POPULARITY
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi'nin dizi ve film gibi yapımları tartıştığı Ekran Aşkına'nın yeni bölümünde Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar dizisi mercek altında. Döneminin ilerisinde bir hayat sürdüren Şakir Paşa ailesinin entrika ve sırlarla dolu hayatlarını anlatan dizinin hikayesi 1912'de başlıyor. Halikarnas Balıkçısı adıyla Bodrum'u bugünkü ününe kavuşturan Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın İtalyan eşiyle beraber Büyükada'ya ailesinin evine dönmesi, herkesin hayatını kökünden değiştirecektir. Bu değişim sadece yaşandığı dönemi etkilemekle kalmayacak; aileden, modern resmin ustası prenses Fahrelnissa Zeid, ilk Türk gravür sanatçısı Aliye Berger ve ilk Türk seramik sanatçısı Füreya Koral gibi birbirinden başarılı isimlerin çıkmasına da vesile olacaktır.Video
Âsım abinin kahvesindeyiz. O anlatıyor, biz dinliyoruz. –Yeğenim Cevat geldi, dertlenmeye başladı. Hayırdır oğlum nedir mesele, dedim. Hani bilirsiniz bir vakitler Belde Belediyeleri vardı. Bu orada memur. Belediyeler lağvedilince işsiz kalmış. Dayı bana bir iş, diye geldi. Peki sana işin kıralı var, dedim. Sevindi; nedir, nerede, diye sordu. Köyde, ananın babanın yanında, dedim. Ne var ki orada, diye yine sordu. Bak aslanım, dedim, anan-baban yaşlı pek çalışamıyorlar; bağınız-bahçeniz, tarlanız var. Ama eken-biçen yok... Bunun bir kardeşi var askerde, bir de bacısı, o daha bekâr.
Son devirde ülkemizde yaşamış en büyük velilerden Hz. Sâmî (k.s.)'un “tabiri câiz ise” kucağında doğmuş, onun terbiyesinde büyümüş, hayatını Hz. Sâmî (k.s.)'a hizmete ve ondan istifadeye adamış ve yine o zâtın vasiyyetleri gereği teçhiz ve tekfin işlerini yapmış, onun yolunu hâlâ insanlara anlatan ve Hz. Sâmî (k.s.)'un manevî evlâdı ve vazifelisi olan Muhterem Ömer Muhammed Öztürk, Hz. Sâmi (k.s.) ile yaşadıkları bir Berât kandili gecesini şöyle anlatmışlardır: “Şaban-ı Şerîf'in başlarında Mahmûd Gezer Ağabeyle (Allâh (c.c.) rahmet eylesin Mekke'de vefât etti, Cennetü'l Muallâ'ya defnedildi.) devlethanenin bahçesinde oturuyorduk. Efendi Hazretleri'nin hâdimesi gelerek beni bir kenara çağırdı ve “Ömer Ağabey babam mahrem bir husus söyledi. Bunu Ömer Öztürk'e anlat. Kendisinde kalsın. Îcâbını yerine getirsin. Fakat kimseye de bir şey söylemesin.” dedi ve Efendi Hazretleri'nin “Ben Berât gecesini Ömer Öztürk ile değerlendirmek istiyorum. Kendisi bir imâm bulsun. Ayrıca iki kişiyi de çağırsın. İsterse birisi kendi babası Mehmet Öztürk olabilir. Bir de başka ihvân, benimle birlikte hepimiz beş kişi olacağız. Akşam namazını burada devlethanede kılacağız. İftarı beraber eder, akşam ve yatsı namazını beraber kılar, geceyi de beraber ihyâ ederiz inşâallah.” buyurduğunu söyledi. Fakir, babama ve (Sami Efendimiz'in son yıllarında namazlarını kıldıran) Mahmûd Hoca'ya haber verdim. Sonra Ömer Kirazoğlu ağabey, İsmail ve Cevat Öztürk ağabeylerimi çağırttı. İftar, namaz ve yemekten sonra Efendimiz Hazretleri her zaman oturdukları demiryolu cihetine karşı olan koltuğa oturdular. Az sonra ayağa kalkarak kendi karşısındaki koltuğa geçtiler. Kendi koltuklarına, Fakiri çağırıp “Sen gel, buraya otur, burası senin yerindir. Fakir de karşısında oturacağım” diyerek kendi koltuklarına Fakiri oturttular. Muhteşem bir sohbetten sonra yatsı namazı kılındı, tekrar aynı yerlerde oturarak sohbet, duâ ve murâkabe edildi. İzin alınarak evlere hareket edildi. (www.r am a z a n o g lu m a h m u ds am ik s.c o m )
Taha Abdurrahman (d. 1944, Fas / Cedide), İslam Düşünce Enstitüsü'nün davetiyle bir konferans vermek üzere İstanbul'a geldi ve nasipse bugün saat 18:00'de TDV İslam Araştırmaları Merkezi'nde (İSAM) dinleyicilerine hitap edecek. İslam Düşünce Enstitüsü'nün kurucusu Mehmet Görmez Hocamızın, Taha Abdurrahman'ın eserlerinin Türkçe çevrilmesi konusundaki yoğun arzusunun, Cevat Özkaya Ağabeyimizin yönetimindeki Pınar Yayınları'nda karşılık bulmasından hareketle, şimdi müellifin mezkur enstitünün daveti ve ev sahipliğiyle İstanbul'a teşrifini o arzu ve karşılığın taçlanması olarak yorumlayabiliriz. Pınar Yayınları, son dört yılda Taha Abdurrahman'ın şu dokuz kitabını yayımladı: Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında; Dini Amel ve Aklın Yenilenmesi; Ahlak Sorunsalı -Batı Modernitesinin Ahlaki Eleştirisine Bir Katkı; Amel Sorunsalı -Bilim ve Düşüncenin Pratik Temelleri Üzerine Bir Araştırma; Dinin Ruhu – Selülarizmin Sığlığından İlahi Sözleşme ve Emanet Paradigmasının Enginliğine; Modernlik Ruhu -İslami Bir Modernlik İnşasına Giriş; Dilsiz Olmaz – Dil ve Mantık Üzerine Bir söyleşi; Seküler Ahlakın Sefaleti – İlahi Emanet Paradigmasının Seküler Ahlak Eleştirisi; Hakikat Arayışı – Geleceği İnşa Ufkunda Konuşmalar. Bunlara ilaveten, Wael B. Hallaq imzalı, Modernitenin Reformu – Abdurrahman Taha'nın Felsefesinde Ahlak ve Yeni İnsan adlı kitabı da (Ketebe 2020) zikretmemiz yerinde olacaktır. Zira bu kitap Taha Abdurrahman'ın tefekkürünü topluca ele alma tahtında -yer yer ciddi eleştirileri de ihtiva etmekle- bize göre Hazretin külliyatına dahildir. Taha Abdurrahman'ın -inşallah- bugün vereceği konferansa Özgün Bir İslam Felsefesi Nasıl İnşa Edilir? başlığı uygun görülmüş. Muhtevasına ancak dinlememiz nasip edildiğinde vakıf olabileceğimiz bu başlığın özgünlük, İslam Felsefesi ve inşa terimlerinin ilk kullanılışlarından beri kendileriyle birlikte var olagelen ve çoğu hâlen çözülemeyen problemleri açık etmesi bakımında da önemli olacağını düşünüyorum. Bu bağlamda Gazzâlî'nin (rahimehullâh) Tehâfütü'l-Felâsife'sine en ciddi itirazlardan birinin Batı'dan İbn Rüşd'ün Tehafütüt-Tehafüt'üyle gelişindeki ironiye işaret ederek, Taha Abdurrahman'ın Batıcılığın değilse de Batının ürettiği refah ve özgürlüğün bir kültürel hat halinde getirildiği Fas'ta Batı felsefesiyle hesaplaşmayı Gazzâlî'nin hareket merkezi olarak seçtiği felsefeden ahlâka taşıması (ki, ilginç bir tevafukla Bü'sü'd- Dehrâniyye: en-Nakdu'l-İ'timani li Fasli'l-Ahlâk ‘ani'd-Din adlı kitabının Türkçe basımına Seküler Ahlakın Sefaleti – İlahi Emanet Paradigmasının Seküler Ahlak Eleştirisi adının verilmesine de dikkat çekelim) yukarıda zikrettiğimiz önemi pekiştirmektedir. Öte yandan, mümkündür ki Gazzâlî ile Taha Abdurrahman tefekkürü arasında yaptığımız bu kısmi ayrıma, Gazzâlî'nin her şeyden önce bir ahlâk alimi olması bakımından itiraz edilebilirse de bizim burada Fas, Tunus, Cezayir ve Endülüs Müslümanları arasında modern zamanlarda tartışılmaya başlanan “Batıcı olmadan Batı ile olmak” meselesinde, Taha Abdurrahman'ın görüş beyan eden en ciddi ve en tutarlı isimlerden biri olması da zikrettiğimiz özel öneme dahildir. Zira, Taha Abdurrahman babasının klasik eğitimi sürdüren bir medresede müderris olması hasebiyle ilk eğitiminde ona tabi olmuş, bu sayede Mağrip'te tevarüs edilegelen dinî kültürle yetişmiştir. Orta eğitimini Dâr-ı Beydâ' kentinde yapmış, ardından Rabat'taki V. Muhammed Üniversitesinde felsefe bölümünü kazanarak mantık ilmiyle uğraşmış ve mezun olmuştur (1970). Sonra akademik eğitimini tamamlamak üzere Fransa Oxford ve Sorbonne üniversitelerine gitmiş, 1972 yılında Sorbonne Üniversitesinde Dil Felsefesi alanında Ontoloji Sorunsalının Dilsel Yapısı başlıklı teziyle doktorasını tamamlamış, 1985'te aynı üniversitenin Edebiyat ve İnsanî Bilimler kısmında Doğal ve Argümantatif İstidlalin Mantığı isimli teziyle ikinci doktorasını yapmıştır.
Aşağıda arz edeceğimiz hususların doğru anlaşılabilmesi için yazı başlığımdaki tradisyon ve irfan kelimelerini ana hatlarıyla açıklamam gerekmektedir. Latince traditio, nakil-teslim, it'a-intikal, ders-tedrisat, nakil-rivayet, tarih-kulaktan kulağa intikal / tarihi an'ane… demek. Mustafa Namık Çankı'dan aktardığım bu açıklamadaki her bir teriminin ayrıca açıklanmaya muhtaç oluşundan da anlaşılacağı üzere tradisyon, tradisyonel ve taradisyonalizm olarak çok yönlü bir kelimenin, kavram ve bir tefekkür tarzına mahsus nazariyatın karşımıza çıktığı aşikardır. burada bunların hepsine değinemeyeceğime göre, Çankı'nın açıklama tahtında başvurduğu nakil, taklit, mütevatir, an'ane, haber-i sadık… kelimelerine onun Büyük Felsefe Lûgat'ından (Haz.: Recep Alpyağıl, 2021 ) bakılmasını önererek, taradsiyonalizm terimi için de Hüseyin Yılmaz'ın şu tanımlamasıyla yetinelim: “Gelenekselcilik: Latince tradition kelimesi, bir başkasına aktarmak, teslim etmek, birine vermek anlamlarına gelen tradere fiilinden türemiştir. Yine bu kelimeden türeyen traditio da aktarım anlamının yanı sıra eğitim ve öğretim anlamına da gelmektedir. Gelenek kelimesi günlük dildeki bilinen anlamlarının ötesinde Gelenekselci Ekol tarafından daha kapsamlı şekilde adeta yeniden tanımlanmıştır. Buna göre gelenek demek bir anlamda aktarım demektir. Aktarmak hem önceden varolanı korumak hem de aktarılmış olana sahip çıkmak anlamlarına geldiği için iki yönlü işlemekte ve bir tür yenilenmeyi de ima etmektedir.” (Dinler Tarihinde Tradistonel Prespektif – Ezeli Hikmet ve Dinler, 2003) İrfan ise, lûgatta “bilmek, tanımak, ikrar etmek” (TDV İA), ıstılahta “Hak taliplerinin Hakkı tanımak ve ona ulaşmak için seçtikleri yol ve yordam” demektir. (Seyyid Cafer Seccâdî, Tasavvuf ve İrfan Terimleri Sözlüğü, 2007) Bilgi anlamıyla marifetin salt irfan tanımıyla tasavvufi bir ekol haline gelmesi Molla Sadrâ (ö. 1050/1641) iledir. Şîa ulemânın desteğiyle İran devletinin tasavvuf okullarını yasaklaması üzerine Molla Sadrâ kendi eğitimini böyle isimlendirmiş ve kelime, marifet olarak yerleşikliği nedeniyle de yaygın bir kullanım kazanmıştır. Bu bağlamda Gelenekselciliğin özellikle Batılı Müslüman entelektüellerce müstakil bir ekol olarak yeniden işlenmesi Tradisyonel irfan tamlamasına da zemin oluşturmaktadır. Zira irfan şeriatlar (Yahudi, Hristiyan, İslam irfanı), medeniyetler (Doğu, Batı irfanı) ve bölgeler (Hind İrfanı, Isfahan İrfan Ekolu) itibariyle ayrımlara muhatap olabilmektedir. Bizim zamanımızdaki Gelenekselcilik “Batı modernliğine geleneksel perspektiften yöneltilmiş tüm tepkileri kapsamaktadır. (…) Batı modernizmine alternatif olarak sunulan Genelekselci Ekol, ilk bakışta kendi içinde belirsizlikler barındırıyor gibi görünmektedir. (…) Ekolün kurucusu René Guénon, ekolün kuramsallaşmasında ve yaygınlaşmasında önemli katkıları olan Frithjof Schuon ve ekolün günümüzdeki en önemli temsilcisi Seyyid Hüseyin Nasr, İslâm dinine mensup olmalarına rağmen, Ananda K. Coomaraswamy ve Julius Evola gibi başka dinlere (…) mensup isimlerin ekol içinde yer almaları; Guénon'un büyük düşünce gelenekleri arasında ayırım yapmaması ve Schuon'un ‘dinlerin aşkın birliği' tezini savunması çeşitli soruları gündeme getirmektedir. Ayrıca Gelenekselci Ekolün tasavvuf anlayışının, dinler arasındaki inanç sınırlarını esnettiği gözlemlenmekte ve belli bir dinin amentüsünün üzerinde dinler-üstü bir inanç sisteminin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla ortada teolojik bir sorun olup olmadığı sorularını akla getirmektedir. Bu teolojik sorunsalın yanı sıra, Gelenekselcilik söz konusu olduğunda, önemli sosyolojik ve felsefi sorular da gündeme gelmektedir.” (Modernizm ve Gelenekselcilik Arasında Din, edt.: Şamil Öçal – Cevat Özyurt, 2013) Bu duruma yazı başlığımız olan sorudan baktığımızda
Dinis Guarda citiesabc openbusinesscouncil Thought Leadership Interviews
Cevat Yerli, a visionary video game developer who began crafting computer games at the age of 12. When Cevat was 19, he established Crytek, one of the largest video game developers in Germany. He has introduced acclaimed IPs like Far Cry and Crysis, and the innovative CryEngine 3D Platform, collaborating with industry giants such as Microsoft, Tencent, Sony, Amazon, Apple, Facebook, and Google. He had also launched GFACE, a social gaming network that hosted free-to-play titles streamed over the internet, in 2012. In 2017 Cevat Yerli launched The TMRW Foundation, a new for-profit deep tech organization. One of the foundation's initial projects involved being contracted by the UAE Ministry of Health in the creation of a metaverse service center. In 2022, Cevat and The TMRW Foundation premiered ROOM 3D at the GITEX Technology Fair in Dubai. TMRW FoundationThe TMRW Foundation is a hybrid tech company founded with the mission of building the third generation of the internet, known as The Internet Of Life™. This vision seeks to transition from the information and connection-focused internet of the past to an immersive, 3D internet where real-life relationships are fostered through natural, sustainable, and real-time interactions. The foundation focuses on developing technologies, products, and services that combine communication, gamification, digitalisation, and urbanisation to enable meaningful engagement across various aspects of life, including business, education, politics, sports, and entertainment. To know more about TMRW Foundation, visit https://businessabc.net/wiki/tmrw-foundationUseful links and Resourceshttps://www.prnewswire.com/news-releases/cevat-yerli-the-tmrw-foundation-launches-internet-of-life-with-the-appointment-of-its-advisory-board-301832821.htmlhttps://www.zawya.com/en/press-release/companies-news/uae-based-the-tmrw-foundation-launches-internet-of-life-with-the-appointment-of-its-advisory-board-nv6e2fb6https://tmrw.com/https://www.linkedin.com/in/cevatyerli/?originalSubdomain=aehttps://www.zawya.com/en/press-release/companies-news/uae-based-the-tmrw-foundation-launches-internet-of-life-with-the-appointment-of-its-advisory-board-nv6e2fb6https://www.crunchbase.com/organization/the-tmrw-foundationhttps://room3d.com/press/launchhttps://internetoflife.org/https://www.rooom.com/https://www.ifa-berlin.com/speaker/cevat-yerliAbout citiesabc.comhttps://www.citiesabc.com/ About businessabc.nethttps://www.businessabc.net/About fashionabc.orghttps://www.fashionabc.org/ About Dinis Guardahttps://www.dinisguarda.com/https://businessabc.net/wiki/dinis-guardaSupport the show
Kuşkusuz hayatının bilinmeyen yönlerini aydınlatan çalışmalar zaman içinde ortaya çıkacaktır. Bu türden çalışmaların gelecek kuşaklar açısından önemini belirtmeye lüzum yok. Fakat ben bu yazıda Alev Alatlı'nın benim gibi seksenlerin dünyasında kendini bulmaya çalışanlar için ne anlama geldiğini ifade etmeye çalışacağım. Bu dönemde kendini İslâmcı düşünce içinde keşfetmiş arkadaşlarımız vardı. Biz, İzmir'de kendini herhangi bir yere bağlı hissetmeyen bir grup üniversite öğrencisiydik. Elbette biz de uzun yola çıktığımızın farkındaydık. İlk keşfettiğim yazarlardan biri Cemil Meriç'ti. O da bir yere bağlı olmamakla övünüyordu. Meriç'i tanıdıktan sonra onun övgüyle bahsettiği yazarları tanımak ve büyük değer atfettiği eserleri okumak gibi sonu gelmez bir çabanın içerisinde bulduk kendimizi. Örneğin Ali Şeriati hakkında ilk kapsamlı yazıyı onun “Kırkambar” adlı eserinden okudum. “Göller Bölgesinde Yükselen Bir Ada” adlı bölümünde Ali Şeriati, “Bir Mücahidin Hayat Hikâyesi” başlığı altında anlatılmıştı. Pınar Yayınları Edward Said'in “Oryantalizm” adlı eserini kısa bir zaman önce yayımladığı için bu yazının bir karşılığı vardı. Meriç'in bu yazısından sonra “Oryantalizm”in yeni bir tercümesi yapıldı. Alev Alatlı'yı bu vesile ile tanıdım. Edward Said'in “Filistin'in Sorunu” ve “Haberlerin Ağında İslam” adlı kitaplarını çevirmişti. Yıllar sonra hem kendisinden hem de Cevat Özkaya'dan bu kitapların bilâ-bedel tercüme edildiğini öğrendik. Filistin bizi onunla buluşturdu. Vefat haberini aldığımda Alev Alatlı'nın Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Edebiyat Ödülü 2014 Teşekkür Konuşmasını tekrar dinledim. O konuşmada Alev Alatlı, Ali Şeriati'den bahsetmiş. Hâlbuki bu konuşmayı dinlemiştim, unutmuşum, hayretler içinde kaldım. Cemil Meriç'le aralarındaki bağı bilmeyen yoktu fakat Ali Şeriati'yi iyi tanıdığını bilmiyordum. Demek ki aradaki bağ sadece Filistin meselesi değilmiş. Sıraladığım isimler ve eserler en azından benim için yeni bir düşünme biçimine tekabül ediyordu. Belki de bu sebeple Aliya İzzetbegoviç'in “Doğu ve Batı Arasında İslam” kitabı tercüme edildiğinde büyük bir heyecanla okudum.
Bu tanımlamaları uzatmak mümkün. Filistin'i anlamak için çokça kitap okudum. Hem Türkiye'den hem de Filistinli birçok yazara başvurdum. Filistin ve Ortadoğu hakkında beni en fazla besleyen kitaplardan biri antisiyonist Yahudi yazar İlan Pappe'nin İletişim Yayınları'ndan çıkan Modern Ortadoğu Toplumsal ve Kültürel Bir Tarih isimli kitabı olmuştu. Bizde Ortadoğu maalesef hep savaşlarla anılıyor. Ortadoğu sanatıyla, edebiyatıyla, müziğiyle ilgilenen uzmanlarımız yok denecek kadar az. Bir toplumu anlamının yolunun edebiyatını, sanatını, müziğini yakından bilmekten geçtiğini düşünüyorum. Bunları bilmediğiniz, sadece tarihine aşina olduğunuz zaman yavan bir yaklaşımla karşı karşıya kalırız. Matrakçı Nasuh'u, Fuzuli'yi bilmeden Kanuni dönemini tam olarak anlamak mümkün değil. Filistin'in en önemli entelektüellerinden Edward Said'den de çok şey öğrendim. Bir ziyaretinde kendini tutamayıp İsrailli askerlere attığı taşla yerini çok iyi belli eden bir insandı Edward Said. Müslüman değil, Filistinli bir Hristiyan'dı. Filistin davasının dünya çapında gündemde kalmasına büyük katkıları oldu. Batının doğuda bakışını Oryantalizm başlıklı kitabında ele aldı ve kitap hâlâ bu konudaki ilk başvuru kaynağıdır. Anıları, söyleşi kitaplarıyla hem doğuya dair hem de batı sanatlarına dair pek çok konuyu derinlikli bir şekilde öğrenmek mümkün Edward Said'den. 20 yıl önce aramızda ayrılan Edward Said için bir anma toplantısı düzenleniyor. 15 Aralık Cuma akşamı Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenecek bu toplantıda aynı dönemde yaşadığımız için çok şanslı olduğumuzu düşündüğüm Alev Alatlı, Yasin Aktay, Cevat Özkaya ve Selçuk Türkyılmaz, Asım Öz'ün moderatörlüğünde bir araya gelecek. Günü saati müsait olmayanların daha sonra bu panelin YouTube kaydını mutlaka izlemelerini şimdiden hararetle tavsiye ederim. AMERİKA'DA BİR ŞEYLER OLUYOR Amerika'da sanat dünyasından önemli sesler her geçen gün Filistin'in yanında olmaya artarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir grup sanatçı ABD'nin İsrail'e askeri yardım sağlamasını protesto etmek amacıyla çalışmalarını Kongre'den fon alan Ulusal Sanat Galerisi'nden [National Gallery of Art] çekiyor. Sponsorlar, yazarların ateşkes çağrısı yapmayı planladıklarını öğrendikten sonra geçen ay Ulusal Kitap Ödülleri [National Books Awards] töreninden çekildi. Amerika'da birçok edebiyat etkinliği ya ertelendi ya iptal edildi. Müzeler birçok batı ülkesinde Filistin yanlısı protestoların mekânı haline geldi. Her gün bir başka sanatçı grubu açık mektup yayınlıyor, Filistin'in yanında İsrail'in karşısında olduğunu belirtiyor. Şüphesiz bunlar batıda ciddi kamuoyu oluşmasına ve bu oluşan kamuoyunun da devlet yöneticileri üzerinde bir baskı oluşturmasına neden olacağına inanıyorum.
Son devirde ülkemizde yaşamış en büyük velilerden Hz. Sâmî (k.s.)'un “tabiri câiz ise” kucağında doğmuş, onun terbiyesinde büyümüş, hayatını Hz. Sâmî (k.s.)'a hizmete ve ondan istifadeye adamış ve yine o zâtın vasiyyetleri gereği teçhiz ve tekfin işlerini yapmış, onun yolunu hâlâ insanlara anlatan ve Hz. Sâmî (k.s.)'un manevî evlâdı ve vazifelisi olan Muhterem Ömer Muhammed Öztürk, Hz. Sâmi (k.s.) ile yaşadıkları bir Berât kandili gecesini şöyle anlatmışlardır: “Şaban-ı Şerîf'in başlarında Mahmûd Gezer Ağabeyle (Allâh (c.c.) rahmet eylesin Mekke'de vefât etti, Cennetü'l Muallâ'ya defnedildi.) devlethanenin bahçesinde oturuyorduk. Efendi Hazretleri'nin hâdimesi gelerek beni bir kenara çağırdı ve “Ömer Ağabey babam mahrem bir husus söyledi. Bunu Ömer Öztürk'e anlat. Kendisinde kalsın. Îcâbını yerine getirsin. Fakat kimseye de bir şey söylemesin.” dedi ve Efendi Hazretleri'nin “Ben Berât gecesini Ömer Öztürk ile değerlendirmek istiyorum. Kendisi bir imâm bulsun. Ayrıca iki kişiyi de çağırsın. İsterse birisi kendi babası Mehmet Öztürk olabilir. Bir de başka ihvân, benimle birlikte hepimiz beş kişi olacağız. Akşam namazını burada devlethanede kılacağız. İftarı beraber eder, akşam ve yatsı namazını beraber kılar, geceyi de beraber ihyâ ederiz inşâallah.” buyurduğunu söyledi. Fakir, babama ve (Sami Efendimiz'in son yıllarında namazlarını kıldıran) Mahmûd Hoca'ya haber verdim. Sonra Ömer Kirazoğlu ağabey, İsmail ve Cevat Öztürk ağabeylerimi çağırttı. İftar, namaz ve yemekten sonra Efendimiz Hazretleri her zaman oturdukları demiryolu cihetine karşı olan koltuğa oturdular. Az sonra ayağa kalkarak kendi karşısındaki koltuğa geçtiler. Kendi koltuklarına, Fakiri çağırıp “Sen gel, buraya otur, burası senin yerindir. Fakir de karşısında oturacağım” diyerek kendi koltuklarına Fakiri oturttular. Muhteşem bir sohbetten sonra yatsı namazı kılındı, tekrar aynı yerlerde oturarak sohbet, duâ ve murâkabe edildi. İzin alınarak evlere hareket edildi. (www.r am a z a n o g lu m a h m u ds am ik s.c o m )
İzmirli gazeteci Elçin Demirtaş, Femfikir'in bu bölümünde yaşadığı kentin ve Türkiye'nin de kültürüne ürettikleri ile değer katmış kişilerin hayat hikayelerinin anlatıldığı anı kitabını anlatıyor. Kitapta Gabriel J.B. Arcas, Halit Ziya Uşaklıgil, Aleksandro Gagin, Süleyman Ferit Eczacıbaşı, Durmuş Yaşar, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Behçet Uz, Yorgo Seferis, Adnan Saygun, Dido Sotiriyu, Ekrem Akurgal, Samim Kocagöz, Ayşe Mayda, Salah Birsel, Selmi Andak, Necati Cumalı, Dario Moreno, Turgut Pura, Attilâ İlhan, Şeref Bigalı, Şükran Kurdakul, Avni Anıl, Ayhan Işık, Tekin Çullu, Tarık Dursun K., Halit Refiğ, Metin Oktay, Dinçer Sümer, Tanju Okan, Gürhan Tümer, Ahmet Piriştina ve Noyan Özkan'ın yaşamından kesitlere yer veriliyor.
"Atış sporu, sadece nişan alıp tetiği çekmek değil." Dünya Atıcılık Şampiyonası'ndan 3 madalyayla dönen Cevat Karagöl, #Engelsiz'de.
Prof. Dr. Güliz Bilgin Altınöz ile yakın zamanda kaybettiğimiz Prof. Dr. Cevat Erder'i konuşmaya ve kendi sesiyle anmaya devam ediyoruz.
Prof. Dr. Güliz Bilgin Altınöz ile yakın zamanda kaybettiğimiz Prof. Dr. Cevat Erder'i konuşmaya ve kendi sesiyle anmaya devam ediyoruz.
25 Eylül'de kaybettiğimiz kıymetli hocamız Cevat Erder'i anıyoruz.
25 Eylül'de kaybettiğimiz kıymetli hocamız Cevat Erder'i anıyoruz.
Cevat Çapan ile 100. doğum yılında Vüs'at O. Bener'i konuştuğumuz programımızın ikinci bölümü.
Cevat Çapan ile 100. doğum yılında Vüs'at O. Bener'i konuştuğumuz programımızın ikinci bölümü.
Cevat Çapan ile 100. doğum yılında Vüs'at O. Bener'i konuşuyoruz.
Cevat Çapan ile 100. doğum yılında Vüs'at O. Bener'i konuşuyoruz.
Değerli şair, çevirmen, akademisyen, yayıncı Cevat Çapan'ın hayatını ve eserini kutladığımız, kendisine 89'uncu doğum gününde, sürpriz yaptığımız bir akşam! Üç ayrı kuşaktan yazar ve yayıncı dostlarından ustaya bir armağan. Cumhuriyet Kitap yıllarından Turhan Günay, Adam ve Sözcükler yayınlarından Turgay Fişekçi ve ONS dergisinden Mesut Varlık, bir masada buluşup “Cevat Hoca”nın çok yönlü kültürel kişiliği etrafında sohbet ediyorlar. İyi dinlemeler!
"'Ölünceye kadar seninim,' diyor denize, kendi gölgesinde yanan bir çınar."
Falsas Acusações - O que é o CEVAT? --- Send in a voice message: https://anchor.fm/sobre-alienacao-parental/message
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Kürt meselesinde muhataplık tartışmaları üzerine Edgar Şar'ın sorularını yanıtladı. Öneş, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği “Kürt sorunu yoktur, biz bu işi çoktan çözdük” açıklamalarına, “Kürt meselesi çözülmüş değil, zaman geçtikçe çözüme ihtiyaç artıyor” yorumunu yaptı.
Yazar Cevat Turan‘ın üçüncü romanı “Kibele'nin Laneti” raflarda yerini aldı. Alışılmışın dışında bir kurgu ve edebi tekniğe sahip olan romanda Anadolu topraklarında yaşamış bir seri katilin düşünceleri yer alıyor.
Can Karadut'un hazırlayıp sunduğu Eve İş Götürme programının bu bölümünde Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Başkan Yardımcısı, Akkaya Isı Makineleri ve Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Cevat Akkaya konuğumuz oldu.
Can Karadut'un hazırlayıp sunduğu Eve İş Götürme programının bu bölümünde Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Başkan Yardımcısı, Akkaya Isı Makineleri ve Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Cevat Akkaya konuğumuz oldu.
Can Karadut'un hazırlayıp sunduğu Eve İş Götürme programının bu bölümünde Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Başkan Yardımcısı, Akkaya Isı Makineleri ve Doğalgaz Genel Müdürü Ahmet Cevat Akkaya konuğumuz oldu.
Afganistan, terör merkezi olur mu? Cevat Öneş ile söyleşi by Medyascope
Falsas Acusações - O que é o CEVAT?
Bu bölümde gazeteci ve Göçmen Dayanışma Ağı aktivisti Meral Candan, 17. İstanbul Bienali'ne katılacak sanatçılardan Ahmet Öğüt ile belgesiz göçmenleri eğitmen olarak istihdam ederek güçlendirmeyi amaçlayan gezici öğrenme platformu “Sessiz Üniversite” üzerine sohbet ediyor. Ardından Cevat Çapan'ın kendi sesinden “Can Kulağıyla Dinlerken Sessizliği” adlı şiirini dinliyoruz. Oda Projesi zihnimizin her gün sünger gibi emdiği sesleri ve radyo mekânı algımızı inceliyor, Sevgi Soysal'ın “Venüslü Kadınların Serüvenleri” eseri de kaldığı yerden devam ediyor.
“Hafta Sonu Siyaset” programının 76. bölümüne konuk olan eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile 17 Haziran'da Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Başkanlığı'na düzenlenen ve bir kişinin hayatını kaybettiği silahlı saldırının siyasi ve istihbari anlamını konuştuk.
17 NİSAN 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1924 - İtalya'da genel seçimleri, Benito Mussolini'nin faşist partisi kazandı. 1946 - Suriye, Fransız Mandası iken bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlık günü, Eid-ul Jalaa (Iyd-ul Celâ) adıyla ulusal resmi tatil günü ilan edildi. 1954 - Çanakkale Anıtı'nın temeli atıldı. 1961 - ABD'nin desteklediği sürgündeki Kübalılar, Fidel Castro'yu devirmek üzere Küba'ya çıkarma yaptı. Domuzlar Körfezi Harekatı olarak bilinen çıkarma, Fidel Castro'nun zaferiyle sonuçlandı. 1972 - ABD'de, Nixon yönetiminin 1972 seçimlerinde siyasal rakiplerini yasa dışı dinleme faaliyetleri açığa çıkarıldı. Watergate adıyla anılan olaya adı karışan üç danışman ve bir savcı istifa etti. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1453 - Fatih Sultan Mehmet, İstanbul adalarını fethetti. 1940 - Köy Enstitüleri Kanunu kabul edildi 1974 - Madaralı Roman Ödülü'nü "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı eseriyle Yaşar Kemal aldı. BUGÜN DOĞANLAR 1890 - Türk roman ve hikâye yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı, dünyaya geldi. 1924 - Türk hukuk profesörü ve yazar (1961 Anayasası'nı hazırlayan bilim adamlarından) İsmet Giritli, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1790 - Amerikalı bilim insanı ve siyasetçi Benjamin Franklin, öldü. 1967 - Türk akademisyen Ali Fuat Başgil, hayatını kaybetti. 1993 - Türk bürokrat, siyasetçi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, vefat etti. 2014 - Kolombiyalı gazeteci, yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Gabriel García Márquez, hayatını kaybetti.
Ezo Özer ile ODAK - Cevat Öneş 90lı Yıllarda Yaşananları Aşan Olaylar Var by Artı TV
Güne Bakış‘ta bu akşam, koronavirüs salgınını, eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile mafya – siyaset ilişkisini ve suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarını, gazeteci Bilge Egemen ile Filistin-İsrail çatışmasını konuştuk.
Netizen’in 293. bölümünde Atıf Ünaldı‘nın konuğu Cevat Genç‘ti. Genç, antik takı tasarımından e-ihracata uzanan süreci anlattı.
In this episode of Coosa Conversations with Chris, host Chris Jones talks with Cevat Er, the vice-president of Tech Services for Westwater Resources. Chris and Cevat talk about Cevat’s background, how he got started at Westwater and why Westwater is at ‘the right place at the right time’.
Edebiyat Kılavuzu'nun 63. bölümünde yazar-antropolog Meltem Ulu'yla son kitabı "Halikarnas Balıkçısı'nın Yolculuğu" üzerine sohbet ettik. Kültür hayatının renkli ve önemli karakterlerinden biri olan Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın hayatına farklı bir bakış açısı sunan bu kurgusal biyografiyle buluşmaktan mutlu olacağınıza eminiz. "Sizin hayat hikâyenizi okurken yolculuğunuzu hindiba bitkisine benzettim. Hani şu kırlarda tek başına yaşayan hepimizin bildiği bitki." Halikarnas Balıkçısı'nın Yolculuğu. Konuşmacılar: Meltem Ulu, Pınar Akseki, Şeniz Baş
Birlikte büyüyen, iki yakın arkadaş olan Samet ve Yusuf, aynı gece kulübünde çalışır. Vale olarak çalışan Yusuf mahallenin en güzel kızlarından Gizem ile birlikteyken, koruma görevlisi olan Samet de Dicle ile sevgilidir. Gençler, evlenme hayalleri kurarken mahallenin kabadayısı hırsız Cevat, Yusuf ve Samet’i tuzağa düşürme derdindedir. Valelik yapan Yusuf’a lüks arabaları çaldırmayı planlayan Cevat, Yusuf’un isteğini yerine getirmemesi üzerine olay çıkarır. Kavga sırasında yaralanan Samet hastaneye götürülür. Burada Samet’in beyin tomografisi başka bir hasta ile karışınca Yusuf en yakın arkadaşının kısa bir süre sonra ölecek olma ihtimali ile yüzleşmek zorunda kalır. Yusuf’un artık tek amacı, Samet’i ömrünün son günlerinde mutlu etmektir. Kulübe gelen Cevat’un lüks arabasını çalan Yusuf, Samet ve onun çılgın halası Nebahat ile birlikte yola koyulur.
Kendine Ait Bir Oda'nın Karantinamekan'da Fatma Çal ile 2019 yılında düzenlediği Kötü Tüccarlar Dergisi söyleşisi podcast olarak yayında. Adını Türkçe'ye Cevat Çapan tarafından çevrilmiş, Dimitrios Antoniu'nun Kötü Tüccarlar şiirinden alan dergi 1998-2004 yılları arasında 20 sayı çıkarmış ve derginin öncülüğünü, aynı zamanda Cafe Collette'in sahibi Fatma Çal yapmıştı. Moderatörülüğünü Etem Şahin'in üstlendiği söyleşi, o dönemde Alsancak'da yer alan Café Colette'in müdavimi olan bir grup insanın bilim, edebiyat, sanat ve hayattan beslenen yazılarını nasıl birlikte yayınlamaya karar verdiğinden bahsediyoruz. Fatma Çal ve ve dergiye emeği geçen katılımcılarla dergi içeriği, yayın hayatı, sosyal çevresi ve bu bağlamda Cafe Colette üzerine sohbet ediyoruz. #90lar #90s #bağımsızyayıncılık #dergi #kötütüccarlar #cafecollette #izmir #şiir #edebiyat #sanat #kulturicinalan #sahadernegi #karantina # karantinapodcast #karantinapodcastarsiv *”Kuşaklararası 90'lar” projesi KARANTİNA bileşenleri Kendine Ait Bir Oda, 6x6x6 ve Dahili Bellek'in ortak yürüttüğü 2020 yılına yayılan Bizi Biz Yapan 90'lar programı kapsamında geliştirilmiştir. **”Kuşaklararası 90'lar” Kültür İçin Alan fonu tarafından desteklenmektedir. ***KARANTİNA, Sanat İnisiyatifleri Sürdürülebilirlik Fonu 2019-2020 kapsamında SAHA tarafından desteklenmektedir. The talk with Fatma Çal about Kötü Tüccarlar zine held by Kendine Ait Bir Oda in 2019 is now available online as a podcast. Named after the Turkish translation of Antoniu's poem Bad Merchants by Cevat Çapan, the zine published 20 issues between 1998-2004. The zine was initiated by Fatma Çal who was also the owner of Cafe Collette at the time. In this talk moderated by Etem Şahin, we converse about how a group of regulars at Café Colette located in Alsancak decided to publish their writings inspired by science, literature, art and life together. With Fatma Çal and contributors of Kötü Tüccarlar, we speak about the content of the zine, publishing, its social circle and, thus, about Cafe Colette. *”Intergenerational ‘90s” is developed and co-curated by KARANTINA's components Kendine Ait Bir Oda, 6x6x6 and Dahili Bellek within the scope of the 2020's program "90's That Made Us”. **“Intergenerational ‘90s” project is supported by Spaces of Culture. ***KARANTINA is supported by SAHA as part of Art Initiatives Sustainability Fund 2019-2020
Son devirde ülkemizde yaşamış büyük velilerden Hazreti Sâmî (k.s.)'un “tabiri câiz ise” kucağında doğmuş, O'nun terbiyesinde büyümüş, hayatını Hazreti Sâmî (k.s.)'a hizmete ve O'ndan istifadeye adamış, ve yine o zâtın vasiyyetleri gereği teçhiz ve tekfin işlerini yapmış, O'nun yolunu hâlâ insanlara anlatan ve Hazreti Sâmî (k.s.)'un manevî evlâdı ve vazifelisi olan Muhterem Ömer Muhammed Öztürk Hz. Sâmi (k.s.) ile yaşadıkları bir Berât Kandili gecesini şöyle anlatmışlardır: “Şaban-ı Şerîfin başlarında Mahmûd Gezer Ağabey'le (Allâh rahmet eylesin, Mekke'de vefat etti, Cennetü'l Muallâ'ya defnedildi.) devlethanenin bahçesinde oturuyorduk. Efendi Hazretleri'nin hâdimesi gelerek beni bir kenara çağırdı ve “Ömer Ağabey babam mahrem bir husus söyledi. Bunu Ömer Öztürk'e anlat. Kendisinde kalsın. Îcâbını yerine getirsin. Fakat kimseye de bir şey söylemesin.” dedi ve Efendi Hazretleri'nin “Ben Berat Gecesi'ni Ömer Öztürk ile değerlendirmek istiyorum. Kendisi bir imam bulsun. Ayrıca iki kişiyi de çağırsın. İsterse birisi kendi babası Mehmet Öztürk olabilir. Bir de başka ihvân, benimle birlikte hepimiz beş kişi olacağız. Akşam namazını burada devlethanede kılacağız. İftarı beraber eder, akşam yatsı namazını beraber kılar, geceyi de beraber ihyâ ederiz inşâallah.” buyurduğunu söyledi. Fakir, babama ve (Sami Efendimiz'in son yıllarında namazlarını kıldıran) Mahmûd Hoca'ya haber verdim. Sonra Ömer Kirazoğlu Ağabey, İsmail ve Cevat Öztürk Ağabeylerimi çağırttı. İftar, namaz ve yemekten sonra Efendimiz Hazretleri her zaman oturdukları demiryolu cihetine karşı olan koltuğa oturdular. Az sonra ayağa kalkarak kendi karşısındaki koltuğa geçtiler. Kendi koltuklarına, Fakiri çağırıp “Sen gel, buraya otur, burası senin yerindir. Fakir de karşında oturacağım.” diyerek kendi koltuklarına Fakiri oturttular. Muhteşem bir sohbetten sonra yatsı namazı kılındı, tekrar aynı yerlerde oturarak sohbet, duâ ve murâkabe edildi. İzin alınarak evlere hareket edildi. **(WWW.RAMAZANOGLUMAHMUDSAMİKS.COM)**
Bizi daha iyi tanıyın tamam mı. Onur'un en sevdiği gitarist. Gökhan ne iş yapıyor. Kubilay manken mi. Uğur kaç yıldır müzik yapıyor. Sagopa'nın Linkin Park ve Beatles ile ne alakası var? Kolik grubu müzisyenleri Ugur Dogan Yetim (Vokal) ve Arthur Kubilay Eginc (Bass) ile Podcast. Her Perşembe akşamı (Tabi Tabi) 20:00' da (08:00 PM CET). --- This episode is sponsored by · Anchor: The easiest way to make a podcast. https://anchor.fm/app
ÜÇ NOKTA PODCAST'İ: http://ucnoktapodcast.com/ Cem Seymen konuşmasında dünyadaki belli başlı sorunları ve Türk Genci'nin yapması gerekenleri sıralıyor. Cem Seymen için gazetecilik kendi deyimiyle “tutkunun ve şefkatin harmanlandığı büyük heyecan”. Seymen’in başka bir tutkusu daha var. Edebiyat! Yeniden üniversite sınavlarına girip Beykent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü burslu kazandı. 4 yılın sonunda Edebiyatı o kadar sevdi ki yüksek lisans da yapmaya karar verdi. Şair Cevat Çapan’la “Joseph Conrad Romanlarında Sömürgeciliğin İzleri” konulu yüksek lisans tezini tamamladı. Edebiyatla ekonomiyi birleştirince rakamları kendine özgü üslubuyla öyküleştirdi. Bu sayede insan odaklı programlarına cesaret, kararlılık, dayanıklılık, azim kavramları damga vurdu. Cem Seymen’e göre her şey hayal etmekle başlıyor.
Panya #9’da Cevat Şahin Tezcan ve Yusuf Yılmaz; 2019’un ilk ayındaki gelişmeleri, küme düşme hattını ve TBF’nun düzenlediği Uluslararası U16 Yıldız Erkekler Turnuvası'nı konuşuyorlar.
80’li yılların efsane dizisi Beyaz Gölge, Sakarya Basket'in BSL’deki mücadelesi, kulüpte yaşanan ekonomik darboğaz ve gündemdeki transferler Cevat Şahin, Yusuf Hacıoğulları ve Yusuf Yılmaz tarafından değerlendiriliyor.
Panya’nın 7. Bölümünde Cevat Şahin, Yusuf Hacıoğulları ve Yusuf Yılmaz; @SBBBasket’in Oradea galibiyetini, Tofaş ve Karşıyaka maçlarını ayrıca kulübün içinde bulunduğu durumu değerlendiriyorlar.
Cevat Şahin Tezcan, Yusuf Hacıoğulları ve Yusuf Yılmaz; Panya’nın bu bölümünde, genel olarak basketbol ligini, Sakarya Basket’in son 10 günde yaptığı karşılaşmaları ve 17 Kasım’da oynayacağı Tofaş maçını değerlendiriyorlar.
Panya #5: Cevat Şahin, Enes Uçak, Yusuf Hacıoğulları ve Yusuf Yılmaz; Anadolu Efes galibiyeti, Bahçeşehir ve Europe Cup maçlarını değerlendiriyorlar.
Açık Radyo'da 30.10.2018'de dünyayı okumak: yazarlar ve ilhamları programının konuğu Cevat Çapan'dı. Cevat Çapan ile “Hapış ile Kapış Havana'da” isimli çocuk kitabı üzerine bir sohbet ettik.