POPULARITY
Ben Nasıl Büyük Adam Olucam'ın yeni bölümünde cinsiyetler arası eşitliği tartışıyoruz!
Mezarlığın kapı girişinde oturmuşlar merdivene bir şeyler yiyorlardı. Anne kaldırıma bir bez sermiş, bezin üstünde bir parça ekmek ve ne olduğunu anlayamadığım yiyecekler vardı. Genç kadının bir tarafında 3 yaşlarında bir kız çocuğu diğer tarafında 6 yaş civarında bir erkek çocuk vardı. Yanlarından geçerken oğlanla göz göze gelince selam vermek için, “Afiyet olsun” dedim. Elindeki ekmek arası yiyecekle kapalı bir içeceği bana uzatarak, “Al” dedi. Nereye gidersen git, yoksul insanlar elindekinin tamamını paylaşır. Bu yüzden fakir zenginden cömerttir. “Sağ ol” dedim. Çocuk ama hayat erken büyütmüş. Biyolojik yaşı 5-6, ruhsal yaşı 15-16 -“Baban nerede” dedim. -Ekmekten bir parça ısırdı ve “Apiste” dedi. -“Neden hapse girdiğini biliyor musun” diye sordum. -“Irsızlık yaparken yakalandı” dedi. Günlük yaşıyorlardı. Bugün ne buldularsa o. Gerisi de çok önemli değil zaten. Bugün var, yarın yok. ** “Marketler tıklım tıklım, otoparklarda araba koymaya yer yok, her yer insan kaynıyor” diyordu orta yaşlı bir kadın otobüsün içinde otururken yanındakine. Muhtemelen tanışmıyorlardı ama kadın yol boyunca laflamak için söyleniyordu. -“Haklısın” diye cevap verdi kadın ve devam etti; Ben de Siyami Ersek kalp hastanesinden geliyorum. Orası da çok kalabalıktı. Kardiyoloji polikliniğinin 219'uncu hastasıymışım. EKG çeken sağlık çalışanı kız, “Abla burada her gün 500 EKG çekiyoruz” dedi. 500 EKG demek her gün 500 hasta demek. Kurban Bayramı tatilinin de 9 gün olması sebebiyle Bodrum'un nüfusu da 1 milyona ulaşmış. İlçeye giren araç sayısı ise 250 bine ulaşmış. Tatilden gelince kasaptan eti alırız deyip kurban kesmeyen gelir seviyesi yüksek kesimin sayısı da bu bayram epey çoktu.
Oruç tutmak veya aralıklı oruç diyetini uygulamak vücudumuzda ne gibi etkiler yapıyor? Aç kalmak mı yoksa sık ama az yiyerek vücudumuzun aç kalmasını engellemek mi daha mantıklı? OMAD nedir? Biyolojik açıdan beynimizi güçlendirmek için hangi beslenme yöntemlerini uygulamalıyız? Kalori saymak doğru mu? Ketojenik diyeti kimler uygulayabilir? Tüm bu soruları ve daha fazlasını Prof. Dr. Sinan Canan'a sorduk.
"Fakirin nükleer silahı, biyolojik silahlardır." Bugün tarihte biyolojik savaş örneklerini, sızıntıları ve yeni teknolojilerin yaratacağı riskleri konuşuyoruz.Konular:(00:04) Amerithrax(02:39) Şarbon: Kusursuz Silah(03:57) Bruce Ivins(07:39) Biyolojinin ayağa düşmesi(08:23) Salgınlar artıyor, risk azalıyor(11:33) Kefe kuşatması ve Kara Veba(14:09) WW1: Atlara ve koyunlara ölüm(15:19) 731. Birim: Japonların korkunç denemeleri(18:51) Çiçek hastalığı(21:21) 1979 şarbon sızıntısı(23:01) 2 milyon dolar bütçeli anlaşma(24:30) CRISPR, AI ve DIY Biyoloji(27:10) Patreon Teşekkürleri..Kaynaklar:Yazı: Preventing catastrophic pandemicsMakale: Biological Warfare at the 1346 Siege of CaffaMakale: The history of biological warfareYazı: Can a 50-year-old treaty still keep the world safe from the changing threat of bioweapons?.------- Podbee Sunar -------Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir.GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın.Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir.Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Biyolojik anlamda doğru insan kimdir ve onu gördüğümüzde neler olur? Kendimize ya da anne-babamıza benzeyen insanları seçme eğilimi içinde miyiz? 2020 yılında yayınlanan bilimsel bir araştırma başarılı bir flört için hangi tavsiyeleri veriyor? Kayıt: Serkan Karaismailoğlu Müzik: Not Without the Rest - Twin Musicom Video: You Tube Ortapia kanalı (Kayıt tarihi: 5 Ekim 2022) Video linki: https://youtu.be/YcffzpXTnGY?si=-Sw9_UikQb4bi63a
Biyoçeşitliliğin ne olduğu ve karşı karşıya kaldığı tehditlerden bahsederken, aynı zamanda uluslararası biyoçeşitlilik sözleşmesine de değiniyoruz.
‘İrade' ya da İngilizce ‘Willpower' şöyle tanımlanmış, kısa vadeli tatminlere veya isteklere karşı direnmek ve uzun vadeli amaçların, görevlerin peşinden gitmek. Aslında bilinçli bir zihinden bahsediyoruz. • Zihin ve bedenin durumlar karşısında ortak bir yanıtı • Bir erdem değil • Biyolojik bir fonksiyon • Ve geliştirilebilir #idowellness #fitness #wellness #willpower #denizozalp #doğrusorularsoruyorum Makale olarak okumak için tıklayınız: https://dowellness.co/2023/11/02/irade-nedir/ İşbirlikleri ve destek için mailto:deniz@dowellness.co Spotify veya Apple Podcast üzerinden şovu takip edebilirsiniz, her hafta düzenli akışta yeni bir konu ve içerik ile sizinle sohbet ediyorum. Sevgiler, Deniz --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/dogrusorularsoruyorum/message
Bu bölümde konuştuğumuz konulara ait bağlantılar: Lyon belediyesinin 'ekoseksüelliğe maddi desteği' tartışmalara yol açtıAvrupa Yolsuzlukla Mücadele Grubu: 'Türkiye'nin yolsuzluğu önleme performansı kötü'Kızamık salgınıKenya'da çay toplayıcılar yeni gelen çay toplama makinelerini yakıyorİade edilen ürünlerin karanlık yüzüBiyolojik örnekle deri üretimiGeleceğin popüler mesleği: Elektrikçi
22 Mayıs 2023 Pazartesi Bugün Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü
MADpodcast'in Serbest Dalış programının bu bölümünde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesinden Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile depremin ekosistemler ve biyolojik çeşitliliğe etkilerini, çoklu afetleri, enkaz ve atıkları, geçici/kalıcı barınma alanlarının konumlandırılması gibi yönetsel faaliyetleri, Amanos dağlarını ve Anadolu Çaprazını konuştuk.
MADpodcast'in Serbest Dalış programının bu bölümünde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesinden Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile bütünleşik afet yönetimi, toparlanma sürecinde iklim krizinin dikkate alınması, ülkemizdeki planlama, uygulama ve denetim sorunları, olumlu yanları ve zorluklarıyla birlikte iyi örnekleri değerlendirdik.
Bir benimiz var. Değiştirebilir miyiz onu? İnsan neden değişmek ister? Neleri değiştirmek ister? Bugün yürüdüğümüz patikada tüm bu sorulara birer adım atıyoruz.Konular:(01:54) Peki Neden Değişmek İsteriz? (03:54) Ben Nasıl Ben Oldum?(04:48) Biyolojik ve Çevresel Faktörler(07:59) Çocukluk ve Gelişim(10:00) Öğrenilmiş Davranışlar(14:28) Kendimizi Tanıyarak Ne Yapabiliriz?(20:16) Senin Hayatında Değiştirmek İstediğin Şey Ne?Bu podcast, Salus hakkında reklam içerir.Psikopatika10 kodunu kullanarak, ilk kullanımda size özel %10 indirimden faydalanabilirsiniz.Salus'u indirmek ve daha detaylı bilgi almak için tıklayınız...See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Soru Çift cinsiyetli yaratılanları ve doğuştan eşcinselliği neyle açıklayacağız? Kur'ân'da, “Biz erkek ve dişi yarattık” diyor. Cevap Allah Teâlâ insanı erkek ve dişi yaratmıştır. Üreme ve yaşama bakımından da her birinin karşı cins ile evlenip aile olmaları -sayı bakımından- mümkün ve yeterli olmaktadır, bir denge vardır. Çift cinsiyetli olanların çoğunda biri daha güçlüdür, ona göre tasnife girer, erkek veya kadın kabul edilir ve ona göre hayatını sürdürür. Biyolojik olarak eşit veya belirsiz olanlar ise milyarlar içinde oldukça azdır, istisnaidir; bunlar mümkün ise tedavi edilir, değilse diğer özürlüler gibi yaşarlar, kulca sabrederler, dünya hayatında ebedî mutluluğu kazanmaları için bu durum avantaj da olabilir. Çift cinsiyetlilik Allah'ın yaratmasındaki düzenin, kulları tarafından çeşitli fiillerle bozulması ve bunun kalıtım kanunlarına göre aşağıdaki nesillerde az da olsa görülmesinden ibarettir. Hâsılı Allah bir erkek bir dişi yarattım diyor ve öyle de yapmıştır, çift cinsiyetli olan insanı da üreme kuralları çerçevesinde yaratan Allah'tır; ama o, üçüncü bir cins
Melatonin gebeler ve bebek için çok önemlidir. Uyku hormonu deyip geçmeyin. Biyolojik saatinizden sorumludur. O saati bozmayınız. # melatoninedir #melatoninfaydaları # melatoninetkileri #melatoninnasıl #melatonintıp #tıp melatonin tıp,tıp melatonin,melatonin faydaları,melatonin doktor anlatımı,kimler melatonin kullanmalı,melatonin etkisi,melatonin etkileri,melatonin yan etkileri,melatonin video,melatonin sağlık,melatonin tıp video,melatonin bilgi,sağlık melatonin,bilgi melatonin,doktor,uyku melatonin,melatonin uyku,istanbul kalp doktoru,uyku bebek,istanbul damar doktoru,kalp serdar akgün,baypas serdar akgün,melatonin kimler kullanmalı,istanbul damar,istanbul kalp
Beslenmemizi kontrol altında tutmaya çalışırken en çok dikkat ettiğimiz nokta besinlerin içerikleri oluyor. Ama aynı derecede önemli bir nokta daha var: Bu gıdaları hangi zaman aralığında tükettiğimiz. Yediğimiz besinlerin sıhhati kadar hangi saat diliminde tükettiğimiz de oldukça önemlidir ve bu düzen en iyi şekilde sirkadiyen sistem ile açıklanır. Biyolojik saat olarak tanımlanan sirkadiyen ritim gündüzleri bedenimizdeki tüm sistemlerin güncel olarak çalışmasını, geceleri ise dinlenmesini sağlayarak gündelik yaşantımızdaki rutinlerin daha düzenli ve sağlıklı geçmesine yardımcı olur. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yeditepe-fatih/message
Bugün 22 Mayıs 2022
Doç. Dr. Serhan Yarkan, Halil Said Cankurtaran ve Mehmet Osman Kara'nın yer aldığı Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler serimizin yeni bölümünde IEEE Spectrum'un Mayıs 2022 sayısı ele alınmıştır. Bu bölümümüzde Mayıs 2022 sayısında bulunan DARPA SubT Challenge yarışmasından bahsedildikten sonra Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından desteklenen ve Tapir Lab. olarak yürüttüğümüz ROBOTİM projesinden, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika'da yaşanan terör saldırısı sonrasında ikiz kulelerde mahsur kalan insanları kurtarmak için robotların kullanılması ve bu süreçten sonra gerçekleştirilen araştırma süreçlerinden, bilimin ilerlemesi için yapılan yarışmaların öneminden ve yapılan yetenek avından, işlemcilere yerleştirilen donanım truva atlarını görüntülemek amacıyla geliştirilen X-ray teknolojisinden ve görselleştirme/görüntülenme teknolojilerinin öneminden bahsedilmiştir. Keyifli dinlemeler. 00:00 Giriş 01:01 Genel değerlendirme - Spectrum Mayıs '22 01:34 DARPA SubT Challenge ve ROBOTİM projesi üzerine 03:35 11 Eylül olaylarında enkaz altındakilere erişmek için robotların kullanımının denenmesi ve sonraki süreçte gerçekleştirilen araştırma geliştirme çalışmaları 07:52 Sibernetik ve robotik alanları neden bu kadar ilgi görüyor? 09:52 Yarışmaların bilimsel çalışmalar için önemi ve Amerika'da gerçekleştirilen lisans bitirme festivalleri 15:20 IEEExtreme ve Malta'da düzenlenmesi planlanan Robot Savaşları hakkında bilgilendirme, bu ve benzeri etkinliklerin önemi 16:53 İşlemciler içerisine yerleştirilen donanım truva atlarının tespit edilmesi için geliştirilen X-ray teknolojisi 22:24 Elimizdeki imkanları değerlendirmek ve çip krizine çözüm olabilmesi için yapılması öngörülenler 24:45 Görüntüleme teknolojileri ve görüntüleme tekniklerinin önemi 27:57 Kapanış IEEExtreme: https://ieeextreme.org/ IEEE Robot Savaşları 2022: https://region8today.ieeer8.org/ieee-r8-robot-championship-2022/ TUAC : https://tuac.ieee.org.tr/ Dr. Rubin Murphy'nin yapmış olduğu çalışma: https://student.cs.uwaterloo.ca/~cs492/papers/trial.pdf ROBOTİM: http://tapirlab.com/tapir-lab-in-robotim-national-press/ Biyolojik sıçrama mekanizmalarıyla optimize edilmiş mekanik sıçrama mekanizması: https://www.nature.com/articles/s41586-022-04606-3 3B Hücre Görüntüleme Teknolojisi: https://www.nature.com/articles/s41598-022-05347-z 3B İşlemci Görüntüleme Teknolojisi: https://youtu.be/h_gbDn5Te70 Elektronun keşfi ile ilgili tartışmalardan bahseden içerik: https://spectrum.ieee.org/discovery-of-the-electron IEEE Spectrum: https://spectrum.ieee.org/ IEEE Spectrum Mayıs 2022 Sayısı: https://spectrum.ieee.org/magazine/2022/may/ Pek çok farklı ülkede dağıtılan kağıt mikroskop makalesi: https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0098781 Arxiv bağlantısı: https://arxiv.org/abs/1403.1211 Foldscope: https://foldscope.com/ Apple Podcasts: @TapirCast, https://podcasts.apple.com/tr/podcast/tapircast/id1485098931 Spotify: @TapirCast, https://open.spotify.com/show/1QJduW17Sgvs1sofFgJN8L?si=6378c7e84186419e Tapir Lab. GitHub: @TapirLab, https://github.com/TapirLab Tapir Lab. Instagram: @tapirlab, https://www.instagram.com/tapirlab/ Tapir Lab. Twitter: @tapirlab, https://twitter.com/tapirlab?s=20 Tapir Lab.: http://tapirlab.com/
Mahmut Akpınar | ‘Devlet Baba'dan biyolojik babaya geçiş | 19.04.2022 by Tr724
Biyolojik olarak erkek doğan ve 2019 yılına kadar erkek takımında yarışan yüzücü Lia Thomas, kendisini kadın olarak tanımladığı için bu sene kadınlar kategorisinde yarıştı ve altın madalyanın sahibi oldu. Ancak ortaya, çıplak gözle dahi ortada bir adaletsizlik olduğunu gösteren bu fotoğraf çıktı. Bu durum sosyal medyada tepkileri de beraberinde getirdi. Peki bilim bu konuda ne diyor? “Ben kadınım” diyen birinin artık kadın kategorisinde yarışması haksızlık mı değil mi? Propaganda serimizde anlattık.
Biyolojik antropolog David Carrier ve ekibi; yürüttükleri deneyde bir kadavranın kesilmiş kolunu aldı ve kol kaslarını büyük bir dikkatle keserek tendonlarına kadar ayırdı. Sonra da açığa çıkarmış oldukları tendonları misinalara, misinaları da bir gitarın ayar topuzuna bağladılar. Bu sayede el ile parmakları… Seslendiren: İbrahim Uzun
Onarılmaya Olan İhtiyaç 3 & Duyarsızlık ve Oyalanma Davranışları Onarılmaya Olan İhtiyaç 3 (Duyarsızlık ve Oyalanma Davranışları)Pedagog Adem Güneş ile Pedagoji Okulu 42.Bölüm
Biyolojik çeşitliliği ölçmenin bir yöntemi olan fonksiyonel çeşitlilik canlı çeşitliliğini tür kimlikleri üzerinden değil ekolojik özelliklerin üzerinden değerlendiriyor. Peki fonksiyonel çeşitlilik nedir, ölçütleri nelerdir, nasıl hesaplanır ve fonksiyonel çeşitlilik ekologlara neler vaat ediyor? ve çok daha fazlasını merak ediyorsan... İbrahim Kaan Özgencil (@kaanozgencil ) ile "Fonksiyonel Çeşitlilik Nedir?" adlı söyleşimiz sizlerle... Seslendiren: İbrahim Kaan Özgencil
Covid-19 biyo-teknolojide belli bir gelişme alanı yarattı. Diğer yandan pandeminin başlangıcından itibaren Dünya Sağlık Örgütü'nün üzerine düşeni yapması gereken konularda tartışma yaratması ve Amerika Birleşik Devletleri'nin reaksiyon göstermedeki başarısızlığı beraberinde biyolojik savaş için de bir endişe yaratan konu haline geldi. Eğer biyolojik silahlar ortaya çıkarsa dünya bundan nasıl kurtulabilir? Özellikle güvenlik alanındakiler için soru bir biçimde buraya dönüştü.
Günümüzde cinsellikle ilgili birçok terim, oldukça hatalı ve eksik bir şekilde kullanılmakta; bunların toplum tarafından net olarak bilinmiyor oluşu temel gerçeklerde anlaşmayı zorlaştırmaktadır. Hele ki İngilizce ve Türkçedeki kelimelerin karşılıklarının olmayışı veya eksik oluşu, kavramlar konusunda… Seslendiren: Merve Karamanlı
Esmiyor Podcast'in yirmi yedinci bölümünde konuğumuz doğa korumacı moleküler biyolog, meraklı biliminsanı Gözde Çilingir. Biyolojik çeşitlilik ve tür koruması hakkında çalışan Gözde'ye "Peki ya kaplumbağalar?" diye soruyoruz.Esmiyor Podcast'i hazırlamanın bizim için en keyifli taraflarından biri gerçek "ologist"ler ile tanışma ve sohbet etme fırsatını bize vermesi. Uzun süredir hayranlıkta takip ettiğimiz Gözde ile Myammar'da veya Seyşeller'de kaplumbağalar hakkında yaptığı çalışmalardan, bazı türler hakkında temel bilgilerden bile ne kadar yoksun olduğumuzdan konuştuk. İklim değişikliğinin tür çeşitliliğine olan etkilerini sorarken, kendi araştırmalarında gördüğü ve gezdiği yerlerde iklim krizinin etkilerinin görülüp, görülmediğini de sorduk. Keyifli dinlemeler.Bu podcast, Garanti BBVA hakkında reklam içerir.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Uzm. Dr. Hasibe Rengin GÜVENÇ ile yaptığımız, Türkiye'de tabu olan kadın cinselliğinden, cinsel sağlıktan ve korunmadan bahsettiğimiz yayınımızdan aldığımız bu kesitte cinsiyet ve biyolojik cinsiyet nedir? aralarındaki farklar nelerdir? sorularını kısaca özetliyoruz. CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma Çalışma Birimi Koordinatörü olan Uzm. Dr. Hasibe Rengin GÜVENÇ; Iğdır Devlet Hastanesi'nde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümünde çalışmaktadır. Konuk ► Uzm. Dr. Hasibe Rengin GÜVENÇ Yayıncı ► Burak ÇANKAYA –––––––––––––––––––––––––––––– ► Gelecek Bilimde kanalımızda, bilimin her alanından özgün canlı yayınlar bulabilirsiniz. Fizikten biyolojiye, yapay zekadan psikolojiye, müzik analizinden astronomiye, satrançtan teknoloji haberlerine kadar bir çok içeriği her gün kaçırmamak için kanalımıza abone olun! ► https://youtube.com/gelecekbilimde?su... ► Bize destek olmak için: https://www.youtube.com/gelecekbilimd... ► Yayınlarımızı izlemek için: YouTube Kanalı ► https://youtube.com/gelecekbilimde Twitch Kanalı ► https://twitch.tv/gelecekbilimde Podcast ► https://podcast.gelecekbilimde.net ► Bizi takip edin! Twitter ► https://twitter.com/gelecekbilimde Instagram ► https://instagram.com/gelecekbilimde ► Diğer Bağlantılarımız: Gönüllü Olmak İçin ► https://birlikte.gelecekbilimde.net Kaynaklar ► https://bit.ly/gb-kaynak İngilizce Kelimeler ► https://quizlet.com/Gelecek_Bilimde Discord ► https://discord.gelecekbilimde.net Kitaplık ► https://goodreads.com/gelecekbilimde Gelecek Bilimde canlı yayınlarında konuklarımızın sözlerinden sadece kendileri sorumludur. Gelecek Bilimde ve gönüllüleri hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bu topraklarda doğmuş binlerce bilim insanı insanlığın daha iyi bir geleceğe ulaşması için çaba sarf ediyor. Oxford Üniversitesi'nden Hitit Üniversitesi'ne, Humbold'dan Muğla Sıtkı Koçman'a, Harvard'dan MIT'ye, Zürih'ten Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne “Genç Bilimcilerimiz Anlatıyor” kitabının yazarları, çalışma alanlarını ve bilimin hayatta yarattığı mucizeleri anlatıyor. Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Emre Eren Korkmaz'ın sunumuyla…Genç Bilim serisinin bu bölümünde Zürih Üniversitesi'nden moleküler biyolog Gözde Çilingir anlatıyor:* Nesli tehlikede olan canlıların çevreye uyumunun sağlanması* Biyoçeşitliliğin azalması ve pandemi ilişkisi* Biyolojik çeşitlilği azaltan faktörler pandemilerin sıklaşmasına da neden olabilir* Göçlerle iklim değişikliği arasındaki ilişki* İklim adaletsizliği: İklim değişikliğine neden olanlarla sonuçlarını çeken ülkeler aynı değil* “Duşta az su harcayın” diyorlar ama ülkenin yeraltı su kaynaklarını bazı firmalara peşkeş çekiyorlar* Bireyler değişmeden değişim talebi de ortaya çıkmıyor* Küresel çözüm yerine yerelden başlamamız gerekiyor* Biyoçeşitlilik neden korunmalı?* Mamutlar ve diğer nesli tükenmiş hayvanlar gen değişiklikleri ile geri getirilebilir mi?* Doğa korumada temel bilimler ile sosyal bilimlerin işbirliği* Türkiye'de gençliğin bilime ilgisi
6. Yok oluş, biyolojik çeşitlilik, buzul çağlarının türleşmeye etkileri, Konuk: Dr. Emrah Çoraman
Eğer destekte bulunmak istiyorsanız, lütfen Patreon sayfamı ziyaret edin, link - https://www.patreon.com/amanov Aşk biyolojik açıdan yaklaştığımızda genlerimizi nesillere aktarabilmemiz için doğanın bize oynadığı bir oyundur. Bu oyunda baş rolü beynimiz üstlenir. Nefes alıp vermek, kalp atışları gibi basit vucüt fonksiyonlarımız buradan yönetilir ve aşk burada başlar. Buss (1988; 1989; 1995), neslin sürdürülmesine hizmet eden bir dizi aşk eyleminden söz eder. Bu eylemlerin amaçları kaynak sergileme, tekelcilik, bağlılık ve evlilik, cinsel yakınlık, üreme, kaynakları paylaşma ve ana babalık yatırımı şeklinde sıralanır. Erkekler sahip oldukları maddi kaynakları, kadınlar doğurganlık kapasitelerinin yüksekliğini öneçıkarma eğilimindedir. Yazar: Zinet Kılıç Seslendiren: Amanov Shamsaddin (Duyuru: bu podcast kâr amacı gütmeyen içerikdir) Tags: Aşk, Sevgi, Aşk nedir, Podcast Show, Türkçe Podcast, Türkiye, Türkçe, Yerli podcast, Türkçe Podcast Öneri, Öneriler, Merdiven Altı Terapi, Organik Beyinler Podcast, Biraz Konuşabilir miyiz?, Kendine İyi Davran, Film Koması, Virgin Radio - Mesut Süre ile Rabarba, Bir Roman Bir Hikaye, Nasıl Olunur, Fularsız Entellik, Podbee Media, Podcast nedir, Nasıl podcast yapılır, podcast kanalı açma, en iyi podcastler, Amanov, TÜRKÇE PODCAST ÖNERİLERİ – 17 KEYİFLİ & BİLGİLENDİRİCİ PODCAST, Faydasızlar - Türkçe Podcast, Bi' Gidene Soralım | Türkçe Podcast, En iyi 10 Türkçe podcast - Hürriyet, Dinlenmesi Gereken Türkçe ve Yabancı Podcast Önerileri, Türkçe podcast önerileri 2020 - Red Bull, Odadaki Fil, Bir Yaşam Felsefesi Olarak Girişimcilik. O Tarz mı? Vikipedik Şeyler, sözlükçülerin takip ettikleri podcast'ler - ekşi sözlük, en iyi on türkçe podcast - ekşi sözlük, Aşk Laftan Anlamaz, Aşk Yeniden, Aşk Şiirleri, Aşk: Olmayan İdeale Duyulan Arzu - Boş Modern Sohbetler - Yalın Alpay, Flu TV --- Send in a voice message: https://anchor.fm/amanov-shamsaddin/message
Bakteriyolojik (Biyolojik) ve Zehirleyici Silahların Geliştirilmesi, Yapımı ve Stoklanmasının Yasaklanması ve Bunların İmhasına İlişkin Sözleşmenin (BSS) yürürlüğe girmesinin 45'inci yıldönümü nedeniyle Sözleşmeye taraf Rusya… Makale Bağlantısı : https://avim.org.tr/tr/Yorum/BIYOLOJIK-SILAHLAR-SOZLESMESININ-ACILEN-ETKILI-BICIMDE-UYGULANMASI-GEREKSINIMI İnternet Sayfası: https://avim.org.tr/en Telegram Kanalı: https://t.me/avimtr Twitter: https://avim.org.tr/en Linkedin: https://www.linkedin.com/company/avimorgtr/ VKontakte: https://vk.com/public202374482 Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCcIfEGNM3308QoLbCDJIFuw Dailmotion: https://www.dailymotion.com/dm_0ea263f63bb5aee7d8770d1ec13cfe8b Instgram: https://www.instagram.com/avimorgtr/
Giriş Bal üreticiliği Karadeniz bölgesinde yaygın olarak yapılmaktadır. Özellikle karakovan balları bölge için hem lezzet hem de şifa kaynağı olarak görülmektedir. Ancak bu lezzet kovanda durduğu gibi durmaz. Yöre halkı bu bala ‘delibal’ ya da halk arasındaki tabirle ‘tutan bal’ der. Delibal zehirlenmesi Karadeniz kıyısında oldukça sık görülmektedir. Zehirlenme halk arasında orman gülü olarak bilinen Rhododendron bitki türlerinin özütünden yapılan ballardaki Grayanotoksin nedeniyle olmaktadır1. Toksin ihtiva eden türlerden mor çiçekli (Rhododendron ponticum) ve sarı çiçekli (Rhododendron luteum) olanlar Türkiye’de Doğu Karadeniz’in yüksek kesimlerinde geniş alanlarda yayılım gösterirler. R. ponticum Türkiye’de en sık görülen türdür ve halk arasında Komar çiçeği olarak bilinir. R. luteum Türkiye’de en sık görülen ikinci türdür ve halk arasında Zifin çiçeği olarak bilinir. R. Ponticum Türkiyedeki Dağılımı (Kaynak kitap: Orman gülleri ve Türkiye'deki doğal yayılışları, İÜ, 2004) R. Luteum Türkiyedeki Dağılımı (Kaynak kitap: Orman gülleri ve Türkiye'deki doğal yayılışları, İÜ, 2004) Delibal Tarihçesi Bu çiçeklerden elde edilen ballardaki toksinler ve etkileri tarihte oldukça ilginç hikayelerde kendini gösterme imkanı bulmuş ve bir derlemede de bildirilmiştir1. Bununla ilgili en eski kayıt M.Ö. 401 yılına dayanmaktadır. Sokrates’in de öğrencisi olan filozof, tarihçi ve aynı zamanda uzun yıllar Anadoluyu işgal etmiş Pers ordularında görev almış bir asker olan Ksenephon (M.Ö. 431-354) ‘Onbinlerin dönüşü/Anabasis’ isimli eserinde ki bu kitap yıllar sonra Büyük İskender’in İran seferlerinde faydalandığı bir rehber olacaktır, Persia dönüşü, Trabzon civarında başlarından geçen bir olayı şöyle anlatır: Colchianların dağına çıkıp yerlileri bozguna uğrattıktan sonra, Yunanlılar onların köylerinde kamp kurdular. Orada onlara garip gelen bir şey yoktu, ama arı kovanlarının çokluğu alışılmışın dışındaydı ve bu bal peteklerinden yiyen askerlerin hepsi şuurlarını kaybettiler, kustular ve ishal oldular. Ayrıca hiç birisi ayakta duramıyordu; sadece biraz yiyenler aşırı sarhoş, fazla yiyenler delirmiş gibi, bazıları ise ölüm derecesindeydi. Baldan yiyen askerlerin hepsi yere yığılıp kaldılar. Orada sanki büyük bir yenilgi olmuştu ve genel bir hüzün ve çöküntü hali vardı. Ertesi gün askerlerin hiçbiri ölmedi ve şuurlarını normale yakın şekilde geri kazandılar. Üçüncü ve dördüncü günde ise sanki bir beden eğitimi yapmışçasına ayağa kalktılar.Hastalığın klinik bulguları ve seyri belki de en güzel burada özetlenmişti… Yine de delibal ile ilgili en ilginç hikaye dünyanın ilk coğrafyacısı ve tarihçisi olarak bilinen Amasyalı Strabon (MÖ 64-MS 24)’un GEOGRAPHIKA isimli eserinde anlatılmaktadır. Kitapta henüz küçük yaşta öz annesi tarafından zehirlenmek istenen bu nedenle de zehir bilimine oldukça ilgi duyan, tarihteki ilk zehir bilimci ve biyolojik silahları kullanan kişi olan Pontus Kralı VI. Mithridates (d. MÖ 135 – ö. MÖ 63) ile ilgili anı şöyle anlatılmaktadır: Pontus Kralı VI. Mithridates, Roma İmparatorluğuna ait General Pompeyi’nin ordusu dağlık ülkeden geçerken, üç Roma bölüğünü imha etmiştir. Bunlar, ağaç dallarındaki peteklerden elde edilen deli balı kâselere koyup yol üzerine bıraktılar ve Romalı askerler bunu yiyip de bilinçlerini kaybedince, onlara saldırarak kolayca hepsini saf dışı ettiler. Bu şekilde kullanılan delibal, bazı tarihçiler tarafından tarihin ilk biyolojik silahı olarak değerlendirilir. Aristotales’e (MÖ 384-322) göre delibalın epilepsi tedavisinde kullanıldığı, Plinius (MS 23-78)’un da Pontus’u zehirli ballar diyarı olarak adlandırması işin tarihçesinin çok çok uzaklara dayandığını gösterir. Literatüre baktığımızda ise ilk bildirilen vakalar şu şekildedir: Ondokuzuncu yüzyılda Avrupa ve Kuzey Amerika’da deli bal zehirlenme vakaları bildirilmiştir. Kebler, ABD’deki deli bal zehirlenmesi vakalarını literatüre kazandırmıştır2.British Medical Journal’ın 1999 yılında yeniden...
Web Sitemiz: http://www.egitimveegitim.com Twitter: https://twitter.com/EgitimveEgitim İnstagram: https://www.instagram.com/egitimveegitim Facebook: https://twitter.com/EgitimveEgitim
ÖSYM'nin zaman zaman sorduğu konulardan birisi olan Canlılar ve Çevre'de bilmeniz gereken terimler farklı konularda da oldukça işinize yarayacaktır. Tüm dökümanlarımıza ve telegram grubumuza https://seninbiyolojin.net sitemizden ulaşabilirsiniz.
Kimyasal ajan olarak sinir gazları Konvansiyonel silahlar ile yapılan savaşlarda hızla sonuç almak isteyen ordular tarih boyunca çeşitli Kimyasal, Biyolojik ve Nükleer ajanları kullanarak düşmanlarını dize getirmek istemişlerdir. Antik Yunanlılar’dan yakın geçmişte Suriye iç savaşına kadar birçok savaşta ne yazık ki silah olarak defalarca kimyasal ajanlar kullanıldı. Kimyasal silah olarak kullanılan ajanları dört ana grupta toplayabiliriz. 1 Sinir gazları (G-grubu, V-grubu ve A-grubu)Yakıcı gazlar (Hardal gazı, Kükürtlü hardal, Levisit, Fosgen, Oksim)Boğucu gazlar (Fosgen, Difosgen, Klor, Kloropikrin)Kan zehirleyici ajanlar (Siyanür, Siyanojen klorür) Bunlara ayrıca kapasite bozucu ajanlar, kargaşa bastırıcı ajanlar ve bitki öldürücüler de ek grup olarak eklenebilir. G grup sinir gazları (Birinci nesil sinir gazları) Modern çağlarda en sık kullanılan kimyasal ajanlar yakıcı ve boğucu gazlar oldu ve bunların I. Dünya savaşında yaygın olarak kullanılması sırasında öngörülemeyen yıkıcı ve yaygın etkilerinin görülmesi, bu ajanların sonraki savaşlarda kullanılmasının yasaklanması ile sonuçlandı. 1936 yılında Nazi Almanya’sında sentetik insektisidler üzerine bilimsel araştırmalar yapan Gerhard Schräder 2000’den fazla organofosfat kökenli sentetik bileşik sentezledi. Bu bileşiklerin insanlar ve hayvanlar üzerinde son derce toksik olması üzerine çalışamları insektisitten sinir gazlarına yöneldi. Organofosfat pestisitler, genel yapısı bir fosfor atomunun benzersiz kimyasal özelliği ve karakteristik bir fosforil bağı (P = O) veya tiyofosforil bağı (P = S) olan bir organofosforlu bileşik sınıfıdır; böceklerde ve aynı zamanda insanlarda ve diğer birçok hayvanda Asetilkolinesteraz ve Butirilkolinesteraz enzimini inhibe ederler. Bunun sonucunda asetil kolin yıkımı durur, birikir ve Kolinerjik Sendrom olarak bilinen klinik tablo ortaya çıkar. Ajanın toksik gücüne göre klinik semptomlar hafiften ağıra hatta dakikalar içinde ölüme kadar gidebilir. Organofosfatların içinde hayli toksik olan ethil dimethilfosforamidocyanidat (Tabun, GA) sentezlenen ilk sinir gazı oldu. Bunu propan-2-yl methylphosphonofluoridate (Sarin, GB) takip etti. Bu grupta üretilen diğer sinir gazları 3,3-dimethylbutan-2-yl methylphosphonofluoridate (Soman, GD) ve cyclohexyl methylphosphonofluoridate (Siklosarin, GF) oldu. Bunlar Birinci nesil sinir ajanlarıydı hem üreticisinin adına hem de Almanya’ya ithafen “G-grup” ajanlar olarak isimlendirildi. Almanlar bu gazları II. Dünya savaşında hiç kullanmadılar. 2 Ancak Japonya da 1994 Matsumoto ve 1995’de Tokyo'da metroda gerçekleştirilen toplam 16 kişinin öldüğü ve yaklaşık 6000’den fazla kişinin etkilendiği terör saldırısında Sarin gazı kullanıldı. 3 V grup sinir gazları (İkinci nesil sinir gazları) İngiltere, Almanya’nın bu konuda ki deneyim ve teknolojisinden etkilendi ve 1949 yılında Porton Down laboratuvarlarında İngiliz Ranajit Ghosh yeni bir tür toksik organofosfat bileşiğini sinir gazı olarak tanıttı. Bu yeni bileşik S-{2-[di(propan-2-yl) amino] ethyl} O-ethyl methylphosphonothioate (VX) olarak adlandırıldı. Takip eden yıllarda SSCB bu maddeden VR (RVX), Çin de VC (CVX) isimli kendi türevlerini sentez ettiler. ABD de, İngiltere’den sinir gazı teknolojisini transfer ederek kendi kimyasal silah depolarını oluşturdu. Bu grup da İkinci nesil sinir ajanları ya da Venom (Zehir) anlamında “V-grup” ajanlar olarak isimlendirildi.4 Bunlardan VX, yakın tarihte 13 Şubat 2017'de, K. Kore lideri Kim Jong-un'un üvey kardeşi olan Kim Jong-nam’ın Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da Uluslararası Havalimanında yüzüne sprey sıkılarak öldürülmesi olayında kullanıldı. Üçüncü nesil sinir gazları Kimyasal ajanların çok toksik olması üretimden nakline, depolama korunma ve imhasına kadar pek çok aşamada hiç kullanılmasalar bile sadece varlıkları bile yüksek güvenlik riskleri içeriyordu. Buna bir çözüm arayan ABD’deki laboratuvarlar 1950’li yıllarda ikili ajanları keşfettiler. İkili ajanlar,
Kimyasal ajan olarak sinir gazları Konvansiyonel silahlar ile yapılan savaşlarda hızla sonuç almak isteyen ordular tarih boyunca çeşitli Kimyasal, Biyolojik ve Nükleer ajanları kullanarak düşmanlarını dize getirmek istemişlerdir. Antik Yunanlılar’dan yakın geçmişte Suriye iç savaşına kadar birçok savaşta ne yazık ki silah olarak defalarca kimyasal ajanlar kullanıldı. Kimyasal silah olarak kullanılan ajanları dört ana grupta toplayabiliriz. 1 Sinir gazları (G-grubu, V-grubu ve A-grubu)Yakıcı gazlar (Hardal gazı, Kükürtlü hardal, Levisit, Fosgen, Oksim)Boğucu gazlar (Fosgen, Difosgen, Klor, Kloropikrin)Kan zehirleyici ajanlar (Siyanür, Siyanojen klorür) Bunlara ayrıca kapasite bozucu ajanlar, kargaşa bastırıcı ajanlar ve bitki öldürücüler de ek grup olarak eklenebilir. G grup sinir gazları (Birinci nesil sinir gazları) Modern çağlarda en sık kullanılan kimyasal ajanlar yakıcı ve boğucu gazlar oldu ve bunların I. Dünya savaşında yaygın olarak kullanılması sırasında öngörülemeyen yıkıcı ve yaygın etkilerinin görülmesi, bu ajanların sonraki savaşlarda kullanılmasının yasaklanması ile sonuçlandı. 1936 yılında Nazi Almanya’sında sentetik insektisidler üzerine bilimsel araştırmalar yapan Gerhard Schräder 2000’den fazla organofosfat kökenli sentetik bileşik sentezledi. Bu bileşiklerin insanlar ve hayvanlar üzerinde son derce toksik olması üzerine çalışamları insektisitten sinir gazlarına yöneldi. Organofosfat pestisitler, genel yapısı bir fosfor atomunun benzersiz kimyasal özelliği ve karakteristik bir fosforil bağı (P = O) veya tiyofosforil bağı (P = S) olan bir organofosforlu bileşik sınıfıdır; böceklerde ve aynı zamanda insanlarda ve diğer birçok hayvanda Asetilkolinesteraz ve Butirilkolinesteraz enzimini inhibe ederler. Bunun sonucunda asetil kolin yıkımı durur, birikir ve Kolinerjik Sendrom olarak bilinen klinik tablo ortaya çıkar. Ajanın toksik gücüne göre klinik semptomlar hafiften ağıra hatta dakikalar içinde ölüme kadar gidebilir. Organofosfatların içinde hayli toksik olan ethil dimethilfosforamidocyanidat (Tabun, GA) sentezlenen ilk sinir gazı oldu. Bunu propan-2-yl methylphosphonofluoridate (Sarin, GB) takip etti. Bu grupta üretilen diğer sinir gazları 3,3-dimethylbutan-2-yl methylphosphonofluoridate (Soman, GD) ve cyclohexyl methylphosphonofluoridate (Siklosarin, GF) oldu. Bunlar Birinci nesil sinir ajanlarıydı hem üreticisinin adına hem de Almanya’ya ithafen “G-grup” ajanlar olarak isimlendirildi. Almanlar bu gazları II. Dünya savaşında hiç kullanmadılar. 2 Ancak Japonya da 1994 Matsumoto ve 1995’de Tokyo'da metroda gerçekleştirilen toplam 16 kişinin öldüğü ve yaklaşık 6000’den fazla kişinin etkilendiği terör saldırısında Sarin gazı kullanıldı. 3 V grup sinir gazları (İkinci nesil sinir gazları) İngiltere, Almanya’nın bu konuda ki deneyim ve teknolojisinden etkilendi ve 1949 yılında Porton Down laboratuvarlarında İngiliz Ranajit Ghosh yeni bir tür toksik organofosfat bileşiğini sinir gazı olarak tanıttı. Bu yeni bileşik S-{2-[di(propan-2-yl) amino] ethyl} O-ethyl methylphosphonothioate (VX) olarak adlandırıldı. Takip eden yıllarda SSCB bu maddeden VR (RVX), Çin de VC (CVX) isimli kendi türevlerini sentez ettiler. ABD de, İngiltere’den sinir gazı teknolojisini transfer ederek kendi kimyasal silah depolarını oluşturdu. Bu grup da İkinci nesil sinir ajanları ya da Venom (Zehir) anlamında “V-grup” ajanlar olarak isimlendirildi.4 Bunlardan VX, yakın tarihte 13 Şubat 2017'de, K. Kore lideri Kim Jong-un'un üvey kardeşi olan Kim Jong-nam’ın Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da Uluslararası Havalimanında yüzüne sprey sıkılarak öldürülmesi olayında kullanıldı. Üçüncü nesil sinir gazları Kimyasal ajanların çok toksik olması üretimden nakline, depolama korunma ve imhasına kadar pek çok aşamada hiç kullanılmasalar bile sadece varlıkları bile yüksek güvenlik riskleri içeriyordu. Buna bir çözüm arayan ABD’deki laboratuvarlar 1950’li yıllarda ikili ajanları keşfettiler. İkili ajanlar,
TapirCast'in Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler serisinin yeni bölümünde, piyasaya sürülecek olan COVID-19 aşılarının insanlara ulaştırılmadan önce hangi süreçlerden geçeceğinden ve aşı için yapılan yorumlardan kısaca bahsedildikten sonra, farelerin epigenomları üzerinde düzenlemeler yapılarak farelerin biyolojik saatlerinin sıfırlanmasını sağlayabilen yeni bir yöntemden ve bu yöntemin sonuçlarından bahsedilmiştir. Bölümümüzün devamında ise, ortamdaki seslerin analizini yaparak ortamın anlık durumunu değerlendiren ve Qualcomm'un yeni, nöral motora sahip Snapdragon çipi üzerine inşa edilen, Audio Analytic isimli startup tarafından geliştirilen yazılımın yeteneklerinden ve ekibin gelecek çalışmalarından bahsedilerek bölümümüz sonlandırılmıştır. Keyifli dinlemeler dileriz. Aşıların İnsanlara Ulaştırılması: https://www.sciencenews.org/article/covid19-coronavirus-vaccine-last-mile-logistics-pfizer-moderna Farelerin Biyolojik Saatlerinin Sıfırlanması: https://www.nature.com/articles/d41586-020-03403-0 Çip Üzerinde Akustik Sahne Tanıma: https://spectrum.ieee.org/view-from-the-valley/artificial-intelligence/embedded-ai/noisy-and-stressful-or-noisy-and-fun-your-phone-can-tell-the-difference Tapir Lab. GitHub: @TapirLab, https://www.github.com/tapirlab Tapir Lab. Instagram: @tapirlab, https://www.instagram.com/tapirlab/ Tapir Lab. Twitter: @tapirlab, https://www.twitter.com/tapirlab Tapir Lab.: http://www.tapirlab.com
23.bölümümüzde bitki biyolojisi konumuz üzerine konuştuk. AYT'de ÖSYM'nin mutlaka sorabileceği yerler arasında yer almaktadır. Bu sebeple mutlaka can kulağıyla dinleyelim. Tüm dökümanlarımıza ve telegram grubumuza https://seninbiyolojin.net sitemizden ulaşabilirsiniz.
22.bölümümüzde fotosentez ve kemosentez konumuz üzerine konuştuk. AYT'de ÖSYM'nin çok sevdiği yerler arasındadır. Bu sebeple mutlaka can kulağıyla dinleyelim. Tüm dökümanlarımıza ve telegram grubumuza https://seninbiyolojin.net sitemizden ulaşabilirsiniz.
Bu bölümde duygularımızın biyolojik saatimiz ile nasıl hareket ettiğini ve bu durumun Twitter paylaşımlarına etkisini aktarırken bir de biyolojik saatimizin keşfine çocukluğumda yaklaşık nasıl ıskaladığımı paylaşıyorum. Küstüm çiçeği ile Twitter'da duygularımızı hangi saatler arasında daha pozitif hangi zaman aralığında negatif olarak yansıttığımız arasındaki bağı sizler için anlattım. Bölümün sorusu: Gün içerisinde hangi zaman aralıklarında daha pozitifsiniz? · Bülten üyelik: https://bit.ly/meraklistesibülteni Bölüm Akışı: (0:15) Giriş (1:28) Merak Listesi 1 Yaşında! (3:07) Twitter duygu değişim grafiği (5:38) Çocukluk ve küstüm çiçeği (8:39) Biyolojik saatin keşfi (12:35) Sonuç -- Destek olmak için-> https://www.patreon.com/meraklistesi Merak bülteni: https://www.getrevue.co/profile/meraklistesi Instagram: https://www.instagram.com/kupelicagri
21.bölümümüz ile tekrar birlikteyiz bu haftaki podcastimizde hücresel solunumu detaylı olarak konuştuk. ÖSYM AYT kısmında mutlaka hücresel solunumdan soru göndermektedir. Bu yüzden iyi bilmeniz gereklidir. Tüm dökümanlarımıza ve telegram grubumuza https://seninbiyolojin.net sitemizden ulaşabilirsiniz.
"Biyolojik çeşitlilik ve sağlığımız için zaman daralıyor! Her ne yapıyorsak, doğaya, havaya, suya, biyolojik çeşitliliğe etkisini bilmemiz, sahip olduklarımızın torunlarımıza da kalmasını istiyorsak, ona göre yapmamız gerekiyor." Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF Hayvanları Koruma Günü'nde "2020 - Yaşayan Gezegen Raporu"nu açıkladı. WWF Türkiye - Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem de rapordaki çarpıcı tespitleri NTVRadyo'da Doğa Konuşmaları'nda anlattı.
İki bölümden oluşan Kültür Evrimi Serisi'nin bu ilk bölümünde, kültür evriminin biyolojik evrimle olan ilişkisini inceleyerek belli çıkarımlar yapmaya çalışıyorum. Davranışlarımız, konuştuğumuz dil, inançlarımız, ideolojilerimiz, teknoloji, moda, sanat ve daha aklınıza ne gelirse, hepsi kültürün ve kültür evriminin bir parçası. Kendi ellerimizle yarattığımız kültür, birçok faktörden beslenerek hem bizim hem de çevremizdeki canlıların biyolojik evrimine kadar müdahale ediyor. Peki kültür evrimi kalıtsal ve biyolojik faktörlerle nasıl bir ilişki içerisinde? Bölüm Kapağı: Space Monkey Art 09:14'teki müzik: Sereste – Rosenberg Trio 13:54'teki müzik: Bossa Dorado - Rosenberg Trio 19:25'teki müzik: Autumn Leaves – Chet Baker
Defne Sarıöz, Bu Gün programında WWF Türkiye Doğa Koruma Editörü Sedat Kalem ile bugün vesilesiyle biyolojik çeşitliliği konuşuyor. #BiyolojikÇeşitlilik #WWF #Çeşitlilik #YeşilGazete https://yesilgazete.org/ İlk yayın tarihi: 22/05/2020
Merhaba, Alıç Ağacı'nda Çiy Tanesi podcast serimizin yedincisinde yine özel bir konuğumuz var: Özge Balkız Özge, lisans ve yüksek lisansı ODTÜ Biyoloji'de tamamladı. Yüksek lisansı yaban keçisi genetiği üzerineydi. Doktora çalışma konusu ise Fransa Montpellier Üniversitesi'nde Türkiye ve Akdeniz havzasındaki flamingo popülasyonlarının dağılım davranışları. Bu sayede flamingo gibi bir türün ve bu türün yaşadığı sulak alanların korunması üzerine birçok farklı kurumla çalışma fırsatı buldu. Doktora sonrası Doğa Derneği'nde Bilim Koordinatörü olarak çalıştı. 2011 yılından bu yana da Doğa Koruma Merkezi'nde Biyolojik Çeşitlilik Koruma Programı Koordinatörü. Türkiye'de farklı alanların ve ekosistemlerin etkin korunmasına yönelik birçok projede çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Bunların arasında bozkırlar da var. Sohbetimizde doğa koruma alanındaki yolculuğundan, flamingonun nasıl bir canlı olduğundan, flamingolara yönelik yaptığı çalışmalardan, bu tür hakkında daha iyi bilgiye erişebilmek için yapılan halkalama çalışmasından ve daha birçok konudan bahsettik. Sohbetinde flamingo uzman grubunu da anlattı. Halkalı bir flamingo görürseniz de ulaşacağınız uzmanlar Tour du Valat ekibi (flamingoring@tourduvalat.org) ve Özge (balkiz@gmail.com). TRAKUS adresinde flamingolar hakkında bilgi bulabilirsiniz. Özge'nin doktora çalışması sırasında yürüttüğü bir Tübitak Projesi sonucunda hazırlanan rapora ise Doğa Derneği adresinden erişilebilir. Özge'ye bu sohbet için çok teşekkür ediyoruz. Sevgilerimizle, Güneşin Aydemir & Burcu Meltem Arık
18.05.2020- Çağhan Kızıl: "Virüsün bir biyolojik silah olduğu argümanına sarılanlar bunu kanıtlamalı. Bu kisiler bilim insanlarının onların fikirlerinin aksini kanıtlaması gerektiğini düşünüyor. Bazı insanlar virüsün üretilerek insanların başına musallat edildiğini söyleyerek sosyal mesafe kurallarını reddedip protestolar düzenliyorlar. Dünyada bu artmaya başladı. Vaka tanımlama kriterleri hala testin pozitif çıkması üzerinden. Testi negatif çıkan ve semptom göstermeyen ancak pozitif olan insanları bulmak neredeyse imkansız."
Adaptastyon mu Genetik Sigorta mı? Evrim inancının yeni türlerin ortaya çıkması ile ilgili mekanizmalar olarak ortaya koyduğu önemli bir biyolojik gerçek adaptasyondur. Canlıların içinde yaşadıkları ekolojik şartlara uyum göstermesi istikametinde genetik programına tesir edilerek, uygun anatomik, fizyolojik donanım ve davranışlarla hayatını kurtaracak vasıflara haiz hâle gelmesidir. Biyolojik gerçek dememizin temel sebebi, tabiatta gözlemlediğimiz bir prensip olarak, doğru örneklerle gösterebilmemizdir. Ancak daha önce tabiî seleksiyon bahsinde zikrettiğimiz gibi, gözlemin doğru olması, yorumlardaki hatayı veya kastî çarpıtmayı meşru kılmamaktadır. Evrimle ilgili bütün tartışmalarda normal olarak tabiî seleksiyon ile adaptasyon birlikte konuşulur, çünkü birbiri ile çok sıkı münasebet içindedir. Bu münasebet kendi içinde bir devr-i daim ihtiva eder. Tabiî seleksiyona göre en uygun olanlar yaşar, uygun olmayanlar elenir. Uygun olanlar kimlerdir? En iyi adaptasyon gösterenler! Bu durumda en iyi adaptasyon gösterenler hayatta kalır, yani tabiî seleksiyonla elenmezler. Çevre ve iklim şartları, düşmanların saldırıları yoğunlaştıkça popülasyondaki fertlerin güçlü olanları elenmeden kurtulacaklarsa, bu güçlü olanlar aslında iyi uyum gösterenler olacaktır. Bu durumda adaptasyon sebep, tabiî seleksiyon netice olacaktır. Adaptasyona en iyi örnekler, alttürlerin veya ırkların meydana geliş sürecinden verilebilir. Bir türe ait ata veya kurucu popülasyon konumundaki ilk canlı topluluğu, aynı gen havuzundan aldığı genlerle (insanlar evlenerek) giderek birbirlerine daha fazla benzer hâle gelirler. Zaman içinde nüfusun artışı ve kalabalık sebebiyle gıda ve mekân sıkıntısı ortaya çıkar ve bazı fertler göç etmek mecburiyetinde kalarak farklı iklim ve çevre şartlarında yaşamaya başlarlar. Yaşadıkları ortamdaki gıdaların cinsi, sıcaklık, rutubet, rüzgârlar, enlem ve boylama göre güneşin durumu gibi ortam faktörleri, belli genler üzerinde uyarıcı ve kendini gösterici veya aksine genin okunmasını baskılayıcı tesirlere sebep olur.
Biyolojik bilimler geliştikçe, muhteşem yaratılışımızla ilgili, her gün akılları durduran yeni bir güzellik daha sahneye çıkıyor. İnsanın kas, kan, kemik ve sinir gibi dokulardan ibaret olan anatomik yapısıyla fizyolojik işleyişi arasındaki yapı ve fonksiyon mükemmelliği zaten çok uzun zamandan beri bilinmektedir. Bugün hiç aklımıza gelmeyen, çok farklı bir yönümüz hakkında ortaya çıkan bilgiler, insanın tabiatın her noktasıyla girift bir bağlantı ve münasebet içinde olduğunu göstermektedir.Üzerime Gelmeyin, Çünkü Bağırsağımdaki Bakteriler İsyanda!Bu tür yakınmaları bundan sonra çok dinleyebiliriz. Mikrop ismini verdiğimiz, gözle görülemeyen ve vücut hücrelerimizden çok daha küçük olan bakteri, protozoa ve mantar gibi canlıların topluluğu (mikrobiyota)vücudumuzun sindirim borusu başta olmak üzere solunum yolları ve derimizin her tarafında yaşamaktadır. Normal olarak vücudumuzun iç ve dış çevre şartları aşırı derecede değişmediği müddetçe bedenimizi saran bu mikrop topluluklarıyla dostça geçiniriz, yani bizim hasta olmamıza sebep olmazlar. Son zamanlara kadar mikropların sadece üşütünce zatürre, bronşit, sinüzit gibi hastalıklara sebep olduğunu biliyorduk. Ancak son yapılan çalışmalar, vücudumuzun sakinleri olan bu görünmeyen minik varlıkların, bütün anatomi ve fizyolojimizle beraber genlerimize, sinir sistemimize, bağışıklık sistemimize ve ruh durumumuza da ciddi şekilde tesir ettiğini göstermektedir.İlk ipuçlarından sonra yapılan yeni mikrobiyolojik araştırmalar da bedenimizde ikamet eden mikroplarımızın çevre şartlarına uyum göstermemize vesile olan bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde, beynin aktivitelerinde ve genetik sistemimizde bile rolü olduğu fikrini desteklemektedir. Hatta bu canlıların, genetik yapının işleyişine, hücrelerimizdeki sabit genom programında rol olan bazı genlerden bile daha fazla katkıda bulunduğunun anlaşılması, insanın davranışlarına bile tesir eden, biyolojik disiplinlerin ötesinde neticelere sebep olabildiğini göstermektedir.