POPULARITY
Peşin peşin belirteyim: NATO ABD'nin silahlı sopasıdır. ABD başkanları ne ferman buyurursa ona göre hareket eden yani dünyada ABD'nin çıkarları için harekete geçen askeri bir ittifakın adıdır. Gerisi kamuflajdır. Hatta kandırmacadır. Rusya'nın geçmişte başını çektiği VARŞOVA ittifakı tarihe karıştığı halde NATO'nun genişleyerek varlığını sürdürmesi ABD'nin küresel imparatorluk emelleriyle alakalıdır. Dünya barışını tehdit eden bu askeri ittifak Ukrayna'da Rusya'ya karşı bir üçüncü dünya savaşı sürdürmektedir. Kim ne derse desin üçüncü dünya savaşı başlamıştır. Bu savaşın en önemli ve merkezi cephesi Ukrayna'dır. Suriye bu savaşın bir başka cephesidir. Gazze bir diğer cephesini oluşturmaktadır. Bu savaş Ukrayna'da farklı biçimde sürerken Suriye ve Gazze'de farklı biçimde sürmektedir. İşin içinde kuşkusuz ekonomi de vardır. Bir başka deyişle ekonomik savaş bu askeri savaşın önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Rusya'yı destekleyen Çin'in ekonomik bir savaşla çökertilmek istenmesi bu yeni dönem savaşının pek görünmeyen sebeplerinden biridir. Karadeniz ve Doğu Akdeniz'deki güç gösterisi bu savaşın aynı zamanda ekonomik boyutunu ilgilendiren tezahürlerinden biridir. ABD'de yapılan yeni NATO zirvesinin sonuç bildirisinde Çin'e yönelik “Rusya'ya desteğini çek!” uyarısı bu savaşın ulaştığı tehdit boyutunu göstermesi bakımından çarpıcıdır. Benim asıl değinmek istediğim husus şu: NATO bildirisinde işgalci olarak düşmanlaştırılan Rusya'ya karşı Ukrayna'nın topyekûn destekleneceğinin açıklanmasıdır. İyi de Rusya işgalci de İsrail işgalci değil mi? BM kararları ortada. İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarından derhal çekilmesine yönelik kararları ortada iken İsrail devleti hem işgal politikasını sürdürüyor hem de soykırıma devam ediyor. Kimden güç alarak bunu yapıyor peki? Başta NATO'nun asıl patronu olan ABD'den ve diğer NATO üyesi ülkelerden. Tam bir aldatmaca politikası. “Dünya barışını korumak” veya “işgale karşı durmak” iddiaları tamamen birer kamuflaj. Türkiye gibi NATO'nun askeri anlamda en güçlü ordusuna F-16 uçaklarının modernizasyonunda bile yardımcı olmayan, Türkiye'ye parasını verdiği F-35 uçaklarını vermekten kaçınan, Türkiye'yi hava savunma sisteminden mahrum bırakmaya çalışan, dahası ve en kötüsü Türkiye'ye karşı yıllar yılı savaşım halinde olan terör örgütüne Suriye'nin kuzeyinde devlet kurdurmaya çalışan, bunun için o örgüte ultra-modern silahlar veren, o örgüt elemanlarını eğitip donatan ABD nedense Ukrayna'ya her türlü askeri ve mali yardımı yapmaktan kaçınmıyor. NATO içindeki ittifak ortağı Türkiye'ye düşmanca davranan ABD ve diğer NATO üyesi Avrupa devletleri nedense Rusya'ya karşı Ukrayna'ya topyekûn destek çağrısında bulunuyor. Başkaları ne der bilmem ama bana göre NATO dünya barışını asıl tehdit eden bir ABD silahlı aparatıdır. Türkiye'nin başkaca şansı olmadığı için bulunmak mecburiyetinde olduğu bu askeri ittifak son kertede Türkiye'nin de ulusal güvenliği ve toprak bütünlüğü açısından bir tehdit unsurudur. Rusya'ya ve Çin'e boyun eğdirebilirlerse bütün dünya ABD imparatorluğunun siyasi, ekonomik ve askeri anlamda sömürgesine dönüşecektir.
Mezarlığın kapı girişinde oturmuşlar merdivene bir şeyler yiyorlardı. Anne kaldırıma bir bez sermiş, bezin üstünde bir parça ekmek ve ne olduğunu anlayamadığım yiyecekler vardı. Genç kadının bir tarafında 3 yaşlarında bir kız çocuğu diğer tarafında 6 yaş civarında bir erkek çocuk vardı. Yanlarından geçerken oğlanla göz göze gelince selam vermek için, “Afiyet olsun” dedim. Elindeki ekmek arası yiyecekle kapalı bir içeceği bana uzatarak, “Al” dedi. Nereye gidersen git, yoksul insanlar elindekinin tamamını paylaşır. Bu yüzden fakir zenginden cömerttir. “Sağ ol” dedim. Çocuk ama hayat erken büyütmüş. Biyolojik yaşı 5-6, ruhsal yaşı 15-16 -“Baban nerede” dedim. -Ekmekten bir parça ısırdı ve “Apiste” dedi. -“Neden hapse girdiğini biliyor musun” diye sordum. -“Irsızlık yaparken yakalandı” dedi. Günlük yaşıyorlardı. Bugün ne buldularsa o. Gerisi de çok önemli değil zaten. Bugün var, yarın yok. ** “Marketler tıklım tıklım, otoparklarda araba koymaya yer yok, her yer insan kaynıyor” diyordu orta yaşlı bir kadın otobüsün içinde otururken yanındakine. Muhtemelen tanışmıyorlardı ama kadın yol boyunca laflamak için söyleniyordu. -“Haklısın” diye cevap verdi kadın ve devam etti; Ben de Siyami Ersek kalp hastanesinden geliyorum. Orası da çok kalabalıktı. Kardiyoloji polikliniğinin 219'uncu hastasıymışım. EKG çeken sağlık çalışanı kız, “Abla burada her gün 500 EKG çekiyoruz” dedi. 500 EKG demek her gün 500 hasta demek. Kurban Bayramı tatilinin de 9 gün olması sebebiyle Bodrum'un nüfusu da 1 milyona ulaşmış. İlçeye giren araç sayısı ise 250 bine ulaşmış. Tatilden gelince kasaptan eti alırız deyip kurban kesmeyen gelir seviyesi yüksek kesimin sayısı da bu bayram epey çoktu.
PR House'dan Duygu Ersoy imzasıyla iletilen ‘basın bülteni' dikkatimizi hayli çekti: DE-CIX'in Türkiye'de yaptığı EURO 2024 izleme alışkanlıkları araştırmasının sonuçlarına göre; her 10 kişiden 8'i maçları kesinlikle izleyeceğini ifade ediyormuş. Erkeklerde yüzde 89 olan bu oran, kadınlarda yüzde 72'yi buluyormuş. Çok büyük rakamlardan, çok geniş bir kitleden söz ediyoruz… Ülkemizde futbolun takip edilme durumu malum… Yalnızca maçlar ve transferler değil, yönetimle ilgili gelişmelerden sporcuların özel hayatına kadar nefessiz takip ediliyor. Kadın voleybolundaki muhteşem başarılarımız sayesinde azımsanamayacak bir izleyici kitlesi de orada var. Peki, spor iletişimi konusunda uzmanlığımız, bu konuda yetişmiş eleman sayımız, stratejik planlarımız ne durumda?.. Kadınlar Voleybol Milletler Ligi, Erkek Voleybol Millî Takımı'nın katıldığı turnuvalar, EURO 2024, Paris Olimpiyatları ve dahası… Sponsorluk ve onunla sıklıkla karıştırılan Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) derken, firmaların milyarlarca lira harcadığı bu alana biraz daha ciddiyetle eğilmelerinin zamanını geldi de geçiyor bile… Bildiğiniz üzere millî takımların her düzeyde çok sayıda sponsoru (finansal destekçisi) bulunuyor. Bunların bazıları kendilerini bir şekilde reklam vasıtası ya da PR çalışmalarıyla duyurmak için gayret sarf ediyorlar. Ancak, sağladıkları finansal destek kadar iletişime 360 derece yatırım yapanlar markalarıyla ilgili ‘algılarını' yönetebiliyorlar. Gerisi, geri dönmeyen yatırım (Irrecoverable investment) olarak kayıtlara geçmektedir. Keşke şöyle bir araştırma yapılabilse: “Kadın Millî Voleybol Takımı denildiğinde aklınıza gelen markalar hangileridir? Bunlardan en çok hangilerini beğeniyorsunuz?” Aynı soru, diğer takımlar için de yöneltilebilir… Eğer, ilk üç ya da beş içinde yer almıyorsanız, hele de konu yönetimi bağlamında ‘kilit mesajınız' algılanmamışsa yatırımın tümünü iletişim süreçleriyle birlikte bir kez daha gözden geçirmenizde yarar var demektir. Günün sözü “İyi iletişim, sade kahve kadar uyarıcıdır ve ondan sonra uyumak zordur.” Anne Morrow Lindbergh, ABD'li yazar
Kanaatim o ki AK Parti-MHP ittifakının önemi hâlâ anlaşılabilmiş değil. Bunu muarızlar açısından söylemiyorum. Asıl her iki parti için söylüyorum. AK Parti ve MHP içinden birilerinin bu ittifakın önemini hâlâ anlamamış olmaları, üzerinde durulması gereken bir sorundur gayrı. Sorun sadece bilge lider Bahçeli'nin haklı olarak eleştirdiği AK Parti'nin içindeki “gayrı memnunlar”dan kaynaklanmıyor. Bahçeli'nin 15 Temmuz'dan bu yana Erdoğan liderliğinin arkasında şartsız ve gönülden duran siyasal tavrının MHP'yi kendisi olmaktan çıkartıp küçülttüğüne inanan MHP'nin içindeki “gayrı memnunlar”dan da kaynaklanıyor elbet. MHP içinde böyle bir damarın olmadığını söylemek ne kadar hilaf-ı hakikat ise, AK Parti içinde herkesin MHP ile ittifaktan memnun olduğunu söylemek de bir o kadar hilaf-ı hakikattir. O yüzden sorunu teşrih masasına yatırıp anlamanın da çözmenin de vakti geldi. BEN NERDE Mİ DURUYORUM? 15 Temmuz'dan itibaren AK Parti içinde MHP ile ittifakı ilk savunanlardan biriyim ben. Benim için 15 Temmuz bir milattır. O nedenle AK Parti-MHP ittifakını bir iman ve gönül ittifakı olarak nitelendirip sahiplendim. Hâlâ aynı yerde duruyorum. İttifakı en başta bu anlayış temelinde savunurken şunun da altını önemle çizdim: AK Parti MHP değildir, MHP AK Parti değildir. MHP AK Parti'ye, AK Parti MHP'ye dönüşürse bu ittifak anlamını ve önemini yitirir. Bunu niye dediğimi anlamayanlar da çıkmadı değil. Onlar ittifakın anlamını da anlamayanlardandı çünkü. O yüzden evvela ittifakın anlamını anlamak gerekir. Gerisi kolay. ERDOĞAN-BAHÇELİ LİDERLİĞİ İttifakın anlamından önce iki liderliğe vurgu şart: Erdoğan liderliği-Bahçeli liderliği. Erdoğan liderliği AK Parti'den daha büyük bir anlama sahip. Başka bir deyişle, Erdoğan liderliği, sadece parti sınırlarını değil ulusal sınırları da aşan daha kuşatıcı bir liderlik. Erdoğan liderliğini AK Parti liderliğine hapsetmek isteyenler Erdoğan'ı siyaseten küçültmüş olurlar. Bahçeli liderliği de dar parti kalıplarını aşan bilge bir liderlik. MHP Genel Başkanlığı ile Bahçeli liderliği 15 Temmuz'dan sonra anlamlı bir yeni zemine oturdu. Ülkenin bekası ve milletin birliği mücadelesinde Erdoğan liderliğinin arkasında durmayı her türlü siyasi çıkar ve pazarlık konusunun dışında tutan Bahçeli liderliğinin anlamı MHP'yi aşan bir sevgi halesine dönüştü. Artık Bahçeli sadece MHP'ye oy verenlerin sevdiği bir lider değil, aynı zamanda Erdoğan'a gönül verenlerin de sevdiği bir lidere dönüştü. Bu bağlamda Cumhur İttifakı denilen ittifakı Erdoğan liderliğinde tek ittifaka dönüştüren bilge lider olarak gönüllere yerleşti.
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” kabilinden, yazmakla yazmamak arasında gidip geldiğim bir yazı bu. Ama “sussam gönül razı değil” diyen tarafım yine galebe çaldı ve mecburen kalem oynatma kararı verdim. Meselem, yaklaşan yerel seçimler ve bu yerel seçimlerin an itibariyle büründüğü “yavan ve şişkin” hal. Biraz geriden alayım. Geçtiğimiz yıl süreci son derece gergin geçen iki seçim atlattık. Tayyip Erdoğan'a karşı birleşen 6 benzemezin hiçbir kural tanımaksızın yürüttükleri seçim velvelesi ile onlara inanan geniş toplumsal kesimlerin yaşadığı büyük hayal kırıklığı başta olmak üzere son derece yorucu bir süreç oldu hepimiz adına. Sanki iki değil de yirmi iki seçimden oluşan bir maratonu geride bırakmış gibi olduk hepimiz. Bu yorgunluğun üzerinden 1 yıl bile geçmeden girdiğimiz yerel seçim atmosferini “yavan” olarak tanımlayacağım izninizle. Seçime bir ay var ve yanılıyorsam her türlü düzeltmeye açık olarak beyan etmek isterim ki ne parti genel merkezlerinin ne adayların ne de kampanyaların “ne söylediğini” henüz anlamış değiliz. Evet, hiçbir partiyi ve birkaçı hariç hiçbir belediye başkan adayını dışarıda bırakmadan yapıyorum bu tespiti. Sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ne dediği anlaşılıyor şu süreçte. Gerisi, kocaman bir kakofoni.
Her sene 21 Şubat günü, hem fikrî hem de coğrafî olarak, uzaklara dalar giderim. Sabahtan akşama kadar, günüm neredeyse tek bir kişiyle geçer. 21 Şubat 1965'te, New York'un Harlem semtindeki Audubon Ballroom Konferans Salonu'nda heyecanla sahneye çıkan ve -her zamanki gibi- ateşli bir konuşma yapmaya hazırlanan o genç adamı düşünürüm. Ve bütün korkularına rağmen, mücadelesini bütün kalbiyle desteklediği kocasını dinlemek için en ön sıraya oturan henüz 29 yaşındaki eşini ve yanındaki 4 kızını… Ne var ki o konuşma hiç başlamayacak, birkaç dakika içinde sahneye fırlayan üç saldırgan, salondaki yaklaşık 400 kişinin gözleri önünde hatibe arka arkaya ateş edecekti. Sonrası, artık dünya çapında televizyon bültenlerinin ve gazete manşetlerinin ilk sırasına tırmanacak şu cümledir: “Ünlü ABD'li insan hakları aktivisti Malcolm X, New York'ta uğradığı suikast sonucu öldürüldü. Şüpheliler…” Gerisi önemsizdir, zira ilk cümleyle, tarih çoktan yazılmış ve defter kapanmıştır. Malcolm X'in adını ilk defa ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum, çünkü yetiştiğim atmosferde sürekli zikredilen bir şahsiyetti. Öyle ki, adeta hepimizin yıllardır tanıdığı, yakınında bulunduğu ve kendisiyle koyu sohbetlere daldığı biri gibiydi. “Abi” desek de olacaktı, “amca” desek de. Öylesine kendimizden hissederdik onu. Aramızdaki onca farklılığa rağmen, binlerce kilometre öteden bizi sarıp sarmalayan bir ses ve nefesti o. Sanki bizim adımıza konuşmuş, bizim adımıza bağırıp öfkelenmiş, bizim adımıza nutuk atmış ve nihayet bizim adımıza kendini feda etmişti. Şehadete yürüdüğünde henüz 39 yaşındaydı Malcolm. İslâm'la şereflenmesine vesile olan “Nation of Islam” adlı sapkın ve ırkçı cemaatten büyük bir kavgayla ayrılmış, hacca giderek zihnini ve kalbini her türlü ırkçılıktan temizlemiş, nihayet tertemiz bir Müslüman olarak Rabbine yürümüştü. Hac sırasında merhum Suudi Arabistan Kralı Faysal'la Cidde'de yaptığı görüşme, bana her açıdan sembolik gelir. Yan yana sohbet ederken verdikleri o fotoğraftan bir yıl sonra Malcolm, 11 yıl sonra da Faysal kurşunlara hedef olacaktır. İki farklı kıtada ve birbirlerinden çok uzakta, ama aynı davanın neferi olarak…
Televizyon kanalları, “Çocukları öldür senin yanındayız” diyen kolacı kahveci hamburgerci, deterjancı şirketlere, “Sen çocuk katillerine destek veriyorsun, senin ürünlerinin reklamını almıyoruz” diyemiyor ama halkı boykota teşvik etmekten de geri kalmıyor. Bir yandan soykırımcı şirketlerin reklamları dönüyor sürekli televizyon kanallarımızda diğer yandan reklamlar bitince, “Kahrolsun İsrail” sloganları eşliğinde her akşam ekrana çıkan o aynı yüzlerle Gazze güzellemesine devam ediliyor, çocuklar öldürülüyor diye ağlaşılıyor. Öyle görünüyor ki; Çocuk katilleri ile savaşanlar, sadece Gazzeliler ve boykota sahip çıkan dünyanın merhamet sahibi insanları. Gerisi yalan. Yan komşum şöyle diyor; Yaşar abi televizyona dalmamak için zor tutuyorum kendimi. Abisi halini görünce anlayıp hemen kumanda ile televizyonu kapatıyormuş. “Sonra kendime geliyorum” diyor. Soykırımcı çocuk katilleri boykot etkili olmaya başlayınca televizyonlarda yerli dizilerin içlerine koydurdukları reklamlarla sadece televizyonlara para kazandıracaklar. Başka bir kazançları olmayacak İzliyoruz ama kanmıyoruz. Biz onları tanıyoruz artık. Hem çocuk öldürüyorlar hem çocuk kaçırıyorlar hem çocuk kandırıyorlar hem de çocuklar üzerinden milyarder oluyorlar. Çocukları ve kadınları para kazanmak için kullanılması gereken mal olarak gören insan haysiyetini hiçe sayan aşağılık bir zihniyet bu. Kurduğu fuhuş adasında kandırarak veya kaçırarak küçük yaşta çocukları kendileri gibi aşağılık ve sapık milyarderlere peşkeş çeken Epstein skandalı Türkiye'ye kadar uzandı. Konuyla ilgili bilgi kirliliği de çok yoğun. Son dönemde her konuda olduğu gibi bu skandalda da sapla saman karıştırılmış durumda. Skandala adı karışan bir sürü isim var ama bunların hangisi suça ortak olmuş hangisi farklı amaç ve durumlarda sapık milyarderle yolu kesişmiş belli değil. O yüzden isim vermek de çok doğru değil. Skandalla ilgili doğruluğu teyid edilen bilgilere bakarak konuyu incelediğimizde şöyle bir sonuç çıkıyor. İsrail'le derin ilişkisi olan ABD'li Jeffrey Epstein, bankacılık ve finans sektörlerinden kazanç elde ettiği söylenen bir milyarder. 1974 yılında öğretmen iken dışarıdan gelen cazip bir iş teklifini kabul ederek ayrılıyor. 7 yıl sonra 1981 yılında kendi işini yürütmek üzere şirketten ayrılmasıyla zenginleşme süreci başlıyor. Yine 7 yıl sonra 1988 yılında, net değeri 1 milyar doların üzerinde olan bireylere para yönetimi hizmetleri sunan bir danışmanlık firması olan J. Epstein & Company'yi kuruyor. Epstein milyaderliğinin yanı sıra son derece varlıklı kişileri, önde gelen politikacıları ve hatta kraliyet ailesini içeren bir sosyal çevre geliştirmesiyle de tanınıyor. Çevresindeki ünlüleri küçük çocuklardan oluşturduğu fuhuş adasında ağırlıyor ama kimin fuhuş için geldiği belli değil.
türkiye'de kredi piyasası Türk Lirası “borç alma” esasıyla döner. Oysa bankalar döviz cinsi mevduat toplar. (Dolarizasyon dediğimiz şey.) Bu halde döviz cinsi kredi vermekte daha etkin olabilecekleri halde, borç alanlar üzerlerine döviz riski almak istemez. Bankalar da topladığı dövizi merkez bankasıyla SWAP yaparak Türk Lirasına çevirir. Böylece politika faizi düşük seviyelerdeyken yüksekten mevduat toplasalar da merkez bankasından ucuza borçlanarak görece düşük bir paçal maliyet yapıp kredi piyasasını ucuz tuttukları bir dönemi geride bıraktık. İşletmeler bu mekanizma sayesinde mevduatlarına yüksek faiz alıp ucuza kredi çekmişlerdi. Aldıkları parayı da işleri hariç her yere yatırıp (çoğu bankaların tavsiyesiyle) enflasyonist etkileri körüklediklerine de yakından şahit oldunuz. Politika faizi yükselince bu küçük kapitalist yöntemleri geride kaldı. Sıra iş yapmaya geldi. Fakat bu sefer tahsilatta zorlanma, uzayan vadeler, azalan stoklar, yeni projelere kaynak bulma zorluğu gibi sorunlar üst üste geldi. Hem Kızıldeniz'deki istikrarsızlık tedarik zincirinde Türkiye'yi yeniden ön plana çıkarırken... Bu şartlarda işletmelerin kredi talebi büyürken yüksek kredi oranları kredi pazarını iyice sıkıştırdı. İşte, ne zaman şartlar böyle gelişse döviz cinsi kredi alma ortamı oluşur. Bu yazıyla az öncesinden haber vermiş olayım; yabancı girişi “iyice” hızlanınca döviz cinsi kredi alma zamanı gelmiş demektir. Değerli TL süreci çoktan başladı. Bakan Şimşek'in New York ziyaretinin ve Moody's Türkiye raporunun damga vuracağı bir haftaya giriliyor. Sonrasındaki sermaye akımlarını dikkatle takip etmek gerek. Önümüzdeki aylar içinde zamanını tam tutturup döviz cinsi kredi alanlar, geçen dönemin ucuz TL kredi imkânından dahi daha düşük maliyet yüklenmiş olacak. Ama öyle herkes heyecan yapmamalı. KIMLER DÖVIZ CINSI KREDI ALABILIR? Türkiye'de bankalar döviz riskini üzerlerinden atmak için kime döviz kredisi verdiklerine bakmaz. Yani döviz geliri olup olmadığını dikkate almaz. Hatta yakın geçmişte binlerce kişi aldıkları döviz riski nedeniyle mağdur olunca Türkiye'de gerçek kişilere döviz cinsi kredi verilemeyeceği düzenlenmek durumunda kalındı. Döviz geliriniz yoksa döviz cinsi kredi almayın. Verseler de almayın. Şartlar uygun gelişiyor ama global konjonktürün nasıl değişeceği böylesi bir dönemde hiç belli olmaz. Döviz geliriniz her halükârda varsa döviz cinsi krediye yürüyün. İhracatı da doğru anlayın. İhracat tek başına bir pazar imkânı değildir, aynı zamanda kredi imkânıdır. Hatta ihracata, satış, pazar, kanal olarak bakmaktansa finansman kanalı olarak bakmak yeğdir. İhracatçı olmak için ölçeğinizi büyütün, bakış açınızı değiştirin, hikayenizi güçlendirin. Türkiye İhracatçılar Meclisi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu gibi kurumlar münhasıran bu başlıkta ön açmaya çalışıyor. Ticaret Bakanlığı hiçbir boşluk bırakmadan ihtiyaç duyulabilecek tüm başlıklarda destek veriyor. E-ticarette yurtdışı pazarlama faaliyetlerinin yarısı destek kapsamına girdi. KOSGEB en detay başlıklarda destek veriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in geçen hafta MÜSİAD tarafından düzenlenen toplantıda “Hepinizi ihracatçı yapmak istiyoruz,” ifadesi çok çarpıcı. Altının her yönüyle doldurulduğu hissini geçirdiği gibi yüreklendiriyor. Gerisi firmaların “hepimizi ihracatçı yapmanızı istiyoruz,” istekliliğine kalıyor.
Bu simada yalan yok!..” *Allah Rasûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) her tavrında Hak nümâyandı. Bakışlarında, kulak kabartışında, ağzını açışında, dilini ve dudaklarını hareket ettirişinde dahi hep Allah'a inanmışlığın hakikatleri görülürdü. Bir şair, O'nun halini, كُلَّمَا سَجَدَ تَجَلَّي اللهُ فِيهِ “Her secde ettiğinde onda Allah mütecelli olurdu.” sözleriyle ifade etmiştir. Yani O'na bakan bir insan, O'nun silinip gitmesi karşısında adeta Allah'la karşı karşıya kalıyordu. Hâşâ bunun manası, zat-ı nübüvvette, Zat-ı Ulûhiyet tasavvur etme değildir. Bilakis O'nun her tavır ve davranışıyla Allah'ı ifade ettiğini vurgulamaktır. Dolayısıyla böyle bir Nebiyy-i Muhterem'in huzurunda bulunan sahabîler hiç şüphesiz ayrı bir insibağ yaşıyorlar; neye nasıl teveccüh etmeleri gerektiğini çok iyi belirleyip hayatlarını o çizgide sürdürüyorlar ve bu halleriyle sonraki nesillere de hüsn-ü misal oluyorlardı. *İnsanlığın İftihar Tablosu'nun siması ve ahvâli öyle inandırıcıydı ki, Abdullah İbni Selâm Hazretleri, Peygamber Efendimiz'in huzuruna gelince, sadece O'na bakmış ve başka bir şey arama lüzumu hissetmeden, “Bu simada yalan yok.” deyip kelime-i şehâdet getirerek İslam'a dehalet etmişti. Öbür taraf aydınlıklar aydınlığı bir dünya; burası ise, görenler için fevkalade loş!.. *Öyle bir rehberin rehnümâlığı arkasında, öyle gayeler üstü bir gayeye ulaşma yolunda bulunanlar, onun karşılığında dünya sultanlığı bile olsa, ona dönüp bakmamalılar. Çünkü Aksaraylar, kara saraylar, Yıldızlar, Çırağanlar, Dolmabahçeler ve diğerleri O'nun teveccühünün gölgesinin gölgesinin gölgesinin… gölgesi yanında sadece sineğin kanadı gibi kalırlar. *“Sineğin kanadı” sözü şu hadisi hatırlattı: “Şayet dünyanın Cenâb-ı Hak nezdinde bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfirler ondan bir yudum su bile içemezlerdi.” *Dünyanın kıymeti, Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinin bir aynası ve ahiretin tarlası olmasındadır. Gerisi boş!.. Öbür taraf aydınlıklar aydınlığı bir dünya; burası ise, görenler için fevkalade loş. Eğer o Rehber-i pişuvânın projektörü altında yol almaya bakmazsanız, bu loş dünyada yürüyeceğiniz yolu şaşırırsınız; Allah muhafaza, düz yolda şaşkınlığa düşer ve dökülür yollarda kalırsınız. Beklentisizlik, insanın yükünü hafifletir *Beklentisizlik, insanın yükünü azaltır. Celâl ve cemâli bir görmek, yükü hafifletir. Yunus'un ifadesiyle, “Gelse Celâlinden cefa / Yahut Cemâlinden vefa / İkisi de cana safa.. / Lütfun da hoş, kahrın da hoş…” Cenâb-ı Hak lütfettiği zaman, metafizik gerilimle gerilirsin; “Oh be, elhamdülillah!” der, şükre vesile olacak davranışlarına yenilerini ekler ve “Birkaç sarp yokuş daha aşmalıyım!” düşüncesiyle yola koyulursun. Kahrı da gördüğünde, “Galiba bazı imkanları rantabl değerlendirmediğimden dolayı şefkat tokadıyla kulağım çekiliyor!” diye düşünürsün; “Dikkatli ol, sen burada misafirsin, burası senin evin değil; misafir, bir yerde mukim gibi davranamaz!..” tembihini almış gibi olursun. *Hâsılı, şu fâni dünyaya aldanmamalı. Aziz Mahmud Hüdâî hazretleri ne hoş söyler: “Yalancı dünyâya aldanma yâhû / Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez / İki kapılı bir virânedir bu / Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.” Alvarlı Efe Hazretleri de şöyle der: “Acib bir karûbân hane bu dünya / Gelen gider konan göçer bu elden / Vefası yok sefası yok fani hülya / Gelen gider konan göçer bu elden.” Bu video 09/08/2015 tarihinde yayınlanan “Sen Tohum At Git” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada:https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...
Yetiş Dolap Abi, birbirinden ilginç sorulara ilginç yanıtlarla bu bölüm sizlerle. Gerisi, Dolap Mehmet tarzında devam.
Günümüz bazı gençleri, “görücü usulü” ile evlenmeyi kendilerine yapılan bir saygısızlık olarak kabul ediyor. Evlenecek yaşa gelmiş gençler, hayat arkadaşlarını seçerken (kendi deyimleri ile) “tecrübelerinin elverdiği ölçüde “titiz” ve “hassas” davranmaya çalışıyorlar. Genç erkeklerin büyük çoğunluğu okul yıllarında çıktıkları kızlarla “asla” evlenmemeye özen gösteriyorlar ve bunu da “hassasiyet” olarak isimlendiriyorlar. Çünkü genç erkekler için evlenmeyi düşündükleri kızlarda aranan en önemli özellik “ilk ve tek” olmak. Hatta yaşantı itibarı ile çok özgürce yaşayan genç erkekler bile evlenecekleri kızlarda “özel” olmayı tercih ediyor. Bundan dolayı gençler; “Eğer bir kız benimle çıkıyorsa başkaları ile de çıkabilir.” diye düşünüyor. Evlilikte öncelikle bilinmesi gereken, nikâhsız kadınla erkeğin görüşmesi, kaygan zemindir. Ayaklar kayarsa, şahısların nereye sürükleneceği belli olmaz. Evlilik öncesi görüşmelerde gençlerin yanında babaları olmalı. Nişanlı bile olsalar, nişan hiçbir şeyi helâl kılmaz. İnternet aracılığı ile eş aramak bahanesiyle, erkek veya hanımlarla yazışmak dinen uygun değildir. Bu haramların üzerine helalinden bir bina yapılamaz. Yani eğri cetvelle doğru çizgi çizilemez. Yanlış metotlarla hakikate varılmaz! İnternetteki arkadaşlıklar, olgunlaşmamış karpuza benzer. Olgunlaşmamış karpuz, dışarıdan bakınca karpuz amma, alıp kesince içi bembeyaz. İnternette insanlar kendilerini anlatıyor fakat bunun ne kadarı doğru? Yani aldanma ihtimali çok yüksektir. Erkekler zevki için, kızlar yuva kurmak için arkadaş arar. Pek çok erkek, kızların gözyaşından zevk alır. Bu sebepten internetteki güzel sözler kötü sonuçlar doğurabilir. Peki çözüm ne? İlmihale uymak! İlmihâl ne diyor? “Evlilik, öncesiyle sonrasıyla İslamiyet'e uygun olacak.” Gerisi söz oyunlarıdır. Şarkıların ve türkülerin bütünü gözyaşından ibarettir. İki dünyada mutluluk, Allâh (c.c.)'un emirlerine ve Habibi (s.a.v.)'in sünnetine uymakladır. (www.mevlanatakvimi.com)
Lot 36 ve Graveyard Rats Cabinet of Curiosities I Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin !0'uncu sezonuna hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda yepyeni sezonu gelenek olduğu gibi ciddiye aldığımız bir diziyi konuşarak açıyoruz. SPOILER ALERT Gulliermo del Toro'nun Cabinet of Curiosities serisini detaylı okumalar, eğlenceli analizler […] The post Cabinet of Curiosities I – Lot 36 ve Graveyard Rats – s10e01 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Pekmezden kuru üzüme geçelim. Kuru üzüm ülke ekonomimizin önemli bir ürünü. Özellikle de Sultaniye üzümünden yapılan kuru üzüm Avrupa'da Noel döneminde Noel çöreklerin, Noel pastalarının keklerinin ve Yılbaşı pastalarının önemli bir malzemesi. Geçtiğimiz haftalarda İzmir Ticaret Borsası tarafından düzenlenen “Gastro-Ekonomi'de Tarımını Rolü” konulu bir arama toplantısı yapıldı. Tarım ve gastronomide yapılabilecek projeleri ve eylem planlarını irdelemek için yapılan toplantının zamanlaması da çok ilginç. Çünkü neredeyse bundan tam 100 yıl önce 1923 yılında Atatürk'ün öncülüğünde düzenlenen 1. İzmir İktisat Kongresi tarım, tarıma bağlı sanayi ve ekonomi konusunda Türkiye'nin geleceğini belirleyen önemli bir rol üstlenmişti. Gerisi kayıtta…
Pekmezden kuru üzüme geçelim. Kuru üzüm ülke ekonomimizin önemli bir ürünü. Özellikle de Sultaniye üzümünden yapılan kuru üzüm Avrupa'da Noel döneminde çörek, pasta ve keklerin önemli bir malzemesi. Geçtiğimiz haftalarda İzmir Ticaret Borsası tarafından düzenlenen “Gastro-Ekonomi'de Tarımın Rolü” konulu bir arama toplantısı yapıldı. Tarım ve gastronomide yapılabilecek projeleri ve eylem planlarını irdelemek için yapılan toplantının zamanlaması da çok ilginç. Çünkü neredeyse bundan tam 100 yıl önce 1923 yılında Atatürk'ün öncülüğünde düzenlenen 1. İzmir İktisat Kongresi tarım, tarıma bağlı sanayi ve ekonomi konusunda Türkiye'nin geleceğini belirleyen önemli bir rol üstlenmişti. Gerisi kayıtta…
Tumbbad Bir Açgözlülük Masalı Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta Hint Sinemasının ilginç örneklerinden Tumbbad (2018) sohbeti ile sizlerleyiz. 9. Sezonun bu son bölümünde korku anlatısına değer katan bu filmi en ince ayrıntısına kadar derinlemesine inceleyip, anlatısını […] The post Tumbbad – Bir Açgözlülük Masalı – s09e23 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Bulbbul Bir Cadı Masalı Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta 2020 yılından bir Hint korku filmine dalıyoruz. Netflix'in filmlere ve kültüre neler yaptığına dair altı çizilesi Bulbbul filminde alt metinden vakit bulabildiğimizce işin doğaüstü korku konusuna da […] The post Bulbbul – Bir Cadı Masalı – s09e22 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
İşkence III İşkencenin Edebiyat ve Sinemada Yansımaları Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta işkenceyi toparlayıp bitiriyoruz. Konuyu toparlamanın en etkili yolu olarak da hem edebiyat hem de sinemada dikkatimizi çeken örnekleri siz dinleyicilerimizle paylaşmayı seçtik. Onlarca kitap, […] The post İşkence III – İşkencenin Edebiyat ve Sinemada Yansımaları – s09e21- Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
İşkence II Acının Detayları Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program bu hafta işkence metotlarını detaylarına inerek incelemeyi sürdürüyor. Bir şeyler yer içerken dinlememeninizi tavsiye edebileceğimiz türden bir bölüm oldu. Çağlar boyunca insanın insana yaptığı korkunç işkencelerin uzun uzadıya tartışıldığı […] The post İşkence II – Acının Detayları – s09e20- Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
İşkence I İnsanın İnsana Ettiği Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program kısa bir bayram tatilinin ardından devasa bir konuyla geri döndü. Bu hafta İşkence konuşmaya başlıyoruz. Kelimenin etimolojisinden tutun tarihteki kökeni ve öncelikle kayıtlara legal olarak girdiği ilk dönemleri […] The post İşkence I – İnsanın İnsana Ettiği – s09e19- Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Toyota Tarzı kitabında anlatılan 14 ilkenin insana ve süreçlere odaklanarak nasıl yapılandırılması gerektiğini örneklerle anlatıyor Toyota Kültürü kitabı. Bu kitabı okuyarak insan değer akışı, örgütsel destekleme süreçleri ve insan sistemleri modeli ile Toyota neyi, ne için yapmış anlamak mümkün. Gerisi de kendi ihtiyacını belirlemek ve yola çıkmak... Toyota Tarzı kitabında anlatılan 14 ilke, uygulamaları ve örneklerini izlemek istersen linki: https://www.youtube.com/watch?v=DSv1sEWIghE 00:00 Giriş 01:15 Toyota Kültürü 05:22 İnsan Sistemleri Modeli 08:04 Kaliteli İnsan Değer Akışı 11:12 İnsan Destekleme Süreçleri 13:59 Örgütsel Destekleme Süreçleri 17:48 Yalın Kültür Geliştirmeyi Toyota'dan Öğren Daha fazla bilgi almak için mail adreslerimiz: bilgi@yalin-dunya.com tulay.tek@yalin-dunya.com Web adresi: www.yalin-dunya.com Diğer sosyal medya hesapları: Instagram : https://instagram.com/yalindunya_yeniden Linkedin : https://www.linkedin.com/company/yalın-dünya/?viewAsMember=true #kitapönerileri #operasyonelmükemmellik #toyotakültürü
Candyman II Candyman 2021 Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program bu hafta Candyman filminin 2021 yılında çekilen devam filmiyle sohbeti sürdürüyor. Geçen hafta uzun uzadıya 1992'deki filmi övdüysek de görünen o ki 2021'deki filmi gömmeye çok daha hevesliymişiz ve […] The post Candyman II – Candyman 2021 – s09e18- Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Eski adıyla Facebook Inc., yeni Meta, Ramazan ayına özel bir araştırma yapmış. Tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını incelemiş; Türkiye'ye dair veriyi şöyle özetlemişler: n Tüketicilerin %46'sı bir markanın Ramazan sezonunda yaptığı kampanya ve uygulamaları öğrendikten sonra o markaya olan ilgilerinin net olarak arttığını söylemiş. n Ramazan ayında alışveriş yapanların %49'u ilgilendikleri ürünü çevrim içi platformlardan satın alıyormuş. n Yeni bir ürün keşfetmek isteyen tüketicilerin %86'sı da yine çevrim içi platformlara yöneliyormuş. n%65 Ramazan için satın aldıkları ürün veya hizmetin kendi ülkelerinde üretilmiş olmasını tercih ediyormuş. %55 ise markayı biliyorsa yurt dışından da sipariş verebiliyormuş. n “Facebook ve Instagram özelliklerinden hangileri Ramazan için fikirler keşfetmenize veya ilham almanıza yardımcı oldu?'” sorusu %37 oranla 'Instagram Stories' olarak cevaplanmış. %38'i “Genel olarak platformlarda gezinirken” demiş... Meta gibi uluslararası bir devin, Ramazan ayına özel stratejiler geliştirmek için harekete geçmesine, bunu araştırmalarla desteklemesine ve iletişimini yapmasına şaşırmadık... Bunu biz de çok sık tekrarlıyoruz. İş hedeflerinde başarılı sonuçlar almak isteyenlerin bunu hedef kitlenin kültür ve değerlerine uygun iletişim çalışmalarıyla yapması gerektiği bir sır değil... Coca-Cola tabii bu konudaki en başarılı şirketlerden... Pragma Araştırma ve Danışmanlık'ın, Ramazan ayındaki tüketim alışkanlıklarıyla ilgili 2019 yılında yaptığı araştırma bunu çok net ortaya koymuştu. Buna göre; İstanbullu, Ankaralı ve İzmirli tüketicilerin gözünde yüzde 33 oranla “Ramazan ayıyla en çok bütünleşen marka” idi. Coca-Cola'nın en yakın takipçisiyle arasında neredeyse uçurum vardı... İkinci sıradaki Sütaş yüzde 8 oranla tercih ediliyordu. Gerisi de şöyleydi: Pınar (%5), Eti (%5), Ülker (%5), Piyale (%4), Torku (%3), Güllüoğlu (%1). Coca-Cola, “Ramazan'da en çok tercih edilen içecekler” arasında da yüzde 64'le birinci sıradaydı. Ramazan'a has bir içecek olmamasına rağmen, enteresan şekilde, hurma, güllaç ve pide gibi gıda ürünlerinin sıralandığı “Sadece Ramazan'da Tüketilen Ürünler” kategorisine de yedinci sıradan girmeyi başarmıştı. Kendi memleketinde kendi milletine yabancı kalmış ayrık otları anlamak istemeyebilir ama siz hedef kitlenizi, onun özelliklerinizi, kimliğini görmezseniz; o sizi hiç görmez... Üstelik bu kültür ve değerleri paylaşmanız da gerekmiyor... Coca-Cola örneği, hem pazarlama iletişimi hem de siyasi iletişim alanında çalışanlara ders olsun; şu ünlü söz de kulaklarına küpe: “Algılamalar gerçektir.” Çünkü insanlar ona inanır...”
Candyman I Varoşun Aynadaki Yansıması Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program bu hafta uzun uzadıya Candyman(1992) efsanesine dalıyor. ***SPOILER ALERT*** Film hakkında pek çok sürpriz bozacağız bizi dinlemeden önce izlemiş olmanızı tavsiye ederiz. Ekipçe çok beğendiğimiz bu filmi en […] The post 200. Bölüm – Candyman I – Varoşun Aynadaki Yansıması – s09e17 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Çukur Halkı Abraham Grace Merritt Klasik BilimKurgu 3 Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program, Abraham Grace Merritt'in Çukur Halkı öyküsüyle devam ediyor. Klasik Bilimkurgu Öyküleri kitabından seçtiğimiz üçüncü öykünün yazarının ilginçliği ile başladığımız sohbete hikaye anlatımında betimleme ve kozmik […] The post Çukur Halkı – Abraham Grace Merritt – Klasik BilimKurgu III – s09e16 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Turkish Stories for Learner Turkish Origami Origami boş zamanlarınızı değerlendirirken hem dinlenebileceğiniz hem de sanatsal ürünler ortaya çıkarabileceğiniz bir hobidir. Origami ilk defa Japon Kraliyet Sarayı'nda ortaya çıkmış, sonra da bütün dünyaya yayılmış kâğıt katlama sanatıdır. Origami bir kâğıdı katlayarak, figürler oluşturma sanatıdır. Origami ile kuş, hayvan, böcek, çiçek ve insan figürü gibi daha pek çok nesne oluşturulabilir. Origamide kesme ve yapıştırma yoktur. Origamide bütün şekiller daima kâğıt bir kareden çıkar. Gerisi hazır modelleri yapmanıza ve hayal gücünüze bağlıdır. Origami, genellikle kâğıdın bükülüp katlanmasıyla ortaya konur. Origami kelimesinin kökü Japonca'ya dayanır. Oru, katlamak; kami ise kâğıt demektir. Bu sanat, bütün dünyada çok sevilmiş ve dünyanın her yerinde ilgiyle takip edilen bir hobi hâline gelmiştir. Ebru Sanatı Ebru sanatı, geleneksel Türk el sanatlarının en önemlilerinden birisidir. Su üzerine sıvı boya serpiştirilir ve şekiller oluşturulur. Ebru ustası bu şekillerden değişik figürler meydana getirir. Ebru sanatı bu figürlerin kâğıda aktarılmasıdır. Ebru sanatının ilk kez ne zaman ve nerede yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Bugün bilenen en eski ebru, 1595 yılına aittir. Ebru, kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden birisidir. Ebru, renklerin suyla meydana getirdiği bir ahenktir. Zor ve emek isteyen bir sanat olan ebru, geri dönüşü olmayan, tekrarı olmayan bir sanattır. Birçok eski eserde süsleme amacıyla kullanılmıştır. Ebru, geleneksel el sanatlarından olmasına rağmen yakın zamana kadar unutulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Ancak son yıllarda bu sanata olan ilgi artmıştır. Ebru sanatı; kitap kaplama, duvar süsleme gibi işlerde kullanılır. Ayrıca tablo olarak yaşadığımız mekânları da süslemektedir. Kendini Test Et. İnteraktif Videoları İzle - Takip et - Düşün - Bilmediğin kelimeleri araştır - sorulara cevap ver - Origami - Ebru Sanatı: https://nilecenter.org/turkce-ogreniyorum-b1-ders-10/
Geri Giden Saat Edward Page Mitchell Klasik BilimKurgu 2 Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program, Klasik Bilimkurgu Öyküleri kitabından yeni bir öyküyle devam ediyor. Bu haftaki konuğumuz Edward Page Mitchell ve öyküsü Geri Giden Saat. Öykünün içeriğinin ötesinde yazarının […] The post Geri Giden Saat – Edward Page MITCHELL – Klasik BilimKurgu II – s09e15 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Elmas Mercek Klasik BilimKurgu I Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli program sezonun ikinci yarısında değerli ve öncü bilimkurgu öyküleri ile dönüyor. Klasik Bilimkurgu Öyküleri kitabından seçtiğimiz öyküleri tartışmaya başladığımız programın konusu Edward Page Mitchell'in Elmas Mercek'i. Keyifli dinlemeler. Korku […] The post Elmas Mercek – Klasik BilimKurgu I – s09e14 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Yılbaşı Özel Yılbaşı Korku Anlatısı Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda senenin son programında sizlerle yılbaşı korku anlatısı üzerine konuşalım istedik. Yılbaşı Özel programımızda nostalji de yapıyoruz, ateş başında toplanıp korku öyküleri anlatmanın köklerine de iniyoruz yeni bir yılın […] The post Yılbaşı Özel – s09e13 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Bilim Korku 2 Sonsuzda Kaybolmak Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta kaldığımız yerden bilim korku konuşmayı sürdürüyoruz. Edebiyat ve sinemadaki örnekleri ve sevdiğimiz eserleri öne çıkardığımız ayrıntılı bir sohbet oldu. Korku filmi nasıl olur da bilimkurgu potasında […] The post Bilim Korku 2 – s09e12 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Bilim Korku 1 Ürküten Bilim Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta türler harmanı bir konu olan bilim korkuya dalıyoruz. Konuyu kısaca bilim kurgu ve kökeninden alıp, korku ile nasıl iç içe geçtiklerini, sebep sonuçlarıyla tartıştığımız bölümde, alt […] The post Bilim Korku 1 – s09e11 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Ravenous Western-Korku-Komedi Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta 1999 yapımı Ravenous filmini konuşacağız. ***SPOILER ALERT*** Bizi dinlemeden önce filmi izlemiş olmanızı tavsiye ederiz. Muhteşem oyuncu kadrosu, trajik sonla biten bir yönetmenler kargaşası, gişede on milyon dolarlık bir […] The post Ravenous – s09e10 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Yeti, Wendigo, Karakoncolos Bl. II Coğrafya ve Kültür Havuzunda Yoğrulan Canavarlar Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta kaldığımız yerden Wendigo ve Karakoncolos konuşmaya devam ediyoruz. Wendigo'nun insan eti ve daha fazlasına duyduğu açlığı derinlemesine inceledikten sonra buraların […] The post Yeti, Wendigo, Karakoncolos Bl. II- s09e09 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Süleyman Ragıp Yazıcılar - Öğrenmeyi Öğren, Gerisi Gelir by GENÇ
Yeti, Wendigo, Karakoncolos Bl. I Soğuğun Üç Canavarı Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta üç canavar daha konuşmaya başlıyoruz. Bu haftanın konukları Yeti ve Wendigo olacak. Himalayalar'ın kar kaplı zirvelerinden Kuzey Amerika'nın çetin ormanlarına doğru buz gibi […] The post Yeti, Wendigo, Karakoncolos Bl. I- s09e08 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Swipeline'ı bireysel olarak desteklemek ister misin? Abonelik planlarımızı incele: https://www.patreon.com/swipeline Swipeline Podcast'in 105. bölümünde Usersdot'ın kurucu ortağı Şevin Ballıktaş ile sohbet ediyoruz. iyzico Kadın Girişimci Destek Programı: https://www.iyzico.com/isim-icin/kadin-girisimci Şevin Ballıktaş'ı takip etmek için: https://www.linkedin.com/in/balliktas/ -o- Mükellef nedir? Şirket kuruluşu ve sonrasında ihtiyaç duyulan tüm finans süreçlerinin tek bir yerden yönetilmesini sağlayan platformdur. http://register.mukellef.co/?partner=swipeline Her Çarşamba yeni bölüm yayınlıyoruz! Bizi Instagram'da mutlaka takip et: https://www.instagram.com/swipeline_tr/
Hellraiser II Cehennem Tarikatı Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta sinemada Hellraiser evrenini konuşmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. ***SPOILER ALERT*** 2,3,ve 4. film hakkında spoiler dolu bir bölüm oldu. Filmlerin popülerleşmesinin ardındaki sebepler, video ve dvd başarısının […] The post Hellraiser II – Cehennem Tarikatı – s09e07 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Hellraiser I Acının Hazzı Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta edebiyattan doğruca sinemaya yine dev bir uyarlama eser ile geçiş yapıyoruz. ***Spoiler Alert*** Bizi dinlemeden önce en azından ilk filmi seyretmenizi tavsiye ederiz. Clive Barker'ın The Hellbound […] The post Hellraiser I – Acının Hazzı – s09e06 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Güzellik, üzerine konuşulmayı çok hak eden bir kavramdı. Ben de konuştum. Aşık Veysel'den Ahmet Haşim'e Yunus Emre'den Victor Frankl'a kadar birçok ünlüye de uğradık. Güzelliğin sırrını ucundan kıyısından verdim. Gerisi sana kalmış...
Kenan Hulusi Koray Bl. III Dirilen Mumya ve Bir Yarasa Bir Kıza Aşık Oldu Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta Kenan Hulusi Koray sohbetimizi sonlandırıyoruz. Yazarın Dirilen Mumya ve Bir Yarasa Bir Kıza Aşık Oldu adlı iki […] The post Kenan Hulusi Koray 3 – Dirilen Mumya ve Bir Yarasa Bir Kıza Aşık Oldu – s09e05 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Kenan Hulusi Koray Cumhuriyet'in İlk Özgün Korkucusu Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta Kenan Hulusi Koray'ın hayatı üzerinden, korku edebiyatının Türkiye'deki başlangıcı ve gelişimine kısa bir bakış atarak başlıyoruz. Yazın hayatına özellikle korku öyküleri yazarak başlayan bir […] The post Kenan Hulusi Koray 2 – Bir Garip Adam – s09e04 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Kenan Hulusi Koray Cumhuriyet'in İlk Özgün Korkucusu Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta Kenan Hulusi Koray'ın hayatı üzerinden, korku edebiyatının Türkiye'deki başlangıcı ve gelişimine kısa bir bakış atarak başlıyoruz. Yazın hayatına özellikle korku öyküleri yazarak başlayan bir […] The post Kenan Hulusi Koray – s09e03 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Brand New Cherry Flavor – 2 Cadılar, Büyüler ve buram buram Riyakârlık Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla gelen ilk podcast Gerisi Hikaye'nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda geçen hafta kaldığımız yerden Brand New Cherry Flavor konuşmaya devam ediyoruz. ***SPOILER ALERT*** Diziyi izlemeden bölümü dinlemenizi tavsiye etmiyoruz. Bu hafta, […] The post Brand New Cherry Flavor – 2- s09e02 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
Brand New Cherry Flavor – 1 El Kadrajına Sığanlar Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla ilk gelen podcast Gerisi Hikaye'nin yeni sezonuna hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda geleneği bozmadık ve sezonun ilk bölümünde sizlerle son dönemin en ilgi çekici dizilerinden biri olan Brand New Cherry Flavor'ı konuşmaya başlıyoruz. ***SPOILER ALERT*** Dizinin […] The post Brand New Cherry Flavor – 1- s09e01 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
İflas etmemden yaklaşık 1 yıl sonrasıydı. Uzun, acılı ve karanlık bir dönemden çıkmaya çalışıyordum. Parasızdım, iflasın getirdiği hukuki sorunlar bitmemişti, fazla alkol kullanıyordum ve iflas eden herkesin başına geldiği gibi çevremdeki insan sayısı da azalmıştı. Ama o kötü günlerin içinde savrulurken bir karar vermiştim: Artık ticaret yapmayacak, eğitmenlik, danışmanlık, yazarlık dünyasında kendime bir yer bulacaktım. Lakin karar almak başka şey, o kararı uygulayabilmek başka şey. Benim gibi iflas etmiş bir insandan kim danışmanlık ya da eğitim almak isterdi ki? Hem ayrıca müşterileri nasıl bulacak, onlara nasıl ulaşacaktım? Öyle sarı çizmeli ağa gibi dalınmazdı ki yeni bir sektöre. İşte tüm bunlar kafamı kurcalarken bir gün bir mucize gerçekleşti. Bugün geriye baktığımda hayatımın en garip hikayelerinden birisi olduğum bir şey yaşadım. Gerisi videoda... HADDİNİ AŞ KULÜBÜ: Kişisel dönüşüm yolculuğunuzda canlı seminerler, özel eğitimler, yol gösteren e-rehberler, birebir mentorluk hizmetleri ve benzer amaçları olan insanlar burada ⇒⇒ https://www.haddinias.net/kulup-size-ne-kazandiracak HADDİNİ AŞ EĞİTİMİ: 24 Ekim'de Bora Özkent tarafından sunulacak ve sadece 25 kişiye açık olan bu eğitimi kaçırmamalısın. Daha fazla detay: https://www.haddinias.net/event-details/haddini-as-egitimi-cevrimici WEB: Ürettiğim içeriklerin tamamına ulaşmak web siteme gelebilir, ücretsiz e-bültenime abone olabilirsiniz ⇒⇒ https://www.haddinias.net PODCAST: İsterseniz aşağıdaki linke tıklayarak bu yayını podcast olarak dinleyebilir ya da dilediğiniz platformdan podcast kanalıma abone olabilirsiniz ⇒⇒ https://www.haddinias.net/podcast SOSYAL MEDYA: Linkedin: https://lnkd.in/gt97snS Twitter: https://lnkd.in/gKRwr5d Instagram: https://lnkd.in/gmc7Yk8 İLETİŞİM Bana Ulaşmak İsterseniz... Email adresim: haddinias@ozkent.co Kişisel web sitem: https://www.boraozkent.com #haddinias #kisiselgelisim #boraozkent
Popülist dil geçmişte siyasetin neredeyse ortak dili olmuştu. Bu sorunlu dil hem siyasetin kalibresine zarar verdi hem “söz”ün anlamını hafifletti. Çünkü seçim kampanyası döneminde verilen sözler yerine getirilmedi, hatta o sözler unutturuldu. Sokaktaki insanın çoğunlukla iktidarlardan beklentisi de belli. Cebi, güvenliği ve sağlığı..! Gerisi umurunda değil. Bir tek istisnası var bunun, o kutsalları. Vatan, bayrak, din gibi..! Hani şu son seçimde “Vatandaş beka meselesini satın almadı” diyenlere inat, millet Türkiye'nin beka meselesini hep önceledi.
Korku Konuşmaları III Ne Okuyoruz? Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla ilk gelen podcast Gerisi Hikaye’nin sekizinci sezonunun son bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta 5. sezondan beri yapmadığımız Korku Konuşmaları bölümlerimize bir yenisini eklemeye karar verdik. Ekipçe bu aralar hangi kitapları okuduğumuzu anlattığımız ve önerilerimizi paylaşacağımız bir bölüm […] The post Korku Konuşmaları III – Ne Okuyoruz?- s08e23 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
George A. Romero Bl. V: Death of Death Korkunun Yönetmenleri Korku sineması ve korku edebiyatı denince akla ilk gelen podcast Gerisi Hikaye’nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta George A. Romero ve filmleri üzerine giriştiğimiz maratonun sonuna geldik. Kısaca 2000 yılında DVD için çektiği Bruiser’dan bahsettikten sonra Dead Serisi’nin […] The post Death of Death: George A. Romero Bl. VI – Korkunun Yönetmenleri – s08e22 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
George A. Romero Bl. V: Monkey Shines ve The Dark Half Korkunun Yönetmenleri Korku Sineması ve Korku Edebiyatı denince akla ilk gelen podcast Gerisi Hikaye’nin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programda bu hafta George A. Romero ‘nun Monkey Shines(1988) ve The Dark Half(1993) filmlerine odaklandık. Bağımsız yönetmenlerin büyük stüdyolarla çalıştıklarında olabileceklerden […] The post Monkey Shines ve The Dark Half: George A. Romero Bl. V – Korkunun Yönetmenleri – s08e21 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
George A. Romero Bl. IV: Day of the Dead Korkunun Yönetmenleri Korku Sineması ve Korku Edebiyatı denince akla ilk gelen podcast’ın yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli podcastın bu haftaki bölümünde tabii ki George A. Romero (1940-2017) konuşmayı sürdürüyoruz. Romero konuşurken artık nasıl bir gaza geliyorsak, konuya girmemiz tam 19 dakika kadar […] The post Day of the Dead: George A. Romero Bl. IV – Korkunun Yönetmenleri – s08e20 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.
George A. Romero Bl. III: Knightriders ve Creepshow Korkunun Yönetmenleri Korku Sineması ve Korku Edebiyatı denince akla ilk gelen podcast’ın yeni bölümüne hoş geldiniz. Ciddiyeti elden bırakmayan en eğlenceli programa bu hafta da George A. Romero filmleri konuşarak devam ediyoruz. Bu haftaki filmlerimiz Knightriders(1981) ve Creepshow(1982) Tabii konu bu filmler olunca toplumsal sorunlar ve açlıktan […] The post Knightriders ve Creepshow: George A. Romero Bl. III – Korkunun Yönetmenleri – s08e19 – Gerisi Hikaye appeared first on Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları.