POPULARITY
Yeni bölümümde sizi “Vatikan'dan Hogwarts'a” uzanan ilham dolu, samimi ve büyülü bir yolculuğa çıkarıyorum.Bu bölümde neler mi var?– Podcast kanallarımda son durumlar, yeni projeler ve kutlanacak bir doğum günü!– Mutfağımdaki son gelişmeler: New York Cheesecake ve siyez unlu ekmek denemelerim.– Sabah yürüyüşleri, doğanın kokusu ve günlük ritüellerimin hayatıma kattığı huzur.– İlham aldığım liderlerden Papa Francis'e özel bir bölüm: Küçük bir çocuğun mektubu ve Papa'nın dokunaklı cevabı.– Ve son olarak: Harry Potter ve Zümrüt'ü Anka Yoldaşlığı kitabının detaylı bir özeti!Birlik, anlam arayışı ve karanlığa karşı dayanışmanın gücünü birlikte keşfediyoruz.Fairy Tales by Ra#PodcastByRa#RaInWonderland#VatikanHogwartsPodcast#GünlükRitüeller#HarryPotterÖzeti#ZümrütüAnkaYoldaşlığı#PapaFrancis#NewYorkCheesecake#SiyezEkmeği#SabahYürüyüşü#AnlamArayışı#DayanışmaGücü#İlhamVericiPodcast#FelsefeVeFantastik#KitaplıPodcast#HayataDairNotlar#PodcastÖnerisi#SpotifyPodcast#PodcastTürkiye
İlker Karagöz samimi ve dürüst habercilik anlayışıyla Türkiye'nin dört bir yanından derlediği haberleri izleyicilerle buluşturup ülkenin nabzını tutmaya devam ediyor. Türkiye'nin lider sabah haber programı İlker Karagöz ile Çalar Saat NOW'da!Bizi sosyal medyadan takip edin:X: https://twitter.com/nowhaberFacebook: https://www.facebook.com/nowhaber.trInstagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/
Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR DER), Türk-Kürt kardeşliği ekseninde bir büyük millet tasavvurunu kuvveden fiile geçirmek için Türk ve Kürt arkadaşlarımızın bir araya gelerek kurmuş olduğu bir dernek. Dernek adından da anlaşılacağı üzere iki şeye çok büyük önem veriyor: Demokrasi ve Birlik.
Birlik ve Beraberliğin Dinamikleri | Şadırvan Camii Vaazı 6 | M. Fethullah Gülen by Çınar Medya
Canlar, in dieser Folge beschäftigen wir uns mit der mystischen Figur Hz. Hizir/Xizir im alevitischen Islam. Xızır wird als eine Barmherzigkeit Allahs verstanden, die in schwierigen Zeiten zu den Gläubigen eilt, um ihnen mit Weisheit und Führung zu helfen. Als unsterblicher Helfer symbolisiert er die Nähe Gottes und das Streben nach spiritueller Erleuchtung. Wir sprechen über seine Person, seine Bedeutung im alevitischen Glauben und das Xızır-Fasten, eine besondere Praxis, die den Gläubigen hilft, sich mit der göttlichen Weisheit und Barmherzigkeit Xızırs zu verbinden.
Merhaba arkadaşlar bugünkü dersimizin konusu Risale-i Nur Külliyatından Yirminci Lema, hakikatin ve ittifakın derin manalarını anlatan kıymetli bir risaledir. Bediüzzaman Hazretleri, bu eserinde hak yolda olanların neden farklı yollar ve yöntemler izlediğini, buna karşı inançsız kimselerin nasıl bir arada hareket ettiğini çok hikmetli bir şekilde açıklıyor. İyi seyirler. #cemaat #tarikatlar * Video Linki: https://youtu.be/Qn7xXmCmwH0 * Harun Serkan Aktaş * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 X: @maksat114bursa
Federal Mecliste bir ilk yaşandı. Birlik partileri CDU/CSU tarafından hazırlanan ve ülkedeki göç politikalarının sertleştirilmesini öngören önerge aşırı sağcı popülist AfD'nin de desteğiyle meclisten geçti. Pek çok siyasi gözlemci iki partinin yakınlaşmasını Almanya'da adına "Brandmauer" (Güvenlik Duvarı) denilen bir tabunun yıkılması olarak değerlendiriyor. CDU/CSU ile AfD arasındaki işbirliği ve göç tartışması Alman siyasetini nasıl şekillendiriyor? Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi'nden siyaset bilimci Caner Aver ile konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Elmas Topcu var. Von Gökce Göksu.
Birlik ve Beraberlikten Daha Güçlü Bir Dua Yoktur | Bir Hasbihal | M. Fethullah Gülen by Çınar Medya
İnce ipleri ne kadar birleştirirseniz kopması o kadar zorlaşır. Diyelim ki, mazlum ve mağdur devletler, topluluklar; bilim, teknoloji, savunma ve ekonomi bakımlarından tek tek ele alındığında “zalim, hırsız, soyguncu, gâsıp, vicdansız” … yani sömürgesi iri devletlerden zayıftır.
Canlar in dieser Folge sprechen wir über die Gefahren, die das Alevitentum zunehmend aushöhlen. Zwischen Assimilation, dem Druck einer islamischen Anpassung und der Einflussnahme vermeintlich alevitisch geführter Verbände steht. Welche Wege gibt es, das Alevitentum vor der Entwurzelung zu bewahren? Und welche Risiken drohen uns, wie sie die Drusen bereits entwurzelt und zum Spielball der Geopolitik gemacht haben? Ein Gespräch über den Erhalt einer von innen und außen bedrohten Identität.
Lübnan'ı işgal girişimiyle birlikte yeni bir aşamaya geçmiş olan İsrail'in gözü dönmüş bir saldırganlıkla giriştiği eylemler giderek kendisi açısından da durulması zor bir hız almış durumda. Hani derler ya, istese de bu saatten sonra kendi kendine duramaz. Kendi kontrolünü kaybetmiş durumda ve durması termodinamik kurallarının işletilmesini gerektiriyor, yani dışarıdan bir kuvvet uygulanması gerekiyor artık. Sahip olduğu silahlı gücün kendine verdiği herhangi bir avantajı kullanmaktan geri durmuyor.
Ali Çağatay, Seyir Hali programında günün öne çıkan başlıklarını değerlendirdi. Çağatay, "Avrupa Birliği dağılırsa ne olur?" sorusuna, "Euro'nun değeri birden bire gider. AB, Euro'yu kaybederse birlik olarak kalamaz" dedi.
“Bizi bu hale düşüren hep tefrika, hep nifak ve şikaktır. Artık bu kadar zillet, bu kadar meskenet elverir. Bundan sonra millet uyanmalı, okumalı, bu felâketlerin hep tefrika yüzünden geldiğini anlamalı da, ona göre çaresine bakmalı. Zaman artık tefrika zamanı değildir. İttifak zamanıdır, birleşmek zamanıdır.” (Mehmet Akif Ersoy, Tefsir Yazıları ve Vaazları, DİB Yayınları, s. 184). Bu ifadeler, istiklâl şairimize ait. Kasım 1910'da, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Şehzadebaşı kulübünde verdiği bir konferansında söylenmiş. Akif, bu konferansında, Müslümanların tarihte nasıl muazzam devletler kurabildiklerinin sırrını da şöyle açıklamış: “Müslümanlar, bu mertebeye nasıl eriştiler? Hep ittihad sayesinde. Ellerinde Allah kanunu, dillerinde tevhid lafz-ı mübareki, yüreklerinde din aşkı, millet muhabbeti olduğu halde dağları, denizleri, çölleri aştılar.” (age., s. 182). Aradan bir asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına ve İslâm coğrafyasında, tefrikadan mütevellit bunca çileli tecrübeler ve kanlı olaylar yaşanmış olmasına rağmen, Müslümanlar hâlâ ders almış ve akıllanmış görünmüyorlar. İslâm dünyasındaki sorunların nedenlerini konuşurken genelde Batı'nın zalimliğinden dem vuruyoruz; ama kendi hatalarımızı yeterince konuşmuyoruz. Düşman, düşmanlığını yapacaktır. Ona “Niye düşmanlık ediyorsun?” demek abestir ve zafiyet göstergesidir. Düşmanın düşmanlığını engelleyemeyiz. Bizim öncelikli görevimiz, dost olmamız gereken kimselerle dostluğumuzu pekiştirmek ve kendi aramızda mümkün mertebe birliği sağlamaya çalışmaktır. İçimizde birliği ne denli güçlendirebilirsek, düşmanı o denli zayıflatmış oluruz. Zira düşmanın en büyük silahı, bizi tefrikaya düşürmektir. Akif, 6 Şubat 1913'te Bayezid Camii'nin kürsüsünde, yabancı güçlerin İslâm coğrafyasını ele geçirmek için “tefrika”yı bir öncü kuvvet olarak kullandıklarını şöyle anlatmış: “Ecnebîlerin, kendi hesaplarına gayet elverişli kestirme bir siyasetleri var: Hani bir zamanlar bizim akıncılarımız vardı. Fethetmek istediğimiz memleketlere ordumuzdan evvel onları gönderdik. Bu akıncılar o memlekete girer, ahaliyi telâşa sokar, birbirine düşürür, sonra da ordu girer, istila eder, işini bitirirdi. İşte tıpkı bunun gibi, ecnebilerin de bugün akıncıları var ki, o akıncıları tefrikadır. Avrupalılar, zapt etmeyi kararlaştırdıkları memleketin ahalisinin arasına evvelâ tefrika sokarlar, senelerce milleti birbiriyle boğuştururlar. Sersem ahali bu suretle yorgun düştükten sonra gelip çullanırlar. Bugün de işte bize aynı siyaset kullanıldı. Zaten her yerdeki siyasetleri budur. Hindistan'da, daha evvel Endülüs'te, sonraları Cezayir'de, İran'da hep böyle yaptılar. Takip ettikleri siyaset hep aynı siyasettir, hiç değişmez.” (age., s. 190). Yüz binlerce mazlum Gazzeli kardeşimiz, her gün yüzlerce şehit veriyor; en ağır şartlar altında hayatta kalabilme mücadelesi veriyor. Lâkin İslâm ülkelerinden kınama dışında bir icraat çık(a)mıyor. Düşmanın zalimliğinden önce kendi zelilliğimizi konuşmak gerekmiyor mu? Neden bu hallere düştük? Bu hallere düşmemizde sünnî-şiî, sufî-selefî, ihvancı-ılımlı vs. gibi kutuplaşmalarla uğraşmamızın etkisi çok büyük. Ulema kendi arasında birlik sağlayabilmiş değil, fikir adamları kendi fildişi kulelerinde, tekke erbabı bölük pörçük, siyasiler birbirleriyle kanlı bıçaklı. Toplumu yönlendirenler, liderlerdir. Yığınlar, liderlerin sözleri ve eylemleriyle hareket ederler. İslâm dünyasının en büyük sorunu; siyasetten medreseye, üniversiteden tekkeye ümmetin birliğini en büyük mesele ve dava edinen liderlerin yeterli sayıda olmayışıdır. Bu sahalarda öncü konumundakilerin çoğunun, ümmetin meselelerini şahsi meselelerinin üstünde görememeleridir.
Monşerler'in Namık, daha birkaç gün önce Tantanyadis'ti; aynı zamanda bir “Tantanyahu” olduğunu göstermekte de gecikmedi! *** “Sahipleri, İsrail'in tasmasını eline almalı!” diyen Dışişleri Bakanı Fidan'a tepki gösterirken, İsrail'in sözcüsünden farksızdı. *** 2006-2009 döneminde Türkiye'nin Tel Aviv'deki Büyükelçisi idi. Yahut bizler öyle biliyormuşuz: -Meğerse İsrail'in Ankara Büyükelçisi imiş! TANDEM MONŞERLER Türkiye'nin Mister Tantanyahu'dan önceki Tel Aviv Elçisi Mister Sinirlioğlu da “Batı Kulübü” kontenjanında yer alır. *** Siyonist İsrail'in eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in 30 Eylül 2016 tarihindeki cenaze töreninde Türkiye'yi temsil etti. Dönemin ABD Başkanı Barack Obama başında kipası ile o cenazeydi. *** Filistin'in “işbirlikçi lideri” Mahmut Abbas da cenazeye katılmıştı. “Yolcudur Abbas” mı; Heniyye'nin Doha'daki cenaze merasiminde yoktu! LOCA'DA BULUŞANLAR Tel Aviv'deki 73 numaralı “Nur” locasının üyeleri, 30 Eylül (2016) akşamı Kapalı Kapıların Ardındaki mahfilde bir araya geldiler. Gündemlerinin ilk sırasında, locanın üyelerinden Akın Öztürk'ün “cezaevinden kurtarılması” maddesi vardı! 15 Temmuz darbe kalkışmasının önde gelen isimlerinden eski “Hava Kuvvetleri Komutanı” şahıstan bahsediyoruz.
Çalar Saat, samimi ve dürüst habercilik anlayışıyla Türkiye'nin dört bir yanından derlediği haberleri izleyicilerle buluşturup ülkenin nabzını tutmaya devam ediyor. Türkiye'nin lider sabah haber programı Çalar Saat NOW'da! Bizi sosyal medyadan takip edin: Facebook: https://www.facebook.com/nowhaber Twitter: http://www.twitter.com/NOWhaber Instagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/ Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Başkan Joe Biden, eski Başkan Donald Trump'a yönelik suikast girişiminin ardından Pazar akşamı yaptığı konuşmada ABD'de siyasi şiddete yer olmadığı uyarısında bulunarak Amerikalılar'ı sükunete ve birlik olmaya çağırdı. Ayrıntıları Begüm Dönmez Ersöz aktarıyor
Canlar in dieser Folge besprechen wir die spirituelle und kulturelle Bedeutung des Fastens im Monat Muharram , besonders aus der Perspektive der Aleviten. Muharram ist ein heiliger Monat im Islam, der besonders für die Aleviten von großer Bedeutung ist. Wir beleuchten die historischen Hintergründe und die tragischen Ereignisse von Karbala, die das Fasten in dieser Zeit prägen.Hört rein, um zu verstehen, wie das Fasten im Muharram nicht nur eine religiöse Pflicht, sondern auch ein Akt des Gedenkens und der Solidarität ist. Diese Episode bietet einen Einblick in die alevitische Spiritualität beim Fasten und zeigt, wie tief verwurzelte Traditionen heute noch gelebt und gepflegt werden.
İçinde bulunduğumuz dünya her geçen gün ivmesi artan bir kaotik duruma doğru hızla ilerliyor gibi. Uzun yıllar dünyanın kaos ve kriz bölgeleri Ortadoğu'ya mahsus gibiydi. Rusya- Ukrayna Savaşı şimdiye kadar bütün sorunları dışarıda karşılayan ve birbirleriyle savaştığında bile savaş sahası olarak Ortadoğu'yu seçen Batı Dünyası için unutmaya yüz tutmuş olduğu savaş gerçeğini tekrar evinin içinde hissetmesini sağladı. Rusya'nın bu savaş dolayısıyla aradığı ittifaklar içinde zaten bir tehdit olarak algılanmakta olan Çin ve şimdi Kuzey Kore ile yaptığı ittifaklar Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan itibaren büyük bir itinayla kurmakta olduğu Birlik içinde güç, güvenlik ve refah dünyasının ciddi bir tehdit algılamasına yol açmış durumda. AB'ne yönelik ciddi hoşnutsuzluklar oluyordu zaten üye ülkelerin her birinde. Her ekonomik krizin, yaşanan her sorunun faili olarak ilk olağan şüpheli AB süreci olarak işaretleniyordu hemen. Aşırı sağ partiler bu amaçla yaşanan her krizi bir fırsata çevirmekten hiç geri durmuyorlardı. Ancak bu tehdidin bütün Avrupa'da bu ölçekte paylaşılan bir algıya dönüşmesi sözkonusu olmuyordu. Çünkü bir yandan da Birlik sürecinin Avrupa halklarına sunduğu ekonomik avantajlar, sorumluluğu AB sürecine yüklenen olumsuzluklardan çok daha fazla hissediliyordu. Ancak COVID 19 salgınıyla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşının sonuçlarıyla devam eden ekonomik kriz beklenebileceği gibi iktidarlara yönelik ciddi hoşnutsuzluklar oluşturmaya başladı. Üstüne bir de İsrail'in Gazze halkına yönelik soykırımcı savaşında hükümetlerin İsrail'i destekleyen tutumlarına karşı gelişen protestolar da eklenince Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde aşırı sağ oylarda bir patlama yaşanması büyük bir sürpriz olmamıştır. 6-9 Haziran'da AB üyesi 27 ülkede 720 sandalyeyi Avrupa Parlamentosu'nun yeni üyelerini belirlemek için gerçekleşen seçimlerde ilk dikkate değer şey yüzde katılımın yüzde 48 seviyesinde kalması, yani önceki seçimde yüzde 54,5 olarak kaydedilen katılıma nazaran yüzde 6,5'lik bir azalmayla gerçekleşmiş olması. Bu katılım düzeyi elbette aşırı sağın yükselişinin tamamını karşılayabilecek bir rakam değil, ama muhtemelen iktidardaki sol veya merkez sağ partilere yönelik hoşnutsuzlukların başka türlü bir ifade biçimi olarak görülebilir. Neticede sandığa gitmeyenlerin oyları da sayılıyor ve bir etkide bulunuyor bu sistemde. Bütün Avrupa'da bir büyük dalga olarak yaşanan aşırı sağın bu yükselişine karşı ilk cevap Fransa'dan geldi. Fransa Cumhurbaşkanı, Ulusal Meclisi feshederek önümüzdeki ay yaşanacak bir erken genel seçimin önünü açmış oldu. Bu adımları başka ülkelerdeki adımların da izlemesi kaçınılmaz gibi. Ama Sarkozy'nin aldığı bu kararla bir bakıma aşırı sağın yükselişine karşı bir güven tazeleme fırsatı bulup belki bu dalgayı tersine çevirebileceği yönünde bir beklentisi olduğu da söylenebilir. Ancak bu tür meydan okumaların tam tersi sonucu doğurmaları, hele yükselen sağın bütün Avrupa'da yakalamış olduğu bu rüzgâra karşı kazanma şansı neredeyse yok gibi. İkinci bir husus yine iktidardaki
Bugün 17 Haziran 2024 #doğatakvimi Bugün Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. Toprağın bozulması zamanımızın en acil çözüm bekleyen sorunlarından.
In dieser Podcast-Folge über das Gedicht "Birlik destani“ unseres alevitischen Dichters Asik Veysel wird die tiefe theopoetische und spirituelle Bedeutung dieses Werkes beleuchtet.Es wird auf seine Inspiration für das Gedicht und die tiefe Botschaft, die es vermittelt eingegangen. Zudem ist Asik Veysel, ein bedeutender Vertreter der alevitischen Dichtung, und vermittelt in diesem Gedicht die Botschaft der Einheit und Verbundenheit aller Menschen die nur durch Allahs Gebote entstehen kann .
"In diesem Podcast erkunden wir die Bedeutung von Allah aus der alevitisch-islamischen Perspektive. Wir tauchen in die Glaubenslehre über unseren Schöpfer ein. Erfahren Sie mehr über die einzigartige Sichtweise der Aleviten auf die Verbindung zwischen dem der glaubt und Allah und wie dieser Aspekt des Glaubens ihr spirituelles Leben und ihre Praktiken leitet."
Müslümanların her açıdan çok üzücü bir bölünmüşlük içerisinde oldukları ortadadır. Böyle olmasaydı, Gazze'de aylardır masum Müslümanlar katliama tâbi tutulurken, iki milyarlık bir bünye bu kadar aciz kalır mıydı? Peki, neler yapabiliriz de, Müslümanlarda birlik şuurunu güçlendirebiliriz? Öncelikle şunu ifade edelim ki, sorun çok kapsamlı ve karmaşıktır. Dolayısıyla bu mesele, birkaç altın tavsiye ile hallolacak basitlikte değildir. Ancak Müslümanların birliğini ve dirliğini dert edinen kimselere düşen vazife, bu konuda fikir ve proje üretmenin gayreti içinde olmaktır. Bu meseleyi çocukluğundan itibaren dert edinen bir kardeşiniz olarak, naçizane bir kaç tespit ve önerimi özetle dikkatlerinize arz etmek isterim. Müslümanların siyâsî ve ictimâî birliğinin, dinî ve fikrî birliğe bağlı olduğuna inandığım için, bendenizin önerileri sivil dinî alanla alakalı olacaktır. 1. Evvelâ Müslümanlar olarak, “tevhîd” inancının mahiyetini iyi idrak etmemiz gerekiyor. “Tevhîd”e inandığını söyleyen kişi, özünde samimi ise; asla ikilik peşinde koşamaz. Zira “tevhîd” öyle güçlü bir inanç ve kavramdır ki, ona samimiyetle inanan kişide muazzam bir “Bir” tasavvuru oluşur. “Bir”i seven, her konuda “bir”liği sever. Bütünüyle kâinatta “bir”lik görür. Gönül ve zihin dünyasında ulaştığı “bir”lik şuurunu, hayatın her boyutunda yaşamaya ve yaşatmaya çalışır. İnsanların görüş ve yaşayışlarındaki farklılığı da müsamahayla karşılar. İkilik peşinde koşanlara acır. Şu halde, hepimizin “tevhîd” inancımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Dinî eğitim veren kurumlarımızda, “tevhîd” inancının Yaratan'a ve yaratılanlara karşı nasıl bir şuur oluşturması, ne tür bir kalp ve akıl inşa etmesi gerektiğini iyi işlememiz gerekiyor. “Tevhîd”i, ahlâk hâline getirmemiz lâzım geliyor. “Tevhîd”i içselleştiremeyen, ittihadı gerçekleştiremez. 2. Ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin; insanın fıtratı, eşya ve hadisatı anlama ve yorumlamanın zorluğu ve dolayısıyla çeşitliliği nedeniyle dinî meselelerde ihtilaflar var olmaya devam edecektir. Hikmetli Kitab'ımızda “İnsanlar ihtilaf etmeye devam edeceklerdir.” (Hûd 11/118) buyurulur. O halde, sorun ihtilafta değil, ihtilafın nasıl yönetildiğinde ve hangi boyutlara taşındığındadır. Dinin esasına müteallik olmayan meselelerde farklı düşünmek, zenginliktir. Mizaçları ve kültürleri birbirinden farklı olan insanların, bu zengin yorum birikimi içerisinden kendilerine uygun olanı seçebilmeleri, İslâm'ın evrenselliğini sağlayan büyük bir imkândır. Ancak dindeki ihtilafları, kendileri için taraftar toplama vesilesi edinen; dolayısıyla kendi mezhep ve meşrebinde aşırıya gidip, başkalarını tahkir, tadlil ya da tekfir etmek suretiyle taraftarlarını fanatikleştirenler, İslâm'ın ve Müslümanların en büyük sorunudurlar. Bunlarla, en uygun yöntemle mücadele etmek, Müslümanların temel vazifelerindendir. Bu iş için, 1918'de kurulan Dâru'l-Hikmeti'l-İslâmiyye benzeri sivil bir ilmî müessese kurulabilir. 3. Topluma yön verenler, liderlerdir. Bir lider, bir toplumu ıslah etmeye de ifsat etmeye de kâfidir. Hele de, sosyal medya aracılığıyla insanlara ulaşmanın son derece kolay olduğu dijital çağda; insanları etkileme potansiyeline sahip kişilerin, toplumları olumlu ya da olumsuz olarak yönlendirme imkânı son derece kolaydır. Maalesef bu sebeple insanlar; narsist kişilik bozukluğu olan, elifi görse mertek zannedecek kadar cahil ya da bilgisi arttıkça egosu azan, popülaritesi arttıkça iyice zıvanadan çıkan nice kimselerin menfi tesirlerine maruz kalmaktadırlar. Günümüzde, Müslümanların en büyük sorunlarından birisi; belki de birincisi, müspet manada liderlik yapacak din âlimlerinin kemiyet ve keyfiyetçe yetersiz kalmalarıdır.
In dieser Podcast-Folge wird eingehend über die Herausforderungen und Probleme der alevitischen Community gesprochen. Es werden Themen wie Vorurteile, kulturelle Identität und religiöse Vielfalt angesprochen um ein Verständnis für die Situation zu schaffen. Diese Folge bietet einen Einblick in einen Teil der Probleme, mit denen die alevitische Gemeinschaft konfrontiert ist, und regt zum Nachdenken und zur Sensibilisierung an.
Avustralya ilk uluslarının hakları konusunda iki önemli kazanımın tarihlerini işaret eden Uzlaşı Haftası içindeyiz ve bu yılın teması, mücadeleye devam mesajı veriyor…
“Çocukları öldür destek bizden” diyen küresel şirketlerin pervasızlığı bizden kaynaklanıyor. İş birliği yapmamış olmamızdan, üretmememizden, verimli çalışmamamızdan dolayı meydanı boş bulan uluslararası sermaye bütün gücünü ortaklıktan alıyor. Biz de bütün güçsüzlüğümüzü iş birliğini becermemekten alıyoruz. ** Bizim katma değer üreten genç girişimcilere ihtiyacımız var. Şimdi anlatacağım projedeki gençler gibi. Furkan Çonkur. Gebze Teknik Üniversitesi mezunu. Elektronik mühendisi. Üniversite eğitimi süresi içinde savunma sanayiinde çalışma fırsatı oldu. Belli bir yetkinliğe ulaştıktan sonra babasıyla beraber Çonkur Mozaiği kurdu. Robotik imalat ile mozaik yapıyorlar. Babası Pamukkale Üniversitesi'nde öğretim üyesi profesör doktor Erdinç Şahin Çonkur. Babasıyla ortak proje yapma hayalleri vardı. Aslında mimar olmak istiyordu fakat mühendislik alanında babasıyla beraber bir proje yapıp belli bir sermaye oluşturabilme fikri daha ilgi çekici geldi. Mühendisliği mimariyle nasıl buluşturabilirim gibi bir hayat çizgisi çizerken bu proje karşılarına çıktı. Bir aile dostu mermerde küçük birlik taşlar denilen mozaik taşlardan bahsetti onlara. En kolay kesilen en küçük boyuttaki taşların dizilmesinin çok zor olduğundan bahsetti. Birlik taşlar bir santim bir santim bir santim büyüklüğünde küp şeklinde doğal taşlar. Dizilme derken bunlar kalıba farklı şekillerde diziyorlar ama elle yapılıyor. 30 santim 30 santim bir kalıpta ortalama 700 adet taş var. Bu da çok maliyetli oluyor.
Victoria'nin Alevi toplumunun Abdal Musa Cemi için Türkiye'den gelen Mehmet Turan Dede, SBS Türkçe'ye katılacağı söyleşiler, Alevilik ve Alevilerin uyması gereken kurallar ve gençlerin toplumların geleceğinde önemi hakkında bilgi verdi.
Sağın bölünmüşlüğü bin yıldır bitmez. Ama hep solun parçalanmışlığı tartışılır, “Sol nasıl birleşecek?” sorusuna cevap aranır. Bazı yerlerde Cumhur İttifakı partileri ayrı ayrı aday çıkardı, aradan başka partilerin adayları sıyrıldı. Birbirinin topuğuna kurşun sıkmak gibi bir durum yaşandı. Öbür taraf ise ‘iyi'siyle ‘kötü'süyle bütünleşmeyi sağlamayı başardı. Adı bugün “Kent Uzlaşısı”dır, yarın başka türlü bir tanım getirilir. Sandık başında birlik sağlandıktan sonra ismi ne olursa olsun. * Son yirmi yılın en düşük katılım oranı bu seçimde görüldü ve sandığa gitmeyenlerin büyük çoğunluğu, Cumhur İttifakı seçmeniydi. Emeklilerin durumu, yüksek enflasyona dayalı hayat pahalılığı, market terörü, herkesin sattığı ürüne kafasına göre fiyat belirlemesi halkı bezdirdi. * Durum değerlendirmesini layıkıyla yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eksikliklerin üzerine gidileceğini” açıkladı. Bir de fazlalıklar var. Oraya da bakmak ve fazlalıkları usulünce kırpmak lâzım. * Gaz pedalına dokununca uçar gibi giden arabaları hatırlatalım. Motordaki beygirlerin gücünü kendi gücü zannedenlerin arabalarıdır onlar. Hız sınırını aşmayı, gösteriş yapmayı, herkesi sollayıp kimi zaman da sağından fırlayıp gitmeyi alışkanlık haline getirenlerden bahsediyoruz. Aynı durum siyasette de geçerli. Erdoğan'ın gücünü kendi gücü, karizmasını kendi karizması zannedenlere ne demeli? “Gafiller” desek kurtarır mı? Bir adım daha ileri gidip Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini kendi yetkisi gibi görenler de çıkar mı? Yok o kadar da olmaz artık. Fakat fırsat bulamadıkları içindir oraya vardırılmaması. İzandan, insaftan, hakkaniyetten dolayı değil. * “Kibir hastalığı” tespitinin kaynağı, başka ne olacak? En kestirme tabirle “kendini dev aynasında görmek” diye özetlenebilir. Hâlbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan, küçücük çocuktan yaşlı ninelere, dedelere kadar herkesle tevazu içinde, sevgiyle, samimiyetle temas kurar. Alacak varsa alsın, işte örnek.
Selden orman yangınlarına, şiddetli hava koşullarının yol açtığı felaketlerin sürmesi bekleniyor. Peki toplum olarak biz bu duruma nasıl hazırlanacağız?
Bu programda yalan da yok algı da! Gündem masaya yatırılıyor, arka planlar detaylıca analiz ediliyor. Net Bakış'ın 11 Aralık 2023 tarihli bölümüne; Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, İletişim Uzmanı Ali Saydam ve Hürriyet Gazetesi Yazarı Nedim Şener konuk oldu. 00:00 Giriş 2:18 ABD Gazze'de ateşkesi veto etti 10:45 ABD ve Batı İsrail için nasıl bir algı operasyonu yürütüyor? 16:47 Olası reformlar BM'yi ‘vicdani felç'ten kurtarabilir mi? 22:56 BM işlevselliğini nasıl kaybetti? 36:59 ABD, İsrail'e 2024'e kadar neyi bitirmesini tembihledi? 40:11 Katledilen her 10 kişiden 6'sı sivil 47:00 Emperyalistler kimleri nasıl esaret altında tutuyor? 53:34 Boykota konu olan tasarımın arkasındaki nefret 1:06:48 Ünlü markaların İsrail bağımlılığı 1:10:16 Acıyı reklam aracı yapanlardan samimiyetsiz özür 1:26:57 Filistin kimleri, neden rahatsız ediyor? 1:32:49 Sanatta ve ekonomideki Siyonist baskı 1:40:18 Boykot, bireysel bir tavırdan küresel bir eyleme nasıl dönüşüyor? 1:49:56 Akşener'den 6'lı masayla ilgili 8 ay sonra gelen itiraf 1:54:23 Akşener'in 3 Mart travması mı nüksetti? #abd #boykot #israil Serhat İbrahimoğlu ile Net Bakış her pazartesi 20.45'te TVNET'te.
Bu bölümde konuğum seslendirme sanatçısı, yazar, çevirmen, metin yazarı ve yayıncı Deniz Yüce Başarır.Deniz'le sohbete ailesinden, babası şair ve tiyatro oyuncusu Kâmran Yüce'den, Kent Oyuncuları'nın kuruluş hikâyesinden konuşarak başladık.Birlik olmak, birlikte iş yapmak, arşiv tutmak kavramlarından, bugünün 'suret çağı' oluşundan, çokça da tiyatrodan konuştuk... Kent Oyuncuları döneminin tiyatrocularıyla sözü açtık, bugünün tiyatrolarından, tiyatroyla direnen, tiyatroda diretenlerden bahsettik.Sonra Deniz Yüce Başarır'a "Nasıl iyi seslendirme sanatçısı olunur?"u sordum. "Teknik olarak seslendirme nasıl yapılır?", "Kitap seslendirmesini iyi yapmak için neler gereklidir?", "Seslendirme için güzel ses yeterli midir; ses, okuma nasıl geliştirilir?" Tane tane anlattı Deniz.Ve sonra Başarır'ın yayıncılık yıllarından hareketle "yayınevinde editör, koordinatör, yazar seçici-yayıncı-yazar yoldaşı olmak nedir, nasıl olunur, nasıl olur?"u da konuştuk... 'Ben Okurum' isimli podcast'in de yayıncısı olan Deniz Yüce Başarır'a "Bir yazar kitabını nasıl yayınlatır?"ı da sordum...Dolu dolu bir yayın sizleri bekliyor.
Netanyahu ile bir araya gelen Biden, ülkesinin İsrail'i desteklemeye devam edeceğini söyledi. Biden'ın insani yardım çağrısının ardından Mısır'ın Gazze Şeridi'ne sınırlı miktarda insani yardım ulaştırmasına izin verileceği belirtildi. Bu bölüm OCTAPULL hakkında reklam içermektedir. Bireysel ve kurumsal ihtiyaçlara yönelik bulut tabanlı video konferans çözümleri sunan Türkiye'nin VCaaS (Video Conference as a Solution) girişimi OCTAPULL, OctaMeet ile kullanıcılarına güvenli bir video konferans deneyimi sunuyor.
Anzaklı Ömer 1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ABD'ye giden doktor Ömer Musluoğlu başından geçen ilginç bir olayı şöyle anlatıyor: Amerika'ya ilk gittiğim yıllar New York'taki Medical Center Hospital isimli hastanede görev almıştım. Bir hastanın yanına gittim. Yaşlıca bir adam... Tabi kendisiyle İngilizce konuşuyorum. – Kan alacağım, kolunuzu açar mısınız? Baktım kolunda dövme şeklinde bir Türk bayrağı var. Çok ilgimi çekti. Kendisine sormadan edemedim. – Siz Türk müsünüz? Kaşlarını yukarıya kaldırarak “Hayır” manasında işaret yaptı. – Peki kolunuzdaki Türk bayrağı nedir? “Aldırma işte öylesine bir şey.” dedi. Ben yine ısrarla dedim ki: – Fakat benim için bu bayrak çok önemli. Çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım. Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı hâlinde sordu: – Siz Türk müsünüz? – Evet, Türküm. Gözlerime bakarak tanıdık bir yüz arıyor gibiydi. Anlatmaya başladı. – Yıl 1915. Sen hatırlamazsın o yılları. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de. Ben Anzak'tım, Avustralya Anzaklarından. İngilizler bizi toplayıp “Bütün dünya Türklere karşı savaş açtı. Birlik olup üzerlerine gideceğiz. Bu savaş çok önemli.” dediler. Biz de savaşmak isteyenler arasına katıldık. Bizi gemilerle Mısır'a getirdiler. Mısır'da birkaç ay eğitim gördük. Ondan sonra bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Her taarruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan, hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz, Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknoloji ve sayı yönünden üstündük. Peki, onlara bu cesareti ve kuvveti veren şey neydi? İlk başta barbarlıktan böyle saldırıyorlar diye düşünmüştüm. Meğer bu, barbarlıktan değil kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Bunu nereden anladığımı söyleyeyim. Biz karaya çıktık. Bizi püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz. Bizi tekrar püskürtüyorlar. Derken böyle bir taarruzda bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. Ama dikkat ettim. Yaralarımı sarmışlar. Bana hiç öfkeyle bakmıyorlar. Çantalarında bulunan yiyeceklerden bana ikram ettiler. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok azdı. Bu hâldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu. Kendi kendime: Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler. Ama öldürmediler. İsteseler önceden de öldürebilirlerdi. Hâlbuki beni cephenin gerisine götürdüler. Biz esirlere misafir gibi davrandılar. Bu duygularla “Yazıklar olsun bana! Böyle asil insanlarla niye savaşıyorum ben?” diyerek pişman oldum. Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye günlerce düşündüm. Nihayet bizi serbest bıraktılar. Memleketime döndüm. Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma Türk bayrağı dövmesi yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte. Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: – Talihin cilvesine bakın ki o zaman yaralarımı iyileştirerek sıhhatimi kazanmam için çaba sarf eden Türklerdi. Şimdi Amerika'da yıllar sonra yine beni iyileştirmeye çaba sarf eden bir Türk. Avustralya'dan Amerika'ya gelirken bir Türk'le karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Size minnettarım. Siz Türkler çok merhametli insanlarsınız. Peşinden nemli gözlerle “Bana adınızı söyler misiniz?” dedi. “Ömer” cevabını verdim. Yüzüme baktı, birden doğrulmak istedi. Buna engel olmak istedim. Ama ısrar etti. Yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: – Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller idi. Bundan sonra “Anzaklı Ömer” olsun. Kaç gün geçti hatırlamıyorum. Hastanenin hoparlöründen bir anons duydum: “Doktor Ömer. Lütfen 217 numaralı odaya gelin!” Odaya vardığımda Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum. Kucağımda vefat etti. Türk milletine sevgi dolu bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Ne yalan söyleyeyim, ağladım.
Meltem Suat ve Cem Özen, Akşener'in konuşmasının yankılarını ve gençlere vergisiz telefon uygulamasını tartışıyor.
Yaşar Üniversitesi MYO Öğrt. Gör. Ayşe Hanife Kocakaya, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında düzenlenen anma etkinlikleri kapsamında "15 Temmuz'un Türk Demokrasi Tarihindeki Yeri" başlıklı konuşmasını dinleyicilerle paylaşıyor.
Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/
Mediamarkt'ın destekleriyle hazırlanan Potacast'in 529. bölümünde Orkun Çolakoğlu ve Kaan Kural, bu yıl NBA'de ilk üçte birlik kısım yavaş yavaş geride kalırken sezonun bu bölümüne kadarki kısmı için bireysel ödüllerini dağıtıyor. MVP yarışında yer alan isimler arasında öne çıkanlar, Yılın Savunmacısı, Yılın Koçu, En İyi 6. Adam, Yılın Çaylağı, En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu Ödülü için ikilinin favori gördüğü isimler ve yeni ödülümüz En Clutch Oyuncu bu bölümde sahiplerini buluyor.
Mediamarkt'ın destekleriyle hazırlanan Potacast'in 529. bölümünde Orkun Çolakoğlu ve Kaan Kural, bu yıl NBA'de ilk üçte birlik kısım yavaş yavaş geride kalırken sezonun bu bölümüne kadarki kısmı için bireysel ödüllerini dağıtıyor. MVP yarışında yer alan isimler arasında öne çıkanlar, Yılın Savunmacısı, Yılın Koçu, En İyi 6. Adam, Yılın Çaylağı, En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu Ödülü için ikilinin favori gördüğü isimler ve yeni ödülümüz En Clutch Oyuncu bu bölümde sahiplerini buluyor.
AKP İstanbul İl Başkanlığı dün (27 Kasım) İstanbul'daki NEF Stadyumu'nda “Büyük İstanbul Buluşması” olarak da bilinen “İstanbul'un Sözü: Birlik, İrade, Zafer Programı”nı düzenledi. Programa katılan AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan parti teşkilatını seferberliğe çağırdı. Bugün (28 Kasım) ise Ankara-Bilkent Otel'de Altılı Masa'nın Anayasa Değişikliği önerisi açıklandı. Ruşen Çakır, iki toplantı arasındaki farkları, Altılı Masa'nın ve iktidarın seçim sürecindeki yol haritalarını ve Erdoğan'ın “94 ruhunu geri kazanma” çabalarının ne kadar gerçekçi olduğunu yorumladı.
Editör: Buket Topaktaş Prodüksiyon: Özgün Özgül Reji: Meryem Melek Köse & Şemsi Can Albayrak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul'da NEF Stadyumu'nda düzenlenen “İstanbul'un Sözü: Birlik, İrade, Zafer Programı”na katıldı. Ekonomik sorunlar, ilaç sıkıntısı, hak kayıpları, kontrolsüz açılan eczacılık fakülteleri gibi mesleklerini tehdit eden sorunlara dikkat çekmek isteyen eczacılar, Ankara-Anıt Park'ta 14 yıl sonra bir miting düzenledi. Eczanelerin camlarına miting öncesi “Dur de, tükeniyoruz” sloganı ve taleplerinin yazılı olduğu siyah afişler asıldı. Türk Eczacıları Birliği, Twitter hesabından paylaştığı videoda mitinge katılım çağrısında bulundu. 2022 FIFA Dünya Kupası'nda mücadele eden İspanya ile Almanya, E Grubu'ndaki ikinci maçta karşı karşıya geliyor. Maç, saat 22.00'de başlayacak. Gruptaki ilk maçında İspanya, Kosta Rika'yı 7-0 yenerek turnuvaya iyi bir başlangıç yaptı. Almanya ise öne geçtiği karşılaşmada Japonya'ya 2-1 yenildi. İki takım, Dünya Kupası tarihinde dört kez rakip oldu ve bu maçların ikisini Almanya, birini İspanya kazandı, biri ise beraberlikle sonuçlandı. Haber Hafta Sonu'nun bu akşamki konukları Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır, Medyascope Ankara muhabiri Özgecan Özgenç ve Medyascope Spor Servisi'nden Öner Tavtay idi.
İbrahim Kalın ile “Kendi Gökkubbemiz” kendine has üslubuyla farklı ufuklara yelken açtırmaya kaldığı yerden devam ediyor. Her hafta farklı konulara değinerek izleyicilerine yeni fikir kapıları aralayan İbrahim Kalın bu bölümde "İslam, Birlik ve Dijitalizm" kavramları üzerinde duruyor. Kendi Gökkubbemiz'in yeni bölümde başlıca şunlar konuşuldu; Serdar Tuncer: Hocam hoş geldiniz. Gelirken şu meseleyi mutlaka hocama sormam lazım dedim oradan başlayacağım. Bazen şikayet ediyoruz hani biz niye müslümanlar olarak bir araya gelemiyoruz, niye farklılıklarımızı bir kenara bırakamıyoruz, ittihad-ı islam hayal mi, asla mı olmayacak? İslam dünyasını gezip, gören, yakından bilen birisi olarak niçin bir araya gelemiyoruz, nasıl bir araya gelebiliriz?... İbrahim Kalın: Hoş bulduk. Aslında bu işin özü kesrette vahdet neşvesini yakalamakta. Bazen biz birliği, beraberliği, ittihadı tek tiplik zannediyoruz. Birlik olmak, beraber olmak tek tipleşmek demek değil. Farklılıklarla birlikte bir arada olduğumuz zaman anlamlı hale geliyor. Fakat bu da bir yer extreme uçta yani ifrat ve tefrit noktasında... Birlik ve beraberliği sağlayacak bir zeminimiz yok. Böyle farklılıklar olmaya devam edecek. Etnik farklılıklar, mezhebi farklılıklar, coğrafi, siyasi, kültürel vs... Bu sefer başka bir dağılmanın içine gidiyoruz. Birlik ve beraberliği tek tiplik olarak anlamak yerine onu bir kesrette vahdet, çokluk içindeki birlik olarak algılamak, farklılıkları da insanı sonsuz, sonu gelmeyen bir kaosa, kargaşaya sevk eden bir şey olarak görmeyi bir kenara koyup bunların içinden birlik ve beraberliği ruhen, manen, fiziken, siyaseten ve diğer alanlarda sağlayacak bir perspektife ihtiyaç var... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Mehmet Tahsin | Yargıyı ele geçiren suç örgütü: Yargıda Birlik Derneği | 09.10.2022 by Tr724
Avrupa Birliği ve üyesi Macaristan arasında son yıllarda giderek artan gerilim ve anlaşmazlık, Avrupa Parlamentosu'nun kararıyla yeni bir boyut kazandı. AB yönetimi ve Birlik üyesi birçok ülke tarafından eleştirilen Macaristan hükümeti, AP'nin bug...
Günün öne çıkan haberlerini tarafsız bir bakış açısıyla ve FOX Haber farkıyla dinleyin! Güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi FOX Haber; podcast yayınlarıyla sizlerle. Çalar Saat Hafta Sonu, podcast yayınlarıyla sizlerle! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/
Yaşar Üniversitesi Adalet MYO Müdürü ve Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Burcu Dönmez, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında düzenlenen anma etkinlikleri kapsamında "Demokrasi ve Hukuk Devleti İlkesi" konulu konuşmasını dinleyicilerle paylaşıyor.
Mustafa Doğan | Seçim Tehditleri: SADAT ve Yargıda Birlik Derneği | 14.05.2022 by Tr724
Stratejik Pusula, dört alanda somut öncelikleri içeriyor: Eylem, Güvenlik, Yatırım ve Ortaklar. Sadece AB içinde güvende olmak yetmiyor; Rusya, Ukrayna ve Türkiye gibi stratejik ülkelerin de istikrarlı ve barış içinde olması gerekiyor. Yazan: Dr. Nurgül Bekar Seslendiren Halil İbrahim CIGER
2022 Pekin Olimpiyat Oyunları, ABD ve Batı'nın hakimiyetinin sarsıldığı mevcut dünya düzeninde Çin ve Rusya gibi aktörlerin yükseldiğinin bir başka göstergesi. Yazan: Doç. Dr. Ainur Nogayeva Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
MediaMarkt'ın sunduğu Potacast'in 491. bölümünde Orkun Çolakoğlu ve Kaan Kural, son yıllardaki bir Potacast geleneğini yaşatıp sezonun üçte biri tamamlanmışken NBA sezon ödüllerinde öne çıkan adayları konuşuyorlar ve son olarak NBA'deki temsilcilerimizin bu dönemdeki performansını yorumluyorlar. / Ses Tasarımı: Vadi Sound (04:00) MVP (19:40) COY (29:00) DPOY (33:10) 6. Adam (35:35) ROY (38:30) MIP (48:00) Temsilcilerimizin başlangıcı
Potacast'in 455. bölümünde Orkun Çolakoğlu ve Kaan Kural, geleneksel “first trimester” ödüllerini, yani sezonun üçte biri sonlanırken NBA ödüllerini hak eden isimleri konuşuyorlar. All-Star maçının yeniden takvime eklenmesine oyuncular tarafından verilen tepkileri ve Sacramento Kings'in yükselen formunu da bu bölümde değerlendiriyoruz. (02:50) MVP (15:50) DPOY (21:15) COY (26:10) ROY (31:20) 6. Adam (34:40) MIP (39:55) All-Star tartışmaları