POPULARITY
Osmanlı evleri, nice kültür değerlerini içerisinde barındırıyordu. Acaba bugün bunlardan kaç tanesi yaşatılmaktadır. Anadolu'da pek çok evin misafir odasına alınan bir yabancının ilk dikkatini çeken veya ihtiyacı olduğu bilgileri kolaylıkla bulabildiği bir yazı hemen karşısına çıkardı. “Ey misafir kıl namazı/Kıble bu caniptedir. İşte ibrik işte leğen/İşte peşkir iptedir.” Duvarda nefis bir hat yazısı. Eve gelen misafire neler hatırlatmıyor ki. Şayet unuttu isen veya kılmadın ise namazı kaçırma, hemen edâ et. Hayatı ve yaşamayı namazda gören bir toplumun ruh halini ne güzel gösteriyor. Misafirine kendinin söylemesi yakışık almayacağından ince bir ifade ile hatırlatıyor. Diğer taraftan ulaşımın zor olduğu, insanların birbirlerine özellikle evlerinde her zaman misafir oldukları bir çağ. Kıbleyi mi soracaksın, yine bu yazının hemen yanında işlemeli bir havlu kıble yönünü işaret ediyor. İbrik ve leğen ise aşağıda duruyor. Misafir hemen orada ibrikteki su ile abdestini alıp, elini yüzünü peşkir yani havlu ile kurulayıp namazını edâ edebilecektir. Öte yandan namazın önem ve ehemmiyetine işaret eden daha nice levhalara, güzel hat yazılarına şahit olacaksınız. “İnat etme git namaza Rahmet olmaz bî-namaza Akil isen kıl namazı çün saadet tacıdır Sen namazı öyle bil ki müminin miracıdır Müezzin banlasa kılsak namaz Hz. Mevlâya etsek niyazı” Aslında bu hat, yazılan yüzlerce nasihâti içinde barındıran bir kitap gibi idi. (Ahmet Şimşirgil, Devr-i Gül Sohbetleri, s.150-151)
Peygamberimiz (s.a.v.) gönderildiği zaman, Sâsânî sarayında oturmakta olan Kisrâ sabah uyanınca, saray takının kırıldığı ve Dicle'nin korkunç bir şekilde taştığını görmüş. Bundan endişelenerek kâhinleri, müneccimleri ve sihirbazlarını toplayıp bu olayların neyin alâmeti olduğunu açıklamalarını istemiş. Halbuki onların o gün bütün ilimleri ile oyunları alınmış ve şaşırıp kalmışlardır. Zira o gece sahrada geceleyen birisi, Hicaz'dan bir ışığın çıktığını ve tâ doğuya kadar uzandığını görür ve bunun yorumunu: “Eğer şu gördüğüm doğru ise, Hicaz'dan bir sultan zuhur edecek ve doğuya mâlik olacaktır. Yeryüzü kendisinin önderliğinde büyük hayırlara ve bereketlere kavuşacaktır!” şeklinde yapar. Biraz sonra da kâhinlerin, müneccimlerin ve sihirbazların tutukluğu ve şaşkınlığı geçmiştir. Birbirine bakıp: “Herhalde farkındasınız, bize bu tutukluk, muhakkak semavî bir emir ve iş sebebiyle gelmiştir. Bu da ancak, gönderilmiş bir peygamber olabilir ve bu peygamber, şimdiki dini ve idareyi kırıp atacaktır!” Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayetle, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz gönderildiğinde bütün putlar devrilmiştir. Buna şaşıran şeytânlar, reisleri İblîs'e giderek durumu haber vermişler. İblîs, “bunun, gönderilmiş bulunan bir peygamber sebebiyle olduğunu” söylemiş. Şeytânlar O (s.a.v.)'i aramaya koyulmuşlarsa da bulamamışlar. İblîs bizzat kendisi aramaya çıkmış ve O (s.a.v.)'i Mekke'de bulmuştur. Şeytânlara hitaben: “Ben O'nu Mekke'de buldum, yanında Cibril de vardı” demiştir. Ebû Nuaym (r.âleyh) demiştir ki: “İblis korku ve dehşete kapılarak dört defa feryad etmiştir: Lânete uğradığında, arza indirildiğinde, Hz. Peygamber (s.a.v.), peygamber olarak gönderildiğinde, Fatiha Sûresi nazil olduğunda.” (Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, s.190-191)
İlk elden sıcağı sıcağına 6 maddelik.bir seçim değerlendirmesi yaptım. Hem AKP nin yanlışlarını hem CHP nin doğrularını anlattım. İyi dinlemeler..
AK Parti kurulduğu günden beri mitinglerde bir şey dikkatimi çekiyor. 20 yıllık serüvende bu görüntü hiç değişmedi. AK Parti'nin mitinglerine toplumun en zayıf, gadre uğramış, toplumsal refahtan en az pay almış kitleleri katılıyor. AK Parti bir kitle partisi. Uzun yıllar toplumun yüzde 50'sine hitap etmeyi başardı. Parti mitinglerinin yanı sıra Gezi kalkışması sonrası yapılan miting, 17-25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan devasa mitinglerin havası farklı olmakla birlikte mitinglerin katılımcıları açısından profil fazlaca değişmedi. Yine mitinglere katılanlar Anadolu'nun gadre uğramış insanlarıydı. 2023 genel seçimlerinde İzmir mitinginin olduğu gün İzmir'de idim. Miting alanına yakın bir yerde oturmuştuk. Mitinge saatler kala İzmir'in dört bir yanından dalga dalga partililer miting alanına geliyordu. Uzun uzun AK Parti mitingine katılanlara baktım. Erdoğan'ın bu ülkeye ne kattığını onlardan daha iyi bilen kimse yoktu. Zaman zaman AK Parti'de bir elit yorgunluğu ve orta sınıflarda tereddüt olmuştur. Fakat bu milletin mazlumları Erdoğan'a inanmış ve onun arkasında kale gibi durmuştur. AK Parti iktidarı çeyrek asra yaklaşmış ve Erdoğan hükümetleri Türkiye'de büyük devrimler gerçekleştirmiştir. Devrimin en büyüğü devleti vesayet devleti olmaktan çıkarıp, cumhuriyeti demokratik cumhuriyete dönüştürmesidir. KALKINMA VE ALTYAPI Son yüzyılda kalkınmasını Batı desteği olmadan gerçekleştiren birkaç ülkeden biri olduk. Japonya, Kore, Tayvan ABD destekli kalkınma deneyimleridir. Çin ve Türkiye deneyimi bu iki ülkenin kendi birikim ve müktesebatları ile olmuştur. Batılı devletlerin bu gelişmelerden ne kadar mutlu oldukları su götürür. Dünyanın bütününü sömüren devletler için her kalkınmış ülke onların refah payından eksilen bir ‘lokma' olmuştur. Türkiye 2023 seçimlerine doğru giderken birçok konu başlığı birlikte tartışılıyordu. Muhalefet partileri ucube rejim, rezil ekonomi, anti demokratik ülke ve diktatörlük vurgusu yapıyorlardı. Bir de “Millet Aç!” sloganı muhalefet zenginlerinin ağzından her gün tekrarlanıyordu. Bu hengâme içerisinde bu milletin dar gelirli ve yoksullarını düşünerek “Ülke altyapısı tamamlandı sıra milletin zenginliğinde” başlıklı yazılar yazdım. AK Parti ülkede bir zenginlik oluşturdu ve bu refahı tabana yaymayı başardığı için 22 yıldır iktidarda kalmayı başardı. AK Parti, politika geliştirme kabiliyeti olan bir partiydi. Erdoğan'ın yüksek amacını biliyorum. Devr-i iktidarında Türkiye'nin gelişmiş Batılı ülkeler karışışındaki bütün eksikliklerini tamamlamak istiyor. Ulaşım, enerji, savunma sanayi, sağlık, eğitim, tarım, teknoloji ve diğerleri, bu liste uzayıp gider. Erdoğan'ın ve hükümetin yatırım ve hizmet aşkı farkında olmadan sosyolojiyi gölgede bırakan bir anlayışa evrildi. AK Parti seçmeni içerisinde 55 yaş üstü seçmen, bütün zamanlarda parti ortalamasından yüzde 10 daha fazla oyla partisinin arkasında durmuştur. Bu kitle aynı zamanda Türkiye'nin sefalet günlerini bilen, iki devri mukayese edebilen partililerden oluşuyor. Bugün 55 yaş üstü semenlerin oy verme davranışı AK Parti ortalamasın altındadır.
YKS'ye 80 gün kala konuları bitirmek mümkün mü? 80 günde TYT AYT tekrarı hakkında sizlere tavsiyeler vermeye çalıştık. Umarız verim alırsınız.
Tevfik Uyar: İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak mühendisliği mezunudur. Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Yönetimi Anabilim dalından almıştır. Çalışmaları risk algısı, belirsizlik altında karar verme ve mantıksal safsatalar üzerinedir. Bugün podcast kanalı olarak yayın hayatına devam eden Açık Bilim Dergisi'nin kurucu editörlerinden ve Yalansavar yazarlarından biridir. 2011-2013 yılları arasında Açık Bilim Radyo Programı'nın yapımcılığını ve sunuculuğunu gerçekleştirmiştir. 3'ü bilimkurgu olmak üzere altı adet yayımlanmış kitaba ve dört adet de çeviriye sahiptir.
Herkes not etsin bunu: HAMAS'ınki sadece Gazze ile sınırlı bir direniş değil, küresel ölçekli bir devrim. Bundan sonra hiç bir şey artık eskisi gibi olmayacaktır. Ne Filistin'de, ne İsrail'de, ne Arap ülkelerinde ne de yeryüzünde. HAMAS ne mi yaptı? İsrail'in yenilmezlik mitini tarihin çöplüğüne attı. Bir avuç mücahidin o daracık sahil şeridine sıkıştırılmış Gazze'de sergilediği direniş, tarihte eşi benzeri olmayan bir direniştir. Dış dünyayla bağı kopartılmış bir küçücük alanda bir avuç inançlı insan, arkasına ABD-Avrupa askeri gücünü almış işgalci İsrail terör devletinin ordusuna karşı başarılı bir direniş örneği sergiliyor. İsrail, Arap ülkeleriyle geçmişte giriştiği savaşlarda bile bu kadar zayiat vermemişti. Yüzlerce tank kaybı ve binlerce ölü asker, İsrail askeri tarihinde büyük bir hezimet olarak kayda geçti. HAMAS'ın o öksüz ve yetim mücahitleri, İsrail'in istihbarat mitini yok etti. O her şeyden haberdar olduğu varsayımına dayalı istihbarat miti de çöp oldu. “İsrail'den habersiz kuş uçamaz” algısı yerle yeksan oldu. İsrail'in “demir kubbesi” etkisiz kılındı. Hem de gencecik bir Gazzeli mühendis tarafından. İsrail'in işgal altında tuttuğu şehirlere füzeler düşmeye başladı. Başkent Tel Aviv'in bile güvende olmadığı görüldü. İsrail'in meclisine düşen füzeler, “demir kubbe” mitini de çöp etti. Katıldığım televizyon programlarında en başta iki şeyin altını önemle çizmiştim. Bir: Gazze, İsrail'in Vietnam'ı olacaktır. İki: İsrail'de artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. Nitekim öyle oldu. İsrail Gazze'de yenildi. Hem askeri olarak hem de siyaseten. İsrail siyaseti çöktü. İsrail'de siyasi kartlar yeniden karılacak. Netanyahu gidecek. İsrail siyaseti yeniden şekillenecek. Sadece İsrail'de mi bu değişim olacak? Göreceksiniz ABD ve Avrupa siyaseti de yeniden karılacak. Biden kaybedecek. Halklarına rağmen İsrail soykırımına arka çıkan Avrupalı devletlerin de siyasetlerinde kırılmalar yaşanacak. HAMAS yeni bir dünya düzeninin oluşmasına zemin oluşturuyor. ABD'nin başını çektiği hegemonik dünya düzenine alternatif yeni bir dünya düzeni ortaya çıkacak. ABD'nin güdümündeki BM ve NATO gibi sözümona uluslararası kuruluşlara karşı yeni uluslararası kurumlar, siyasi ve askeri ittifaklar ve paktlar ete kemiğe bürünecek. HAMAS'ın insanlık alemine yaptığı en büyük katkı, bu temelde yeni bir siyasi bilincin ortaya çıkmasını sağlamak. Bu siyasal bilincin temelini, vicdan oluşturuyor. HAMAS yeryüzü ölçeğinde küresel bir vicdanın kendini göstermesini sağladı. Bu küresel vicdanın dönüşeceği yeni siyaset, kendi uluslararası paktlarını da oluşturmaya aday görünüyor. Halkların sokaklarda sergilediği bu küresel vicdanın siyaseten ete kemiğe bürüneceğinden hiç kuşkum yok. Bu yükselen küresel vicdan hareketinin ülkelerde yeni siyasal yönetimlerin belirmesine kaynaklık edeceğinden de zerre kadar kuşkum yok. Halklarının bu duyarlılıklarına ters düşen partilerin iktidara taşınma şansları artık olmayacak. Avrupa'da artık İsrail soykırımını koşulsuz destekleyen yönetimler de eskisi gibi olamayacak.
SIRADIŞI BİR SİYASETÇİ...SABIKALI KONTENJANINDAN MECLİS BAŞKANI...DEVRİMCİ, İNŞAATÇI, SANATÇI...
Bölümün Youtube videosu; https://youtu.be/tQwpQjrLMHg Destek vermek isterseniz; Youtube linki: www.youtube.com/@yasinacarpodcast Instagram linki: www.instagram.com/yasinacar50 Patreon Hesabım: www.patreon.com/yasinacar/membership
Dünya dilleri içinde Türkçe, 20. Yüzyılda hiç uğramadığı bir kıyım ve kırıma uğradı. Bin yıllık, kendisiyle yüzbinlerce kitap yazılmış alfabesi saklandı. 1929 yılından itibaren Türkiye bürokrasisi kendi yazısını unuttu. Latin harfleri ile ifade-i merama mecbur kaldı. “Eski” alfabe ile yazılmış kitaplar dolaşımdan çıkarıldı, kütüphâneler kullanılamaz hale geldi. Dil devrimi operasyonu kaba bir milliyetçi ifade ile ortaya konuldu ve savunuldu: “Arap harfleri“ Türkçe'nin yazılmasına uygun değildi; yeni alfabeyse bu kusurlardan ve âri ve milliydi. (!) Millilik kılıfı altında Latin harfleri göklere çıkartılıyor. Yüzyıllardır kullandığımız Araplar, Farslar ve diğer Müslümanların alfabesi ise “Arap alfabesi” şeklinde öteleniyordu. Eğer bir alfabenin milli olması ölçüsü Türkler tarafından kullanılmasıysa İslâmi yazı da bu durumda bize aitti. Dil Devrimi geniş kitlelere bir “Türkçeleşme” veya “Öztürkçeleşme” faaliyeti olarak sunuldu. Halbuki bu uygulamalar kısa vadede Türkçenin fakirleşmesine, uzun vadede ise yabancı dillerin hâkimiyetine zemin hazırladı. Öztürkçenin sefaletini anlatmak için tercümelere bakmak yeterlidir. Mevcut kelimeler yabancı metinleri tercüme etmeye yetmediğinden tarif yoluna gidiliyor. Türkçe bu tercümanların elinde adeta ‘tarifi' bir dil haline getirildi. Tercüme yapılırken bir anlamı karşılayan kelime veya kelimelik terkipler yetersiz gelince, tarif ve açıklama mahiyetindeki cümlelere ihtiyaç duyuldu. Bunu sadece tercüme işinin mübtedileri değil, çok sayıda kitabı ve tercümesi olan ustaları da yaptılar. Sonuçta kitabın aslının yarısı kadar hacmi genişlemiş metinler ortaya çıktı. Sonradan icad edilen sentetik Türkçe, zihin işleyişimizi sekteye uğratarak düşünme yeteneğimizi, akıl yürütme gücümüzü zayıflattı. Sonuçta derinliksiz, ifade imkanları fevkalede kısıtlı bir dile mahkum edildik. (Mehmet Doğan, Derin Tarih, 30. Sayı)
La Slovaquie en direct, Magazine en francais sur la Slovaquie
Actualités, gros plan. La maison de Ján Kuciak et Martina Kušnírová a commencé a etre détruite. A sa place sera érigé un monument sur la liberté d'expression. Us et coutume en Slovaquie. Le bronzage au solarium ne devrait etre accessible qu'aux adultes. Suite de notre dossier sur la communauté vietnamienne.
On this episode of Okie Podcast with owner of DEVR LOVER Coach along with Russell and Naseem. join us as we talk where they're from, entrepreneurship, starting their own fashion lines, the work that goes into their lines, making music and more! make sure you're following coach, Russell, & Naseem on instagram @coachvuitton @russellquiett @naseemolomi and here on facebook! follow okie podcast on instagram @okiepodcast @russthemuss49 and on facebook. also go follow unsolved mysteries of the reservation on instagram @unsolvedreservationmysteries and on tiktok @reservation_mysteries and please subscribe to our unsolved mysteries of the reservation youtube channel.I want to let you know about my sponsor Southwest Trading Company if you have not heard or been to southwest trading company you need to go check their store out at 1306 E 11th Street, Tulsa Oklahoma! They have so many items from different artists from all over. They have Jewelry, art, blankets, cedar boxes, clothing, collectibles I mean you can spend hours in this store just searching for the perfect gift for yourself or loved ones. So head on over yo southwest trading company and let them know Russ from okie podcast sent ya!Please make sure you're subscribed to Okie Podcast available on apple podcast, Spotify, stitcher, google podcasts, iheartradio, audible, overcast, Amazon music, castbox, and YouTube! Okie podcast is everywhere. Please leave a rating (5stars) and review because it helps the podcast grow so much. Episodes are now up on the Facebook page as well. Check out the website as well www.okiepodcast.comIf you would like to sponsor okie podcast you can contact me by email russell.suneagle88@gmail.com you can also visit my website www.okiepodcast.com or look for me on social media on instagram @okiepodcast & @russthemuss and also on the okie podcast facebook page as well. thanks for listeningAdvertising Inquiries: https://redcircle.com/brandsPrivacy & Opt-Out: https://redcircle.com/privacy
Önceki yazımızı “Güçlü Müslüman otoriteler sayesinde, bu olmadığında bile Kur'an yoluyla duyguda ve pratikte kendilerini sürekli olarak bir devlete nispet edebilen büyüklerimiz, devleti koruma ve kollamada yani hamiyet esasında sabit olmuşlar, ancak sistemden kaynaklanan problemler nedeniyle devlete değil muktedirlere (siyasîlere) karşı muhalefet etmeyi seçmişlerdir.” diyerek, Mehmet Akif'in de bu anlayışta olduğunu, ancak önemli kimi nedenlere bağlı olarak konunun sadece bundan ibaret olmadığını belirtmiştik. Hamiyeti de aşan o önemli nedenlerden biri, Mehmet Akif'in kendi devrine göre hak ettiği İslam Şairi, Ümmet Şairi nitelemelerinin yeni bir devlet anlayışına ve düşüncesine bir köprü oluşturmaması, bilakis onun geçmişte kalan şanlı tarihin kimi muhteşem tablolarının şairane zikrini sonraki kuşaklara yırtılamaz, aşılamaz bir nostalji perdesi olarak miras bırakmış bulunmasıdır. Zira, Mehmet Akif her şeyden önce bir şairdir ve bilindiği gibi şiir bunalım (kriz) zamanlarında zorunlu olarak geriye çekilen düşünceye vekalet eder. Diğer bir söyleyişle bunalım zamanında var oluş şartları gereğince kendisini geriye çeken düşüncenin boşalttığı yer şiir tarafından doldurulur. Şartlar düşüncenin lehine değiştiğinde ise şiir ona vekalet etme işlevini terk ederek, sadece bir kaldıraç olarak ona destekte bulunmayı sürdürür. Bu bağlamda, Mehmet Akifi'in Mezarlık şiirindeki şu kıtayı hatırlayalım: “Şanlı bir târîhsin: Mâzî-i millet sendedir. Varsa ibret sendedir, hikmet de elbet sendedir; Devr-i İstîlâ durur yâdında, devlet sendedir! Çünkü hürriyyet, hamâset sende, gayret sendedir, Zindegî zillettir artık, bence izzet sendedir!” Mithat Cemal, bu kıtadaki “Devr-i İstîlâ durur yâdında, devlet sendedir!” kıtasını şöyle okumuştur: “Bu mısrada yükseklik ve derinlik var. Yükseklik var: Çünkü devri istila mezarlığın koynuna girmek suretiyle mezarlıkta ‘devlet' tasvir ediliyor. Mezarlık ise nisyan, harabi, harabe, seng ve türab, zıll ve zalam, leyl ve mağrib odalarıyla lebriz bir mahşer-i mahuf olduğu için mezarlığı gören yalnız mezarlığı görür ve hiçbir zaman onda ihtişam-ı dünyevisiyle bir devlet-i maziye kadidinin serilip yattığını göremez. Binaenaleyh mezarlıkta devlet görmek âli-nazarlıktır. Derinlik de var: Çünkü Akif mezarlığa hitap ederken ‘Devlet sinendedir, hâkindedir' filan gibi bir şey söylemiyor. Devr-i istila-yı devleti mezarlığın yâdına sokuyor. Mezarlık gibi nisyanın hükümet-ferma olduğu zeval-i âlem muhitlerine ‘hafıza' isnat etmek ve binaenaleyh hafıza-i hane-i makabirde bir devlet yaşatmak tarz-ı tefekkürde fevkaladeliktir.” (Nakl.: N. Ahmet Özlap, Aklı Karıştıran Belagat Kasırgası – Safahat'ın Yankıları 1911-1924, Büyüyenay Yayınları, 2019) Mehmet Akif'in bu düşünme tarzında bir sorun yoktur. Sorun bunun İslam şairinden kalan bir miras olarak kalın bir perdeye dönüştürülmesindedir. Üstelik Mehmet Akif'in bu sonuca bir dahli ve buna dair bir kusuru da yoktur. Çünkü o kendi zamanın şatlarına tabi olarak, düşüncenin kendisini geriye çekmesinden doğan boşluğu şiirleriyle neredeyse tek başına doldurmuştur.
Pandora Akademi, eğitim dünyasına kazandırdığımız bir platform. Her zamanki gibi iddialı. Hedefimiz, iletişim becerisi yüksek, liderlik özellikleri olan kendine ve çevreye saygılı bireyler yetiştirmek. Hazırladığımız yenilikçi ve modern içeriklerle tanışmanızı istiyoruz.Bilgi için www.pandoraakademi.com adresini ziyaret ediniz. Sevgiyle...
Mektupla yapilan tebliğ ve irşâd faaliyetinin tarihi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem-'e kadar Peygamberimiz, komşu ülkelerin devlet başkanlarına gönderdiği elçi ve mektuplarla onları islâma davet etmiştir.Mutasavvıf ve mürşid- ler de bu usülden çokça istifâde etmişlerdir. Sûfiler içinde ilk def'a mektupla irşadlarda bulunan Hasan Basri Hazretleridir. O'nun Ömer ibn Abdülaziz'e mektuplar yazdıği bilinmektedir. Daha sonraki devirlerde de mutasavvıfların bu usûlle tebliğ ve irşadda bulundukları Imam Rabbâni gibi Mektübat'iyla meşhûr olan büyük mürşidlerin mevcûdiyetinden anlaşılmaktadır. uzanıir. Elinizde bulunan Mektûbât da M. Es'ad Erbili tarafından muhib ve müntesiblerine yazılan mektupların tek tek sâhiplerinden topla- narak bir araya getirilmesinden meydana gelmiş bir eserdir. Müellif M, Es'ad Efendi, son devir mutasavviflarından olup 1246/ 1847 de memleketi Erbil'de doğmus ve ilk tahsilini orada ikmâl et- miştir. Mürşidi Seyh Tâha'l-Hariri'nin vefatı üzerine 1293/1878 yil- larında istanbul'a gelen Es'ad Efendi, Ístanbul'da bulunduğu sırada Kelâmi Dergâhi seyhliğiyle Meclis-i meşâyıh azâ ve reisliği de yap- miş 1931 yılında vefat etmiştir. Tasavvuf terbiye usûlünde isti'dâd, tabíat ve fitratların farklılı- ginin büyük önemi vardır. Bu yüzden «Allah'a giden yollar, mah- 1ükatn nefesleri sayistncadır. buyurulmuştur. Fitrat ve tabiat farklı olunca onların irşâd usûllerinin de farklı olması tabiidir. Bu itibar la herbiri ayri bir şahsa yazilmış bulunan bu mektupların bazan sadece muhâtabına düstûr olarak şeref-sâdır olan kısımlarını okuyucularımızın kendilerine teşmil etmemeleri gerekir. Mektupların asıl herkese faydalı tarafı nasihat ve telkin tarzındaki öğütleri, ruh-nü- vâz mânâ ve mefhumlaridır. Eserin neşrinden gaye de okuyucularimızı bu yüksek mânâlara ve medlûl-i pür-i'tinâlara ulaştırmaktır. Ve minallahi't-tevfik. ERKAM YAYINLARI
Hand aufs Herz! Welche Erfahrung hast Du gemacht mit „GEGEN“ etwas sein? Was hat Dir der Kampf gegen die Angst, gegen den Mindfuck, gegen eine bestimmte Situation gebracht? Ich vermute mal NIX, jedenfalls keine Veränderung im Sinne von: „Es“ ist verschwunden, hat sich vom Acker gemacht und nie wieder blickenlassen. Ich glaube eher, die Angst hat sich noch mehr aufgebauscht, der Mindfuck noch mehr aufgebläht, die ganz bestimmte (frustrierende) Situation ist noch immer da und hat sich womöglich/wahrscheinlich zugespitzt. Du strengst Dich „als logische Folge“ noch mehr an, bist noch mehr dagegen, drehst die Regler des Kampfmodus‘ noch weiter hoch. Und bist irgendwann völlig erschöpft. seufz, ja, das Leben kann schon echt hart sein … -- Okey, schnell wieder raus aus der Hilflosigkeit und rein in die heutige Episode. In dieser hörst Du, warum Du mit „Dagegensein“ überhaupt erst Probleme entstehen lässt und sogar noch verstärkst, mit welcher neuen Geisteshaltung (von Dir) Mindfuck, Angst & Co freiwillig das Feld räumen, welcher kleine Zwischenstep das magische Zünglein an der Waage ist, und wie Du den neuen, befreienden Ansatz ganz konkret umsetzt für fröhlichen Flow und fluffige Leichtigkeit Deinem Leben. -- Am 01. Juli ist die erste Staffel gestartet meines neuen Programms – der MINDSET & MONEY MASTERY. Die M&M läuft für drei Monate unter dem Motto: RAUS aus dem Mangel – REIN in die Fülle. Die M&M ist Dein Programm, wenn Du ein für alle Mal das alte Mangel-Drama-Schwere-Programm samt aller Facetten sowas von satt hast und bereit bist für (radikalen😉) Mindset-Tiefgang, Heilung & Transformation vom Feinsten. In der M&M: • enttarnst Du hartnäckiges, unbewusstes Mangeldenken, • heilen seelische Verletzungen, und Du verbindest Dich immer mehr mit Deiner Wahrheit und tiefen Essenz, • installierst Du ein prickelndes Fülle-Reichtums-Mindset (= DIE Basis, um Fülle in Deinem Außen zu erschaffen), • lernst und verinnerlichst Du die magischen Schritte des bewussten Manifestierens, • erfahren Du und Dein Business eine sich täglich und spürbar steigernde, energetische Transformation, • trainierst Du, konsequent in Fülle zu denken, zu fühlen, zu handeln und ziehst damit immer mehr Fülle in Dein Business und in jeden anderen Lebensbereich, • wirst Du zur wahren Schöpferin Deines atemberaubenden, erfüllten, rundum reichen SEINs. Bis zum 14.07. kannst Du noch aufspringen, um Dir endlich ein Leben & HerzensBusiness in Fülle, Wohlstand und Überfluss zu kreieren. >> Schreibe eine Mail an hallo@katrinziebart.de, und mein Team nimmt unverzüglich Kontakt mit Dir auf. -- Du willst mit mir intensiv und one:1 zusammenarbeiten? Schreibe mir eine Mail an info@katrinziebart.de, und Du erhältst weitere Informationen und Fragen als Vorbereitung für unser (kostenfreies) Vorabgespräch. -- Komm in meine Facebook Gruppe für coole, taffe MacherInnen: https://www.facebook.com/groups/KLARtext.katrinziebart.deVr
Devr-i Sabık'ın final bölümünde, Özgün Emre Koç konuğu Erk Acarer ile Kavala'ya verilen müebbet hapis sonrası yeniden alevlenen gezi tartışmaları, Kılıçdaroğlu'nun kavga çağrısı ve Akşener'in "Ya İstibdat, Ya Hürriyet" çıkışı üzerine konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Ekonomist Enes Özkan'la barınma krizi, gıda krizi ve kalıcı yoksulluk üzerine konuşuyor.
KUR'AN DEVRİ NE DEMEKTİR? l Kur'an'ın Altın İkliminden by Çınar Medya
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Berk Esen ile Bitmeyen adaylık tartışmaları, Ümit Özdağ'dan Mansur Yavaş çıkışı ve Macaristan seçimleri üzerine konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Ali Tirali ile İstanbul'da gerçekleştirilen müzakere masasını, Türkiye'nin dış politikasını, Batı'yla yeni arayışları, Erdoğan'ın imaj tazeleme çabasını ve Sarayın Ukrayna üzerinden yeni politika oluştuma hamlelerini değerlendiriyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, İpek Maya Saygın ve Özgün Emre Koç, Furkan Vakfı olayları, Boğaziçi direnişi ve Laiklik tartışmaları üzerine konuşuyor!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç ve Edgar Şar, seçim yasası değişikliği, iktidarın planı, muhalefet ve seçim güvenliği üzerine konuşuyorlar! #seçim
Devr-i Gündem'in bu bölümünde petrol fiyatlarındaki dalgalanmayı, kuryelerin soğuk hava isyanlarını ve Rus işgalini konuştuk. Keyifli dinlemeler! --- Send in a voice message: https://anchor.fm/836podcast/message
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Cüneyt Akman ile - Yeni bir uluslararası düzen, Batı'nın yaptırımları, ekonomik durum üzerine konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Selim Sazak ile Putin'in nükleer tehditlerini, Lavrov'un dünya savaşı açıklamasını ve NATO-Rusya-Çin ilişkilerini konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konukları Ümit Hazır, Sezin Öney ve Güldem Atabay ile Ukrayna-Rusya kriziyle birlikte yeniden esen Soğuk Savaş rüzgarlarını, NATO'nun varoluş krizini ve Türkiye bu krizdeki konumunu ve Türkiye'yi nelerin beklediğini konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç ve Erk Acarer Halil Falyalı suikasti, Sedat Peker'in gör dedikleri, devletleşen çeteler ve 90'ların dirilişi üzerine konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta Özgün Emre Koç, konuğu Aydın Sezer ile Türkiye'nin enerji krizine ilişkin konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta Özgün Emre Koç ve Alphan Telek ile sudan sebep kavgalar, anket bulguları ve seçmenin talebine ilikin konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç ve Aydın Tonga tarikat - iktidar ilişkisi, tarikatlara olan devlet desteği, AKP'nin makbul gençlik projesi ve EnesKara'nın intiharında tarikatların payı üzerine konuşuyorlar!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç ve Edgar Şar, 2022'de muhalefet partilerini nelerin beklediği üzerine konuştu.
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu İstanpol Genel Direktörü Seren Selvin Korkmaz ile "Muhalefet seçime hazır mı?", "Kriz iktidarı götürür mü?" üzerine konuştu.
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Can Kakışım ile, siyasette cinnet iklimi, ekonomide "üzülürüm" modeli , Türkiye, quo vadis? üzerine konuşuyor!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Nesrin Nas ile ekonomide vurgun, manipülasyon, yoksullaştırma ve çöküş üzerine konuşuyor!
Eski Avrupalı seyyahların, geçmiş yüzyıllardaki Türkiye hakkında yazdıkları eserler, çok ilgiye değer bilgiler verir. Türkler'inkinden başka bir medeniyetin mensubu olan Avrupalı, toplumumuzu değişik bir açıdan görmüştür. İçlerinde geniş kültürlü ve derin görüşlü olanlar, geçmiş yüzyıllardaki Türkler hakkında gerçekten önemli şeyler söylemişlerdir. Bunlardan biri de Baron Büsbek'tir. Almanya'nın XVI. asır İstanbul büyükelçisidir. Şöyle diyor: “Türkiye'de Türk toplumunda, şahsî meziyet ve liyâkat dışında hiçbir şeye değer verilmez. Asalet yoktur. Bunun tek istisnası, Osmanoğulları hanedanıdır. Yoksa yüksebilmek için, çalışmaktan ve değerini gösterebilmekten başka yol yoktur.” “Türkler, ilme saygılı ve ince duygulu bir millettir. Yazılı bir kâğıdın ve gül gibi çiçeklerin yapraklarının üzerine basmazlar. Yolda yazılı bir kâğıt görünce, alıp bir kenara koyarlar ki, kimse üzerinden geçmesin. İstanbul şehrine gelince, burası cihânın taht şehri olmak için yaratılmışa benzer. Daha güzel, daha iyi mevkide bir şehir tasavvur bile edilemez.” “Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese ettiğim zaman, gelecekte başımıza gelmesi muhtemel şeyleri düşünüp titriyorum. Türkler'in tarafında, tarih boyunca tasavvur edilebilecek orduların en kudretlisi mevcut. İmparatorluğun bitmek tükenmez bilmez kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlık, devamlı seferlerin tecrübeleri, birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık, uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını teşkil ediyor. Kavgadan, münakaşadan, şiddetten, zorlamadan eser yoktu. Yüksek sesle konuşana bile rastlamadım. Her taraf tertemizdi. En küçük disiplinsizlik derhâl cezalandırılıyor ve hiçbir suça göz yumulmuyordu. Türk cemiyetinin manzarası da, Türk ordusunu manzarasından farksızdır. Aynı sessizlik, servet içinde sadelik, kudretinden emin olanlara mahsus tevazû, halk tabakalarına kadar yayılmıştır. Türkler'den alacağımız dersler, sonsuzdur.” (Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.293-295)
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Onur Alp Yılmaz ile Avrupa'da ve dünyada yeniden sosyal demokrasi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sosyal demokrasi çıkışı üzerine konuşuyor!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Murat Kubilay ile ekonomideki son durumu değerlendiriyor.
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Prof. Dr. Nevzat Kaya ile helalleşmenin tarihi, intikam kültürü, toplum olabilmede uzlaşma ve çatışmanın yeri, ötekiyle karşılaşma ve ötekini anlama üzerine konuşuyor!
Farklı Açı'nın bu bölümünde Seren Selvin Korkmaz ve Roj Girasun son dönemlerde gündemin önemli konularından devr-i sabık meselesini ele alıyor. Devr-i sabık tartışmalarının Türkiye siyasetindeki kökeni ve bugünkü tartışmalara odaklanılarak endişeli muhafazakarlar ve muhalefetin meseleye yaklaşımı değerlendiriliyor.
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Burak Yıldırım ile, İHA/SİHA'lar ne kadar yerli?, F35, S400, F16, savunmada dışa bağımlılığı yenmek, AKP'nin jeopolitik hataları ve yeni fırsatlar hakkında konuştu.
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu ekonomist Murat Kubilay ile Türkiye'de ekonomik kriz üzerine konuşuyor!
Devr-i Sabık'da bu hafta Özgün Emre Koç ve Murat Ağırel AKP'den dışarı sızanlar ve Tügva Papers skandalı üzerine konuşuyor!
“5 Soru 10 Cevap” programında Kemal Can, aşağıdaki soruları yanıtladı: - Kılıçdaroğlu devlet memurlarına neler dedi? - Kılıçdaroğlu'nun sözlerine ne tepki verildi? - Devr-i sabık nedir? Neden sık kullanılıyor? - İktidar, bugün devr-i sabık ile övünmüyor mu? - Bu şartlarda devr-i sabık neden gereklidir?
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Cüneyt Akman ile; ✅Pandoranın kutusundan çıkan ilişkiler ağı ✅Vergi cennetleri ve küresel sistem ✅Türkiye'de vergi adaletsizliği üzerine konuşuyor!
NFL'de beşinci hafta sona erdi; Arda Namlı, Arma Kaynar ve Devlet Karaz beşinci haftada oynanan maçları derinlemesine değerlendirdi. Lamar Jackson'ın tarihi performansından Chiefs'in savunma problemlerine, Jon Gruden'ın Raiders'tan ayrılışından kickerların damga vurduğu Packers-Bengals maçına her türlü noktanın konuşulduğu bölümümüzde sizlerden gelen sorular da cevaplarını buldu. Keyifli dinlemeler!
Devr-i Sabık'ta bu hafta, Özgün Emre Koç'un konuğu Kemal Özkiraz
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç'un konuğu Ali Aktaş. Türkiye'de laiklik ve dindarlık çatışması küllerinden yeniden mi doğuyor, yoksa bu bir iktidar kurgusu mu?
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Enes Özkan ile siyasetin ekonomiye etkisini konuşuyor!
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Bahadır Özgür ile AKP dönemi yolsuzluklar, kara para aklama ve talan ekonomisi üzerine konuşuyor!
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu İlhan Cihaner ile Türkiye'de Otoriterleşme ve Kurumların Çöküşü üzerine konuşuyor!
Olimpiyat ruhu diye bir felsefe var. Eski Yunan'da erkekler arasında başlayan bu ruh günümüz Türkiye'sinde kadınlar tarafından diriltiliyor. Voleybolcu sultanlarımızdan boksör tekvandocu jimlastikçi kızlarımıza kadar bu dirilişi keyifle izliyoruz..
Devr-i Sabık'da bu hafta, Özgün Emre Koç konuğu Erk Acarer ile Sedat Peker'in ifşaatı üzerine konuşuyor!
Devr-i Sabık'ın ilk bölümünde Özgün Emre Koç konuğu Mert Arslanalp ile Boğaziçi direnişi üzerine konuşuyor!
Asım Gültekin - Trenle 30 Günde Devr-i Avrupa! by GENÇ
Endonezya'da maymunlar tarafından kovalandı, hayatında Türkiye'yi duymamış insanlarla tanıştı... Bisikletli gezgin Ahmet Mumcu'nun hikayesini dinlemeye devam ediyoruz. Tek başına yaptığı bisiklet turunu ve bisiklet üzerinde geçen zamanların hikayesini dinleyin.
Endonezya'da maymunlar tarafından kovalandı, hayatında Türkiye'yi duymamış insanlarla tanıştı... Bisikletli gezgin Ahmet Mumcu'nun hikayesini dinlemeye devam ediyoruz. Tek başına yaptığı bisiklet turunu ve bisiklet üzerinde geçen zamanların hikayesini dinleyin.
“İçinize bu heyecanı düşüren kimdi?” Birçok bisikletli gezgin aynı cevabı veriyor: Ahmet Mumcu Sele üzerinde 80 ülke, 250 bin kilometre... Amerika’dan Hiroşima’ya uzanan barış turu, sıtma hastalığı, gezme biçimleri... Tek başına yaptığı bisiklet turunu ve bisiklet üzerinde geçen zamanların hikayesini dinleyin.
Günnur Öztürk Yener'in hazırlayıp sunduğu Bir Bisiklet Hikayesi'nin bölüm konuğu; Çin'in başkenti Pekin'de yaşayan Tayfun Bayram. Pekin'in dar sokaklarında bisikletle gezinmek bir yaşam biçimi. Bisiklet Krallığı'nda pedallarken biriken hikayeleri dinleyin.
Dijital Pazarlama'ya yeni mi başladınız ya da uzun süredir istediğiniz sonuçları alamıyor musunuz? Çalışmalarınızın sonuçlarından memnun değil misiniz? O zaman yaklaşımınızı değiştirme vakti. Kritik şeyleri fark ettiğinizde daha az kaynakla daha iyi sonuçlar alacaksınız. - Hangi basamaktayım? - Nereye yoğunlaşmalıyım? Doğru veri biriktirmek - İlk hedeflerim - Dijital Müşteri Yolculuğunu anlamak - Bütçe ve Kanal seçimleri - Başarı farkını yaratan yaklaşımlar - Mikro segmentler ve başarınızdaki önemi - Birikmiş veriyi büyümek için kullanmak S. DEVRİM EKMEKÇİ Dijital Pazarlama Stratejist Earnado Kurucu Ortağı Whatsapp ve Telegram duyuru listemize kayıt olmak için: http://bit.ly/DKE-GRUP Haydi birlikte daha çok insana değer katalım.✌ Güncel eğitimlerimize ise buradan ulaşabilirsin; https://bit.ly/ValoremTeam #DevrimEkmekçi #DijitalPazarlama #DijitalSatış #DijitalStrateji #PerformansPazarlaması #GrowthHack #Marka #Pazarlama #Bilinirlik #DijitalDönüşüm #Teknoloji #inovasyon #Girişimcilik #ValoremTeam #DeğerKatanEğitimler #Motivasyon #KişiselGelişim #OnlineEğitimler #CanlıEğitim #Eğitim #OnlineEtkinlik #LinkedinLive
Devr-i Gündem'in bu bölümünde alkol yasağını, esnafı ve bakan skandallarını konuştuk. Keyifli dinlemeler! --- Send in a voice message: https://anchor.fm/836podcast/message
Osmanlı Devletinin Avrupa'da yaptığı baş döndürücü fetihlerin sırlarından biri, “akıncı” denen askerî sınıfın varlığıdır. Bugünün “komando”larına karşılık olan akıncılar, düşmanın iktisadî ve mânevî yapısını altüst ederek, savaşın kazanılmasında pek önemli bir rol oynarlardı. Türk akın tekniği şöyleydi: Akıncı ordusu, belirli yerlerde parçalara ayrılır, o parçalar gene belirli yerlerde daha küçük birliklere bölünerek yollarına devam ederlerdi. Her birliğin tahrip edeceği şehir ve kasabalar önceden kararlaştırılırdı. Dönüşte birlikler, gene belirli yerlerde fakat evvelce ayrıldıkları mevkilerde olmamak üzere birleşirler, birkaç birleşmeden sonra tekrar tek ordu hâline gelip Türk topraklarına dönerlerdi. Bu durum, düşman ülkesini dehşet içinde bırakır, yıldırımlar ve kasırgalar gibi esip geçen akıncıların nerede ve ne zaman bulundukları ve bulunacakları hakkında yüzlerce söylenti çıkardı. Fâtih Sultan Mehmed, son yıllarında, 25 kadar devletle birden tek başına savaşa girmişti. Bu savaşı kazanmak için, akıncı ordusundan pek çok faydalandı. Türkiye ile savaş durumunda bulunan büyük Avrupa devletleri, akıncılarla yıldırdı. Bu akınların önemi hakkında bir fikir edinebilmek için, büyük akıncı beylerinden Mihaloğlu Gazi Alâeeddin Ali Paşa'nın hayatı boyunca Tuna'yı kuzeye doğru tam 330 defa geçtiğini hatırlamak kafidir. Osmanlı tarihçilerinin ifadesine göre “köpekleri domuzlara ve domuzları köpeklere düşürerek” Fâtih'in kazandığı bu 16 yıl süren ve 25 kadar devlete açılmış olan “Büyük Savaş”, Türkiye'yi bütün dünyanın ümit ettiğinin aksine, büyük bir galibiyetin temsilcisi durumuna yükseltti. Fâtih'in askerî ve siyasî dehâsının yanında, akıncılarının da paylarının büyük olduğu bu savaş, Türk Osmanlı tarihinin dönüm noktalarından biri oldu. Türkiye'yi, emsalsiz parlaklıkta bir geleceğe doğru itti ve Osmanlı gücünün münakaşasız şekilde cihân çapında olduğunu açık ve seçik olarak gösterdi. (Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.123-125)
Youtube Konu Belli Kanalı Podcast Serisi #150
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)'in İLK VAHİY hakkındaki 3. Bölüm videomuzu sizler için hazırladık. BİSMİLLAH Peygamberimiz ne zaman ve nerede doğdu? Peygamberimizin doğumundaki mucizeler, çocukluk ve gençliği, evliliği, evliklerinin hikmetleri, ahlakı ve merhameti, ibadet hayatı, hicreti, savaşları, veda haccı, nasihatleri, vefatı... Kısaca Peygamberimizin hayatı... Kaynak: Osman Nuri Topbaş , Nebiler Silsilesi -4, Erkam Yayınları Yüzyirmi bin küsür peygamber ve onlardaki bu zuhurat ve ilahi tecelli akışları, sanki bereketli nisan bulutları gibi a'zami derecede işba haline geldikten sonra beşeriyyetin gönül toprağına mecburi bir sürette boşaldı. Ve bereketli bir hidayet şeraresi halindeki nebiler silsilesi, alemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammed Mustafa -sallallahü aleyhi ve sellem-'in zuhura gelmesinin adeta birer ikbal ve bahar müjdesi oldu. Acizane bu eserde nebiler nebisinin bütün beşeriyete nümunei imtisal hayatını ve örnek şahsiyetindeki ulvi incelikleri ve derinlikleri, ayetler ışığında ilahi tecelli akışlarıyla dolu kıssalarını aktarmaya çalıştık. Esasen onu tasvirde lisanlar katbe-kat acizken, bizim lisanımızdaki ifadesi de okyanusdan terzi yüksüğü istiabınca bir kırıntı kabilinden idrakimize damlayan şebnemlerdir. Kanala Abone Olmak İçin Tıklayın: https://www.youtube.com/channel/UCYm3mfJzuUEDm7LIFXzRP8g?sub_confirmation=1 Kesinlikle izlemeniz gereken video albümlerim! RESULULLAH'ın (SAV )HUTBELERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/3n19gDL M. ESAD ERBİLİ HZ. MEKTUPLARI VİDEOLARI ► https://bit.ly/3cPoSWf MAHMUD SAMİ RAMAZANOĞLU HZ. VİDEOLARI ► https://bit.ly/36n3ZjZ HAYATIN BÜTÜN EVRELERİNİ ANLATAN VİDEOLAR ► https://bit.ly/3l53KOREN ÇOK MERAK EDİLEN SORU VİDEOLARI ► https://bit.ly/2HBAYXq ABDÜLKADİR GEYLANİ HZ. NASİHATLERİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/33hoYD3 EVLİYALAR ANSİKLOPEDİSİ VİDEOLARI ► https://bit.ly/2GcfiRh BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Ö.N.BİLMEN VİDEOLARI ► https://bit.ly/36fhjXL Kardeşler Selamün Aleyküm. Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tebliğ ettiği dîn-i mübîni, günümüz mülahazaları ile bozulmamış kaynaklardan aktarmaya gayret ediyoruz. Vel Asr https://bit.ly/2GmfIo9
Şezlongda Devr-i Alem , Oksijensiz Laboratuvar, Fake Doğalgaz . ig: @konustukdanoldu
Youtube Konu Belli Kanalı Podcast Serisi #82
Keşfinden kısa süre sonra İstanbul'a ulaşan kahve, önemli bir ticari meta halini alır 1700'lü yıllarla beraber. bununla beraber, gittiği her kültürde seveni ve sevmeyeni birbirine düşüren bu keyifli içeceğin izinden dünya üzerinde bir tam tur atacağız bu bölümde
Round 2. Super over the setters. Punjab ಗೆದ್ರೆ tournament spice up ಆಗತ್ತೆ. Gayle bandiradu Devr bandang aagide. KL Rahul vs Rabada
- Günümüz insanının en mühim vazifesi; “emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker” (iyilikleri emretmek, kötülüklerden sakındırmak). Bu vazifeyi yerine getiren insan, Sahabe-i Kiram'ın (r.anhüm) yanında yerini alır. - “Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi?...” (Saf sûresi, 61/10-11). - Ensar'ın efendisi Sa'd İbn Muaz'ın (r.a.) Peygamber Efendimiz'e (s.a.s.) verdiği destek. - İbn Ömer'in (r.a.) Bedir'e katılamadığından dolayı duyduğu üzüntü. - Devr-i Risalette davaya destek olan o tertemiz eller günümüzün nesilleri arasında da mevcuttur. - Peygamberân-ı izam efendilerimizin (aleyhimüsselam) hak ve hakikatin anlatılması adına katlandıkları sıkıntılar. - Hakk'ın anlatılması işini üstlenerek peygamberlerin kutlu halkasına katılan nesilden beklenenler. - Yarım asır öncesinden toprağa atılan tohumlar bu gün filiz halinde kendini göstermektedir. - Günümüz Müslümanlarının önündeki tek yol, kendi nesline sahip çıkmaktır. - Rabbimizin adının dünyanın dört bir yanına götürülmesi ve neslimizin kaybettiği değerlerine yeniden ulaşması adına bir dua ve niyaz.
Bænahald er nú iðkað í Ægisif í Istanbúl á ný, að ákvörðu Erdogan Tyrklandsforseta. Ægisif var reist sem kirkja fyrir næstum 1500 árum, síðan var henni breitt í mosku, þá safn og nú aftur í mosku. Þórir Jónsson Hraundal, lektor í Miðausturlandafræðum við Háskóla Íslands, sagði frá langri og merkri sögu Ægisif. Í dag eru 90 ár síðan Neil Armstrong geimfari fæddist. Af því tilefni sagði Örlygur Hnefill Örlygsson á Könnunarsögusafninu á Húsavík frá Armstrong. Á Akureyri eru uppi áform um lagningu hjólastíga vítt og breitt um bæinn. Óðinn Svan Óðinsson fréttamaður ræddi þau mál við Tryggva Má Ingvason, formann skipulagsnefndar Akureyrar og Pétur Inga Haraldsson, sviðsstjóra skipulagssviðs. Tónlist: Yafake - Victor Deme, Der makam-i Uzzal ursules Devr-i kebir - Jordi Savall, Summer night - Miles Davies.
Şüphesiz, Resûlullâh (s.a.v.) fitneler hakkında ümmetini ikaz etmiş ve fitne zuhur ettiğinde ne yapmamız gerektiğini de emir buyurmuştur. Fitnelerin yere inmesi hakkında Usâme (r.a.) şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v) yüksek bir mahalden Medine evleri arasında yükselen köşklere baktı da sonra: “Benim görmekte olduğum helâk yerlerini sizler görebiliyor musunuz? Ben evlerinizin aralarına dökülen fitne ve felâket mahallerini, şiddetli yağmur sellerinin açtığı yaralar gibi görüyorum.” buyurdu.” Peygamber (s.a.v.)'in bu mucizesi aynen zuhur etmiştir. Hz. Osman (r.a.)'in şehadeti ile başlayan fitneler, musibetler, fasılasız devam etmiştir. Cemel Vakâsı, Sıffin Vakâsı, Hz. Ali (k.v.)'nin katli, Hz. Hüseyin (r.a.)'in katli, Harre Vakâsı ve diğerleri bu cümledendir. Fitne zuhûr ettiğinde ne yapmamız gerektiği hakkında ise Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle demiştir: “Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İstikbâlde bir takım fitneler olacaktır. Fitne zamanında ona karışmayıp oturan kişi ayakta durandan hayırlıdır. O hengâmede ayakta duran da yürüyenden hayırlıdır. Fitne zamanında yürüyen, bilfiil fitneye koşandan hayırlıdır. Her kim fitne vukuuna muttalî olup da onu görmeye çalışırsa muhakkak onun kahrına uğrar. Her kim o fitne zamanı iltica edecek bir yer bulursa hemen oraya sığınsın fesatçılara kanmasın.” Yine bir başka rivâyette Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir fitne olacak ki onda uyuyan kimse, uyanık bulunandan hayırlıdır. Onda uyanık bulunan, ayakta olandan hayırlıdır. O fitnede ayakta duran, koşandan hayırlıdır. Her kim o fitne zamanı iltica edecek yahut sığınacak bir yer bulursa hemen sığınsın.” Burada bir önceki rivayete göre uyuyan kimsenin uyanık olana göre daha hayırlı olduğu zikredilmiştir. (Mehmed Sofuoğlu, Sahîh-i Müslim Tercümesi, 8.c., 412-414.s.)