Sedat Peker'in video ve tweet paylaşımları, Türkiye'de gündem olmaya devam ederken, ilk defa YouTube ve Twitter ile diğer sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirme kararı alındı.Bu karar, teknoloji devlerini geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren Sosyal Medya Yasası ile karşı karşıya bıraktı.Şu ana kadar Türkiye'nin bu kararı yerine getirilmiş değil... 1 Ekim 2020'de yürürlüğe giren Sosyal Medya Yasası, Türkiye'de 1 milyon ve üzeri kullanıcı sayısına sahip platformların temsilci atamasını zorunlu kılmıştı. YouTube, Twitter, Facebook, TikTok ve Pinterest gibi devler, platformları adına Türkiye'ye temsilcilerini atamışlardı.Peker kararının yerine getirilmemesinin ardından bazı bilişim uzmanları, "Sosyal medya devleri Türkiye'de dize getirilemedi" yorumları yapmaya başladı. Peki işin aslı ne, eğer bu kararlar uygulanmazsa hangi süreç devreye girer?Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Evren Dede, Teknofilia'da bu sorunun cevabı üzerinden değerlendirmelerini yapıyorlar.Öte yandan haftalardır devam eden kripto para, UFO ve uzay konularındaki son gelişmeleri de ele alan editörler, yakın gelecekte dünyayı nelerin bekleyebileceği konusundaki yorumlarını paylaşıyorlar.
Dünyanın en zengin insanları çoğu zaman rol model olurlar. Kimi zaman ise nefret objesi hâline gelirler. Bunlardan birisi de, her yıl dünyanın en zenginleri listesinde zirvelerde yer alan Amazon'un sahibi Jeff Bezos.Bezos, 20 Temmuz'da ABD'nin Teksas eyaletinden havalanacak Blue Origin roketi ile birlikte 11 dakikalık bir uzay yolculuğuna hazırlık yapıyor.Milyarder iş insanını yolculuğunda kardeşi Mark Bezos'un yanı sıra, açık artırmada 28 milyon dolar ödeyen bir talihli katılacak.Ancak, dünyanın en zengin insanının Dünya'ya geri dönmesini istemeyen bir topluluk, internette bir imza kampanyası başlattı. Altı binden fazla imzanın toplandığı kampanyada Bezos, Süpermen'in azılı düşmanı Lex Luthor'a benzetildi.Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Evren Dede, Teknofilia'da Bezoss'un neden Dünya'da istenmeyen adam ilan edildiğini, kendisine yönelik tepkilerin geçerliliği olup olmadığını konuştular. Bezoss'un uzay yolculuğunun nasıl olacağını da kamuoyu ile paylaşılan bilgiler eşliğinde değerlendirdiler. “Jeff Bezos'un Dünya'ya Yeniden Girişine İzin Vermeme Kampanyası” adlı girişim, “İinsanlığın kaderi sizin ellerinizde. Bezos'u Dünya'dan uzak tutalım” ifadeleriyle destekçi bulmaya çalışıyor.Bununla birlikte, 30 yıl önce online alışveriş potansiyelini fark ettikten ve Amazon'u bir internet kitapçısı olarak kurduktan sonra 193,4 milyar dolarlık (Forbes, 2021) net servete sahip olan dünyanın en zengin insanı, gelecek ay şirketin zirvesindeki pozisyonunu bırakıyor.Diğer taraftan Bezos, Amazon üzerinden rekabete aykırı uygulamalar yaptığı iddiasıyla sıklıkla eleştirildi. Ayrıca, düşük ücretler, çalışanların sürekli gözetimi ve ücretsiz fazla mesai de dahil olmak üzere Amazon'daki tartışmalı çalışma politikaları nedeniyle bir hedef hâline geldi. Öte yandan Teknofilia yayınında bu hafta Almanya'da istihbarat kurumlarına WhatsApp ve benzeri uygulamalardan yapılan şifreli yazışmaları okuma imkânı veren yasa tasarısı Federal Meclis'ten geçmesi de ele alındı.Hükümetin hazırladığı ve daha önce Bakanlar Kurulu'ndan geçen tasarı 280'e karşı 355 oyla kabul edildi, 4 milletvekili çekimser kaldı.Böylelikle özellikle ülkenin iç istihbarat servisi Alman Anayasayı Koruma Teşkilatına (BfV) WhatsApp ve benzeri uygulamaları izleme imkânı verilecek ve BfV'nin kişileri takip etmesinin önündeki engeller kalkacak.Ahval editörleri, bu izlemenin hangi şartlar oluştuğunda gerçekleşeceği konusunu masaya yatırıyor ve istihbarat kafasına göre her mesaja ulaşabilecek mi sorusuna cevap arıyorlar.Alman hükümeti bu yasayla özellikle aşırı sağla mücadelede BfV ile Askeri İstihbarat Servisi (MAD) arasındaki iletişimi iyileştirmeyi de hedefliyor.Muhalefet partileri ise yasayı vatandaşların haklarına müdahale olarak değerlendiriyor.
New York merkezli araştırmacı gazetecilik kuruluşu ProPublica; Jeff Bezos, Elon Musk ve Michael Bloomberg gibi dünyanın en zengin insanlarının hemen hemen hiç vergi ödemediğini belgeledi.Buna göre Amazon kurucusu Bezos 2007 ve 2011, Tesla kurucusu Elon Musk ise 2018 yılında hiç gelir vergisi ödemedi.15 yıldan uzun süredir ABD Vergi Dairesi'ne (Internal Revenue Service) gönderilen vergi beyannamelerinden alınan bilgilere dayanan belgeler, teknoloji milyarderlerinin vergi borçlarını nasıl “sıfırladıklarını” ortaya koydu.Peki, bu ifşaat, milyarderlerin vergi beyannamelerinde yasa dışı işler çevirdiği anlamına mı geliyor, ABD Vergi Kanunu bu konuda nasıl bir kapı açıyor?Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Evren Dede, Teknofilia yayınında bu hafta bu sorulara yanıt ararken, teknoloji dünyasında öne çıkan diğer gelişmeleri de ele alıyorlar.
Teknoloji dünyasında artık Elon Musk'sız bir gündem neredeyse hiç olmuyor.Son haftalarda kripto para piyasasındaki manipülasyoncu tavırları ile tepkileri üzerine çeken Musk, bir kez daha yine sahnedeydi. Bitcoin'i Tesla ödeme opsiyonları arasından çıkararak düşüşü tetikleyen Elon Musk sonrasında elindeki Bitcoin yatırımını sattığını ima ederken çark ederek satmadığını söylemişti. Musk bu kez ayrılma imasıyla Bitcoin'e bir kırık kalp emojisi bırakarak yüzde 8 civarında düşmesine neden oldu. Teknofilia yayınında bu hafta Elon Musk neyin peşinde sorusuna yanıt arıyoruz.Yayında Bitcoin üzerinden Türkiye'deki kripto para piyasasının hacmini de Merkez Bankası'nın ilk kez gündeme getirdiği raporundan ayrıntılarla konuştuk.ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) elindeki UFO görüntüleri hakkındaki tartışmalar da yine bu haftanın öne çıkan başlıklarındandı. Ülkenin San Diego kenti kıyılarında siyah bir objenin denize inerek ortadan kaybolduğu görüntülerine ilişkin ABD'nin eski başkanı Barack Obama yeni açıklamalarda bulundu. Obama, ABD'nin uzaylılara kendini savunmak için silah sistemlerine çok daha fazla para harcayabileceği ve yeni dinlerin ortaya çıkabileceği konusunda uyardı.Obama'nın açıklamaları, ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'nün UFO'larla ilgili gizli dosyalarına ilişkin raporunu açıklamaya hazırlandığı sırada gelirken, “Uzaylıların olduğu bilgisinin, insanların ortak noktalarını pekiştireceğini düşünüyorum” ifadesi yeni bir tartışmanın da fitilini ateşledi.Ahval editörleri Obama'nın mesajları üzerinden uzay ve uzaylıların varlığına ilişkin tezler konusunda değerlendirmelerini paylaştılar.
Teknoloji dünyasında son bir haftada yaşananları konuştuğumuz Teknofilia yayında bu hafta sosyal medya devi Facebook’un koronavirüsle ilgili pandoranın kutusunu açan kararı, film dünyasında dengeleri değiştirecek satın almayı ve öne çıkan başlıkları ele aldık.Facebook, salgının kaynağının insan yapımı olduğu yönündeki paylaşımlara getirdiği yasağı kaldırdığını duyurdu.Facebook'un internet sitesinden yapılan açıklamada, "Virüsün kökenine ilişkin devam eden araştırmalar ışığında ve halk sağlığı uzmanlarına danışmamız sonucunda, insan yapımı olduğu veya üretildiği iddialarını artık engellemeyeceğiz" ifadesine yer verildi.Açıklamada, salgınının değişen doğasına ayak uydurmak için sağlık uzmanlarıyla çalışmaya devam edileceği, yeni gerçekler ve eğilimler ortaya çıktıkça Facebook politikalarının düzenli olarak güncelleneceği kaydedildi.Facebook, Şubat 2021'den bu yana buna izin vermiyordu.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da Facebook’un bu adımı üzerinden “Sansür, acaba sosyal medya şirketlerinin görevi mi?” sorusuna cevap arıyorlar.Haftanın bir diğer önemli gelişmesi ise Amazon’un, 8,45 milyar dolara Metro Goldwyn Mayer'i satın almasıydı.MGM’nin kütüphanesinde 4 bini aşan film ve 17 binden fazla televizyon içeriği bulunuyor.Amazon’un hisseleri haber sonrasında yüzde 0,5 yükseliş kaydetti. Amazon'un bu satın alması 2017 yılındaki 13,7 milyar dolarlık Whole Foods alımından sonraki en büyük ikinci anlaşma oldu.Abaday, “stream dünyasında bir ya da iki şirketin düşmesine yönelik tarihin ilk adımı” olarak yorumluyor bu satın almayı.“Çok erken bir tahmin belki ama ilerisi için inanılmaz önemli bir satın alma” diyen Abaday, “Artık Amazon’un elinde dev bir arşiv var. Netflix’in giderek ivme kaybeden içerik yelpazesini kırabilecek bir durumdan bahsediyoruz” diyor.
Teknoloji dünyasında yine sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bıraktık.Dünyanın en zengin insanlarından biri olan ve SpaceX ile Tesla’yı yöneten Elon Musk, kripto para piyasasında spekülatif hareketlerine devam ediyor.Tesla'nın satış planından vazgeçmesi sonrası Bitcoin'e darbe indiren Musk, bu kez Starbase (STAR) Coin'e el veren paylaşımları ile gündem oldu.Musk'ın paylaşımı sonrasında Starbase Coin'de rekor yükselişler yaşandı.Öte yandan haftanın en flaş gelişmesi ise, WhatsApp'ın Türkiye'de kullanıcılara gizlilik sözleşmesi dayatmasından vazgeçmesi oldu.Rekabet Kurumu’nun başlattığı soruşturma kapsamında savunması alınan WhatsApp temsilcileri, güncellemenin Türkiye’de yürürlüğe girmeyeceğini iletti. Sözleşmeyi kabul edenler dahil sözleşmeden muaf tutulacak ve güncellemeye onay vermelerini talep eden bildirimler almayacak.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta teknoloji dünyasındaki son gelişmeleri ele aldı.Dede, Abaday ve Aslangül, WhatsApp'ın Türkiye'de neden pes ettiğini ve bunun bir zafer olup olmadığını tartışırken, gündemin öne çıkan başlıkları arasındaki Uzay ve UFO'ya dair açıklamaları da yorumluyorlar.Amazon'un kurucusu Bezos'un uzay şirketi Blue Origin, uzay yolculuğunda bir kişilik koltuğu müzayede ile satışa çıkarmıştı. Açık artırma devam ederken şirket New Shepard roketindeki bir koltuk için verilen en yüksek teklifi de açıkladı. Buna göre teklif, çoğu insan için 2.6 milyon dolar gibi astronomik sayılabilecek bir rakam oldu...Japon milyarder Maezawa ise, 8 Aralık'ta Baykonur Uzay Üssü'nden Rus Soyuz MS-20'ye gitmeyi planladığı uzay seyahatine ilişkin 20 milyon ila 40 milyon doları gözden çıkardığı açıkladı.Bu fiyatlar gerçekten de astronomik mi, sıradan vatandaşların Uzay'a yolculuk hayali bir hayalden öte değil mi?Ahval editörleri konuya ilişkin örneklerle değerlendirmeler yapıyorlar.Öte yandan Pentagon geçtiğimiz günlerde 'Tanımlanamayan Hava Olayları'nı gösteren birkaç videonun gerçek olduğunu ve ABD ordusu tarafından kaydedildiğini doğrulamış ve gündem olmuştu. O tartışmaların ardından bir açıklama da ABD Eski Başkanı Barack Obama'dan geldi.Komedyen James Corden'in The Late Show programına katılan Obama, kafaları karıştıran şu açıklamayı yaptı:"Uzaylılar söz konusu olduğunda, size yayında söyleyemeyeceğim bazı şeyler var" dedi ve "Gerçek şu ki, göreve geldiğimde 'uzaylı veya uzay gemilerini sakladığımız bir laboratuvar var mı?' diye sordum. Biraz araştırma yaptılar ve cevapları 'hayır' oldu" diye ekledi.Ama gerçek şu ki, gökyüzünde tam olarak ne olduklarını bilmediğimiz nesnelerin görüntüleri ve kayıtları var. Nasıl hareket ettiklerini yörüngelerini bilmiyoruz. Kolayca açıklanabilecek bir kalıpları yoktu. Bence insanlar bunun ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Ama bunun hakkında bugün size rapor edeceğim hiçbir şey yok."Uzaylılar gerçekten var mı, yoksa süper güçler bir planın parçası kapsamında mı UFO iddialarını gündeme getiriyorlar?Bu haftaki yayında ayrıca bir dönem internet tarayıcıları piyasasında yüzde 95'lik bir pazar payına sahip olan Internet Explorer'ın çöküş hikâyesi de işleniyor.Son olarak yapay zekânın durdurak bilmeyen gelişimini de değinilen yayında, Google'un cilt hastalıklarını tespit eden uygulaması ve dublajlı filmlerde devrim niteliğindeki çeviri teknolojisi ile Twitter'ın mavi tiki tüm kullanıcılara açması masaya yatırılıyor.
Teknoloji dünyasında yine kripto paraların damgasını vurduğu bir haftayı geride bıraktık.Dünyanın en zengin insanlarından biri olan ve SpaceX ile Tesla’yı yöneten Elon Musk, daha önce Bitcoin ile araç satın almaya yeşil ışık yaktıkları Tesla araç satın alma planını askıya alma kararı aldığını duyurdu. Space X aracılığıyla Mars’a yatırım yapan ve kendisini “Mars’ın İmparatoru” ilan eden Musk, “Bitcoin üretirken kullanılan fosil yakıtların ve özellikle kömürün hızla artması endişe yarattı. Dolayısıyla Bitcoin kullanarak otomobil ve araç satın alma uygulamamızı askıya aldık” dedi.Kripto para piyasalarını sarsan ve yoğun eleştirilerin yönelmesine neden olan karar için “Musk’ın zokası” benzetmesi yapılsa yeridir.Musk, deyim yerindeyse Bitcoin’e satış koyarken, son dönemin yükselen kripto para birimi Dogecoin güzellemelerine başlamış durumda.Daha birkaç ay öncesine kadar çok bilinmeyen Dogecoin, bugün piyasanın en güçlü üçüncü oyuncusu konumunda ve Musk’ın SpaceX yörüngeye uydu yerleştirme ücretini Dogecoin olarak kabul edeceğini açıklaması ile yükseliş trendini daha da yukarılara taşıma yolunda.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta Elon Musk’ın kripto para dünyasındaki spekülatif hareketlerinin ardında yatan nedenleri ve teknoloji dünyasında yaşanan son gelişmeleri ele alıyor. Bu haftaki yayında Facebook tarafından satın alınan WhatsApp'ın gizlilik sözleşmesi için belirlediği son uzatma tarihi olan 15 Mayıs’tan sonra ne olacağı da masaya yatırıldı.WhatsApp, 2021 başında gelen tepkiler üzerine eni gizlilik sözleşmesinin onaylanma tarihini 15 Mayıs'a erteleme kararı almıştı. WhatsApp AB başta olmak üzere bazı ülkeler hariç dünya genelinde bu yeni sözleşmenin onaylanmasını zorunlu tutmuştu. Türkiye de onay zorunluluğunun bulunduğu ülkelerden biriydi.Ancak şirket 15 Mayıs öncesi bir taktik değişikliğine gitti ve bu tarihe kadar sözleşmeyi onaylamayanların hesabını askıya almama kararı aldı.Ancak burada da sosyal medya devinin bir “oyun” planladığı “Kullanıcıları neler bekliyor?” sorusuna verdikleri cevaplarda ortaya çıktı.Öte yandan SpaceX’in uydudan internet projesi Starlink ile Google arasında Amazon’a gol sayılabilecek yeni bir anlaşma bu haftanın öne çıkan konularındandı.Google, kullanıcılarına daha iyi hizmet vermek adına SpaceX ile bir anlaşma yaptıklarını açıkladı. Anlaşma kapsamında artık Google Cloud veri merkezlerinde Starlink kullanılacak.Anlaşmanın detayları henüz açıklamanmasa da, Amazon’un da bir bulut servisi göz önünde bulundurulunca iki devin Jeff Bezos’u alt etme girişiminde ortaklık kurduğu yorumları ağırlık kazandı.Yayında son olarak YouTube’un TikTok’a rakip olarak devreye soktuğu Shorts'un etkinliğini artırmak amacıyla içerik üreticilere gelecek yıl boyunca 100 milyon dolar ödeme yapacağını açıklaması konuşuldu.Teknofilia’da yayın boyunca şu sorulara yanıtlar aradık:- Elon Musk’ın Bitcoin zokası sonrası kripto para dünyasını neler bekliyor?- Bitcoin, Ethereum ve Dogecoin’den sonra piyasanın yükselen yeni yıldızı kim?- WhatsApp’ın “15 Mayıs oyunu” ne, bu tarih sonrası kullanıcıları neler bekliyor?- Video platformlarının geleceğinde format değişikliği kaçınılmaz mı?- YouTube, Shorts üzerinden kullanıcılara para vaadi ile TikTok ve Reels’e rakip olabilecek mi?- Google’un Starlink’le yaptığı anlaşma, Amazon’un bulut projesine darbe indirir mi?- Clubhouse rüzgârı söndü mü, Twitter Spaces ölü doğan bir proje mi?
Kripto paralar son ayların en çok konuşulan, aynı zamanda en çok da tartışma konusu olan konuların başında geliyor.SpaceX CEO’su Elon Musk’ın Bitcoin’e yaptığı dev yatırımlar sonrası bu piyasada dengeler değişirken, Türkiye pazarında ise kelimenin tam anlamıyla skandal bir vurgun yaşandı.Thodex adlı kripto para alım satım işlemini gerçekleştiren şirketin 26 yaşındaki CEO’su Faruk Fatih Özer’in 2 milyar dolar ile yurt dışına kaçtığı söyleniyor.Arnavutluk’a gittiği belirlenen ve bu ülkeden kırmızı bülten talebi ile iadesi istenen Özer ise suçlamaları reddederek siber saldırı altındaki şirketini güçlendirmek adına müşterilerle görüşmeye gittiğini iddia ediyor. Ülkeye döneceğini söylese de ağabeyinin medyaya yansıyan ifadelerine göre, “ailesini de çarpıp kaçmış” gözüküyor...Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta Thodex skandalı sonrası Türkiye’deki kripto para piyasasının nereye evrileceğini irdeliyor.Bu konuda bir kitap da kaleme almış olan Ali Abaday’a göre kripto para konusu uzun süreli ve araştırma isteyen, risklerin de göze alınması gereken bir konu. Şu an için dünya genelinde madeni paralarda yaşanan çöküşün paniğe yol açmasının normal olduğunu söyleyen Abaday, uzun vadeli olarak yatırım yapmanın tam da sırası olduğu görüşünü dile getiriyor.Yayında Apple’ın yeni tanıttığı ürünleri de konuşan editörler, geçmişe yolculuk yaparak Macintosh’tan iMac’e nasıl bir değişim yaşandığını ele alıyorlar.Apple’ın belki de en tartışmalı ürünü olmaya aday cihaz takip anahtarlığı olarak adlandırılan AirTag’in fiyat politikasını masaya yatıran editörler, karşıt görüşlerini dile getiriyorlar ve “Bir anahtarlığa 5 bin lira öder misiniz?” sorusuna cevap arıyorlar.Yayında son olarak NASA’nın, Mars’ta oksijen üretmeyi başarmasını da değerlendiren Ahval editörleri, Perseverance ile Kızıl Gezegene gönderilen "Mars Oksijen Yerinde Kaynak Kullanımı Deneyi (Moxie)" adı verilen cihazın gelecek adına büyük bir adım attığını söylüyorlar.Editörler, “Mars’ta yaşam artık çok uzak değil mi?” sorusunu etraflıca ele alıyorlar ve olasılıklar üzerinden yorumlarını paylaşıyorlar.
Kripto paralar son ayların en çok konuşulan, aynı zamanda en çok da tartışma konusu olan konuların başında geliyor.SpaceX CEO’su Elon Musk’ın Bitcoin’e yaptığı dev yatırımlar sonrası bu piyasada dengeler değişti. Bitcoin, rekor kıran çıkışlarına bir yenisini daha ekleyerek 68 bin doların üzerini de gördü.Bitcoin'in değeri, bazı büyük şirketler tarafından yapılacak ödemelerde kabul edilmeye başlanmasıyla birlikte 2020 sonlarından bu yana üçe katlanmış durumda.Ancak bazı analistler, Bitcoin'in değerini 60 bin doların üzerine taşıyan bu son yükselişin kısmen ABD'de koronavirüs salgını nedeniyle kabul edilen 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketinden kaynaklandığını belirtiyor.Türkiye’de ise Merkez Bankası'nın (TCMB) yeni yönetmeliği ile, 30 Nisan'dan itibaren kripto varlıkların ödemelerde kullanılmasına yönelik hizmet sunulamayacak. Düzenlemenin yatırımcıları ve finans dünyasını nasıl etkileyeceğiyle ilgili hem soru işaretleri hem de tepkiler söz konusu.En merak edilen soruların başında ise, “Kripto para hesabına haciz gelir mi?” var.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta kripto para piyasasında yaşanan son gelişmeleri ve Neuralink ile beyne çip yerleştirme projesini ele alıyor. Türkiye’deki uzmanların genel icra kanununa göre, Türk kripto para borsalarında kişinin borcu olup olmadığının tespitinin mümkün olduğuna dikkat çektiklerini hatırlatan editörler, yurt dışı kripto para borsalarında paranın tespitine ilişkin bir düzenleme bulunmadığına dikkat çekiyorlar.Özellikle genç yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiği kripto para piyasasının uzun vadede yasaklanma gibi bir yolla kontrol altına alınamayacağı görüşü üzerinde duran Ahval editörleri, ancak belirli kısıtlamalar ile etki gücünü kırmanın planlanabileceği görüşünü dile getiriyorlar.Türkiye'de kripto paraya haciz konulduğuna dair haberlere dikkat çeken editörler, bu durumun İstanbul İcra Daireleri’nde meydana geldiğini aktarıyorlar. Bunun da sadece Türk kripto para borsalarında borç tespiti ile mümkün olabileceğine işaret ediyorlar.Elon Musk'ın insan beyne çip takma projesi Neuralink'teki yeni gelişmeleri de ele alan Abaday, Aslangül ve Dede, Musk'ın bu yıl içinde insanlara çip takmayı istediğine dair iddiaların üzerinde dururken, dokuz yaşındaki Pager isimli maymunun beynine implant takılarak yapılan deneyi yorumluyorlar.İki farklı bilgisayar oyununu başarıyla oynayan maymun joystick kullanırken diğer yandan da ekranın altında yer alan bir pipetle muzlu süt içiyordu.Musk Twitter üzerinden yaptığı açıklamada "İlk Neuralink ürünü, felçli bir kişinin akıllı telefonu, baş parmak kullanan birine göre daha hızlı kullanmasını sağlayacak" ifadesini kullandı.Musk çipin kafatasına yerleştirilmesi sayesinde kablosuz şarj edilebildiğine vurgu yaparak şunları ekledi:"Daha sonraki sürümler, beyindeki Neuralinklerden vücut motor/duyusal nöron kümelerindeki Neuralinklere sinyalleri aktarabilecek ve böylece, örneğin belden aşağısı felç olanların tekrar yürümesini sağlayacak. Çip, kafatası içerisine yerleştiriyor ve kablosuz şarj edilebiliyor. Bu sebeple implant yapılan kişi normal görünüyor ve bir rahatsızlık duymuyor."Peki, sağlıkta devrim olacak bu projenin komplo teorilerine kapı aralayan yanları var mı?
Teknoloji dünyasında tam anlamıyla cerahat patlaması yaşanan bir haftayı geride bıraktık.Türkiye’nin en büyük online yemek alışverişi sitelerinden Yemeksepeti'ne düzenlenen saldırı sonrası bu kez Facebook ve LinkedIn’de 500 milyonun üzerinde kullanıcının bilgilerinin hacklendiği açığa çıktı.Business Insider’ın bir hacker platformunda 106 ülkeden 533 milyon Facebook kullanıcısının telefon numaraları ve kişisel verilerinin online ücretsiz paylaşıldığını haberleştirmesi sonrası ortaya çıkan skandal da Türkiye’den de yaklaşık 20 milyon kullanıcının bilgilerinin çalındığı düşünülüyor.BTK, bu konudan Facebook'tan açıklama isterken, sosyal medya devi daha çok elektronik posta adresleri ve telefon numaralarının açığa çıktığı hack saldırısının 2019 yılında gerçekleştiğini söylüyor.Buna göre dev sızıntı, ABD'de 32 milyon, Türkiye'de 20 milyon, İngiltere’de 11 milyon ve Hindistan'da 6 milyon kullanıcıdan gelen verileri içeriyor.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta dev veri skandalı başta olmak üzere teknoloji dünyasında yaşanan son gelişmeleri ele alıyor. Insider’ın tespitine göre çalınan veriler şöyle sıralanıyor:Telefon numaralarıFacebook kimlikleriTam adlarıKonum ve yerDoğum tarihleriniBiyografilerE-posta adresleriBu veriler “dark web” olarak adlandırılan internet dünyasında satışa çıkarılmış durumda. Peki, başımız belada mı?Facebook Sözcüsü Alon Gal’ın, “Siber suçlular tarafından Facebook profillerini taklit ederek dolandırıcılık için kullanılabilir durumda” açıklamasına dikkat çeken Ahval editörleri, “Bu sözler işin vahametini ortaya koyuyor” değerlendirmesini yapıyorlar.500 milyonun üzerinde bir kişisel veri hırsızlığını düşününce hemen her Facebook ya da LinkedIn kullanıcısının bu ağa dahil olması kaçınılmaz gözüküyor. Yine de emin olmak için bazı arama yöntemleri mevcut.Ahval editörleri, bu noktada "Have I Been Pwned" internet sitesini tavsiye ediyor. Bu siteye girdiğinizde telefon numaranızı ya da elektronik posta adresinizi arama bölümüne eklemeniz yeterli. Site size bugüne kadar hangi bilgilerinizin, hangi saldırı ve platformlardan sızdırıldığını söylüyor.Öte yandan Firefox Monitor de alternatifler arasında. monitor.firefox.com adresinden yine benzer şekilde kontrol yapabiliyorsunuz.Teknofilia’da ayrıca Foreign Affairs’te çıkan Çin’in Tekno-Otoriterliğinin nasıl küresel bir tehdit hâline geldiğini irdeleyen makale de ele alınıyor.Çin hükümetinin kendi vatandaşları ve diğer ülkelerin vatandaşları hakkında casusluk yapmak için teknolojiyi “rahatsız edici” bir şekilde kullandığının ayyuka çıkmasına dikkat çeken editörler, Çin'in teknoloji devlerini, casusluk teşkilatına dönüştürme gayretlerinin hangi boyutlara geldiğini analiz ediyor.Bu tehditten yola çıkarak Çin’e karşı bir alternatif oluşturulmaması durumunda dünyayı nasıl bir geleceğin beklediğine dair öngörüler sıralanıyor.#hacksaldırısı #kişiselveriler #teknoloji
Teknoloji dünyasında sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı daha geride bıraktık.Türkiye’nin en büyük online yemek alışverişi sitelerinden Yemeksepeti'ne siber saldırı düzenlendi ve önemli kullanıcı bilgileri çalındı.Yemek sipariş şirketi de yaptığı açıklamada, kullanıcıların ad ve soyadı, mail adresleri, telefon numaraları, adres bilgilerinin çalındığını ancak kredi kartı bilgileri ve sosyal medya hesabı bilgileri gibi verilerin güvende olduğunu duyurdu.Bilgileri çalınan kullanıcılarına e-mail yoluyla bildirim yollayan şirket, şifrelerin güvende olduğunu söylese de yine de değişiklik yapılmasını tavsiye etti."Yemek Sepeti"ne ait web uygulama sunucusundaki bir zafiyetten yararlanılarak, 18 Mart'ta kullanıcı bilgilerinin bulunduğu veri tabanına, kimliği veri sorumlusunca belirlenemeyen şahıs ya da şahıslarca erişildi.Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) tarafından yürütülen inceleme kapsamında yurt dışı kaynaklı IP adresleri tespit edildi.Peki, bu veriler kimler tarafından ne amaçla çalınmış olabilir? Bu siber saldırının arkasında bazı ülkelerin olması ihtimal dahilinde mi?Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta Yemeksepeti skandalı başta olmak üzere teknoloji dünyasında yaşanan son gelişmeleri ele alıyor. Programda, İtalyan donanmasında görevli bir subayın Rusya'ya gizli belge sattığı iddiasıyla gözaltına alınmasıyla ortaya çıkan casusluk hikâyesi de ele alındı.İtalyan basınında "Soğuk Savaş" gibi başlıklarla haberleştirilen gelişmede Rusya’nın casusluk konusundaki artan girişimleri ve siber dünyadaki casusluklardaki rolleri tartışıldı.Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın 10 kentilyon dolarlık asteroite gitme planı da bu haftanın konu başlıklarından.Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağındaki 16 Psyche'in çapı 226 kilometre. Bilim insanlarının tahminlerine göre asteroit oluşumunu tamamlayamamış bir gezegenin çekirdeğinden koptu. Tahminlere göre 16 Psyche asteroitinin tamamı değerli madenlerden oluşuyor.NASA, Ağuston 2022'de 16 Psyche asteroitine doğru yola çıkacak. Yaklaşık 4 yıl sürecek yolculuğun ardından NASA'nın keşif sondası 16 Psyche asteroitine varacak. Sonda, 2023'da Mars'ın yerçekimine girecek daha sonra 2026'da 16 Psyche'ten veri toplayacak noktaya ulaşacak.Ahval editörleri, NASA’nın bu madenleri işletmesi durumunda oyun değiştirici bir düzen kurulacağını öngörüyorlar. Yaptığı paylaşımlar ve icraatlarıyla teknoloji dünyasında hemen her hafta konuşulmayı başaran Elon Musk, Tesla’nın "dünyanın en büyük şirketi" olacağını öne süren tweetiyle tartışma yarattı.Ancak, Twitter'daki paylaşımları ile piyasalarda sık sık dalgalanmalara milyarder girişimci, yaptığı paylaşımları kısa bir süre sonra sildi. Musk, geçtiğimiz günlerde Bitcoin kullanılarak Tesla marka araçların satın alınabileceğini açıklamıştı.Forbes’in verilerine göre ise Tesla'nın değeri ise 600 milyar dolar seviyesinde seyrediyor.Ahval editörleri, Tesla CEO’sunun yakın zamanda Bitcoin kullanılarak Tesla marka araçların satın alınabileceğini açıklaması ile bu iddianın paralellik oluşturabileceğine dikkat çekerek, spekülatif bir hareket olduğu görüşünü dile getiriyorlar. Musk’ın da bu durumun farkın vararak geri adım attığını düşünüyorlar.Son olarak sosyal medya devi Facebook'un bünyesinde bulunan WhatsApp'in, akıbeti yılan hikâyesine dönen ödeme hizmetini Brezilya‘da yeniden başlatabileceği yolundaki gelişmeyi değerlendiren editörler, Brezilya Merkez Bankası'nın kısmen de olsa Facebook'a yeşil ışık yakması sonrası Visa ve Mastercard kartları ile WhatsApp kullanıcılarının birbirlerine para göndermelerine izin verilebileceğini kaydediyorlar.Bu özelliğin Brezilya'da kullanıma girmesinin ardından Facebook'un asıl planı olan WhatsApp'a entegre edilecek sistem ile platform üzerinden alışveriş imkânı sunma adımının gelebileceği üzerinde duruluyor.
ABD Meclis Enerji ve Ticaret Komitesi, teknoloji dünyasının dev şirketleri Google, Twitter ve Facebook'u mercek altına aldı.Bu kapsamda perşembe günü, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Google’ın CEO'su Sundar Pichai ve Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey, online olarak ABD Kongresi’nde ifade verdiler.“Sosyal medya baronları” olarak da anılan isimlerin, özellikle pandemi ve seçim döneminde var olan yanlış bilgilendirmeler hakkında ifadesi alındı.2016 seçimleri ile birlikte gündemden düşmeyen Facebook'un kurucusu ve CEO'su Zuckerberg, son seçimde yaşanan Kongre baskınına ilişkin suçlamaları reddederken, sorumluluğun eski Başkan Donald Trump ve göstericilerde olduğunu belirtti.Manipülasyon iddialarının gölgesinde geçen 2020 seçimleri ile ilgili Google'ın CEO'su Pichai, "bu seçimde çok çalıştık" dedi ve şirketinin bu süreçte derin bir sorumluluk duygusu ile hareket ettiğinin altını çizdi.ABD basını CEO'ların verdikleri yanıtlardan pek memnun olmadı. Ülke basınında "cevap veremediler" yorumları yapıldı.Temsilci Mike Doyle Pichai'ye kongre baskınını tetikleyen 'stop the steal' (hırsızlığı durdur) hareketiyle ilgili "Bilgileri yayma sorumluluğu alıyor musunuz?" diye sorduPichai bu soruya, "bu karmaşık bir soru" cevabını verdi. Twitter'ın patronu Dorsey evet yanıtı verdi ve ekledi:"Ama aynı zamanda daha geniş ekosistemi de hesaba katmalısınız."Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede Teknofilia’da bu hafta Sosyal medya baronları nasıl hizaya geldi başlığı altında Kongre’deki ifade verme konusunu ele aldılar.Programda son haftalarda bir çılgınlık hâline dönüşen Non-Fungible Token (NFT-değiştirilemez para) NFT olayını da konuşan editörler, insanların kripto paralarla nasıl elle tutulamayan dijital içeriklere milyon dolarlar ödediğini masaya yatırdı.Son olarak Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey’in ilk tweeti NFT olarak 2,9 milyon dolara satıldı.Dorsey'nin 15 yıl önce platformu kurarken attığı ilk tweeti NFT olarak 2,9 milyon dolara satın alan Türk asıllı iş insanı Sina Estavi akıllı bir yatırım yaptığını söyledi.Yayında ayrıca Tesla’nın CEO’su Elon Musk ile Çin hükümeti arasında yaşanan casusluk gerilimi de konuşuldu.Çin ordusunun Tesla araçların kullanımını yasakladığı yolundaki haberler sonrası Musk’tan gelen “Böyle bir casusluk olsa şirketi kapatırız. Bize güvenin, TikTok kadar güvenliyiz” açıklamasını değerlendiren editörler, bir araç üzerinden nasıl casusluk yapılabileceği konusun işlediler.Son olarak sosyal medya devi Facebook'un bünyesinde bulunan popüler mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın, devrim niteliğinde olan WhatsApp Web'e telefon internet bağlantısı olmadan erişim olanağı sağlayacak olmasını da konuşan editörler, bunun güvenlik açısından ne gibi sorunları olabileceğini ya da ne avantajlar getirebileceğini değerlendirdiler.
Dünyanın en büyük sosyal medya platformlarından Twitter, uzun süreç sonunda Türkiye'de temsilci atamaya hazırlanıyor.Önce iktidar medyasında Twitter'ın, erişim yavaşlatma uygulamasına kısa süre kala Türkiye'nin şartlarını kabul edeceğini ilettiği iddia edildi, ardından Ulaştırma ve Teknoloji Bakanlığı'ndan henüz bu yönde bir adım atılmadığı açıklaması geldi. Ancak gece geç saatlerde Bakanlık'tan temsilci atanacağı yolunda bilgi paylaşımı yapıldı.Bir süredir Türkiye'den reklam alamama cezasıyla karşı karşıya olan Twitter, yasal yükümlülüklerini yerine getirme kararı alarak, bant daraltma cezasından kaçınmış olacak.Böylece, Türkiye'de aktif olarak kullanılan yabancı sosyal medya kanallarından Pinterest hariç tamamı, Türkiye'de temsilci bulunduracağını açıklamış olacak.5651 sayılı Kanunun ek 4'üncü maddesi kapsamında, Türkiye'de temsilcilik açmayı kabul etmeyen şirketlere daha önce yaptırımların ilk adımı olarak 10 milyon lira, ikinci adımında 30 milyon lira olmak üzere, toplamda 40 milyon lira ceza kesilmişti.YouTube, TikTok ve Facebook gibi sosyal medya platformları ise para cezalarının ardından temsilci atamaya karar vermişti. Para cezalarına rağmen Türkiye'de temsilci atamayan Twitter, Periscope ve Pinterest'e Ocak 2021 itibarıyla reklam yasağı cezası verilmişti.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta Twitter'dan gelen son haberleri ele aldılar.Twitter'ın temsilci ataması gerekli mi, eğer öyleyse nedenleri neler üzerinden tartışma yürüten editörler, Twitter'ın YouTube özelliğini de konuştular.Son olarak editörler, NASA'nın elektrikli uçak projesinden de bahsederken teknoloji dünyasından son gelişmeleri de notlar hâlinde aktardılar.
Teknoloji dünyasında sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı daha geride bıraktık.Netflix, pilot uygulama olarak başlattığı denemelerle şifre paylaşımına son vermeye hazırlanıyor.WhatsApp için geri sayım başladı ve 15 Mayıs’ta kullanıcılar için yeni dönem başlayacak. Görselliğin öne çıktığı sosyal medyada Twitter’dan da yeni adım geliyor.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta yaşanan son gelişmeleri ele alıyor. Bazı Netflix kullanıcıları, ekranında "Bu hesabın sahibi ile yaşamıyorsanız, izlemeye devam etmek için kendi hesabınızı oluşturmalısınız" uyarısı çıktığını söylemeye başladı.Bir Netflix Sözcüsü, "Bu test uygulama, kullanıcıların yetkileri olan Netflix hesaplarını kullandıklarından emin olmak için tasarlandı" dedi.Bu uygulamanın bütün Netflix kullanıcıları için geçerli olup olmayacağı konusunda şirketin henüz net bir kararı yok.Denemelerde, kullanıcılar kendilerine cep telefonu mesajı veya email ile gönderilen bir kod ile hesaba erişimleri olduğunu kanıtlayabiliyor.Netflix, HBO Go, Amazon Prime ve Disney+ gibi platformlar bir hesapta birden fazla kullanıcı kaydedilmesine izin veriyor. Ama kullanım hakları ve sözleşmesine göre hesaba kayıtlı her bir bireyin aynı evde yaşıyor olması gerekiyor.Ahval editörleri Netlix’in bu planının ne kadar gerçekçi olabileceğini sorgularken, yaşanabilecek sorunları masaya yatırıyor.Google ise, YouTube’un içerik üreticilerinden, ABD’deki izleyicilerden elde ettikleri kazançlardan vergi kesileceğini duyurdu. Şirket, videolarla elde edilen kazançlardan kesinti yapacak. Kesintilere haziranda başlanması bekleniyor. Zira 31 Mayıs’a kadar kullanıcılara vergi bilgilerinin paylaşımı için süre verildi.Söz konusu bilgilerin paylaşılmaması hâlinde ise dünya çapında elde edilen toplam kazancın yüzde 24’üne kadar kesinti yapılabileceği uyarısı yapıldı.Teknofilia’da özellikle Türkiye’de kafa karışıklığına neden olan bu kesintinin detayları da etraflıca konuşuldu ve işin aslı anlatıldı.Aylardır gündemden düşmeyen WhatsApp’ta da gizlilik sözleşmesini kabul etmek için son tarih 15 Mayıs. Bu tarihten sonra sözleşmeyi kabul etmeyen kullanıcılar mesaj alamayacak ve gönderemeyecek. Bu kullanıcıların hesapları “aktif olmayan hesap” olarak tanımlanacak ve aktif olmayan hesaplar da 120 gün sonra silinecek. Mesaj gönderimi olmamasına rağmen aramalar ve bildirimler ise kısa bir süre daha devam edecek.Bu noktada WhatsApp’tan tekrar bir kitlesel kaçış olup olmayacağını sorgulayan Ahval editörleri, öngörülerini paylaşıyor.Son olarak Twitter konusunu da değerlendiren editörler, yapay zekânın sosyal medya devlerini de değişime zorladığını ifade ediyorlar.Bu bağlamda Twitter, gönderilerde tek bir şekilde paylaşılan fotoğraf eğer standart görüntü oranına uyuyorsa yakın dönemde kırpmadan verecek. Twitter kapalı testlere başlamış durumda.Twitter’dan yapılan açıklamada, şu an için test aşamasında olduğu, yakın zamanda tüm iOS ve Android kullanıcıları için aktif hâle geleceği belirtildi.Bu özelliğin yanı sıra kullanıcıların 4K çözünürlükte görseller yükleyebilmesi özelliği de test ediliyor. Ayarlar-Veri Kullanımı bölümünde bu özelliğin açılabilmesi için bir seçenek sunulacak.
Teknoloji dünyasında yine sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı daha geride bıraktık.Artık bütün teknoloji devlerinin yazılımlarını ona göre programladığı yapay zekânın bir de "deep learning" (derin öğrenme) denen tartışmalı bir dalı var. Burada öne çıkan ise ünlü isimlerin yüzlerinin ve seslerinin manipüle edilerek izleyiciye sunulması...Bu teknoloji, artık bir sonraki aşamaya geçmiş durumda.Genetik köken bulma firması olan MyHeritage, İsrailli teknoloji firması D-ID ile işbirliği yaparak, yapay zekâ teknolojisi yardımıyla eski fotoğrafları hareketlendiren DeepNostalgia, yani “Derin Nostalji” isimli bir uygulamayı yayımladı.Hayata gözlerini yummuş aile bireylerinin fotoğraflarını canlandırarak hareket ettiren bu uygulama, son dönemin en popülerlerinden.Bu tür bir yapay zeka uygulaması geliştirmek için, öncelikle çok sayıda insanın fotoğrafları ile çeşitli jest ve mimiklerini gösterdikleri anlar saatler boyunca video olarak kaydediliyor. Yapay zekâ algoritması bu fotoğraf ve video verisi üzerinden eğitiliyor. Eğer yapay zeka veriyi başarıyla öğrenebilirse, kendisine beslenen fotoğraf ve videoların arasındaki ilişkiyi öğreniyor ve sonrasında kendisine bir fotoğraf verdiğinizde, o fotoğraf içindeki yüzü algılayıp, hareket etseydi nasıl görüneceğini size sunabiliyor.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta "Yapay zeka yeniden hayat verme noktasına nasıl geldi?" sorusuna cevap ararken, Google'ın son gizlilik sözleşmesi vaadi ve Türkiye'de iktidar medyasını öne çıkaran algoritmasını da ele alıyor.
Teknoloji dünyasında yine sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı daha geride bıraktık.Dünyada milyonlarca kullanıcısı olan sosyal medya platformu Twitter, hem etkisini hem de kullanıcı sayısını her geçen gün daha da artırırken, para kazanma başta olmak üzere belirli konularda geride kalıyordu.Sosyal medya devi, bunun önüne geçebilmek adına ücret karşılığında özel içeriğe erişim olanağı sağlayacan 'Süper Takip'i duyurdu.Beğendiği kullanıcıya ücret ödeyen aboneler, özel video ve içeriklere ulaşım sağlamış olacak.Bir başka yeni servisi ise Twitter Spaces oldu. Bu platform ile de Twitter, son dönemin en popüler uygulamalarından Clubhouse'u tahtından etmeyi amaçlıyor. Belli ki Twitter, Android açığı üzerinden Clubhouse'u vurmayı planlıyor...Para kazanma dendiğinde bugün en çok konuşulan platform YouTube. Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia'da bu hafta "YouTube'dan hangi şartlarda, ne kadar para kazanılıyor?" sorusunu yanıtlarken, diğer sosyal medya platformlarında bu sistemin nasıl çalıştığını da ele alıyor. Programda Facebook Twitter ve Instagram gibi diğer sosyal medya uygulamalarının da yapay zekâlarının nasıl çalıştığı ve paylaşımlarınızda en çok hangisini sevdiği yorumlanıyor. Tesla ve SpaceX'in CEO'su Elon Musk’ın Bitcoin yüzünden tahtından olması da programda konuşulan konu başlıklarından. Elon Musk, Tesla hisselerindeki sert düşüş sonrasında 15,2 milyar dolar kaybederek dünyanın en zenginleri listesindeki birinciliği Amazon'un patronu Jeff Bezos'a kaptırdı.Editörler, bu tartışma bağlamında Bitcoin nereye doğru gidiyor konusunu da değerlendiriyor.
Teknoloji dünyasında yine sıcak gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bıraktık.Son ayların en çok konuşulan sosyal medya platformu olarak öne çıkan WhatsApp, kullanıcı verilerini Facebook başta olmak üzere üçüncü part uygulamalarla paylaşma maddesiyle gizlilik sözleşmesini yenilemesine ilişkin yeni bir açıklama yaptı.Daha önce 8 Şubat’ta kullanıcılara zorunlu imza dayatması getiren platform, gelen tepkilerin ardından bunu mayıs ayına çekmişti. Şirketten yapılan son açıklamada, "WhatsApp’ı kullanmaya devam edebilmeleri için bu güncellemeleri inceleyip kabul etmelerini kullanıcılara hatırlatmaya başlayacağız" dendi.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia’da bu hafta WhatsApp’ın resmi blog sitesi üzerinden yayımlanan bu açıklamanın ne anlama geldiğini konuştu.Programda ele alınan konulardan bir diğeri de, Facebook’un Avustralya hükümeti ile yaşadığı kavga neticesinde 18 Şubat itibarıyla ülkedeki kullanıcıların haber paylaşımını ve görüntülemesini yasaklaması oldu.Editörler, bu kavganın ardında tam olarak ne olduğunu karşılıklı yapılan açıklamalarla analiz etti ve ilerleyen dönemlerde Türkiye’ye bakan yönüyle hangi gelişmelerin yaşanabileceğini anlattı.NASA'nın bir ton ağırlığındaki Rover tipi uzay aracı Perseverance’ın, yaklaşık yedi aylık yolculuğun ardından Mars'ın Jezero Kraterine inişi de Teknofilia’nın bu haftaki konu başlıklarından.Dünyanın heyecanla takip ettiği bu iniş ne anlama geliyor, Perseverance Mars’ta tam olarak ne yapacak ve insanlık için yeni bir kapı mı aralanıyor?Bu soruların cevapları da yine programda etraflıca yorumlandı...Son olarak hafta içinde daha önce çalınan 3 milyonu aşkın Gmail hesabının kimlere ait olduğunun listelenmesini ve Yandex'te bir çalışanın mail hesaplarını para karşılığında satmasını da değerlendiren editörler, kullanıcıların kişisel güvenliğini nasıl sağlayabileceği yönünde bazı methodları paylaşıyorlar.
Elon Musk'ın CEO'su olduğu SpaceX şirketinin uzaydan internet projesi Starlink için Türkiye'de dahil olmak üzere birçok ülkede ön kayda açıldı.Ancak 2023’te Ay’a yolculuk planladığını açıklayan Türkiye’de, döviz krizi göz önüne alınırsa aylık ücret politikası çoğu insanın altından kalkamayacağı yükseklikte.Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Evren Dede, Teknofilia’da bu hafta Starlink’in fiyat politikası ve getireceği yenilikleri konuştu.Musk, ön kayıt için 99 dolar gibi bir depozito bedeli belirlemiş durumda. 2027 gibi tamamlanması planlanan internet projesi için aylık ücret de 99 dolar olarak açıklandı. Sabit bir fiyat politikası güdeceklerini söyleyen Musk, tüm ülkelerde bu fiyatın geçerli olacağını kaydetti.Sözleşme kapsamında kayıt sonrası, ilerleyen dönemde hizmetin alınamaması durumunda 99 dolar depozito ücreti iadesi bulunmuyor. Depozitonun yanında anten kurulumu ve router (yönlendirici) için de 499 dolar ekstra ödeme yapılmak zorunda.Türkiye'den Starlink'e kayıt yaptırmak için ilk olarak Starlink'in resmi internet sitesine girilmesi gerekiyor. Ardından sırasıyla e-posta bölümünü doldurulup, adres kısmından konumun seçilmesi gerekiyor. Gerekli bilgiler doldurup 'Order Now' butonuna tıklandığında ise Starlink'in hizmet sunacağı tarih gösteriliyor.Kapasitenin sınırlı olduğu belirtilen sitede, anten ve router kurulumunu kimin yapacağı bilgisi henüz mevcut değil. Dünya yörüngesindeki uydular aracılığıyla yeryüzüne internet hizmeti sunmayı planlayan şirket, bunun için uzaya binlerce uydu göndermiş ve yörüngeye yerleştirmişti. Böylelikle şirket, belirli bölgelerde beta test kullanıcılarına internet hizmeti sunmaya başlamıştı.SpaceX, Starlink projesi çerçevesinde toplamda 12 bin internet uydusu fırlatmayı planlıyor.Starlink en büyük rakibi ise Amazon. Önümüzdeki dönemde fiyat kapışmasına da tanıklık edebiliriz.Teknofili’da Starlink projesinin yanı sıra son dönemin en popüler uygulaması Clubhouse’un nereye doğru evrildiği de ele alındı. Çin’de “yasaklı konulara” girilmesinin ardından erişimine engel getirilen uygulamanın artıları ve eksilerini tartışan Ahval editörleri, son olarak Türkiye’nin Ay’a yolculuk planını yorumladı.
Kısa bir süre önce dünya genelinde yaygın hâle gelen, Türkiye’de Boğaziçi protestoları sonrası öğrencilerin ve akademisyenlerin seslerini duyurabildiği bir kürsüye dönüşen Clubhouse, son dönemin adından en çok söz ettiren sosyal medya uygulaması.Farklı kategorilerde sohbet odalarından oluşan Clubhouse uygulaması, ünsüz insanların ünlü insanlarla bir araya gelip sadece sesleri ile herhangi bir konuda fikir tartışmasına girmesinin yanı sıra kendi fenomenlerini de yaratacak bir platform olma yolunda ilerliyor.Ahval editörleri Ali Adabay ve Ali Aslangül, Teknofilia’da bu hafta korona salgının cinsel hayata olan olumsuz etkileri üzerinden Clubhouse’un bir iyileştirici etkisinin olup olmadığını irdeledi.Zira günlük politik konulardan ziyade özel yaşama ilişkin de sohbet odaları yaygın. İnsanların diğer sosyal medya platformlarında göstermeye çalıştığı farklı kişi maskeleri şimdilik burada yok. Clubhouse anlık canlı konuşmaların olduğu ve sadece sesli görüşmeye olanak tanıdığı için kişilerin bilgi düzeyi ve konuşma yeteneğini öne çıkarıyor.Bugün Twitter, YouTube ve Instagram’ın yarattığı fenomenler Clubhouse’da şoke yaratabilir. Örneğin, “et tokatlaması” ile dünya çapında şöhrete sahip olan Nusret Gökçe’nin bu platformda ne kadar başarılı olacağı koca bir soru işareti. Yine vücudunu kullanarak takipçi kazanan erkek/kadın fenomenlerin de yıldızının parlayamayacağı bir platform olması kuvvetle muhtemel gözüküyor.Bu sesli sohbet platformunun bu kadar rağbet görmesinin, Covid-19 salgınının getirdiği şartlar olduğu görüşü yaygın.Uzmanlara göre, Covid-19 salgınının neden olduğu stres ve psikolojik baskı çiftlerin cinsel hayatını da etkiledi. Öyle ki, Covid-19'un neden olduğu stres “hayati ihtiyaçlar” önceliğini değiştirdi.Evlere kapanan insanlar bu kasvetli ortamdan kurtulmanın yolu olarak özgürce ve kendilerinin olabildiği bir şekilde konuşmanın yollarını arıyorlar. Belki de bir sohbet yolu ile yeni arkadaşlıklara yol açmanın da methodu buradan geçiyor.Teknofili’da hem uygulamanın teknik detayları konusunu hem de “Korona ile sarsılan cinsel hayatın ilacı Clubhouse’da mı?” sorusuna cevap aradık.
Finans piyasalarında tarihin en önemli günlerinden birine tanıklık ettik.Sosyal medya aracılığıyla bir araya gelen bir grup küçük yatırımcı, Wall Street devlerinin düşüşe yatırım yaparak batırma baskısı oluşturduğu GameStop hisseleri üzerinden bir meydan okuma başlattı.Büyük yatırımcılar milyarlarca dolar kaybetti. Öyle ki, ekonomistlerden bazıları “dev yatırımcıların paramparça edildiği” yorumunu yaptı. Space X'in sahibi Elon Musk da konuya dahil olup GamStop'u destekleyen tweet paylaşımı yapınca, konu hakkında Beyaz Saray’dan da açıklama geldi.Ahval editörleri Ali Abaday ve Ali Aslangül, Teknofilia’da bu hafta Gamestop olayını konuşurken, Microsoft’un ölen kişilerin kişisel bilgilerini sohbet robotu yapmaya olanak tanıyan bir sistemin patentini almasını da etraflıca ele aldı.Patent, görüntülere, ses verilerine, sosyal medya gönderilerine, elektronik mesajlara ve diğer kişisel bilgilere dayalı bir robot tanımlıyor.Robotla ilgili olarak, "Sohbet robotunun temsil ettiği kişi bir arkadaş, akraba, tanıdık, ünlü, kurgusal karakter, tarihi figür veya rastgele birisi gibi geçmiş ya da şimdiki zamana ait bir kişiye (veya bu kişinin bir versiyonuna) karşılık gelebilir" ifadesi de patentte yer alıyor.Ahval editörleri, yakın gelecekte hayatımıza girmesi beklenen bu sistem üzerinden “İnsanlık ölümsüzlüğe yaklaşıyor mu?” sorusuna cevap aradı.Öte yandan programda dünyanın en zengin iki insanı durumundaki Elon Musk ile Jeff Bezos arasında "uydu gerilimi" de masaya yatırıldı.Elon Musk'ın sahibi olduğu Space X ve Jeff Bezos'un sahibi olduğu Amazon, birbirlerini rekabeti engellemeye çalışmakla suçluyor.Şirketler arasındaki gerginlik SpaceX'in Starlink internet uydusu projesinde değişiklik yapmak istemesinden kaynaklanıyor. SpaceX'in uzaya binlerce uydu daha göndermek için ABD Federal İletişim Komisyonu'ndan (FCC) izni var. Fakat şirket komisyona başvurarak üç bin kadar uyduyu daha önceden planlanan ya da onay verilen yükseklikten daha düşük bir irtifada konumlandırmak istediğini duyurdu.Amazon, bu değişiklik talebine Kuiper Projesi adını verdiği kendi uydu takımyıldızı girişimini riske sokacağı gerekçesiyle karşı çıktı. Amazon henüz hiçbir uydu fırlatmadı. Fakat şirket projesi için komisyondan izin almış durumda. Şirketin izin belgesinde Kuiper takımyıldızındaki uyduların en az yarısının fırlatılmış olması öngörülüyor.Amazon, uydularını Alçak Dünya Yörüngesi'nde (LEO) 590 kilometre yükseklikte konumlandırmayı planlıyor.Amazon bunun kendi uydularına "tehlikeli bir şekilde yakın olacağını", Kuiper projesi ve diğer uydu ağlarıyla sinyal sorunları yaşanabileceğini savundu. Musk da Twitter mesajında "Amazon'un en iyimser tahminle birkaç yıl sonra faaliyete geçecek uydu sistemi için Starlink'i baltalaması halkın çıkarına değil" dedi.Amazon buna bir açıklamayla karşılık verirken, bu değişikliklerin uyduların çarpışma riskini artıracağı ve sinyal sorunlarına yol açacağı savunuyor.Teknofilia’nın bu haftaki bölümünde son olarak popülerliğini katlayarak yoluna devam eden Clubhouse uygulaması üzerinde duruldu.Kullanıcıların davetiye yoluyla sesli sohbet odalarına girerek, fikirlerini aktardığı ya da da dinleyici olarak katıldığı platformda el kaldırarak söz hakkı isteme özelliği de var.
Netflix, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de online içerik platformları arasında zirvede yer alıyor.Türkiye'nin ilk streaming şirketlerinden biri olan BluTV, her ne kadar yapımları kaliteli olsa da bütçesi nedeniyle Netflix’in gerisinde kaldı.Son dönemde iki yerli platform daha kuruldu; biri Gain, diğeri Exxen.Bunlar arasında öne çıkanı ise Acun Ilıcalı’nın kurduğu Exxen oldu. Zira hem bütçesi hem de daha çok genç kuşağa hitap eden özel yayınları ile ciddi bir potansiyel yakalaması güçlü ihtimal olarak görülüyor.Acun Ilıcalı, ilk etapta Exxen’i Türkiye içi pazarda lider konuma getirmeyi hedeflerken, bir sonraki adımının ise küresel çapta bir oyuncu olmak olduğunu açıklıyor. Öyle ki Ilıcalı, ABD’ye dizi yapmak gibi iddialı hedefler koyuyor.Acun Ilıcalı’nın Exxen planı bir hayalden ibaret mi, gerçekler ne söylüyor?Ahval editörleri Ali Aslangül ve Ali Abaday, Teknofilia’da bu hafta “Acun Ilıcalı, Netflix’i alt edebilir mi?” sorusuna cevap ararken, hem ücretsiz hem de daha nitelikli içerik sunan Gain ve BluTV’nin pazardaki potansiyelini konuştular.Acun Ilıcalı, Exxen’i kurması ile birlikte Türkiye’de pazarı da hareketlendirdi.BluTV, son dönemde ABD'li medya şirketi Discovery ile ortaklık kurma kararı aldı. Buna göre Discovery, BluTV'nin yüzde 35 hissedarı olacak. Stratejik ortaklık, BluTV platformunda Discovery içeriklerinin yayınlanmasını da kapsıyor.Peki, Gain’in Exxen’den farkı ne?Gain mobil uygulama üzerine hedeflenmiş bir platform.Ali Abaday, Gain’in içeriklerinin Exxen’e göre çok daha nitelikli ve başarılı olduğunu söylüyor.Abaday, platformun ücretsiz olmasının önemli bir avantaj olduğunu belirterek, “Platformdaki dizi, belgesel ve filmler kısa olması nedeniyle izleyiciyi daha da kendine çekiyor. Örneğin, 10 Bin Adım dizisinin her bölümü 10-15 dakika arasında değişiyor” ifadesini kullanıyor.Öte yandan Türkiye’de illegal içerik izleme ya da indirme konusunda yasaların caydırıcı olmadığı biliniyor. Editörlerden Ali Aslangül, Almanya’da bir filme nasıl 950 Euro ödemek zorunda kaldığını, yaşadığı kötü ama ders verici tecrübe üzerinden anlatıyor. Exxen ise ücretli bir üyelik uygulaması ile izleyicinin karşısına çıkıyor. Reklamlı üyelik 9,90, reklamsız ise 19,90 olarak açıklandı.Acun Ilıcalı, Exxen’in küresel platforma açılma hedefi olarak 120 milyon dolar gibi bir bütçeden bahsediyor.Netflix ise, 2020’de içeriğe 17 milyar dolar harcadı. Programda Netflix’in ekonomik yapısını irdeleyerek Exxen’in küreselde finansal olarak nasıl ayakta kalabileceği üzerine inceleme yapıldı.Son olarak yayında, Google’ın haber sitelerine ödeme yapmaya başlayacağına dair habere de değiniliyor.Google’da herhangi bir şey aradığınızda en tepede çıkan ve aradığınız bilgiyi içeren paragraf, liste ve benzeri sonuçlar tartışma yaratıyordu.Fransa’da yayın yapan 300 farklı haber sitesini temsil eden APIG adındaki bir dernek de, söz konusu özelliğin basın sektörüne zarar verdiği gerekçesi ile Google’ı resmi mercilere şikâyet etmişti. Fransa’daki rekabet kurumu, FCA’nın ve 2019’da Avrupa Birliği’nde kabul edilen telif hakkı düzenlemesinin katkısı ile Google, bu konuda son zamanlarda iyice köşeye sıkışmıştı. Basın kuruluşlarının hakkını savunan taraf APIG, yaptığı açıklama ile emsal bir anlaşmaya imza atıldığını duyurdu. Google, artık Fransız haber sitelerine telif hakkı ödemeye başlayacak. Google’ın Fransa’da haber sitelerine telif ödeyecek olmasının neler getirebileceği, sonraki dönemde Türkiye’deki sitelere de para ödeme durumunun olup olmaması, Teknofilia’nın son bölümünde masaya yatırıldı.
Dünyanın en zengin insanları arasında yer alan Tesla-SpaceX'in CEO'su Elon Musk ve Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, birbirinden hoşlanmadıklarını her defasında açıkça dile getiriyor.Milyarder teknoloji devleri, SpaceX’e ait bir roketin patlayarak Facebook uydusunu yok ettiği 2016'dan bu yana deyim yerindeyse bir kan davası içindeler. Yapay zekadan Facebook'un kullanıcı verilerini toplamasına kadar her konu hakkında tartışan ikilinin arasındaki kavga, son olarak WhatsApp’ın yeni gizlilik sözleşmesi sonrasında ortaya çıktı.Kullanıcıların büyük tepkisine neden olan sözleşme sonrası Elon Musk, Twitter hesabından gizliliğe önem veren ve verileri üçüncü part şirketlerle paylaşmayan Signal’i tavsiye etti.Son olarak ABD Kongresi'nin Trump'ı destekleyenler tarafından işgal etmesi de, ikili arasındaki kavganın gün yüzüne çıkan başka bir tarafı oldu.Musk, Facebook'un Harvard Üniversitesi'ndeki başlangıcına atıfta bulunarak, "Kampüsteki kadınları derecelendirmek için kurulan bir web sitesi. Buna domino etkisi denir" diyerek, olayın sorumlusunun Facebook olduğunu ileri sürdü.Teknofilia’da bu hafta Ahval editörleri Ali Abaday, Evren Dede ve Ali Aslangül, Elon Musk ve Zuckerberg arasındaki ‘kan davası’nı detayları ile konuştu. Öte yandan fişleme raporları ile gündeme gelen uygulamaları da masaya yatıran editörler, kredi kartı şirketlerinin yetişkin filmleri ile ünlü internet sitesine uyguladıkları yasağı ve teknoloji dünyasındaki son gelişmeleri ele aldı.
Dünyanın en popüler mesajlaşma uygulaması WhatsApp, kullanıcılarının hoşuna gitmeyecek bir karar için harekete geçti.Kullanım koşullarında değişikliğe gitmeye hazırlanan mesajlaşma platformu, verilerini Facebook ile paylaşmayan kullanıcılara 8 Şubat'tan itibaren kullanım yasağı getireceğini ilan etti.Avrupa Birliği ve İngiltere'nin katı gizlilik kuralları nedeniyle muaf tutulduğu yeni güncellemeye ilişkin WhatsApp kullanıcıları hizmetin yeni şartları ve gizlilik politikasıyla ilgili uygulama içi bildirim almaya başladı.Bu durum Türkiye ve dünya genelinde kullanıcıların paniğe kapılmasına yol açtı. Sosyal medyada kullanıcılar, “#WhatsApp’iSiliyoruz” hastagiyle kampanya başlattı.WhatsApp’e alternatif olarak ise Signal ve Telegram gibi uygulamalar öne çıkıyor.Ancak Türkiye özelinde ciddi anlamda dezanformasyon ve bilgi kirliliği var ve bu giderek yayılıyor…Teknofilia’da Ahval editörleri Ali Aslangül ve Evren Dede, WhatsApp’ın yeni gizlilik sözleşmesine ilişkin yanlış bilgileri ve gerçekleri masaya yatırdı.WhatsApp'ın yeni gizlilik sözleşmesine göre kullanıcıların hangi bilgileri Facebook ile paylaşılacak?WhatsApp, arkadaşlarınızla yazışmalarınızı, fotoğraf, video vb. Paylaşımlarınızı yedekliyor mu, Facebook üzerinden üçüncü part şirketlere mi satacak?Yeni gizlilik kuralı sadece Türkiye’ye özel mi?WhatsApp’e alternatif olarak gösterilen Telegram ve Signal, gizlilik konusunda hangi sözleri veriyor?WhatsApp’i sildiğinizde, Instagram ve Messenger’ı kullanmaya devam ederseniz ne olur?Akıllı telefonlardaki bütün uygulamalar hangi bilgiler olmadan çalışmıyor?Günümüzde bir başka yazılıma sızmak yerine telefona sızma yöntemi kullanılıyor. Peki, bu nasıl yapılıyor?Bütün bu soruların cevaplarını buradan izleyebilirsiniz:
Sosyal medya devi Facebook'un bünyesinde olan WhatsApp, kullanıcılarının hoşuna gitmeyecek bir karar için harekete geçti.Kullanım koşullarında değişikliğe gitmeye hazırlanan mesajlaşma platformu, verilerini Facebook ile paylaşmayan kullanıcılara 8 Şubat'tan itibaren kullanım yasağı getirmeye hazırlanıyor.Avrupa Birliği ve İngiltere'nin katı gizlilik kuralları nedeniyle muaf tutulduğu yeni güncellemeye ilişkin WhatsApp kullanıcıları hizmetin yeni şartları ve gizlilik politikasıyla ilgili uygulama içi bildirim almaya başladı.Facebook ile WhatsApp kullanıcılarının verilerini paylaşacağını açıklayan platform kullanıcılara bir ay süre verirken, daha sonrasında seçim hakkı tanımayacak.Söz konusu değişikliği kabul etmeme şansı olmayan kullanıcılar ya bu şekilde WhatsApp'ı kullanacak ya da platformu kullanmayı bırakacak.Başka bir deyişle WhatsApp yeni kuralları kabul etmeyen kullanıcılara yasak getirecek. Teknofilia'da Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Evren Dede, WhatsApp'in tartışma yaratan bu güncel kararını konuştular.Editörler ayrıca Amazon'un pandemi sürecinde gelirini katladığının göstergesi olan 11 uçak siparişi vermesi üzerinden Jeff Bezos'un planlarını irdeledi.Son olarak, gelecekte fosil yakıtlı araç dönemini sona erdirmesi beklenen elektrikli araç konusuna da yer ayıran editörler, Norveç örneği üzerinde durdular.İskandinav ülkesinde elektrikli araçlar, geçen yıl satılan yeni otomobillerin yüzde 54.3'ünü oluşturarak rekor kırdı.
Bitcoin, 2020 yılında da en çok yükseliş gösteren yatırım araçlarından biri olarak öne çıktı.Salgından önce 4 bin dolar civarında bir değere sahip olan bir Bitcoin, aralık ayı içinde 24 bin dolara dayanarak rekor kırdı.Digital kriptolu para birimi sınıfına giren ve piyasanın ilklerinden olmasından dolayı sektöre adını ezberleten Bitcoin, çok sayıda kişi ile kurum tarafından kabul edilmediği ve kullanılmadığı için günlük hayatta fazla tercih edilen bir para birimi olmasa da, geleceğin kaçınılmazlarından olacağı öngörülüyor.Bitcoin özellikle son yıllarda büyük şirketlerin dijital para birimleri üzerine yoğunlaşmaya başlamasına yol açtı.Bu yıl Facebook ve Google gibi büyük şirketlerin yanı sıra merkez bankalarının da kendi dijital para birimlerini oluşturma planları da basına yansıdı.Teknofilia'da bu hafta Ahval editörleri Ali Adabay, Evren Dede ve Ali Aslangül, Bitcoin'in çıkış hikâyesini, bu piyasaya nasıl dahil olunup para kazanmanın yollarının ne olduğunu etraflıca ele aldı.Konu üzerine daha önce "Nasıl Bitcoin Zengini Olunur?" adlı bir kitap da kaleme alan Ali Abaday, meraklıları için püf noktalarını, artılarını, risklerini ve kriptolu paranın geleceğini anlattı.Programda ayrıca Huawei üzerinden Çinli şirketlerin 5G altyapı hizmeti sunmasına engel getirecek anlaşmalar da konuşuldu. Türkiye'de durumun nereye doğru evrildiği ve ABD-Çin arasındaki savaşta kimlerin, nasıl etkileneceği masaya yatırıldı.Yine 5G ile hayatımıza nelerin gireceği, bu yeni teknolojinin neden devletlerarası bir meseleye dönüştüğü de analiz edildi.
Facebook, dünyanın en büyük sosyal medya şirketi ve milyonlarca kullancıya ulaşıyor. Instagram ve WhatsApp ile beraber hızla büyüyen şirket, masaüstü platformların yanı sıra iOS ve Android üzerinden de kullanıcılar ile buluşuyor.Akıllı telefonların yaygınlaşması ile beraber mobil uygulamalar daha fazla önem kazanmaya başladı.iOS ekosisteminin geliştiricisi Apple, yıllardır rakibi Android’e göre daha katı kurallar uygulamasıyla biliniyor. ABD’li teknoloji devi, geçtiğimiz aylarda iOS 14’ü tanıttı ve gizliliğe yönelik daha katı kurallar getirdi.Buna göre, özelleştirilmiş reklamlar için kullanıcı verilerinin toplanması kişinin onayına bağlandı.Apple bu özellik ile uygulamaların kullanacakları veriler için kullanıcılardan izin almasını sağlıyor. Böylece kullanıcılar, bir uygulamanın niçin, hangi verilerine erişebileceğine karar verebiliyor.Ancak bu özellik Facebook'u rahatsız etmiş durumda. Zira Facebook, böyle bir özelliğin küçük işletmelere zarar vereceğini iddia ediyor. Hatta sosyal medya platformu, bunun için ABD'deki gazetelere tam sayfa bir ilan dahi verdi. Facebook'un bu adımına Apple CEO'su Tim Cook’tan yanıt geldi.Cook, kişisel Twitter hesabından ''Kullanıcıların, kendileri hakkında toplanan veriler ve bunların nasıl kullanılacağı konusunda seçim yapmaları gerektiğine inanıyoruz. Facebook iOS 14'teki App Tracking Transparency ile kullanıcılar tarafından verilerinin toplanmasına izin verildiği takdirde, daha önce olduğu gibi uygulama ve web sitelerinde kullanıcıları izlemeye devam edebilir'' savunması yaptı.Teknofilia’da Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Apple-Facebook kavgasını masaya yatırdı.Evren Dede, kavganın temelinin, AB’nin kısa bir zaman önce devreye giren yasaya dayandığına dikkat çekiyor.“AB içerisindeki internet sahipleri, kişisel veri izinlerine onay vermek zorunda kaldı” diyen Dede, sözlerini şöyle sürdürüyor:“Son dönemde Skype dahi kullanmak istiyorsanız, sizden veri toplama için izin istiyor. Apple da bu doğrultuda bir adım atarak, artık App Store dahil Facebook ve benzeri uygulamaların kişisel veri toplamasına set koydu. Ancak burada Facebook’un da itiraz ettiği üzere küçük işletmelerin mağdur olma durumu var. Zira küçük bütçeli ve yerelde reklam vermek isteyen bu tarz işletmelerin de reklamlarına üstü kapalı engel konma durumu meydana geliyor. Bütün bunların ötesinde iş dönüp dolaşıp teknoloji kullanmanın karşılığı, hemen bütün kişisel verilerini internete açmak oluyor. O yüzden bir paranoya ile duruma yaklaşmanın çok bir getirisi olmayacak.”Ali Abaday ise, ilk etapta bakıldığında Apple’ın haklı göründüğü görüşünü dile getiriyor. Zira kişisel verilerin kullanım iznini kullanıcıya bırakmasını gerekçe olarak gösteriyor ve şöyle devam ediyor:“Burada kullanıcının rızası gözetiliyor ama Apple bir taraftan da o verileri kendi serverında tutuyor. Öte yandan Facebook da küçük şirketlerin reklam ağının daralacağı eleştirisiyle haklı bir pozisyona geliyor. Ben açıkçası bu savaşta Apple’ın Facebook’a oranla önde olduğunu düşünüyorum.”
Dünya bir yandan koronavirüs salgınıyla boğuşurken, diğer yandan bilim insanlarının çalışmaları ve teknolojinin baş döndürücü yenilikleri hız kesmeden sürüyor.Hafta içinde eski İsrail uzay güvenlik şefi Prof. Haim Eshed’in, uzaylıların var olduğu yolundaki iddiası gündem oldu.Eshed, insanlığın buna henüz hazır olmadığını ileri sürerek, bu bilgiyi yıllardır sakladıklarını iddia etti. Öyle ki, ABD Başkanı Trump’ın uzaylılarla bir pazarlığa giriştiğini öne sürdü. İsrailli istihbaratçının iddiası sonrası yakın zamanda Mars’a yolculuk projeleri tekrar gündemde. Elon Musk’ın sahibi olduğu Space X, sürekli olarak Mars’a füzeler yolluyor. Son olarak "Starship SN8" adlı roket prototipi Teksas'ta yapılan testin inişi sırasında patlasa da başarıya ulaştı.Yakın bir gelecekte Mars’a insanların da kafileler şeklinde belirli testlerden geçerek yollanması planlanıyor. Ancak Mars yolculuğunun geri dönüşü olmayan tek yönlü bir yolculuk olacağı üzerinde duruluyor.Teknofilia’da bu hafta Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Evren Dede, “Mars’a tek yönlü bilet alır mısınız?” sorusuna cevap arıyor.Programda ayrıca Huawei üzerinden Çin’in Uygur Türkleri’ni fişleme planları da ele alınıyor. Huawei’nin, Uygur Türklerini anında hükümete ihbar eden yüz tanıma sistemini test ettiği ortaya çıkmasının ardından Fransız süper star Griezmann, bu şirketle sponsorluk anlaşmasını iptal etti.Ahval editörleri, Huawei skandalı üzerinden etik konusunu da masaya yatırıyorlar.Son olarak programda, Japonya’nın doğum oranını artırmak için devreye sokmayı planladığı yapay zekâ projesi de konuşuldu.Ülkede azalan doğum oranına karşı, 2021'den itibaren yapay zekâ yardımıyla eş bulma projelerine destek verilecek.
Türkiye’de resmi bir temsilci bulundurma şartını yerine getirmedikleri gerekçesiyle Facebook, Twitter, YouTube, TikTok ve Instagram’a ikinci yaptırım olan 30’ar milyon TL’lik cezalar kesildi.Geçen ay söz konusu şirketlere, ilk yaptırım olan 10’ar milyon TL ceza kesilmişti.Cumhurbaşkanı Erdoğan da, yasaklama dahil sonraki adımlardan kaçınmayacağı mesajını verdi.Nisan ayına kadar bu platformların temsilci atamaması durumunda yasaklama olarak da yorumlanabilecek yüzde 50 ila yüzde 90 arasında bant daraltma işlemi uygulanacak.Ahval editörleri Ali Abaday, Ali Aslangül ve Evren Dede, Teknofilia’da bu hafta sosyal medya platformlarına olası yasakların getireceği sonuçları ve yine bir Elon Musk projesi olan Neurolink’i; yani insan beynine çip yerleştirilmesi planını konuştu.Çipin pek çok hastalığın tedavisinde faydalı olacağı öne sürülüyor.İnsan vücudundaki sinir hücreleri ile akıllı telefon arasında veri akışı sağladığı belirtilen çipin 23 milimetreye 8 milimetre büyüklüğünde olduğu biliniyor.Bir anlamda insan beyninden veri akışının da sağlanacağı bu proje, akıllara bilim kurgu filmlerinin efsanelerinden Matrix’i getiriyor.1999 yapımı olan bu filmdeki sahnelerden birisinde, ana karakterin beynine kablolar dikilerek çip yerleştiriliyordu. Musk’ın projesindeki söz konusu çipin ağrı tedavisinde faydalı olmasının yanında, görme bozukluğu, işitme kaybı, uykusuzluk, beyindeki hasarlar ve zedelenmiş omuriliğin tedavisinde çok önemli rol üstleneceği belirtiliyor.Bu teknoloji ile gelecekte, örneğin insanların yürüyebilmesini engelleyen hasarlı sinir dokularının tedavi edilebileceği de öngörülüyor.Teknofilia’da editörler, bu bağlamda hem çip planına hem de güncel koronavirüs aşısına değinerek şu sorulara cevap arıyor:Aşı pasaportu olmadan uçak yolculuğu yasaklanacak mı?Yapay zeka ile insan beyni arasında çiftleşme mümkün mü?Beyne takılan çipler sadece sağlık alanında mı işleyecek?Beyne takılan çiple hangi hastalıklara derman bulunacak?Matrix gerçek oluyor… Peki, siz beyninize çip taktırır mısınız?
Elon Musk’ın kurucusu olduğu Space X, dünyayı değiştirme hedefli projeleri ile gündem olmaya devam ediyor.Temelleri 2015’te atılan ve 2018’de uzaya ilk uyduların gönderimi ile fiili olarak startı verilen Starlink projesi ile tüm dünyaya yüksek hızda internet, düşük maliyetle sunulmak üzere planlandı.2024’e kadar dünyanın her yerinde hizmete sunulması hedeflenen uydu ağı interneti ile bir devrim yaşanılması öngörülüyor.Özellikle koronavirüs pandemisi sonrası uygulanan karantinalarla internetin önemi çok daha öne çıktı.Birçok şirket, online çalışma modeline geçti ve pandemi dönemi sonrası için bu çalışma modelinin geliştirilmesi gündemde.Yine okullarda da zaman zaman eğitimler, online ders şeklinde verilmeye devam ediliyor. İşin komplo teorilerine varan tarafları da yok değil…Bazı komplo teorisyenleri ise, "Elon Musk, Covid-19'dan faydalandı ve hava trafiğinin azalmasıyla daha çok uydu gönderebildi" iddiasını ortaya attı.ABD tarafından izin alan ve şu ana kadar 12 binden fazla uydu gönderen Musk’ın girişimi, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne (ITU) resmi başvuru yaparak 30 bin Starlink uydusunda kullanılmak üzere radyo frekansı için izin istemişti. 40 binden fazla uydunun yörüngeye gitmesi beklenirken Musk, daha önce kendi girişiminin 5G’ye rakip olabileceğini söylemişti.Teknofilia’da Ahval editörleri Ali Aslangül, Ali Abaday ve Yunanistan’dan gazeteci Evren Dede, Starlink projesini konuştu.
Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü Başkanı Doç. Dr. Erkan Saka ile Gazeteci Ali Abaday, RTÜK'ün Spotify'a yönelik lisans hamlesinin perde arkasında yatanları ve 1 Ekim'de yasalaşan sosyal medya yasası sonrası yaşanabilecekleri analiz ediyor.
Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü Başkanı Doç. Dr. Erkan Saka, Teknofilia'da anlatıyor.
Sosyal medya, medyanın büyük çoğunluğunun iktidarın yönetimine geçtiği Türkiye’de halkın haber alma hakkı konusunda en işlevsel mecralardan biri.Son yıllarda ana akım medyanın da “yandaş” çizgide yayınlarını sürdürmesi ile sosyal medyaya olan rağbet katlanarak devam ediyor. Önümüzdeki seçimde önemli bir yere sahip olacağı söylenen “Z kuşağı” üzerinden devam eden tartışmaların ekseninde sosyal medya yasaklamaları tekrar gündeme geldi.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, sosyal medya mecralarının kontrolüne yönelik yeni düzenleme konusunda parti grubuna talimat vermesinin ardından, daha önce başlatılan ancak bir süredir beklemede olan sosyal medya düzenlemesi için sona gelindi.Erdoğan, kızı Esra Albayrak ve torununu hedef alan Twitter paylaşımları sonrasında yaptığı konuşmada "Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz" demişti.Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü Başkanı Doç. Dr. Erkan Saka ile Teknofilia’da yakın zamanda Meclis’e gelmesi beklenen yeni düzenlemeyi konuştuk. Erkan Saka, aslında uzunca bir süredir sosyal medya ağlarının denetleme altında olduğuna dikkat çekiyor. Ancak, bu yeni düzenlemenin yasalaşması ile daha yaptırıma varan boyutlarda bir yasaklamalar ve bant daraltmalarının gelebileceğini söylüyor. Saka, Danıştay’dan çıkacak Ayasofya kararına göre iktidarın Twitter’a erişim engellemesi getirmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu ifade ediyor. Bundan sonraki sürece dair olası senaryoları ele aldığımız yayında şu sorulara cevaplar aradık:Sosyal medya yasaklaması gelirse neler değişecek?AKP’nin masasında hangi plan var? Gerçekten bu platformları kapatma niyetindeler mi?Twitter ve YouTube kapanırsa haber siteleri için alternatifler ne olabilir?Diğer ülkelerde hangi denetlemeler uygulanıyor?Yasağa giden yolda gündem olan Z kuşağını kimler oluşturuyor?Basına yansıyan bilgilere göre AKP’nin düzenlediği taslak yasada, sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye'de temsilci bulunduracak. Yükümlülüğü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcısının internet trafiği bant genişliği önce yüzde 50, daha sonra yüzde 95'e kadar daraltılacak. Sosyal ağ sağlayıcılarına, Türkiye'deki kullanıcıların verilerini Türkiye'de barındırma zorundalığı getiriliyor. Erişim engelleme veya içerik çıkarılması kararlarının uygulanmasına ilişkin rapor bildirimi yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere 1 milyon liradan 5 milyon liraya kadar para cezası verilebilecek.Hukuka aykırı olduğu mahkeme kararıyla saptanan içerik, sosyal ağ sağlayıcıya bildirilecek, bildirime rağmen 14 saat içinde gereğini yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcı, doğan zararların karşılanmasından sorumlu olacak.Bütün bunlar ne anlama geliyor?Aslında önceki yıllarda sosyal medyaya belirli aralıklarla yasaklamalar getirilmişti. Bu kez ne farklı olacak?
Sosyal medyanın gündelik hayatın olmazsa olmazları arasına girmesi ile birlikte halkın haber takibi alışkanlıkları da değişkenlik gösteriyor.Reuters Enstitüsü başta olmak üzere çok sayıda araştırma, son yıllarda internetin, en çok kullanılan haber kaynağı olduğunu ortaya koyuyor.Her ne kadar televizyon hâlâ zirvedeki yerini korusa da YouTube gibi online video içerikleri üreten mecralara ilgi yükselmeye devam ediyor.Türkiye'de internet kullanıcısı olan her 10 kişiden dokuzu haftalık düzenli video haber takibi yapması bunun en önemli işareti.Teknofilia'da bu hafta Bilgi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Erkan Saka ve Gazeteci Evren Dede ile halkın haber için hangi platformları takip ettiğini ve YouTube'un geleceğini konuştuk.
Sosyal medya devi Twitter, devlet bağlantılı enformasyon operasyonları kapsamında faaliyet gösteren 32 bin 242 “trol” hesabını ifşa ederek askıya alırken, Türkiye’den de AKP ile bağlantılı 7 bin 340 hesabın fişini çekti.Twitter’ın açıklamasına göre, Türkiye’de sahte ve kullanılmak üzere ele geçirilen hesaplar, AKP lehine siyasi söylemi kuvvetlendirmek amacıyla kullanılıyordu.Twitter'ın ortak proje yürüttüğü Stanford Internet Gözlemevi (SIO) de verileri raporlaştırarak AK trollerin propaganda faaliyetlerini detayları ile anlattı.AKP ve Saray ise bu karara adete ateş püskürdü.Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twittter'ın trol operasyonuna tepki gösterirken Wikipedia’yı işaret ederek sosyal medya devini kapatmakla tehdit etti.Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Doç. Erkan Saka ile Twitter'ın operasyonunun ne anlama geldiğini ve Türkiye’nin ileride atacağı olası hamleleri konuştuk.
Erkan Saka değerlendirdi: Teknolojide öne çıkan gelişmeler ve 2019'un 'en'leri…Teknoloji dünyasında önemli gelişmelerin yaşandığı bir yılı daha geride bırakıyoruz.Wikipedia yasağı, Türkiye-Google kavgası ve Netflix gibi online platformlara gelen sansür uygulamalarından; Apple, Facebook, Samsung ve Huawei cephesinden gelen yeni ürün ve haberlere kadar 2019’da pek çok teknolojik gelişme yaşandı.AhvalPod Teknofilia’da Erkan Saka ile 2019’un panoraması üzerine konuştuk.Saka ile 2019’un en iyi dizileri/filmlerini, en iyi akıllı telefonunu ve yıla damga vuran teknoloji şirketini seçtik.Saka’ya göre her ne kadar Çin’in baskıcı yönetiminin altında faaliyet gösterse de TikTok 2019’a damga vuran sosyal medya platformu oldu.Facebook’a yönelik eleştirilere de değinen Saka, teknoloji devlerinin perde arkasındaki uygulamalarını masaya yatırdı. Saka, Türkiye adına yine baskı ve sansürün hâkim olduğu bir yıl olsa da gelecek yıl adına bazı ışık emarelerinin görüldüğü gelişmeler olduğundan bahsediyor.Erkan Saka ile enine boyuna bir 2019 değerlendirmesi için buyurun...
Google ile Türkiye'de Rekabet Kurumu'nun arasındaki aylar süren anlaşmazlık krizle sonuçlandı. Google, aldığı karar uyarınca iş ortaklarına Türkiye'de yeni çıkacak Android cihaz modellerini onaylamayı durduklarını bildirdiklerini açıkladı. Şirket, bunun da yeni cihaz modellerinin Google servisleri ile pazara sunulamayacağı anlamına geldiğini duyurdu.Rekabet Kurulu, Aralık 2019'da Google'a "rekabete aykırı davrandığı" gerekçesiyle 93 milyon TL ceza kesilmesine karar vermişti.Google ise Rekabet Kurumu ile üç yılı aşkın bir süredir konuyla ilgili birlikte çalışmalar yürüttüğünü ancak kasım ayında Kurum'un yapılan değişiklikleri uygun bulmadığını açıkladı.Eğer taraflar arasında bir anlaşma sağlanamazsa Türkiye'de yeni Android cihaz modelleri Google servisleri ile pazara sunulamayacak.Google'ın açıklamasına göre, farklı bir düzenlemeye gidilmemesi halinde bundan böyle Türkiye'de satılacak olan Android işletim sistemine ait olan telefonlarda Google Search, Google Play, YouTube ve Gmail gibi Google'a ait servislerin uygulamaları önceden yüklü bir şekilde yer alamayacak.Teknoloji devinin Türkiye'de yaşadığı anlaşmazlığı Erkan Saka ile AhvalPod Teknofilia'da konuştuk.Saka ile ayrıca 34 yaşında Finlandiya Başbakanı seçilerek dünyanın en genç başbakanı unvanını elde eden Sanna Marin üzerinden benzer yönde bir konuyu ele alan Borgen dizisini masaya yatırdık.Erkan Saka, bir açık kaynak hizmeti sunan Android'in Google tarafından tekelleştirilmesine yıllardır karşı çıktığını belirtirken Türkiye'de yaşanan krizin ardından siyasi bazı nedenler de olabileceğine dikkat çekiyor. Anlaşma olmaması durumunda Android kullanıcıları için bundan sonraki sürecin biraz daha zahmetli olacağını kaydeden Saka, APK aracılığı ile uygulamaların indirilebileceğini ancak burada da "bilinmeyen kaynak" sorunu nedeni ile güncelleme gibi bazı problemlerin öne çıkabileceğine işaret ediyor.Saka'ya Android kullanıcıları için felaket senaryosu ise, zayıf bir ihtimal de olsa Google'ın servis desteğini tümüyle Türkiye'den çekmesi...
Erkan Saka ile Teknofilia'da 'vatandaş gazeteciliği'ni ve son dönemde habercilikte ciddi bir mesele hâline gelen fact-check (veri doğrulama) konusunu konuştuk.Saka, bu habercilik tarzının Türkiye’deki gazeteciler arasında neden böyle büyük bir öfkeye neden olduğu sorusunu cevaplarken örneklerle analiz ediyor."Geçtiğimiz haftalar içinde profesyonel gazetecilerin bulunduğu iki ayrı ortamda vatandaş gazeteciliği (citizen journalism) konusu, gazeteciler tarafından durup dururken dile getirildi" diyen Saka, "Kelimenin tam anlamıyla bir öfke kusması yaşandı. Türkiye’de gazeteciliğin hâli üzerine sunulan birçok haklı argümandan sonra konu bir şekilde vatandaş gazeteciliğine geliyor ve zaten haklı olarak öfkeli olan gazeteci arkadaşlarımız büsbütün bir öfke nöbetine giriyor. Nedense aklıma straw man fallacy geldi ama tam olarak da bunu kullanmak doğru olabilir mi, emin değilim. “Korkuluk safsatası” olarak çevrilebilecek (eminim daha iyi çevirisi de vardır) bu kavramla kastedilen şey, aslında varolmayan ya da pek de etkisi olmayan bir unsur hedefe alınarak karşı tarafın argümanlarını zayıflatmaktır. Aktroller neredeyse hiç etkisi olmayan bazı Twitter hesaplarının içeriğini kullanarak muhaliflerin ne kadar kötü olduğunu ispat etmeye çalışırken bu yönteme sık sık başvuruyorlar. Tabii ki tersi de oluyor ama muhaliflerin genelde buna başvurmasına gerek kalmıyor. Zaten eleştirilecek yeterince malzeme olduğu için…" ifadesini kullanıyor.Erkan Saka ile fact-check meselesini konuşurken Suriye'deki son askeri harekât sırasında Türkiye medyası ve Batı medyasının nasıl sınav verdiğini ele aldık.
RTÜK'ün internet üzerinden yapılan yayınları denetlemesine imkân tanıyan yönetmelik, artık devrede.Bir anlamda “sansür yasası” olarak da yorumlanan yönetmelik, ikisi geçici toplam 26 maddeden oluşurken merkezi yurt dışında olup Türkiye’ye yönelik yayın yapanlar da denetime tabi tutulacak.Başta Netflix, BluTV, PuhuTV gibi internetten yayın yapan platformların da yönetmelik kapsamına girdiği düzenleme sonrası internet yayıncılarını neler beklediği merak konusu.Erkan Saka ile Teknofilia’da bu hafta RTÜK’le gelen sansür yönetmeliğini konuştuk.“Her ülke bir tür regilasyon getirmeye çalışıyor. O yüzden Türkiye’nin bu yaptığı despotik gelmiyor” diyen Saka “Buradaki sorun, RTÜK’ün sicili pek temiz değil ve hükümetin yaklaşımı da ortada. Vergilendirmeden ziyade burada asıl amacın sansüre gidecek yolun açılması olduğunu söyleyebiliriz” görüşünü dile getiriyor.Artık televizyonlar için geçerli olan uyarıcı sembolleri internette de göreceğiz. Buna göre, alkol ve sigara sahneleri yayın ihlaline girebilecek.Erkan Saka, “Bir sigara fetişi var. Sigarayı engelledikleri kadar şiddeti engellemiyorlar. Türk dizilerindeki şiddet sahnelerine herhangi bir düzenleme yokken başka bir sürü şeyi sansüre uğratıyorlar. Aynı şey internet yayınlarına da gelecek gibi gözüküyor” ifadesini kullanıyor.Yönetmelik sonrası çokça tartışılan bir konu da “ahlaki” ölçütlerin ihlali kapsamına girecek yayınlara getirilecek sansür…Netflix’in, bu alanlarda nasıl bir yayın yapacağı ya da ne kadar sansür ortaya koyacağı soru işareti. Saka’ya göre, belki de bu dizileri Türkiye piyasasına hiç sokmayacak…Böyle bir durumda çok sayıda izleyicinin aboneliği bırakabileceğine dikkat çeken Saka, konuyu internet haber sitelerine getiriyor:“Benim anladığım izlenme trafik oranı gibi şeyler ortaya girecek. Demoklasin kılıcı gibi olacak. Bir YouTube kanalınızdaki içerikle gündem olduğunuzda bu sansür devreye girecek ve bir tehdit aracı olarak duracak.”Saka, hafta içinde Netflix’in Türkiye kamuoyunu meşgul eden Türkiye’den çekilip çekilmeyeceği konusunda farklı bir yaklaşım getiriyor.“Zaten Türkiye’den çekileceği iddiasına inanmamıştım” diyen Saka, “Büyük ticari platformların derdi özgürlük değil çoğu zaman. Bunlar milyonla ifade edilen abonelerini kaybetmek istemiyorlar. Tüm bu mecralar, bulundukları ülkelerle işbirliğine gitmeye çalışıyorlar. İnternet aktivizmi ya da düşünce özgürlüğü bağlamında bakanları çıldırtacak uygulamalar yapıyorlar” yorumunu yapıyor.Yönetmeliğe göre, içerik ve yer sağlayıcısı yurt dışında bulunan internet yayınları da, yeni yönetmeliğe aykırı yayın yapmaları durumunda denetlemeye girecek. Bu kuruluşlar da lisans almak zorunda. Bu yola gitmemeleri durumunda erişim engeli getirilecek.Yönetmeliğe göre, lisans almayan kuruluşlar önce uyarılacak ve üç aylık süre tanınacak. Bu süre bitiminde bir lisans alınmaması durumunda erişim engellemesi getirilecek.Lisans ücretleri ise radyo yayınları için 10 bin, diğer yayınlar için 100 bin TL. Alışveriş siteleri için ise beş katı bir rakam söz konusu.RTÜK eliyle getirilen sansür yasasında dikkat çeken bir diğer madde de şikayet üzerine işlem yapılacak olması.Burada da bir şikâyet üzerine ‘terör’ suçlaması ile yayına yasak da getirilebilecek ya da LGBTİ temalı bazı YouTube içeriklerinin de erişim engeli söz konusu olabilecek.
Gazetecilik, basılı yayından internet yayıncılığına kayarken demokrasinin az geliştiği ya da askıya alındığı ülkelerde iktidarın sansürü ve erişim engeli girişimleri en büyük sorun olarak öne çıkıyor.Türkiye’de de özellikle muhalif yayın yapan internet haber siteleri, hükümetin ağır baskılarının yanı sıra üretilen içeriklere; kimi zaman da tamamen siteye erişim engeli ile mücadele etmek zorunda kalıyor.Peki, bu sansür ve engellemelerden kurtulmanın bir yolu var mı?Gelişen teknoloji ile medyayı, iktidara karşı güçlü hâle getirecek ve belki de elini koluna bağlayacak “Blockcain Gazeteciliği” (Blokzincir) mevcut.Türkiye’de henüz çok yaygın olmasa da dünyada bu teknolojiyi kullanan yayınlar ve kuruluşlar var. Teknofilia’da bu hafta Erkan Saka ile “Blokzincir Gazeteciliği” üzerine son gelişmeleri konuştuk.Blokzincir dendiğinde akla ilk olarak Bitcoin gibi kripto para birimleri gelse de bağımsız internet gazetelerine bakan yönü oldukça ümit verici gelişmeler sunuyor.Blokzincir, 2009 yılında Satoshi Nakamato ismini kullanan, 35 yaşında ve Japon olduğunu söyleyen bir yazılımcının Bitcoin ismini verdiği kripto parayı üretmesiyle doğdu. 2008’de Amerika Birleşik Devletleri’nde patlak veren ekonomik krize bir tepki olarak politikacılar ya da bankacıların müdahalelerinden bağımsız sanal bir para yaratmayı seçtiğini belirten Nakamato, 2011 yılında ortadan kaybolurken ve gerçek kimliği hâlâ bilinmiyor.Konuya ilişkin P24’te de bir yazı kaleme alan Erkan Saka, “Teorik olarak blokzinciri işlemeye başladığınız zaman ona müdahale edilmesi epey zor. Aslında ilk etapta tüm dünyaya açık, altı milyon kullanıcının da teorik olarak kullanabileceği bir sistemdi. Bir içeri silemiyorsun ama üzerinde oynama yapabiliyorsun. Bu hâliyle kötü niyetlerin manipülasyonuna açık. Ancak gazeteciler için önerilen şey, “Private Blokchain”. Yani kapalı bir anlamda. Yalnızca izin verilenler girebiliyor. Bu bağlamda bir gazetecilik ağının parçası oluyorsa Türkiye’den biri. O ağda sizin içeriğiniz var olmaya devam edecek. Burada erişim engeli neredeyse imkânsız hâle geliyor” ifadesini kullanıyor.Öte yandan blokzincirin fake news olayına karşı da önemli bir teknoloji olduğunu kaydeden Saka, “Üretilen içeriğin ilk kim tarafından yapıldığını, an be an nasıl yayıldığını ve kimlerin değişiklik yaptığını da tamamıyla görebiliyorsunuz. “Public Blokzincir” yerine “Private Blokzincir” tercih edildiğinde sahte haberlere karşı çözüm olabilir” diyor.Blokzincirin sansürü yenmek için nasıl etkili olabileceğine dair örnek bir olay Nisan 2018’de Çin’de yaşandı. Cinsel istismar mağdurlarını savunan #Metoo hareketi, Çin’de internetin devlet baskısına blokzincir teknolojisini kullanarak meydan okudu. Yue Xin isimli #Me too hareketine mensup bir Pekin Üniversitesi öğrencisi, 1998 yılında aynı üniversitede bir profesörün istismarına maruz kaldıktan sonra intihar eden bir öğrenciyle ilgili araştırma yapmaya başlamış, bulgularını çeşitli internet sitelerinde paylaşmış, fakat Pekin Üniversitesi bu paylaşımları o platformlardan sildirerek ortadan kaldırmıştı. Bunun üzerine öğrenci tüm olanları paylaştığı bir mektup yazarak Etherium blokzincirinde paylaştı ve Çin devletinin saklamaya çalıştığı yazı, bir daha silinmemek üzere blokzincirinde kayıt altına alındı.Bernat Ivancsics imzalı “Gazetecilikte Blokzincir” raporunu özetleyen Erkan Saka, şunları söylüyor:“Son olarak, devlet tarafından yaratılan blokzincirler ile vatandaşların kamusal verisi dağıtık dosya sistemleri ve akıllı sözleşmeler sayesinde kamuyla paylaşılabilir. Bu da araştırmacı gazeteciler için yepyeni bir bilgi kaynağı haline gelir. Böylece, gazeteciler bilgi talebi başvurusunu blokzincir üzerinden yapar ve tüm süreç değiştirilemez şekilde kayıt altına alınır. Bu son anlatılan ancak gelecekte olabilir ama olasılığı yüksek bir gelecek....”Saka, blokzincirin üç ana amacının olduğunu ifade ediyor ve şunları sıralıyor: “Blok” denen konteynerler içinde küçük miktarlarda verinin depolanması. Saklanan veriyle ilgili her türlü değişikliğin takip edilebilmesi - her değişiklik yeni bir veri olarak bloklara kaydedilip, bloklar birbirine “zincir” şeklinde değiştirilemez şekilde eklemleniyor. Verinin ve uğradığı tüm değişikliklerin tüm kullanıcıların üzerinde anlaşabileceği şekilde güvenli şekilde kaydedilmesi. Bu kayıt sürecine verinin nasıl depolandığı, korunduğu ve süreçte değişiklik yapılamaması dahildir.“Blokzincir yeni bir teknoloji olarak potansiyeller taşıyor. Kendi içinde de birçok alt teknolojiden bahsedilebilir” diyen Saka, “Örneğin ‘akıllı sözleşmeler’ gazeteciler için özellikle kullanışlı olabilir. İlk olarak tamamen herkese açık bir şekilde ortaya çıkan blokzincir fikrinde şimdi özel ağlar da tahayyül edilebiliyor ki editoryal süreçler dikkate alındığında bunun medya şirketleri için daha faydalı olduğu düşünülebilir. Bernat Ivancsics’in raporu hem bu teknoloji hem de medyacılar için kullanım biçimlerinin geniş bir özetini içerse de nihaî olarak somut bir öneride bulunmuyor. Blokzincir ile ilgili teknolojilerin ve bunlara dair medya kullanımlarının nasıl evrildiğini hep birlikte göreceğiz” görüşünü dile getiriyor.İşin gazeteciliğe bakan yönünün dışında Türkiye'de AKP iktidarı ile birlikte hemen her seçimde şaibe tartışmalarına konu olan oy verme işlemine ilişkin de bazı iyimser tarafı var bu teknolojinin.Erkan Saka, "Bu yönde büyük bir çaba var. Geçen yıl Lisbon'da seçim fuarı yapılmış ve orada da blokzincirciler şov yapmışlar" diyor.ABD'de bazı eyaletlerde bu sistemle oy verme işlemi yapıldığını söyleyen Saka, "Ancak bu da şimdilk muamma. Ortada insanların kullanımı olduğu için ileri aşamalarda güvenlik sorunu yaşanabilir. Örneğin, oy verme işlemi cep telefonundan yapılıyorsa burada kullandığınız cihaz baştan ele geçirilmişse yanlış kimlikle yanlış oylama mümkün olabilir" ifadesini kullanıyor."Seçim konusunda teorik olarak mümkün" diyen Saka, "Muhtemel daha güvenli hâle getirildiğinde gelecekte oy verme işleminin blokzincir üzerinden yapıldığını göreceğiz" görüşünü dile getiriyor.
Teknofilia’da Erkan Saka ile bu hafta Twitter'a getirilen telif hakları güncellemesi üzerinden içerik kullanımındaki telif meselesi ve sosyal medyanın Türkiye'de "adaleti sağlama" konusunu konuştuk.Daha önce "telif hakkı" gerekçesiyle haber içeriği de üreten bazı hesaplar askıya alınıyordu. Ancak Twitter artık direkt askıya alma yerine önden uyarı gönderiyor. Erkan Saka, "Telif hakkı en başından beri internet aktivistlerinin de tam çözemediği bir mesele. Burada adil kullanım hakkı gözetilmezse bu, ileride daha da kötüye kullanılacak gibi gözüküyor. Adil kullanım hakkı olmazsa internet üretimi duracak neredeyse. Hiç beklemediğiniz yerden sansürcüler sizi vurabilir" diyor.Saka'ya göre kaynak belirtildiğinde adil kullanıma giriyor... YouTube'un bu yönde güzel bir kural geliştirdiğini söyleyen Saka, "İçerik üreticilere önden bildirim göndererek herhangi bir içerik kaldırmanın önü alınmış oluyor. Twitter'daki düzenleme de güzel bir gelişme" ifadesini kullanıyor.Erkan Saka, sosyal medya üzerinden adalet sağlanması konusunda ise "Baya adalet kurumunu belirleyici konuma gelmeye başladı" görüşünü dile getiriyor.Salda Gölü olayını örnek gösteren Saka, "Sosyal medyada kamuoyu oluşturulmasa bir iptal olmayacaktı belkide. Bir yönüyle de acıklı bir durum. Keşke bunlara kalmasa ve adalet sağlayıcı kurumlar bu işlevi yerine getirse" yorumunu yapıyor.
Baş döndüren bir hızda gelişen teknoloji, her geçen gün kitleleri peşinden sürükleyen yeni uygulamaları da karşımıza çıkarıyor. İlk etapta eğlenceli gözüken bu uygulamaların birçoğunda kişisel verilerin güvenliği en önemli sorun olarak önümüze çıkıyor. Teknofilia’da Erkan Saka ile FaceApp konuşmamızın ardından bu kez “Who is Town” adındaki yeni uygulamayı konuştuk. Instagram’a ilişkilendirdiğinizde gittiğiniz yerlerin haritasını çıkaran ve takip ettiğiniz kişilerin de dünden bugüne nerelere gittiğini gösteren uygulamanın güvenlik sorunlarının yanı sıra Erkan Saka’nın P24’te kaleme aldığı “Kolektif haber projelerinin başarılı olması için öneriler” başlıklı yazısını ele aldık.Erkan Saka, Who is Town konusunda, uygulamanın sinsice bir veri toplama yerine kullanıcıların kendi rızasıyla verisini paylaştığına dikkat çekiyor. “Yeni dönemlerin aslında ilk göstergesi bu uygulama da” diyen Saka, veri ile iligili sorunlar olduğuna dikkat çekerek, Senin verdiğin veri üzerinden başkalarının da verilerine ulaşılıyor olmasının sorunlu olduğuna vurgu yapıyor ve ekliyor:“Bir kullanıcının onayı üzerinden takipçilerinin onayı olmadan onların da içeriğine ulaşılması olayı var. Hesabın korumalı olsa bile takibine izin verdiğin kişinin lokasyonunu da çekebiliyor ve bir kere çektikten sonra da o veri depolanıyor artık. Bu da doğrudan doğruya ihlal gibi.”Çok felaket tellalcılığının da sakıncalı olduğunun altını çizen Saka, “Bu tarz yeni uygulamalar için lokasyon vermekten kaçınmakta fayda var” uyarısı yapıyor.Wired’de uygulamaya ilişkin yayımlanan makaleden atıf yapan Saka, şunları söylüyor:“Mesela sigorta şirketleri ileride bir kişinin ne kadar bara gittiğine ya da ne kadar işine gittiğine bakarak Sen çok içiyorsun, işe düzenli gitmiyorsun gibi frekasyonlara gidilebilir. Gelecekte bu ihtimal var.”Saka, bu endişelerin haklı olduğunu ama işin paranoya seviyesine getirilmeden daha nesnel yaklaşılması gerektiği notunu düşüyor. Teknofilia'nın ikinci bölümünde, aslında internet gazeteciliği yapanları da yakından ilgilendiren bir sorun ve bu sorundan çıkış yolu üzerine önemli bir konu olan kollektif haber projelerine değindik.Zira artık internet haber sitelerinde ürettiğiniz bir içeriğe aldığınız reyting sizi belki kaliteye değil, tıklanma hastalığına itebiliyor. Bu tuzağa düşen gazeteciler için uzun vadede nitelikli içerik üretmek zorlaşabilir.Erkan Saka, Google Analitik gibi veri akışı sağlayan platformlara gönderme yaparak, “Aylık ortalama sayfa trafiği, sitede geçirilen ortalama zaman gibi veriler size en sadık okuyucular hakkında bilgi vermeyecek” diyor.Correctiv’in Alman gayrımenkul piyasasına yönelik kitle kaynak kullanarak yaptığı araştırmaya değinen Emily Goligoski bu örnek üzerinden kolaboratif haber projelerinin nasıl başarılı olabileceğine dair 14 madde sıralamış. Saka da yazısında bu örneklerden yola çıkarak bir özet yapıyor.Okuyucu kitlenizi doğru saptamak adına odak gruplar ya da anketler yapılmasının faydalı olabileceğini söyleyen Saka, “Aboneliğini bitirenlerle vb kesimlerden de alınacak geribildirim ile daha bilgi temelli stratejiler geliştirilebilir” tavsiyesinde bulunuyor.Araştırmadaki önerilerden biri de, hem aylık okuyucu trafiğini baz alarak hem de geri kalan yüzde 90 ya da daha fazla ziyaretçinin arzularına göre site ve uygulamaları tasarlamak yolunda…Aslında daha çok okuyucu geliri ile bir haber üretim merkezi oluşturmaya yönelik tavsiyelerin sıralandığı araştırmada, “Çoğu zaman çok küçük bir sadık okuyucu size en hayatî finansal desteği sağlayacak. Öte yandan da gelirinizi artırmak için henüz ödeme yapmayan, ya da sitede fazla vakit geçirmeyen büyük çoğunluğa nasıl ulaşacağınızı planlayacaksınız. Bu bağlamda ortalama rakamlar işinize yaramayacak” ifadesi yer alıyor.
Son günlerde dünya genelinde popülaritesini hızla artıran “FaceApp” adında bir uygulama var.Kısa sürede sadece Play Store’da 100 milyonu aşkın bir indirmeye sahip olan uygulama, insanların fotoğraflarını değiştirerek farklı görünümler kazanmasını sağlıyor.Daha çok yaşlandırma efekti uygulamayı popüler kılan tarafı…Ancak FaceApp, göründüğü kadar masum değil. Zira kişisel verilerin kullanımı konusunda tartışma konusunda bazı soru işaretleri barındırıyor. İşin içinde bir de kurucusunun Rusya’nın Petersburg Devlet Üniversitesi’nden Yaroslav Goncharov olması bazı komplo teorilerine de kapı aralıyor.Konuyu, Teknofilia’da Erkan Saka ile konuştuk.Bilgi Üniversitesi’nde Doç. Dr. olarak öğretim görevlisi olan Saka, ilk etapta Facebook’un uygulaması olarak düşündüğünü belirtiyor.Programın Rusya tabanlı olmasının tek başına bir sorun olmadığını düşünen Saka, Amerika merkezli birçok teknoloji devinin de aynı verileri topladığının altını çiziyor. Saka’ya göre kişisel verilerin korunması konusunda ilkesel bir duruş ortaya konmalı...Türkiye'de de ünlü isimlerin FaceApp’i kullanarak yaşlandırılmış fotoğraflarını sosyal medya hesaplarından paylaşması, uygulamanın cazibesini daha da artırıyor.View this post on InstagramFace App tamam onu anladık ama “Yaşlılık” da markayım ! En iyi yaşlılıklar sayfamda :)A post shared by Cem Yılmaz (@cmylmz) on Jul 16, 2019 at 8:43am PDTABD seçimlerinde Facebook verileri ile seçmen eğilimini yönlendirme skandalı ile bilinen Cambridge Analytica’dan sonra Rus istihbaratı suçlanıyordu.FaceApp’i yükleyen kişi, aynı zamanda USB hafızasındaki verilerinin okunma ve değiştirilmesine de izin veriyor. Aynı zamanda FaceApp ile verilerinizin ticari amaçlarla kullanılabileceğine de tamam diyorsunuz.Çoğu kimse kullanıcı sözleşmesinin detaylarını okumadan onay verirken uygulamanın verileri bir bulut sistemi içine yedeklediği ortaya çıktı.Forbes haberinde FaceApp kurucusu, yedekleme bilgisini doğrularken 48 saat sonra sistemden silindiğini ileri sürüyor.Erkan Saka, Rusya’nın daha otoriter bir rejime sahip olduğuna ve istihbari faaliyetlerde daha etkin bir varlığa sahipliğine dikkat çekiyor.Yaman Akdeniz’in de “Bilerek yapıyorsanız tamam ama verileriniz toplanıyor” uyarısına atıf yapan Saka, “Verilerin toplanmasının önümüzdeki yıllarda asıl endişeli sonuçlar çıkarabilecek” diyor.Gizlilik Sözleşmesi ve Kullanım Şartlarına veya bu konudaki haberlere bakın. Kullanmayın demedim. Kişisel verilerin korunması ve mahremiyet konusunda farkındalık önemli. Her servis veya app'a teslim olmak zorunda değiliz. Faceapp'ın sözleşmesi ve şartları da tartışma konusu.— Yaman Akdeniz (@cyberrights) July 18, 2019Bu tarz uygulamaların, açık istihbaratın yeni yöntemi olduğunu söyleyen Saka, biraz daha sınırlı ve şeffaf bir şekilde verilerin kullanılabileceğini kaydederken kendisinin uygulamayı indirmediğini ifade ediyor.Saka’nın önerisi, yavaş yavaş açık ve özgür yazılım uygulamalarına geçiş yapılması yönünde…“İnternette içerik üretmek çok kolaylaştı ama bu kolaylığın karşısında da bir bedel ödememiz gerekiyor” diyen Saka, ABD’li yazılım programcısı Richard Stallman’dan örnek veriyor:“Herkes de bir Richard Stallman değil. O hâlâ kendi yazdığı e-mail sistemini kullanıyor. Hiçbir ticari yazılımı kullanmıyor. Hatta kredi kartı dahi kullanmıyor. Ama çoğumuz onun gibi olamıyoruz yazılım bilmediğimiz için. O düzeyde zaten veriyi korumamız imkânsız. Belki özgür yazılıma daha çok kayarak ve ufak tefek önlemler olarak dayanacaksın biraz. 30 yıl sonra ne olacağını da görme artık.”
Teknofilia’da Erkan Saka ile bu bölümde Columbia Üniversitesi Tow Dijital Gazetecilik Merkezi tarafından Sharon Ringel ve Angela Woodall imzasıyla yayımlanan raporu ve SETA’nın uluslararası tepkilere de yol açan ‘medya andıcı’nı ele aldık.Erkan Saka’nın P24’teki yazısında da etraflıca irdelediği “Dijital gazeteciliğin arşiv sorunu” aslında çok üzerine düşülmeyen önemli bir mesele olarak önümüze çıkıyor.Yazılı basının yavaş yavaş dijitale evrilmesiyle üretilen içeriklerin muhafazası da ayrı bir önem arz ediyor. Erkan Saka, “100 yıl öncesinin basınında bir habere ulaşmak mümkünken internet sonrası dönemde dijital olarak yayınlanmış bir habere ulaşmak imkânsız hale gelebiliyor” diyor ve ekliyor:“Bu biraz ‘birinci dünya’ derdi gibi gözükebilir ama dijital gazeteciliğe emek vermiş her vatandaşın gündemine alması gereken sorunsallardan biri hâline geliyor bile.” Columbia Üniversitesi Tow Gazetecilik raporunun ana bulgusu, yalnızca dijitalde var olan haber kuruluşlarının basılı yayınlarla karşılaştırıldığında içerik korumasına daha az duyarlı olduğu yönünde. İçeriğin korunması daha çok üçüncü partilere ya da Facebook gibi platformlara bırakılmış durumda. Ancak bunların içerik korunmasında gazetecilik prensiplerini dikkate alması pek de beklenecek bir durum değil. Saka’nın aktardığına göre, görüşme yapılan gazetecilerin çoğu arşivleme/içerik koruma bağlamında Internet Archive’a atıfta bulunmuş. Bu platform hayatî bir rol oynasa da web arşivlemesini sınırlı düzeyde yapabiliyor ve yayınlanmış içeriğin ancak bir kısmını arşivlemiş oluyor. Görüşme yapılan gazetecilerin çoğu haberlerini “yedeklediklerini”, bunların kamuya açık olmadığını belirtmişler. Araştırmacılar gazetecilerin yedekleme ile arşivleme arasındaki farkı fark etmediklerini yine aynı şekilde depolama (storage) ile saklama (preservation) arasındaki farkla da ilgilenmediklerini inanmışlar. Bu durumda çoğu gazeteci için Google Drive, Amazon bulut hizmetleri ve kendi şirketlerinin içerik yönetim sistemleri arşivle aynı anlama gelmiş oluyor. Saka, “Oysa bunlar yalnızca depolama mekanizmaları ve sahte bir güvenlik hissi yaratıyorlar. Arşiv uzmanlarının belirttiği üzere Internet Archive gibi kurumlar geleneksel arşiv pratiklerine uygun hareket etmiyor ve daha da önemlisi her şeyi korumaya çalışmıyorlar” görüşünü dile getiriyor.Bahsedilen raporda dijital arşivcilikle ilgili alt başlıklar şöyle sıralanıyor: Platformların ötesindeki işbirlikleri: Örneğin gazete blogları. Birçok okuyucu gönüllü olarak blog açtılar, bazen habercilik yaptılar. Medya kuruluşu böyle bir programdan vazgeçince üretilen içeriği arşivlemeyle uğraşmıyorlar ve içerik kaybolup gidiyor. Kodlar: Medya kuruluşlarının kullandığı uygulamaların kodları. Gelecekte bunlara erişim olmazsa içeriğe nasıl erişilecek? GitHub gibi yerlerde kodlar depolanabiliyor ama yine de kod değişikliği sonucu içeriğe erişimin mümkün olamayacağı durumlar olacaktır. Yorumlar: 2000’lerin ortalarına kadar medya kuruluşları okuyucularını yorum yapmaya teşvik ediyordu. Ancak malum nedenlerden dolayı yorumlar artık teşvik edilmiyor. Yine de yapılmış ve yapılacak olan yorumların arşivlenmesi de içeriğin bir parçası değil mi? Bu konuda da pek bir çalışma yok. Mikrofilmler: Basılı medya için mikrofilmler bir çözüm olmuştu. Ancak içeriğin kişiselleştirilmesi ve atomizasyonu yüzünden dijital alanda benzer bir çözüm bulunabilmiş değil. Blokzincir kullanımı: İçeriğin silinmesi ve farkedilmeden değiştirilmesini engellemek adına blokzincir bir çözüm olarak sunuluyor. Öne çıkan projeler arasında şunlar sayılabilir: The InterPlanetary File System (IPFS) blokzincirdeki depolama sınırlılığını aşmak üzere P2P çözümler deniyor. Civil üzerine zaten birçok yazı yazılmıştı burada da. Varolan internet yapısına alternatif olarak ortaya çıkan adem-i merkezî web, DWeb, de arşivleme için bir çözüm olabilir. Özellikle 5G teknolojisinin yayılmasıyla DWeb cep telefonlarına kadar P2P depolamayı ve paylaşımı mümkün kılabilecek. Önceki yazılarda da belirtildiği üzere blokzincir projeleri de hâlâ deneme aşamasında ve sürdürülebilir bir çözüm olup olmayacaklarını zaman gösterecek. URL adresleri: 404 mesajı veren bağlantılar da bir haber kurumunun itibarını zedeleyen unsurlardan birisi. Haber kuruluşlarının bozuk adresleri düzeltmek için bile kadro ayırması gerekiyor. Emülasyon: Özellikle interaktivite içeren haber uygulama ve oyunlarının gelecekte tekrar edilebilmesi için özel platformlar gerekiyor. New York Üniversitesi öğretim üyesi Meredith Broussard öncülüğünde ilk emülasyon temelli arşiv geliştiriliyormuş. Podcastin ikinci bölümünde ise iktidara yakın SETA Vakfı’nın “medya andıcı” olarak tarihe geçen skandal raporuna eğildik.Erkan Saka, raporu “Dünyada da örnekleri var” teziyle savunan SETA’nın bir araştırmaya dayalı olmadan tamamıyla bir fişlemeye dayalı istihbarat çalışmasına benzer bir işe imza attığını söylüyor.Yurt dışındaki örneklerin çok farklı ve ciddi bir araştırmaya dayalı olduğunun altını çizen Saka, SETA’nın think-tank kafasına uymayan bir çizgide olduğunu kaydediyor.Raporun, korkutma amaçlı olduğunu belirten Saka, “Neden yabancı medya kurumları Türkiye’de istihdam açığını kapatmak için yatırımlar yaptığını iktidarın yarattığı medya düzeninde aramak gerek” ifadesini kullanıyor.Saka, SETA Direktörü’nün “Sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz” açıklamasını da tiye alarak, “Bakalım başımıza daha neler gelecek” diyor.
AhvalPod’da yeni bir podcast şovu ile dinleyicilerin karşısındayız. Teknoloji ve internetin medyayla ilişkisini irdeleyeceğimiz bu programda her hafta sıcak gelişmeleri yakın mercek altına alacağız.Teknofilia adını verdiğimiz programın kaptan köşkünde ise Erkan Saka oturuyor.Bilgi Üniversitesi’nde Doç. Dr. olarak öğretim görevlisi olan Saka, son bir yılda Amerika’da farklı üniversitelerde misafir akademisyen olarak dersler verdi. Bu süreçte MIT’de bilim ve teknoloji çalışmalarında dersler de veren Erkan Saka ile son günlerin en sıcak konu başlıklarından olan Çinli teknoloji devi Huawei krizini etraflıca ele aldık.Aynı zamanda iki yılda bir düzenlenen Stockholm İnternet Forumu’na da katılan Saka, konferanstan notlar aktarıyor.Huawei krizinde kısa vadede ABD’li şirketler lehine sonuçlar alınacağını söylese de orta ve uzun vadede kaybeden tarafın Google, Qualcomm ve Intel gibi şirketlerin olacağını düşünüyor. Dayanak noktası ise Huawei’nin kendi geliştirdiği yazılımlarla ayakta kalma planları yapıyor olması…Burada ABD-Çin arasında yaşanan Ticaret Savaşı’nın doğrudan bir etkisi olduğunun altını çizen Saka, Huawei’nin kaygıları haklı çıkaracak bazı emareler barındırdığına vurgu yapıyor. Zira şirketin kurucusu Ren Zhengfei, hem Çin Komünist Partisi üyesi hem de Çin ordusunda görev yapan bir mühendis.Saka, kişisel bilgilerin, Demokrasiden yoksun despot bir ülke olan Çin devleti ile çok rahatlıkla paylaşılabileceğini düşünmenin yersiz olmadığını söylüyor.Saka, bu savaşın, kısa vadedeki etkisini kendi yaşadığı deneyim ile de anlatıyor. Birkaç gün önce kadar Huawei marka bir akıllı telefon alma planı yaparken Google ve diğer Amerikan şirketlerinden gelen yaptırım kararı ile bu adımından vazgeçmiş. Google ürünlerini sıkı kullanan kullanıcıların birçoğunun da bu kararlardan etkileneceğini belirten Saka, uzun vadede ise Android’in açık kaynak sisteme sahip olması nedeniyle Çinli devin bu dezavantajı lehine çevirebileceğini ifade ediyor.Google’ın sicilinin de pek temiz olmadığını kaydeden Erkan Saka, geçtiğimiz hafta The Verge’de yayımlanan “Google, çevrimiçi satın aldığınız hemen hemen her şeyi izliyor” başlıklı makaleye atıf yapıyor.Google ve hemcinslerinin de kişisel verileri kayıt altına aldığını söyleyen Saka, bu teknoloji çağından buradan kaçış yok gibi gözüküyor görüşünde. Ancak Çin ile ABD arasında kıyaslama yapıldığında Amerika’da bunun biraz daha hesap verilebilir olduğuna dikkat çekiyor:“En azından ABD’li şirketleri sorgulayabiliyoruz ama Çinli şirketlerde bunun sorgulanma ihtimali dahi yok. Bir Google çalışanı greve giderek kamuoyu oluşturma gücüne sahipken Çin’de bu durum olası gözükmüyor.”Program kaydını alırken Apple tutkunlarını kızdıracak bir tartışmayı da ucundan açtık. İki Anti-Apple kullanıcısı olarak, iPhone’u topa tuttuk. Açık kaynağa izin vermeyen ve fiyat performansı ile de eleştirdiğimiz Apple ürünleri konusundaki görüşlerimizi bir sonraki programda acımasızsa ortaya koyacağız. Erkan Saka, Stockholm İnternet Forumu’ndan notlar aktarırken 500’e yakın katılımcının olduğunu belirtiyor. Son zamanlarda görülen aşırı ticaretleşme konferanslarının dışında farklı bir açılıma sahip organizasyon olmasının avantaj olduğunu kaydeden Saka, “Burada da bir devlet eli değmesinden dolayı bir kuruluk vardı ne yazık ki. Aslında 500’e yakın katılımcının korkunç bir deneyimi vardı ama konferansa yansıması olmadı. Tek yönlü bir iletişim ortaya çıkınca eksik kalıyor” ifadesini kullanıyor.“Büyük teknoloji devlerinin internet üzerindeki dominasyon masaya yatırılırken derinlemesine bir irdeleme gerçekleşmedi” diyen Saka, Bir tek Facebook Temsilcisi’nin konuşmasını azarladılar. Onun dışında pek bir şey yoktu diyebilirim” görüşünü dile getiriyor.