POPULARITY
Dervişe sormuşlar: “Zehir nedir?” Derviş cevap vermiş: “İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir.” *** Nedense yetinmesini bilmiyoruz. Her şeyin daha fazlasına talip oluyoruz. İhtiyacımıza bir sınır çizmiyoruz. İhtiyacımız sınırsız olunca daha fazlanın da bir sınırı olmuyor. Daha fazla iktidar istiyoruz mesela. Daha fazla güç sahibi olmak istiyoruz. Herkesin karşısında el pençe divan durduğu insanlar olmak istiyoruz. Daha fazla yemek yiyoruz mesela. Doymak nedir bilmiyoruz. Daha fazla iktidar ve güç isteği bizi zehirliyor. Ruhumuzu ve yüreğimizi göçertiyor. Yemeğin daha fazlası zehre dönüşüyor. Vücudumuz sağlığından oluyor. Fazla nefret de zehirler. Çünkü bakışını körleştirir. En fenası, haksızlığa ve adaletsizliğe yöneltir. Fazla muhabbet de bir tür zehirdir. O da gözü körleştirir, kulağı sağır eder. İhanet o yüzden hep en fazla sevdiklerinden gelir. Hep en yakınında tuttuklarından gelir. Fazla iyi niyet de zehir hükmündedir. Elhasıl, her şeyin fazlası, yani ihtiyacımızdan fazlası, bizim için zehir hükmündedir. O yüzden fazlalıktan ve aşırılıktan kaçınmamız gerektiğini ısrarla salık verir Kutsal Kitabımız ve yüce Peygamberimiz. Dengeyi öğütler. Denge üzre olmayı. Sevgimizde de nefretimizde de aşırılıktan kaçınmamızı bâhusus salık verir. Zira bugün nefret ettiğimiz yarın sevdiğimiz birine dönüşebilir. Bugün en sevdiğimiz biri ise yarın en nefret ettiğimiz birine. İtidal ve denge ilkesi çok önemli. Bir de kanaatkârlık.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin fazlasıyla şüpheli bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin üzerinden birkaç gün geçmişti ki Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın helikopteri Vanadzor'a mecburi iniş yaptı. Paşinyan yazdığı mesajda kötü hava şartları yüzünden inmek zorunda kaldıklarını, karayolundan devam ettiklerini bildirdi. * Helikopter ve uçaklar şu günlerde aşırı ölçüde riskli. Özellikle devlet yöneticileri açısından. İhmalden, pilot hatasından veya teknik bir sebeple kaza olsa bile, hiçbirine salt kaza diye bakamayız. Arkasında birilerinin eli, ayağı, en azından parmağı olduğunu düşünürüz. Hele kazalar peş peşe geldiği zaman, tazı gibi kulaklarımızı diker, dikkat kesiliriz. * Paşinyan'ın helikopterine müdahale edenler varsa, kim olduklarını bilmesek de bir yerlerde kıs kıs güldüklerini yahut bir köşe başına çekilip tüh tüh ettiklerini tahmin edebiliriz. Mesajın satır aralarına baktım, Paşinyan elini burnunun üstüne götürüp nanik yapıyor, “Öldüremediniz” diyordu. Birkaç gün önce “Büyük Ermenistan hayalinden vazgeçip gerçekleri görmek gerektiğini” beyan etmişti. * Reisi'nin helikopteri için de aynı durum söz konusu. Onun açıklamaları da birilerini fazlasıyla rahatsız etti. Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterini düşürenler de dünya üzerinde bir yerlerde yürüyor, oturuyor, yatıyor, kalkıyor. Kim olduklarını isim isim bilmiyoruz. * Turgut Özal'ın 1988'de parti kongresi sırasında tabancayla canına kastedildiğini hatırlıyoruz. Aynı yıl içinde İstanbul'dan Ankara'ya gitmek için bindikleri 13 kişilik uçak, kısa süre sonra Ahmet Özal'ın şüphelenmesi üzerine geri döndürülmüş. Yapılan incelemede uçağın kablolarına müdahale edildiği tespit edilmiş. Yola devam edilse, havada yangın çıkacak durumda olduğunu oğlu birkaç gün önce canlı yayında anlattı. O kabloları törpüleyip zayıflatanların kim olduğundan da haberimiz yok. Tıpkı, Özal'ı kimin zehirlediğini bilmediğimiz gibi. Yıllar sonra yapılan otopsi raporunda “Zehir var, zehirleme yok” diye garip mi garip, tuhaf mı tuhaf, saçma mı saçma bir açıklama yapılmıştı. * 1959 yılına gidelim. 17 Şubat günü Başbakan Menderes'i taşıyan THY uçağı Londra yakınlarında düştü. Menderes yaralı kurtuldu, 14 kişi öldü. Aralarında bakan ve milletvekilleri bulunuyordu. Menderes ve ekibi, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kuracak anlaşmayı imzalamak için yola çıkmışlardı. Kaza mıydı, değil miydi? Bir yıl sonra darbeyle indirilen Menderes, iki bakanı Zorlu ve Polatkan'la beraber idam edildi. * Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu ise trafik kazasında hayatını kaybetti. Aynı şekilde Bakan Adnan Kahveci'yi de trafik kazasına kurban verdik. Kazaların ikisi de şüpheli bulundu. Uğur Mumcu, arabasına konulan bomba ile öldürüldü. Yıllarca İran kaynaklı olduğu iddia edildi ama sonra Mossad parmağı olduğu anlaşıldı. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, gerekçesine kimsenin ikna olamadığı bir uçak kazasında can verdi. Bütün bu suikastların failleri de ele geçmedi. Belki aramızda yaşıyorlar. Günün birinde karşılaşmış, aynı yerde farkında olmadan yemek yemiş, çay içmiş, yolculuk etmiş bile olabiliriz onlardan bazılarıyla.
Avustralya Federal Polisi Müdürü Reece Kershaw ve Avustralya İstihbarat Teşkilatı Şefi Mike Burgess, Canberra'da Ulusal Basın Klübü'nde yaptıkları konuşmalarda sosyal medyada şifreli konuşmalara erişmenin önemini vurguladılar.
Tuğçe Arslan Üçer ve Eylül Görmüş, bu bölümde insanı hem yiyip bitiren, hem sağaltan bir şeyi, "suçluluğu" didikliyor. Kimi zaman bir manipülasyon biçimi, kimi zamansa affa giden yolun ilk adımı olan suçlulukla nasıl ilişkilenmeli, ondan ne kadar, nasıl korunmalı? Hangi filmlerden, hangi kitaplardan suçluluğa dair neler öğrendik? Konuşuyor, akıl yürütüyoruz.Bölümde adı geçen tüm kitap ve filmlerin listesini @1kitap1film.us instagram hesabımızda bulabileceğinizi hatırlatalım.Bu bölüme sponsor olarak bizi destekleyen Doku Clinic'e katkılarından ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Podcast kapağı için seçtiğimiz Shirin Neshat eserinin de kendilerinin koleksiyonundan olduğunu belirtelim.
Kaos'un varisi Loki'nin bir bölümüne daha hepiniz hoş geldiniz! Vali ve Narfi adlı çocuklarının kaybının acısını taşıyan Loki, karanlık içindeki intikam ateşini yakar. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/mitolojik-hikayeler00/message
Filistin davası ve direnişi bir Arap ya da İslam davası olarak görülmemeli. Tam tersine bu bir insanlık davasıdır. Dünyanın dört bir yanında her milletten, memleketten farklı dilden ve inançtan insanlar Filistin halkının yanında birleşti. Bölgemizde son 10 yılda mezhep savaşlarında oluk oluk kan aktı. Sünni-Şii savaşının arkasında ABD ve İsrail vardı. Taşeron olarak bölgedeki Suud gibi Emirlikler gibi Türkiye'deki AKP iktidarı gibi işbirlikçiler kullanıldı. Unutmayalım. Türkiye'de Maraş'ın Çorum'un Sivas'ın mezhepçi katliamlarının failleri de İslamcı-Ülkücü kisvesindeki NATO kontrgerillasının elemanlarıydı. Filistin direnişi birleştiriyor! Filistin direnişi mezhepleri aşıyor. Emperyalizmin ektiği nifak tohumlarını toprağın altında bırakıyor. Hamas Sünni, Lübnan Hizbullah'ı Şii ama aynı direniş cephesindeler bugün. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi sosyalist örgütler ve onlar da direniş cephesinde. Saflarında her inançtan mücadeleci insan var. Geçmişte de Deniz Gezmişler, pek çok Türk ve Kürt devrimcisi o saflarda İsrail Siyonizmine karşı savaşmıştı. Siyonizm Yahudilik değildir Anti-Siyonizm de Yahudilik düşmanlığı değildir. Tüm dünyada devrimci sosyalizmin saflarındaki sayısız Yahudi, Siyonist İsrail'e düşman Filistin'e dosttur! İsrail'i lanetleyen ve inançlarına aykırı gören Yahudi din gruplarını Batı'da eylemler yaparken, İsrail'de ise Siyonist polisin gadrine uğrarken görüyoruz. Türkiye'de de İsrail konsolosluğunun önü, meydanlar emperyalizme ve Siyonizme karşı duran insanlarımızı birleştiriyor! İsrail Turanı'na hayır! Türkün çıkarı emperyalizmle ve Siyonizmle örtüşmez! Peki bugün bu birliği bozmaya çalışan kimler? En başta Irkçı-Turancı faşistler! İsrail Siyonizmine hizmetlerini Türk milliyetçiliği ve Arap düşmanlığının arkasına gizliyorlar. Zehir saçıyorlar. Siyonist İsrail Azerbaycan'ı İran'a karşı üs olarak kullanmak için Aliyev'e silah ve para gönderdi. Şimdi Aliyev soykırımcı Siyonizmi petrolle besliyor. Irkçı-Turancı faşistler de bu kirli ittifakı Arap düşmanlığının yanına Ermeni düşmanlığını da ekleyerek alkışlıyor. Bu utanç verici politikada Türk'ün çıkarı yoktur utancı vardır. Pratik sonucu Türkiye'deki mali ve askeri boyunduruğun artmasıdır. Türklük namına Araplara karşı ırkçılık yayanlar, Filistin davasını kötüleyenler, İsrail'i modern, laik bir ülke gibi lanse edip, terörle savaşıyormuş yalanını söyleyenler Türk işçisine, emekçisine, köylüsüne değil emperyalizme ve Siyonizme ve onların ortağı işbirlikçi patronlara hizmet eder.
"3 Nesne, 3 Zehir, 3 Erdem Tohumu 3 Nesne: Arkadaşlar, Düşmanlar, Nötr Oldukların 3 Zehir: İstek, İstememek, Kayıtsızlık 3 Erdem Tohumu: Bunlardan Özgürleşmeyi Dilediğinde Şefkat, Sevgi ve Anlayış Erdemlerinin Tohumu Olur."
Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota ile depremin ekonomik faturasını, depremin ardından şiddeti artan barınma krizini ve Merkez Bankası'nın faiz indirimini konuştuk. Özellikle başkanlık sistemi ile birlikte kamu kaynaklarının çarçur edildiğini söyleyen Rota, mevcut ekonomik sistemin 3-4 ay bile dayanamayabileceğini ifade etti. İyi dinlemeler... #ekonomi #seçim #dolar #deprem #konut
Bu video 27/03/2016 tarihinde yayınlanan “Aman Zehirlenmeyin!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada:https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Peygamber Efendimiz bazen bir mecliste yetmiş ya da yüz defa istiğfar ederdi; biz de hiç olmazsa günde yedi veya on defa gönülden bağışlanma dilesek!.. *Günümüzün insanı genel tavırları itibariyle her şeyi halletmiş gibi ciddi bir emniyet içinde yaşıyor; istiğfar ve tevbe gibi çok önemli dinamiklere uzak bulunuyor. *Bağışlanma talebinin sözle yapılanına “istiğfar” denir. İstiğfar; insanın, içine düştüğü bir hatanın pişmanlığıyla kıvranarak Cenâb-ı Hak'tan kusurlarının affedilmesini ve günahlarının bağışlanmasını istemesi, afv ve mağfiret dilemesi demektir. İstiğfar, bir başlangıçtır; onun devamı ve müntehası ise, tevbe, inâbe ve evbedir. *Tevbe; hataları itiraf edip pişmanlıkla kıvranmak, fevt edilen sorumlulukları yerine getirerek, yeniden toparlanıp Cenâb-ı Hakk'a yönelmektir. Hakikat ehlince tevbe; duyguda, düşüncede, tasavvur ve davranışlarda Zât-ı Ulûhiyet'e karşı içine düşülen muhalefetten kurtulup O'nun emirleri ve yasakları zaviyesinden, yeniden O'nunla muvafakat ve mutabakata ulaşma gayretidir. *İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem) mâsum ve masûn olduğu halde bazen bir mecliste yetmiş ya da yüz kere istiğfar ederdi; kendi ufku itibariyle, seyyidü'l-mukarrebin olması açısından ve imamlığı zaviyesinden, dualarında adeta nefsini yerden yere vururdu. Bu haliyle de bize nasıl davranmamız gerektiğini talim buyururdu. Ne kadar değişik zehir ve ne çok zehirlenen insan var!.. *Nefsini sık sık sorgulamayan, istiğfar ve tevbe ihtiyacı hissetmeyen bir insan bütün mesâvîye karşı kapıları aralamış sayılır ve hiç olmayacak şeylerle çarpılır. Çarpıldığı her şey de onu felç eder, hafizanallah. Dünyanın cazibedar güzellikleri zehirler, felç eder. Basit bir aile muhitinden, bir gecekondudan bir gündüz-konduya gelince saltanat zehirlenmesine maruz kalır. *Basit bir muhitten biraz daha alımlı çalımlı bir muhite gelme.. basit bir takdirden herkes tarafından takdir edilir bir duruma yükselme.. acz, fakr ve kuvvetsizlikten birden bire hiç ummadığı şekilde bir kuvvet ve bir iktidarı elde etme.. Cennet'in kenzi olan “Lâ havle ve lâ kuvvete”yi tamamen kendinde görme.. “istediğimi yaparım, istediğimi işlerim” mülahazasına kapılma.. biraz okuyup yazınca kendini her şeyi bilir zannetme… Bunlar kendisini sık sık kontrol etmeyen/edemeyen, günde birkaç defa ister istiğfar, ister tevbe, ister inâbe, ister evbe havuzunda arınmaya çalışmayan kimselerin zehirlenmeleridir. *Meseleyi nefis muhasebesine bağlı götürmeyen, nazarı sürekli kalbî ve ruhî hayatta olmayan, günde bir kaç defa “Allahım, her amelimde ihlaslı olmayı, rızana ermeyi, Sana halis aşk u iştiyakla dolu bulunmayı diliyorum, lütfet!..” demeyen insanlar, sayılan hususlardan biriyle zehirlenmekten kurtulamazlar.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya Film Festivali'ne, ödül alan her sanatçının çıkıp hükûmetin ve devletin politikalarını yerden yere çalacağını bile bile destek vermedi mi? Sonucunu göre göre Sayın Bakan'ımız üstü açık arabalarla festival kortejine katılmadı mı; kapanış konuşmasını CHP'li Muharrem Erkek'e yaptıran yönetime açılış konuşması yaparak destek vermedi mi? Benzer bir destek, aynı yergi ve sövgülerin yer aldığı Boğaziçi Film Festivali'ne de verilmedi mi?.. “Kurak Günler” filminin senaryosu, Sinema Genel Müdürlüğü'ne gönderilip, destek alındıktan sonra değişmişse ne olmuş? Hiçbir şeye şaşırmadınız da buna mı şaşırdılar?.. Hiç mi beklemiyorlardı?.. “Kurak Günler” filminin yapımcısının ve yönetmeninin millî kültürümüzün bir parçası olarak Türkiye tezlerini içeride ve dışarıda savunacak bir dünya görüşünden çok, her türden muhalif görüşe prim veren ve ancak Türkiye Cumhuriyeti devletini itibarsızlaştıran yaklaşımlarla yurt dışında destek bulacağına inanan, rahmetli Ömer Lütfi Mete'nin deyişiyle “Zihnen vaftizlenmiş” bir çevrenin mensubu olduklarını bilmiyorlar mıydı? Neymiş?.. Yapımcı ve yönetmen, Bakanlığa verdikleri senaryoyu değiştirmişler... Sinema Genel Müdürlüğü de, film festival festival dolaştıktan, üzerinden aylar geçtikten sonra aklını başına devşirip verdiği mali desteği faiziyle geri istemiş. Yapımcı ve yönetmen şimdi bu durumu aslanlar gibi bir fırsata çeviriyor. Zehir zıkkım bir açıklama da yapmışlar... Özetle, “Evet, desteği aldıktan sonra senaryoyu değiştirdik ki bu olağan bir süreçtir ama senaryonun tüm değişiklikleri içeren nihai halini Sinema Genel Müdürlüğü'ne teslim de ettik” demişler... Açıklamanın kilit mesajları şunlar: “Yalan ve karalamaya dayalı medya kampanyalarının baskısı..., sansür..., keyfi karar..., sinemamızın geleceği için tehlikeli örnek...” Tabii bir de bunlar karşısına konumlandırılmış “Özgürlük, bağımsızlık, yaratıcı fikirlerin desteklenmesi ve hakkaniyet” kavramları var. Evrensel ve küresel kavramlarını da ekleseler malum şablonu tamamlamış olurlardı... Kriz iletişimindeki ‘kritik başarı faktörü' hızdır. Siz gerek önlemde gerekse reaksiyonda bu kadar gecikirseniz, krizden fırsat yaratmaya çalışanların ekmeğine bir güzel yağ sürersiniz... Bilindiği üzere, başta Oscar olmak üzere yurt dışındaki bütün ödüller ticari çıkar üzerine kurulmuşken, bizde hiç kimsenin izlemediği, oyuncuların önce birbirlerine sonra da birlikte başka yerlere uzun uzun baktığı, bittiğinin bile zor anlaşıldığı sözde ‘sanat filmlerinin' beslendiği ve desteklendiği, “kendin pişir kendin ye” türünden etkinliklerde öne çıkarılıp unutulanlar arasına katılma kaderiyle baş başa olan, 3-5 binden fazla izleyiciyi çekemeyecek “Kurak Günler” filmini, şimdi 10 bin kişi falan izlerse, bu, doğrudan Sinema Genel Müdürlüğü'nün başarı hanesine yazacaktır... Aferin size... Gözümüze takılanlar...
Sesli Köşe-Murat Ağırel-'Hayvanlara 300 kat zehir vermişler'
B nyada iyilik de kötülük de nispidir. Sana kötü gelen şey başkasına iyidir. Zehir senin için memat, yılan için hayattır... Çiftçi yağmur bekler, tuğlacı ister ki güneş daha da kızsın. Kainatın mimarı her şeyi bir hikmetle yaratmış ve zıtlar arasında denge kurmuştur. Müminin değerini kafirle arttırmış, güzelin güzelliğini çirkinle çoğaltmıştır. O halde hikmete itiraz etme ve hiçbir şeyin abes yere yaratılmadığını bil.” Mesnevi/Hazreti Mevlana “Bir insan olarak insanlığın bir parçasısın ve dolayısıyla, insanlığın bütünüymüşsün gibi bütün insanlıkta payın var. Sana karşıt olan insanı alt edip öldürdüğünde içindeki o insanı da öldürürsün ve yaşamın bir parçasını katledersin” Kırmızı Kitap/Carl Gustav
Sütteki Zehir | Alişan Karahan | Nazım Alpman Ile Gün Başlıyor by Artı TV
Hayatınızdaki ilişkileri gözden geçirdiğinizde kaç tanesinde zehirli durumlar fark ediyorsunuz? Peki bu toksik ilişkiler bize yalnızca zarar mı veriyor yoksa sağlıklı olduğu yerler var mı?Bu bölümde toksik ilişkilerin hayatımızın neresinde konumlandığını, bunları nasıl fark edebileceğimizi ve bunlarla neler yapabileceğimizi değerlendiriyoruz.Keyifli dinlemeler.
uzanmışın kumsala, güneş damlar içine, ve ansızın düşer aklına pişmanlıklar... olmasın diye buyrunuz.
Sesli Köşe-Aydemir Güler-'Hayatı zehir etmek için'
Neden Allah bizim için çok önemlidir? Şeker kullanımı ciddi bir bağımlılık mıdır? Tarçının faydaları ve değerleri nedir?
Neden Allah bizim için çok önemlidir? Şeker kullanımı ciddi bir bağımlılık mıdır? Tarçının faydaları ve değerleri nedir?
Kuzey Işıkları - KUTUP YILDIZLARI 27: Yalnızlığı Zehir Gibi Yudumladığım Günler by Bahar Solukları
Link to bioRxiv paper: http://biorxiv.org/cgi/content/short/2020.09.16.299925v1?rss=1 Authors: Ziegler, J., Hechtman, J. F., Ptashkin, R., Jayakumaran, G., Middha, S., Chavan, S. S., Vanderbilt, C., DeLair, D., Casanova, J., Shia, J., DeGroat, N., Benayed, R., Ladanyi, M., Berger, M. F., Fuchs, T. J., Zehir, A. Abstract: Microsatellite instability (MSI) is a critical phenotype of cancer genomes and an FDA-recognized biomarker that can guide treatment with immune checkpoint inhibitors. Recent work has demonstrated that next-generation sequencing data can be used to identify samples with MSI-high phenotype. However, low tumor purity, as frequently observed in routine clinical samples, poses a challenge to the sensitivity of existing algorithms. To overcome this critical issue, we developed MiMSI, an MSI classifier based on deep neural networks and trained using a dataset that included low tumor purity MSI cases in a multiple instance learning framework. On a challenging yet representative set of cases, MiMSI showed higher sensitivity (0.940) and auROC (0.988) than MSISensor(sensitivity: 0.57; auROC: 0.911), an open-source software previously validated for clinical use at our institution using MSK-IMPACT large panel targeted NGS data. Copy rights belong to original authors. Visit the link for more info
Zehir mi, enerji kaynağı mı? Her şeker aynı mıdır? Şekersiz hayat mümkün mü? Arılarla savaşıp bala konan atalarımızdan Karayip kölelerine, Kraliçe Elisabeth'in kömür kara dişlerinden mısır şurubu kültürüne, kokainman farelerden Alpullu'ya şekeri konuştuk.
Milyonlar açlık içinde yaşarken, bir kısmı da çeşitli insan üretimi zehirlere maruz kalarak kanser ve diğer hastalıklara yakalanıyor. Kimisi çalıştığı iş yerinde, kimisi yaşadığı kentin hava kirliliği nedeniyle, kimisi de daha çok kâr hırsı nedeniyle adeta bir doğa katliamı aracı haline gelen tarım zehirleri nedeniyle hastalanıyor. Halkın Sağlığı’nda bu hafta tarım zehirlerini ele alıyoruz. İnsanlık doğaya zarar vermeden, insan ve hayvan sağlığını koruyarak biyolojik yöntemlerle de tarım yapabilecek bilgi birikimine sahiptir, zehirlere mahkum değiliz. Ardından dünyadan ve ülkemizden öne çıkan sağlık haberleri de yine Halkın Sağlığı’nda bizlerle.
2003 yılından bu yana oyun seköründe game designer ve art çalışmalarda bulunmuş Hero games ekibinde kurucu olan Serkan Özay ile oyun endüstrisinin dününü bugününü ve yarınını konuştuk. Bir oyunun fikirden ürüne gelişimi ve ekibin çalışma temposu nasıl ilerler. Oyuna nasıl isim buluruz? Hyper casual oyun türü piyasayı zehirliyor mu? Kahramangiller.com arkasındaki başarılar. Oyun sektöründe çalışanlar doğru düzgün teknik bilgiye sahip değiller ama bunun nedenleri neler? Freelancer oyun geliştiriciler ve art çalışmaları nasıl olmalı? Game designer olmak için gerekenler. İndie oyun geliştirici ekiplerine tavsiyeler. Bol bol adam dövülecek yeni oyunları ve işe alım süreçleri nasıl ilerliyor.
Nasıl barıştırıcı olabiliriz? Sevgi neden önemlidir? İbrahim ne tür bir karaktere sahipti?
Nasıl barıştırıcı olabiliriz? Sevgi neden önemlidir? İbrahim ne tür bir karaktere sahipti?
The EFF's Omphile Maotwe speaks about opening up a case against Attorney Zehir Omar by Radio Islam
Bölüm 12 - Bu bölümde size kısaca şekerden, vücudumuzdaki etkilerinden, keto ve aralıklı oruçta şekere alternatif neler kullanabileceğinizden bahsettim.
Ayça Çakırbilgiç, Gülüm Dağlı ve Papatya Akdağ, aşkın insan üzerindeki etkisini tartışıyor.
Bugüne kadar denemediyseniz, şimdi yoga yapmanın tam zamanı! Ayça Çakırbilgiç, Gülüm Dağlı ve Papatya Somer, yoganın zihin ve beden bütünlüğü açısından faydasını tartışıyor.
Astrolojiyi en verimli şekilde nasıl kullanabiliriz? Amatör bakış açısıyla burçlar dışarıdan nasıl bir izlenim veriyor?
Başarıya giden yolu nasıl bulabiliriz? Küçük Prens kimle konuşuyor? Bana karşı günah işliyorsa kardeşimi kaç kez affetmeliyim?
Başarıya giden yolu nasıl bulabiliriz? Küçük Prens kimle konuşuyor? Bana karşı günah işliyorsa kardeşimi kaç kez affetmeliyim?
Hepimizin daha iyi üretmeye, daha iyi yaşamaya ve daha sağlam bünyeli olmaya çalıştığı bu zamanda her alternatif şifa yöntemini deniyor, Papatya, Gülüm ve Ayça ile bu yöntemlerin faydalarını ve etkilerini tartışıyoruz.
Zehir ( Cosmos Edit ) by Cosmos
The Victorian Government will hold an inquiry into its deadly bushfires as smoke from the blazes left the state with some of the worst air quality in the world.In Melbourne, a Slovenian tennis player was forced out of her Australian Open qualifying match because of a coughing fit bought on by the hazardous smoke haze. - Melbournelular bu hafta dünyanın en kirli havasını soludu. Nefes darlığı çekenlerin evde kalması tavsiye ediliyor.
Termik santrallere havayı kirletme iznini 2.5 yıl daha uzatan Madde 50 isimli yasa Meclis'te kabul edildi. Greenpeace Akdeniz Program Direktörü Deniz Bayram bu özel bölümde termik santrallerle ilgili yaşanan süreci anlatıyor. Ankara'da Madde 50'yle ilgili milletvekilleriyle görüşen Bayram, partilerin söyledikleriyle yaptıklarının birbirine zıt olduğunu dile getiriyor.
Gurbet yarasından acı duyanlar,Dergâh-ı bârigâha yönelirmiş;Gadr u zulüm ateşiyle yananlarBilirler, O can içinde can imiş…Ey Rab, hep inledim, gözyaşı döktüm!..Sen bilirsin hâl-i pürmelâlimiGurbet içinde gurbet ile çöktüm,Zehir ettim eldeki zülâlimi.Bu derin hicranla yüreğim sızlar,Öyle istiyorsan sızlasın dursun;Anlamaz bu hâlimi yarasızlar,İsterse ah u zâr ayyuka vursun.Biliyorsa gönül O'nu sevecek,Sevgiyle her dem oturup kalkacak;“Aşk, aşk!..” deyip aşk yolunda ölecek,O ateşle ocak gibi yanacak…
Asker ehirlenmelerinin Salmonella virüsü nedeniyle olduğu prtaya çıkarken, yediklerimizde bulunan bir başka zehri, Glifosatları konuştuk.
Kyrixes Goldenflame – John Spritle Chudforth – Dan Njorvold Anvilesmite – James Graavor Corgretor - Burt Diro Kalamire – Gabe Sled - Aaron DM – Vince After defeating the skeleton guardians, the party takes a breather. Diro investigates both the frozen area and the sigil on the floor. The sigil is of the deity Zehir and it appears to be non magical. Spritle conjures a fire bolt but it doesn't do anything to the frozen force field. Making little headway Diro goes outside the box and casts destroy water and the frozen area shatters in slow motion, slowly reforming. Just then Spritle remembers that the skeletal guards were standing in the area and asks Sir Reginald to try and traversal the magical trap, which he does successfully. Diro shatters the ice again and Graavor runs through to assist Sir Reginald in lifting the portcullis on the other side of the magic field. Once the rest of the party is safely across, they head down the a set of stairs that lead further into the temple. When they reach the bottom, the undead guards on this level spring to life attempting to bar their passage. The Brotherhood is able to quickly dispatch the skeletons and begin to investigate. Two iron doors seem to be sealed by powerful magics and carry and electric charge.With no other option they continue down. Sled thinks he sees a statue and shoots an arrow at it. At that point the voice of Tal Orvas echoes in the room. Battle is once again enjoined. Will the Brotherhood of the (mostly) Honest Coin prevail..........? www.birdscoffeecompany.com/ Use Code Legends10 to get 10% off your order! Theme music created by Brett Miller http://www.brettmillermusic.net/
The final session of Apocalypse Eclipse, in which Blindfest tracks down Zehir to slay the god and save Istria from destruction.
In which Blindfest regains their pride by obliterating the forces of Zehir, and end up fighting some old "friends".
Bu bölümde, islam düşmanlarının, bidat sahiplerinin yaptığı bozuk tefsirlerin müminleri ebedi felâkete sürükleyecek bir zehir olduğu anlatılmaktadır.
Bu bölümde, islam düşmanlarının, bidat sahiplerinin yaptığı bozuk tefsirlerin müminleri ebedi felâkete sürükleyecek bir zehir olduğu anlatılmaktadır.