Podcasts about kurtulu sava

  • 37PODCASTS
  • 72EPISODES
  • 26mAVG DURATION
  • 1MONTHLY NEW EPISODE
  • Dec 9, 2024LATEST

POPULARITY

20172018201920202021202220232024


Best podcasts about kurtulu sava

Latest podcast episodes about kurtulu sava

LAFOLA
Cephede Sağlıklı Yaşam

LAFOLA

Play Episode Listen Later Dec 9, 2024 30:11


Sezon 5, Bölüm 5: Lifli gıdalarla beslenmenin öneminden konunun bir anda Kurtuluş Savaşı'na geldiği dolu dolu bir otuz dakika.

Socrates Dergi
Geri Dönüyoruz #73 | Enverland Yılları

Socrates Dergi

Play Episode Listen Later Oct 21, 2024 53:57


Geri Dönüyoruz'un 73. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, geçen hafta bıraktıkları yerden devam ediyorlar ve İttihat ve Terakki'nin tesiriyle Kurtuluş Savaşı'na giden yoldan, Enver Paşa'nın arzularından, hırslarından, emellerinden ve hayallerinden bahsediyor, Kurtuluş Savaşı'nın cephelerinden ve savaşı meydana getiren unsurlardan bahsediyorlar. 

Geri Dönüyoruz
Geri Dönüyoruz #73 | Enverland Yılları

Geri Dönüyoruz

Play Episode Listen Later Oct 21, 2024 53:58


Geri Dönüyoruz'un 73. bölümünde Mahir Ünsal Eriş ve Töre Sivrioğlu, geçen hafta bıraktıkları yerden devam ediyorlar ve İttihat ve Terakki'nin tesiriyle Kurtuluş Savaşı'na giden yoldan, Enver Paşa'nın arzularından, hırslarından, emellerinden ve hayallerinden bahsediyor, Kurtuluş Savaşı'nın cephelerinden ve savaşı meydana getiren unsurlardan bahsediyorlar. 

Yeni Şafak Podcast
İHSAN AKTAŞ - Şehadetin izinde: Filistin'in kahramanlık destanı ve direnişin gücü

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Oct 20, 2024 6:22


Allah yolunda şehit olmanın anlamını tüm toplumlar unutmuştu. Bağımsızlık savaşları, pek çok isimsiz kahramanı ortaya çıkarır. 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda her ilin, her bölgenin yüzlerce isimsiz kahramanı ve onlarca hikayesi vardır. Daha dün Prof. Mazhar Bağlı, Urfa'nın Fransız işgalinden kurtuluşunda bir belediye başkanının ve aşiretlerin örgütlü rolünden bahsetti. Bu tarihi gerçeklikleri her ilimizde ve Osmanlı Devleti'nin kaybedilmiş topraklarında görebiliriz.

Banu Avar ile Yorum
9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞU! 102 yıl önce bugün!

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Sep 8, 2024 5:04


9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞU! 102 yıl önce bugün! 9 Eylül günü Türk tarihinde en özel günlerden biridir. Büyük Taarruz başlamış, hedef konmuştu. Hedef Akdeniz'di. O da İzmir demekti. Bir avuç arpa tayınla savaşan bir millet yedi düvele meydan okumuştu.Bugünkü cıvık siyaset ve belli bir kesimdeki yılışıklık düşünüldüğünde o dönemin asaleti daha açık ortaya çıkar!9 eylül 1922 Kurtuluş Savaşı'na son noktanın konulduğu gündür… 9 Eylül asla unutulmamalıdır!Bilginin kılıcını kuşananlar 9 Eylül kahramanlarına layık olurlar!İzleyin...https://youtu.be/EXU0oegeir8?si=y94jy3xS7yaV-XNO

Yeni Şafak Podcast
İSMAİL KILIÇARSLAN - Kamalizm'i de ikmal ettik elhamdülillah

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Aug 27, 2024 5:41


Uzun uzun anlatacak değilim. Kısadan söyleyeyim: Bugün Türkiye'yi a noktasından b noktasına selamet içerisinde, toplumsal barış içerisinde, bir arada yaşama kültürü içerisinde götürmek isteyen her sağlıklı politik hareketin tek, bir tek ajandası olmalıdır: “Bir akıl dışılık ideolojisi, bir akıl tutulması olan Kamalizm'i bertaraf ederek Türkiye'ye temiz, ışıklı, tehlikesiz bir sayfa açmak.” Niçin böyledir bu? Çünkü Kamalizm bir oligarşik tiranlık biçimidir. Türkiye'nin bütün noktalarına, adına “Türkiye'yi durdurmak” diyebileceğimiz şekilde sirayet ederek memleketi “biz ve ötekiler” şeklinde karpuz gibi bölmüştür. Kendisine düşen dilimin getirdiği konforla kendisine benzemeyen herkesi ve her şeyi yerle yeksan etme yoluna gitmiştir. Bugün Türkiye'de Anadoluların, düşük gelirlilerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin, azınlıkların, köylülerin yaşadığı bütün “ontolojik sıkışmalar”ın icat edicisi de, müsebbibi de, sürdürücüsü de Kamalizm'dir. Bu, burada bir durmasın. Bunu biraz geliştirelim. Yönünü İngiliz odaklı emperyalist tecrübenin emir ve talimatlarına dönmüş, Türkiye'yi hem içeride hem de dışarıda bütün iddialarından vazgeçirmiş, mübarek ve muhteşem Kurtuluş Savaşı'mızda birlikte hareket ettiği tüm toplumsal kesimleri kazıklamış, Türkiye'nin tutulabilecek bütün köşelerini tutmuş, modernleşmeden naylon çorapla Cumhuriyet balosunu anlamış Kamalizm, arkasına sığındığı Mustafa Kemal kartıyla toplumu lal etmiş, canı her istediğinde seçimle gelmiş iktidarları darbeyle devirmiş, ekonomiyi ve toplumsallığı gönlünce dizayn etmiş bir saçmalıktır. Dümdüz, apaçık konuşmak gerekirse 23 yıldır AK Parti'nin bu akıl dışılık ideolojisini yenmesini, tarihin çöp tenekesine yollamasını umut ediyorum. Fakat sanırım bu artık bu boş bir hayalden ibaret. Yalan yok. AK Parti, 2002-2008 arasında bu hesaplaşmayı yapamayacağını pekala biliyordu. 2008 sonrası eline bir fırsat geçtiğini hissetti ancak bu sefer de memleketin başına gelmeyen kalmadı. Biz de hep “dur bakalım, sıra nasılsa Kamalizm'e de gelir” diyerek bekledik. 15 Temmuz sürecinden sonra ben “tamam işte, tam sırası artık” demiştim. Ama sıranın Kamalizm'e gelmesini bir yana bırakalım, 15 Temmuz süreci sonrası Kamalizm, bence kendisinin de hiç ummadığı şekilde “prime dönem” diyebileceğimiz bir dönem yaşamaya başladı.

Yeni Şafak Podcast
İSMAİL KILIÇARSLAN - Yanlarına Kâr Mı Kalıyor?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jul 8, 2024 5:02


Derdimi yazının sonunda anlatacağım ama önce uzun bir girizgâh yapmam lazım. Türkiye'deki Arap düşmanlığının en belirgin nedeni, seküler ve oligarşik Kamalistlerin Batılı efendilerine “Biz de Araplardan nefret ediyoruz, bizi de aranıza alın, bizi de kulübünüze kabul edin” ezikliğidir. Hayranlık beslediği, “gelişmiş” bulduğu Batı'ya yaranmak için her şeyi ama her şeyi yapabilir bir Kamalist. Hani Avrupa Yakası dizisinde “Ben de Nişantaşılıyım, bende de panik atak var” diyerek kendisini “o sınıfa” ait hissetmek için çabalayan bir karakter vardı ya. Seküler ve oligarşik Kamalizmin ürettiği Arap nefreti de tam böyledir. Sorsanız, hiçbiri ırkçı değildir ha. Kategorik olarak hiçbir ırktan nefret etmezler güya. Ama işte Türkiye'nin doğusunda sevdikleri bir tane millet yoktur. Belki biraz Japonlar. Çünkü kendilerinin yapamadıklarını bir şekilde Japonlar yapmış, iki atom bombasıyla geliştirdikleri eziklik onları “Amerikan uydusu” haline getirmiştir. “Haysiyetini satan adama Dilber denir” hakikatini haykırsak aleyhimize mahkeme açılır da “Filistinli diye toprağını satan adama denir” yalanını dolaşıma sokmak alkışlanır mesela memlekette. Seküler ve oligarşik Kamaliste sorsan gurur duyar elbette Kurtuluş Savaşı'nı kazanmış olmamızdan. “Tam olarak düşmanına benzemek istediğin bir savaşı kazanmış sayılır mısın?” diye sorsak verecek cevabı yoktur ama. Bir de tabii şu meşhur “Araplar bizi arkamızdan vurdu” yavesi var. Doğru. İngilizlerin tasallut ve tavassutuyla bize ihanet eden Araplar olmuş. “İyi de, Arapların ihanetini planlayan,1915'te seni bir'e kadar kırmak üzere Çanakkale'ye asker döken İngiliz'e niye kategorik olarak düşman değilsin, hatta hayransın da Arap'a kategorik olarak düşmansın?” sorusuna nasıl cevap versin ezik Kamalist. Dahası, “Ülkeni işgale yeltenen Yunan'a, sana isyan etmiş Bulgar'a, ‘Türklerle hesabımızı göreceğiz' çığlıkları atan Sırplara kategorik olarak düşman değilsin de niye Araplara düşmansın?” sorusunu sorsak hepten mavi ekrana düşerler. Yanlış anlaşılmasın. “Yunan'a, Bulgar'a, Sırp'a kategorik olarak düşmanlık edelim” demiyorum. Kamalist miyim de edeyim bu saçma sapan lafı? Ben, “Arada masum olanları vardır” diye kategorik olarak Yahudi'ye bile düşmanlık etmiyorum. “Siyonistler gebersin” diyorum. Gelelim bu seküler ve oligarşik, az gelişmiş Kamalistlerin Türk bayrağı sevgisine. Kocaman ama kocaman bir yalandır o da. Suriye'de “kimin planladığı çok açık” olan Türk bayrağı yakma provokasyonuna efelenirler elbette. En büyük numaralarıdır “sıfır risk alarak efelenmeleri.” Ama iş, neredeyse 15 yıldır açıktan Türk bayrağına hakaret eden, düğününü derneğini askerimizi öldüren Suriye'nin bayrağıyla yapan terörle iltisaklı ve üstelik Türk vatandaşı Nusayri çetelerine gelince “çokoprens almaya” giderler.

Yeni Şafak Podcast
YASİN AKTAY - Bir İslam Dünyası Var Mıdır?

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Mar 9, 2024 7:40


BAKÜ Bu soruyu İslamofobi üzerine bir konferans dolayısıyla bulunduğum Bakü'den sorup yazıyoruz. Bugünkü dünyada yaklaşık 2 milyar nüfusa sahip Müslümanlardan bahsederken bir “dünya”dan bahsediyoruz: İslam Dünyası. İslam'ın bir dünyaya sahip olması keyfiyeti bir yandan ortak bir inanca, düşünceye, asgari bir müşterek kültüre ve dine sahip olmayı ifade ediyor. 2 milyar insanın ne kadarı kendini bu dünyaya, yani geriye kalan 6 milyondan farklı, ayrı ve özel bir dünyaya ait hissediyor? Bir yandan da medeniyet dediğimiz şey bütün maddiliğiyle ve bu maddiliğin kendini hissettirdiği araçlarıyla, kanallarıyla, dilleriyle, gündelik hayat alışkanlıklarıyla bütün dünyayı bambaşka bir şekilde birbirine bağlamış, bütün insanlarda bambaşka bir dünya algısı üretmiş durumda. Ancak aynı büyük dünya içinde insanlar birçok şeyi farklı hissediyor, farklı algılıyor ve farklı tecrübe ediyor. Bu aynı dünyanın içinde insanlar mensubiyetlerini tahsis etmek üzere farklı alt dünyalar kuruyorlar. Bu alt dünyalar kendi dostlukları ve düşmanlıklarıyla belirleniyor. Bu dostluklarla- düşmanlıklarla dünyaların sınırları belirleniyor, kimsenin kimsenin dünyasına destursuz girmesine izin verilmiyor. 2 milyar Müslüman kendileri ne kadar istese de Haçlı ve Siyonist dünyanın sorunsuz sakinleri haline gelemiyor kendi dünya kökenlerini isteseler de unutamıyorlar. Çünkü her gün onlara nereden olduklarını hatırlatan düşmanlıklarla karşı karşıya kalıyorlar. Bugün mustarip olduğumuz İslamofobi konusu zannettiğimiz gibi bugüne ait bir mevzu da değildir. İslam nefreti başka dünyaların kendi savunma hatlarında ürettikleri algı biçimleriyle ilgilidir. Müslüman dünya ile ilgili kendi dünyalarının kuruluş anlatılarının bir parçası olarak devreye girer. Algılar bu dünyada teşekkül etmiş bedenlerin bir tepkisidir. Bugün Müslümanların 2 milyarlık nüfuslarıyla bir dünya oluşturdukları halde bir siyasal bedenlerinin olmayışı en önemli gerçekleridir. Bunu söylemek 100 yıl önce Müslümanların durumlarının mükemmel olduğunu söylemek anlamına gelmez elbet. 100 yıl önce de onun öncesinde de Müslümanlar dünyada bir siyasal birlik olma konusunda hiç sorunsuz bir ortam içinde yaşamıyorlardı. Halifeliğin tarihinden bahsettiğimizde de çok nadiren İslam Birliğinin zamanın bütün Müslümanlarını içine alacak şekilde tesis edilebilmiş olduğundan bahsedilebilir. Daha Abbasi halifeliğinin bütün tarihinde Endülüs'te kendisini hala Emevi hilafetine mensup hisseden bir yapı vardır. Selahaddin Eyyubi zamanında da, sonradan Hilafeti Memluklulardan alıp İslam birliğini 400 yıllığına tesis eden Yavuz'un zamanında da Hilafet bir birliği temsil etmekten uzaktı. Ancak bu birliğin tesis edilmesiyle neler başarılmış olduğu da müteakip tarihten mevsuktur. Bugün 2 milyar İslam dünyasının en önemli zafiyetinin bu birliği tesis edecek bir siyasal iradeden yoksunluk olduğunu söylüyoruz. Bu birlik olsaydı bugün Gazze'de Siyonist katil İsrail'in Müslümanları bu kadar vahşice katletmesine hiçbir İslam ülkesi seyirci kalmazdı elbet. Burada aranan şey Hilafetin kabaca ve anakronik bir yeniden ihyası veya tesisi değil, var olan 2 milyar Müslümanın Müslümanlara yönelen bir tehdidi Müslüman olarak üzerine alınıp tepkisini ortaya koyabileceği bir Müslüman birliktir. Bu birliğin tesisinde bizden başkalarının daha kusurlu olduğunu söyleyerek elbette kimse bir sorumluluktan kaçamaz. SDE Vakfı Başkanı Sinan Tavukçu sağ olsun Kurtuluş Savaşı'na doğru giderken Türkiye'de bu birliği tesis etmek üzere ortaya konulmuş birçok girişimi özet bir belgesel tadında ortaya koymuş. Sadece bir girişimden bahsetmek gerekirse 1919 Kasım-Aralık aylarında, Sivas'ta üç oturum halinde bir İslam Kongresi düzenlenir.

Gerçek gazetesi
Ertuğrul Oruç: TTB'ye ve tabip odalarına sahip çıkma zamanı

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Feb 6, 2024 5:08


2024 yılında bizi bekleyen tek seçim 31 Mart yerel seçimleri değil. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) ve tabip odalarının da seçimleri bu yıl içinde olacak. Nisan-Haziran döneminde yapılacak olan bu seçimlere iktidar müdahil olacağı mesajını Sağlık Bakanı aracılığıyla verdi. Hekim sendikaları mesajı aldı ve harekete geçti. TTB'yi ve tabip odalarını, iktidarın arka bahçesi olmasına karşı başta hekimler olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin sahiplenmesi çok önemli. TTB, sağlığın; eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde, kamu eliyle verilmesi gerektiğini, ayrıca sağlık emekçilerinin güvenceli, sendikalı, grevli toplu sözleşme hakkının olduğu şartlarda çalışmasını savunuyor. Biz, tabip odalarında örgütlenmeyi, sendikalaşmaya alternatif olarak görmüyoruz. Tamamlayıcı bir unsur olarak görüyoruz. Gelecekte hekimler, kamuda olsun özelde olsun, mücadele güçleri arttıkça üretimden gelen güçlerini kullanmak için mutlaka sendikal haklara ihtiyaç duyacaklardır. O nedenle hekimler mutlaka sendikalarda da örgütlenmelidir. Hekimleri üretimden gelen gücünü kullanma olanaklarından yoksun bırakma isteğini dile getirmektedir. Aralık ayı sonunda, Hekimsen Başkanı Adil Kurban ise sosyal medya hesabından, tüm üyelerini TTB'ye üye olmaya çağırarak, üyelik için gereken tüm desteğin verileceğini, kayıt ücreti dışında bir ücret ödememelerini söyledi. Ocak ayı başında ise Hekimsen, “TTB ve Tabip Odalarının Kurtuluş Savaşını Başlatıyoruz” başlıklı bir bildiri yayınladı. Peki, Bakan sendika düşmanlığı yaparken, bir sendika olan Hekimsen'in Bakan'a göz kırpan bu çıkışlarını neye yormalı? Hekim sendikalarının en önemli işlevi, hekimleri diğer sağlık çalışanları ile birlikte mücadele etmekten alıkoymak, kendi dar bencil çıkarları etrafında örgütlemektir. Mücadele ederek kazanma perspektifini, pazarlıkla elde etmeye indirgemektedir. Bu da hekimlerin uzun vadede alabilecekleri kazanımların azalmasına neden olmaktadır. Hekimsen başkanı da bakana “Biz tam da böyle bir sendikayız, iktidar ne derse onu yapacağız” demekte, bakanın uygun göreceği ulufeye talip olduğunu belirtmektedir. Ayrıca sendika içinde seçimleri yaptırmaması ve sendika kasasını tabip odası üyeliğine hasredeceğini açıktan söylemesi iktidarın desteğini aldığını göstermektedir. Diğer hekim sendikalarından Tabip-Sen'in Hekimsen ile benzer düşündüğü görülmekte. Ayrıca söze gerek yok. Hekim Birliği Sendikası ise düşmanca bir tutum takınmış değil ancak İstanbul başta olmak üzere oda seçimlerine ayrı bir liste hazırlığında oldukları anlaşılıyor. Biz buradan hekim sendikalarına üye olan olmayan asistan hekimlere, iş yeri hekimlerine, özel hekimlere, statüsü her ne olursa olsun tüm hekimlere çağrı yapıyoruz: TTB ve onun çizgisindeki tabip odaları hekimler başta olmak üzere sağlık emekçilerinin özlük haklarının korunmasının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesinin teminatıdır. Bu örgütler sağlık hakkının savunulabilmesinin bir parçası ve gereği olan hürriyet mücadelesinin de yılmaz savunucusudur. Memleket yanarken hekimlerin özlük hakları da, çalışma şartları da iyiye gidemez. Mücadele etmeksizin, ulufe dilenerek de ne hakkımızı alabiliriz ne toplum sağlığını koruyabilir ne de memlekete hürriyeti getirecek yolda ilerleyebiliriz. TTB ve tabip odaları, bugün mükemmel işleyen örgütler olmayabilir, daha fazla hekim omuz verdikçe büyüyecek ve daha iyiye gidecektir. Ama önce sahip çıkma zamanı. İktidarın arka bahçesi olmaya hayır demenin zamanı.

Yeni Şafak Podcast
İHSAN AKTAŞ - YENİ ŞAFAK GAZETESİNİN 30. YILI VE GELECEĞİN YENİDEN İNŞASI

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jan 27, 2024 5:26


Her birimiz imparatorluk kaybetmiş dedelerin torunlarıyız. Birçok yaşlımızın hikâyesi Galiçya Cephesinden başlayıp Gazze, Bingazi, Yemen, Sarıkamış, Balkan Savaşları ve emperyalistler tarafından işgal edilmiş Anadolu topraklarının geri alınması için yürütülen Kurtuluş Savaşı ile son biter. Bu hikâyelerin her birinde dedelerimizin büyük kahramanlık destanları mevcuttur. Bu millet, büyük bir imparatorluğu ve dünyanın üçte biri sayılan toprakları kaybetti. Bu bir nesil için ne büyük bir acıdır... Özellikler Osmanlı aydını, Balkanların Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmasına inanmak istememiş, durumun bir kâbus olduğunu düşünmüştür. Nasıl inansınlar ki? Osmanlı Devleti bir Balkan devletidir ve bugünkü Anadolu toprakları Balkanlardan sonra devletin bir parçası olmuştur. BAYRAK DÜŞTÜĞÜ YERDEN KALKAR MI? Çocukluğumuzda, tarihle Osmanlı ile büyük padişahların Batı'ya dönük başarılı seferlerini ve savaşlarını anlatan bir dil vardı. Bu geçmiş hikâyelerden güç almanın adı ‘hamaset' olarak kavramsallaştırılmıştı. Heyhat diye başlayan cümleler kurulur, Batılılaştırılmış ve köleleştirilmiş aydınlar tarafından dudak bükülerek karşılanırdı bu çaba. Elinizde hiçbir şeyiniz kalmamışsa tarihe sığınmak elbette ki kaçınılmazdır. Ve millet olarak o kadar aşağılanmış ve köleleştirilmiş bir durumla karşı karşıya kalmıştık ki acaba eski devirlerde bu büyük başarıları ve dünyanın sayılı imparatorluklarını bu millet mi kurmuştu yoksa bu da bir ham hayalden mi ibaret diye kuşkuya düşmüştük. Her milletin bir kültürü, tarihi ve inanç değerleri vardır. Her millet bu değerlerle yaşar. Batı sömürge imparatorluğu, kurmuş olduğu baskın eğitime ve kültür emperyalizmine dayalı bir fırtına estirdi ki Afrika köleleri gibi herkes varlığını inkâr edecek duruma düşürüldü. Ancak 1970'li yıllarda, iki yüzyıldır süren emperyalist işgal karşısında Garp âşıklarına karşı milliyetçi, muhafazakâr ve İslamcılar arsında bir uyanış başladı. Bu uyanış ve adım adım siyasal karşılık bulmaya başladı. Refah Partisi'nin sağlam fikriyatı, güçlü lideri ve sömürge imparatorluğunun bütün ülkeler için biçmiş olduğu kefeni yırtmaya çalışan, bu teslimiyete meydan okuyan çabaları, sahte, Batıcı, içeriksiz siyasete meydan okudu. Aynı parti, İBB seçimlerini kazanarak ne denli bir başarı ortaya koyacağını ispat etmişti.

Center for Eurasian Studies (AVİM)
Türkiye Cumhuriyeti'nin Ve Türk Tarihinin Dönüm Noktalarını Önemsizleştirme Çabaları - Teoman Ertuğrul TULUN - 18.08.2023

Center for Eurasian Studies (AVİM)

Play Episode Listen Later Jan 16, 2024 23:31


Bu çalışma, Gelibolu ve Kurtuluş Savaşlarının damgasını vurduğu ve çalkantılı bir çatışma ve ulus inşası dönemi olan 1915-1923 arasındaki yıllarda gerçekleşen ve Türk tarihi bakımıdan önemli yere sahip merasimleri ve dönüm noktalarını incelemektedir. Söz konusu çalışma, bazı ortak çabalarla Türklere ve Türkiye Cumhuriyeti'ne yönetlik bir karalama stratejisinin yürütüldüğünü ve bu stratejinin önemli Türk zaferleri ve Türk Büyük Millet Meclisi'nin kurulması hakkında olumsuz fikirler yaratmaya amaçladığını savunamktadır. Çalışma ayrıca ağırlıklı olarak ABD ve Batı Avrupa'daki belirli lobi ve diaspora grupları öncülüğünde kapsamlı bir “Hristiyan soykırımı” anlatısı oluşturma girişi olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu anlatı, tarihsel karmaşıklıkları tehlikeli bir biçimde aşırı basitleştirip çarpıtmakta ve genellikle jeopolitik kazanımlar için kullanılmaktadır. Son olarak, çalışma Ermeni ve Rum lobilerinin Türk-karşıtı hislerin teşvik edilmesindeki önemli etkisine dikkat çekmektedir. Bu çalışma bahis konusu çarpıtmaları ele almakta ve hem nüanslı hem de bağlamsal olarak bilgilendirilmiş akademik değerlendirmeyi savunmaktadır. Makale Bağlantısı : ⁠ https://avim.org.tr/tr/Analiz/TURKIYE-CUMHURIYETI-NIN-VE-TURK-TARIHININ-DONUM-NOKTALARINI-ONEMSIZLESTIRME-CABALARI Telegram Kanalı: ⁠⁠https://t.me/avimtr⁠⁠ Twitter: ⁠⁠https://twitter.com/AVIMorgtr⁠⁠ Linkedin: ⁠⁠https://www.linkedin.com/company/avimorgtr/⁠⁠ VKontakte: ⁠⁠https://vk.com/public202374482⁠⁠ Youtube: ⁠⁠https://www.youtube.com/channel/UCcIfEGNM3308QoLbCDJIFuw⁠⁠ Dailmotion: ⁠⁠https://www.dailymotion.com/dm_0ea263f63bb5aee7d8770d1ec13cfe8b⁠⁠ Instgram: ⁠⁠https://www.instagram.com/avimorgtr/IntroductionIntroduction⁠⁠ YaaY: ⁠⁠https://yaay.com.tr/AVIM

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - Filistin Kurtuluş Savaşı

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 31, 2023 5:20


Savaşların birçok cephesi vardır. Sömürge imparatorluğu, kavramlar kullanarak, savaş başlamadan, düşmanını psikolojik olarak yenmiş olur. İki yüzyıllık Batı işgal ve sömürge tarihine baktığımızda, bunu, her millete karşı işlenen soykırım düzeyindeki katliamlarda ve bağımsızlık savaşlarında görürüz. Cezayir bağımsızlık savaşında 1,5 milyon insan hayatını kaybetti. Fransa ile hiçbir sınırı yok, komşu değiller. Uzakdoğu'da erken kolonyalizm döneminde İspanya, Portekiz, Hollanda ve İngiltere'nin işgal ettikleri her toprak parçasında, çeşitli milletlere uyguladıkları benzersin insan kıyımları vardır. Afrika ülkelerinin her birini işgal eden Batılı devletlere sorsanız, Afrika'ya medeniyet götürdüklerinden dem vururlar. Irak, Afganistan ve Yemen'de milyonlarca insan öldü. ABD ve müttefikleri Irak'a demokrasi getireceklerdi. Afganistan'da Taliban'ı yeneceklerdi. Yemen'de ise hiçbir amaç gütmeden birçok tesisi El-Kaide bahanesi ile yerle bir ettiler. Her ne kadar bugün Batılı devletlerin tutarlılıktan, adaletten, hakkaniyetten, demokrasiden yana olduklarına dair bir emare kalmadıysa da, hala kendi dışında olanları şeytanlaştırma çabaları devam ediyor. Eski Yunan'da “sitenin dışındakiler”, Roma'da “barbarlar” ve Avrupa'da “ötekiler” olarak tarif ettiklerini, şimdi “terörist” diye tanımlayıp, bunun üzerinde tepiniyorlar. Bugün İsraillilerin Gazze'de yaptıklarına bakın, dünyanın en acımasız en ahlaksız terör örgütünün yapma ihtimali olan katliamların bin katını Filistinlilere yapmaktalar. Bütün bu soykırım sürecini devam ettirirken, karşında siyaset yapan, devlet kurumları bulunan Filistinli Hamas'a ve Kassam Tugayları'na terörist demekten geri durmuyor. Hatta bırakın savaşan mücahitleri, Gazze halkının tamamını kendi zulümlerine boyun eğmediği için terörist olmakla suçluyor. Başta milli mücadele yıllarında İngilizler, İtalyanlar, Fransızlar ve Anadolu'yu kan gölüne çeviren Yunanlılar, barbarlarla savaştıklarını savunuyorlardı. Afrika ve Asya milletleri gibi Anadolu'yu işgal atlında tutacaklarını düşünmüşlerdir. Anadolu işgale direndi, insanımız yurdun dört bir yanında seferber oldu. Topraklarımızda düşman postalı kalmadı. Kurtuluş savaşları başlar ve bitmez. Bağımsızlık tutkusu ve inancı toplumsal bir ruh halidir. Bütün bir millete beraberce sirayet eder. Filistinlilerin yüzyıllık var olma mücadelesi bir noktaya geldi. Bağımsızlık tutkusu, Mescid-i Aksa'yı koruma güdüsü ve imân ateşiyle birleşince, savaş cephesinde İsrail'e karşı büyük bir direnç ve karşı koyma gücü ortaya çıkardı. Var olma ve kurtuluş savaşı bütün dünyayı sardı. Tarih boyunca bir milletin mücadelesine bu derece destek hiç olmamıştı. Filistinlilerin masumiyeti daha yeni doğmuş bebeklerin katledilmesi, hastanelerin vurulması, ölülerin üzerinden dozerlerle geçilip cesetlerin parçalanması, dünyanın görüp göreceği en korkunç vahşettir. Bu vahşetin boyutu insanlığı endişeye sevk ediyor. Bir avuç Siyonist, uzaydan gelen vampirler gibi, insanlığın kaderini esir almış. Dünyanın bütün milletleri kendi kaderinden endişe etmeye başladı. Tüm milletler kendi topraklarının Filistin olmaması için çabalıyor. Batılı devletlerin, istihbarat teşkilatlarının ve Siyonizm'in, önce kavramsal yıkıcılığına bir son vermek lazım gelir.

Yeni Şafak Podcast
HÜSEYİN LİKOĞLU - İKİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DE HEDEFİ YUSUF TEKİN

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Dec 22, 2023 4:23


İki bakanlığın adının başında “Milli” ifadesi yer alıyor. Milli Savunma Bakanlığı ve Milli Eğitim Ba-kanlığı. Milli Savunma her zaman terör örgütlerinin hedefinde oldu. PKK silahlı eylemler yaparken, FE-TÖ de TSK'ya sızarak orduyu içeriden zaafa düşürmeye kalkıştı. Milli Eğitim Bakanlığı ise FETÖ'nün kuluçka merkezi oldu. Fetullahçı Terör Örgütü eğitim merkezli bir ihanet şebekesidir. Osmanlı devletini kılıç zoruyla yıkamayan Haçlılar, çareyi içeri sızarak bünyeyi çürütmekte bulmuştu. 1800'lerin başında Osmanlı coğrafyasında küçük çaplı okullar açmaya başlayan Haçlı misyonerler, 1900'lerin başında büyük yol aldılar. Misyonerlerin okul sayısı Birinci Dünya Savaşı sonunda çeşitli kaynaklara göre, 4 bin ile 6 bin arasında olduğu bilgisi yer alıyor. Bu okullarda özellikle gayrimüslim Osmanlı vatandaşları eğitim alıyordu. Ve ne yazık ki Ermeni ve Rum çetelerinin temelleri bu okullarda atıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı devletine içeriden yapılan ihanetlerin büyük kısmı bu okullarda yetiştirilen militanlar tarafından gerçekleştirildi. Aynı ihaneti Kurtuluş Savaşı sırasında da görüyoruz. İtilaf devletlerinin içerideki aparatlarıydı, bu okullarda yetişenler. Sadece silahlı militanlar yoktu bunların arasında. Gazeteci, doktor, hukukçu, işadamı, her çeşitten meslek erbabı vardı bunların arasında. EĞİTİM ÜZERİNDEN TÜRKİYE'YE OPERASYONLAR HİÇ BİTMEDİ! Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş senedi olan Lozan Antlaşması'nın müzakerelerinde yabancı okullar önemli yer alıyor. İtilaf devletleri yabancı okulların varlıklarını sürdürmesi için ısrar ederken, Türk heyeti okulların kapatılması için ısrarlıydı. Nitekim geçici bir formülle süreç zamana yayıldı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'yla yabancı okullar kontrol altına alındı. Konumuz yabancı okullar olmadığı için ayrıntıya girmiyorum. Ancak, eğitim üzerinden Türkiye'ye operasyonlar hiç bitmedi. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD ile kurulan ilişki ve imzalanan ‘eğitim anlaşması' ile aynı hedefler doğrultusunda faaliyetlerine devam ettiler. TBMM'de bütçe görüşmeleri hareketli geçer. Hatırlanacağı üzere geçen yıl İçişleri Bakanlığı bütçesi çok hararetli geçmişti. Malum terör operasyonlarından rahatsız olanlar vardı. 2024 Yılı Bütçesi'nde en ha-raretli gün Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesinin görüşülmesi sırasında yaşandı. Muhalefet partileri milletvekilleri özellikle HDP/DEM sıralarından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e yüksek sesli sataşmalar oldu. Belki bazıları Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi görüşülürken niye bu ka-dar hararet yaşandığına şaşırmış olabilir.

Bilgisel
2: Kurtuluş Savaşı'nın Son Perdesi: 32 Gün Süren Diplomasi Savaşı

Bilgisel

Play Episode Listen Later Dec 7, 2023 18:56


Bilgisel'in yeni bölümünde Milli Mücadele Dönemi'nin silahlı safhası sona erdikten sonra Büyük Britanya ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında geçen 32 günlük diplomasi savaşını anlattık. Hazırsanız başlayalım.Canlandıranlar:Mustafa Kemal: Metin BozkurtCinnah: Gökbey KarataşGandhi: Cemre Dalyan------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Yeni Şafak Podcast
Yaşar Süngü - “Çocukları öldür para bizden” diyen küresel şirketler

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 12, 2023 4:20


Gazze Filistin'in değil insanlığın Çanakkale'sidir ve bu yüzyılın cephesi en geniş dünya savaşıdır. Bu dünya savaşının bir tarafında devletler ve bu devletlerin yanında yer alan küresel şirketler, diğer tarafında dünyanın insan kalabilen bütün halkları yer alır. Bu kurtuluş savaşının ön cephesinde Gazzeli çocuklar, kadınlar, hastanelerde yatan yaralılar başta olmak üzere silahsız sivil masumlar var. Karşısında da israilin kimyasal bomba yüklü uçakları, abd ve avrupa devletleri ile “Çocukları öldür para bizden” diyen küresel şirketler. Hamas'ın Kassam tugayları Gazzelilerin kurtuluş savaşındaki tek askeri gücü.  Dünyanın insan kalabilen ve boykot silahını kullanabilme cesaretini gösteren farklı millet ve dinlerden milyonlarca koca yürekli de gazzeli mazlumların yanında. Savaşı bitirecek katliamı durdurabilecek en büyük güç bu koca yürekliler ordusu. Yani deterjan ve temizlik maddelerini değiştiren kadınlar, alışkanlıklarını değiştiren erkekler, soğuk içecek, kahve ve hamburger tercihlerini değiştiren gençler.  Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edenlere sözümüz yok. İnsanlık da nasip işidir; hak edene verilir.  israilin elektrik ve suyunu kestiği Gazze'de bir hastanenin jeneratörünün yakıtı dün bitti ve yoğun bakımda yatan 39 prematüre bebek öldü. Cumartesi günü televizyon ekranında altı yazı olarak geçen son haber buydu.  Dünyanın aşağılık yüzü Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Sodom ve Gomore adlı romanını hatırlattı. Yazar romanında Anadolu'da başlayan kurtuluş savaşında ingilizlerin işgalindeki İstanbul›un çirkin yüzünü anlatıyor. Sodom ve Gomore, Ürdün'ün lanetlenmiş iki kentidir. Yazar, bu şehirleri Kurtuluş Savaşı yıllarında işgal altında kalan İstanbul›a benzetir. Tüm ülke kargaşa içerisindedir. Fakat İstanbul'da yaşayan bir grup, tıpkı Sodom ve Gomore'deki gibi bir hayat sürer. (Bugün dünyanın çirkin tarafında yer alan, “Çocuklar ölüyor ama” deyip hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edenler gibi.) Kurtuluş savaşı döneminde işgal altındaki İstanbul'da yaşayan bazı kızlar İngiliz askerlerle akşamları eğlencelere katılırlar. Kitabın baş karakteri olan Leyla da bu kızlardan birisidir. Leyla, İngiliz subaylarından hoşlanır, kendisini seven Türk subayı Necdet'e pas vermez. Necdet ise artık bu durumdan ümidini kesmiş bir vaziyettedir. Necdet'in arkadaşı Cemil ise ona karşı çıkarak Anadolu'ya geçerek Kuvay-ı Milliye'ye katılır ve şehit olur. Fakat İstanbul'un bu eğlenceli hayatı kısa sürecektir. Kuvayi Milliyetçiler, İstanbul'a akın ederler. Leyla ise eski hayatlarını mahvettikleri için onlardan nefret etmeye başlar. Leyla'nın gerçek yüzünü gören Necdet ise ondan uzaklaşır.

Yeni Şafak Podcast
Ömer Lekesiz - Ey Türk oğlu, dostunu ve düşmanını iyi tanı!

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Nov 9, 2023 4:48


Siyonizm tehlikesinin ayak seslerini duyma ve duyurma konusunda en tesirli mevkutelerden birinin Sırât-ı Müstakîm / Sebîlürreşâd (1908-1966) olduğunu söylemiş ve buradaki yazılarıyla Müslümanlarda coğrafya ve hassaten Kudüs / Filistin şuurunu oluşturan yazarların adlarını zikretmiştik. Bu manada en tesirli ikinci dergisi ise Necip Fazıl'ın Büyük Doğu'sudur (1943-1978). Farmasonluk, Siyonizm ve İngilizlerin politik oyunları merkezinde birçok yazının yayımlandığı bu iki dergide yer alan bir imzaya dikkat çekmek istiyoruz: Cevat Rifat Atılhan! Atılhan, İstanbul'da doğmuş (1892), çocukluğunun ilk yıllarını Şam'da geçirmiş, ilkokulu İstanbul'da okumuş, Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun olduktan sonra Mersinli Cemal Paşa'nın emrinde Sina ve Filistin cephelerinde bulunmuştur. Kurtuluş Savaşı'nda Zonguldak-Bartın ve Havalisi Cepheleri kumandanlığına tayin edilmiş, savaştan sonra ordudan ayrılarak yazı dünyasına katılmıştır. 1942'de darbe, 1952'de Ahmet Emin Yalman'a suikast suçlamasıyla yaklaşık on birer ay süreyle tutuklu kalmıştır. Nuri Demirağ ve Hüseyin Avni Ulaş'la birlikte Milli Kalkınma Partisi'ni (1945) kurmuş; bilahare Milli Kalkınma Partisi ile Türk Muhafazakâr Partisi'nin kurucuları arasında da yer alarak, Büyük Doğu Cemiyeti'ne katılmıştır. Atılhan'ın siyasal tarihe mal olmasını sağlayan asıl şey ise, 1951'de -faaliyeti yaklaşık bir yıl süren- İslam Demokrat Partisi'ni (1951-1952) kurarak Müslümanların siyasal partiyle temsili konusundaki ilk denemeyi yapmış olmasıdır. Sebîlürreşâd'taki Farmasonluk hakkında yazılarıyla maruf olan Atılhan, 1950 yılının Mart ayı başında ‘Görünmeyen İnkılap' başlıklı bir tefrika ile Büyük Doğu yazı kadrosuna katılmakla kalmamış, Büyük Doğu Cemiyeti'ne de girmiştir. Ancak, bu sayede Necip Fazıl'la kurduğu ilişki uzun sürmemiştir. 1951 yılı Şubat ayında, İzmir'de başlatılan fesat ve hıyanet hareketini tertip etme suçlamasıyla Cemiyet'ten ihraç edilmiştir (Geniş bilgi için bkz.: Suat Ak, Necip Fazıl ve Büyük Doğu, Büyüyenay Yayınları, 2016). Atılhan'ın bu ihracı, onun aynı zamanda eski bir asker olması bakımından Yalman Suikastı olarak bilinen “resmi provokasyon”da yer almış olma “ihtimali”yle ilişkilendirilerek, İslam Demokrat Partisi'ni kurması da bu minvalde değerlendirildiğinden, nihayetinde İslâmî hareketten adeta tart edilmesine sebep olmuştur. 1964'te Mogadişu'da toplanan İslam Devletleri Kongresi'ne davet edilerek İcra Komitesi Başkanlığı'na seçilmesinin dışında önemli bir siyasi hareketi görülmeyen ve vefatına kadar (1967) yazmayı ve kitap yayınlamayı sürdüren Atılhan'ın, buna rağmen yazı ve yayın hayatında görülmeyişini de yine mezkûr tart edilişine bağlamak mümkündür. Yazı hayatında, çoğunluğu Farmasonluk ve Siyonizm konulu yetmiş dört kitap ve çoğu kitaplaşmamış binlerce makale yazan Atılhan'ın, Necip Fazıl'la ters düşmesiyle İslâmî harekette “problemli” bir şahsa dönüşmesi artık hem İslâmî hareket tarihinin hem de bir mümin olarak onun uhrevi sorgusunun konusudur. Biz asıl konumuz olan Müslümanlarda coğrafya, Filistin / Kudüs şuurunun oluşturulması esasından baktığımızda Atılhan'ın, hayatını milli bir gayretle tamamladığına inanıyor; yerli ve yabancı Siyonistlerin ona olan müfrit düşmanlıklarına göre ona rahmet diliyoruz. Örneğin, dünya Siyonist propagandasının “Türkiye şubesi” olarak bilinen Yahudi Rıfat N. Bali, Atılhan hakkında şunları söylemektedir:

NTVRadyo
Acı Tatlı Mayhoş - HİKAYE VE TARİFLERLE: Cumhuriyet Ankarası

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Nov 7, 2023 14:46


Kurtuluş Savaşı halkla köylüyle askerin el ele vermesiyle, büyük mücadelelerle kazanılmış. Peki Ankara başkent olduktan sonra yiyecek içecek dünyası nasıldı? Aylin Öney Tan hafta boyunca hikaye ve tariflerle anlattı. İyi dinlemeler.

Acı, tatlı, mayhoş
HİKAYE VE TARİFLERLE: Cumhuriyet Ankarası

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Nov 4, 2023 14:47


Kurtuluş Savaşı halkla köylüyle askerin el ele vermesiyle, büyük mücadelelerle kazanılmış. Peki Ankara başkent olduktan sonra yiyecek içecek dünyası nasıldı? Aylin Öney Tan hafta boyunca hikaye ve tariflerle anlattı. İyi dinlemeler.

News in Simple Turkish/Basit Türkçe ile Haberler
29 Ekim 2023 Pazar - News in Simple Turkish: Learn Turkish with the news!

News in Simple Turkish/Basit Türkçe ile Haberler

Play Episode Listen Later Oct 30, 2023 5:17


To enjoy all 130+ episodes, please subscribe on https://anchor.fm/turkish-learners-network/subscribe We publish new episodes weekly! Basit Türkçe ile Haberler / News in Simple Turkish by Turkish Learners Network Basit Türkçe ile Haberler'in yeni bölümüne hoş geldiniz. — Yenilgi: n. Defeat Antlaşma: Treaty İşgal etmek: v. Occupy Kurtuluş: Liberation Meclis: Parliament (in this context) Bağımsızlık: Independence Hilafet: Caliphate Coşku: Exuberance Geçit: Parade (in this context) — Bugün 29 Ekim 2023 Pazar. Please remember you can enjoy this episode in video format on Spotify and YouTube. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü Yılı Kutlanıyor 19. yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu, ekonomik zorluklar ve askerî yenilgilerle zayıflıyordu. Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı'na Almanya ve Avusturya-Macaristan ile aynı tarafta girdi. Bu devletler, 1. Dünya Savaşı'nı kaybettiler. Osmanlı, bu yenilgiden sonra çok ağır şartları olan Sevr Antlaşması'nı kabul etmek zorunda kaldı. Bu antlaşma ile birçok yabancı ordu Anadolu'nun büyük bölümünü işgal etti. Mustafa Kemal Sevr Antlaşması'na karşıydı. Bu nedenle 19 Mayıs 1919'da Samsun'a gitti ve Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurdu. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Kurtuluş Savaşı'nı yönetmeye başladı. Türkiye 1922'de Kurtuluş Savaşı'nı kazandı. İşgal orduları, Anadolu'yu terk etmeye başladılar. Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı VI. Mehmet Vahdettin İstanbul'dan ayrıldı. 24 Temmuz 1923'te Türkiye ve işgalci devletler arasında Lozan Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Türkiye'nin bağımsızlığı ve sınırları tanındı. Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara oldu. Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. 1924'te, Hilafet kaldırıldı ve laik bir devlet kuruldu. 1928'de Arap alfabesi yerine Latin alfabesi kabul edildi. 1933'te soyadları kullanılmaya başlandı. Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verildi. 1934'te Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanındı. 10 Kasım 1938'de Atatürk vefat etti. İsmet İnönü, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı oldu. Türkiye'de her yıl 29 Ekim tarihi Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanır. Bugün cumhuriyetin ilanının 100. yıl dönümü. 100. yıl Türkiye genelinde coşkuyla kutlandı. 81 ilde sokaklarda geçit törenleri ve meydanlarda kutlamalar düzenlendi. Ankara'da en yoğun olan yer Anıtkabir'di. Ankaralılar 100. yılı Anıtkabir'de kutlamak istediler. Türk Deniz Kuvvetleri, 100 gemi ve denizaltı ile İstanbul Boğazı'nda geçit töreni yaptı. Ayrıca, Türk Yıldızları ve SoloTürk uçuş gösterileri yaptı. Akşam saatlerinde ise havai fişek gösterileri düzenlendi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Maltepe sahilinde konserler düzenledi. Bu konserlere katılım yoğun oldu. — Dinlediğiniz için teşekkürler! Lütfen bu bölümü Türkçe öğrenen diğer kişilerle de paylaşın! Yeni bölümde görüşmek dileğiyle, hoşça kalın!

Turkish Stories
Bayramlarımız / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later Sep 27, 2023 3:15


Bayramlarımız Hayatımızda bizim için özel olan günler vardır. Dinî ve millî bayramlar, doğum günü, Anneler Günü, Babalar Günü, mezuniyet töreni, okuma bayramı, öğretmenler günü, evlilik yıl dönümü ve düğünler bunlardan bazılarıdır. Ülkemizde kutladığımız millî bayramlarımız da vardır. Cumhuriyetin ilan edildiği gün olan 29 Ekim'de Cumhuriyet Bayramı'nı; Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlattığı 19 Mayıs'ta Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı; 30 Ağustos'ta Zafer Bayramı'nı ve 23 Nisan'da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlarız. Millî bayramlarda “Bayramınız kutlu olsun.” deriz. Millî bayramları, coşku içinde kutlarız. Her yeri bayraklarla süsleriz. Okullarda kutlama programları hazırlarız. Tören alanlarında yapılan gösterilere katılırız. Ülkemizde kutlanan iki tane dinî bayramımız vardır. Bunlar Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı'dır. İki bayramın kutlanma şekilleri birbirine benzemektedir. Ramazan Bayramı'na günler kala bayram hazırlıkları başlar: Evlerde bayram temizli­ği yapılır, tatlılar ve yemekler hazırlanır. Bayramlık elbiseler ve bayram şekeri alınır. Bayramın bir gün öncesi olan arife günü topluca kabir ziyaretlerine gidilir. Bayram sabahı erkekler bayram namazı kılmaya giderler. Bayram namazından sonra cami önünde bayramlaşılır. Daha sonra herkes evine döner ve bütün aile fertleri bayramlaşır. Herkes birbirine “Bayramınız mübarek olsun.” der. Küçükler büyüklerin ellerinden, büyükler de küçüklerin gözlerinden öper. Büyükler, küçüklere bayram harçlığı verir. Çocuklar, kahvaltıdan sonra evleri gezerler. Ev sahipleri, çocuklara şeker veya çikolata ikram eder. Ailecek akrabalar ve komşular ziyaret edilir. Kurban Bayramı hazırlıkları Ramazan Bayramı'na göre daha yoğundur. Kurban Bayramı'nda kurbanlık hayvan alınır. Bazı aileler tek başlarına, bazı aileler ise birleşerek kurban keserler. Bayramın ilk üç günü kurban kesimi yapılır. Kurban kesildikten ve etler paylaşıldıktan sonra kurban kesemeyenlere etlerin bir kısmı dağıtılır. Ramazan Bayramı'nda olduğu gibi ziyaretler yapılır. Dostluklar pekiştirilir. Küskünler barıştırılır. Böylece bayramlar, toplumda huzura ve mutluluğa vesile olur. Murat Cuma

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - Erdoğan BM'de neyi ihmal etti

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Sep 24, 2023 4:47


Geçtiğimiz günlerde, “Birleşmiş Milletler'in kaybolan fonksiyonunu Erdoğan deruhte ediyor” içerikli bir yazı kaleme almıştım. Ukrayna-Rusya savaşının başlangıç günleri ile G20 Zirvesi'nde yapılan görüşmeler üzerinden bir kıyaslama yapmıştım. Her iki durumda da BM Genel Sekreteri'nden çok, Erdoğan konuşuldu. Mukayese iki dönemin dışında da pek değişmiyor. New York'taki Türkevi nerdeyse ikinci Birleşmiş Milletler fonksiyonu icra etmeye başladı. Merhum Sezai Karakoç eserlerinde sürekli bir “gün dönümü''nden bahseder. Gün döndüğünde rüzgâr arkamızdan esecek, attığımız her taş yerini bulacak, bereket kapıları aralanacak, Maveraünnehir'de fikir ufukları, Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde olduğu gibi, maddi manevi fetihler birbirini takip edecek. Neden gün dönümü hayali kurulmasın ki! Dünyanın adalet ve merhamet medeniyeti tam iki yüzyıldır saldırı altında. Yenildik, yıkıma ve işgale uğradık, kültürel emperyalizme maruz kaldık. Her ümitlendiğimizde tekrar umutlarımız kırıldı, tekrar yenildik. Bu şartlarda her bir Müslüman, her bir Türk kaybettiği değeri aramakta, kaderimiz bizi geri çağırmaktadır. Türkiye Yüzyılı'nın adımları döşenmeye başladığında, Türkiye vizyonunun güvenlikten diplomasiye, ticaretten ikili ilişkilere, vatandaşların gelecek Türkiye özlemine kadar birçok alanda yansımaları görülmeye başladı. Bir imparatorluk bakiyesi olan ülkemizden her zaman büyük beklentiler vardı. Fakat I. Dünya Savaşı'nda yıkıma uğrayan Türkiye'nin, bütün bu taleplere cevap verecek yetkinliği yoktu. Son yirmi yıldır uygulanan kalkınma politikaları, Türkiye'yi gelişmiş ülke statüsüne çıkardı ve Batılı devletlerden bağımsız bir şekilde ortaya konan kalkınma ve gelişme başarısı, geri kalmış bütün ülkelerin dikkatini çekti. Kurtuluş Savaşı sonrasında olduğu gibi, Türkiye'nin bağımsız kalkınma hamlesi, bütün ülkelerin ilgisini çekmiş durumda. Arap Baharı ve Afrika'daki, özellikle Fransa karşıtı ayaklanmalarda Türkiye örnekliğinin rolü büyüktür. Erdoğan'ın, BM kürsüsündeki meydan okumaları yeni değildir. Son on yıldır her bir BM zirvesi hâkim paradigmayı iyi okuyan ve bu paradigmanın ortaya çıkardığı yıkımı iyi gören bir lider olarak Erdoğan, hiçbir kaygı ve endişe duymadan, mazlumların içinde bulunduğu durumu, sömürgeci zalimlerin yüzüne haykırmıştır. Bu zirvede de, Birleşmiş Milletler'in fonksiyonunun büyük devletler eliyle işlevsiz hale getirildiğini güçlü bir şekilde dile getirdi, BM'nin yeniden yapılanmadığı takdirde işlevini yitireceğini vurguladı. Türkiye'nin jeopolitik konumu ve karşı karşıya kaldığı riskleri ve fırsatları, Türkiye'nin bu konudaki güçlü duruşunu ve muhataplarının açmazlarını en ince ayrıntısına kadar ortaya koydu.

Nasıl Olunur
198 - Hasan Çalışlar

Nasıl Olunur

Play Episode Listen Later Sep 13, 2023 73:34


Konuğum mimar Hasan Çalışlar'la sohbete, onun yıllardır kaydını tutmakta olduğu Büyükada'nın modern mimarı mirası üzerine konuşarak başladık. "Büyükada'nın Yaşlanmayan Modernleri'nden" Ada'nın güzelliklerinden, birlikte de yapacağımız kayıt alma-hafızayı diri tutma projesinden bahsettik.Ardından Hasan'ın, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'nda çok önemli rol üstlenmiş dedesi İzzettin Çalışlar başta, ailesinden, köklerinden, büyüdüğü mekan ve okullardan, yelkencilikten söz açtık.Çalışlar'ın öğrenciliği boyunca yaptığı barmenlikten modelliğe farklı işlerin onun bugünkü yaşamına etkisini masaya yatırdık.Kerem Erginoğlu ile 30 yılı dolduran ortaklıklarını, ortak çalışmayı, yurtdışı işlerini, farklı projeleri konuştuk. İyi mimarlıktan iyi bir yaşama akan bu sohbeti kaçırmayın.

Nasıl Olunur
197- Gülten Dayıoğlu

Nasıl Olunur

Play Episode Listen Later Aug 30, 2023 67:08


197- Gülten DayıoğluBu bölümde konuğum, ülkemizde çocuk ve gençlik edebiyatı türlerinin oluşmasında çok önemli bir yeri olan yazar Gülten Dayıoğlu.Romanları dışında, ödüllü öykü ve hikâyeleri, bilimkurgu ve gezi kitapları da olan Dayıoğlu, hukuk fakültesini terk etmiş bir öğretmen. 1935 doğumlu. 91 kitap yazmış biri.Pek çok konuğum, ailesi ve köklerini anlatmaya eskilerden başlar. Gülten Hanım anlatmaya, Kurtuluş Savaşı'ndan Kütahya-Emet'ten başladı ve 50 yılı aşkın süredir birkaç nesil büyüten kitabı Fadiş'in izinden iğne oyası gibi işleyerek bugünlere geldi...Pek çok defa kalkıp sarılmak isteyerek dinledim Gülten Hanım'ı. Eşine, çocuklarına, öğrencilerine, doğaya, yaşama sevgisine, yazma ve öğrenme tutkusuna, başkalarına saygısına, inceliklerine, doğallık ve nezaketine hayranlık duydum. "İyi ki" dediğim bölümlerden biri oldu. İyi ki var, iyi ki yazmış, iyi ki konuştuk ve bunları anlattı... Dinleyiniz.

Trend Topic
312: Para, Yağlı Kurşun ve Keskin Süngüye!

Trend Topic

Play Episode Listen Later Aug 30, 2023 21:05


30 Ağustos Zaferi'nin mali kahramanı Hasan Fehmi Bey'in hikayesi ekonomiye ilişkin dersler içeriyor. Öncelik sıralamasını doğru yapmanın ne kadar hayati olduğunu Kurtuluş Savaşı'nın maliye bakanından öğreniyor, bugün neyi yanlış yaptığımız daha iyi anlıyoruz.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast Salus hakkında reklam içerir.Sağlığınıza gereken önemi Salus'la verin. Psikolog, fizyoterapist ve diyetisyenlerle görüşüp, içerik dünyasını keşfetmek için buradan Salus'un websitesini ziyaret edebilirsin. TERAPI10 koduyla %10 indirimden hemen faydalanmak için şimdi buradan app'i indirebilirsin.Bu podcast TAKK hakkında reklam içerir.Günlük kişisel bakımını TAKK'a bırak. Çünkü TAKK, senin için gerçekten önemli olan şeylere odaklanırken hayatındaki seçenek karmaşasını filtrelemene yardımcı olur. Buradan TAKK'ı keşfedebilirsin.Bu podcast techcareer.net hakkında reklam içerir.Ücretsiz bootcamplere katılmak, eğitimlerle seviye atlamak veya teknoloji alanında iş bulmak istiyorsan, hemen şimdi buradan techcareer.net'e üye ol, kariyerini yükselt.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Banu Avar ile Yorum
KIBRIS BARIŞ HAREKATI ve BUGÜN! - 20 Temmuz 1974

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Jul 20, 2023 6:39


KIBRIS BARIŞ HAREKATI ve BUGÜN! - 20 Temmuz 1974 Neredeyse yarım asır geçti üzerinden, yıl 1974 Türkiye Kıbrıs'taki katliama dur dedi. Adaya asker çıkardı. Harekâttan önce başkent Lefkoşa ortasından ikiye bölünmüştü. Magosa ve kırsal alanlardaki Türkler tam anlamıyla kuşatma ve tecrit altında yaşıyordu. Seyahat EDEMİYORLARDI. Ticaret ve üretim Rumların kontrolündeydi. Büyük yoksulluk ve yokluk içindeydiler. Baskınlar, suikastlar, adam kaçırmalar, dayak, şiddet, işkence ‘ADİ VAKA' SAYILIYORDU.Batılı devletler, 300 yıllık Osmanlı idaresinin ardından Kıbrıs'ın bir Rum adası olması için büyük gayret gösterdiler. Amerikan Başkanı Roosevelt, bu adayı elinde bulunduran gücün, Ortadoğu Kafkaslar ve Balkanları kontrol edeceğini söylemişti.YILLAR SONRA BİR BAŞKA AMERİKAN BAŞKANI BUSH “ORTADOĞUNUN ANAHTARI KIBRIS'TADIR” DEMİŞTİ.Avrupa Birliği Belgelerinde tek bir Cumhuriyetin adı geçmekteydi: Kıbrıs Cumhuriyeti! Adayı Rumlar temsil edecekti.Adanın yarısı Avrupa Birliği Hukuku ihlal edilerek Birliğe alınmış ve bir bütün olarak kabul edilmişti. “Sınırlar Arasında” belgeselini yaparken çeşitli ülkelerin en üst düzey yetkililerine aynı soruyu sormuş hep aynı sessizlikle karşılaşmıştım.“Avrupa Birliği Yasalarına göre problemli ülkeler birliğe kabul edilemez ama Kıbrıs'ta bu böyle olmadı. Sorunları olan iki toplumlu bir adanın bir tarafı birliğe kabul edildi. Bu AB Yasalarının ihlali anlamı taşımıyor mu?” diye soruyordum.Onlar da “evet hımmmm iç sorunlar var…” diyorlardı. Konuşma bitiyordu.İç sorunu yaratan kendileriydi. İç sorun yaratmak için elinden geleni yapan Karen Fogları, Desotoları ananları nasıl unuturuz!Yakın tarih, Kıbrıs'ta nasıl bir kumpas kurulduğunun örnekleriyle dolu!1960'ta tarihin ilk bağımsız ‘Kıbrıs Cumhuriyeti' kuruldu. Kurulduktan sadece 3 yıl sonra Cumhurbaşkanı Makarios, Türkleri ‘azınlık' durumuna düşüren teklifi hazırladı.Kendi devletinin anayasa mahkemesini yok sayarak Türklerin alınmadığı bir parlamento oturumunda teklifi onaylattı.Birleşmiş Milletler, Rum yönetimini ödüllendirerek Kıbrıs'ın meşru hükümeti olarak tanıdığını açıkladı.Türklere ölümlerden ölüm beğen politikası 1974'e kadar sürdü. Türkiye adadaki katliama müdahale etti. Rauf Denktaş sık sık şu cümleyi tekrarlardı: BATI ‘Barış Harekâtı'nı AFFETMEDİ!Tıpkı Kurtuluş Savaşı'nı unutamadıkları gibi!15 Kasım 1983'de, KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ kuruldu. Ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu devleti ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı!

Yeni Şafak Podcast
İhsan Aktaş - Tek parti zihniyeti ve paslı çiviler

Yeni Şafak Podcast

Play Episode Listen Later Jun 18, 2023 4:33


Gerilimi yüksek bir seçim sürecini daha geride bıraktık. Kumdan kaleler yıkılmaya başladı. Muhalefetin milletin önüne koyduğu siyasetsiz vizyon öylesine çürük temellere dayanıyormuş ki seçim sonrası muhalefet, bırakın öne sürdüğü politikaları kendi siyasi varlıklarını tartışmaya başladı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türk siyasetinin iflah olmaz bir sorunudur. Seçim sonrası CHP'de bir değişim tartışması başını almış gidiyor. Cumhur İttifakı'na karşı kindar, öfkeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ötekileştiren hastalıklı zihinler meğer kendi arkadaşlarına karşı da ne kadar acımasızlarmış. Bu yazıda “CHP'de köklü bir değişim imkânı mümkün mü?” sorusuna cevap arayacağız. CHP, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'ye yenildiğinde bu mağlubiyete hangi politikaların ve devlet uygulamalarının neden olduğunu araştırmaya çalıştılar. 1950'li yılların CHP'sinde bugüne kıyasla çok daha nitelikli siyasetçiler ve akademisyenler vardı. Bu kimseler Anadolu'ya müfettişler gönderdiler, araştırmalar yaptılar ve parti kurultaylarında bu konuyu uzun uzun tartıştılar. Sonuçta CHP'nin karşı karşıya olduğu sorunları üç başlıkta topladılar: 1. Parti ile halk arasında var olan sorunlar, 2. Parti ile dindar ve muhafazakârlar arasında var olan sorunlar, 3. Parti ile Kürtler arasında var olan sorunlar. Aradan 70 yıl geçti ama CHP bu sorunlu alanlarda bir arpa boyu yol alamadı. CHP'nin tek parti zihniyeti ve bu zihniyete saplanıp kalmış paslı çiviler, ana muhalefet partisi açısından hayati bir soruna işaret ediyor: 70 yıldır tek parti zihniyetini yaşatan, bunu engizisyon zihniyeti gibi donmuş beton misali zihinlerinde taşıyan insanlar, ana muhalefet partisini oluşturan kitle içerisinde maalesef ana omurgayı oluşturmaktadır. Tek parti zihniyetini çıkmaza sokan bazı şablonlar var. Bu zihniyet, her bir konu için değişmez şablonlar ve peşin söylemler kullanıyor ve bir daha ilgili konuyu düşünme ihtiyacı hissetmiyor. Aşağıda bu şablonları ve söylemleri özetleyelim: Din: Orta Çağ karanlığı, geri kalmışlığın sebebi, çağdışılık, bağnazlık, yobazlık vb. Osmanlı: Vatandaşı kul sayan zihniyet, Orta Çağ yönetim anlayışı, İngilizlere teslim olan hain Sultan Vahdettin, Yunanistan'a karşı değil Osmanlı'ya karşı yapılan Kurtuluş Savaşı. Anadolu insanı: Cahil, geri kalmış, aydınlatılmaya muhtaç, oy verme kabiliyetinde olmayan köylü kitlesi. Tasavvuf ve tarikatlar: Karanlık odaklar, çağ dışılık, örümcek kafalılık, gulyabani vb. Millet: Bizden adam olmaz, Cehalet diz boyu, Gençler Türkiye'de yaşamak istemiyor vb. Bilim ve teknoloji: Batı'nın malıdır, kıyamet kopsa bizim bilimi anlama ve teknoloji üretme imkânımız yoktur vb. Kent: Hem Doğu'ya hem de Batı'ya mimarisi ve medeniyeti ile ilham veren İstanbul'un küresel önemini anlamaktan uzak söylemler.

Kulak Uleması
14 Mart ve İstiklal

Kulak Uleması

Play Episode Listen Later Mar 26, 2023 31:26


Rötarı kendine istemese de şiar edinmiş Kulak Uleması efradının pazar şerifleri hayrola. Bir miktar teknik ve az miktar fizyolojik sorunu alt ederek 13 gibi bir sekmeyle tarihte mühim yere sahip Kurtuluş Savaşı'nın en önemli aktörleri olan tıbbiyelilerin hikayesi ile arzı endam ettik. beğenilir temennisiyle İyi Dinlemeler

Bilgisel
28: Kurtuluş Savaşı Döneminde Türkiye - İtalya İlişkileri

Bilgisel

Play Episode Listen Later Dec 19, 2022 10:41


Bilgisel'in yeni bölümünde Kurtuluş Savaşı dönemine uzanıyoruz. İtilaf devletlerinden İtalya'nın işgal ettiği bölgelerdeki tutumunu ve Türkiye ile kurduğu ilişkileri masaya yatırıyoruz. Hazırsanız, başlayalım.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Acı, tatlı, mayhoş
Yerli Malı Haftası geliyor

Acı, tatlı, mayhoş

Play Episode Listen Later Dec 6, 2022 3:37


Yakında Yerli Malı Haftası da geliyor. Aralık ayının ikinci haftasına denk gelen bu hafta artık ne yazık ki eskisi gibi kutlanmıyor. Eskiden neredeyse ailece hazırlanılan önemli bir etkinlik olurdu. Öğrenciler türlü türlü yerli meyve ve yemiş kılıklarına girer, o yerli malı ürünler ile ilgili şiirler okurdu. Ben de hatırlıyorum, kâh mandalina, kâh üzüm, kâh fındık, kâh incir olurduk. İşte bu Yerli Malı Haftası'nın temelinde de gene 1. İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar var. Kongre'nin zamanlaması çok kritik. 17 Şubat-14 Mart arasında, Kurtuluş Savaşı sonrası, 24 Temmuz'da imzalanan ve Türkiye'nin sınırlarını çizen Lozan Antlaşması'ndan önce olması çok önemli. Kongre'de “tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık ile mümkün olur” kararıyla kendi kendine yeten bir politika izlenmesine karar verilmiş. Kongre ve bugün soframızdaki ürünlere, yediklerimize etkilerini merak ediyorsanız, gerisi kayıtta. Aylin Öney Tan'dan bir tutam tarih biraz da tarif.  

NTVRadyo
Acı Tatlı Mayhoş - Yerli Malı Haftası geliyor

NTVRadyo

Play Episode Listen Later Dec 6, 2022 3:37


Yakında Yerli Malı Haftası da geliyor. Aralık ayının ikinci haftasına denk gelen bu hafta artık ne yazık ki eskisi gibi kutlanmıyor. Eskiden neredeyse ailece hazırlanılan önemli bir etkinlik olurdu. Öğrenciler türlü türlü yerli meyve ve yemiş kılıklarına girer, o yerli malı ürünler ile ilgili şiirler okurdu. Ben de hatırlıyorum, kâh mandalina, kâh üzüm, kâh fındık, kâh incir olurduk. İşte bu Yerli Malı Haftası'nın temelinde de gene 1. İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar var. Kongre'nin zamanlaması çok kritik. 17 Şubat-14 Mart arasında, Kurtuluş Savaşı sonrası, 24 Temmuz'da imzalanan ve Türkiye'nin sınırlarını çizen Lozan Antlaşması'ndan önce olması çok önemli. Kongre'de “tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık ile mümkün olur” kararıyla kendi kendine yeten bir politika izlenmesine karar verilmiş. Kongre ve bugün soframızdaki ürünlere, yediklerimize etkilerini merak ediyorsanız, gerisi kayıtta. Aylin Öney Tan'dan bir tutam tarih biraz da tarif.

Banu Avar ile Yorum
9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞU! 100 yıl önce bugün!

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Sep 8, 2022 5:04


9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞU! 100 yıl önce bugün! 9 Eylül günü Türk tarihinde en özel günlerden biridir. Büyük Taarruz başlamış, hedef konmuştu. Hedef Akdeniz'di. O da İzmir demekti. Bir avuç arpa tayınla savaşan bir millet yedi düvele meydan okumuştu. Bugünkü cıvık siyaset ve belli bir kesimdeki yılışıklık düşünüldüğünde o dönemin asaleti daha açık ortaya çıkar! 9 eylül 1922 Kurtuluş Savaşı'na son noktanın konulduğu gündür… 9 Eylül asla unutulmamalıdır! Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/EXU0oegeir8

HABERTURK.COM
Mudanya Ateşkes Antlaşması Tarihi, Maddeleri, Nedenleri ve Sonuçları

HABERTURK.COM

Play Episode Listen Later Sep 6, 2022 2:12


Mudanya Ateşkes Antlaşması; Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlara karşı kazanılan askeri zaferin sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi ile İtilaf Devletleri arasında imzalanmış olan bir siyasi belgedir. Lozan Barış Antlaşması'na giden sürecin önemli bir sa...

Bilgisel
3: Prens Philip'in Kurtuluş Savaşı'yla Değişen Kaderi

Bilgisel

Play Episode Listen Later Jun 27, 2022 6:25


Bilgisel'de bu hafta, Kurtuluş Savaşı'nda Prens Philip'in ve ailesinin kaderinin nasıl tamamen değiştiği mercek altına alındı.------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, GetirAraç hakkında reklam içerir. GetirAraç'ı indirmek ve ilk kullanımda 500 TL indirimden faydalanmak için, tıklayın. Bu podcast, Hiwell hakkında reklam içerir. Hiwell'i indirmek ve "pod10" koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayın. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.

Dibi Dibi Da
S01E20 KURTULUŞ SAVAŞI MUHAREBELER DÖNEMİ

Dibi Dibi Da

Play Episode Listen Later Jun 18, 2022 23:46


Bu bölümde Kurtuluş Savaşı Muharebeler Dönemi'ni anlatmaya çalıştık. Görüş, düşünce, eleştiri ve yorumlarınızı tarihfm@gmail.com a gönderebilirsiniz. ilginize çok teşekkür ederim.

Dibi Dibi Da
S01E18 Kurtuluş Savaşı Hazırlık Dönemi

Dibi Dibi Da

Play Episode Listen Later Jun 4, 2022 24:17


Bu bölümde Kurtuluş Savaşı Hazırlık Dönemi'ni anlatmaya çalıştık. Görüş, düşünce, eleştiri ve yorumlarınızı tarihfm@gmail.com a gönderebilirsiniz. ilginize çok teşekkür ederim.

SBS Turkish - SBS Türkçe
19 Mayıs: Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ilk adımı

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later May 19, 2022 3:33


Bugün, Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın başlamasının 103'üncü yıldönümü.

Mundo Sabah Bülteni

19 Mayıs, bağımsızlığına düşkün Türk milletine vurulmak istenen esaret zincirlerinin parçalama kararlılığının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna öncülük eden Kurtuluş Savaşı'nın ilk kıvılcımının tarihidir. Bugün bile bazı alanlarda devam eden bu mücadelede, ülkemize ve gençliğimize tıpkı 102 yıl önce Atatürk'ün inandığı gibi inanıyoruz. Medeniyetimizi daha ileri taşımak için Mundo olarak her gün daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Haydi gelin Dünya'dan ipuçları ile başlayalım:-ABD: Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği konusunda “Türkiye'nin güvenlik endişelerinin karşılanabileceğine inanıyoruz.-Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto: Türkiye'nin gündeme getirdiği tüm sorunları çözebiliriz.-Danimarka, Belçika, Almanya ve Hollanda rüzgar enerjisi anlaşmasını imzaladı.-Biden‘ın Finlandiya ve İsveç açıklaması: Türkiye'ye gitmeyeceğim ama bence iyi olacağız.

Turkish Stories
Tarihi Şahsiyetler, Her İnsan Özeldir / Turkish Stories

Turkish Stories

Play Episode Listen Later May 16, 2022 4:08


Turkish Stories for Learner Turkish Tarihi Şahsiyetler HARİZMÎ (780-850) Harizmî kentinde doğdu. Cebir ve trigonometrinin kurucusu sayılır. Avrupalıların en çok yararlandığı matematikçidir. Çalışmalarını bir süre Bağdat'ta sürdürdü. Önce Afganistan'a, oradan da Hindistan'a geçti. Hintli bilginlerle tanıştı ve Hindistan'da cebir ile ilgilendi. Cebir ve astronomi bilimlerinde önemli eserler yazdı. Bunların birçoğu Latinceye çevrildi. Batılı kaynaklar onun dünya çapında bir matematikçi olduğunu söyler. MEVLÂNA (1207-1273) 30 Eylül 1207 yılında, Belh şehrinde doğdu. Babası, Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup “Bilginlerin Sultanı” olarak bilinir. 1213 yılında aile fertleri ile birlikte Belh'ten ayrıldı. Birçok şehir gezdi. Dönemin Selçuklu Sultanı, babasını Konya'ya davet etti. Davet üzerine 3 Mayıs 1228 tarihinde ailesiyle birlikte Konya'ya yerleşti. İlim alanında kendisini çok iyi yetiştirdi. Kısa sürede herkesin tanıdığı önemli bir düşünür oldu. Birçok eseri vardır; fakat en bilinen eseri Mesnevi'dir. Yazdığı şiirler bu eserde toplanmıştır. Hayatını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâna, 17 Aralık 1273'te vefat etti. ITRÎ 1640 yılında, İstanbul'un Yaylak semtinde doğduğu tahmin edilen, zengin, görmüş geçirmiş bir ailenin oğlu idi. Zamanının en iyi hocalarından ders aldı. Musikiyi çok seviyordu. Bu yüzden döneminin bütün musiki eserlerini biliyordu. Bu sevgi, birbirinden üstün ve ölümsüz eserler bestelemesine imkân vermiştir. Türk müziğinin gelişimini yönlendiren en önemli üç besteciden biri olarak tarihe geçmiştir.   MEHMET AKİF ERSOY (1877-1936) 1873 yılının aralık ayında, İstanbul'un Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde doğmuştur. Veterinerlik Fakültesi mezunu olan Akif iyi bir veteriner hekimdir. İstiklal Marşı şairi olarak da bilinir. İstiklal Marşı yazma yarışmasında kendisine verilen 500 liralık para ödülünü almamış, bu paranın Türk ordusuna verilmesini istemiştir. Şiirleri Safahat adlı kitapta toplanmıştır. Ömrünün son üç yılında Kahire Üniversitesi'nde Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Mısır'da “siroz” hastalığına yakalanınca durumu ağırlaşmış ve İstanbul'a dönmek zorunda kalmıştır. İstanbul'da tedavi gören “İstiklal Marşı” şairi iyileşememiş ve 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etmiştir. ATATÜRK (1881-1938) 1881 yılında Selanik'te doğdu. İlk eğitimini mahalle okulunda aldı. Daha sonra Şemsi Efendi adındaki okula devam etti. Babası ölünce annesi okuması için onu Selanik'e teyzesinin yanına gönderdi. Burada askerî okul sınavlarına girdi ve bu okulda okumaya hak kazandı. Askerî liseyi bitirdikten sonra harp akademisine devam etti. 1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. Türk tarihinin en önemli asker ve devlet adamlarındadır. Türk Kurtuluş Savaşı'nın önderi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu'da başlayan Ulusal Bağımsızlık Mücadelesinin önderliğini yaptı. 1938 yılında İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu.

Karakutu Podcast
Edebiyat, Kolektif Anımsama ve Hakikat | Erol Köroğlu & Gaye Boralıoğlu

Karakutu Podcast

Play Episode Listen Later May 10, 2022 62:27


Adalet Arayışı Seminerlerimiz devam ediyor! 27 Nisan Çarşamba günü 18:30'da edebiyat ve hafıza temasıyla gerçekleştirdiğimiz seminerde "Edebiyat Nasıl Kolektif Anımsama Metni Haline Gelir? Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikâyesi Dörtlüsü' Üzerinden Bir Tartışma" başlıklı konuşmasıyla Erol Köroğlu ve "Hakikati Bize Kim Anlatacak?" başlıklı konuşmasıyla Gaye Boralıoğlu bizimle oldu. "Edebiyat Nasıl Kolektif Anımsama Metni Haline Gelir? Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikâyesi Dörtlüsü' Üzerinden Bir Tartışma" Yaşar Kemal'in “Bir Ada Hikâyesi” dörtlüsü en temelde savaş karşıtı bir anlatıdır. Yazar, Anadolu'nun 1915'ten 1925'e kadar geçen on sene içerisinde, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'ndan nasıl etkilendiğini, bu travmatik etkiyle savaşın hemen ardından nasıl başa çıkmaya çalıştığını vermeye odaklanır. Bu anlamda da, söz konusu dönemdeki savaşları bir mecburiyet, daha da kötüsü bir kahramanlık anlatısı olarak sunan tüm edebi ve edebi olmayan anlatılara yönelik bir “karşı-anlatı” kurar. Böylece bir anlamda, savaş yanlısı metinlerin şimdiye kadar tamamlayıcı unsur olarak yararlandığı ya da işlerine gelmediğinde görmezden geldiği madun anlatılara dayalı yeni bir anımsama yordamı ya da kapsamlı bir anımsama metni sunuyor olmaktadır. "Hakikati bize kim anlatacak?" Sahici bir adalet tesisi ancak hakikatin mümkün olduğunca çok kişi tarafından aynı şekilde anlaşılmasıyla mümkündür. O zaman şu soru çıkar karşımıza: İnsana dair hakikati bize kim anlatacak? Tarihçiler mi? Siyasetçiler mi? Bilim insanları mı? Elbette bu disiplinlerin hepsinden hakikate dair bazı veriler gelir bize; her ne kadar şüpheli ve gelip geçici olsa da. Bunların dışında hakikate dair çok daha derin ve zamanlar üstü bir bilgiyi de bize edebiyat verir. Edebiyatın hakikat bilgisi doğrudan hafızadan beslenir. Yazar eserini oluştururken konusu, tekniği ne olursa olsun muhakkak bir iç yolculuk yapar ve sadece kendi anılarına değil, insanlığın ortak hafızasının kadim bilgisine de geri döner. Edebiyatı zamanlar üstü, güçlü ve gerçek kılan da budur. Hafıza, yazarın yatağıdır. Proust bir kurabiyenin hafızasındaki izlerini takip ederek Kayıp Zamanların İzinde adlı dev eseri yarattı. Her yazar için bir madlen kurabiyesi vardır ve bu edebiyatın çekirdeğidir. Erol Köroğlu kimdir? Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi. Edebiyat ve kültür tarihçisi. Doktora tezinin Türkçesi Türk Edebiyatı ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918): Propagandadan Millî Kimlik İnşasına (İletişim, 2004) ve İngilizcesi Ottoman Propaganda and Turkish Identity: Turkish Literature during World War I (I.B.Tauris, 2007) başlıklarıyla yayınlandı. Türkçe ve İngilizce makaleleri çeşitli akademik ve akademi dışı süreli yayınlarda yayınlandı. Temel araştırma alanları 19. ve 20. yüzyıl modern Türk edebiyatı ve edebi kültür tarihi, Türk milliyetçilikleri, edebiyat ve tarih etkileşimi, anlatı kuramlarıdır. Gaye Boralıoğlu kimdir? İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde sistematik felsefe ve mantık okudu, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. Gazeteci, reklam yazarı ve senaryo yazarı olarak çalıştı. Atıf Yılmaz'ın yönettiği Eylül Fırtınası adlı filmin senaryosunu yazdı. Mi Hatice adlı öyküsü kısa film oldu ve çeşitli festivallere katıldı. Hepsi Hikâye, Meçhul, Aksak Ritim, İçimdeki Ses, Mübarek Kadınlar, Dünyadan Aşağı ve Ümit Kıvanç ile ortak yaptıkları Haysiyet adlı kitapları vardır. Aksak Ritim ile 2011 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü Mansiyonu'nu, Mübarek Kadınlar ile 2015 Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü, Dünyadan Aşağı ile Duygu Asena Roman Ödülü'nü kazandı. Öyküleri ve kitapları başta Almanca ve Arapça olmak üzere çeşitli dillere çevrildi. Son olarak Alâmetler Kitabı adlı öykü kitabı yayınlandı. Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr Bizimle iletişime geçmek için info@karakutu.org.tr adresine yazabilirsiniz.

Artı Tv
Kurtuluş Savaşı | Can Dündar Ile Günün Yorumu

Artı Tv

Play Episode Listen Later Apr 30, 2022 2:43


Kurtuluş Savaşı | Can Dündar Ile Günün Yorumu by Artı TV

NewsLabTurkey
7 Soru 7 Cevap | Yerel Gazetecilerle Mesleki Söyleşiler | Adana'dan Mehmet Uluğtürkan anlatıyor

NewsLabTurkey

Play Episode Listen Later Apr 4, 2022 24:02


Gazeteci Perihan Kaya'nın hazırladığı bu seri yedi soru etrafında Türkiye'nin unutulmuş şehirlerindeki gözden kaçmaması gereken hikâyelerin peşinde koşan gazetecilere ses vermeyi amaçlıyor. Bu bölümde konuğumuz Adana'dan Mehmet Uluğtürkan. Mehmet Uluğtürkan, 1989 yılında muhabir olarak gazetecilik kariyerine başladı. 1998-2004 yılları arasında Adana Sanayi Odası Basın Danışmanlığı görevini yürüttü. 2008'de ortağı Esra Özden'le birlikte Türkiye'nin ilk bölgesel ekonomi yayını Refleks Gazetesi'ni kurdu. 2009 yılında yaptığı bir haberle, Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce düzenlenen yarışmada “Araştırma” dalında Türkiye birincisi oldu. Onlarca kuruluştan mesleki ödüller aldı. Hürriyet Gazetesi Çukurova GAP yayınında bir yıl kadar köşe yazarlığı yaptı. Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak Ekonomi Gazeteciliği dersi verdi. Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcılığı görevlerini sürdürmektedir. Doğan Kitap'tan yayınlanan Madalyasız, İnkılap Kitabevi'nden çıkan Kayıp Sancak adlarında çok satanlar listesine giren iki Kurtuluş Savaşı romanının yazarıdır. Uluğtürkan'ın gazetecilik tanımı ne? Gazeteci olmaktan pişmanlık duyduğu oldu mu? Yaşadığı zorluklar neler? #Yerel ya da bölgesel yayınlarda neyi değiştirmek isterdi? Adana'da yaşayan bir #gazeteci olarak bir gününü nasıl geçiriyor? — Hazırlayan: Perihan Kaya Editör: Tansel Erdem Yılmaz --- Instagram: https://www.instagram.com/newslabturkey/ Twitter: https://twitter.com/newslabturkey Facebook: https://www.facebook.com/newslabturkey LinkedIn: https://www.linkedin.com/company/newslabturkey E-Bülten: https://www.newslabturkey.org/ebulten/

Anti-Shirkist's Podcast
Hulki Cevizoğlu ile Ceviz Kabuğu - Milli Mücadelede Din Adamları - 21.07.2013 - Yaşar Nuri Öztürk Telefonla Katılıyor

Anti-Shirkist's Podcast

Play Episode Listen Later Dec 27, 2021 196:08


21 Temmuz 2013 Din siyaset ilişkisi Kurtuluş Savaşı sürecinde din adamlarımız Hulki Cevizoğlu'nun konuğu Ercan Dolapçı Telefon bağlantıları: Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Prof. Dr. Nadim Macit https://youtu.be/TCWb1wzTlrw --- Send in a voice message: https://anchor.fm/sirkkarsiti/message

Gerçek gazetesi
“Ekonomik kurtuluş savaşı” büyük bir yalandır! Türkiye'nin, işçi sınıfının ve emekçi halkın kurtuluşundan başka bir kurtuluşu yoktur!

Gerçek gazetesi

Play Episode Listen Later Dec 4, 2021 6:12


“Ekonomik kurtuluş savaşı” büyük bir yalandır! Türkiye'nin, işçi sınıfının ve emekçi halkın kurtuluşundan başka bir kurtuluşu yoktur! İşçinin emekçinin mutfağı zaten yangın yerine dönmüşken, Erdoğan Türk lirasına hızla değer kaybettiren, doları 13 liranın üzerine çıkartan söylem ve politikalarıyla adeta yangına benzin döktü. Yaşanan kur şokunun kısa sürede iğneden ipliğe yapılacak zamlarla emekçi halka döneceğine hiçbir kuşku yok. Nitekim derhâl akaryakıta gelen zamlarla, benzin istasyonu önünde uzayan kuyruklarla, marketlerde şeker ve sıvı yağ gibi ürünlerin sayıyla satılmaya başlamasıyla bunu görmekteyiz. İktidar halka tüm bu sıkıntılara katlanmasını salık veriyor. Bir ekonomik kurtuluş savaşı verdiğini iddia ediyor. Bu koskoca bir yalandır! Sermaye kârını korumayı bilir, olan işçiye emekçiye olur! Öncelikle sınıflardan ayrı bir “ekonomi” kavramı yoktur. Sermayenin hâkim sınıf olduğu kapitalist ekonomide Koçlarla, Sabancılarla, Limaklarla, Kolinlerle, inşaatçı müteahhitlerle emekçi halkın kurtuluşu aynı anda olamaz. Erdoğan izlediği politika ile dün TÜPRAŞ'ları peşkeş çekerek Koçları ihya etti, bugün devlet bütçesinden garanti adı altında müteahhitlerin kasasına hortum bağlayarak inşaat sermayesini ihya ediyor. Bakmayın Koçların, Sabancıların zaman zaman şikâyet ettiğine… Doların 12 liraya çıkmasıyla 220 dolara işçi çalıştırıp, dolarla avroyla ihracat yaparak onlar da ucuz işçi cennetinden hisselerini alıyor. İstibdad rejiminin kendisini finanse eden oligarklara sunduğu ayrıcalıklar hoşlarına gitmese de istibdadın sopasının işçinin emekçinin sırtına inmesinden memnunlar. Erdoğan'ın faiz politikasını eleştirip homurdanıp zaman zaman erken seçim imaları yapıp çekiliyorlar. Sermaye kendi kârlarını korumanın yolunu bir şekilde buluyor. Fatura işçiye emekçiye kesiliyor. Burada işçinin emekçinin kurtuluşu yok! İşçiye emekçiye söylenen yalanlar var. Halkı milliyetçi hamasetle uyutarak soyup soğana çevirme çabası var! Mandacının hası iktidarda! Soyguna karşı çıkanlara mandacı diye saldırıyor iktidar ve iktidarın medya fedaileri. Oysa burada da tam bir yalan rüzgârı esiyor! Erdoğanlı yıllar (ki bu yılların önemli bir kısmında ekonominin direksiyonunda muhalefetin göz bebeği Babacan oturmuştur.) Tüpraşlardan, Petkimlerden gelip, Tekellerden Telekomlardan geçerek sonunda Şeker fabrikalarına varan, devleti üretim alanında sıfırlayan vahşi özelleştirme politikalarıyla özdeştir. Dış ticaret de iktidarın kontrolünde değildir. Gümrük Birliği ile sınırlar Avrupa emperyalizmine terk edilmiş durumdadır. Hükümet Türk lirası üzerinde dahi kontrol sahibi değildir. İşte Erdoğan Merkez Bankası yönetimini fiilen uhdesine almış dahi olsa paranın değerini kontrol edememektedir. Çünkü 12 Eylül askeri darbesinden ve işçi ve halk düşmanı Turgut Özallardan miras dövizin serbest ticareti Erdoğan'ın da kırmızı çizgisidir. Erdoğan ve AKP, tüm bu politikalarıyla, devleti üretimin dışına atanların, ekonomiyi her yönüyle emperyalist dünya pazarına zincirleyenlerin başında gelir. Mandacılığın hası iktidarın izlediği ekonomi politikalarındadır! Türkiye'nin işçi sınıfı ve emekçi halkı bu zilleti reddedecek! İşte “ekonomik kurtuluş savaşı” hamaseti ile Türkiye'nin emekçi halkına reva görülen muamele budur. Mesele BAE'nin kendisi de değildir. Arap düşmanlığı yapıp, IMF'yi ve Batı emperyalizmini adres gösterenler de bu ülkenin emekçi halkına aynı zilleti layık görenlerdir. Kaldı ki Ortadoğu'nun petrollerine çökmüş emirler ve şeyhleri, emperyalizmden ve Siyonizmden ayrı düşünmek de ahmaklıktır. Türkiye'nin her dilden memleketten işçi sınıfı ve emekçi halkı bu muameleyi ve aşağılanmayı reddedecektir. Soygunun üzerine geçirilmiş “ekonomik kurtuluş savaşı” maskesi düşmektedir. Türkiye'nin işçi sınıfının ve emekçi halkın kurtuluşundan başka bir kurtuluşu yoktur!

Artı Tv
"Bir Kurtuluş Savaşı Verilmesi Gerekiyorsa Bugünkü Iktidardan Kurtulma Savaşı Verilmeli" | Çetele

Artı Tv

Play Episode Listen Later Nov 30, 2021 47:07


"Bir Kurtuluş Savaşı Verilmesi Gerekiyorsa Bugünkü Iktidardan Kurtulma Savaşı Verilmeli" | Çetele by Artı TV

FOX Haber
Ekonomik kurtuluş savaşı iddiası...

FOX Haber

Play Episode Listen Later Nov 29, 2021 47:32


Günün öne çıkan haberlerini tarafsız bir bakış açısıyla ve FOX Haber farkıyla dinleyin! Güvenilir, tarafsız ve kaliteli haberin adresi FOX Haber; podcast yayınlarıyla sizlerle. Günün en sıcak ve çarpıcı gelişmelerini bulabileceğiniz FOX Ana Haber, deneyimli gazeteci Selçuk Tepeli'nin sunumuyla podcast yayınlarında sizlerle buluşuyor! FOX Türkiye Resmi Web Sitesi: www.fox.com.tr Facebook: https://www.facebook.com/foxhaber Twitter: http://www.twitter.com/FOXhaber İnstagram: https://www.instagram.com/FOXhaber/

evrensel podcast
Erdoğan'ın Kurtuluş Savaşı, Seçimler ve ekonomi, Geçinemiyoruz eylemleri | Gündem Politika #8

evrensel podcast

Play Episode Listen Later Nov 25, 2021 18:06


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Ekonomik ‘Kurtuluş Savaşı' veriyoruz” söylemi, Millet İttifakının belirsiz ekonomi programı, sokaklara yansıyan “Geçinemiyoruz” eylemleri ve çok daha fazlası Çağrı Sarı'nın sunumu ve Hakkı Özdal'ın yorumlarıyla Gündem Politika'da...

Medyascope.tv Podcast
"Ekonomik kurtuluş savaşı" & Gençler ne düşünüyor?

Medyascope.tv Podcast

Play Episode Listen Later Nov 23, 2021 24:25


Medyascope'un sabah haberleri bülteni Gündem'de Şükran Şençekiçer'in konuğu CHP Parti Meclisi Üyesi ve eski CHP Gençlik Örgütleri Başkanı Emre Yılmaz, son siyasi gelişmelerin ve derinleşen yoksulluğun gençlere etkisini yorumladı. (09:18) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü kabine toplantısının ardından, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu “ekonomik kurtuluş savaşı” olarak nitelemesinin yankıları sürüyor. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Erdoğan'a tepki gösterdi. (02:50) Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilere göre tüketici güven endeksi kasım ayında yüzde 71,1'e düşerek, tarihinin en düşük seviyesine geriledi. (20:00)

Aposto! Altı Otuz
Aposto! Gündem | 23 Kasım - "Ekonomik kurtuluş savaşı"

Aposto! Altı Otuz

Play Episode Listen Later Nov 23, 2021 10:51


Tüketici Güven Endeksi 2004'ten bu yana en düşük seviyeye gerileyerek 71,1 olarak kaydedildi. TBMM'deki bütçe görüşmelerinde Bakan Soylu ve milletvekilleri arasında gerginlik çıktı. Asgari ücret tartışmaları yeniden başladı. Bugünün bülteni Sustainability Talks Istanbul destekleriyle ulaşıyor. Fotoğraf: Reuters

Alternatif Evren Podcast Network
Linç Kültürü #3 | Halloween, Bugün Kurtuluş Savaşı Olsa, Mastürbasyon, Halı Sahalı Köy

Alternatif Evren Podcast Network

Play Episode Listen Later Nov 8, 2021 48:12


Selenay Kıvanç ve Kamil Akar haftanın sosyal medya gündemini tartışıyor. Influencer Ajandaları ve tavsiyeleri Yurt odasında Mastürbasyon Köye yapılan halı saha Bugün kurtuluş savaşı olsa... Dünya malına önem veriyor musun?

42 Dakika
Türkiye‘de Çağdaşlaşmanın Tarihi: 1919

42 Dakika

Play Episode Listen Later Oct 18, 2021 33:00


42 Dakika'nın bu bölümünde, 19 Mayıs 1919 tarihinden sonra olanlara bakacak, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun'da başlayan yolculuğuna şahit olacak, Versay anlaşmasının imzalandığı, Bolşeviklerin Beyaz Ordu ile çatıştığı günlerden geçecek, Anadolu'da ve dünyanın diğer kısımlarında yaşanan gelişmeleri birlikte değerlendirecek, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç günlerine gideceğiz. Instagram: 42 Dakika

SBS Turkish - SBS Türkçe
99'uncu yılında Zafer Bayramı

SBS Turkish - SBS Türkçe

Play Episode Listen Later Aug 30, 2021 3:25


Kurtuluş Savaşı'nın son bulmasını sağlayan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kazanılmasının üzerinden 99 yıl geçti.

Banu Avar ile Yorum
#62 - Kurtuluş Savaşı'nda Hainler - 30 Ağustos Özel

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Aug 30, 2021 8:19


‘Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır! Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!' Böyle demişti. Çevresine ve tüm vatana sızmış solucanların O'nun ölümünden sonra hızla faaliyete devam edeceklerini biliyordu. Aynı zamanda bu milletin azmine ve İRADESİNE sonuna kadar inanıyordu. Bugünküne çok benzer şartların içinden geçmiş, hıyanetin her çeşidiyle yüz yüze gelmişti… Anadolu fiilen işgal edilirken, aynı zamanda çeşitli ‘cemiyetler' vasıtasıyla içten çökertme operasyonu da devreye girmişti. İngiliz Muhipleri Cemiyeti bunlardan biriydi. O yıllarda da İngilizlere muhabbet duyanlar para ve güce “âşık” olanlar İngilizlerle el ele vermişti. İngiliz Muhiplerini ve diğer Kurtuluş Savaşı'ndaki hainleri anlattık bu bölümde. Zafer Bayramımız kutlu olsun! Youtube'da görseller eşliğinde izlemek için : https://youtu.be/udIZ59Nsklg

Tarihte Bugün
Tarihte Bugün #157 | 6 Haziran

Tarihte Bugün

Play Episode Listen Later Jun 5, 2021 2:25


6 HAZİRAN 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1962 - Birleşmiş Milletler'de yapılan görüşmeler doğrultusunda, Ruanda ve Burundi'yi ayrı devletler olarak bağımsızlığının tanınması kararlaştırıldı. 1967 - Arap devletleri ortaklaşa uyguladığı politika gereğince, İsrail'e destek veren devletlere yaptığı petrol ihracatını durdurdu. 1982 - İsrail Galile'de "Barış" adlı operasyonuyla Lübnan'ı işgal etti. 1984 - Hindistan ordusuna bağlı askerler, Sih'lerin kutsal mabedi olan "Altın Tapınak"a kanlı bir baskın düzenlediler. Bu baskından sonra, Hindistan'ın çeşitli kesimlerindeki militan olmayan Sihler de silahlanmaya başladılar. 2011 - Apple Kaliforniya'da düzenlenen Dünya Geliştiriciler Konferansı bulut depolama servisi iCloud'un lansmanını yaptı. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1919 - İstanbul'daki İngiliz Kuvvetleri Komutanı General George Milne, Harbiye Nezareti'ne yazı göndererek, Mustafa Kemal Paşa'nın geri çağrılmasını istedi. 1920 - İstanbul Divan-ı Harb-i, İsmet İnönü, Bekir Sami Kunduk, Celalettin Arif, Dr. Rıza Nur, Yusuf Kemal Tengirşenk, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Rıfat Börekçi ve Fahrettin Altay'ı idama mahkûm etti. 1965 - Millî Emniyet Hizmetleri Teşkilatı, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) adını aldı. BUGÜN DOĞANLAR 1799 - Rus yazar Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, dünyaya geldi. 1850 - Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi Karl Ferdinand Braun, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1832 -  İngiliz filozof ve hukukçu (Pragmatizm'in kurucusu olarak kabul edilen) Jeremy Bentham, hayatını kaybetti. 1968 -  Türk asker ve siyasetçi (Türk Kurtuluş Savaşı komutanlarından) Kazım Özalp, vefat etti.

Tarihte Bugün
Tarihte Bugün #136 | 16 Mayıs

Tarihte Bugün

Play Episode Listen Later May 26, 2021 1:58


16 MAYIS 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1888 - Gramofonun mucidi Emile Berliner, Philadelphia'da geliştirdiği bu aletin tanıtımını yaptı. 1929 - Akademi Ödülleri, ilk olarak Hollywood, Kaliforniya'da verilmeye başlandı. 1. Akademi Ödülleri töreninde, ABD yapımı sessiz film Kanatlar (Wings), En İyi Film Akademi Ödülü'nü aldı. 1952 - Birleşik Krallık'ta kadınlara eşit ücret yasalaştı. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıktı. 1992 - Tarihi Galata Köprüsü, köprü altındaki bir lokantada çıkan yangın sonucunda çökerek kullanılamaz hale geldi. Köprü, 1875'te İngilizler tarafından 105 bin altın karşılığı yapılmıştı. 1993 - DYP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, 244 oyla Türkiye'nin dokuzuncu Cumhurbaşkanı oldu. 2010 - Bursaspor, Turkcell Süper Lig'de 4 büyüklerden sonra şampiyon olan ilk takım oldu. BUGÜN DOĞANLAR 1883 - Türk siyasetçi ve Türkiye'nin 3. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1952 - Türk yazar Memduh Şevket Esendal, vefat etti. 1998 - Türk müziği sanatçısı Sevim Tanürek, hayatını kaybetti.

Tarihte Bugün
Tarihte Bugün #110 | 20 Nisan

Tarihte Bugün

Play Episode Listen Later May 25, 2021 2:03


20 NİSAN 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1792 - Birinci Fransa Cumhuriyeti yönetimi, Avusturya Habsburg Monarşisi'ne savaş ilan etti. Fransız Devrim Savaşları başladı. 1841 - İlk dedektif romanı, Morg Sokağı Cinayeti yayımlandı. 1862 - İlk pastörizasyon deneyi, Louis Pasteur ve Claude Bernard tarafından gerçekleştirildi. 1902 - Marie Curie ve Pierre Curie, Paris'teki laboratuvarlarında radyoaktif radyum klorürü rafine etmeyi başardılar. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1975 - Türkiye'nin Beyrut Basın Danışmanı'nın otomobili, ASALA militanlarınca havaya uçuruldu. 1994 - Türkiye'de Radyo-Televizyon Üst Kurulu kuruldu. 2005 - Turgut Özakman'ın, Türk Kurtuluş Savaşı'nı bir roman kurgusu içinde anlatan Şu Çılgın Türkler kitabı yayımlandı. BUGÜN DOĞANLAR 1889 - Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi lideri Alman politikacı ve Nazi Almanyası Führeri Adolf Hitler, doğdu. 1910 - Türk siyasetçi ve bürokrat Fatin Rüştü Zorlu, dünyaya geldi. 1923 - Türk gazeteci ve yazar Oktay Akbal, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1707 -  Alman mucit ve çalgı yapımcısı (klarneti icat eden) Johann Christoph Denner, vefat etti. 1918 -  Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi Karl Ferdinand Braun, hayatını kaybetti.

Mundo Sabah Bülteni

Abone olmak için: www.mundo.report 19 Mayıs, bağımsızlığına düşkün Türk milletine vurulmak istenen esaret zincirlerinin parçalama kararlılığının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna öncülük eden Kurtuluş Savaşı'nın ilk kıvılcımının tarihidir. Bugün bile bazı alanlarda devam eden bu mücadelede, ülkemize ve gençliğimize tıpkı 102 yıl önce Atatürk'ün inandığı gibi inanıyoruz. Medeniyetimizi daha ileri taşımak için Mundo olarak her gün daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.Keyifli bültenler, keyifli okumalar…

Tarihte Bugün
Tarihte Bugün #100 | 10 Nisan

Tarihte Bugün

Play Episode Listen Later Apr 10, 2021 1:57


10 NİSAN 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 837 - Halley kuyruklu yıldızı, Dünya'nın yakınından geçti. 1815 - Endonezya'da Sumbawa adasında Tambora volkanik dağı püskürdü. Dağdan çıkan lavlar, küller ve dumanların doğrudan etkilerinin yanı sıra, açlık ve salgın yaratarak 100 bin kişinin ölümüne sebep oldu. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1845 - Türk Polis Teşkilatı kuruldu. 1928 - TBMM, Anayasa'nın ikinci maddesini değiştirdi. Söz konusu maddeden, "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır" bölümü çıkarıldı. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı, yemin ederken "Vallahi" yerine "Namusum üzerine söz veririm" diyecek. 1931 - Ankara'da toplanan Türk Ocakları Olağanüstü Kurultayı, Türk Ocakları'nın feshine ve mallarının CHP'ye devredilmesine karar verdi. BUGÜN DOĞANLAR 1018 -  Büyük Selçuklu Devleti'nin Farsi Veziri Nizam-ül Mülk, dünyaya geldi. 1827 -  Amerikalı asker, devlet adamı ve yazar Amerikan İç Savaşı'nda Birlik Kuvvetleri generali Lewis Wallace, doğdu. 1908 -  Türk mühendis ve Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi Sezai Türkeş, dünyaya geldi. BUGÜN ÖLENLER 1931 -  Lübnan asıllı Amerikalı ressam, şair ve filozof Halil Cibran, hayatını kaybetti. 1950 -  Türk asker ve Türk Kurtuluş Savaşı komutanlarından Fevzi Çakmak, vefat etti. 2004 -  Türk iş adamı Sakıp Sabancı, hayatını kaybetti.

Banu Avar ile Yorum
#36 - Tıbbiyeli Hikmet! - Tıp Bayramı Özel

Banu Avar ile Yorum

Play Episode Listen Later Mar 13, 2021 5:32


14 mart Tıp Bayramı ilk kez Kurtuluş Savaşı'nın ortasında, 1919'da, işgal altındaki İstanbul'da tıp öğrencileri tarafından kutlandı. Bu bir kutlama değil bir isyandı! O öğrenciler arasında biri vardı. Çok özel bir öğrenci. Adı Hikmet'ti. Soyadı Boran. Hani ünlü Orhan Boran'ın babası olan Tıbbiyeli Hikmet adıyla maruf Hikmet Boran. 1901'de doğmuştu.Dünya en keskin dönemecini yaşıyordu.1945'te dünyanın en keskin 2.dönemecinde ölmüştü. Bir paylaşım savaşının ortasında büyümüş, 2. Paylaşım Savaşı sonunda ölmüştü. ..Bir tıp talebesiydi. 14 mart 1919'da İstanbul işgal altındayken ve gece gündüz vatanseverler düşman askerleri tarafından ‘avlanırken', bir grup arkadaşıyla, fakülte binasına koca bir Türk bayrağı asmıştı. O bir öğrenci lideriydi ve henüz 18 yaşındayken, Sivas Kongresi'ne davet edilmişti. Vatan topraklarının kurtarılması için KONGRELER/ŞURALAR düzenlenmesi kararı alınmıştı ve Tıbbiyeli Hikmet 1919'da yurdun dört bir yanından gelen, 38 delegeden biri olarak tarihe geçti. Bu süreç BUGÜN için hayati önemdedir. Tıbbiyeli Hikmet'i anlamak da yol göstericidir. Tıbbiyeli Hikmet kısacık hayatı boyunca durup dinlenmeden vatan için çalıştı. Vatan için de öldü. 44 yaşındaydı. Sarıkamış'taydı. Karda mahsur kalan Mehmetçiklere ulaşmaya çalışmış, ciğerleri soğuğa dayanmamış, vereme yakalanmıştı. Ne yazık ki kurtarılamadı... O Atatürk'ün anlattığı Türk gençliğinin anıtıydı. 14 Mart Tıp Bayramları balo salonlarında değil, onun yaptığı gibi düşmana bayrak dikerek kutlanmalı! Tüm doktorlarımızın sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutluyoruz. Ben şahsen o kadar özel doktorlarla hemşirelerle hasta bakıcılarla karşılaştım öyle yardımlar aldım ki içim minnetle dolu. Annem yıllarca Yakacık Sanatoryumu idaresinde çalıştı. Çocukluğum hastane koridorlarında geçti. Yaşamım boyunca Tıbbiyeli Hikmet ruhunu yaşatan birçok doktorla karşılaştım. Onlara selam olsun. Onları asla unutmayacağım!

Tarihte Bugün
Tarihte Bugün #70 | 11 Mart

Tarihte Bugün

Play Episode Listen Later Mar 11, 2021 2:31


11 MART 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1702 - İngiltere'nin günlük olarak yayımlanan ilk ulusal gazetesi, Daily Courant çıkmaya başladı. 1851 - Giuseppe Verdi'nin Rigoletto operası, ilk kez Venedik'te sahnelendi. 1917 - I. Dünya Savaşı'nda İngilizler, Bağdat'ı ele geçirdiler. 1976 - Eski ABD Başkanı Richard Nixon, Şili'deki seçimler sırasında Salvador Allende'nin seçilmesini önlemek için CIA'ya emir verdiğini itiraf etti. 2011 - Sendai Depremi ve Tsunamisi: Japonya'da, yerel saatle 05:46'da 8.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Japonya, kayıtlı tarihi boyunca yaşadığı en büyük deprem ve tsunami felaketiyle karşılaştı. TÜRKİYE'DE YAŞANANLAR 1947 - Türkiye, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'na (IMF) katıldı. 1958 - Türkiye, "Mısır, Suriye ve Yemen" devletlerinin oluşturduğu Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni tanıdı. 2020 - Dünya Sağlık Örgütü COVID-19 salgınını pandemi ilan etti. Aynı gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de ilk COVID-19 vakasının görüldüğünü açıkladı. BUGÜN DOĞANLAR 1884 - Türk öykücü  Ömer Seyfettin dünyaya geldi.1886 -  Türk asker, Türk Kurtuluş Savaşı komutanlarından ve Genelkurmay Başkanlarından Kazım Orbay, doğdu.  1891 - Türk şair Enis Behiç Koryürek doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1914 Türk asker ve Osmanlı'nın ilk pilotlarından - Tayyareci Nuri Bey hayatını kaybetti. 1935 - Türk yazar ve siyasetçi Yusuf Akçura vefat etti. 1967 - Türk gazeteci ve yazar Yusuf Ziya Ortaç, hayatını kaybetti.

mart imf kaz sava japonya bankas tarihte kurtulu sava genelkurmay ba bakan fahrettin koca
Tarih Vakfı
“1921-23 Anayasal Gelişmeler”- Murat Sevinç I Vangelis Kechriotis Perşembe Konuşmaları

Tarih Vakfı

Play Episode Listen Later Feb 4, 2021 112:34


Bu konuşmada Murat Sevinç, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcından, Cumhuriyet'in ilanına dek anayasal gelişmeleri ve ardından söz konusu sürecin en heyecan verici anlarından olan 1921 Anayasası'nın içeriği ile kabul edilme gerekçelerini anlatacak.

Vizgo Akademi - Podcast
1.Bölüm | İsimsiz Bir Kurtuluş Savaşı Kahramanından Liderlik Dersleri | Ahmet Şerif İzgören

Vizgo Akademi - Podcast

Play Episode Listen Later Jan 22, 2021 4:07


1.Bölüm | İsimsiz Bir Kurtuluş Savaşı Kahramanından Liderlik Dersleri | Ahmet Şerif İzgören

Vizgo Akademi - Podcast
2.Bölüm | İsimsiz Bir Kurtuluş Savaşı Kahramanından Liderlik Dersleri | Ahmet Şerif İzgören

Vizgo Akademi - Podcast

Play Episode Listen Later Jan 22, 2021 10:25


2.Bölüm | İsimsiz Bir Kurtuluş Savaşı Kahramanından Liderlik Dersleri | Ahmet Şerif İzgören

Vizgo Akademi - Podcast
Kurtuluş Savaşında Bir Marvel Kahramanı

Vizgo Akademi - Podcast

Play Episode Listen Later Jan 22, 2021 8:56


Kurtuluş Savaşında Bir Marvel Kahramanı

Hizmetten
İman ve Aksiyon | Şadırvan 4 | 25 Mart 1990 | Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Dec 5, 2020 114:23


• Efendimiz'in (sallallahu aleyhi vesellem) rehberliğinde, dünyanın eğri-büğrü yollarının çok rahat bir şekilde aşılabileceği... • Peygamberimiz'e (sallallahu aleyhi vesellem) ümmet olabilmek için herkesin bulunduğu yerde ve zamanda O'nu arayıp bulmalarının ve vicdanlarında hissetmelerinin yeterli olacağı... • Metafizik gerilim, dini şuurlu bir şekilde yaşama, emirler ve yasaklar karşısında duyarlılık kazanma demektir. Bu konuda Yermük Savaşında, ancak akşama doğru ayağının kesildiğini fark eden Kabbâs İbn Eşyem örneği... • İlim aşığı bir grup insan, çok sevdikleri vatanları için bir mektep, bir üniversite inşa etme girişimindedirler. Satın alma amacıyla bir araziye giderler. Bu arada bu olaylardan tamamen habersiz birisi de çok ilginç bir rüya görmektedir... • Tebük Seferi için bir şey veremediklerinden dolayı ağlayan fakir sahabiler (r.anhüm)... • Hak ve hakikat karşısında peygamberâne mücadele eden insanların başlarından geçen hadiseler insana ütopik gelebilir. Ama o yüce ruhların misallerini günümüzde de görmeye başlayınca hadiselerin yaşanabileceği düşüncesi güç kazanmaktadır.. Hac kafilesi içinde, metafizik gerilimi tam, şuurlu biri vardır. Yolda istirahat için mola verilir. Araba birden ileri geri hareket etmeye başlar. Herkes şaşkınlık içerisindedir... • Metafizik gerilimin bir yönü de başkaları için yaşama ve yaşatma zevkiyle kendi arzularından dahi ferâgat etmektir... Başkalarını yaşatma adına hayatı savaş meydanlarında geçen Hz. Halid, cephede değil de evinde ölmeyi bir türlü kabullenemez... • Metafizik gerilime geçince herkes kendine düşen vazifeyi fazlasıyla yapmaktadır. Bu konuda örnek olarak Kurtuluş Savaşı'nda Ruslara karşı büyük bir mücadele veren Nene Hatun ve arkadaşları... • “Geçmişlerinizin mesâvisini yâd etmeyin, onları güzel yanlarıyla anın.” hadisi zikredildikten sonra Müslüman'ın izzetli yaşaması, bâtıla teslim olmaması gerektiği üzerinde duruluyor. Bu konuda teslim olmamak için düşmanla amansız bir mücadeleye giren ve şehit düşüncede Allah'ın, düşmanlarına teslim etmediği Âsım b. Sâbit (r.a.) örneği...

Hizmetten
Vuslat Arzusu | Şadırvan 2 | 28 Ocak 1990 | Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten

Play Episode Listen Later Nov 21, 2020 106:50


• Azerbaycan'ın işgali karşısında duyulan ızdırap ve yeryüzünde zulüm ve işkence altında inleyen dindaş ve soydaşlarımız için bir şey yapamamanın hüznü... • Hıristiyan ilim çevrelerince ikinci Einstein sayılan Sir James Jeans'ın, ilim erbabının inkâra sapmaları karşısında duyduğu şaşkınlık... • “Ama onlar, Allah'ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler. Hâlbuki bütün bir dünya kıyamet günü O'nun avucunda, semalar da bükülmüş olarak elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi Allah, onların uydurdukları ortaklardan yücedir, münezzehtir.” (Zümer sûresi, 39/67) âyeti açıklanarak Allah'ın (c.c.) azametini takdir etmenin O'nu çok iyi bilmeye bağlı olduğu vurgulanıyor. • Allah'ı (c.c.) hakkıyla tanıyan ve O'na teslim olan kâinata meydan okuyabilir... • Sahabe-i kirâm efendilerimizin (r.anhüm) Allah Teâlâ'ya teslimiyetteki derinlikleri... • Allah'ın emirlerine ciddî duyarlılık gösteren ve onları titizlikle yerine getirenleri Allah (c.c.) zâyi etmeyecek ve onlara sahip çıkacaktır... • Rabia Adeviye'ye ait olan: “Allah'ı sevdiğini söylediğin halde O'na isyan ediyorsun, / Hayatı bana veren Allah'a yemin ederim ki bu, şaşılacak bir şeydir. / Eğer muhabbetin sadık olsaydı Allah'a itaat ederdin, / Çünkü seven sevdiğine itaat eder.” şiiri tahlil ediliyor. • Bir kalbde Allah muhabbeti yerleşince ağyâr (Allah'tan başka her şey) muhabbeti yok olur gider. • Hz. Fâtıma Anamızın (r.anhâ), Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi vesellem) vefatından sonra O'na (sallallahu aleyhi vesellem) kavuşma arzusuyla yanıp tutuşması... • Hz. Yusuf'un (a.s.) güzelliği karşısında meyve bıçaklarıyla ellerini kesen kadınlar, Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi vesellem) güzelliğini görselerdi, bıçakları kalplerine saplarlardı. Ya arzın ve semâların ezel ve ebed Sultanı Allah'ın Cemâlini görselerdi!!!... • Âlem-i İslâm, iştiyakla Allah'a (c.c.) yöneldiği zaman mazlûmiyetten ve mağdûriyetten kurtulacaktır. • Hz. Şuayb'da (a.s.) Allah iştiyakı (kavuşma arzusu)... • Bu Cennet Vatanımızı dört bir taraftan saran düşmanlara karşı Kurtuluş Savaşı verdiğimiz yıllarda, Hindistan'daki Müslümanların Türkiye'ye yardım maksadıyla toplanmaları ve ellerinde ne var ne yok bir araya getirip ülkemize göndermeleri... Muhammed İkbal'in yakazada Peygamberimiz'i (sallallahu aleyhi vesellem) görmesi... • Hocaefendi'nin, mazlûm ve mağdûr milletlerin ağlamalarının dinmesi ve perişan hallerinin sona ermesi için cemaatten dua etmelerini istemesi...

Introyu Atla
Mavi Gözlerin İzinden | Kurtuluş Dizisi Üzerine

Introyu Atla

Play Episode Listen Later Nov 9, 2020 20:26


10 Kasım'a özel çektiğimiz bu bölümde Mustafa Kemal Atatürk'ü, tüm silah arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı gazi ve şehitlerimizi anarken, o dönemi bize en güzel aktaran 1994 yapımı "Kurtuluş" dizisini yorumluyoruz.

Introyu Atla
Mavi Gözlerin İzinden | Kurtuluş Dizisi Üzerine

Introyu Atla

Play Episode Listen Later Nov 9, 2020 20:26


10 Kasım'a özel çektiğimiz bu bölümde Mustafa Kemal Atatürk'ü, tüm silah arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı gazi ve şehitlerimizi anarken, o dönemi bize en güzel aktaran 1994 yapımı "Kurtuluş" dizisini yorumluyoruz.

Kesinofsayt
Kesinofsayt Podcast 092 - Siyasetin Göbeğinde Kurtuluş Savaşı

Kesinofsayt

Play Episode Listen Later Aug 8, 2020 55:46


▶ Siyasetin oyuncağı halindeki futbolda Fenerbahçe'nin kurtuluş savaşı: Biz koyun değiliz! Kulüp harcama limitleri ve Bankalar Birliği anlaşması nedir, ne değildir Youtube: https://youtu.be/h4AX9pDE7ck Spotify: https://open.spotify.com/episode/52LsGgkcZw7LmzzEHYsopn İletişim: ▶ E posta: kesinofsayt@gmail.com ▶ Twitter: twitter.com/kesinofsayt Podcast yayınlarımızı ▶ Spotify üzerinden open.spotify.com/show/4esjFYIeOZeFJDF0JRlKAa veya ▶ Spreaker üzerinden www.spreaker.com/show/kesinofsayt veya ▶ ITunes üzerinden itunes.apple.com/tr/podcast/kesin…d1448305424?mt=2 dinleyebilir, ▶ Youtube üzerinden https://youtu.be/ri31E621cl8 izleyebilirsiniz

Kıraathane
Ahmet Kuyaş, Mehmet Alkan - 19 Mayıs 1919 Önemli Bir Tarih Mi?

Kıraathane

Play Episode Listen Later May 19, 2020 90:19


İstanbul Edebiyat Evi'nde geçtiğimiz yıl, 100. yıldönümü kutlanan 19 Mayıs'ın tarihsel açıdan yerini iki değerli tarihçi, Ahmet Kuyaş ve Mehmet Alkan'la birlikte yeniden ele almıştık. 19 Mayıs'ın siyasi ve askerî tarihimiz açısından önemi var mı? Kurtuluş Savaşı aslında nasıl başladı? Ezberler değil, çok sayıda alıntıyla ve tarihi bilgiyle olgular ekseninde yürüyen bu konuşmayı buradan dinleyebilirsiniz.

Tarih Vakfı
"Birinci Dünya Savaşı Sonrası Orta Doğu'da Yeniden Düzenlemeler Çerçevesinde 'Kürt Meselesi" - Bülent Bilmez | Vangelis Kechriotis Perşembe Konuşmaları

Tarih Vakfı

Play Episode Listen Later Feb 13, 2020 76:43


İmparatorluğun yıkıldığı ve Milli Mücadele'nin başladığı sürecin en önemli kırılma anlarının yüzüncü yıl dönümlerini yaşarken Tarih Vakfı çatısı altında, Engin Kılıç'ın koordinatörlüğündeki 2019 Güz ve 2020 Bahar dönemlerinde Mütareke ve Milli Mücadele konuları ele alınarak bu konulara hem tarih hem edebiyat disiplinleri açısından bakıldı. Yeni bulguların ortaya konduğu ve döneme ilişkin hâkim söylemin sorgulandığı konuşmalardan oluşan bu dizi ile Cumhuriyet'in kuruluşuna zemin hazırlayan bu sürece dair taze, eleştirel ve çok boyutlu bir perspektif sunmak amaçlandı. “Tarih ve Edebiyatta Mütareke ve Milli Mücadele” temasıyla düzenlenen programın onuncu buluşması 13 Şubat 2020 Perşembe günü Prof. Dr. Bülent Bilmez'in yaptığı "Birinci Dünya Savaşı Sonrası Orta Doğu'da Yeniden Düzenlemeler Çerçevesinde 'Kürt Meselesi' ve Kurtuluş Savaşı" başlıklı sunumla gerçekleşti. Bu sunumda öncelikle global çerçevede, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan “yeniden düzenlemeler” ele alındı ve bu konu özellikle Orta Doğu'da ortaya çıkan yeni konjonktürde çıkar çatışmaları ve çakışmaları ile ittifaklar ve anlaşmalar çerçevesinde tartışıldı. Bu bağlamda, özellikle Bolşevik Devrimi'nin bölgeye etkileri, “yeni sömürgeci” yeni dünya düzeninde taşeron rolü üstelenen ulusçu modernistler olarak eğitimli (sivil ve özellikle asker) orta sınıflar, kendi kaderini tayin hakkı ve ulus-devlet meselesi ele alındı. Sunumun odak konusu, savaş öncesinde ve sırasında yaşanan tarihi arka planla birlikte, savaş sonrasında Osmanlı Kürdistan'ında yaşanan yeni güç paylaşımı oldu: Ankara, Bağdat ve Şam merkezli yeni oluşumlar/gelişmeler ve özellikle Ankara merkezli ulus-devlet inşa sürecinde “Kürt Meselesi”. Bu bağlamda diğer bir odak noktası da dönemin önemli aktörleri olarak Ankara Hükümeti'nin belirleyici rolü ve İstanbul'daki Kürt aydınlar ile bölgede yerel Kürt ayanının arayışı oldu

Tarih Vakfı
“'Karşıda Bir Milyar Candan Düşman': Halkevleri Dönemi Tiyatro Oyunlarında Kurtuluş Savaşı" – Esra Dicle | Vangelis Kechriotis Perşembe Konuşmaları

Tarih Vakfı

Play Episode Listen Later Dec 5, 2019 53:05


İmparatorluğun yıkıldığı ve Milli Mücadele'nin başladığı sürecin en önemli kırılma anlarının yüzüncü yıl dönümlerini yaşarken Tarih Vakfı çatısı altında, Engin Kılıç'ın koordinatörlüğündeki 2019 Güz ve 2020 Bahar dönemlerinde Mütareke ve Milli Mücadele konuları ele alınarak bu konulara hem tarih hem edebiyat disiplinleri açısından bakıldı. Yeni bulguların ortaya konduğu ve döneme ilişkin hâkim söylemin sorgulandığı konuşmalardan oluşan bu dizi ile Cumhuriyetin kuruluşuna zemin hazırlayan bu sürece dair taze, eleştirel ve çok boyutlu bir perspektif sunmak amaçlandı. “Tarih ve Edebiyatta Mütareke ve Milli Mücadele” temasıyla düzenlenen programın beşinci buluşması 5 Aralık 2019 Perşembe günü Esra Dicle'nin "'Karşıda Bir Milyar, Bir Milyar Candan Düşman': Halkevleri Dönemi Tiyatro Oyunlarında Kurtuluş Savaşı" başlıklı sunumuyla gerçekleşti. 1932-1951 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin kültür kurumu olarak faaliyet gösteren Halkevlerinin dokuz şubesi içinde en etkin şubesi, tiyatro kolu olur. Devletin modern-millî karakterini, resmî tarihini, kimliğini, hedeflerini; kısacası resmî ideolojisini içeren ve pekiştiren, sayısı 100'ü aşan bu oyunlar Halkevleri ve Halkodaları aracılığıyla ülkenin birçok noktasında sahnelenir. Söz konusu oyunların en önemli konularından birisini Millî Mücadele anlatıları oluşturur. Özellikle okullarda oynanması için yazdırılan oyunlarla Cumhuriyet'in onuncu yıl kutlamaları dolayısıyla yazdırılan oyunlarda Kurtuluş Savaşı; iç-dış düşmanların tanımlanması, Türk kimliğinin “fıtratına” dair açıklamalar, feda kültürünün aşılanması, lider-ordu-asker millet bütünleşmesinin vurgulanması gibi hususlar üzerinden ele alınarak önemli bir propaganda işlevi görür ve Millî Mücadele'nin resmî tarihyazımına eklemlenir. Bu konuşma, metinlerden örneklerle, bu oyunların Milli Mücadele'ye dair resmi söylemin oluşumundaki rolü ve işlevine odaklanıyor.

Tarih Vakfı
"Milletin Ebedi Mücadelesi: Türkçe Edebiyatta Kurtuluş Savaşı Anlatıları Türü - Erol Köroğlu" | Vangelis Kechriotis Perşembe Konuşmaları

Tarih Vakfı

Play Episode Listen Later Oct 10, 2019 76:50


İmparatorluğun yıkıldığı ve Milli Mücadele'nin başladığı sürecin en önemli kırılma anlarının yüzüncü yıldönümlerini yaşarken Tarih Vakfı çatısı altında, Engin Kılıç'ın koordinatörlüğündeki 2019 Güz ve 2020 Bahar dönemlerinde Mütareke ve Milli Mücadele konuları ele alınarak bu konulara hem tarih hem edebiyat disiplinleri açısından bakıldı. Yeni bulguların ortaya konduğu ve döneme ilişkin hâkim söylemin sorgulandığı konuşmalardan oluşan bu dizi ile Cumhuriyetin kuruluşuna zemin hazırlayan bu sürece dair taze, eleştirel ve çok boyutlu bir perspektif sunmak amaçlandı. “Tarih ve Edebiyatta Mütareke ve Milli Mücadele” temasıyla düzenlenen programın ilk buluşması 10 Ekim 2019 Perşembe günü Erol Köroğlu'nun “Milletin Ebedi Mücadelesi: Türkçe Edebiyatta Kurtuluş Savaşı Anlatıları Türü” başlıklı sunumuyla gerçekleşti.