POPULARITY
Kelimeler musalla taşına yatırılmış birer ömürdür; kimi günahıyla ağır gelir omuzlara, kimi sevabıyla hafif bir nefes bırakır geride. İşte öyle bir yılı geride bıraktık; her harfi, her noktasıyla birer anlam küfesi taşıyarak... Her zaman yeniden başlamanın gücüne tutunduğumuz bugün, ardımızda ne sadece hüzün ne de yalnızca mutluluk bıraktık. Belki dağların ötesinde, gözlerinde birleşti gökyüzü; her sabah yeniden onu bekledik. Bazen, bir Gassalin soğukkanlılığıyla, “Her zaman sonuç değildir önemli olan, yaşadığım şey kötüydü,” dediğimiz anlara tanık olduk. Ve yine de, her defasında umutla yol almaya devam ettik.
Eylül Görmüş ve Tuğçe Arslan Üçer, bu bölümde masallar üzerine sohbet ediyor. Masalsız geçmeyecek uzun kış geceleri önümüzde uzanırken masallarla ilişkimize ve onlardan öğrendiklerimize dair düşünüyor, akıl yürütüyoruz. Her zaman olduğu gibi kitapların ve filmlerin rehberliğinde elbette. Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım. Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Grayson Perry eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
Kelimeler dünyaya ait… Kelimelere ihtiyaç duyduğumuz yer dünya! ‘İnsan'ın cennetten sonrasına ait hepsi… Manayı azaltıp eksilterek dünyevileştirmek, daha doğrusu dünyaya sığdırabilmek için bulduğumuz çareler…
Aşağıda okuyacağınız metin, telefon konuşmama tanık olan L.'nin sorularına ve onlara verdiğim cevaplara dayanıyor. Yeni Şafak İnternet servisi için Ersin Çelik Beyefendi'den şöyle bir mesaj gelmişti: “Yeni Şafak'ta yayınlanan köşe yazılarının seslendirilmesinde yapay zekâ destekli teknolojiye geçiyoruz... Önceliğimiz, yazıları yazarlarımızın kendi sesinden yayımlamak olacak...” Bunun üzerine Ersin Bey'den düşünmek için iki gün mühlet istedim. Mühletin sonunda teknolojiyi zaruret miktarı kullanmaya dikkat ettiğimi, yazılarımın benim sesim olmadan seslendirilebileceğini söyledim. Cevap vermeden önce birkaç arkadaşımla istişare ettiğim için o arkadaşlardan biri nihai kararımı verip vermediğimi sordu telefon konuşmamız esnasında. Onunla konuşurken konu yine zaruret miktarına geldi dayandı. Telefon konuşmasını dış mekânda yaptığım için İlahiyat mezunu, halen sosyoloji ikinci sınıf öğrencisi olan L., yanıma gelip oturabilir miyim diyerek izin istedi; bendenize sorular sordu. Onun sorduğu soruları ve benim ona verdiğim cevapları eve geldikten sonra kaleme alıp dikkatinize sunmayı uygun gördüm. Buyurun: “Konuşmanıza kulak misafiri oldum. Teknolojiyi zaruret miktarı kullanmak dediniz ya... Anlayamadım.” “Her zaman kavramakta zorlandığımız kelimeler, kavramlar vardır. Ama aynı kelimeyi idrak etmekte zorlanmamızın sebebi hayatın her anında aynı değildir. Hâlden hâle geçerken kelimelerimiz, kavramlarımız ve onlara yüklediğimiz anlamlar da değişime uğrar. Siz teknoloji ile fıkha ait bir kavram olarak kabul ettiğiniz ‘zaruret miktarı'nı aynı cümle içinde kullanmamı yadırgadınız muhtemelen...” “Sizin zaruret miktarından anladığınız ile benim anlayamadığım... Yani şunu sormak istiyorum: Kelimeler, kavramlar nesilden nesile değişime uğrar mı?” “Değişime uğradığını düşünüyorum. Ama bu konuda sizi yönlendireceğim bir kitap ya da makaleden haberdar değilim. Kendimden örnek verebilirim, çok erken yaşlardan itibaren hayatıma ‘zaruret miktarı' karıştı. Geçmeyen hastalığım için pek de makbul olmayan yöntemi önerenler ‘Ne olacak canım, zaruret miktarı işte!' diyordu mesela. Zaruretin hem kişiden kişiye hem de kişinin farklı zamanlardaki hâllerine göre değişen bir şey olması ve bu değişen şeylerin ne zaman nefsanî bir zeminden ne zaman zaruret bahsinden temellendirileceği konusunda daima bir mihmandar aradım. Zaruret bahsi beni daima şaşırttı.” “İlk ne zaman şaşırmıştınız?” “Galiba bir masalda Hızır ile karşılaşınca.”
Kristof Kolomb'un önüne Amerika'yı çıkaran kader, karşıma seni çıkardı. ~ •Dinlemek isteğiniz şiirleri yorum kısmına yazarsanız, sizler için yorumlayabilirim. Yeni şiirlerden haberdar olmak için; https://bit.ly/2IObl6a tıklayarak abone olabilirsiniz. ~ 11.4.1964 Saat 01 Kalbimi kelimelerle doldurdum. Mektuplarım onun için parmaklarını yakıyor. Dudaklarını da yakacak. Dudaklarını ve bütün varlığını. Ben pervane değil, ateşim. Kıskanıyorum kelimeleri. Birer kelebek gibi sana uçuyorlar. Kelimeler senin kokunla sarhoş. Saçlarını okşayan rüzgârı kıskanıyorum. Tenine sarılan entarini kıskanıyorum. Saçlarında dolaşan tarağı kıskanıyorum. Anlıyor musun? Aynanı kıskanıyorum. Yatağını kıskanıyorum. Yılları kıskanıyorum. Kimsin sen? Kadın veya serap. Tanrıyı kıskanıyorum: seni beraber yarattık. O başladı, ben tamamladım. Sevmek yaratmak demektir. Pigmalyon'un biçim verdiği heykel canlanacak mı? Kimsin sen? Azabım veya saadetim. Yahut hem azabım hem de saadetim. Pigmalyon'un yaptığı heykel canlanmış. Damarlarında kanımın dolaşmasını istiyorum, kanımın ve aşkımın. O zaman granit de olsan canlanırsın, balçık da olsan. Canlanmazsan kırarım seni! Yeniden biçim vermek için belki. Ama dış biçiminde kusur yok... Bu mektupları masal sanıyorsan aldanıyorsun. Kalemi aleve batırıyorum, gönlümün alevine. Ve sen yanardağ ile oynayan bir çılgınsın. Kırık bir sazda senfoni çalmak! Sevilen ses sazların en güzelidir. Kristof Kolomb'un önüne Amerika'yı çıkaran kader, karşıma seni çıkardı. Seni yani cehennemi. Ben herhangi bir insan değilim. Istırapta sonsuzluğa varmış ve susuzluktan dudakları çatlamış bir garip yolcu. Binbir gece, on binbir gece... Sana her gün yeni bir şarkı besteleyebilirim. Kaf Dağı'nın ardındaki bahçelerden hiçbir fâninin koklamadığı çiçekleri, hiçbir elin uzanmadığı meyveleri getirebilirim... Çiçek de, meyve de palavra. Seni boşluktan kurtarabilirim. Yolcu boş bir evin kapısını mı çalıyordu? Neden bu kapıyı seçmişti? Evin pencerelerinde ışık yoktu... Aşk İspanyol kervansaraylarına benzermiş. Onda kendi getirdiğimizi bulurmuşuz. Ben Ekvator'un güneşini, Akdeniz'in gecelerini, denizin sonsuzluğunu ve 18 yaşımın heyecanlarını getirdim bu kervansaraya. Kapıyı açacak mısın? Saat 1.30. Bu mektup belki de pencerene konan son güvercin. Gerçek incilerle Hollanda taşlarını ayıramıyor musun birbirinden? Gerçek inciler ummandan çıkar. Benim gönlüm uçsuz bucaksız bir ummandır. Orada incileşen sensin. Hayat tesadüfün eseri, protoplazma tesadüf. Kader Kristof Kolomb'un karşısına Amerika'yı çıkarır. Dante'nin cehenneminde en korkunç azaplar, bahtiyar olabilirken olamayanları bekliyor. Bunu sana daha evvel söylemiştim. Bu gece yine uykusuzum. Yine kulaklarımda sen varsın, etimde sen varsın. Seni olduğun gibi kabul etmek! Tanımıyorum ki. Bir saatte dört mevsim. Toprak bile almadan vermez. Harikulade bir romanı beraber yazabiliriz. Yazabilmek ne kelime! Yaşıyabiliriz. Roman başladı mı? Bir dakika kendin ol. Bir dakika cemiyetten sıyrıl,, ezberlediklerini unut. Bırak varlığını. Bir rüyaya bırakır gibi bırak. Aşkın bir oyun olduğunu kabul etmiyorum. Aşk bir teslimiyettir, bir eriyiştir. Yeniden doğmak için uyanıştır. Aşkın bütün sırrı iki kelimede: varlığından soyunmak. Aşk için ya hep vardır, ya hiç. Sen hep misin, hiç misin? Bu iş ters başladı. Belki anlamadığın ve anlamayacağın bir dili konuşuyorum. Bu dili anlayan kaldı mı ki? ... 18.4.1964 Saat 1.30 https://twitter.com/MuhammetKalemm #CemilMeriç #Jurnal #Seslendirme
Esmiyor Podcast'in dördüncü sezonunun on sekizinci bölümünde konuğumuz Ediz Akatlar ve kendisine ‘Kelimeler anlamını yitirdi mi?' diye soruyoruz.Artık gerçekliğin ötesinde, post-truth dönemindeyiz. Gerçeklerin, bilimsel bulguların anlamını yitirdiği bir dönem. Peki iklim değişikliği gibi bilimsel temelli problemleri aşmamız için, bu dönemde neler yapmalıyız? Veya kelimelerin içini bol bol doldurarak, onların içini boşaltmış olmuyor muyuz?Keyifli dinlemeler.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Az önce bu yazı için yazdığım giriş paragrafını sildim, yerine bu cümleleri yazıyorum. Sonuna kadar götürebilecek miyim bu defa? Belli ki her sildiğimde aynı kahredici ikilemlerle başlayacağım yine söze. Devam etmek gerek o zaman; farkı yok çünkü bir sonraki sözün bir öncekinden. Yine de şunu itiraf etmeliyim; kelimeleri bir arada tutmak hiç olmadığı kadar zorlaştı. Bir haber çarpıyor gözüme, Gazze'de kaybedilen canları defnedecek yer kalmadı deniyor haberde. Şehrin her karış toprağı şehit bedenleriyle doldu taştı. "Çevresini mübarek kaldığımız" buyurmuyor mu Rabbimiz, İsra Suresi'nin ilk ayetinde Mescid-i Aksa için? İşte o topraklar mübarek şehit kanıyla kan kırmızı! Bunca ölüm, bunca kıyım ve yine de dünyanın belki tek diri şehri Gazze! Yaşayan ölüler hâlâ çoğunlukta yeryüzünün diğer şehirlerinde. Zulmün bu derecesine bile aldırmayanlar, gözünü çevirip bakmaya bile lüzum hissetmeyenler var. Daha da ötesi, zalimin yanında durabilen, destek olabilen, böyle bir vahameti sayfalarca konuşup örtbas etmeye çalışanlar var. Onlardan değiliz, onların yanında da değiliz çok şükür ama... Günlerdir aç ve susuz ayakta kalmaya çalışan çocuklar, gözlerini gökyüzüne dikip, geçen uçaklar üstlerine yemek mi, bomba mı atacak diye merak ederken, biz o çocukların yanında da değiliz. Evlerimizde iftarı beklerken, midemizde birikmeye başlayan açlıktan ölesiye utanıyoruz. Alnımızı secdeye koyarken, hangi yüzle bunu yaptığımıza akıl erdiremiyoruz. Bizim hayatımızda her şeye bir çare var. Ama Gazze deyince, Doğu Türkistan deyince birden çaresizleşiyoruz. Adı üstünde bir çaresizlik hali bu ama yine de sormaktan geri duramadığımız şu soru nasıl da tırnaklarını geçirip acıtıyor içimizi: Bir çaresi yok mu? Bu 'çare' kelimesi sadece gözlerimizi mazlumlar katledilirken elimizi attığımız bir kelime mi? Bizim artık hiçbir şeye yaramayan, hiç kimseyi, hatta bizi bile kendine inandıramayan yalama olmuş bahanemiz! Her gün onlarca kere şahit oluyoruz parçalanmış çocukların, masum insanların kanlı bedenlerine. Sonra iftar saati geliyor, önceki yılların iftarları gibi, aynı acıkma ve kavuşma hissiyle, aynı iştahla neredeyse, aynı donatılmış sofralarda bırakıyoruz kendimizi unutmaya. Belki bir an duraksayıp yutkunanlarımız var. Ama kimse almıyor elimizdeki lokmayı, bardağımızdaki suyu, başımızın üstündeki çatıyı, lambamızdaki ışığı, odalarımızdaki sıcaklığı...
İsrail'e sınırsız silah ve bomba gönderirken, dayanılmaz boyutta açlık çeken Gazze'ye yiyecek gönderdi. Şabalak başkan. Aynı zamanda elindeki külâhtan dondurma yalamaktaydı. 38 bin porsiyonluk yardım paketleri uçaktan atıldı. Atılan paketlerin bir kısmı denize düştü. İki buçuk milyon insana 38 bin öğün yemek. Devede kulak, kulakta bir tüy. Kime yetecek? Tamamen göstermelik. Göz boyama maksatlı. “Bakın, açlara yardım ediyoruz. Nasıl da insancılız.” Hesap yapsak, kişi başına bir kaşık yemek düşmez. En fazla yarım kaşık. Olsa ne, olmasa ne! Varlığı yokluğundan farksız. “Bir deri bir kemik kalmış” tabirinin tam anlamıyla karşılığını gördük Gazze'de. * İsrail ise gıda yardımı almak için koşanlara ateş açtı. Hukuk bunu soykırım olarak tanımlıyor. Ancak bu kelime bile hafif gelmeye başladı. Vahşet, katliam, soykırım diye tanımlamak yetmiyor. Daha ağır bir kelime bulmak gerek. Kelimeler kifayetsiz, dil çaresiz. Titrek başkan, bir gün ateşkesten söz edip başka bir gün o ihtimali yok eden açıklamalar yaparak dondurma yalamaya devam etsin. İsrail'i yönetenlerin suç ortağıdır. Yargılanmazsa, noksan kalır. Yargılanmazsa, dünyanın çıkmış çivisi yerini -mümkünü yok- bulamaz. KAPASİTE AŞIMI RİSK BARINDIRIR Bakan olamayacak birinden başbakan olmaz. O makam bugün yok. Cumhurbaşkanı olmaz diyelim. İlçe başkanı olamayacak kişinin il başkanı yapılması yanlıştır. Hele büyükşehir! Maazallah. Lunaparkta çarpışan arabaları kullanmakta çok başarılı olan birine otobüs direksiyonu teslim edilemez. Fakat maalesef benzer durumlarla karşılaşıyoruz.
Derler ki bütün kainat bir noktadan ibarettir; insana verilen o noktada mündemiçtir ve bildiğimiz her şey o noktadan türemiştir. Hattat yazmaya kalemin kağıda dokunduğu yerden başlar, her şeyi içine sığdıran o sırlı noktadan... Sonradan kağıda nakşedilen her kelime o noktanın hakikatinden doğar, cümle lisan o bir tek noktanın içine dürülmüştür. Kelimeler gibi kalemin yazıp çizdiği her şeyin aslı ve muhtevası da, alemleri içinde barındıran o bir tek noktanın söylediğidir. Noktanın kendisi dahi, ilahi mürekkebin pirûpak varlık kağıdına dokunuşu, olmayanı olana çevirişidir. Nokta tevhid noktasıdır, ondan vücuda gelen her şey de bir kesret tecellisidir. Kalemin yazdığı harfler ve kelimeler, çizdiği şekil ve resimler alemlerin sahibi Yüce Allah'ın yokken var kıldığı birer tecellidir. Kainatta hayat süren cümle varlığın, hakikat ilminde bir noktadan ibaret olduğunu bilenlerin kalemi, her yazdığının ve her çizdiğinin de kendileri gibi birer yaratılmış olduğunun şuuruna sahiptir. Bu sebeple her inanmış gibi, kağıda yakîn imanla dokunan her kalemin de boynu her daim Rabbi karşısında büküktür. Mürekkep kalemin değildir, kalem onu tutan elin değildir, el ait olduğu bedenin değildir ve o beden bir zaman sonra toprağa gidecek cismin değildir. Her an, bir tek anın sonsuz tezahüründen ibarettir ve yine her an tekrarı olmayan biricik hikayesini taşır içinde. Tıpkı kalemin yazdığı her harf, her kelime, çizdiği her şekil, her resim gibi... İmanla çizen el, tıpkı imanla yazan el gibi, hakikat bahçesinden derdiği bir kokuyu, bir hissi, bir mânâyı varlık kağıdında gören gözlere aşikar kılmak derdindedir. Allah insana ruhundan üflemiştir. İnsan bedeniyle fanidir ama içiyle sonsuzdur ve sonsuza akar. Tutan elin kalemini bandığı mürekkep ilahidir; bakışı da, akışı da faniden alır, bakiye bağlar. Kalemin her dokunuşu kağıt için rahmettir ve her dokunuştan zuhur eden her harf, her şekil hakikate yönelen gözler için mana sofrasına konan birer rızıktır. Şeylerin hakikatinden bir iz görebilmek için her şeye hakikatli bir bakışla bakmak icap eder. Hakikatli bakış sonluya değil, sonsuza bakar. Dünyaya değil, dünyaya ve ötelerine bakar. Hakikate yönelen zihin sadece insanı değil, insanın hakikatini arar. Nereye yönelse, orada Vechullah'ı görür. İnsan›dan varlığa, sınırlı varlıktan Vücud-u Mutlak›a bakar. Dünya bir gölgelik, hayat bir seraptır. İçinden aktığımız bütün hikayeler de aynı ummanın içinde fena bulan birer damladır. Bütün hikayelerin aslı, her şeyi içine alan ve hiçbir şeyle sınırlanmayan asıl hikayenin içinde bir cüzdür. Bu öyle bir sırdır ki, içinde nefes alıp verdiğimiz ve sınırlarla noksan olduğumuz için hakikatini göremeyiz. Sanatçı, bu sırrı bilen değilse bile sezen kişiye denir. Kalemini Allah'ın mürekkebine banan, harf harf, kelime kelime kendinden taşan, şekil şekil, resim resim sonsuzu adımlayandır. Varlık sırrını sezen, içine sığdıramayan, dışına taşırandır.
SiyoNazi terör devleti İsrail, tam 60 gündür katliam yapıyor. Yeni Şafak, 60 gündür bu terörist devletin soykırımını manşetten duyuruyor. Vahşetin başladığı günden beri elimiz başka haberlere gitmiyor, dilimiz başka haberleri okumak için dönmüyor, gözümüz başka haberleri görmüyor, kulağımız diğer haberleri duymuyor... İsrail'in katliamlarını anlatmak için söylenecek söz kalmadı. Vahşeti ifade edecek kelimeler tükendi. Tarifi imkânsız, izahı mümkün olmayan bir canilikle karşı karşıyayız. Meslek gereği bakmak zorunda olduğumuz fotoğraflar yüreğimizi parçalıyor. İzlemek mecburiyetinde olduğumuz videolar yüzünden boğazımız düğümleniyor, nefesimiz kesiliyor... Her gün tüm insanlığın gözünün önünde onlarca çocuk ve kadın katlediliyor. Bir gün değil, iki gün değil, üç gün değil... Tam 60 gündür vahşet yaşanıyor Gazze'de... Ve bunun daha ne kadar devam edeceğini kimse bilmiyor. Bu soykırımı kimin durdurabileceğine ilişkin en küçük bir umut bile yok. HİÇBİR SENARİSTİN AKLINA BU KADAR BÜYÜK KÖTÜLÜK GELMEZ Öyle bir vahşi terör devleti var ki karşımızda, özellikle çocukları öldürüyor. Hamile kadınları öldürmeye ayrı bir önem veriyor. Çünkü doğacak çocuklara bile düşmanlar. Dünyanın en başarılı senaristlerini bir araya toplasanız, 60 gündür Gazze'de yaşanan katliama benzer bir senaryo yazamazlar. Hiçbir senaristin aklına bu kadar büyük kötülük gelmez. Adına “insani ara” dedikleri gerçekte geçici bir ateşkes yaşandı. Bir haftalık arada esir takası gerçekleşti. Bütün insanlığın gözü önünde yaşanan takas sırasında ümmetin yetimleri, el-Kassam'ın yiğitleri, dünyaya insanlık dersi verdi. İslâm'ın bütün güzelliklerini barındıran, Müslüman'a yakışır bir şekilde esirlere muamele edilmiş. Diğer yandan terör devleti İsrail'in, yıllardır rehin tuttuğu Filistinli çocuklara son güne kadar işkence yaptığı gözler önüne serildi. İsrail, serbest bırakılan kendi vatandaşlarına konuşma yasağı getirmiş, serbest bıraktığı Filistinli kadın ve çocukların konuşmaması için tehditler savurmuş. İNSANLIK BU VAHŞETİ DURDURAMIYORSA DÜNYA DÖNMESİN, KIYAMET KOPSUN!
Kelimeler, gerçekliği insan zihninin kavrayabileceği bir boyuta indirger ve emin olun, bu da o kadar derin bir boyut değildir” diyor Eckhart Tolle, ‘Var Olmanın Gücü' kitabında. Alemdeki her şeyin yaratılışının bir kelime ile başladığına inanıyoruz. Allah “Ol!” dedi ve her şey onun ardından zuhura geldi. Bu izahın insan idrakine uygun olacak bir şekle indirgendiğine şüphe yok. Ancak izahın bir kelimeye ihtiyaç göstermesi bahsi önemli... Bizim bir şeyi idrak edebilmemiz için kelimeye, kelimelere ihtiyacımız var. Kelimelerle düşünebiliyoruz, bir anlamda zihnimizin yürümek için attığı adımlar onlar... Kelimelerimiz kadar söyleyebiliyor, söyleyebildiğimiz kadarıyla yetiniyorsak yine kelimelerimiz kadar anlayabiliyoruz. Burada bir açık kapı var değil mi; söyleyebildiğimiz kadarından daha fazlasını anlamak da mümkünmüş sonucu çıkıyor buradan. Doğrusu öyle, kelimelerin anlamları tümüyle aktarabilmesi neredeyse imkansız. İletişim kurmak için kelimelerin içlerine sığdırabildiğimiz şeyler yeterli olabilir ama anlamak ve anlaşmak için daha fazlası lazım elbette. Anlam zihnin içinde kendini büyütürken kelime bir yerden sonra kendi sınırına dayanıp orada kalıyor. Şairin, dilin söyleyişinin tükendiği yere geldiğinde çaresiz kalıp ‘kelimelerin kifayetsizliği'nden şikayet etmesi boşuna mı? Eckhart Tolle'nin söylediğinde bir haklılık payı var; evet, kelimeler kaçınılmaz biçimde anlamın, muhtevanın, kastın daha basit bir düzeye indirgenmesini gerekli kılıyor, işin tabiatı bu... Yüzlerce ağaca, o ağacın belki de binlerce yıllık hikayesine, o hikayeyi o ağaçlarla birlikte yaşayan sayısız diğer canlıya biz yeri geldiğinde ‘orman' deyip geçmiyor muyuz? Evet, başka ayrıntılara girebiliriz orman hakkında ama o zaman başka kelimelere ihtiyaç duyarız ve onları da yine kaçınılmaz olarak yüzey anlamlarına indirgeriz. Çünkü konuşma daha ziyade gündelik hayatın emrindeki bir şeydir, hayatın gündelik ihtiyaçlarını karşılayan basit söz alışverişleriyle ilerler. Daha fazlası tefekkürün ve tasavvurun neticesi olmalıdır ki, hem insanların büyük kısmı istisnai olarak bu meselelere girer hem de orada oluşan birikim kelimeler için fazla doğurgan ve geniştir. Kelimeler yaşayan, akan, canlı şeyleri ifade etmekte tabiatları gereği acizdir, ancak anlamı sabitleyerek ya da başka bir ifadeyle dondurarak içlerinde barındırabilirler. Öte yandan Tolle'ye bir itiraz olarak değil ama belki bir ilave olarak şunu da söylemek lazım: Kelimeler her insan için belli bir yerden sonra kifayetsiz olmakla birlikte, kişiden kişiye değişen derinlik ve genişlik kazanabilirler. Bu en üst idrak seviyesinde dahi kelimeleri mutlak ifade gücüne kavuşturmaz ama onların ifade imkanlarını azımsanmaması gereken seviyede arttırabilir. Ancak bu da yine insanın kelimelerle yürüyemediği yerlere doğru adımlar atmaya azmetmesiyle olabilecek bir şey... Yani, zihnimizin ve kalbimizin sadece kelimelere emanet edemeyeceğimiz kadar büyük olduğunu hatırımızda tutmalıyız. Ve belki kelimelerin ördüğü dünyaya sıkışıp kalmamak için kelimelere gelmeyen şeylere merakımızı da canlı tutmalıyız. Emil Michel Cioran, ‘Çürümenin Kitabı'nda kelimeleri yeniden düşünmemize sebep olabilecek bir anlam penceresi açıyor: “İnsan aktarılamayan kelamın sonsuz vecdi içinde yalnızca kendini dinlemeliydi, kendi sessizlikleri için kelimeler ve sadece kendine ait pişmanlıklar için işitilebilen akortlar uydurmalıydı. Ama evrenin gevezesidir o, ötekiler adına konuşur, benliği çoğul biçimi sever.”
Bu bölümde "Twilight" (Alacakaranlık) filminden bazı ifade ve kelimeleri inceliyoruz.grow hairrepel/repellingHe never showed (up).tribe, pale, coffin, dungeonPut your seat belt on.Say it out loud.It's very considerate of you.This kind of stuff doesn't exist.stay stillIs he coming after me?You can sleep on it.Don't underestimate her.I'll do whatever it takes.stubborn childI'm strong enough to kill you.
Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca ile "Kadının Mahrem Öyküsü" YouTube serimizin bu haftaki konusu " Gebelikte Cinsellik ". Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca Instagram ► https://instagram.com/drmujdegulkaraca Twitter ► https://twitter.com/mujdegulkaraca #Kadın #Tabu #Cinsellik ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► / gelecekbilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ► https://discord.gelecekbilimde.net Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca ile "Kadının Mahrem Öyküsü" YouTube serimizin bu haftaki konusu " Kadınlarda Cinsel İsteksizlik ". Hazırlayanlar: Sunucu ► Dr Müjdegül Karaca, Burak Çankaya Yayın Teknik/Reji ► Gamze Şahman, Buse Kuloğlu Sosyal Medya/ İletişim ► Mert Çıkla ve Sosyal Medya Ekibi Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca Instagram ► https://instagram.com/drmujdegulzayifoglukaraca Twitter ► https://twitter.com/mujdegulkaraca #Kadın #Tabu #Cinsellik ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► / gelecekbilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ► https://discord.gelecekbilimde.net Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca ile "Kadının Mahrem Öyküsü" YouTube serimizin bu haftaki konusu " Kadın Mastürbasyonu ". Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca Instagram ► https://instagram.com/drmujdegulkaraca Twitter ► https://twitter.com/mujdegulkaraca #Kadın #Tabu #Cinsellik ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► / gelecekbilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ► https://discord.gelecekbilimde.net Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca ile "Kadının Mahrem Öyküsü" YouTube serimizin bu haftaki konusu " İlk Cinsel Deneyim ". Dr. Müjdegül Zayıfoğlu Karaca Instagram ► https://instagram.com/drmujdegulkaraca Twitter ► https://twitter.com/mujdegulkaraca #Kadın #Tabu #Cinsellik ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/@GelecekBilimde ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► / gelecekbilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ► https://discord.gelecekbilimde.net Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dilimin Ucunda Kelimeler'in bu bölümünde "Kör" kelimesini inceliyoruz.
#bilim #teknoloji #technopat#technopat #teknoloji #bilim Bilim Diyalog serimizin bu bölümünde Technopat'tan Ali Güngör ve Recep Baltaş ile teknoloji ve bilim sohbeti yapıyoruz. Yayın linki; https://www.youtube.com/watch?v=-4tjrwUU_RE ► Tüm bağlantılarımız: https://linktr.ee/bilimdegelecek ► Bize destek olmak için: / gelecekbilimd. . Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde
#bilim #teknoloji #technopat#technopat #teknoloji #bilim Bilim Diyalog serimizin bu bölümünde Technopat'tan Ali Güngör ve Recep Baltaş ile teknoloji ve bilim sohbeti yapıyoruz. Yayın linki; https://www.youtube.com/watch?v=-4tjrwUU_RE ► Tüm bağlantılarımız: https://linktr.ee/bilimdegelecek ► Bize destek olmak için: / gelecekbilimd. . Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde
#bilim #teknoloji #technopat#technopat #teknoloji #bilim Bilim Diyalog serimizin bu bölümünde Technopat'tan Ali Güngör ve Recep Baltaş ile teknoloji ve bilim sohbeti yapıyoruz. Yayın linki; https://www.youtube.com/watch?v=-4tjrwUU_RE ► Tüm bağlantılarımız: https://linktr.ee/bilimdegelecek ► Bize destek olmak için: / gelecekbilimd. . Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde
Dilimin Ucunda Kelimeler'in bu bölümünde "Mutfak" kelimesini inceliyoruz.
Anahtar Kelimeler: Barış ve Zümra, orman, yardımcı karakter, diğer karakterler, olaylar, çözüm yolları, öğretici masal, Türkçe çocuk masalı Bölüm 1: Ormanda Gizemli Bir Macera Bir zamanlar güzel bir ormanın kenarında, Barış ve Zümra adında iki sevimli çocuk yaşarmış. Çok iyi arkadaş olan bu iki çocuk, her gün birlikte oyun oynamaya bayılırlarmış. Bir gün, göz alıcı güzellikteki ormana doğru giden bir yol fark ederler ve macera dolu bir yolculuğa çıkmaya karar verirler. Ormana girdiklerinde, etraflarını saran rengarenk kelebekler, cıvıl cıvıl kuşlar ve iğne yapraklı ağaçlarla karşılaşırlar. Barış ve Zümra, ormanın hâkimiyetine girmeden önce ellerinden tutarak birbirlerine söz verirler: “Ne olursa olsun, hep birlikte kalmalı ve birbirimize yardım etmeliyiz.” Ormanda yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra, bir çift güzel mavi gözlü kelebekle tanışırlar. Bu kelebekler, Barış ve Zümra’ya ormanın sırlarını ve güzelliklerini göstermeyi teklif eder. Çocuklar heyecanla kabul eder ve kelebeklerin rehberliğinde ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başlarlar. Bölüm 2: Ormanın Sakinleriyle Tanışma Ormanda yolculuk ederken, Barış ve Zümra çeşitli hayvanlarla karşılaşır: güleryüzlü sincaplar, şarkı söyleyen kuşlar, uysal tavşanlar ve daha birçok orman sakini. Çocuklar, hayvanlarla arkadaş olur ve onlarla neşeli vakit geçirirler. Aynı zamanda, hayvanlardan ormanın dengesini koruyan, doğayı ve tüm canlıları seven Gizli Orman Muhafızı’nın varlığını öğrenirler. Gizli Orman Muhafızı, ormanın sakinlerine göz kulak olur, onlara yardım eder ve onları korurmuş. Barış ve Zümra, bu gizemli muhafızı tanımak için heyecanlanırlar ve onunla tanışma umuduyla yolculuklarına devam ederler. Bir süre sonra, Barış ve Zümra ormanın daha da derinliklerine ulaştığında, masmavi bir gölle karşılaşırlar. Gölün etrafında güzel çiçekler ve yemyeşil ağaçlar vardır. Göl, ormanın sakinlerinin yaşamlarını sürdürebilmek için su ihtiyacını karşılar ve aynı zamanda güzellik ve huzur kaynağıdır. Bölüm 3: Gizli Orman Muhafızı ve Öğretici Bir Sona Doğru Barış ve Zümra, gölün etrafında dolaşırken, karşılarında yaşlı bir baykuş görürler. Bu baykuş, Gizli Orman Muhafızı’nın kendisiymiş! Çocuklar, şaşkınlık ve heyecan içinde baykuşa selam verir ve onun bilgeliğinden faydalanmak isterler. Gizli Orman Muhafızı, çocuklara ormanın sırlarını ve dengesini korumanın önemini anlatır. Ayrıca, doğayı ve tüm canlıları sevip korumanın, dünya üzerinde barış ve huzurun anahtarı olduğunu öğretir. Barış ve Zümra, tüm bu bilgileri öğrendikçe, kendilerini daha da bilinçli ve sorumluluk sahibi hissederler. Muhafız baykuş, çocuklara verdiği bilgilerin yanında, ormanın sakinlerinin yaşamlarını renklendiren birer hediyeyi de sunar. Barış’a, şarkı söyleyen kuşların dilini anlayabilmesi için sihirli bir taş, Zümra’ya ise ormanın güzelliklerini sonsuza kadar hatırlamasına yardımcı olacak bir çiçek verir. Çocuklar, bu değerli hediyelerle daha da mutlu olurlar. Barış ve Zümra, Gizli Orman Muhafızı’nın rehberliği ve öğretici sözleri sayesinde, ormanda harika bir macera yaşadıktan sonra eve dönerler. Bu macera sayesinde, doğayı ve tüm canlıları sevip koruma konusunda büyük bir bilinç ve sorumluluk kazanmışlardır. Artık her zaman, ormanın ve onun sakinlerinin dostu ve koruyucusu olarak, dünya üzerinde barış ve huzurun yayılmasına yardımcı olmaya kararlıdırlar. Sonunda, Barış ve Zümra’nın ormandaki bu gizemli ve öğretici macerası, onların yaşamlarına büyük bir değer katar ve herkese doğayı sevip korumanın önemini hatırlatan güzel bir hikaye haline gelir.
Çınar Ege ve Uzay Arkadaşları: Sabırla Her Şey Çözülür Bölüm 1: Uzaya Yolculuk Bir zamanlar, adı Çınar Ege olan küçük ve cesur bir çocuk yaşarmış. Çınar Ege’nin en büyük hayali, uzaya gidip yeni arkadaşlar edinmek ve bilinmeyen dünyaları keşfetmekmiş. Bir gün, hayallerine kavuşabileceğini hiç düşünmediği bir şey oldu. Gökyüzünde parıldayan gizemli bir yıldız, Çınar Ege’ye seslendi: “Merhaba Çınar Ege, ben Mila! Senin hayallerini gerçekleştirmem için buradayım. Uzaya yolculuk etmeye ne dersin?” Çınar Ege heyecandan ne yapacağını şaşırmıştı ve hemen kabul etti. Mila, Çınar Ege’nin başını okşayarak, onu uzaya götürecek büyülü bir ışıkküre içinde sarmaladı. Bir anda kendilerini sonsuz bir karanlık, yıldızlarla dolu uzayda buldular. Çınar Ege ve Mila, maceralarına başlamak için uzaya doğru ilerlemeye başladılar. Bir süre sonra, yolda Kıymet adında şirin ve sempatik bir robotla karşılaştılar. Kıymet, arkadaş canlısıydı ve çok konuşmayı seviyordu. Onlarla birlikte yolculuğa katılmak istediğini söyledi ve üçlü mutlu bir şekilde yollarına devam etti. Bir süre sonra, Uzay Ormanı adında eşsiz bir yer keşfettiler. Burası, parlak renklerle dolu ağaçlar, nehirler ve çiçeklerle kaplıydı. Bu harika yerde başka arkadaşlar da edindiler: Betül adında bir yıldız kız ve Gummybear adında sevimli ve şeffaf bir yaratık. Beş arkadaş, Uzay Ormanı’nın güzelliklerini keşfe çıktı ve çok eğlenceli zaman geçirdiler. Bölüm 2: Kızgın Harflerle Karşılaşma Uzay Ormanı’nda dolaşırken, Çınar Ege ve arkadaşları, başlarında Kızgın Harfler adında bir grup yaratık olduğu Kötü Kelimeler adında bir topluluğa rastladılar. Kızgın Harfler, Uzay Ormanı’nın güzelliklerini ve pozitif enerjisini yok etmek için ormanın her yerine kötü ve üzücü kelimeler yayıyorlardı. Çınar Ege ve arkadaşları, Kızgın Harfler’in bu kötü eylemlerini durdurmak için ne yapabileceklerini düşündüler. Kötü Kelimeler’in yaydığı olumsuz enerji, Uzay Ormanı’nı ve orada yaşayan canlıları hüzne boğuyordu. Bu durum, arkadaşların içlerini acıtsa da, vazgeçmek yerine sabırla mücadele etmeye karar verdiler. Kıymet, Uzay Ormanı’nda yaşayanları Kızgın Harfler’e karşı koruyabilecek bir kalkan üretmeyi önerdi. Bunun için, önce ormanda bulunan ve mutluluk yayan renkli çiçeklerden enerji toplamaya başladılar. Daha sonra, bu enerjiyi kullanarak bir kalkan yarattılar ve Uzay Ormanı’ndaki tüm canlılara dağıttılar. Bu sayede, kötü kelimelerin etkisi azalmaya başladı. Çınar Ege, Kızgın Harfler’le konuşarak onları ikna etmeye çalıştı. Onlara, Uzay Ormanı’nın güzelliklerini korumak ve yaşayanların mutluluğunu sağlamak için arkadaşlık, dürüstlük ve samimiyet gibi değerleri benimsemeleri gerektiğini anlattı. Kızgın Harfler, başlarda Çınar Ege’yi dinlemek istemese de, zamanla onun içtenliğini fark etti ve düşüncelerini değiştirmeye başladı. Bölüm 3: Mutlu Son Çınar Ege’nin sabırlı ve kararlı tavırları, Kızgın Harfler’in kalplerini yumuşattı. Onlar da, kötü kelimeleri durdurarak Uzay Ormanı’nın güzelliklerini korumaya söz verdiler. Kıymet’in ürettiği kalkanlar, artık gerekli olmadığı için daha sonra çözündü. Uzay Ormanı, eski neşesine ve güzelliğine kavuştu. Çınar Ege ve arkadaşları, başardıkları bu büyük işin mutluluğuyla kutlama yaptılar. Ormanda yaşayan canlılar da onlara minnettarlıkla teşekkür etti. Hep birlikte, hüzne ve kötülüğe karşı sabırla mücadele ederek başarıya ulaşmanın önemini öğrenmiş oldular. Masal burada biter, ama Çınar Ege ve arkadaşlarının maceraları devam eder. Onlar, yaşadıkları bu deneyimden sonra her zaman arkadaşlık, dürüstlük ve samimiyetin gücüne inanmayı sürdürdüler. Ve Uzay Ormanı halkı da, sabırla her şeyin çözümlenebileceğini asla unutmadı.
Dilimin Ucunda Kelimeler'in bu bölümünde "Komşu" kelimesini inceliyoruz.
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Haftalık bilim olaylarını değerlendirdiğimiz Bilimde Bu Hafta yayın serimizde uzun süre sonra bu hafta birçok farklı alandaki bilim haberlerini değerlendiriyoruz. İyi dinlemeler! ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar birçok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimde ► Platform linklerimiz: https://gelecekbilimde.net/links Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► Gelecek Bilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ►https://discord.gg/ajmw9E6J Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde #bilim #sohbet #haber #evrimağacı
Mektup 16. yüzyıla kadar mektup duyguların değil haberlerin yükünü çekmiş. Bir nevi gazeteymiş, bir nevi belge. Güvercin ayaklarında taşınmış doğum müjdeleri, güvercin ayaklarında uçmuş ölüm fermanları. Sonra duyguları ve düşünceleri taşımaya başlamış mektuplar. Latinlerle başlamış ilk önce; Çiçero en büyük usta… Mozart, Van Gogh, Puşkin… Binlerce mektup yazmışlar sevdiklerine. Bize gelince, Doğu'da bilgi ve hikmetin tamamı mektuplardan oluştuğu için “Mektubat” adlı eserlerle bu bilgi ve hikmetler aktarılmış. Daha sonraları Abdülhak Hamit, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba unutulmaz mektuplar yazmışlar. Önce romana sonra hikâyeye sızmış mektup. İnsan yazdıklarına da pişman olabilir. Çoğu kez bu pişmanlık, konuşmadan duyulan pişmanlıktan daha ağırdır. “Ağzımdan kaçtı” denilebilir de “kalemimden kaçtı” denilemez. Eğer kalemden kaçılabilseydi, önce yazarı kaçardı ondan. Necip Fazıl'ın eski şiirlerinden birçoğunu reddederek; “Mal sahibi bensem, bunları istemediğim, tanımadığım ve çöplüğe attığım bilinsin.” demesi; eski Arap döneminin en büyük şairi Lebid'in kalemini kırması, kalemden kaçma girişimleridir. Fakat kalemden kaçmak, kaleden kaçmaktan daha zordur. Evet, bu mektuplar bir dosta yazılıyor. Ve “sevgili dost” diye başlıyor. Yazıldığında okuyucular bir postacının elinden mi, yoksa posta kutusundan mı aldı mektuplarımı bilmiyorum. Aynı okuyucular, mektuplarımı topladığım “Posta Kutusundaki Mızıka”yı şimdi kitapçılardan alıyor. Evet, ey dost, sana söyleyeceklerim var. Kelimeler, karınca yuvası gibi kaynıyor zihnimde. İçlerinden biri kâğıda düşüyor, dostluk. Mektubun gelmemesi mektup yazmamı engellemiyor. Asıl, mektup gelmediğinde yazılmalı. Çünkü yazmamak da bir mektuptur; yazılandan daha güçlü satırlar içeren. Susmak ve konuşmak yerini bulduğunda ortaya çıkar melodi. Bu yüzden ağzımızdan kaçmamalı kelimeler. Onlar bizim mahkûmlarımızdır; izin verdiğimizde dışarıya çıkmalılar. Publis Syrus ne kadar haklı: “Konuştuğuma çok kere pişman oldum. Fakat sustuğuma asla!” Mektubun tarihine girip, talihini unuttuk. En son ne zaman mektup yazdığımızı hatırlayabilirsek, belki mektubun talihini değil; ama talihsizliğini hatırlayacağız. İnsanlar birbirine mektup yazmalı. Çünkü mektupta sesin tonu belli olmaz. Çünkü mektup düşünülerek yazılır.
Bu bölümde hastalıklardan bahsederken kullanabileceğiniz bazı kelime ve ifadelerden bahsediyorum.VocabularyI don't feel well - I feel unwellI feel under the weatherCatch a cold - caught a coldI have a coldExamineI have/ I've got a fever/cough/sore throatI feel dizzyI have a runny noiseMy nose is runny/ blockedGive/write you a prescriptionBeni Instagramda takip etmek isterseniz buraya tıklayın.Görüşmek üzere!Sevgiler
Dilimin Ucunda Kelimeler'in bu bölümünde "Keyif" kelimesini inceliyoruz.
Bu bölümü şu soruya ayırdım: "Kelime çalışıyorum, öğreniyorum ama İngilizce konuşurken bunları kullanmak aklıma gelmiyor?"Neler yapabiliriz? Gerçekten öğrenme nedir? Kelimeler kalıcı olarak nasıl aklımızda yer edebilir? Bu bölümde, bunlara ilişkin önerilerimi paylaşıyorum.Podcastte bahsettiğim diğer bölümü buraya tıklayarak dinleyebilirsiniz. Beni Instagramda takip etmek isterseniz buraya tıklayın.Mail adresim: englishwithsera@gmail.comGörüşmek üzere!
Kelimelerle düşünürüz. Zihnimiz kelime ve kavramlarla yol yürür. Kelimeler ve kavramlar zihin yolculuğumuzda pusulamız gibidirler. Zihin kıblemizi kelimeler ve kavramlar belirler. Akideyi oluşturan da kelime ve kavramlardır. Hangi kelime ve kavramlarla düşündüğünüz, en önemlisi o kelime ve kavramlara yüklediğiniz anlamlar sizin akidenizi belirler. Zihinsel yolculuğumuzda yol gösterici olan kelime ve kavramlar aynı zamanda varacağımız menzili de belirler. Gövdenizin yöneldiği kıble elbette önemlidir. Ama asıl zihninizin yöneldiği kıble önemlidir. « « « Soru şudur: Bizim zihnimiz ne kadar bize aittir? Zihnimizle yöneldiğimiz kıble, gerçekten yönelmemiz gereken kıble midir? Bunu belirleyen yegane ölçüt, esas aldığımız kelime ve kavramlardır. Yani pusuladır. Başkalarına ait kelime ve kavramlarla düşünüyorsak, bedenen durduğumuz yer neresi olursa olsun zihnen bulunduğumuz yer bize ait değildir. Daha doğrusu, biz, biz olmaktan çıkmışızdır demektir. Dolayısıyla yöneldiğimiz kıble farklıdır ve varacağımız hedef de bize ait değildir. « « « Bütün bu lafları niçin mi ediyorum? Şunun için: İslami akideye inandığını söyleyen bizler ne yazık ki Batı'nın, yani akidemize düşman olanın kelime ve kavramlarıyla düşünüyoruz. Bu yüzdendir ki birbirimizi hasımlaştıran bir söylem tuzağına düşüyoruz. Bedenen Müslüman ama zihnen Batılı olanlarımız, ne yazık ki Batılı kelime ve kavramlar üzerinden İslami akideyi bilerek veya bilmeyerek öteliyorlar. En kötüsü, o Batı'ya ait kelime ve kavramlara yüklenen anlamları kutsallaştırarak İslami akideyi de ona uydurmaya çalışıyorlar. Bedenen Müslüman zihnen Batılı, yani müstağrip olanlarımız, üzülerek belirtmek isterim ki, akidemizi oluşturan ayet ve hadisleri pek önemsememektedirler. Konuyla ilgili ayet ve hadisleri bile Batı'nın o kutsadıkları kelime ve kavramların prizmasından geçirerek yorumlama yoluna gidebiliyorlar. İşte o kelime ve kavramlardan bazıları: Vatan, milliyet/milliyetçilik, etniklik/etnisite, ulus/ulusçuluk, üst kimlik-alt kimlik ilahir... « « « Batı'nın etnik sosyolojisine ait ne kadar sorunlu ve marazi kavram varsa onu ululayıp akideye dönüştürenler, İslami akideyi bu topraklarda tarihe uğurlamak gibi bir büyük cürmü işlediklerinin ne zaman farkına varacaklardır? İslami akideyi Batı'nın sorunlu ve marazi etnik sosyolojisinin kelime ve kavramlarına kurban edenler bilsinler ki varacakları yer kendilerine de kaybedecekleri yer olacaktır. Müslüman ülkelerde yaşanan etnisite temelli sorunların kökeninde tam da bu zihinsel sorun yatmaktadır. İslami akidemize ait kelime ve kavramlar içinde düşünmediğimiz sürece gerçek anlamda birliğimizi ve kardeşliğimizi de tesis etmemiz imkansız olacaktır. Zaten Batı'nın istediği de bu değil midir? Batı'yı bedenen kovanların evvela Batı'nın zihniyle düşünmesi ve sonrasında adım adım Batı'nın bedenine dönüşmesi ibretamiz ve üzücü bir değişimin ifadesi değil midir? Sahi bizi biz yapan nedir? Biz kimiz? Biz hangi akideye göre düşünüyor ve hareket ediyoruz?
Frankfurt Kitap Fuarı kitabın okuyucularının değil ama üreticilerinin, özellikle de içerik üreticilerinin, yayıncıların, editörlerin buluşma noktası. Bu yıl 74'üncüsü yapılan fuar aynı zamanda kitap dünyasının ana akımları ve dünya siyasetinin de ipuçlarıyla dolu. Fuardan okuduklarım... Avrupa'dan ve Batı dünyasından kovulduğu gibi Rus sanatçıları, kültür insanları, bilim adamları, yazılımcılar fuardan kovulmuş. Ama Rusya cismen olmasa da ruhen var ve fuarda gölge gibi dolaşıyor. Diğer taraftan yayınlara bakıldığında Ukrayna üzerine hemen hemen her yayınevi bir pozitif kitap basmış. Rusya ve Putin'in karanlık yönleri hakkında da kitaplar var. Özetle Rusya çok konuşulmasa da fuarın en cazip konusu Ukrayna. İkinci önemli siyasi konu İran ve Mahsa Amini'nin başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine başlayan başörtüsü protestoları. İranlı yayıncılar son anda fuara katılmaktan vazgeçerken, fuar önünde İran'a karşı eylemler yapıldı. Bilim kitapları, teknoloji, etik, sağlık, transhumanizm, sanat, uzayda yaşam, biyogenetik gibi konularda çokça yeni kitap gördüm ki okuyucu eğilimleri bu yönde demek ki... Selman Rüşdi kitapları da halen çok satanlar listesinde...
Dile Kolay'ın ilk bölümü Türkçenin tarihine odaklanıyor. Bugün kullandığımız Türkçe ilk hangi dönemde, nerede konuşulmuş ve yazıya dökülmüş? Türkçe hangi dil ailesine mensup, hangi dillerle kardeş? Türkçe çok alfabe değiştirmiş bir dil mi? Cumhuriyet'le beraber değişen alfabenin bugün konuştuğumuz dile nasıl etkileri olmuş? Bu bölümün konuğu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ölmez.(01:50) Türkçe ilk nerede, ne zaman ortaya çıkmış?(04:42) Kardeş ve dost dilleri neler?(05:50) 1200'lü yıllara ışınlansak etrafımızda konuşulan Türkçeyi anlayabilir miyiz?(08:42) Türkçe bugüne dek hangi alfabelerle yazılmış?(11:56) Her dil her alfabeyle yazılabilir mi? (16:48) Farklı alfabeler ne getiriyor, ne götürüyor? (21:03) Türkçenin kayıp sesi hangisi?(23:11) Kelimeler dilden dile nasıl geçer?(31:30) Türkçenin nasıl bir söz dağarcığı var? (34:45) Kütüphanemizde hangi sözlükler olmalı? Divânü Lugâti't-Türk'ten Meninski Sözlüğü'ne, Lugat-ı Naci'den Kamûs-ı Türkî'ye, Redhouse Sözlüğü'nden Andreas Tietze'nin “Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati”na, TDK sözlüklerinden Kubbealtı Lugatı'na (http://lugatim.com) farklı kaynaklar.
İnsan konuşurken kullandığı kelimeler, nasıl duyulduğunu belirler. Seçtiğimiz kelimeler, başkalarıyla aramızdaki kapıları açar ya da kapar. Bu podcastte, kendimizi ifade ederken bilerek ya da bilmeden yaptığımız yapıcı yıkıcı şeyleri örneklerle paylaştım. Bölümü dinledikten sonra önerim kendinize bir kaç dakika ayırıp günlük hayatınızda konuşurken hangi tür kelimeleri kullandığınıza bir bakmanız. İletişimde etkili olmak ve daha çok duyulmak için artık kelime seçiminizi nasıl yapacaksınız? Sosyal medya hesaplarımı takip edin: Instagram: instagram.com/ranaberi Twitter: twitter.com/ranaberi Kitabımı satın almak için buraya tıklayabilirsiniz!
Kötü haberlerin ve felaketlerin bitmediği coğrafyamızda hepimizin biraz mutluluğa ihtiyaç duyduğunu kim inkar edebilir? Çok şanslı olarak doğmamış olabiliriz, çevremizdeki insanlar dünyanın en mutlu insanları olmayabilir ve bizleri negatif yönde etkiliyor dahi olabilirler. Ama biz yinede kendimiz için bir şeyler yapmayı ve mutlu olmayı tercih edebiliriz. Çünkü hep dediğim gibi mutluluk bir seçimdir. Bu bölümde kendi mutsuzluğuma tedaviler ararken karşılaştığım İskandinav ülkelerine ait bazı kelimelerden ve bu kelimelerin tarif ettiği yaşama yollarından bahsediyorum. Kendi hayatımda uyguladığım ve işlevselliğini teyit ettiğim bu kavramlar belki sizin de hayatınızda bir yerlere dokunur ve olumlu yönde değiştirir diyerek bu bölümü hayata geçirdim. Şimdiden mutlu mesut dinlemeler. ******* EMAİL: genelsesler@gmail.com INSTAGRAM: genelseslerpodcast --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/bilge56/message
Biz insanları, diğer tüm canlılardan ayıran en önemli farklardan biri dile sahip oluşumuz. Kelimeler sayesinde, birbirimizle anlaşıyoruz ve yine onlar sayesinde dünyayı yorumluyoruz. Hatta çoğu zaman, sözcükleri kullanarak düşünüyoruz. Peki ya hiç dil bilmeseydik? Sözcüklerimiz olmadan da düşünebilir miydik?See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Kelimeler niçin bu kadar mühim? Başkasının kelimesiyle konuşup kendin gibi düşünebilmek imkanı yok mu? vb. soruları cevaplıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümün başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Abi iki programdır Osmanlı aklını soruyorum, konuşamıyoruz başka yere gidiyoruz. Başka bir şey soracağım belki oradan Osmanlı aklına da geliriz. Son programda bahsettiğiniz bir konu vardı. Kelimeler, kavramlar, kendi ağzınla konuş ey müslüman diye bitirdik programı. Bu kelimeler niçin bu kadar mühim? Başkasının kelimesiyle konuşup kendin gibi düşünebilmek imkanı yok mu? ya da dönüp eskideki o kelimelerin her birini tek tek toparlayacağız da onlar bize ne sağlayacak? birazcık bununla başlayalım mı abi? Savaş Şafak Barkçin: Tabi, çok iyi olur. Ben hep devlet odaklı düşünme alışkanlığımızı eleştiriyorum ya çünkü o işi hemen güce getiriyor. Gücü kaybettiğimiz için yıkıldık o zaman gücü elde edersek her şey yerli yerine oturacak, sanatımız harika olacak, dilimiz harika olacak, edebiyatımız muhteşem olacak, eğitim sistemimiz birden düzelecek... Arkadaş öyle bir şey yok. Osmanlı'nın yıkılması insan vasfının çökmesi ile ilgili bir şey. Bunu özellikle son dönem insanların biyografilerini okursanız görürsünüz. Yani fırıldağından, üçkağıtçısından, öyle söyleyip böyle olandan haddi hesabı yok. Diyeceksiniz ki böyle genel bir şey söylenir mi? Söylememek lazım, ben de söylemiyorum ama şu manada diyorum; yani artık toplumun her katmanında bu işler bozulmuş. Kavramların bozulması düşüncenin bozulmasıdır. Düşünce bozulunca da muhakeme bozulur, muhakeme bozulunca yöntem bozulur, yöntem bozulunca iş bozuluyor, iş bozulunca da zaten düzen bozuluyor. Bu kadar basit. Peki, örneğini vereyim... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Bu bölümde İngilizce konuşurken kullanabileceğiniz bazı havalı kelimeleri inceliyoruz.Dinlerken not almayı unutmayın!#learnenglish #speakenglish
Neden kavram karmaşası yaşıyoruz? Her Türkçe konuşan Türkçe bilir mi? Kavram karmaşasının bugüne yansımaları nelerdir? Tefekkür dünyamızı genişletebilmenin yolu nedir? İnsan fani midir? Değilse insanın fani olmaması ne demektir? Mazi ile irtibatımızı nasıl kuracağız? Yabancı dil öğrenmek nasıl sünnet oldu? Hz. Nuh'un oğlu neden iman etmedi? Kelimeler, kavramlar , tefekkür dünyamız, mazi ile irtibatımız…. Ömer Tuğrul İnançer bütün bileşenleri ile bir müslüman şahsiyeti çiziyor. Her bölümünde kalbe ait bir kavramın ayrıca ele alınacağı Dinle Ney'den programı ilk bölümüyle mymecra'da. Çayları hazır edin erenler, mevzu derin... Gelin, Beraber Yürüyelim...
Şehrin en kalabalîk caddesinde koştururcasînailerliyorduk. İnsanlar,iş çîkîşî evlerine dönüyorlardî. Buhîzlî akîş gözlerimi yoruyor, karîşançizgiler birbirine ekleniyordu. Yolun neresindeolduğumuzu, çevredeki binalardan anlîyordum.Akşam, şehrin ufkunu kîzîla çevirirkendolmuşu kaçîracak olmanîn telâşîyla ilerliyorduk.Hîzlî adîmlarîmîz, yüzümüzün kîzarîklîğî,kaşlarîmîzîn kîvrîmlarî telâşîmîzî ele veriyordu.Cadde uzun ve kalabalîk; vakit dar… Birtürlü dolmuş durağîna varamamîştîk. Hepsibizi bekliyormuş gibi yoldan birçok insan geçti,fakat bir sima dikkatimizi çekti. TülbendindeAnadolu'mun nakîşlarî, elinde sesine eşlik edentitremesi… Burnunun kîvrîmlarî, büyüyen küçülengözleriyle âdeta anacîğîm gibi bir teyzebelirdi yanîmîzda. Ne zaman fark ettim bu kadardetayî, bilemedim. Birkaç adîm bizimle birlikteyürüdü, durmayacağîmîzî anlamîş gibi attîkendini önümüze. Gitti geldi gözleri gözlerimeve şöyle dedi: “Allah size belâ, musibet vermeye.Çoluğunuz çocuğunuzla şâd olasîz. Daimbahtiyar olasîz.” Kelimeler sanki tepe oldu, aşamadîm.Yol durdu, sokak durdu… Dua büyüdügönlümde. Yanîmdaki öğrencilerim de durdu.Bu teyze sadaka istiyordu bizden. Ö kadar içten,o kadar bizden.“Bu Tacik teyze Türkçe dua etti. Gönlünüzdenne koparsa verin teyzeye.” “Hocam dolmuşukaçîracağîz.” “Bîrak evlâdîm şimdi dolmuşu.”-Zihnimde birkaç gün önce öğrencilere sadakaile ilgili söylediklerim. Önca sözün üstüne, dediğiniyapmamak korkuttu; durdurdu yolun ortasîndabeni. Teyzenin elleri titriyordu. Yüzünetam bakamadîm. Verdik gönlümüzden geldiğince.Yol yeniden hareketlendi, arabalar ve insanlaryürümeye, sesler tekrar duyulmaya başladî.Durağa geldiğimizde dolmuş kalkmîştî. Ön beşdakika sonra diğer dolmuş gelecekti. Bir öncekidolmuşu arzulamamîzîn sebebi daha geniş olmasîydî.“Kîsmet böyleymiş” deyip bir sonrakidolmuşa bindik.Kalabalîk kaybolmuş, şehir gürültüsüylegeride kalmîştî. Teyze ve duasî kalmîştîo tablodan zihnimde. Şehir görünmez olmuştu.Yolun az ilerisinde bir kalabalîk gördüm.Az sonra ne olduğunu daha net görmeye başlamîştîm.Yolun kenarînda bir dolmuş, üzerindedevrilen bir kamyon sebebiyle âdeta katlanmîşkâğît gibi olmuştu. Dikkatlice bakînca onun kaçîrdîğîmîzdolmuş olduğunu anladîm. “Hocam,bu bizim kaçîrdîğîmîz dolmuş.” “Hocam, iyi kikaçîrmîşîz dolmuşu.”Bizi durduran teyzeyi düşündümbir an; yüzünün kîvrîmlarînî, tülbendininnakîşlarînî, titreyen ellerine eşlik edenduasînî: “Allah size belâ, musibet vermeye. Çoluğunuzçocuğunuzla şâd olasîz. Daim bahtiyarolasîz.”