Podcasts about mevl

  • 110PODCASTS
  • 332EPISODES
  • 21mAVG DURATION
  • 1EPISODE EVERY OTHER WEEK
  • Apr 30, 2025LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about mevl

Show all podcasts related to mevl

Latest podcast episodes about mevl

Endüstri Radyo
Mevlüt Sarıgül - Çetin Ünsalan ile Reel Piyasalar

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Apr 30, 2025 42:54


Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına TEKDER İstanbul İstişare Kurulu Üyesi ve Swan Karavan Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Sarıgül konuk oldu.

Endüstri Radyo
Mevlüt Sarıgül - Çetin Ünsalan ile Reel Piyasalar

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Apr 30, 2025 42:54


Çetin Ünsalan'ın hazırlayıp sunduğu Reel Piyasalar programına TEKDER İstanbul İstişare Kurulu Üyesi ve Swan Karavan Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Sarıgül konuk oldu.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani sohbetleri 21 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Apr 23, 2025 41:18


“Peygamberlerin, sıddıkların ve salihlerin geniş ve doğru yoluna nasıl girilir? Dünya âhirete perdedir. Ahirete dalmaksa dünya ve öbür âlemin sahibine perdedir. Yaratılmışlara dalmak, Yaratan'dan ayırır. Hangi yaratılmışa gönül kaptırırsan, ruh pencerene perde çekmiş olursun. Halka [yaratıklara] bakma. Dünyaya, kalpten sevgi gösterme. Hakk'tan gayri şeylere iltifat etme, onun kapısına varıncaya kadar böyle devam et. Sır adımlarını aç. Zühd hâlini geliştir. Her kötü histen soyun. O'nun varlığında hayran ol. O'ndan yardım iste. O'na sığın., O'na bak. Geçmişteki İlâhî bilginin hükmünü gözet. Kalbini O'na vardırmaya çabala. Sırrını O'na ilet, bunu gerçekleştirdiğin an, O'nun yakınlık eli seni tutar, kendine çeker. Yeni hayatla tevhid verir ve kalpler üzerine sultan olursun. Kalp âlemi tüm emrini senden alır. Hastalığı olursa şifasını sen verirsin, işte bundan sonra dünyaya bakman caiz olur. Bu üstün hâlleri benliğinde topla, sonra dünyaya dön...Velayet hâlinin işareti vardır; o işaretler velîlerin yüzlerinden okunur. Onu anlayış sahipleri sezer. O işaretler velayet hâlini anlatmaya yeter; dile ne hacet...Ruh esenliği dileyen, nefsini atsın... Malını kalbine koymasın... Neyi varsa Hak uğruna harcasın. Hamurdan ve sütten kıl alırcasına dünyayı iç âleminden atsın. Âhireti de aynı şekilde yapsın. Hakk'ın gayri şeylerden üryan olsun, işte o zaman her şeyin hakkı verilir. Dünya ve âhiretten gelecek şeyler gelir. Sen onların peşine koşmazsın. Dünya, yerinde otururken yanaşma; onu ayağa kaldır. Tepsiyi başı üstüne aldır; sonra al ye! Hakk'ın kapısına durana böyle hizmet edilir; çünkü büyüktür. Nefis, önünde el pençe divan duranı zelil eder, perişan eder. Nefse hâkim olanların hemen hepsi, istiğna sahibidir. Nefse ihtiyaç arz etmekten beridirler.İman yolcuları dünyayı yitirmeye gönüllüdür. Allah'tan her zaman hoşnut olurlar. Allah onlardan razı olduktan sonra âhiret onlara göre hiçtir. Onlar Allah'tan, Allah'ı talep ederler. Dünyalık şeylerin taksimli olduğunu bilirler; bu sebeple ona kalplerini kaptırmaktan vareste olurlar. Öbür âlemde vaad olunan cennet ve nimetlerin, sahipleri için ayrılmış olduğunu bildiklerinden onun da peşine düşmezler. İşleri O'nun içindir; O'nun zatından öteye bir talep sahibi değillerdir.Faraza onlar bir gün cennete girseler. Hak nurunu göremeyince hiçbir yere bakmazlar. Kalbinde maddî varlıklar besleyen, yalnız kalmayı ve huzura dalmayı elde edebilir mi?.. Halkı ve sebepleri tesirsiz görmeyen, peygamber kervanına katılamaz. O büyük zincire halka olamaz; olmak dileyen azla yetinmeli. Çoğu, kader eline bırakmalı. Dünyalığın azı da yeter. Çok malın olsa, çok mu yiyeceğini sanıyorsun? Rahat mı bulacağını ümit ediyorsun?..Çok şeyleri bulmak için taarruza geçme; yıkılırsın. Çok mal istenmeden gelirse iyi olur. Onun saklanması da kolaydır. Giderse üzülmezsin. Gece sabahlara kadar mal hesap edip uykunu kaçırmazsın, rahatın bozulmaz.Hasan-ı Basrî (Allah ondan razı olsun) şöyle der: “İnsanlara sözünle ve işinle öğüt ver.”Ey vaiz, iç âlemin temizliği ile insanlara öğüt ver. Kalbini nurlandır. Ve onun nuru ile halka nasihat et. İçin kirli olduğu zaman dışın süsü ile onlara öğüt vermeye kalkma. İman sahiplerinin kalbi yaratılmadan imanları yazıldı. Bu geçmişin bilgisidir. Bunun üzerinde durmak caiz değildir. Ona dayanarak hüküm yürütmek doğru olmaz.Kalplerimiz iman nuruna ermek için gayretli olursa, Rabbimiz bize onu verir. Dilerse, çalışmadan da... O bizim çalışma ve yorulma hâlimize acır ve nurunu nasip eder. Utanmaz mısınız; nasıl tevil eder, tebdile uğraşırsınız?.. Mevlâ, zâtını vasfetmiş; onu başkası ile değiştirmek sizin ne haddinize?.. Sizden önce gelen sahabeye ve onlara uyanlara yeten bir din, size nasıl yetmiyor? Aziz ve Celil olan Rabbimiz, yaratıcılık sıfatını Arş'da yerleştirmiştir. Bunun şekli ve benzeri yoktur; yokluğu da iddia edilemez.

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay - Kur'ân Günlüğü -14. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 14, 2025 8:44


Yüce Mevlâ'nın, kullarına verdiği müjde “Kullarıma şunu bildir ki Ben gerçekten çok bağışlayıcı ve çok merhametliyim. Ama azabım da çok elem verici bir azaptır” (Hicr 15/49-50). Hikmetli Kitap'ta Cenâb-ı Hakk'ın cemâl sıfatları ile celâl sıfatları umumiyetle birlikte zikredilir. Böylece insanlar, O'nun iki tür sıfatı olduğunu bilsinler; cemâl sıfatlarının tecellilerini istesinler, ama celâl sıfatlarının tecellilerinden de korunsunlar. Yalnız umumiyetle şöyle bir incelik fark edilir bu ifadelerde: Önce cemâl sıfatları zikredilir ve bunlara yapılan vurgu çok daha güçlüdür. Bununla, O'nun cemâlinin celâline baskın olduğuna işaret edilir. Bu âyet-i kerîmede de benzer bir ifade inceliği görülür. Şöyle ki, Hak Teâlâ, rahmetinden bahsederken isimlerini zikretmiş ve “Ben el-Ğafûr ve er-Rahîm'im.” buyurmuştur. Azabından bahsederken ise “Ben azap ediciyim” gibi bir isim/sıfat kullanmamış, “Azabım çetindir.” buyurmuştur.

Yeni Şafak Podcast
Mahmut Ay-Kur'ân Günlüğü -5. Cüz-

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 5, 2025 7:25


Allah insanın yükünü hafifletmek ister “Allah, sizin yükünüzü hafifletmek ister. Zira insan zayıf yaratılmıştır.” (Nisâ 4/28) Yerlerin ve göklerin yüklenmeye cesaret edemediği “dünya hayatında sınanma emaneti”nin sorumluluğunu kabullenen insan (bk. ), ağır bir yük yüklenmiştir. İnsan olmak, hakikaten zordur. “İnsan” olmanın farkına vararak yaşamaya çalışmak; hayata, ölüme, varlığa, yokluğa dair kafa yorarak, bunları -künhüne asla vâkıf olamayacağımızı bile bile- anlamaya ve sorgulamaya çalışmak, bu zorluğu daha da şiddetlendirir. Sa'dî'nin dediği gibi “İnsan; bir damla kan, yüz bin endişeden ibaret bir varlık (Yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe).” Hz. Mevlânâ'nın ifadesiyle insan, iç âleminde “dokuz yüz katlı” bir potansiyeli barındırıyor. Şayet Yüce Yaratıcı'nın kendisine yüklediği “hilafet emaneti”nin farkına varır ve kendisini esmâ-i ilâhiyyenin tümünün mazharı olmaya adarsa, melekleri kendisine hayran bırakacak bir potansiyele sahiptir.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani sohbetleri 20 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 12, 2025 45:38


“Ey şu beldenin halkı, sizde nifak çoğaldı; ihlâs azaldı. Sözler çok, fakat onlara uygun iş yok. İşi olmayan söz, hiçbir şeye yaramaz. Sahibine felâket getirir, kurtuluş getirmez. Önüne iş gelmeyen söz, kapısız eve benzer; merdivensiz binadır. İçinden iyilik geçmeyen hazineye benzer. Amelsiz söz, kuru dâvadan ibaretir. Boş söz, ruhsuz kalıba benzer, o bir put gibidir. Ayağı yoktur, eli yoktur, bir şey tutamaz. Yaptıklarının çoğu ruhsuzdur. İşlerin ruhu ihlâs, tevhid ve Allah'ın kitabına yapışmaktır. Peygamberin (S.A.) âdetlerine uymaktır. Gafil olmayınız. Şu anda yaptığınız kötülükleri iyiliğe çeviriniz; isabet olur. Emirlere uyunuz. Yasakları bırakınız; kader karşısında uysallık gösteriniz.Size gelen belâ Allah yolcularına da gelir. Onların bir kısmı sabreder. Diğer kısmı sabrı da bırakır. Kendinden geçer. Belâdan darlanmak iman zayıflığındandır. O anda iman çocuktur. Belâ zamanı sabretmek, imanın gençlik çağıdır. Belâ geldiği zaman, kaderin bir icabı bilip uymak imanın yetişkin çağıdır. Belânın getirdiği bütün hâllere razı olmak, Hak ilmine ermekten, O'na yakınlıktan İleri gelir. Kalp ve sır Hakk'a yakın olduğu zaman belânın hiçbir şeyi dokunmaz. Bu durum, müşahede ve hâl dili ile konuşma âlemidir. İman sahibi iç âlemini dış varlığına ve yaratılmış bütün varını Hakk'a iletir. Mevlâ katında bütün varlığını eritir. Mevlâ dilerse onu tekrar halka gönderir. Dağınık işlerini bir araya getirir. Kıyamet günü halkın cesedini diriltiği gibi onun dağınık hâllerini de toparlar.Sevginin şartı, sevilene karşı irade sahibi olmamaktır ve onu değil, dünyayı, âhireti ve halka dair cümle şeyi bırakmaktır. Allah sevgisi kolay değildir. O iddia ile olmaz. Sizden herhangi biri bu hususta iddia sahibi olursa, sevgiden uzaktır. Birçok iddia sahibi olmayanlar vardır ki, Hak katında mekân tutmuştur.İslâm dinine girmiş olanlardan hiçbirini hakir görmeyiniz. Hak sırrı onlarda boldur. Nefislerinizi, onlara karşı tevazua alıştırınız. Allah'ın kullarına büyüklük satmayınız. Gaflet hâlinden uyanınız. Siz büyük bir gaflet içindesiniz: Sanki hesabınız görülmüş, sıratı geçmişsiniz ve cennetteki yerinizi görmüşsünüz!.. Bu aldanış nedendir? Her birinizin Allah'a karşı çok isyanı vardır. Bu isyandan kimse tevbe etmiyor ve hâlini düşünmüyor, öyle sanıyor ki, hataları unutuldu. Halbuki, yerine ve tarihine göre onlar defterinize yazılıdır. Onların azı da çoğu da sorulacak, ona göre ceza veya mükâfat verilecek.Ayılınız, ey gafiller! Uyanınız, ey uykudakiler! İlâhî rahmete varlığınızı atınız. Bir kimsenin hatası çoğalırsa onun hâli fenadır. Bunlar üzerinde ısrar ederse küfre gidebilir. Yaptığına pişmanlık duymayanın sonu acı gelir. İşini derlemeyecek olursa sonundan korkulur.Yazık sana, ana karnında seni kim besledi, biliyor musun? O hâlde iken sen neydin, şimdi nesin? Kendi varlığına ve halka dayanmaktasın. Parana ve puluna itimat ediyorsun. Ticaret işindeki bilgine güvenmektesin. Bölgenin şahı, bugün var, yarın yok olabilir, ona güvenmek akıl kârı değil; sen, ona güvenmektesin. Allah'tan başka her kime itimat edersen o senin ilâhın olur. Her kimden korkuyorsan, ona tapıyorsun demektir. Her kimden, iyilik ve zararı görüyorsan onların asıl yürütücüsü olana inanmıyorsun, küfürdesin ve onlar sana ilâh oluyor...Ey Allah'ın yaratmış olduğu kimseler, tevbe ediniz. Benden bir şey saklayamazsınız. Malınızı nasıl kazandığınızı saklamış olsanız, onun helâl veya haram olduğunu anlarım. Eğer sadaka verirseniz, fakir kimselere mal dağıtırsanız, yavrularınıza bol yedirirseniz, o malınız helâldir. Aksi, oluyorsa değildir, doğru kimselere ve seçme insanlara malınız nasip oluyorsa; onun aslı tevekkül ve ihlâsla kazanılmış demektir.

Mevlana Takvimi
YA HAYIR SÖYLE YA SUS! -07 ŞUBAT 2025- MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 7, 2025 2:16


Resûlullâh (s.a.v.) bir gün devesinin üzerinde ilerlerken, arkadaşları da O (s.a.v.)'in önünde yürüyorlardı. Hz. Muâz (r.a.): “Canım sana fedâ olsun, Yâ Resûlullâh! Cenâb-ı Mevlâ'dan niyâzım, bizim emânetimizi senden önce almasıdır. Allâh göstermesin, eğer sen bizden önce vefât edersen, senden sonra hangi ibadetleri yapalım?” diye sordu. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz bu soruya cevap vermedi.Bunun üzerine Muâz: “Allâh yolunda cihâd mı edelim?” diye sordu. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allâh yolunda cihâd çok güzel şeydir ama insanlar için bundan daha hayırlı ameller vardır.” “Yani oruç tutmak, zekât vermek mi?” “Oruç tutmak, zekât vermek de güzeldir.”Muâz (r.a.), bu minvâl üzere, insanoğlunun yaptığı bütün iyilikleri sayıp döktü. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) her defasında: “İnsanlar için bundan daha hayırlısı vardır.” diyordu. Hz. Muâz (r.a.): “Anam, babam sana kurban olsun Yâ Resûlullâh! İnsanlar için bunlardan daha hayırlı ne olabilir?” diye sordu.Efendimiz (s.a.v.) ağzını gösterdi: “Ey Muaz, ya hayır konuş, hayır konuşmyacaksan sus.” buyurdu. Muâz (r.a.): “Yâ Resûlullâh! Konuştuklarımızdan dolayı hesâba mı çekileceğiz?” diye sordu. Bunun üzerine Resûlullâh (s.a.v.), Muâz (r.a.)'in dizine hafifçe dokundu ve şunları söyledi: “Allâh hayrını versin Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allâh'a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya faydalı, hayırlı söz söylesin veya sussun. Zararlı söz, iftira ve gıybet, zinadan şiddetlidir.”

NTVRadyo
Köşedeki Kitapçı - İshak Reyna & Mevlüt Soysal & Fazlı Necip

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Jan 16, 2025 5:45


#KöşedekiKitapçı'da bugün

Yeni Şafak Podcast
MAHMUT AY - Sâriye Rifâî Hocaefendi'nin ardından

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 10, 2025 7:33


Yüce Mevlâ'nın bazı kulları vardır. Onları görünce “Allah ne güzel yaratmış!” dersiniz. Ruhlarındaki letâfet, ahlâklarındaki zarafet ve davranışlarındaki nezaket cezbeder sizi. Ona baktıkça “Böyle güzel bir kul, böyle temiz bir insan da olunabiliyormuş!” dersiniz. İşte Mevlâ'nın böyle güzel kullarından biriydi, geçtiğimiz Pazartesi İstanbul'da âlem-i cemâle göçen Sâriye Rifâî hocamız.

Mevlana Takvimi
TAKVÂ HAKKINDA BAZI TARİFLER - 08 OCAK 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jan 8, 2025 2:28


Takvâ, Allâh (c.c.) korkusu ile Allâh (c.c.)'un yasakladığı şeylerden, önce şirkten, sonra da günâhtan, günâh ve haram olması ihtimâli bulunan şüpheli durumlardan, gereksiz şeylerden korunma, sakınma demektir. Takvâ makamı çok şerefli bir makamdır. Cenâb-ı Allâh: “Hiç şüphesiz ki Allâh, ittikâ edenlerle ve muhsinlerle berâberdir.” (Nahl s. 128) ve “Sizin, Allâh katında en şerefliniz, en müttakî olanınızdır.” (Hucurât s. 13) buyurmuştur. İbn Abbas (r.a.)'in rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.v.): “İnsanların en şereflisi olmak isteyen Allâh (c.c.)'dan ittika etsin (korksun). İnsanların en güçlüsü olmak isteyen, Allâh (c.c.)'a tevekkül etsin ve insanların en zengini olmak isteyen, kendi elindekinden daha ziyade Allâh (c.c.)'un kudret elinde olana güvensin.” (İbn Mace) buyurmuştur. Hz. Ali (r.a.) de; “Takvâ, günâhlara devam etmeyi ve yaptığı ibâdetlerle aldanmayı bırakmaktır” demiştir. “Takvâ, seni Mevlâ'nın yasak kıldığı bir yerde görmemesidir.” ve “Muttakî, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yoluna girip dünyayı arkasına atan, nefsini ihlâs ve vefaya zorlayan haram ve zulmü terkeden kimsedir” şeklinde tarifler de yapılmıştır. Şayet muttaki için, Cenâb-ı Hâkk'ın “Bu kitap, muttakîler için bir rehberdir.” (Bakara s. 2) sözünde ifade ettiği şeyden başka hiç bir fazîlet bulunmasaydı bile ona yeterdi. Çünkü “Kendisinde, insanlar için bir hidayet (rehberi) olan Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı…” (Bakara s. 185) ayetinde Kur'ân'ın insanlar için bir hidayet rehberi olduğunu açıklamış, Bakara Suresi'nin 2. ayetinde de “O'nun muttakîler için bir hidayet rehberi olduğu“nu söylemiştir. Böylece bu husus, muttakîlerin, bütün insanlar olduğunu gösterir. Demek ki muttakî olmayan, âdeta insan değildir. (Fahruddîn Er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu'l-Ğayb, c.1, s.445-446)

Yeni Şafak Podcast
DURSUN GÜRLEK - Osman Kemali Efendi ve Mehmet Âkif'in gözyaşları

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 29, 2024 10:31


Her yıl aralık ayı gelince vefat yıl dönümleri olması dolayısıyla hem Hz. Mevlânâ hem merhum Mehmet Âkif hakkında toplantılar yapılır, yazılar kaleme alınır, konuşmalar birbirini takip eder. Esefle ifade edelim ki, bunların büyük bir bölümü her ölüm yıldönümünde tekrarlanan basmakalıp sözlerden ve yazılardan ibarettir. Bu minval üzere fikir beyan eden köşe yazarlarından da ufuk açıcı yeni bir şey öğrenmeniz mümkün değildir.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 19 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Dec 20, 2024 34:22


“O'na dönünüz. O'nun önünde boynunuzu eğiniz ve ağlayınız. Yaşlar hem gözünüzden hem de kalbinizden aksın. Ağlamak ibadettir; Hakk'a karşı tevazu göstermenin şiddet hâlidir. Tevbe ve iyi niyet üzere ölen kurtulur. Ey cemaat! Nefisleriniz ilâhlık iddiasında; bundan haberiniz yok. O, bu kötü hâlini her zaman göstermektedir. Hakikat karşısında zor kullanmakta, Hakk'a kafa tutmakta ve ayrıca O'nun istediğini de istememekte... Dergâhtan kovulan şeytanı nefis sevmekte; halbuki Mevlâ onu sevmez. Nefis kadere uymuyor ve sabır, yolunu tutmuyor, daima niza çıkarıyor. O'nun yanında Hakk'a teslime dair alâmet yoktur. İslâm'ın sadece ismi ile yetiniyor; bu ona hiçbir zaman için fayda sağlayamaz ve menfaat getiremez. Ey evlâd! Korku üzere ol. Emin olma. Bu hâlin Rabbine kavuşuncaya kadar devam etsin. Kalbin istikrar buluncaya kadar böyle ol. Niyetini O'na yönelt. Emniyet hâli önüne serilinceye kadar çekin; bu olursa emin olabilirsin. Hak katında emniyet bulursan bol hayır görürsün. Oradan gelen emniyet hâli devamlıdır. O verdiği şeyi geri almaz. Aziz olan Hak kulunu sevince kendine yaklaştırır. Kul Mevlâsından korktuğu müddetçe kötülükleri gider; kalbi ve sırrı sakin olur. Bu hâli kimse sezemez. Hakk'la arasında olur. Siz tecrübesiz insanlarsınız. Allah yolcuları sizin önderinizdir. Onlar kurtarır. Eşinizi razı etmekte ve Mevlâ'nızı darıltmaktasınız. Halkın çoğu, eşinin ve çocuklarının rızasını Mevlâ'dan öne almaktadır. Ben, senin bütün hareket ve duruşunu, bütün gayretini nefsin için görmekteyim; yalnız eşin ve çocuğun için çalıştığını sezmekteyim. Sende Hakk'tan yana hiçbir haber yok. Yazık sana; tam olgun erlerden sayılmıyorsun. Kâmil olan kişi, yalnız Hak için iş yapar. Kalp gözlerin görmez olmuş. İç alemindeki temizlik bozulmuş. Rabbinden perdelenmişsin, ama bunlardan haberin yok. Bu sebeple bazı büyükler şöyle der (Onlara selâm olsun): - Hak'tan perdeli olduğunu bilmeyen zavallılara yazıklar olsun. Yediğin ekmek içerisinde cam kırıkları vardır; sen onu yemektesin ve durumu bilmemektesin. Çünkü ona karşı iştahın ve arzun çok fazla. Hırsın da sınırsız... Az sonra miden parçalanacak ve öleceksin. Bütün belâ Mevlândan uzak olduğu için geliyor; eğer halkı sevmediğini ve Hakk'ı sevdiğini söylemekte gerçekçi olsaydın böyle olmazdın. Peygamberler, her zaman nefislerine karşıdırlar; tabiî arzu ve şehvetlerini yenerler, hakikat yönünden meleklere katılıncaya kadar çalışırlar. Nefislerini yenmek için çok çabalar ve bu yolda çok gayret sarf ederler. Peygamberler ve sevgili kullar sabırlıdırlar. Size gereken sabır işinde onlara uymaktır. Ey evlâd! Tam hamle yapacak durumu elde edinceye kadar, düşmanın duruşuna dayan. Yakında onu tutar yere vurursun. Yalnız zamanını bekle; zamanı gelince onun bütün varlığını teslim alırsın. Ey evlâd! Çalış; hiç kimseye eziyet için gayret etme. Herkese iyi niyet besle. Ancak cemiyetin düzeni için bir şey yapılacaksa onu da yapmaktan geri durma; bu ibâdet sayılır. Aklı başında ve seçme doğrular, sûrlarına üflediler. Onlar, nefislerinin kıyametini kopardılar. Kendi gayretleri ile dünyayı bir yana attılar. Sırata inandıkları için geçtiler. Kalple yürüdüler ve cennetin kapısına vardılar. İçeri girmeden kapı ağzında durdular ve şöyle dediler: - Biz, buranın nimetini yalnız yemeyeceğiz ve içmeyeceğiz. İyi insanlar, yalnız canlarını düşünmezler ve yalnız yemezler. Bu düşünce ile dünyaya döndüler. Maksatları insanları Hakk'ın tâatına çağırmaktı. Ve orada gördükleri iyi şeyleri haber vermekti; ayrıca güç işleri kolaylaştırmaktı. İyi görüşe sahip olan baş gözü ile halka bakar; sonra kalbini açar ve Allah'ın fiil tecellisini onlarda görür. O tecellinin hareketini ve sükûnunu anlar. Buna izzet nazarı derler; Allahın sevgili kulları bu görüşe sahiptir. İman sahibi o kimsedir ki, bir kişiye baktığı zaman baş gözünü kullanır. İç âlemine de kalbi ile bakar ve Mevlâ'yı sır gözü ile görür. Bu yolda çalışan bulur. Kader geldiği zaman uyar. Deniz ve kara onun gözünde aynıdır.

Mevlana Takvimi
HZ. MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-İ RÛMÎ (K.S.) - 17 ARALIK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 17, 2024 2:30


6 Rebîülevvel 604 (30 Eylül 1207) târihinde Belh'te dünyayı teşrîf ettiler. Muhterem babaları Mevlânâ Bahâüddîn Veled (k.s.) Hazretleri'nin kendi elleriyle yazdıkları bir vesîkaya göre Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Belhî (k.s.) Belh'te altı yaşlarındayken bir Cuma günü komşu çocuklarıyla evlerinin damı üstünde koşuyorlarken çocuklardan biri, diğerine: “Gel, bu damdan şu dama atlayalım.” demiş. Bunu duyan Mevlânâ Celâleddîn Muhammed: “Böyle şeyler, kediler ile köpeklerin işidir. Bunlarla uğraşanlara yazıklar olsun. Eğer gücünüz yetiyorsa gelin göğe doğru uçalım.” deyip gözden kaybolmuşlar. Bunun üzerine çocuklar, bağrışıp çağrışmışlar. Bir müddet sonra rengi değişmiş olarak dönen Mevlânâ Celâleddîn Muhammed: “Sizinle konuştuğumuz anda yeşil elbiseli bir tâife gördüm. Beni, aranızdan alıp göklere çıkardılar. Bana melekût âlemini gösterdiler. Feryâd-ü figânınız göğe çıkınca beni geri getirdiler.” demişler. Rivâyete göre, Hz. Mevlânâ (k.s.), üç dört günde bir iftâr ederlerdi. Hz. Mevlânâ (k.s.) buyurmuşlardır ki: “Yeryüzünden semâya doğru uçan kuş, semâya erişemezse de, yukarıya doğru uçtukça o nisbette aşağıdaki tuzaklardan uzaklaşır ve onlardan emîn olur. Dervîş olan bir kimse de dervîşliğini kemâle ulaştırmak için çalışır. Muvaffâk olamazsa da, halk ve esnâf zümresinden daha üstün olur. Dünya sıkıntılarından kurtulur ve rahata kavuşur. Yükü hafif olanlar kurtuldu, ağır olanlar helâk oldu.” Şöyle buyurmuşlardır: “Ben hayatta olduğum müddetçe Kur'ân'ın kölesiyim. Ben Muhammed Mustafa'nın ayağının tozuyum. Biri benden, bundan başka bir söz nakledecek olursa, ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim.” (Mevlânâ Abdurrahmân Mollâ Câmî, Nefahâtü'l-Üns)

Mevlana Takvimi
OSMANLI EVLERİNDE HAT LEVHALARI - 29 KASIM 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Nov 29, 2024 2:08


Osmanlı evleri, nice kültür değerlerini içerisinde barındırıyordu. Acaba bugün bunlardan kaç tanesi yaşatılmaktadır. Anadolu'da pek çok evin misafir odasına alınan bir yabancının ilk dikkatini çeken veya ihtiyacı olduğu bilgileri kolaylıkla bulabildiği bir yazı hemen karşısına çıkardı. “Ey misafir kıl namazı/Kıble bu caniptedir. İşte ibrik işte leğen/İşte peşkir iptedir.” Duvarda nefis bir hat yazısı. Eve gelen misafire neler hatırlatmıyor ki. Şayet unuttu isen veya kılmadın ise namazı kaçırma, hemen edâ et. Hayatı ve yaşamayı namazda gören bir toplumun ruh halini ne güzel gösteriyor. Misafirine kendinin söylemesi yakışık almayacağından ince bir ifade ile hatırlatıyor. Diğer taraftan ulaşımın zor olduğu, insanların birbirlerine özellikle evlerinde her zaman misafir oldukları bir çağ. Kıbleyi mi soracaksın, yine bu yazının hemen yanında işlemeli bir havlu kıble yönünü işaret ediyor. İbrik ve leğen ise aşağıda duruyor. Misafir hemen orada ibrikteki su ile abdestini alıp, elini yüzünü peşkir yani havlu ile kurulayıp namazını edâ edebilecektir. Öte yandan namazın önem ve ehemmiyetine işaret eden daha nice levhalara, güzel hat yazılarına şahit olacaksınız. “İnat etme git namaza Rahmet olmaz bî-namaza Akil isen kıl namazı çün saadet tacıdır Sen namazı öyle bil ki müminin miracıdır Müezzin banlasa kılsak namaz Hz. Mevlâya etsek niyazı” Aslında bu hat, yazılan yüzlerce nasihâti içinde barındıran bir kitap gibi idi. (Ahmet Şimşirgil, Devr-i Gül Sohbetleri, s.150-151)

Kerem Önder
Ben evliya mıyım? - Mektubat 135, 137 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Nov 15, 2024 36:56


Bu mektûb, yine, hep iyi düşünen, sâdık olan Muhammed Sıddîka yazılmışdır. Evliyâlık mertebelerini bildirmekdedir: Vilâyet, ya'nî evliyâlık, Fenâya ve Bekâya kavuşmak demekdir. [Fenâ, kalbde, mahlûkların düşünülmesi, sevgisi kalmamasıdır. Bekâ, kalbde yalnız Allah sevgisi bulunmasıdır.] Bu da, herkes için olur veyâ belli kimseler için olur. Herkes için olan (Mutlak vilâyet)dir. Belli kimselere mahsûs olan ise, (Vilâyet-i Muhammediyye)dir “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”. Buradaki Fenâ tâmdır. Bekâsı da ekmeldir. Bu büyük ni'mete kavuşmakla şereflenen kimsenin derisi ibâdet için yumuşar. Göğsü islâmiyyet için genişler. Nefsi, itmînân hâsıl ederek Mevlâsından râzı olur. Mevlâsı da, ondan râzı olur. Kalbini sâhibine teslîm eder. Rûhu kurtularak, hakîkî sıfatları [Allahü teâlânın sıfât-ı hakîkıyyesini] keşf eder. Sırrı, o makâmda, şü'ûn ve i'tibârları müşâhede eder ve bu makâmda, şimşek gibi çakıp hemen gayb olan (Tecelliyât-i zâtiyye)lere kavuşmakla şereflenir. Hafî denilen latîfesi, tenezzüh, tekaddüs ve kibriyânın kemâli karşısında şaşkına döner. Ahfâsı, anlaşılamıyan ve anlatılamıyan bir vuslata kavuşur. Arabî mısra' tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun! Bundan anlaşılıyor ki, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”, başka vilâyetlerin mertebelerine benzemez. Yükselirken de ve inerken de onlardan başkadır. Yükselirken başkadır dedik. Çünki, ahfâ denilen latîfenin Fenâsı ve Bekâsı yalnız bu Vilâyet-i hâssada olur. Başka vilâyetlerdeki urûc, yalnız hafîye kadardır. Fekat çokları, rûh makâmına kadar veyâ sır makâmına kadar, birkaçı da hafîye kadar yükselir. Herkes için olabilen (Vilâyet-i âmme) derecelerinin en sonu, hafî makâmıdır. İnişdeki başkalığa gelince, (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ile şereflenen Evliyânın, maddeden olan cesedleri de, bu vilâyetin derecelerinin kemâllerinden pay alır. Çünki, bunların Peygamberi “sallallahü teâlâ aleyhi ve alâ âlihi ve sellem” mi'râc gecesi Allahü teâlânın dilediği makâma kadar, mubârek cesedi ile götürüldü. Cennet ve Cehennem kendisine gösterildi. Kendisine gizli şeyler söylendi. O makâmda Allahü teâlâyı baş gözü ile görmekle şereflendi. Mi'râcların böylesi, bu yüce Peygambere “aleyhissalâtü vesselâm” mahsûsdur. Ona tâm uyan, izinde giden Velîler de, bu husûsî mertebeden serpilen kırıntılara kavuşurlar. Arabî mısra' tercemesi: Kerîmlerin sofrasından toprağa da pay düşer. Böyle olmakla berâber, Allahü teâlâyı dünyâda görmek, yalnız Muhammed aleyhisselâma mahsûsdur. Onun ayakları altında bulunan Evliyâya “kaddesallahü teâlâ esrârehümül'azîz” hâsıl olan hâl, görmek değildir. İkisi arasındaki başkalık, birşeyin kendi ile resmi veyâ kendisi ile gölgesi gibidir. Bunların birbirinden başka olduğu meydândadır. Bu mektûb, Efganistânlı hâcı Hıdıra yazılmışdır. Nemâz kılmak şerefinin yüksekliğini bildirmekdedir ki, bunu nihâyete yetişen büyükler anlayabilir: Kıymetli mektûbunuz geldi. İçindekiler anlaşıldı. İbâdetlerden zevk duymak ve bunların yapılması güç gelmemek, Allahü teâlânın en büyük ni'metlerindendir. Hele nemâzın tadını duymak, nihâyete yetişmiyenlere nasîb olmaz. Hele farz nemâzların tadını almak, ancak onlara mahsûsdur. Çünki, nihâyete yaklaşanlara, nâfile nemâzların tadını tatdırırlar. Nihâyetde ise, yalnız farz nemâzların tadı duyulur. Nâfile nemâzlar, zevksiz olup, farzların kılınması büyük kâr, kazanc bilinir. Fârisî mısra' tercemesi: Bu iş, büyük ni'metdir. Acabâ kime verirler? Nemâzların hepsinde hâsıl olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. İnsan bu tadı duyarken, nefsi inlemekde, feryâd etmekdedir. Yâ Rabbî! Bu, ne büyük bir rütbedir! Arabî mısra' tercemesi: Ni'mete kavuşanlara âfiyet olsun! Bizim gibi, rûhları hasta olanların, bu sözleri duyması da, büyük bir ni'metdir ve hakîkî se'âdetdir. Fârisî mısra' tercemesi: Bâri kalbimize bir tesellî olsun. İyi biliniz ki, dünyâda nemâzın rütbesi, derecesi, âhıretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 18 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Nov 13, 2024 44:11


“Allahü Teâlâ iki cihad emreti. Biri içten, öbürü dıştan. İç âlemde olacak cihad, nefisle, kötü arzularla, şeytani duygularla olur. Ayrıca, isyandan dönmek, küçük hataları bırakmak da iç âlemde yapılacak cihad arasındadır. Haram olan şehevi arzuları bırakmak da bunlar arasında sayılır. Dış âlemde yapılacak cihad ise, Allah'a ve Peygamberine (S.A.) isyan edenleri yola getirmektir. İsyan kılıcı çekenleri hizaya getirmektir. Oklarını kırmak ve mızraklarını parçalamak bu cihad arasındadır. Bu yolda öldürmek olduğu gibi, ölmek de vardır. Ama ne olursa olsun, iç âlemdeki cihad dış âlemdekinden daha zordur. Ve daima üzerinde durmak icab eder. Nasıl zor olmasın ki?.. Nefis bütün arzularından kesilir. Sonra tek yol açılır. O da Allah'ın emri yolu... Bu, onun doymak bilmeyen hırsını tatmin edemiyor!.. Bir kimse, iki cihad vazifesinde de Allah'ın emrine uyarsa, ona dünya ve âhirette bol mükâfat vardır. Harp anında şehitler acı duymazlar. Ancak bir kimse kolundan alınan kandan ne kadar sızı duyarsa şehit de kılıç darbesinden o kadar sızı duyar. Bir hatalının günahı bırakması, susuzun suya olan ihtiyacı kadar önemlidir. Şehit bunu bilir, ölümden korkmaz. Şehadetle bütün hatalarının afına inanır. Bu yüzden hiçbir cihaddan çekinmez. Ölüm acısını da duymaz. Ey cemaat! Şu yüce Kur'an'a inanınız. Ve işlerinizi ona göre yapınız. Yaptığınız işler Kur'an'ın emri dahilinde ve temiz olsun. İşlerinizde ihlâs olsun. Görsünler diye, iş yapmayınız. Bir iş yaparken içiniz başka, dışınız başka olmasın. Halkın övmesini beklemeyiniz; onlardan bir şey ummayınız. Bu söylenen şeyleri, halkın tümünden biri ancak yapabilir. Çalış, o bir kişi sen ol. Kur'ân'a iman edip işlerini ona göre yürütenler azdır. Ona iman edip iş tutanlar parmakla gösterilecek kadar az olduğu için nifakçılar çoğaldı; ihlâs sahipleri azaldı. Sizi Hakk'a kulluk etmekten ne aldı? Ona karşı tembelliği size kim dedi? Düşman tarafına çalışmayı size kim sevdirdi? Size kötü vaadlerde bulunan şeytandır. Onun vaadleri yalandır. Ey cemaat! Sözlerimi kabul ediniz. Ben sizin için bir nasihatçıyım, iyiliğinizi dilerim. Ben sizlerden uzaktayım. Sizin varlığınıza da uzağım. Benim bütün varlığım sizden ayrıdır. Kendi varlığımdan da uzağım. Kurtuluşumu İlâhî fiillerin tecellisinde ararım. Sizin kurtuluşunuz için de aynı duyguyu taşırım. Beni itham etmeyiniz. Benim için dilediğimi size de isterim. Peygamber (S.A.) efendimiz buyuruyor ki: - «İman sahibi, kendine istediğini din kardeşine de istemedikçe olgunlaşamaz.» Malın zekâtını ver. Her gün hayli para kazanmaktasın. Kâr üstüne kâr ediyorsun, yeterinden daha çok mal kalmış elinde; ama kimseye vermek istemiyorsun. Sen bolluk içinde yaşarken, öbürlerinin darlığına nasıl tahammül ediyorsun? Yapamazsın; çünkü şeytan ve kötü duygular arkadan sana emir yağdırmakta. Onlar sana emir verdikçe hiçbir kimseye iyilik yapamazsın ve kimsenin iyiliğini düşünmen kabil olmaz. Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur. Hak'la karşılaşmayı aklına getirmez. Helâli, haramı ayırt etmez. Bu hâli ile Hakk'ı ve hakikati inkâr etmiş olur. Şu Âyet-i Kerime bunu haber veriyor: «Onlar ki derler: Hayat yalnız bu hayatır, ölürüz, diriliriz. Zaman bizi helak eder.» (Mü'minûn/37) Müslümansan, onun şartlarını yerine getireceksin; aksi hâlde: «Ben Müslümanım.» deme. İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz. Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir. Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler... Kötü nefsinle kaldığın süre, aranan bu yüce makama vasıl olman kabil değildir. Nefsin kötü arzularını yerine getirdiğin müddetçe onun emrinde sayılırsın. Onun hakkını ver, fakat yersiz dileğini verme. Hakikati ona ulaştır; bu ona hayat verir. Onun kötü arzularını vermen ölümdür. Nefsin hakkı, yemek, içmek, giymek ve oturacak yerdir.

Maksat 114
Allah'a Kavuşmak İster Misin? | Serkan Aktaş

Maksat 114

Play Episode Listen Later Nov 9, 2024 42:14


Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini tamamladıktan sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmlerine kavuşacaklar. Yani, bu gelip geçici olan dünya yurdundan gidip sonsuzluk yurdu olan ahirette huzur-u Kibriyâya müşerref olacaklar. Yani, sebepler kargaşasından ve vasıtaların karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmlerine, sonsuz İlâhî saltanatına perdesiz kavuşacaklar. Doğrudan doğruya, herkes, kendi Hâlıkı ve Mâbudu ve Rabbi ve Seyyidi ve Maliki kim olduğunu bilecek ve bulacaklar. Birinci Makam, On Birinci Kelime * Video Linki: https://youtu.be/k20zfaeJZo8 * Bölümler: 0:00 Giriş 0:43 Herkesin ve Her Şeyin Dönüşü Ona'dır 03:43 İnsanlar Dünyaya Memuriyet İçin Gelmiştir 6:28 En Büyük Ticaret Cenneti Satın Almaktır 11:36 Aklını Allah'a satmak 15:08 Gözü Allah'a satmak 17:17 Dili Allah'a satmak 19:21 Duyguları terazisi ile nimetleri tartmak ve şükretmek 21:54 Kim Rabbine dönecek kimler Rabbine kavuşacak 25:22 Allah'a kavuşmaya engel olan sebebler 28:14 Bediüzzaman Said Nursi hazretleri neden evlenmedi? 28:36 Evlilik bir imtihandır ya kazandırır ya kaybettirir 30:30 Yunus aleyhisselam'ın münacatı 31:48 Bu dünyada Allah'a namına kimi Rab bildiysen ahirette onu bulacaksın 33:34 Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk oluyorsun? 37:04 “Kim Allah'a kavuşmak isterse Allah'ta ona kavuşmak ister”. (Hadisi Şerif) 41:43 Bitiş * Harun Serkan Aktaş * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa⁠ YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 ⁠X: @maksat114bursa⁠⁠

Endüstri Radyo
Gülnur Mevlüde Özdemir - Nükhet Işıkoğlu ile Demiryolu Günlükleri

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Oct 30, 2024 43:28


Nükhet Işıkoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Demiryolu Günlükleri programına GMO Business Consultancy Ltd. Direktör Gülnur Mevlüde Özdemir konuk oldu.

Endüstri Radyo
Gülnur Mevlüde Özdemir - Nükhet Işıkoğlu ile Demiryolu Günlükleri

Endüstri Radyo

Play Episode Listen Later Oct 30, 2024 43:28


Nükhet Işıkoğlu'nun hazırlayıp sunduğu Demiryolu Günlükleri programına GMO Business Consultancy Ltd. Direktör Gülnur Mevlüde Özdemir konuk oldu.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hacc Suresi 65-78 Tefsiri Ali Kucuk N108 M022

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 22, 2024 57:40


HACC SÛRESİ 65-78 MEALİ N108 M022 Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 65 Görmedin mi yeryüzündekileri ve emriyle denizde akıp giden gemileri sizin emrinize verdi. Gökyüzü, yerin üzerine düşmesin diye tutuyor. Ancak O'nun izniyle (gök düşer). Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. 66 O, sizi diriltti. Sonra sizi öldürecek ve sonra (âhirette) diriltecek. Muhakkak insan çok nankördür. 67 Her ümmet için ibadet yeri/yolu kıldık ki, onlar ona göre ibadet etsinler. Bu işlerde seninle çekişmesinler. Rabbine çağır. Muhakkak sen dosdoğru bir yol üzerindesin. 68 Eğer seninle mücadele ederlerse: "Allah yaptıklarınızı daha iyi bilir" de. 69 Allah, kıyamet günü hakkında ihtilaf ettikleriniz şeylerde aranızda hükmedecektir. 70 Bilmez misin Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Şüphesiz bu bir kitap (levhi mahfuz)dadır. Şüphesiz bu, Allah'a kolaydır. 71 Allah'tan başkasına ibadet ediyorlar. Allah onun hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onların bu konuda hiç bir bilgileri de yoktur. Zalimlerin yardımcısı yoktur. 72 Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğunda kâfirlerin yüzlerinde inkârı tanırsın. Neredeyse kendilerine âyetlerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki: "Size bundan (inkâr ve öfkenizden) daha şerlisini haber vereyim mi? O Allah'ın kâfirlere va'd ettiği ateştir. O ne kötü bir dönüş yeridir. 73 Ey insanlar, bir misal verildi, onu dinleyin. Şüphesiz sizin, Allah'tan başka çağırdıklarınızın hepsi bir araya toplansalar bir sineği bile katiyyen yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa onu ondan geri alamazlar. İsteyen de istenen de zayıf kaldı. 74 Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah güçlüdür, kadirdir. 75 Allah meleklerden ve insanlardan elçiler seçer. Şüphesiz Allah işitendir, görendir. 76 Onların önlerindekileri ve arkalarındakileri bilir. Bütün işler Allah'a döndürülür. 77 Ey iman edenler, rukû edin, secdeye varın, Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki, kurtuluşa eresiniz. 78 Allah (yolun)da, onun cihadına layık cihat ediniz. O sizi seçti. Dinde size hiç bir zorluk kılmadı. Babanız İbrahim'in dini (gibi kolay kıldı). O (Allah) ,sizi bundan (Kur'ân'dan) önce de, burada (Kur'ân'da) da "Müslümanlar" diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit olsun, siz de bütün insanlara şahit olasınız. Haydi namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a (Allah'ın ipi olan Kur'ân'a) sarılınız. O'dur sizin Mevla'nız. O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hacc-suresi-65-78-tefsiri

ACTIV SAINTE NIGHT CLUB  | AFTER MATCHS | EMISSION DES SUPPORTERS DES VERTS
(14/10/2024) - Before ASSE | LENS - Hors-série avec Mevlüt Erding !

ACTIV SAINTE NIGHT CLUB | AFTER MATCHS | EMISSION DES SUPPORTERS DES VERTS

Play Episode Listen Later Oct 14, 2024 61:33


Hébergé par Ausha. Visitez ausha.co/politique-de-confidentialite pour plus d'informations.

ACTIV SAINTE NIGHT CLUB  | AFTER MATCHS | EMISSION DES SUPPORTERS DES VERTS
Davitashvili, le nouveau virtuose ; Stassin, un diamant brut à polir ? L'avis de Mevlüt Erding !

ACTIV SAINTE NIGHT CLUB | AFTER MATCHS | EMISSION DES SUPPORTERS DES VERTS

Play Episode Listen Later Oct 14, 2024 7:17


Hébergé par Ausha. Visitez ausha.co/politique-de-confidentialite pour plus d'informations.

Mevlana Takvimi
MÜSLÜMAN DÜNYA HAYATINI NASIL YAŞAMALI? - 22 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 22, 2024 2:30


Bir insan kelime-i şehâdet getirerek Cenâb-ı Hâkk'a bir söz vermiş olur. Bu söz ile insan, Resûlullâh (s.a.v.) vasıtasıyla Allâh (c.c.)'dan gelen her şeyi olduğu gibi kabul ettiğini ve gücünün yettiği kadar bunlara uyacağını kabul etmiş olur. İnsanlara bu telkin edildiği zaman veya bunu yapmak insanlara hoş gelmeye başladığı zaman nefis, şeytân veya bunlara boyun eğmiş olanlar hemen “Müslümanın yaşama hakkı yok mu?” demektedir. Bu soruyu gündeme getirenlerin istediği tarzda yaşama hakkını bu dünyada kullanan, âhiretteki yaşama hakkını kaybetmiştir. Hâkk Teâla Hazretleri; “Allâh, sinenizde iki kalb yaratmadı.” (Ahzâb s. 4) buyurmaktadır. Yâni bir tane kalb bulunur, onda da ya dünya olur ya da Mevlâ. Kalbde Mevlâ'nın bulunması demek de Cenâb-ı Hâkk'ın muhabbetinin kalbi ihâta etmesi, doldurması demektir. Dolayısıyla bir insan imânının kemâle ermesini istiyorsa Allâh (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.)'in emir ve yasaklarına sıkı sıkıya sarılmalıdır, bu davranışına muhalif herkese de Cenâb-ı Hâkk'ın ifadesiyle “Selâmet üzere ol.” deyip oradan uzaklaşmalıdır. Buna riâyet edilmediği takdirde insanın imânı zarara uğrar. Müslüman dünya hayatını yaşayacak; ama nasıl yaşayacağını Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz'den ve Sahabe-i Kirâm (r.a.e.) efendilerimizin hayatlarından öğrenecek. Onlar ne şekilde yaşadıysa o şekliyle yaşamaya gayret sarfedecek. Resûlullâh (s.a.v.) “Benimle bu dünyanın hâli, bir ağaç altında istirahat edip ihtiyaçlarını giderdikten sonra yoluna devam eden yolcunun hâli gibidir.” buyurmuşlardır. Madem ki Resûlulâh (s.a.v.)'i seviyoruz, madem ki Sahabe-i Kiram (r.a.e.) efendilerimizi seviyoruz, o zaman bizim de dünyaya bakışımız bu şekilde olmalıdır. (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.76-78)

Mevlana Takvimi
NEBÎ (S.A.V.)'İN DOĞUMU - 13 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 13, 2024 2:33


Peygamber (s.a.v.)'in doğumunda yaşanan bir olayı Hz. Âmine (r.anhâ) şöyle anlatır: “(Nebi (s.a.v.) Efendimiz doğduğunda) O'nu elime almak istedim. Hemen üç hûrînin hazır olduğunu gördüm. Her birinin yüzü bir bedir (ay) gibiydi. Başka melekler de vardı. Bunlar bir anda kaybolup o üç melek yaklaştılar. Meğer bunlar hûrî suretinde melekler imiş. Yanıma geldiler. Birinin elinde gümüşten beyaz bir ibrik, yeşil zebercedden bir maşraba vardı. Diğerinin elinde kızıl ipekten dürülmüş bükülmüş bir bez vardı. Meleklerden biri ileri geldi. Leğeni Allâh'ın Habîbi (s.a.v.)'in önüne koydu ve: “Ey Muhammed (s.a.v.)! Bu leğen dünyanın benzeridir. Dünyayı sana arz ettim. Nereyi gösterirsen senin makâmın orası olacaktır. Elini bu leğenin neresine gösterirsen ben de sana oranın doğuda mı, yoksa batıda mı, Şam'da mı yoksa Anadolu'da mı olduğunu haber vereceğim” dedi. Gözümün nuru o leğenin orta yerine elini koydu. Ben şaşakaldım. Daha şimdi doğan çocuk bu sözü nasıl anlamıştı?” Âmine Hâtun bilmezdi ki, bütün yaratılmışlar onun yanında tıfıldır. Amma onun cümle mahlûkâttan şânı uludur. Ey müminler! Resûlullâh (s.a.v.) hakkında söylenen sözleri ve o sözlerin şerhlerini, mucize ve kerametlerini sakın inkâr etmeyin. Diliniz ve dîniniz zayıflar. Îmânınıza zarar gelir. Peygamberimiz (s.a.v.)'in makâmı yüksek makâmdır. Yüce menzildir. Bütün peygamber ve velîlerle, dîn imâmları ve yakîn ehli âlimler onun haline hayran kaldılar. Hiç kimse O (s.a.v.)'in kurbetinin, zînetinin ve rütbesinin derecesini gereği gibi anlayamamıştır. Mevlîd gecesi, Resûlullâh (s.a.v.)'in doğum zamanında görülen hâlleri, mûcizeleri okumak, dinlemek, çok sevâbdır. Çünkü hadîs-i şerîfte “Allâhü Teâlâ bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsân ederse, Resûlullâh (s.a.v.)'i övsün, düşmanlarını kötülesin” buyurulmuştur. Not: Bugün veya ertesi gün oruç tutmak sevâbdır. (Mustafa Darir, Siyer-i Nebî, c.1, s.249)

Yeni Şafak Podcast
ALİ SAYDAM - İmkânsız ikili: İhtişam ve sevgi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 28, 2024 6:34


Ömrü Avrupa'da geçmiş ABD'li yazar Gertrude Stein'ın, şeylerin kelime anlamlarından daha fazlasını ifade ettiklerini belirtmek için kullandığı sözdür: “Bir gül bir gül bir güldür...” Bu çok yalın bulduğum sözün, çok anlamlı, çok derin olduğunu da düşünmüşümdür hep... Hz. Mevlânâ'nın “Fihi Mah Fih” (Ne varsa içindedir), Türkçedeki en iyi karşılığıyla “İçindekinin içindeki” düşüncesini de çağrıştırır bizce... Ocak ayından bu yana 100. yaşını çeşitli etkinliklerle kutlayan İş Bankası, benim için çocukluğumdan bu yana pek çok şeyin simgesi olagelmiştir. Güç ve güven bunlardan en önemlileridir... Tabii bir de devlet meselesi var... Çocukluğumda para biriktirebildiğim söylenemez ama Banka'nın meşhur kumbarası ile çok oynadım... Vapur yapardım onu, halının üzerinde gezdirirdim... Yılbaşından bu yana yürüttükleri 100. yıl etkinliklerinde olduğu gibi İş Bankası'nı da her zaman beğenmişimdir. Ancak, aynı oranda sevdiğimi söyleyebilir miyim?.. Sanmıyorum... Bildiğiniz gibi beğenmek ile sevmek tamamen farklı kavramlardır... İkisinin aynı anda en yüksek seviyelerde hissedilmesinin maneviyatta karşılığı Allah sevgisi dışında neredeyse yoktur diyebiliriz... Olsaydı, İş Bankası'ndan başka bir banka iş yapamazdı... Yaptıkları her işi beğendiğimi söyleyebilirim. Aralık 2022 itibarıyla finans, cam, enerji, teknoloji ile sağlık ve hizmet ana gruplarında faaliyet gösteren 29 şirkette doğrudan ortaklığı olan Banka'nın, doğrudan ve dolaylı olarak kontrol ettiği şirket sayısı 113 iken, 136 şirkette ise doğrudan ve dolaylı ortaklığı varmış. Duyulan sevginin, beğeni düzeyine yükselmesini engelleyen faktörlerden biri işte biraz da bu ihtişam, hatta ciddi düzeyde ‘devlet devlet' duruşu olabilir mi?.. İş Bankası'nın Mayıs ayında düzenlediği, Plácido Domingo, Murat Karahan ve Elena Stikhina'nın sahnede ağırlandığı, şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın performansını unutmak mümkün değil... O ne ihtişamdı! 6500 kişilik Volkswagen Arena yıkıldı!..

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 15 - 2. Kısım / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Aug 20, 2024 45:47


“İman sahibi, azık hazırlar. Kâfir ise yer içer, keyfine bakar, ötesini düşünmez. İman sahibi, bir yolcu gibidir. Kendini öyle görür. Burada az zaman kalacağını bilir. Malını alır, azla yetinir. Arta kalanı âhiret âlemine bırakır. Nefsine yeteri kadar burada harcar. Varlığını taşıtacak kadar nefsini doyurur. «Bütün emeli âhiret içindir. Bütün gücünü ve kuvvetini oraya verir. Dünya ve onun ehline önem vermez. Kalbi dünyadan kesilmiştir. Dünya ve ehli onun yanında önem taşımaz. Yanında tatlı bir dünyalık varsa fakirlere verir. Âhiret için azığın böyle yapılacağını bilir. Dünyada verdiği az şeyin, âhirette daha büyük ve daha iyi bir şeyle karşılık bulacağına inanır. İrfan sahibi ve bilgi sahibi olan, bütün gücünü Hakk'a yakın olmaya harcar. Âhirete geçmeden önce Hak yakınlığını burada bulmayı arzular. Gayretini bu yolda harcar. Hak yakınlığı bulunduğu an, kalp yolculuğu biter. Ondan öte yol yoktur. Sır âleminin yürüyüşü de sona erer. Seni daima secde, kıyam ve rükû hâlinde görmekteyim. Bunlardan bir sürü de yorgunluk duyuyorsun; ama kalbin, bunlardan bir iz almıyor. Hakk'a yakın olmuyor. Yaptığın işler ona tesir etmiyor. Kalbin, şu kalıptan bir türlü çıkmıyor. Rabbini doğru ara. Bu yolda doğru ol. Bu doğruluğun seni yorgunluktan kurtarır. Doğruluk gaganla vücut yumurtasını del, halka bağlılıktan kurtul. Dünyalık eşyalara karşı zühd elini çıkar; bütün arzularını kır. Kalbinle uçmaya koyul. Hak yakınlığı sahiline varıncaya kadar uçuşa devam et. O denizin sahiline yanaş. Geçmişin kurtarıcısı sana gelir. Onun yanında yardım gemisi de bulunur. Elinden tutar. Rabbine götürür. Bu dünya, bir denizdir. İmanın da bir gemidir. Gemi sağlam olursa burada boğulmaktan kurtulursun. Buna benzer Lokman Hekim'in bir sözü vardır. Oğluna öğüt verirken şöyle der: - Oğulcuğum! Dünya denizdir, iman da onun içinde gemi... Gemiyi yürüten, Allah'a kulluktur. Sahil âhiret âleminin başlangıcıdır. Ey günahlarda ısrar edenler, yakında sizi körlük kaplayacak. Kulaklarınız duymayacak. Kötürüm olacak, yerinizden kalkamayacaksınız. İsyankâr olduğunuzdan, kullar da sizin için acıma hissi duymayacak. Malınız telef olacak... Hırsızlar gelecek, her biri bir parça alıp götürecek... Fırtına esecek, âfet inecek, diğerlerini telef edecek, siz de perişan olacaksınız. Akıllı olunuz. Rabbinize dönünüz. Allah'a karşı olarak, malınızı çıkarmayınız. Allah'ı bırakıp mülke bel bağlamayınız. Hakk'ı bırakıp mülke dayanmayınız. Kalbinize Allah sevgisini koyunuz; mülk sevgisini çıkarınız. Malınız evinizde dursun; ceplerinizde ve çocuklarınızın elinde beklesin. Malınızı, vekilleriniz kimse onlar idare etsin, siz bir yanda bekleyiniz. Ölümü gözetleyiniz. Hırsınızı azaltınız, ümitlerinizi biraz kısınız. Bayezid-i Bistamî (Allah ona rahmet eylesin), şöyle der: - İman ve irfan sahibi, Allah'tan dünya istemez. Âhiret talebinde bulunmaz. Mevlâ'sından Mevlâ'yı ister. Ey evlâd! Kalbinle Allah'a dön. Allah'a tevbe ile dönülür. Tevbe eden ona dönmüş sayılır. Allahü Teâlâ'nın: - «Rabbinize inabe ediniz.» (Zümer/54) Buyurması, Rabbinize dönünüz demektir.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani sohbetleri 15 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Aug 19, 2024 36:27


“İman sahibi, azık hazırlar. Kâfir ise yer içer, keyfine bakar, ötesini düşünmez. İman sahibi, bir yolcu gibidir. Kendini öyle görür. Burada az zaman kalacağını bilir. Malını alır, azla yetinir. Arta kalanı âhiret âlemine bırakır. Nefsine yeteri kadar burada harcar. Varlığını taşıtacak kadar nefsini doyurur. «Bütün emeli âhiret içindir. Bütün gücünü ve kuvvetini oraya verir. Dünya ve onun ehline önem vermez. Kalbi dünyadan kesilmiştir. Dünya ve ehli onun yanında önem taşımaz. Yanında tatlı bir dünyalık varsa fakirlere verir. Âhiret için azığın böyle yapılacağını bilir. Dünyada verdiği az şeyin, âhirette daha büyük ve daha iyi bir şeyle karşılık bulacağına inanır. İrfan sahibi ve bilgi sahibi olan, bütün gücünü Hakk'a yakın olmaya harcar. Âhirete geçmeden önce Hak yakınlığını burada bulmayı arzular. Gayretini bu yolda harcar. Hak yakınlığı bulunduğu an, kalp yolculuğu biter. Ondan öte yol yoktur. Sır âleminin yürüyüşü de sona erer. Seni daima secde, kıyam ve rükû hâlinde görmekteyim. Bunlardan bir sürü de yorgunluk duyuyorsun; ama kalbin, bunlardan bir iz almıyor. Hakk'a yakın olmuyor. Yaptığın işler ona tesir etmiyor. Kalbin, şu kalıptan bir türlü çıkmıyor. Rabbini doğru ara. Bu yolda doğru ol. Bu doğruluğun seni yorgunluktan kurtarır. Doğruluk gaganla vücut yumurtasını del, halka bağlılıktan kurtul. Dünyalık eşyalara karşı zühd elini çıkar; bütün arzularını kır. Kalbinle uçmaya koyul. Hak yakınlığı sahiline varıncaya kadar uçuşa devam et. O denizin sahiline yanaş. Geçmişin kurtarıcısı sana gelir. Onun yanında yardım gemisi de bulunur. Elinden tutar. Rabbine götürür. Bu dünya, bir denizdir. İmanın da bir gemidir. Gemi sağlam olursa burada boğulmaktan kurtulursun. Buna benzer Lokman Hekim'in bir sözü vardır. Oğluna öğüt verirken şöyle der: - Oğulcuğum! Dünya denizdir, iman da onun içinde gemi... Gemiyi yürüten, Allah'a kulluktur. Sahil âhiret âleminin başlangıcıdır. Ey günahlarda ısrar edenler, yakında sizi körlük kaplayacak. Kulaklarınız duymayacak. Kötürüm olacak, yerinizden kalkamayacaksınız. İsyankâr olduğunuzdan, kullar da sizin için acıma hissi duymayacak. Malınız telef olacak... Hırsızlar gelecek, her biri bir parça alıp götürecek... Fırtına esecek, âfet inecek, diğerlerini telef edecek, siz de perişan olacaksınız. Akıllı olunuz. Rabbinize dönünüz. Allah'a karşı olarak, malınızı çıkarmayınız. Allah'ı bırakıp mülke bel bağlamayınız. Hakk'ı bırakıp mülke dayanmayınız. Kalbinize Allah sevgisini koyunuz; mülk sevgisini çıkarınız. Malınız evinizde dursun; ceplerinizde ve çocuklarınızın elinde beklesin. Malınızı, vekilleriniz kimse onlar idare etsin, siz bir yanda bekleyiniz. Ölümü gözetleyiniz. Hırsınızı azaltınız, ümitlerinizi biraz kısınız. Bayezid-i Bistamî (Allah ona rahmet eylesin), şöyle der: - İman ve irfan sahibi, Allah'tan dünya istemez. Âhiret talebinde bulunmaz. Mevlâ'sından Mevlâ'yı ister. Ey evlâd! Kalbinle Allah'a dön. Allah'a tevbe ile dönülür. Tevbe eden ona dönmüş sayılır. Allahü Teâlâ'nın: - «Rabbinize inabe ediniz.» (Zümer/54) Buyurması, Rabbinize dönünüz demektir.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 13 - 2. Kısım / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later May 14, 2024 49:22


Ey evlâd! Afiyet, afiyeti aramamaktır. Afiyeti arayan, afiyeti bulmamıştır. Zengin, zenginliği aramaz. Zenginliği fakirler arar. Şifa aramak hastalar içindir. Şifa, şifayı aramamaktadır. Bütün şifa, Hakk'a teslim olmaktadır. Sebepleri bir yana at. Kalbini temizle. Putlar varsa çıkar. Her derdin dermanı vardır. Onu bulmak icap eder. Şifaların en büyüğü, Allah'ın tevhididir. O'nu birlemek iman sahibinin vazifesidir. Tevhid, yalnız dille olmaz, kalple de olmalı... Tevhid ve zühd dille ve dış varlıkla olmaz. Akıllı ol. Yapmacıkları bırak. Hevese kapılma. Bir iş yapmak için, câhil hareketleri terk et. Bulunduğun hâl, yapmacık ve hevesten ibarettir. Riyakârlık da var. Nifak (içi başka dışı başka) hâli de mevcut. Bütün gücünün hedefi halkın sana tapması oluyor; onların yararını bekliyorsun. Şunu bil ki, halka bir adım atsan; Hakk'tan uzak kalırsın. Sen Hakk'ı aradığını söylüyorsun; halbuki, halkı arıyorsun. - Ben Mekke'ye gidiyorum, deyip Horasan yolunu tutana benziyorsun. Tabiî, Horasan'a yakın oldukça Mekke'den uzak kalırsın. İç âleminin temiz olduğunu söylüyorsun; fakat onlardan hem korkuyor hem de bir şeyler bekliyorsun. Dıştan her kötü şeyi bırakmış gibisin, içten ise ona karışma yollarını arıyorsun. İçin halk sevgisi ile dolu; dıştan Hakk'ı sevdiğini anlatıyorsun. Bu hâller, dil gürültüsü ile olmaz. Salih olan o muvahhid kullar, diğer kullara örnektir. Onların her birinin hâli başkadır. Onların bir kısmı dışından dünyayı bırakır. Bir kısmı içinden bırakır. Bu hâlleri, onlara zarar doğurmaz. Her biri kendi hâline göre iş eder. Hak Teâlâ'nın kudsî varlığından başkasını göremezler. Bunların kalbi saf ve temizdir. Bu âleme kavuşan, dünya mülkünü kazanmış olur. Kahraman odur. Bahadır odur. İslâm dininin dış emirleri insanın dışını süsler. İçe hitap eden gerekleri ise, ruhu nurlandırır; tevhid ve marifet iç âlemi temiz eden gereklerden sayılır. Karşımda duran! Dediler ve diyoruz, şeklindeki sözlerini açıkla, ne demek istiyorsun?.. Bu sözün ne getirebilir?.. Bir şeyin haram olduğunu söylüyorsun. Ama, durmadan yapmaktasın. Bir şeyin helâl olduğunu söylerken yapmıyorsun. Sende sadece bir iştiha var. Başka bir şey yok. Peygamber (S.A.) efendimiz şöyle buyururlar: - «Cahile bir defa yazıklar olsun, âlime yedi defa...» Cahile bir defa... sebebi, bilgisiz kalışı. Âlime yedi defa... sebebi, o bildiği ile iş tutmayışı... İlmin bereketi ondan uzaktır; yalnız vebalini yüklenmiştir. Öğren, sonra amel et. Sonra halkı bir yana at, Hak'la ol. Hak sevgisini kalbine yerleştir. Hak'la olma arzusu ve O'nun sevgisi sende ciddî bir hâl alınca, Mevlâ seni kendine yaklaştırır. Kendi öz varlığına iletir; orada yok eder. Sonra O dilerse seni halka teşhir eder, arzu buyurursa halk arasına katar. Dünyalık nasiplerini bol bol almak için her varlığı sana iletir. Rüzgârları sana emirle gelir. O'nun bilgisi seni kuşatmıştır. İşlerine halk da muttali olur. Bunlar kendi varlığını bıraktığın anda gelir. O'nunla halka karışırsın; seninle değil... Nefsin şomluğu (uğursuzluğu) ölür. Tabiat zararlı hâlini yitirir. Her şey sana bol gelir. Nefis, heva ve tabiat onlardan kısmet alamaz. Kalbin daima Hak'la olur. Şu kalp Hakk'a yakın olmadıkça felah bulamaz. Hak Azizdir, Celildir. Evveli, âhiri yoktur. Boşuna sıkışma, zavallı içi bozuk, yanında hayır diye bir şey yoktur. Dediğim hâllerden sende bulunmaz. Sen, ekmeğin ve katığın kölesisin. Helvaya kulsun. Emrinde bulunduğun efendinin ve atın bendesisin. Doğru olan kalp, halkı bir yana atar, Hakk'a doğru yolculuğa başlar. Yollarda bir şeyler görse, selâm verir, geçer. İlmiyle âmil olanlar, Peygamber (S.A.) efendimizin vârisleridir. Geçmişteki büyüklerin vekilleridir. Arta kalan halk ise onlara yardımcıdır. Onlarla iş yaparlar. Dinin gereklerini onların vasıtası ile yerine getirirler. Onlara iyiliği, kötülüğü söylerler. Cümle halk o sevgili kulların emrine hazır bekler. O büyük insanlar, kıyamet günü peygamberlerin yanında bulunur. Rabları tarafından peygamberlere ne verildi ise onlara da verilir.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 13 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later May 4, 2024 39:05


“Ey evlâd! Âhireti dünyadan öne al; böyle yap, ikisini birden kazanırsın. Dünyayı âhiretten öne alacak olursan ikisini de kaybedersin. Ve bu, sana bir ceza olur. Emir almadan nasıl dünya ile uğraşırsın?.. Dünya ile kalbini meşgul etmezsen, Allah sana yardımcı olur. Başarı ihsanı sana gelir. Bir şey alacak olursan içinde bereket bulunur. İman sahibi hem dünyası hem de âhireti için çalışır; dünyası ile yalnız sözle olur. İhtiyacı kadar bağlanır ve o kadar alır. Kanaat sahibidir. Bir yolcu ne kadar azık alabilirse, o da o kadar alır. Çok almaz, çünkü yolculuğa mâni olacağına inanır. Cahilin, bilgi yoksulu adamın, bütün derdi dünyadır. Bilgi sahibinin, bütün cehdi öbür âlemdir; sonra Mevlâ... ama bu hepsinden üstün... Önünde bulunan bir parça ekmek, nasıl yeniyor ve nereden geliyor? Nefsin, ona nasıl bakıyor?.. Onu almak için gayret sarf ediyor mu?.. Vermeyecek olsan seni yıkıyor mu? Bunlara dikkat et. Nefsini kırmaya güçlü olmalısın. Hak canibine onu böyle vardırman kabil olur. Şah birdir; güçlüğü bir olan verir, fayda yine O'ndan gelir; hareket ettiren ve durduran O'dur. Sana sataşacak biri varsa yine O'ndan gelir. Emrinde çalışana O gönderir; veren, alan yine O varlıktır. Yaratan ve doyuran Allah, Azizdir, Celildir. O ezelî ve ebedî bir varlıktır. Yaratılmışlardan önce O'nun varlığı vardı. Babanızdan ve ananızdan, güvendiğiniz zenginlerin varlığından önce O gelir. Yer ve semanın, ayrıca onların üstünde ve boşluğunda olan her şeyin yaratanı O'dur. «O'na benzeyen yoktur; bizzat gören ve işiten O'dur.» (Şura/11) Ey okuyucu, yalnız beni oku, yer ve gök ehlini bir yana at. Yalnız beni gör, böylece bilgini almış olursun. Bildiği ile amel edene Hak tarafından kapı açılır. Bu kapı kalp yönünden açılır; Hakk'a oradan varılır. Bu, bildiği ile iş tutanın hâlidir. Dedikodu ile gününü gün eden, bu hâlden mahrumdur. Sen böyle yaptıkça, bilgini dünya uğruna harcadıkça, eline bir şey girmez. Dıştan iyi görünse bile, içi bozuk olur. Allah, kullarından herhangi birine hayır dilerse bilgi verir; bu bilgiden sonra amel ve ihlâs nasib eder; iyilik verir, kendine yaklaştırır, irfan nasib eder, kalp bilgilerini öğretir, sırları çözdürür. Bunu yalnız o kula yapar. Bu hâlde başkasının iştiraki yoktur. Artık o kul sevilmiştir. Musa peygamber gibi yalnız Hak varlığın malı olur. Hak Teâlâ, Musa peygambere şöyle buyurdu: «Seni zatım için seçtim.» (Taha/41) Yâni, benden başkası seni meşgul edemez. Şehvet duyguları, geçici tatlar ve zevkler seni benden alamaz. Yer ve gök benim katımda söz sahibi olamazlar. Cennet seni doyuramaz; ateş seni korkutamaz. Mülkün sende kıymeti yoktur; yokluk seni düşündüremez. Hiçbir bağ seni, benden çekemez. Benden başkası seni meşgul edemez. Herhangi bir şekil seni eğlendiremez ve bana perde olamaz. Hiçbir yaratığın bende hakkı yoktur. Tabiî istek ve şahsî duygular burada yer alamaz.

Hizmetten
Siz onları görseydiniz deli sanırdınız! | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later May 1, 2024 6:36


İstiğnâ ve beklentisizlik, Peygamberlik mesleğinin şiarıdır; insanları kurtarmak için kendi hayatını istihkâr ederek her gün ölüp ölüp dirilme, sürekli çalışma, hep koşturma, zahmet çekip meşakkatlere katlanma ama bütün bunlara bedel hiçbir ücret istememe irşad yolunun hususiyetidir. Nitekim, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti Lût ve Hazreti Şuayb (Allah'ın salat ve selamı Efendimizin ve bütün peygamberlerin üzerine olsun) hep aynı cümleyi tekrar etmiş; وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ “Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn'dir.” (Şuarâ, 26/109) diyerek, bütün peygamberlerin ortak duygu ve düşüncesini dile getirmişlerdir. Mevlâ-yı Müteâl, Sultân-ı Rusül Efendimiz'e, “De ki: Sizden bu hizmetim için hiçbir ücret istemiyorum, malınız sizin olsun! Benim ücretim yalnız Allah'a aittir ve O, her şeye şahittir.” (Sebe', 34/47) buyururken de nübüvvetin bu ulvî yönünü nazara vermiştir. *Yâsîn Sûresi'nde anlatılan kahraman (Habib-i Neccar), اِتَّبِعُوا مَنْ لاَ يَسْأَلُكُمْ أَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ “Yaptıkları tebliğ karşılığında sizden bir ücret istemeyen, hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun.” (Yâsîn, 36/21) demek suretiyle, yine irşad erlerinin aynı vasfına dikkat çekmiştir. Habib-i Neccar, arkasında yürünecek rehberlerin en önemli iki vasfını nazara verirken, onların hizmetlerine mukabil hiçbir ücret/menfaat beklemediklerini ve herkesten önce kendilerinin dosdoğru yolda yürüdüklerini belirtmiştir ki, doğrusu, bu iki sıfatı üzerinde taşımayan kimselerin başkalarına hidayet yolunu göstermeleri hiç mümkün değildir. *İnsanlar canlı kitaplara bakarlar. Kitaplar kitaplaşan insanlarla bir şey ifade eder. (09:20) *Kur'ân-ı Kerim, Yûsuf Sûresi'nde geçen, قُلْ هٰذِهِ سَبِيلِۤي أَدْعُو إِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي “De ki: İşte benim yolum! Ben Allah'a körü körüne değil basiret üzere davet ediyorum.. bana tâbi olanlar da öyle…” (Yûsuf Sûresi, 12/108) âyetiyle Rasûl-i Ekrem Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) irşat ve tebliğ vazifesini basiret üzere gerçekleştirdiğine ve ümmet-i Muhammed'in de O'nun yolu üzere yürüdüklerine dikkatleri çeker. Öyleyse, adanmış ruhlar, ruhunun ufkuna yürürken zırhını rehin bırakan o Rehber-i Ekmel gibi yaşamalıdırlar. Evet, “Varım ol Dost'a verdim hânümânım kalmadı / Cümlesinden el yudum pes dü-cihanım kalmadı” düşüncesi yeni bir dünyayı inşa edecek mimarların genel dinamikleri ve en büyük sermayeleridir. *Kendini iman ve Kur'an hizmetine adamış insanların kredileri istiğnadır, tekeffüfte bulunmamaktır, halka el açmamaktır, beklentisiz yaşamaktır ve soluklarında sürekli “Fedakârlık ya Hû” deyip hep “Hû” çekmektir. Sizin arkadaşlarınız az imkanlarla dünyanın bin yerinde okul açmışlarsa, bunun arkasında da beklentisizlik, Hakk'a teveccühe Hakk'ın teveccühle mukabelesi ve yarım da olsa Müslümanlığı temsil edebilme vardır. *Sahabe efendilerimizdeki dinî hassasiyete ve İslamî heyecana derin bir özlem duyan Hasan Basri Hazretleri, çağdaşı olan insanların hayatları ile Sahabenin yaşayışını kıyaslayıp çok üzüldüğü bir gün şöyle demiştir: “Yetmiş Bedir gazisine yetiştim. Onların çoğunun elbisesi basit bir yün kumaştan ibaret idi. Siz onları görseydiniz deli sanırdınız; onlar da sizin iyilerinizi görselerdi artık ahlakın kalmadığına hükmeder, kötülerinizi görselerdi onların hesap gününe bile inanmadıklarını söylerlerdi.” Evet, dininden dolayı yer yer cinnet ve hafakanlara girmeyen, bu yolda dünyayı elinin tersiyle ittiğinden dolayı kendisine “deli” denecek ölçüde fedakârlıklar sergilemeyen kimselerin diyanetleri açısından kemâle ermeleri mümkün değildir. İslam hakikatinin mecnunu olmayanların da, insanlığa ebediyet şerbeti sunmaları imkânsızdır.

Hizmetten
Eğer Ille De Dünyanın Dört Bir Yanına Açılacaksanız.. Mizan M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Mar 7, 2024 6:19


*Bediüzzaman Hazretleri ortaya koyduğu alternatif yolun dört esasına ilave ve tekmile olarak şefkat ve tefekkür disiplinlerini de sayıyor. *Şefkat mesleği, herkese karşı merhamet kollarını sonuna kadar açmayı gerektirir. Ezcümle, soluklarını bile insanlık için kullananlardan Mevlâna Celaleddîn Rûmî hazretleri döneminde bazıları ağızlarına ne gelirse söylemekte ve Hazreti Mevlânâ'ya hakaret etmektedirler. Bir gün bir tanesi, “Sen inançsızlara bile kucak açıyorsun, onlarla bir araya geliyorsun; günah işleyenlere dahi “gel” diyorsun… Böyle yapmakla İslam'ın onurunu iki paralık ediyor, dinin izzetine dokunuyorsun.” cümlelerinden oluşan ve daha bir düzine hakaretle dolu sözler sarfeder. Hazret, ona tek cümle ile cevap verir; “Sen de gel, sana da bağrımı açıyorum!” der. *Herkese diyecek bir sözüm ve herkese öğretebilecek değerlerim var; fakat, herkesten öğreneceğim şeyler de var. İşte bu espriye bağlı gitmezseniz; ukalalıkla, tiranlıkla “Size şu sistemi, şu anlayışı dikte etmeye geldik!” derseniz, tepki alırsınız. “Almaya geldik; bizden alınacak bir şey varsa şayet, vermeye de geldik!..” düşüncesi esastır. *Size düşen şey, bu şefkat ve vicdan enginliğidir. Bana düşen şey demiyorum; çünkü ben o işin ehli değilim ama size inancım tamdır, Allah'ın izniyle inayetiyle. Kirlenmemişsiniz; kirli mürekkep size bulaşmamış; ruh çehrenizi, kalb çehrenizi kirletmemiş Allah'ın izni ve inayetiyle. Gelecek size emanet!.. Bu disiplinler çerçevesinde herkese kucağınızı açmak şiarınız olsun. Dövseler bile, sövseler bile.. Yunus ifadesiyle, dövene elsiz, sövene dilsiz, derviş gönülsüz gerek. Gönül tamirine bakmak lazım.

Kerem Önder
İlahi - Bugün Berat günü, bugün af günü... / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 24, 2024 4:00


BUGÜN BERAT GÜNÜ, BUGÜN AF GÜNÜ 19.04.2019 Tövbe ile yönel O Yaradana, Bugün Berat günü, bugün af günü. Rahmet nazarıyla bakacak sana, Bugün Berat günü, bugün af günü. Hani âsi oldun, günah işledin, Hani isyan ile haram düşledin, Hani "Namaz" dedi; "Ben kılmam" dedin; Bugün Berat günü, bugün af günü. Peygamber şefaat edecek ola, Zehirlerden kaçıp yönelsen bala, Sağlam elle tutun bu yüce dala, Bugün Berat günü, bugün af günü. Her sevaba yirmi bin hayır verir, Gönlünü veren kul böyle eğlenir, Sabaha varınca böyle sevinir, Bugün Berat günü, bugün af günü. Kusurunu bilsin sadece Mevlâ, Mahçup olup yönel yüce Allah'a. Boynunu bük sadece O ilaha; Bugün Berat günü, bugün af günü... (BU BEYİT, DOĞAÇLAMA OKUNMUŞTUR)

Hizmetten
Adanmışlar Topluluğunun Vazifesi | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Feb 14, 2024 5:05


*O'nu dileme ve aynı zamanda başkalarında da O'nu dileme duygusunu uyarma.. işte bundan daha büyük bir şey yoktur. (11:28) *İstiğnâ ve beklentisizlik, Peygamberlik mesleğinin şiarıdır; insanları kurtarmak için kendi hayatını istihkâr ederek her gün ölüp ölüp dirilme, sürekli çalışma, hep koşturma, zahmet çekip meşakkatlere katlanma ama bütün bunlara bedel hiçbir ücret istememe irşad yolunun hususiyetidir. Nitekim Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti Lût ve Hazreti Şuayb (Allah'ın salat ve selamı Efendimizin ve bütün peygamberlerin üzerine olsun) hep aynı cümleyi tekrar etmiş; وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ “Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn'dir.” (Şuarâ, 26/109) diyerek, bütün peygamberlerin ortak duygu ve düşüncesini dile getirmişlerdir. Mevlâ-yı Müteâl, Sultân-ı Rusül Efendimiz'e, “De ki: Sizden bu hizmetim için hiçbir ücret istemiyorum, malınız sizin olsun! Benim ücretim yalnız Allah'a aittir ve O, her şeye şahittir.” (Sebe', 34/47) buyururken de nübüvvetin bu ulvî yönünü nazara vermiştir.

Hizmetten
Sırtındaki yükünü hafif tut! | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jan 10, 2024 8:34


* وَخَفِّفِ الْحِمْلَ فَإِنَّ الْعَقَبَةَ كَئُودٌ Azığını eksiksiz al ama yol boyunca sana lazım olmayacak yükleri boş yere yanında taşıma. Cehennem'e yakıt olacak bütün dünyevîlikler yüktür insanın sırtında. Küfür, fısk, isyan yüktür; her bir günah ve hata yüktür. Bu itibarla, yükün hafifletilmesinden maksat, mâsiyetten sıyrılmak ve günahlardan arınmaktır. Önündeki zorlu engelleri, aşılması güç geçitleri ve sarp yokuşları düşün; belini bükecek ağırlıklarla katedemezsin o uzun mesafeyi. Elli, yüz, yüz elli kiloluk bir ağırlığı belki birkaç adım taşıyabilirsin; fakat, onunla kilometrelerce yürüyemezsin, onca yükle hedefe varmaya güç yetiremezsin. Öyleyse, öteye adım atarken dünyevî ağırlıklarından kurtulmalı, ahirette işine yaramayacak hiçbir şeyin hamallığını yapmamalı ve yükünü hafif tutarak yürüyüşünü kolaylaştırmalısın. Hele dava adamıysan, iffet, ismet ve istiğna kahramanı olmalı, dünyevî ağırlıklardan kurtulmalı, elindeki bir çantacığınla dünyanın neresi nasipse oraya hicrete hazır olmalısın. Tek bir elbiseyle bazen üşüyen bazen de buram buram terleyen Hazreti Ali gibi yaşamaya rıza göstermeli ve hizmetlerini asla dünyevî çıkarlara vasıta yapmamalısın. (23:39) *وَأَخْلِصِ الْعَمَلَ فَإِنَّ النَّاقِدَ بَصِيرٌ Yaptığın her işte doğru, samimî, katışıksız, dupduru, riyadan âzâde ve öz yürekli ol; amellerini sadece Allah'a tahsis et. Gönül safvetini ve fikir istikametini her zaman koru; Allah ile münasebetlerinde dünyevî garazlardan uzak kal. Vazife ve sorumluluklarını, sırf O emrettiği için yerine getir; bunu yaparken de yalnızca O'nun hoşnutluğunu hedefle ve O'nun uhrevî teveccühlerine yönel. Şüphesiz, her şeyi görüp gözeten, sadece cisimlere, suretlere değil kalblere ve niyetlere de nazar eden ve her ameli zâhir-bâtın yanlarıyla küllî olarak değerlendiren Rabb-i Rahîm senin yapıp ettiklerine de muttalidir. Allah Teâlâ ne yapıp ettiğini gördüğü gibi, onu nasıl bir niyetle ortaya koyduğunu da bilmektedir. Mevlâ-yı Müteâl, çok iş ve çok semereden ziyade, her işte rızasının gözetilmesine önem vermektedir. Evet, O'nun nezdinde “Bir dirhem ihlâslı amel, batmanlarla hâlis olmayana tercih edilir.” (29:25) *Hazreti Sâdık u Masdûk Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) جَدِّدُوا إِيمَانَكُمْ بِلَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ “İmanınızı ‘Lâ ilâhe illâllah' ile yenileyiniz.” buyurmaktadır. Şu kadar var ki, Allah Rasûlü'nün bu nasihati, sadece dil ile Kelime-i Tevhidi söylemeye hamledilmemelidir. Bu mübarek beyan dil ile telaffuz edilirken, aynı zamanda vicdanda da duyulmalıdır ki, iman tecdîd edilmiş olsun. Bu itibarla da, “Lâ ilâhe illallah deyin” sözü, “Bu kelimeleri vicdanınızda duyun; din ve iman adına her an daha bir derinleşme peşinde olun; devamlı kendinizi yenileyin ve yaratılış gayesine ulaşma uğrunda sürekli mesafe katedin!..” demektir. İmanı yenileme meselesi devamlılık isteyen bir husustur. Bu yenilenme, mü'minin tabiatının bir yanı, fıtratının bir parçası hâline gelmelidir ki, o devamlı surette imanını derinleştirsin ve nihayet tahkikî imana erişsin. Evet, imanı tecdîd etme ve böylece ruhen yenilenme, kavlî olarak “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” demekle başlayıp, onun mahz-ı mârifet hâline getirilmesiyle devam eder; sonra da mârifetin muhabbeti, muhabbetin aşk u şevki ve aşk u şevkin de cezb u incizâbı netice vermesiyle en ileri seviyeye ulaşır. Mektubat'ta da vurgulandığı üzere, nefis, hevâ, vehim ve şeytan az-çok her insana hükmetmekte; onun gafletinden istifade ederek, pek çok hile, şüphe ve vesveseyle iman nurunu karartmaktadır. Onun için, her gün, her saat, hatta her vakit, imanı cilalamaya ihtiyaç vardır. Her fırsatta cilalanmış, sürekli parlak tutulmuş ve tahkik ufkuna ulaştırılmış bir iman gemisiyle, değil dünyevî okyanuslar, Cehennem gayyaları bile rahatlıkla geçilebilecektir. Bu video 27/10/2013 tarihinde yayınlanan “Adanmışın Manifestosu” isimli bamtelinden alınmıştır.

Conscience Soufie
Rûmî, Voeux 2024: Amour et Paix, par Hayat Nur Artiran

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Dec 31, 2023 2:58


Hayat Nur Artiran nous propose une méditation de la citation de Rûmî : Qu'as-tu fait en ce monde pour nourrir ton âme ? Nous vous invitons à lire les distiques 3605 à 3615 du livre 4 du Mathnawî, ainsi que les clés de lecture du Mathnawi disponibles ici : https://consciencesoufie.com/cles-de-lecture-pour-entrer-dans-le-mathnawi-de-rumi/ H. Nur Artıran est une experte de l'œuvre du grand mystique Mevlânâ Jalâluddîn Rûmî. Elle est la présidente fondatrice de la Rumi et Şefik Can Fondation (Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı). H. Nur Artıran est l'auteur de plusieurs ouvrages, notamment sur l'amour selon Rûmî et dans la Voie soufie mevlevie. Quelques-uns de ses ouvrages en turc – La Porte de Nûn (Nun Kapısı), un commentaire de sagesses transmises par les grands noms de la sainteté en islam et Tahûrâ, un recueil d'interviews – ont été traduits en français et seront publiés prochainement, à l'instar de Rûmî – L'épreuve de l'amour , paru en 2020 aux Éditions Bayard. Pour plus d'informations : http://laportedenur.org/Rumi-epreuve-amour/ Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Conscience Soufie
Rûmî, la voie de l'Amour à l'épreuve de notre temps, par Hayat Nur Artiran

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Dec 19, 2023 5:17


Hayat Nur Artiran nous propose une méditation de la citation de Rûmî : Qu'as-tu fait en ce monde pour nourrir ton âme ? Nous vous invitons à lire les distiques 3605 à 3615 du livre 4 du Mathnawî, ainsi que les clés de lecture du Mathnawi disponibles ici : https://consciencesoufie.com/cles-de-lecture-pour-entrer-dans-le-mathnawi-de-rumi/ H. Nur Artıran est une experte de l'œuvre du grand mystique Mevlânâ Jalâluddîn Rûmî. Elle est la présidente fondatrice de la Rumi et Şefik Can Fondation (Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı). H. Nur Artıran est l'auteur de plusieurs ouvrages, notamment sur l'amour selon Rûmî et dans la Voie soufie mevlevie. Quelques-uns de ses ouvrages en turc – La Porte de Nûn (Nun Kapısı), un commentaire de sagesses transmises par les grands noms de la sainteté en islam et Tahûrâ, un recueil d'interviews – ont été traduits en français et seront publiés prochainement, à l'instar de Rûmî – L'épreuve de l'amour , paru en 2020 aux Éditions Bayard. Pour plus d'informations : http://laportedenur.org/Rumi-epreuve-amour/ Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Conscience Soufie
Le testament de Rûmî, par Hayat Nur Artiran

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Dec 17, 2023 3:27


Hayat Nur Artiran nous propose une méditation de la citation de Rûmî : Qu'as-tu fait en ce monde pour nourrir ton âme ? Nous vous invitons à lire les distiques 3605 à 3615 du livre 4 du Mathnawî, ainsi que les clés de lecture du Mathnawi disponibles ici : https://consciencesoufie.com/cles-de-lecture-pour-entrer-dans-le-mathnawi-de-rumi/ H. Nur Artıran est une experte de l'œuvre du grand mystique Mevlânâ Jalâluddîn Rûmî. Elle est la présidente fondatrice de la Rumi et Şefik Can Fondation (Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı). H. Nur Artıran est l'auteur de plusieurs ouvrages, notamment sur l'amour selon Rûmî et dans la Voie soufie mevlevie. Quelques-uns de ses ouvrages en turc – La Porte de Nûn (Nun Kapısı), un commentaire de sagesses transmises par les grands noms de la sainteté en islam et Tahûrâ, un recueil d'interviews – ont été traduits en français et seront publiés prochainement, à l'instar de Rûmî – L'épreuve de l'amour , paru en 2020 aux Éditions Bayard. Pour plus d'informations : http://laportedenur.org/Rumi-epreuve-amour/ Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Conscience Soufie
Rûmî, Nourris ton âme !, par Hayat Nur Artiran

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Dec 15, 2023 89:02


Hayat Nur Artiran nous propose une méditation de la citation de Rûmî : Qu'as-tu fait en ce monde pour nourrir ton âme ? Nous vous invitons à lire les distiques 3605 à 3615 du livre 4 du Mathnawî, ainsi que les clés de lecture du Mathnawi disponibles ici : https://consciencesoufie.com/cles-de-lecture-pour-entrer-dans-le-mathnawi-de-rumi/ H. Nur Artıran est une experte de l'œuvre du grand mystique Mevlânâ Jalâluddîn Rûmî. Elle est la présidente fondatrice de la Rumi et Şefik Can Fondation (Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı). H. Nur Artıran est l'auteur de plusieurs ouvrages, notamment sur l'amour selon Rûmî et dans la Voie soufie mevlevie. Quelques-uns de ses ouvrages en turc – La Porte de Nûn (Nun Kapısı), un commentaire de sagesses transmises par les grands noms de la sainteté en islam et Tahûrâ, un recueil d'interviews – ont été traduits en français et seront publiés prochainement, à l'instar de Rûmî – L'épreuve de l'amour , paru en 2020 aux Éditions Bayard. Pour plus d'informations : http://laportedenur.org/Rumi-epreuve-amour/ Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Conscience Soufie
50 idées reçues sur Rûmî, par Kudsi Ergüner

Conscience Soufie

Play Episode Listen Later Dec 7, 2023 109:43


Kudsi Ergüner nous propose d'analyser les plus belles et célèbres idées reçues sur Rûmî. D'où viennent-elles et pourquoi y adhère-t-on ? Et, au fond, est-ce si grave d'être parfois crédule ? Mevlânâ est célèbre pour son histoire de l'éléphant. Chacun décrit cette créature imposante en fonction de la partie qu'il a touchée. Mevlânâ lui-même a été présenté de différentes manières : certains l'ont qualifié d'humaniste, d'autres de panthéiste. Certains ont applaudi l'interdiction des confréries en Turquie, d'autres le maintien de la tradition des « derviches tourneurs ». Pendant ce temps, les fausses croyances se sont répandues, et elles sont souvent tenaces. En ouverture de son Masnavî, Mevlânâ nous avait pourtant prévenus : Chacun, à son idée a cru être mon ami, mais personne n'a cherché le secret de mon âme. Mon secret pourtant n'est pas loin de ma plainte, Mais l'œil ne voit pas et l'oreille est éteinte. (Masnavî, I, 10-15) Vous pouvez retrouver un dossier spécial « Rûmî » sur notre site : https://consciencesoufie.com/mevlana-jalal-al-din-rumi/ Kudsi Ergüner est musicien-compositeur, maître de ney, enseignant (Rotterdams Conservatorium / Codarts, University for the Performing Arts WWMDC), auteur et traducteur. Il donne des concerts dans le monde entier qui contribuent à revivifier les courants musicaux traditionnels. Il est directeur artistique de l'ensemble Birun de Venise. En 2016, il a été nommé Artiste de l'UNESCO pour la Paix. Pour plus d'informations visitez notre site: https://consciencesoufie.com/

Hizmetten
Secde İzindeki Tehlike | 30.07.2007

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 15, 2023 20:00


Soru: “Onların alâmeti, simalarındaki secde izidir.” (Fetih, 48/29) mealindeki ayet-i kerimede işaret edilen “secde izi”ni nasıl anlamalıyız? -Ahiretle alâkalı meseleleri bu dünyanın kıstaslarıyla değerlendirirsek yanlış neticelere ulaşmamız kaçınılmaz olur; mesela, burada söyleyeceğimiz “Elhamdulillah” sözünün bir Cennet meyvesine dönüşmesini fizikî ölçülerle açıklamaya kalkışırsak hatalı yorumlardan kurtulamayız. (00.30) -Çok namaz kılan insanların alınlarında tabiî olarak bir iz belirebilir; fakat, insan kendini ifade etme fırsatları kollayan nefs-i emmâreye malzeme vermemek için, mümkünse öyle maddî bir secde alâmetinin ortaya çıkmasına mani olmalıdır. (04.12) -Hem çok namaz kılma hem üzerinde onun izinin görünmemesini sağlama, hem çok ibadet etme hem ibadet yorgunluğu ortaya koymama, hem çok oruç tutma hem beti benzi atmış görünmemeye çalışma… böyle derin olup sığ görünme, hâlis bir mü'minin şiarıdır. (07.14) -Alındaki secde izi, uhrevî ve melekî bir güzelliktir; o manevî bir alâmet ve farklı buuddaki bir gökçekliktir; onu Cenâb-ı Allah, melekler ve ruhânîler görürler. (09.23) -Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz alınların nasırlaştırılmaması gerektiğini beyan buyurmuştur; dolayısıyla, icap ederse yumuşak bir seccade kullanılmalı ve nefsin riya için sûiistîmal edebileceği bir izin oluşması engellenmelidir. (12.12) -Seher vaktinde uyuyanları görünce çok buruklaşıyorum; adeta ayaklarımın bağı çözülüyor ve yıkılıyorum. Mevlâ-yı Müteâl'in “İsteyen yok mu vereyim, dua eden yok mu icâbet edeyim, af dileyen yok mu bağışlayayım!” çağrısının mukabelesiz kalışına çok üzülüyorum. (16.00)

Hizmetten
Cennet'in göbeğine otağını kurmak isteyenler... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 20, 2023 5:05


“Ne helva ne de selvâ, illâ rü'yet-i Mevlâ!..” *Mukteza-yı beşeriyet, hatalarımız ve nisyanlarımız olmuş olabilir. Fakat dünya adına bir talebimizin olmadığı bellidir. *İnsan gibi ahsen-i takvime mazhar bir varlık, Allah'tan ve O'nun rızasından başka hiçbir şeyi gaye-i hayal yapmamalı, hiçbir şeyi ideal haline getirmemeli. İlle de bir mefkûre arkasında koşacaksa, Cenâb-ı Hakk'ın rızası, teveccühü ve cemâl-i bâkemâlini görme için koşmalı. *Ne helva ne de selvâ, illâ rü'yet-i Mevlâ!.. Ne kudret helvası isterim ne de bıldırcın eti; benim muradım yalnızca Cenâb-ı Hakk'ın rü'yeti!.. Râbia Adeviyye validemiz, kendisine dünyevî nimetler teklif edenlere “Allah Allah, beni niye böyle hakaret zeminine çağırıyorsunuz. Ben ‘İlle rü'yet-i Mevlâ.. ille rıza-yı ilahî!..' diyorum.” şeklinde cevap verirmiş. “Münacât-ı Seheriyye” adıyla meşhur duasında da görüldüğü üzere şöyle nida edermiş: إِلهِي، لَسْتُ فِي الْبَلْوَى، وَلَا أَشْكُو مِنَ الْبَلْوَى، مُرَادِي مِنْكَ يَا سُؤْلِى بِلَا مَنٍّ وَلَا سَلْوَى، وَإِنْ أَعْطَيْتَنِي الدُّنْيَا وَإِنْ اَعْطَيْتَنِي الْعُقْبَى، فَلَا أَرْضَى مِنَ الدَّارَيْنِ إِلَّا رُؤْيَةَ الْمَوْلَى “Allahım! Hamd ü sena olsun ki, belâlar içinde değilim ve Sana belâlardan şikâyet etmeyeceğim. Ey muradımı gerçekleştirmeye kâdir yüce Rabbim; Senden istediğim ne “kudret helvası”dır ve ne de bıldırcın eti. Bana dünyâyı da versen âhireti de, her iki âlemi bağışlasan bile, yine razı olmam; ben Seni dilerim Rabbim, ancak rüyetinle hoşnutluğa ererim.” * Allah Teâlâ şimdiye kadar “Ne helva ne de selvâ, illâ rü'yet-i Mevlâ!..” diyen hiç kimseyi hiçbir zaman yolda bırakmamıştır; onlardan yolda takılıp kalanlar olmamıştır. Yürüyüp gidenler de otağlarını götürüp cennetin göbeğine kurmuşlardır. Beş on dâhi dimağına sahip olmaktansa her meseleyi üç beş insanla istişare etmek daha kıymetlidir!.. *Heyet içinde olunca insan yanılmaz ya da yanılgıya çok az düşer. Ben yanılabilirim, bir başka fert de yanılabilir, yanılma hepimiz için söz konusudur; fakat kafa kafaya vermiş, her meselesini ortak aklın süzgecinden geçiren insanların yanılma nispetleri çok azdır. Çünkü orada birinin fikri, diğerinin fikrini rötuşlar, onu bir yönüyle istikamete çağırır. *Onun içindir ki Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor: “Cennet'in göbeğine otağını kurmak isteyenler cemaatten ayrılmasınlar.” Toplu halde hareket etsin, düşüncelerini o toplum içinde nazar-ı itibara alsın ve değerlendirsinler; analizlerini, sentezlerini toplumla yapsınlar; herkesin aklına, düşüncesine saygılı olsunlar; meselelerini kendi darlıkları içinde ele almasınlar. *İnsan, dâhi bile olsa, hatta on dâhi dimağını bile taşısa, bu beş tane düz insanla istişare etme kıymetinde değildir ve başarıları da o nispette olur. Arkadaşların bu çizgiyi takip ettikleri istikametinde kanaatimiz tamdır. Öyle olmasaydı zaten, Allah bütün bütün tokatlar ve dağıtırdı. Bu video 24/05/2015 tarihinde yayınlanan “Tazyiklerden sonra sürpriz inkişaflar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Kim bilir sırada nasıl bir lütuf var! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Oct 19, 2023 4:44


Sıkıntı ve musibetler, Cenâb-ı Hakk'a yürekten teveccüh çağrısıdır!.. *Şimdiye kadar yaşadığımız her tazyik dönemini Allah'ın izni ve inayetiyle sürpriz açılımlar takip etmiştir. Bu tazyiklerden sonra da Cenâb-ı Allah nasıl bir yöne yönlendirir onu bizim kestirmemiz mümkün değil. Ancak biz önümüze, arkamıza, sağımıza, solumuza çok iyi bakarak, bulunduğumuz konumu rantabl değerlendirmeye çalışmalıyız. *İçinde bulunduğumuz hadiselerin tazyiki karşısında hemen paniklememeli!.. Mevlâ, şimdiye kadar eltâf-ı sübhaniyede bulundu, kim bilir sırada nasıl bir lütuf var. Belki öyle bir lütfa hazırlamak için, büyükleri yaptığı gibi, bizim gibi küçükleri de bir tazyikten geçiriyordur. *Allah Teâlâ, büyükleri, derecelerinin yükselmesine vesile olsun ve temsil ettikleri konumun hakkını versinler diye, tabir-i diğerle arş-ı kemalâtlarına uygun şekilde bir tazyike maruz bırakmıştır. Zılliyet planında o işi götürenleri de bu türlü tazyiklere maruz bırakarak, Kendisine daha yürekten yönelmelerini istiyordur. Muzdarr olmayınca, yani sebepler bütün bütün uçup elden gitmeyince, Müsebbibü'l-esbab'a yönelme çok defa zor olur. İnsan başka zamanlarda şeklen yönelse, el kaldırsa, başını yere koysa, yalvarsa da ızdırar halinde, sebeplerin bütün bütün çekip gittiği anda, Hazreti Pir'in ifadesiyle, nur-u tevhid içinde sırr-ı ehadiyetin zuhur etmesi çerçevesinde, ölçüsünde, seviyesinde O'na yönelemeyebilir. *Bu açıdan da o tazyikler, yürekten, bütün benliğimizle, kendimizden sıyrılarak, O'nunla aramızda bir hüsufa, bir küsufa sebebiyet vermeden Müsebbibü'l-esbâb'a yönelebilmemiz; bize gelen şuaların önünü kesmeden, daha rahat, aydınlık içinde ileriye doğru yürümemiz için cebr-i lutfîdir. Zikredilen neticelerin husulü için Allah Teâlâ böyle muvakkat bir ızdırar haline itebilir. O ızdırar hali içinde, geleceğe bakarsınız ızdıraplarınız rahmet şualarına dönüşür Allah'ın izni ve inayetiyle. *İnsanlar öteden beri yanılarak hep böyle kitle psikolojisiyle sağa-sola saçılmış ve savrulmuşlardır. Fakat şöyle-böyle saçılıp savruldukları gibi, akılları başlarına gelince derlenip toparlanmaları da katlanarak olmuştur. Bu video 24/05/2015 tarihinde yayınlanan “Tazyiklerden sonra sürpriz inkişaflar” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Hele bir “Allah” de yürekten, bak nasıl cevap veriyor! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 18, 2023 7:40


Günümüzün çoğu Müslümanları yüce dinimiz İslamiyet'e hüsuf küsuf yaşatıyorlar!.. *Peygamber Efendimiz ve selef-i salihîn tarafından ortaya konan hal ve temsil bugünün müminlerince de gerçekleştirilirse, Allah'ın izni ve inayetiyle, adeta bir yerde ütopik bir dünya oluşmuş gibi başkaları ona koşup gelecektir. Yoksa İslam'ın mübarek çehresine zift saçan şer odakları varken ve Müslümanlık çoklarınca kötü temsil ediliyorken kimsenin ona karşı imrenme duyması mümkün değildir. *Müslümanlığın aynası ve bir yönüyle temsilde onun figüranı olan bizler, onu mükemmeliyet içerisinde, gerektiği gibi temsil edemediğimizden ve hâl ile ortaya koyamadığımızdan dolayı, onun o dırahşan çehresini, pırıl pırıl güneşlerden aydın imrendiren çehresini karartmış oluyoruz. İslamiyet'e hüsûf ve küsûf (ay ve güneş tutulması gibi tutulma) yaşatıyoruz. İslamiyet ile insanlar arasında biz bulunduğumuzdan dolayı, bize bakıyor, bizimle İslamiyet'i değerlendiriyorlar. *Hakk'ı anlatmak ve i'lâ-yı kelimetullah mülahazası içinde yaşamak gibi bir mefkûre ve gâye-i hayal, insanın kendi benliğinden uzaklaşması ve bencilliğinden kurtulması için de çok önemlidir. Çünkü insan, bir gâyeyi bütün varlığıyla sahiplenirse, artık hareket, tavır ve davranışlarını o gâye istikametinde değerlendirmeye çalışır. Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade eder “Gâye-i hayâl olmazsa veyahut nisyan veya tenâsi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.” Demek ki, benlikten tecerrüt etmenin, her şeyi bencilliğe bağlamaktan kurtulmanın yolu, O'na bağlanmak ve her şeyi O'nunla alakalı bir hususa bağlamaktır. “Sen Mevlâ'yı seven de Mevlâ seni sevmez mi?” *Şayet siz, “Allah'ın izniyle Nam-ı Celil-i Muhammedî'yi (sallallâhu aleyhi ve sellem) güneşin doğup battığı her yere ulaştıracağız. Bir stratejiye, bir plana, bir projeye mukabil on tane alternatif yol oluşturacağız. Oturup kalktığımız her yerde “bismillah” der gibi sohbet-i Canan deyip meseleleri O'nunla başlatıp O'nunla noktalayacağız.” mülahazasına bağlı olur ve o istikamette gayret gösterirseniz, Allah da (celle celaluhu) yolunuza su serpecektir. *Alvarlı Muhammed Lutfî Efendi hazretleri ne hoş söyler: “Sen Mevlâ'yı seven de / Mevlâ seni sevmez mi? / Rızasına iven de /Hak rızasın vermez mi? Sen Hakk'ın kapısında / Canlar feda eylesen / Emrince hizmet etsen / Allah ecrin vermez mi? Sular gibi çağlasan / Eyyub gibi ağlasan / Ciğergâhı dağlasan / Ahvalini sormaz mı? Derde dermandır bu dert / Dertliyi sever Samed / Derde dermandır Ehad / Fazlı seni bulmaz mı?” *Hele bir “Allah” de yürekten, bak nasıl cevap veriyor!.. Sen “Ya Rab!” deyince, “lebbeyk” diyor. Oysaki aşağıdan yukarıya doğru tazim ifadesi olarak, biz gönüllerimizin heyecanını bu kelimeyle O'na karşı ifade ediyoruz. Allah kuluna tenezzül tecelli dalga boyunda “lebbeyk” diyor. “Kulcağızım bir isteğin mi var?” Böyle bir Rab sizin o güzel isteklerinizi intizar buyuruyorsa şayet, hep O'na karşı dilekte bulunmak lazım. Zaten, bir hadis-i şerifte ifade edildiği üzere; bir kimse, Allah'tan bir şey istemezse, isteklerini Allah'a sunmazsa, gazab-ı ilahîye maruz kalır. Kur'an-ı Kerim'de de Hazreti Üstad'ın mealiyle “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.” buyurulmaktadır; yani, ne yazarsınız ki duanız olmazsa?!. Bu video 23/08/2015 tarihinde yayınlanan “Hal ve Ümit” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
Mevlâ görelim neyler! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jun 14, 2023 6:11


Gâsıplar kitaplara uzandı! Bir-iki dili susturdular ama Allah ona bedel yüz dil lütfeyledi. *Bir dönemde de Pir-i Muğân, Şem'-i tâbân, Ziya-ı himmet'in kitaplarına güve gibi musallat oluyorlardı. Kütüphaneleri basıyor, kitaplara el koyuyor, müsadere ediyorlardı. Değişen bir şey yok tarihi tekerrürler devr-i dâimi içinde. Bugün de aynı şeyleri “hareket” veya “cemaat” dedikleri ve ille de kendilerine biat etmesini istedikleri insanlara karşı yapıyorlar/yapacaklar. Fakat onlar öyle davrandılar da ne oldu? O Hazret'in o güzide, nur-efşân eserleri dünyanın dört bir yanında değişik dillerle neşredildi. Dünyada ulaşmadığı yer kalmadı. Şayet siz, belli, aydınlık bir çizgide projektörler altında yürüyorsanız, aslında o zatın ortaya koyduğu dinamikler ve doneler sayesinde yürüyorsunuz, Allah'ın izni ve inayetiyle. O anilmerkez hareketin çağlayanı içinde siz de ırmaklar gibi akıp gidiyorsunuz. Evet, onlar o mevzuda baskı yaptıkça, Allah (celle celaluhu) intişarı artırdı. Nitekim günümüzde de öyle. Bir yerde, bir mekânda, dar bir alanda sizin üzerinize gelindikçe, Allah (celle celaluhu) dünyaya açılmanıza vesile kıldı onu. İster iş adamlarınız, ister entelektüelleriniz, isterse de muallimleriniz dünyanın değişik yerlerinde daha fazla açılma kaydettiler. Belki bir-iki dili susturdular fakat ona bedel Allah (celle celâluhu) yüz tane dil lutfeyledi. *Üstad hazretleri, “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder.” buyurmuştur. Sofilerin yaklaşımına göre, bu yolun sonunda “tefviz” ve “sika” karargâhları vardır. Kalbin Zümrüt Tepeleri'nde genişçe üzerinde durulduğu gibi, Allah'a güven ve itimat ile başlayıp, kalben her türlü beşerî güç ve kuvvetten teberri etme kuşağında sürdürülen ve neticede her şeyi Kudreti Sonsuz'a havale edip vicdânen tam bir itmi'nana ulaşma ile sona eren rûhanî yolculuğun başlangıcına “tevekkül”, az ötesine “teslim”, iki adım ilerisine “tefviz” ve son durağına da “sika” denilegelmiştir. Her şeyi bütün bütün Allah'a havale edip, yine her şeyi O'ndan bekleme makamı sayılan “tefviz”in hulâsası, İbrahim Hakkı Hazretleri'nin “Tefviznâme”sinde şöyle seslendirilmektedir: “Hak şerleri hayreyler / Sen sanma ki gayreyler / Ârif ânı seyr eyler / Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler. Sen Hakk'a tevekkül ol / Tefviz et ve rahat bul / Sabreyle ve râzı ol / Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler.”

Medyascope.tv Podcast
Güne Bakış (5 Haziran 2023): Erdoğan'ın yeni kabinesi – Eskinin devamı mı yoksa restorasyon mu?

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Jun 5, 2023 40:58


Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “sır küpüm” dediği ve 13 yıldır Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı olarak görev alan Hakan Fidan'ı Dışişleri Bakanı olarak görevlendirmesi, kabinenin en dikkat çeken atamalarından biri oldu. Fidan, bugün görevi Mevlüt Çavuşoğlu'ndan devraldı.  Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) yeni Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri belli oldu. MYK üyesi sayısı 17'den 15'e düştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti örgütlerini kendine bağladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mayıs ayı enflasyonunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim öncesi “bedava” verdiği doğalgaza göre hesapladı, aylık enflasyon yüzde 0,04 ve yıllık enflasyon yüzde 39,59 oldu. Doğalgaz fiyatının sıfır olarak alınmasıyla, enflasyon önemli ölçüde geriledi. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “sır küpüm” dediği ve 13 yıldır Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı olarak görev alan Hakan Fidan'ı Dışişleri Bakanı olarak görevlendirmesi, kabinenin en dikkat çeken atamalarından biri oldu. Fidan, bugün görevi Mevlüt Çavuşoğlu'ndan devraldı.  Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) yeni Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri belli oldu. MYK üyesi sayısı 17'den 15'e düştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti örgütlerini kendine bağladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mayıs ayı enflasyonunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim öncesi “bedava” verdiği doğalgaza göre hesapladı, aylık enflasyon yüzde 0,04 ve yıllık enflasyon yüzde 39,59 oldu. Doğalgaz fiyatının sıfır olarak alınmasıyla, enflasyon önemli ölçüde geriledi.

Hizmetten
Herkesin bir kemâlât arşı vardır! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later May 18, 2023 9:53


Bu video 03/01/2016 tarihinde yayınlanan “İman Zaafı ve İslam'ın Gurbeti” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... İlâhî esrâra âşina olanlar, kendi ruh aynalarının kabiliyeti nisbetinde varlığı temâşâ ederken kâh İmam Rabbânî hazretleri gibi “şühûd”dan bahsederler, kâh Muhyiddin İbn-i Arabî hazretleri gibi “vücûd” mülahazalarını seslendirirler. Herkesin bir kemâlât arşı vardır ve herkes istidadı ölçüsünde zirvelere yükselir. “Herkesin istidadına vâbestedir âsar-ı feyzi / Ebr-i nisandan sadef dürdâne, ef'î semm kapar.” (Anonim) Herkes vicdanının enginliği ve inkişafı ölçüsünde esrâr-ı ilahiyeyi farklı şekilde duyar ve zevk eder. İmam Rabbânî hazretleri “Ben vücud rasathanesini çok gerilerde bıraktım, geçtim onu!” der. Bir başkası mesela Hazreti Bediüzzaman ise, “Ben o şühûd mertebesini de çok gerilerde bıraktım, geçtim; asıl meslek gayba imana bağlı sahabe mesleği ve Kur'an yoludur!” diyebilir. *Çokları “istidat ölçüsünde inkişaf” meselesini değişmez bir kural gibi yorumlar; insanın kabiliyet çeperini aşamayacağını düşünür ve meseleyi sadece yetenekten ibaret görürler. Cenâb-ı Hakk'ın âdiyât üstü tasarrufları hesaba katılmazsa bu düşünce doğru gibidir; ne var ki her varlığın kendi istidadıyla kayıtlı bulunmasının yanı sıra, Mevlâ-yı Müteâl'in bir ihsan-ı ilahî olarak bahşedebileceği lütuflar da her zaman söz konusudur. Bu düşünceyle, “Allahım, bize bizi aşan istidatlar ve o istidatlarda inkişaflar ver!” diye dua ediyoruz. Allah'ın izin ve inâyetiyle istidatların aşılabileceğine, yetenek ve kabiliyetlerin geliştirilebileceğine inanıyoruz.

Cevheri Güven
4.Video - Türkiye Siyasetinde Bu Anlattıklarımdan Sonra Tarih Yazılacak Sonuna Kadar izleyin

Cevheri Güven

Play Episode Listen Later Apr 17, 2023 80:42


Delilerin Delisi Videoda Bir isim Düzeltme Trabzon Bam Bölge Adliyesi Başkanı Fatih Aksoy^^ 4.Video- Bu Videomuzun Adı 40 HARAMİLER #delilerindelisi Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Tolga Ağar, Ruşen Ekşi, Veysel Kadayıfçıoğlu, Metin Güneş, Mevlüt Çavuşoğlu, Egemen Bağış, Mustafa Doğan İnan, Nihat Özdemir, Nurettin Canikli, Hayati Yazıcı, Şaban Yılmaz, Tolga Ağar, Mücahit Arslan, Ali ihsan Arslan, Alican Kerimoğlu, Alp Delimollaoğlu, Murat Sancak, İzzet Yıldızhan, Mehmet Akarca, Osman Gökçek, Melih Gökçek, Köksal Öztürk

The Reality Revolution Podcast
Rumi Drops Of Enlightenment

The Reality Revolution Podcast

Play Episode Listen Later Mar 9, 2023 49:19


I choose to love you in silence… For in silence, I find no rejection, I choose to love you in loneliness… For in loneliness no one owns you but me, I choose to adore you from a distance… For distance will shield me from pain, I choose to kiss you in the wind… For the wind is gentler than my lips, I choose to hold you in my dreams… For in my dreams, you have no end.--Yesterday I was clever, so I wanted to change the world. Today I am wise, so I am changing myself.--This place is a dream.  Only a sleeper considers it real.  Then death comes like dawn, and you wake up laughing at what you thought was your grief.-- Jalāl ad-Dīn Muhammad Rūmī (Persian: جلال‌الدین محمد رومی), also known as Jalāl ad-Dīn Muhammad Balkhī (جلال‌الدین محمد بلخى), Mevlânâ/Mawlānā (مولانا, "our master"), Mevlevî/Mawlawī (مولوی, "my master"), and more popularly simply as Rumi (30 September 1207 – 17 December 1273), was a 13th-century Persian poet, Hanafi faqih, Islamic scholar, Maturidi theologian, and Sufi mystic originally from Greater Khorasan in Greater Iran. Rumi's influence transcends national borders and ethnic divisions: Iranians, Tajiks, Turks, Greeks, Pashtuns, other Central Asian Muslims, and the Muslims of the Indian subcontinent have greatly appreciated his spiritual legacy for the past seven centuries. His poems have been widely translated into many of the world's languages and transposed into various formats. Rumi has been described as the "most popular poet" and the "best selling poet" in the United States. Like other mystic and Sufi poets of Persian literature, Rumi's poetry speaks of love which infuses the world. Rumi's teachings also express the tenets summarized in the Quranic verse which Shams-e Tabrizi cited as the essence of prophetic guidance: "Know that ‘There is no god but He,' and ask forgiveness for your sin" (Q. 47:19). In the interpretation attributed to Shams, the first part of the verse commands the humanity to seek knowledge of tawhid (oneness of God), while the second instructs them to negate their own existence. In Rumi's terms, tawhid is lived most fully through love, with the connection being made explicit in his verse that describes love as "that flame which, when it blazes up, burns away everything except the Everlasting Beloved." Rumi believed passionately in the use of music, poetry and dance as a path for reaching God. For Rumi, music helped devotees to focus their whole being on the divine and to do this so intensely that the soul was both destroyed and resurrected. It was from these ideas that the practice of whirling Dervishes developed into a ritual form. His teachings became the base for the order of the Mevlevi, which his son Sultan Walad organised. Rumi encouraged Sama, listening to music and turning or doing the sacred dance. In the Mevlevi tradition, samāʿ represents a mystical journey of spiritual ascent through mind and love to the Perfect One. In this journey, the seeker symbolically turns towards the truth, grows through love, abandons the ego, finds the truth and arrives at the Perfect. The seeker then returns from this spiritual journey, with greater maturity, to love and to be of service to the whole of creation without discrimination with regard to beliefs, races, classes and nations. Here are a collection of short poetic phrases from Rumi done in the form of a meditation. Welcome to the Reality Revolution.#rumi #poetry #beauty #meditation #guidedmeditation #manifestation #lawofattraction #quantumjump    Buy My Art - Unique Sigil Magic and Energy Activation Through Flow Art and Voyages Through Space and Imagination. https://www.newearth.art/ BUY MY BOOK! https://www.amazon.com/Reality-Revolution-Mind-Blowing-Movement-Hack/dp/154450618X/ Listen to my book on audible https://www.audible.com/pd/The-Reality-Revolution-Audiobook/B087LV1R5V The New Earth Activation trainings  https://realityrevolutioncon.com/newearth Alternate Universe Reality Activationhttps://realityrevolutionlive.com/aura45338118  Like us on Facebook https://www.facebook.com/The-Reality-Revolution-Podcast-Hosted-By-Brian-Scott-102555575116999 Join our Facebook group The Reality Revolution https://www.facebook.com/groups/523814491927119 Contact us at media@advancedsuccessinstitute.com For coaching – https://www.advancedsuccessinstitute.com For all episodes of the Reality Revolution – https://www.therealityrevolution.com Subscribe to my Youtube channel https://www.youtube.com/channel/UCOgXHr5S3oF0qetPfqxJfSw    Music By Mettaversedeeply divine meditationregenerative spiritual resetmind and spirit rebootthe shiftinto the arms of the cosmosscacred frequenciesawakening  the light holdersovertonesmental and spiritual rejuvenationcosmic riverthe shift ➤ Their channel: https://www.youtube.com/channel/UCyvjffON2NoUvX5q_TgvVkw

Kısa Dalga Podcast
Bülten / Okullar açılırken StrepA uyarısı

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Feb 3, 2023 12:07


Konsoloslukların kapatılması gerilimi sürüyor: Mevlüt Çavuşoğlu "Maksatlı" dedi, Bakan Soylu ABD Büyükelçisi'ne yüklendi... / Erdoğan ‘kişilik hakları' diyerek başvurmuştu: Demirtaş'ın ‘kronometre' yanıtına erişim engeli geldi.../ Ateş Kara: Strep A erken tedavi edilmezse ölüm oranı yüksek.../ Enflasyon TÜİK'e göre yüzde 57, ENAG'a göre yüzde 121 oldu.../ AKP'li Elitaş EYT için tarih verdi: 7 Şubat.../ ABD, askeri sahaları üzerinde 'Çin'e ait bir gözetleme balonunun' uçtuğunu açıkladı.../ 27 Ocak'ta Dünya felaketin eşiğinden dönmüş... / Gündemin öne çıkan gelişmelerinden derleyerek hazırladığımız Kısa Dalga Bülten Başlıyor

Tagesschau (Audio-Podcast)
01.11.2022 - tagesschau 20:00 Uhr

Tagesschau (Audio-Podcast)

Play Episode Listen Later Nov 1, 2022 15:37


Themen der Sendung: Bund legt vor Ministerpräsidentenkonferenz Eckpunkte für Entlastungen vor, Gesamtstand der Gasspeicher liegt zum Stichtag am 1. November bei 99 Prozent, Insolvenz Galeria Karstadt Kaufhof: Forderungen nach finanzieller Beteiligung des Eigentümers bei Rettung, SPD und Grüne legen Koalitionsvertrag nach Wahl in Niedersachsen vor, Likud-Partei von Ex-Premierminister Netanyahu liegt Umfragen nach bei Wahl vorne, Sozialdemokraten liegen ersten Prognosen nach bei Parlamentswahlen in Dänemark vorne, Brasiliens Präsident Bolsonaro schweigt noch zu Niederlage bei Stichwahl, Griechische Küstenwache sucht nach zwei Bootsunglücken nach mehr als 60 vermissten Geflüchteten, Start der Winter-Nothilfe für Obdachlose, Katholiken begehen Allerheiligen, Trauergebet für Mevlüde Genc in Solingen, Das Wetter