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı, Doktor Öğretim Üyesi Tolga Bilener, emekli Büyükelçi Selim Kuneralp ve Senem Görür değerlendirdi.
Pandeminin neden olduğu kapatmalar sırasında birçok insan planladıkları harcamaları gerçekleştiremedi. 2022'de ise uluslararası sınırların açılmasıyla beraber milyarlarca insan biriken bu parayı harcamaya çalıştı. Ancak arz talebin gerisinde kalınca enflasyon canavarı geri döndü. Rusya'nın Ukrayna'yı istilası da zaten zorlu olan koşulları iyice olumsuz hale getirdi.
Dış politikanın nabzını tutan tek program, analizleriyle gündemi sarsmaya devam ediyor. Küresel bakış açısıyla dünyadaki gelişmeler masaya yatırılıyor, diplomasi analiz ediliyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Dr. Çağrı Erhan ve Avni Özgürel'in konuk olduğu, 23 Aralık 2022 tarihli Akıl Odası'nda bu hafta: 08:12 İsveç somut adımlar atacak mı? 10:01 İsveç teröre desteğini kesmemekte kararlı mı? 11:09 İsveç Türkiye'nin endişelerini nasıl karşılıyor? 14:40 İsveç ve Finlandiya ile ilgili olasılıklar ne? 17:03 İsveç ‘mış-miş' siyaseti ile zaman mı kazanmaya çalışıyor? 20:44 NATO müzakereleri ile sekteye mi uğrayacak? 26:10 Eski İngiltere Başkonsolosu paylaşımı ile ne demek istedi? 41:01 Zelenski neden ABD'ye gitti? 43:17 Zelenski'nin ABD ziyaretinin önemi ne? 45:51 Zelenski'nin ABD ziyareti savaşın seyrini nasıl etkiler? 49:01 Biden-Zelenski görüşmesi savaşa nasıl etki eder? 52:39 Doğu Avrupa'da savaş nasıl şekil alacak? 55:33 Rusya-Ukrayna savaşını kimler sürdürmek istiyor? 1:07:40 Doğu Avrupa nasıl bir değişim içinde? 1:10:24 ABD'nin Ukrayna'ya patriot desteği savaşı nasıl etkiler? 1:14:14 Türkiye-Çin-Rusya ilişkilerini ne bekliyor? 1:16:57 Türkiye'nin diplomatik ilişkileri nasıl şekillenecek? 1:22:57 ABD, Ukrayna'yı kendine bağlamayı mı amaçlıyor? 1:31:11 Rusya-Ukrayna savaşının sürmesini kimler istiyor? 1:35:02 Ülkelerin temasları nasıl okunmalı? 1:42:43 Türkiye'nin diplomatik adımlarını ne bekliyor? 1:47:12 ABD'yi oyuna hangi hamle dahil edecek? 1:55:35 Ermenistan toplantıya katılmayı neden reddetti? #Rusya #Ukrayna #ABD Nedret Ersanel moderatörlüğünde Akıl Odası her salı ve perşembe 20.45'te TVNET'te.
Dış politikanın nabzını tutan tek program, analizleriyle gündemi sarsmaya devam ediyor. Küresel bakış açısıyla dünyadaki gelişmeler masaya yatırılıyor, diplomasi analiz ediliyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Avni Özgürel ve Doç. Dr. Fahri Erenel'in konuk olduğu Akıl Odası'nda bu hafta: Bağımsızlık hareketleri İngiltere'yi parçalanmaya sürükler mi? İngiltere'de istikrar neden sağlanamadı? Ukrayna ‘radyoaktif içerikli bomba' kullanır mı? Hangi yatırımlar Ukrayna'yı savaşa sürükledi? İngiltere'de ‘Rishi Sunak' dönemi Savunma Bakanlarının ziyaretinde hangi konular konuşulacak? Ukrayna ‘kirli bomba' üretecek teknolojiye sahip mi? Rishi Sunak istikrarı sağlayabilir mi? İngiltere'nin yeni başbakanı nereye ait? Yunanistan'ın Türkiye hazımsızlığı Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceği nasıl şekillenecek? İsrail savunma bakanının Türkiye ziyaretinde ne konuşulacak? Çin'in yeni büyüme planı dünyayı nasıl etkileyecek?
ABD Başkanı Joe Biden'ın Ukrayna politikaları eleştirilmeye mi başlandı? Demokratların Biden'a yazdıkları ve infial yaratan mektupta neler yazıyordu? Mektup neden geri çekildi? İran'da Mahsa Amini'nin öldürülmesinin ardından başlayan protestolar ülke genelinde devam ediyor. Peki Vaşington bu protestoları nasıl izliyor? Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından İsveç ve Finlandiya, yıllardır sürdürdükleri tarafsızlık politikalarına nokta koymuş ve NATO'ya üyelik için başvurmuşlardı. Stokholm ve Helsinki'nin NATO üyeliklerinin onaylanması için ittifaka üye 30 ülke de bu ülkelerin üyeliklerini parlamentolarından geçirmekle yükümlü. Macaristan'ın da aralık ortasına kadar süreci tamamlayacağını açıklamasının ardından gözler henüz “evet” demeyen Türkiye'ye çevrildi. Türkiye daha ne kadar direnebilir? Gönül Tol ve Ruşen Çakır, Transatlantik'te yorumluyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) grup toplantıları yapıldı. Liderlerin gündeminde 41 madencinin hayatını kaybettiği Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden faciası vardı. Avukatlar, Bartın'da meydana gelen maden faciası için Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde bir araya geldi. “Adalet Nöbeti”nde konuşan Avukat Ahmet Ergin, delillerin karartılma ihtimalinin olduğunu söyledi. Kamuoyunda “sansür yasası” olarak anılan, basına ve sosyal medyaya yönelik yeni yaptırımlar içeren “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından dünya genelinde yaşanan enerji krizinden en çok etkilenen Almanya hükümeti, ülkede faaliyeti sonlandırılmayan üç nükleer santralin Nisan 2023'e kadar çalıştırılması talimatını verdi. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Medyascope Ankara muhabiri Cansu Timur ile partilerin grup toplantılarını, gazeteci ve yazar Fehmi Koru ile muhalefetin ve iktidarın son dönem açıklamalarını konuştuk. Editör: Egemen Gök
TÜİK'in işsizlik rakamlarıyla İŞKUR rakamları çelişti. İki devlet kurumunun verileri arasında uçurum var…. / Kadıköy'deki patlamaya terör soruşturması… / Valilik "ayak kıran" müdahale için böyle dedi: Kendilerini yere attılar… / Şekere yüzde 8 zam… / Rusya, Ukrayna'yı vurdu… Gündemin önemli başlıkları Demet Bilge Erkasap'ın hazırladığı bültende…
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'yı ilhakı resmen açıkladı. Rusya'nın tartışmalı ilhak adımı nasıl yorumlanmalı? Putin açıklamasında neler söyledi? Batı'ya resti nasıl yorumlanmalı? Batı Putin'e ne yanıt verecek? Putin'in ilhaktan sonraki planı ne? Nükleer ihtimali masada mı? İlhak savaşı şiddetlendirir mi? Türkiye, ilhakı tanımadığını açıkladı. Şimdi Moskova ile ilişkiler nasıl olacak? Kordiplomatik'te Senem Görür sordu, Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp ve Eski Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz yanıtladı. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3SRZVNH
Berlin Duvarı'nda bu hafta, İpek Maya Saygın konuğu EDAM Direktörü Sinan Ulgen'le Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde son gelişmeleri, Erdoğan'ın Şangay fotoğrafını ve Türkiye'nin Avrupa entegrasyonu bağlamında ‘Avrupa Siyasi Topluluğu'nu konuşuyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişiminin ardından yaşanan enerji krizinden en çok etkilenen Avrupa Birliği ülkelerinden olan Macaristan, akaryakıt ve temel gıdalardaki 'tavan fiyat' uygulamasını yıl sonuna kadar uzattı.
Ukrayna'yı işgal girişiminin ardından özellikle Avrupa'yla her alanda ticari ilişkileri büyük ölçüde kopan Rusya'nın, Çin ile olan ticaret hacmi savaşın başlangıcından bu yana yüzde 30 arttı. Rus lider Putin, iki ülke arasındaki ticaret hacminin y...
Basit Türkçe ile Haberler / News in Simple Turkish by skypeturkish.comBasit Türkçe ile Haberler'in yeni bölümüne hoş geldiniz.Bugün 2 Eylül 2022 Cuma.G7 Ülkeleri Rus Petrolüne Tavan Fiyat Uygulayacakİngiltere, ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya'ya G7 ülkeleri adı veriliyor.Bu ülkelerin maliye bakanları bugün bir toplantı yaptı.Bu toplantı sonucunda, Rusya petrolü için tavan fiyat belirlemeye karar verdiler.Bu kararın amacı, Rusya'nın Ukrayna'daki işgali için para bulmasını zorlaştırmak.Avrupa Birliği ülkeleri, Rus petrolüne 5 Aralık'tan itibaren ambargo uygulamayı planlıyor.Tavan fiyat uygulaması ile, küresel enerji fiyatlarının düşeceği tahmin ediliyor.Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası petrol fiyatları yükseldi.Bu nedenle, Rusya daha az petrol satıyor ama petrol gelirleri artıyor.Tavan fiyat, teknik incelemeler ile belli olacak.Bakanlar, toplantıdan sonra bir açıklama yaptılar.“Gerektiği sürece Ukrayna'ya destek olacağız” dediler.Rusya ise tavan fiyat uygulayan ülkelere petrol satmayacağını açıkladı.Uzmanlar, Çin ve Hindistan'ın bu uygulamayı kabul etmeyeceğini düşünüyor.Dinlediğiniz için teşekkürler!Lütfen bu bölümü Türkçe öğrenen diğer kişilerle de paylaşın!Yeni bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın! Hosted on Acast. See acast.com/privacy for more information.
Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı ülkeler tarafından Moskova'ya uygulanan yaptırımlara katılmadı. Özellikle bu dönemde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ilişki hiç olmadığı bir seviyeye yükseldi. Peki Batılı ülkeler, Moskova-Ankara yakınlaşmasını nasıl izliyor? Kordiplomatik'te Senem Görür sordu, emekli Büyükelçi Selim Kuneralp ve Rusya uzmanı Aydın Sezer yanıtladı. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3qcF2kd
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırıları altıncı ayını geride bıraktı. Altıncı ayın sonunda sahada ve diplomaside son durum ne? Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı ülkeler tarafından Moskova'ya uygulanan yaptırımlara katılmadı. ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo'nun Türk şirketlerine Batı yaptırımlarına maruz kalan Rus iş insanları ve şirketler ile iş yapmamaları konusunda uyarıda bulunmak için bir mektup gönderdiği ortaya çıktı. Bu mektup ne anlama geliyor? ABD'de kasım ayında yapılacak ara seçimler öncesi partilerde son durum ne? Başkan Biden'a duyulan güven azalıyor mu? Cumhuriyetçi Parti ne durumda? Ruşen Çakır, Gönül Tol ve Ömer Taşpınar, Transatlantik'te yorumladı. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3dK1SMQ
Basit Türkçe ile Haberler / News in Simple Turkish by skypeturkish.com Bugün 13 Temmuz 2022 Çarşamba. Basit Türkçe ile Haberler'in yeni bölümüne hoş geldiniz. Türkiye, Ukrayna, Rusya ve BM Arasında Toplantı Ukrayna ve Rusya dünyanın en büyük tahıl ihracatçıları arasında. Tahminlere göre 20 milyon ton tahıl savaş yüzünden Ukrayna'nın limanlarından çıkamıyor. Dolu depolar nedeniyle yeni hasatları depolamak da başka bir sorun. Aynı zamanda Rusya, dünyanın en büyük petrol ve gübre üreticilerinden biri. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, tahıl, bitkisel yağ, yakıt ve gübre fiyatlarını artırdı. Bu durum küresel gıda krizine neden oluyor. Bugün Türkiye, Ukrayna, Rusya ve Birleşmiş Milletler'den temsilciler İstanbul'da bir toplantı yaptılar. Toplantının amacı Ukrayna'daki tahılı güvenli bir şekilde başka ülkelere taşımak. Ukrayna'nın işgali nedeniyle Ukrayna limanlarının çevresinde mayınlar var. Ukrayna'ya göre, bu mayınları temizlemek ülkenin güneyini Rus işgaline daha açık yapacak. Bu nedenle Ukrayna, mayınları temizlemeden önce güvenlik garantileri istiyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, çözüm için çok uğraştıklarını ancak halen çalışmaları gerektiğini ifade etti. Görüşmeden sonra Rusya'nın Türkiye Büyükelçiliği Twitter'da açıklama yaptı. Elçilik, "Heyetimiz, mümkün olan en hızlı pratik çözüm için bir teklif paketi hazırlayıp sunmuştur." dedi. Dinlediğiniz için teşekkürler! Lütfen bu bölümü Türkçe öğrenen diğer kişilerle de paylaşın! Yeni bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!
Günaydın. ICC Başsavcısı, Ukrayna'yı "suç mahalli" olarak nitelendirdi. Türkiye vatandaşlığına başvuruda alınacak gayrimenkul değeri 400 bin dolara çıkarıldı. Birleşik Krallık'ta Başbakan Johnson istifa etmeyince Adalet Bakanı istifa etti. Bugünün bülteni Architecht destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Pradeep Dambarage/NurPhoto/Getty Images
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali hem dünyada hem de Avrupa'daki tüm dengeleri değiştirmiş durumda. Avrupa'nın ikinci büyük ekonomisi, Avrupa Birliği'nin (AB) tek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyesi ve 2022'nin ilk dönem Avrupa Konseyi Başkanı Fransa, hem kendisinin hem dünyanın geleceği açısından hayli önemli bir seçime gidiyor. Seçimler, iki yıl boyunca etkisini hissettiren koronavirüs salgını, Fransa'yı esir alan İslam ve göçmenlik tartışmaları, Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş gibi ulusal ve uluslararası krizlerin gölgesinde düzenlenecek. 48 milyon Fransa vatandaşı, bugün (10 Nisan) sandığa gitti. İlk turda hiçbir aday yüzde 50'nin üzerinde oy alamazsa seçmenler, 24 Nisan Pazar günü bir kez daha sandık başında olacak. Haber Hafta Sonu'nda bu akşam Medyascope yorumcusu Alphan Telek ve Medyascope muhabiri Mehmet Yaşar Altundağ Fransa'da son durumu anlattı ve olası senaryoları değerlendirdi. Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, perşembe günü Twitter hesabından son zamanlarda et ve süte yapılan zamları konuşmak üzerine Et ve Süt Kurumu'na gideceğini duyurmuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bugün Et ve Süt Kurumu tarafından kabul edilmeyen randevusuna geldi. Kapıda CHP liderini güvenlik görevlisi karşıladı ve içeri alınmayacağını kendisine söyledi. Haber Hafta Sonu'nun bir diğer konuğu kamuoyu araştırmacısı ve siyasal iletişim uzmanı Dr. İbrahim Uslu da muhalefette yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Kadın örgütleri ve hukukçuların şiddet yasa teklifiyle ilgili eleştirileri neler? Akşener ve Soylu arasında "polis" tartışması... ‘İmamoğlu'na suikast' soruşturmasında takipsizlik kararı BM: Savaş başından bu yana 4 milyon kişi Ukrayna'yı terk etti... Kremlin: Görüşmelerde anlaşma yok, alınacak çok yol var... Ukrayna: Rusya bizi itibarsızlaştırmak için mayınlarımızı Karadeniz'e bıraktı ... BM'den açlık felaketi uyarısı...
İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği Rusya'ya yönelik çok güçlü yaptırımlar uyguluyor. Öte yandan Rusya da çeşitli yaptırım paketleri açıklamaya başladı. Yaptırımların hem ekonomik hem hukuki olarak çok ciddi sonuçları olcağı öngörülüyor. Ekonomist Enes Özkan ve Hukukçu Şafak Herdem Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve sonrasında Rusya'ya uygulanan yaptırımları konuşuyor.
Nabız'da bu hafta İpek Maya Saygın ve İlkan Dalkuç, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini, yaptırımları ve etkilerini konuşuyorlar!
Günaydın. Rusya ve Ukrayna'nın dışişleri bakanları bugün Antalya'da bir araya geliyor. Ukrayna'yı terk eden 2 milyon kişiden 800 bininin çocuk olduğu bildirildi. İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye'yi 2008'den bu yana ilk kez dün ziyaret etti. Bugünün bülteni Mükellef destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Attila KISBENEDEK / AFP
Time dergisinde bu hafta öne çıkan başlıklar: Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Truth Social, Artan Enflasyon, Hemşire açığı.
Rusya'nın Ukrayna işgalinde 11. gün geride kaldı.. 1.5 milyondan fazla kişi Ukrayna'yı terk etti. BM: İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da en hızlı büyüyen mülteci krizi... Zelenski: "Odessa'ya füze atmak tarihi suç olur"... Erdoğan'dan Putin'e: "Barışın yolunu açalım"... "Marketlerde 5 litrelik ayçiçeği yağı tükendi" haberi üzerine açıklama yapan Bakan Kirişçi: "Yeterli stok var...." CHP: "Millet evine yağ götüremiyor"... Buğday fiyatlarındaki artış yüzde 40'ı aştı...
Nabız'da bu hafta, Beril Eski ve İlkan Dalkuç konukları Nil Mutluer ile Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini, uluslararası etkilerini, Türkiye, Avrupa ve dünya açısından sonuçlarını konuşuyorlar!
Günaydın. BM Genel Kurulu'nda Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınayan karar kabul edildi. BM Genel Sekreteri Guterres, diyalog çağrısı yaptı. Sağlık Bakanı Koca açık alanda maske takma zorunluluğunun kaldırıldığını açıkladı. Bugünün bülteni Alternatif Bank destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Sergey BOBOK/AFP
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırıları beşinci günde devam ediyor. Kemal Can, 5 Soru 10 Cevap'ta bu hafta Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını ele aldı ve şu sorulara yanıt aradı: Konuşma ve tartışma güçlüğü nereden geliyor? Ukrayna sorununu karmaşık ve anlaşılmaz yapan ne? Medya, bilgiyi nasıl anlaşılmaz bir yığına çeviriyor? Ukrayna veya diğer tartışmaların genel seviyesi nasıl? Savaş söz konusu ise öncelik belirlemek çok zor mu? #Rusya #Ukrayna #müzakere
Siyasetbilimci Berk Esen Kritik'te bu hafta, Rusya'nın neden Ukrayna'yı işgal ettiğini ve savaşın dünya ve Türkiye siyasetini nasıl etkileyebileceğini analiz ediyor.
Günaydın, salı sabahından herkese merhaba! Ben Gamze Elvan, Medyascope'un podcast'i “Güne Başlarken” ile karşınızdayım. Türkiye ve dünyanın gündemini, hava durumunu, ekonomide son verileri, yani güne başlarken bilmeniz gereken her şeyi size aktaracağım. O zaman, başlayalım!
Medyascope'un sabah haberleri bülteni Gündem'de Şükran Şençekiçer'in konuğu Kare Portföy Genel Müdürü Ümit Kumcuoğlu, Migros işçilerinin 18 günlük protestolarının ardından zaferini ve Rusya-Ukrayna gerginliğinde son durumu yorumladı.
Amerikan istihbarat kaynakları Rusya'nın Ukrayna'yı çarşamba günü (16 Şubat) işgal edebileceğini duyururken, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un bugün (14 Şubat) Kiev'e, yarın Moskova'ya yapacağı ziyaret de “Diplomasi için fırsat penceresi daralıyor” yorumlarıyla haberleştiriliyor. Bu arada Ukrayna krizini, 60 yıl önce ABD ve SSCB'yi nükleer savaşın eşiğine getiren Küba kriziyle karşılaştıran değerlendirmeler de yapılıyor. Küba krizi, iki süper gücün liderleri, Kennedy ve Kruşçef'in yürüttüğü gizli müzakerelerle aşılmıştı. Ukrayna krizi için Biden ve Putin arasında gizli müzakereler söz konusu olur mu? Kadir Has Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler profesörü Serhat Güvenç ve Soli Özel, koşulların bugün çok farklı olduğu görüşünde. İki krizin benzeyen ve benzemeyen yönlerini anlatan Güvenç ve Özel, Avrupa güvenlik mimarisini değişime zorlayan güncel durumu, Türkiye için olası sonuçlarına dikkat çekerek tartıştı.
Havada Suda‘da bu hafta Prof. Dr. Serhat Güvenç ve Yörük Işık, “Putin, Ukrayna'yı kaybeden Rusya Başkanı olarak mı tarihe geçecek?” sorusuna cevap aradı ve Ukrayna krizinde gelinen noktayı ve tarafların konumlarını değerlendirdi.
Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimi konuşmaya devam ediyoruz. ABD, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi halinde Rus doğalgazını Batı Avrupa'ya taşıyan Kuzey Akım 2 Boru Hattı Projesi'ne yaptırım uygulayacağını duyurdu. Rusya uzmanı Aydın Sezer, konuyu Medyascope'tan Alp Selim'e yorumladı.
éman gölünün kıyısında diplomatlar, Ukrayna ovalarında ordular, Karadeniz kıyısında inanılmaz bir saray, Sahra'nın derinliklerinde paralı askerler… Yörük Işık ve Serhat Güvenç, Havada Suda'da bu hafta Etiyopya'da kullanılan TB2 Bayraktar silahlı insansız hava aracını, işgal altındaki Ukrayna'yı ve dünyada bu hafta öne çıkan pek çok gündemi ele aldı.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün (7 Aralık) video konferans yöntemi ile bir araya gelecek. Görüşmenin TSİ 18:00'de başlaması ve masadaki en önemli sorunun Ukrayna krizi olması bekleniyor. Batı medyasında çıkan haberlerde de Rusya'nın 2022 yılının başlarında Ukrayna'yı işgal edebileceği iddia ediliyor. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç ile bugünkü görüşmeden neler çıkabileceğini ve bölgedeki sıcak savaş ihtimalini konuştuk. Güvenç bölgede yeni yıla yaklaştıkça bir sıcak çatışma ihtimalinin olacağı fakat sıcak çatışma halinde NATO ya da ABD'nin Ukrayna için savaşmayacağı görüşünde.