POPULARITY
1. Gemini, görüntü işlemede rekabeti kızıştırdı. Video analiz edebiliyor. 2.5 ile de başa oynuyor.2. GPT'ye yeni görüntü işleme motoru geldi pir geldi,3. Ideogram hemen Version 3'ü sürdü4. REVE çok çok iyi. 5. SORA, plus abonelere sınırsız6. GROK'a video üretme bekleniyor. 7. deepseek v3 geldi. R2 bekleniyor. Tst edenler AGI neredeyse diyor. Bu arada: deepseek bazı çalışanların yurtdışına serbestçe seyahat etmesini yasaklıyor.8. BAIDU, ERNIE 4.5 ve X1'i tanıttı.Çok modlu yeteneklere sahip derin düşünme akıl yürütme modeli olarak ERNIE X1, DeepSeek R1 ile aynı performansı yalnızca yarı fiyatına.9. QWEN'e video yüklenebiliyor.10. BYD Zhengzhou fabrikası San Francisco'dan DAHA BÜYÜK olacak. Tesla Gigafactory Nevada'dan 10 kat DAHA BÜYÜK.11. NotebookLM podcast özelliği Gemini'da. 12. NotebookLM'e mindmap geldi.13. Adobe'nin en iyi özelliklerini doğrudan iş akışınıza getiren yeni Microsoft 365 Copilot tanıtıldı.14. Adobe, üçüncü parti yazılımlara izin verecek. SORA ,Runway, Pika, Flux v.b. pek çok uygulama ekosisteme giriyor.15. Perplexity, Google ile dalga geçen reklam yayınladı. Cesur iş.16. Teksas okullarının ‘yapay zeka öğretmeni' kullanımı, öğrenci test puanlarını ülkedeki en iyi %2'ye fırlattı. Yöneticiler, öğrencilerin ‘daha iyi' ve ‘daha hızlı' öğrendiğini söylüyor.17. Steal Their Look adlı Glif, elbiselerinizi soyuyor. Glif.app, kullanıcıların AI tabanlı küçük uygulamalar ve sohbet botları oluşturmasına olanak tanıyan bir platform. Bu platformda oluşturulan "glifler", kullanıcı girdilerine (metin, resim veya buton tıklamaları) dayanarak metin, resim, video veya bunların kombinasyonlarını üreten AI destekli generatörlere verilen ad.18. Apple, NVIDIA GB300 NVL72 için 1 milyar dolarlık sipariş vererek yapay zeka veri merkezi oyununa adım atıyor. Şaka gibi.19. Nilüfer Belediyesi Yapay Zeka Bürosu'nu kuran ilk ilçe belediyesi oldu!
Bu haftaki programımızda, Marvel Sinematik Evreni'nin en önemli karakterlerinden biri olan Kaptan Amerika'nın son filmi Cesur Yeni Dünya'yı ve evrendeki son durumu özetlemeye çalıştık. Keyifli dinlemeler.
Başta Varlık ve Kaptan Amerika: Cesur Yeni Dünya olmak üzere vizyon filmlerini, özel gösterimleri ve sinema dünyasından haberleri konuşuyoruz.
Henüz 13 yaşındayken HIV teşhisi konan ve toplumun önyargılarıyla mücadele etmek zorunda kalan Ryan White'ın ilham verici hikayesini anlatıyoruz. Ryan White'ın trajik ama bir o kadar da umut dolu yaşam öyküsünü keşfetmek için bu bölümü kaçırmayın! Patronumuz olun!
11 Eylül'de yaşanan tarihin en büyük terör saldırısı ABD'ye ve Avrupa'ya, tek yanlı küresel diktatörlük kurmak için bütün kapıları açtı.
Çin'de ticaret yapmak ve girişimcilik hayalini gerçekleştirmek isteyenler için Kanton Fuarı'nda yaşadığımız deneyimleri paylaşmak istedik! Mardin'den Çin'e uzanan bu ilginç ticaret hikayesiyle, Çin'de iş kurmak ve çin pazarında rekabet avantajı sağlamak isteyen girişimciler için önemli bilgiler sunuyoruz. Çin'de şirket kurma, çalışma izni almak, ofis açmak gibi süreçlerden, çin'de tedarik zinciri yönetimine kadar birçok konuda kendi tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Çalışmak, çin ithalat ihracat süreçlerine hakim olmak isteyen yabancı girişimciler için rehber niteliğinde olan bu podcast, çin iş dünyasına adım atmayı düşünen herkes için faydalı bir kaynak olacak!
Dünyanın En Ölümcül Depremi Dünyanın en ölümcül depremi, Çin'in Tangshan şehrinde meydana geldi. Deprem bölgesinde oldukça düşük nüfusa sahip bu şehir, 28 Temmuz 1976 tarihinde saat 03:42'de gece yarısı, 7,8 şiddetindeki depremde 240 binden fazla insan hayatını kaybetti. Tangshan ve çevre bölgelerdeki bir milyondan fazla insan depreme uykuda yakalandı. Depremi hisseden insanlar, önlem almaya çalışsa da 14-16 saniye süren deprem yer sarsıntısı hale getirmişti. Depremde bmer hastaneler yıkılmış, yollar bozulmuş ve yaralılara yardım edecek sağlık personelinin çoğu ölmüştü. İnsanlar çaresizce bir şekilde yer yapmaya çalışıyor ve kendilerine uzanacak yardım ellerini bekliyorlardı. Kurtarma ekipleri her yılka var gücüyle enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlara ulaşmaya çalışıyordu. Büyük bir artçı yaşanan Tangshan halkı daha gün içinde gelen sonra 7,1 büyüklüğünde bir deprem daha yaşadı. Bu depremde de enkaz altında kurtarılmayı bekleyen birçok insan öldü. Toplam ölü sayısı 242 bini, şurt sayısı 165 bini buldu. Deprem bölgesi olarak görülen Tangshan şehri, depreme hazırlıksız yakalanmıştı. Depremde ulaşım yolları, köprü, köprüler, demiryolları ve birçok yapının hasar görmesi canın daha da büyümesine sebep olmuştu. Yıkılan binalar yapılacak istenen yardımlara da zorlaştırıyordu. Büyük bir felaket yaşayan Tangshan şehri, bütün yiyecek, içecek, giyecek ve birçok tıbbi yardımlarla yardımına sarıldı. Yeniden inşa edilen şehir, bugün bir milyondan fazla insanın yaşadığı bir kent haline geldi ve "Çin'in Cesur Şehri" unvanını aldı.
Ülker'in sunduğu Potacast'in yeni bölümünde Kaan Kural ve Orkun Çolakoğlu, NBA'de yeni sezon açılışı ile birlikte yeni kontratlara imza atan oyunculardan ve bazı uçuk tahminlerden bahsediyor. Ülker Magma ile Haftanın Lezzeti bölümünde temsilcimiz Alperen Şengün'ün imzaladığı 5 yıl 185 milyon dolarlık kontrat masaya yatırılıyor. Son şampiyon Boston Celtics'in üç sayılık atış ritmi, Minnesota Timberwolves'un umut vermeyen görüntüsü, oyun anlayışında değişikliğe giden Golden State Warriors ve Los Angeles Clippers'ın yeni mabedi Intuit Dome… Hepsi ve daha fazlası bu bölümde sizlerle!
Ülker'in sunduğu Potacast'in yeni bölümünde Kaan Kural ve Orkun Çolakoğlu, NBA'de yeni sezon açılışı ile birlikte yeni kontratlara imza atan oyunculardan ve bazı uçuk tahminlerden bahsediyor. Ülker Magma ile Haftanın Lezzeti bölümünde temsilcimiz Alperen Şengün'ün imzaladığı 5 yıl 185 milyon dolarlık kontrat masaya yatırılıyor. Son şampiyon Boston Celtics'in üç sayılık atış ritmi, Minnesota Timberwolves'un umut vermeyen görüntüsü, oyun anlayışında değişikliğe giden Golden State Warriors ve Los Angeles Clippers'ın yeni mabedi Intuit Dome… Hepsi ve daha fazlası bu bölümde sizlerle!
Greenpeace'nin Cesur Gemisi
Aldous Huxley'nin "Cesur Yeni Dünya" kitabı üzerine
Bu bölümde gerçek bir seanstan kurgulanan "Buket"in hikayesini konuşuyoruz. Kendi annesinin hiçbir zaman annelik kökleri olmadığını keşfetmesiyle birlikte hayatında önemli dönüşümler yaşayan Buket'in öyküsü oldukça ilham verici.Vakanın özü gerçek bir hikayeye ve seans notlarıma dayanmaktadır ve paylaşım öncesi tabii ki danışanın açık izinleri alınmıştır. Yani, vakanın özünün paylaşılmasına samimiyetle onay veren danışanım bu platformda kendi hikayesinin gizli bir şekilde paylaşılacağının bilgisine sahiptir. Her vaka paylaşımımda olduğu gibi, danışanlarımı kendimce de korumak adına hikayeler birebir halde paylaşılmamaktadır. Vakada geçen isimler gerçek isimler değildir. Ayrıca vakaya daha zengin bir hikaye anlatıcılığı katmak ve belirli psikolojik meseleleri vurgulamak adına hikayeyi özel bir kurgu sürecinden geçirerek paylaşıyorum.Kısacası, burada bahsedeceğim hikayenin özü ve kritik birçok noktası gerçek bir vakaya dayanmakta ama hikayenin bütünü bir kurgu sonucu ortaya çıkmaktadır.
İran'a ilk gittiğimde yaşım 29'du. Yıl 1989'du, aylardan şubat. 1979'da İmam Humeyni önderliğinde gerçekleşen görkemli devrimin 10. yıldönümüydü. İran İslam Cumhuriyeti‘nin daveti üzerine gitmiştim genel yayın yönetmenliğini yaptığım Girişim dergisi adına. Heyetin içinde pek çok gazeteci ve siyasetçi vardı. İran-Irak savaşının ateşkesle sonlandığı bir yıldı. Çok farklı duygularla ayak basmıştım Tahran'daki Mehrabad Havaalanı'na. Gökyüzüne uğurlandığı iddia edilen İslam'ın tarihte eşi benzeri olmayan bir halk ayaklanmasıyla iktidara taşınmasının bizde oluşturduğu duygu tarifsizdi. İmam Humeyni'nin kendisi de, önderliğinde yapılan devrimin kendisi de bizim sahiplenerek savunduğumuz bir olguydu. İran'da o duygu yüklü günlerde bile farkına vardığım iki şey vardı ki savunmam mümkün değildi. 1985'te çıkardığımız Girişim dergisi o tarihlerde bir ekoldü. Hatırı sayılır bir entelektüel etkiye ve güce sahipti. Bizim camiamızda da hür düşüncenin mektebi gibiydi. Cesur ve korkusuzdu. Tek sesliliğe karşı çoğulculuğu savunan, eleştirel düşünme biçimini eksene alan bir anlayışa sahipti. Dışarıdan bakıldığında devrimi savunduğumuz için İrancı diye bilinen bir dergiydi. Oysa biz İrancı değildik. İran'ı körü körüne savunan bir dergi de değildik. Devrimi destekleyen ama rejimin yapıp ettiklerini de gerektiğinde eleştiren bir yerde duruyorduk. Sözgelimi, Hama katliamında İran'ın Suriye rejiminin arkasında durmasını sert bir dille eleştiren bir yerde duruyorduk. O tarihte İran'a dair üç belirgin saflaşma vardı. İran'a topyekûn karşı çıkanlar, İran'a biat edenler, İran'daki devrimi savunan ama rejimin mezhepçi ve milliyetçi karakterine eleştirel bakanlar. Biz üçüncüsünü temsil eden bir gruptuk. İlk gruptakiler sayıca fazlaydılar. İkinci gruptakiler sayıca çok daha azdılar. Sonra devletle ilişkilenme süreçlerinde çeşitli İslami grupların katılımıyla bir güç odağına dönüşebildiler. Girişim grubu mesafeli ve eleştirel tutumu dolayısıyla entelektüel düzeyde etkili bir pozisyon üretmeyi başarmıştı. Benim o tarihte farkına vardığım iki yanlış şuydu: Devrimden sonra oluşan rejimin mezhepçi bir eksene oturtulmuş olmasıydı. Bir de Fars milliyetçiliğini sahiplenir bir siyasal konumlanma içine girmesiydi. Nitekim o tarihlerde el yordamıyla tespit ettiğim bu devrimin ruhuna ters gördüğümüz iki olguyu Tahran'da katıldığım radyo programında “İran'daki İran, Türkiye'deki İran değil!” sözleriyle nezaketin dili çerçevesinde eleştirmiştim. İran İslam Cumhuriyeti'nin reel-pratik yüzü ile bizim İran İslam Devrimi'ne yüklediğimiz misyon birbiriyle çelişiyordu. Devrimin teorik ruhunun oluşturulan rejimin reel yüzüyle alakası iddiadan ibaretti. Tabii ki bu durum hem zihinsel bir kırılmayı, hem de hayal kırıklığını beraberinde getiriyordu. Türkiye'ye döndükten sonra Girişim'de yayımlanan uzunca başyazımın başlığı “İran İslam Devrimi'ni Doğru Değerlendirememe Sorunu” idi. Bu yazıyla birlikte koşulsuz İran savunucularıyla yollarımız ayrıldı. Hatta bize düşmanlık kertesinde bir tutum sergilendi. Biz İran'daki devrimin bizatihi kendisini savunan ama rejimin mezhepçi ve milliyetçi politikalarına itiraz eden yerde durmayı sürdürürken İran'dan çok İrancılık yapanlar ise koşulsuz biat anlayışında karar kıldılar. Sözün burasında o gün de durduğumuz yer, mezhepçilik eksenli bir yer değildi. Bugün de değildir. Biz İran İslam Cumhuriyeti'nin mezhepçilik eksenine oturan dominant anlayışına, başka bir deyişle mezhepçiliği adeta din gibi gören anlayışına kendi mezhepçiliğimiz üzerinden eleştiri getirmiyorduk.
Istanbul dévoilée, partie 1.David Commeillas rencontre Ayse Gûl. Elle nous partage son combat pour obtenir la nationalité française, sa relation avec sa turcité, ainsi que son choix de porter le voile à Paris, puis de l'enlever des années plus tard à Istanbul.Bien que la communauté turque compte 700 000 personnes en France, elle est assez méconnue. Selon l'OID (Observatoire de l'immigration et de la démographie en France), c'est la communauté qui maitrise le moins bien la langue française, qui se marie le moins avec des non-Turcs. C'est pour cette raison que l'on connaît mal les Turcs de France. Pourtant, Ayse a une histoire captivante à raconter, depuis l'arrivée de son père à Paris dans les années 1970 jusqu'à sa vie actuelle à Istanbul.“La France, tu l'aimes ou tu la quittes” ont dit successivement Sarko, Le Pen, Zemmour... Eux, ils l'ont quittée. Et pourtant certains l'aiment encore, et tous y ont grandi. Leurs parents s'y sont installés dans les années 1960 ou 1970 en espérant une vie meilleure pour leurs enfants. Et ces enfants ont finalement fait le chemin dans l'autre sens. Adieu la France raconte quatre parcours de cultures croisées à rebrousse-chemin. Qu'est-ce qui peut motiver à se dire : ce pays dans lequel j'ai grandi, la France, n'est pas celui dans lequel je veux vivre ni élever mes enfants ? David Commeillas est allé rencontrer celles et ceux qui ont quitté la France, loin dans leur nouvelle vie, pour essayer de comprendre leur trajectoire individuelle et leur histoire familiale. Ces histoires d'immigrations et de remigrations qui, aujourd'hui, font indéniablement partie de l'histoire de France.Istanbul dévoilée - partie 1.Un podcast de David Commeillas pour SoniqueEnregistré avec Ayse Gûl à Istanbul en janvier 2022Chant et Bendir par Sezai RedifogluHabillage et mixage Malo WiliamsMusiques originales Samuel HirshDirecteur éditorial : Christophe PayetCasting et prises additionnelles par Cintia Ferreira MartinsExtrait du feuilleton « Cesur ve Güzel 26 »Extrait de la vidéo « Un petit enfant turque qui récite un morceau du Saint Coran » Hymne de la Turquie - Istiklâl Marsi Hébergé par Acast. Visitez acast.com/privacy pour plus d'informations.
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Ben Okurum'un bu bölümüne oyuncu, şovmen, yönetmen, yapımcı ve seslendirme sanatçısı Okan Bayülgen konuk oluyor. Storytel için seslendirdiği, dünya edebiyatının en önemli distopyalarından biri olarak kabul edilen Cesur Yeni Dünya'yı hem bir okur hem de bir okuyucu gözüyle değerlendiren Bayülgen ile Deniz Yüce Başarır'ın sohbeti, sadece edebiyat severlerin ilgisini çekmeyecek. Ne de olsa ikili, İngiliz yazar ve filozof Aldous Huxley'nin başyapıtındaki evren üzerinden günümüz dünyası hakkında da bol bol fikir yürütüyor. Ve tabii her zaman olduğu gibi kitaptan can alıcı bölümler de seslendiriliyor.
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Geçen gün bir vesile telefonlaştığımız Turan Koç ağabey hatırlattı yeniden. Onunla ve Furkan Çalışkan'la hem Kudüs'te hem Nablus'ta Türk edebiyatı ve büyük Türk şiiri hakkında iki konuşma yapmıştık. Bilhassa Nablus'ta üniversite öğrencilerine yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz oturumda iki şey netleşmişti zihnimde. İlki, Filistin'in çocuklarının bu kara parçasından asla ama asla vazgeçemeyecek oluşları idi. Siyonizm ve İsrail meselesi kafalarında çok netti. Önünde ya da sonunda Siyonist terör örgütünü Kudüs'ten, Gazze'den, tüm Filistin'den söküp atacaklarına dair inançlarında hiçbir gevşeklik, hiçbir “ama” yoktu. Evet, tüm dünya Müslümanlarının yanlarında olduklarını biliyorlardı ve evet, İslâm devletlerinin Filistin meselesinde kıllarını kıpırdatmadıklarının da son derece farkındaydılar. Bu acıtıcı gerçeğe rağmendi geliştirdikleri “bağımsızlık” inancı. Her sabah evlerinden çıkarken yüzlerini şefkatle okşayan annelerini, ceplerine üç kuruş harçlık koyan babalarını, banyo sırası için kavga ettikleri kardeşlerini o an son kez görmüş olabileceklerini bilen çocuklardı bunlar. Dahası, sabah çıktığı evlerine akşam döndüklerinde Rusya'dan, Fransa'dan, Amerika'dan, Belçika'dan gelmiş bir Siyonist işgalcinin “burası artık benim” diyerek el koyabileceğini de biliyorlardı. Dahası, o sabah okula giderlerken yürüdükleri yolda ya da fetair almak için uğradıkları dükkânda bir Siyonist işgalcinin “legal” silahıyla; bir İsrailli teröristin “görmezden gelinen” bombasıyla can verebileceklerinin de farkındaydılar. Buna rağmen “Siyonist köpeklerden korkmak”, kitaplarında kendisine yer bulmayan bir meseleydi. Hiçbiri ama hiçbiri işgalci köpeklerden “korku” ile bahsetmiyorlardı. “Aksa'ya feda olmayan can ne işe yarar ki?” diyordu her biri. O kesin inancı, o sarsılmaz imanı gözlerinizle gördüğünüzde kendinizden utanmaktan başka bir seçeneğiniz olacağını sanmıyorum. Kendi adıma söylemem gerekirse ben utanmış, hem de çok utanmıştım o çocukları gördüğümde. “Filistin için ölmenin bir mecburiyet olduğunu” düşünüyordu her biri ve her biri “Filistin için yaşamak” seçeneğini işaretlemişti sınav kağıdında. Siyonist terör örgütü İsrail'in vahşetini gören 8 milyar insanın önünde de var bence o sınav kağıdından bir tane. Doğru cevabı işaretleyip işaretlememek ise sadece ama sadece vicdani bir mesele. Zihnimde netleşen ikinci meseleye gelince. Müslüman devletlere zerre kadar güvenmeyen Filistinlilerin “Filistin'de bir şey olması” için bakışlarını çevirdikleri ilk ülke Türkiye idi.
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Türkiye'de yaşayan İranlı aktivist Shilan Mirzaee, Mahsa Amini'nin ölümünün ardından başlayan protestolarla beraber İranlı kadınların hayatında değişenleri SBS Türkçe'ye anlattı.
Ünlü kahraman Sigmund ve intikam için yanıp tutuşan kız kardeşi Signy,.. Cesur savaşçı Helgi ve bir valkürinin aşkı İndirim kodu: İNCİ100 Bölüm sponsoru koctas.com.tr hakkında detaylı bilgi için: https://www.koctas.com.tr/?utm_source=voicemedya&utm_medium=cpm&utm_campaign=marketplace_podcast&utm_content=mitolojik_inciler --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/mitolojik-inciler/message
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
En Malaisie, de nombreuses associations tentent de protéger la faune et la flore, mises en danger par le réchauffement climatique, mais aussi la pollution. Parmi les animaux concernés : la tortue marine. Une problématique qui va bien au-delà des frontières du pays. Deux espèces sont notamment présentes sur les plages malaisiennes : la « tortue verte » (« Green sea turtle »), et la « tortue imbriquée » (« Hawksbill turtle »), respectivement considérées comme en danger, et en danger critique. De notre correspondante à Kuala Lumpur,Sur une plage de l'île de Tioman, une petite lumière avance le long du rivage. Lampe de poche à la main, Mislina Mustafa, responsable de l'Association Juara Turtle project regarde attentivement les traces sur le sable, à la recherche d'une potentielle tortue. « On doit patrouiller toute la nuit, car on ne sait pas quand les mères viendront pondre ici », explique-t-elle. « Elles peuvent venir à n'importe quelle heure, surtout lorsqu'il y a peu de lumière qui émane des campings de la plage... »La plage de Juara en question est un repaire pour certaines tortues. L'espèce revient toujours sur le lieu de sa naissance pour, à son tour, y enterrer ses œufs. Un instinct naturel sur lequel compte l'association pour pouvoir assurer la préservation de l'animal. Ainsi, Mislina et son équipe veillent chaque nuit dans la zone, pour repérer des tortues creusant un nid. Sur la plage, la responsable de l'association continue sa patrouille au milieu de la nuit, et s'arrête devant un ancien nid : « C'est un gros trou qu'elle laisse derrière elle, mais en fait, le vrai nid où elle a pondu, est un peu plus loin, où l'on peut voir un petit tas de sable qui dépasse. Elle le camoufle », détaille-t-elle. « Une mère va venir 6 à 8 fois par saison. Elle vient, elle pond, elle repart dans l'eau pendant deux semaines pour manger et faire des rencontres. Et après les deux semaines, elle revient pondre, puis repart encore… »Lorsqu'une mère pondeuse se rend sur la plage, l'association met à l'abri les précieux œufs en assistant, en amont, à tout le processus de ponte. Un processus qui peut prendre une heure et demie, et même plus. « Après avoir récupéré les œufs, on les dépose dans cet enclos », explique Mathis, un bénévole français. « Le grillage est enterré à plus d'un mètre de profondeur, et le tout est mis sous cadenas : le but est de protéger les œufs des prédateurs et braconniers. »Le réchauffement climatique, un danger pour la survie de l'espèceSur le toit de cet enclos implanté sur la plage : une toile noire, accompagnée de capteurs de températures. « Le sexe de l'embryon dépend de la température », souligne Mathis. « Si la température est à 29 degrés dans le nid, il n'y aura que des femelles qui sortiront des œufs... Avec le réchauffement climatique, et sans intervention humaine, on risque de n'avoir surtout que des femelles, ce qui met en danger l'espèce... »À lire aussiTogo: des passionnés de la nature s'organisent pour protéger des espèces menacées de tortues marinesUn triste état des lieux contre lequel l'association tente de lutter à son échelle, alors qu'une autre problématique de taille empoisonne également les tortues : le plastique. Dans les locaux de l'association, Sharnieta, spécialiste des micro plastiques, a fait plusieurs autopsies de l'espèce, et le constat est sans appel. « La dernière tortue qu'on a autopsiée s'était étranglée avec du filet de pêche. Lorsqu'on l'a ouverte, il y avait des petits morceaux de plastique. Sauf que le plastique ne se décompose pas, il se désagrège uniquement en petits morceaux, mangés ensuite par des petits organismes… Le problème avec le plastique, c'est qu'on n'a aucun moyen de le faire disparaître. La seule solution, c'est de le réduire. » L'association, comme beaucoup d'autres en Malaisie et ailleurs, mise ainsi sur la sensibilisation des populations du monde entier.
“Hareket benim çıkış noktam. Hareket değişirse, hislerimiz de değişir. Hareket sadece fiziksel değildir, mental fitness yani ruhsal dünyamız için gerekli aksiyonlar da hareket olarak günlük rutinlerde yerini alıyor. Hareket-duygu-alışkanlıklar arasındaki ilişkiler bilimsel olarak netleşiyor.” Makale olarak okumak için tıklayınız: https://dowellness.co/remote-login.php?login=8f01f0b03c123465b657b9cbd7787a4a&id=122759122&u=f4f94bf0575577ebc2b92c0b923c6be0&h= İşbirlikleri ve destek için mailto:deniz@dowellness.co #Wellness #Fitness #Sağlık #HumanDowngrading #idowellness #DoğruSorularSoruyorum Spotify veya Apple Podcast üzerinden şovu takip edebilirsiniz, her hafta düzenli akışta yeni bir konu ve içerik ile sizinle sohbet ediyorum. Sevgiler, Deniz --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/idowellness/message
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://cagrisarigoz.com/masal Read More
Genelde 100 yıl, özelde ise 8 yıldır Türk devlet faşizmi Kürt soykırımını tamamlamak vekendi devşirilmiş işbirlikçi Kürdünü yaratmak için denemediği yol, sığınmadığıkültürsüzlük bırakmamıştır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarından günümüze yüz yılgeçmesine rağmen Kürt kültürel soykırımını tamamlamaktan asla vazgeçmeyen buhastalıklı devlet, kendi bekasını Kürt halkının kültürel olarak yok edilmesi ve fiziksel olarak köleleştirilmesi üzerine kurguladı. Kürdistan tarihinde Şeyh Sait, Seyit Rıza ve İhsan Nuri gibi önderlerin öncülük ettiği serhildanlar bastırılmış olsa da, Kürt halkının kolay kolay yenilmeyeceği ve asla pes etmeyeceği o dönemde bile görülmüştür. PKK özgürlük hareketinin çıkışı ve ortaya çıkardığı kazanımlar bunu açıkça doğrulamıştır. Kürt özgürlük hareketinin derin bir tarihsel mirasla yola çıktığını ve bu mirastan aldığı güçle asla yenilemeyeceğini hala anlamayan faşist Türk devleti, Kürt halkına yönelik olan soykırım politikasını herhangi bir politik mantığa göre işletmiyor. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/sterka-ciwan/message
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://s.cagrisarigoz.com/masal Su Parkındaki Cesur Yürek Bade Nil Özkan Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, güzel bir şehirde neşeli ve enerjik bir kız çocuğu olan Bade Nil Özkan yaşarmış. Bade Nil Özkan, şehirdeki en büyük su parkında yaşayan eğlenceli hayvan dostlarıyla muhteşem maceralara atılmaktan çok hoşlanırmış. Ne zaman su parkına gitse, oradaki hayvanlarla oyunlar oynar, onlarla sohbet eder ve hep birlikte gülüp eğlenirlermiş. Bir gün Bade Nil, su parkında yeni bir macera başlamadan önce, kardeşi Mete Özkan’ı da yanına alarak parka gitmeye karar vermiş. Mete, Bade Nil kadar cesur olmasa da, onunla birlikte su parkında harika bir gün geçirmek istemiş. Bu yüzden, ikisi de heyecanla su parkına doğru yola çıkmış. Su parkına geldiklerinde, Bade Nil’in en iyi arkadaşı Melisa da orada imiş. Melisa, uzun zamandır Bade Nil’le su parkında buluşup oyunlar oynamak istiyormuş. Bade Nil ve Mete, Melisa’ya katılmış ve hep birlikte su parkının eğlenceli dünyasını keşfe çıkmış. O gün hava çok güzelmiş ve su parkında eğlenceli hayvan dostları Peri, Kurbağa, Ördek ve Flamingo ile tanışmışlar. Bade Nil, Mete ve Melisa, hayvan dostlarıyla yüzmüş, su kaydıraklarında kaymış ve çeşitli su sporları yapmış. Bu maceraları hep birlikte yaşamak onların arasındaki bağı daha da güçlendirmiş. Ancak, günün ilerleyen saatlerinde Bade Nil, kendini biraz üzgün hissetmeye başlamış. Su parkındaki bazı çocuklar, onunla alay etmeye ve kıyafetleri hakkında olumsuz yorumlar yapmaya başlamış. Bade Nil, bu durum karşısında ne yapacağını bilemez hale gelmiş. Bade Nil’in cesaretini toplayıp bu durumla baş etmesine yardımcı olmak için, hayvan dostları ve kardeşi Mete, ona destek olmaya karar vermiş. İlk olarak, Peri, Bade Nil’in yanına gelerek ona şöyle demiş: “Sevgili Bade Nil, üzülme. Unutma ki herkesin düşünceleri ve zevkleri farklıdır. Senin kıyafetlerin güzel ve renkli, tıpkı içindeki cesur yüreğin gibi. Başkalarının ne düşündüğünü umursamadan, kendine güven ve mutlu ol.” Bade Nil, Peri’nin sözlerini düşünmüş ve yavaş yavaş kendine gelmeye başlamış. Ardından, Kurbağa, Bade Nil’in yanına yaklaşıp ona şunları söylemiş: “Bade Nil, ben de seninle aynı düşüncedeyim. Şu anda üzgün olduğunu biliyorum ama unutma ki kendi değerini bilmelisin. Sen neşeli ve enerjik bir kızsın. Başkalarının sözlerine kulak asma, çünkü senin kalbinde ve ruhunda güzellik var.” Bu sözler üzerine Bade Nil, Kurbağa’ya gülümsemiş ve teşekkür etmiş. Sonra, Ördek ve Flamingo da gelerek Bade Nil’e cesaret vermiş ve onunla birlikte şarkılar söyleyerek oynamışlar. Günün sonunda, Bade Nil’in cesareti çok daha artmış ve kendini yine neşeli hissetmeye başlamış. Bu olayın üzerinden geçen günlerde, Melisa ve Mete de Bade Nil’den cesaret konusunda dersler almış ve birlikte daha güçlü hale gelmişler. Günler geçtikçe, Bade Nil, Mete ve Melisa, su parkındaki eğlenceli maceralarına devam etmiş ve hayvan dostlarıyla olan bağlarını daha da güçlendirmiş. Artık, Bade Nil cesaretini kullanarak başkalarının sözlerine aldırış etmeyecek ve daima kendine güvenecekmiş. Bu sayede, Bade Nil, kardeşi Mete ve arkadaşı Melisa, su parkındaki dostlarıyla beraber daha güzel günler yaşamış ve hep birlikte mutlu olmuşlar. Ve bu öyküde, çocuklar cesaret, derdini paylaşmak, açık bir şekilde kendini ifade etmek, utanmamak ve endişeleri yenme konularında önemli dersler çıkarmış. Bu öykü sayesinde, Bade Nil, Mete, Melisa ve hayvan dostları daha da güçlü bir dostluk kurmuş ve su parkındaki maceralarının tadını çıkarmış. Sonunda, hepsi ömür boyu mutlu yaşamış ve yaşadıkları eğlenceli anıları yıllar boyunca anlatmış. Bu güzel dostluk ve cesaret hikayesi, bir kez daha gösteriyor ki içinde güç
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://s.cagrisarigoz.com/masal Öykü’nün Cesur Orman Macerası Bir gün, küçük bir kız çocuğu olan Öykü, ormanda merakla dolaşıyordu. Öykü, cesaret dolu bir kızdı ve ormanda yeni arkadaşlar edinmeyi umuyordu. Ormanda dolaşırken Faruk Emir adında sevimli bir çocukla tanıştı. Faruk Emir de Öykü kadar cesur ve macera dolu bir çocuktu. Öykü ve Faruk Emir, ormanda çeşitli oyunlar oynayarak vakit geçiriyorlardı. Bir süre sonra, Gülsemin adında güzel ve tatlı bir kız çocuğuyla tanıştılar. Gülsemin, Öykü ve Faruk Emir’e ormanın en güzel yerlerini göstermek istedi. Böylece, üç çocuk ormana daha da derinlere gittiler. Yolda, bir çocuk sesi duydular. Ses, bir ağacın arkasından geliyordu. Çocuk, adının Asel olduğunu ve ormanda kaybolduğunu söyledi. Öykü, Faruk Emir ve Gülsemin Asel’in yardımına koşarak onu oradan çıkarmaya karar verdiler. Bu sırada, Toprak adında bir çocuk da onların yanına geldi. Toprak, ormanın en iyi şekilde nasıl geçileceğini bildiğini ve arkadaşlarının Asel’i güvenle oradan çıkarmalarına yardımcı olabileceğini söyledi. Öykü ve arkadaşları, Toprak’ın yardımını kabul ettiler. Birlikte, ormanda derinlere doğru yola çıktılar. Yolda, çeşitli zorluklarla karşılaştılar. Öykü, birden karın ağrısı çekmeye başladı ve durmak zorunda kaldı. Faruk Emir, Öykü’ye rahatlaması ve biraz dinlenmesi için bir yer buldu. Öykü ve arkadaşları, bu süre zarfında ona su ve yiyecek sağlayarak onun daha iyi hissetmesine yardımcı oldular. Bir süre sonra, Öykü iyileşti ve yollarına devam ettiler. Asel de kısa bir süre sonra hastalandı. Öykü ve arkadaşları, Asel’e yardımcı olmak için elinden geleni yaptılar. Asel’in ateşi yükseldiği için, Gülsemin ona soğuk suyla kompres yaptı. Faruk Emir, Asel’e biraz daha rahat etmesi ve enerji toplaması için bir şeyler yemesini önerdi. Toprak ise, ormandaki bazı bitkilerin doğal ilaçlar olarak kullanılabileceğini bildiği için, Asel’e şifalı otlar topladı. Asel, arkadaşlarının yardımıyla iyileşmeye başladı. Ancak, bu sefer de Faruk Emir başını döndürerek hızla yerde uzandı. Öykü, Gülsemin ve Toprak, Faruk Emir’in yanına koşarak onun ne olduğunu sordular. Faruk Emir, karnının çok ağrıdığını ve kusmak istediğini söyledi. Öykü ve arkadaşları, ona rahatlaması ve kendini iyi hissetmesi için bir süre oturmasını söylediler. Faruk Emir, arkadaşlarının desteği ve anlayışı sayesinde kısa sürede iyileşti. Sonunda, Öykü ve arkadaşları ormanın sonuna geldiler ve Asel’i güvenli bir şekilde evine götürdüler. Asel’in annesi ve babası, çocuklarına yardım ettiği için Öykü ve arkadaşlarına çok minnettardı. Bu sayede, Öykü ve arkadaşları arkadaşlıklarını daha da güçlendirdiler ve ormanda geçirdikleri maceraları asla unutamadılar. Öykü’nün cesur orman macerası, güzel ve eğlenceli bir şekilde sona erdi. Bu hikayeden çocuklar, cesaretin önemini ve arkadaşlarının zor zamanlarında yanlarında olmanın değerini öğrendiler. Öykü ve arkadaşları, hayatlarının geri kalanında da her zorlukla başa çıkacak cesarete, bilgiye ve sevgiye sahip oldular.
Bu masallar yapay zekaya yazdırılıp seslendirilmiştir. Siz de ücretsiz olarak bir çocuğa özel masal yazdırın: https://s.cagrisarigoz.com/masal Bölüm 1: Cesur Küçük Melih ve Arkadaşları Serengeti’de Bir zamanlar, uzak bir ülkenin küçük bir kasabasında, Melih adında sevimli ve cesur bir çocuk yaşardı. Melih’in en yakın arkadaşları Eylül, Dila, Emir, Ömer, Buğçe, Demirkan ve Uygar’dı. Birlikte oyunlar oynar, maceralara atılır ve çok eğlenirlerdi. Bir gün, Melih ve arkadaşları, Afrika’nın vahşi doğasını keşfetmeye karar verdiler. Çantalarını hazırlayıp, cesaretlerini toplayarak Afrika’nın büyülü topraklarına doğru yola çıktılar. Melih ve arkadaşlarının hedefi, efsanevi ve egzotik Serengeti Parkı’ydı. Serengeti, tüm dünyadan turistleri ve maceracıları cezbeden, dünyanın en büyük ve en güzel yaban hayatı parklarından biriydi. Melih ve arkadaşları, bu büyülü dünyada kendilerine bir ömürlük hatıra yaratmak isterlerdi. Serengeti’ye vardıklarında, Melih ve arkadaşlarına rehberlik edecek bir yerli çocukla tanıştılar. Adı Kito olan bu yerli çocuk, hayvanlarla iletişim kurar ve onlarla dostça yaşarmış. Melih ve arkadaşları, Kito sayesinde vahşi hayvanlarla tanıştı ve onlarla nasıl dost olabileceklerini öğrendiler. Bölüm 2: Dostluk ve Sevgiyle Dolu Maceralar Melih, Eylül, Dila, Emir, Ömer, Buğçe, Demirkan, Uygar ve Kito, Serengeti’nin büyülü dünyasında zamanın nasıl geçtiğini anlamadan eğlendiler. Timsahlarla yüzüp, su aygırlarıyla dans edip, aslanlarla yarıştılar. Fillerle şarkılar söyleyip, leoparlarla saklambaç oynadılar. Manda sürülerinin arasında koşup, antiloplarla zıpladılar. Melih ve arkadaşları, vahşi hayvanlarla yaşadıkları bu maceralar sırasında, sevgi ve dostluğun gücünü keşfettiler. Vahşi hayvanlar başta onlardan korkarken, Melih ve arkadaşlarının ne kadar sıcakkanlı ve dostça olduklarını görünce onlarla arkadaş olmaktan çekinmediler. Ancak, bir gün Serengeti’nin huzurlu dünyasında beklenmedik bir olay yaşandı. Uzaydan gelen garip ve tehlikeli yaratıklar, parka saldırıp hayvanları ve Melih’le arkadaşlarını kaçırıp uzaya götürmek istediler. Bu durum karşısında Melih ve arkadaşları ne yapacaklarını bilemez haldeydiler. Bölüm 3: Sevgi Her Şeyi Çözer Melih ve arkadaşları, uzaylıların saldırısı karşısında önce çok korktular. Ancak sonra cesaretlerini topladılar ve bir plan yaparak hayvanlar ve arkadaşlarını kurtarmaya karar verdiler. Önce uzaylılarla konuşarak onların niçin böyle bir şey yaptıklarını öğrenmek istediler. Uzaylılar, kendilerine dost olacak canlılar aradıklarını, ancak dünyada hiç kimsenin onları anlamadığını ve bu yüzden hayvanları ve Melih’le arkadaşlarını kaçırdıklarını anlattılar. Melih ve arkadaşları, uzaylılara sevgi ve dostluğun gücünden bahsettiler. Onlara, düşmanca hareketlerle değil, sevgiyle yaklaşarak dünyalılarla dost olabileceklerini öğrettiler. Uzaylılar, Melih ve arkadaşlarının anlattıklarını düşünüp, daha önce yaptıkları yanlışları fark ettiler. Onların öğütlerine kulak verip, sevgi ve dostlukla yaklaşarak dünyalılarla ve hayvanlarla dost olmaya karar verdiler. Sonunda, Melih ve arkadaşları, uzaylıların saldırısından kurtulup hayvanlar ve dostlarıyla birlikte mutlu bir şekilde Serengeti’ye döndüler. Uzaylılar da, dünya hayvanlarıyla dost olup, sevgi dolu bir yaşam sürmeye başladılar. Melih ve arkadaşları, bu macera sayesinde önemli bir ders öğrenmiş oldular: Sevgi her şeyi çözer ve dostluklarını kuvvetlendirir. Bu düşünce ile dünya hayatlarında da sevgi ve dostlukla dolu anılar biriktirerek, güzel bir yaşam sürdüler. Ve herkes, uzun, mutlu ve sağlıklı bir hayat yaşadı. Ve masal burada biter, sevgi ve dostluk hep devam eder…
Günaydın. Liz Truss Birleşik Krallık'ın yeni başbakanı oldu. TÜİK enflasyonun ağustos ayında yıllık %80,2'ye yükseldiğini açıkladı. Otomotiv sektöründen yetkililer zam sinyalleri verdi. Kılıçdaroğlu, "6'lı masa uzlaşırsa aday olurum" dedi. Bugünün bülteni Acoustibox destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Stefan Rousseau / AFP - Getty Images
Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.*
Türk basketbolunun 20 yıldır kalpten destekçisi Garanti BBVA'nın sunduğu Sinan Güler'le Soyunma Odası'nın sezon finalini 24 Ağustos-5 Eylül tarihlerinde 2020 Paralimpik Oyunları'nda ülkemizi temsil edecek tekerlekli sandalye basketbol erkek milli takımımız 12 Cesur Yürek'ten İsmail Ar ve Özgür Gürbulak'ı konuk ederek yapıyoruz. 2012 Londra ve 2016 Rio tecrübelerinden sonra Tokyo'daki madalya iddiamızı, güçlü takımdaşlık duygusunu ve takım içi rutinleri konu ettiğimiz bölüm vesilesiyle Paralimpik Oyunlar'da mücadele edecek tüm kafilemize başarılar diliyoruz. / Ses Tasarımı: Vadi Sound