POPULARITY
Več kot 1800 pisem zasebne narave, ki jih je v 30. letih 19. stoletja upokojeni oficir Franz poslal baronu Erbergu, nam odpira nov, dragocen vpogled v življenje kranjske aristokracije in najbogatejših meščanov LjubljaneV tokratnem Kulturnem fokusu smo se podali na kakih 190 let dolgo potovanje v preteklost. Obiskali smo namreč Ljubljano, kakršna je bila v 30. letih 19. stoletja. Pri tem smo si pomagali s skoraj 2000 pismi, ki jih je med letoma 1832 in 1840 upokojeni oficir avstrijske vojske, stotnik malce nenavadnega imena Franc Franz, poslal enemu najbolj uglednih Kranjcev tistega časa, baronu Erbergu, ki je sicer živel na svojem posestvu v Dolu pri Ljubljani, v njih pa precej podrobno popisal utrip ljubljanskega mestnega življenja. Podobo našega osrednjega mesta, kakršna se dviga iz Frančevih pisem, so zdaj rekonstruirali naši zgodovinarji in zgodovinarke, svoje izsledke pa predstavili v intrigantnem zborniku Podobe bidermajerske Ljubljane, ki je pred nedavnim izšel pri Založbi ZRC. In kakšna je ta podoba? – Prav to smo preverjali v pogovoru z dr. Mihom Preinfalkom, raziskovalcem na Zgodovinskem inštitutu Milka Kosa ter predavateljem na koprski Fakulteti za humanistične študije, ki je nad omenjenim zbornikom bdel po uredniški plati. Foto: Franz pl. Kurz zum Thurn und Goldenstein – Del Šentpetrskega predmestja s Cukrarno, 1835/36, detajl z naslovnice zbornika Podobe bidermajerske Ljubljane (Goran Dekleva)
Mediku alta progresiboez Faktorian. Dolu perinatala nola gainditu. Euskara barnetegiak familientzat....
Podkrušnohorské technické muzeum v Kopistech u Mostu začne letos s rekonstrukcí těžní věže bývalého hlubinného dolu Julius 3. Věž v areálu muzea je technickou památkou s unikátním zařízením z první poloviny 20. století.
Ara tatilde karnelerini alıp tatile çıkan öğrenciler için ‘başarılı karne' nedir? Tatilde vaktini dinlenerek geçirmek isteyen öğrenciler mi yoksa vaktini dolu dolu geçirenler mi daha doğrusunu yapıyor? Eğitimci, Şair ve Yazar Hüseyin Akın'a sorduk.
Doğayla Konuşmak adlı kitabında Ramachandra Guha, insanın doğal dünyayla olan ilişkisinin geçmişi, bugünü ve olası geleceğini ele alıyor. Hindistan gibi ülkelerin “Yeşil olmak için çok fakir" olduğu söylenir. Bu düşünce tarzına ilk karşı çıkanlardan biri Mahatma Gandhi'ydi. 1928'de Gandhi, Birleşik Krallığın uyguladığı ekonomik emperyalizmin bugün dünyayı zincirlediği ve 300 milyonluk Hindistan'ın benzer bir ekonomik sömürüye girişirse, dünyayı çekirge istilasına uğramışçasına çıplak bırakacağı konusunda uyarmıştı. Gandhi, sıklıkla modern karşıtı olarak karikatürize edildi. Hint çevreciler için "gelişim karşıtı" algısı yaratıldı. Aslında Gandhi'nin karşı çıktığı şey sanayileşme değildi. Gandhi, Hindistan'ın kitlesel yoksulluk nedeniyle çirkinleştiğini fark etti. Yoksulluk, cehalet ve sağlıksızlığa çare olacak ekonomik ve teknolojik uygulamalara karşı olmayıp aksine memnuniyetle karşıladığı diğer yazı ve faaliyetlerinden anlaşılıyordu. Dünyanın her yerinde, hükümetler ve politikacılar “gelişme” ile “çevre” arasında yanlış bir tercihi teşvik ediyor. Çevreye dikkat etmenin gelişmeyi tehlikeye attığını iddia ediyorlar. Gerçekte, kırılgan ekolojilere sahip yoğun nüfuslu ülkelerin doğayı ve doğal kaynakları nasıl kullandıkları konusunda daha da sorumlu olmaları gerekiyor. Katı davranan sosyal bilimin kurallarına göre, Hindistan gibi ülkelerin bir çevre bilincine sahip olması beklenmiyor. Adeta 'yeşil olmak için çok fakirler'. Oysa 1973 baharında, Himalaya'da Chipko olarak bilinen popüler bir köylü hareketi gerçekleşti. ‘Dolu mideli elitist çevreciliği'nin aksine ‘geçim çevreciliği' yaşandı. Köylüler ticari ormancılar tarafından ağaçların kesilmesini engellemek için 'geçim çevreciliğini' harekete geçmişti. Çoğu okuma yazma bile bilmiyordu ancak, liderleri gayet vizyoner ve açık sözlüydüler. Endüstriyel ormancılık, toprak erozyonu, heyelanlar ve seller arasındaki doğrudan bağlantıyı gösteren makaleler ve risaleler yazdılar. Chipko hareketi sayesinde kurumlarda ve kanunlarda değişiklikler oldu. Yazarın amacı, çağdaş Hint çevreciliğine güvenilir bir entelektüel soyağacı sağlamak. Geçmişten gizli veya az bilinen, farklı şekillerde günümüzün endişelerini öngörmüş sesleri kurtarmak…
Teoman’dan Billie Eilish’e, hayal kırıklıklarından, sevinçlere, seyahat, müzik, kitap, film ve aşk dolu bir yıl böyle geçti! Eric Clapton, Carla Bruni, Haruki Murakami, George Orwell, Derviş Zaim, Marquez, Yüzyıllık Yalnızlık, Anora, The Room Next Door, Trump, Milei, yapay zeka, fotoğraf, podcastlar, Arjantin, Danimarka, Japonya, Kore, Rüstem Kitabevi, Blackbird Social, Walls Inn ve daha niceleri. Garip […] The post Garip Zamanlar – Bölüm 56: 2024'ün enleri: Teoman'dan Billie Eilish'e, seyahat, müzik, kitap, film & aşk dolu bir yıl böyle geçti! (30/12/2024) first appeared on Island Talks.
V neděli 15. prosince začnou v Česku platit nové jízdní řády v meziměstské autobusové a vlakové dopravě. Zjišťovali jsme, jaké největší změny čekají cestující v Libereckém kraji.
Turizm Kafası (7 Aralık 2024) - Otelcinin Dolu Dolu Hikayesi by Kafa Radyo
Britanya'nın en kötü şöhretli seri katillerinden John George Haigh, kan ve inançla harmanlanmış karanlık bir yolculuğa çıktı. Katı dini baskılarla dolu çocukluk yıllarının izlerini, korkutucu kabuslarında kanla dolan bir kadehle taşıyan Haigh, rüyalarını gerçeğe dönüştürerek kurbanlarını iz bırakmadan ortadan kaldırdı. Peki, asitte eriyen günahlar sonsuza dek kaybolabilecek miydi?Sunan: Sezgi AksuHazırlayan: Sezgi Aksu, Hazal Beril ÇamSes Tasarımı ve Kurgu: Tolgacan BozcaYapımcı Podbee MediaCanlandıranlar:John George Haigh: Ada KanburAnne: Gülşah Dim------ Podbee Sunar -------Bu Podcast, Hepsiburada hakkında reklam içerir.Hepsiburada'da Efsane Kasım başladı! Binlerce üründe en iyi fiyat garantisi seninle, başka yerde aramaya gerek yok. Kaçırmak istemeyeceğin efsane fırsatlar için tıkla Ayrıca WhatsApp kanalını takip ederek güncel kampanyalardan haberdar olmayı da unutmaBu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Podbee50 kodumuzla Hiwell'de ilk seansınızda geçerli %50 indirimi kullanmak için Hiwell'i şimdi indirin. 1400'ü aşkın uzman klinik psikolog arasından size en uygun olanlarla terapi yolculuğunuza kolaylıkla başlayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Wspieraj podcast "Wyzwoleni": https://patronite.pl/Wyzwoleni Subskrybuj ten kanał: http://www.youtube.com/@Wyzwoleni?sub_confirmation=1 Czym jest Kultura Zap***dolu: Jak Wyrwać się z Wyścigu Szczurów? Rozmawiają: Marek Gonsior i dr Zofia Smełka-Leszczyńska W najnowszym odcinku podcastu „Wyzwoleni” pochylamy się nad jednym z najważniejszych współczesnych zjawisk – kulturą zapierdolu. Dlaczego tak wielu z nas uczestniczy w wyścigu szczurów, nieustannie dążąc do sukcesu, nawet kosztem zdrowia, relacji, spokoju ducha, równowagi między praca a życem prywatnym? Czy praca stała się nową formą zniewolenia? A może to siła napędzająca rozwój? Razem z moją gościnią, dr Zofią Smełką-Leszczyńską – autorką książki "Cześć pracy. O kulturze zapierdolu", badaczką, kulturoznawczynią i strateżką marketingową – rozmawiamy o pułapkach tej kultury, kosztach, jakie ponosimy, oraz o tym, czy istnieje sposób na życie poza wyścigiem szczurów.
Fırat Neziroğlu, kendi dokuma tekniğiyle Türkiye'de ve dünyada bir yere gelen, tezlere konu olan, "kralların, kraliçelerin portrelerini dokuyan" biri. Bir sanatçı. Ama aynı zamanda hakkını vere vere dansçı, akademisyen ve eğitimci.Şahane bir Nasıl Olunur hikâyesi... Hem insan hikâyesi olarak çok derin-katmanlı, hem de özellikle Türkiye'nin dokumalarına-kumaşlarına dair çok şey öğreneceğiniz bir bölüm. MS ve parkinson hastalarının ya da hasta yakınlarının da ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir yanı var...Önce dansçı, sonra akademisyen olan Neziroğlu, 12 yılın ardından iş yerinde gördüğü psikolojik baskıların sonunda kendi yöntemiyle tarihin en enteresan istifa mektuplarından birini veriyor; mobbing yapanları bir tuvalet paravanı arkasında, alttan giysileri görünür şekilde tablolara dokuyan Fırat, bir sergi hazırlıyor. Aynı zamanda istifası olan sergi davetiyesinde de arkadan kendisini dokuduğu "İşeyen Fırat" adlı eseri var... Bu sergi ve eser ona sanat dünyasının kapılarını açıyor ve Fırat'ın o eseri Sotheby's Christie's gibi müzayede evlerinde satılıyor.Sonrasında onlarca hikaye; sergiler, ağır bir hastalık, onu atlatma evresi, yurtdışına açılma, kumaş-dokumaya tutku, köy köy geziler, Türkiye'nin muhteşem dokulamarı ve kumaşlarını tanırken ilginç birliktelikler, yine dans, Küçük Prens'ten Müzeyyen Senar'a ilişkiler, parkinson ve MS hastalığına dokumanın etkisi... Dolu dolu, çok güzel, bol kahkahalı şahane bir bölüm...Fırat ve Tarçın ile çektiğimiz bu bölümün dakikasını kaçırmamanızı dilerim... Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Kľúčovým rizikom pri lezení ferrát je precenenie vlastných schopností, hodnotí v Hiking podcaste predseda metodickej komisie Slovenského horolezeckého spolku James Andrej Kolárik a dodáva, že zodpovednosť za ostatých v skupine nesie objektívne najskúsenejší člen družstva. Ferratistom radí, aby sa nebáli kontaktovať horskú službu aj v prípadoch, keď ešte nemusí ísť o život.
Tisíce tun betonu a železa rozebírají dělníci v areálu bývalého dolu Lazy v Orlové na Karvinsku. Na konci července tam pyrotechnici odpálili vysokou těžní věž a od té doby ji postupně likvidují. Stejně tak i další budovy v areálu šachty, ze které nezůstane téměř nic.
Zadajesz sobie czasem pytanie o sens swojej pracy? Kwestionujesz to, w jaki sposób komunikują się pracodawcy i jakich narracji używają, aby zagrzewać Cię do pracy? Masz dość słuchania, że jesteś częścią wielkiej rodziny, gdy tak naprawdę czujesz się trybikiem w maszynie, której działanie nie do końca jest Ci jasne? A może uszami wychodzi Ci już, że trzeba być elastycznym i CIĄGLE się rozwijać?W tej rozmowie pada wiele trudnych pytań:Czy faktycznie praca musi być naszą pasją?Czy musimy ją kochać, żeby pracować? Czy JESTEŚMY swoją pracą?W arcyciekawy sposób odpowiada na nie dr Zofia Smełka-Leszczyńska, z wykształcenia kulturoznawczyni, z zawodu badaczka i strateżka marketingowa, której nowa książka - “Cześć pracy. O kulturze zapierdolu” - powinna stać się lekturą obowiązkową dla wszystkich Polaków na rynku pracy. Z odcinka dowiesz się też:czym jest alienacja pracy?czemu „wszyscy” chcą pracować w Google czy Netflixie? dlaczego rozmowa o pieniądzach jest wciąż tematem tabu? dlaczego to złe patrzeć na pracę jak na rodzinę, a na współpracowników jak na jej członków?Dodatkowe informacje:książkę "Cześć pracy. O kulturze zapierdolu" kupisz tuksiążka antropologa Pawła Krzyworzeki o nagrodach w biznesie dostępna jest tuksiążkę “Piękne Mądre i Bogate” o polskich przedsiębiorczyniach z początku lat dziewięćdziesiątych, autorstwa B. Dobkiewicz, A. Kowalczyk znajdziesz w bibliotekach i serwisach sprzedających produkty z drugiej ręki :-)Podobają Ci się tematy, które poruszam w podcaście? Więcej znajdziesz tu:Instagram: http://bit.ly/3Vene60 YouTube: http://bit.ly/3iddUR7 TikTok: http://bit.ly/3gDdaob Realizacja: Justyna Czyszczoń - redakcjaIrena Suska - montażP & C Paulina Górska | Varsovia Lab.
Nedim Şener ile Kritik 1. Bölümüyle yayında. Gündemin en önemli başlıklarını Nedim Şener Haftada 1 sizler için gdh YouTube kanalında değerlendiriyor.
Karolina Korwin-Piotrowska od wielu lat uważnie przygląda się polskiemu i zagranicznemu show biznesowi i pokazuje, co zachodzące w tym świecie zjawiska mówią nam o nas samych. W książce „Pierwsza młodość” dziennikarka opowiada o tym, dlaczego porzuciła pracę w mainstreamowych mediach na rzecz własnego podcastu, a także omawia kilka ważnych, społecznych tematów językiem popkultury. W rozmowie z Anną Sobańdą w „Półce z książkami” opowiada o tym, dlaczego tak trudno jest zachować prywatność w świecie show biznesu, jaką krzywdę celebryci robią swoim dzieciom, a także czego zazdrości pokoleniom wchodzącym na rynek pracy. Z podcastu dowiemy się także, co łączy Sinéad O'Connor i Pamelę Anderson, co o siostrzeństwie mówi serial „Hacks” i dlaczego warto od czasu do czasu obejrzeć „Farmę Clarksona”. Zapraszamy do słuchania.
Unikátní důlní komplex je v Mikulově na Teplicku. Návštěvníci se dostanou do krušnohorských skalních štol, ve kterých se těžilo stříbro.
Důl Staříč u Frýdku-Místku, dříve jedna z důležitých šachet na Ostravsku, postupně mizí před očima. Státní podnik DIAMO ji likviduje a právě v těchto dnech končí další část demoličních prací. Těžba černého uhlí tam skončila před 7 lety.
Zeki Eser'in Amerika gözlemlerini anlattığı bu bölümü kaçırmayın. Keyifli dinlemeler... organikbeyinlerpodcast@gmail.com https://www.instagram.com/organikbeyinlerpodcast/
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.Všechny díly podcastu Výlety můžete pohodlně poslouchat v mobilní aplikaci mujRozhlas pro Android a iOS nebo na webu mujRozhlas.cz.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Pětikilometrová Naučná stezka Svaté Barbory se šesti zastaveními začíná v centru krkonošského Černého Dolu. Nabízí vycházkovou trasu zasvěcenou svaté Barboře, patronce a ochránkyni horníků a zároveň vychází ze starých stezek, které dřív používali dřevaři. Cestou vás čeká krásná příroda a zábavná i poučná zastavení.
Biz soruyoruz, Orkestra Şefi Nisan Ak cevap veriyor. Dokuzuncu bölümde Nisan Ak ile Amerika ve Amerika'da müzisyen olmak üzerine konuşuyoruz.
Mahmut Akpınar | Istakozlar ve AKP'ye doluşan takozlar! | 19.04.2024 by Tr724
Bu bölümünde konuğum tasarımcı Emrah Yücel… Ancak ‘tasarımcı' kavramını açmak lazım.Yıllar yılı “Hollywood'da filmlere afiş hazırlayan Türk”, “Kill Bill'in, Frida'nın, Avatar'ın afişini o hazırladı” gibi haber başlıklarıyla adını duyduğumuz Yücel, web tasarımı, televizyon reklamı, poster ve kurumsal kimlik üzerine çalışmalarının yanı sıra ülke ve şehir markalaşması projeleriyle birlikte iletişim tasarımı da yapıyor.Bütün bunları ve tasarımın ‘Nasıl Olunur'unun ayrıntılarını konuştuk.Ancak Emrah Yücel'in çocukluğu da bir enteresan; İngiltere'de bir yıl okula yazdırılamayan bir çocuk ve işe gitmek zorunda kalan bir anne-baba, çocuklarını müzeden müzeye bırakırlarsa neler olur?Dolu dolu bir bölüm daha; dinleyiniz… Gazeteci#Journalist ~ #Art- #Food- #Travel lover ~ #EnthusiastBooks:
Hepimizin izlediği ama hakkında hiçbir şey bilmediğimiz, prodüktörlüğünü Kaddafi'nin yaptığı, Oscar'da Star Wars'la yarışan Çağrı filminin hikayesi. Tüm tasvir yasaklarına rağmen Çağrı filmi nasıl ortaya çıktı? İslamiyetin başlangıcını konu alan bu filmin senaryosunu hazırlarken karşılaşılan zorluklarla nasıl başa çıktılar? Mustafa Akkad'ın filmi çekmek için ihtiyacı olan maddi desteği neden sadece Kaddafi sağladı? Diğer İslam ülkelerinden neden bir yatırım alamadı? Çağrı filminin başrolü, Hz. Hamza'yı canlandıran dönemin büyük ismi Anthony Quinn ve yönetmen Mustafa Akkad'ın başlarına neler geldi?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sibel Kır ile Yılan Dolu Suyun Karanlığı: Leylâ Erbil'in Metinlerinde Yılanlar üzerine konuşuyoruz.
1986 yılıydı ve 28 yaşındaki botanik uzmanı Jane Prichard, Maryland Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlamak için yoğun bir şekilde çalışıyordu. Eylül ayı geldiğinde Blackbird eyalet ormanında tez çalışmalarına başlaması gerekiyordu ancak işler hiç de tahmin ettiği gibi gitmeyecek ve ormanın derinlikleri Jane için karanlık bir sona açılacaktı.
1986 yılıydı ve 28 yaşındaki botanik uzmanı Jane Prichard, Maryland Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlamak için yoğun bir şekilde çalışıyordu. Eylül ayı geldiğinde Blackbird eyalet ormanında tez çalışmalarına başlaması gerekiyordu ancak işler hiç de tahmin ettiği gibi gitmeyecek ve ormanın derinlikleri Jane için karanlık bir sona açılacaktı.
Bediüzzaman Said Nursi'nin zihnimizi ve kalbimizi aydınlatan muhteşem eserinden ilhamla hazırladığımız Risale-i Nur Sohbetleri, ikinci lemanın beşinci nüktesiyle devam ediyor. Bu bölümde asıl musibetin dine gelen musibet olduğundan, bazı musibetlerin birer uyarı hükmünü taşıdıklarından, musibetlerin günahlarımızdan bizi kurtarma yönünden, musibetlere karşı şekvada bulunmamanın faziletinden ve daha pek çok meseleden bahsediyoruz. Dolu dolu, bilgi dolu bir bölümle karşınızdayız. İstifadeye medar olması ümidiyle.
Keď do nového roka vstupujete po časoch pandémie, následnej vojny a energetickej kríze, často je namieste pocit, že už nás ani z pohľadu ekonomiky nič nemôže prekvapiť. Po rokoch naozajstných zvratov sa však o to ťažšie predpovedá, čo bude ďalej. Národná banka Slovenska sa o to pokúsila vo svojej zimnej makroprognóze, kde okrem celkového vývoja ekonomiky posudzuje aj ďalšie aspekty, ako je vývoj na pracovnom trhu či to, ako sa tento rok zmení dostupnosť bývania. Na čo sa teda v tomto roku pripraviť? Skončí sa zdražovanie, porastú mzdy a čo v praxi prinesú všetky sociálne opatrenia, s ktorými prišla nová vláda? Eva Frantová sa v novej časti podcastu Index pýtala vedúceho oddelenia prognóz a modelov Národnej banky Slovenska Miroslava Gavuru. _ Ak máte pre nás spätnú väzbu, odkaz alebo nápad, napíšte nám na podcastindex@sme.sk – Všetky podcasty denníka SME nájdete na sme.sk/podcasty – Odoberajte aj denný newsletter SME.sk s najdôležitejšími správami na sme.sk/suhrnsme – Ďakujeme, že počúvate podcast Index.
Gündemin öne çıkan gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'ın hazırlayıp sunduğu Kısa Dalga Bülten'de…
Arabanızı sokağa park etmek en iyi fikir olmayabilir, özellikle de Sidney, Canberra veya Perth'te yaşıyorsanız. Bunun nedeni, bilim adamlarının son 40 yılda Avustralya'nın yoğun nüfuslu bazı bölgelerinde dolu fırtınalarında yüzde 40'lık bir artış olduğunu söylemesidir. Ayrıca ülkenin büyük bölümünde doluya eğilimli günlerin sayısının azaldığını da buldular.
Mini belgeselimizde 1840'daki ilk mahalli seçimlerinden 1912'deki sopalı seçimlere, çok partili sisteme geçişten ilk anayasa referandumuna ve hatta darbelerden, siyasi yasaklardan 2000'li yıllara kadar Türkiye tarihinde köklü değişimlere sebebiyet veren seçimleri ve bu seçimlerin sonuçlarını ele alıyoruz. İyi dinlemeler.
Bu bölümde konuğum seslendirme sanatçısı, yazar, çevirmen, metin yazarı ve yayıncı Deniz Yüce Başarır.Deniz'le sohbete ailesinden, babası şair ve tiyatro oyuncusu Kâmran Yüce'den, Kent Oyuncuları'nın kuruluş hikâyesinden konuşarak başladık.Birlik olmak, birlikte iş yapmak, arşiv tutmak kavramlarından, bugünün 'suret çağı' oluşundan, çokça da tiyatrodan konuştuk... Kent Oyuncuları döneminin tiyatrocularıyla sözü açtık, bugünün tiyatrolarından, tiyatroyla direnen, tiyatroda diretenlerden bahsettik.Sonra Deniz Yüce Başarır'a "Nasıl iyi seslendirme sanatçısı olunur?"u sordum. "Teknik olarak seslendirme nasıl yapılır?", "Kitap seslendirmesini iyi yapmak için neler gereklidir?", "Seslendirme için güzel ses yeterli midir; ses, okuma nasıl geliştirilir?" Tane tane anlattı Deniz.Ve sonra Başarır'ın yayıncılık yıllarından hareketle "yayınevinde editör, koordinatör, yazar seçici-yayıncı-yazar yoldaşı olmak nedir, nasıl olunur, nasıl olur?"u da konuştuk... 'Ben Okurum' isimli podcast'in de yayıncısı olan Deniz Yüce Başarır'a "Bir yazar kitabını nasıl yayınlatır?"ı da sordum...Dolu dolu bir yayın sizleri bekliyor.
Kdo neki so ljudje, ki se odločijo za tako poglobljeno učenje slovenščine, da se lahko potem lotijo literarnega prevoda? In kaj jih na naši književnosti privlači, da pri prevajanju navsezadnje vztrajajo leta in leta?Slovenija bo kot častna gostja letošnjega frankfurtskega knjižnega sejma skušala prepričati urednike in založnike z vsega sveta, da so naši pesniki in pisateljice, naši esejisti in filozofinje še kako vredni pozornega branja. Iz te moke pa dolgoročno seveda ne bo kruha, če slovenskih knjig ne bodo v angleščino, nemščino, španščino, kitajščino, hindi ter druge velike in majhne jezike tega sveta navsezadnje prelili prizadevni prevajalci. A kdo neki so tujci, ki se odločijo za tako temeljito, tako poglobljeno učenje slovenščine, da se lahko potem lotijo literarnega prevoda? Kaj jih pravzaprav motivira, ko se morajo soočati z vsemi tistimi skloni, spoli, števili, nestalnimi naglasnimi mesti in drugimi težavnimi posebnostmi slovenskega jezika? Katere tematske in stilistične specifike, katere odlike naše književnosti jih posebej privlačijo? In kaj lahko naredimo mi, da jim bo prevajalsko delo šlo čim lažje od rok? To so vprašanja, ki so nas zaposlovala v tokratni Intelekti, ko smo pred mikrofonom gostili enega prevajalca in tri prevajalke – Američana Thomasa McDonalda, Makedonko Dragano Evtimovo, Poljakinjo Marleno Gruda ter Romunko Alino Popescu –, ki si prizadevajo, da bi dober glas o naši literaturi resnično segel v deveto vas. Z njimi smo se lahko pogovarjali iz oči v oči, ker so bili med letošnjim letom gostje Sovretovega kabineta na Dolu pri Hrastniku, umetniške rezidence, nad katero v programskem smislu bdi Društvo slovenskih književnih prevajalcev. Zato smo v goste povabili še predsednico DSKP, Tanjo Petrič, da bi nam povedala kaj več o tem, kako podpreti tiho, potrpežljivo delo prevajalk in prevajalcev, brez katerih promocija v Frankfurtu najbrž ne bo obrodila nobenih pravih sadov. foto: inspire-studio/Pixabay
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Onur ile birlikte ölmeden önce yapılacaklar listesi hazırladık. Hem makul hem de çılgınca hayallerimizi derledik ve bu hayaller hakkındaki düşüncelerimizi paylaştık. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Aslanlarla yaşayan adam: https://www.youtube.com/@DeanSchneiderHakunaMipaka Transcript Intro Müzik Emin: [0:20] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:29] Teşekkür ederim. İyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:31] Ben de iyiyim. Hatta çok iyiyim. Teşekkür ederim. (Öğrenebilir miyim niye çok iyisin?) Çünkü seninle bir podcast bölümü kaydediyorum. Onur: [0:40] Güzel. Sevindim. Burada artık birazcık müdavim olmaya başladım. Olumlu karşılanıyorsam ne mutlu bana. Emin: [0:47] Evet, kesinlikle öyle. Bilmiyorum. Ben podcast kaydederken nedense mutlulukla doluyorum. Bunu da yansıtmak istedim sadece. Onur: [0:55] Tabii ya. Podcast kaydetmek, sonuçta sohbet ortamındayız. Karşılıklı oturup kahve içiyormuşuz gibi. O yüzden benim de hoşuma gidiyor açıkçası. Bana da ani bir mutluluk geliyor podcast kaydedince. Emin: [1:06] Aynen öyle. Evet, bugünkü bölümümüzün konusu 'Ölmeden önce yapılması gerekenler' listemiz. Yani İngilizcedeki adıyla 'bucket list'imiz. Evet, Onur... Dolu mu senin bucket listin? Nedir durum? Onur: [1:21] Benim bucket list biraz hantal. Ama tamamından söz edemeyeceğim. Böyle ufak tefek, daha enteresan maddeleri ele almayı düşünüyorum. Ama bazıları yapım aşamasında, bazıları uzak, bazıları imkânsız. Ama söz etmek isterim açıkçası. Konuşması bile bir yapmış kadar hissettiriyor insanı. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Special Guest: Onurhan.
Hayal Kuşunun Kanatlarından Bursa Hayal kuşuna binip Bursa semalarına doğru süzülmek ister misiniz? Cevabınız “Evet” ise tutunun kuşumuzun kanatlarına. Bakalım neler görüp neler duyacağız? Bu tarihî şehirde nelere şahitlik edeceğiz? Bursa'ya ne yönden girersek girelim, bizleri yeşil bir deniz karşılar. Tepelerden aşağı doğru süzülürken bakışlarımız mavi ile yeşilin kesiştiği büyülü bir çizgiye takılır. Bu güzel tablo bizleri kendine çeker. Bursa semalarında süzülürken ilk molamızı Tophane sırtlarında veriyoruz. Buradan şehri seyretmek doyumsuz bir zevk. Ama asıl ilgimizi çeken, burada yatan iki Osmanlı padişahı: Biri Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi, diğeri onun oğlu ve Bursa'nın fatihi Orhan Gazi. Tarihe yön veren iki büyük insanın huzurunda saygı ve edep içerisinde Fatihalar okuyoruz. Dalgın dalgın türbeleri seyrederken ak saçlı, ak sakallı bir dede yanımıza yaklaşıyor. Merakımızı ve heyecanımızı hissetmiş olacak ki “Gelin size bu iki padişahı anlatayım.” diyor. Dedeyi dinledikten sonra vedalaşıp Tophane sırtlarından, Ulu Cami'ye süzülüyoruz. Koca mabet tüm ihtişamıyla karşımızda duruyor. Cami, bizi önüne geçilmez bir merakla içine çekiyor. Duvarları kesme taşlarla örülü camiye üç büyük kapıdan girilebiliyor. Bu görkemli yapı, on iki kalın ayağın üzerine oturtulmuş yirmi kubbeden oluşuyor. Ortadaki kubbenin altında on altı köşeli bir havuz dikkatimizi çekiyor. Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan bu caminin inşaatında üç bin işçinin çalıştığı ifade ediliyor. Rivayete göre Bursa'nın meşhur evliyalarından Somuncu Baba, küçücük fırınında bu üç bin işçiye her gün ekmek çıkarırmış. Bursa halkı “Böyle küçük bir fırında, bu kadar ekmek nasıl çıkar!” diye hayretlerini gizleyemezmiş. Ulu Cami'nin açılış merasiminde; Somuncu Baba'nın Allah'ın sevgili bir kulu olduğu anlaşılmış. Cami cemaati, çıkış kapılarında bu güzel insanın elini öpmek için sıraya geçmiş. Ancak ne hâldir bilinmez, caminin her üç kapısından çıkan insanlar da “Somuncu Baba'nın elini öptük!” diye sevinmişler. O günden sonra bu veli zatı Bursa'da bir daha gören olmamış. Bu arada bahsetmeden geçmeyelim: Gölge oyununun başkahramanları Hacivat ve Karagöz, rivayete göre Ulu Cami'nin inşaatında çalışmış. Esprileriyle işçilere hoş anlar yaşatmışlar. Ulu Cami'den yükselip “Nereden devam edelim!” diye Bursa'yı süzerken Uludağ'ın heybetli duruşu gözlerimizi alıyor. Uludağ kış mevsiminde bir başka güzel. Karlardan yapılmış bembeyaz kürkünü sırtına almış. Eteklerine de çam yeşili nakışlar kondurmayı ihmal etmemiş. Yeşille beyazın böylesine uyumla kucaklaştığı bir başka yer var mıdır bilemeyiz. 2543 metre yüksekliğindeki Uludağ, ziyaretçileri yaz kış eksik olmayan bir yer. Bu nedenle de bol miktarda otel ve dinlenme tesisi mevcut. Kayak sporunun yapılması için gerekli altyapı hizmetleri de var. Uludağ'a ziyaretçilerin bir kısmı arabalarla, bir kısmı da teleferikle çıkmayı tercih ediyor. Bize sorarsanız teleferikle çıkmanızı tavsiye ederiz. Teleferik, çelik halatların takıldığı ayaklardan hızla aşağı doğru kayarken çoğumuzu heyecanlandırıyor. Uludağ'a çıkmışken millî parka da uğramayı ihmal etmiyoruz. Parkı sınırlayan tellerden geyiklere yiyecek atmak insanı çok mutlu ediyor. Yolculuğumuz devam ediyor. Derken kendimizi Emir Sultan Hazretleri'nin türbesinde buluyoruz. Yıldırım Bayezid'in hem damadı olan, hem de onu aydınlatan bu gönül insanının huzurunda Fatihalar okuyoruz. Kestane ağaçlarını geçip Bursa'nın alt kısmına yöneliyoruz. Ovayı sıra sıra şeftali bahçeleri süslüyor. Tekrar şehrin merkezine doğru süzülüyoruz. Yeşil Cami, Yeşil Türbe, Muradiye Külliyesi, II. Murat Türbesi, Cem Sultan Türbesi, Arkeoloji Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi, Osmanlı Evi Müzesi ve daha nice tarihî mekânlar âdeta el sallıyor. “Bizi de gezin.” diyor. Fakat hayal kuşumuz bir hayli yoruldu ve vaktimiz doldu. “Bursa'ya doyum olmaz.” diyor. Dolu dolu bir gün geçirmiş olmanın huzuruyla evimize yöneliyoruz. Orhan Keskin (Düzenlenmiştir.)
İlker Doğan | Erdoğan'ın bütün planları altüst oldu; o yüzden çok öfkeli ve nefret dolu! | 14.02.2023 by Tr724
"Slovo neúplné rodiny sme nespomenuli. Naozaj sa ukázalo, že rodina je pre deti extrémne dôležitá. Svojich rodičov považujú za najbezpečnejšie osoby. My sme sa v rámci rodiny sústredili na to, ako to oni vnímajú. Ale je chyba, že sa to tak stalo. My sme to jasne definovali. Nebol úmysel nejakým deťom poškodiť, naopak," hovorí detský komisár Jozef Mikloško o kritiku, že vo svojom prvom výskume akcentoval to, či sú deti z úplných alebo neúplných rodín. "90 percent podnetov sú rodičovské rozchody a rozvody. Deti na to veľmi doplácajú. A potrebujeme prejsť od týchto podnetov k systému," dodáva komisár Mikloško. Prečo výskum o deťoch prezentovali cez úplné a neúplné rodiny? Prečo sa deti najviac cítia ohrozené hladom? A bude sa komisár pre deti venovať deťom vo vylúčených komunitách? Vypočujte si rozhovor Zuzany Kovačič Hanzelovej s detským ombudsmanom Jozefom Mikloškom. – Newsletter Zuzany Kovačič Hanzelovej: https://komentare.sme.sk/t/9122/zkh-pise – Ak máte pre nás spätnú väzbu, odkaz alebo nápad, napíšte nám na podcasty@sme.sk – Všetky podcasty denníka SME nájdete na sme.sk/podcasty – Podporte vznik podcastu Rozhovory ZKH a kúpte si digitálne predplatné SME.sk na sme.sk/podcast – Odoberajte aj denný newsletter SME.sk s najdôležitejšími správami na sme.sk/suhrnsme – Ďakujeme, že počúvate podcast Rozhovory ZKH.
Adim atmaktan korkmak ve hayatimizda buyuk degisiklikler yapmak hic kolay degil. Peki ya cok unlu biriyseniz ve kaybedecek cok seyiniz varsa sifirdan hayat kurmak icin baska bir diyara gitme cesaretiniz olabilir mi? Yasanmis ve yasanan bir mukemmel hikaye Demet Tuncer'in anlattiklari. Dinlerken hem cok keyif alicaksiniz hemde anlatimina hayran kalacaksiniz. Dinledikten sonra “murtilerinizden kurtulmanızı” diliyoruz : ) Keyifli dinlemeler!Demet Tuncer Youtube: https://www.youtube.com/c/DemetTuncerDemet Tuncer Instagram: https://www.instagram.com/demetttuncer/