Podcasts about anadolu'ya

  • 16PODCASTS
  • 36EPISODES
  • 10mAVG DURATION
  • ?INFREQUENT EPISODES
  • Nov 12, 2023LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about anadolu'ya

Latest podcast episodes about anadolu'ya

Yeni Şafak Podcast
Yaşar Süngü - “Çocukları öldür para bizden” diyen küresel şirketler

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 12, 2023 4:20


Gazze Filistin'in değil insanlığın Çanakkale'sidir ve bu yüzyılın cephesi en geniş dünya savaşıdır. Bu dünya savaşının bir tarafında devletler ve bu devletlerin yanında yer alan küresel şirketler, diğer tarafında dünyanın insan kalabilen bütün halkları yer alır. Bu kurtuluş savaşının ön cephesinde Gazzeli çocuklar, kadınlar, hastanelerde yatan yaralılar başta olmak üzere silahsız sivil masumlar var. Karşısında da israilin kimyasal bomba yüklü uçakları, abd ve avrupa devletleri ile “Çocukları öldür para bizden” diyen küresel şirketler. Hamas'ın Kassam tugayları Gazzelilerin kurtuluş savaşındaki tek askeri gücü.  Dünyanın insan kalabilen ve boykot silahını kullanabilme cesaretini gösteren farklı millet ve dinlerden milyonlarca koca yürekli de gazzeli mazlumların yanında. Savaşı bitirecek katliamı durdurabilecek en büyük güç bu koca yürekliler ordusu. Yani deterjan ve temizlik maddelerini değiştiren kadınlar, alışkanlıklarını değiştiren erkekler, soğuk içecek, kahve ve hamburger tercihlerini değiştiren gençler.  Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edenlere sözümüz yok. İnsanlık da nasip işidir; hak edene verilir.  israilin elektrik ve suyunu kestiği Gazze'de bir hastanenin jeneratörünün yakıtı dün bitti ve yoğun bakımda yatan 39 prematüre bebek öldü. Cumartesi günü televizyon ekranında altı yazı olarak geçen son haber buydu.  Dünyanın aşağılık yüzü Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Sodom ve Gomore adlı romanını hatırlattı. Yazar romanında Anadolu'da başlayan kurtuluş savaşında ingilizlerin işgalindeki İstanbul›un çirkin yüzünü anlatıyor. Sodom ve Gomore, Ürdün'ün lanetlenmiş iki kentidir. Yazar, bu şehirleri Kurtuluş Savaşı yıllarında işgal altında kalan İstanbul›a benzetir. Tüm ülke kargaşa içerisindedir. Fakat İstanbul'da yaşayan bir grup, tıpkı Sodom ve Gomore'deki gibi bir hayat sürer. (Bugün dünyanın çirkin tarafında yer alan, “Çocuklar ölüyor ama” deyip hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edenler gibi.) Kurtuluş savaşı döneminde işgal altındaki İstanbul'da yaşayan bazı kızlar İngiliz askerlerle akşamları eğlencelere katılırlar. Kitabın baş karakteri olan Leyla da bu kızlardan birisidir. Leyla, İngiliz subaylarından hoşlanır, kendisini seven Türk subayı Necdet'e pas vermez. Necdet ise artık bu durumdan ümidini kesmiş bir vaziyettedir. Necdet'in arkadaşı Cemil ise ona karşı çıkarak Anadolu'ya geçerek Kuvay-ı Milliye'ye katılır ve şehit olur. Fakat İstanbul'un bu eğlenceli hayatı kısa sürecektir. Kuvayi Milliyetçiler, İstanbul'a akın ederler. Leyla ise eski hayatlarını mahvettikleri için onlardan nefret etmeye başlar. Leyla'nın gerçek yüzünü gören Necdet ise ondan uzaklaşır.

Yeni Şafak Podcast
İsmail Kılıçarslan - Mustafa Kemal'i de Vahdettin'i de anlıyorum

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 22, 2023 4:47


Başlığa bakıp aldanmayın. Bu bir Gazze yazısı. Hem zaten Kamalizm'i muhafazakârlıkla, Fransız tip sağcılığı İngiliz tip sağcılıkla ilikleyip barıştırmaya hiç niyetim yok. Görebildiğim kadarıyla “o işleri yapmaya mevzun ve niyetli” çok adam var piyasada. İşim yok da onların tezgâhlarının önüne tezgâh mı açayım? Hem bu işte en avantajlısı biliyorsunuz gündemi sunileştirerek “tatlı kara” bakmaktır. Kızdırmayalım durduk yere bu meraklı zevatı. İstiklal Harbi'ne giden süreçte Vahdettin'in başta Mustafa Kemal'i ve bazı diğer rütbelileri “Anadolu'da bir direniş örgütlemek” için sevk ettiği apaçık bir gerçektir benim açımdan. Vahdettin, kendi imkanları dâhilinde “belki buradan bir çıkar yol buluruz” diye düşünmüş olmalıdır mutlaka Mustafa Kemal'i Anadolu'ya yollarken. Zaten namuslu tarihçilerin hemen tamamı bunun böyle olduğunu kabul ediyor. Öyle “pusulasız vapur” falan anlatıları salt ideolojik malum. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının İstanbul'dan Anadolu'ya yaygınlaşan bir direniş cephesi kurabilmek için epeyce ter döktüğünü biliyoruz. Karakol ve Mim cemiyetleri, İstanbul'dan bilhassa Özbekler Tekkesi saikiyle Anadolu'ya geçirilen silahlar, tamimler, kongreler ve sonrası... İnsan hep şöyle düşünüyor ister istemez. İngiliz gâvuru İstanbul'u işgal etmişken memlekette ne kadar insan, ne kadar Müslüman ve Türk ahali varsa bu direnişe destek verir. Gerekirse canını ortaya koyar ve Türklerin o dillere destan cesaretini ve şecaatini sergiler. Öyle olmamış ama. Hem birinci sınıf tarihçilerden hem Kemal Tahir gibi birinci sınıf edebiyatçılardan öğreniyoruz ki hele başlangıçta İstiklal mücadelesine destek azın azı. Medrese-tekke çevreleri, vatansever subaylar, esnaf ve fakir halk. Hepsi o kadar. Tabiri caizse memleketin geri kalanı tam sirk çadırı. Amerikan yahut İngiliz mandası isteyenler, Kürtleri politize edip Türklerle karşı karşıya getirmeye çalışanlar, Osmanlı biterken yangından mal kaçıranlar, ikbal için memleketi satıp işgalcinin emrine girenler, ayaklanma başlatıp eşkıyalık edenler...

Yeni Şafak Podcast
Abdulhamit Güler - Tabutta bir çiçek

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 14, 2023 2:48


Kendini arama meselesi modern dünyada mağduriyet ya da zulümler üzerinden ele alınabiliyor. Ya da böyle olmak zorunda kalıyoruz. İnsanın kendini tanıma ve dünyayı anlamlandırma sürecinde yaşadığı zorluklar savaşlar ve adına savaş denemeyen çatışma alanlarında vuku buluyor. Ekonomik düzen kitleleri mağdur ediyor. Büyük şehirlerde yaşamak bir savaş alanı. Fekat buna kimse savaş demiyor. Diğer taraftan gerçekten savaş alanı olan coğrafyalar, zamanımızı tanıma ve insanı anlamlandırma hususunda yardımcı oluyor. Bekir Bülbül'ün yönettiği Bir Tutam Karanfil filmi vizyona girdi. Tam da arayış hikayesi olan film, eşi vefat eden bir ihtiyarın, karısını memleketine gömme arzusu sonrası yaşadıklarını konu ediyor. Mülteci olan ihtiyar bu yolculuk esnasında küçük torununu da yanına almıştır. Aslında almak zorunda kalmıştır. Film boyunca anladığımız da ihtiyar ile torunu arasında bir sorun olduğudur. Ancak tam olarak ne olduğunu çözemiyoruz. Tabutla Anadolu coğrafyasında bir uçtan bir uca gitmeye çalışan bir ihtiyar ve kız çocuğunun manzarası çok şey anlatıyor. Bir tabut etrafında dede ile torun arasında verilen çaba iletişim sorununa işaret ediyor. Ölümün yola çıkardığı ikilinin buzlarının yine mevta üzerinden erimesini izliyoruz. Suriye'de yaşanan savaş ve ortaya çıkan mazlumluk etrafında dönen hikayenin Anadolu dokusu ile yorumlanması mühim. Zira komşuda çıkan yangının evinize sıçramaması mümkün değil. Türkiye'de yaşayan birinin Suriye'de çıkan savaş ve Anadolu'ya gelen mülteciler meselesine yaklaşım açısından Bir Tutam Karanfil başka bir yerde duruyor. Ajite etmeyen, meseleye başka bir açıdan yaklaşan, büyük oranda atmosfer temelli anlatan filmde oyunculuklar da başarılı. Demir Parscan, Şam Şerif Zeydan, Yiğit Ege Yazar başrolleri paylaşıyor. Parscan'ın canlandırdığı mülteci karakterinin duygusu izleyiciye geçiyor. Barış Aygen'in görüntü yönetmenliğinde oluşturulan sinematografi, filmin duygusunun izleyiciye geçmesinde etkili oluyor. Anadolu coğrafyasının avantajlarını çok iyi kullanan film, yolda olmanın zorluklarını mülteciliğin zaruri şartlarıyla kontrast olarak sunuyor. Ölüm ve arayış üzerinden yola çıkılan hikayede aksayan ya da boş noktalar kendini gösteriyor. Anlatımı hızlandırmak ya da öz hale getirmek adına yapılan müdahalelerin senaryodan filme uzanan süreçte noksanlıklar oluşturduğu hissediliyor. Bekir Bülbül ve Büşra Bülbül'ün birlikte kaleme aldığı senaryonun metaforik nüansları ise yakıcı ve etkili. Filme ismini de veren karanfil meselesinin tabut ile buluştuğu unsur başarılı. Açılışını Tokyo Film Festivali'nde yapan ve uluslararası festivallerde boy gösteren filmin yönetmenin ikinci uzun metraj filmi olduğunu düşündüğümüzde sinemamız için başarılı bir filmografinin gelecekte karşımıza çıkacağını söyleyebiliriz.

Mevlana Takvimi
HACI BEKTÂŞ-I VELÎ (K.S.) - 22 TEMMUZ 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Jul 22, 2023 2:55


Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşayan büyük velilerdendir. Anadolu'nun dînî, iktisâdî, askerî ve sosyal müessesesi olan ve kendisinin de bağlı olduğu “Ahîlik teşkilâtı” ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektâş-ı Velî ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü. Bu sıralarda kuruluş devrinde olan Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri ve himmetleri oldu. Günümüzde ise Hacı Bektaş-ı Velî (k.s.)'un görüş ve düşüncelerinin on altıncı yüzyıldan sonra şekillenmiş Bektaşî edebiyatının ürünü olduğu söylenmekte, kendisinin de Şia'nın on imâm esaslarına bağlı bir Türkmen babası olduğu anlatılmaktadır. Hacı Bektaş-ı Velî'nin şu an elimizde bulunan eserlerinin ilmî bir değerlendirilmesi yapıldığında, görüşleri itibariyle, Anadolu'ya damgalarını vuran Bahaddin Veled, Mevlânâ Celâleddin ve Yunus Emre (k.s.e.) gibi ve aynı kaynaktan beslenen bir tasavvuf erbâbı olduğu anlaşılır. Kitaplarında “Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Sahabelerine ve Ehl-i Beyt'ine selâm olsun” diyerek, sahâbilerin hiçbirini ayırt etmeden, hepsini sevdiğini ve saygı gösterdiğini ifade eden, Sünnî bir şahsiyettir. Hacı Bektaş (k.s.), Makâlât adlı eserinde İslâm'ın bilinip, yaşanmasının önemini anlatmaktadır. Hacı Bektaş-ı Velî (k.s.)'a göre, adamlık ve insanlık, Allâh (c.c.)'un sakındırdığını işlememek suretiyle erişebilen âbidlik yani kulluk mertebesinde kazanılabilmektedir. İşte bu sebeple âbidler, “adam” olanlardır. Hacı Bektaş (k.s.)'un İslâm Dini'ne ve onun günlük hayatta yaşanmasına verdiği önem ve titizlik, “Hacı Bektaş-ı Velî için, din ayrılığı gereksizdir, insanlar arasında anlaşmazlık sokar” ve “Bektaşîlik, Anadolu-Yunan-İran-Hint düşüncelerinin, inançlarının oluşturduğu bir birikimdir. İslâm'ın ona olan tesiri çok azdır.” şeklindeki asılsız söylentileri yalanlamaktadır. “Kılarız namazı, kılmayız değil Biz Hâkk'ın emrini, bilmeyiz değil Kur'ân kitabımız, İslâm dinimiz Hadisten âyetten almayız değil.” (Fığlalı, Türkiye'de Alevîlik, s.161-177; E.Coşan, Hacı Bektaş-ı Velî Makâlat, s.2)

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - Tek parti zihniyeti ve paslı çiviler

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 18, 2023 4:33


Gerilimi yüksek bir seçim sürecini daha geride bıraktık. Kumdan kaleler yıkılmaya başladı. Muhalefetin milletin önüne koyduğu siyasetsiz vizyon öylesine çürük temellere dayanıyormuş ki seçim sonrası muhalefet, bırakın öne sürdüğü politikaları kendi siyasi varlıklarını tartışmaya başladı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türk siyasetinin iflah olmaz bir sorunudur. Seçim sonrası CHP'de bir değişim tartışması başını almış gidiyor. Cumhur İttifakı'na karşı kindar, öfkeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ötekileştiren hastalıklı zihinler meğer kendi arkadaşlarına karşı da ne kadar acımasızlarmış. Bu yazıda “CHP'de köklü bir değişim imkânı mümkün mü?” sorusuna cevap arayacağız. CHP, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'ye yenildiğinde bu mağlubiyete hangi politikaların ve devlet uygulamalarının neden olduğunu araştırmaya çalıştılar. 1950'li yılların CHP'sinde bugüne kıyasla çok daha nitelikli siyasetçiler ve akademisyenler vardı. Bu kimseler Anadolu'ya müfettişler gönderdiler, araştırmalar yaptılar ve parti kurultaylarında bu konuyu uzun uzun tartıştılar. Sonuçta CHP'nin karşı karşıya olduğu sorunları üç başlıkta topladılar: 1. Parti ile halk arasında var olan sorunlar, 2. Parti ile dindar ve muhafazakârlar arasında var olan sorunlar, 3. Parti ile Kürtler arasında var olan sorunlar. Aradan 70 yıl geçti ama CHP bu sorunlu alanlarda bir arpa boyu yol alamadı. CHP'nin tek parti zihniyeti ve bu zihniyete saplanıp kalmış paslı çiviler, ana muhalefet partisi açısından hayati bir soruna işaret ediyor: 70 yıldır tek parti zihniyetini yaşatan, bunu engizisyon zihniyeti gibi donmuş beton misali zihinlerinde taşıyan insanlar, ana muhalefet partisini oluşturan kitle içerisinde maalesef ana omurgayı oluşturmaktadır. Tek parti zihniyetini çıkmaza sokan bazı şablonlar var. Bu zihniyet, her bir konu için değişmez şablonlar ve peşin söylemler kullanıyor ve bir daha ilgili konuyu düşünme ihtiyacı hissetmiyor. Aşağıda bu şablonları ve söylemleri özetleyelim: Din: Orta Çağ karanlığı, geri kalmışlığın sebebi, çağdışılık, bağnazlık, yobazlık vb. Osmanlı: Vatandaşı kul sayan zihniyet, Orta Çağ yönetim anlayışı, İngilizlere teslim olan hain Sultan Vahdettin, Yunanistan'a karşı değil Osmanlı'ya karşı yapılan Kurtuluş Savaşı. Anadolu insanı: Cahil, geri kalmış, aydınlatılmaya muhtaç, oy verme kabiliyetinde olmayan köylü kitlesi. Tasavvuf ve tarikatlar: Karanlık odaklar, çağ dışılık, örümcek kafalılık, gulyabani vb. Millet: Bizden adam olmaz, Cehalet diz boyu, Gençler Türkiye'de yaşamak istemiyor vb. Bilim ve teknoloji: Batı'nın malıdır, kıyamet kopsa bizim bilimi anlama ve teknoloji üretme imkânımız yoktur vb. Kent: Hem Doğu'ya hem de Batı'ya mimarisi ve medeniyeti ile ilham veren İstanbul'un küresel önemini anlamaktan uzak söylemler.

Synergy Kendiyas
İKİ GÜN İÇİNDE İSTANBUL'DA DEPREM VE İŞGAL OLABİLİR KONULU VİDEO İLE İLGİLİ MANEVİ HAT ÜZERİNDEN ALDIĞIMIZ BİLGİ 06.05.2023 | Synergy Kendiyas |

Synergy Kendiyas

Play Episode Listen Later May 6, 2023 9:08


İstanbul'da, iki gün içinde deprem ve işgal olacak mı? Kimler, İstanbul'a saldırı hazırlığı içerisinde? Metafizik saldırılar için hangi bölgelerimiz seçildi? Şeytanın “Anadolu'yu bölme planı” gerçekleşecek mi? Önümüzdeki seçimi kim kazanacak? “Birbirini tanımayan kişileriz ama metafizik boyutta aynı şeyi algılayabiliyoruz” lafzının açılımı. Nuh Tufanından sonra, insanoğlunun hangi özellikleri kapandı? “Biz bir tane ay görüyoruz ama başka aylar da var” lafzının açılımı. Başka gezegenlerde hayat var mı? Ay'ı, kimler üs olarak kullanıyor? “İstanbul Boğazı” neden bu kadar önemlidir? Ayasofya'nın altındaki tüneller nereye açılıyor? “İblisin uşakları” kimlerdir, neye benzer? “Türkiye” dünyada neden kilit merkezi konumundadır? “Deprem bölgesine yapılan yardımlar” üzerimize nasıl sirayet etti? Metafizik saldırılar hala devam ediyor mu? İnsanların yardımlaşması, şeytanın iletişim ağına nasıl zarar veriyor? Şeytan, yer altında yaşayan hangi varlıkları uyandırmaya çalışıyor? Anadolu'ya neden bu kadar metafizik saldırı düzenleniyor? Şeytan, insanlar üzerinde kontrol hakimiyeti kurabilir mi? Şeytan, metafizik saldırılar için neleri kullanır? “Ayasofya'nın açılması” metafizik alemde nelere sebep oldu? Ayasofya açılmasaydı ne olurdu? “Kağıthane depremi” neden gerçekleşmedi? “Dua etmek, sadaka vermek” neden bu kadar önemlidir? Şeytanın saldırılarına nasıl karşı koyabiliriz? Bu soruların cevaplarını hâl ilmi üzerinden vermeye çalışalım #synergykendiyas #deprem #istanbuldepremi Facebook: ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠https://www.facebook.com/SynergyKendiyas⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠ İnstagram: ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠https://instagram.com/synergykendiyas⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠ Youtube: ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠ TikTok: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: ⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=0⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠

Mevlana Takvimi
II. ABDULHAMİD HAN'IN İSTANBUL'U TERK ETMEMESİ - 30 MART 2023 - MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 30, 2023 2:50


Bâbıali baskınıyla zoraki hakimiyetlerini tesis eden ittihatçılar, İtilaf Devletleri Donanmalarının Çanakkale'yi zorlaması ve karaya asker çıkarıp İstanbul yolunu açmaya davranması üzerine müthiş bir korkuya düştüler ve hükümet merkezini Anadolu'ya taşımayı düşündüler. Bu arada Sultan Abdülhamîd Han'a da başvurdular ve şöyle dediler: Devlet merkezinin Eskişehir'e kaldırılması ihtimâli vardır. Hatta bu iş için gerekli hazırlıklar da yapılmaktadır. Şevketlû biraderiniz Sultan Reşad Hazretleri, sizi, düşman eline geçmesini mümkün gördükleri payitahtlarında bırakmayacaklanna göre Anadolu'nun hangi köşesine çekilmek istediğinizi ve nereyi tercih buyurduğunuzu soruyorlar. O zaman Sultan Abdülhamîd Han, bütün ümit kapılarını kapayan bu ruhî iflâs ve hezîmet ânında, ayakta ve çarpıcı bir heybet içinde, tane tane şu cevabı verdi: Şevketli biraderimin hakipay-ı şahanelerine arz-ı ubudiyet ederim. Endişeleri tamamiyle gereksizdir. Eğer dokunulmamış ise, Çanakkale'yi ben zamanında, fevkalâde tahkim eylemiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi mümkün değildir. Boğaziçi de öyle. Amma farz edelim ki öyle bir felâket başa geldiği takdirde, Hakanın yapacağı şey, tâcını, halkını terk edip kaçmak değil eyvan-ı payitahtının taşları altında can vermektir. Hazret-i Fatih bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman Bizans İmparatoru Konstantin kaçmayıp, harp ede ede, yıkılan kalelerin altında can vermek celâletini göstermişti. Biz, Fatih'in ahfâdı, Konstantin'den aşağı kalamayız. Zât-ı Şahane'ye böylece arz edin! Rahat olsunlar ve ezelî irâdeye boyun eğsinler! Şuradan şuraya kımıldamasınlar! Düşman buraya giremez. Bana gelince, ben artık bir yere gitmem. Yegâne arzum burada ölmektir. Bu ulvî cevap, ittihatçıların, o sözde gözükara (!) kahramanların yüreğine işledi. Onlar da İstanbul'u terk etmemeye ve sonuna kadar direnmeye karar verdiler. Ve netice malûm... Sırf Abdülhamîd'in rûhî telkini sayesinde boşaltılmayan Payitaht ve çekip giden düşman... Ulu Hakan, hapishanesinden bile İstanbul'u kurtarmıştır. (Necip Fazıl Kısakürek, Ulu Hakan II. Abdulhamid Han, s.592)

Acı, tatlı, mayhoş
HİKAYE VE TARİFLERLE: Çin'den Anadolu'ya Baharat

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Jan 28, 2023 14:58


Çin yeni yılı başladı. Bu yıl Tavşan Yılı. Aylin Öney Tan bu hafta Çin'den Anadolu'ya uzanan baharatları anlatıyor. Hikaye ve tariflerle.

Acı, tatlı, mayhoş
Unuttuğumuz lezzet: Bâdiyâne

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Jan 26, 2023 3:38


Çin'den Anadolu'ya baharat benzerlikleri ilginç. Yıldız anason sekiz uçlu tam yıldız gibi şeklinde, tadı bizim topraklarımızda yetişen anasonu andırsa bile biraz farklı, meyankökünü de andırıyor. Bildiğimiz anasona ise eskiden “Bâdiyâne-i Rûmî” de denirmiş. Rûmî sözcüğü burada Anadolu'ya işaret ediyor. Anadolu Selçuklularına da Rum Selçukluları denirmiş. Anadolu, eski Roma imparatorluğu toprakları olarak Rum diyarı olarak anılırmış. Bildiğimiz anason maydanozgillerden, yıldız anason ise manolya ağacının ailesinden. Latince adı Illicium verum, adı çekici, baştan çıkarıcı anlamına geliyor. Gerçekten de baştan çıkarıcı bir kokusu var. Hem et yemeklerine hem de tatlılara yakışıyor. Nerelerde, nasıl kullanılıyor, detayları ve önerileri dinleyin. Aylin Öney Tan'dan bir tutam tarih biraz da tarif dinleyin.

roma tan rum hem bayram anadolu radyo bildi latince lezzet nerelerde anadolu'ya
Acı, tatlı, mayhoş
Çin'den Anadolu'ya baharat

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Jan 23, 2023 3:02


Çin yeni yılı başladı. Tam 4721 yılı. Çin takviminde her yıl bir hayvan ile sembolize ediliyor. Bu döngü 12 hayvanla sürüyor. Bu yıl Tavşan Yılı, geçen yıl Kaplan yılıydı, gelecek yıl Ejderha. Barışçıl ve oyuncu tavşan bizi epey şaşırtacak, aynı zamanda da şans getirecek. Önceki yıllarda Çin yeni yılına has yemek konularına bakmıştık, NTVRadyo web sitesinden veya tüm podcast platformlarından 15 - 20 Şubat 2021 ve 31 Ocak – 5 Şubat 2022 tarihleri arasındaki podcast'lerde dinleyebilirsiniz. Çin takvimi ile eski Türk takvimi büyük benzerlikler taşıyor. Tavşan yemekleri ise mutfağımızda çok yaygın değil, ama bazı bölgelerde karşımıza çıkıyor. Örneğin Antalya'daki 7 Mehmet adlı restoranın kitabında tavşanlı üç yemek var. Ama bu haftaki konumuz tavşan yemekleri değil Çin'den Anadolu'ya uzanan baharat bağlantıları. Bizde hiç olmayan Sezuan biberinden başlayalım,

Ahşaptan Betona, Mecidiyeden Jetona
Roma'dan Anadolu'ya hamamlar

Ahşaptan Betona, Mecidiyeden Jetona

Play Episode Listen Later Jan 10, 2023 23:49


Roma'dan Anadolu'ya hamamları söz konusu ediyoruz.

roma anadolu anadolu'ya
Yeni Şafak Podcast
ERDAL HOŞ - Ah bu Trabzonlular...

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 26, 2022 4:40


Anlaşılan her sene bir kez de olsa ‘Trabzonluluk' yazısı yazmak şart olacak. Öncelikle bu sayfa bir spor sayfası ve köşenin yazarı da futbol yazarı olduğu için mevzuyu futbola bağlayarak başlayalım. Türkiye'de ciddi bir göç sosyolojisi çalışması yapılsa kuvvetle muhtemel ortaya çıkacaktır ki neredeyse 3. Kuşak göçmen Trabzonluların dahi memleketleri ile bağlarını korumalarının sebebi büyük ölçüde Trabzonspor'dur. Trabzonspor, ülkenin ve dünyanın her yerine dağılmış insanların memleketle bağını tazeleyen, hatta güçlendiren bir unsur. Dolayısıyla “ne bu ya her yerde Trabzonlular” isyanının nicelikten ziyade görünürlükle bir ilgisi var. Bir de bordo mavi kravat meselesi var ki o aslında lacivert takım elbiseye en uygun kravat renklerinin bunlar olmasından dolayı. Yani her bordo mavi kravat takan Trabzonsporlu değildir efendim... Bununla beraber Trabzonspor var olmadan önce de Trabzon'un ‘cins insanlar' yetiştirdiği bir gerçek. Rus işgali sırasında Rus generalin, “Devletleri orduyu geri çekmiş, biz zulmetmek şöyle dursun yollarını yapıyor, imar ediyoruz ama hala çetelerle bize karşı koyuyorlar ne cins insanlar” sözlerinden başlayabiliriz mesela. Veya Atatürk'ün Samsun'a çıktığında Anadolu'ya geçmek için beklediği milisler...

Yeni Şafak Podcast
İHSAN AKTAŞ - Millet İttifakı nerede hata yaptı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 24, 2022 5:59


Bir ülkenin muhalefeti en az iktidar partisi kadar kıymetlidir. Bir muhalefet her zaman iktidar adayıdır. İktidar ve muhalefet için yapıcı eleştiriler yapılmalıdır. Muhalefet partileri de iktidar eleştirisinde yıkıcı bir üslup kullanmak yerine, bir gün iktidar olabilme ihtimalini düşünerek olgun eleştiriler yapmalıdır. Son aylarda muhalefet partileri, iktidar karşısında etkisiz kaldıkları savıyla önemli eleştirilere maruz kalmaktadır. Eleştiriler daha çok Millet İttifakı'nın kendi yorumcularından gelmektedir. Bir muhalefet partisi, seçimin ertesi günü faaliyete geçer, bir sonraki seçimi kazanmak için seçim analizleri yapar ve siyaset üretmeye başlar. Millet İttifakı bu anlamda sadra şifa bir siyaset üretemedi. Cumhuriyet Halk Partisi 1950 yılında iktidarı kaybetti. Seçim kaybına sebep olan sorunları izale etmek için önemli bir arayış içine girdi. Anadolu'ya müfettişler gönderdi, bütün kurultaylarda bu sorunlara çözüm aradı. CHP'nin tarih ile, dindarlar ile, Kürtlerle, Alevilerle, geniş anlamda halk ile sorunları olmuştur. Bugün parti bu meselelerin çoğunu da vuzuha kavuşturabilmiş değildir.

FOX Haber
İstanbul'dan Anadolu'ya zorunlu göç...

FOX Haber

Play Episode Listen Later Sep 8, 2022 46:24


Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber Instagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/

sel anadolu zorunlu anadolu'ya fox t
HABERTURK.COM
Asurlular Tarihi, Başkenti ve Özellikleri

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Sep 6, 2022 2:15


Sami ırkına mensup olan Asurlular; öne çıkan İlk Çağ Mezopotamya uygarlıklarından bir tanesidir. Zaman içinde sahip oldukları ticaret kolonileriyle sınırlarını genişleten Asurlular nerede kuruldu? Yazıyı Anadolu'ya getiren ilk uygarlık olarak tari...

sami zaman yaz anadolu tarihi kenti mezopotamya anadolu'ya
Yeditepe Fatih Dergisi
BAHAR ÇİÇEKLERİNİN HİKAYELERİ

Yeditepe Fatih Dergisi

Play Episode Listen Later May 30, 2022 11:24


EMSALSİZ KOKULARIYLA, HAYATIMIZI TAZELEYEN BAHAR ÇİÇEKLERİ Kimi fedakârlığı kimi sabrı kimi zarafeti temsil ediyor. Bahar günlerinde doğa yeniden canlanırken bahar renkli çiçekleriyle gözleri ve gönülleri okşuyor. Soğuk kış günlerinin ardından ilkbaharın gelişiyle birlikte güneş yüzünü iyice göstermişken doğa kendini tüm güzelliğiyle sergilemeye başlar. Isınan doğa, evrene yemyeşil çimenler ve rengârenk çiçeklerle baharın geldiğini müjdeler. Bir doğa toplumu olan Türklerde çiçek sevgisi, Orta Asya'dan zengin bitki örtüsüne sahip Anadolu'ya gelmeleriyle doruk noktasına ulaşır. Zaman içinde de çok özel ve eşsiz bir çiçek kültürünün oluşmasına zemin sağlar. Mimaride, mezar taşlarında, tasvir ve tezyin sanatlarında, dokumacılıkta, tekstilde, çinide, cam işçiliğinde, oya, dantel, nakış gibi el sanatlarında çiçek kültürünün muhteşem örnekleri karşımıza çıkar. Özellikle Osmanlı döneminde, çiçek sevgisi, çiçek yetiştiriciliğine gösterilen önem daha ileri bir boyuta taşınır. Saray ve çevresi çiçek yetiştirmeye, sergilemeye uygun mekânlar olarak tanzim edilir. Çiçek ve çiçek yetiştiriciliği etrafında ciddi bir literatür oluşur. Revnâk-ı Bostan, Şükûfenâme, Sünbülnâme gibi risaleler, kültürümüzde çiçek sevgisini anıtlaştıran önemli eserler olarak dikkat çeker. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yeditepe-fatih/message

Turkish Stories
Karagöz ile Hacivat

Turkish Stories

Play Episode Listen Later May 1, 2022 3:21


Turkish Stories for Learner Turkish Karagöz ile Hacivat Karagöz oyunu, ışıkla beyaz perde üzerinde hareket ettirilerek oynanan bir gölge oyunudur. Oyun, adını başkahraman olan Karagöz'den almaktadır. Gölge oyununun kaynağı Güney Doğu Asya ülkeleri olarak kabul edilir. Türkiye'ye gelişi hakkında ise değişik görüşler vardır. Bu görüşlerden birine göre gölge oyunları göçlerle Anadolu'ya gelmiştir. Diğer bir görüşe göre 1500'lü yıllarda Mısır'dan Anadolu'ya gelen sanatçılar yoluyla Anadolu'ya girmiştir. 18. yüzyıldan itibaren Karagöz, Anadolu'da halkın en sevilen eğlence türlerinden biri olmuştur. Karagöz, bir kişi tarafından oynatılır. Perdedeki resimlerin hareketleri ve konuşmaları bir sanatçı tarafından yapılır. Karagöz'de işlenen konular komiktir. Mecaz anlamlar, söz oyunları, taklitler en önemli güldürü öğeleridir. Oyunun başkahramanları Karagöz ve Hacivat'tır. Karagöz, halkın ahlak anlayışını temsil eder. Söyledikleri ile yaptıkları uyum içindedir. Karagöz, halktan birini temsil eder. Oyundaki arkadaşı Hacivat'ın zıt karakteridir. Karagöz, düşündüğünü olduğu gibi söylediği için genellikle başı belaya girer. O, cesur ve cömerttir. Karısıyla devamlı tartışır. Çevresindeki herkesi tanır ve gün boyunca konuştuğu insanlara kendini anlatmaya çalışır. Türkçeyi yanlış kullanır. Çevresindeki insanların söylediklerini anlamamış gibi yapar. Hacivat ise konuşmalarında dili güzel kullanır. O her konuda bilgilidir. Hacivat, herkesin sırlarını ortaya çıkaran bir ajan gibidir. Her oyunda Karagöz tarafından dövülse de Karagözsüz yaşayamaz. Osmanlı döneminin en önemli eğlence türlerinden olan Karagöz, Ramazanlarda, şenliklerde, kahvehanelerde ve bahçelerde oynatılıyordu. Dönemin sosyal olaylarını eleştirel bir dille anlatıyordu. Karagöz, daha çok İstanbul'da yaygındı. Zaman zaman bu sanatçılar diğer şehirlere de giderlerdi. Günümüzde, Türkiye'yi tanıtıcı sanatların başında gelen Karagöz, turistik otellerde ve meşhur lokantalarda oynatılmaktadır. Karagöz, artık daha çok televizyon ile seyirciye ulaşmaktadır. Kendini Test Et. İnteraktif Videoları İzle - Takip et - Düşün - Bilmediğin kelimeleri araştır - sorulara cevap ver - Karagöz ile Hacivat: https://nilecenter.org/turkce-ogreniyorum-b1-ders-15/  

Mevlana Takvimi
YAVUZ SULTAN SELİM HÂN VE ŞAH İSMAİL - 09 NİSAN 2022 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Apr 9, 2022 3:09


Akkoyunlu Devletini ortadan kaldıran, Azerbaycan, Irak ve İran'ı ele geçirerek Ceyhun Nehrine kadar hududunu genişleten Şah İsmail, sünnî Özbekleri de yendikten sonra, Anadolu'ya yönelmişti. Gönderdiği dâî ve halifeleri vasıtasıyla Osmanlı hudutları içinde yaşayan Şiîleri kendisine bağlıyor, Sahabe (r.a.e.)'e sövdürüyor ve fırsat buldukça da isyânlar çıkartıyordu. Yavuz Sultan Selim Han topladığı olağanüstü dîvânda, Şah İsmail'in yaptığı zulümleri anlattı. Dîvânda yapılan uzun müzâkerelerden sonra İran'a sefere karar verildi. Sefer hazırlıklarını tamamlayan Yavuz Sultan Selim, 20 Nisan 1514'te Üsküdar'a geçerek Orduyu Hümâyun ile İran Seferine çıktı. Şah İsmail, yiğitlik harcı olan er meydanına davet edildi. Meydana çıkmayınca, Safevî topraklarına girildi. Şahın, Sultan Selim Hâna karşı ülkesini müdâfaa etmemesi üzerine ikinci bir nâme gönderildi. Bu nâmede; Osmanlı ordusunun uzun bir yoldan gelip epeyden beri muharebe için ordu aramasına rağmen meydana çıkan olmadığı, pâdişâhların ellerindeki memleketlerin nikâhlıları olduğu, erkek ve yiğit olanın onu nâmahreme dokundurtmayacağından bahsedilerek, miğfer yerine yaşmak, zırh yerine çarşaf giymesi tavsiye edildi. Kadın elbiselerinden hırka, şal ve çarşaf gönderildi. Osmanlı ordusunun aylardır yolda bulunması gibi sebeplerle Yeniçeriler arasında hoşnutsuzlukların çıkmasına sebep oldu. Çadırına ok atacak kadar ileri gidildiğinde askere verdiği nutuk, harp psikolojisinin şaheserlerindendir. Bu nutukla hedefe daha varılmadığını, seferden asla dönülmeyeceğini, cihad için çıkılan bu seferden hâtûnlarını düşünenlerin dönebileceğini, yiğit olanın gelmesini isteyip, tek başına da olsa gideceğini, bütün heybet ve azametini göstererek, gür sesiyle söyledi. l. Selim Hânın nutku asker arasında çok tesirli oldu ve ordu onu takip etti. Bu arada Sâfevî ordusunun Çaldıran Ovasında olduğu haberi alındı. Sultan Selim Hân kumandasındaki Osmanlı ordusu ile İran Şahı İsmail-i Sâfevî kumandasındaki Sâfevî ordusu, 23 Ağustos 1514 târihinde Çaldıran Ovasında muharebeye tutuştu. Şah İsmâil-i Sâfevî tâhtını, tacını ve hanımını muharebe meydanında bırakarak kaçtı. (Yeni Rehber Ansiklopedisi, c.20, s.188)

Artı Bir
Bölüm 31 - Anadolu'daki Sürpriz ve Z Kuşağının Tercihlerine Merhaba

Artı Bir

Play Episode Listen Later Feb 10, 2022 22:10


Medeniyet beşiği Anadolu'ya dünyada itibarı veriliyor da, ülke olarak kıymetini biliyor muyuz? Topraklarımızın geçmişinde ne gizler var bir bir ortaya çıkan... Göbeklitepe, en popüleri olsa da, yeni keşiflere dair söyleyeceklerimiz var. Yaşamın tarihini yazmak amacı taşıyan bilim dalı paleontoloji'den yola çıkarak; geçmişten geleceğe uzandık. Bazıları tarafından anlaşılamayan Z kuşağına geçmişe dair unutulmaması gerektiğini düşündüklerimizi tarihe not düştük. Kuşakları tanımada etken olan müzik kültürünü baz alarak, son trend K-Pop'a da değinmeden edemedik. Siz de keyifli sohbetimize Artı Bir olmak isterseniz bekleriz…

Mevlana Takvimi
ABDULHAMİD HÂN'IN İTTİHATÇILARA TAVSİYELERİ - 10 ŞUBAT 2022 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Feb 10, 2022 3:03


Abdulhamid Hân'ı ziyârete ve tavsiyelerini almaya gelen Enver Paşa'ya Ulu Hakan'ın nasihati: “Evet, Enver Paşa, şimdi siz de bir harbe girmiş bulunuyorsunuz. Fakat bu iş acele olmuş, hissiyata kapılarak memleket tehlikeye atılmıştır. İnşallah devletimiz ve milletimiz için hayırlı ve şerefli biter. Fakat hafazanallâh, felâketli biterse, ister misiniz ki, bu da bize Anadolu'ya mal olsun? O zaman elimizde ne kalır? Hareket Ordusu ile İstanbul üzerine yürüdünüz, muzaffer oldunuz, şehri zaptettiniz, saraya kadar dayandınız, beni de hal' ettiniz... Hepsi güzel... Unutmayın ki, emrimdeki kuvvetlere aslâ ateş etmemelerini, kan dökmemelerini bildirmiştim. Eğer bir mukavemet görseydiniz bu size pek pahalıya mal olacaktı. Ancak bu sayede hiç kimsenin burnu kanamamıştır. Fakat arkadaşlarının gözü hiçbir şeyi görmemişti. Tedbirlerimi beğenmediler. Beni kaldırıp bir paçavra gibi sokağa attılar. Üstelik 31 Mart hâdisesini benden bildiler. Halbuki bunda hiçbir alâkam yoktu. Asileri tahrik edenler elbet de vardı. Fakat bunlar asla saraya mensup kimseler değildi. Her devirde devletin düşmanları olacaktır. Bunları tahkiksiz, mesnetsiz kuru iftiralarla herkese bulaştırmak vicdani bir hareket değildir. Beni en çok üzen şey, huzurumdan kovduğum bir insanı, beni saltanattan uzaklaştıran kararı tebliğe memur bir heyete katmanız olmuştur. Bu, Emanuel Karuso'dur. Bu Yahudiyi ne diye karşımıza çıkardınız? Bununla Makam-ı Hilafet ve saltanatı elin Yahudisine tahkir ettirdiniz. Selânik'de bir mason locasının üstad-ı âzamı olan bu zat ile, Hz. Peygamber (s.a.v.)'den beri el üstünde tutulagelen Hilafet, encam bir Yahudi'nin tebligatı ile Hânedan-ı Âli-i Osman'ın bir rüknünden alınmış oldu. İftihar edebilirsiniz. Şimdi iktidardasın, neşen yerinde ve huzur içindesin. İstikbâlin parlak görünmektedir. Fakat bütün bunlara güvenme oğlum, sana son bir nasihât vereyim: “Bugün insanı alkışlayanlar, yarın onu paralamasını da bilirler!.. Dikkat et!.. Allâh millete, devlete zevâl vermesin..!” Doğumunun sene-i devriyesinde Ulu Hakan'ı râhmet ve minnetle anıyoruz. (Necip Fazıl Kısakürek, Ulu Hakan Abdulhamid Hân)

Soyut Şeyler Ekonomisi
Adem Turan ile Soyut Şeyler Ekonomisi, A. Selim Tuncer

Soyut Şeyler Ekonomisi

Play Episode Listen Later Jan 22, 2022 50:49


Soyut Şeyler Ekonomisi'nin 113. bölümünde A. Selim Tuncer‘in konuğu eğitimci ve şair Adem Turan'dı. Turan'la Türk insanına ve Anadolu'ya derin sevgi besleyen, İstanbul ve Anadolu temalı şiirler yazan İrlanda milli şairi J. Clarence Mangan (1803-1849) ve ona ithafen yazdığı Mangan Mangan adlı şiir kitabı üzerine sohbet edildi.

adem anadolu eyler turan ekonomisi anadolu'ya selim tuncer
Mevlana Takvimi
SELÇUKLULARIN İSLÂM'A ETKİSİ - 10 EKİM 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 10, 2021 2:23


Selçukluların zuhûru, İslâm dünyasına ve Anadolu'ya hâkim olmaları, Akdeniz sahillerine çıkmaları Türk, İslâm ve Cihân tarihinin en büyük dönüm noktalarından birini ve Malazgird zaferi de bu inkılâbın başlıca bir merhalesini teşkil eder. Zira bu inkılâp ile bir yandan İslâm dünyası iç buhranlardan ve Bizans'ın istilâ tehdidlerinden kurtuluyor; öte yandan İslâm kavimleri ve medeniyeti de, Türklerin tâze kanı, kudreti ve kahramanlığı, ahlâk, fazîlet ve idealleri sayesinde hayatiyete kavuşuyor; Türk-İslâm tarihi yeni bir yükseliş çağına erişiyordu. İslâm dünyasının en buhranlı ve ümidsiz bir zamanında onun tarihinde âni bir dönüşün başlaması ve yeni bir devrin açılması, maddi - manevî, iki büyük hâdisenin aynı zamanda ve birbirini tamamlayıcı mahiyette vukû bulması ile mümkün olmuş; Türkler ile birlikte İslâm'ın da tâlihi dönmüştür. Bunlardan biri Maverâünnehrin dışındaki büyük Türk kitlelerinin X. asırda İslâmiyeti sür'atle kabul etmesi, diğeri de bu ihtidâlar gelişirken Büyük Türk muhâceretinin başlamasıdır. Böylece İslâm dünyası iç buhranlara uğraması ve garp cephesinde Bizans istilâlarına maruz kalması ile şarkta, Türkler arasında cereyan eden iki büyük hâdise birleşmiş; büyük muhaceretin getirdiği insan gücü ile İslâm dünyası ve medeniyeti Türk rengini almıştır. Yine Selçuklu devrinde Türk-İslâm medeniyeti yüksek bir hal almış ve mes'ûd bir hayat meydana gelmiştir. Bu Türkleşme ve İslâmlaşma o derece kuvvetli gelişmiştir ki, Avrupalılar Anadolu'ya “Romania” derlerken Sultan Mes'ûd (1116-1155) zamanında Haçlılar imhâ edildikten ve Anadolu kendilerine mezar olduktan, Bizanslılara karşı zaferler kazanıldıktan sonra, artık bu memleketi “Turkia” adı ile göstermişlerdi. (Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.12-22)

Yeni Şafak Podcast
SELÇUK TÜRKYILMAZ - Üç Qardaş Bakû'da

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 15, 2021 5:13


Üç Qardaş – 2021 tatbikatı Azerbaycan'da devam ediyor. Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan askerlerinin katılımı ile yapılan tatbikat II. Karabağ Savaşı'nda elde edilen zaferin kalıcı etkileri bağlamında görülmelidir. Tam bir yıl önce başlayan ikinci savaş süresince Pakistan ve Afganistan devletleri Azerbaycan ve Türkiye'nin yanında saf tutmuştu. Azerbaycan ordusu bu savaşta muazzam bir başarı göstermiş, onlarca yıllık geçmişi olan bölgesel sorunların çözümüne büyük katkı sağlamıştı. Bölgesel sorunların çözümünü Güney Kafkasya'nın bütününü ve bunun Anadolu'ya etkisini göz önünde bulundurarak değerlendirdiğimizde zaferin kıymeti biraz daha artıyordu. Fakat Pakistan ve Afganistan'ın Azerbaycan'ın doğrudan yanında yer alması ortaya çıkan zafere çok geniş bir alandan derinlik kazandırdı. Bakû neredeyse Türkistan'dan Hint Okyanusuna uzanan bir alan ile Avrupa'nın merkezine yerleşmişti. Üç Qardaş-2021 tatbikatı, bu değişimin sağlam temeller üzerine oturduğunu göstermek bakımından oldukça önemlidir.

Mevlana Takvimi
TÜRKİYE DEVLETİ NASIL KURULDU? - 29 AĞUSTOS 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Aug 29, 2021 2:44


1018 yılında Selçukoğulları'nın idaresindeki Oğuz Türkleri, Hazar Denizi'nin doğusundaki yurtlarından kalkıp bütün İran'ı baştanbaşa geçerek Anadolu'ya daldılar. Bu akınlar birkaç defa tekrarlandı. 1049'da Selçukoğulları'dan iki prens, Kutalmış ve İbrahim Yınal ilk büyük seferini yaptılar. Sultan Alp Arslan, Anadolu ile çok ilgileniyordu. Doğu Anadolu'da Bizans sınırındaki Türk ordusuna Kutalmış oğlu Süleyman Şah komuta ediyordu. Süleyman Şah; Gümüştekin, Afşın Bey gibi büyük komutanlarla beraber Orta Anadolu'ya akınlar ediyordu. Afşin Bey, Bizans ordusu üzerinde bir zafer kazanmak mümkün olursa, Anadolu'da Türkler'e karşı koyabilecek bir kuvvet kalmayacağını bildiren meşhur raporunu Sultan Alp Arslan'a yolladı. 26 Ağustos 1071'de, Malazgirt'de Türk ve Bizans orduları karşılaştı. Sultan Alp Arslan Bizans ordusunu yok etti. Büyük Türk Hakanı, Kutalmışoğlu Süleyman Şah'a Anadolu'nu fethini emretti. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, birkaç yıl içinde bütün Anadolu'yu fethetti. Türkler Üsküdar'a bile girdiler. Alp Arslan'nın yerine geçen oğlu Sultan Melikşah, 1074 yılında, Büyük Türk Hakanı sıfatıyla, Anadolu'yu Süleyman Şah'a verdi. Böylece Anadolu Fâtih'i Selçuklu Kutalmışoğlu Nâsıruddevle Ebu'l-Fevâris Gazi Sultan I. Süleyman Şâh, Türkiye devletinin birinci hükümdarı oldu. Başkenti İznik olmak üzere, zamanımızdan 945 yıl önce kuruldu. Birkaç asır içinde dünyadaki Türk nüfusunun belki üçte biri Anadolu'ya göçtü. Daha XI. Asrın sonlarında Anadolu, bir Türk ülkesi halindeydi. Bugün Türkiye devletinin kuruluşu, 900 yılı geçmiştir. Anadolu'nun fethi için yüzyıllarca hazırlanan Türkler, 1074'de Türkiye devletini kurduktan sonra da, yeni anayurtlarını savunmak, geliştirmek, ayakta tutmak ve büyük bir devlet haline getirmek için, akıl almaz çileler çekmişler ve en büyük fedakârlıklara katlanmışlardır. Üzerinde yaşadığımız topraklar, atalarımızın bizim hesabımıza yaptıkları sonsuz mücadelelerin eseridir. (Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.57-60)

Yeni Şafak Podcast
Selçuk Türkyılmaz - Suriyeli Göçmenlere Yönelen Nefret Söylemi

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 11, 2021 4:23


İsrail'in kolonyalist bir devlet olarak ortaya çıkmasıyla birlikte İslam coğrafyasında yeni kitlesel göç dönemi başladı. Daha önce Osmanlı coğrafyasında ağırlıklı olarak Türk nüfusun yaşadığı kitlesel göç, belirli bir durulma dönemine girmişti. Cumhuriyet döneminde de Balkanlar üzerinden kitlesel sayılabilecek göçler yaşanmıştı fakat Bulgaristan'ın Müslüman Türk nüfusu zorla göçe tabi tuttuğu yıllara kadar sükûnetten bahsedebiliriz. İsrail de Filistinlileri göçe mecbur ederek İslam coğrafyasında yeni bir dönemi başlattı. İsrail kolonyalist bir devlet olarak kuruldu ve bu türden devletlerin ortak özelliği yerli halkların yaşadıkları coğrafyada tutunamayacak hâle getirilmesidir. Bunun sonucu olarak Filistinli Araplar da büyük bir göç yolculuğuna çıktı. Kırım, Balkanlar ve Kafkasya'dan yola çıkanların hedefinde Anadolu vardı. Osmanlı coğrafyasının güven telkin ettiği yıllarda kitlesel göçlerin Anadolu'ya yönelmesi tabiî bir durumdu. Sığınabilecek başka güvenlik alanı kalmamıştı. Açıkça ifade etmek gerekirse sanılanın aksine Türk ve Müslümanlar açısından Osmanlı ülkesi özgürce yaşamanın mümkün olduğu tek yerdi. Aynı dönemlerde Osmanlı münevverlerinin hürriyete kavuşmak için Avrupa'ya sığınması büyük tezattı. Bunlar yeni bir gözle tekrar ele alınmalıdır. Bu dönemde Kuzey Afrika ülkelerinde de Avrupa kolonyalizmi hüküm sürmüştü.

Mundo Sabah Bülteni
⚓ TCG-Anadolu'ya Muharip İnsansız Uçak Sistemi

Mundo Sabah Bülteni

Play Episode Listen Later Jul 20, 2021 3:57


Günaydın! Bayram tatili boyunca Mundo olarak mikro haber formatında yayın yapacağız. Başlayalım…#İş-DünyasıBaykar Savunma, Muharip İnsansız Uçak Sistemi projesinin kavramsal tasarım görsellerini ilk kez paylaştı. Şirketin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda “Muharip İnsansız Uçak Sistemi (#MİUS) projemizin kavramsal tasarım görsellerini ilk kez paylaşıyoruz. Milletimize ve tüm İslam alemine sağlıklı ve mutlu bir #KurbanBayramı dileriz” ifadeleri kullanıldı. Bahse konu uçakların, TCG-Anadolu amfibi hücum gemisine konuşlandırılması ve Türkiye'nin dünyada ilk olarak insansız hava araçlarına sahip uçak gemisini hayata geçirmesi bekleniyor.#Ekonomi...........Devamını okumak ve abone olmak için: www.mundo.report

Yeni Şafak Podcast
MEHMET ACET - “Seçilmek için değil, seçildiğim için çalışıyorum”

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 16, 2021 4:56


Anadolu'ya zihninizi, gönlünüzü eş zamanlı olarak açtığınızda ne büyük hazinelerle karşılıyor sizi. Yeter ki merak duygunuzu esirgemeyin. Gezdikçe, dinledikçe, öğrendikçe, kitap bitirmiş gibi oluyorsunuz. Geçen hafta Afyonkarahisar'ın ilçesi olan Sandıklı'ya yaptığım kısa süreli ziyaretten bu anlamda yine ‘heybemi' doldurarak döndüm.

MyMecra Podcast
Osmanlı Başka Kültürlere Nasıl Yaklaşıyordu? - Bertan Rona | Bakışlar

MyMecra Podcast

Play Episode Listen Later Mar 31, 2021 16:29


Bertan Rona ile "Bakışlar" düşündürmeye, düşündürürken sorgulatmaya kaldığı yerden devam ediyor. Bertan Rona bu bölümde "Anadolu" üzerine konuşuyor. Her hafta farklı konuları ele alarak izleyicilerini farklı yolculuklara çıkaran Bertan Rona bu bölümde Anadolu'yu anlatıyor. Bertan Rona bu bölümde başlıca şunları söyledi; Bu bölümde sizlerle Anadolu üzerine biraz konuşmak istiyorum. Bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tarih bilinci açısından şöyle bir yoklanacak olsak zannediyorum hemen herkes bu ülkenin, bu devletin ya da Osmanlı bakiyesi olduğunu söyleyecektir yani bizim tarih bilincimiz ki eğer varsa burada bir tenkit yöneltmiş olalım çünkü tarih bilinci bence çok zayıf bir toplumuz. Var oldu kadarıyla diyelim tarih bilincimiz ancak Osmanlı'yla sınırlı, onun ötesine geçmiyor. Antik medeniyetler, anadoluda var olmuş antik kültürler şöyle bir tarafa dursun ben Selçuklu'nun da ciddi anlamda ıskalandığının kanaatindeyim... Bizim bakiyesi olduğumuzu söylediğimiz Osmanlı yani ecdadımız dediğimiz Osmanlı, kendinden başka kültürlere, medeniyetlere nasıl yaklaşıyordu acaba? Pek bizim gibi yaklaştığı söylenemez. Osmanlı söz konusu olduğunda çok daha cihangir ya da kozmopolit bir bakış açısıyla karşılaşıyoruz. Osmanlı, ele geçirdiği, elde ettiği, feth ettiği her türlü ülkeyle barışıktı. Bu ülkelerin kültürlerine mesafeli değildi, onları bir süre sonra sıcak yaklaştığı için kendine ait kılabiliyordu yani kendinin organik bir parçası haline getirebiliyordu, ciddi anlamda içselleştirebiliyordu. Belki de imparatorluğun o kadar uzun süre ayakta kalmasının da anahtar noktalarından bir tanesidir... Bu meseleler ile ilgili belki ayrı bir bölüm yaparız Bakışlar'da o nedenle şimdilik burayı geçelim ve biz kadim Anadolu'ya gelelim. Selçuklu falan şöyle dursun bize daha da uzak olan hatta uzak olmak bir tarafa dursun sıklıkla, kullanılan dil itibariyle Antik Yunan Medeniyeti içerisinde değerlendirdiğimiz bu antik Anadolu'ya bir bakalım... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...

Mevlana Takvimi
EHLİ SÜNNET'İN KALESİ: OSMANLI DEVLETİ - 29 MART 2021 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Mar 29, 2021 2:38


Osmanlı Devleti kurulduğu topraklar üzerinde daha önce kurulmuş İslam devletlerinin bilim, düşünce ve inanç mirasını da devralmıştı. Selçukluların İslâm dünyasındaki üstünlükleri Ehl-i Sünnet olarak bilinen Sünnîliği savunarak dönemlerinde (İbn Kemal'in yaptığı gibi) Batınîliğe ve diğer akımlara karşı direnç göstermeleridir. Özellikle Nizamiye medreseleri ile Ehl-i Sünnet'in diğer mezhepler ve akımlar karşısında hakimiyyetini sağlamışlardır. Devletin resmi görüşü doğrultusundaki Ehl-i Sünnet anlayışının güçlenmesinde ve yayılmasında medrese alimlerinin önemli rolü olmuştur. Bu husus, Osmanlılar dönemi yönetim-ulema ilişikisinin hangi gelenekten alındığını ve uygulandığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Selçuklularda Ehl-i sünnet anlayış Nizamül Mülk ve Gazzâlî tarafından temsil edilmiştir. Bu durum Osmanlı medreselerindeki ulema tarafından devam ettirilmiş, İbn Kemal ve Ebussuûd Efendi gibi alimler Sünnî İslam inancını tüm alanlarda hakim olması için çaba göstermişlerdir. İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar, Hanefi mezhebini benimsemiş, daha sonra Selçuklular da Hanefi mezhebinin görüşleri uygulanmıştır. Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethettikten sonra adâlet işlerini düzene koyarken mahkemelerde dört mezhebe mensup (Hanefi, Şafii, Malikî, Hanbelî) kadıların görev almasını emretmiştir. İran'da XV. yüzyıllarda Hurûflerin sıkı bir takibata uğrayarak Anadolu'ya akın etmeleri ve XVI. yüzyılda devam eden Safevî Propagandası, Osmanlılarda iki büyük dînî dalgalanma ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple Ehl-i sünnet inancının sapkın akımlara karşı devletin öncülük ettiği kampanya, ulemayı koyu bir savunma psikolojisine sokmuştur. Başta zamanın ünlü Şeyhülislamları İbn Kemal sonra Ebussuûd Efendi olmak üzere, dönemin uleması bütün gücü ile Şiiliğe ve Ehl-i Sünnet dışı her türlü mezhebî ve tasavvufi eğilime karşı amansız bir mücadele başlatmışlardır. (Ali Öğe, Şeyhülislâm İbn-i Kemâl ve Sünnîlik Anlayışı, s.323)

MyMecra Podcast
Anadolu Nuh'un Gemisidir - Yol Haritası | Yusuf Kaplan

MyMecra Podcast

Play Episode Listen Later Mar 5, 2021 19:12


Yusuf Kaplan ile 'Yol Haritası' programında Cumhuriyet'in ilk yıllarında edebiyat ne durumdaydı bu konuşuldu. Modern türk edebiyatı anlatıldı. Necip Fazıl Kısakürek'in yaptığı zihinsel devrime giriş amaçlı öncesi kabilinden çağdaş türk edebiyatı konuşuldu. Seküler Türkiye Cumhuriyeti meşrutiyet döneminde ve devlet tarafından desteklenen edebiyatın ürünüdür, dedi Yusuf Kaplan ve ilave etti, Türkiye Cumhuriyeti'ni roman kurdu. Romanın imparatorluğudur, devletidir. Türk romanının büyük isimleri cumhuriyetin kurulmasında büyük rol oynamışlardır. Yusuf Kaplan yine bu bölümde; Yakup Kadri Karaosmanoğlu başta olmak üzere. Tabi aynı zamanda tartışmıştır. Ne kadar rejimin sözcüsü gibi olsa da aynı zamanda alta alta tartışmıştır. Halide Edip Adıvar resmi romancı gibi çalışmıştır. Vurun Kahpe'ye böyle bir romandır. Sonra rejimle araları açılmıştır. Amerikan muhipleri hikayesinin başını çekmişlerdir. Devlet gidiyor, koskoca devlet gidiyor Anadolu havzasına sıkışmış bir devlet var. Bu yüzden her yönden çok fazla mülteci gelmiştir Anadolu'ya.. Anadolu nuhun gemisi olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Balkanlardan kafkaslardan gelen.. Türk toplumu aynı zamanda hicret toplumu. Göçebe bir toplum, tarihi kodlarında bu var. Sadece Balkanlardaki Kafkaslardaki insanların değil, Endonezyanın, Afrikanın, Somalinin de yurdudur Anadolu. Burada bizim dünyamız yıkıldı, Gökkubbe çöktü, bir kültürel inkar yolculuğu gerçekleşti, bu Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ifadesi. Ahmet Hamdi Tanpınar rejimin adamı ama sığ bir adam değil. Ahmet Hamdi, Mehmet Akif 'in nefes alamadığını gördü. Mehmet Akif memleketi terk edecek adam mı? İstiklal Marşı'nı yazan adamın istiklali yok. Oradan çıkacak edebiyat propagandist bir edebiyattır. Şevket Süreyya Aydemir cumhuriyete kadro yetiştiren kadro hareketinin kurucularından birisi. Şevket Süreyya Aydemir'in son kitabı, 'inkılap ve kadrodur' Orada bir cümlesi var, 'her şeyi yıktık yerine yeni bir şey koyamadık.' bitti. Şerif Mardin'de 'modernleşme türklerin islamiyetten uzaklaştırılmasıdır' demişti. Gelinen nokta kaçınılmaz olarak burası olacaktı. Tarih yapan bir toplumun tarihte tatil yapan bir toplum halinde dönüştürülmesidir bu proje. Rusya'daki edebiyatın, tiyatronun, sinemanın propagandist olduğunu görüyoruz. Ayzenştayn, Pudovkin ve bütün genç kuşak hepsi devrimci adamlar ama marksizm yapıyorlar. Türk gençliği bundan etkileniyor mu çok etkileniyor. Mesela Muhsin Ertuğrul sinemayı kuran adamdır, fakat Moskova'da bulunmuştur. Sinema üzerinden sistemin propagandasını yapmak için. Tek parti iktidarında tek adam sineması icad edildi. Romancılardan Halit Ziya Uşaklıgil, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmaoğlu, Reşad Nuri Güntekin, bunlar Türk Romanın enleridir. Bunlar rejimin oturmasında büyük rol oynamıştır. Mesela Çalıkuşu tam bir propaganda romanıdır. Meşrutiyette oluşan kadro tasfiye edilmiş olmasaydı büyük bir atılım yaşanabilirdi. Cumhuriyette kıyısından geçebildik mi hayır tabi ki.. Ahmet Haşim çok büyük bir şairdir. Bizim hayallerimizi, rüyalarımızı Yahya Kemal ile birlikte bize anlatan adamlardır. Yahya Kemal sadece bir şair değildir, bir düşünürdür, tarih felsefecisi, bir şehir felsefecisi. İlginç olan şu, Paris'e gidiyor, Sorel ile tanışıyor. Sorel Fransız milliyetçiliğinin fikir babası.. Yahya Kemal Paris'e gidiyor duvara çarpıyor eve dönüyor. Paris'e gidip eve dönen yok. Bizim dünyamız çalıntı bir dünya, alıntı bir dünya değil. Köklere inemedikleri için göklere yükselmemizi sağlayabilecek modern bir edebiyat inşa edilemedi. dedi... Gelin, Beraber Yürüyelim...

Mevlana Takvimi
YILBAŞI NEYİMİZ OLUR? - 31 ARALIK 2020 MEVLANA TAKVİMİ

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Dec 31, 2020 2:41


Ramazân Bayramımız mı, Kandilimiz mi, Kurban Bayramımız mı? Biz Muharremlerle, Martlarla başlayan yıllar da biliriz ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı. Memleketimize, herhalde, Beyoğlu'ndan giren, Haliç'i atlayarak Fatih'lere, Aksaray'lara, sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere, Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi? İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir, necidir? Bir resmine bakarsanız Havarilere, öteki resmine bakarsanız düzenbaz kâhinlere benzeyen bu iskambil papazı, aramızda neyin nesidir... Bunu hiç merak ettiniz mi? Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O, Haçlı Seferlerinden kalma bir kılıç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor. O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir...(1) Kardeşlerini mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor. O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra, kılığını değiştirmiş... Ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır. Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi? Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz... Sakalı elimde kaldı ve altından Lüsifer çıktı.(2) Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler. Bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin yahut bırakın: Haç'ında çarmıha gereyim onu. Tehlikeyi sezer de, kendiliğinden gitmeye kalkarsa, çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi çalmıştır. 1- Piyer Lermit: İlk Haçlı seferinin düzenlenmesinde önayak olan papaz. 2- Lüsifer: Hıristiyan akidesinde şeytanı tasvir etmek için kullanılan bir isim. (Ârif Nihat Asya, Noel Baba, 1960)

Gazete Duvar Podcasts
Kebikeç... 'Horayda dedi Muhacir': Hafızam Çerkesçe

Gazete Duvar Podcasts

Play Episode Listen Later Oct 28, 2020 32:33


DUVAR - Kebikeç'in bu programında, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ulaş Sunata ile geçtiğimiz günlerde okurlarıyla buluşan Hafızam Çerkesçe: Çerkesler Çerkesliği Anlatıyor başlıklı kitabı üzerinden, 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Anadolu'ya göçmek zorunda bırakılan Çerkeslerin kimlik, gelenek, korku, özlem ve beklentilerinden oluşan uzun serencamlarını ele alıyoruz.

Acı, tatlı, mayhoş
Kışa hazırlık: İyi kurumuş sebzenin sesi!

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Oct 5, 2020 6:04


Aylin Öney Tan mutfakta kışa hazırlık çalışmalarını anlatmaya başladı. Bu hafta Anadolu'ya özgü kurutulan yiyecekleri anlatıyor. Kuru sebze, meyvelerin tadının daha iyi olduğunu ve lezzet tercihi haline geldiğini anlatırken, sırrını veriyor: "İyi kurumuş sebze hafifler ve en ufak bir esintide hareketlenir" diyor ve sesini dinletiyor. İyi dinlemeler Yarın: Kurutma teknikleri ve tarifler

Cins Dergi
Osmanlı Düşüncesini Besleyen Havzalar - 1

Cins Dergi

Play Episode Listen Later Jul 15, 2020 13:34


Çoğunlukla Mısır-Şam bölgesinde hayat sürmüş ve oradan Anadolu'ya gelmiş olan İbnü'l-Arabî, Osmanlı tasavvufunu etkileyen en belirgin şahsiyet olarak belirtilebilir. Osmanlı'nın hayat görüşünün din merkezli olduğu dikkate alındığında bu din düşüncesinin merkezinde ise vahdet-i vücud olduğu görülmektedir.

arab anadolu osmanl osmanl d anadolu'ya
Mevlana Takvimi
25 Kasım 2019 Mevlana Takvimi - HACI BEKTAŞ-I VELÎ VE SÖZDE BEKTAŞÎLER

Mevlana Takvimi

Play Episode Listen Later Oct 30, 2019 2:39


Hacı Bektâş-ı Veli, Osmanlı sultanları tarafından sevilip ve hürmet gören büyük bir İslâm âlimi ve velidir. Osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olmuş orduda çok yaygınlaşmıştır. Böylece Osmanlı gücünü kırmak isteyenler bu tarikatı dejenere etmeye çalışmıştır. Günümüzde ise Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)'nin görüş ve düşüncelerinin, 16. yüzyıldan sonra şekillenmiş Bektâşi edebiyatının ürünü olduğu söylenmekte, kendisinin de Şîa'nın on imâm esaslarına bağlı bir Türkmen babası olduğu anlatılmaktadır. Hacı Bektâş-ı Veli'nin şu an elimizde bulunan eserlerinin ilmî bir değerlendirilmesi yapıldığında, görüşleri itibarıyla, Anadolu'ya damgalarını vuran Hz. Bahaddin Veled, Hz. Mevlânâ Celâleddin ve Yunus Emre (k.s.) gibi ve aynı kaynaktan beslenen bir tasavvuf erbâbı olduğu anlaşılır. Kitaplarında “Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sahâbelerine ve ehl-i beytine selâm olsun” diyerek, sahâbelerin hiçbirini ayırt etmeden hepsini sevdiğini ve saygı gösterdiğini ifade eden sünnî bir şahsiyettir. Hacı Bektâş (k.s.), Makâlât adlı eserinde İslâm'ın bilinip yaşanmasının önemini anlatmaktadır. Hacı Bektâş-ı Veli (k.s.)'ye göre adamlık ve insanlık, Allâh (c.c.)'ın yasakladığı şeyleri işlememek suretiyle erişilebilen kulluk mertebesinde kazanılabilmektedir. İşte bu sebeple âbidler, gerçek anlamda “adam” olanlardır. Hacı Bektâş (k.s.)'ın İslâm dînine ve onun günlük hayatta yaşanmasına verdiği önem ve titizlik, “Hacı Bektâş-ı Veli için, dîn ayrılığı gereksizdir, insanlar arasına anlaşmazlık sokar” ve “Bektaşîlik; Anadolu-Yunan-İran düşüncelerinin, eseridir” şeklindeki asılsız söylentileri yalanlamaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli (k.s.); iyi bir Müslüman olabilmek ve Allâh (c.c.)'un rızâsına erebilmek için dikkat edilmesi gereken hususları şöyle özetler: 1. Îman getirmek. 2. İlim öğrenmek 3. Namâz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, gücü yeterse hacca gitmek, cihâd etmek ve gusletmektir. **(_Hakk Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar_, 206.s., Misvak Neşriyat)**

Çağlayan Dergisi
Kübrevî Bir Yıldız Necmeddîn-i Dâye / Mart 2018

Çağlayan Dergisi

Play Episode Listen Later Mar 15, 2018 21:21


Necmeddîn-i Dâye'nin yaşadığı dönem, Büyük Selçuklu Devleti'nin zayıflayıp yıkıldığı yıllara rastlar (1177–1256). Göç edip Anadolu'ya gelinceye kadar doğduğu topraklarda hüküm süren Hârizmşahlar, kudret ve kuvvetiyle sınırları Hârizm bölgesinden taşarak Türkistan, Mâverâünnehir ve Horasan bölgeleri, doğuda Çin sınırlarına, güneyde Hindistan'a, batıda ise Irak ve Acem bölgelerine ulaşmış ikbal devrini yaşayan bir devletti. Bu dönem, Hârizmşahlar için sadece siyasi olarak değil, aynı zamanda ilim ve kültür faaliyetlerinin zirvede bulunduğu, büyük ilim adamları ve eserlerin ortaya çıktığı bir devredir. Bu dönem, tasavvuf tarihi açısından da parlak bir devre işaret eder. Zira tasavvuf bu dönemde tekkesi, zaviyesi, edep ve erkânı, şeyh ve mürîd münasebetiyle tarikatlar şeklinde müesseseleşmiş, daha sonraki asırlarda dal, budak ve yapraklarıyla İslam dünyasını derinden etkileyecek olan Kâdiriyye, Rıfâiyye, Yeseviyye, Sühreverdiyye, Bedeviyye, Şâziliyye, Mevleviyye, Ekberiyye ve Kübreviyye gibi tarikatların ilk tohumları bu dönemde atılmıştır.