Ethnic group native to South and Central Asia
POPULARITY
This week we welcome Nick Goldsmith into the shed. We get to learn about the journey from 4 tour Afgan veteran to author, bushcraft expert, teacher, speaker and all round absolute top bloke. This is a fantastic one.⚠️ EVENT TICKETS RIGHT HERE ⚠️https://wegottickets.com/event/655866CHECK OUT OUR SPONSORS:
Hello Listeners! In this episode, we had the opportunity to have a conversation with Llunr. Llunr gaining public attention on social media, TikTok particularly, his witty and animated personality was soon to be loved across the globe. Atter achieving his first viral hit, his "runaway" record "Doo Doo Doo", gathered considerable attention throughout the world with over 380k videos using his song on TikTok. Making him the first American Arab Artist to reach global heights and gain the ears of the countries from all over. Keeping the momentum running, he then delivered a song that would be played in weddings worldwide with "the world could end with you". Signed to EMPIRE, the US-based label and distributor that also houses artists like Afgan, G-Dragon, PJ Morton, Fat Joe, Tyga and Shaboozey, Llunr is known for his deep lyrics and dreamy melodies. And on his debut album, “Dual Reality,” he explores the duality of his life—blending easygoing, upbeat pop songs with more emotional, dark and introspective themes. Llunr slick production and flair for storytelling have made him a standout in the contemporary pop music scene. “Dual Reality” is a testament to Llunr artistry, and the album is split into two halves that reflect his creative and cultural influences. Listen full episode on Bingkai Suara with Mahdy and don't forget to follow our podcast on any podcast platforms, our Instagram Bingkai Karya, and stay updated with our recent news on http://www.bingkaikarya.com
Kamuoyunu Çiftlikbank hakkında aydınlattığımız bu bölümün konukları; nitelikli komedyen ve niteliksiz dolandırıcılık uzmanı Özkan Çelik ve Mega Holdings mağduru dinleyicimiz Sinan Bey oldular. Afgan kadınlarının yaşadığı yasaklar, Türkiye'nin yaşadığı kürdan darboğazı ve Serenay Sarıkaya'nın yatağının üzerine astığı ayna da bu bölümün konuları arasında.
10 Years ago, Brent was interviewed by Tristan about the film Saving Mes Aynak and now they are reuinted in podcast form once again.Across the world, cultural heritage faces the threat of human development, for things like housing or resources. 10 years ago Saving Mes Aynak was a film about a Buhddist archaeological site of the same name in Afgahistan and followed the stories of Afgan archaeologists in their attempts to record and perserve the archaeological record under the threat of the Taliban and more directly, a Chinese mining company, looking to extract copper from the area.In this episode, Brent recounts his time filming Saving Mes Aynak and reflects on the political changes in the country since then. Also discussed in his current project, which is about cultural heritage under threat, and telling the stories of the people who are attempting to rescue it.Links Saving Mes Aynak Brent E. Huffman - Northwestern Medhill FacultyContact Discord: ArchaeoWave X - anarchaeologist Instagram - theanarchaeologist Music - Modern Myth - Danny Boyle tristan@archaeologypodcastnetwork.comArchPodNet APN Website: https://www.archpodnet.com APN on Facebook: https://www.facebook.com/archpodnet APN on X: https://www.twitter.com/archpodnet APN on Instagram: https://www.instagram.com/archpodnet Tee Public StoreAffiliates Motion
PODHUB bersama Isyana & Afgan
Join KCSU's news team for today's episode, and hear from Audrey Donow about new grants that researchers at Colorado State University have received. Learn which departments received an increase for their research. Then learn about one Ram's story from attending CSU, the beating cancer, and then his appearance at this weekend's Rams football game. Then Tyler Weatherwax brings coverage for local news on changes coming to the city and more. Learn how redlight traffic cameras will be upgraded to track drivers in an all-new way. Then one of the nation's fastest-growing sports will see a new facility built in Fort Collins to host it. In the furthest most north parts of Colorado, residents can expect to catch a glimpse of a weather phenomenon. Finally, in local news volunteers came together to create a 9-mile-long chalk path to remember the children killed in Gaza. Learn more about how they executed their plan and what it meant to them to make their message heard.After the break, Donow returns to report on upcoming events in the area for the weekend. Learn about what live music there is to catch such as indie rock, folk, and more. Then the Anual Giant Pumpkin Weigh-Off is this weekend find out how the event works and more. Then at the end of the weekend learn more about a Jane Austen-themed tea party. Weatherwax returns for national news with a look at Donald Trump's visit to Colorado tomorrow and why he's coming to one Colorado town in particular. Then a man fell to his death at a popular National Park marking the third death in ten years in the canyon where he fell. Then learn more about an Afgan man from Oklahoma City arrested over plans to attack United States citizens. The planned attacks were set to be executed on Election Day. Finally, for national news, Hurricane Milton made landfall last night impacting millions in the United States. Learn more about exactly how the storm stacked up against the region and what impact it had on the region and its people. Plus learn about how Fort Collins is helping in the efforts.Donow brings you the CSU sports report for the weekend with a recap of the women's recent golf tournament. Then get previews of tonight's women's volleyball and soccer games. Find out how the teams have been doing in recent weeks and get an idea of how they stack up for the games. Then a quick look at what's to come this weekend in CSU sports. Finally, for today's show get the Fort Collins weather report. Learn about the smoky conditions tomorrow and what to expect for the Rams home football game on Saturday.About the Rocky Mountain Review: KCSU's News Directors bring you news coverage. Coverage includes northern Colorado and national news, straight from the KCSU Fort Collins news desk. Topics range from crime to cryptocurrency to local art galleries. KCSU news is also on Spotify (and most podcast streaming platforms), and listeners can find it by clicking here or searching KCSU News.Original air date: October 10, 2024
Avrupa'nın dört tane büyük ülkesi var. Üçü Avrupa Birliği (AB) üyesi: Almanya, Fransa, İtalya. Dördüncüsü, yani İngiltere, eskiden üyeydi, 2016'da Brexit adıyla yapılan referandum sonucunda AB'den ayrıldı. Dört büyük ülke Avrupa'da doğan bütün büyük gelişmeleri başlatan ve onlara yön veren ülkelerdir. Ekonomik liberalizm mi benimsenecek? Önce bunlarda görülür. Askerî harcamalar mı arttırılacak? İlk atak bunlardan gelir. Göç rejimi mi sıkılaştırılacak? Önce bunlar kapar sınırları. Peki ya faşizm gelecekse? Haziran ayı başında AB üyesi bütün ülkelerde Avrupa Parlamentosu seçimleri hep birlikte yapıldı. İtalya'da iki yıldır başbakan olan kadın politikacı Giorgia Meloni oylarını arttırarak durumunu sağlamlaştırdı. Meloni, 20. yüzyılın ilk faşist sistemini kurmuş olan Benito Mussolini'nin partisini atası gören bir partinin lideri. İkinci Dünya Savaşı'ndan beri kıtada başbakanlığa gelen ilk faşist. Faşizmin en sert politikalarına başvurmaya hemen girişmedi. Koşullar henüz ona uygun değil. Ama birçok alanda adım adım ilerliyor. Aynı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde bu sefer Fransa'da ta 1980'li yıllardan itibaren ağır ama emin adımlarla yükselmekte olan faşist parti, oyların üçte birini alarak seçimden birinci parti çıktı. Faşizmin bu büyük zaferi karşısında Cumhurbaşkanı Macron Fransız meclisini lağvederek baskın seçim yapmaya kalkıştı. Onu da yüzüne gözüne bulaştırdı. Şu anda faşistler parlamentonun en büyük partisi konumunda. 2027'de iktidarı gözlüyorlar. Arada bir fırsat doğmazsa. Temmuz sonu-Ağustos başı sıra İngiltere'deydi. Üç küçük çocuğun öldürüldüğü bir olay sonrasında ırkçı güruhlar katilin göçmen olduğu yolunda bir yalan haber yayarak ülkenin çok çeşitli yerlerinde gösteriler yaptı, birçok binayı ateşe verdi, sokakta göçmen avı düzenledi, göçmenlerin geçici olarak yerleştirildiği otelleri bastı, bütün bunların doğurduğu terör duygusu ülkeyi günlerce teslim aldı. Bu olaylarla birlikte görüldü ki, faşizm sadece bir seçim sandığı sorunu değildir, günlük hayatın orta yerinden yarılması, koskoca insan topluluklarının arasında yerli/göçmen, İngiliz/yabancı gibi düşmanlaştırıcı ayrımlar temelinde sokak savaşları demektir. İngiltere ayrıca Temmuz başında bir seçim yaşadı. Irkçı-faşist parti, oyların yüzde 14'ünü (4 milyonu aşkın oy) aldı. Bu parti Amerika'nın eski başkanı Donald Trump'ın İngiltere'de kendine en yakın muhatap olarak gördüğü Nigel Farage adlı politikacının partisi. Haziran İtalya ve Fransa, Temmuz-Ağustos İngiltere, şimdi Eylül ayında Almanya. 1 Eylül Pazar günü federal bir sisteme sahip Almanya'nın iki eyaletinde, Türingen ve Saksonya'da seçim yapıldı. İlkinde faşist parti birinci parti olarak çıktı, ikincisinde çok küçük bir farkla ikinci. Almanya'nın bu konudaki yeri apayrı. Hitler'in ülkesi bu! Faşist parti bir eyaleti ilk kez kazanıyor. Bugün bir eyalet, yarın bir ülke mi? İşte size Avrupa'nın yolunu çizen dört ülkede faşizmin yükselişinin kısacık özeti. Peki bütün bunların Türkiye işçi sınıfına dersi nedir? Ders çok ama en önemlisi şu: Dört büyük ülkede birden faşizm yükseliyorsa bunun ulusal koşullardan bağımsız bir nedeni olmalı. “İngilizler eski sömürgecidir”, “Fransızlar çok milliyetçidir”, “Almanlar zaten Nazidir” falan olmaz. Öyle diyene inanmayın. Neden şu: Kapitalizm ekonomik krizinden çıkamıyor. Ceremesini işçi sınıfı ve emekçiler ödüyor. Onların düzene karşı öfkesini saptırmak patronların çıkar yolu. Irkçı faşistler sorunların kaynağı olarak göçmenleri işaret edip onlara bu hizmeti veriyor. Onlar da faşist partilerin parasını ödüyor. Siz siz olun, Kürde, Alevi'ye, Afgan'a, Suriyeli'ye yıkmayın suçu. Emekli geçinemiyorsa, asgari ücretli inliyorsa, sendikalaşan işçi işini yitiriyorsa, öğretmene kadro verilmiyorsa, işçi çocuğuna okul yemeği verilmiyorsa bunun nedeni sermaye düzenidir, sermaye istibdadıdır. Yönümüzü şaşırmayalım: Mücadele başka halklardan sınıf kardeşlerine karşı değil. Mücadele iş, aş, hürriyet mücadelesidir.
Almanya'da ilk göç zirvesi yapıldı. Mannheim ve Solingen saldırıları sonrasında suç işlemiş Afganların ile Suriyelilerin sınır dışı edilmesi ve ülkeye göçün radikal biçimde sınırlandırılması planlanıyor. Alman yasaları ve Dublin sözleşmesi gibi uluslarası anlaşmalar açısından bunu yapmak mümkün mü? Hukukçu ve ProAsyl kuruluşu Aşağı Saksonya Yönetim Kurulu Üyesi, Avukat Dündar Kelloğlu ile konuştuk. Mikrofonda Aydın Işık ve Elmas Topcu var. Von Aydin Isik.
Di episode ke-39 'The Felix Martua Series: Indonesia's ultimate music podcast', jurnalis musik Felix Martua berbincang bersama penyanyi-penulis lagu Afgan yang baru saja merilis mini album terbarunya yang bertajuk 'Sonder'. Secara mendalam, Afgan membahas kenapa mini album 'Sonder' menjadi proyek musik paling berani yang pernah dia kerjakan sepanjang karir bermusiknya, bagaimana album Afgan sebelumnya, 'Wallflower' (2021), berhasil menemukan audiensnya dan beroleh "cult following", kenapa Afgan masih meyakini pentingnya melakukan tur solo, dan apa yang bisa dinantikan semua orang dari "Rebel Era" Afgan yang dimulai dari album 'Wallflower' yang kemudian berlanjut di mini album 'Sonder'. Lebih banyak tentang jurnalis musik Felix Martua: https://www.instagram.com/felixmartuaofficial/
On this episode of The Daily Survey: Indonesian hitmaker AFGAN makes a splash as he talks about his second all-English project ‘Sonder' that also featured groundbreaking collaborations with JESSI and thuy ⚡
Sovyetler Birliği 1979'da Afganistan'ı işgale başladığında, Ortadoğu'da ABD'nin müttefiki olan bazı ülkeler kendi içlerindeki “radikal” unsurlardan kurtulmak için bir plan hazırladılar. “Afgan cihadı”na katılmak isteyenlerin bölgeye intikali kolaylaştırılacak ve kendilerine her türlü -maddî, ideolojik ve lojistik- destek sunulacaktı. Nitekim sadece Ortadoğu'dan değil, İslâm coğrafyasının dört bir yanından sayısız Müslüman, 1989'a kadar Afganistan'a akın etti. O dönem, hadiselerin sıcaklığı içinde her şeyi net biçimde okumak mümkün değildi elbette. Belki süreci yakından izleyenler, Afgan mücahitlerden bir grubu 2 Şubat 1983 günü Beyaz Saray'da kabul eden ABD Başkanı Ronald Reagan'ın “Bu beyler, Amerika'nın kurucu babalarıyla aynı ahlâkî değerlere sahiptir” sözünden biraz işkillenebilirdi, ama savaşın heyecanıyla bu türden detaylara odaklanan da pek yok gibiydi. Nihayetinde, “radikal unsurlardan kurtulma” planı tutmadı. Sovyetler'e diz çöktüren savaşçılar, ülkelerine “bir dünya imparatorluğuna karşı zafer kazanmış kahramanlar” olarak döndüler, insanların gözünde birer rol modele dönüştüler. El-Kaide ve diğer bazı yapılanmalar, bu atmosferin içinden doğdu. “Radikal”liği yok edelim derlerken, dünya çapına yaymış ve dağıtmış oldular. * * * Mısır'da Hüsnü Mübarek döneminin kudretli istihbarat şefi Ömer Süleyman, 1991- 2011 arasında devam eden görevi boyunca, rutin istihbarat faaliyetleri yanında, CIA ile de özellikle yakın çalışmıştı. CIA, 2001'de Afganistan'ın ve ardından 2003'te Irak'ın işgalinin ardından, tamamen kanun dışı biçimde kaçırdığı “suçlular”ı dünyanın farklı ülkelerindeki gizli sorgulama ve işkence merkezlerine transfer ederken, Ömer Süleyman oldukça kritik bir mevkideydi. Asya'da Afganistan'ın başkenti Kabil bu işin merkeziyken, Ortadoğu'da Kahire'ydi. CIA ile eşgüdüm içerisinde bu trafiği idare eden Ömer Süleyman, çok sayıda “suçlu”nun sorgulanması, işkenceden geçirilmesi ve hatta infaz edilmesi süreçlerini bizzat idare etmişti. İslâm'ı ve Müslümanların işgale karşı direniş ruhunu ortadan kaldıramayan ABD, direniş ve cihat mefhumlarını kendi amaçları çerçevesinde manipüle edip yönlendirmeye çabalarken, her yanlış ve düşmanca adım “radikal” olarak tarif edilen insanların sayısını artırıyordu. Böylece sözde “radikalliğe” karşı açılan savaş, onu daha da güçlendirip kökleştirmekten başka bir işe yaramıyordu. * * * Tacikistan'da “radikallikle mücadele” adına İslâmî tesettürün, gençlerin camiye gitmesinin ve birtakım İslâmî uygulamaların yasaklandığına dair haberleri okuyunca, “İşte yine yenilgiyle sonuçlanacak bir süreç” dedim kendi kendime. Tesettürü “yabancı kültür unsuru” olarak kabul eden Tacikistan yönetimi, onun yerine “yerel kültür” ü yerleştirmeyi hedeflerken, yasakları delenlere para ve hapis cezası öngörülüyor. Çocukların bayramlarda kapı kapı dolaşıp şeker ve harçlık toplamasını bile “yabancı kültür” olarak algılayan ilginç bir anlayışın hâkim olduğu ülkede, 10 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 98'i Müslüman üstelik. Yöneticilerin de neredeyse hepsinin ismi ve soy ismi Arapça.
Dünya genelinde mülteci sayısı 120 milyona ulaştı. Hiç bu kadar insan evini barkını terkedip, hatta ölümü göze alıp başka diyarların yolunu tutmamıştı. Düzensiz göç nedeniyle pek çok ülkede sosyal sorunlar patlak veriyor. 3,2 milyon sığınmacının bulunduğu Almanya'da Afgan, Suriyeli ve Ukraynalı mülteciler tartışmanın odağında. Protestan Kiliseler Birliği Mülteciler ve Göçmenler Dairesi Başkanı Dr. Hıdır Çelik ve DeZIM Enstitüsü Göç Departmanı Yöneticisi Dr. Zeynep Yanaşmayan ile ulusal ve küresel düzeyde mülteci fenomenini konuştuk. Mikrofonda Gökçe Göksu ve Erkan Aslan var. Von Gökce Göksu.
“İyi ki Afganlar var da tarımda işler yürüyor.” Bu sözü çokça duyduğunuzu biliyorum. Ama bu sözün ne anlattığı noktasında biraz detaya inmek istiyorum. Ya da belki bir sorgulama yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Dünyada işçi göçlerinin ve mültecilerin genellikle tarım sektöründen uzak tutulduğunu kendi deneyiminizle dahi görürsünüz. Gerçi stratejisi farklı olan ülke örnekleri de vardır. Varsa da saikler başkadır. Ama en basitinden Türkiye'den Avrupa'ya göç edenlerin çoğu çiftçi olduğu halde o dönemde fabrikalara işçi olarak alındıklarını görürsünüz. Gidenlerin tercihi mi bu yöndedir yoksa Almanya'nın veya Fransa'nın mı, bu da tartışılır. Ama vakıa bu. İşte bunun çünküsünü düşündüm. Ama önce şunu söyleyeyim; azılı bir mülteci karşıtı olarak falan tartışmıyorum konuyu hatta sorunlar bulunup çözülmeyecekse ben de iyi ki Afgan çobanlar var diyorum. Bu açıklamayı da mültecilerle ilgili yapılması gereken hemen her tartışmayı daha m demeden insaniyet, ırkçılık ya da tam tersi bağlamlarda etiketleyip yok etmeye hevesliler çok olduğu için yapma gereği duyduğumu da söylemek isterim. Neyse meseledeki çünküye geleyim. Tarım dünyanın her yerinde destek ve teşviklerle sürdürülür. Hatta işleri çığırından çıkaracak kadar çiftçi olarak köylünün şımartıldığı örnekler vardır. Örneğin Fransa'da çiftçilere sunulan imkân Türkiye'de sunulsa (ki Türkiye de bu anlamda hiç de az bonkör değildir) tepki bile görür. Hatta Fransa'daki gibi imkânlar sunulsa da çiftçiler hala Meclis önüne gübreler saçsa falan milletin tepesinin tası atar.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), soykırım ve insanlık suçları kapsamında yürüttüğü soruşturmada, İsrail Başbakanı Netanyahu, Savunma Bakanı Gallant ve diğer İsrail hükümet yetkilileri hakkında tutuklama kararı çıkarma ihtimali, Biden yönetimi için yeni bir uluslararası itibar testi ortaya çıkarabilir. Netanyahu'nun son derece endişeli olduğu ve Beyaz Saray'dan UCM'ye baskı yapmasını istediği şeklindeki haberler, davanın Washington için uluslararası arenada yeni bir ‘utanç vesilesi' olmaya aday olduğuna işaret ediyor. Geçmişte Afganistan özelinde UCM'nin yetkisini tanımayan ABD, Darfur ve Kongo gibi çatışmalarda mahkemenin soruşturma ve kararlarını destekleyerek katkıda bulunmuştu. İsrail mevzu bahis olduğunda bugüne kadar uluslararası baskıya karşı durmak adına elinden geleni yapan Biden yönetiminin gene Netanyahu'yu desteklemek zorunda kalarak prestij ve meşruiyet kaybına devam edecektir. ABD UCM'YE TARAF DEĞİL ABD UCM'nin kurulmasını sağlayan Roma Statüsü'ne taraf değil ve UCM kararlarını da tanımıyor. Amerikan Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilileri şimdiden UCM kararlarını tanımadığını ve İsrail'e karşı soruşturmayı da desteklemediğini açıklayarak İsrail'i korumaya çalışacağı sinyalini verdi. Washington, anlaşmaya taraf olan İngiltere'ye lobi yaparak UCM'ye dolaylı baskı yapmayı deneyebilir ancak UCM Netanyahu'yu tutuklama gibi tarihi bir karara imza atarsa bu şaşırtıcı olmaz. Bu senaryoda Avrupa'ya seyahat edemeyecek hale gelecek olan Netanyahu, İsrail'i Batı'da dahi parya devlet statüsüne getirmiş bir lider olarak tarihe geçecek. ABD'nin BMGK'daki veto yetkisini sıklıkla İsrail'i korumak için kullanması Netanyahu'yu cesaretlendirmekle kalmayıp Gazze'deki katliamlara devam etmesini sağlamıştı ancak ABD'nin elinde UCM'nin kararlarını engellemek için legal bir güç yok. Amerika'nın UCM'nin kurulmasını sağlayan Roma Statüsü müzakerelerinde taraf olmasına rağmen Çin, Iraq, İsrail, Libya, Katar ve Yemen'le birlikte 1998'te Roma Statüsü'ne karşı oy kullanmıştı. 2000'de Başkan Bill Clinton anlaşmayı imzalamış ama Senato'ya göndermemişti. Halefi George W. Bush da 11 Eylül'den kısa bir süre sonra 2002'de anlaşmayı tanımadıklarını BM'ye iletmişti. 11 Eylül terör saldırılarının klasik savaş tanımını değiştirdiği bir dönemde, ABD ‘teröre' savaş açmış ve savaş hukukundaki sivil asker ayrımı konusundaki ‘gri alanın' çok genişlediği bir döneme girmişti. Irak'ta Ebu Greyb işkencelerinin ortaya dökülmesiyle ABD'nin ‘geliştirilmiş sorgu yöntemleri' programı altında işkenceyi legal hale getirdiği ortaya çıkmıştı. Washington'un Afganistan'da da benzer yöntemler uyguladığı haberlere yansımış ve Afgan sivillere karşı işlenen suçların faillerine karşı soruşturmalarda idari ve disiplin cezalarının ötesine gidilmemişti.
Afgan konser di salah satu music venue ternama di Brooklyn, New York, 'Elsewhere' untuk mempromosikan single dan album EP terbarunya, Shallow Water dan Sonder. Ikuti obrolan Nadira bersama Afgan dan kita lihat keseruan konser perdana Afgan di Amerika.
Afganistan ziyaretimden sonra izlenimlerimi aktardığım yazılarda 2 buçuk yıl önce yirmi yıl kıran kırana bir mücadele verdiği dünyanın süper gücünü ülkesinden kovduktan sonra yönetimi devralan Taliban'ın Afganistan'da bir devr-i sabık peşinde koşmadığını söyledim. Bunun ise aslında yıllardır Batılı medyada Taliban hakkında oluşturulmaya çalışılan bütün algı ve beklentileri altüst edecek bir durum ortaya koyduğunu da ekledik. Bu sözlerimizin insanlarda oluşturduğu şaşkınlığı, yazılarıma gelen tepkilerden çok net bir biçimde izleme fırsatım oldu. Gerçekten Taliban hakkında nasıl bir algı oluşturulduysa, bunlar iktidara gelir gelmez şimdiye kadar kanı en kolay biçimde dökülen kavimlerden biri olan Afgan halkının kanını sular seller gibi dökeceği bekleniyordu. 400 bin ölüme yol açmış işgal günlerinde işgalcilerle işbirliği yapmış eski rejimin bütün kalıntılarından tek tek hesap sorularak belki hiç mahkeme bile edilmeden katliamlar yapılacağı beklentisi. Bu beklentiyi aslında işgalciler Afganistan'ı terk etmeden hemen önce o kadar güçlü bir biçimde oluşturdular ki, ülkeyi terk eden son işgalci uçaklarının tekerlerine, kanatlarına tutunan insanlar, hareket etmiş uçağın peşinden can havliyle koşuşan insanlar görüntüsü zihinlere kazındı. Aslında yıllardır DAEŞ gibi gerçekten terör örgütlerinin marifetiyle üretilen canilik algıları olduğu gibi Taliban'ı da yüklenmek istendi. DAEŞ'in ölçüsüz, kuralsız, şeriatsız şiddetinin İslam'la hiçbir ilgisinin olmadığını, bunun bizzat kendi elleriyle ürettikleri bir sanayi işi olduğunu bilen biliyor tabi. Tabi bu algıyı oluşturan bir başka beklenti de Batı'da veya Doğu'da yaşanan bütün sözümona devrimlerin veya rejim değişikliklerinin devr-i sabık yaratmadan gerçekleşmediğine dair alışıldık tecrübeler. Hangi devrimi ele alırsanız alın “kellelerin götürülmesi”nin sürecin kaçınılmaz bir rutini gibi yaşandığını görürsünüz. Fransız Devrimi, Ekim 1917 Bolşevik Devrimi veya İran Devriminin ardından mahkemeli veya mahkemesiz kurulan idam sehpalarından, işletilen giyotinlerden eski rejimin bütün iltisaklı şahısları nasiplerini almışlardır. Eskileri yemek yetmez, devrim kendi evlatlarını da yer. Devrimler birer iktidar değişikliği şeklinde
Afganistan'da ekonomik kalkınma ve göçü önleme gündemi şimdiye kadar alışık olduğumuz haberlere nazaran oldukça garip gelebilir, ama durum tam da öyle. 2 buçuk yıl öncesine kadar bu ülkede geçerli olan tek dil işgalin, şiddetin, savaşın, istikrarsızlığın diliydi ve böyle bir gündeme asla sıra gelmezdi. Bir ülkeden başka ülkeye giden düzensiz göçmenler veya mülteciler kendi ülkelerine dair sorunların, yetersizliklerin ve çekilmez hayat koşullarının haberlerini taşır veya algılarını oluştururlar. ABD'ye karşı 20 yıl boyunca verdikleri Cihad'ın ardından kazandıkları zaferin “doğrudan ve adı konulmuş olarak İslam'ın zaferi” olduğunu “dolayısıyla kendilerine düşen büyük sorumluluğun bu cihadın vakarını, sıhhatini ve şerefini düşünmek ona uygun davranmak ve onun ismini daha da yükseltmek” olduğunu söyleyen Taliban yönetiminin aslında en büyük imtihanı Afganistan'dan başka ülkelere göç eden insan kaynağı. Ülkenin şartları insanları göç etmeye itiyor, çünkü iş yok, geçim şartları yetersiz ve ülkenin siyasal durumu insanları kendi ülkelerine dair ümitvar kılmıyor. Türkiye'de de şahit olduğumuz Afgan düzensiz göçmenlerin bu göç yolculuklarında ve gittikleri yerlerde katlanmak zorunda oldukları büyük zorluklar, kopup geldikleri şartlara dair bir fikir veriyor. Kuşkusuz Afganistan'dan iltica ve düzensiz göç son iki-üç yılda, yani Taliban döneminde başlamış değildir. Aksine 45 yıl boyunca devam eden işgaller ve iç savaşlar ülkede istikrarlı ve umut verici bir ekonominin oluşmasını büyük ölçüde engellemiştir. İç savaş şartları da hesaba katıldığında Afganistan'ın sürekli dışarıya göçmen üreten bir ülke olması anlaşılabilir. Bilakis şimdilerde 2. Taliban yönetimi 45 yıldır ilk defa bütün ülkeye yayılan bir istikrarlı yönetimi tesis etmiş ve ekonomik kalkınma sorunu üzerinde ilk defa düşünülebilmesini sağlamış durumda. Aslında daha önce ekonominin en büyük girdisi sayılabilecek uyuşturucu, ülke için başlıbaşına büyük bir sorun olmakla birlikte zaten gelirleri de vatandaşlara yansıyan bir sektör olmaktan da uzaktı. Daha önce de dediğimiz gibi oradan sağlanan gelirlerle bir ölçüde işgalin finansmanı sağlanırken, bir yandan da işgal için gerekli insan kaynağı bu kapkaranlık sektörün bağımlılık oluşturma yoluyla temin ediliyordu. Taliban'ın bu sektörü kısa bir süre içinde kökten kurutmuş olması bile kendi hanelerine kaydedilecek çok büyük bir değer ve başarı. Taliban'ın işgalcileri ülkeden kovduğu gün Afganistan'dan kaçmak üzere ABD kargo uçaklarının tekerlerine, kanatlarına tutunan insanların görüntüsü ülkeden kaçan insanlarla ilgili ister istemez karmaşık algılar üretti. Taliban'ın ülkeyi yaşanmaz hale getirebileceği fikri genellikle bu algılar arasında Batılı medyada öne çıkarılanıydı. İntikam ve devr-i sabık peşinde koşacak bir Taliban yönetiminin zaten sürekli göç vermekte olan ülkeden göçü daha da hızlandıracağı beklentisi de vardı. Oysa Taliban yönetimi kendisinden beklenen rövanş veya devr-i sabık politikaları yerine yönetimi devralır almaz bir genel af ilan ederek kişi hukukunu ihlal etmiş bir suç sözkonusu olmadığı sürece kimseye eski rejimle ilişkisi dolayısıyla takibat yapılmayacağını söyledi.
45 yıllık savaş ve işgallerin ardından yönetimi tekrar devralan Taliban yönetimindeki Afganistan'da çok geniş bir parkın çok farklı noktalarında çocukların ve gençlerin farklı gruplar oluşturarak oynadıkları kriket maçlarını izliyorum. Tam bir şenlik havası. Dünyanın herhangi bir boş zaman-eğlence yerinde görebileceğiniz oyuna kendini kaptırmış insanların manzarası. Oyun, oyuncuyu içine alan, kendisi özne olarak oynayanı devre dışı bırakan dil dünyası. Birazdan Cuma namazına gideceğiz ve benim bile beklentim hemen herkesin sokakları tamamen boşaltıp Taliban askerleri tarafından zorla camiye yönlendirileceği. Hiç kimsede bu yönde bir telaş yok. Şehrin merkezindeki Mavi kubbeli cami çarşı pazarın tam ortasında ve dışarıya kadar dolu caminin dışında çarşı Pazar da namaz esnasında namaz kılmayanlarla dolu. Kimsenin karıştığı ve zorla camiye yönlendirdiği yok. Gezi boyunca bana mihmandarlık yapan Afganlıya sormak için ağzımı açar açmaz yüzünde müstehzi bir tebessüm yayılıyor: “Gerçekten anlayamıyoruz” diyor, “bu söylentiler nasıl yayılıyor? Bakın sokakta herşey var, sakallısı sakalsızı, namaz kılanı kılmayanı, bu konuda kimsenin kimseyi zorlayacak hali yok. Elbette irşad var, namazı sevdirmek ve teşvik etmek vardır ama kimseyi zorla dindar yapamazsınız” Nasıl yayılıyor bu söylentiler diye tepki gösteriyor ama çok da umursadığını gösteren bir yaklaşımı yok. Taliban'ın galiba en bariz özelliği bu. Kendilerini hor gören, haklarında farklı imajlar ve klişeler oluşturarak gerçekliklerini çarpıtanları hiç umursadıkları yok. Algılar algılayanların sorunu, bunu düzeltmek için komplekslere girmeyi hiç önemsemiyorlar. Bu konuda da bir aşırılıkları olduğunu söylemek mümkün. Afgan halkı zaten yeterince dindardır. İnsanlar Taliban'ın kendi dini anlayışını insanlara zorla dayattığını zannediyorlar, oysa Afgan halkındaki geleneksel dindarlık aşağıdan yukarıya iktidarı belirleyen bir akışa sahip. Afganistan'ın dinsel veya kültürel iktidarı, aslında modern iktidar düzenleri gibi, sadece Şeriat'tan değil, çoğu kez töreden, örften besleniyor ve Şeriatla çeliştiği gibi insan hakları ve kadın hakları ihlallerini birçoğu bu anlayışlara dayanıyor. Bu durumda Taliban'ın toplumca kabul edilmiş otoritesi hakların korunması noktasında tam da Şerif Mardin'in Osmanlı'da Şeriata atfettiği işlevi yerine getirmek üzere devreye giriyor. Bir vakada, mesela, kocası evlenen bir kadını kayınbiraderi miras olarak tek taraflı bir uygulamayla kendi nikahına almak istiyor ama kadın bunu istemiyor. Aile kadının böyle bir hakkı olmadığını söylüyor ama kadın gelenekte alışıldık olmayan bir şekilde Taliban'ın yönettiği mahkemeye başvuruyor. Taliban iki tarafı da dinliyor ve kadının razı olmadığı hiçbir evliliğe zorlanamayacağına hükmediyor. Kayınbirader bunu anlamakta zorlanıyor, aile kadını mahkemeye başvurarak kendilerini rezil ettiğinden dem vuruyor ama Taliban'ın otoritesine karşı yapabilecekleri bir şey yok. Böylece geleneğin kadına hiçbir hak tanımayan ve iradesini, kişiliğini tamamen yok sayan cahiliye adetlerine karşı Taliban'ın yorumlayıp uyguladığı Şeriat Afganistan'da bambaşka bir rol oynamış oluyor. Bu tür uygulamalar iyi niyetli bir gözle çok sayıda çoğaltılabilir.
Türkiyeli, Endonezyalı, Bangdaleşli, Güney Afrikalı, Hintli, Malezyalı, Afgan, İranlı, Latin Amerikalı toplum organizasyonlarının katıldığı protestonun liderliğini yapan Filiz Shah, farklı ptotesto yöntemleriyle istedikleri etkiyi yarattıklarına inanıyor.
Dış ticaret açığı yıllık bazda %48,1 azalarak 4,99 milyar dolara indi. Pakistan hükümeti, Afgan sığınmacıların Kasım'a kadar ülkeyi terk etmesini istedi. Sam Bankfman-Fried hakkında açılan iki ceza davasından ilki, jüri seçimiyle başladı. Bu bölüm Girişim Savaşçısı hakkında reklam içermektedir. Küresel çapta bir girişimciye dönüşebilmek için yapılması gerekenleri öğrenmek isterseniz Girişim Savaşçısı İntibak Eğitimi için buradan başvuru yapabilirsiniz.
Melilla ha dedicado esta semana al Festival de Diversidad, Cultura Amazigh y Mediterráneo Iwa Fest, hablamos con su director Borja Ramon Vega y descubrimos bandas que renuevan el panorama de la música en el Norte de África y también en la Peninsula. Nos visita el músico y documentalista Michel Gasco, especializado en música de Oriente para explicarnos sus proyectos con músicos afganos ahora en el exilio. De ahí ha nacido la propuesta Afgan Music In Exile y también la nueva etapa de su banda Badieh que edita nuevo trabajo con la participación de algunos de estos músicos. Estrenamos en exclusiva dos piezas que saldran publicadas en Noviembre. Escuchamos a: ARYANA SAYEED- Bache Kabul; VAHID DELAHANG- Rag Sahni;KEL ASSOUF- Fransa;TOOTARD- Ruh Bladi; MAESTRO ESPADA- Murciana; BADIEH- Ashek Bodom Leili- Yar Golakom; ORNINA ENSEMBLE- Qudud Awal A Shreet Mahboubi; ORONTES- Dimashq Blues. Escuchar audio
Göce tarhanası, hayvancılığa bağlı göçebe kültürü ile toprağa bağlı tarım kültürünün kesişme noktası. Temelinde yoğurt kurutma geleneği var. Aylin Öney Tan bu kez "kurut" ya da "keş" olarak da bilinen yoğurt kurutmayı anlatıyor. #acıtatlımayhoş
Göce tarhanası, hayvancılığa bağlı göçebe kültürü ile toprağa bağlı tarım kültürünün kesişme noktası. Temelinde yoğurt kurutma geleneği var. Aylin Öney Tan bu kez "kurut" ya da "keş" olarak da bilinen yoğurt kurutmayı anlatıyor. #acıtatlımayhoş
Do you understand the details of an "impeachment inquiry?" Rep. Mike Johnson, on our show today, explains what it is in detail and why Congress is required to use it. Also, facts show the U.S. Southern border is the most dangerous spot on Earth for people moving across borders. Small businesses are struggling with rising inflation while Pres. Biden brags daily about the success of his "Bidenomics," which is destroying our economic structure at every level. Gen. Milley publicly declared how ineffective the Biden Administration's withdrawal from Afghanistan was. And the Administration continues to accept ANY responsibility for the horrors that are still coming from Biden's abandoning of thousands of Americans and Afgan allies still hiding for their lives!
Avustralya'nın ilk başörtülü senatörü, federal parlamentoda ilk kez Ramazan'ı kutluyor. Fatima Payman, oruç tutmasının ülkenin başkentinde Batı Avustralya eyaletine hizmet etmek için caydırıcı bir unsur olmadığını söylüyor.
Recently, I was listening to a podcast interview with Chad Robichaux who wrote a book about his journey to save his Afgan interpreter Aziz. Chad who was a special force operator grew to love his interpreter and wanted to save his life and Aziz'z families lives. Against all odds, Chad gathered a small team of experts and ended up saving 17,000 lives from Afghanistan. As ONE person, we can make a difference in this world. Chad's intentions were to save 1 but ended up saving thousands. In the scriptures we learn of many people who by their choices save many souls. Jesus being the SAVIOR of all mankind. Join me today as I share some different examples of people who being one, made a choice that affected many. www.bethnewellcoaching.com www.bethnewellcoaching@gmail.com
ABD ve NATO'nun 20 yıllık işgal ve savaştan sonra, Ağustos 2021'de apar topar çekilerek Taliban rejimine terk ettiği Afganistan'da neler olup bitiyor? Kadınların kamusal alandaki varlıkları -hatta suretleri bile- nasıl silindi? Eğitim hakları ellerinden alınan milyonlarca kadın ve çocuk, işgücünden koparılan binlerce kadın hangi koşullarda yaşıyor? Taliban rejiminin hak ihlallerine Batı neden sessiz? Afgan siyasetbilimci Nazeela Elmi, bu yayında ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasi durumu analiz ediyor ve Taliban'ın kadınları hedef alan ayrımcı politikalarının bir zamanlar Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki rejimin siyahlara karşı uyguladıkları Apartheid rejiminden neden farklı olmadığını anlatıyor. Elmi, Batı'nın -ve Türkiye'nin de- Taliban rejimini meşrulaştırarak ülkede süregitmekte olan fiili cinskırıma yol verdiklerine de dikkat çekiyor.
Afgan Mülteci Akınının Perde Arkası
Editör: Buket Topaktaş Prodüksiyon: Özgün Özgül Reji: Meryem Melek Köse & Şemsi Can Albayrak Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Demokratik Alevi Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı'nın çağrısıyla İstanbul-Yenikapı'da “Büyük Alevi Kurultayı” düzenlendi. Kurultayın sonunda 11 maddelik manifesto okundu. İYİ Parti, bir buçuk aydır farklı bölgelerde düzenlenen kadın çalıştaylarıyla “Büyük Kadın Buluşması”na hazırlanıyordu. Parti, dokuz ilde yapılan bölgesel toplantılarla, 81 ilden kadınlara ulaşmayı planlayan çalıştaylarla “İYİ Parti Kadın Vizyonu”nu oluşturuyor. Kadın Politikaları Başkanlığı, Akşener'in çocukluğundan bugüne fotoğraflarının olduğu bir video ile genel başkanlarına sürpriz yaptı. Ardından “Cumhuriyet Kadını” belgeseli gösterildi. Konuşmalarda ve belgeselde İstanbul Sözleşmesi vurgusu dikkat çekti.Akşener Arena Spor Salonu'nun bahçesinde “Başbakan Akşener” sloganıyla karşılandı. “Elbette Başbakan Meral olacak” diyerek kalabalığa seslenen Akşener, “Onunla bununla pazarlık ederek değil, milletimizin iradesiyle Başbakan Meral olacak” dedi. Afganistan'da Ağustos 2021'de yönetimi ele geçiren Taliban, yasaklarına bir yenisini daha ekledi. Taliban Yüksekeğitim Bakanı yazılı bir açıklama yaptı ve kadınların üniversiteye gitmesini yasakladı. Elhama Khurasani, 18 yaşında siyaset bilimi birinci sınıf öğrencisi. Medyascope'a konuşan Khurasani, başkent Kabil'de üniversite hayatının ilk yılına umutla başladığını söylüyor. Khurasani, eğitim hakkı elinden alınan binlerce Afgan kadından sadece biri. Haber Hafta Sonu'nun konuğu William & Mary Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump.
The final episode of 2022! Hope you have enjoyed our program as we approach the end of this year. In This episode, Helen and Jessie talk about the surprising interesting documentary Harry and Meghan, followed by Nepo Baby. We conclude this episode with our list of fav film and TVs of 2022. (02:30) Helen's rant about Uniqlo Tshirts (05:30) Afgan women banned from tertiary education (08:40) Cultural consumption: Babel (13:50) Cultural consumption: Harry and Meghan (30:34) Cultural consumption: Lookism (34:26) Nepo Baby (47:50) ABDU's Best TVs and Films 2022 Facebook | Asian Bitches Down Under Instagram | Asian Bitches Down Under Buy Me A Coffee | Asian Bitches Down Under BUTTER BUTTER active wear - use code ABDU10 for $10 off Real Mandarin in Taiwan Bundle with the code ABDU for a 10% off special! Email: asianbdownunder@gmail.com
Laporan berita padat dan ringkas dari Borneo bersama Faris Danial #AWANIBorneo 29 Oktober 2022 : Dicalonkan atau tidak, Willie Mongin tetap setia bersama PBB Yayasan Dangsanak Sabah dilancar bagi bantu jana ekonomi masyarakat Brunei-Sabah Afgan sedia berpadu suara dengan artis Bumi Kenyalang #AWANInews #MalaysiaMemilih
My interview with Aziz Sadat and his good friend John Dickson share his experiences working inside afghan for many decades with American diplomats, CIA operatives and his experience in the pullout of US troops in Afghanistan under the Biden administrations debacle. ***Riveting***
EMX Royalty Corporation is a Canada-based precious, base and battery metals royalty company. The Company operates as a royalty and prospect generator engaged in the exploring for, and generating royalties from, metals and minerals properties. The Company's royalty and exploration portfolio consists of properties in North America, Turkey, Europe, Australia, New Zealand, and South America. It has a diversified portfolio of precious metals, base metals, and other royalty interests. Its royalties include: Leeville, Rawhide, NP Placers, Afgan, Maggie Creek, Antelope, Cathedral Well, Swift, Copper King, Goodpaster, Lucky 7, Jackson Manion, Kwai, Bruce Lake and Ophir, among others in the United States; Brestovac, Viscaria, Jasikovo, Gumsberg, Southern Gold Line, Trollberget, Bamble and Tomtebo, among others in Europe; Akarca, Balya, Sisorta, Alankoy and Trab-23 in Turkey, as well as Grand Bois and Koonenberry, among others in Asia Minor, Central and South America and Australia.
Fresno State's naming rights deal with Valley Children's for its football stadium is reportedly going to cost the university millions of dollars. The authorities of Baja California stated Saturday they continue to work to maintain peace in the state, as well as regain normality after the events that occurred on Friday afternoon and night. Salman Rushdie's condition remains serious two days after suffering injuries in a stabbing at a lecture in upstate New York, but his agent confirms "The Satanic Verses" author is "on the road to recovery." A year after President Biden's chaotic and disastrous military withdrawal from Afghanistan, the US finds itself “back where we started” two decades ago when al Qaeda carried out the 9/11 attacks, a retired four-star general said. Rep. Mike McCaul, the top Republican on the House Foreign Affairs Committee, criticized the White House and State Department for the chaotic withdrawal of U.S. troops from Afghanistan one year ago, saying "there was no plan" for pulling out of the country.See omnystudio.com/listener for privacy information.
ABOUT MARINE MAJOR TOM SCHUEMAN, ZAINULLA ZAKI AND ALWAYS FAITHFULBand of Brothers meets Argo in this dramatic and heartfelt dual memoir of the war in Afghanistan told by two men from opposite worlds.Always Faithful entwines the stories of Marine Major Tom Schueman, and his friend and Afghan interpreter, Zainullah "Zak" Zaki, as they describe their parallel lives, converging paths, and unbreakable bond in the face of overwhelming danger, culminating in Zak and his family's harrowing escape from Kabul. In August of 2021, just days shy of the 20th anniversary of 9/11, America ended its longest war. The speed of the Afghanistan's fall was so stunning that thousands of Afghan citizens who had helped American forces over the course of two decades-and had been promised visas in return-were suddenly stranded, in extreme, imminent danger. As the world watched the shocking scenes of desperation at the Kabul airport in the final two weeks of August, Maj. Tom Schueman fought-both behind the scenes and through a social media campaign-to get his friend and former Afghan interpreter, Zak, out of Afghanistan before he and his family were discovered by the Taliban. When Zak and his family finally took off from the airport mere days before the US left the country, the years-long effort to get Zak to America culminated in two simple words on Instagram: "Wheels up."Now in Always Faithful, Tom and Zak tell the full story of the divergent paths that led them to Afghanistan, the dangerous road they walked together in service to America, and how their commitment to each other ended up saving them both. Brilliantly told in Tom's and Zak's alternating first person voices, Always Faithful tracks the parallel lives of these two men who each spent their childhoods in fear, peril, and poverty, and turned to war in attempt to build a meaningful future. On an inevitable course towards each other, their lives dovetail in Afghanistan's deadly Helmand Valley, where they formed a brotherhood that transcends even the most overwhelming of odds, eventually culminating in Zak's harrowing, eleventh-hour rescue.The end result is an intensely personal and uniquely ground-level account of Tom and Zak's experience,Always Faithful gives readers a 360-degree view of the war. At once provocative and heart pounding, their stories together form a microcosm of the complicated and lasting effects of America's longest war. Through their eyes and their experiences, they challenge readers to explore the legacy of the war for American and Afghan citizens alike, as we all collectively seek to understand whether twenty years of war was worth the price.REVIEWSIn plain old good writing, this book tells how two individuals fought the forces of the Taliban, Afghan corruption, and U.S. government bureaucracy to bring one interpreter's family to safety and freedom. It is a gripping and poignant story of quiet heroism, with a hair-raising ending. You will finish this book feeling triumphant for the few that got out, and angry and sad for the many we shamefully left behind. - Karl Marlantes, author of Matterhorn, What It Is Like to Go to War, and Deep RiverSchueman and Zaki offer a haunting account of the courage and sacrifices of U.S. troops alongside their Afghan partners over the past two decades. Amid the backdrop of America's longest war in history and hopes out of reach, their stories are a testament to the enduring human spirit. - U.S. Senator Dick DurbinA tremendous look inside the relationships forged in combat and the dedication and sacrifice of the Afghans and Marines who served side by side to gain a better future for Afghanistan. This book is honest, compelling, and full of suspense. This book is Honor, Courage, and Commitment at its finest. - Lieutenant General Lori Reynolds, United States Marine Corps (retired), former Deputy Commandant for InformationA classic, heartwarming story of two hardened warriors, one Afghan and the other American, who keep faith with each other and emerge triumphant from impending death. This incredible rescue shows what determined Americans can accomplish, despite government incompetence. A fitting metaphor for America's longest and most bungled war. - Bing West, bestselling author ofThe Last Platoon: A Novel of the Afghanistan WarWars are full of fascinating stories. As part literary memoir and part thriller, Always Faithful certainly is one of those. It's a book that demands attention. By telling the story from both an American and an Afghan perspective, Always Faithful offers a unique view within the literature of America's post-9/11 wars, which often lacks the voices of the people most affected. As we contemplate the meaning and value of twenty years of war, Tom Schueman and Zainullah Zaki offer us a path to understand the human cost of service in Afghanistan and the inherent bonds of our shared humanity. - Steven Pressfield, bestselling author of Gates of Fire and A Man at ArmsABOUT MAJOR TOM SCHUEMANMajor Tom Schueman served in Afghanistan for sixteen months, including the single bloodiest battle of the war in Afghanistan as a platoon commander with the Third Battalion, Fifth Marines in Helmand Province. Schueman redeployed to Afghanistan as a JTAC and advisor to the Afghan National Army while he was a member of First Reconnaissance Battalion. Schueman went on to get his master's in English literature at Georgetown University and teach English literature at the United States Naval Academy. He is currently a student at the Naval War College and remains on active duty. He is also the founder of the nonprofit Patrol Base Abbate.Book Available on Amazon:https://www.amazon.com/Always-Faithful-Afghanistan-Unshakable-Interpreter/dp/0063260611
Tayyip Erdoğan çıkıp "Afgan, Paki, Suriyeli hepsine kapımız açık" dedi. Önce Osman Kavala sonra Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen kararlar keyfi yönetim anlayışını tüm yönleriyle gösteriyor. Bu bölümde Türkiye'de kaybolan bir olgudan, vatandaşlık hukukundan, vatandaş olmaktan ve vatandaşın sorumluluğundan bahsedeceğiz. Bölümü beğendiyseniz Patreon'dan destek olabilir, Görüş, öneri vesaire için Instagram ve Twitter adreslerinden bana ulaşabilirsiniz.
EMX Royalty Corporation is a Canada-based precious, base and battery metals royalty company. The Company operates as a royalty and prospect generator engaged in the exploring for, and generating royalties from, metals and minerals properties. The Company's royalty and exploration portfolio consists of properties in North America, Turkey, Europe, Australia, New Zealand, and South America. It has a diversified portfolio of precious metals, base metals, and other royalty interests. Its royalties include: Leeville, Rawhide, NP Placers, Afgan, Maggie Creek, Antelope, Cathedral Well, Swift, Copper King, Goodpaster, Lucky 7, Jackson Manion, Kwai, Bruce Lake and Ophir, among others in the United States; Brestovac, Viscaria, Jasikovo, Gumsberg, Southern Gold Line, Trollberget, Bamble and Tomtebo, among others in Europe; Akarca, Balya, Sisorta, Alankoy and Trab-23 in Turkey, as well as Grand Bois and Koonenberry, among others in Asia Minor, Central and South America and Australia.
Welcome back to Unfold with Kellee Wynne. Today we bring you a conversation between Kellee and her second-ever interview. When we talk about allowing the art to guide you, there's no better example than the bold Manaz Raiszadeh. Manaz is an abstract painter, of Afgan parents, born in France, a San Diego resident, married with two little ones. She found her medium through paint and it is through paint that she tells the story of who she is.'To me they're not a contrast, they co-exist together' This is how Manaz speaks about the many beautiful facets of who she is. Manaz was in a traditional job in tech till about 5 years ago when, unhappy with her job and knowing she wanted to start a family, she started that inner journey of discovery. She knew she wanted to explore her creativity with art but didn't know where it would take her. She started painting on her living room floor and she also started writing, something mentioned by Adrith Goodwin, in a previous episode. As she looked to find herself and tell her story, she just painted and when she started, although her paintings were abstract, she saw homes and villages appear. Something she couldn't explain but she didn't fight it. They carried on appearing until they didn't anymore, and it was then that she found the style that she is known for today. Her work as described by Kellee is the bold feminine meets graffiti. Manaz is influenced by feelings or a word and then it becomes a shape and it evolves that way, with each layer, adding on top of each other and Manaz say they make sense to her and the beauty is when her canvas evokes a similar emotion from her audience. “When it truly comes from within you, it connects you to more people”.When discussing other artists' work, Manaz says she will always look and appreciate other artists and be inspired and if she gets stuck, she may allow herself to be inspired by a colour or a shape but never copy because they've already done it, and she wants novelty and excitement. If she truly get's stuck, she will take a break and leave the studio, either to take a walk or spend time with her babies and returns when she's refreshed.In this episode, Manaz also talks about the need for community, the importance of sharing her story, and also the impact of journaling and so much more. If you haven't picked up a pen yet to start journalling, you're surely going to give it a try after this episode and when you do, let us know how you got on, we'd love to hear from you! For more details about this week's episode go to www.unfoldwithkelleewynne.com If you haven't downloaded it yet the free guide of 100 Ways to Make Money as an Artist Without Selling Your Art is available on www.Kelleewynnestudios.com/100. Once you've gotten through the download, come tell us what you have on your own list and how the episode inspired you to think outside of the box. If you're excited about building a successful business around your passion, be sure to hit subscribe and be inspired every week. For more information about what Kellee is doing, visit her website on www.kelleewynnestudios.com and you can only follow her on Instagram at www.instagram.com/kelleewynnestudios. Super Bloom is a brand new workshop combining both an intentional approach to your creative development along with a deep dive into harnessing your intuition. Let's figure out together what lights your soul on fire and embrace your natural path towards creative expression.
17 yaşında Afgan bir çocuk, Lütfullah Tacik 2014'te, Van'da işkence sonucu öldürüldü. Bu suçun örtbas edilmesini ısrarlı takibiyle önleyen Av. Mahmut Kaçan ile 7. yılı geride kalan davanın sürecini ve bir çocuğun ölümünün önemini, kimi, neden ilgilendirdiğini konuştuk.
“İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye gibi bazı ülkeler, Afganistan'dan gelecek öğrencilere her yıl verdikleri burs programlarını 2021 yılı için iptal ediyor. ‘İlk başta Chevening İngiltere Yüksek Lisans bursu da iptal edilmişti fakat bir sosyal medya ve imza kampanyasıyla karar geri alındı. Şu an ben mesela Fulbright (Amerika) mülakatımı bekliyordum ve diğer birçok Afganistanlı arkadaşlarımı, normalde Eylül'de olması gereken mülakatlarla ilgili bir bilgi hala gelmedi.' Türkiye Diyanet Vakfı da 2021 burs programından Afgan öğrencileri çıkarmış. Yüksek Öğretim Kurulu ise Afgan öğrenciler için burs programı oluşturmak isteyen bazı üniversitelere beklemeleri talimatını iletmiş. Resmi açıklama yok. Kurumlardan duyumlar ise Taliban'ı işaret ediyor. Türkiye ve başka hükümetler Taliban ile anlaşmış olabilir mi? Özellikle kadın öğrenci ve akademisyenler için hayati öneme sahip burslar kesildiğinde insani sorunlar katlanarak artacak.”
Thanks for subscribing and listening.
A --- Send in a voice message: https://anchor.fm/illuminatiexposed/message
This week I'm talking to solicitor and author Daniel Berke… Daniel is a lawyer specialising in criminal, professional discipline and regulatory law. In a voluntary capacity he has worked on a range of cases, one that is ongoing and particularly sensitive; The assisting of two prominent Afgan women, one an MP, the other a judge, in obtaining entry visas to the UK as they're currently living in hiding in from the Taliban in Afganistan. We've split this episode into two halves as I'd originally booked Daniel on to talk about a book he's written about his grandfather, who served in the British special forces in Burma in WWII, enduring two years of captivity at the hands of the Japanese. It's called Captured Behind Japanese Lines: With Wingate's Chindits, Burma 1942-45 and it's available to pre-order NOW on Amazon! I should also say that Daniel's lovely wife Carmel has featured on the podcast not once, but twice, and this is definitely one of the most interesting conversations I've had to date... Daniel's Twitter - @danielberke1 Behind Enemy Lines on Amazon Behind Enemy Lines on Pen & Sword All royalties from print sales are going to veteransinaction.org.uk. -- This episode is sponsored by MANSCAPED and Northern Powerhouse Media. MANSCAPED are the world's champions in men's below-the-waist grooming - get 20% off AND free shipping worldwide at manscaped.com using the promo code SODSPOD - Your balls will thank you! To find out more about Northern Powerhouse Media's extensive range of products, go to npmedia.co.uk. Use promo code SODSPOD25 for a 25% introductory discount on your first order. If you'd like to support Sod's Law you can become a Sod's Law patron at patreon.com/sodspod from as little as £1 /$1 a month - there are different tiers including ad-free episodes, giveaways and more!
Afganistan'da kadın haklarını bekleyen tehlike bugün düne kıyasla sadece daha yakın değil daha da şedit Taliban, yönetim kurmak için IŞİD-Horasan ile rekabet edecek gibi görünüyor. İki aşırılıkçı grubun rekabeti daha fazla aşırılıkçılık olur. Kadınların ve kız çocukların hayatlarını korktuğumuzdan bile daha fazla zorlaştırmaya hazırlanıyor olabilir. EŞİK Platform küresel kadın dayanışması umuduyla sosyal medya eylemi yaparak dünyayı ve Türkiye'yi uyarmak istiyor. Bütün devletleri ve Birleşmiş Milletleri, kadın haklarına, kadınların ve kız çocuklarının, azınlıkların ve tüm sivillerin hayatlarına yönelik tehdide karşı önlem almaya çağırıyor. Berrin Sönmez, Feminist Bakış'ta anlattı.
“Hafta Sonu Siyaset” programının 86. bölümünde Berlin Humboldt Üniversitesi kıdemli araştırmacısı ve Medyascope programcısı Begüm Başdaş, Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesi sonrası ülkesini terk etmek isteyen Afganlar'ın durumunu, dünyanın çeşitli yerlerindeki Afgan mültecilerin geleceğini ve Türkiye ile Avrupa Birliği'nin göç politikalarını değerlendirdi.
Suriye krizine dek dünyanın en çok göç veren ülkesi konumundaki Afganistan'da ABD ve NATO'nun çekilmesiyle göç hareketi hızlanacak gibi görünüyor. Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Avrupa Birliği'ne müracaat ederek, gelebilecek yeni Afgan sığınmacılar için şimdiden sınırda kamp kurulmaya başlanmasının faydalı olacağı görüşünde. Kuneralp, İran'dan da yeni bir sığınmacı akını olabileceğini düşünüyor. Nedenlerini bu yayında anlattı.
Edgar Şar, konukları Sabancı Üniversitesi'nden siyasetbilimci Dr. Berk Esen ve Ankara Enstitüsü'nden araştırmacı Osman Sert ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti'nin özellikle Suriyeli ve Afgan sığınmacılar ve bu sığınmacılar üzerinden Batı'ya seslenmek üzere geliştirdiği söylem stratejisini tartışıyor.
Taliban'ın Afganistan'ın kontrolünü ele geçirmesinin ardından hızla kötüleşen yaşam şartları ve ABD ile NATO güçlerinin sorunlu tahliye operasyonları Afgan göçünü uluslararası gündemin başına taşıdı. Konuyu Londra'daki Kingston Üniversitesi Öğretim Üyesi, sosyolog Dr. Doğuş Şimşek ile konuştuk.