POPULARITY
Yeni Dünya'nın bu bölümünde iklim krizini mercek altına alıyoruz! İklim krizinde gezegen olarak kritik eşiği geçtik. İklim krizinin etkileri hızlanarak hayatlarımızı etkiliyor. Peki Türkiye ve dünyayı nasıl bir gelecek bekliyor? Bundan sonra ne yapmalıyız? Hayatlarımız nasıl değişecek? Kaynaklar:IPCC – AR6 Synthesis Report https://www.ipcc.ch/report/ar6/syr/UNEP – Emissions Gap Report https://www.unep.org/resources/emissions-gap-report-2025WMO – State of the Global Climate https://wmo.int/publication-series/state-of-global-climate-2024Global Carbon Project – Global Carbon Budget https://globalcarbonbudget.org/World Bank – Climate Change Knowledge Portal https://climateknowledgeportal.worldbank.org/WWF-Türkiye – “Türkiye'nin Yarınları Projesi” Final Raporu https://d2hawiim0tjbd8.cloudfront.net/downloads/wwf__turkiyenin_yarinlari_projesi_final_raporu.pdf?3420= D2Hawiim CloudfrontWWF-Türkiye – İklim ve Enerji https://www.wwf.org.tr/kesfet/iklim_ve_enerji/ WWF Türkiye
'Kasaba' dizisi , 11 Aralık'ta Netflix'te yayına girdi.Dizinin yönetmeni Seren Yüce ile başrol oyuncuları Okan Yalabık ve Özgürcan Çevik, T24'te Muammer Brav'la Ekşın'ın konuğu oldu.
Ece Aytaç, yüksekten düşme sonucu omurilik felci geçirdiğinde, aslında neyle karşı karşıya olduğunu biliyordu. Yıllar önce tesadüfen tanıştığı bir omurilik felçlisiyle arkadaş olmuş; uzun süre omurilik felçlilerine destek projelerinde gönüllü çalışmış; hatta üniversitedeki bitirme tezini bu konuda yazmıştı. Ama mesele kendi hayatına değdiğinde, bambaşka gerçekliklerle yüzleşti. Yaşadıklarını “kader” olarak nitelendiren Ece Aytaç, engelleri nasıl aştığını, bu süreçten neler öğrendiğini ve neden paylaşmak istediğini NTVRadyo'da anlattı.
Bölümümüzün sponsoru Tıkla Gelsin®️'e özel avantajlardan faydalanmak için buraya tıklayarak uygulamayı indirebilirsiniz.Tüm zamanların en iyi üç bölümü geliyor olabilir! Evet, üç bölümlük serinin ilk iki bölümünde yaşamın hızlanmasından, giderek bir konuya odaklanmada yaşadığımız sorunlardan bahsediyoruz.Bugün dikkat eşiğimiz 47 saniyeye düşmüş durumda ve bu sayı giderek azalıyor!Oysa dikkat çok kıymetli bir şey. O kadar ki, İngilizcede ona "ödemek/pay" fiilini kullanıyoruz. Hatta bugün tüm teknoloji devleri dikkatimizin peşinde.Ve ayrıca hep meşgulüz ama hiçbir işi de tam bitieremiyoruz.İlk iki bölümde tüm bunları ve bunlardan kurtulmak için neler yapılabileceğini konuşacağız.Üçüncü bölüm ise tam bir bomba: Yüzyıllardır dikkat kesilmeyi hedefleyen gizli bir örgütü anlatacağım. Şimdiden heyecanlıyım!İyi dinlemeler!
Hiç kimse kendi gerçeğini yaşamak istemiyor; hayat yolculuğunda yol alanlar daima genç olmanın peşinde koşarken, gençler ancak çok yaşayanların bilebileceği kadar çok şey bildiklerine inanmak istiyor. Hem hızlı yaşamak hem de nasıl olacaksa, her şeyin farkında olmayı arzuluyoruz hepimiz.
Bugün İsrail'in bütün kuralları ihlal etme konusunda sergilediği şımarıklık basit bir kuralsızlık değil, bizatihi bugünkü cari dünya düzeninin egemenlik şovudur. Siyonizm, bütün dünyaya hükmedecek bir egemenlik düzenini her türlü hukukun dışında bırakarak yaşamaya mahkûm ettiği Filistinli üzerinden sadece Filistinliye değil bütün insanlığa gösteriyor. Aç bırakarak öldürmek bugünkü egemen düzenin dayandığı veya dayandığını iddia ettiği hukuk açısından da olabilecek en ağır insanlık suçlarındandır. Ama bu suç İsrail sözkonusu olduğunda suç olmaktan çıkar, tekrarlayarak bir normale bile döner.
Doğuştan tek bacaklı. Protez bacak kullanıyor. Psikolog. Farklı bir bedende olmayı, "insanlık hali" dediği üzüntülerini, bir psikolog olarak yorumunu NTVRadyo'da anlattı.
İnsan olmak yalnızca bir DNA diziliminden mi ibaret? Mükemmel genlerle tasarlanmış bir bedene sahip olmak, gerçekten iyi bir hayat yaşamak anlamına mı gelir? Yoksa bir ruh da var mıdır bizi biz yapan? 111 Hz'in bu bölümünde, bir bilimkurgu klasiği olan Gattaca filminin distopik dünyasına adım atıyor, filmin bize sunduğu felsefi arka plan eşliğinde “Gerçekten insan olmak ne demek?” sorusuna yanıt arıyoruz. Sunan: Barış Özcan Hazırlayan: Kevser Yağcı Biçici Ses Tasarım ve Kurgu: Metin Bozkurt Yapımcı: Podbee Media ------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, Pegasus hakkında reklam içerir. Yeni seyahat rotanı planlamak için hemen https://www.flypgs.com/ 'u veya Pegasus Mobil uygulamasını ziyaret et! Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir. GENC2025 kodu ile 3342'ye SMS atıp Garanti BBVA Mobil'den müşteri olun.
Geçip giden yıllarda hepimizin bir keşkesi, aması, şu farklı olsaydı ne olurdu dediği durumlar vardır. Bu yaşanamayan hayatların sorumlusu kim? Sen ben biz onlar.27 Temmuz'daki etkinliğimize bilet almak için: biletinial.com/trİnstagram: https://www.instagram.com/bumuyanipodcast/ Twitter: https://twitter.com/bumuyanipodcastİletişim: bumuyanipodcast@gmail.com
Şurası kesin. Ramazan orucu “miladi takvime sığabilen” bir zaman dilimi değil. “Tüm Ramazan'ı oruçlu geçirdim” diyenlerin yüzde 67, “Ramazan'da genellikle oruç tuttum” diyenlerin yüzde 79 gibi son derece yüksek oranlara ulaştığı ülkemizde Ramazan, devletimizin miladi takvim geleneği açısından “gelmesi ile gelmemesi fark etmeyen bir zaman dilimi” olarak değerlendiriliyor. Tespit edebildiğim kadarıyla bu yıl sadece Bolu Valiliği ile birkaç resmi kurum ve kuruluş Ramazan için mesai saatleri düzenlemesine gitmiş durumda. Ona da düzenleme denirse tabii. Bolu'da resmi kurumlarda mesai 08:30-17:00 arasına alınmış sadece mesela.
Duygu Kayaman. Görmüyor. Dört duyusuyla dünyayı kavrarken, deneyimlerinden yola çıkarak ürettiği projelerle fark yaratanlar arasına girdi. Görmeyenlerin gazete, dergi, kitaplara ve eğitime ulaşabilmesi hayalini gerçekleştirdi, şimdi betimlemeli uygulamaları daha da geliştirmek için çalışıyor. Hikayesini NTVRadyo için anlattı.
Nil Mısır. Kaza sonucu felç olduğunda aklına gelen tek şey Ayşecik filmiydi.. Önce tekerlekli sandalyeye oturmayı öğrendi, bugün otomobil de kullanıyor! Ve milli okçu olarak dünya ikincisi, Avrupa Şampiyonu! Nil Mısır sıra dışı hikayesini NTVRadyo dinleyicileri için anlattı.
Taksit, taksim, taksi... taxa! Hayatlarımızdaki kördüğümler...
This is the ninth day of our 12 Days of Christmas special where we are putting out an episode every day during the festive season. Listen along as we discuss Netflix's three hundred and fifty-fourth film, the 2021 Turkish drama ‘Paper Lives' (Kağıttan Hayatlar) directed by Can Ulkay starring Cagatay Ulusoy, Emir Ali Dogrul, Ersin Arici, Turgay Tanulku and Selen Ozturk. Please follow us at Flix Forum on Facebook or @flixforum on X (Twitter) and Instagram and answer our question for the episode, 'Rice with ketchup, is it any good?' You can listen to us on Apple Podcasts, Spotify and Podbean so please subscribe and drop us a review or 5 star rating. If you're interested in what else we are watching, head on over to our Letterboxd profile; Jesse We also have our own Flix Forum Letterboxd page! Links to all our past episodes and episode ratings can be found there by clicking here. We are back tomorrow and we have 'Get the Goat', so check out the film before then. You can see the trailer here. Flix Forum acknowledges the Traditional Owners of the Land we have recorded this podcast on, the Wurundjeri and Bunurong people of the Kulin Nation. We pay our respects to their Elders past, present, emerging and extend that respect to all Aboriginal and Torres Strait Islander cultures.
Bir yanda kendini eğlendirebilmek için tonlarca para harcayan doyumsuz kalabalıklar, bir yanda güç bela bulabildiği bir dilim ekmeği günlere bölen yoksunlar… Bunun adı küresel şizofreni! “Çoğumuzun ruhu, menfaat ve ihtiraslarla yıpranarak bu sonsuz güzellik âleminin duygusunu kaybetmiş bir kabuk gibidir” diyor ‘Psikoloji' kitabında Nurettin Topçu. Hayatlarında gerçek olduğuna kani oldukları pek bir şey bulamayanlar, gerçekliğini canlarını acıtarak ispatlayan yaralarına sarılıyor. Ne zaman kabuk bağlamaya yüz tutsa yaraları, görünmeyen tırnaklarıyla kanırtıp yeniden kanatıyorlar.
"Hustle Kültürü: Koşuşturmaktan Yorulmadık mı?" "Modern Soma: Dijital Dünyanın Huzur Tuzakları" "Performans Tuzağı: Kendi Patronumuz Nasıl Olduk?" "Boşluğun Gücü: Aylaklık ve Tefekkürün İyileştirici Etkisi" "Hayat Kısa mı, Yoksa Zamanımızı mı Boşa Harcıyoruz?" "Hırsın Bedeli: Başarı Toplumunda Kaybolmak" "Byung-Chul Han'dan Dersler: Tükenmişlikten Kaçış Rehberi" "Dijital Soma: Bildirimler Dünyasında Mahkumiyetimiz" "Dinlenmek Devrimdir: Üretkenlik Karşıtı Bir Manifesto" "Kierkegaard ve Boşluk: Kendimize Dönmek Mümkün mü?" "Elon Musk'a Hayır Demek: 20 Saat Çalışma Mitini Yıkmak" "Sosyal Medyanın Tuzakları: Kendinle Rekabetin Sonu" "Şeytan Boş Ellerle Oynar mı? Din, Çalışma ve Ruhsal Tükeniş" "Huxley'den Han'a: Distopyadan Günümüze Başarı Kültürü" "Performans Çağında Kendine Yabancılaşma: Çıkış Yolları" "Hayatı Doldurmak mı, Yaşamak mı? Seneca'nın Fısıldadıkları" "Serbest Zaman Kimin İçin Var? Özgürlük, Hobi ve Doğa" "Krişnamurti'nin Uyarısı: Hırs ve Korkunun Karanlık Yüzü" "Akıllı Telefonlar ve Modern Bağımlılıklar: Hayır Diyebilmek" "Özgürlüğün Bedeli: Konfordan Feragat Etmeye Hazır mısınız?"
Hayatlarımız genelde bir rutin içerisinde geçiyor. İyi de olsa kötü olsa bir rutine ihtiyaç duruyoruz. Ancak zaman zaman bu rutin hissi bizi boğabiliyor ve yenilik ihtiyacı duyuyoruz. Peki rutinle yenilik arasındaki dengeyi nasıl kuracağız? Mediamarkt'ı keşfetmek için: www.mediamarkt.com.tr Canlı Podcast etkinliklerine bilet almak isterseniz: linktr.ee/bumuyanipodcast Videocast bölümlere https://www.youtube.com/@BuMuYani linkiyle youtube'dan erişebilirsiniz. Ayrıca "katıl" butonundan bize destek olarak üyelere özel içeriklere de göz atabilirsiniz. Instagram: https://www.instagram.com/bumuyanipodcast/ Twitter: https://twitter.com/bumuyanipodcast İletişim: bumuyanipodcast@gmail.com Bu podcast justwork stüdyolarında kaydedilmiştir. Bu podcast Mediamarkt hakkında reklam içermektedir.
Zayi Olmayan Hayatlar | Gönülden Nağmeler 1 | 20 Ocak 1978 by Çınar Medya
Ayşenur Sena Tarakçı yüzde beş gören bir albino. Sosyal medyada “Pigmentsiz İnsan” adıyla, toplumda az bilinen albinizmi anlatmaya, farkındalık yaratmaya çalışıyor. Albino olduğu için farkı ne? Neleri yapamıyor? Neleri daha iyi yapıyor? Yanından ayırmadığı şey ne? Ayşenur Sena Tarakçı sıra dışı hayatını NTVRadyo'da anlattı.
Türkiye'nin BRICS üyelik başvurusunu askeri, ekonomik ve siyasi açıdan okumak, bölgesel ve küresel denklemde bu girişimin nasıl yankı bulduğunu anlamlandırmak açısından fırsat sunuyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan ve yükselen piyasaların her zeminde işbirliğini oluşturmayı hedefleyen BRICS'e Türkiye'nin dahil olma arzusu çok yönlü stratejik bir hamlenin ürünü olarak görülüyor.
.
Yerin kilometrelerce altında milyonlarca yıl önce oluşmuş bir taş elmas.Nadir, nadir olduğu için de kıymetli.Yaklaşık 2500 yıldır insanlık bu parlak taş taçları, asaları, kolyeleri, yüzükleri süslesin diye birbirini öldürüyor.Sadece Afrika'da elmas yüzünden 4 milyondan fazla insanın öldüğü söyleniyor.Buyurun elmasın kanlı tarihine.Bu arada unutmayın: Yeni Haller Youtube'da!Aşağıdaki link'ten Yeni Haller'in Youtube sayfasını ziyaret edebilir ve sonraki videoları kaçırmamak için abone olabilirsiniz.Hatta bir de videoları beğenip yorum yaparsanız Yeni Haller'e büyük katkı sağlamış olursunuz.Yeni Haller Youtube SayfasıSizden ricam, Yeni Haller'in Youtube sayfasına abone olmanız, videoları beğenmeniz ve en ama en önemlisi arkadaşlarınıza da duyurmanız. Sosyal medyada paylaşabilirsiniz, Whatsapp gruplarına gönderebilirsiniz. Unutmayalım ki, Yeni Haller'i tanıtma konusunda hiçbir algoritma sizden daha iyi değil! :))Ayrıca Yeni Haller'in bu yeni atılımına omuz vermek için bizi aşağıdaki link'lerden destekleyebilirsiniz:www.patreon.com/yenihallerYeni Haller'in bir de Buy Me A Coffee hesabı var artık. Buradan destek olmak çoook daha kolay. Patreon'da sorun yaşayanlar için açtım efendim. Buyurun:https://www.buymeacoffee.com/yenihallerEray Özer'e ulaşmak için:https://www.instagram.com/eray_ozerhttps://twitter.com/ErayOzeryenihallerpodcast@gmail.com
Almanya'da aşırı sağcıların saldırısı sonucunda yakınlarını kaybeden göçmenlerin yaşamları ilk kez araştırıldı. Sosyolog Fatih Bahadır Kaya, mağdurlarla bizzat konuşarak saldırı sonrasında yaşadıkları acıyı, bugünkü durumlarını ve gelecek planlarını öğrendi. Araştırma "Die Hinterbliebenen des rechten Terrors“ başlığıyla kitap olarak yayınlandı. Mikrofonda Ceyhun Kara ve Serap Doğan var. Von Ceyhun Kara.
The land holds a profound spiritual significance for Aboriginal and Torres Strait Islander peoples, intricately intertwined with their identity, belonging, and way of life. - Aborijin ve Torres Körfezi Adalı toplumların toprakla olan güçlü bağı aidiyet hislerini, kimliklerini ve yaşamlarını etkiliyor.
Çok Merak Ediyorum'da bu hafta, mevsim işçilerin sorunlarını Urfa Barosu'nun kapsamlı raporu doğrultusunda konuşuyoruz. Avukat Berfin Gökkan Baran, işçi kamplarından izlenimlerini anlatıyor...
Hiç hayatınızın grileştiği oldu mu? Monotonluğun sizi çok sıktığı… Bunun değişmesi için genelde hayatımızda büyük bir değişim olması gerektiğini düşünürüz. Yepyeni bir iş, yepyeni bir ilişki, başka bir ülkede yeni bir başlangıç… Ya size çözümün bu dönüm noktaları olmadığını söyleseydim. Ya size hayattan daha çok keyif almak için o kadar büyük değişimlere ihtiyacınız olmadığını bilimsel olarak açıklayabileceğimi söyleseydim. Bugün sıradan hayatlarımızın içinde nasıl daha mutlu olabiliriz bunu konuşacağız. Beni Instagram'dan takip edebilirsiniz, geri bildirim vermek isterseniz DM'lerim size açık. Sevgiyle kalın
Şu ana kadar yaşamış 110 milyarı aşkın insandan neredeyse hiçbiri dünyayı yok etme gücüne sahip değildi. Sultanlar sultanı, Tanrının kırbacı, gecelerin yargıcı, kim olursanız olun. Ama 20.yy'da bir avuç insan, tarihimize nokta koyacak güce kavuşmaya başladı. Hayatlarının belli bir anında, “bunu yaparsak acaba tüm insanlığı tehlikeye atar mıyız” diye ciddi ciddi oturup düşünmeleri gerekti.Fularsız Entelliğin önümüzdeki bölümleri, geleceğimizle Rus ruleti oynayan görece sıradan insanlar hakkında. Bugünkü konumuz, yerin dibinden ve uzayın derinliklerinden çekip çıkarmaya çalıştığımız bilinmeyen canlılar..Konular:(00:04) 3.5 milyon yıllık mikrobu yemek(05:18) Denizler altında 100 milyon yaşında bakteri(08:00) BM Dış Uzay Anlaşması: Uzayda hijyen(09:58) Apollo 11 karantina macerası(12:32) Uzaylı virüs ve Independence Day (1996)(15:18) The Andromeda Strain (1969)(16:28) Life (2017)(20:05) Mars'tan gelen asteroidler(20:57) Bedelsiz risk(22:25) Patreon Teşekkürleri..Kaynaklar:Haber: Anatoli BrouchkovYazı: Deep Frozen Arctic Microbes Are Waking UpYazı: Scientists wake up 100-million-year-old microbesYazı: The moments that could have accidentally ended humanityYazı: The Apollo moon landing was real, but NASA's quarantine procedure was notYazı: After The Long Voyage Home (1968, Popular Mechanics)Makale: The Tragedy of the Uncommons: On the Politics of Apocalypse***Kitap: The Andromeda Strain (1969)Film: Independence Day (1996)Film: Life (2017).------- Podbee Sunar -------Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir.GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Kübra Denizci.. 16 yaşında kaza sonucu tekerlekli sandalyede yeni bir hayata başladı. Türkiye'de ilk, dünyada ikinci engelli kadın ralli pilotu oldu. Aynı zamanda psikolog. Kübra Denizci hikayesini NTVRadyo'da anlattı.
Hayatlarında hiç tiyatroya ya da konsere gidememiş çocuklar sanatla buluşturuluyor. Zorlu PSM Genel Müdür Filiz Ova “İlk Tiyatrom, İlk Konserim” projesini Pencere'de anlatıyor.
İslam Alimleri'nin Hayatları serisinde bugünkü konuğumuz vefalı bir alim, İmam Müslim. Hadis ilminin öncülerinden ve en önemli isimlerinden olan İmam Müslim'in hayatına ve muhteşem eseri Sahih-i Müslim'i yakından inceleyelim.
Selahattin Genli.. Ellerini ve bir bacağını kaybettiğinde 13 yaşındaydı. "Ben yaşamak istiyordum. Ben uzaydan gelmedim" diyen Selahattin Genli, nasıl devam ettiğini NTVRadyo dinleyicileri için anlattı.
Opera sanatçısı. Onu farklı kılan, doğuştan çok çok az görmesi. İdolü, dünyaca ünlü İtalyan tenor Andrea Bocelli. Çağla Kıcır, görme biçimini ve ses algısını, operaya ilgisinin nasıl başladığını, hedefini NTVRadyo dinleyicileri için anlattı.
Peygamber Varisleri- İslam Alimlerinin Hayatları serimiz tüm hızıyla devam ediyor. Bu videoda konuğumuz, Ehli Sünnetin imamı, özlü sözleri ve menkıbeleriyle yakından tanıdığımız Hasan-ı Basri (r.a.). Videoda bu büyük zatın istikamet üzere geçirdiği takva ve zühd yörüngeli hayatına yakından bakacak, kendisinin zor zamanlardaki kıymetli tavırlarından kendimize dersler çıkarmaya çalışacağız.
Evvelki gün öyle olduğu gibi dün de öyle oldu. Hazreti Pir de kendisinden evvelkiler gibi aynı güzergâhtan geçti, aynı zulümlere maruz kaldı. “Şeriat devleti kuracak” demediler mi?!. “Haşhaşi” demediler mi?!. Onu haşa Karmati şeklinde muameleye tabi tutmadılar mı?!. Çağınıza ışık tutan, nurefşan insan, Pir-i Mugan, Şem-i Tâbân… Bugün de onu istismar etmek istiyorlar; kenardan köşeden yalancılıkla sahip çıkıp ona taraftar olanları cephelerine çekmek için uğraşıyorlar. Evet, ona da her şeyi söylediler; otuz sene zindanlarda, sürgünlerde hayatı zehir zemberek haline getirdiler. Size demişler çok mu? “Paralel” demişler, “haşhaşi” demişler, “karmati” demişler… *Allah'la irtibat tamam ise, O'nun, riayeti, hıfzı, emniyet ve güveni altındaysanız, ne derlerse desinler, ne herze yerlerse yesinler; yürüdüğünüz yolda sarsıntı geçirmeden Allah'ın izni ve inayetiyle yürüyeceksiniz. Karıncaya basmayan insanlara “terörist” diyenlerin asıl kendileri o levsiyatın içindedirler!.. *Zaten o uydurukça dedikleri şeylere bütün dünya gülüyor. Karıncaya basmayan adamlara “terörist” diyorlar. Hayatlarında arpa kadar haram yememiş insanlara diyorlar. Yeryüzünde dikili bir taşı olmayanlara diyorlar. Kendileri sultanlar gibi yaşadıkları halde, paryalar gibi yaşayan fakat halinden şikâyet etmeyen insanlara söylüyorlar bunları. Evet, iffetinizi, ismetinizi koruyarak nazarî imanınızı amelî imana çevirmiş iseniz, bütün varlığı, insanlığı bir Mevlana edasıyla şefkatle kucaklayabiliyorsanız ki kucaklıyorsunuz insanlık size her zaman bağrını açacaktır. Ve bu türlü herzegû (lüzumsuz, manasız, saçma sapan konuşan) insanların söyledikleri herzelere de güleceklerdir ve gülüyorlar. Şimdi gizli gizli gülüyorlar, kapalı kapılar arkasında gülüyorlar: “Allah Allah, kime terörist diyorlar!” *Terörist olmayan, hayatını melekler gibi sürdüren insanlara terörist diyenler, asıl kendileri o levsiyât içinde bulunan insanlardır. Bunlar bir gün tarihin sayfalarına simsiyah yazılarla kaderlerinin gereği olarak yazılacaklar. Tarih ve gelecek nesiller onlara diyecek: Sohbeti yalan ve iftira olana, konuşması yalan ve iftira olana, yazısı çizisi yalan ve iftira olana, oturduğu yer itibariyle başkalarına sinyaller göndermek suretiyle başkalarını yalan ve iftiralarla idlal edenlere yuf olsun!.. *Bırakın o şefkat mahrumu, merhamet mahrumu insanlar kendi gayzlarıyla, nefretleriyle, kinleriyle yaşayadursunlar. Onların da o kadar yaşamak hakkı var. Siz şimdiye kadar kendi üslubunuza göre yaşadınız, bundan sonra da üslubunuzu koruyarak yaşamaya bakınız. Mahlûkatı şefkatle kucaklayınız. Bu video 13/09/2015 tarihinde yayınlanan “Fitneler Asrı ve Sulh Çizgisi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Merhaba arkadaşlar, Bugün üzerinde ciddi emek verdiğimiz yeni bir seriye başlıyoruz. Bu seride yolumuza ışık tutan İslam alimlerini mercek altına alıp onların hayatlarını yakından tanımaya gayret edeceğiz. Bu seride bir yenilik yapmaya gayret ettik ve videolarımızı yapay zeka görselleriyle zenginleştirdik. Umarız bu detayları beğenirsiniz! Allah, razı olacağı amelleri yapabilmemizi her birimize nasip eylesin. Tek seferlik bağışlarınız için: https://www.gofundme.com/f/kuran-time...
Hayatları değiştirsek ya da en azından yer değiştirme şansımız olsa nasıl olurdu? Norveçliler Kongo'ya ne kadar uyum sağlayabilir? Bayburt'la Zekeriyaköy arasında görünmez bir hat var mıdır, yoksa olmalı mıdır? Biz bu soruların hiçbirini sormadık, ama belki siz bölümü dinleyince sorarsınız. Keyifli dinlemeler...
#15Temmuz #Yargı #SarıSıcak#SarıSıcak #Yargı #15Temmuz #HakimVeSavcıBelgeseli Bu belgesel çok konuşulacak! Yargıçlar, açık açık anlattı, yaşadıklarını belgeleriyle ilk kez paylaştı. Bir liste ile hayatları altüst edildi, bir gecede ‘'terörist'' ilan edildiler. Hakim ve savcı cübbeleri alındı, hapse atılıp, işkence gördüler. Ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Hukuk mücadelesinden vazgeçmediler. Beş hakim ve bir savcı, Türkiye'deki hukuk düzeni ve 15 Temmuz ile zirveye çıkan adaletsizliği bu belgeselde anlattı. -Son on yılda yargıda neler yaşandı? -Onlar nasıl bir hakim ve savcıydı? Meslekleri neden ellerinden alındı? -15 Temmuz gecesinde yargı nasıl bir tezgahla alt üst edildi? Henüz gerçekleşmemiş olaylar bahane edilerek binlerce hakim-savcı, Whatsapp mesajları ile nasıl tutuklandı? -Kendi mahkeme salonlarında tutuklanıp, aylarca nasıl işkence gördüler? -Aileleri, çocukları, yakınları neler yaşadı? Hakim ve savcılar neye zorlandı? -Kıdemli bir hakimin gözyaşlarında saklanan gerçek ne? -Cezaevini dumanlar kaplayıp, ölümle burun buruna geldiklerinde gökyüzüne bakıp ne söylediler? -Onlar, uzaklaştırılınca Türkiye yargısı ve hukuk nasıl bir duruma düştü? -Sakladıkları çantanın içinde neler vardı? -Bir babanın savcı oğluna cezaevinde haykırdığı gerçek neydi? -Anne karnındaki bebeğe dokunulan günlerin bıraktığı acı ne anlatıyor? -Hücrede, sürgünde hayatını kaybeden hakimlerin sorumlusu kim? Alman bir doktor, vefat eden kadın hakimin kalbi için ne dedi? -Türkiye, onların yaşadıkları ve tecrübeleri ile nasıl bir imkana kavuşacak? -Hayatlarını alt üst eden bu dönemin hakim ve savcılarını yargılayacak olsalar ne yapacaklar? Hakimler; Hilal Ünal Ocak, Saim Nergiz, Esat Özdem, Tuğba Demir, Esma Üçler Koç ve savcı Mustafa Doğan, SARI SICAK belgeselinde anlattı.
Hayatlarımız korku, kaygı, stres üçgenine sıkışırken; günlerimiz en temel ihtiyaçlarımız için endişe duyarak geçerken ne yazık ki yaşamayı unuttuk. Sağlıklı düşünmekte zorlanıyor, sorunlarımıza çözüm üretemiyoruz. Peki içine düştüğümüz bu moddan nasıl çıkacağız? Bu bölümün videocast halini izlemek için patreondan destekçimiz olabilirsiniz: https://www.patreon.com/bumuyani Instagram: https://www.instagram.com/bumuyanipodcast/ Twitter: https://twitter.com/bumuyanipodcast İletişim: bumuyanipodcast@gmail.com Website: https://bumuyanipodcast.com Bu podcast justwork stüdyolarında kaydedilmiştir.
Bu saatten sonra sadece onları duyacağız, ne hayattan söz eden kalacak ne insan sıcaklığından... #deprem #Türkiye Jenerik müziği: Rahman Altın
Deprem haberini aldığında Kahramanmaraş Pazarcık'a bağlı köylerinde yaşayan kuzenlerinden haber alamayan Batıgül Tunç, hemen İzmir'den yola çıktı. Yoğun kar nedeniyla Konya'da yolun kapalı olması nediyle 9 saat beklediklerini söyleyen Batıgül hanım, eğer yol açılsaydı kuzenlerimi kurtarabilirdik diye konuştu.
Bu video 23/10/2016 tarihinde yayınlanan " İRTİDAT, DİN ŞÛRASI (!) VE HİZMET HAREKETİ" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... “Ne helva ne de selvâ, illâ rü'yet-i Mevlâ!..” deyip sadece Hak rızasını tahsil yolunda koşanlara “mürted” veya “ehl-i dalalet” demek korkunç bir denaettir. Siz bu zirvelerdeki insanların zırvalarına kulak asmayın!.. “Mürted” kim, o belli: Dünyayı esas alan mürtedler.. dini, dünya için kullanan mürtedler.. hiçbir şey yokken, filolara sahip olan mürtedler.. evlatlarına hırsızlık öğreten mürtedler… Evet, yerini belleyememişler. Din ve diyanetini dünyaya duyurmaktan başka bir şey bilmeyen, bir şey tanımayan ve Allah'tan, Peygamber'den başka gözü bir şey görmeyen insanlara “mürted” diyorlar. Ben öyle tanıdım arkadaşlarımı: Onlar, Cenneti, hurîyi, gılmanı bile, yaptıkları şeylerde hedef haline getirmekten “şirk”ten kaçınıyor gibi kaçındılar. Çünkü maksûdun bizzat, matlûbun bi'l-istihkak; “Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Rasûlullah!” hakikatiyle ifade edilen o yüce hakikattir, Allah'tır; ne selvâ, ne helva.. ne bal, ne börek, ne saray… (Râbia Adeviyye validemizin şu sözüne işaret ediliyor: “Ne helva ne de selvâ, illâ rü'yet-i Mevlâ!..” Ne kudret helvası isterim ne de bıldırcın eti; benim muradım yalnızca Cenâb-ı Hakk'ın rü'yeti!..) Sizin bu mevzuda en küçük görüneniniz, bunların onda birine tâbi olmadı; onları aklının köşesinden geçirmedi. Aklının köşesinden geçirdiyse şayet bir kıtmîr, hemen kıtmirliğini ortaya koyarak size sordu; “Acaba bu mesele ne ola?” falan dedi. Bu açıdan, kendini bilmez, densiz, bayağı o kimselerin sizlere “mürted” veya “firâk-ı dâlle” demeleri denaetin, şenaatin, fezâetin, hıyanetin, alçaklığın ve bir şey yapamama kompleksinin ifadesidir. Hayatlarında on tane insana, bizim millî değerlerimizi, tarihî mefâhirimizi, yüksek idealimizi ve din-i mübînin evrensel değerlerini anlatmaya muvaffak olamamışlardır. Aksine günümüzde olduğu gibi, o dinin dırahşan çehresini zift atarak kirletmişlerdir. Bir de yalanlarına yama yapan zift medyaları vardır ki; attıkları her yalanı imzalamaktadırlar. Bu yalanları söyleyenlere Ziya Paşa ifadesiyle “yuf olsun!..” Duydukları halde seslerini çıkarmayanlara yuf olsun!.. Hâlâ bunları insan zannedip –değil Müslüman– arkalarından koşturanlara ve onların Müslümanlık adına bir şey vadediyor olduklarını sananlara yuf olsun!.. Dininden, millî mefkuresinden, Kitab'ından, Sünnet'inden, İcmâı'ndan, Kıyas'ından, an'anesinden, geleneğinden, örfünden, âdetinden onda bir bile fedakârlıkta bulunmayan.. ve bütün bu evrensel güzellikleri dünyaya tanıtmak için âdetâ seferberlik yapan, -günümüzün çağdaş münafıklarının hakiki mü'minlere karşı ilân-ı harp yapmaları gibi- hakkı-hakikati bütün insanlığa duyurma, güneşin doğup-battığı her yere ulaştırma adına seferberlik ilan etmiş bulunan insanlara iftira ediyorlar. O fedakâr insanlar ki, dövene elsiz, sövene dilsiz, kıranlara da gönülsüz. Benim kırılmamı nazar-ı itibara almayın; kimse kırılmıyor. O densizlerin sözleri karşısında kimse eğilmiyor, kimse hicap duymuyor, kimse üzülmüyor, kimse müteessir olmuyor; herkes yoluna devam ediyor. Çünkü Hizmet gönüllüleri din-i Mübin-i İslam'ın değerlerini ve evrensel değerleri temsil ediyorlar; tarihimizden süzülüp gelen ve temel kıstaslarımız itibariyle regülasyona tâbi tutulan, böylece bize mal olarak değerlerimiz içinde yerini alan an'anelerimizi ve geleneklerimizi dünyaya taşıyorlar. Yüzümüzü kızartacak hiçbir şey yok bunların içinde. Binaenaleyh, bunları dünyaya duyurmak için dört bir yana seferberlik ilan etmiş insanlara karşı, yerinde “firak-ı dâlle”, yerinde “mürted!” diyen kimseler, Anadolu insanı değildirler.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yaptırılan bir ankatin raporuna göre, Avustralyalıların neredeyse üçte ikisi, iklim değişikliğinin önümüzdeki on yıl içinde evlerini etkileyeceğine inanıyor. Dünya genelinde insanların üçte birinden fazlası 2050 yılına kadar evlerini terk etmek zorunda kalacaklarından korkuyor.
Bankalar rekor kar ederken vatandaşların borçları katlanarak artıyor. Kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı 470 bini, kredi borcu bulunan vatandaş sayısı 36 milyonu aştı. / Kente karşı suçlara karşı yıllardır mücadele eden Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, memuriyetten çıkarıldı. / Brüksel - Ankara hattında gerilim ... / Gündemin önemli gelişmeleri Demet Bilge Erkasap'la bültende...
Hayatlarımızın her alanına her zaman aynı ilerleme ve ivmeyi sürdüremeyeceğimizi ve bununla barışmanın getirdiği hafifliği anlatan bölüm. Desté'nin Türkçe baskısı çıktı, incelemek ve satış kanallarını görmek için web sitesine uğra. Intagram'dan takip etmek için tıkla @thisisdeste Flov Online'da düzenli olarak yenileri eklenen yüzlerce yoga ve meditasyon dersini sınırsız izlemek ve ay ritüellerine katılmak için online.flovstudio.com
Turkish Stories for Learner Turkish Keloğlan Çok uzak ülkelerin birinde iyi kalpli; ama kel bir oğlan yaşarmış. Bu delikanlının adı Keloğlan'mış. Günlerden bir gün, saraydan gelen bir haberci, bütün halka prensesin evleneceğini ve damat adayını seçmek için yarışma yapılacağını söylemiş. Prenses, yarışmanın birincisiyle evlenecekmiş. Prenses, sarayında çok mutluymuş ve evlenmek istemiyormuş. Ancak bir gün babası kızına evlenme vaktinin geldiğini ve kendisiyle evlenmek isteyen prenslerin olduğunu söylemiş. Prensesin uygun damadı seçmesi gerekiyormuş. Prenses, kısa bir süre düşündükten sonra kararını açıklamış. Atıyla nehrin üzerinden atlayan kişi ile evleneceğini söylemiş. Prenses, hiç kimsenin atıyla nehri geçemeyeceğini düşünüyormuş. Keloğlan, bu yarışa katılmak istiyormuş. Çünkü yarışı kazanacağından eminmiş. Keloğlan'ın cebinde sırlı bir kutu varmış. Bu kutuda bir siyah, bir beyaz bir de kahverengi saç bulunmaktaymış. Bu saçları Keloğlan'a yaşlı ve bilge bir adam vermiş. Keloğlan kutuyu açınca yaşlı adamın uyarısını hatırlamış. Yaşlı adam: “Bir gün bu saçlar, sana lazım olacak.” demiş. Yarışın yapılacağı gün halk toplanmış. İlk binici atını koşturmuş; ama karşıya geçememiş ve nehre düşmüş. Diğer atlılar da sırayla denemeler yapmışlar. Onlar da başarılı olamamışlar. Keloğlan, kutudan beyaz saçı alıp ovmuş. Beyaz saç birden beyaz bir ata dönüşmüş. Keloğlan, beyaz pelerinini giyerek ata binmiş ve nehri geçmeyi başarmış. Beyaz atlı binicinin yarışı kazandığı ilan edilmiş. Ancak beyaz atlı biniciyi hiçbir yerde bulamamışlar. Sultan, yeni bir yarışın yapılacağını ve kızının bu yarışı kazananla evleneceğini ilan ettirmiş. Birinci yarış gibi biniciler, teker teker suya düşmüşler. Keloğlan, sihirli kutusunu çıkarıp içinden siyah saçı çıkarmış ve ovmuş. Siyah saç, siyah bir ata dönüşmüş. Keloğlan, siyah pelerinini giyerek atına binmiş. Atıyla rüzgâr gibi koşmaya başlamış. Nehrin üzerinden atlamış ve yine hızla oradan uzaklaşmış. Prenses, bu atlının kim olduğunu çok merak ediyormuş. Yarışı siyah pelerinli atlının kazandığı açıklanmış. Ancak adamı bulamamışlar. Sultan, bu duruma çok sinirlenmiş. Bir yarış daha yapmaya karar vermiş. Keloğlan, yine kutusunu çıkarmış, kahverengi saçı almış ve ovmuş. Saç birden kahverengi bir ata dönüşmüş. Keloğlan, bu sefer kahverengi pelerinini takıp atına binmiş. Yine rüzgârla yarış eder gibi atını koşturmuş. Prenses, bu sefer yarışı kazanan kişiyi kaçırmak istemiyormuş. İki hizmetkârından, nehrin öbür yakasında nehri geçen biniciyi yakalamalarını istemiş. Keloğlan, yine nehrin en geniş yerinden atlamış ve hızla uzaklaşmaya başlamış. Ancak prensesin hizmetkârları onu takip edip yakalamışlar. Prenses, yarışı kazanan kişinin Keloğlan olduğunu ilan etmiş. Bütün halka, Keloğlan ile evleneceğini duyurmuş. Keloğlan, prensesle evlenemeyeceğini; çünkü kendisinin zengin olmadığını söylemiş. Prenses ise kendisi için zenginliğin önemli olmadığını, Keloğlan'ın cesaretine hayran kaldığını belirtmiş. Keloğlan ve prensesin düğünü kırk gün kırk gece sürmüş. Hayatlarının sonuna kadar mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Aposto! Community'nin podcast serisi Yuvarlak Masa'nın bu bölümünde İstanbul'da Nasıl Eğleniyorduk?'tan Göktuğ İpek ve Oğul Doğa Gökşin, Aposto! İstanbul'dan Naz Eraslan ve Soli'den Elif Bayram, İstanbul'daki eğlence hayatlarının ve mekânlarının dünden bugüne nasıl değiştiğini ve dönüştüğünü konuşuyor. Aposto! Community cuma saat 14:00'te e-posta kutunda