Podcasts about Yery

  • 101PODCASTS
  • 316EPISODES
  • 24mAVG DURATION
  • 1EPISODE EVERY OTHER WEEK
  • May 11, 2025LATEST
Yery

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about Yery

Show all podcasts related to yery

Latest podcast episodes about Yery

Mevlana Takvimi
HZ. NUH (A.S.), O ZAMANKI TÜM INSANLIĞA GÖNDERILMIŞTIR-11 MAYIS 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later May 11, 2025 2:36


Katâde şöyle demiştir: “Nuh (a.s.) bir adadan gönderilmiş ve onlara gitmiştir. O, çoğunluğun görüşüne göre azim sahibi (ulül-azm) peygamberlerin birincisidir. Şirke karşı ilk korkutucu da odur. Kavmi ise putlara tapardı. O, Şeyhu'l-Murselîn'dir. Kırk yaşında iken peygamber olarak gönderilmiş, halkı arasında 950 sene kalmıştır. Tufandan sonra da doksan sene yaşamıştır.” Bilginlerden birisi âyetteki “kavmine gönderdik” ifadesinin, Hz. Nuh (a.s.)'ın tüm insanlığa değil, sadece kendi milletine gönderildiğini söylemiştir. Eğer tüm insanlığa gönderilseydi Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e, “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe s. 28) denildiği gibi, “insanlara” veya benzeri bir şey denilirdi. Peygamber (s.a.v)'in şu sözü de buna işaret etmektedir: “Peygamberler sadece kendi halkına gönderilirdi. Ben ise tüm insanlara gönderildim.” Eğer denilirse ki: “Madem ki sadece kendi halkına gönderildi. O halde diğer insanların suçu neydi ki duâsını tüm insanlığa teşmil ederek “Ey Râbbim! Yeryüzünde kâfirlerden dönüp dolaşan hiç kimse bırakma” (Nûh s. 26) dedi. Biz de şu cevâbı veririz: O zaman yeryüzünde yaşayanlar azdı. Nûh (a.s.) hepsine gönderilmişti. Ona sadece kendisiyle birlikte olanların, ki onlar kendisiyle gemiye binenler olup sayıları da kırk erkek, kırk kadın olmak üzere seksen kişidir, imân edecekleri haber verilince, kâfirlerin tümünün kökünün kazınması için duâ etti. Bunun üzerine de iman edenlerin dışında tüm yeryüzü halkının helâk olduğu tufan meydana geldi. Eğer hepsine gönderilmiş olmasaydı, putlara tapmak suretiyle kendisine muhalefet etmeleri sebebiyle onlara bedduâ etmezdi. Çünkü bir âyette “...Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap edici değiliz.” (Isrâ s. 15) buyurulmaktadır. (Ismail Hakkı Bursevi, Ruhul Beyan Tefsiri,C.9 ,S.297-299)

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - Bu millete imparatorluk kurmak farz oldu

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later May 4, 2025 6:36


Yeryüzünde düzen bozulduğunda, fitne ve kaos adaletin ve düzenin yerini aldığında, insanlar insanlıktan çıktığında Cenab-ı Hak bir peygamber gönderir. Bozulan itikad ve kavramlar vahiyle yeniden anlamlandırılır; insanlığa örnek olacak, adaletli, ahlaklı, birinci sınıf karakter sahibi nesil peygamberler eliyle yetiştirilir. Bir araya gelen, toplanan, namaz kılan, dini Allah'a has kılan disiplinli bir topluluk ortaya çıkar.

Antroposen Sohbetler
Yeryüzünü Yeniden Şekillendirmek: Antroposen'de Yaşam, Müdahale ve Kırılganlık

Antroposen Sohbetler

Play Episode Listen Later Apr 16, 2025 18:26


150 programı geride bırakan Antroposen Sohbetler'de yaşam, müdahale ve kırılganlık üçgeninde genel bir çerçeve çizmeye çalışıyoruz.  

Yeni Şafak Podcast
Yusuf Kaplan-Ramazan Medeniyeti-8: Beşinci mevsim ya da yeryüzünde cennetin izdüşümleri

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 23, 2025 6:15


Ramazan Medeniyeti kavramlaştırmasına bugün yeni bir boyut eklemek istiyorum. Maddî olan'la manevî olan arasında kopan ilişkinin ya da daha muhkem ifadeyle kopmaz irtibatın nasıl gerçekleştiğini ve hayatımızı nasıl köklü bir değişime uğratma imkânı sunduğunu göstermek niyetindeyim. Direniş, diriliş ve varoluş mevsimi olarak tarif ettiğim Ramazan Medeniyeti'ni daha derinlikli ve uzun soluklu bir şekilde anlamamızı sağlayacak taze bir nefes üfleme çabası da diyebilirsiniz siz buna.

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz-Hüsnihat harf metafiziğinin gülşenidir

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 6, 2025 5:18


Önceki yazımızı, “Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi topluluklardır. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp rablerinin huzuruna getirileceklerdir” mealindeki ayete (6 En'am: 38) istinaden, İbn Arabî'nin (r.h.) “Bilinmelidir ki harfler de bir ümmettir, onlar da yükümlü ve muhataptır” sözüyle başlayan uzunca bir tefsire baş vurduğunu söyleyerek bitirmiştik.

Mevlana Takvimi
HZ. İSA (A.S.) TEKRAR YERYÜZÜNE GELECEKTİR-26 ŞUBAT 2025-MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 26, 2025 2:22


İsa (a.s.) öldürülmedi, göğe kaldırıldı. Allâhü Teâlâ, İsa (a.s.)'ı yahudilerin elinden kurtarmış, Hz. İsa (a.s.)'a ihanet ederek bulunduğu yeri haber veren, yahudi casusu bir münafığı, Hz. İsa (a.s.)'a benzeterek onu öldürtmüştür. Ayetlerde şöyle buyurulmuştur: “Yahudiler, İsa'yı öldürmek için, tuzak kurdular; Allâh da onların tuzaklarını bozdu. Allâh, tuzak kuranların, hilekârlığa karşı ceza verenlerin, en güçlüsü, en hayırlısıdır.” (Al-i İmran s. 54) “Allâh buyurmuştu ki: Ey İsa, seni nezdime yükselteceğim” (Al-i İmran s. 55) “Allâh'ın resûlü Meryem oğlu İsa'yı öldürdük dedikleri için yahudileri lanetledik. Onlar İsa'yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.” (Nisa s. 157) “Doğrusu Allâh onu (İsa (a.s.)'ı) kendi nezdine kaldırmıştır.” (Nisa s. 158) Hadis-i şeriflerde tekrar yeryüzüne geleceği bildirilmektedir: “Ümmetimden bir cemaat kıyamet gününe kadar hakka yardımcı ve hizmetçi olarak devam edecektir. Nihayet Meryem oğlu İsa iner, müslümanların emiri ona der: “Gel, bize namaz kıldır.” Hz. İsa der: “Hayır, Allâh'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer kısmı üzerine emirlersiniz.” (Müslim) Ayrıca İslam alimleri eserlerinde şöyle demiştir: “Deccal'ın çıkması, Dâbbetü'l-arz, Ye'cüc ve Me'cüc'un zuhuru, Hz. İsa (a.s.)'ın gökten yere inmesi, güneşin batıdan doğması gibi Peygamber (s.a.v.)'in haber verdiği kıyamet alâmetleri haktır.” (Nesefi) “Nisa suresi 159. ayeti onun henüz ölmediğini ve ölümünün, ahir zamanda kitap ehlinin ona iman etmesinden sonra olacağı belirtilir.” (Tefsiru't Taberi, c.6, s.8

ERKAM RADYO
Sema Ehlinin Yeryüzüne İnmesi

ERKAM RADYO

Play Episode Listen Later Feb 25, 2025


GÖNÜL SOHBETLERİ

Kerem Önder
Allah kafirlere rahmet eder mi? - A'raf 56 tefsiri / Kerem önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Feb 19, 2025 48:40


“Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah'ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.” (A'raf 56)“Allah rahmeti yüz parça yaratmış, doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuş, yeryüzüne bir parçasını indirmiştir. İşte mahlûkât bu bir parçadan dolayı birbirlerine merhamet ederler. Hatta at (bazı rivayetlerde “hayvan” geçmektedir), yavrusuna basmamak için tırnağını (ayağını) kaldırır.” (Buhârî, Edeb 19)“Allah'ın yüz rahmeti vardır; bunlardan bir rahmeti yeryüzü halkı arasında paylaşmış ki, onların ecelleri gelene kadar (hayatları boyunca) onlara kâfi gelir. Rahmetin doksan dokuz kısmını ise kıyamet günü evliyaları, dostları için saklamıştır.” (Buharî, Rikak,19; Müslim, Tevbe, 18-21)“Eğer kâfir, Allah'ın katındaki rahmeti kavrayabilse, asla cennetten ümidini kesmez” (Buhari, Rikak 19)"Yeryüzünde, o iyi hale getirildikten sonra da, bozukluk çıkarmayın" buyruğunun manası, "Yeryüzünde hiçbir surette fesatçılık etmeyin" şeklindedir ki, buna öldürmek veya uzuvları kesip koparmak suretiyle nefisleri, canları; gasb, hırsızlık ve çok çeşitli hilelerle malları; küfür ve bid´at ile dinleri; zina ve livataya yönelme ve iftirada bulunma sebebiyle nesebleri ve sarhoş edici şeyler sebebiyle de akılları bozup ifsat etmekten men etmek girer. Bu böyledir, çünkü dünyada muteber olan menfaatler beş tanedir: Can, mal, neseb, din ve akıl. Buna göre Cenâb-ı Hakk´ın, "bozukluk çıkarmayın" yasağı fesatçılık etmenin mahiyetini varlık âlemine sokmaktan mendir. Kötülük çıkarmanın mahiyetini varlık âlemine sokmaktan men etmek ise, onun her çeşidini yasaklamayı gerektirir. Öyleyse buradaki men, bu beş kısımda da bozukluk çıkarmaktan men etmeyi de içine alır.Allah Teâlâ sanki şöyle demek istemiştir: "Ben, peygamberler göndermek, kitaplar indirmek ve hükümleri açıklamak suretiyle yeryüzünü iyi hale getirdiğimde, sizler bu hükümlere boyun eğin, peygamberleri yalanlamaya, kitapları inkâr etmeye ve hükümleri kabulden yüz çevirmeye yeltenmeyin! Çünkü bu, yeryüzünde fitne ve karışıklıkların vuku bulmasına, böylece de, ıslâh etmeden sonra bozukluğun ortaya çıkmasına yol açar.Bu duanın kabul edilmesi için, muteber olan bazı şartlar içinde bir kusur ve hataya düşme korkusu ile, Allah´a dua edin. Bu şartların tamamıyla yerine getirilebilmesi İçin de, O´na umarak dua edin.Kulun, kat´î ve kesin olarak, duanın kabul edilebilmesi için, gerekli ve muteber olan şartların tamamını yerine getirmiş olması mümkün değildir. İşte bundan ötürü kulun kalbinde bir korku (endişe) bulunur. Yine kul, bu şartların tam bulunmamış olduğunu da kesin olarak bilemez, işte bundan dolayı da onun, duasının mutlaka kabul edileceğini umması gerekir. Yine deriz ki: Dua eden kimse, ancak böyle olduğu zaman, gerçek manada dua etmiş olur. Buna göre Ayetteki "O´na korkarak ve umarak dua edin" buyruğu "Nefsinizde (gönlünüzde), bütün amellerinizde korku ile ümidi birleştirmiş olarak dua ediniz ve bütün gayretinizle çaba sarfetmiş olsanız bile, Rabbinizin hakkını yerine getirmiş olduğunuzu da katî olarak söylemeyiniz" demektir. Bu "Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri korku ile çarparak, (zekatlarını) verenler..." (Mü´min, 60) âyeti ile te´kid edilir.Allah´a iman eden ve tevhid ile nübüvveti ikrar eden (kabul eden) herkes, "muhsin"dir. Bunun delili şudur: Çocuk bir kuşluk vakti buluğa erdiğinde Allah´a, peygamberine ve ahiret gününe iman etse, ama öğle (namazı) vaktine ulaşamadan ölse, ümmet-i Muhammed, onun, "İyi iş, güzel amel yapanlara (muhsin olanlara), daha güzel iyilik vardır" {Yunus, 26) âyetinin hükmüne girdiği hususunda itifak etmişlerdir. Malumdur ki, bu şahıs marifet ve ikrarın dışında, başka bir tâat işlememiştir. Çünkü o, sabah vaktinden sonra buluğa erdiği için, ona sabah namazı farz olmamıştır. Öğlen vaktinden önce de öldüğü için, ona öğle namazı da farz olmamıştır. Görünen odur ki, diğer ibadetler de ona vacib olmamıştır.

NTVRadyo
Köşedeki Kitapçı - Memduh Şevket Esendal & Göknur Birincioğlu & Ömer Hayyam

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Feb 12, 2025 5:52


#KöşedekiKitapçı'da bugün

Mevlana Takvimi
ADEM (A.S.)'IN CENNET'TEN YERYÜZÜNE İNDİRİLİŞİ-05 ŞUBAT 2025 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 5, 2025 2:43


Adem (a.s.)'ın yaratıldığı ve Cennet'e konulduğu gün Cuma günü idi. Yüce Allâh, melekleri Adem (a.s.)'a secde ettirdikten sonra “Ve alleme Âdeme'l esmâe küllehâ” ayetinde belirtildiği gibi ona her şeyin hatta zürriyetinden gelecekle-rin isimlerine varıncaya kadar, bütün yaratıkların (meleklerin bile) isimlerini birer birer öğretti. Bu isimleri meleklere sorup bu husustaki aczlerini, kendilerine itiraf ettirdikten sonra Adem (a.s.)'a emretti, Adem (a.s.) o isimleri birer birer saydı. İblis, Adem (a.s.)'ı yalan yere yemin ederek kandırdı. Allâh (c.c.)'un haram kılmış olduğu şeyden tattıkları için Allâh (c.c.), Adem (a.s.) ve Havva validemizi Cuma günü Cennet'ten çıkarıp yeryüzüne indirdi. Adem (a.s.), Cennet'te ikindi ile güneşin batışı arasındaki zaman kadar kalmıştı ki bu süre dünya günlerinden 130 yıla eşittir. Adem (a.s.), Hindistan'a, Havva validemiz Cidde'ye indirildi. Adem (a.s.)'ın indirildiği dağın, Hindistan'ın Serendip ceziresinde bulunduğu ve dağın isminin Bevz (Nevz) olduğu Taberî'de bildirilir. Yüce Allâh, Adem (a.s.)'ı Cennet'ten çıkardığı zaman ona her şeyi yapma sanatını da öğretti. Ona örs, çekiç, kerpeten ve külünk gibi bazı aletlerle kızıl tüylü bir öküz de verildi. Adem (a.s.) çiftçi oldu. Ekin ekmesi emredildi. Yeri, alnının teri ile sürdü. Ekin ekti, suladı, zamanı gelince biçti. Düvenle sürdü, rüzgarda savurup taneleri samanından ayırdı. Taneleri öğütüp un yaptı. Onu yoğurup hamur yaptı. Hamuru da pişirip ekmek yaptı. Adem (a.s.)'a demircilik sanatı da öğretildi. Demirden ilk yapıp kullandığı şey bıçak oldu.Adem (a.s.)'a nasıl tevbe edeceği ilham olununca, tevbe etmeye başladı. Gafur, Rahim ve Tevvâb olan Yüce Allâh, Adem (a.s.)'ın tevbesini kâbul eyledi. (M.Asım Köksâl, Peygamber Tarihi, s.32-40)

Yeni Şafak Podcast
İBRAHİM KARAGÜL Haritalar çarpışırken… 11 Eylül'den Fırat'ın doğusuna. Yeryüzü Tiranlığı projesi çöktü. Onların haritaları çöp olacak. Cesur insanların tarihi başladı.

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 3, 2025 9:19


11 Eylül'de yaşanan tarihin en büyük terör saldırısı ABD'ye ve Avrupa'ya, tek yanlı küresel diktatörlük kurmak için bütün kapıları açtı.

Maksat 114
Allah Rızka Kefilse Neden Açlıktan Ölen İnsanlar Var?

Maksat 114

Play Episode Listen Later Dec 19, 2024 12:16


KDS serimizin bu bölümünde Kuran-ı Kerimde geçen "Yeryüzünde yaşayan hiçbir canlı yokturki rızkı Allah'ın üzerine olmasın.' Hud/6 ayetini inceledik. Bu ve buna benzer bazı ayetlerde, canlıların rızkının Allah tarafından garanti altına alındığından, Allah'ın her canlının rızkına kefil olunduğundan bahsediliyor. Fakat görüyoruz ki, istatistik ortalamalara göre dünya üzerinde her 4 saniyede 1 insan açlıktan ölüyor. Günde ortalama 20 bin insan, yılda toplamda 8 milyon insan açlıktan ölüyor. Peki o zaman Kuran'da geçen bu ayetlerde bir yanlışlık, bir hata mı var? Gelin birlikte inceleyelim. * Video Linki: https://youtu.be/sKHUtU1a3dI * Bölümler: 0:00 Giriş 0:52 Yeryüzündeki Rızık Faaliyeti 1:59 Allah Rızka Kefil Mi? 3:30 Açlıktan Öldüğü Zannedilen İnsanlar 9:01 Afrikadaki İnsanlar Neden Ölüyor 11:37 Son * Fatih Toprakoğlu * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa⁠ YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 ⁠X: @maksat114bursa⁠⁠

Mevlana Takvimi
HZ. MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-İ RÛMÎ (K.S.) - 17 ARALIK 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 17, 2024 2:30


6 Rebîülevvel 604 (30 Eylül 1207) târihinde Belh'te dünyayı teşrîf ettiler. Muhterem babaları Mevlânâ Bahâüddîn Veled (k.s.) Hazretleri'nin kendi elleriyle yazdıkları bir vesîkaya göre Mevlânâ Celâleddîn Muhammed Belhî (k.s.) Belh'te altı yaşlarındayken bir Cuma günü komşu çocuklarıyla evlerinin damı üstünde koşuyorlarken çocuklardan biri, diğerine: “Gel, bu damdan şu dama atlayalım.” demiş. Bunu duyan Mevlânâ Celâleddîn Muhammed: “Böyle şeyler, kediler ile köpeklerin işidir. Bunlarla uğraşanlara yazıklar olsun. Eğer gücünüz yetiyorsa gelin göğe doğru uçalım.” deyip gözden kaybolmuşlar. Bunun üzerine çocuklar, bağrışıp çağrışmışlar. Bir müddet sonra rengi değişmiş olarak dönen Mevlânâ Celâleddîn Muhammed: “Sizinle konuştuğumuz anda yeşil elbiseli bir tâife gördüm. Beni, aranızdan alıp göklere çıkardılar. Bana melekût âlemini gösterdiler. Feryâd-ü figânınız göğe çıkınca beni geri getirdiler.” demişler. Rivâyete göre, Hz. Mevlânâ (k.s.), üç dört günde bir iftâr ederlerdi. Hz. Mevlânâ (k.s.) buyurmuşlardır ki: “Yeryüzünden semâya doğru uçan kuş, semâya erişemezse de, yukarıya doğru uçtukça o nisbette aşağıdaki tuzaklardan uzaklaşır ve onlardan emîn olur. Dervîş olan bir kimse de dervîşliğini kemâle ulaştırmak için çalışır. Muvaffâk olamazsa da, halk ve esnâf zümresinden daha üstün olur. Dünya sıkıntılarından kurtulur ve rahata kavuşur. Yükü hafif olanlar kurtuldu, ağır olanlar helâk oldu.” Şöyle buyurmuşlardır: “Ben hayatta olduğum müddetçe Kur'ân'ın kölesiyim. Ben Muhammed Mustafa'nın ayağının tozuyum. Biri benden, bundan başka bir söz nakledecek olursa, ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim.” (Mevlânâ Abdurrahmân Mollâ Câmî, Nefahâtü'l-Üns)

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Tevbe Sûresi 1-13 Tefsiri Ali Kucuk N113 M009

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Nov 25, 2024 57:39


*9 TEVBE SÛRESİ 1-13 MEALİ N113 M009 Hicretin 9 uncu yılında Medine'de nazil olmuştur. O yıl mevsiminde Mina'da Hz. Ali tarafından herkese ilan edilmiştir. Kâfirlerin münafıkların, hahamların, papazların psikolojileri bildirilmiş, müminlere kâfirlerden uzak durmaları istenmiş, antlaşmalara riayet emredilmiştir. 129 ayettir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile 1 Kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklere, Allah ve Rasülü'nden bir ültimatomdur. 2 Yeryüzünde dört ay daha dolaşınız; iyi bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakamazsınız ve Allah kâfirleri rüsvay edecektir. 3 Allah ve Rasülü'nün, müşriklerden uzak olduğunun, haccı ekber günü insanlara bir duyurusudur. Eğer pişman olursanız, bu sizin için daha hayırlıdır. Eğer yüz çevirirseniz, iyi bilin ki siz Allah'ı aciz bırakamazsınız. Kâfirleri acıklı azapla müjdele. 4 Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşrikler, antlaşmadan bir şeyi eksiltmeyen ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardım etmeyenlerin antlaşmalarını, müddetine kadar tamamlayın. Allah mûttakileri sever. 5 Haram aylar çıkınca, (antlaşmaya yanaşmayan ve harp açan) müşrikleri, bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerlerine onlar için oturun. Eğer tevbe ederler, namazlarını kılarlar ve Zekâtı verirlerse yollarını serbest bırakın. Şüphesiz Allah ğafur'dur, rahim'dir. 6 Eğer müşriklerden biri, senin yanına gelmek(yakınında olmak) isterse onu yanına al ki, Allah'ın sözünü işitsin. Sonra onu güven içinde olduğu yere ulaştır. Bu onların bilgisiz bir toplum olmalarındandır. 7 Mescidi Haram'da antlaşma yaptıklarınızın dışında, müşriklerin, Allah ve Rasülü katında nasıl antlaşması olur? Onlar sizlere doğru davrandıkça siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah mûttakileri sever. 8 Nasıl olabilir? Eğer onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda yakınlığı da gözetmezlerdi, antlaşmayı da gözetmezlerdi. Kalpleri kaçınırken ağızlarıyla sizi memnun etmeye çalışırlar. Onların çoğu fasıktır. 9 Allah'ın ayetlerini az bir paraya sattılar da Allah'ın yolundan alıkoydular. Gerçekten onların yaptıkları ne kötü şeylerdir. 10 Onlar, bir mü'min hakkında akrabalığı da antlaşmayı da gözetmezler. İşte asıl saldırgan onlardır. 11 Eğer pişman olurlar, namazı kılarlar ve Zekâtı verirlerse, dinde kardeşinizdirler. Bilen bir kavim için ayetleri açıklıyoruz. 12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerinden dönerler ve dininize dil uzatırlarsa, küfrün önderleriyle savaşın. Çünkü onların yeminleri yoktur. Belki vaz geçerler. 13 Yeminlerini bozan, peygamberi sürgün etmeye çalışan toplumla savaşmaz mısınız ki, size karşı önce onlar başlamışlardı. Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer iman ediyorsanız, kendisinden korkmanıza en layık olan Allah'tır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/tevbe-suresi-1-13-tefsiri

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 18 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Nov 13, 2024 44:11


“Allahü Teâlâ iki cihad emreti. Biri içten, öbürü dıştan. İç âlemde olacak cihad, nefisle, kötü arzularla, şeytani duygularla olur. Ayrıca, isyandan dönmek, küçük hataları bırakmak da iç âlemde yapılacak cihad arasındadır. Haram olan şehevi arzuları bırakmak da bunlar arasında sayılır. Dış âlemde yapılacak cihad ise, Allah'a ve Peygamberine (S.A.) isyan edenleri yola getirmektir. İsyan kılıcı çekenleri hizaya getirmektir. Oklarını kırmak ve mızraklarını parçalamak bu cihad arasındadır. Bu yolda öldürmek olduğu gibi, ölmek de vardır. Ama ne olursa olsun, iç âlemdeki cihad dış âlemdekinden daha zordur. Ve daima üzerinde durmak icab eder. Nasıl zor olmasın ki?.. Nefis bütün arzularından kesilir. Sonra tek yol açılır. O da Allah'ın emri yolu... Bu, onun doymak bilmeyen hırsını tatmin edemiyor!.. Bir kimse, iki cihad vazifesinde de Allah'ın emrine uyarsa, ona dünya ve âhirette bol mükâfat vardır. Harp anında şehitler acı duymazlar. Ancak bir kimse kolundan alınan kandan ne kadar sızı duyarsa şehit de kılıç darbesinden o kadar sızı duyar. Bir hatalının günahı bırakması, susuzun suya olan ihtiyacı kadar önemlidir. Şehit bunu bilir, ölümden korkmaz. Şehadetle bütün hatalarının afına inanır. Bu yüzden hiçbir cihaddan çekinmez. Ölüm acısını da duymaz. Ey cemaat! Şu yüce Kur'an'a inanınız. Ve işlerinizi ona göre yapınız. Yaptığınız işler Kur'an'ın emri dahilinde ve temiz olsun. İşlerinizde ihlâs olsun. Görsünler diye, iş yapmayınız. Bir iş yaparken içiniz başka, dışınız başka olmasın. Halkın övmesini beklemeyiniz; onlardan bir şey ummayınız. Bu söylenen şeyleri, halkın tümünden biri ancak yapabilir. Çalış, o bir kişi sen ol. Kur'ân'a iman edip işlerini ona göre yürütenler azdır. Ona iman edip iş tutanlar parmakla gösterilecek kadar az olduğu için nifakçılar çoğaldı; ihlâs sahipleri azaldı. Sizi Hakk'a kulluk etmekten ne aldı? Ona karşı tembelliği size kim dedi? Düşman tarafına çalışmayı size kim sevdirdi? Size kötü vaadlerde bulunan şeytandır. Onun vaadleri yalandır. Ey cemaat! Sözlerimi kabul ediniz. Ben sizin için bir nasihatçıyım, iyiliğinizi dilerim. Ben sizlerden uzaktayım. Sizin varlığınıza da uzağım. Benim bütün varlığım sizden ayrıdır. Kendi varlığımdan da uzağım. Kurtuluşumu İlâhî fiillerin tecellisinde ararım. Sizin kurtuluşunuz için de aynı duyguyu taşırım. Beni itham etmeyiniz. Benim için dilediğimi size de isterim. Peygamber (S.A.) efendimiz buyuruyor ki: - «İman sahibi, kendine istediğini din kardeşine de istemedikçe olgunlaşamaz.» Malın zekâtını ver. Her gün hayli para kazanmaktasın. Kâr üstüne kâr ediyorsun, yeterinden daha çok mal kalmış elinde; ama kimseye vermek istemiyorsun. Sen bolluk içinde yaşarken, öbürlerinin darlığına nasıl tahammül ediyorsun? Yapamazsın; çünkü şeytan ve kötü duygular arkadan sana emir yağdırmakta. Onlar sana emir verdikçe hiçbir kimseye iyilik yapamazsın ve kimsenin iyiliğini düşünmen kabil olmaz. Haberin var mı? Bir kimsenin dünya sevgisi artarsa hırsı çoğalır, ölümü unutur. Hak'la karşılaşmayı aklına getirmez. Helâli, haramı ayırt etmez. Bu hâli ile Hakk'ı ve hakikati inkâr etmiş olur. Şu Âyet-i Kerime bunu haber veriyor: «Onlar ki derler: Hayat yalnız bu hayatır, ölürüz, diriliriz. Zaman bizi helak eder.» (Mü'minûn/37) Müslümansan, onun şartlarını yerine getireceksin; aksi hâlde: «Ben Müslümanım.» deme. İslâm dininin şartlarını yerine getirmelisiniz ki, onun hakikatine erebilesiniz. Onun hakikati; Hak önünde teslim bayrağını çekmektir. Elindeki iyi şeyleri bugün kullara pay et; yarın Mevlâ sana rahmetle bakar. Yeryüzündekilere şefkat duyunuz; tâ ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsinler... Kötü nefsinle kaldığın süre, aranan bu yüce makama vasıl olman kabil değildir. Nefsin kötü arzularını yerine getirdiğin müddetçe onun emrinde sayılırsın. Onun hakkını ver, fakat yersiz dileğini verme. Hakikati ona ulaştır; bu ona hayat verir. Onun kötü arzularını vermen ölümdür. Nefsin hakkı, yemek, içmek, giymek ve oturacak yerdir.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hacc Suresi 1-17 Tefsiri Ali Kucuk N108 M022

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 22, 2024 57:33


HACC SÛRESİ 1-17 MEALİ N108 M022 Medine'de nazil olmuştur. 78 âyettir. Kıyametin dehşeti, yaratılışımızın serüveni, kabirlerden diriliş, tartışmanın kuralları, haccın hikmetleri, kurban, sosyal yardımlaşma, zalimlere karşı harbin faydaları, putlar ve zayıflıkları ve iktidarın önemi vurgulanır. بسم الله الرحمن الرحيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 Ey insanlar, Rabbinizden sakının, çünkü kıyamet gününün zelzelesi büyük bir şeydir. 2 O gün, emziren her kadın emzirdiğini unutur, her hamile kadını yükünü bırakırken görürsün. Onlar sarhoş olmadıkları halde insanları sarhoş görürsün. Ancak Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 3 İnsanlardan bir kısmı, ilimsiz olarak Allah hakkında tartışır ve hayırsız her şeytana uyar. 4 Şeytanın üzerine: "Kim onu dost edinip uyarsa, şüphesiz onu sapıtır ve onu alevli azaba götürür" yazıldı. 5 Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilişten şüphede iseniz, şüphesiz biz sizi topraktan yarattık. Sonra nutfe (meni) den, sonra alaka (rahme yapışan) dan, sonra yaratılışı belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (öldükten sonra sizi tekrar diriltmeye gücümüzün yettiğini) açıklayalım. Belirli bir sûreye kadar dilediğimizi rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi çocuk olarak çıkarıyoruz. Sonra gücünüze erişmeniz için (büyütüyoruz). Sizden bir kısmı (erken) öldürülür, bir kısmınız bilirken bilmez hale gelmesi için ömrün en reziline döndürülür. Yeryüzünü ölmüş görürsün. Onun üzerine suyu indirdiğimizde hemen harekete geçer, kabarır ve her güzel çiftten bitirir. 6 İşte bu (meniden insanın yaratılışı, ölü toprağın diriltilişi) Allah'ın hak olmasından, ölüleri diriltmesinden ve her şeye gücünün yetmesindendir. 7 Kıyamet muhakkak gelecektir ve onda hiç şüphe yoktur. Allah muhakkak kabirdekileri diriltir. 8 İnsanlardan bir kısmı ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışır. 9 Allah yolundan sapıtmak için yan çizerek (tartışır). Onun için dünyada rüsvaylık vardır, kıyamet gününde de ona yangın azabını tattırırız. 10 “İşte bu, senin ellerinle yaptıkların sebebiyledir.” Allah kullarına zulmedici değildir. 11 İnsanlardan bir kısmı da bir tarafından (çıkarı olduğu şeylerden) Allah'a ibadet eder. Eğer ona bir hayır isabet ederse rahatlar, eğer ona bir fitne isabet ederse yüzü üzerine dönüverir. O dünyayı da, âhireti de kaybetmiştir. İşte apaçık zarar da budur. 12 Allah'tan başka kendine fayda ve zarar vermeyecek şeylere yalvarır. İşte en uzak sapma da budur. 13 Zararı faydasından daha yakın bir varlığa yalvarır. O (yalvardığı) ne kötü bir dost, ne kötü bir arkadaştır. 14 Şüphe yok ki Allah, iman edip, ameli salih işleyenleri altından ırmaklar akan cennetlere kor. Şüphesiz Allah dilediğini yapar. 15 Kim ona (Allah'ın kuluna) dünyada ve âhirette yardım etmeyeceğini zan ediyorsa, hemen gökyüzüne bir sebep uzatsın, sonra kessin. Baksın kurduğu tuzak kinini giderecek mi? 16 İşte biz onu açık âyetler olarak indirdik. Şüphesiz Allah dilediğini hidâyete erdirir. 17 İman edenler, Yahûdîler, Sabiiler, Nesara, Mecusiler ve (Allah'a) ortak koşanlar, şüphesiz Allah kıyamet günü onların arasını ayıracak. Şüphesiz Allah her şeye şahittir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hacc-suresi-1-17-tefsiri

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Rad Suresi 1-5 Tefsiri Ali Kucuk N096 M013

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 7, 2024 50:37


RA'D SÛRESİ 1-5 MEALİ N096 M013 Mekke'de nazil olmuştur, 43 âyettir. Tabiat olaylarına dikkatimizi çekerek, Allah'ın varlığına ve birliğine bizi yöneltir. Ra'd=Gök gürlemesinin dahi Allah'ı tesbih ettiğini hatırlatarak bizim de Allah'a hamd etmemiz istenir. Mü'minle kâfirin özellikleri anlatılır. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla 1 Elif, Lâm, Mîm, Râ. Bunlar kitabın âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen haktır. Fakat insanların bir çoğu inanmazlar. 2 Allah odur ki, gördüğünüz gökleri direksiz yükseltti. Sonra Arş üzerine istiva etti(Yarattığı her şeyi hükmü altına aldı). Güneş'i ve Ay'ı emrinde kıldı. Hepsi belirli bir zamana kadar akar gider. İşleri düzenler, âyetleri açıklar ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin inanasınız. 3 O, yeri döşeyen, orada (yeryüzünde) dağlar ve nehirler yaratandır. Her çeşit meyveden çift çift yaratan ve geceyi gündüze bürüyendir. Şüphesiz bunda düşünen toplumlar için deliller vardır. 4 Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekin tarlaları, çatallı çatalsız hurmalıklar vardır. (Hepsi) bir (aynı) sudan sulanırlar (ama) yenmelerinde (tatlarını) birbirinden üstün kılarız. İşte bunlarda aklı başında toplumlar için âyetler vardır. 5 Eğer sen, (onların iman etmemelerine şaşıyorsan) asıl onların: "Biz toprak olduğumuzda yeniden mi yaratılacağız?" sözlerine şaşman gerekir. Onlar Rablerini inkâr ettiler. Onlar boyunlarında halka olanlardır. Onlar ateş yaranıdır. Onlar orada (ateşte) ebedidirler. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/rad-suresi-1-5-tefsiri https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/sets/rad-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Muhammed Suresi 1-18 Tefsiri Ali Kucuk N095 M047

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Oct 5, 2024 57:16


MUHAMMED SÛRESİ 1-18 MEALİ - N095 M047 Medine'nin ilk yıllarında nâzil oldu. Bedir harbinden önce mü'minleri harbe hazırladığı için bir ismi de "Kıtal sûresi" olan bu sûre ikinci âyette Muhammed ismi geçtiği için "Muhammed sûresi" diye isimlendirilmiştir. 38 âyettir. Harp sözü geçince baygınlık geçiren münafıklardan, davar sürüsüne benzetilen kâfirlerden bahseder. Küfrün iktidar olması halinde yeryüzünün bozulacağı, aileler arasındaki bağların kopacağını da haber verir. Yardımlaşmayı teşvik eder. Cimriliğin zararını yine cimrinin çekeceğini bildirir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 1 İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların amellerini (Allah) boşa çıkardı. 2 İman edip, ameli salih işleyenlere ve hakkın ta kendisinin, Rablerinden Muhammed'e indirildiğine iman edenlere gelince, onların günahlarını afvetti ve durumlarını düzeltti. 3 Bu, kâfirlerin batıla uymaları, iman edenlerin de Rablerinden olan hakka uymaları sebebiyledir. İşte Allah insanlara bu gibi misaller verir. 4 Kâfirlerle (harpte) karşılaştığınız zaman, hemen boyunlarına vurun. Onları sindirdiğiniz zaman bağı sıkı bağlayın (esirleri yakalayın). Ondan sonra, ya karşılıksız salıverin veya fidye karşılığında salıverin. Harp bütün ağırlıklarını bırakıncaya (harp sona erinceye) kadar bu böyledir. Allah dileseydi onlardan intikam alırdı. Ancak bu bazınızı bazınızla denemek içindir. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini boşa çıkarmayacaktır. 5 Onlara yol gösterecek ve durumlarını düzeltecek. 6 Onları tarif ettiği Cennete koyacak. 7 Ey iman edenler, eğer siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar. 8 Kâfirlere gelince, onlar için yıkım vardır ve amellerini boşa çıkarmıştır. 9 Bu, Allah'ın indirdiklerini beğenmemeleri sebebiyledir. (Allah) onların amellerini boşa çıkardı. 10 Yeryüzünde gezip, daha öncekilerin akıbetinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah onları yerle bir etti. Bu kâfirler içinde benzerleri vardır. 11 İşte böyle. Allah iman edenlerin mevlâsıdır. Kâfirlerin mevlâsı yoktur. 12 Şüphesiz Allah, iman edip ameli salih işleyenleri altından ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. Kâfirler ise (bu dünyada) faydalanırlar, davarların yediği gibi yerler. (Ahirette) Onların yeri ateştir. 13 Seni şehrinden çıkaranlardan daha kuvvetli olan nice şehirleri helâk ettik de, onları kurtaran olmadı. 14 Apaçık bir delil üzerine olan kişi, hevasına uyan, yaptığı kötülük kendisine güzel gösterilen gibi olur mu? 15 Müttakilere va'd olunan Cennetin durumu şudur: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzülmüş bal ırmakları vardır. Onlar için orada her türlü meyve ve Rablerinden mağfiret vardır. Hiç bu (Cennettekiler), ateşde ebedi kalan, kaynar su içirilen ve bağırsakları parça parça edilen gibi olur mu? 16 Onlardan bir kısmı seni dinler. Yanından çıkınca kendilerine ilim verilenlere: "O, biraz önce ne söyledi?" dediler. Allah onların kalplerini mühürledi de onlar hevalarına uydular. 17 Doğru yolu bulanlara gelince, Allah onların hidâyetini artırdı ve onlara takvalarını verdi. 18 Onlar (kıyamet) saatinin ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Şüphesiz onun şartları geldi. Onlara (saat) geldiğinde öğüt almaları neye yarar? https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/muhammed-suresi-1-18-tefsiri

Bir bakışta
İsrail'in Gazze'de devam eden soykırımı, Gazzeli çocukları nasıl etkiliyor?

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Oct 3, 2024 18:36


7 Ekim'den bu yana her gün bomba sesleriyle uyanan, ailesini, arkadaşlarını kaybeden, açlık ve hastalıklarla mücadele eden çocukları, Yeryüzü Çocukları Derneği (YEÇED) Başkan Yardımcısı ve Psikolog Merve Özdenler ile konuştuk.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hadid Suresi 20-29 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 30, 2024 64:17


*57 HADÎD SÛRESİ 20-29 MEALİ Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 20 İyi bilin ki, dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda öğünme, mal ve evlatta çoğalma yarışıdır. Bitkisi, çiftçinin hoşuna gittiği yağmur gibidir. (O bitki) olgunlaşır, sen onu sapsarı görürsün. Sonra çerçöp olur. Ahirette şiddetli azap vardır, Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı aldanma metâ'ından başka bir şey değildir. 21 Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği gök ile yer genişliği gibi olan, Allah'a ve peygamberlerine iman edenlere hazırlanan, Cennete doğru yarış yapınız. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bir lütufdur. Allah büyük lütuf sahibidir. 22 Yeryüzünde ve nefislerinizde bir musibet gelmişse, biz onları yaratmadan önce bir kitapta (yazılmış) dır. Şüphesiz bu, Allah'a çok kolaydır. 23 (Her şeyi yazdı) Ki, kaybettiğinize yerinmeyesiniz, size verdiklerine de sevinmeyesiniz, Allah kendini beğenen, çok öğünen kimseleri sevmez. 24 Onlar cimrilik yaparlar ve insanlara da cimriliği emrederler. Kim (Allah'ın emirlerine) sırt dönerse şüphesiz Allah zengindir, öğülmüştür. 25 Yemin olsun ki, insanlar adaletle ayakta dursunlar diye, Peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve yanlarında kitap ve (adalet) terazisini indirdik. Demiri de indirdik. Onda (demirde) şiddetli bir sertlik ve insanlar için faydalar vardır. Allah'a ve peygamberlerine gıyaben (görmediği halde) kimin yardım edeceğini belli etmek için (bunları indirdi). Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir. 26 Yemin olsun ki biz Nuh'u ve İbrahim'i Peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların zürriyeti içinde kıldık. Onlardan bir kısmı hidâyeti buldu, bir çoğu da yoldan çıktı. 27 Sonra onların izleri üzerinde, art arda peygamberlerimizi gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik. Ona uyanların (Nasara'nın) kalplerine şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, biz onu onlara yazmadık. Allah'ın rızasını aramak için yaptılar. Fakat buna da hakkıyla riâyet edemediler. Onlardan iman edenlerin mükâfatını verdik. Onların bir çoğu ise fasıktır. 28 Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve Peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat versin, kendisiyle yürüyebileceğiniz bir nuru sizin için kılsın ve sizi afvetsin. Allah afvedicidir, merhamet edicidir. 29 Ehli Kitap, Allah'ın lütfundan hiçbir şeye güçlerinin yetmeyeceğini, lütfun Allah'ın elinde olduğunu ve onu dilediğine vereceğini bilmezlik etmesinler. Allah büyük lütuf sahibidir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hadid-suresi-20-29-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Hadid Suresi 1-11 Tefsiri Ali Kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 30, 2024 54:53


*57 HADÎD SÛRESİ 1-11 MEALİ Medine döneminin sonlarına doğru nâzil oldu. Yirmi beşinci âyette demirin Rabbimiz tarafından indirildiğini haber verdiği için "Hadîd sûresi" diye isimlendirilmiştir. Adaletin sağlanması için Kur'ân, insan ve gücün bir araya gelmesine işaret eder. Zor zamanların adamları öğülür. Onlar varlığa sevinmezler, yokluğa yerinmezler. Kazandıklarını dağıtırlar. Bid'atlara saplanmazlar. Ruhbanlığa özenmezler. 29 âyettir. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile 1 Göklerde ve yerde her ne varsa Allah'ı tesbih etmektedir. O, aziz'dir, hakim'dir. 2 Göklerin ve yerin mülkü O'na aittir. O diriltir ve O öldürür. O her şeye gücü yetendir. 3 O ilktir, O sondur, O açıktır, O gizlidir, O her şeyi bilendir. 4 O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine istiva edendir. Yeryüzüne giren her şeyi ve ondan çıkan her şeyi bilir. Gökyüzünden inen her şeyi, gökyüzüne çıkan her şeyi de (bilir). Her nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür. 5 Göklerin ve yerin mülkü O'na aittir. Bütün işler Allah'a döndürülür. 6 Geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar. O göğüslerin özünü hakkıyla bilendir. 7 Allah'a ve Rasülü'ne iman ediniz, sizi halef (öncekilerin bıraktığı mala yönetici) kıldığı şeylerden infâk edin. Sizden iman edip, infak edenler için büyük ecir vardır. 8 Peygamber sizi Rabbinize iman etmeniz için çağırdığı halde, size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki O, sizden söz almıştı. Eğer iman ediyorsanız (çağrıya uyun). 9 Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah size karşı şefkatlidir, merhametlidir. 10 Göklerin ve yerin mirası Allah'a ait olduğu halde, size ne oluyor da Allah yolunda infakta bulunmuyorsunuz? Sizin içinizden (Mekke'nin) fethinden önce infak eden ve savaşan (başkalarıyla) denk değildir. Onlar derece bakımından (Mekke'nin) fethinden sonra infak edip savaşanlardan daha büyüktürler. Allah hepsine güzeli (Cenneti) va'detti. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 11 Allah (kulların) a iyilikle borç verecek olan kimdir ki Allah onun için o malı kat kat artıracaktır ve onun için çok değerli ecir vardır. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/hadid-suresi-1-11-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Rahman Suresi Tefsiri Ali Kucuk N097 M055

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 29, 2024 56:25


*55 RAHMÂN SÛRESİ Mekke'nin sonlarına doğru nâzil oldu. İsmini birinci âyetten aldı. İnsanlara ve cinlere hitap ettiği için tesniye=ikil sığasını kullandı. İman ve ameli salih üzere olanlara, bu dünyanın da Cennet gibi olacağından iki Cennet va'dedildi. Bizi, Güneşimizi, Ayımızı, yiyeceklerimizi, adalet terazimizi, denizleri, gemileri, incileri, mercanları ve mü'minlere "Cenneti ve nimetlerini veren Rabbinizi nasıl yalanlarsınız" sözünü çokca tekrar ederek Rabbin önemine dikkat çekti. 78 âyettir. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile. 1 Rahmân, 2 Kur'ân'ı öğretti. 3 İnsanı yarattı, 4 Ona beyanı(konuşmasını) öğretti, 5 Güneş ve Ay hesapladır. 6 Bitkiler ve ağaçlar O'na secde ederler. 7 Gökyüzünü kaldırdı ve ölçü koydu ki, 8 Artık tartıda taşkınlık etmeyin. 9 Ölçmeyi adaletle yapın ve tartıyı eksik yapmayın. 10 Yeryüzünü canlılar için koydu (meydana getirdi). 11 Orada meyve ve tomurcuklu hurma vardır. 12 Kabuklu dane ve hoş kokulu(lar) vardır. 13 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 14 İnsanı bardak gibi (ses veren) kupkuru çamurdan yarattı. 15 Cinleri de dumansız ateşten yarattı. 16 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 17 O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. 18 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 19 İki denizi bir birine karışmak için salıvermiştir. 20 Aralarında perde vardır, birbirlerine geçmezler. 21 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 22 O iki denizden inci ve mercan çıkar. 23 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 24 Denizde dağlar gibi inşa edilmiş, akıp giden (gemi) ler O'nundur. 25 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 26 (Yer) üzerindeki her şey fanidir. 27 Celal ve İkram sahibi Rabbin yüzü baki kalacaktır. 28 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 29 Göklerde ve yerde olanlar O'ndan isterler. O, her gün (her an) bir iştedir. 30 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 31 Ey ağırlığı olan (insan ve cin) lar sizin (hesabınızı) görmek için de vakit ayıracağız. 32 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 33 Ey cin ve insan topluluğu, göklerin ve yerin çevresinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa çıkın. Ancak Sultanla (Allah'tan gelen güçle) çıkabilirsiniz. 34 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 35 (ikinizin) Üzerine (ateşten) dumansız alev, alevsiz duman gönderilir de kurtulamazsınız. 36 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 37 Gökyüzü yarılıp gül gibi (kızardığında), yağ gibi eridiğinde. 38 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 39 (Kabirlerinden kalktıkları) o gün hiçbir insana ve hiçbir cinne (mahşere varıncaya kadar) günahından sorulmaz. 40 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 41 Suçlular, sîmâlarıyla tanınırlar, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. 42 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 43 İşte bu, suçluların yalanladığı Cehennemdir. 44 Onlar Cehennemle kaynar su arasında dolaşıp dururlar. 45 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 46 Rabbinin huzurunda (hesap vermekten) korkanlara iki Cennet vardır. 47 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 48 İki Cennet (çeşit çeşit ağaçların) dallarına sahiptir. 49 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 50 Bu Cennetlerde akan iki kaynak vardır. 51 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 52 Bu Cennetlerde her meyveden çifter çifter vardır. 53 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 54 Astarları ipekten olan yataklara yaslanarak (nimetlenirler.) İki Cenneti (meyvelerini) devşirmek yakındır. 55 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 56 Oralarda gözlerini (yalnız eşlerine) hasreden eşler vardır ki, onlara onlardan önce hiçbir insan ve cin dokunmamıştır. 57 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? 58 Onlar sanki yakut ve mercan gibidirler. 59 O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ....

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Nisa Suresi 95-110 Tefsiri - Ali Kucuk N092 M004

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Sep 12, 2024 61:05


*4 NİSA SÛRESİ 95-110 MEALİ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 95 Mü'minlerden özürsüz olarak oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat edenler eşit değildirler. Allah, malları ve canlarıyla cihat edenleri, oturanlar üzerine bir derece üstün kıldı. Allah, her birine güzellik (cennet) va'detti. Allah, mücahidleri oturanlar üzerine büyük mükâfatla üstün kıldı. 96 Kendinden dereceler verdi, bağışladı ve esirgedi. Allah bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 97* Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: “Ne durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah'ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir. 98 Ancak (mücahitlere katılmaya) yol bulamayan, çareye gücü yetmeyen erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan güçsüz olanlar müstesna. 99 Allah'ın onları afvetmesi umulur. Allah afvedici ve bağışlayıcıdır. 100 Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde yerleşecek çok yer ve bolluk bulur. Kim, evinden Allah'a ve Rasülüne muhacir olarak çıkarsa, sonra da ölüm kendisine erişirse, muhakkak onun sevabı Allah'a düşer. Allah, bağışlayıcı ve esirgeyicidir. 101 Yeryüzünde sefere çıktığınızda eğer kâfirlerin sizi belaya sokmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda bir günah yoktur. Muhakkak kâfirler sizin için apaçık düşmandırlar. 102 Onların arasında olup, onlara namaz kıldırdığında, onlardan bir kısmı seninle namaz kılsınlar, silâhlarını alsınlar. Secdeyi yaptıklarında (yani birinci rekatı kıldıklarında) arka tarafınıza geçsinler. Namaz kılmayan diğer kısmı gelsin ve seninle namaz kılsınlar, hazırlıklarını ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler, sizin silâhlarınızdan ve eşyanızdan gafil olmanızı ve üzerinize birden saldırmayı isterler. Eğer yağmurdan bir eziyet olursa veya hasta iseniz, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günah yoktur. Harp hazırlığınızı yapınız. Muhakkak Allah, kâfirler için alçaltıcı azap hazırlamıştır. 103 Namazı kıldığınızda, ayakta, oturarak ve yan üstü yatarak Allah'ı zikrediniz. Korkudan emin olduğunuzda namazı dosdoğru kılın. Muhakkak namaz belirli vakitlerde müminler üzerine farz kılınmıştır. 104 Kâfirleri araştırmada gevşek davranmayın. Eğer siz acı çekiyorsanız, sizlerin acı çektiği gibi onlar da acı çekiyorlar. Onların Allah'tan ümit etmediğini siz ümit ediyorsunuz. Allah her şeyi bilendir. Hakim'dir. 105 Allah'ın gösterdiği doğrultuda, insanlar arasında hükmedesin diye Sana kitabı hak ile indirdik. Sakın hainler tarafında olma. 106 Allah'tan af talebinde bulun (istiğfar et) Allah yarlığayıcı, esirgeyicidir. 107 Kendilerine hainlik yapanları savunma. Muhakkak Allah hainlik yapanı, günah işleyeni sevmez. 108 Gece vaktinde Allah'ın beğenmediği sözü konuşurlarken Allah onlarla beraberdir. İnsanlardan gizlerler, Allah'tan gizleyemezler. Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır. 109 Haydi dünya hayatında onları (hainleri) savundunuz. Kıyamet gününde Allah'a karşı onları kim savunacak veya kim o hainlere vekil olacak? 110 Kim kötü iş yapar, yahut kendine zulmeder, sonra da Allah'tan af talebinde bulunur, istiğfar ederse, Allah'ı afvedici ve merhamet edici olarak bulur. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/nisa-suresi-95-110-tefsiri-ali-kucuk

NTVRadyo
Köşedeki Kitapçı - Dirk Fleck & James Stein & Rebecca Solnit

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Sep 10, 2024 6:08


Mevlana Takvimi
RESÛLULLÂH (S.A.V.)'İN DOĞUMU - 04 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Sep 4, 2024 2:51


Osman b. Âs (r.a.)'in annesi Fâtıma-i Sakîfe (r.anhâ) anatıyor: “Ben o gece Hz. Âmine'nin yanındaydım. Yeryüzünde benzeri görülmemiş bir güzellik ortaya çıkarak gökteki bir yıldız dünyanın dört bir yanına ışıklar saçtı. Oda içinde birçok meşale yandı zannettim. Çünkü o saadet yıldızı, koca bir nur ile doğdu. Amine'den bütün âleme bir nur yükseldi ki yerle gök arasında nurdan başka bir şey görünmedi. O gece Hz. Âmine'nin gözünün önünden perde kalkmış ve yeryüzünde üç sancak görmüş ve bu sancaklar yeryüzünün tamamını aydınlatmıştı. Biri doğuya, diğeri batıya, bir diğeri de Kâbe-i Muazzama'ya dikilmiş. Âlemin ışığı Hz. Peygamber (s.a.v.), gün gibi doğup yeryüzü seccadesine alnını koyduktan sonra mübarek iki elini kaldırmış ve duâ etmiştir. Bunu Hz. Âmine görmüş ve nakletmiştir. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, varlık âlemini süsleyince, birinin elinde gümüş bir ibrik, yanındakinin elinde zümrüt renkli dört köşe bir leğen, bir diğerinin elinde bir top beyaz kumaş olmak üzere güzel yüzlü üç kişi peyda oldu. Elinde leğen olan, “Bu leğenin dört köşesi, dünyanın dört bucağıdır. Ey Allâh'ın Habibi (s.a.v.), hangi yeri istersen işaret buyur” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.), mübarek elini leğenin ortasına koydu. Böylelikle gizli perdenin gerisinden Hz. Peygamber (s.a.v.) Kâbeyi seçince, “Biz de Kabe'yi ona mesken kıldık” şeklinde bir ses duyuldu. Daha sonra elinde leğen olan güzel yüzlü zat, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in bedenini leğenin içine koydu. Yanındaki ibrik taşıyan kişi de su döktü. Yedi defa yıkadıktan sonra elinde kumaş olan arkadaşlarına verdiler. O kişi, şeref beşiğindeki nazik Efendimiz (s.a.v.)'i beyaz renkli kumaşla sararak bir saat kadar kucağında tuttu. Aklın anlayamayacağı bir takım garip sözler söyledikten sonra, “Ey Muhammed, müjde olsun ki peygamberlerin ilim hazineleri size ihsân edildi; fetih ve zafer anahtarları da sizin sağlam ellerinize verildi. İnsanların kalpleri sizin heybetiniz ve büyüklüğünüzden dolayı korku ve çekingenlikle dolmuştur” diyerek kayboldular. (Eyüp Sabri Paşa, Mahmudu's Siyer, s.45-46)

Maksat 114
Allah'ın Tek Olduğuna Bir Delilin Var Mı? (Ferd - Vahid - Ehad) | Serkan Aktaş

Maksat 114

Play Episode Listen Later Sep 1, 2024 32:01


“Allah Birdir” diyen insanların ikiye ayrıldığını, taklidi imanın ve tahkiki imanın birbirinden ne derece farklı olduğunu ve taklidi imanı neden ve nasıl tahkiki yapacağımızı, Risale-i Nur Külliyatının Lemalar eseri, 30. Lema 4. Nükte Ferd İsm-i Azamı üzerinden konuştuk. * Video Linki: https://youtu.be/KfZcflfxvTs * Bölümler: 0:00 Giriş 1:09 İki Tür Tevhid 5:31 Vahid ve Ehad İsimlerinin Farkı 8:05 Kainatın Tevhide İşareti 14:48 Yeryüzünün Tevhide İşareti 24:15 İnsanın Tevhide İşareti 30:49 Son * Harun Serkan Aktaş * Takip Etmeyi Unutma: Instagram: @maksat114bursa⁠ YouTube: @maksat114 Spotify: Maksat 114 ⁠X: @maksat114bursa⁠⁠

Mevlana Takvimi
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'İN DOĞUMUNDA PUTLARIN DEVRİLMESİ VE İBLİSİN FERYADI - 25 AĞUSTOS 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 25, 2024 2:20


Peygamberimiz (s.a.v.) gönderildiği zaman, Sâsânî sarayında oturmakta olan Kisrâ sabah uyanınca, saray takının kırıldığı ve Dicle'nin korkunç bir şekilde taştığını görmüş. Bundan endişelenerek kâhinleri, müneccimleri ve sihirbazlarını toplayıp bu olayların neyin alâmeti olduğunu açıklamalarını istemiş. Halbuki onların o gün bütün ilimleri ile oyunları alınmış ve şaşırıp kalmışlardır. Zira o gece sahrada geceleyen birisi, Hicaz'dan bir ışığın çıktığını ve tâ doğuya kadar uzandığını görür ve bunun yorumunu: “Eğer şu gördüğüm doğru ise, Hicaz'dan bir sultan zuhur edecek ve doğuya mâlik olacaktır. Yeryüzü kendisinin önderliğinde büyük hayırlara ve bereketlere kavuşacaktır!” şeklinde yapar. Biraz sonra da kâhinlerin, müneccimlerin ve sihirbazların tutukluğu ve şaşkınlığı geçmiştir. Birbirine bakıp: “Herhalde farkındasınız, bize bu tutukluk, muhakkak semavî bir emir ve iş sebebiyle gelmiştir. Bu da ancak, gönderilmiş bir peygamber olabilir ve bu peygamber, şimdiki dini ve idareyi kırıp atacaktır!” Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayetle, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz gönderildiğinde bütün putlar devrilmiştir. Buna şaşıran şeytânlar, reisleri İblîs'e giderek durumu haber vermişler. İblîs, “bunun, gönderilmiş bulunan bir peygamber sebebiyle olduğunu” söylemiş. Şeytânlar O (s.a.v.)'i aramaya koyulmuşlarsa da bulamamışlar. İblîs bizzat kendisi aramaya çıkmış ve O (s.a.v.)'i Mekke'de bulmuştur. Şeytânlara hitaben: “Ben O'nu Mekke'de buldum, yanında Cibril de vardı” demiştir. Ebû Nuaym (r.âleyh) demiştir ki: “İblis korku ve dehşete kapılarak dört defa feryad etmiştir: Lânete uğradığında, arza indirildiğinde, Hz. Peygamber (s.a.v.), peygamber olarak gönderildiğinde, Fatiha Sûresi nazil olduğunda.” (Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, s.190-191)

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ŞEKER - Giderayak bombayı patlatayım derse

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 23, 2024 3:05


Pek de uzak olmayan bir gelecekte bu manyaklardan birinin tepesi atacak yahut tansiyonu düşecek, şekeri çıkacak ve nükleer savaşı başlatacak sanki. Gerginlik gittikçe büyüyor ve o melanet ‘nükleer' kelimesi sıkça telaffuz ediliyor. Manyak kelimesine kimse takılmasın. İkide bir nükleer tehdit savuranlara başka ne diyebiliriz? * Ayrıca o kelime, manya hastalığına tutulmuş kişi anlamına geliyor. Manya'sı olana manyak denir. Anlamına bakarsak şunu görürüz: Abartılı ve aşırı davranışlar sergileyen, maniye yakalanmış hasta. Mecaz: Gülünç, garip, şaşırtıcı davranışları olan kimse. Hakaret yollu söylenince: Aptal, çılgın, dengesiz, deli anlamlarında bir seslenme sözü. * Ülkesinde nükleer füzeleri olanlardan hangisi son bir iki yıl içinde tehdit savurmadı? Çok azdır. Rusya'da bildiğim kadarıyla farklı zamanlarda bu konuda üç kişi konuştu. Putin, Lavrov, Medvedev. Konunun ciddiyetini anlatmak için, ülkelerini en üst seviyede savunacaklarını bildirmek için, her ne için olursa olsun, nükleer güçlerinden bahsettiler. * Elinde basılı menü bulunmayan esnaf lokantasındaki garsonun “Bugün bizde şu yemekler var” diye sayması gibi davranıyor lider bilinen koca koca adamlar. Onlardan biri Kuzey Kore'nin başı Kim oğlu Kim… Diğeri de Baydın elbette. “Giderayak öyle bir şey yapayım ki” diyebilir… “Dünya beni düşmelerimle, boşlukla tokalaşmalarımla hatırlamasın da ülkesini korumak adına üçüncü dünya savaşını başlatan adam olarak tarihe geçeyim.” * Biri düğmeye basınca (Kırmızı olduğunu tahmin ettiğimiz nükleer silahların düğmesinden bahsettiğimiz açık. Fakat mavi olsa ne yazar?) diğer taraftaki hedef ülke, birkaç dakika içinde durumdan haberdar olacak ve o da kendi elinin altındaki düğmeye basarak uzun menzilli füzelerini fırlatacaktır. Orası aşikâr. Nükleer füzeler havada karşılaşınca selâmlaşacaklar ve sonra hedeflerine doğru yola devam edecekler. Gökyüzünde çarpışıp birbirini yok etmeleri söz konusu değil. Ki öyle bile olsa, nükleerin etkisi yayılmaya başlar ve gittikçe genişler. * Komşuda pişer, bize de düşer hesabı, ister istemez biz de etkileniriz. O zaman, şairin dediği gibi, “Gelişimiz teker tekerdi, gidişimiz cümbür cemaat” diyemeden dünyaya veda ederiz. Yeryüzünün bütün keten helvaları yandı demektir. Dünyaya veda etmek mesele değil, er geç olacak da… Nükleere maruz kalıp sakatlanmak, çarpık çurpuk vaziyete gelip sürünmek, hiçbir insanın isteyeceği, makul göreceği, “Olur böyle şeyler, ne yapalım birader” diyeceği bir durum değil. Allah korusun. Bu satırları sıcak havaların etkisiyle durup dururken yazmıyoruz. Baydın, ordusuna “nükleer savaşa hazırlık” talimatı verdi ve bu da “bir şekilde” basına yansıtıldı da ondan.

Yeni Şafak Podcast
MEHMET METİNER - Seçimden sonra sahadan kaybolanlar…

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 20, 2024 6:24


Seçim zamanını hatırlıyorum. Her yere boy boy kendi afişini astıran adaylar. Afrayla tafrayla dolaşanlar. Burnundan kıl aldırmayanlar. Yeryüzünde böbürlenerek yürüyenler. Teşkilatlarda görev alan hasbiler gece-gündüz demeden çalışırken onların dahi gönlünü kırmakta sakınca görmeyenler. Her yerde herkesin sadece kendi adını anmasını isteyenler. Her yerde boy boy kendi artistik posterlerinin asılmasını isteyenler. Orada-burada benim posterlerim niye yok diyerek teşkilatlara ateş püskürenler. Hatta yasak olmasına rağmen havaalanlarının girişlerinde bile fotoğraflarının asılmasını talep edenler. Bunun gerçekleşmesi için müdürler üzerinden baskı oluşturanlar. O müdürleri karşılarında el-pençe divan durmadıkları için görevden aldırmakla tehdit edenler. Reis yerine kendi adını konuşturanlar. AK Parti'nin adayı olduğunu unutup şahsını her şeyin güvencesi olarak sunanlar. Aday oldukları AK Parti'nin logosunu göstermemek için şahıslarını narsisizmin ötesine taşıyan bir anlayışla göze sokmalar. Kerameti kendinde görenler. Güç gösterisine gelince Reis'in adının arkasına sığınanlar. Reis'in kendilerine verdiği adaylık görevini şahsi iktidarları için kullananlar. Şimdi neredeler? Seçim bitince sırra kadem bastılar. Sahada görünmez oldular. Teşkilatlara uğramaz oldular. İl danışma meclisi toplantılarına bile tenezzül edip gitmez oldular. Genel konuştuğuma bakmayın. Birbirinden değerli milletin adamı olan belediye başkan adaylarımız üstüne alınmasınlar. Onlar seçimden sonra da seçim varmış gibi teşkilatlarla ve halkla olan ilişkilerini sürdürdüler. Sürdürüyorlar. Sözüm son anda AK Partili olanlara. AK Parti'ye güç devşirmek için gelenlere. Şimdi onlardan hiçbiri yok. Sahada yoklar. Teşkilatlarda yoklar. Teşkilatların düzenlediği toplantılarda yoklar. Asıl sorgulanması gereken konulardan biri bu. Teşrih masasına yatırılması gereken bir husus bu. Seçim bitti. İşleri de bitti. Seçilmedikleri için işleri bitti. Ya seçilselerdi? Hadi ben söyleyeyim açık açık: Böylelerinin yanına teşkilat mensupları asla yanaşmazdılar. AK Parti'ye oy verenler kapılarına ulaşamazdı. Padişah gibi davranırlardı. Daha aday iken öyle davrananlar seçildikten sonra krallık tesis ederlerdi. Fatura da Reis'e ve AK Parti'ye kesilirdi. Görmemiz gereken ve dahi sorgulamamız gereken hususların başında geliyor bu. Nerede düştüğümüzü ve niçin düştüğümüzü bilmezsek nasıl kalkacağımızı da bilemeyiz. Biliyorum birileri kızacak bu sözlerime. O kerameti kendinden menkul zat-ı nâ-muhteremler de.

Yeni Şafak Podcast
YAŞAR SÜNGÜ - İnsanlığın Zararına Sermayenin Kârına

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 18, 2024 4:30


“Nezleye yakalanır gibi ideolojilere yakalanıyoruz” diyordu Cemil Meriç. İnsan tuhaf yaratık. Hazır gıdaya nasıl alıştırıldıysak hazır fikirlere de öyle alıştırıldık. Gıdalar ve içecekler de cafcaflı cancanlı albenili güzel paketlerle geliyor. Fikirler ve düşünceler de. ** İnstagram kapatılınca gittiği yerleri paylaşamayacağı için rezervasyonlarını iptal edenler yeniden tatile çıkma planları yapmaya başlamışlar. İnsanların beğenilmeye ne kadar çok ihtiyacı varmış. ** Dünyada sürü psikolojisi uzun süreden beri bireysel özgürlük adı altında pazarlanıyor. Kimler bunlar? İhtiyacın çok üzerinde üretim yaparak tüketiciye dönüştürülen insanlara bu ürünleri satmak isteyen büyük markaların sahipleri. Yani küresel şirketler. Yani siyonistler. Siyonist olduğunu nereden anlıyoruz? Kendilerinden başka herkesi insanımsı hayvanlar olarak görüyorlar. İnandıkları kutsal kitaplarında “Yeryüzündeki bütün canlıların Yahudilere (Siyonist) hizmet etmek için yaratılan ikinci üçüncü sınıf varlıklardır.” yazdığını kendileri de saklamıyor. ** Dünyayı nasıl yönetiyorlar? Ellerindeki ve reklamlarla satın alıp besledikleri medya ile. Nasıl yapıyorlar? İnsanlara bireysel özgürlüklerin hızla arttığı bir dünya izlenimi veriyorlar. Herkes de yiyor. Farklı gibi görünen ama hamuru aynı eller tarafından yoğurulmuş, mayalanmış ve piyasaya salınmış milyarca insan var. Toplumun değişik katmanlarında yaşayan insanları izleyin. Her alanda hepsi aynı tepkileri veriyor hepsi de aynı mantıkla hareket ediyor. Ama sorarsan, “Benim fikrim, benim düşüncem”. Kimse kendi fikrinin kendisine nereden fısıldandığını, o fikri nasıl sahiplendiğini düşünmüyor. Düşünemiyor diyelim daha doğru olur. Düşünebilecek gücü olsa düşünecek ama yok. Melekelerini kaybetmiş.

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Ali Imran Suresi 146-154 Tefsiri Ali Kucuk N089 M003

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Aug 15, 2024 62:34


ÂLİ IMRÂN SÛRESİ 146-154 TEFSİRİ N089 M003 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 136 İşte onların mükâfatı, Rablerinden bağışlanma ve altından ırmaklar akan cennetlerdir ki, orada ebedi kalacaklardır. Amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir! 137 Muhakkak sizden önce nice sünnet (şeriat, olay)lar geçmiştir. Yeryüzünde gezin de (Rasülleri) yalanlayanların sonunu görün. 138 Bu, insanlar için bir açıklama ve mûttakiler için yol gösterme ve öğüttür. 139 Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer mü'min iseniz mutlaka en üstün sizsiniz. 140 Eğer size (Uhud'da) bir yara değmişse, o topluluğa da (Bedir'de) benzeri bir yara değmiştir. O günleri biz insanlar arasında dolaştırır dururuz. Bu, Allah'ın sizden iman edenleri belirtmesi ve sizden şehitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez. 141 (Bu) iman edenleri temize çıkarması ve kâfirleri azaltması içindir. 142 Yoksa siz, Allah içinizden cihat yapanları belirtmeden ve sabredenleri belirtmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? 143 And olsun siz, ölümü, onunla karşılaşmadan önce temenni ediyordunuz. İşte siz ona, bakarak gözlerinizle gördünüz. 144 Muhammed, rasülden başka bir şey değildir. Ondan önce de rasüller gelip geçmiştir. Eğer o ölür veya öldürülürse, ökçelerinizin üzerinde geri mi döneceksiniz? Kim iki ökçesi üzerinde geri dönerse, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremez. Allah şükredenlerin mükâfatını verecektir. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/ali-imran-suresi-146-154-tefsiri-ali-kucuk https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/sets/ali-imran-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kur'an-i Kerim Tefsiri
Ali Imran Suresi 136-145 Tefsiri Ali Kucuk N089 M003

Kur'an-i Kerim Tefsiri

Play Episode Listen Later Aug 15, 2024 61:19


ÂLİ IMRÂN SÛRESİ 136-145 TEFSİRİ N089 M003 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. 136 İşte onların mükâfatı, Rablerinden bağışlanma ve altından ırmaklar akan cennetlerdir ki, orada ebedi kalacaklardır. Amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir! 137 Muhakkak sizden önce nice sünnet (şeriat, olay)lar geçmiştir. Yeryüzünde gezin de (Rasülleri) yalanlayanların sonunu görün. 138 Bu, insanlar için bir açıklama ve mûttakiler için yol gösterme ve öğüttür. 139 Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer mü'min iseniz mutlaka en üstün sizsiniz. 140 Eğer size (Uhud'da) bir yara değmişse, o topluluğa da (Bedir'de) benzeri bir yara değmiştir. O günleri biz insanlar arasında dolaştırır dururuz. Bu, Allah'ın sizden iman edenleri belirtmesi ve sizden şehitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez. 141 (Bu) iman edenleri temize çıkarması ve kâfirleri azaltması içindir. 142 Yoksa siz, Allah içinizden cihat yapanları belirtmeden ve sabredenleri belirtmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? 143 And olsun siz, ölümü, onunla karşılaşmadan önce temenni ediyordunuz. İşte siz ona, bakarak gözlerinizle gördünüz. 144 Muhammed, rasülden başka bir şey değildir. Ondan önce de rasüller gelip geçmiştir. Eğer o ölür veya öldürülürse, ökçelerinizin üzerinde geri mi döneceksiniz? Kim iki ökçesi üzerinde geri dönerse, Allah'a hiçbir şeyle zarar veremez. Allah şükredenlerin mükâfatını verecektir. 145 Hiçbir kimseye Allah'ın izni olmadan ölmek yoktur. (o ölüm) Sûresi belli bir yazıdır. Kim dünya nimetini isterse ona o nimetten veririz. Kim de âhiret sevabını isterse ona o nimetten veririz. Biz şükredenleri yakında mükâfatlandırırız. https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/ali-imran-suresi-136-145-tefsiri-ali-kucuk https://soundcloud.com/kuranikerimtefsiri/sets/ali-imran-suresi-tefsiri-ali-kucuk

Kısa Dalga Podcast
Tahammül edilemeyen fakirden yeryüzünde cennet: Silinen vergi borçları I Olası-Kast

Kısa Dalga Podcast

Play Episode Listen Later Aug 6, 2024 12:37


“Köpeğin bile fakirine tahammülünüz yok” dedi, İzmir Milletvekili Ümit Özlale, TBMM Genel Kurulu'nda… Fakir hayvanların canına kastedilen yasadan önce, ne tesadüf ki vergi kanunu kabul edilmişti.  Fakir köpeğe olan tahammülden önce fakir insana olan tahammül, bir kez daha görülmüştü. Çünkü yeni vergi kanunu ile devlet, yüzde 25 olan kurumlar vergisini yüzde 10'a kadar düşürmeye karar vermişti. Bu, küçük büyük tüm şirketler için yani patronlar için büyük bir kıyaktı.  Fakirin tahammül sınırı her geçen gün zorlanırken, Evrensel Gazetesi'nin bir dizi haberi; pek çok şirketin vergi affına veya vergi indirimine bile gerek kalmadan sıfır vergi ile iş yaptığını ortaya koydu. Yani onlar için böylesi kanunlara bile ihtiyaç yoktu.  Buna göre vergi kanununa ilk imzayı atan AKP milletvekili ve ailesine ait şirketler bile son yıllarda hiç vergi ödememişti.  Kamu ihalelerinin sabit adresi 8 inşaat firması yıllardır tek bir kör kuruş vergi vermemişti. Bazı şirketlerin verdiği verginin, devletten elde ettiği gelire oranı yüzde 1 bile değildi.  Yine bazı sanayi odalarının başkanlarının şirketleri de yıllardır vergi vermemişti.  Maliye Bakanlığı, Evrensel Gazetesi'nin haberlerini doğruladı. İncelemelerin sürdüğü “büyük mükellef” denilen 735 dev şirket vergi ödememişti. Açıklamaya göre bu şirketler zarar ediyordu.  Bu bir dizi haberin ilkinin başlığı “Vergi Cenneti Türkiye”ydi. Zarar eden ama yeryüzünde cenneti yaşayanları ülkesiydi Türkiye… Diğerleri de o cenneti finanse ediyordu.  Peki bu düzen nasıl kuruldu?

Mevlana Takvimi
HZ. ALİ (R.A.)'İN SAHÂBE DÜŞMANLARINA CEVÂBI - 02 AĞUSTOS 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 2, 2024 2:45


Hâce Muhammed Pârisa (k.s.) Faslü'l-Hitâb adlı kitabında kaydedildiğine göre, Hz. Ali (k.v.) şöyle buyurmuştur: “Birçok kimseler beni Ebû Bekir, Ömer ve Osman (r.a.e.)'dan üstün tutuyorlar. Bunların kalblerinde bozukluk vardır. Müslümânlar arasına fitne sokarlar. Resûlullâh (s.a.v.) bana bunları haber verdi. Bunlar zahiren müslümânlarla kardeş gibi görünürler. Kalblerinde dîn düşmanlığı vardır. Yalanı güzel, kötülükleri temiz görürler. Kur'ân-ı Kerîm'in hükümlerini değiştirirler. Kötü işleri yapmakta birbirleriyle yarış ederler. Hâşâ, Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e ve Ashâb (r.a.e.)'nin büyüklerine dil uzatırlar. Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.) arasındaki ihtilâfların çıkmasına sebep olurlar. Hâkk Teâlâ onları affetmez. Küçükleri, büyüklerinden bozuk düşünceleri öğrenirler. İslâm âdetlerini yıkıp, bozuk bid'atleri yayarlar. O zamanda Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in sünnetine uyan saadete kavuşur, âbidler ve şehîdlerden fazîletli olur. Yeryüzünde Şiîlerden, Râfızîlerden daha çok istenmeyen kimse yoktur. Yer onlara gazâb eder. Gök, istemeyerek onların üzerine gölge verir. Şiîlerin âlimleri, yeryüzündeki insanlardan, zararı en çok olanlardır. Fitne onlardan çıkar. Gökteki melekler onlara pis derler. Ashâb-ı Kirâm (r.a.e.)'e dil uzattıkları anda kalblerinden hikmet gider. Hâkk Teâlâ, Râfızîlerin ve bid'ât çıkaran bozuk yoldaki kimselerin şekillerini değiştirir” buyurdu. Bu sözleri Hz. Ali (r.a.)'den işitenler: “Yâ Emîre'l Mü'minîn! Biz o zamana yetişirsek ne yapalım?” diye sordular. Cevâbında: “İsâ (a.s.)'ın havarileri gibi olunuz. Allâhü Teâlâ'nın emirlerine, Resûlü (s.a.v.)'in sünnetine yapışınız. Ashâb (r.a.e.)'i sevip, o taifeden uzak durunuz. Benim size sözüm, Hâkk Teâlâ ve Resûlü (s.a.v.)'in yolunda gitmeyi bid'at ve dalâlet üzere olmaktan hayırlı bilmenizdir” buyurdu. Allâhü Teâlâ hepimizi; herhâlde, her zamanda bozuk yolda bulunmaktan muhâfaza buyursun. (Şemsüddin Ahmet Sivasi, Dört Büyük Halife, s.235-236)

Bir bakışta
Gazze'deki kadınlar ve çocuklar hangi zorluklarla karşı karşıya?

Bir bakışta

Play Episode Listen Later Jul 29, 2024 17:57


Kadın Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Vakfı (KASAV), İsrail'in saldırılarından etkilenen Gazze'de yardım faaliyetleri yürütüyor. Son olarak Yeryüzü Doktorları'yla iş birliği yaparak Gazze'deki sağlık sistemine destek olmayı amaçlayan KASAV'ın Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Buhara Sultan Güney ile bölgedeki durumu konuştuk.

MozartCultures
#002 - Yunan Mitolojisi : Pandora - Yeryüzüne Kötülük Nasıl Geldi? (Sezon 4 / Bölüm 2)

MozartCultures

Play Episode Listen Later Jul 7, 2024 12:02


İnsanoğlu, doğanın zorluklarına karşı birlik olmak için mitolojik hikayeler yarattı. Pandora'nın Kutusu, insanın merakının getirdiği kötülükleri ve umudu simgeler. Prometheus, insana ateşi verdiği için cezalandırıldı, Pandora ise kutuyu açarak dünyaya kötülükleri saldı, ama umut da kutunun içindeydi. Bu hikaye, insanın bilinmeyenle mücadelesini ve tarih boyunca kadınlara yönelik olumsuz bakış açısını yansıtır. Nietzsche, umudu acıyı uzatan bir kötülük olarak görür. Pandora'nın Kutusu, insanlığın zaaflarını ve umudunu derinlemesine ele alır. Seslendiren: İkbal GÜRSOY Yazan: Melih ABACI Erişim Kanallarımız https://linktr.ee/MozartCulturesPodcast "Yunan Mitolojisi" adlı podcast serimizde, Yunan mitolojisinin büyüleyici dünyasına dalarak tanrıların, kahramanların ve efsanelerin peşinden gidiyoruz. Her bölümde, mitolojinin derinliklerine inerek antik hikayelerin günümüz kültürüne ve yaşamına olan etkilerini keşfedecek, tarih boyunca insanlığın hayal gücünü şekillendiren bu öykülerin ardındaki anlamları çözeceğiz. Katılın ve tanrıların dünyasında unutulmaz bir yolculuğa çıkın! Mozartcultures; Türkiye' de tamamı gönüllülerden oluşan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak,sanatı ve bilimi güneşin doğup battığı tüm topraklara yayabilmek amacıyla çıktığımız bu yolda sizlere çok değerli podcast yayınları dinletmeyi amaçlıyoruz.

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ŞEKER - Onların Hayatı Roman

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 24, 2024 3:37


Karşı kaldırımda aheste adımlarla yürüyen kırmızı tişörtlü ve kot pantolonlu delikanlı benim oğlum değil. Benzemiyor da zaten… Tıpkı oğlumun bana benzememesi gibi… Benim oğlum bana benzememeye yemin etmişti. Bir zamanlar benzer bir karardaydım. Çuvalladığımdan babamın burun hizasından öteye düşmemiştim. O ise benden farklı olarak bunu başarmıştı. Sırf bana benzememiş olmak için yüzmeyi öğrendi, 18 yaşını doldurur doldurmaz ehliyet aldı. Farklılıklarımız bu ikisinden ibaret kalmadı elbette. Oğlum nasıl öğrendiyse elinden her türlü tamir işi gelen, tek başına yaşarsa sıkıntı çekmeyecek birine dönüştü. İnsanlarla kolayca diyalog kurdu ve birkaç kişi yan yana gelince en çok dikkat çeken, diğerlerinin bazen farkında bile olmadan lider seçtiği biri oldu. Bazen babamın fotoğrafına bazen de aynaya bakarak aramızdaki farkları net bir şekilde görüyor, kendi hüsranımla oğlumun başarısı arasında gidip gelirken gurur mu yoksa eziklik mi duyacağıma bir türlü emin olamıyordum. Bazen düşünüyorum da bebek yaştan beri gözlerini iri iri açıp bana bakarken ne olmayacağını düşünmeye başlamış olmalı oğlum. Doğumunda annesi vefat etmişti ve bunu benim sünepeliğime bağlamıştı muhtemelen. Muhtemelen diyorum çünkü bunu hiç söylemedi bana. Hatta ima bile etmedi. Yine de bakışlarının ve “Sana benzemeyeceğim.” iddiasının arka planında bunu gördüm ben kendi hesabıma. “Sana benzemeyeceğim.” dedi her fırsatta. Bütün hayatını bana benzememek üzerine kurdu. Cebimde hep yirmi yaşında kalacak olan oğlumun komando olarak yaptığı askerlikten gönderdiği fotoğraf… Kerata yine benden farklı olduğunu ispatlamış. Sadece hayatıyla değil şehitliğiyle de bana benzememişti. * Suavi Kemal Yazgıç “Kahramanın Sonsuz Kısa Yolculuğu” adlı yeni kitabında, bir babanın şehit olan oğluyla arasındaki hâli bu sözlerle anlatıyor. Başlığı: Oğul. Bütün şehitlerimize rahmet dileriz. “Hikâye desen değil. Anı değil. Deneme değil. İçimden böyle geldi.” diye açıkladı. İlle bir kalıba oturtmak gerekir mi? Hepsinden biraz desek yanlış olmaz. Böyle olduğunu görüyor yazarı tanıyanlar. Yeryüzünde ilk masal, ilk hikâye, ilk roman yazıldığı zamana denk gelseydik ne diyecektik? Veya ilk şiir veya ilk deneme ile karşılaştığımızda… “Böyle bir yazı türü yok. Otur oturduğun yerde, eski köye yeni âdet getirme!” diye çıkışacak mıydık? Hece Yayınları yakışanı seçmiş, “Öykü” demiş. * Bir seyahat sırasında arkadaşlarla beraber bir grup Çingene ile sohbet ettik. Laf lafı açtı, dertlerini dinledik, umutlarını duyduk. Zorlu bir mücadele içindeydiler. Çingene mi demeli, Roman mı demeli tartışması başladı. Türk'e Türk, Çerkez'e Çerkez, Kürt'e Kürt demek ayıp mı ki Çingene demek kabalık sayılsın? Rum, Romen, Roman, Rumen hep karışıyor, her birini yerinde kullanan nadir. Ayrıldıktan sonra “Onların hayatı roman, bizimki hikâye…” demiştim. Osman Cemal Kaygılı'yı da yad etmiştik ister istemez.

Yeni Şafak Podcast
Yaşar Süngü - Yol erzakı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 19, 2024 5:13


İstanbul'da bir zamanlar yolda yürürken uğradığı dükkan sahiplerine kazancı bereketli ve bol olsun diye "pazarola!" diye selam veren, Pazarola Hasan Bey diye bir meczub yaşarmış. Rahmet Kapısı kitabında Sâmiha Ayverdi şu bilgiyi veriyor: Hazret bir tek eczanelere uğramazmış. Sebebi malum... ** “Yolculuk et! Ayrıldığın bazı şeylere karşılık yeni ve güzel şeyler bulursun. Yorul, çünkü hayatın tadı çekilen yorgunluktadır.” “Yeryüzünde gün ışığına layık olmayan nice insanlar vardır ama güneş her gün onlara da yeniden doğar.” “Her şeyle savaşamazsın. Her konuda en iyisini yapamazsın. Her zaman mantıklı davranmak mümkün değildir. Bazen akışına bırakmak gerekir. Bazen savaşmak yerine yenilmek gerekir, huzurlu olabilmek için.” ** “Neden bunlar hep benim başıma geliyor” diye düşünenlerin gözlük değiştirme vakti geçiyordur. Çünkü ders öğrenilene kadar kendini tekrar eder. Sorunlar ve zorluklar, kızgınlıklar ve hayal kırıklıkları olarak tezahür eden şeylerdir. Onlardan bir şeyler öğrenene kadar tekrar edeceklerdir. Şartların kurbanı olmadığınıza inanmak ve değişim için adım atmayı kabul etmek dersi bitirecektir. Değişim bir gecede olmaz, bu yüzden değişime zaman tanımalısınız. “Biz nerede yanlış yapıyoruz” sorusunu sık sormak lazım kendimize. Gazze'ye ve Doğu Türkistan'a da biraz öyle bakmak lazım. ** “Zihniyetler buyrukla değiştirilemez. Çünkü yok edilmesi neredeyse imkânsız olan bir şeye, hatıralara dayanırlar.”

Barış Özcan ile 111 Hz
113 - İnsanlığın Dikey Yolculuğu

Barış Özcan ile 111 Hz

Play Episode Listen Later Jan 15, 2024 33:15


İnsanlık tarih boyunca sınırları bir engel olarak değil, aşılacak hedefler olarak görmüş. Yeryüzünün derinlikleri ve gökyüzünün uç noktaları da buna dahil. Dikey yolculuğumuz hem evrenin en uç noktalarına hem de kendimize doğru bir köprü gibi adeta… Peki bilinmeyene duyduğumuz merak bugüne kadar bizi nerelere götürdü, neler öğretti? Yeni 111 Hz bölümünde bu duraklara uğruyor, dikey yolculuğumuzun önemli anlarına tanık oluyoruz.Sunan: Barış ÖzcanHazırlayan: Gülşah DimSes Tasarımı ve Kurgu: Metin BozkurtYapımcı: Podbee Media------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Enerjisa hakkında reklam içerir.Bu podcast, Meditopia hakkında reklam içerir.Meditopia hakkında detaylı bilgi almak için bu linke. tıklayarak Meditopia'yı telefonuna indir, yeni yıla özel %60 indirimle huzurlu bir hayata adım at.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Kerem Önder
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 12 / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later Dec 17, 2023 39:48


“Hakk'ı istiyorum, deyip başkasının peşinden koşan, isteğini iptal etmiş olur. Halk arasında dünyayı isteyen çoğaldı. Bu âlemin ötesini isteyen azdır. Tam ve doğru olarak Hakk'ı talep eden azdan daha azdır. Onların azlığı pahalı cevherin azlığından da ileridir. Her şey parçalanır ve tahlil edilirse, onların içinden belki bir tane çıkar. Her kabile o zatı kendine mal etmek ister. Onlar yer derinliğinde saklı olan değerli madene benzerler. Yeryüzünde onlar sultandır. Kulları ve bölgeleri onlar kucaklar. Onların hürmetine belâ kullara gelmez. Onların gönlü hoş olsun diye yağmur yağar. Sema onlar için bereket yağdırır. Yer onlar için nebat bitirir. Onlar bir çağlayan gibidir. İlk devirlerinde, bir dağdan öbürüne geçerler. Yerlerinde oturamazlar; coşar, taşarlar. Bir diyardan öbürüne; ondan da başka yana... Her nerede tanınacak olurlarsa hemen orayı bırakıp giderler. Bu durum onların devamlı hâlidir Tabiî, sebepsiz değildir; bu yaptıkları işle kötü şeylerin kendilerinden uzak durmasını temin ederler. Kalpleri çağlayan olur. Hak katından gelen askerler, onları muhafazası altına alır. Onların her biri Hakk tarafından esirgenir. Her çeşit ikramı görür; kötü şeylerden esirgenirler. Sonunda da halka gönderilirler. Yalnız kaldığın zaman, ülfetin kiminle. Tek olduğun zaman kim yoldaşın?.. Bunları iyi tanı; bilmiyorsan öğren. Yalan deme, sonra yüzüne vururlar. Yalancı, senin birlikte oturduğun kimse, şeytandır. Şeytanlıktan başka ne düşünebiliyorsun?.. Şahsî ve tabiî, sefil arzularından başka neyi biliyorsun ki?.. Düşündüğün dünyalık... Konuştukların hep insancıl şeytanlar ve kötü arkadaşlar, dedikodudan başka ne yaparsınız?.. Hep sağa sola söz atmakla meşgulsünüz. Yalan yere yemin etmekten kendinizi koruyunuz. Bu âdet, ülkeleri yıkar, harabeye çevirir. Malın bereketini götürür. Bunu âdet edinen, dâvasızlar ve dinsizler gibi olur. Yazık sana, yalan yeminle mal satmaktasın. İmanın çürüyor, haberin yok. Aklın bu durumu çabuk kavramıyor. Allah ismi üzerine yemin ediyorsun. Üzerine yemin etiğin şeyin değeri var mı ki? Şu ülken ve cümle cihan, o yüce isme nasıl karşılık olabilir?.. Bütün söylediklerin hata ile dolu. - Şu, şundan iyidir, derken bir de yalancı şahitlik yükleniyorsun. Bu, doğruca iflâstır. Halbuki kendini doğru sanıyorsun. Yakında gözlerine körlük gelir. Yerinden kalkamaz, kötürüm olursun. Ey dünya ile uğraşan, yakında hüsran başlıyor. Pişman olacaksın. Bu pişmanlık, önce dünyada başlayacak. Sonra öbür âlemde... Burada birse, öbür âlemde birkaç... Her şeyin kaybolur. Utanırsın. Utanırsın ve nihayet iflâs fermanını alır gidersin. Öbür âlem başlamadan nefsini hesaba çek. Allah'ın hilmine aldanma. O'nun kerem sofrası seni azdırmasın. O'nun hilmi ve keremi seni kapladı. Onun, yâni verilen nimetin hakikî mânasını ve niçin verildiğini öğrenmedin. Kötülük üzere kaldın. İsyan, hata, zulüm, aldı yürüdü. İsyan, küfrün habercisidir. Evvelâ Hakk'a isyan, peşinden küfür gelir. Nasıl ki, ateşli hastalık da ölümün habercisidir. Hayat parlak devam eder. Peşinden sıcak hastalık; hararet kırkı aşar, sonra ölüm... Ölmeden önce dön. Ölüm meleği gelmeden hatalarına pişman ol. Gençler! Tevbe ediniz. Hak Aziz ve Celildir. O'nun kuvvetini görmüyorsunuz; halbuki O, her an sizi tecrübe etmekte ve ayılmanız için size ufak yollu belâlar göndermekte... Bu, tevbe etmeniz ve O'na dönmeniz içindir. Halbuki aklınızı başınıza almıyor, hata üzerinde ısrar ediyorsunuz. İptilâ (düşkünlük) bir imtihandır; herkese nasib olmaz. Herkes iptilânın neden ve nereden geldiğini fark edemez, ancak binde bir kişi anlar. Anlayınca Hakk'a döner. İptilâ, zamanımızda yanlış anlaşılıyor gibi. Hataları yapanlara da mübtelâ diyorlar. Bu yanlıştır. Bu büyük bir hata sayılır. Meselâ: Yalan söylemeye alışık olanlar için mübtelâ denir mi? Büyük girdabın içine yuvarlanmış, felâket çukuruna düşmüş denir. İptilâ insanı ayıktırmak için gelir. Anlayan için iyi olur. Yalan gibi kötü itiyat, felâket getirir. Nimet ve iyilik getirmez. Derece artırıp şerefli kılmaz.

Kuran Time
Alev Babası: Ebu Leheb | Işığa Gözlerini Kapatanlar Bölüm: 2

Kuran Time

Play Episode Listen Later Oct 13, 2023 18:42


Kuran Time
Zeval-i Elem Lezzettir | 2. Lema 3.Nükte | Risale-i Nur Sohbetleri

Kuran Time

Play Episode Listen Later Oct 13, 2023 9:22


Risale-i Nur Sohbetleri devam ediyor! Bu videomuzda, ikinci lemanın üçüncü nüktesi üzerine muhabbet ediyoruz.

Hizmetten
Hazreti Üstad'a denilenler size de denilmiş; çok mu? | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Sep 5, 2023 5:26


Evvelki gün öyle olduğu gibi dün de öyle oldu. Hazreti Pir de kendisinden evvelkiler gibi aynı güzergâhtan geçti, aynı zulümlere maruz kaldı. “Şeriat devleti kuracak” demediler mi?!. “Haşhaşi” demediler mi?!. Onu haşa Karmati şeklinde muameleye tabi tutmadılar mı?!. Çağınıza ışık tutan, nurefşan insan, Pir-i Mugan, Şem-i Tâbân… Bugün de onu istismar etmek istiyorlar; kenardan köşeden yalancılıkla sahip çıkıp ona taraftar olanları cephelerine çekmek için uğraşıyorlar. Evet, ona da her şeyi söylediler; otuz sene zindanlarda, sürgünlerde hayatı zehir zemberek haline getirdiler. Size demişler çok mu? “Paralel” demişler, “haşhaşi” demişler, “karmati” demişler… *Allah'la irtibat tamam ise, O'nun, riayeti, hıfzı, emniyet ve güveni altındaysanız, ne derlerse desinler, ne herze yerlerse yesinler; yürüdüğünüz yolda sarsıntı geçirmeden Allah'ın izni ve inayetiyle yürüyeceksiniz. Karıncaya basmayan insanlara “terörist” diyenlerin asıl kendileri o levsiyatın içindedirler!.. *Zaten o uydurukça dedikleri şeylere bütün dünya gülüyor. Karıncaya basmayan adamlara “terörist” diyorlar. Hayatlarında arpa kadar haram yememiş insanlara diyorlar. Yeryüzünde dikili bir taşı olmayanlara diyorlar. Kendileri sultanlar gibi yaşadıkları halde, paryalar gibi yaşayan fakat halinden şikâyet etmeyen insanlara söylüyorlar bunları. Evet, iffetinizi, ismetinizi koruyarak nazarî imanınızı amelî imana çevirmiş iseniz, bütün varlığı, insanlığı bir Mevlana edasıyla şefkatle kucaklayabiliyorsanız ki kucaklıyorsunuz insanlık size her zaman bağrını açacaktır. Ve bu türlü herzegû (lüzumsuz, manasız, saçma sapan konuşan) insanların söyledikleri herzelere de güleceklerdir ve gülüyorlar. Şimdi gizli gizli gülüyorlar, kapalı kapılar arkasında gülüyorlar: “Allah Allah, kime terörist diyorlar!” *Terörist olmayan, hayatını melekler gibi sürdüren insanlara terörist diyenler, asıl kendileri o levsiyât içinde bulunan insanlardır. Bunlar bir gün tarihin sayfalarına simsiyah yazılarla kaderlerinin gereği olarak yazılacaklar. Tarih ve gelecek nesiller onlara diyecek: Sohbeti yalan ve iftira olana, konuşması yalan ve iftira olana, yazısı çizisi yalan ve iftira olana, oturduğu yer itibariyle başkalarına sinyaller göndermek suretiyle başkalarını yalan ve iftiralarla idlal edenlere yuf olsun!.. *Bırakın o şefkat mahrumu, merhamet mahrumu insanlar kendi gayzlarıyla, nefretleriyle, kinleriyle yaşayadursunlar. Onların da o kadar yaşamak hakkı var. Siz şimdiye kadar kendi üslubunuza göre yaşadınız, bundan sonra da üslubunuzu koruyarak yaşamaya bakınız. Mahlûkatı şefkatle kucaklayınız. Bu video 13/09/2015 tarihinde yayınlanan “Fitneler Asrı ve Sulh Çizgisi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Açık Dergi
Yeryüzü sanatı: Fata Morgana

Açık Dergi

Play Episode Listen Later Sep 5, 2023 20:22


Alper Aydın'la Ordu'da geniş bir alana yayılan, farklı üretim pratikleriyle oluşturduğu ilk kişisel sergisi Fata Morgana'yı konuşuyoruz.

Hizmetten
Mefkûre kahramanları, her mevsim ürün veren bereketli ağaç gibidir! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Aug 8, 2023 9:46


Mefkûre kahramanları, her mevsim farklı bir ürün veren kelime-i tayyibe veya bereketli ağaç gibidir!.. *Mefkûre insanları, birer kelime-i tayyibe gibi her mevsim farklı bir ürün/meyve vermesini bilmelidirler. Cenâb-ı Hak, İbrahim Suresi'nde şöyle buyurur: أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ “Görmedin mi Allah nasıl bir benzetme yaptı: Güzel söz (kelime-i tayyibe), kökü yerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş bir ağaç gibidir ki Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Düşünüp ders çıkarsınlar diye Allah insanlara böyle temsiller getirir. Kötü söz ise, gövdesi toprağın üstünden kolayca çıkarılabilen, kökleşip yerleşmeyen değersiz bir ağaca benzer.” (İbrahim, 14/24-25) *“Kelime”yi, ağzınızdan çıkan bir söz, davranış olarak ortaya koyduğunuz bir tavır, arkada bıraktığınız bir eser, sebebiyet verdiğiniz olumlu veya olumsuz bir şey şeklinde şümullü anlamak lazım. “Habis kelime”nin misali, yeryüzünün derinliklerine doğru kök salmadığından sürekli oynayıp duran, değişik fırtınalar karşısında savrulan ve hatta devrilen ağaç gibidir. Yeryüzünde onun için hiç karar yoktur. Güzel kelimenin misali ise, tertemiz, kendisine güve musallat olmamış, küfe maruz kalmamış, yerin derinliklerine doğru kök salmış, sabitkadem, dimdik, yukarılara doğru ser çekmiş bir ağaç gibidir. *Madem mü'min de bir Allah kelimesidir; o da işte öyle güzel bir ağaç gibi olmalı ve her mevsimde o mevsime göre bir kısım meyveler vermelidir. Öbür tarafta Cenâb-ı Hakk'ın inayet elinin damlayı derya, zerreyi güneş yapıp iade etmesi için burada her mevsimi en iyi şekilde değerlendirmelidir. Bu video 04/10/2015 tarihinde yayınlanan “Hizmet Mevsimleri ve Himmet Meyveleri” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Hizmetten
ALLAH NURUNU NE ZAMAN TAMAMLAYACAK?

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 22, 2023 6:08


Allah Nurunu Tamamlayacaktır! 03:25 Yeryüzünde nur yayılıp, yükseldikçe; o nura muhtaç gönüller ona koştukça… biz onu daima tamamlanıyor görüyoruz. 06:03 Son hüsuf ve küsuf gönemi gelmeden yeniden bir kere daha sahabe-i kiram devrinde olduğu gibi nur yayılacaktır.

Hizmetten
Enaniyet öyle bir Allah belası ki! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Jul 11, 2023 8:53


Cenâb-ı Hak, Hazreti Adem'i yaratacağı zaman, melekler, istifsar (işin aslını sorup öğrenme, meselenin açıklanmasını isteme) niyetiyle “Yeryüzünde kan dökecek ve fesat çıkaracak bir mahlûk mu yaratacaksın (ca'l edeceksin)?” (Bakara, 2/30) diye suâl tevcih etmişlerdi. İşin aslını ve Hakk'ın hikmetini öğrenince ise, سُبْحَانَكَ لَاعِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ “Sübhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin” (Bakara, 2/32) demiş ve Hazreti Adem'e secde emrini yerine getirmekte bir an bile tereddüt etmemişlerdi. *Haddizatında bu secde Allah'a (celle celâluhu) yapılıyordu. Kâbe mihrap olarak önümüze konduğu gibi, o zaman meleklerin önüne de Hazreti Âdem (aleyhisselâm) konmuştu. Burada secde, Allah'ın isimlerinin en câmi aynası olan insanda odaklaşan esmâ-i ilâhiyeye ve hilâfet unvanlı o büyük mânâya müteveccihen oluyordu. Şeytan ise bu hassas dönemde virajı alamamış ve uçurumdan aşağıya yuvarlanmıştı. Emre itaatteki inceliği anlaması lazım gelen yerde, “Ben çamurdan yarattığına hiç secde eder miyim? Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten O'nu topraktan yarattın.” (A'râf, 7/12) demişti. Bu, küstahlık ve bir su-i edepti ki, ondaki kibir, haset ve hazımsızlığa delâlet etmekteydi. Belli ki şeytanın içinde bir hastalık vardı da Hazreti Âdem'e (aleyhisselâm) secde bahane olmuş ve bununla şeytanın küfrü açığa çıkmıştı. Kibrine takılan Şeytan hak ve hakikati bile bile inkar etti; çağlar boyu onun tuzağına düşenler de!.. *Şeytan emre itaatteki inceliği anlamadığından fahre, gurura, kibre, enaniyete kapıldı. Kendi enaniyet gayyasında boğuldu. Her devirde enaniyet gayyasında boğulanlar gibi… Firavunlar gibi, Şeddadlar gibi, Nemrutlar gibi, Tiranlar gibi… Onlar enaniyet gayyasında, ziftinde boğuldukları gibi Şeytan da boğuldu gitti ama manen öldü. Öyle ki, hak ve hakikati bildiği halde “Öldükten sonra diriltilecekleri Gün'e kadar bana süre tanı!” (A'raf, 7/14) dedi ve insanları yoldan çıkarma kasdıyla mühlet istedi. *Demek enaniyet öyle bir Allah belası ki, İblis hakikati gördüğü halde, yine de gelip gelip ona takılıyor. Çünkü o enaniyetin menfur meşcereliğinde kibir neşv ü nema buluyor, gurur neşv ü nema buluyor, müşarün bilbenan olma (parmakla gösterilme) mülahazası neşv ü nema buluyor, takdir edilme mülahazası neşv ü nema buluyor, herkes tarafından alkışlanma mülahazası neşv ü nema buluyor, rahat etme mülahazası neşv ü nema buluyor, saray mülahazası neşv ü nema buluyor… Enaniyet dediğimiz, Allah belası böyle bir meşcerelik!.. *Şeytan gerçekleri gördüğü halde “Bana fırsat ver, uğraşayım bunlarla!” dediği gibi, bugün de bir kısım insanlar bütün hakikat önlerinde olduğu halde bakıyorlar ama göremiyorlar. Görüyor gibi oluyorlar ama değerlendiremiyorlar. Nur'a “zulmet” diyorlar. Ruh-u Revan-i Muhammedi'nin şehbal açmasına, kendilerine karşı açılmış bir bayrak nazarıyla bakıyorlar. O'nun mübarek namının yükseltilmesini, kendi kadir ve kıymetlerini yere çalma şeklinde yorumluyorlar. Bakın aynı körlük Amnofis devrinde, Ramses devrinde, Hitler devrinde, Stalin devrinde, Lenin devrinde, Jul Sezar devrinde devam ettiği gibi, bütün çağlar boyu da hep devam edegelmiştir. Allah, bu bakıp da göremeyen insanların gözlerini açsın!.. Bu video 15/11/2015 tarihinde yayınlanan “Ey İnsan!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

Kerem Önder
Allah'ı tanımanın yolu: Yakîn - Mektubât, 97. Mektup / Kerem Önder

Kerem Önder

Play Episode Listen Later May 23, 2023 43:55


Allah'ı tanımanın yolu: Yakîn - Mektubât, 97. Mektup Bu mektûb, şeyh Dervîşe yazılmışdır. İbâdet etmemizin emr olunması, yakîn elde etmemiz için olduğu bildirilmekdedir: “Hak teâlâ, Peygamberlerin en üstünü “salevâtullahi aleyhim” hâtırı için, bir işe yaramıyan bizlere, îmânın hakîkatini bildirsin! İnsanların yaratılmasına sebeb, emr olunan ibâdetleri yapmakdır. İbâdetleri yapmak da îmânın hakîkati olan, yakîni elde etmek içindir. Hicr sûresi, son âyetinin meâl-i şerîfi de, belki (Yakîn elde etmek için Rabbine ibâdet et!) demekdir. Çünki (hattâ) kelimesi, (ye kadar) demek olduğu gibi, (sebeb olmak, ya'nî, için) ma'nâsını da bildirir. Sanki, ibâdet yapmadan önce olan bu îmân, îmânın kendisi değil, görünüşüdür. Âyet-i kerîmede, (yakîn elde etmek için) ya'nî (Îmânın kendisini elde etmek için) buyuruluyor. Sûre-i Nisâ yüzotuzbeşinci âyetinde, (Ey îmân edenler! Îmân ediniz!) buyuruldu. Bunun ma'nâsı, (Ey! Îmânın sûretini edinenler! İbâdet yaparak, îmânın kendisine kavuşunuz!)dur. (Vilâyet), ya'nî Velî olmak, Fenâ ve Bekâ denilen iki ni'mete kavuşmak demekdir. Fenâ ve Bekâya kavuşmak, bu yakîni ele geçirmek içindir. Yoksa, Fenâ-fillah ve Bekâ-billah diyerek, Allahü teâlâ ile birleşmek, hulûl gibi şeyler anlamak, ilhâd ve zındıklıkdır. Evet, tesavvuf yolunda ilerlerken, Allahü teâlâya olan fazla aşk, sevgi sebebi ile serhoşluk gibi, ba'zı hâller hâsıl olur. Bu vakt, ba'zı bilgiler yanlış anlaşılır. Böyle hâlleri geçmek, atlamak lâzımdır. Böyle anlayışlar için tevbe, istigfâr etmek lâzımdır. Tesavvuf büyüklerinden İbrâhîm bin Şeybân-i Kazvînî “kaddesallahü teâlâ ervâhahüm” buyuruyor ki: (Fenâ ve Bekâ bilgileri, Allahü teâlânın bir olduğuna hâlis inananlarda ve ibâdetlerini doğru yapanlarda bulunur. Başkalarının Fenâ ve Bekâ olarak söyledikleri hep yalandır ve zındıklıkdır). Bu sözü, tâm yerindedir ve kendisinin doğru yolda bulunduğunu göstermekdedir. (Fenâ-fillâh) demek, Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği şeylerde fânî olmak demekdir. Ya'nî hep Onun sevdiklerini sevmek, Onun sevdikleri, kendine sevgili olmakdır. (Seyr-i ilallah) ve (Seyr-i fillah) gibi sözler de böyledir. Size ve doğru yolda olanlara selâmlar olsun!” Rabbani Va'bud rabbeke hattâ ye/tiyeke-lyakîn Yakin: Kesin, sağlam, doğru bilgi. Fenâ, yokluk ve hiçlik ve geçici olmak; bekâ ise, kalıcı ve daimi olmak anlamına Kur'an kaynaklı bir tasavvuf kavramıdır. Rahman Suresi'nde: Yeryüzünde bulunan herşey fenâ bulacak; yalnız celal ve ikram sahibi Rabbının zatı baki kalacaktır.” buyurulmaktadır. Bir bölgede yağmur yağmıyordu, kuraklık çok sıkıntı vermeye başlamıştı. Herkes yağmur yağması için dua ediyorsa da; yağmur yağmıyordu. Evliyadan bir zat, ne yapacağını şaşıran insanlara dedi ki: “Bunun çaresi vardır. Sebeplerine yapışmadan yağmur yağmaz.” İmam Şafi'ye soruldu; "Allah'a karşı kötü zan nasıl olur?” Şöyle cevap verdi: "Vesveseli olmak, her an bir musibet gelecek gibi bir korku içine girmek ve elinde bulunan nimetin yok olacağını beklemek, Allah'a karşı kötü zandır." İnanç dediğimiz şey bazı fikir ve düşüncelere olan bağımlılıktır. Onları kesin doğrularımız olarak görürüz. Annemiz bize geçmişte bir şey söylemiştir; "sobayı elleme, elin yanar" denemiş veya denememiş ama deneyen birisini gözlemlemişizdir ve gerçekten de eli yanmıştır. Biz onu çok sağlam bir şekilde kodlarız, artık sobayı ellemeyiz. Ama yaz gelip de artık onun içinde ateş yanmıyor olsa bile, onun yakmadığını bilsek bile, yine de ona dokunmaktan kaçınırız, çünkü inancımız vardır. Size söylenenler, duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz hepsi birer inanç oluşturur. Hepsinin doğru olduğuna inanır ve inandıklarınıza göre yaşarsınız. İnancı aşabilecek bir şey yoktur, beynimizi inançlarımıza göre programlarız. Eğer yanlış bir bilgiyi inanç halinde kodlamışsak, bize onun tamamen yanlış olduğu gözümüze sokarak gösteriliyor olsa bile ondan vazgeçemeyiz, inanmak ikna olmaktır. Kabul etmektir.

Democracy DarKar +
قسمت بیست و پنجم، انقلاب در راه، بخش هشتم، میثم آل‌مهدی

Democracy DarKar +

Play Episode Listen Later Apr 30, 2023 102:05


  در این قسمت با میثم آل مهدی یکی از تاثیرگذارترین فعالین کارگری سال‌های اخیر ایران، درباره تاریخ جنبش کارگری ایران،‌ اثر،‌ تاثیر و ارتباطش با خیزش ژینا و انقلاب زن،‌ زندگی، آزادی حرف زدیم.  شعر پایانی:‌    Adnan Yücel - Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek! ترجمه بخشی از شعر به فارسی Aşksız ve paramparçaydı yaşambir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. sen misin seni sevdiğim o kavga, sen o kavganın güzelliği misin yoksa... Bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bin kez budadılar körpe dallarımızı bin kez kırdılar. yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri suyun ayakları olmuştur ayaklarımız ellerimiz, taşın ve toprağın elleri. yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık törenlerle dikilirdik burçlarınıza. türküler söylerdik hep aynı telden aynı sesten, aynı yürekten dağlara biz verirdik morluğunu, henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz... Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne ne tan atışı doğumların sevincine ey bir elinde mezarcılar yaratan, bir elinde ebeler koşturan doğa bu seslenişimiz yalnızca sana yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Saraylar saltanatlar çöker kan susar birgün zulüm biter. menekşelerde açılır üstümüzde leylaklarda güler. bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler... Şiirler doğacak kıvamda yine duygular yeniden yağacak kıvamda. ve yürek, imgelerin en ulaşılmaz doruğunda. ey herşey bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/democracydarkarplus/message

Kuran Time
Hz Yusuf'un (as) Rüyası -Yusuf Suresi 4-6 Ayetler - B1

Kuran Time

Play Episode Listen Later Apr 6, 2023 16:37


Tek seferlik bağışlarınızla bize destek olmak için: https://www.gofundme.com/f/kuran-time... Selamun aleyküm arkadaşlar, Bugün Hz. Yusuf'un kıssasını anlattığımız serinin ikinci bölümüyle karşınızdayız. Ciddi bir ara vermiş olduk, araya deprem ve kişisel yoğunluklar gibi bazı etmenler girdi. Hakkınızı helal edin. Bu bölümde, Hz. Yusuf'un (as) çocukluğunda gördüğü rüya ve o rüyayla ilgili babası Hz. Yakup'un (as) yorumlarını seyredeceğiz.