POPULARITY
Spinal epidural apse (SEA), medulla spinalis epidural boşluğunda gelişen, omuriliğe bası yaparak hızlı nörolojik bozulmaya yol açabilen ciddi bir enfeksiyon tablosudur. Bu enfeksiyon, tedavi edilmediğinde kalıcı nörolojik hasarlara, sepsis ve mortalite ile sonuçlanabilecek ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Acil serviste non-spesifik semptomlarla başvuran hastalarda SEA'nın erken dönemde tanınması, tedaviye hızla başlanmasını sağlamak açısından kritik önem taşır.(1) Bu yazımızda, SEA'nın ayırıcı tanısı, tedavi protokolleri, ilaç dozları ve tedavi süreleri ile birlikte yönetim stratejileri ele alınacaktır. Ayırıcı Tanı SEA, klinik olarak sinsi bir başlangıç gösteren, spesifik olmayan semptomlarla seyredebilen bir patolojidir. En sık gözlenen klinik bulgu sırt ağrısıdır; bunu ateş ve nörolojik defisit izler. SEA'nın tanısında gecikmeler, sıklıkla bu semptomların nonspesifik doğasından kaynaklanır. Literatürde, klasik "sırt ağrısı, ateş ve nörolojik defisit" triadı hastaların yalnızca %10-15'inde tam olarak görülmektedir.(2) Bu nedenle, risk faktörleri olan hastalarda (immünosüpresyon, intravenöz ilaç kullanımı, diyabet, yakın dönemde geçirilmiş spinal cerrahi, bakteriyemi) SEA akılda tutulmalıdır.(3) Sırt ağrısı, en sık rastlanan semptom olup, vakaların %70 ila %100'ünde mevcuttur. Bu ağrı, başvuru öncesinde 1 günden 2 aya kadar değişen sürelerde devam edebilir. Ateş, önemli bir tanı kriteridir, ancak birçok hastada eksik olabilir. Örneğin, bir vaka serisinde 48 hastanın yalnızca 23'ünde (%48) ateş tespit edilmiştir. Ateşin bulunmaması tanıyı geciktirebilir ya da gözden kaçırılmasına yol açabilir. Nörolojik defisitler, vakaların %50'sinde görülür ve motor güçsüzlük, radikülopati, bağırsak ve mesane disfonksiyonu gibi bulguları içerir. Küçük bir SEA bile ciddi nörolojik semptomlara yol açabilir. Tedavi edilmediğinde, nörolojik semptomlar tipik olarak sırasıyla sırt ağrısı, radiküler ağrı, motor güçsüzlük, duyu bozuklukları, mesane/bağırsak disfonksiyonu ve paralizi şeklinde ilerler. Paralizi geliştiğinde hızla kalıcı hale gelebilir, bu nedenle nörolojik bulguların ilerlemesi durumunda acil cerrahi müdahale gerekebilir. SEA ile Karışabilecek Klinik Durumlar - Mekanik sırt ağrısı: Nörolojik defisit ve sistemik enfeksiyon bulgularının olmaması ile ayrılabilir. - Diskit ve vertebral osteomiyelit: SEA ile birlikte de görülebilir. Ancak SEA'da epidural boşluğa yayılım vardır. MRI bu iki durumu ayırmada önemli bir tanı aracıdır. - Spinal tümörler: Yavaş progresyon gösterirler. Nörolojik bulgular SEA'ya göre daha kronik gelişir. - Guillain-Barre sendromu: İlerleyici nörolojik bulgular benzerlik gösterebilir, ancak lomber ponksiyon ve görüntüleme ile ayrımı yapılabilir. Tanı SEA'nın kesin tanısı, MR ile konur. Kontrastlı spinal MR, apsenin lokalizasyonunu, yayılımını ve epidural boşlukta omurilik üzerine yaptığı basıyı değerlendirmenin en duyarlı yöntemidir. Görüntüleme yapılana kadar, klinik şüphe durumunda tanısal yaklaşımda gecikme olmamalıdır. Laboratuvar bulguları tanıya destekleyici olabilir. Crp, Prokalsitonin ve Sedim gibi markerlar yükselir ancak SEA için spesifik değillerdir. Kan kültürleri, hastaların %60-70'inde pozitif olabilir ve etkenin tanımlanmasında kritiktir. Ancak tedavi kültür sonuçları beklenmeden başlatılmalıdır.(4) Tanıda MR görüntüleme altın standart yöntemdir. Tedavi SEA'nın yönetiminde iki ana tedavi yaklaşımı bulunur: erken ve geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi ile cerrahi drenaj.(5) Tedaviye mümkün olan en erken dönemde başlanmalıdır, zira nörolojik hasarın kalıcı hale gelme süresi uzun değildir. Özellikle nörolojik defisit ilerliyorsa veya apse genişse, antibiyotik tedavisi ile birlikte acil cerrahi müdahale genellikle endikedir. Antibiyotik Tedavisi Antibiyotik tedavisinin amacı hastayı cerrahiye hazırlarken sistemik kontrolü sağlamaktır. Başlangıçta geniş spektrumlu bir antibiyotik rejimi seçilmeli, kültür sonuçlarına göre daraltılmalıdır.
Acil tıbbın geniş kapsamı, güncel literatürü takip etmeyi sağlık profesyonelleri için bir zorluk haline getirmektedir. Acil tıbbın karşılaştığı çok çeşitli hastalık ve durumlar, sürekli olarak değişen tedavi yaklaşımlarını takip etmeyi gerektirir. Bu gerekliliği göz önünde bulunduran Acil Tıp Farmakoterapi Araştırma Ağı (EMPHARM-NET), her yıl önemli farmakoterapi ile ilgili literatürü gözden geçirmekte ve derlemektedir. Bu yazıda, EMPHARM-NET'in 2023 yılı boyunca acil tıpta farmakoterapi alanında yayımlanan en dikkat çekici çalışmaları derledikleri yazısını özetlemekteyiz.1 İleri okuma için makalenin tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. 2023 yılı, acil serviste farmakoterapinin önemli gelişmeler gösterdiği bir yıl olmuştur. Özellikle hızlı ardışık entübasyon, kardiyak arrest yönetimi ve travma sonrası majör kanamaların tedavisi gibi kritik konularda güncellemeler yapılmıştır. Ayrıca, iskemik inme tedavisinde kullanılan zaman ve tedavi modaliteleri, toplumsal kökenli pnömonide steroid kullanımı ve hedeflenen kan ürünlerinin uygulanması gibi çeşitli konularda da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu yazı, acil serviste farmakoterapi alanında 2023 yılında yayımlanan en önemli 13 makaleyi, 6 rehberi ve 5 meta-analizi kapsamaktadır. Makaleler, modifiye bir Delphi yöntemi kullanılarak seçilmiş ve ilgili dergilerde yayımlanan makaleler GRADE sistemi aracılığıyla bağımsız olarak değerlendirilmiştir. GRADE 1A ve 1B olarak kabul edilen yayınlar, incelemeye dahil edilmek üzere grup tarafından yeniden incelenmiştir. Yazımızı iki bölümde sunacağız; bu ilk bölümde, farmakoterapinin toksikoloji, resüsitasyon ve nöroloji alanlarındaki 2023 yılı gelişmelerine odaklanacağız. İkinci bölümde ise pulmoner, travma, enfeksiyon hastalıkları ve diğer çeşitli konular üzerine odaklanacağız. 1. Toksikoloji 1.1. 2023 Amerikan Kalp Derneği zehirlenmeye bağlı kardiyak arrest veya yaşamı tehdit eden toksisitesi olan hastaların yönetimine odaklanmış güncelleme: kardiyopulmoner resüsitasyon ve acil kardiyovasküler bakım için Amerikan Kalp Derneği kılavuzlarında güncelleme2 ABD'de zehirlenme, kazara ölümlerin başlıca nedenidir. Kardiyovasküler kollaps yaşayan kritik durumdaki zehirlenmiş hastaların resüsitasyonu, standart prosedürlerden farklı olarak daha fazla antidot kullanımı ve venoarteriyel ekstrakorporeal membran oksijenasyonuna (VA-ECMO) odaklanmaktadır. Amerikan Kalp Derneği (AHA), beta-blokerler, benzodiazepinler, kalsiyum kanal blokerleri, kokain, siyanür, digoksin, opioidler ve diğer zehirlenmelere bağlı yaşamı tehdit eden durumlar için güncel tedavi önerileri sunmuştur. Özellikle, opioid aşırı dozlarına bağlı kardiyak arrest vakalarında odak noktasının nalokson yerine kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) olması gerektiği vurgulanmıştır. Beta-bloker ve kalsiyum kanal blokeri toksisitelerinde hipotansiyon için vazopressörler ve yüksek doz insülin önerilmekte, ancak intralipid emülsiyonun kullanılması tavsiye edilmemektedir. Ayrıca, kılavuzlar VA-ECMO'nun, zehirlenmeye bağlı kardiyojenik şok veya ritim bozukluğu yaşayan hastalar için uygun bir tedavi seçeneği olduğunu ve bu tedavinin erken aşamada değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu güncellemeyle ilgili detaylı bilgiye sitemizde yer alan yazı serisinden erişebilirsiniz. 1.2. ABD ve Kanada'da asetaminofen zehirlenmesinin yönetimi3 Asetaminofen aşırı dozu, Kuzey Amerika'da önemli bir morbidite ve mortalite kaynağıdır. Tedavi ile ilgili tartışmalar, Rumack-Matthew (RM) nomogramına uygunluk, kronik alımlarda risk değerlendirmesi ve uygun n-asetilsistein (NAC) dozu gibi konuları ele almak için dört klinik toksikoloji topluluğu bir fikir birliği bildirisi yayımlamıştır. Bildiri, 24 saat içinde potansiyel olarak toksik bir asetaminofen dozu alan herkesin RM nomogramı ile değerlendirilmesi gerektiğini ve ilk alımın başlangıç zamanını belirlediğini açıklığa kavuşturmaktadır. Ayrıca, asetaminofen seviyelerinin RM nomogramının tedavi eşiğinin iki katı olduğu durumlarda daha y...
Topuk kanı neden bu kadar önemli? Test yapılırken bebeğe bir ilaç enjekte ediliyor mu? İşlem nasıl uygulanıyor? Test sonucunda hangi önemli hastalıkların sinyalleri alınıyor? Tedavi sürecine nasıl bir etkisi oluyor? Son günlerin tartışma konusunu Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Emin Ünüvar'a sorduk.
Acil servislerde sıkça karşılaşılan cilt ve yumuşak doku enfeksiyonları, bazen ciddi komplikasyonlar yaratabilir. Cilt apseleri de bu tür enfeksiyonlar arasında, acil serviste hızlı ve etkili bir müdahale gerektiren önemli bir durumdur. Tedavi edilmediğinde veya yanlış yaklaşımlar uygulandığında, bu apseler hastalar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Kanada Acil Tıp Derneği (CAEP), cilt apselerinin tanı ve tedavisi konusunda acil servis hekimlerine yol göstermek amacıyla bir rehber hazırlamıştır.1 Bu rehber, cilt apsesi olan hastaların en iyi şekilde nasıl değerlendirileceği ve tedavi edileceğine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Öne çıkan başlıklar arasında, cilt apselerinin klinik belirtilerine odaklanarak doğru tanının nasıl konulacağı, yatakbaşı ultrason kullanımının hangi durumlarda faydalı olabileceği ve cerrahi drenajın önemi yer alıyor. Bu konu ile ilgili hazırladıkları özeti içeren kısa broşür yazımızın sonunda yer almaktadır. Bu rehber aynı zamanda, hangi durumlarda antibiyotik kullanımının gerekli olduğunu ve hangi hastaların dikkatle izlenmesi gerektiğini de açıklamaktadır. Bağışıklık sistemi zayıf olan hastalar veya yaygın enfeksiyon belirtileri gösterenler için uygun tedavi stratejileri rehberde ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Amacımız, cilt apselerinin etkili ve güvenli bir şekilde yönetilmesi için acil servis çalışanlarına pratik ve güncel bilgiler sağlamaktır. İleri okuma için bu linkten makalenin tam haline ulaşabilirsiniz. 1.Acil serviste cilt apseleri nasıl teşhis edilmelidir? Cilt apsesi tanısı koymak için klinik muhakemenizi kullanın. Tipik fizik muayene bulguları pürülan olmayan selülit (ağrı, eritem, artmış sıcaklık, ödem ve endurasyon) ve altta yatan pürülan bir koleksiyonu temsil edebilecek palpe edilebilir bir dalgalanma alanı gibidir. Fizik muayenede altta yatan bir koleksiyon hakkında belirsizlik olduğu durumlarda, yardımcı olarak yatakbaşı ultrasonografi (POCUS) kullanın. 2.Komplike olmayan apse şüphesi olan acil servis hastaları için yatakbaşı ultrasonografi (POCUS) ne zaman kullanılmalıdır? Cilt apsesinin selülitten ayırt edilmesinde belirsizlik olan tüm vakalarda POCUS kullanın. POCUS, cilt apsesi olan hastalarda altta yatan bir koleksiyonun varlığını belirleyecektir. 3.Cilt apsesi olan hastalarda kan kültürü istenmeli mi? Cilt apsesi olan hastalar için rutin olarak kan kültürü istemeyin. Cilt apsesi olan hastalarda kan kültürü istemeyi düşünülecek hastalar: Hastalığın sistemik olması (örn. ateş, lenfanjit, inatçı taşikardi, takipne, hipotansiyon) Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar (örn. antikanser tedavi alan aktif malignite, bilinen veya şüphelenilen nötropeni) 4.Komplike olmayan cilt apseleri için önerilen yatakbaşı tedavi nedir? Apseler için yatak başı insizyon ve drenaj (İ&D) uygulayın. İğne aspirasyonu yapmayın. 5.Cilt apsesinin insizyonu ve drenajı (İ&D) sonrasında apse boşluğu tampon materyali ile doldurulmalı mıdır? Yatak başı İ&D'yi takiben deri apsesi boşluklarını rutin olarak doldurmayın. 6.Deri apsesinin İ&D'sini takiben antibiyotikler ne zaman reçete edilmelidir? Pürülan lezyona yakın geniş selülit vakalarında veya ateş gibi sistemik semptomları olan hastalarda İ&D'ye ek olarak antibiyotik reçete edin. Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda (örn. tedavi alan aktif malignite, bilinen veya şüphelenilen nötropeni) antibiyotikleri düşünün. 7. Deri apsesi olan bir hastaya oral antibiyotik reçete edilirse, hangi oral antibiyotik (1) ajan, (2) doz, (3) sıklık ve (4) süre ile önerilir? Lütfen tedavi tablosuna bakınız. Antibiyotik reçete edilirse, oral antibiyotikler ilk basamaktır. 8.Deri apsesi olan hastalar için acil servis klinisyeni ne zaman intravenöz (IV) antibiyotiklerle tedavi etmelidir? Antibiyotiklerin endike olduğu ve aşağıdaki durumlarda IV tedavi uygunlanmalıdır: (1) İ&D ve uygun oral antibiyotiklerin ardından tedavi başarısızlığı yaşayan hastalara IV antibiyotik uygulayın (tedavi ...
Sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifinin ilk üç maddesi geçtiğimiz hafta kabul edilmişti. Teklifin geri kalan 14 maddesinin görüşmeleri ise Meclis'te devam ediyor. Tartışmalar çok sert. Muhalefet partileri bir kez daha cephe siyaseti pozisyonunda konuşlandı. Teklifi revize etmek, tanımları, kapsamları değiştirmeyi teklif etmek yerine toptan reddetme yaklaşımı sergiliyorlar. Öyle ki köpek saldırılarında çocukların parçalanarak ölmesini makul bir gerekçe saymıyorlar. Dahası acılı anne ve babalara da kulak tıkıyorlar. İki yıl önce Antalya'da sahipsiz köpeklerden kaçarken hayatını kaybeden 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar'ın annesi Derya Pınar'a TBMM çatısı altında edilen hakaretleri ve evladının acısına saygı duyulmamasını hayretle izledik. Başka çocuklar köpek saldırılarında ölmesin, başka annelerin yüreklerine kor ateşler düşmesin diye eşiyle, ‘Güvenli Sokaklar Derneği'ni kuran Derya Pınar, Türkiye'de son 2 senede köpek saldırılarından kaynaklı 75 ölümün yaşandığını ve bunların 25'inin çocuk olduğunu söylüyor. Ne kadar hazin değil mi? Söz konusu sahipsiz köpekler olunca, “Onlar da can. Sokakları, parkları paylaşmamız gerekiyor” diyen duyarlı kesimden bir kişi de çıkıp; köpek saldırılarıyla ölen 25 çocuk için duygulara dokunan, anneliğe, babalığa ve insanlığa değer atfeden tek bir cümle kurmadılar. Bu nasıl insanlık? Nasıl vicdan? Nasıl merhamet? Dahası var. Bir kesimi galeyana getirenlerin, hatta Meclis'i basanların, sokaklardaki köpekleri nasıl istismar ettikleri çarşaf çarşaf yayınlandı. Yeni Şafak, Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü'nün köpekler için topladığı milyonlarca bağışı zimmetine geçirdiğini, yakın ve uzak akrabalarının dahi zenginleştiğini ortaya koyan MASAK raporunu haberleştirdi. Tam bir hafta oldu, kimselerden çıt çıkmadı. Önceki yazımda Buket Özgünlü'nün, yaralı ve sakat köpeklerin görüntülerini sosyal medyada paylaşıp takipçilerinden para yardımı istediği günlerde, derneğin hesaplarındaki 500 bin TL'nin akrabalarının IBAN'larına transfer edildiğine değinmiştim. Yine gazetemizin dünkü haberinde, “istismar tezgahının” şu günlerde de işletildiğini detaylarıyla okuduk. Ben yazımda Özgünlü'nün ‘Köpek Velisi' hesabıyla Twitter'dan topladığı yardımlara dikkat çekmiştim ama muhabirimiz Aybike Eroğlu Instagram hesabını inceleyince çok daha vahim bilgilere ulaşmış. Özgünlü, Instagram hesabından sağlık durumu kötüleşmiş bir köpeğin görüntülerini yayınlayıp takipçilerinden “nakil” parası istiyor ve köpeğin neden kliniğe yatırılmayıp da nakil parası istendiğini soran vatandaşa ise hakaretler ediyor. Bakın sadece bu tepkisi bile bağışçıları şüpheye düşürmeye yeterli. Malum tezgahın nasıl işletildiğini şöyle aktarayım: Dişi bir köpek var. Ağır hasta. Vücudundan sarkan bir kitle gözle görülüyor. Hayvancağız yürüyemiyor. İki adım atıp yatıyor. Buket Özgünlü, 6 gün önce Köpek Velisi hesabından videosuyla birlikte “Köyden biri birine göndermiş, başkası bize. Tedavi için acilen Ankara'ya aldırmam gerekiyor. Desteklerinize ihtiyacı var” paylaşımı yapmış. Video 200 bin izlenmiş, 330 yorum almış. Bir takipçi “ne yapmamız gerekiyor” diye sormuş, “Nakil desteği ve klinik desteğinde bulunabilirsiniz” yanıtını almış. Onlarca kişi aynı gün “hemen gönderiyorum”
Giriş Herkese merhabalar. Bugünkü yazımızda sporcularda tanı koyma aşamasının oldukça dikkat gerektiren ancak tanı koyulduğunda etkili bir şekilde tedavi edilebilen bir tanı olan sinoviyal plika sendromundan bahsedeceğiz. Biz acilciler tarafından sık bilinmeyen ancak ilgi çekici bir konu olduğunu düşünmem nedeniyle bu yazıyı kaleme aldım. Hepinize keyifli okumalar dilerim. Sinoviyal Plika Sendromu Sinoviyal plika, patellanın sinoviyumu ile tibiofemoral eklem arasında yer alan bir membrandır. Plikalar esas olarak gelişimin embriyolojik aşamasında dizde oluşan mezenkimal dokudan gelişmektedir. Bu doku, medial ve lateral tibiofemoral kompartmanlar ve suprapatellar bursa olmak üzere 3 bölüme ayrılmaktadır. Genellikle fetal büyümenin 8-12. haftasında sinoviyal plikalar içe doğru kıvrılmaya başlar ve sonunda emilerek distal femoral ve proksimal tibial epifiz arasında tek bir boş alan bırakmaktadır. Ancak birçok kişide mezenkimal doku tamamen emilmez ve sonuç olarak diz eklemindeki kavitasyon eksik kalır. Sonuç olarak bu bireylerde diz eklemindeki sinoviyal membranın içe doğru kıvrımlarını temsil eden plikalar gözlemlenebilmektedir1. Sinoviyal plikaların elastik doğası tibiofemoral eklem kemiklerinin kısıtlama olmaksızın normal hareketine izin vermektedir. Ancak dizi bükmek ve düzeltmek gibi aynı diz hareketi çok sık tekrarlandığında ya da dizde bir travma olması durumunda bu plikalarda inflamasyon gelişebilmektedir. Bu da dizin normal hareketlerini sınırlayan sinoviyal plika sendromu adı verilen bir patolojiye neden olabilmektedir. Özellikle çocuklarda ve ergenlerde görülen bir sorun olan sinovyal plika sendromu dizdeki normal bir yapının yaralanma veya aşırı kullanım nedeniyle diz ağrısı kaynağı haline gelmesiyle ortaya çıkmaktadır2. Spesifik olmayan ön veya ön medial diz ağrısı çeşitli diz patolojilerine işaret edebilmesi nedeniyle tanı koyma aşaması bazen zor olabilmektedir. Ancak diz ağrısının nedeninin sinoviyal plika sendromu olduğu teşhis edildiğinde ise doğru ve etkili bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Diz eklemi içindeki plikaların anatomik yerleşimi Etyoloji ve Epidemiyoloji Sinoviyal plikaların diz eklemindeki varlığı çoğunlukla asemptomatiktir. Ancak yaralanma ve inflamasyon sebebiyle semptomatik hale gelebilmektedirler. Sinoviyal plika sendromu doğrudan travma veya darbe, künt travma, burkulma yaralanmaları, dizin tekrarlayan fleksiyon ve ekstansiyonu, artan aktivite seviyeleri, vastus medialis kasının zayıflığı, eklem içi kanama, osteokondrit gibi çeşitli durumların sonucu olarak gelişebilmektedir. Başlangıçtaki yaralanma iyileştiğinde hastalar bir süre semptomsuz kalabilir, ancak haftalar veya aylar sonra aniden diz önü ağrısı gelişebilmektedir3. Sinoviyal plika sendromu terimi, suprapatellar, medial patellar, infrapateller veya lateral plikadaki bir inflasmayon veya yaralanmanın veya bunların bir kısmının kombinasyonunun neden olduğu ve diz ekleminin normal çalışmasını engelleyen bir diz patolojisini ifade etmek için kullanılmaktadır. Genellikle dizin aşırı kullanımının bir sonucudur ve bu nedenle bisiklete binme, koşma, takım sporları, jimnastik, yüzme ve kürek sporlarında görülenler gibi tekrarlanan fleksiyon-ekstansiyon hareketlerini içeren egzersizlerle uğraşan kişilerde sıklıkla görülebilmektedir. Sinoviyal plika sendromu genellikle her iki cinsiyetten insanları 10-30 yaş aralığında etkileyen bir dizi semptomu kapsamaktadır. Hastalar sıklıkla çömelme gibi patellofemoral yükleme aktivitesinde diz önü ağrısı,dizde tıkırtı sesi ve dizde patlama hissinden bahsetmektedirler4. Avrupa popülasyon çalışmalarında diz ağrısıyla başvuran hastalarda görülen sinoviyal plika sendromunun prevalansında %3 ile %30 arasında değişen geniş bir değişkenlik görülmektedir ancak çoğu çalışma yaklaşık %10'luk bir orandan bahsetmektedir1,3. Sinoviyal Plika Anatomisi Konumlarına göre sinoviyal plikalar suprapatellar, mediopatellar, infrapatellar veya lateral olarak sınıflandırılmakt...
Erişkin Nörogelişimsel Bozukluklar Kliniklerinin her erişkin otizmli birey için erişilebilir olması temennisi ile sonlanan bu kıymetli yayını izlemenizi ve ilgili kişilerle paylaşmanızı tavsiye ediyorum.
Dört milyon Avustralyalı bel ağrısı sorunlarıyla yaşıyor ve bunun Avustralya'ya yıllık tedavi maliyeti 3 milyar dolardan fazla. Omurga disklerini rehabilite etmeye yönelik yeni bir teknik birçok kişiye yeni umutlar sunuyor.
Hipertansiyon, acil servisler için hem yaygınlığı hem de acil müdahale gerektiren komplikasyonları nedeniyle kritik öneme sahiptir. 28 Mayıs 2024 tarihinde Amerikan Kalp Derneği (AHA) akut bakım ortamında yüksek kan basıncı yönetimine ilişkin bilimsel bir açıklama yayınladı.1 Bu açıklamanın ilk bölümünü Faruk Danış'ın yazısından okuyabilirsiniz. Kalan kısmı ise bu yazıda özetleyeceğiz, iyi okumalar. Asemptomatik Hastada Kan Basıncı yüksekliği Asemptomatik yatan hastada kan basıncı (KB) yüksekliği, hipertansif acil durumdan çok daha yaygındır. Fakat bu ortamda KB'yi yönetmek için en uygun stratejiler belirsizliğini korumaya devam etmektedir. Veri eksikliğine rağmen, bu durumlarda tedavi uygulanması yaygın bir yaklaşımdır. Tedavi; vital bulgu alarmları, otomatik klinik karar uygulamaları, hemşirelik bildirimleri ve belirli bir eşiğin üzerindeki KB ölçümleri için standartlaştırılmış lüzum halinde order setleri gibi sağlık sistemi faktörlerinden etkilenebilir. Örneğin, lüzum halinde (LH) parenteral antihipertansif orderlar, gece konsultasyonlarından kaynaklanan rahatsızlıkları en aza indirmek için kullanılabilir. Bu uygulama, gece boyunca antihipertansif ajanların gereksiz yere uygulanmasına yol açabilir ve potansiyel olarak sabah kan basıncını oral antihipertansif ilaç ihtiyacını azaltacak kadar düşürebilir. Sonuç olarak, akşam KB değerleri daha yüksek çıkabilir, bu da geceleri tekrarlayan yüksek KB paternine ve genel KB değişkenliğinin artmasına katkıda bulunabilir. Genel olarak, yatan hasta asemptomatik yüksek KB'sini tedavi etmek için LH antihipertansif ilaç orderlarından kaçınmak akıllıca olacaktır. Yataklı servisler, acil serviste KB'si belirgin şekilde yüksek olan hastaların, hasta naklinden önce KB'lerinin daha "kabul edilebilir" seviyelere düşürülmesini isteyebilir; bu, kurumsal politikalarla pekiştirilebilecek bir uygulamadır. Bu tür politikalar, iyi niyetli olsa da asemptomatik KB yüksekliğinin yatan hastalarda rutin olarak tedavi edilmesi kültürünü devam ettirebilir. Bu tedavilerin faydası olduğuna dair yeterli kanıtlar da yoktur. Bu bölümde, asemptomatik yüksek yatan hasta KB değerlerinin antihipertansif ilaçlarla tedavi edilmesinin riskleri ve faydaları hakkında bilgi vermek için mevcut gözlemsel kanıtları sunmadan önce genel en iyi uygulamaları özetleyeceğiz. Kan Basıncının Dikkatli Değerlendirilmesi ve Yatan Hastalarda Kan Basıncının Yükselmesinin Geri Döndürülebilir Nedenlerinin Belirlenmesi Yatan hastalarda asemptomatik KB yüksekliğini ele almanın ilk adımı, KB ölçümünün doğruluğunu teyit etmek ve geri döndürülebilir nedenleri değerlendirmektir. Yaygın yaklaşım, öncelikle KB ölçüm cihazının optimum çalışma koşullarında olduğundan ve yakın zamanda kalibre edildiğinden emin olmak için kontrol edilmesini içerir. Ancak, mevcut klinik talepler nedeniyle, yoğun klinik personeli için bu pratik veya gerçekçi olmayabilir. Bu nedenle, tüm KB ölçüm cihazlarının rutin olarak kalibre edilmesini ve iyi çalışır durumda tutulmasını sağlamak hastane yönetiminin ve tıbbi mühendislik departmanlarının görevidir. Daha sonra, KB ölçümünü klinik durumun izin verdiği ölçüde (örneğin, hastanın sırtüstü yatması yerine yatakta oturması) uygun teknik kullanarak tekrarlamak akıllıca olacaktır. Bunun için AHA'nın KB ölçümü için bilimsel açıklaması incelenebilir.2 Ardından, kanıtlar yüksek KB'nin geri döndürülebilir nedenlerinin belirlenmesini ve ele alınmasını desteklemektedir (Şekil 1). Akut stres, ağrı, anksiyete, uyku yoksunluğu ve diğer akut hastalıkla ilgili faktörler kan basıncını yükseltebilir. Aşırı intravenöz sıvılar, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar, uyarıcılar, kortikosteroidler veya yasadışı maddeler (örn. kokain, metamfetamin) gibi KB'yi potansiyel olarak artırabilecek ilaçları belirlemek için evde ve yatan hastalarda kullanılan ilaç listeleri ayrıntılı olarak gözden geçirilmelidir. Buna ek olarak, kalp debisini ve dolayısıyla kan basıncını etkilediği için kalp hızının yakından izlenmesi önemlidir.
Herkese merhabalar. Yeni bir spor travması yazımıza hepiniz hoş geldiniz. Bu yazımızda ayak bileği ağrısı nedenlerinden birisi olan posterior impingement sendromu hakkında bilgilendirme yapacağım. Risk faktörleri, tanı ve tedavi aşamaları hakkında bilgiler vereceğim. Ayak bileği ağrısıyla ilgili sitemizdeki daha önceki yazı olan Anterior Impingement Sendromu'na buradan ulaşabilirsiniz. Giriş Ayak bileği ağrısının birçok nedeni olup hekimler tarafından ayırıcı tanısının iyi yapılması gerekmektedir. Bazen basit bir yumuşak doku zedelenmesi olabileceği gibi bazen de tendon rüptürü, fraktür, dislokasyon görülebilmektedir. Bu nedenle yaralanma mekanizmasına ve anatomik yapıya hakim olmak oldukça önemlidir. Bu yazımızın konusu olan ve ayak bileği ağrısı ayırıcı tanısında yer alması gereken posterior impingement sendromuna gelin hep birlikte göz atalım. Posterior impingement sendromu genellikle bale dansçılarında, cirit atma sporcularında, basketbolcularda ve futbolcularda daha sık görülmektedir. Literatürde ‘dansçı topuğu' olarak ta geçen bu tanı daha çok ayağın plantar fleksiyona veya tekrarlanan travmaya maruz kalması sonucu oluşan bir grup patolojiden oluşmaktadır. Hastalar genellikle zorlu plantar fleksiyon veya itme manevralarının neden olduğu veya şiddetlendirdiği kronik veya tekrarlayan arka ayak bileği ağrısı yaşamaktadırlar. Özellikle futbolcuların şut çekme, top sürme veya sıçrama hareketlerinde bu yaralanmanın görülme ihtimali artmaktadır1. Posterior impingement sendromunda ağrı genellikle topuk arkasında lokalize olmaktadır ve bu sıklıkla aşil tendiniti veya tendon rüptürü gibi yanlış tanıların konulmasına sebep olabilmektedir. Bu nedenle ayırıcı tanı iyi yapılmalı ve fizik muayene dikkatli bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Posterior impingement sendromunda ağrının lokalize olduğu bölge Etyoloji Posterior impingement sendromunda ayak bileği arkasındaki ağrı, kemiklerin sıkışmasından, yumuşak dokunun sıkışmasından veya bazen de her ikisinin birden oluşmasından kaynaklanabilmektedir. Sıklıkla iki ana neden bulunmaktadır2. Ayak bileğini tekrar tekrar güçlü plantar fleksiyona zorlayan spor veya aktivitede aşırı antrenman yapmak Ayak bileğinizin yaralanması ve spora veya aktiviteye devam etmeden önce tamamen iyileşmesine izin verilmemesi Risk Faktörleri Posterior impingement sendromu tanısında güncel literatürler ışığında 3 ana başlık halinde risk faktörleri sıralanabilmektedir. Bunlardan bazıları geçmişte etyolojide suçlanırken günümüz bilgileri ışığında bazı değişimler yaşanmıştır. Özellikle bale yapmak, futbol oynamak, tepelerden aşağı yürümek veya koşmak, yüksek topuklu ayakkabılar giymek risk faktörleri arasında yer almaktadır. Ancak sistematik olarak ilerlemek gerekirse kemik yapı anormallikleri, geçirilmiş travma ve eklemin aşırı kullanımı posterior impingement sendromu gelişmesinde risk faktörleri olarak öne çıkmaktadır3. Kemik yapı anormallikleri Posterior impingement sendromu gelişmesinde kemik anormallikleri sorunun yalnızca bir kısmını oluşturmaktadır. Hastalar arka ayak bileği ağrısından şikayet ettiklerinde ve ayak bileklerini taradıklarında sıklıkla kemiklerde anormallikler bulurlar ve nedenini kendilerince buna bağlamaktadırlar. Ayak bileği anatomisinde ekstra, gevşek bir küçük kemik (os trigonum adı verilir), artritin neden olduğu osteofitler veya uzun, sivri bir talus (stieda) olabilir. Geçmiş çalışmalarda bu yapıların posterior impingement sendromu tanısında etkili olabileceği düşünülmüştür. Ancak daha sonra yapılan çalışmalarda bu kemik anormallikleri, ayak bileği ağrısı olmayan ve aynı derecede aktif olan kişilerde de bulunabildiği saptanmıştır3–5. Bu nedenle bu yapıların daha çok patolojiye daha yatkın hale getirebileceği düşüncesi ön plana çıkmıştır3. Ayak bileği travması Ayak bileği eklemi kuvvetli plantar fleksiyona zorlanırsa (örneğin, burkulduğunda veya kuvvetli bir şekilde o konuma getirildiğinde),
Sivilce, dünya çapında milyonlarca çocuk ve yetişkin için hayatı tatsız hale getiriyor, ancak Avustralyalı araştırmacılar bu cilt rahatsızlığı için etkili bir tedavi bulmuş olabilir. Bir dermatoloji uzmanı, tedavinin mağdurların özgüvenini artırmaya yardımcı olacağını söylüyor.
Avustralyalı araştırmacılar, önemli bir bağışıklık sistemi hastalığı olan Lupus'un tedavisinde, benzeri olmayan yeni bir yöntem geliştirdi.
Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı uyardı. 2050 yılına kadar kanser hastası sayısı 35 milyonu aşacak. Peki vakalar neden artışta? En çok hangi kanser türünde artış var? Kişiye özel tedavide süreç nasıl işliyor ve en etkili yöntem ne? Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof.Dr. Özge Gümüşay NTVRadyo'da anlattı.
GOLD 2024 KOAH Kılavuzu Güncellemesi Türkçe özetine devam ediyoruz. Önceki bölümlerde kılavuzun birinci ve ikinci bölümlerini özetlemiştik. Bu bölümde ise kılavuzun 3. bölümünü (KOAH'ın Önlenmesi ve Yönetimi) ana hatlarıyla özetlemeye çalışacağız. GİRİŞ KOAH yönetimindeki genel amaç; semptomları, alevlenmeyi ve riskleri azaltmaktır. Stabil KOAH tedavisindeki amaçlar içinde; semptomları tedavi etmek, egzersiz toleransını arttırmak, sağlık durumunu geliştirmek, hastalık gidişatı önlemek, alevlenmeleri önlemek ve tedavi etmek ve mortaliteyi azaltmak yer alır. KOAH hastalarında tedaviyi yönlendirmek amacıyla havayolu obstrüksiyonunun ciddiyeti, semptomlar, alevlenme geçmişi, risk faktörlerine maruz kalma ve komorbiditeler değerlendirilmelidir. Bu bölüm KOAH'lı hastaların yönetiminden ve önleme stratejilerinden bahsedeceğiz. Kanıt Düzeyleri Kanıt temelli önerilere yer verildiğinde, bu önerilerin kanıt düzeyleri parantez içinde şu şekilde sunulmuştur: (Kanıt A). Aşağıdaki tabloda Kanıt Düzeyleri ve anlamları yer almaktadır: Kanıt KategorisiKanıt KaynağıARandomize Kontrollü ÇalışmalarABelirgin sınırlılık veya taraflılık içermeyen yüksek kaliteli zengin kanıtlarBÖnemli sınırlılıkları olan randomize kontrollü çalışmalarBSınırlı kanıtlarCRandomize olmayan çalışmalarGözlemsel çalışmalarDPanel konsensus değerlendirmesi Risk Faktörlerini Belirleme ve Maruz Kalmayı Azaltma Risk faktörlerinin belirlenmesi ve maruziyetin azaltılması yalnızca KOAH'ın birincil önlenmesi için değil aynı zamanda yönetimin bir parçası olarak da önemlidir. Sigara içmek en sık karşılaşılan ve kolayca tanımlanabilen bir risk faktörüdür (KOAH'lıların %40'ı sigara içmektedir), bu yüzden sigara içen tüm bireylerin sigarayı bırakması sürekli olarak teşvik edilmelidir (Kanıt A). Sigarayı bırakma, KOAH'ın doğal seyrini etkileme konusunda en büyük kapasiteye sahiptir. Günlük semptomları iyileştirir ve alevlenme sıklığını azaltır. Mesleki tozlara, dumanlara ve gazlara, ev içi veya ev dışı hava kirliliğine maruziyetin azaltılması da önemlidir. Etkin havalandırma, çevreyi kirletmeyen ocaklar ve benzeri müdaheleler önerilmelidir (Kanıt B). Klinisyenler mümkünse potansiyel tahriş edici maddelere sürekli maruz kalmaktan kaçınmaları konusunda hastalara tavsiyede bulunmalıdır (Kanıt D). Aşılanma İnfluenza aşısı, KOAH'lılarda ciddi hastalanmayı (hastane yatışı gerektiren durumlar gibi) ve ölümü azaltır. Sadece birkaç çalışma KOAH alevlenmelerinde influenza aşısını değerlendirmiş ve kişi başına düşen toplam alevlenme sayısında anlamlı azalma olduğunu göstermiştir. İnfluenza aşısı KOAH'lı hastalara önerilmektedir (Kanıt B). Pnömokok aşıları, pnömokok konjuge aşısı ( PCV20 veya PCV15) ve pnömokok polisakkarit aşısı (PPSV23) 65 yaş üzeri bireyler için onaylanmıştır. Ayrıca 19-64 yaş arasında kronik akciğer hastalığı olan, organ nakilli, sigara içen bireyler için de önerilmektedir. Aşılanma konusunda bir doz PCV15 sonrasında PPSV23 ya da sadece bir doz PCV20 önerilmektedir (Kanıt B). Pnömokok aşısı toplum kökenli pnömoni riskini ve KOAH alevlenme sıklığını azaltmaktadır (Kanıt B). Kronik kalp/akciğer hastalığı, immün yetmezlikli hastalar, bakımevi hastaları, ciddi RSV enfeksiyonu geçirme riskine sahiptir. CDC'ye göre her yıl RSV kaynaklı 60.000-160.000 hastane yatışı olmakta ve 6.000-10.000 ölüm görülmektedir. Bu yüzden RSV aşısı 60 yaş üstü kişilerde veya kronik kalp/akciğer hastalığı olan kişilerde önerilmektedir (Kanıt A). Ergenlik çağında Tdap aşısı olmayan KOAH'lılar için Tdap aşısını (Kanıt B) ve 50 yaşın üzerindeki KOAH'lı kişiler için zonaya karşı koruma için Zoster aşısını (Kanıt B) önermektedir. COVİD-19 aşısı tüm KOAH'llı hastalar için önerilmektedir (Kanıt B). Stabil KOAH'ta Farmakolojik Tedavi Semptomların ve alevlenme sıklığının ciddiyetine göre tedavi planı belirlenir. Tedavi semptomlara göre arttırılabilir veya azaltılabilir. Başlangıçtaki farmakoterapi hastanın hangi GOLD grubunda olduğuyla başlar:
‘'İsrail, hastanenin oksijen merkezini de vurdu. Kuvözdeki bebekler birer birer ölüyor. İnşallah hayatta kalabiliriz... Tüm dünyaya yazıklar olsun!” Gazze'deki Şifa Hastanesi doktoru Fadya Malhis, işte böyle feveran etti! İSRAİLLİ REHİNE “Şu anda Gazze'de çok yoğun bir bombardıman var... Ölmekten korkuyoruz... Lütfen saldırılarınızı durdurun!” İsrailli bir rehine, video kaydında bunları söyledikten kısa süre sonra; Siyonist Devlet'in bombardımanında hayatını kaybetti. MEZAR-KENT Gazze'nin kuzeyindeki hastaneler tamamen devre dışı kaldı. Tedavi edilemeyen hastalar... Prematüre bebekler ile birlikte öldü! Ambulanslar, hurdahaş oldu. Hastaneler, okullar, camiler... İsrail, bombalanmadık hiçbir yer bırakmadı! -Mülteci kampları yerle bir oldu. İşgalci İsrail devleti... Sivilleri, bebekleri, çocukları... Kasten öldürmeye devam ediyor. Masum Filistinlilerin kanlarından besleniyor, Siyonist Caniler... Bebekler ve çocukları, “Hamas'ın Teröristleri” diyerek katlediyorlar! APAÇIK SOYKIRIM Bütün hücreleriyle savaş suçlusu olan İsrail terör devleti... Sadece Gazze'de değil... Batı Şeria'da da çocukları kasten (taammüden) öldürüyor. Scooter'ları ile oynayan Filistinli çocukların nasıl katledildiğinin... 13 Kasım tarihli görüntüsünü “gdh. digital” adlı haber sitesinde izleyiniz! Siyonist yazar Yves Engler... Kanada'nın Montreal kentindeki McGill Üniversitesinde Gazze'deki soykırıma destek için toplananlara aynen şöyle diyordu: “Daha çok Filistinli çocuk öldürün! Dört bin çocuk yetmez, daha fazla çocuk öldürün!” İşte bu şeytanca talebi, kelimesi kelimesine... Netanyahu denilen şeddeli katilin İsrail'in terörist ordusuna “talimat” olarak verdiğine zerre kuşku yoktur. KANLI BAKLA İsrail'in -vampirlerle yarışan-Katil Başbakanı Binyamin Yalanyahu, CNN televizyonuna şu akla ziyan lakırdıyı fışkırttı: “Biz sivilleri öldürmüyoruz. İsrail, Gazze'de Hamaslıları öldürüyor.” İsrail'in Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ise ağzındaki kanlı baklayı, şu sözlerle çıkardı: “Açık olmak gerekirse; Hamas'ı yok edeceğiz dediğimizde, bu aynı zamanda Hamas'ı kutlayanları ve onları destekleyenleri de kapsıyor. Hepsi terörist ve yok edilmeleri gerekiyor! RADİKAL DİNCİ İSRAİL
Eczacıbaşı Evital Hakkında detaylı bilgi almak ve indirmek için: Tıklayınız * Instagram: @ortamlardasatilacakbilgi Twitter: @OrtamlardaB * Reklam ve İş birlikleri için: ortamlardasatilacakbilgi@gmail.com *Bu bölüm "Eczacıbaşı Evital" hakkında reklam içerir*
Vena kava superior sendromu (VKSS), vena kava superiordaki (VKS) kan akışının kısmen veya tamamen engellenmesinden kaynaklanan klinik belirti ve semptomlar topluluğudur ve onkolojik acillerden biridir. Bu tıkanıklık genellikle damar duvarındaki bir trombüsten veya dıştan bası yapan tümör infiltrasyonundan kaynaklanır. Vena kava superior, sağ ve sol brakiyosefalik venlerin birleşmesiyle oluşur ve kanı baş, boyun, üst ekstremiteler ve gövdeden kalbe geri döndürmekle görevlidir. Malignite, vena kava superior tıkanıklığının en yaygın nedenidir ve vakaların yaklaşık %70'ini oluşturur 1 . Ancak son zamanlarda santral venöz kataterlerden ve kalp pili veya defibrilatör elektrotlarından kaynaklanan cihazla ilişkili VKS sendromu insidansı artmaktadır 2 . VKSS'nin klinik prezantasyonu kollateral damarların tıkanıklık ve oluşum şiddeti, yeri ve başlama hızına bağlı olarak değişir. En yaygın başvuru semptomları yüz ve boyun ödemi, boyun ve göğüs damarlarında genişleme, gözlerde sulanma ve özellikle öne eğilirken baş dönmesidir. Hastalar ayrıca nörolojik (baş ağrısı, bulanık görme, bilinç düzeyinde azalma), laringofaringeal (dilde şişlik, nefes darlığı), üst ekstremitelerde ödem ve fasiyal (konjonktival/periorbital ödem) semptomlarla başvurabilir 3 . Hastalar ayrıca tipik olarak sırtüstü pozisyonda semptomlarının kötüleştiğini tarif ederler. Yönetimde başlangıç olarak basıncı azaltmak için baş elevasyonunu içerir. Tedavi ise tıkanıklığın nedenine, semptomların ciddiyetine ve süresine bağlıdır. Geçmişte özellikle hava yolu obstrüksiyonu olan hastalarda radyasyon tedavisi (RT) birinci basamak tedavi olarak kabul edilirken, son yıllarda klinik semptomların daha az komplikasyonla hızla düzelmesini sağlamak için endovasküler tedavi öncelikli veya RT ile kombinasyon halinde daha sık kullanılmaktadır 4 . Patofizyoloji Vena kava superior, çeşitli patolojik mekanizmalar tarafından hasara duyarlı ince duvarlar içeren düşük basınçlı venöz sistemin bir parçasıdır. Bu mekanizmalar, bozulmuş damar anatomisi, bozulmuş venöz akış ve azalmış damar duvarı bütünlüğü olmak üzere üç kategoriye ayrılabilir. VKS'de kan akışı tehlikeye girdiğinde akışı kalbe geri döndürmek için kollateral damarlar oluşabilir. Tıkanma bölgesine bağlı olarak kollateraller intratorasik veya ekstratorasik olabilir. En önemli yol azigos sistemidir. İkincisi azigos, hemiazigos ve aksesuar hemiazigos damarlarından oluşan ağdır. Obstrüksiyonun seviyesine bağlı olarak kollateral ağlar ve dolayısıyla semptomlar değişecektir 5 . Figür-1 . Vena Kava Superior Sendromunda kollateral venöz sistemin şematik gösterimi Azigos ven arkının birleşim yerinin altındaki VKS tıkanıklığı, azigos sistemi tarafından doğrudan ve dolaylı şant yapılmasına neden olur. Doğrudan olarak azigos sisteminden IVC'ye akımı iletecektir. Dolaylı şant ise perikardofrenik damarlardan geçecek ve ikincil olarak azigos sistemi ve IVC'ye özofageal, diyafragmatik, mediastinal ve bronşiyal damarlar yoluyla bağlanacaktır. Azigos ven arkının üzerindeki VKS tıkanıklığı veya bir taraftaki brakiyosefalik venin tıkanıklığı, supra-sternal venöz anastomozlarına neden olarak esasen transvers kontralateral şanta izin verir ve anterior ve eksternal juguler venler, tiroid damarları tarafından doğrudan ve dolaylı olarak anastomoz edilir. Posterior anastomozlar ayrıca vertebral damarlar ve spinal pleksuslar ile de mevcuttur. Bu derivasyonlarla kan, superior interkostal damarlardan azigos sistemine ve tıkanıklığın altındaki VKS'ye akacaktır. Bu detaylı anatomik bilgileri özellikle anlatma sebebim; VKSS'nin neden sadece bir brakiyosefalik ven tıkandığında gelişmediğini anlatmak ve ayrıca tıkanıklık seviyesi azigos sisteminin altındaysa neden semptomların genellikle daha az şiddetli olduğunu açıklamaktı. Daha kolay ve kısaca özetlemek gerekirse alttaki figürü inceleyebilirsiniz: Figür 2. VKS obstrüksiyonu anatomik olarak sınıflandırılması (A) Sol veya sağ brakiyosefalik damarları içeren VKS'nin tık...
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TRT Radyo 1 kanalında yayınlanan ''Ailece'' programına konuk oldu. Prof. Dr. Tarhan, ''Psikiyatride Kişiye Özel Tedavi'' konusunda günümüzde eskiye göre daha sık kullanılan, basma kalıp yargılar yerine kişiye özel psikiyatrik yaklaşımlar hakkında değerli görüş ve değerlendirmelerini dinleyicilerle paylaştı.
Merhaba! Bugün sizlere 2023 Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti (ESC) Akut Koroner Sendrom (ACS) kılavuzunun son bölümünün Türkçe özetini paylaşacağım. Her ne kadar bazı noktalar acil servis işleyişimizle doğrudan ilişkili olmasa da, bu kılavuzun akut koroner sendromun akut tedavisinden uzun dönem tedavisine ve diğer önemli konulara odaklandığı bölümü, hakkında bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu son bölüme başlamadan önce, kılavuzu baştan sona okuyarak önemli noktaları vurgulayarak özetini çıkaran acilci.net ekibine teşekkür etmek istiyorum. Haydi başlayalım.. Not: Kılavuzda yer alan Kanıtlardaki boşluklar (16. Gaps in evidence) ve 'Ne yapmalı' ve 'Ne yapmamalı' (18. ‘What to do' and ‘What not to do' messages from the Guidelines) tabloları bu hafta içi eklenecektir.
Herkese merhaba. Bildiğiniz üzere ESC (Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti) Akut Koroner Sendrom Kılavuzu'nu geçtiğimiz hafta yayınlandı ve biz de çok hızlıca çevirisine başladık. ESC bu kez eski kılavuzlarından farklı olarak NSTEMI VE STEMI'yi tek bir kılavuz halinde yayımladı. ESC, NSTEMI klavuzunu en son 2020 yılında yayımlamışken, STEMI kılavuzunu ise 2017 yılında yayımlamıştı. Şimdi gelin beraber bu yepyeni 2023 AKS kılavuzunu incelemeye kaldığımız yerden devam edelim. Kısaltmalar Konuya geçmeden önce yazı içindeki bazı kısaltmalar: AKS: Akut koroner sendrom STEMI: ST yükselmeli miyokard enfarktüsü NSTEMI : ST yükselmesi olmayan miyokard enfarktüsü PKG / PPKG: Perkutan koroner girişim / Primer perkutan koroner girişim NSTE-AKS: ST yükselmesi olmayan akut koroner sendrom LD: yükleme dozu MD: idame dozu HBR: yüksek kanama riski DAPT: ikili antiplatelet tedavisi UFH: fraksiyone olmamış heparin OAK: Oral antikoagulanlar NOAK: Yeni nesil antikoagulanlar VKA: vitamin k antagonisti DAT: İkili antitrombotik tedavi TAT: Üçlü antitrombotik tedavi SAPT: Aspirin yerine P2Y12 reseptör inhibitörünün (genellikle klopidogrel) tercih edilmesi MACE: majör olumsuz kardiyovasküler olaylar CABG:Koroner arter bypass greftleme Sınıflar ve Düzeyler Kılavuzda geçen öneri sınıf tanımları ve kanıt düzey tanımlamaları aşağıdaki gibidir. Sınıf tanımlamaları Kanıt düzeyi tanımlamaları ANTİTROMBOTİK TEDAVİ AKS yönetiminde ve tedavisinde antitrombotik tedavi büyük önem taşımaktadır. Tedavide spesifik seçim ve kombinasyon, başlama zamanı ve süresi ise hastaya ve çeşitli faktörlere bağlıdır. Antitrombotik tedavinin faydaları olduğu gibi, ciddi veya yaşamı tehdit edebilecek kanama riski de mevcut olduğundan; kar-zarar oranına göre karar tartışılarak verilmelidir. Önerilen antikoagülan ve antiplatelet ilaçlar ve bunların dozları (AKS sırasında ve sonrasında kullanım için) Tablo 1'de özetlenmiştir. Tablo-1. AKS'de antiplatelet ve antikoagülan ilaçlar ve doz rejimi Erken dönemde antiplatelet tedavi Oral antiplatelet tedavi Antiplatelet ilaçlar AKS tedavisinin ilk ve erken döneminde önemli bir rol oynar. Mevcut oral ve iv formlarına üstteki tablo 1'den bakabilirsiniz. Antiplatelet seçiminde hastanın kanama riski de dikkate alınmalıdır. Yüksek kanama riskiyle ilişkili faktörler, Yüksek Kanama Riski Akademik Araştırma Konsorsiyumu (ARC-HBR) tarafından ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Tablo 2'de olan bir majör veya iki minör ARC-HBR risk faktörünün varlığı yüksek kanama riskini (HBR) gösterir. Çoklu majör risk faktörlerinin varlığının ise kanama riskinde ilerleyici bir artışla ilişkili olduğuna dikkat edilmelidir. Tablo-2. PKG'de HBR için Majör ve Minör Kriterler Aspirin tedavisine mümkün olan en kısa sürede başlanır. Tablo 1'de de gördüğümüz gibi LD 150- 300 mg oral olarak verilir ve ardından idameye geçilir. MD olarak günde bir kez 75-100 mg oral tercih edilir. AKS hastalarında ikili antiplatelet tedavisi, aspirin ve P2Y12 reseptör inhibitor (prasugrel veya tikagrelor), yapılan çalışmalar ile önerilmektedir. Yine yapılan çalışmalarda PKG'ye gidecek AKS hastalarında tikagrelor yerine prasugreli önermiştir. Daha az etkili ve daha fazla değişken trombosit inhibisyonu ile karakterize klopidogrel ise yalnızca prasugrel veya tikagrelorun kontrendike olduğu/mevcut olmadığı durumlarda veya HBR mevcutsa (≥1 majör kriter veya ≥2 minör kriter) kullanılmalıdır. Ayrıca yaşlı hastalarda (≥70 yaş) klopidogrel kullanımı da düşünülebilir. Oral antiplatelet tedavide ön tedavi Hem aspirin hem de oral P2Y12 inhibitörleri, oral LD'yi takiben trombosit inhibisyonunu daha hızlı sağlar. Ön tedavi, koroner anjiyografiden önce ve dolayısıyla koroner anatomi bilinmeden önce genellikle bir P2Y12 reseptör inhibitörü olan bir antitrombosit ilacın verildiği bir yaklaşımı ifade eder. Her ne kadar AKS'de ön tedavinin potansiyel bir faydası olduğu varsayılsa da,
*meşguliyet terapisi nedir?*meşguliyet gerçekten iyi geliyor mu? Instagram: https://www.instagram.com/oradanburadanbilgi/Twitter: @oradanburadanb*Reklam ve İş birlikleri için: oradanburadan7@gmail.com*
Tetik parmak veya literatürde geçen bir diğer isim olan tenosinovit stenosing parmakların (özellikle de başparmağın) herhangi bir hareket esnasında kasılması veya kilitlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Tetik parmak hastalığında kilitlenen parmağın eski haline dönmesi oldukça zordur. Kimi zaman acil servislerimize gelen vakalarda bizleri de içinden çıkılmaz bir duruma sokabilmektedir. Parmağın eski haline dönme süreci oldukça ağrılı geçmekte olup tedavi süreci dikkatli bir şekilde yürütülmelidir. Tüm bu sebepler nedeniyle ülkemizin yoğun acil servisleri de düşünüldüğünde özellikle el travmasıyla başvuran hastalarımızda tetik parmak tanısı ayırıcı tanılarımızda mutlaka olmalı ve tanı konulan hastalara doğru tedaviye ulaşmaları açısından gerekli yönlendirmeler yapılmalıdır. Giriş Tetik parmak, etyolojisi kesin olarak bilinmemekle birlikte genellikle fleksör tendonda ve tendon kılıfında inflamasyon ve hipertrofi suçlanmaktadır. A1 pulley seviyesinde gerçekleşen bu travmadaki mekanizma nedeniyle daralma gerçekleşir ve etkilenen parmakta takılma ve fonksiyon kaybı ortaya çıkabilmektedir. Genellikle hastane başvuruları parmakta fleksiyon ve ekstansyon sırasında ağrı ve rahatsızlık hissi nedeniyle olmaktadır. Tedavi edilmediği takdirde bu tabloya parmaklarda kilitlenme şikayeti de eklenebilmektedir. Tetik parmak mekanizması Pulley ve fonksiyonları Pulley nodülleri, fleksör tendon kılıflarının kalınlaşması sonucu oluşan ve bazı eklem fonksiyonlarını yerine getiren yapılardır. Bunlar başlıca fleksiyon ve eklemlerin stabilizasyonunun korunması olarak bilinmektedir. Pulley nodüllerinde görülen hasar böylelikle parmakların motor fonksiyonlarını etkileyebilmektedir1. Parmaklarda A1-A5 olarak isimlendirilen beş adet fleksör tendon pulleyi vardır ve halka (annular) şeklindeki bağ pulleyleri (A) ve çapraz pulleyler (C) yani fleksör tendon pulleylerinden oluşur. Ancak başparmağın sadece A1 ve A2 olarak tanımlanan iki pulley nodülü mevcuttur2. Tetik parmak pulley yapıları A:Annular C:Cruciate Etyoloji Prevalansın genel populasyonda %3 olduğu bilinen tetik parmak aynı zamanda el cerrahisi kliniklerine başvuru nedenleri arasında ise 4. sırada yer aldığı tahmin edilmektedir. Ancak acil servislere başvuruyla alakalı literatürde herhangi bir çalışmaya rastlanılmamş olup sık olmadığı düşünülmektedir. Orta yaşlı kadınlarda ve predispozan bir faktör varlığında tetik parmak hastalığı daha sık görülmektedir1. Diabetes mellitus, kollajen doku hastalıkları, hipotirodizm, de quervain hastalığı, karpal tünel sendromu, renal patolojiler, romatoid artrit ve gut hastalıklarıyla tetik parmak gelişmesi arasında yapılan çalışmalarda anlamlı ilişkiler de bulunmuştur. Bunların haricinde çiftçiler, müzisyenler, sanayi çalışanları ve sporcularda (voleybol, basketbol ve futbol) tetik parmak hastalığı yaygındır3. Tanı Tanı semptomların anamnezde öğrenilmesi ve fizik muayene ile konulmaktadır. Fizik muayenede parmaklarda hareket esnasında görülen takılmalar ve nodüllerde belirginleşme önemli bulgulardır. Tetik parmak hastalığının teşhisi için görüntüleme yöntemleri genellikle gerekmemektedir. Direkt grafi sadece ayırıcı tanı amaçlı ve fraktür şüphesi olması durumunda kullanılır. İnflame olan pulley nodüllerinin etyolojide önemli olduğu bilinmekte olup ultrasonogorafiyle inflamasyon ve nodül düzensizliğinin değerlendirildiği çalışmalar ve klinik yaklaşımlar da mevcuttur4. Tanı konulması sonrası tetik parmak tespit edilen hastalarda evreleme tedavi ve takip açısından oldukça önemlidir. Literatür değerlendirilmesi sonucunda klinik pratikte daha kullanışlı olan Quinnel sınıflandırılması sıklıkla kullanılmaktadır. Bu sınıflandırılmaya göre tetik parmak 4 evrede incelemektedir: Evre 1'de parmak hareketlerindeki akıcılık kaybolur. Evre 2'de parmaktaki kilitlenme yardımsız açılabiliyorken, evre 3'te kilitlenme ancak diğer elin yardımıyla açılabilir. Evre 4'te ise fleksiyon kontraktürü ortaya çıkar5.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in hacamatla ilgili çok sayıdaki hadîs-i şerîifi hacamatın önemini göstermektedir. Bu hadislerin bir kısmı şunlardır: “Miraçta, “Ya Muhammed (s.a.v.)! Ümmetine kan aldırmalarını emret. Kan aldırmada sizin için şifâ vardır'' demeyen meleğe rastlamadım.” (Tirmizî) “Hacamat, bütün hastalıklara şifâdır. Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır. Kim hacamat yaptırırsa, herhangi bir tedavi görmemesinden, ona bir şey zarar vermez.” (Ebû Davud) “Boyundan ve kürek kemiği civarından hacamat olun.” Baştan hacamat (ona Peygamber (s.a.v.) Efendimiz “Can kurtaran” derdi) olmak, yedi derde şifâdır: Cinnet, baş ağrısı, cüzzam, baras, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.” (Ramuz el e-hadis) “Aman hacamat olun! Cebrail (a.s.) hacamatı o kadar tavsiye etti ki, mutlaka gerekli olduğunu düşündüm.” “Aç karnına hacamat aklı ve hafızayı ziyâde eder. Tok karnına hacamat olmak derttir.” “Ayın (hicri) 17, 19, 21. günlerinde, Perşembe, Pazartesi ve Salı, oruçlu iseniz de, hacamat olun. Cuma, Cumartesi, Pazar, Çarşamba günlerinden sakının. Kafa çukurundan hacamat unutkanlık getirir. Bundan sakının. Kim kan aldırırken Âyete'l-Kürsi'yi okursa, kan aldırmaktan fayda görür.” “Aç karnına hacamat daha iyidir. Bunda şifâ ve bereket vardır. Aklı ve hafızayı ziyâde eder.” “Perşembe günü Allâh (c.c.)'un bereketi üzerine hacamat olun. Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri hacamattan sakının. Pazartesi ve Salı hacamat olun. Çünkü bu günler Cenâb-ı Hâkk'ın Eyyub (a.s.)'a belâdan afiyet verdiği günlerdir. Çarşamba'dan da sakının. Zira Eyyub'un hastalığı bugün geldi. Cüzzam ve baras hastalığı Çarşamba günü veya gecesi meydana çıkar.” “Sıcağın şiddeti üzerine hacamatla istiane ediniz. Zira kan yoğunlaşır da adamı hasta eder, hatta öldürür.”
Merhaba, bugün künt travmalarda nadiren de olsa meydana gelebilen, ancak meydana gelirse hastanın morbiditesi üzerine etkisi olan bir durumdan bahsedeceğiz : Künt serebrovasküler yaralanma (KSVY). Nedir? Karotis veya vertebral arterlere künt travma sonucu damar lümeninde gelişen hasar. Sıklık Künt travmada %1-3. Etyoloji Boynun hiperekstansiyon, fleksiyon veya rotasyonel hareketlerini takiben sabit ve hareketli segmentler arasındaki bağlantı noktalarında meydana gelen keskin kuvvetlerden kaynaklanır. En sıklıkla motorlu araç kazaları sonucu gelişir. Diğer nedenler => ası, spor yaralanmaları, düşme, direkt travma, karyopraksi Ne önemi var ? %20 oranında serebrovasküler iskemiye neden olabilir. Mekanizma Travma sonrası oluşan diseksiyon flebi => nidus oluşumu => platelet agregasyonu => damar tıkanıklığı veya emboli Kimlerde risk en yüksek? C1-3 kırığı, transvers forameni içeren kırık, subluksasyon varlığı Derecelendirme Vasküler yapılardaki yaralanmaya göre derecelendirilir. Derece arttıkça inme riski artar1 (Tablo1). Künt karotis ve vertebral arter yaralanması derecelendirme ölçeğiDereceTanımI%25 lümen daralması ile lümen düzensizliği veya diseksiyonII%25 lümen daralması, intramural trombüs veya yükselmiş intimal flep ile diseksiyon veya intramural hematomIIIPsödoanevrizmaIVOklüzyonVDamar dışına kanama ile tam kat kesiTablo 1. Künt karotis ve vertebral arter yaralanması derecelendirme ölçeği Kime görüntüleme yapılmalı? Boyun BT Anjiografi çekilmesini gerektiren klasik belirti ve semptomlar tablodaki gibidir1,2. (Tablo 2) Kime görüntüleme yapılmalı?Burun, ağız veya boyundan şüpheli arteriyel kanamaGenişleyen servikal hematom50 yaşından küçük hastada servikal üfürümFokal nörolojik defisitBT veya MRG'deki bulgularla tutarsız nörolojik defisitCT veya MRI'da tanımlanan inmeTablo 2. Klasik belirti ve semptomlar Ancak bu bulguların yokluğunda, %5-20 vaka atlanabilir. Bu sebeple, semptomu olmayanlar için de risk faktörleri eklenmiş3 (Tablo 3). Künt Serebrovasküler Yaralanma için Genişletilmiş Denver KriterleriKünt Serebrovasküler Yaralanma Bulgu/SemptomlarıBoyun/burun/ağızdan potansiyel arteriyel kanama50 yaşından küçük hastada servikal üfürümGenişleyen servikal hematomFokal nörolojik defekt: GİA, hemiparezi, vertebrobaziler semptomlar, Horner sendromuBeyin BT ile uyumsuz nörolojik defisitBT veya MRG'de inmeKünt Serebrovasküler Yaralanma için Risk FaktörleriYüksek enerjili mekanizmaDeplase orta yüz fraktürü (LeFort II veya III)Mandibula fraktürüKompleks kafatası fraktürü/kafa tabanı kırığı/oksipital kondil fraktürüGKS kar-zarar analizi yapılmalı Bu yaralanmalar nasıl tedavi edilecek? Antitrombotik tedavi - kliniğe göre antiplatelet (AP) veya anfraksiyone heparin (UFH) (Tablo 4) TedaviAvantajlarıDezavantajlarıDozUFHProtamin ile geri çevrilebilir Kısa yarı ömür En az AP kadar etkiliKanama riski daha yüksek Heparine bağlı trombositopeni riski15 ü/kg/sa (bolus yok) aPTT 40-50 s olana kadar titre edilirAntiplateletUFH kadar etkili Heparine nazaran kanama riski daha düşükGeri çevrilemez Bazı hastalarda alerji, kontrendikasyon, intolerans olabilir.
Hülya Mutlu 168. bölümde yaklaşık 2.5 yıl aradan sonra ikinci defa konuğum oluyor. 51.bölümün başlığı “Doğru Tedavi için Doğru Teşhis” idi, ilk kitabı “Tam Üstüne Bastın”ı konu edinmiştik. Bu bölümde ise Mutlu'nun son kitabı “Bu Bir Yatırım Tavsiyesidir” hakkında konuştuk.Hayat mücadelesinde bize en büyük desteği sunan psikolojik sermayeyi oluşturan özyeterlilik, umut, iyimserlik ve duygusal dayanıklılığı nasıl geliştirebileceğimiz hakkında Mutlu bizi düşündürüyor ve uygulama önerileri sunuyor. Söyleşimizde kitapta en çok ilgimi çeken ve son yıllarda beni en çok meşgul eden konuların başında gelen davranışlarımızda duygu ve düşüncelerimizin rolünü kendisine sordum.Kitabın ikinci bölümünde yer alan değişim ve dönüşümü, bizi zorlayan irade gücünün kaynaklarından ve engelleri nasıl aşabileceğimizi konuştuk. Mutlu, kendimizi tanımanın öneminden ve pozitif psikolojinin de konu edindiği güçlü yanlarımızı nasıl kullanabileceğimizden bahsetti. Bu konuda linkini aşağıda verdiğim testi de herkese tavsiye ederim.Podcastimizde bir de ilki gerçekleştirdik. Kayıt öncesinde iki dinleyicimizden sorularını sesli olarak almıştım. Hülya Mutlu kitabı yazma sürecinin kendisine kattıkları ve öğrenme alışkanlıkları hakkındaki bu soruları yanıtladı. (01:20) Hayatındaki değişiklikler (04:44) Duygulara bakış (10:06) Düşünce ve inançlarımız davranışlarımıza nasıl etki ediyor? (16:17) İrade sınırlı bir kaynak mıdır? (20:01) Güçlü yönlerimiz hakkında farkındalığın rolü (28:49) Kitabı yazma süreci (30:09) Öğrenme tutkusu (35:29) Hülya Mutlu'nun değer yaratma formülü Hülya Mutlu'nun Linkedin profilihttps://www.linkedin.com/in/hulyamutlu/Hülya Mutlu'nun Youtube kanalı:https://www.youtube.com/@TheEnmacKarakter güçlü yönleri testihttps://www.viacharacter.org/
Prof. Elif Ekinci'nin başında olduğu araştırma başarıya ulaşırsa Tip 2 diyabetli 1 milyondan fazla Avustralyalı, insülin aşısı olmaktan kurtulacak.
Tedavi süreci en zor olan hastalıkların başında kanser gelir. Kanser hastalığının farklı türleri bulunur. Bunlardan biri akciğer kanseridir. Ölümle sonuçlanan kanser türleri arasında ilk sırada yer alan akciğer kanserinde erken tanı ise çok önemli...
Alzheimer hastalığında kalıtımsal nedenlerle risk altında olan kişiler ne yapabilir? Son yılların Alzheimer ilaçları ne kadar etkili? Yeni tedavi yöntemleri neler? Nörolog Prof. Hakan Gürvit anlatacak.
Almanya'da hastaneler dolu, özellikle de çocuk bölümleri. Acil servislerde eleman sorunu var. Tedavi kalitesi gittikçe düşüyor. Federal Sağlık Bakanı Lauterbach bu durumu "devrim" dediği bir reformla değiştirmek istiyor. En başta tedavi ücretlerinde yenilik planlıyor. Hastalar için ne değişecek? Yanıtı podcast Cosmo Türkçe'nin bu bölümünde. Von Gökce Göksu.
Unutkanlık ne zaman bir hastalık olarak değerlendirilir? Unutkanlık kimlerde daha sık görülür? Unutkanlığa neden olan hastalıklar nelerdir? Unutkanlık anksiyetesi nedir? Unutkanlık tedavisinde neler yapılır? Belleği kuvvetlendirmek için yararlı öneriler nelerdir? Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından hazırlanan Psikiyatriden Gündeme'nin bu haftaki yeni bölümünde, Uzm. Dr. Işık Batuhan Çakmak, konuğu Doç. Dr. Berker Duman ile “unutkanlık” hakkında konuşuyor.
Çocukluk çağında sık rastlanan kanser türü lösemi, kaç yaş aralığında nasıl ortaya çıkıyor? Nasıl tedavi ediliyor? Prof.Dr. Türkan Patıroğlu NTVRadyo'da bilinmesi gerekenleri anlattı.
Bartın'daki maden patlamasında yaralanan işçilerden 6'sının tedavisi İstanbul'daki Başakşehir Çam Sakura Şehir Hastanesi yanık yoğun bakımda devam ediyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, yar...
“Aile dizimi” furyası nedir? Böyle bir terapi yöntemi olabilir mi? Bilimsel kanıtlar ne söylüyor? Aile büyüklerinin travmaları çocuklara aktarılır mı? Psikodrama nedir? Hangi alanlarda kullanılır? Son zamanlarda çok popülerleşen “aile dizimi” furyası ve bir tedavi yöntemi olan psikodrama açısından doğrular ve yanlışlar neler? Psikiyatriden Gündeme'nin bu haftaki yayınında Dr. Samet Kurnaz'ın konuğu Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “aile dizimi” furyası ve bir tedavi yöntemi olarak psikodramayı konuşuyor. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3C1fax3
Mehmet Efe Çaman | Tedavi edelim, asalım, yok edelim – Türkiye toplumunda aykırılar ve ötekiler | 20.09.2022 by Tr724
Boğaz ağrısı kişilerde yutkunmada güçlük çekme, acı hissi, yanma ve şişkinlik gibi belirtiler ile kendisini gösterir. Boğaz ağrısının en çok ortaya çıktığı dönem ise kış aylarıdır. Gribal enfeksiyon hastalıklarının da artış gösterdiği bu dönemde b...
Günlük hayat içerisinde en sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından biri karın ağrısıdır. Karın ağrısı kimi zamanlarda hafif ve kısa süreli olabilir. Kimi zamanlarda ise ağır ve uzun sürelidir. Kısa ve hafif süreli olan karın ağrıları için evde uy...
Muğla'da doğum sırasında yaşanan rahatsızlığından dolayı 11 yıldır hiç yürüyemeyen 13 yaşındaki Betül Dal, Denizli'deki 2 yıllık tedavi sonrası ilk adımlarını attı. Yaşıtları gibi koşup oynamak isteyen Betül'ün ailesi, kızları için Muğla Valiliğin...
Yeni bir çalışma, felç geçiren kişilerin etnik kökenlerine bağlı olarak belirli tedavilere daha iyi yanıt verdiğini buldu. Melbourne'deki bir ekibi de içeren küresel araştırma, felç geçiren hastalarının tedavisine ilişkin uluslararası bir dizi kılavuz oluşturulmasına yardımcı olabilir.
Tarık Toros | Peker'in tedavi reçetesi AKP'yi bitirir mi? | 04.07.2022 by Tr724
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği'nin açılan kapatma davasının ilk duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Baroların, ailelerin ve derneklerin müdahillik talepleri reddedildi, bir sonraki duruşma 5 Ekim 2022 tarihine ertelendi. Ankara'da 15 yıl önce sistematik transfobik saldırılara uğrayan ve yaşadıkları yerlerden taşınmaya zorlanan trans kadınların ve transseksüellerin adalet arayışı devam ediyor. Kamuoyunda Eryaman-Esat davası olarak bilinen dava yine ertelendi. Ve nihayet Onur Ayı geldi. 17 Mayıs Derneği, Özyeğin Üniversitesi LGBTİQ+ Kulübü ve Türk Psikologlar Derneği Samsun Şubesi programlarını açıkladı. Gezi Parkı eylemlerinin dokuzuncu yıldönümü dolayısıyla yüzlerce kişi Taksim Meydanı'na yürümek için bir araya geldi. Taksim Meydanı'na çıkmak isteyen gruba izin verilmedi, polis biber gazı ile eylemcilere müdahale etti. Aralarında LGBTİ+'lar da dahil 170 kişi gözaltına alındı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri 2021 raporu yayınlandı. Rapora göre 2021 yılında işkence ve ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili LGBTİQ+'ların başvuruları altı kat arttı. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3xkmJ0O
Şizofreni hastalığının tedavisi var mı? Şizofreni hastalığı ile yaşamanın zorlukları neler? Şizofreni hastaları hayata nasıl uyum sağlıyor? Şizofreni tanısı konmuş bir birey ve yakını önyargı ve damgalamadan nasıl etkileniyor? Psikiyatriden Gündeme'de bu hafta 24 Mayıs ‘Şizofreni Farkındalık Günü‘ kapsamında Uzm. Dr. Merve Metin, konukları Meral Taşkent ve Yasemin Şenyurt ile Şizofreni Dernekleri Federasyonu ve Mavi At Kafe Kültür ve Yaşam Ortamı'nda şizofreni hastaları için neler yapıldığını konuşuyor. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/3t5zFF9
COVID-19 salgınının ardından artık aktif sosyal yaşam tarzlarını yeniden kazanmaya hevesli birçok kişinin daha fazla hareketsiz kalmayı alışkanlık haline getirmesinden sonra doktorlar artan kronik hastalıklarla yeni yollarla mücadele ediyor. Avustralya Aİle Hekimliği Kraliyet Koleji, kronik hastalıklardaki artışı ele almak için ülke çapındaki aile hekimlerini desteklemek açısından kar amacı gütmeyen Park-run Australia yani Avustralya Park Koşuları girişimi ile ortaklık kurdu.
Alkol bağımlılığı nasıl tanımlanır? Ne sıklıkla alkol kullananlar alkol bağımlısı olarak tanımlanır? Alkol bağımlılığının tedavi süreci ne kadar sürer? Alkol bağımlılılarına nasıl bir tedavi yöntemi uygulanır? Psikiyatriden Gündeme‘de bu hafta Dr. Işık Batuhan Çakmak‘ın konuğu Prof. Dr. Gülcan Güleç alkol bağımlılığı hakkında soruları yanıtlıyor. Yayını izleyebilirsiniz: bit.ly/39SXZn0
Psikiyatriden Gündeme'de bu hafta Dr. Merve Metin, konuğu psikiyatrist Dr. Başak Bağcı ile eroin bağımlılığını konuştu. Programda “Opioid nedir, bağımlılık mekanizması nasıldır, tek kullanımda bağımlılık gelişir mi, eroin kullanımında nasıl etkiler ortaya çıkar, eroin zehirlenmesi nedir, kişinin yaşadığı zorluklar nelerdir, bağımlılık tedavisinde süreç nasıl ilerler?” soruları çerçevesinde eroin bağımlılığına dair bilinmeyenler konuşuldu.
Aromaterapi Nedir? Aromaterapi (koku tedavisi), uçucu yağların beden ve ruh sağlığı için kullanılmasıdır. Bu uçucu yağlar ve/veya esanslar, birçok farklı türde bitkiden elde edilen yoğunlaştırılmış sıvılardır. Uçucu yağlar; çiçek, yaprak, meyve, kabuk, kökler ve reçineler gibi bitkinin farklı bölgelerinden elde edilebilir. Mesela temel yağlardan öd ağacı yağının harika kokusu insanları cezbeder. Itır yağı ise bitkilerle yapılan tedavide kullanılır. Esanslar sadece çiçek ve reçinelerden değil, aynı zamanda benzoinler gibi kimyevi maddelerden ve pelesenk ağacı ve çamlardan da elde edilebilir. Aromaterapinin Kısa Hikâyesi Tedavi maksadıyla bitkilerden istifade etmek insanlık tarihi kadar eskidir. Çinlilerin yaklaşık 5000 yıl önce aromaterapi kullanmış olabileceğine dair deliller vardır. Daha sonra Mısırlılar, sedir ağacı yağını damıtmak için bir makine yapmayı başardılar. Yunanlılar ise, Mısırlıların aromaterapisini kendi tıp anlayışlarına göre uyarladılar. Aromaterapinin bir formu olan “burun deliklerinin temizlenmesi”, ilk olarak Hipokrat (M.Ö. 460–370) tarafından Yunan tıp sisteminde uygulandı. 11. yüzyılda İbni Sina, uçucu yağ damıtma işlemini çok daha hızlı hale getiren sarmal bir soğutma borusu geliştirdi. “Aromaterapi” terimi, Fransız kimyager Dr. René-Maurice Gattefossé (1881–1950) tarafından 1930 yılında ortaya atıldı ve daha sonra çeşitli hastalıkların tedavisinde bir metot olarak uygulandı.