POPULARITY
19. yüzyılda Süleymaniye Akıl Hastanesi'nin Üsküdar'da Toptaşı Akıl Hastanesi'ne taşınması...
19. yüzyılda Süleymaniye Akıl Hastanesi'nin Üsküdar'da Toptaşı Akıl Hastanesi'ne taşınması...
Herkese merhaba! Podcastimize Klimik 2025'ten izlenimlerle devam ediyoruz. Klimik Erişkin Bağışıklama ve Çalışma Grubunun oturumundan bir kesit ile karşınızdayız. Bunun için İstanbul Bakırköy Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünde görev yapmakta olan Uzman Dr Ayşegül İnci Sezen ile birlikteyiz. Sizlere “Aşıların Kardiyovasküler hastalıkları ve tromboemboli komplikasyonları önlemesi” konusunda yapmış olduğu sunumu ile ilgili kısa ve özet bilgiler verecek. Değerli konuğumuza yayınımıza katıldığı için çok teşekkür ediyor ve sizlere keyifli dinlemeler diliyoruz.
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde Adsız Aşıklar dizisi mercek altında. Çocukluk travmaları yüzünden aşka güvenini yitiren Cem, aşk hastalığını iyileştiren "Aşk Hastanesi"ni perde arkasından yönetir. Ama aşkın gücüne inanan Hazal, hayatını altüst eder.Peki zıt kutuplar hep mi birbirini çeker?Video
İsrail bütün insani duyguları yok edilmiş, karşısına çıkan her canlıyı yok etmeye ayarlanmış bir terminatör gibi önüne geleni yakıp yıkıyor. Gazze'de hastane, okul, mülteci kampları, cami, kilise bombalayarak yok ettiği hayatlar, yıktığı bina enkazlarının altında insanlıktan, medeniyetten geriye bir şey bırakmıyor. Daha dün Deyr el-Belah'taki Aksa Şehitleri Hastanesi'nde yerlerinden edilenlerin çadırlarını hedef alan saldırısını bir Nazi Holokostu ile karşılaştıranlar oldu.
Terör devleti ABD-İsraili dün Gazze Şeridi'nin Deyr el-Belah beldesindeki Aksa Şehitleri Hastanesi çevresinde yerinden edilmiş Gazzelilerin kurdukları çadırları hava saldırısıyla yakıp kül etti. Biri çocuk, biri kadın olmak üzere 4 Filistinli'nin daha hayatını kaybettiği saldırının dehşeti, Yeni Şafak haberinde kullanılan ifadeyle gün ağarınca ortaya çıktı; onlarca çadırda gece uykusundaki mazlumlar yüzlerce kez olduğu gibi yine diri diri yakılmak istenmişti.
Anadolu'nun Şifacı kadınları'nı konuk ettiğim programın bu haftaki konuğu Gülferi Yıldırım. 1970 İstanbul'da doğan Gülferi İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra sağlık sektöründe farklı pozisyonlarda çalıştı. Dünya Göz Hastanesi'nin kurucularından ve aynı zamanda isim annesi olan Gülferi, 42 yaşında her şeyi sorgulamaya başladı ve hayatı kendi tabiriyle tepe taklak oldu. Peru'dan Bali'ye uzanan farklı farklı alanlarda kişisel gelişim eğitimleri alan Gülferi 45 yaşından sonra Üsküdar Üniversitesi'nde Psikoloji yüksek lisansı ardından Nörobilim yüksek lisansını tamamladı. Halen Üsküdar Üniversitesi'nde doktorasına devam eden Gülferi Mutlu Beyin, Mutlu İnsan Okulu'nda insanların kendini bulma yolculuğunda rehberlik ediyor. Gülferi'nin çalışmalarını ve paylaşımlarını https://www.instagram.com/gulferiyildirim/?hl=tr Instagram adresinden takip edebilirsiniz. Keyifli izlemeler :) ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı Desteklemek İster Misin? :) Hiçbir maddi destek almadan 4 yıldır gönüllü sürdürdüğüm bu programın içeriğini beğeniyor ve hayatına bir katkı sunduğuna inanıyorsan, beni ve programı maddi olarak da desteklemek istersen, https://kreosus.com/ask üzerinden ister aylık, ister tek seferlik katkı sunabilirsin :) ***** AŞK Buluşmasına Katılmak İster Misin? Ekim ayı AŞK Buluşmamız 16 Ekim Çarşamba saat 21:00'de. Konuklarım Raquel Habib ve Klinik Psikolog Prof. Dr. Hanna Nita Scherler. Raquel ile nefes ve meditasyon, Nita ile Farkındalık çalışması yapacağız. Detaylar ve katılım formu için https://forms.gle/wTgTSCDEeDtZnjgZ7 ***** Artık Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nın Whatsapp Grubu var :) https://chat.whatsapp.com/D29r8vCHBN6ARYI6UTJtYp Duyuruları, geri bildirimleri paylaştığımız bu alanda olmak istersen, yukarıdaki linkten gruba dahil olabilirsin. ***** Lütfen Youtube'da yeni bölümleri izlemek için kanala abone olmayı, bildirimleri açmayı unutma :) https://www.youtube.com/c/DidemMollaoglu ***** Yazılarımı ve yolculuklarımı takip etmek istersen; https://www.instagram.com/didemmollaoglu/ ***** Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı aynı zamanda Spotify ve Apple Music'den podcast olarak dinleyebilirsin. https://open.spotify.com/show/312t5k7BqvGSv7c9l88Y6Z https://podcasts.apple.com/tr/podcast/anadolunun-şifacı-kadınları/id1519077215 ***** Ben Kimim? 2016'da tüm eşyalarını satarak çıktığı yolculukta henüz kendine doğru bir yolculukta olduğunu bilmiyordu. Ta ki yuvasından binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu onu çağırana kadar. Yuvasına dönüşüyle birlikte kendi şifa yolculuğu başladı. Çünkü bir ağacın yeşermesi için önce köklerinin iyileşmesi gerektiğini biliyordu ve kökleri bu kadim topraklardaydı. Çıktığı bu yolculukta Maya Şamanizmden yogaya, yogadan tasavvufa uzanan farklı ilimlerin peşinden gitti, birçok eğitim aldı. Anadolu'nun Şifacı Kadınları'nı konuk ettiği bir podcast yapan Didem kendi deyimiyle Aşk'ı arayan bir aciz kul, yolcu. ***** Light Of Daytime by Vlad Gluschenko | https://soundcloud.com/vgl9 Music promoted by https://www.free-stock-music.com Creative Commons / Attribution 3.0 Unported License (CC BY 3.0) https://creativecommons.org/licenses/by/3.0/deed.en_US
Gazze Şifa Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Fadia Malhis, gdh'a verdiği özel röportajda, Gazze'deki insani krizi ve İsrail'in Şifa Hastanesi'ne düzenlediği saldırıları tüm ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. Çocukluğundan itibaren İsrail zulmü altında geçen ve zorunlu göçle sonuçlanan acı dolu hayat hikayesi bu videoda sizleri bekliyor.
Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni sonrası bir grup teğmenin slogan atması ve korsan bir yemini kılıçları havada hep bir ağızdan okumaları infiale sebep oldu. Şahsen hiç şaşırmadım hatta şaşıranlara şaşıyorum. Hepimiz Türkiye'nin zorunlu eğitim sisteminden geçtik. Bizim zamanımızda ilkokul birinci sınıfta başlıyordu; şimdilerde kreşte ya da ana sınıfında başlıyor, hem de ilk gün, ilk saat, ilk ders olarak çocuklara Atatürk öğretiliyor. İlkokul, ortaokul, lise ve hatta üniversitede Atatürk anlatılıyor. Okulun bahçesinde Atatürk büstü var, içeride, okul koridorlarında ve sınıflarda Atatürk köşesi var. Hemen her ilimizde, ilçemizde, “Atatürk Mahallesi, Atatürk Bulvarı, Mustafa Kemal Caddesi, Gazi Sokağı” bulunuyor. Atatürk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Hastanesi, Stadyumu, Spor Salonu, İlkokulu, Ortaokulu, Lisesi… Heykeller, devasa posterler, resmi-gayri resmi her ofiste, her işyerinde duvarda resimler, arabalarda, dükkanlarda, çay bardaklarında imzalar… Medyada, sosyal medyada, her yerde Atatürk var.
İSTANBUL'UN SIRLARI
Son dönemde sağlık alanında yaşanan en büyük problemlerden biri, hastaların kamu hastanelerinde doktor randevusu bulamamasıydı. Bu sorun, AKP iktidarının yirmi yıldan fazla süredir sağlığı özelleştirmek ve piyasalaştırmak için uyguladığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın (SDP) yarattığı bir sonuç. Dolayısıyla çözüm, SDP'nin geri püskürtülerek, kamu eliyle verilecek bir sağlık sistemini inşa etmekten geçiyor. Sağlık Bakanı geçtiğimiz ay randevu meselesine el attı. Atmasa daha iyiydi. Bulduğu çözüm günlük randevu sayısını arttırmak, yani her bir hastaya ayrılan muayene süresini kısaltmak oldu. Zaten kısa olan muayene süresini ortalama 1-2 dakikaya indirdi. Böylece doktorlar çok daha yoğun çalışmak zorunda kalacak ve hastalara nitelikli bir sağlık hizmeti de sunamamış olacak. Doktorun emeği değersizleşirken, halkın sağlık hakkı da gasbedilecek. Öncelikle şunu sormamız gerekiyor: Neden nüfusu 85 milyon olan bir ülkede, yıllık neredeyse 1 milyar poliklinik başvurusu oluyor? Bunu biz soruyoruz da, o ülkenin sağlıktan sorumlu en üst yetkili kişisi Sağlık Bakanı sormuyor sanırız. Sağlıkçı olmayan birine bile bu sayıları söylesek, çok yüksek ihtimalle şaşıracak ve muhtemelen ülkede bir sağlık felaketi yaşandığını düşünecekti. Bu sayılara başka türlü mantıklı bir izah bulmak oldukça güç. Türkiye toplumunun evinden sonra ikinci adresi olduğunu anladığımız sağlık merkezlerine bu kadar fazla başvuru oluyor da Türkiye toplumu daha mı sağlıklı oluyor? Hayır tabii ki. Kronik hasta sayımız yıldan yıla artış gösteriyor. Diğer sağlık göstergelerinde de olumlu bir sıçrama yapmış değiliz. Kamu hastanelerinde yaşanan randevu sorunu dâhil her bir sorunun arkasında her geçen gün daha fazla özelleşen sağlık alanı var. İyi işleyen bir kamu sağlık sistemini, özel sağlık sermayesi istemiyor. Kamuda iyi hizmet alacağını bilen hasta niye yüksek ücretler ödeyeceği özel hastanelere gitsin? Ayrıca kamu, harcama kalemlerini piyasadan sağlıyor. Hiçbiri kamu eliyle üretilmiyor. Çok başvuru, çok harcama demek. Bu da sağlık piyasasına daha fazla kamudan para akması demek oluyor. Bunu biz görüyoruz da Sağlık Bakanlığı görmüyor mu? Görüyor tabii. Sağlık Bakanlığı özel sağlık sermayesine “yürü ya kulum” derken kamuda ise doktorlara ne kadar fazla tetkik ister ne kadar fazla hasta bakarsa ek prim vadediyor. “Sağlık piyasasına kazandırdığın ölçüde sana para veririm” mesajı vermiş oluyor. Bir ülkenin sağlık alanında gurur duyacağı şey, ne kadar çok hastaya baktığı değil ne kadar fazla hastalığı önlediği olmalı. İnsanların yaşadığı ve çalıştığı ortamda potansiyel hastalık risklerine karşı önceden önlem alarak mümkün olan en az şekilde hasta olacağı bir sistemi kurmak marifet. Ama bunun yolu sağlığı piyasalaştırmaktan ve özelleştirmekten geçmiyor. Kamu eliyle planlanmış, ücretsiz ve nitelikli şekilde verilen bir sağlık sistemini inşa etmekten geçiyor. Geçen ay İstanbul Tabip Odası (İTO) seçimlerini Demokratik Katılım Grubu (DKG) kazandı. Doktorların hak mücadelesini; eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ücretsiz, kamu eliyle verilen bir sağlık sistemi için mücadele ile beraber yürüten DKG'nin yeniden yönetime seçilmesi, önümüzdeki dönemde iktidarın Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) kapsamında yürüteceği, doktorların ve sağlık emekçilerin kazanılmış haklarına, halkın sağlık hakkına saldırmak için uygulamaya koyacağı düzenlemeleri püskürtmek için iyi bir fırsat sunuyor. Sağlık Bakanlığı'nın ilk kez Göztepe Şehir Hastanesi'nde denediği, muayene süresini ortalama 2 dakikaya çektiği uygulamayı, İTO'nun, sağlık emekçilerinin yüksek katılımıyla hastanede gerçekleştirdiği eylemle boşa düşürmesi bunun güzel bir kanıtı oldu. SDP'yi ve onun ürünü olan bu sağlık sistemini değiştirmenin, sağlık emekçilerinin haklarını iyileştirmenin, daha sağlıklı bir toplumda yaşamanın yolu örgütlü mücadeleden geçiyor. İTO, doktorların ve sağlık emekçilerinin de hastaların da memnun olmadığı, iktidar eliyle yaratılan bu ucube sağlık sistemini değiştirmek için mücadeleye talip. Gelin bu fırsatı değerlendirelim
Hareketsiz çocukların kalp hastalığı riski yüksek çıktı. Sağlıklı bir kalp için çocukların günlük hareketi ne kadar ve nasıl olmalı? Ekran başında geçirilen zamanlar çocukların sağlığını nasıl etkiliyor? Merak ettiklerimizi Ankara Şehir Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Bölümünden Prof. Dr. Ayşenur Paç'a sorduk.
Bir kitap sayfasındaki o siyah beyaz fotoğraftaki kadını gördüğümde bir isim vermek istedim ona. Biri diğerinden küçük gözleri, arasına aklar karışmış dalgalı saçları, hafifçe dışrak dişleri, kemikli kuru elleri, puntolu basma eteği ve nasıl kaybettiğini az çok tahmin ettiğim olmayan bacağıyla bu yaşlıca kadının adı “Fatıma” olsun dedim kendi kendime. Elli beş kesindi, hatta belki altmış. Burada, Gazze'nin eş-Şati mülteci kampında yaşıyor olmanın gereği neyse o sinmişti yüzüne. Korkaklık barındırmayan bir acı, tereddütsüz bir cesaret ve biteviye bir “hayatta olma vakarı.” Fotoğraf 1988 yılında çekilmiş. Ben Fatıma'yı elli beş yaşında kabul ettiğime göre Nekbe'de yani 1948'deki büyük sürgünde 15 yaşında bir kızmış. “Ben de amcamın oğlu Ali'yi seviyorum” dizesini elbette daha yazmamıştı Sezai Karakoç ama nedense Fatıma'nın ilk aşkının ismini Ali diye bellettim zihnime. “Nedense” demem lafın gelişi. Adın Fatıma ise seni bir Ali bulacak elbet. Nekbe'de ayrı düşmüşlerdir Ali ile. Evlerinin anahtarlarını “döneceğiz elbet” diyerek sıkı sıkıya göğsüne bastıran anası, ne olup bittiğini anlayamayan erkek kardeşi ve dokunsalar ağlayacak gibi duran babasıyla Fatıma, Yafa'dan Gazze'ye yürümüş, Ali ise ailesiyle Nablus'taki akrabalarının yanına göçmüştür. İçindeki Ali yarası ile on dokuzunda gelin olmuştur Fatıma. Gazzeli bir balıkçıyla evlendirmişlerdir onu. Altı Gün savaşlarında, bir bombardımanda kaybetmiştir bacaklarından birini Fatıma. Yine de ayakta kalmayı başarmaya çabalamış, dik durmaktan başkasını yakıştıramamıştır kendine. Koltuk değneğine değil, tek bacakla yürümeye alışmıştır bu yüzden. Üç oğlu üç de kızı olmuştur Fatıma'nın. Kocası hastalıktan ölmüş, büyük oğlunu Siyonistler şehit etmiş, bir küçüğünü de yoktan yere hapse atmışlardır. Kızlar da gelin olup birer birer yuvadan uçunca Fatıma, burada, eş-Şati'de, en küçük evladı Yahya ile bir başına kalmıştır hayatın tam ucunda. 27 Ocak 1988'dir günlerden. Keith Dannemiller, Şifa Hastanesi'nde Siyonistlerin sebepsiz yere cezalandırarak hastanelik ettiği Filistinlilerin fotoğraflarını çekmiş, “bir de oraya gideyim” diyerek eş-Şati kampına gelmiştir. Sahil kenarındaki bu kampa ayak basar basmaz da Fatıma'yı görmüştür. İsrailli askerlere “oğlumu alamazsınız, onu size vermem” diye diklenen; acısı, cesareti ve vakarıyla Gazze denizinin dibinde bin yıllık bir anıt gibi duran Fatıma'yı. “Götürürseniz oğlum geriye dönmeyecek, onu da almanıza izin vermem” diye bağırıyordu belki de fotoğraf çekildiği anda. Yahut “bunu da alın bunu da. Nasıl olsa şu arkamda duran küçücük çocuk sizin dünyanızı cehenneme çevirecek günü geldiğinde” diye haykırıyordu.
ABD Başkanı Joe Biden Amerika'nın büyük silah şirketlerinden “Lockheed Martin”in bir fabrikasını ziyareti sırasında yaptığı konuşmada ABD'nin öteden beri “demokrasilerin cephaneliği” olduğunu iddia ederek, “ey millet, otokrasiyle demokrasi arasında süregiden bir savaş var” demişti. Yakın tarihine bakıldığında Amerika'nın ‘Demokrasilerin Cephaneliği' olduğunu iddia etmek insanın midesini ekşitiyor, o ayrı. ABD'nin Gazze'de soykırım yapan Netanyahu'nun cephaneliği olduğuysa bir gerçek. Daha birkaç gün önce Biden, İsrail'e 17 milyar Dolarlık yardım tasarısını imzalayarak “Netanyahu'nun cephaneliği”ni takviye etti. Bu arada Gazze Şeridi'nin güneyindeki “Nasır Hastanesi” yerleşkesindeki toplu mezarlardan 400'e yakın sivilin naaşları çıkarılıyordu. Yüzde 70'i kadın ve çocuk 35 bine yakın Filistinliyi katleden İsrail'e silah gönderilmesine tahammül edemeyen Amerikan üniversitelerinin vicdanlı öğrencileriyse ‘Yahudi karşıtı' olarak itham edilerek sindirilmek isteniyorlar Baskılara rağmen “Soykırıma başkaldırı” Amerikan Üniversitelerinde dalga dalga yayılıyor. Sözde ifade özgürlüğünün ve akademik özgürlüğün kutsal mekânları olarak ilân edilen üniversitelerde öğrenciler gözaltına alınıyor, tutuklanıyorlar. Sadece öğrenciler değil, profesörler bile gözaltına alınıyor. Emory Üniversitesi'nde Ekonomi profesörü Caroline Fohlin ve Felsefe bölümü başkanı Prof. Noëlle McAfee gözaltına alınan kadın akademisyenler arasındaydı. İki polis, darbederek yüzüstü yatırdıkları Prof. Fohlin'e ters kelepçe takıyorlardı Ana akım Amerikan medyası İsrail'in soykırımını Amerikan halkından gizlemek için kapsamlı sansür uyguladı. İsrail'in katliamlarını haklı çıkarmayı amaçlayan yalan haberlerin listesiyse bir hayli uzun. “Yalan haber” Gazze soykırımını protesto eden öğrenciler için de devreye sokuldu. Protestocuların kampüslerde Yahudi öğrencilere şiddet uyguladıklarına ilişkin haberlerin yalan olduğu, vakaya ait görüntülerinin yayınlanmasıyla anlaşılacaktı. Gazze'de 5 binden fazla öğrencinin İsrail tarafından öldürüldüğüyse bir gerçek. Öte yandan Amerikan kampüslerinde gözaltına alınan öğrencilerin üçte biri Siyonist olmayan Yahudiler. Bu Yahudi eylemciler de İsrail'in Nazi'leşmesine, Filistinliler'i soykırıma uğratmasına isyan ediyorlardı. Avrupa'da da İsrail'i eleştiren akademisyenler ‘Yahudi karşıtı' olarak muamele görüyorlar. Yunanistan'ın eski Maliye Bakanlarından, dünyaca ünlü Ekonomi profesörü ve muhalefet partisi lideri Yanis Varoufakis'in Berlin'de polis tarafından durdurulan Filistin konferansında konuşma yapması engellendiği gibi Almanya'ya siyasî amaçlı seyahat etmesi yasaklanıyordu. Amerikalı meşhur felsefe profesörü Nancy Fraser'in ise Almanya'daki Köln Üniversitesi'ndeki Misafir Profesörlüğü İsrail'i eleştiren bir mektuba imza attığı gerekçesiyle iptal ediliyordu. Fraser, imzasını geri çekmediği için bu muameleye maruz bırakıldığını söylüyor. Gazze'de yüz profesörün, dokuz rektörün öldürüldüğüne dikkat çeken Fraser İsrail'in Gazze'deki okul katliamlarını kınayan bir mektuba da ayrıca imza attığını belirtiyordu. İsrail'i eleştiren Fraser'in Yahudi olması bile Üniversitesi Yönetiminin tutumunda değişikliğe yol açmadı.
Taksim Topçular Hastanesi'nin kuruluşu, Taksim'in şehre dahil oluşu, Taksim Topçu Kışlası'nın satılışı ve başka şeyler...
Taksim Topçular Hastanesi'nin kuruluşu, Taksim'in şehre dahil oluşu, Taksim Topçu Kışlası'nın satılışı ve başka şeyler...
Herkese merhaba! Yeni bir podcast yayını ile karşınızdayız. Kongreden akılda kalanlar başlığı ile yaptığımız yayınlarda bu haftaki konuğumuz İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapmakta olan Uz. Dr. Serpil Öztürk. Kendisi Klimik İnfektif Endokardit çalışma grubunda yeralan hocamızla kongrede yaptığı ″Gram pozitif bakteriyemilerde endokarditi ne zaman araştıralım?‶ adlı sunumunu konuştuk. "İnfektif Endokarditin Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporun"nu ve klinik pratik yaklaşımı değerlendirdik. Bilgi ve deneyimlerini bizimle paylaşan hocamıza çok teşekkür eder ve sizlere keyifli dinlemeler dileriz...
Norveçli Doktor Mads Gilbert, Filistinlilerle yirmili yaşlardayken İsraillilerin Batı Beyrut'u abluka altına alıp bombaladığı sene olan 1981 yılında tanışmış. Mads Gilbert yaşadığı o günleri, “İsrail, şehri kuşatmak için önce elektriği ve suyu kesti. Böylece şehre gıda ve ilaç ulaşmasını engelledi. Sonra da şehri gece gündüz bombaladı. Bunu yaparken sadece askerî hedefleri değil okulları, yerleşim yerlerini, hastaneleri, ambulansları, hatta yaralıları kurtarmaya çalışan insanları bile hedef aldılar. Korkunç bir manzaraydı.” cümleleri ile ifade etmiş. Ve 1981 yılında işgal altındaki Filistinlilerin dramını gördükten sonra hayatını bu davaya adamış. 43 yıl öncesinden bahsediyoruz. ** Mads Gilbert, 2008 yılında Noel kutlamak için çocuklarıyla tatile gittiği yerde Gazze'nin bombalandığı haberini alınca çocuklarıyla vedalaşarak Norveç'ten doktor arkadaşıyla doğru yola çıkmış. 2008 yılında işgalin başlamasının ardından gittiği Gazze'de hiçbir gazeteci olmadığını Filistin halkının yalnız olduğunu fark etmiş. 2008-2009 senesinde yaşadıklarını kaleme aldığı kitabında bu durumu şu cümlelerle anlatıyor: “Gazze'ye bir arkadaşımla 2008'in yılbaşı öncesinde saldırının beşinci gününde Mısır üzerinden girebildik. Şifa Hastanesi'ndeki doktorluk hizmetimize ek olarak yaşadıklarımızı dünyaya aktarmayı kendimize görev edinmiştik.” İsrail, 2007 yılında Gazze halkının seçimle başa getirdiği Hamas hükümeti sebebiyle Gazze'ye ambargo uygulamaya başlamış, insani ihtiyaçların bölgeye giriş ve çıkışlarını yasaklamış. Keyfî olarak kamu kurumları, hastaneler, okullar ve evlere saldırılarda bulunmuş, bulunmaya da devam etmekteydi. Beş kilometrekare olan Gazze Şeridi'nde yaklaşık iki milyon insan yaşamaktaydı. Nüfusunun bir milyondan fazlası mülteci kamplarında geçen Filistinliler için hayat hiç de kolay değildi. Jabalya, Gazze, Beyt Lahya, Beyt Hanun, Dir el-Belah, Hanyunus, Refah ve Abasan Kebir evleri olmayan, bombalardan kaçan insanların sığındıkları mülteci kamplarıydı.
Depresyonla bağırsak sağlığı arasında bir ilişki ortaya çıktı. Peki yediklerimizle psikolojimiz arasındaki bu bağ nasıl oluşuyor? Gıdalar ilaç olarak nasıl kullanılıyor? İşlenmiş gıdalar ruh sağlığını nasıl etkiliyor? Nutrigenetik – Epigenetik Klinik Beslenme Uzmanı Doç. Dr. Gülsen Meral anlattı. 1994 Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olan Gülsen Meral 1997 – 2001 Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları asistanlığı yaptı. 2006 Hamidiye Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesi başhekim yardımcılığı 2007 -2008 Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesi Başhekimliği , 2008-2012 Kağıthane Devlet Hastanesi Başhekimliği, 2012-2017 Kağıthane Devlet Hastanesi Yöneticiği, 2017-2019 Acıbadem Taksim Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlığı yapmıştır. Yeditepe Üniversitesi'nden akupunktur eğitimi almış ve halen Yeditepe Üniversitesi'nde akupunktur eğitmeni olarak görev yapmaktadır. 2019 senesinde çocuk hastalıkları üzerine doçentlik unvanı almıştır. Gelişim Üniversitesi'nde 2019-2020 senesinde nutrigenetik yüksek lisans dersi ve öğretim üyeliği olarak çalışmıştır. Biruni Üniversitesi ve Gelişim Üniversitesi'nde lisans ve yükseklisans dersleri, çocuk gelişimi üzerine lisans ve yüksek lisans dersleri vermiş, 2019-2021 Kuzey Kıbrıs İTÜ Rektör Danışmanlığı görevini yürütmüştür. 2020 nutrigenetik ve epigenetik derneğini kurarak Türkiye'de ilk Uluslararası Epigenetik Kongresi'ni düzenlemiştir.
Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde çalışan Norveçli Doktor Mads Gilbert, Türk insanına seslendiği konuşmasında Filistinlilere yönelik her türlü desteğin önemini vurguluyor. Bu çerçevede birçok şeyin yapılabileceğini belirtiyor. Ayrıca Filistinlilere yönelik ilginin kesilmemesi gerektiğini vurgulayan Doktor Mads Gilbert, Gazze'ye küresel desteğin sürekli arttığını da söylüyor. Fakat Norveçli doktorun sözlerinin Türkiye'de yankılandığı saatlerde bir temizlik firmasının reklam panolarında Filistinlileri yok edilmesi gereken mikroba benzetmesi İsrail'in gördüğü küresel desteği de ortaya çıkarmış oldu. Şirketin reklamlarında geçen “durdurulamaz” ifadesinin yok edilmesi gerekenlerle ilgili kararlılığı zihinlere kazımak istediği anlaşılıyordu. Türkiye'de faaliyet gösteren küresel bir şirketin Filistinlilerle ilgili iması inkâr edilemeyecek kadar açıktı. Daha önce de benzer bir firma Filistinlilerle ilgili kullandığı görselde Gazze şeridinin haritasını olumsuz bir anlam verebilmek için kullanmıştı. Temizlik şirketinin Gazzeliler konusunda harita üzerinden mesaj vermesi son derece önemlidir. Şirketinin kullandığı görsellerde Gazze'yi hatırlatacak başka ögeler de yer alıyor. Filistin bayrağındaki renkler ve şekiller bariz bir şekilde ortadadır. Şirketin açıkça meydan okuduğunu görebiliriz. Türkiye'de ve dünyanın başka yerlerinde faaliyet yürüten bir şirketin İsrail'in vahşetini desteklediğini meydanlarda görülecek şekilde ifade etmesi meydan okumanın boyutlarını göstermesi açısından önemlidir. Avrupalı şirketler on dokuzuncu yüz yılda kolonyalist arzuları tatmin için uzak coğrafyalarda faaliyet yürütüyordu. Bunlar arasında Doğu Hindistan Şirketi en meşhur olanıdır. Bu şirket ve diğerleri deniz aşırı topraklarda İngiltere'yi temsil etmekteydi. Bir bakıma Hint alt kıtası Doğu Hindistan Şirketi'nin faaliyet alanıydı. Şirketin uyguladığı politikalar Hindistan'da isyanlara sebep oldu ve İngiltere için Hindistan yönetilemez hâle geldi. Şirketin uygulamalarının İngiltere'deki yansımaları da ciddî bir boyuta ulaştı. Batı Avrupa ülkelerinde benzer örnekler takip edildiğinde kolonyalizm karşıtı fikirlerin halkta nasıl yansıma bulduğu da görülecektir. Batı kamuoylarında şirketlerle sıradan insanların fikirleri arasındaki zıtlıklara bu çerçeveden de bakılabilir. Yükselen kapitalizm eleştirisini de bu çerçeveye dâhil edebiliriz. Kolonilerin tasfiye sürecinde kolonyalizm karşıtı fikirlerin bir düzeye kadar rol oynadığı bilinmektedir.
türkiye'de kadın tartışmalarını yaşam tarzı üzerinden sınırlandıran tuhaf bir girdap var. Hayatımızın büyük bölümü bu girdaba kapılmadan kendimizi anlatmaya çalışmakla geçti. Yıllar sonra bugün de hem Meclis'te hem toplumda hem de diziler aracılığıyla kadın modellemeleri üzerinden bu tartışmaların sürdüğünü görüyorum. Tarih tekerrür ediyor ya da kafiyeleniyor. Yüz yıl hatta 200 yıl önceki konular, Tanzimat'la başlayan Cumhuriyet'le devam eden Türk tipi modernleşme sürecinde ortaya çıkan kavgalar, kadın dindarlığı ve yaşam tarzı üzerinden bugün de sürüyor. Kızılcık Şerbeti, Kızıl Goncalar, Ömer gibi dizilerin de meseleyi ele alışları bunun ötesine geçemiyor. Bu anlamda dizilerin içeriklerinin tartışılmasının dışında iki tarafın da kadın konusunda bakış açılarını yeniden gözden geçirmelerinin önemli olduğunu görüyorum. Mütedeyyin yaşam tarzı ile öyle olmayan yaşam tarzı arasındaki uyumsuzluklar ve bunların aşılması konusunda hep merkezin verili ve kabul edilebilir bulunanın Batılı yaşam tarzı olduğunun altını çizmek istiyorum. Toplumun önyargıları yeniden yeniden üretiliyor. Bu dar kapsamlı dindarlık yorumlarının sıkıcılığını bir tarafa bırakıp BBC'nin 2023 için açıkladığı dünyayı etkileyen 100 Kadın listesine bakalım. Listede İslam ülkelerinden birçoğu da başörtülü pek çok kadın var. Ülkelerine, dünyaya, barışa, iklime, insanlığa katkı sağlayan öncü kadınlar bunlar... Bunlardan birisi Gazze'nin ilk kadın cerrahı olan Dr. Sara Al-Saqqa, bölgedeki en büyük sağlık kurumu olan Şifa Hastanesi'nde çalışıyordu ve yaptığı paylaşımlarla orada yaşananları dünyaya duyurdu. Endonezya'dan Desak Made Rita Kusuma Dewi ise Bali'den, Endonezya kaya tırmanışı şampiyonu. 2023 IFSC Spor Tırmanış Dünya Şampiyonası'nda kadınlar hız yarışmasında 6,49 saniyelik rekor süre ile altın madalya kazandı. ABD'de Iraklı bir göçmenin çocuğu olarak dünyaya gelen Huda Kattan büyük bir kozmetik şirketinin sahibi. Türkiye'den fizik mühendisi Canan Dağdeviren'in olduğu listede Gana'nın bir köyünde balıkçılık yapan ve kıyı erozyonu nedeniyle geçim kaynakları tehdit altında olan balıkçı kadınlara yardım etmeyi amaçlayan bir dernek kuran Ganalı Buobasa da var. Mültecilere ve acil durum anlarında kadın ve kız çocuklarına odaklanarak eğitime erişimi savunan Afganistanlı Summia Toıra da listedeki bir başka isim. Listede birbirinden çok farklı kadınlar yer alıyor: Batı Sahra'dan bir kadın hakları ve iklim aktivisti olan Najla Mohamed-Lamin, Pakistan'da asırlık bir geleneği sürdürerek her yıl sürülerini 4 bin 800 metre yükseklikteki otlaklara götürüp besleyen, elde ettiği gelirle köyüne refah getirmiş bir kadın çoban Afroze-Numa, Endonezya'da kurduğu bir grupla Sumatra kaplanlarını, pangolinleri ve risk altındaki yaban hayatını tehdit eden yasa dışı ağaç kesimini ve avcıları caydırmak için bir Köy Orman Yönetim Birimi'ne (LPHK) liderlik eden Orman Koruma Müdürü Sumini. Bu kadınlar bize çok şey söylüyor. Dünya değişiyor, sorunlarımız, hayati bulduğumuz konular da değişiyor. Geleceğimizi geçmişte kurmaktan vazgeçip, kadın meselesi başta olmak üzere pek çok konuya farklı yaklaşımlar geliştirmenin vaktidir diye düşünüyorum. Dizileri bir de bu gözle yazalım ve yapalım.
Birkaç gün önce bir Hıristiyan din adamı, Gazze'de olan bitenlere dikkat çekmeye çalışırken “İsa bugün doğsaydı, Filistin'de, yıkıntılar arasında doğmuş olacaktı” dedi. Şöyle düşündüm papaz efendinin bu cümlesi karşısında: “Gazze'de yıkıntıya dönüşen Şifa Hastanesi'nin elektriksiz doğumhanesinde İsa'nın doğduğunu bilmiyor galiba.” Yanlış anlaşılmasın. “Mesih yeryüzüne inmiştir” demiyorum. İşin orasını uzmanları falan konuşsun. Hatta mümkünse konuşmasınlar. Ben başka, bambaşka bir şey söylemenin derdindeyim. Hazreti İsa'nın doğduğu coğrafyada ve zaman diliminde cari kavram “azgınlık” idi. Yahudiler bir başka azgınlığın, Roma bir başka azgınlığın kollarına kendilerini bırakmışlar, insanlığın görüp görebileceği en kötü “toplumsal vasat”lardan birini oluşturmuşlardı el birliğiyle. Sınıf ayrımı ve zulüm standarttı, adaletsizlik ise zirve dönemini yaşıyordu. Tertemiz annemiz Meryem'in yavrusu Nasıralı İsa'nın bu topluma peygamber olarak geldiğinde ortaya koyduğu ilk önerme ile Hazreti Adem'den beri bütün peygamberlerin ortaya koyduğu temel önerme aynıydı: “Bir başka dünya mümkün.” Hazreti İsa açısından “bir başka dünyanın mümkün olduğuna inanmanın ve bunun için çalışmanın” ilk adımı kavramların yerli yerine oturtulması idi. Yaratıcı, din, ibadet, merhamet, direniş... Hazreti İsa'nın o günün Filistin'inde giriştiği ilk ve en önemli işin “bütün kavramları değiştirerek düşünce setlerini doğru konumlandırmak” olduğunu derhal fark ederiz. Bu durumu “zihinsel özgürleşme” olarak tanımlamak, doğrusu durumun kendisine de haksızlık olur. Bağdat Caddesi'nde milletin parasını rahat cukkalamak için açılan kişisel gelişim merkezlerinde falan satılıyor çünkü “zihinsel özgürleşme” denilen şey. Buna, eksik de olsa, doğrudan doğruya “insanlık tarihine müdahale ederek” gerçekleşen bir “zihinsel devrim” denebilir. Bu süreç, hem Hazreti İsa'da, hem kendisinden önceki peygamberlerde, hem de kendisinden sonra gelen Efendimiz'de (s.a.v.) aynı şekilde gerçekleşmiş. Geldikleri, görevlendirildikleri toplumun bütün yerleşik ve yanlış kavramlarını yerle bir edip yerine yeni, temiz, atak ve dönüştürücü kavramlar ihdas etmişler. Bu yeni kavramlarla birlikte dönüşen toplumlar, insanlığın görüp görebileceği en saadetli anları, zaman dilimlerini oluşturmuşlar. İnsanlığın bugün kullandığı düşünce setlerinin tüm kavramları bütünüyle 17. yüzyılda başlayıp bugün de dinamik bir süreç olarak devam eden “Batı düşünce geleneği”ne ait. Korkunç bir emperyalist tecrübe, ikisi “dünya savaşı” olmak üzere binlerce savaş, uzunca bir soğuk savaş dönemi falan atlatmış olmasına rağmen Batı, insanlığın mevcut düşünce setlerini oluşturan kavramların sahibi olmayı çok çeşitli yöntemler kullanarak sürdürmeyi başardı. Adalet, insan hakları, terörizm, savaş, barış, erkek, kadın, merhamet, düşmanlık... Aklımıza gelen gelmeyen tüm kavramların patenti Batı düşünce dünyasına ait halihazırda. Onlar tanımlamış süreç içerisinde, onlar dönüştürmüş, onlar kullanmış ve tüm insanlığa da kullandırtmış. Bu süreçte Batı, kendi tanımladığı kavramları başkasına, ötekine tahakküm kurmak için de tepe tepe kullanmış. Bir yandan da “yemiyoruz ulan” deme cesareti ve kararlılığı gösteren çok az sayıda insan hariç tüm insanlığa ahlaki üstünlük ve gelişmişlik otoritesi de tesis etmiş.
Hamas sözcüsü, Netanyahu'nun Şifa Hastanesi'nde hamas güçlerini aramasının "bir serabın peşinden gitmeye benzediğini" söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "İsrail Filistin savaşını bir borçluluk psikolojisi içinde değerlendirmemek gerekir" dedi. Bu bölüm Siemens hakkında reklam içermektedir. Yenilikçi fonksiyonlarla küresel tatları keşfetmek için Siemens EQ700 Tam Otomatik Kahve Makinesi'ni buradan inceleyebilirsiniz. Sırada neresi var? #DünyaBiKahveUzağında #SiemensEvAletleri
#tımarhane #sondakika #ekonomiReis'in hırsızlığını "ruhlar alemi" de biliyormuş! Manyak manyak işler! Yerli ve Milli tımarhane. Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'a ballı uçuş garantisi. Erdoğan'ı bir gün korumanın bedeli 230 'asgari ücretlinin' maaşı kadar. Yani 2,6 milyon TL TCMB Başkanı Gaye Erkan: "2023 sonu enflasyon tahmini açıkladı. %58'e yükselttik.”dedi. Önceki tahmin de %22.3 dü. Yani enflasyon tahmini %22.3 den %58'e çıktı. Ben size işin gerçeğini söyleyim. Enflasyon tahmini ilk 6 ay %22.3 iken bağımsız kuruluş enag belirlediği enflasyon %50.53 olmuştu. Yani iki katından fazla. İkinci 6 ay için %58 dediklerine göre en az ikiyle çarpın. Yani %100 ün üzerinde bir enflasyon demek bu. Enag da zaten yıllık %108,58 olarak açıklamıştı. Çok zor günler bekliyor maalesef. “Rabbim, lütfen benim ömrümü ona ver” diyen bir kız vardı. Bu kız AKP'li Bolu Belediye Meclis Üyesi Hacer Çınar'dı. Amin diyeyim mi demiyeyim mi diye düşünürken bir de baktık tornistan yapmış. Zamlara 'sabrımız bitti' diyerek isyan etti. Sonra ne mi oldu? Kız ölmedi yani duaları kabul olmadı ama AKP İl Başkanlığı tarafından istifası istendi. O da istifa etti. Ha bu aşamadan sonra duası kabul olur mu bilemem! Dünya'da bir ilk gerçekleşti. Maklube yerkenki fotoğrafı suç delili sayıldı. KHK'lı öğretmen F.K'nın arkadaşlarıyla maklube yerken bir fotoğraf çektirmiş. Bu fotoğraf, 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına sebep oldu. Siz siz olun sakın maklube yemeğin. Alır götürürler bunlar. Tam tımarhane. Haberin başlığı şu: İthal ette 'deli dana' bulundu: Türkiye'nin Polonya'dan ithal ettiği sığır etinde deli dana hastalığına rastlandı. İyi de kardeşim bir tek yetkili yok bu bu etleri kontrol eden? Var demek ki asıl oldu da anlamadınız diye sormuşlar. Bakanlığı yetkilileri de 'Tahlil raporları yabancı dildeydi, anlamadık' demişler. Güler misin ağlar mısın? Alın size bir tımarhanelik haber daha. Olay yeri Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi. Hastanede görev yapan namuslu bir sağlık elemanı yönetime bir dilekçe yazıyor. Dilekçenin konusu hastanedeki usulsüzlükler. Mesela yoğun bakımda görevli olmadığı halde bazı çalışanların görevli gibi gösterilmesi, mesela bazı çalışanların nöbet tutmadığı halde nöbet ücreti alması gibi konular. Sonra ne mi oluyor? Bu sağlık çalışanı sürgün ediliyor. Gerekçe ne mi? Fuzuli dilekçe yazmak. Evet fuzuli yani lüzumsuz dilekçe yazmak. Valla bence de fuzuli. Yahu sen nasıl bir ülkede yaşadığını bilmiyor musun? Kafayı mı yedin? Saray rejiminin yeni infaz düzenlemesi yürürlüğe girdi. #tımarhane #sondakika #ekonomi
Türkiye'nin tarihi seçiminin ikinci turuna dokuz gün kaldı. ATA İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan ve AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde görüştü. Muhabirimiz Edanur Tanış, gelişmeleri aktardı. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bir araya geldi. Muhabirimiz Cansu Timur bildirdi. Prof. Dr. Tanju Tosun, liderlerin görüşmesini ve cumhurbaşkanı seçimini kazanmanın stratejilerini yorumladı. Öte yandan Yüksek Seçim Kurulu, seçim sonuçlarını açıkladı. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın 104. yıldönümü nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Maltepe'de etkinlik düzenledi. Muhabirimiz Dilek Şen, etkinliği anlattı. Deprem bölgesinde Cumhur İttifakı'nın oyları yüksek çıkmıştı. Muhabirlerimiz Göksel Göksu ve Ayşegül Karagöz, hem yurttaşlarla konuştu hem bölgedeki son durumu gözlemledi, ayrıntıları aktardı. Ankara'daki Güven Hastanesi, ek bina yapmak istiyordu, mahkeme heyeti de yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ankara editörümüz Senem Büyüktanır tüm bu süreci anlattı. Editör: Egemen Gök
Bu dosyada Lacan'ın The Direction of the Treatment and the Principles of Its Power (Psikanalizin Yönü/Yönetimi ve Gücünün İlkeleri) metnini detaylı olarak ele aldığım bir seminerin Psikanaliz Sohbetleri için hazırlanmış kayıtları yer alıyor. Dosyamızın bu 7. bölümünde bir önceki bölümde olduğu gibi Dr. Sinem Acar konuk konuşmacı olarak bizlerle olmaya devam ediyor. Bu bölümde Freud'un Dora ve Genç Homoseksüel Kız vakaları üzerinden acting out (eyleme dökme) ve passage à l'acte (eyleme geçiş) kavramlarını ele alıyor. Bir psikanalizde sözün yolu tıkandığında neler olabileceğini bize detaylı ve anlaşılır bir biçimde aktarıyor. Keyifli dinlemeler! Sinem Acar: Psikiyatrist, psikoterapist, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde ihtisasını tamamlamıştır. Freud'un Teknik Yazıları kitabının çevirmenlerindendir ve yakında yayımlanacak olan Dany Nobus'un editörü olduğu Key Concepts of Lacanian Psychoanalysis kitabının çevirmenidir. Instagram sayfasına ulaşmak için: https://www.instagram.com/dr_sinemacar/ Bu bölümde sözü geçen eserler şunlardır: Lacan, J. The Direction of the Treatment and the Principles of Its Power: http://www.lacaninireland.com/web/wp-content/uploads/2010/06/The-Direction-of-the-Treatment-final-version-1.pdf Instagram: https://www.instagram.com/psikanalizsohbetleri/ Twitter: https://twitter.com/PsikanalizS https://www.oguzhannacak.com/
Bu dosyada Lacan'ın The Direction of the Treatment and the Principles of Its Power (Psikanalizin Yönü/Yönetimi ve Gücünün İlkeleri) metnini detaylı olarak ele aldığım bir seminerin Psikanaliz Sohbetleri için hazırlanmış kayıtları yer alıyor. Bu bölümde Dr. Sinem Acar konuk konuşmacı olarak bizlerle olacak. Bu vakayla bize öznenin hakikatini ele almak yerine öznenin gerçeklikle olan ilişkisini düzeltmeye çalışmanın olası sonuçlarını gösterecek. Bir sonraki bölümde ise bir anlamda öznenin arzusuna ve hakikatine yönelmekteki başarısızlığın göstergeleri olan acting out ve passage à l'acte kavramlarını detaylı olarak bizlere aktaracak. Keyifli dinlemeler! Sinem Acar: Psikiyatrist, psikoterapist, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde ihtisasını tamamlamıştır. Freud'un Teknik Yazıları kitabının çevirmenlerindendir ve yakında yayımlanacak olan Dany Nobus'un editörü olduğu Key Concepts of Lacanian Psychoanalysis kitabının çevirmenidir. Instagram sayfasına ulaşmak için: https://www.instagram.com/dr_sinemacar/ Bu bölümde sözü geçen eserler şunlardır: Lacan, J. The Direction of the Treatment and the Principles of Its Power: http://www.lacaninireland.com/web/wp-content/uploads/2010/06/The-Direction-of-the-Treatment-final-version-1.pdf Instagram: https://www.instagram.com/psikanalizsohbetleri/ Twitter: https://twitter.com/PsikanalizS https://www.oguzhannacak.com/
Gazeteci Çiğdem Toker, İskenderun Devlet Hastanesi'nin çöken bölümündeki hasarın yıllardan beri bilindiğini ama onarım için 11 yıldır hiçbir adımın atılmadığını belgeler üzerinden anlattı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün (27 Aralık) bir araya geldi. Medyascope, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun vatandaş ve esnaf ziyaretlerini bir gün boyunca takip etti. İstanbul'da toplu taşıma ücretlerine yüzde 29,10 zam yapıldı. Servis ücretlerine ise yüzde 19,95 oranında zam geldi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Başkanlığı'na 17 Haziran 2021'de silahlı saldırı düzenleyen ve Deniz Poyraz'ı öldüren Onur Gencer, ağırlaştırılmış müebbet ve 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından 6 Ekim'de Resmi Gazete'de yayınlanan ve hekimlerin özel hastanelerde çalışma koşullarını kısıtlayan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın kurucusu olduğu Medipol Mega Bağcılar Hastanesi'nin önünde bugün protesto edilmek istendi.
Bartın'ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında 14 Ekim Cuma günü akşam saatlerinde bir patlama meydana geldi. Patlamada 41 işçi hayatını kaybetti. 11 işçinin ise tedavisi sürüyor. Bartın'daki maden kazasında yaralanan altı işçinin yakınları, İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ndeki endişeli bekleyişlerini sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'ni açıkladı. Oktay, büyüme tahminiyle ilgili, “Ekonomimizin 2023'te de üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergilemesi ve yüzde 5 büyümesi beklenmektedir” dedi. Mahsa Amini'nin öldürülmesinin ardından protestoların devam ettiği İran'da, başkent Tahran'daki Evin Cezaevi'nde dün akşam saatlerinde bir yangın meydana geldi. İran resmi devlet ajansı IRNA, yangında dört mahkûmun hayatını kaybettiğini, 61 mahkûmun da yaralandığını açıkladı. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Medyascope muhabiri İbrahim Yayan ile kaza bölgesinde yaşananları, Medyascope muhabiri Ufuk Çeri ile Türkiye'de madenlerin durumunu ve ihmalleri, Medyascope Ankara Temsilcisi Hıdır Göktaş ile 2023 yılı bütçesinin detaylarını konuştuk. Editör: Egemen Gök
Bartın'daki maden patlamasında yaralanan işçilerden 6'sının tedavisi İstanbul'daki Başakşehir Çam Sakura Şehir Hastanesi yanık yoğun bakımda devam ediyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, yar...
Sarıyer Seyrantepe'deki Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne rapor almaya gelen motosikletli bir kurye, rapor alamadığı için tartıştığı 4 güvenlik görevlisini bıçakladı. Kavga anları kameralara anbean yansıdı. Olayda kullanılan bı...
Bugün 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü. Şiddet, cinayet haberleri artışta. Her yıl Hiroşima'da ölenlerin 4 katı kadar insan depresyona bağlı sebeplerden intihar ediyor. Peki ruhumuzun iyilik halinin korunması için neler yapmalıyız? Kültür-sanatla ruhumuzu nasıl tamir ederiz? Ruh sağlığını korumak için nelerden uzak durmalıyız? Psikiyatrist Dr. Huzeyfe Barham Ntv Radyo'da anlattı. Dr. Huzeyfe Barham 2012 yılında İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. Ardından 2013 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümü kazandı. 2019-2021 yılları arasında Kırklareli Eğitim Araştırma Hastanesi'nde uzman tabip olarak çalışmıştır. Şu an bir psikiyatri ve nöroloji hastanesinde uzman hekim olarak çalışmakta.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavisi devam eden 5 çocuk babası polis memuru Abdulkadir Öztürk, Mersin Polisevi'ne düzenlenen saldırıda yaşananları gazetecilere anlattı. Öztürk, "O anda polisevinde 100'e yakın insan vardı,...
Üniversite hastanelerinde görev yapan 190 bin çalışan zor durumda. Sağlık çalışanlarına yönelik aşırı iş yükü ve ücretler konusunda istenen noktanın uzağında olmaları gibi sorunlar yaşanırken, kendilerine özgü atama ve yer değiştirme gibi en temel...
Ankara'da, 2011'den beri nakil için sırada bekleyen böbrek yetmezliği hastası Kadir Mercan (37), Ankara Şehir Hastanesi'nde yapılan böbrek nakliyle sağlığına kavuştu. Mercan, "Heyecanlıyım çünkü benim artık umudum kalmamıştı. Öleceğimi düşünüyord...
Antalya'da tıp fakültesini bitirdikten sonra işini en iyi ondan öğrenebileceğini düşünerek, babası Op. Dr. Abdullah Konak'ın alanı beyin ve sinir cerrahisini tercih eden Dr. Yusuf Konak, babasıyla Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde göreve b...
Okullar açılıyor, çocukların bağıklığı nasıl güçlendirilmeli? Covid-19'dan çocukları korumak için ne yapılmalı? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Emin Ünüvar Ntv Radyo'ya anlattı. Prof.Dr. Ünüvar 1987 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda uzmanlığını yaptı. 98-99 yılları arasında ABD'da Detroit'te Michigan Çocuk Hastanesi'nde çalıştı. Türkçe ve İngilizce olmak üzere bir çok makalesi yayınlandı.
Bu hafta siyasete Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu damga vurdu. İzmir'in Aliağa ilçesinde bulunan Horozgediği Köyü'nde olağandışı sayıda kanser vakaları görülüyor. Medyascope İzmir muhabiri Aytuğ Özçolak köylülerle görüştü, Halk Sağlığı Uzmanı Onur Hamzaoğlu, Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari ve Ege İşçi Birliği Sözcüsü Sonay Tezcan ile neler yaşandığını konuştu. Usta şarkıcı ve söz yazarı İlhan İrem, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. İlhan İrem'in naaşı yarın saat 09.00'da Maslak Acıbadem Hastanesi'nden alınarak 12.00 de AKM'de düzenlenecek törene getirilecek. Bebek Camii'nde düzenlenecek törenin ardından Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, siyasetbilimci Doç. Dr. Seda Demiralp ile Kılıçdaroğlu'nun adaylık tartışmalarını konuştuk. Editör: Egemen Gök Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3oCR8SI
Editör: Egemen Gök Konya Şehir Hastanesi'nde görevli kardiyoloji uzmanı Ekrem Karakaya'nın Mehmet Akçay tarafından katledilmesi tüm yurtta sağlık çalışanları tarafından protesto edildi. Görevi başında öldürülen Karakaya, memleketi Kayseri'de toprağa verildi. Türkiye genelinde hekimler ve sağlıkçılar iki gün iş bıraktı. Silahlı saldırıda hayatını kaybeden avukat Servet Bakırtaş için bugün birçok adliyede eylem düzenlendi. Bakırköy Adliyesi'nde yapılan eylemde, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu istifaya çağrıldı. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Muhafazakâr Parti liderliğinden istifa etti. Johnson'ın başbakan olarak görevinde kalacak ve koltuğunu Muhafazakâr Parti Kongresi'nde seçilecek yeni lidere devredecek. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Medyascope muhabirleri ile İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir ve Konya'daki protestoları, Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten ile sağlıkçılara yönelik şiddete karşı eylemleri, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz ile Türkiye ekonomisinde son durumu konuşacağız. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3Rgrb8G
Editör: Egemen Gök Konya'da Şehir Hastanesi'nde bir kişi, Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya'yı tabancayla ateş ederek yaraladı. Saldırgan, ardından aynı tabancayla yaşamına son vermeye çalıştı. Konya Valisi Vahdettin Özkan, saldırıya uğrayan Doktor Ekrem Karakaya ve saldırgan M.A'nın yaşamını yitirdiğini açıkladı. Türkiye seçim atmosferine giriyor. Batı medyasında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında çıkan “sinir bozucu fakat vazgeçilmez bir ortak” yorumları yapılıyor. Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “İğneyi kendimize batırmadan önümüze gelene çuvaldızı batırmanın kimseye yararı yok” ifadeleriyle ‘değişim' çağrısında bulundu. Döviz kurlarında hareketlilik sürüyor. Gün içinde dolar/TL 17,22 seviyesini, euro/TL de 17,68 seviyesini geçti. Yaklaşık iki buçuk yıldır kullanıma kapatılan ve atıl durumda bulunan Ankapark hakkındaki dava sonuçlandı. Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi, Ankapark'ın tahliyesine ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne (ABB) devrine karar verdi. Gökçe Çiçek Kösedağı'nın sunduğu “Güne Bakış”ta, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları ile Konya'daki saldırıyı, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Vahap Coşkun ile Demirtaş'ın yazısını ve HDP'ye yönelttiği eleştirileri konuşacağız. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3P7QrMn
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden arasındaki görüşme sona erdi. İki liderin NATO Liderler Zirvesi kapsamında bulundukları İspanya'nın başkenti Madrid'deki görüşmesi 1 saat 10 dakika sürdü. Hekimler ve sağlık çalışanları, aile hekimlerine dayatılan “ceza yönetmeliğini” protesto etmek için Sağlık Bakanlığı önünde basın açıklaması yapmak istedi. Valilik eyleme izin vermeyince grup, açıklamayı Sağlık Bakanlığı'nın arkasında bulunan Ankara Şehir Hastanesi'nin acil girişinde yapmak için toplandı. Bekleyiş sürerken polis ile sağlık çalışanları arasında gerginlik yaşandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de ilk maymun çiçeği vakasının tespit edildiğini duyurdu. Usta oyuncu Cüneyt Arkın için Atatürk Kültür Merkezi'nde cenaze töreni düzenlendi. Törenin ardından Arkın, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3OROtQ1
Bilim Akademisi işbirliğiyle hazırladığımız Meraklısına Bilim'de Şükran Şençekiçer'in konuğu, BAGEP Ödüllü, Koç Üniversitesi Hastanesi'nden dermatolog Doç. Dr. Seçil Vural'dı. Vural, derinin fonksiyonlarını, deri hastalıklarını, deri kanserini, benleri ve dermatologlar için araştırmanın önemini anlattı.
Sağlık Bakanlığı'nın paylaştığı verilere göre haftalık vaka ortalamasında 100 binde 77 olan, ikinci doz aşılamada ise yüzde 57,6 ile turuncu kategoride bulunan Diyarbakır'da, salgın hastanesi olarak hizmet veren Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi normale dönmeye başladı. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Muhammet Asena salgında Diyarbakır ve bölge illerinin dört büyük zirve yaşadığını, bu dönemlerde hastanenin 10 katında koronavirüs hastalarına hizmet verildiğini belirterek, “Normalde günde 1,5 ton oksijen kullanırken salgının zirve yaptığı dönemde günde 6-7 tona çıkan oksijen tüketimi oldu. Şu anda hastanemizin sadece bir katında koronavirüs hastalarına hizmet veriliyor. 30-40 hasta normal servislerde. İlçelerdeki yoğun bakım hastalarını da hastanemize taşıdık, yoğun bakımda da 20-30 hasta tedavi görüyor” dedi.
Diyarbakır'da salgın hastanesi olarak hizmet veren Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 2 Temmuz-1 Eylül tarihleri arasında aşılanmamış ve yaşları 26-35 arasında olan dokuz gebe genç kadın yaşamını yitirdi. Salgını, gebe olmayan kadınlara göre daha ağır geçiren gebelerin aşı olmalarının zaruri hale geldiğini söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Uğur Değer, “Daha önce ilk üç aydan sonra aşı yapılabileceğini belirtiyorduk ama yapılan son çalışmalarla birlikte aşının bir zararının olmadığı ortaya çıktı. Şimdi gelen bütün hastalarımıza aşı olmalarını tavsiye ediyoruz. Gebeler, gebe olmayanlara göre virüsü kaptığı zaman daha ağır geçiriyor. Gebelerin bağışıklık ve savunma sistemi zayıf olduğundan süreci çok ağır geçiriyor” dedi.
Salgın hastanesi olarak hizmet veren Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi‘nde işten ayrılma yasaklarının kalkması ile birlikte 43 doktor istifa etti. Aynı hastanede daha önce başhekim olarak görev alan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sabahattin Çelik, salgının sağlık çalışanları ve kronik hastalar üzerindeki etkilerini Medyascope'a değerlendirdi.
Salgın hastanesi olarak hizmet veren Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli, Uluslararası Doktorlar Derneği (AID) Diyarbakır temsilcisi Doç. Dr. Eşref Araç, aşılamanın artmasıyla vaka ve hastaneye yatış oranının düştüğünü ancak ölüm sayılarının hala yüksek olduğunu ifade etti. Aşı olan kişilerin de koronavirüse yakalandığını ancak aşının, ölüm oranını yüzde 90-95 oranında düşürdüğünü ifade eden Doç. Dr. Araç, “Bu salgından bir müddet daha kurtulamayacağız. Biraz virüsün insafına kaldık gibi görünüyor. Okulların açılması ve kapalı mekanlara girişin yoğun olacağı bu mevsimde vaka sayısında bir artış bekliyoruz. Virüs ile yaşamayı öğreneceğiz. Aşımızı yapıp tedbirlere devam edeceğiz” diye konuştu.
Yüz yüze eğitim 6 Eylül'de başlıyor, öğrenciler yaklaşık iki senenin ardından okula gidecekleri için heyecanlı ancak bazı çocuklar salgından psikolojik olarak daha çok etkilendi ve okula gitme, kalabalığa girme anksiyetesi yaşıyor. Bu durumda aileler ve öğretmenler çocuklara nasıl davranmalı, nasıl bir yol izlenmeli? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Çocuk - Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özalp Ekinci her yaş grubuna ayrı ayrı nasıl davranılması gerektiğini ve hangi noktada pedagojik destek alınması gerektiğini Medyascope yayınında anlattı.