POPULARITY
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Söylemesi kolay, dinlemesi zor bir bölümle karşınızdayız: Nasihat! Emin ve Berkin, Türk kültüründe yeri olan nasihat alma ve verme hakkında düşüncelerini paylaştılar. Bu ikili bakalım bu sefer aynı düşünüyor mu? Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin, bugünkü bölümümüzde Berkin'le beraberiz. Berkin bir süredir yoktun, hoş geldin öncelikle. Berkin: [0:33] Hoş buldum Emin ama podcastlere bence böyle girmemelisin. (Neden?) Direkt şey, bir podcast konumuzla bir giriş yapayım dedim yani. Sana bir nasihat vereyim dedim. Emin: [0:44] Bu bir nasihat miydi? Berkin: [0:45] Aynen bu bir nasihatti. Emin: [0:47] Evet bugünkü bölümümüz nasihatle ilgili olacak ama öncesinde biraz senin gelmenle ilgili de sohbet edelim. Berkin: [0:53] Direkt işi bitirip gitmek isteyişim falan... Normalde biz seninle podcastleri daha ileri saatlerde çekiyoruz ya bugün kafamız biraz daha açık herhâlde. Daha erken saatte çektiğimiz için. Bakalım nasıl bir podcast olacak. Emin: [1:07] Yoğunluğu fazla olacak herhâlde biraz. Berkin: [1:09] Bakalım. Girer girmez yormaya başladım ben zaten. Bakalım nasıl geçecek. Bir süredir yoktum değerli dinleyicilerimiz. Askerlik görevimi ifa ediyordum. Bu da döndükten sonraki ilk podcastım oluyor. Yani biraz paslanmış mıyım onu da göreceğiz yani aslında bugün. Askerlik Berkin'i nasıl değiştirdi? Emin: [1:27] Askere gitmeden önceki Berkin ile askerden döndükten sonraki Berkin arasındaki üç tane büyük farkı söyler misin bana? Berkin: [1:35] Ooo üç çok oldu. Emin: [1:38] Tamam bir tane söyle o zaman. Ani bir soru oldu çünkü. Berkin: [1:42] Evet çok ani bir soru oldu. Ya şöyle... Annem diyor ki "Daha düzenlisin." fakat ben bunu kabul etmiyorum. Yani böyle bir şeylere daha el atıyor gibiyim onun gözünde. Geçen gün sofradan tuzluk ve karabiberliği kaldırdım falan... Böyle çok etkilendi bu hareketimden. "Ooo askerlik sana neler katmış!" diyor. Fakat ben bunun böyle anlık bir şey olduğunu düşünüyorum. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
Bugünkü yazımızda söz verdiğimiz üzere okuyucularımızdan gelen sorunları gündeme getirerek çözüm üretmeye çalışacağız. Birçok okuyucumuz bize göndermiş olduğu mesajda şu ifadeleri kullanmış; “Kamuoyunda EYT yasası olarak bilinen 7438 yasa sonrası; Askerlik borçlanması yapan, SSK'lı ve Bağ-Kur'lu (İşçi, esnaf ve çiftçiler) yaptıkları askerlik borçlanması ile sigorta başlangıcını geriye doğru çekerek emeklilik hakkını elde ettiler. Fakat, aynı askerlik borçlanmasını yapan biz Emekli Sandığı çalışanlarına (asker, polis ve memurlar) emeklilik hakkı verilmedi. Şuan 11.200 pirim günümüz ve 25 yılı geçen Çalışma süremiz olmasına rağmen emeklilik hakkımız verilmiyor.
CDU/CSU zorunlu askerliğe geri dönmek istiyor, ancak SPD gönüllülük esasına dayalı bir askerlik hizmetinden yana. Von Elmas Topçu Gökçe Göksu.
CANLI YAYIN 92 / Askerlik | (L092) | Dr.TOA
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın 2 buçuk yılda nereden nereye geldiğini, hem Rusya'nın hem de Ukrayna'nın daralan insan kaynağını nasıl takviye etmeye çalıştığını, Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz ile konuştuk.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Alman ordusunda büyük bir eleman açığı var. Erkekler için zorunlu askerliğin 2011 yılında dondurulmasıyla birlikte ordudaki asker sayısı 180 bine kadar geriledi. Gönüllü olarak silahlı kuvvetlerde hizmet vermek isteyenlerin sayısı ise beklentilerin çok altında. Ukrayna'daki savaşın da etkisiyle zorunlu askerlik konusu tekrar gündeme yerleşti. Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU son kongrelerinde bu yönde bir karar aldı. İktidar partisi SPD ise temkinli. Zorunlu askerliğin özellikle Türkiye kökenli gençler için ne anlama geleceğini CDU Duisburg Marxloh Teşkilat Başkanı Deniz Güner ile konuştuk. Erkan Aslan en son bilgileri derledi. Mikrofonda Çelik Akpınar var. Von Celik Akpinar.
Bazı durumlar vardır. İletişim de çalışmaz, ilişki de… İstediğinizi yapın, hedef kitle bildiğini okur… Askerlik yapanlar hatırlar; eratın, eğitim dışında giydiği ‘tek tip' adı verilen bir tür üniforma vardı… Üniforma da zaten tek tip demek değil mi?.. Fakat, erata hiç kimse “tek tip” dedirtemezdi… Varsa, yoksa “tektif”… Tektif aşağı, tektif yukarı… Müzik dünyasından da örnekler verelim… 1975 yılında Eurovision'a Türkiye adına katılan şarkıyı, Allah selamet versin Ali Rıza Binboğa söylüyordu… Parçanın bir yeri şöyleydi: “Özgürlük ve barış tüm insanların özlemi olacak yarınlarda…” Yani, yarınlarda faşizm gelecek, hiç kimse özgür olamayacak, barışa hasret kalacaksınız deniliyordu… İyi mi?! Ancak bizim solcular, sözlerin içinde ‘özgürlük' ve ‘barış' kelimeleri geçiyor diye şarkıyı bir anda sol söylemin bayrağı hâline getirmişlerdi. Yüzlerce kere yazıldı, çizildi: “Aman ağalar! Etmeyin, eylemeyin; şu sözleri değiştiriverin…” Kimselerin umurunda olmadı… Sol, faşist söyleme sahip çıkmaya devam etti. Bir de Yeşim Salkım'ın ünlü parçası vardır… Son olarak 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle pek çok sanatçının katıldığı yeni bir düzenlemeyle, Atatürk'ün gözlerine gönderme yapılarak seslendirildi: Deli Mavi… Şarkının bir bölümünde şöyle deniliyor: “Son bakışın duruyor gözümde / Bir alev gibi deli mavi / Son gülüşün duruyor yüzümde / Çok sevenlerin deli hâli… Söz, sana yemin, sana söz / Kör olayım, yalansa / Değmedi, değmez / Gözüme başka renkte iki göz…” Ne anlama geliyor? Bizim için önemli olan gözünün mavi olmasıdır, gözü maviyse herkes ‘gözüme değebilir'… Yani kastedilen o mavi gözlünün başka bir ‘benzersiz, tekil' özelliği yoktur…
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Nuland'ın istifâsı son günlerin en mühim hâdiselerinden birisidir. Azılı bir neocon olan bu hanımefendi, artık enkâza dönüşen bir Avrupa manzarası bırakarak köşesine çekildi. Bu istifâ, Biden devrinin de târihsel başarısızlığını ortaya koyuyor. Buna ilâveten Trump'ın gelişinin de köşe taşlarından birisini meydana getiriyor. Nitekim istifânın arkasından gelen haberler tam da buna işâret ediyor. ABD ordusunun özel birlikleri Tayvan'a yerleşmeye başladı. Demek ki, ABD'nin nihâî hükümlerini veren bâzı derin odaklar ikinci Trump devrine hazırlanıyorlar. Artık Çin yeniden odağa alınmış vaziyette. Bunun en baskın neticesi, Biden'ın kesin olarak Trump gibi bir çılgını ârızî ve kazâî bir sayfa gibi buruşturup çöpe attığına inanan ve şartsız sualsiz NATO disiplinine giren Avrupa devletleri ile Avrasya'yı temsil eden Rusya ilişkilerinde tâkip edilebilecektir. Evvela hâlihazırdaki umûmî manzaraya bir bakalım. Rusya-Ukrayna savaşı Biden devri açısından tam bir fiyaskoya dönüşmüş durumda. Rusya'yı çökertme projesi ters tepti. Rusya bu savaştan daha da güçlenerek çıktı. Son perdede, İsrâil-Filistin savaşı Putin için çok rahatlatıcı bir işlev gördü. Ele geçirdiği toprakları sıkı, hattâ aşılmaz bir şekilde tahkim etti. Ukrayna bu savaşı taşıma suyu ile çevirmeye çalıştı. Bunun, durgunluk yaşayan Batı toplumlarında, bilhassâ ABD'de askerî sanâyileri tam kapasite ile çalıştıran bir tesiri oldu. Lâkin kapasiteler sınırlı kaldı. Ukrayna'ya yapılan askerî ve mâlî yardımlarda kesilmeler ve aksamalar yaşanmaya başladı. Ukrayna'nın son taarruzunun başarısızlığa uğraması bardağı taşırdı. Birkaç aydır tedârik sorunları yaşayan Ukrayna ordusu hakikâten de çok zor durumda. Avrupa'ya gelince, durum daha da açmaza girmiş durumda. NATO garantileri ile yaşamaya alışmış Avrupalılar on senelerdir savaş ekonomileri açısından çok zayıflamış bir durumdaydı. AB'nin kuruluş rûhunun antimilitarist bir ruh olarak şekillendiğini biliyoruz. 1980-2000 arasında Avrupa'da estirilen liberâl rüzgârları hatırlayalım. Savaşı geçmişte kalan bir barbarlık olarak telâkki eden bir yaklaşımın ne kadar da yaygın olduğunu görürüz. Aslında bu, milletleri millet yapan iki temel sütun, vergi ve askerliktir. Bu iklim, sütunlardan birisinin ne kadar da gözden çıkarıldığına delâlet etmektedir. Zâten AB rûhu, millet fikrinin de medenî gâyeler doğrultusunda aşılmasını arzuluyordu. Askerlik vazifesi bireylerin tercihlerine bırakıldı. Vicdânî redcilik kampanyaları yürütüldü. Mecbûrî askerlik pek çok yerde kaldırıldı. Askerî harcamalar da büyük oranlarda tenkisatlara gidildi. İşte Biden ABD'sinin Rusya karşısına sürdüğü Avrupa'nın hâli buydu. Ukrayna, Avrupa devletlerinin mevcut ve mahdut kaynaklarını nâfile yere yedi bitirdi. Avrupa'nın zayıf altyapıları yeni talepleri karşılamaktan çok uzak kaldı. Telâfî edilmez boşluklar ortaya çıktı. Aceleyle sanâyilerini askerîleştirmek, mecbûrî askerliği yeniden yürürlüğe sokmak yolunda adımlar atmaya başladılar. Ama bu adımların, sanâyisi zâten askerî ağırlıklı olan ve kapasite artışını kolaylıkla sağlamış Rusya karşısında geç kalınmış adımlar olduğunu düşünebiliriz.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı… İşten çıkarılırsam işsizlik ödeneği alabilir miyim? İhbar tazminatı ne kadar olmalı? Ne kadar doğum yardımı alabilirim? Cumartesi günleri yıllık izne dahil edilir mi? Kıdemin hangi tutardan hesaplanır? Askerlik dönüşü işsizlik maaşı alabilir miyim? Hüseyin İrfan Fırat çalışma yaşamınıza dair sorularınızı yanıtlıyor… Hüseyin İrfan Fırat ile Çalışma Yaşamı her Salı saat 15.00'te 96.6 Yön Radyo'da.
Türkiye'de bedelli askerlik fiyatı, memur maaşlarına yapılan zam oranı ile yılda iki kez değerlendiriliyor.
ADHD tiktokları, Esra Ezmeci ve diğer sosyal medya terapistleri, sınıf anneleri, son Erasmus anım (öğretmenlik stajı) ve daha fazlası. 00:00 - 05:11 gündüz çalışmak vs gece çalışmak 05:12 - 09:14 hiperaktivite tiktokları 09:15 - 13:38 esra ezmeci, sosyal medya terapistleri, gökçe hız 13:39 - 16:02 filistin vs israil 16:02 - 19:24 sınıf anneleri 19:25 - 38:42 erasmus stajı, erasmustaki gıcık türk kız :D 38:43 - 43:35 beyonce albümü (ve götü)
Askerlik Sonrası Ayrılık (S141) | Dr. RedPill Kısalar
Turgut Özal Turgut Özal, banka memuru Mehmet Sıddık Bey ve ilkokul öğretmeni Hafize Hanımın çocukları olarak 13 Ekim 1927 de Malatya'da dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğrenimini yurdun değişik yerlerinde tamamladı. Turgut, daha dört yaşındayken aile, Bilecik'in Söğüt ilçesine taşındı. Burası, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın Ertuğrul Bey'e yurt olarak verdiği, sonra da Ertuğrul Bey'in oğlu Osman Bey'in Osmanlı Devleti'nin temelini attığı yerdir. Yetiştiği bu çevre, Turgut Özal'ın kişiliğinin oluşumunda temel rol oynayacaktır. Özal, öğrenim hayatına burada başladı. Daha sonra aile Silifke'ye taşındı. Özal bu yıllarda ısrarla pilot olmayı arzu etmektedir. Fakat burada geçirdiği bir kaza onun bu arzusuna ulaşmasına engel olacaktır. Bindiği eşeğin üzerinden semer kaymış ve kolu hasar görmüştür. Bu kaza, kolunun biraz kısa kalmasına sebep olmuş ve böylece pilotluk hayalleri de suya düşmüştür. Mehmet Sıddık Beyin görevi nedeniyle aile sık sık il değiştirir. Nitekim Özal bu arada ortaokulu da Mardin'de bitirir. Ama Mardin'de lise yoktur. Annesi Hafize Hanım, oğlunun ya Konya Lisesi'nde ya da Kabataş Lisesi'nde okumasını arzu etmektedir. Her iki okul da paralıdır. Özal'ın paralı yatılı okuması gerekmektedir. Özal 25 lira daha ucuz olduğu için Konya Lisesi'ne verilir. Fakat bu arada ortanca oğul Korkut da ortaokulu bitirir. Ailenin her iki çocuğu da paralı yatılı okutmaya gücü yetmemektedir. Aile buna da bir çözüm yolu bulur. İki kardeş de dayıları Süleyman Doğan'ın Malatya'daki evlerine belli bir kira karşılığında yerleştirilir. Yeğenleri Hüsnü de yanlarında kalacaktır. Aile sonunda Kayseri'de tekrar buluşur. Özal liseyi Kayseri'de bitirir. Turgut Özal girdiği üç fakültenin de imtihanlarını kazanır. Fakat bunların arasından İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliğini seçer. Burs almaya başlayınca ailesine yük olmaktan kurtulur. Özal, 1950 yılında üniversiteden mezun olur. Aynı yıl Ankara'da, Elektrik İşleri Etüt İdaresinde mühendis olarak çalışmaya başlar. Bu arada evlenir. Fakat bu evlilik kısa sürer. 1952 yılında sona eren bu evlilikten sonra Semra Hanımla evlenir. Özal'ın bu evlilikten 3 çocuğu olur. Özal bu evlilikten hemen sonra mesleğinde ihtisas yapmak amacıyla Amerika'ya gönderilir. Dönüşünde Elektrik İşleri Etüt İdaresinde Genel Müdür Teknik Müşaviri olarak görev alır. 1958 yılında zamanın hükümetince kurulan Planlama Komisyonunun sekreterya görevini de yapan Turgut Özal, bu arada askerlik görevini de yapmak üzere 1959 yılında Ankara Ordonat Okulunda yedek subay olur. 1960 yılındaki askerî darbe sırasında Özal askerdir. Askerlik görevinin hemen ardından Elektrik İşleri Etüt İdaresindeki görevine tekrar dönen Özal, Devlet Plânlama Teşkilatının kuruluş çalışmalarına da katılır. 1965 seçimlerinden sonra başbakan olan Süleyman Demirel'in yanında önce danışman olarak görev alan Özal, daha sonra da 1967 yılında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı'na getirilir. 12 Mart 1971'de bu görevinden ayrılır ve Amerika'ya gider. Burada 1973 yılına kadar kalan ve Dünya Bankası Sanayi Dairesinde sanayi ve maden konularında özel danışmanlık görevi yapan Özal, yurda dönüşünde özel sektörde bankacılık, demir çelik, otomotiv sanayi, tekstil, gıda gibi sektörlerde yönetici olarak çalışır. Daha sonra MESS'de sendika başkanı olarak görev yapar. Kasım 1979 yılında Süleyman Demirel başkanlığında kurulan azınlık hükümetiyle tekrar devlet memurluğuna dönen Özal'a, Başbakanlık Müsteşarı ve DPT Müsteşar Vekilliği görevi verilir. Türk ekonomisinin liberalleşmesini hedefleyen 24 Ocak kararlarının hazırlanmasında aktif görev alır. 12 Ocak 1980'den sonra kurulan Bülent Ulusu hükümetinde ekonomi işlerinden sorumlu başbakan yardımcılığına getirilir. 22 ay kaldığı görevinden 14 Temmuz 1982 yılında istifa eder. 20 Mayıs 1983'te Anavatan Partisini kuran Özal, 6 Kasım 1983'te seçimleri kazanarak iktidar olur. 1987 yılında ikinci kez iktidara gelir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 47. Hükümetinin başbakanı olur. 31 Ekim 1989'da Kenan Evren'den boşalan Cumhurbaşkanlığı makamına seçilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı olarak 9 Kasım 1989'da göreve başlar. Özal, Balkanlar'a ve hemen ardından Orta Asya'ya yaptığı uzun ve yorucu seyahatlerden sonra döndüğü vatanında 17 Nisan 1993'te vefat eder.
Dinozorlar Ne olurdu sanki, sokaklarımızda oradan oraya koşuşturan dinozorlarımız olsaydı? Onları cinslerine göre ayırır, günlük hayatımızda onlara ayrı birer yer verirdik. Ne bileyim, cins dinozorlar, sokak dinozorları, polis ve hatta çoban dinozorları gibi. Bu arada hayvanları koruma derneğinin kliniğinde dinozorların sığabileceği muayene odaları falan... Her yıl dinozor yarışları düzenler, birinci gelene madalyalar takar, onları körpe dana etiyle ödüllendirirdik. Hatta en güzel dinozoru bile seçerdik. Bu pek zor olmazdı. Zira dinozor kuaförleri, hatta özel dinozor eğitim merkezleri olurdu. Tatile gideceğimiz zamanlar dinozorlarımızı yerleştireceğimiz dinozor otelleri bulunurdu ve özel dinozor mamaları üretilirdi. Mama dedim de, “DINOZOR GIREMEZ” çıkartmalarını kapısına yapıştıran lokantaları protesto ederdik... Ben dün gece rüyamda dinozorları gördüm. Saçmalamam bu yüzdendir. Ama yine de dinozorlar hakkında bir şeyler yazmak geldi içimden. Aslında amacım, rüyamı anlatmaktı. Üstelik rüyam, yukarıda yazıp döktüğüm saçmalıklarla ilgili olmayıp, insanı düşündüren, değişik bir bakış açısına sahipti. Doruklarında karların hiç eksilmediği, eteklere doğru beyazdan mora, mordan pembeye dönüşen ve hemen etek hizalarında yeşil çam ormanlarının kapladığı dağlarla çevrili kocaman bir vadi gördüm. Bu vadi zümrüt rengindeydi ve yer yer irili ufaklı beyaz kayalarla ve yine irili ufaklı göllerle ve yemyeşil, kıvrım kıvrım ırmaklarla donanmıştı. Irmak boylarında salkım söğütler kadifemsi geçişlerle suyu topraktan ayırıp, yerlerini daha gerilerdeki zeytin ağaçlarına bırakıyorlardı. Yer yer beyaz zambaklar fırlamıştı otların arasından. Küçük, sarı kertenkeleler beyaz kayaların sırtlarında güneşe bırakmışlardı kendilerini. Kıpkırmızı parlayan güneş, yakmıyor, ısıtıyordu yalnızca. Top top bulutlar, pembe gökyüzünde baş boş ilerleyip gidiyorlardı bilinmeyen ufuklara doğru. Farklı bir dünyaydı bu dünya, dinozorların dünyasıydı; ama içinde yine de tanıdık bir şeyler vardı. Örneğin, insanlar... Evet, biz insanlar dinozorlarla iç içe yaşıyorduk bu âlemde. Bizim için yalnızca iki konum vardı: Yaşamak ve ölmek. Yaşamak, insanlara göre günübirlik bir tatil gibiydi, sonrası sonsuzluktu. Sonsuzluğa gitmeden önce daha ne kadar yaşanacağı bilinmiyordu. Gerçekte biliyor muyuz, ne zaman öleceğimizi? Dinozorların dünyasında yaşayan insanlar çok mutluydu. İçinde yaşadıkları mağaralar, tam olarak onların rahat edeceği şekilde düzenlenmişti. İstedikleri her türlü rahatlığa sahiptiler. O mağaralar onların evleriydi ve apartman daireleri gibi rahatsız eden üst kat komşuları yoktu. Onlar için geçim derdi diye bir şey yoktu. Dinozorlar kendi aralarında organize olmuşlardı ve insanların beslenmesi, korunması, sağlığı için gereken önlemleri alıyorlardı. İnsanlara yapacak çok fazla iş kalmamıştı. Görevleri, iyi beslenmek, stresten uzak, sakin ve huzurlu yaşamak, eğlenmek ve gülmekti. Tüm insanlar, bir gün daha dünyaya gözlerini açabilmiş olmanın mutluluğu içinde uyanırlardı ve tek sorunları, sokakta oynayan çocuklarının, hamburger olmadan evlerine dönmeleri olurdu. Sağ salim evine geri dönen insanlar, bir gün daha yaşamdan nasiplerini alabilmiş olmanın şükran duygularıyla dolar, mutluluktan gözleri yaşarırdı. Askerlik nedir, bilinmiyordu. Dinozorlar kendi sınırlarını zaten gereğince koruyorlardı. Para pul da gerekmiyordu. Ne için gereksindi? Zaten satın alınacak bir şey yoktu ki? Kimse kimseyi kıskanmaz, kimse nefreti tanımazdı. Kariyer, ihtiras, yarın korkusu bilinmiyordu. Yarını, yarın düşüneceklerdi. Bugün yaşamak vardı, mutlu olmak vardı. Zaman, gülme zamanıydı, sevme zamanıydı, şükran zamanıydı. Ne o? Çok mu ürkünç geldi dinozorların dünyası? Yani ölümün bu şekli çok mu kötü? Peki bizler nasıl ölüyoruz? Trafik kazaları, AIDS, veba, kaza kurşunu, intihar, mantar, gaz zehirlenmesi, yanma, boğulma... Daha sayacak olsak, epeyce sürer gider bu liste. Hepsinin ortak adı da ecel. Evet, savaşta da ölsek ecel, yataktan da düşsek ecel, cinayete de kurban gitsek yine ecel. Yırtıcı hayvanlar da saldırsa veya yılan, akrep sokması gibi sebeple de olsa ecel her zaman eceldir. Ecelimiz bir dinozorun dişleri arasında bulsaydı bizi, yeter ki hayatımız korkusuz, kuşkusuz, pürüzsüz olsaydı. Yeter! Panik yapmayalım lütfen! Unuttuk mu, bu sadece bir rüyaydı. Zerrin OKTAY
5 Ocak 2022 gündem haberleri sizlerle. İyi dinlemeler. Metin Yazarı: Serap Başar / Seslendirme: Talha Çakırca Instagram Twitter podcastbpt.com
Instagram'dan ❓30 / Askerlik Sonrası Ayrılık - (V136) | Dr. RedPill Kırmızı Hap Video
Easy Turkish: Learn Turkish with everyday conversations | Günlük sohbetlerle Türkçe öğrenin
Kendimizi yaşadığımız yere ait hissediyor muyuz? Yaşam alanlarımızı nasıl kişiselleştirdiğimizi, bir yere ait hissetmek için nelere ihtiyaç duyduğumuzu konuşuyoruz. Konfor alanları ve yeni tecrübeler arasında nasıl karar verdiğimizi tartışıyoruz. Interactive Transcript and Vocab Helper Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership Transcript Intro Müzik Haftanın Konusu Emin: [0:21] Herkese merhaba. Easy Turkish Podcast'in yeni bölümüne hepiniz hoş geldiniz. Ben Emin. Her bölümde olduğu gibi bugün yine Cihat'la beraberiz. Nasılsın Cihat? Cihat: [0:31] İyiyim Emin. Teşekkür ederim. Ya senin bu ses tonundaki keskinlik, kelimelere vurgun falan fark ediyorum ki her tanıtımda bir şov yapıyorsun aslında. Sonra ben normal konuşma dilimle geliyorum. Böyle iki farklı seviyede konuşuyoruz sanki. Onu fark ettim şu an. Emin: [0:49] Ya başlangıçta biraz kasıyorum. O doğru. Ama ondan sonra ben de normale dönüyorum. Cihat: [0:54] Şey zannedebilir dinleyenler, bu kaydedilmiş bir şey. Podcast'in başına koyuyoruz zannedebilir. (Aynen.) Çünkü cümle hep aynı yani. Emin: [0:59] Aynen. Her bölüm başında aynı şeyi söylüyoruz. Cihat: [1:05] Aynı vurguyla, aynı şekilde gerçekten. (Aynen.) İyiyim bu arada. Umarım sen de iyisindir. Direkt konuya girmek istiyorum. Çünkü çok kısa süreli bir 'deadline'ı olan bir işim var. Askerlik başvurusu. Emin: [1:20] Aaa! Başvurdun mu? Cihat: [1:21] Bedelli askerliğe başvuruyorum. (Hayırlı olsun.) Önümdeki sekmede açık yani. Şimdi ama şu an bunu yapmayacağım tabii ki. Ama bir sorum var. Askere hangi zamanda gidilir? Askerlik tecrübesi olan bir insan olarak bana biraz bu konuda bilgi vermeni istiyorum. Çünkü ben buraya Aralık yazdım en başa. Emin: [1:40] Şimdi aralık bence en kötü gidilebilecek aylardan biri. Çünkü çok büyük ihtimalle Türkiye'nin doğusundaki yerlerden birinde askerlik yapacaksın. Aralık ayında da o yerler çok soğuk olacağından ötürü birazcık zorlayacağını düşünüyorum. Support Easy Turkish and get interactive transcripts and live vocabulary for all our episodes: easyturkish.fm/membership
23 Aralık 2022 gündem haberleri sizlerle. İyi dinlemeler. Metin Yazarı: Serap Başar / Seslendirme: Berdan Berk Çakar Instagram Twitter podcastbpt.com
Serinin bu son bölümünde konumuz, “erkek hakları hareketi” denen hareketin tarihi. Bunun merkezinde de, öyle öfkeli ve maskülen bir kamyon şoförü değil, feminist hareketin ortasında yer almış, yumuşak sesli bir siyaset bilimci var. Tüm kaynaklar aşağıda her zamanki gibi.(Not: Akışa yediremediğim 8 dakikalık ekstra bir kaydı Patreon'a koydum bonus olarak. Konusu: Erkeğin genelde ne yaptığını biliyormuş gibi davranıp yardım istememesi, hem bir bug hem de bir özellik. TL,DR: Hayatımız palavra.).Bu podcast, Cambly hakkında reklam içerir.Cambly hakkında daha detaylı bilgi almak ve Black Friday'e özel 60Fularsiz koduyla %60 indirimden faydalanmak için aşağıdaki linke tıklayın.cambly.biz/60fularsiz.Bölümler:(00:05) Warren Farrell.(02:30) Feminizm.(09:15) Çocukların velayeti.(11:55) Askerlik.(12:30) Yasalar önünde eşitlik.(13:10) The Myth of Male Power.(15:25) Güç, hayatına yön verebilmektir.(17:40) At nalı teorisi ve mağduriyet.(19:05) Amaçsızlık.(20:25) Yapay rahim.(21:40) Geleneğe dönüş.(22:50) İnceller.(26:15) Çözümler.(26:50) Erkek ve Şiddet.(27:15) Olası devam bölümleri..Kaynaklar:Podcast: Erkek ve Şiddet serisi (eski) Youtube | PodcastKitap: The Myth of Male Power: Why Men Are the Disposable SexKitap: The Feminine MystiqueKitap: Rome at WarKitap: The Decline of Boys - Review of The Boy CrisisVideo: The Boy CrisisYazı: Why Today's Young Men Are Going Through a Crisis of IdentityYazı: For Men's Rights Groups, Feminism Has Come At The Expense Of MenYazı: Mad Men: Inside the Men's Rights MovementYazı: The waves of feminismYazı: Feminist Theory: A Summary for A-Level SociologyYazı: Estimating childbirth deaths in prehistoryYazı: Roman women and childrenYazı: Incels could become the new VikingsYazı: The Dark World of Extremist MisogynyMakale: Incels on RedditSee Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Rusya, Ukrayna'da yaşananlar üzerinden yeni bir sayfa açtı. Kelime oyunları medeniyetin ayrılmaz bir parçasıdır. İsimlendirmeler, muvakkaten çok defâ hayâtın önüne geçer. Ama nihâi hükmü veren hayâtın gerçekleridir. Ukrayna'da yaşananlar, başından beri bal gibi bir savaştır. Ama Rusya burada bir kelime oyunu yaparak operasyon, müdahale gibi kelimeleri kullanageldi. Son seferberlik karârıyla manzara tamâmen değişti. Artık apaçık olarak savaştan bahsediyoruz. Askerî seferberlik (military mobilization) aslında istisnâî bir durumdur. Mutad olan sivil seferberliklerdir. İnsanlar ömürlerinin ekseriyetini sivil seferberlikler içinde geçirirler. Tahsil görmek, iş güç sâhibi olmak, evlenmek, barklanmak, çoluk çocuğa karışmak sivil hayâtın ana seferberlik çizgilerini meydana getirir. Bu çizgiler, onları mânâlandıran kültürel kodlar üzerinden şekillenir. Askerî mobilizasyon ise iki türlü işler. İlk sütunda, barış zamânında muhtemel savaşa hazırlık olarak. Cemiyetler dış tehlikelere karşı ordu besler. Askerlik mesleğine tâlip olup ve bunu meslek olarak tercih edenler vardır. Buradaki maddî sıkıntı, bu mesleğin icrâsında yaşanan eksikliktir. Bir hekim veyâ mühendis, tahsili esnâsında öğrendiklerinin pratik karşılıklarını hayâta atıldığında derhâl bulacaktır. Askerliğin işlevi savaştır. Savaşın olmadığı zamanlar bir işlev eksikliğidir aslında. Bu eksiklik, savaş kaabiliyetlerini köreltebileceğinden, onları diri tutmak adına devamlı olarak bir teyakkuz durumunda yaşamayı gerektirir. Muhtemel veyâ muhayyel bir düşmana karşı ayık kalmayı sağlayacak her nev'i endoktrinasyon, savaş oyunları ve tatbikatlar bunun açılımlarıdır. Askerî mobilizasyonlar, barış zamânında bunlarla sınırlı kalır. Modernlik târihinde, bilhassa Napolyon ve Bismarck gibi figürlerle özdeşleşen, sivil mobilizasyonlarla askerî mobilizasyonlar arasında sıkı bir örtüştürmeyi güden bir eğilim ortaya çıkmıştır. Bu örtüştürmenin kavramsal çatısı “ordu millet”, zemini ise ulustur. Ordu millet, sivil mobilizasyon sâhalarından askerî mobilizasyon sâhalarına geçişi kısaltan, kayganlaştıran ve hızlandıran bir kavramdır. Bunun bir yakınlaştırmadan daha ileri gidip bir özdeşliğe dönüşmesinin karşılığı ise militarizmdir. Mezkûr örtüştürme kaçınılmaz olarak bir kısa devre oluşturmuş, sivil-asker gerilimleri olarak kavramlaştırılan sorunlara bel vermiştir. Aslında iki mobilizasyon alanının yakınlaştırılması Napolyonik bir fantazi değildir. Bu, bizzat kapitalist ekonomipolitikten beslenir. Kapitalizm, sınıfsal bir işbölümü temelinde bir toplumlaşma (societation) doğurdu. Buna ulus dendi. Kapitalist üst sınıflar, orta sınıflar ve yaygın, kalabalık proleter tabakalardan oluşan bir işbölümünün adıdır ulus. Ulus, Ernest Gellner'ın çok yerinde olan tespitiyle, sanayi temelli bir üretim ve tüketim sâhasıdır. Sanayi kapitalizmi, her ne kadar zamân içinde, sivil düzlemlerdeki demokratik-özgürlükçü yumuşatıcılarla görece farklı kılsa da, özünde bir üretim disiplinidir. Püritan âile, okul, işyeri disiplinleri, fazilet yüklü söylemleri yedeğine alarak sivil toplumlaşma (societation) ve toplumsallaşmaları (socialization) bütünlüklü bir şekilde sağlar. Tuhaf olan husus bu disiplini kuranın da, bozanın da bizzat kapitalizmin kendisinin olmasıdır. Kapitalist krizler kurdukları düzenleri aşındırır. O zaman, neredeyse şaşmaz bir düzenlilik içinde militarist bir mâhiyet kazanır. Ordu millet bir kriz çözücüdür. Tulumlar çıkarılır, askerî libaslar kuşanılır. Dispilinli sanayi toplumlarında yaşanan ve tulum-üniforma arasında sarkaçlanan bir mobilizasyonun yaşanması anlaşılması zor bir şey değildir.
''6 Dakikada Gündem'' ile aktardığımız 20 Haziran 2022 gündem haberleri sizlerle. İyi dinlemeler. Metin Yazarı: Serap Başar / Seslendirme: Can Demirci Instagram Twitter podcastbpt.com
Yoklama kaçağı veya bakaya oldukları için bedelli askerlikten yararlanamayanlara af getiren yasa teklifi TBMM'ye sunuldu. Teklif uyarınca, aftan yararlanacak kişilerin, yoklama kaçağı olarak geçirdikleri her yıl için ek ödeme yapmaları gerekecek. ...
Askerlik yaptığımız yıllarda kullanılan bir deyimdi; “Düşmana sütre gerisinden ateş etmek”... Arapça kökenli ‘sütre' kelimesini Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor: “Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper.” İnternet, karanlık dehlizlerde kaybolacak yöntemlere sığınıp karşı tarafa belli bir ‘iş hedefi' doğrultusunda tezvirat, hakaret, dezenformasyon, ‘sınırsız sorumsuz' tutum ve davranışlarla saldıranlar için uygun bir sütre oluşturuyor. O nedenle ‘sütre' kavramı internetteki salvo ve saldırılara gayet uygun... Öte yandan bireysel hak ve özgürlükleri önemsediklerini söyleyen ‘liberal' çevreler dahi bunları engellemek için kıllarını kıpırdatmadılar... Nerede duysam irkildiğim- ‘evrensel', ‘küresel' gibi kavramlar arkasına sığınıp, yattılar... İşin çözümlenmesi, adı ‘muhafazakâr demokrat', uygulamaları ‘sosyal demokrat' olarak tanımlanabilecek Cumhur İttifakı üyelerine kaldı... Bu hafta Meclis'e sunulan Kanun Teklif'i insana, “Yetmez ama evet” dedirtecek düzenlemeler içeriyor. “Yetmez”, çünkü cezalar, caydırıcı olmak için biraz hafif kalıyor... “Evet”, çünkü önemli ve büyük bir adım atıldı... Kadına yönelik şiddet konusunda da benzer bir düşüncedeyiz... Evet, karşısında atılan her adım olumlu... Yetmez, cezalar artırılmalı. Kanun Teklifi'nde dikkat edilmesi gereken bir husus daha var: Uygulamadaki sübjektif değerlendirmelere açık kapı bırakan bazı maddeler... İşi pratikte göreceğiz... Gelelim kritik yeni yasal düzenlemelere...
Erkeklik çalışmalarına odaklanacağımız yeni dosyamızı askerlik konusuyla açıyoruz. Zorunlu askerlik hizmeti, eril düzeni yaşatan ve yeniden üreten kurumların başını çekenlerden. Pınar Selek'in Sürüne Sürüne Erkek Olmak kitabı bu sistemin işleyişi ve erkek atanan kişiler üzerindeki etkisinin harika bir incelemesi. Bu kitaptan yararlanarak Erkeklik Dosyası'nı açtık. Bu bölümde Câker ve Cem konuğumuz oldu, askerlik ve "pembe tezkere" sürecinde yaşadıklarını anlattı. https://iletisim.com.tr/kitap/surune-surune-erkek-olmak/8176 80'lerde lubunya olmak Patreon'dan desteklemek için: www.patreon.com/queertroublemakers Bize ulaşın: www.queertroublemakers.com / https://twitter.com/qtroublemakers / https://www.instagram.com/queertroublemakers / https://www.facebook.com/Qtroublemakers Kapak fotoğrafı Somchai Kongkamsri from Pexels This podcast uses these sounds from freesound: "Bass loops 025 with drums long loop 120 bpm" by josefpres (https://freesound.org/people/josefpres/sounds/614571/) and "SUGGESTION 3" by nomiqbomi (https://freesound.org/people/nomiqbomi/sounds/578963/) both licensed under CCBYNC 1.0
Prof.Dr. Cem Kılıç ile İşten Güçten Haberler'i kaçırmayın. Çalışma hayatı ve sosyal güvenliğe dair gelişmelerden haberiniz olsun
Kanunen askere giden çalışanının yerine veya iş sözleşmesinin askıya alındığı diğer durumlarda, işveren tarafından geçici iş ilişkisi kurulabilir mi? Prof.Dr. Cem Kılıç anlatıyor.
DUVAR - Yalçın Çakmak'ın hazırlayıp sunduğu Kebikeç'e bu hafta 'Sefarad Güzergâhları' kitabının derleyenlerinden Dr. Kerem Tınaz konuk oluyor. Tınaz, Sefaradların yaşadıklarını anlatıyor.
Disket Kutusu programının 47. bölümü
İşten Güçten - Bedelli Askerlik ve Kıdem Tazminatı by NTVRadyo
Yalnız Kovboy askerliğinin "acemi"lik kısmıyla ilgili detayları paylaştı.
Yalnız Kovboy geri döndü.
Günaydın, bugün 21 Ekim Çarşamba. Hazine alacaklarına ilişkin verileri açıklandı. Türkiye, havacılık sektörü en hızlı toparlanan beşinci ülke. Hollanda'da cinsiyet eşitliği kapsamında kadınlar da zorunlu askerlik kapsamına alındı. Bugünkü bültenimiz sizlere WWF-Market’in destekleriyle ulaşıyor.
Kuzey Işıkları - Hocaefendi'nin askerlik yılları - Kutup Yıldızları 13 by Bahar Solukları
İşsiz Muhabir 7 aylık askerliğinin ardından geri geldi. Şu an evinde olan ve karantinadan karantinaya gelen İşsiz Muhabir askerlikten önce psikolojik durumuyla alakalı konuşmuştu. Şimdi de sonrasıyla ilgili konuşuyor.
Askerlik, lazer, yurt dışı, okul, life, love ve tabi sex
Mecburi askerlik Sultan II. Mahmud zamanında getirildi. Ancak askerlikten muafiyeti ve tecili gerektiren sebepler de az değildi.
Fatih Aker ve Doktor felsefe, aşk ve acısı, askerliğin mantığı, zenginlik konularında boş yapıyorlar. Yeni bölümlerden haberdar olmak için instagram'da odadaki_fil hesabını ya da spotify, apple podcasts vb. platformlarda sayfamızı takip ederseniz dünya daha güzel bir yer olabilir. https://www.instagram.com/odadaki_fil/
Yakın zaman önce ülkenin gündemini günlerce meşgul eden bedelli askerlik hakkında bizzat Karga'nın tecrübeleri üzerinden kısa bir sohbet.
Herkese merhabalar. Kısa bir aradan sonra ikinci sezonumuza başladık. Bu bölümde ayrı kaldığımız zamanda yaptıklarımızdan ve önemli gördüğümüz birkaç meselelerden bahsettik. Umarız beğenirsiniz. İyi dinlemeler!
Bu bölümde freelance çalışma ile tam zamanlı çalışmanın avantaj ve dezavantajlarından bahsettik. Freelance çalışmanın zorlukları (Tatil problemi) Askerlik ve Hastalanma Furyası Düzenli Çalışmanın Getirdikleri ve Zorlukları Freelance'te İş Bitirme Belgelerinin Önemi Şirket Olanakları Tam Zamanlı Çalışmada Network Zorluğu Kişinin Kendini ve Markasını Satması ve Yardım Alması Altın Kelepçe Problemi Çok Çabuk Değişen Ekonomi Yükselen Ücretler (Eljif Elmas 16 Milyon Euro Eder mi?) Oyun Dünyasına Girmeden Önce ve Girdikten Sonraki Hissiyat Kişinin Kendini Sunma Yetisine Verilmesi Gereken Önem Freelance'in Maddi Kazancı (Kartopu etkisi) Game Of Thrones Finali (İyi Bitirmenin Önemi) 1000 Kişilik Dinleyici İçin Teşekkür
Harvard Üniversitesi misafir araştırma görevlisi Dr Ohannes Kılıçdağı, 'Dersimiz Tarih'te, Osmanlı döneminde etnik grupların devlet ve askerlik ile ilişkilerini Ahval editörü Yavuz Baydar'la konuştu.Kılıçdağı, Osmanlı ve Cumhuriyet'te ordularında askere alma tartışmalarını ve sistemini irdeliyor.
11.06.2019 -AKP'de kaybedecekse Yıldırım kaybetsin anlayışı -ABD Temmuz'u beklemedi -Askerlik kanununda Erdoğan'a verilen yetkiler değişebilir
Etek boyu, Kadri Gürsel, S-400, Askerlik düzenlemesi, sınır ötesi harekat, İstanbul'un fethi ve çok daha fazlası "Ne Var Ne Yok"ta Gazeteleri didik didik ediyoruz; "Ne var ne yok" bakarak sabahın fotoğrafını çekiyoruz. Mithat Fabian Sözmen'le "Ne Var Ne Yok?" hafta içi her sabah 09:00'da Evrensel Web Tv'de. 30 Mayıs Perşembe günü, gazetelerde "Ne Var Ne Yok?" https://evrn.sl/XpNUZy?a=68ed2
Psikolog Ferhat Aydın ‘‘Sence ben normal miyim, ne zaman psikoloğa gitmeliyim?’’ Durumdan siz rahatsız mısınız, günlük hayatınız etkilenmeye mi başladı, ilişkileriniz ve sosyalliğiniz bozuldu mu? Artık psikoloğa gitme vakti gelmiş demektir. Bununla birlikte, hayatın akışı içerisinde öyle ince detaylar vardır ki -aha moment! - bu anlar değişimi başlatan kırılma anlarıdır. Bu anları tecrübe edebilmek için hayatın akışına kendinizi bırakmak ve hissiyatınıza dair soru sormak ve size öğretilenleri merak ederek sorgulamak gerekir. Soru sorarken kafanız karışabilir. Bu iyi bir durumdur ki, kafanızın olduğunu gösterir. Mutluluk, kaygı, öfke, can sıkıntısı, neşe, stres vs. olumlu olumsuz tüm duygular bizim ihtiyacımızdır. Gerçekten ne hissediyorum sorusu sorulmazsa ve duygular görmezden gelinirse, hayat bir şekilde öcünü alır. İnsanı anlamaya dair tüm çabalar, psikoterapi ekolleri ve felsefi düşünceler insana hep aynı şeyi, kendine bakmayı tavsiye etmektedir. ODTÜ Psikoloji bölümünden mezun olan Ferhat Aydın, mezuniyetinin ardından Boylam Psikiyatri Enstitüsü’nde ‘Klinik Uygulamalı Psikoloji Okulu ve Nesnel Değerlendirme Eğitimi’ni tamamladı. Meslek hayatına özel bir kurumda çocuk-ergen ve ailelere psikolojik danışmanlık alanında hizmet vererek başladı. Daha sonra ‘Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi Eğitimi’ni tamamladı. Askerlik görevini sürdürürken ‘askeri ortama uyumu kolaylaştırıcı ve intiharı önleyici çalışmaları’ ile Kara Kuvvetleri tarafından takdir belgesiyle onurlandırıldı. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Cinsel Terapi eğitimlerini tamamlayan Aydın, bu temel eğitimlere ilaveten, Oyun Terapisi, Boşanma Adaptasyonu Terapisi, Çocuklarla Bilişsel Davranışçı Terapi, Uluslararası Okul Psikolojisi Birliği onaylı eğitimler olan 'Krize Müdahale Teknikleri' ve 'Terapötik Kartlar' eğitimlerini başarıyla tamamladı. Spor psikolojisine de ilgi duyan Aydın, Türkiye Hokey Federasyonu'nun ve Hokey Milli Takımlarının psikologluğunu da yaptı. Türkiye’de ve dünyada ilk kez hayata geçirilen Bar Psikoloğu – Psikogösteri konseptinin yaratıcısı ve uygulayıcısıdır. ‘İnsanlar psikoloğa gitmiyorsa psikolog insanlara gitsin’ düşüncesiyle hayata geçirilen bu gösteri formatı, temel psikoloji bilgilerinin mizahla harmanlanarak insanlara sunulduğu bir ‘drink and talk show’dur. Aydın, çeşitli sahnelerde bu gösterilerini icra etmektedir. Aydın çalışma hayatına bağımsız bir şekilde, psikoloji anlatıcısı ve eğitmen olarak devam etmektedir.
Sayfa#8 Erkekler/Kadınlar Karşı Cinste İlk Nereye Bakar, Askerlik, Tecil Bozdurma, İtiraf Et Bu hafta gündemden biraz uzaklaşıp farklı bir formatta yayın yaptık. Anonim sesli görüşme uygulaması ile Türkiye’nin dört bir […]
Alper Öztürk, Burhan Sesli ve Müjdat Çetin'in, gündemin komik yönlerini çekiştirdiği program Dinleyin Ulan Develer yayında! İlk bölümüyle sizlerle! --- Support this podcast: https://anchor.fm/bosyapma/support
Podcast; başlangıçta Askerlik sonrası sivil hayata geçiş sürecindeki duygusal ruh halinden bahseder. “Hayattan soyutlanınca insan neler düşünür, neler hisseder?” “Duygusal boşluklar nasıl doldurulur” bir aşk hikayesiyle paylaşırız. İlişkilerde engellenmek Deja Poo örneği sonrası askerlik anılarıyla akar, dinleyici yorumlarına bakış açımızı paylaşarız ve sürpriz sonda sizlere bir şarkı hediyesiyle bitiririz. “Ben bu saçmalığı daha önce de duymuştum!” hissini yaşamak ister misin? Burada yabancı yok. instagram.com/thedejapoo
Epeydir yokuz, sıkılmadık, bunalmadık, yaşıyoruz; ancak birtakım krizler içinde yaşamımızı idame ettirmeye çalışırken, birbirimizi bir türlü aynı zamanda müsait bulamıyoruz. Yaklaşık iki aydan fazla süredir yeni bölümümüz yok; Alper'in askerliği, Muratcan'ın Fransa turları, Barış'ın varoluş sancıları derken... Aman, öyle işte. Boşverin. Hâlâ oralardaysanız, on birinci bölümde, ikinci sezondayız artık. Bakalım, ikinci sezonu da ayda bir bölüm yaparak mı tamamlayacağız; yoksa hızlanabilecek miyiz? Yağımızda kavruluyoruz. Sizi seviyoruz. Yine görüşeceğiz.
ŞeymAcun boşanması, gittiği yere medeniyet götüren kısa dönem askerler, hapishane vs askerlik, beyaz Türk’ün dilemması, bir kişisel gelişim kampı olarak askerlik, bedelli askerlik WhatsApp grupları ve çok daha fazlası yepyeni bölümümüzde! İyi dinlemeler.
Dünya Nereye Gidiyor'un bu bölümünde medeniyetten uzak olma durumunun yarattığı olumsuzluklardan ve bedelli askerlik olmayan bedelli askerlikten bahsettik.
Stoa Okumaları Serisi 39. Bölüm : Yaşamak da Askerlik Yapmaya Benzer Ahlaki Mektuplar, Seneca Seslendiren : Kemal Karadayı Müzik : Erik Satie - Lent Et Douloureux - Gymnopédie II
Levent Üzümcü Kimdir? Levent Üzümcü 1972'de İzmir'de doğdu. Karşıyaka'da geçen çocukluk ve yine İzmir'in Hatay semtinde geçen gençlik yıllarından sonra, Eskişehir'de konservatuvarda okudu. Konservatuvar yıllarından itibaren genellik “Jön” karakterleri oynatılmak istense de kendisi daha çok komedilerde oynamak ister. Üniversite yıllarında bir gençlik festivali kapsamında İstanbul'a gelir. Daha sonra uzun yıllar çalışacağı İstanbul Şehir Tiyatroları - Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'ne ilk çıkışı olacaktır. Aynı zamanda bu festival esnasında daha sonra aşık olup evlneceği eşi Ebru ile tanışmıştır. Konservatuvardan mezun olduktan sonra aldığı teklif üzerine Bursa Devlet Tiyatrosu'nda çalışır, burada tam 6 premier yapar, “Muammer Muammer” adlı oyunun anadolu turnesi ile Türkiye'nin pekçok yerini gezer. Ayrıca Bursa'da AS Tv'de canlı yayın sunuculuğu yapmaya başlar ve bir yayın sezonu boyunca devam eder. Levent Üzümcü İstanbul'a yerleşmeye karar verir ve İstanbul Şehir Tiyatroları'nda yövmiyeli oyuncu olarak çalışmaya başlar. Şubat 1997'de Ebru ile sade bir nikah töreniyle evlenirler. Bu dönemden sonra Levent Üzümcü dizilerde rol almaya başlar. Levent dizilerde de oynamaya bu dönemde başlar. Önce Küçük İbo, ardından Bir Umut adlı dizilerde rol alır. 1998 yılının mart ayında askere gider. Askerlik görevinin ardından eğitimini Kaliforniya'da sürdüren eşinin yanına gider. Kendisi burada hem yabancı dil konusunda hem de Los Angeles Film Okulu'nda oyuncu yönetmenliği konusunda dersler almıştır. 2001 yılının Temmuz ayında Türkiye'ye dönerler. Levent Üzümcü önce bir reklam anlaşması yapar ardından da dizilerde oyuncu yönetmeni ve oyuncu olarak görev alır. Bunun yanında şehir tiyatrolarında da çalışmaya başlamıştır. Televizyon için çalışmaya da devam eder, Evdeki Yabancı, Biz Size Aşık Olduk, Serseri Aşıklar derken 2004 yılında Avrupa Yakası başlar. Levent Üzümcü halen İstanbul Şehir Tiyatroları ve değerli oyuncular Kemal Kocatürk, Bahtiyar Engin ve Yıldıray Şahinler ile beraber İstanbul Halk Tiyatrosu'nun kuruluşunda rol almışlardır. Ayrıca 2005 yapımı Beyza'nın Kadınları ve 2006 yapımı Kaçan Fırsatlar Limited sinema filmlerinde rol almıştır. Ada ve Batu adında iki oğlu bulunmaktadır.