POPULARITY
Soykırımcı barbar Netanyahu'nun BM Genel Kurulu'nda konuşma yapmaya çıktığı esnada dolu görünen salonun bir anda protesto kastıyla boşalmaya başlaması, soykırımcı İsrail'in iki yıldır sergilediği barbarlığa karşı dünya kamuoyunun en açık mesajı. Geçtiğimiz yıl aynı kürsüde yine Netanyahu kendisini dinleyenlere en kibirli ve küstah haliyle bir Siyonist manifesto okumuş, kendine göre dost ve düşman ülkeleri yeniden tanımlamış, tasnif etmişti. Enteresan olan, geçtiğimiz yıl dost kategorisine almış olduğu ülkelerin de neredeyse tamamına yakını onun konuşmasına sırtlarını dönmüş, salonu terk ederek tepkilerini göstermiş olması...
İngiltere, Kanada, Avustralya ve Portekiz dün Filistin'i tanımış, Fransa'nın ise bugün BM Genel Kurulu'nun 80. oturumunda Filistin'i tanıması beklenmektedir. Bu kararlar, Avrupalı devletlerin artık bu hususta ABD'den farklılaştığını göstermektedir. Yazan: Dr. Hasan Basri BülbülSeslendiren: Halil İbrahim Ciğer
BİNDİK BİR ALAMETE
Temmuz 2024'te Donald Trump, ABD Başkan adayı iken bir mitingde suikast girişimine maruz kalmıştı. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Trump'a gönderdiği mektupta “geçmiş olsun” dileklerini iletmişti. “Truth Social” hesabından yaptığı paylaşımda Abbas'ın mektubuna el yazısıyla not düşen Trump, “Mahmud, çok hoş. Teşekkürler. Her şey güzel olacak” demişti. Trump Ortadoğu'da barış için ‘sabırsızlıkla' beklediğini de vurgulamıştı.
Mahkemelerin kararlarını bina edeceği güvenilir delillerin başında BM raporları gelmektedir. Bu anlamda UAD ve UCM'nin bu rapora rağmen soykırım neticesine varmaması mahkemelerin kararlarını tartışmaya açacaktır. Yazan: Doç. Dr. Ali Osman Karaoğlu Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
İsrail'in Gazze'deki soykırımına ilişkin uzmanlar arasında ortaya çıkan fikir birliği, mahkemeler nezdindeki hukuki veya devletler nezdindeki siyasi etkilerinin yanı sıra failin ve suçun bilinerek tarihe kayıt düşülmesinde önemli rol oynuyor. Yazan: Selman Aksünger Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
Dziś w programie prześledzimy reakcję w kraju i na świecie na rosyjskie drony, które naruszyły dziś polską przestrzeń powietrzną. Solidarność z Polską, wzmocnienie wschodniej flanki i sankcje na Rosję - taka jest choćby odpowiedź Komisji Europejskiej na zagrożenie ze strony Moskwy; następnie powiemy o wspólnym polsko-francuskim sprzeciwie wobec planów podpisania unijnej umowy handlowej z krajami Mercosuru; na koniec wspomnimy Stanisława Soykę. Na warszawskich Powązkach Wojskowych rodzina, artyści liczni fani pożegnali wybitnego muzyka. Zapraszamy!
Dziś w audycji: na zakończenie swojej wizyty na Litwie prezydent Karol Nawrocki spotkał się z przedstawicielami społeczności polskiej. W przemówieniu w polskiej ambasadzie w Wilnie przypomniał o tym, że nasi rodacy są lojalnymi obywatelami państwa litewskiego. Izraelska armia wydała w poniedziałek nakaz natychmiastowej ewakuacji wszystkich mieszkańców miasta Gaza, położonego na północy Strefy Gazy. To pierwsze takie zarządzanie skierowane do ludności całego miasta, które jest celem najnowszej izraelskiej ofensywy. Mieszkańcom polecono udać się na południe. Na warszawskich Powązkach Wojskowych rodzina, artyści liczni fani pożegnali Stanisława Soykę. Wybitny muzyk, wokalista i kompozytor zmarł 21 sierpnia, tuż przed planowanym występem na scenie Opery Leśnej w Sopocie. Naszym gościem jest Sylwia Węglewska z Fundacji Daj Dzieciom Siłę, koordynatorka zespołu ukraińskiego infolinii. Rozmawiamy o wsparciu psychologicznym dla dzieci uchodźczych z Ukrainy mieszkających na terenie Polski, poprzez ukraińskojęzyczną wersję telefonu zaufania. Zachęcamy do słuchania!
Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) inisiyatifi, Gazze'de halihazırda kıtlık yaşandığını ilan etti. Kıtlık nitelemesi üç ayrı kritik eşiğin (aşırı gıda yoksunluğu, akut yetersiz beslenme ve açlığa bağlı ölümler) aşılmasına bağlanıyor ve IPC raporu bu tanımlamanın Ortadoğu'da ilk defa kullanıldığını vurguladı.
İngiltere ve ABD, İsrail'i İslam coğrafyasının merkezinde kolonyal bir vekil yapı olarak kurdu. Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa devleti tarafından bu yeni kolonyal yapı daimi olarak desteklendi. İsrail'e atfedilen birçok özellik de bu ilişkinin içinden doğdu.
Harvard mezunu yazılımcı İbtihal Ebu Saad, geçtiğimiz nisan ayında Microsoft'un 50. yıldönümü partisinde ayağa kalkmış ve tüm dünyanın dikkatini çeken bir eylemde bulunmuştu.
Emperyalizm ve vahşi sömürgecilik hiçbir biçimde rastgele oluşmadı; her elli yılda bir form değiştirir. Dünyada solun etkisiyle sömürgecilik demokratik bir kisveye büründü; bu dönemde medya, finans ve istihbarat kurumlarının tekelinde sömürgecilik sofistike bir hal aldı. Kazananlar düzen kurucular, kaybedenler ise toprakları üzerinde düzen kurulanlar oldu.
Zaprasza Przemysław Iwańczyk
ABD'nin Ohio eyaletinde kurulan “HEAL Palestine”, Filistinli çocuklara acil yardım ve tıbbî bakım sağlayan sivil bir kuruluş. İsrail'in Amerikan bombalarıyla Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımda uzuvlarını kaybeden ve hayati tehlike yaşayan Filistinli çocukların ABD'de tedavi görmeleri için çalışan “HEAL Palestine” İsrail yanlısı çevrelerin hedef tahtası haline geldi.
Batılı devletlerin, Gazze'de ABD-İsraili'nce yapılan soykırıma Batı zihniyetini oluşturan pagan ve Yahudi-Hıristiyan İlahiyatı nedeniyle karşı çıkamadıklarını, soykırımın Gazze toplumunu açlıkla yok etmeye evrilmesinden sonra ise uluslararası Yahudi sermayesinden nemalanmak maksadıyla Filistin'i devlet olarak tanıma vb. şeklinde cılız da olsa kimi siyasi çıkışlarda bulunmalarının medyatik bir gösteriden ibaret olduğunu çeşitli vesilelerle söylemiştik.
Alaska Zirvesi'nden sonra Washington Zirvesi'nden verilen fotoğraf, Ukrayna Barış Görüşmesi'nden çok daha önemliydi. Dünya için çok daha büyük kırılmaları ifade ediyordu. Barıştan çok bir “çöküş”ün hikayesini anlatıyordu. Avrupalı liderler, Trump'ın karşısına dizilmiş, kendilerine dikte edilenleri not alıyordu. Her biri durumu anlıyor, suratlar asık, kendini kurtarmak için bacak bacak üstüne atmış iyi görüntü verme telaşına düşmüş haldeydi.
MEDENİYET COĞRAFYAMIZ
Netanyahu hükümetinin Gazze'yi işgal planı, anlık olarak icra edilmektedir. Dün itibarıyla başlayan bu mühendislik, kendileri açısından çatışma bölgesi olarak tanımladıkları alanlar ile başlayacak. Söz konusu bölgelerden güney'e doğru zorla bir yer değiştirme operasyonuna imza atacak olan hükümet, süreci bütün ayrıntılarıyla planlamış durumda. Herhangi bir uluslararası engele takılmaksızın sistematik bir plan dahilinde icra edilen bu işgal programı, Gazze'deki trajediyi daha fazla derinleştirecek. Bir yanda Batı Şeria'da yerleşimci adı altında yeni işgal ve demografik mühendislik faaliyetleri diğer yanda ise kademeli olarak hayata geçirilecek olan Gazze'nin insansızlaştırılma planı.
Artık kelimeler işe yaramıyor. Artık cümlelerin hükmü bitti. Artık hiçbir söz kalplere işlemiyor. Artık zihinler hiçbir doğruya açılmıyor. Artık “insan olmanın ekseni” kaybedildi. İnsan varlığının sıfır noktasına sabitlendik, bön bön bakıyoruz. Gazze'de yaşatılanlar politika ile konuşulmaz. Açlıktan yavaş yavaş öldürmeler askeri taktiklerle konuşulmaz. Ekmek tuzağı kurup kurşuna çağırmalar kriz cümleleriyle konuşulmaz. Artık hiçbir şey hep alışık olduğumuz krizlerle tanımlanamaz.
ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Oval Ofis'te İran'ı görüştüklerini söyledi. Netanyahu Türkiye'nin ismini verip “Suriye'nin İsrail'e saldırı için üs olarak kullanılmasını istemiyoruz. Türkiye ile çatışma istemiyoruz” dedi. ABD Başkanı Trump, Oval Ofis'te soykırımcı İsrail Başbakanı Netanyahu'yu ağırladı. İlk sözü alan Trump, görüşmede İran eksenindeki meseleleri ele aldıklarını belirtti. Soykırımcı Netanyahu Suriye'ye askeri üsler kurmaya hazırlanan Türkiye'ye karşı Trump'tan yardım istedi. Trump, İran ile doğrudan görüşmeler yapıyoruz. Ve cumartesi günü de devam edecek diyen Trump, belki İran ile bir anlaşma yapılır diye konuştu. Trump, Gazze'deki savaşın çok olmayan bir gelecekte sona ereceğini de ifade etti. Netanyahu ise “ABD ile ticaret engellerini kaldıracağız” ifadelerini kullandı.
Bindik Bir Alamete - Bölüm 8 (30 Temmuz 2025)
Ankara'da siyasetin gündeminde yeni sürece dair kurulacak komisyon var. İsrail'de iki insan hakları örgütü, hükümeti ve orduyu Filistin halkına karşı soykırım yapmakla suçladı.Bu bölüm Türkiye İş Bankası hakkında reklam içermektedir. Deniz yaşamının dörtte birine ev sahipliği yapan mercan türlerinin habitat ve popülasyonlarının korunması için Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Türkiye İş Bankası biraraya gelerek “Denizlerin Ormanları: Mercanlar” adlı yeni bir projeyi hayata geçirdi. Proje hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices
Havalimanında karşılaştığımız kişilerden bazıları Havai'ye bir kısmı da Dubai'ye giderken, bizim biletlerin üstünde yazan Bosna Hersek'in merkezi Saraybosna'ydı. Niyetimiz Srebrenitsa katliamının otuzuncu yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törenlere katılmaktı.
Özgür Özel! Sen neler söylediğinin farkında mısın? Ne tehlikeli cümleler kurduğunun farkında mısın? Bu işin sonunun nerelere varacağının farkında mısın? Mısır örneğini zerre bilmiyorsun. Ne dolaplar döndüğünü, bir ülkenin kaderiyle nasıl oynandığını, İsrail'in elinde nasıl oyuncağa dönüştürüldüğünü bilmiyorsun. Birileri kulağına bir şey fısıldamış o “ezberi” tekrarlıyorsun. Sen bu kafa ile bu ülkeye “işgal orduları” bile çağırırsın. Zaten çekingen çekingen çağırıyorsun bile!
Gazze'de yaşanan soykırımın Binyamin Netanyahu tarafından farklı gündemlerle dünya kamuoyuna unutturulmaya çalışılmasına izin verilmemesi gerekmektedir. Yazan: Dr. Ufuk Necat Taşçı Seslendiren: Halil İbrahim Ciğer
Mısır polisini atlatarak ve pasaportlarımızı kaptırmamak için türlü numaralar yaparak geldiğimiz, Büyük Gazze Yürüyüşü'nün başlayacağı İsmailiye'den dönmemiz gerekiyordu. Tam o anda navigasyonu açıp baktım ve Gazze'ye 210 kilometre uzaklıktaydık. Yolumuz açık olsa araçla en fazla iki saat sonra Gazze'de olabilirdik. O kadar yaklaşmıştık. O kadar dibindeydik. Koşsak, yürüsek, 2 bilemedin 3 gün sürerdi varmamız.
Soykırım suçları uluslararası mahkemece tescil edilmiş İsrail'in İran'a şımarıkça saldırısı aslında ilave bir tepki çekmesi beklenirken İngiltere ve Fransa tarafından, yapılması gereken normal bir adım gibi değerlendirildi. Her iki ülke ABD'nin yanı sıra İran'a karşı İsrail'in yanında yer alacağını açıkladıklarında aynı İsrail, Gazze'de 610 gündür işlediği soykırımına tüm hızıyla devam ediyordu. İran'ın nükleer silah edinmesine karşı soykırımcı bir başka nükleer güçle birlikte gösterilen dayanışmanın zaten Gazze olayından beri iyice sarsılmış olan modern-laik-hümanist paradigmayı tamamen yıkmış olması mukadder.
Soykırımcı İsrail, İran'a da saldırarak dünyayı savaşa sürüklüyor. İddialı, abartılı, iç karartıcı bir cümle kurduğumu düşünebilirsiniz. Ancak bazen hislerimiz, sezgilerimiz sürüklenmekte olduğumuz gerçekliklerin temsilleri olabilirler. İki dünya savaşı öncesinde olduğu gibi ahmaklık sessizce değil, trampetler ve borazanlar eşliğinde tam tekmil yürüyüş halinde.
28 Mayıs 2025 Çarşamba günü Şalom Gazetesi'nde isimsiz bir yazı yayınlandı. Bu yazı, dünyanın geri kalan bütün milletlerini ve Netanyahu ile haydut çetesini kınayan Yahudileri dahi aptal yerine koyan, sapkın ve kör bir ideolojiden beslenen bir metindi. Hazret, Arap yayılmacılığından ve küresel intifadadan dem vurarak İsrail'e karşı olan milyarlarca insanı teröre destek vermekle suçluyor.
Siyonist İsrail'in Gazze'de uygulamakta olduğu soykırım son aylarda doruk noktasına ulaştı. Ocak'ta başlayan ateşkes sürecinin son aşamasında, 2 Mart'tan başlayarak Gazze'ye dışarıdan gelen yardıma tamamen engel olmaya girişen Siyonist İsrail, Gazze'yi açıkça mutlak bir açlığa mahkûm etmişti. Siyonist İsrail'in katil başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze'nin tamamını kontrol etme hedefini dile getirdiği açıklamalarla birlikte ilerleyen bu süreçte günbegün Filistinli bebekler açlıktan ya da hastalıktan ölümle karşı karşıya gelmeye başladı. Aç bırakma taktiğiyle birlikte, Siyonist İsrail ordusu da Gazze'ye karşı savaşın başından bu yana gerçekleştirdiği en büyük askerî operasyonlarından birini başlattı.Bu dönemde Siyonist İsrail'in pervasızlığını ve buna karşı gelişen cevabı açıklayan çelişkili iki gelişme var. 7 Ekim 2023'te başlayan El-Aksa Tufanı operasyonu sonrası, yaklaşık ilk bir yıl boyunca Filistin direnişi ve müttefiklerinin ciddi bir askerî başarısına tanıklık etmiştik. Dünya siyasetindeki hava ise en azından ilk altı aylık süreçte bunun tam tersiydi. 7 Ekim sonrasında Filistin davasının düşmanı sayılmayacak bazı güçler dahi tereddütlü pozisyonlar açıklarken, Siyonizmin emperyalist müttefikleri Filistin karşısında tam bir birlik görüntüsü veriyordu.Bu tablo, farklı zamanlamalarla da olsa değişti. Tüm dünyada ama özellikle emperyalist ülkelerin içindeki kitlelerin Filistin davasına verdiği destek, bir öğrenci kuşağının bu davanın bayraktarlığına da soyunmasıyla birlikte, Batı'daki Siyonist yanlısı fikir birliğini yavaş yavaş aşındırmaya başladı. Fakat Filistin davasının bu uzun erimli siyasi başarısına askerî bir gerileme süreci eşlik etti. Özellikle emperyalizmin bütün istihbarat gücünün de seferber edilmesiyle, öncelikle Filistin direnişinin askerî ve siyasi önderlerini hedef alan bombalama ve suikastlar Siyonistlere ilk askerî başarıyı sağladı. Bununla birlikte, savaşın ilk döneminde Gazze'deki Siyonist işgalcilere sokak sokak kök söktüren silahlı direniş, dışa kapalı küçük bir alanda kendi imkânlarıyla savaşmanın doğal bir sonucu olarak, başlangıçtaki yüksek yoğunluklu askerî eylemleri sürdüremez hale geldi. Direnişin özellikle yeni savaşçılar edinmekteki büyük başarısını Siyonist basın dahi dile getiriyor, dahası hala askerî eylemler de gerçekleştiriyorlar fakat bunların yoğunluğunun ciddi biçimde azaldığı da bir gerçek. Bunlara ek olarak, Lübnan Hizbullahı'nın Siyonistler karşısındaki askerî başarısızlığı ve Suriye'de Beşar Esad iktidarının devrilmesi, Siyonistleri hemen hemen hiçbir askerî tehdit ile karşılaşmadan hamle yapabilir hale getirdi. İran ise İsrail'e yönelik Ekim 2024'teki başarılı saldırısının ardından, Hizbullah ve Esad gibi müttefiklerinin de yenilgisiyle daha düşük profilde bir pozisyona geçti. Bu gelişmelerin istisnası olan Yemen'deki Ensarullah hükümetinin hamleleri etkileyici olsa da sahada belirleyici olabilecek düzeyde değil.Fakat Siyonizmin şimdilik elinde tuttuğu bu askerî üstünlüğe, belki de tarihinde görmediği düzeyde bir siyasi yenilgi eşlik ediyor. Özellikle emperyalizmin merkezindeki ülkelerde halkın Filistin'e artan desteği, emperyalistlerin Siyonizme olan desteğini de siyasi olarak daha zorlayıcı kılıyor. Özellikle son aç bırakma hamlesi sırasında, Fransa, Britanya ve Kanada hükümetlerinin ortak açıklamalarla İsrail'i hedef alması, dahası Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi geleneksel olarak en Siyonizm yanlısı Avrupa ülkelerinin dahi İsrail'i açıktan eleştirir hale gelmesi, kitle eylemleri ile başlayan sürecin yarattığı etkinin açık bir göstergesi.Filistin direnişi zor günlerden geçiyor olsa da, tarihinde işgale hep mücadeleyle cevap veren Filistin halkı yine direniş destanları yazacaktır. Tüm dünyadaki Filistin dostlarına bu süreçte düşen görev ise Filistin davasına daha da sıkı sarılmak ve Siyonist terörü siyasi olarak daha da fazla köşeye sıkıştırmak.
Haber şu; “İsrail SİHA'ları, Gazze'de yardım bekleyen sivillere ateş açtı.” Son birkaç haftadır hemen bütün haberler bu şekilde. Bu haberler de normalde Gazze'den her gün gelen ölüm haberleri gibi verildi. Yüzlerce insan bu şekilde hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı. Kimse de bu haberlerin içeriğinin aslında ne olduğunu tartışmıyor. Kimse buradaki insanlık dramını, aşağılık soykırım yöntemini sorgulamıyor. Kimse, binlerce insan üzerinde denenen “açlık oyunları”na, ölüm oyunlarına, zevk için insanların bu şekilde avlanmasına bakmıyor.
Gazze soykırımı hukuken kanıtlandı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) Katil Netanyahu hakkında tutuklama emri verildi. Ama o halen istediği ülkeye seyahat ediyor. Yakın zamanda Türkiye kendi hava sahasını kullandırmadığı için iki millet tek devletin ikincisine gidememesi ise üstü siyaseten örtülen derin bir çelişki örneği olarak duruyor önümüzde.
Mevcut hukuk nosyonları ve sosyal bilimlerin kavramları ile izah edilemeyecek bir durum ile karşı karşıyayız. Sadece 7 Ekim sonrasıyla sınırlandırdığında bile İsrail'in Gazze ve Filistin'de açık ve sistematik bir soykırım amaçladığı görülmektedir. Soykırımda herhangi bir yaptırımla karşılaşmayan İsrail'in nasıl durdurulacağı ise en önemli soru.
30.05.2025 | Dijital Hayat Bölüm536 - TRT Radyo1 | "Dijital Çağda Tanıklık: Hafıza Aktivizmi" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programımızda bu hafta; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Merve Şıvgın ile; - Bireysel ve Toplumsal Hafıza ve Tanıklık/Şahitlik Neden Önemli? - Neleri Hatırlamalı, Neleri Unutmalıyız? - Hafıza Aktivizmi Nedir? Neden Önemli? - Bir Daha Tekrarlanmaması Gereken Olayların Unutulmaması/Hatırlanması Bir Aktivizm Çeşidi mi? - Bilgi ve İletişim Teknolojilerindeki İmkanlar Unutmamayı Kolaylaştırdı mı? - Dijital Çağda Kaydetme, Depolama, İletme, Çoğaltma, Sergileme Yetenekleri Neler? - Dijital Oyun, Sinema, Dijital Anıt/Müze, Sosyal Medya İletişimi, Kitap, Müzik gibi Hafıza Aktivizmi Yöntemleri Neler? - Hafıza Aktivizmine, Kadın Cinayetleri, Soykırım, İnsan Hakları İhlalleri gibi Hangi Durumlarda Hangi Örnekler Verilebilir? Başlıklarını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma saat 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında... Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; Web: https://www.dijitalhayat.tv
Gazze'de yaşanan soykırım ve Siyonist işgalcilerin yol açtığı insanlık dramı, İsrail toplumunda başından beri zaten var olan “hakikatten kaçma” eğilimlerini zirve noktasına çıkarmış görünüyor. Yapılan son anketler, bu durumun en açık göstergesi: İsrailli kamuoyu araştırma firması Geocarto-graphy'nin ABD'deki Pensilvanya Eyalet Üniversitesi için düzenlediği ankette, Gazze'de yaşayan yaklaşık 2,2 milyon Filistinlinin zorla yerlerinden edilmesini destekleyen İsraillilerin oranı yüzde 82 çıktı. İsrail sınırları içinde yaşayan, İsrail pasaportu taşıyan ve İsrail'in kendilerine sağladığı haklardan yararlanan 2 milyon civarındaki Arap nüfusun sınır dışı edilmesini savunan İsraillilerin oranı da oldukça yüksek: Yüzde 56. İsrail toplumunun yarıdan fazlasının, kendi halinde yaşayıp giden bir azınlığa bakışı bu.
Mayıs ayının ilk haftasında BM İnsan Hakları Konseyi “Bir Soykırımın Anatomisi” başlıklı bir rapor yayımlayarak Gazze'de devam eden “İsrail Soykırımı”nı detaylıca anlatıyordu. Hong Kong merkezli İngilizce Pazar gazetesi “South China Morning Post”un yazarlarından Alex Lo bu rapora atıflar yaptığı 11 Mayıs tarihli yazısında Batı dünyasının Gazze'de kendi mezarını kazdığını belirtiyordu. Alex Lo Batılı liderlerin İsrail'in soykırım dürtüsünü serbest bırakmasına izin vererek geri dönüşü olmayan ahlakî bir kırmızı çizgiyi aştıklarını da vurguluyordu.
Gecenin bir vaktinde çocuğunu hastaneye götüren yüz binlerce insan vardır. Masum bir çocuğun acıları içinde anne babasının gözlerine merhametle bakışını, ailesinin ona nasıl destek olduğunu asla unutamayız. Hele ki bu hastalık çaresiz ve ağır bir hastalıksa, bu bakışmaların ne kadar dayanılmaz hâle geldiğini hayal edin. Bir soykırım alanı düşünün: Birkaç futbol sahası büyüklüğünde bir alana sıkıştırılmış 2 milyon 200 bin insan yaşıyor.
Die Autorin Ann-Kristin Soyk ist bei mir zu Gast. Sie hat ein beeindruckendes Buch geschrieben über ihren Kinderwunsch-Weg – und vor allem über die Suche nach sich selbst. Ihr Buch heißt „Der Weg zurück in mein Herz2 und ist eine Empfehlung von mir. Ann-Kristin verlost auch drei Taschenbuchexemplare. Hör in den Podcast rein und du erfährst, wie du an der Verlosung teilnehmen kannst. Außerdem beinhaltet diese Folge - Warum sie dieses Buch geschrieben hat, - wieso Ann-Kristin das Reisen geholfen hat, - wie sie es aus ihrer Depression geschafft hat, - wann ihr Moment war zu sagen: Es ist vorbei mit der Kinderwunsch-Reise, - wie du am besten lernen kannst, deine Situation zu akzeptieren, - wie Ann-Kristin es geschafft hat, wieder in ihre Weiblichkeit reinzuwachsen und sie zu feiern, - was Freiheit für sie bedeutet und - weshalb es ihr so wichtig ist, ihre Träume zu leben. Liebe Ann-Kristin, vielen Dank, dass du dein Herz geöffnet hast bei mir im Podcast und in deinem Buch.
#KöşedekiKitapçı'da bugün
Geçen haftayı önce İstanbul'da Global Donor Forum-2025, sonra Mardin'de Mardin Artuklu Üniversitesinin tertip ettiği Akademi ve Siyonizm temalı 25. Beytülmakdis Sempozyumunda geçirdim. Global Donor Forum'dan başlayayım. İlk olarak da şunu söyleyeyim; dünya hâlâ iyi bir yer.
İbranice yayın yapan medya, yaklaşık bin İsrail Hava Kuvvetleri pilotu ve yedek askerinin Gazze'de devam eden savaşı sert bir dille eleştirdiğini ve savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunduğunu belirterek savaşın sürdürülmesinin, esirlerin hayatlarını tehlikeye atmak ve Netanyahu'nun kişisel çıkarlarına hizmet etmek anlamına geleceğini vurguladıklarını aktardı.
İsrail'in Gazze'deki soykırımının farklı veçheleri bu köşenin başat konularından birisi oldu. Soykırımın sadece 7 Ekim parantezi üzerinden ele alınamayacağı, 1948'den bu yana muhtelif tonlarda devam edegelen bir şiddet politikasının varlığı dile getirildi. İsrail'in sert gücü dışında sahip olduğu propaganda araçları ile bu soykırıma meşruiyet üretme çabaları sorgulandı. Bugün itibarıyla herhangi bir hukuka tabi olmayan ve koşulsuz biçimde desteklenen İsrail'in nasıl durdurulacağı üzerine tartışmalar yapılıyor.
Soykırım suçu işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesinin hakkında yakalama kararı verdiği İsrail Başbakanı Netenyahu, Macaristan gezisinden hemen sonra ABD Başkanı Trump tarafından alelacele çağrıldı. Çünkü İsrail, Türkiye'nin Suriye'de barış ve huzur adına yaptığı bütün çalışmaları kendi varlığına yönelik bir tehdit olarak algılıyor, ABD ve Türkiye'yi karşı karşıya getirecek adımlar atıyordu. Kısacası son derece tehlikeli sularda yüzüyordu. Türkiye'nin Suriye'de üs olarak kullanacağı konuşulan havaalanında Türkiyeli çalışanlara yönelik saldırı çok büyük bir gelişmeydi. Böylelikle Netenyahu, Siyonist İsrail'in amacından bağımsız olarak kendi sınırlarını çok aşmıştı. Bundan sonra hemen ABD'ye çağrıldı.
Gazze'de un yok ki ekmek olsun! 7 Ekim 2023'ten beri iki buçuk milyon insan aç, yardımdan yoksun ve naçar olarak daracık bir toprak parçasında savrulup duruyor. Hangi yöne dönse o yönde işliyor ABD damgalı ölüm makinaları ve bombalar başlarında patlıyor. Soykırım nitelemesi de hafif kalıyor artık Gazze'de yaşananları anlatmaya. Hem söylenmedik ne kaldı katil ABD-İsraili için.
Storms, a new intro, SOYK revisited, and of course, sandwiches. The famous clip of Flav saying "sandwich" - https://www.youtube.com/watch?v=bLVfXLZq1OY Dilemma No one likes to ask Something Only You Know: The ferry, of all places! Please send us your suggestions for an episode's main subject! TOPIC FOR NEXT WEEK: Christmas Day - what does yours look like? Traditions? snacks/nibbles, timings (present opening/dinner served) How do you celebrate Christmas across the world? Send us an email or DM us on social with your anonymised topics, questions, dilemmas or general feedback: ladsanonpod@gmail.com If you have any Dilemmas that you want advice on, step into the circle of trust: mailto:Ladsanonpod@gmail.com Is there 'Something Only You Know' - we want to know your story, let's hear them: mailto:Ladsanonpod@gmail.com (all submissions will remain anonymous - no face, no case). Follow Lads Anonymous: Instagram: https://bit.ly/47DEwic TikTok: https://bit.ly/3S0w8DB Twitter: https://bit.ly/4b232fI Facebook: https://bit.ly/3uNYN7n Threads: https://bit.ly/43vQNoD If you enjoyed this episode, please follow us on Apple Podcasts or Spotify, and leave a review or rating. Love Ricky and Flav x Lads Anonymous intro track and jingles by Alexander Canwell (Engineer Al): https://spoti.fi/3w5fnQB Learn more about your ad choices. Visit podcastchoices.com/adchoices
Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz; güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi NOW Ana Haber; izleyicileriyle buluşuyor. Sıradanlaşmış bültenlerden çok daha farklı, interaktif bir sunum ile izleyiciye aktarılan Gülbin Tosun ile NOW Ana Haber 19.00'da NOW'da! Bizi sosyal medyadan takip edin: Facebook: https://www.facebook.com/nowhaber.tr Instagram: https://www.instagram.com/nowhaber.tr/ Podcast: https://anchor.fm/now-haber
Mehmet Efe Çaman | 109 yıl oldu: Bitmeyen soykırım… | 24.04.2024 by Tr724