POPULARITY
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Türkiye son zamanlarda bir çok üzücü olayı peş peşe yaşadı. Bizleri de derinden üzen ve etkileyen bu olaylarla nasıl başa çıktıkları hakkında Emin ve Emine kendi deneyimlerinden bahsediyor. Daha iyi bireyler olmak için, kötü insanlara ve kötülüklere karşı neler yapabileceklerinden bahsediyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emin abla? Emine: [0:34] Çok iyi değilim maalesef. Birazcık ülke gündeminden ötürü canım sıkkın diyebilirim. Sen nasılsın Emin? Emin: [0:42] Yani ben de aynı şekildeyim. Ülkedeki aklıselim vatandaşların herhâlde tamamı benzer bir şekildedir. Bu aralar hem ülke gündeminde hem dünya gündeminde çok güzel haberler duymuyoruz. Emine: [0:56] Maalesef. Emin: [0:56] Maalesef. Savaşlar, cinayetler, kriminal vakalar falan... Bunlar normalimiz oldu sanki ayrıca. (Evet.) Ama bunun bir diğer sebebi de iyi haberler çok fazla okunmuyor, çok fazla tıklanmıyor, çok fazla konuşulmuyor. Bu şekilde kötü haberler daha çok tıklanıyor, daha çok konuşuluyor, daha çok merak ediliyor. Çünkü insanların hayatında böyle şeyler olmuyor yani aslında. Bunlar gerçekten istisnai durumlar ama bir anda kötü bir olay yaşandığında bütün mecralar bunu paylaşınca sanki dünyanın her yerinde böyle şeyler oluyormuş gibi hissediyor insan. Yani buna ben de dahilim. Bu maalesef gerçekten sosyal medyanın en kötü yanlarından birisi. Gerçekten korkunç şeyler oluyor. Yani iyi ki de aslında sosyal medya var bir yerde. Ama bir yerde de sosyal medya sebebiyle insan çok daha kötü hissedebiliyor. Veyahut da kötü şeyler yapmak isteyen insanlar sosyal medyada bunun konuşulmasından gizli bir haz da duyuyorlar. Emine: [1:57] Muhtemelen. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Linç kültürü, veya orijinal adıyla "cancel culture" günümüz dünyasında sıkça rastladığımız bir fenomen haline geldi. Bu bölümde Emin, Feyza ve Onur bu konuyu ele alırken linç kültürünün sosyal medyadaki yerini ve etkilerini tartıştılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes 19 Ağustos'ta kitap kulübümüz başlıyor! 1 ay sürecek kitap kulübümüze hepinizi bekliyoruz
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Özür dilemekte zorlanır mısınız? Peki ya affetmekte? Üzgünüz, bu bölümün konusu biraz ağır! Emin, Emine ve Onur bir araya gelerek özür dilemek ve affetmek kavramları hakkında konuştular; her iki kavramın da zorluklarını, detaylarını ve hayatımızdaki gerekliliğini ele aldılar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Günde ne kadar özür dilendiği üzerine yapılan araştırma: https://today.yougov.com/society/articles/45674-sorry-americans-apologize-something-out-of-control Transcript Emin: [0:24] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur ve Emine ablamla beraberiz. Emine abla öncelikle yeni mikrofonun hayırlı olsun. Emine: [0:36] Teşekkür ederim Emin. Emin: [0:39] Nasılsın? Emine: [0:40] İyiyim. Sen nasılsın? Emin: [0:42] Ben de iyiyim. İlk defa senin sesini bu kadar net ve pürüzsüz duyuyoruz. Emine: [0:46] Evet, aynen. Ben de onun için biraz mutluyum ve heyecanlıyım diyeyim. Emin: [0:51] Evet süper. Onur sen nasılsın? Onur: [0:53] İyiyim Emin teşekkür ederim. Aramıza dönmenin mutluluğunu yaşıyorum. Emin: [0:59] O kadar oldu mu ya? Onur: [1:01] O kadar olmuş gibi hissettiriyor diyeyim. Emin: [1:05] Duygulandık. Onur: [1:05] Evet. Emin: [1:06] Bursa'da da hava çok sıcak mı Onur? Onur: [1:08] Çok sıcak. Gerçekten çok sıcak. Ve beni şaşırtan olay aslında mevsimlerin artık takvimi takip etmesi. Haziran ayına girdiğimiz anda yaz geldi. Emin: [1:17] Evet çok planlı bir yaz girişi değil miydi? Emine: [1:20] Evet. Onur: [1:21] Çok böyle... Lojistiği stratejisi falan her şey ayarlanmış. Ve haziran ayına girdiğimiz anda böyle gökyüzünden o yaz mevsimi düştü gibi oldu. Emin: [1:29] Evet abi. Yağmur falan yağıyordu böyle... Bir anda sıcak hava dalgası. Onur: [1:34] Aynen. Evet. Emin: [1:35] Yani nefes aldığımda ciğerlerime sıcak hava dolduğunu hissediyorum. Emine: [1:39] Korkunç bir sıcak var. Emin: [1:40] Evet. Allah herkese kolaylık versin. Emine: [1:42] Amin. Onur: [1:42] Amin. Emin: [1:43] Evet bugünkü bölümümüz... Onur, sen buldun konusunu. Bahsetmek ister misin? Onur: [1:48] Tabii ki. Bugünkü bölümümüz daha çok özür dilemek üzerine olacak. Özür dilemenin incelikleri. İncelikleri demeyeyim de daha doğrusu özür dilemek kavramı hakkında. Affetmek kavramı hakkında. "İnsanları nasıl affederiz? Hangi konularda affetmeyiz?" gibi konuları ele alacağız bugün. Birazcık ağır bir konu gibi hissediyorum. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
* Biz ülkemizden kaçarak gitmedik veya ülkemize bir nefret besleyerek kaçmadık veya o şekilde gitmedik. Sadece fırsatları veya kendi fırsatını yaratma adına farklı olanakları, farklı seçenekleri değerlendirip ona göre bir yön verdik hayatımıza. Hayatının ilk 20 senesini geçirdiğin kültür her zaman için senin ana kültürün oluyor ve bundan bir şekilde kopman zaten mümkün değil.* Türkiye'nin dışarıya veya dünyaya entegre olması yönünde teknolojik anlamda kolaylaşıyorsa bile yaşanılan sistemde gitgide bir içine kapanan bir Türkiye görüyorum ben.* Türkler pozitif anlamda söylüyorum rahatsız bir millet. Mutlaka gittikleri yerde hiç rahat durmuyorlar. Mesela İsveç'teki, muhtemelen Almanya'da da böyle, Fransa'da da böyledir. Yabancı grupları arasında Türkler sosyal yardıma en az giden gruplardan bir tanesi.* Birazcık önlerindeki engeller aslında aşılabilse Türkiye'nin çok hızlı bir şekilde kaybettiği yılları geri kazanabileceğini düşünüyorum açıkçası.* İzinsiz inovasyon yapabilme ortamı Türkiye'de yok. Onun için de insanlar daha fazla karamsar. Herhangi bir şey yapmak için, bir pizza dükkanı açmak için diyorsun, Türkiye'de pizza dükkanı açmak için önce izin alman gerekiyor.* Biz burada kabile sistemi içinde sadece kendi güvendiğimiz insanlarla iş yaparak diğer insanların tepesine çıkacağız. İnsanlar kendi hayatlarının veya kendi önüne çıkan fırsatların doğru kullanılmadığına bakmıyor. Sadece ben komşumdan daha mı iyiyim? Benim arabam komşumdan daha mı iyi? Veya Fenerbahçe ise Galatasaray'dan daha mı iyiyiz? Yani bir komperatif açgözlülük var. Bunun sürekli olarak bu şekilde devam etmesi biraz da o şeyleri tıklıyor.* Anadolu'da yaşayan nüfus da artık bu şartlarda nasıl yaşanılması gerektiğini biraz daha kültür olarak kanıksamış bir kültür oluşturuyor. Bunlar dil değişiminde, din değişiminde ciddi etken olan şeyler. Çünkü Anadolu insanı gerektiğinde dilini değiştirir, gerektiğinde dinini değiştirir.Böyledir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur.* Parayla burjuva kültürü arasında ciddi bir fark var. Yani parayı bulmakla o burjuva kültürünü edinemiyorsun. O burjuva kültürünün içinde cesaret de var, haddini bilmek de var. Burjuva kelime kökeni olarak burç ve şehirlikten geliyor. O şehirlik kültürü nerede ne yapılacağını bilmek, bir yemek sofrasına oturduğun zaman, köyde yer sofrasına oturduğu zaman da nasıl oturacağını bilmek, Michelin restorana gittiğin zaman da çatalı nereye koyacağını, hangi çatalla hangi kaşıkla yiyeceğini, o sıralamaları bilmek.Korkut (@5posta) ile Twitter Space üzerinden yaptığımız sohbet. Keyifli dinlemeler.[Kayıt tarihi: 30 Mart 2024]Güncellemelerden haberdar olmak ve daha fazlası (bölüm notları, soru ve yorumlarınız) için: tersaci.substack.comTwitter: @trscbrs @5posta Get full access to Ters Açı'dan at tersaci.substack.com/subscribe
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Yüzüklerin Efendisi'ni bilmeyeniniz yoktur. Biz de sıkı hayranlarıyız, peki ne kadar iyi hatırlıyoruz? Yarışma temalı podcastlerimizin bu ilk bölümünde Feyza, Emin ve Onur'un Yüzüklerin Efendisi bilgilerini birbirinden ilginç sorularla ve repliklerle test ediyor. Bakalım kazanan kim olacak? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:27] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugün Feyza ve Onur'la beraberiz. Nasılsın Feyza? Feyza: [0:35] İyiyim Emin, çok heyecanlıyım. Farklı bir şey yapacağız çünkü. Sen nasılsın? Emin: [0:39] Ben de iyiyim, teşekkür ederim. Onur sen nasılsın? Onur: [0:42] Ben de iyiyim. Aynı sebepten ben de bayağı heyecanlıyım. Bakalım nasıl geçecek? Emin: [0:46] Evet aslında uzun bir bayram arası gibi bir şeyden çıktık. Bayağıdır beraber bölüm çekmiyorduk. Bunun üzerine konuşacaktık ama hepimiz biraz heyecanlandık şu anki bölümün konusuyla ilgili. Birazcık detay bir konu aslında. Çok fazla seveni de olabilir, sevmeyeni de olabilir... Yani sevmeyeni olmaz zannediyorum da bizim kadar seveni, ilgileneni var mıdır bilmiyorum. Feyza bize ne hazırladın bugün? Feyza: [1:09] Bugün Yüzüklerin Efendisi bilgilerinizi yarıştırabileceğiniz bir oyun, yarışma hazırladım. Kendimce birkaç soru buldum birkaç yerden. Zamanımız kalırsa bazı replikler de olacak. Onların kime ait olduğunu da bilmeye çalışacaksınız. İkinizin de Yüzüklerin Efendisi serisini sevdiğinizi bildiğim için bence çok keyifli olacak. Ben sonucu merakla bekliyorum. Siz nasıl hissediyorsunuz? Yüzüklerin Efendisi (Lord of the Rings) Özel Emin: [1:36] Ben şahsen kendimden bahsedecek olursam Yüzüklerin Efendisi üçlemesini baştan aşağı en az belki on - on beş kere izlemişimdir. Hobbit üçlemesini de üç - dört kere izlemişimdir. Ama kitap konusuna gelirsek kitapları hiç okumadım maalesef. Bu yüzden buradan kaçıracağım sorular olabilir. Onur: [1:53] Ben de filmleri epey izlemiş birisiyim. Üç filmi de defalarca izledim. Kitapları da tam hatırlamıyor olsam da, net şekilde hatırlamıyor olsam da okumuşluğum var. Ama Hobbit serisine çok hakim değilim film olarak. Orada bir dezavantajım var. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bir sürü gece, bir sürü kahve, yıllar, bolca terapi ve bolca yüzleşme sonunda yeni bölüm ihtiyaçlarımı dile getirmek hakkında. Birazcık zorlandım, biraz çağrışımlarımla bölündüm, içimde yeni sorular oluşturdu. Dinledikten sonra bana yazar mısın? Senin ihtiyaçlarınla aran nasıl?
"Biraz yüzünü buruşturdu. 'Ben 6 yaşımdayken iyilerdi ama şimdi büyüdüğüm için beni korkutmuyorlar. Birazcık saçma geliyorlar. Baba, eğer internet hakkında bir hikaye anlatacaksan lütfen gerçekten çoooookkk korkunç olabilir mi?'Güvensiz bir bakış attım. ' Baba... 10 yaşındayım, kaldırabilirim.''Hmm... Tamam öyleyse. Deneyecağim.'"Daha çok hikayeye ulaşmak için: Cem'den Dinle YouTube: https://www.youtube.com/c/CemdenDinleInstagram: cemdendinleİletişim & İşbirliği: cemdendinle@gmail.comÇeviri: Luminalettenhttp://creepypastaturkce.blogspot.com/2019/08/a-story-to-scare-my-son.htmlSes Kurgusu: Fatma ÇakırFon Müziği / Music: Nightmare – Myuuhttps://www.youtube.com/user/myuuji
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde, hayatımızda artık önemli bir yer kaplayan sosyal medya üzerine konuşuyoruz. Emin ve Emine, işimizin bir parçası olan sosyal medyayı neden kullandıklarından bahsediyorlar. Yararının mı, yoksa zararının mı daha fazla olduğu üzerine tartışıyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes '30 Day Challenge'a nasıl katılırım? (https://www.easyturkish.org/membership) '30 Day Challenge' hakkında detaylı bilgi (https://youtu.be/2WG7O2UsiGc?si=jGqelTw2I3EvgpFF) Transcript Intro Müzik Emin: [0:22] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in 71. bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Bu bölümümüzde iki kişiyiz. Emine ablamla beraberiz. Nasılsın Emine abla? Emine: [0:33] Teşekkür ederim, iyiyim Emin. Sen nasılsın? Emin: [0:36] Ben de iyiyim. Teşekkür ederim. Bugünkü bölümümüzde bizim de işimizin bir parçası olan sosyal medyayı konuşacağız. Evet, hayatımızın sadece bizim değil, herkesin hayatının çok büyük bir bölümünü kaplayan bir şey oldu artık sosyal medya. Birazcık bizim kendi kullanımımızdan bahsedeceğiz, insanların kullanış tarzından, şeklinden bahsedeceğiz. Sen hangi sosyal medya uygulamalarını kullanıyorsun? Hangi sosyal medya uygulamalarını kullanıyoruz? Emine: [0:58] Ben sosyal medyayı günlük hayatımda sıklıkla kullanıyorum. Çünkü dediğin gibi, işimizden dolayı YouTube, Instagram... Bunlara sıklıkla hem içerik yüklüyorum hem de girip başkaları neler yapmış diye bakıyorum. En çok YouTube ve Instagram kullanıyorum. Ara sıra Twitter'a bakıyorum. Bir de Pinterest uygulamasını kullanıyorum. Benim en çok kullandığım uygulamalar bunlar. Eğer WhatsApp'ı sosyal medya uygulaması olarak sayıyorsak... Ya ben çok o şekilde kullanmıyorum. Hani hikâye atma şeklinde değil. Daha çok iletişim, mesajlaşma uygulaması olarak kullanıyorum. Bir de o var. Onun dışında kullandığım bir sosyal medya uygulaması... Herhâlde son zamanlarda Discord kullanmaya birazcık daha başladım ve artık gene o da işimizin gereği dahil olacak daha çok. Emin: [1:45] Evet, bu arada Discord demişken Discord'u da kesinlikle sosyal medyadan sayabiliriz. Biz de hatta önümüzdeki yıldan itibaren bize abone olan kullanıcılarımızı Discord Server'ımıza alacağız. Hatta Ocak ayından itibaren başlayarak otuz günlük bir meydan okuma ya da mücadele, 30 günlük bir 'challenge' yapacağız. Orada 30 gün boyunca Türkçemizi ne kadar geliştirdiğimizi, ne kadar geliştirebileceğimizi göreceğiz. Eğer siz de bizimle beraber bu mücadelede bulunmak istiyorsanız, Easy Turkish üyesi olabilirsiniz Ben de açıkçası neleri çok kullanıyorum diye düşündüm. Discord'u kullanıyorum. Instagram'ı çok aktif kullanmıyorum eskisi kadar. En çok kullandığım Twitter şu anda benim ya da yeni adıyla X. Onun haricinde YouTube'u kullanıyorum, işimiz gereği senin de dediğin gibi. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Önceki hafta Balkanlar'a diriltici ve silkeleyip kendimize getirici leziz bir seyahat yapmıştık Aşk-ı Turkuaz'ın güzel organizasyonuyla. En son Üsküp keşiflerimizi paylaşmıştım sizlerle. Bu hafta sonu da Ohri keşiflerimizi paylaşacağız. Kalemi nehir gibi akmaya başlayan MTO'muzun demirbaşlarından Bingöl'den Seyfullah Yiğit kardeşimizin tertemiz, arı, duru, su katılmamış nefesiyle sizlere sunuyorum... Birazcık keyfinizi kaçıracak olsa da güzel bir pazar yazısı... Balkanlarda seyahat ederken içiniz bir anda çok hoş oluyor. Huzur doluyorsunuz. Acaba buralara gelip yerleşsem mi, demeye varıyorsunuz; sonra bir anda Balkanlar'daki sıkıntılar... içinize endişe dolduruyor; huzur yerini, endişe ve huzursuzluğa bırakıyor. Seyahat eden biri olarak bunu hissettiysem orada yaşayanların ruh halini varın siz düşünün. Sürekli diken üstündesiniz. Tamam, Gazze'deki, Batı Şeria'daki gibi değil durum ama çok ciddi bir endişe ve korku var Balkanlardaki Müslümanlar arasında. Bu endişe ve korkuyu Müslümanların gözlerinde görebiliyorsunuz. Kosova'da tanıştığım Prizren'in merkezinde çay ocağı işleten ve “her şeyimizi biz Türkiye'ye borçluyuz” diyen Bayram abi mesela. Neşeli, misafirperver ve güzel bir Müslüman; ancak onun gülen gözlerinin arkasında bile o endişeyi gördüm! Evet, şu an rahatlar çünkü Türkiye'ye güveniyorlar. Ağabeylerine inanıyorlar. Ancak Türkiye'de ciddi bir kesim, Türkiye'nin Müslümanlara, ümmete ağabey oluşu gerçeğini bile kabul etmiyor. Bunları niye yazıyorum? İşimiz sanıldığından da zor gerçekten. Rahatımızı bozalım, diyorum. Kim olduğumuzun, ne olduğumuzun farkına varalım, diye yazıyorum. Evet, endişelenelim. Korkalım hatta. Endişe ve korku ayarında olursa insan rehavetten kurtulur. Teyakkuz sahibi olur. Her dem diri ve dinç tutar endişe ve korku, insanı. Düşmanlarımızdan korkalım demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Kendimizden korkalım. Görmediğimiz ve hatta yok saydığımız içimizdeki ejderhadan/nefsimizden/asıl düşmanımızdan korkalım diyorum. Asıl düşmanı görmedikten sonra düşman olarak gördüğümüz her şey, aslında bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Çünkü asıl düşmanımız içimizde. Dışarıdaki düşmanlar kolay, zor olan düşman bizim içimizde. Burayı sürekli ıskalıyoruz. Iskaladığımız için manevi olarak uçurumun kenarına gelip dayandık memleket olarak. Yusuf Kaplan bas bas bağırıyor: İslâmî ilkelerimizden taviz vereceksek, mal, makam ve mevkiye tamah edeceksek bütün bu koşuşturma ne diye? Ustam haklı. Hakikaten kaç kişi bize bakıp İslâm'a ısındı? Bu soruya, olumlu bir cevap veremiyoruz maalesef. Ya da şöyle tersten soralım. Benim yüzümden kaç kişi İslâm'dan soğudu, kaç tane gencimiz BENİM YÜZÜMDEN İslâm'dan uzaklaştı gibi soruları cesurca kendi nefsimize sormamız lazım. Ne ilgisi var, diyenleri duyuyor gibiyim. Dememiş miydik, bizler derdimizden ötürü seyahat ediyoruz. Keyfedelim diye değil, keşfedelim diye. Şehirleri keşfederek kendimizi, kendi içimizdeki o uçsuz bucaksız dünyayı keşfedelim diye şehir şehir, ülke ülke dolaşıyoruz..
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde Emin ve Onur düşünce gücüyle iyileşmenin mümkün olup olmadığını tartışıyor. Zihin ve beden arasındaki ilişkiyi çözümlüyorlar ve zihin gücünün fiziksel rahatsızlıklar üzerindeki etkilerini ele alıyorlar. Ayrıca plasebo etkisinin hastalıklar üzerindeki tesiri hakkında çıkarımlar yapıyorlar. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes The Power of Suggestion - https://youtu.be/QDCcuCHOIyY?feature=shared Transcript Intro Müzik Emin: [0:23] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugünkü bölümümüzde Onur'la beraberiz. Nasılsın Onur? Onur: [0:32] İyiyim, teşekkür ederim. Birazcık yorgunum. Yoğun bir gündü hâliyle. Sen nasılsın? Emin: [0:38] Ben de iyiyim. Neden yoğundu? Neler yaptın bugün? Onur: [0:40] Bugün açıkçası biraz hareketli bir gündü. Ev anlamında olsun... Evimiz tadilatta şu anda. Sonlarına geliyoruz. (Kolay gelsin.) Teşekkür ederim. O açıdan birazcık koşuşturmacamız oldu açıkçası. Birazcık da market alışverişleri falan filan... Çok koşuşturmacam oldu. O yüzden birazcık yoruldum bugün. Sen nasılsın? İyi misin? Emin: [1:01] Ben de iyiyim. Normal, aynı koşuşturmacam devam ediyor benim de. Evet, bugün ilginç bir bölüm üzerinde konuşacağız seninle. Biraz heyecanlıyım açıkçası bu konuyu konuşmak için. Çünkü benim de üzerine düşündüğüm bir konu bu aynı zamanda. Bölümün fikrini bulan kişi de Feyza bu arada. Ona da buradan teşekkür edelim. Zihin gücüyle iyileşebilir miyiz? Bölümümüzün konusu bu. Bence çok güzel ve derin, üzerine konuşabileceğimiz bir konu. Onur: [1:28] Evet, ilginç. Ağır bir konu. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Special Guest: Onurhan.
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Bu bölümde ilk defa Easy Turkish ekibinden olmayan birini konuk ettik. Bu kişi de birçoğunuzun tanıdığı ve bir poliglot olan İclal. Bir poliglotla karşılaştığınızda aklınıza gelen ilk sorular bizim de aklımıza geldi ve bu soruları İclal'e sorduk. Nasıl bu kadar dili öğrenmeyi başardı, en sevdiği dil hangisi, daha ne kadar devam etmek istiyor? Bu bölümde bu soruları ve çok daha fazlasını İclal sizler için cevapladı. Keyifli sohbetimize sizleri de davet ediyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Show Notes Guess the Language Challange with İclal: https://youtu.be/9oiFUvWr1pA?si=7kjtBNhdns1FgYaM Interview with Steve Kaufmann in 8 Languages: https://youtu.be/ZHpOYWeASyA?si=Y6lBVJcxRamKxKDQ Transcript Intro Müzik Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Bugün Easy Turkish ekibinden Feyza'yla ve ilk defa Easy Turkish ekibinin dışından bir konuğumuz var. Ve o konuğumuz İclal. İclal bir poliglot. Bundan sonrasını kendisinin tanıtmasını isteyeceğim. Öncelikle merhaba, İclal. Hoş geldin. İclal: [0:43] Herkese merhaba arkadaşlar. Öncelikle burada olduğum için gerçekten çok mutluyum. Umarım bugün güzel bir şekilde sohbet edeceğiz. Birazcık kendimden bahsedeyim isterseniz. Benim adım İclal, on sekiz yaşındayım ve poliglotum. Belki bu kelimenin anlamını bilmiyorsunuzdur. Poliglot birden fazla dil konuşabilen insanlara denen bir isim. Aslında poliglotlar çok fazla dil konuşabiliyorlar. Ben de yani çok sayıda dil konuşabiliyorum anlayacağınız şekilde. Bugün de genel olarak dil öğrenimi hakkında bir sohbet gerçekleştireceğiz. Emin: [1:16] Evet. Herkes gibi benim de on sekiz yaşında bu kadar dil biliyor olmanla ilgili merak ettiğim şeyler var. Öncelikle "Kaç dil biliyorsun?" ile başlamak istiyorum ben. İclal: [1:27] Şu an Türkçe de dahil dokuz dil biliyorum diyebilirim. Aslında şöyle oldu... İngilizce, küçüklüğümden beri öğreniyorum. Daha sonra Arapça öğrenme sürecim oldu ama şu an aktif olarak öğrenmiyorum ve çok iyi konuşamıyorum da. Ondan sonra kendi başıma Fransızca öğrenmeye başladım. Şu an en iyi konuşabildiğim dil de Fransızca. Daha sonra pandemi zamanlarında canım sıkıldığı için İtalyanca, İspanyolca, Almanca ve Rusça öğrenmeye başladım. Geçtiğimiz sene Hollanda'ya gittikten sonra Felemenkçe öğrenmeye başladım ve iki aydır da İsveççe öğreniyorum. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Special Guests: Feyza and İclal.
"Ben şöyle biriyim." Bu podcastı dinledikten sonra bu cümleyi kurmak eskisi kadar kolay olmayacak. İçindeki ezberlenmiş "ben"i darma duman etmeye geldik. Esra Sert ve Emrah Aktan, "ben" dediğin kişiden bir adım dışarı attığın anda başına gelecekleri anlatıyor. Binlerce yıllık geçmişi olan "başlangıç zihni" kavramı hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı.
Birazcık derdo bir bölüm oldu gibi sanki... // Daha da fazla Vişne ve Tuz için twitter.com/TuzVisne ve instagram.com/visnetuz
Bugün sizinle "Masum", "Azizler", "Bir Başkadır" yapıtları üzerine konuşacağız. 1 filmimiz 2 dizimiz var elimizde. Baştan söyleyeyim derinlikli bir inceleme bölümü olmayacak bu. Yüzeysel geçişler yapıp, ortak noktalara değineceğiz. Keyifli keyifsiz yerlere yer yer değineceğiz ve toplumsal bir bakışla devam edeceğiz. Birazcık spoilerlı olacağını belirtmemde fayda olabilir. İsterseniz başlayalım?
Merhaba! Birazcık uzuncuk bir aradan sonra 23. bölümde hayırsız ilişkilerden, iç soğumasından, striptiz yaparak ego tatmin etmekten, evliyken aldatmaktan, seks detoksundan, parmaklardan ve konuyla çok alakasız şeylerden konuştuk. Bu arada bizi özlediniz mi? Biz AŞIRI özledik çünkü. Siz de itiraf yollamak için https://flosspodcast.com/itirafini-gonder/ adresini ziyaret edebilir bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. @flosspodcast
Bu sene doğru düzgün bir ödül sezonu olmaz der iken Venedik Film Festivali bir başladı, pir başladı. Birazcık orada gösterilenleri, ödül sezonu hareketlenmelerini, Chadwick Boseman’ı, Oscar’ın değişen kurallarını ve tabii pandeminin film izleme alışkanlıklarımız üzerindeki etkilerini konuştuk. Yine keyifli bir bölüm oldu sanki, ne dersiniz? Hadi bir de siz bakın tadına. Buyursunlar… İÇERİK 02:53 Oscar ...
Çok özel bir bölümle karşınızdayız. Konuşa konuşa 50. bölümümüze geldik ve bu özel bölüm için sıkı bir takipçimiz olan Yusuf Özer'i konuk ettik. Çok keyifli geçen bu yayında her şeyden biraz biraz bahsettik güzel konulara değindik. Nice yayınlarda görüşmek üzere.
Selam! Bu bölümde; geçen hafta döndüğüm seyahatten bana kalanları anlattım. Birazcık mutluluğu, huzuru araştırdığım kendimle bol bol konuştuğum bir seyahatti. Umarım keyifle dinlemişsinizdir! --- Support this podcast: https://anchor.fm/kucukbirmola/support
Birazcık geçmişe özellikler 80’ler sonrası çocukluğumuzda başından kalkamadığımız çizgi diziler üzerine çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Nostalji damarımızın kabarmasıyla yeri geldi hüzünlendik yeri geldi özlem giderdik.
Merhaba! Bu bölümde içinde olduğum spiritüel yolculuktan bahsettim. Birazcık derinlere indim. Benim gibi hissedenlere yol arkadaşı olmak için. Instagram: https://www.instagram.com/bengilisular/ --- Support this podcast: https://anchor.fm/kucukbirmola/support
Seyahat benim en büyük tutkum. İmkan bulduğum her anda seyahat ediyorum. Bazen durup bunun bir hastalık olduğunu düşündüğüm oluyor. Birazcık seyahat üzerine düşündüklerimi anlattığım bir bölüm oldu umarım seversiniz. --- Support this podcast: https://anchor.fm/kucukbirmola/support
Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc ve Sauvignon Blanc’ın çaprazlanmasıyla üretilmiş bir üzüm. Aslında bu iki üzüm Cabernet Sauvignon’un atası. Bu iki üzüm aynı zamanda Cabernet Sauvignon’dan çok daha eski olan üzümler. Dünyanın her yerinde yaygın bir şekilde üretilir Cabernet Sauvignon. Oldukça koyu renkli, yoğun aromalı, yüksek asitli ve yüksek tanenli şaraplar yapar. Orte veya tam gövdeli şaraplar yapar. Çoğunlukla siyah meyve karakteri taşır. Hani kasis denilen bir meyve vardır, black current denilen, Türkçe’si siyah frenk üzümü bazı kaynaklarda da Türkçe’ye kuş üzümü olarak çeviriliyor. En tipik kokuları siyah kiraz, dolmalık biber ve nane aromaları da taşıyabilir. Tanenlerini yumuşatmak için genellikle meşede olgunlaştırılır. Oldukça sert ve köşeli tanenleri vardır. Birazcık daha yuvarlaklaştırmak için meşede olgunlaştırılır. Tabii meşede olgunlaştırılınca da biraz böyle baharatsı, vanilyamsı aromalar gelişebilir. Bordeaux kökenli bir üzüm cinsi ama dediğimiz gibi dünyanın her yerinde var, özellikle Bordeaux’un sol yakası diye tabir ettiğimiz Medoc ve Grave taraflarında ağılıklı olarak yetişir ama Bordeaux’da da tek başına karşımıza çıkmaz. Bordeaux blendi (kupajı) dediğimiz bir şey vardır. İşte o Cabernet Sauvignon ve Merlot kupajıdır. Bordeaux’da ikisini bulabilmek mümkün. Bunun dışında da dünyada California ve Avustralya en önemli bölgeler olmak üzere her yerde yetişiyor. Aynı zamanda Avustralya’da da diğer bölgelerden farklı olarak Shiraz üzümü ile de kupajları yaygındır. Shiraz’la kupaja girdiği zaman biraz daha baharatsı aromalar ön plana çıkabiliyor.
Saklama koşullarından farklı olarak her şarap türü için ayrı bir sıcaklıktan bahsedebiliriz. Mesela kırmızı şaraplar için yine oda sıcaklığı tabiri başa bela tabirlerden bir tanesi çünkü yazın bu oda sıcaklığı bakıyorsunuz bazı bölgelerimizde 40 derece, bazı bölgelerde 30 derece. Şimdi o sıcaklıkta mı içeceğiz kırmızı şarabı. Tabii ki hayır, oda sıcaklığı dediğimiz şey mahzen sıcaklığıdır. Dolayısıyla 16-18’dir kırmızı şarapların ağırlıklı olarak içilmesi gereken sıcaklık. Evet, yazın bu sıcaklık da biraz fazla geliyor sıcak bir ülkeyiz çünkü. Birazcık daha serin içmek istiyoruz. O zaman ne yapıcağız? Daha düşük tanenli ve hafif gövdeli şaraplara yöneleceğiz. Mesela Kalecik Karası üzümünden üretilen Grenache, Pinot Noir, Chianti, Sangiovese gibi şarapları tercih edeceğiz. Bunlar düşük gövdeli ve düşük tanenli şaraplar olduğu için de hafif soğutularak içilmesinde hiçbir mahsur yok. Yüksek tanen ve tam gövdeden uzak durabilirsiniz. Onları daha sıcak içmek gerektiği için kırmızı şaraplar için böyle bir ayrım yapabiliriz. Beyaz ve rozeler ise çoğunlukla daha serin içilmesi gereken şaraplardır hatta köpüren şaraplar da. Bunları ağırlıklı olarak 6-8 derecede içebilirsiniz. İlla da bu şarapları tam derecesine getirip, dolaptan öyle çıkartmaya çalışmayın. Siz daha fazla soğutabilirsiniz, 4-5 dereceye kadar ama siz soğuttuktan sonra zaten dışarıya çıkarıp, kadehinize koyduğunuzda onlar olması gereken ısıya yavaş yavaş geleceklerdir. Yani aceleniz yoktur diye düşünüyorum o kadar hızlı içmek için.
Twitter'da 200 takipçi barajını aştığımız günün sonrasında 16.yayınla karşınızdayız. Bu kez de dünyanın imdadına yetiştik ve Balkan dilleri de dahil toplamda 12 farklı dile çevirisi yapılan yayınımızı serverlarımıza yükledik. Ekibimiz bir sonraki hafta için şimdiden çalışmalara başladı. Birazcık ciddi olmak gerekirse şunu eklemek gerekiyor; dinlenme sayılarımızın bizleri mutlu etmesinin yanında atılan mesajlarıyla da göğsümüzü kabarta kabarta şımarmanın eşiğine getiren sizlere teşekkürleri borç biliyoruz. Aynı şeylerle eğlenebildiğimiz güzel insanlara, bizleri dinlemek için 20.000 tıklama yapan parmakların sahiplerine selamlar olsun, sağlıcakla kalınız.