POPULARITY
Luisa Ziaja spricht mit Oliver Ressler über seine künstlerische Praxis, insbesondere über seine Videos und Videoinstallationen der letzten Jahre. Diese setzen sich mit dem Klimakollaps und aktivistischer Organisierung dagegen aus, geben Einblicke in Klimaaktivismen und laden ein zu einem Nachdenken darüber, wie Gesellschaft demokratischer und inklusiver gestaltet werden könnte. Luisa Ziaja kuratierte 2024 die Einzelausstellung "Dog Days Bite Back" von Oliver Ressler im Belvedere 21. Oliver Ressler war von 2007–2013 Mitglied im Vorstand der Secession. Das Gespräch wurde am 16. Mai 2025 aufgenommen. Oliver Ressler lebt in Wien und arbeitet an Installationen, Projekten im Außenraum und Filmen zu Ökonomie, Demokratie, Klimakollaps, Formen des zivilen Ungehorsams und gesellschaftlichen Alternativen. Seine 44 Filme wurden in tausenden Veranstaltungen von sozialen Bewegungen, Kunstinstitutionen und Filmfestivals gezeigt. Ressler hatte Überblickseinzelausstellungen im MNAC – National Museum of Contemporary Art, Bukarest; SALT Galata, Istanbul; Centro Andaluz de Arte Contemporaneo, Sevilla; Museo Espacio, Aguascalientes, Mexiko and Belvedere 21, Wien. Er nahm an über 480 Gruppenausstellungen teil, wie im Museo Reina Sofía, Madrid; Centre Pompidou, Paris; Yerba Buena Center for the Arts, San Francisco und an den Biennalen in Prag, Sevilla, Moskau, Taipeh, Lyon, Gyumri, Venedig, Athen, Quebec, Helsinki, Jeju, Kiew, Göteborg, Istanbul, Stavanger, Istanbul and an der Documenta 14, Kassel, 2017. Von 2019-2023 arbeitete Ressler an einem Forschungsprojekt über die Klimagerechtigkeitsbewegungen, "Barricading the Ice Sheets", das vom Wissenschaftsfonds FWF finanziert wird und in sechs Einzelausstellungen mündete: Camera Austria, Graz (2021); Museum of Contemporary Art, Zagreb (2021); Neuer Berliner Kunstverein (n.b.k.), Berlin (2022); Tallinn Art Hall, Tallinn (2022); LABoral Centro de Arte y Creación Industrial, Gijón (2023); The Showroom, London (2023). www.ressler.at Luisa Ziaja ist Kunsthistorikerin, Kuratorin, Universitätslektorin und Autorin. Sie ist Chefkuratorin und Sammlungsleiterin der Österreichischen Galerie Belvedere, wo sie von 2013 bis 2022 als Kuratorin für zeitgenössische Kunst tätig war. Rezente Ausstellungen: Hans Haacke. Retrospektive (2025), Dara Birnbaum. Bruckner: Symphonie Nr. 5 B-Dur, Oliver Ressler. Dog Days Bite Back (2024), Renate Bertlmann. Fragile Obsessionen, Über das Neue. Wiener Szenen und darüber hinaus, Public Matters. Zeitgenössische Kunst im Belvedere-Garten (2023), Das Belvedere. 300 Jahre Ort der Kunst (2022), Avantgarde und Gegenwart. Die Sammlung Belvedere von Lassnig bis Knebl (2021). Von 2004 bis 2012 setzte sie als freie Kuratorin mehrjährige Forschungs- und Ausstellungsprojekte um; von 2000 bis 2004 war sie als Assistenzkuratorin in der Generali Foundation Wien tätig. Luisa Ziaja ist Co-Leiterin des postgradualen Studienprogramms für Ausstellungstheorie und -praxis /ecm – educating, curating, making an der Universität für angewandte Kunst Wien (seit 2006) und unterrichtete darüber hinaus u.a. an der Zürcher Hochschule der Künste, der Technischen Universität Wien und der Akademie der bildenden Künste Wien. Sie ist Mitglied des Universitätsrates der Akademie der bildenden Künste Wien (seit 2023) und war und ist Teil zahlreicher Fachjurys und Beiräte. In ihrer kuratorischen und diskursiven Arbeit beschäftigt sie sich u.a. mit dem Verhältnis von Gegenwartskunst, Gesellschaft und (Geschichts-)Politik sowie mit der Geschichte und Theorien des Ausstellens. Luisa Ziaja ist Mitherausgeberin des peer-reviewed Belvedere Research Journal, sowie Autorin und Mitherausgeberin zahlreicher Ausstellungskataloge und Sammelbände zu zeitgenössischer künstlerischer und kuratorischer Praxis, Kunst- und Ausstellungstheorie, darunter die Publikationsreihe curating. ausstellungstheorie & praxis in der Edition Angewandte, zuletzt Nicht einfach ausstellen. Kuratorische Formate und Strategien im Postnazismus, Berlin/Boston 2024. Secession Podcast: Members ist eine Gesprächsreihe mit Mitgliedern der Secession. Das Dorotheum ist exklusiver Sponsor des Secession Podcasts. Programmiert vom Vorstand der Secession. Jingle: Hui Ye mit einem Ausschnitt aus Combat of dreams für Streichquartett und Zuspielung (2016, Christine Lavant Quartett) von Alexander J. Eberhard. Schnitt: Paul Macheck Produktion: Jeanette Pacher & Bettina Spörr
Yeni vizyona giren Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar ile yeni Süperman filmlerinin karşılaştırmalı değerlendirmesinin yanı sıra Almanya'dan Ne Halt Ettiğinizi Biliyorum ve Dirsek filmlerini konuşuyoruz. Ayrıca alternatif gösterim programlarını ve Salt Galata'da açılan 'Karanlık Dünya' sergisini ele alıp, yaklaşmakta olan Venedik Film Festivali'nde gösterilecek filmleri tanıtıyoruz.
Prizren'de yaşayan Sezgin Boynik, Tevfik Rada ile SALT Galata'daki Sosyalizme Tercüme sergisini ele alıyoruz. Kosova ve Makedonya odağında Yugoslavya'da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini ele alana araştırma ve sergi, çok uluslu bir toplumsal bağlamda sosyalist ideolojinin Yugoslavya'da Türk kimliğinin inşasına ve dönüşümüne etkisini irdeliyor.
Gazze'de bebekler öldürülüyor, çocuklar öldürülüyor, yaşlılar öldürülüyor, doktorlar öldürülüyor, gazeteciler öldürülüyor, akademisyenler öldürülüyor, Müslümanlar öldürülüyor, Hristiyanlar öldürülüyor. Evler bombalanıyor, okullar bombalanıyor, hastaneler bombalanıyor, tarihi eserler bombalanıyor. Bunların hepsi bilinçli ve sistematik bir şekilde neredeyse 3 aydır devam ediyor. Bütün bu yaşananlar maalesef yeterince gündemde kalamıyor. Dezenformasyon ve kitleleri yönlendirme konusunda mahir olan İsrail bu konuların yeterince gündemde kalmaması için elinden geleni yapıyor. İsrail bu konuda ne kadar çaba sarf ederse etsin bütün dünyadaki vicdanlı insanlar yaşananlara duyarsız kalmıyor. Ülkemizde değil ama özellikle Batı'da birçok “bağımsız” ve “özgür” sanatçı konuya ilişkin sürekli olarak açıklamalar yapıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu durum ise içler acısı. Sanat dünyası kendi cam fanusunda, küçük dünyasında yaşamaya devam ediyor. Gazze'de yaşananlara ilişkin bir şey demediği gibi PKK tarafından şehit edilen askerlerimizle alakalı da iki kelam edemiyorlar. Bunların ne olduğunu her fırsatta görüyoruz. Sözde Atatürkçüler ama Atatürk'le alakalı bir diziyi Ermeni lobisinin baskısı sonucu daha yayımlanmadan sansürleyen kuruma bile bir şey diyemediler. Bütün bu omurgasızlık içinde hâlâ kendi olup inandığı değerleri kariyerinin önüne koyabilen sanatçıların, az da olsa, olduğunu görmek benim için ümit verici. BAŞLANGIÇLAR VE SONLAR Yılın son günleri yılı değerlendirmek için önemli bir fırsat oluyor. Bir yılın muhasebesini yapabilme imkânı sağlıyor insana. Hayatımız normal seyrinde devam ediyor olsa uzun uzun bu yıl gezdiğim, gördüğüm, beğendiğim sergilerden bahsetmek isterdim ama Gazze'de yaşananlar buna el vermiyor. O yüzden kısaca bahsedeceğim: Üç İç Denizin Ülkesi, sanatçı Handan Börüteçene'nin şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı sergisi. Salt Beyoğlu'nda düzenlenen serginin küratörü Amira Akbıyıkoğlu. Fotoğraf sanatçısı İsabel Munoz'un Yeni Bir Hikâye başlıklı sergisi Pera Müzesi'nde düzenlendi ve sanatçının Göbeklitepe ve etrafındaki yerleşim yerlerini bambaşka bir açıyla görmemize olanak sağladı. 2022'nin son günlerinde açılan Paulo Rego'nun Hikâyelerin Hikâyesi başlıklı serginin küratörlüğünü Alistair Hicks üstlendi. Sanatçının olağanüstü anlatım biçimi serginin başlığına da yansıdı. Efsanevi İstanbul Ansiklopedisi'nin hikâyesi Başka Kayda Rastlanmadı başlığıyla Salt Galata'da Kadir Has Üniversitesi işbirliğiyle bizlerle buluştu. Ansiklopedinin merkezinde yer alan Reşad Ekrem Koçu ele alındı. İşgal dönemi İstanbul'unu fazla bilmeyiz. Adeta unutulmuş günlerdir. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Meşgul Şehir- İşgal İstanbul'unda Siyaset ve Gündelik Hayat başlıklı sergiyle İstanbul'un o unutulmuş ve pek de konuşulmayan günlerini ele aldı.
Osmanlı müziği üzerine yaptığı çalışmaları, eski İstanbul şarkılarını seslendirdiği kayıtları ve performatif dinletileriyle tanınan Çağlar Fidan, Okan Urun'u O Gezegen'de ziyaret ediyor. Okan'ın merak edilenleri, edilmeyenleri ve üzerine vazife olmayanları irdelemesiyle gelişen sohbette konular, Çağlar Fidan'ın çocukluğundan Reşad Ekrem Koçu'ya, yeni albümünden Orhan Pamuk'a sekiyor. 9 Eylül'de Bant Mag. Havuz / Bina'da seyirci karşısında ve canlı olarak alınan kayıttan sıkı bir kesite odaklanan podcast'te her zamanki gibi gevşek işitsel duraklar da yapılıyor. Bunlar arasında Çağlar Fidan'ın SALT Galata'da Başka Kayda Rastlanmadı sergisi kapsamındaki dinletisinden, İlayda Güler'in serginin yaratıcı ekibinden Gülce Özkara ve Masum Yıldız'la Bant Mag. için yaptığı röportajdan kesitler de var. Hazırlayan ve sunan: Okan Urun Müzik, ses tasarımı, kurgu, edit: Ekin Sanaç
Reşad Ekrem Koçu arşivi ve İstanbul Ansiklopedisi üzerine “Başka Kayda Rastlanmadı” sergisi Salt Galata'da açıldı. Bu vesileyle, sergi küratörlerinden mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Bülent Tanju ile Koçu'yu ve ansiklopedide nasıl bir İstanbul olduğunu konuşuyoruz.
Reşad Ekrem Koçu arşivi ve İstanbul Ansiklopedisi üzerine “Başka Kayda Rastlanmadı” sergisi Salt Galata'da açıldı. Bu vesileyle, sergi küratörlerinden mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Bülent Tanju ile Koçu'yu ve ansiklopedide nasıl bir İstanbul olduğunu konuşuyoruz.
Secession Podcast: Artists is a series of conversations featuring artists exhibiting at the Secession. This episode is a conversation between Kodwo Eshun from The Otolith Group and the artist Oliver Ressler. It was recorded on November 16, 2022 in the context of the exhibition: The Otolith Group What the Owl Knows 18.11.2022 – 5.2.2023 The Secession is delighted to announce What the Owl Knows, the solo exhibition of The Otolith Group named after the new moving image work directed by the artists. The post-cinematic practice of Kodwo Eshun and Anjalika Sagar is informed by an attention to an aesthetics of the essayistic that takes the form of a science fiction of the present that seeks to dramatise the interscalar catastrophes of the Racial Capitalocene. More Oliver Ressler produces installations, projects in public space, and films on economics, democracy, racism, climate breakdown, forms of resistance and social alternatives. He has completed forty-one films that have been screened in thousands of events of social movements, art institutions and film festivals. Ressler had comprehensive solo exhibitions at Museum of Contemporary Art, Zagreb; Neuer Berliner Kunstverein; MNAC – National Museum of Contemporary Art, Bucharest; SALT Galata, Istanbul; Centro Andaluz de Arte Contemporaneo, Seville. He has participated in more than 400 group exhibitions, including the biennials in Taipei, Lyon, Gyumri, Venice, Athens, Quebec, Jeju, Kyiv and at Documenta 14, Kassel, 2017. www.ressler.at Sponsor of the Secession Podcast: Dorotheum Jingle: Hui Ye with an excerpt from Combat of dreams for string quartet and audio feed (2016, Christine Lavant Quartett) by Alexander J. Eberhard Editing & digital post-production: Christian Lübbert Programmed by the board of the Secession Produced by Christian Lübbert
SALT Galata'da yeni açılan Belkıs Hanım ve Onur Efendi sergisini, Madrid Museo Reina Sofía'daki Ardışık programını konuşuyoruz.
Konuğumuz Volkan Aslan ile açık mektup niteliğindeki filmlerinden başlayıp SALT Galata'da bu hafta açılan “Sağlıcakla Kal” kişisel sergisine odaklanıyoruz.
Bugün 21 Haziran yaz gündönümü. Kuzey Yarımküre'de yazın başladığı bugün tüm dünyada gökyüzünü izleme etkinliği var. İstanbul yayını saat 15:42'te başlayacak ve Salt Galata'nın web sitesinden izlenebilecek. Etkinliğin ayrıntılarını Salt'ın araştırma ve programlar yardımcı direktörü Fatma Çolakoğlu NTVRadyo'da anlattı.
İdil Güney Şimşek'in sunduğu Gazete Sanat Haber Bülteni'nin bu bölümünde adı geçen kişi ve kurumlar şöyle: Onair Sahne, Nemf, Narda Afrika, Salt Galata, Deniz Gül, Pera Müzesi, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü.
İdil Güney Şimşek'in sunduğu Gazete Sanat Haber Bülteni'nin bu bölümünde adı geçen kişi ve kurumlar şöyle: Pera Müzesi, Arter, Salt Galata, Deniz Gül, OnAir Sahne, Barlas, Ulaş Aydın, Can Bonomo, Avrupa Müzik, Birileri, Universal Music Türkiye, iskandar widjaja, Melih Esen Cengiz, Altın Kitaplar.
ANAMED Kütüphanesi Podcast'in Aralık ayı arşiv konuğu Türkiye Amerikan Araştırma Enstitüsü (ARİT) İstanbul direktörü Zeynep Simavi'idi. Zeynep Simavi ile beraber ARIT'in arşivini, içeriğini, sayısallaştırma sürecini, küratöryel projelerini, arşive erişim ve bağış konularını konuştuk. Simavi ayrıca arşivcilik alanında yurtdışından örnekler vererek neler geliştirilebilir konusunda yeni fikirler sundu. Sohbetimiz ile ilgili detayları öğrenmek için linke tıklayın. Keyifli dinletiler! Zeynep Simavi'nin sizlere tavsiye ettiği kaynakçalar: ARIT Istanbul Kütüphanesi Kataloğu: http://aritistanbul.org/ ARIT American Board Arşivleri: http://www.dlir.org/arit-american-board-archives.html Harvard Üniversitesi Houghton Kütüphanesi American Board Arşivleri: https://hollisarchives.lib.harvard.edu/repositories/24/resources/2708 Boş Alanlar Sergisi, SALT Galata: https://saltonline.org/tr/1364/bos-alanlar
It is hard to keep away from politics when tackling identity in the Middle East. But the artist Basma Alsharif displays her journey of self-discovery with subtle and relatable notes in her work. Nursena Tuter went to the exhibition opening at Salt Galata. #Palestine #BasmaAlsharif #SaltGalata
22 Ekim 2015: Semih Fırıncıoğlu / Uçuruma Doğru Lezzet Lokantası Semih Fırıncıoğlu tarafından SALT Galata'nın üçüncü katındaki bir mekâna özel olarak kurgulanan Uçuruma Doğru Lezzet Lokantası* adlı dans tiyatrosu bugünlerde izleyicisiyle buluşuyor. İlksen Mavituna, tiyatro yönetmeni ve müzisyen Semih Fırıncıoğlu ile Açık Dergi için oyun mekânında bir söyleşi yaptı. Oyundan sesler eşliğinde dinleyebilirsiniz.
Görsel: "Nietzsche's Jungle" (Michael Marder'ın "The Philosopher's Plant: An Intellectual Herbarium" kitabından)"Radiation Jungle" Heidi Norton, 2014, Monique Meloche Gallery.Bir "mimar" ve "kadın" profili olarak kendisinden, işlerinden ve pratiğinden konuşuyoruz, bu haftaki bir nevi girizgâh; Aslıhan'ı stüdyoda ilerleyen vakitte de göreceğiz, kadın meselesi üzerine ilgiye şayan fikriyatını konuşmak üzere.Serinin 5 Şubat tarihli bir önceki programında da konumuz olan Yedikule Bostanları ile ilgili Aslıhan, geçtiğimiz sene Bilgi Üniversitesi'nin "bahar atölyeleri" kapsamında öğrenciler ve bölge sakini çocuklar ile bir çalışma gerçekleştirmiş, ardından da Bilgi Üniversitesi Mimarlık Lisansüstü Programı kapsamında bir atölye yürütmüştü. Aslıhan'ın da sözünü ettiği üzere, atölyelerin iki önemli teması var: "dirayet" ve "müzakere". Atölyede başlayan çalışmaların devamında belediyelerle görüşmeler yapılmış ve başka düzenlemelerin imkânı sorgulanmıştı. Tasarımın bir müzakere aracı olarak kullanılması mümkünlüğünü araştıran atölyenin süreç sonunda kendisine verdiği cevap, güzel bir "evet"!Atölyelere dair içeriğe buradan ulaşabilirsiniz.Bir diğer konumuz olan, Aslıhan'ın Türkiye'deki baraj göllerine dair araştırmasına dayanan araştırması "ModernDenemeler 5: Aşı", SALT Galata'da ve ardından SALT Ulus'ta sergilenmişti. Sergiye ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.Barış Doğru'nun araştırma üzerine Eco IQ'da yayımlanan yazısını buradan okuyabilirsiniz."Aşı" kapsamında hazırlanan detaylı baraj gölleri veri tabanını buradan inceleyebilirsiniz.Aslıhan'ın programda sözünü ettiği Michael Marder'ın yeni çıkan The Philosopher's Plant: An Intellectual Herbarium kitabına, Luce Irigaray ile birlikte yazdıkları önsözü ve Mathilde Roussel'in şahane çizimleri eşlik ediyor. 2014 yılında Columbia University Press'ten çıkan kitaba ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan, ve buradan ulaşabilirsiniz.Kant'ın lalesinden Derrida'nın köklerine ya da Hegel'in üzümlerine -bir an "Gazap Üzümleri" diye düşündürmedi değil- epey ilginç bölümler var kitapta.Aslıhan Demirtaş'ın kişisel sitesini de linkte görebilirsiniz.
Görsel: "Nietzsche's Jungle" (Michael Marder'ın "The Philosopher's Plant: An Intellectual Herbarium" kitabından)"Radiation Jungle" Heidi Norton, 2014, Monique Meloche Gallery.Bir "mimar" ve "kadın" profili olarak kendisinden, işlerinden ve pratiğinden konuşuyoruz, bu haftaki bir nevi girizgâh; Aslıhan'ı stüdyoda ilerleyen vakitte de göreceğiz, kadın meselesi üzerine ilgiye şayan fikriyatını konuşmak üzere.Serinin 5 Şubat tarihli bir önceki programında da konumuz olan Yedikule Bostanları ile ilgili Aslıhan, geçtiğimiz sene Bilgi Üniversitesi'nin "bahar atölyeleri" kapsamında öğrenciler ve bölge sakini çocuklar ile bir çalışma gerçekleştirmiş, ardından da Bilgi Üniversitesi Mimarlık Lisansüstü Programı kapsamında bir atölye yürütmüştü. Aslıhan'ın da sözünü ettiği üzere, atölyelerin iki önemli teması var: "dirayet" ve "müzakere". Atölyede başlayan çalışmaların devamında belediyelerle görüşmeler yapılmış ve başka düzenlemelerin imkânı sorgulanmıştı. Tasarımın bir müzakere aracı olarak kullanılması mümkünlüğünü araştıran atölyenin süreç sonunda kendisine verdiği cevap, güzel bir "evet"!Atölyelere dair içeriğe buradan ulaşabilirsiniz.Bir diğer konumuz olan, Aslıhan'ın Türkiye'deki baraj göllerine dair araştırmasına dayanan araştırması "ModernDenemeler 5: Aşı", SALT Galata'da ve ardından SALT Ulus'ta sergilenmişti. Sergiye ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.Barış Doğru'nun araştırma üzerine Eco IQ'da yayımlanan yazısını buradan okuyabilirsiniz."Aşı" kapsamında hazırlanan detaylı baraj gölleri veri tabanını buradan inceleyebilirsiniz.Aslıhan'ın programda sözünü ettiği Michael Marder'ın yeni çıkan The Philosopher's Plant: An Intellectual Herbarium kitabına, Luce Irigaray ile birlikte yazdıkları önsözü ve Mathilde Roussel'in şahane çizimleri eşlik ediyor. 2014 yılında Columbia University Press'ten çıkan kitaba ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan, ve buradan ulaşabilirsiniz.Kant'ın lalesinden Derrida'nın köklerine ya da Hegel'in üzümlerine -bir an "Gazap Üzümleri" diye düşündürmedi değil- epey ilginç bölümler var kitapta.Aslıhan Demirtaş'ın kişisel sitesini de linkte görebilirsiniz.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
SALT son iki yıldır, 1970’ler ile 1980’lerin başlarında Türkiye kültür ve sanat ortamında belirleyici bir konuma sahip olan ve zamanının ötesinde bir üretim yapan sanatçı İsmail Saray’ın yaşamı ve pratiği üzerine kapsamlı bir araştırma yürütüyor. Yoğun bir arşivleme süreci ve sanatçıyla derinlikli bir iş birliğine dayalı bu araştırma sonucunda hazırlanan “İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray” sergisi 13 Eylül’de SALT Galata’da açılıyor.
Acik_Mimarlik : 15 Ocak 2014 25 Temmuz 2013 tarihli programın tekrarı. SALT'tan Meriç Öner'le SALT Galata'da devam eden 'Yerelde Modernler' sergisini konuştuk.
Acik_Mimarlik : 15 Ocak 2014 25 Temmuz 2013 tarihli programın tekrarı. SALT'tan Meriç Öner'le SALT Galata'da devam eden 'Yerelde Modernler' sergisini konuştuk.
Acik_Mimarlik : 15 Ocak 2014 25 Temmuz 2013 tarihli programın tekrarı. SALT'tan Meriç Öner'le SALT Galata'da devam eden 'Yerelde Modernler' sergisini konuştuk.
Acik_Mimarlik : 25 Temmuz 2013 SALT'tan Meriç Öner'le SALT Galata'da devam eden 'Yerelde Modernler' sergisini konuştuk.
Acik_Mimarlik : 25 Temmuz 2013 SALT'tan Meriç Öner'le SALT Galata'da devam eden 'Yerelde Modernler' sergisini konuştuk.
Acik_Mimarlik : 25 Temmuz 2013 SALT'tan Meriç Öner'le SALT Galata'da devam eden 'Yerelde Modernler' sergisini konuştuk.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.
SALT ve Van Abbemuseum işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe projesinin ilk sergisi İstanbul Eindhoven-SALTVanAbbe: 89’dan Sonra 27 Ocak’ta açılıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da yer alan sergi, Van Abbemuseum koleksiyonundan 1989 sonrası üretilmiş işleri içeriyor. SALT, Van Abbemuseum ekibiyle birlikte, uluslararası platformda iyi bilinen ancak İstanbul’da yeterince tanınmayan ya da işleri hiç gösterilmemiş 15 sanatçının 40’tan fazla işini seçti. Bu işlerin ilham verici önemi ile ilk elden deneyimlenmesi gerektiğine duyulan inancın yanı sıra bu seçki, döneme dair sanatsal pratiklerin incelediği birtakım kilit temalar etrafında şekilleniyor. Bunlar, Marlene Dumas’nın Models [Modeller] adlı resimlerinden oluşan enstalasyon ile Rineke Dijkstra’nın fotoğraflarını da içeren “portreleme”; Allen Ruppersberg’ün, Allen Ginsberg’ün ünlü şiiri Uluma’ya ithafen yaptığı işin başrolü üstlendiği “edebiyat ve metin”; Douglas Gordon ve Rodney Graham’ın pratiği ve işleri üzerinden “film” ve Stanley Brouwn’un kavramsal olarak derinlemesine ele aldığı “zaman ve mekân” gibi temaları kapsıyor. Türkiye’den sanatçılardan seçilen işler, benzer fikir ve yaklaşımlarla görsel ve kavramsal diyaloğa girmeleri için bu tematik bölümlere yerleştirildi. Bunlar arasında Leyla Gediz’in portrelemeye farklı bir yaklaşım öneren işleri, Cevdet Erek’in ritim ve ölçü üzerine çalışmaları, Özlem Günyol & Mustafa Kunt’un coğrafi pozisyon ve çeviri ile oynayan oyunları ile İnci Eviner’in film setine benzeyen alışılmadık panoramaları yer alıyor.