POPULARITY
Bu bölümde tekrar Güney Kore'ye gidiyoruz ve 2.5 senedir orada yaşayan Doğan Arslan konuğum. Geçtiğimiz sezon İdil ve Miray ile kaydettiğimiz Kore bölümü çok konuşulmuştu ve özellikle kadınların toplumda ve iş hayatında geri planda bırakılmasına herkes hayret etmişti. Bakalım bir erkek gözüyle de Doğan'dan benzer yorumlar mı gelecek çok merak ediyorum. Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi'nden ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu Doğan daha sonra İTÜ'de Yapı Mühendisliği alanında yüksek lisans yaparken 2008'de iş hayatına başlıyor ve uzun seneler çalışıyor. Birkaç sene önce şu an Kore'de çalışmaya devam ettiği Koreli firmanın, tasarımını ve inşasını yaptıkları Çanakkale Köprüsü'nde mühendis olarak çalışmaya başlıyor. Bu şekilde İstanbul'dan Çanakkale'ye taşınıyor. Çanakkale'de 2 yıl çalıştıktan sonra, işlerin tamamlandığı, Kore'ye dönme hazırlıklarının başladığı dönemde Seul merkez ofiste çalışmaya devam etme teklifi geliyor ve hiç planlamadığı halde, tam da pandemi döneminin ortasında kendisini Seul'e yerleşirken buluyor. Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını http://bit.ly/bigidenesoralim'dan indirip inceleyebilirsiniz.
Güney Koreli yazar ve kültür kuramcısı Byung Chul Han'ın dijitalleşmeyle birlikte siyasetin ve haliyle demokrasinin içinde bulunduğu buhrana dikkat çektiği muazzam bir kitabı var. Adı: “Enfokrasi.” Ketebe'nin yayınladığı kitap hepi topu 60 sayfa. Lakin bir paragrafının en az bir saat mütalaa edilmesi gereken düşünce hacmine sahip. Bu nedenle ‘Enfokrasi'yi iki kez okumuştum, yazı vesilesiyle bir kez daha gözden geçirdim. Aslında yazının başlığını “siyasette normal zekânın iflası” yapmam gerekiyordu ama Özgür Özel'in, CHP'yi “yapay zeka” desteğiyle yönettiğini açıklaması, bu büyük meseleyi daralttı. Bu yazı için CHP'ye hapsetti de diyebilirim. Çünkü Türkiye özelinde bir deneme yapıldığını ve CHP'nin de “laboratuvar üretimi siyasetin” merkezi yapıldığını düşünüyorum. Özgür Özel geçtiğimiz hafta övünerek şunu söylemişti: “Açıklanan isimler arasında yapay zekânın adayları var.” Mizahı çok yapıldı ancak izah edilmesi ve yüzleşilmesi, konuşulması elzem olan, görmezden gelinemeyecek bir sürecin içindeyiz. Zaten nasıl görmezden gelebiliriz ki? Chul Han “Demokrasi, enfokrasiye dönüşüyor” diyor. Yani, ‘endüstriyel kapitalizm'in, dijitalleşmeyle ‘enformasyon kapitalizmi'ne dönüştüğünü söylüyor ve hem şahidi hem de uygulayıcısı olduğumuz değişimi “enfokrasi” diye kavramsallaştırıyor. İnsanların gerçek hayatlarının hemen her anını ve sosyalleşmenin her alanını ele geçiren, zihinleri işgal eden, etkileşim bağımlısı ve tüketim esiri toplumlar inşa eden dijital düzenin, siyaseti de etkisi altına alması kaçınılmazdı.
Dünya nereye gidiyor, Kuran-i kerim ve hadislerde şu anki yaşadığımız süreç bildiriliyor mu? Rabbimiz Kitab'ın birçok ayetinde çoğunluğu yermiş, çoğunluğun müşrik olduğunu (30/Rûm, 42), saptıklarını (37/Saffât, 71), onlara uyanları saptırdıklarını (6/En'âm, 116), akletmediklerini (5/Mâide, 103), cahil olduklarını (6/En'âm, 111), şükretmediklerini (2/Bakara, 243), imana yanaşmadıklarını (13/Ra'd, 1), fasıklığı seçtiklerini (3/Âl-i İmran, 110), haktan hoşlanmadıklarını (23/Mü'minûn, 70)... belirtmiştir. Buna karşılık, peygamberlerin davetine icabet edenlerin azınlıkta kalanlar olduğunu defaatle vurgulamıştır. (2/Bakara, 249; 10/Yûnus, 83; 11/Hûd, 40; 38/Sâd, 24) g) İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması (Buhârî, Fiten, 4). h) Depremlerin çoğalması (Buhârî, Fiten, 25). i) Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi (Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 18). k) Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp erkeklerin azalması (el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335). Artan deizm ve ateizmin arkasinda ne var? Cocuklarımızı ve gençlerimizi nasıl ve neden kaybediyoruz? Özellikle Evanjelist Hristiyanlar kıyameti hızlandırmak, Mesihi geri getirmek ve dünyaya 3 tanrı inancını hakim kılmak için tüm insanlığı dinsizleştirmek ve eşcinselleştirmek istiyorlar. İsa Mesihin gelmesi için Tanrıyı kıyamete zorlamaları gerek! Bu 2 şeyle olur: 1. Yahudileri ortadoğuda hakim kılmak. 2. Dünyada dinsizliği ve eşcinselliği yaymak. (Burada ekrana akışkan cinsiyet örneği için Cloud karakterini ve Koreli gurubun resmini koyabilirsin) Deccalden nasıl bahsediliyor ve günümüzdeki dijital çağ deccalin kozu mu olacak? Süper güçleri olan bir varlık. Bu güçleri sihirden mi alıyor, yüksek tenknolojiden mi bilmiyoruz. "İnsanlara “Ben sizin rabbinizim.” der. Halbuki o a'var / şaşıdır, Rabbiniz ise şaşı değildir. Onun iki gözü arasında / alnında heceli olarak “K F R” yazılıdır. Okuma yazması olan olmayan her mümin onu okur…” (Ahmed b. Hanbel, 3/367) (Buraya Sezenin şarkı sözlerinin olduğu görseli getir. Yorumunu yap Murat. Devamını getiririm) Deccal "Bir elinde cennet bir elinde cehennemi taşıyor" dan bir sihir ve ilizyon ile teknolojiyi kullanacak anlami mi çıkıyor? "Deccal'ın beraberinde bir cennet ve bir cehennem vardır. Onun cehennemi bir cennet, cenneti de bir cehennemdir.” (Müslim, Fiten, 104,109; İbn Hanbel, 5/383; İbn Mâce, Fiten, 33/ 4071) “Deccal kırk yıl yaşar. Onun bir yılı bir ay; bir ayı bir hafta; bir haftası bir gün; bir günü saat; bir saati ise, hurma ağacının bir yaprağının ateşte yandığı miktar kadardır. İki mescid (Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi) hariç her yere gider.” (Taberanî, el-Kebir, 24/169; Kenzu'l-ummal, h. no: 38779). “Zaman öyle yaklaşır /peş peşe gelir / hızlanır ki, bir sene bir ay, bir ay bir hafta, bir hafta bir gün, bir gün bir saat, bir saat bir ateş kıvılcımı kadar olur.” (bk. Tirmizi, Zühd,24) Yaklasik bin yil arayla büyük peygamberler gelmis, bir daha peygamber de gelmeyecegini gore ve Hz Muhammed sav'den de 1400 sene gectigine gore, kiyamet sureci cok mu yakin? 610 yılında Peygamberlik verildi. Bugün 2022 – 610 = 1412 Hicri 1443 yılındayız. “Ben insanlığın ikindi vaktinde geldim.” (İbn-i Kesir tefsiri, 12/6549) “Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek.” [bk. el-Havi li'l-Fetavi, Suyuti, 2/248; Ruhul Beyan, Bursevi, (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, İlel, s, 89] Peygamber gelmeyecek ama Hz. Mehdi ve İsa Mesih geleceklerdir. "Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir." (Ebu Davud, Melahim, 1.) İslam'ın hakim olacagi bir süreçten bahsedilir ve Allah nurunu tamamlayacak ayeti ile de iliskilendirilir, bu ne demek? “Müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen odur." (Tevbe 33)
DYF Sinema Kulübü'nün dördüncü buluşmasında 2019 yılı yapımı Güney Koreli yönetmen Bong Joon Ho'nun Parazit adlı filmini konuştuk.Film bir gerilim komedi veya kara mizah örneği. Yoksulluk içindeki Kim ailesinin zekalarını kullanarak varlıklı Park ailesinin evlerine ve hayatlarına sızmalarını anlatıyor. Dahice planları tıkır tıkır işliyor gibi görünse de sonunda felek onlara oyununu oynuyor.Ben filmi izlerken gerildim ve ara vermek zorunda kaldım. Bir yandan Kim ailesinin etik olmayan bir şekilde hareket etmesini kabullenemedim ama bunun için de büyük bir bedel ödemelerini istemedim.Yönetmen o anlamda güzel bir denge kurmuş. Her toplumda var olan “zengin-fakir” çatışmasına farklı açıdan bakmış. Kimse mutlak kötü veya mutlak iyi değil. Bir taraftan fakirler, zenginler kadar hatta onlara ilham olacak kadar mahirler, ancak hırslarına yenik düşüyorlar. Zenginler ise onca imkanlarına rağmen bir aile olmaktan fakirler kadar nasip alamamışlar.Parazit, 2019 yılında prömiyerinin gerçekleştiği Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü alıyor. 92. Oscar Ödülleri'nde ise aday olduğu 6 daldan 4'ünde (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uluslararası Film ve En İyi Orijinal Senaryo) ödüllerini kazanıyor. En iyi film ödülü ise tarihinde ilk kez İngilizce olmayan bir filme gitmiş oluyor.O nedenle Kore filmi deyip dudak bükmeden izlemenizi hararetle tavsiye ediyorum.Bu kayıtta katılımcıların görüşlerinden bir kesit paylaşıyorum yine. Sırasıyla söz alanlar(02:07) Meral Kuzu, (04:45) Suat Soy, (06:55) Meral Kuzu, (09:02) Demet Karahasanoğlu, (10:03) Meral Kuzu, (11:50) Mete Yurtsever, (14:11) Suat Soy, (15:26) Mete YurtseverSupport the show
Alper Çelik, Ömür Okumuş ve Nuri Çetin ile varyantlı hususlara yolculuk
En çok istenen ülkelerden biri olan Kore'ye gidiyoruz. Bugüne kadar yaptıklarını anlatmamın en uzun sürdüğü İdil Ayral ve Miray Kuzucu ile iki kısım halinde yayınladığım Kore serisinin ilk bölümünde Kore'ye nasıl gitmeye karar verdiklerini ve Kore öncesi Barselona ve Milano'daki deneyimlerini konuştuk. Bu ikinci kısımda ise tamamen Kore'yi konuşuyoruz. Kore öncesi İdil Barselona'da, Miray Milano'da yaklaşık beşer sene yaşamış. İdil, İTÜ mimarlık mezunu, sonrasında da yine İTÜ'de mimarlık tarihi masterı yapmış ve bir yandan da İstanbul'da mimar olarak çalışmış. İdil çok yönlü birisi - okurken bir yandan profesyonel olarak şarkıcılık yapmış ve hala da devam ediyor. Bir yandan da Sadri Alışık Kültür Merkezi'nde oyunculuk eğitimi almış. 2012 senesinde akademik hayatı başlıyor ve FSM Üniversitesi'nde Mimarlık bölümünde okutman olarak çalışırken bir yandan da ODTÜ'de yine mimarlık tarihi üzerine doktoraya başlıyor ama 2013'te yurtdışı hayalini gerçekleştirmeye karar veriyor. İdil, "hiç aklımda yokken ilginç bir şekilde gittim" dediği Barselona'da Pompeu Fabra Üniversitesi'nde 5 sene boyunca Humanities ve Tarih bölümünde doktora yapıyor. Hem İspanyolca hem de tarihi orjiinal metinleri okuyabilmek için Katalanca öğreniyor. Bir yandan da Letgo'da iletişim uzmanı olarak tam zamanlı çalışıyor ve bir yandan da Katalan müzisyenlerle Anadolu ezgilerinden oluşan Türkçe, Yunanca, Ermenice, Kürtçe şarkılarla bir repertuvar oluşturduğu grup kurup farklı yerlerde ve festivallerde sahne alıyor. İdil'in Kore macerası, 2014'te bir Kore dizisi izlemesiyle başlıyor, 2015-16 ve 17'de dört kez Kore'ye ziyarete gidiyor ve son gidişinde akademik alanda iş bulmak için görüşmeler yapıyor ve sonunda 2019'da Seoul Üniversitesi Şehir Planlaması bölümünde visiting professor olarak işe başlıyor. 3 sene boyunca orada çalıştıktan sonra bir sene de bir mimarlık ofisinde ekip yöneticisi olarak 60 Koreli arasında tek yabancı olarak çalışıyor. Korece öğrenip bir yandan da bir acapella grubunda yine şarkıcılık yapmaya da devam ediyor ve hem birçok yerde sahne almış, tv programlarına çıkmış hem de ödüller kazanmış. Şimdi de Utah Üniversitesi'nin Kore'deki Asya Kampüsünde Şehir Ekolojisi bölümünde asistan profesör olarak Songdo şehrine taşınmaya hazırlanıyor. Miray Kuzucu ise Alman Lisesi ve Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon ile Reklamcılık çift dal mezunu. Üniversitede ilk seneden itibaren film setlerinde çalışıyor ve mezun olduktan sonra da buna devam ediyor ama daha farklı bir alana kaymak istemesi ile moda fotoğrafçılığına geçmek istiyor ve Kore Sineması'nın etkisiyle 2012'de Kore planları başlıyor. Kore'de istediği alanda İngilizce master programı olmaması nedeniyle Milano'ya başvuruyor ama Kore planı aslında hep aklında kalmaya devam etmiş. Milano'da master yaptıktan sonra Coccinelle markasında çalışmaya başlıyor ve ayrıca videographer ile fotoğrafçı olarak Vogue İtalya ile çalışıyor. İtalya'da 4 yıl çalıştıktan sonra Türkiye'ye dönüyor ve çalışırken biriktiriği para ile Kore'ye gidip Yonsei Üniversitesi'nde Korece kurusunda başlıyor. YouTube kanalım Meraki'deki son bölüm konuklarımdan Tutu ile festival giyim markası Toomuch'ı kuruyor. bu marka için birçok etkinlik ve parti organize ediyor, Dazed Korea ile fotoğrafçı ve videographer olarak çalışmaya başlııyor ve son üç senedir aynı şekilde Modelsdirectors'da çalışıyor. Kore'de 6 senenin sonunda Nisan 2023'te de Türkiye'ye kesin dönüş kararı veriyor. Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını http://bit.ly/bigidenesoralim'dan indirip inceleyebilirsiniz.
En çok istenen ülkelerden biri olan Kore'nin kapılarını bu bölümde aralıyoruz. Bugüne kadar yaptıklarını anlatmamın en uzun sürdüğü İdil Ayral ve Miray Kuzucu ile iki kısım halinde yayınladığım Kore serisinin bu ilk bölümünde Kore'ye nasıl gitmeye karar verdiklerini ve Kore öncesi Barselona ve Milano'daki deneyimlerini konuştuk. İkinci kısımda ise tamamen Kore'yi konuşuyoruz. Kore öncesi İdil Barselona'da, Miray Milano'da yaklaşık beşer sene yaşamış. İdil, İTÜ mimarlık mezunu, sonrasında da yine İTÜ'de mimarlık tarihi masterı yapmış ve bir yandan da İstanbul'da mimar olarak çalışmış. İdil çok yönlü birisi - okurken bir yandan profesyonel olarak şarkıcılık yapmış ve hala da devam ediyor. Bir yandan da Sadri Alışık Kültür Merkezi'nde oyunculuk eğitimi almış. 2012 senesinde akademik hayatı başlıyor ve FSM Üniversitesi'nde Mimarlık bölümünde okutman olarak çalışırken bir yandan da ODTÜ'de yine mimarlık tarihi üzerine doktoraya başlıyor ama 2013'te yurtdışı hayalini gerçekleştirmeye karar veriyor. İdil, "hiç aklımda yokken ilginç bir şekilde gittim" dediği Barselona'da Pompeu Fabra Üniversitesi'nde 5 sene boyunca Humanities ve Tarih bölümünde doktora yapıyor. Hem İspanyolca hem de tarihi orjiinal metinleri okuyabilmek için Katalanca öğreniyor. Bir yandan da Letgo'da iletişim uzmanı olarak tam zamanlı çalışıyor ve bir yandan da Katalan müzisyenlerle Anadolu ezgilerinden oluşan Türkçe, Yunanca, Ermenice, Kürtçe şarkılarla bir repertuvar oluşturduğu grup kurup farklı yerlerde ve festivallerde sahne alıyor. İdil'in Kore macerası ise 2014'te bir Kore dizisi izlemesiyle başlıyor, 2015-16 ve 17'de dört kez Kore'ye ziyarete gidiyor ve son gidişinde akademik alanda iş bulmak içn görüşmeler yapıyor ve sonunda 2019'da Seoul Üniversitesi Şehir Planlaması bölümünde visiting professor olarak işe başlıyor. 3 sene boyunca orada çalıştıktan sonra bir sene de bir mimarlık ofisinde ekip yöneticisi olarak 60 Koreli arasında tek yabancı olarak çalışıyor. Korece öğrenip bir yandan da bir acapella grubunda yine şarkıcılık yapmaya da devam ediyor ve hem birçok yerde sahne almış, tv programlarına çıkmış hem de ödüller kazanmış. Şimdi de Utah Üniversitesi'nin Kore'deki Asya Kampüsünde Şehir Ekolojisi bölümünde asistan profesör olarak Songdo şehrine taşınmaya hazırlanıyor. Miray Kuzucu ise Alman Lisesi ve Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon ile Reklamcılık çift dal mezunu. Üniversitede ilk seneden itibaren film setlerinde çalışıyor ve mezun olduktan sonra da buna devam ediyor ama daha farklı bir alana kaymak istemesi ile moda fotoğrafçılığına geçmek istiyor ve Kore sinemasının etkisiyle 2012'de Kore planları başlıyor. Kore'de istediği alanda İngilizce master programı olmaması nedeniyle Milano'ya başvuruyor ama Kore planı aslında hep aklında kalmaya devam etmiş. Milano'da maser yaptıktan sonra Coccinelle markasında çalışmaya başlıyor ve ayrıca videographer ile fotoğrafçı olarak Vogue İtalya ile çalışıyor. İtalya'da 4 yıl çalıştıktan sonra Türkiye'ye dönüyor ve çalışırken biriktiriği para ile Kore'ye gidip Yonsei Üniversitesi'nde Korece kurusunda başlıyor. YouTube kanalım Meraki'deki son bölüm konuklarımdan Tutu ile festival giyim markası Toomuch'ı kuruyor. bu marka için birçok etkinlik ve parti organize ediyor, Dazed Korea ile fotoğrafçı ve videographer olarak çalışmaya başlııyor ve son üç senedir aynı şekilde Modelsdirectors'da çalışıyor. Kore'de 6 senenin sonunda Nisan 2023'te de Türkiye'ye kesin dönüş kararı veriyor Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını http://bit.ly/bigidenesoralim'dan indirip inceleyebilirsiniz.
Yılın son “özel” gününe kavga kıyamet kavuştuk nihayet. Kavga kıyamet kısmı için dizilerdeki yılbaşı kutlamalarını ve “Yılbaşı kutlamayın!” diyenlere gösterilen tepkileri hatırlayınız lütfen... Millî ve dinî bayramlar coşkusunu yitirirken “küresel bayramlar” yaygınlık ve şiddetini arttırdıkça artırıyor. Mesela biz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı “resmi” olarak kutlarken, kökenleri pagan kültüre dayanan Cadılar Bayramı, Suudi Arabistan dâhil tüm dünyada ve Türkiye'de de “dillerde” idi. Eleştirel olarak değil, “Aman da aman, biz de bayramımızı kutladık” paylaşımları eşliğinde... Cadılar Bayramı eski bir Kelt geleneği ve insanların yaylalardan evlerine dönüş esnasında yaptıkları kutlamalara dayanıyor. Bu kutlamalar yaşayanlarla ölüler arasındaki kesilmeyen ilişkiyi imliyor. Tarım toplumunun üretim odaklı bahar ve güz şenlikleri, tüketim toplumunda turizmin hizmetinde fotoğraflar ve vidyolar eşliğinde güncelleniyor. Hollywood dizileri ve filmleri sayesinde ABD'de kutlanan her türlü özel gün, “Küresel Bayram” havasında bütün dünyaya yayılıyor. Ekim ayı başlar başlamaz başta dijital platformlar olmak üzere dizilerde ön hazırlık olarak Cadılar Bayramı kutlamaları yer alıyor; arkasından Kasım, Şükran günü; Aralık, Noel; Ocak, Yılbaşı içerikli filmler ve diziler devreye giriyor. “Küresel Bayram”lar her zaman da bayram havasında geçmeyebiliyor. Eski Kelt geleneğinde insanlar maske takarak, bir zamanlar yaşadıkları yerleri görmeye geleceklerine inandıkları ölülerinden saklanıyordu; 21. yüzyılın insanı ölülerden saklanmıyor, ölenleri görmezlikten geliyor. Dar sokaktaki izdihamda 154 kişinin öldüğü, pek çok kişinin yaralandığı Seul'de, Cadılar Bayramı'na katılanlar, ölülerin yanından geçip gitti. Ölen öldü kalan sağlar “etkileşim” için yeterli havasında selfi çekti Güney Koreli gençler. Böylece, “Festival görseli” olarak sosyal medya hesabını doyuracak kadar pozları oldu. Keltlerin ışıklı ve verimli yaz ayından soğuk ve karanlık kış ayına geçerken kötü ruhları kovmak, iyi ruhlarla buluşmak için kutladığı Cadılar Bayramı, 21. yüzyılda neden şevk ile kutlanıyor? Romalıların ve Hristiyanlığın mücadele ettiği bu pagan kültür nasıl oluyor da küresel bir yayılım kazanıyor? Küresel yayılımda dijital kültürün yeri önemli. Çünkü dijital kültür performansa dayalı bir kültür ve fotoğrafta güzel çıkan her şey ile ittifaka hazır. Diğer taraftan teknolojinin gündelik hayatı değiştiren hızı karşısında insanlar genellikle eskisi gibi yaşadıklarına, her şeyin eskiden beri böyle olduğuna inanarak direnir. Daha doğrusu zihniyet dil olarak geçmişin yordamını sürdürmeye uzunca bir süre devam ederken, eski kutlamalar kabuğu ile varlığını korur. Çünkü insanların davranışları, toplumların bir araya gelme törenleri, akşamdan sabaha değişmez. F. Moretti bu duruma işaret ederek zihniyetin tarihinin en yavaş ilerleyen tarih olduğunu söylüyor:
K-pop, k-drama derken iyice popüler olan Güney Kore'yi, bizzat orijinal Koreli olan eşimle birlikte ele alıyoruz :). Güney Kore vs. Türkiye bakalım ahlak noktasında nasıl farklılaşıyor... Akademiklink Youtube Akademiklink Instagram Akademiklink Twitter Akademiklink Web Sitesi
Alper Çelik, Ömür Okumuş ve Nuri Çetin ile varyantlı hususlara yolculuk
Turkish Stories for Learner Turkish Maç Doksan Dakika Dostluk Ebedi Japonya ve Güney Kore'de oynanan 2002 Dünya Kupası maçlarını milyarlarca insan seyretti. Türk Millî Futbol Takımı'nın bütün maçlarında, Güney Kore halkı ellerinde Türk bayraklarıyla statları doldurdu. Kendi takımları gibi Türk Millî Takımı'nı da desteklediler. Elbette bu samimi dostluk, bütün dünyanın ilgisini çekti. Hiç şüphesiz turnuvanın en ilginç karşılaşması Güney Kore-Türkiye arasında oynanan üçüncülük maçıydı. Bu maçta Güney Koreli seyirciler, bir elinde kendi, diğerinde Türk bayraklarıyla her iki takımın oyuncularını büyük bir coşkuyla desteklediler. Maç, Türkiye'nin 3-2 üstünlüğü ile sonuçlanmıştı. Güney Koreliler, maçın galibi Türk oyuncuları alkışlarken bir yandan da tribünlerde dev bir Türk bayrağı açtılar. Ardından yine dev bir Güney Kore bayrağı tribünlerde dalgalanmaya başladı. Dünya tarihinde eşi görülmemiş muhteşem bir olaydı bu. Böylece Güney Koreliler, Türklere tarihten gelen sevgilerini en güzel şekilde gösterdiler. Elbette Türk futbolcuları bu sevgiyi karşılıksız bırakmadı. Türk Millî Takımı'nın oyuncuları Koreli oyuncularla kol kola girerek seyircileri Güney Kore geleneklerine göre selamladı. Türk futbolcuları, Güney Kore ve Türk bayrağı ile sahada tur attı. Bu karşılıklı centilmenlik, seyirciyi daha da coşturdu. Spor, sevgi ve dostluğu güçlendiren bir olay olmuştu. Maçı seyreden bütün dünya bu güzellikleri ilgiyle izledi ve takdir etti. Türkiye'den binlerce kilometre uzaklıkta gerçekleşen bu dostluk ve sevgi gösterisini Türk milleti sevinç içinde seyretti. Dostluk ve sevinç duyguları Güney Kore ve Türkiye arasında oynanan maçta bir kez daha hissedildi.
Alzheimer hastası seri katil baba, kızını mahelledeki katilden koruyabilecek mi? Güney Koreli yazar Kim Young-Ha'dan "Bir Katilin Güncesi", #CinayetMasası'nda...
LGBT veyahut ta anne babaya hakaret edip alkışlatma gibi bu Koreli grubun ve LGBT, lezbiyen gey, biseksüel, transgender, interseks gibi durumlar hakkındaki sohbetimiz ! #synergykendiyas #lgbt #annebabayahakaret #çocuklar #gıybet #çocukbüyütme #ergenlikdönemi #soydangelen #faiz Facebook: https://www.facebook.com/SynergyKendiyas İnstagram: https://instagram.com/synergykendiyas Youtube: https://www.youtube.com/channel/UC_xe-4OhrGjeQkX9dWA96fQ TikToc: https://www.tiktok.com/@synergykendys Yaay: https://yaay.com.tr/SynergyKendiyas Twitter: https://twitter.com/SynergyKendiyas?t=rF3t1yDh7eLgUg_Djh5khQ&s=09
Meraktan Soruyorum'un bu bölümünde babaları Fransız, anneleri Koreli olan üç kardeşten Dji-yon François Philippe ile Fransa'dan Kore'ye olan yolculukları hakkında konuştuk.
Laver Cup'ta Avrupa ezici üstünlükle kazandı. Halep ve Raducanu'nun koçlarından ayrılması şaşırttı. Ayrıca haftanın şampiyonlarını konuştuk. Kwon'dan önce ATP seviyesinde şampiyonluk kazanan Güney Koreli kimdi hatırlamıyorsanız onu da konuştuk. Ve tabii Mardy Fish hakkındaki belgesel üzerinde durduk.
Kızını K-Pop akımından çekip alan annenin tecrübelerini çok fazla detaya girmeden aktarmıştım. Yazı çok ses getirdi. Yüzlerce mesaj aldım. Anne ve babalar konuya devam etmemizi talep ederken, bir dönem K-Pop akımına kapılmış ve o büyülü dünyayı en iyi bilen gençler de tecrübelerini yazmaya başladılar. Bana gençlerin dilini yakalamak için tavsiyelerde bulunanlar da oldu, şu mesele de var diyerek yeni başlıklar açanlar da. Ben işin yazı kısmına devam edeceğim. Dosya Haber editörümüz Tuğba Çakıroğlu da yenisafak.com'da video serisine başladı. Hem aileler ile görüşecek hem de bir dönemin K-Popçu gençleri ile konuşacak. Temel amacımız aileleri bilgilendirmek. Durumun ve tehlikenin farkında olmalarını sağlamak. Asıl önemlisi ise gençleri dışlamadan, ötelemeden, “siz zaten Z kuşağısınız” ayrımcılığı ile köprüleri atmadan, “bak işte K-Pop dinliyorsunuz, yoldan çıkmışsınız zaten” demeyen bir üslup inşa etmek. İnternet çağının çocukları, yani bizim evlatlarımız çok hassaslar. Kabul etmekte zorlanıyoruz ama çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. En büyük yanlış da kendi çocukluk, gençlik yıllarımızın sosyolojik ve teknolojik düzenini göz önüne alarak değerlendirmeler yapıyoruz. Çocuklarımızı kendimizle kıyaslıyoruz. Bunun üstüne bir de; YouTube, Instagram, TikTok, Snapchat ve Twitch gibi mecralardan haberimiz yok. Çocuğuna kötü örnek oluyor diye sokaktaki, okuldaki kötü arkadaşı dert edinen anne-babalar, sanal alemin dehlizlerinde neler olup bittiğini bilmiyor. Zaten sokakta kötü arkadaşlık yapacak akranları da yok çocukların. Fakat ebeveynlerin sanal dünyadaki kötü arkadaştan haberleri yok. Çocuk kimin fanı olmuş, kimi idol bellemiş, kimin ürettiği içerikleri soluksuz izliyor bilmiyor. Çocukların zihin dünyalarını işgal eden ve neredeyse ele geçiren K-Pop benzeri akımlara kapılmasının önüne ancak bilinçli anne ve babalar geçer. Çok sayıda mesaj aldığımdan bahsetmiştim. Sabahlara kadar uyumayan çocuklar, cinsiyetsiz kıyafetler giymeler, hemcinsine ilgi duyanlar, anne babaları yok sayma, kendi kültürünü beğenmeme, sosyal çevresinden utanma ve aşağılama... Ebeveynlerden gelen şikayetleri bu serzenişler üzerinde özetleyebiliriz. İzmir'de yaşayan bir genç ile hem yazıştık hem de ses kayıtlarını gönderdi. “Abi yıllardır isyan edip duruyorum. Bu akımın tehlikesi görünenin çok ötesinde” diye başladı. On yıl önce, 16-17 yaşlarındayken Kore dizileri izlemeye başlamış Korece'ye merak sarmış. Kore konsolosluğunun daveti ile dil kursuna başlamış. Kendisinden ücret istememişler. İlgi alaka had safhada. Hem dil hem de yeni bir kültüre aşina olmanın heyecanı hayranlığa dönüşmüş ve bir süre sonra sınıftaki arkadaşlarının teklifi ile Koreli hocalarının evine gitmişler. Gittiği evin, ev değil de apartman katındaki bir kilise olduğunu anlayınca nasıl bir ortama çekilmek istediğini anlamış. Korece ile yolunu orada ayırmış. Korece merakını ve Kore dizilerini bırakmış. Uzun uzun yazıştık, video haberimize de konuşacak.
FiDiRo Kahvesi bu hafta Koreli bir ailenin Amerika'nın Arkansas eyaletine taşınması ve orada bir çiftlik kurma çabasını konu alan dram filmi Minari'yi konuşuyor. 2020 yapımı bu film, müdavimlerimizi göç ile gelen aile dinamiklerinden, Amerikan rüyasının duyusal, duygusal ve ekonomik derinliklerine uzanan koyu bir sohbetin içine sürüklüyor. Sizler de aramıza buyrun, ve dinledikten sonra yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!08:41 Büyükanne Rolü19:11 Minari Neyi Temsil Ediyordu?22:55 Bastaki Ve Sondaki Su Bulma Baglantisi Neydi?29:55 En Sevdiğimiz Sahneler32:43 Minari ve Ilahi Hikayeler Arasındaki BenzerlikBölümde bahsi geçenler:[https://www.cinemablend.com/news/2564523/minari-ending-the-poetic-conclusion-explained][https://www.npr.org/2021/03/03/973262034/lee-isaac-chung-jotted-down-some-family-memories-they-became-minari]Müzik: Ahmet Kaan Güney
Binlerce Güney Koreli işçi, daha iyi koşullar talep etmek için başkent Seul'da miting düzenledi. Sendika üyeleri Covid-19 kısıtlamalarına yönelik yasaklara meydan okurken yetkililer, mitingin Covid-19 dalgasını harekete geçireceğine dair uyarıları...
Faruk K. Michael Kuyucu'ya Müzik Habercisi'nde 2020 yılında yeniden yayınlanan ve Koreli bir markanın reklam şarkısı olan "Azar Azar"ın dünyada yakaladığı başarının hikayesini anlatıyor.Faruk K. "Azar Azar - 2020" versiyon ve 2021 yılında yayınlanan "Hadi Bakalım" coverının hikayesini anlatıyor.
13 HAZİRAN 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1381 - Wat Tyler öncülüğündeki köylü isyancılar, Londra'yı basarak Hükûmet binalarını ateşe verdi, hapishaneleri boşalttı ve zenginlerle yargıçların kafalarını uçurdu. 1934 - Adolf Hitler ile Mussolini, İtalya'nın Venedik kentinde bir araya geldiler. Daha sonra bu buluşmadaki izlenimlerini anlatırken Mussolini, Hitler'den "aptal küçük maymun" diye bahsedecektir. 1993 - Kim Campbell, Kanada'nın ilk kadın Başbakanı seçildi. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1550 - Mimar Sinan'ın eseri Süleymaniye Camii'nin temeli atıldı. 1966 - Ankara'da ilk kapalı devre televizyon yayını için hazırlıklara başlandı. 1977 - Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Hükûmeti kurma görevi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit'e verildi. 2013 - Sibel Siber, KKTC'nin ilk kadın başbakanı oldu BUGÜN DOĞANLAR 1944 - Güney Koreli politikacı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, dünyaya geldi. 1965 - Türk tiyatro, film ve dizi oyuncusu Vahide Perçin, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1933 - Türk futbolcu, teknik direktör ve futbol hakemi (Beşiktaş futbol şubesinin kurucusu ve ilk kaptanı Şeref Bey, vefat etti. 1987 - Türk yazar ve çevirmen Cemil Meriç, hayatını kaybetti.
Etiyopya hükümeti eğitim de Cardano block zincirini kullanacak. Güney Koreli oyun devi Nexon, 100 milyon dolar değerinde Bitcoin satın aldı. Ripple, üç farklı kıtada yeni üniversitelerle ortaklık kurdu.
Derslik’te bu defa Güney Koreli yönetmen Bong Joon-Ho’nun “Parazit” isimli filmi üzerine aldığım notları paylaşıyorum. Parazit, sosyal bir alegori. Ekonomik eşitsizliklerin, sosyal sınıflar arasındaki uçurumun dile getirilişi. Bu alegoriyi mekan ve alan kullanımı, aile tipleri üzerinden açmaya çalıştım, bu arada kullanılan metaforlar ve müziklerden de bahsettim. Küçük bir düzeltme: 10. dakikadaki bölümde Bayan Park’ın adı birkaç kez yanlışlıkla Bayan Kim olarak anılmıştır.
Break The Silence: The Movie, Koreli grup BTS’nin dünya turnesinde yaşananları gözler önüne seriyor. Wembley Stadyumu’nda konser veren ilk Koreli grup olan BTS, “Love Yourself: Speak Yourself” turnesini büyük bir başarıyla bitirdi. Turne kapsamında Los Angeles, Chicago, New York, São Paulo, Londra, Paris gibi birçok şehri ziyaret eden BTS grubunun sahnede olmayan yüzüne tanık olduğumuz filmde, grup üyelerinin kişisel yaşamlarına odaklanılıyor.
Murat Emir Eren ve Güvenç Atsüren'in sinema tarihinde yaşanmış "akıllara zarar" olayları konu ettiği Sinemasal Delilik Öyküleri'nin üçüncü bölümünde, Kuzey Kore'nin eski lideri Kim Jong Il'in emriyle kaçırılan Güney Koreli yönetmen Shin Sang-ok'un çektiği kült canavar filmi Pulgasari'nin perde arkasında yaşanan birbirinden acayip hadiseler konu ediliyor
Murat Emir Eren ve Güvenç Atsüren'in sinema tarihinde yaşanmış "akıllara zarar" olayları konu ettiği Sinemasal Delilik Öyküleri'nin üçüncü bölümünde, Kuzey Kore'nin eski lideri Kim Jong Il'in emriyle kaçırılan Güney Koreli yönetmen Shin Sang-ok'un çektiği kült canavar filmi Pulgasari'nin perde arkasında yaşanan birbirinden acayip hadiseler konu ediliyor.
Edebiyat Kılavuzu 20. Bölüm'de 2016 Man Booker Ödülü'nü alan Güney Koreli yazar Han Kang'ın kitaplarını inceliyor. Han Kang'ın hikayeciliği yanı sıra eserlerinde kurduğu dil ve bu dilin Türkçeye çevirisindeki başarı üzerine konuştuk. Yeni kitabı "Çocuk Geliyor"u okurken bir de buradan bakın istedik. "Çocuk Geliyor" April Yayınları tarafından yayınlanıyor. Çevirmeni ise Göksel Türközü. Konuşmacılar: Şeniz Baş, Pınar Akseki
Güney Kore'de doğup 15 yaşındayken Türkiye'ye yerleşen Chaby Han, konuşmasında Güney Kore ve Türk kültürü arasında yaşadığı ikilemden başlayarak okul ve meslek hayatına sirayet eden tüm kararsızlıklarını ve kararlarını bizlerle paylaşıyor. 92 yılının Haziran ayında Güney Kore’de dünyaya gelen ve 15 yaşındayken ailesiyle İstanbul'a taşınan Chaby Han, adaptasyon sürecini garip ve hızlı bir şekilde yaşadıktan sonra Türk lisesini bitirip İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümüne başlar. Bitirmesine bir yıl kala yaşadığı ekonomik sorunlardan dolayı okula ara vermek durumunda kalır ve çektiği bir Youtube videosuyla serüveni başlar. Videonun dikkat çekmesi ve kitleler tarafından ilgi görüp paylaşılması sonucu ATV’de yayınlanan Elin Oğlu programına davet edilir ve 2 sene boyunca devam eder. 2017 yılında okuduğu bölümüyle ilgili iş yapmak istemekle beraber Türkiye ve Kore ilişkisini anlatan Ayla filminde hazırlık sürecinden vizyon aşamasına kadar yapım asistanlığını üstlenir ve beyaz ekranda da yer alır. Şubat 2018’de Demet Akalın’ın Türkçesini düzelten Koreli olarak tekrar Youtube'a döner ve 3Yabancı1Türk gibi projelerle beraber tekrar yabancı olup türkçe konuşmanın ekmeğini yemeye devam eder.
Koreli-Osmanlı Matino Efendi'nin radyo istasyonu! Hikayeler ve şarkıları paylaşıyorum. Paylaşmak isteyenler! E posta aracılığıyla hikayelerinizi anlatabilirsiniz ^^ E-posta: sanmatino@mail.ru
Koreli-Osmanlı Matino Efendi'nin radyo istasyonu! Hikayeler ve şarkıları paylaşıyorum. Paylaşmak isteyenler! E posta aracılığıyla hikayelerinizi anlatabilirsiniz ^^ E-posta: sanmatino@mail.ru
Hikayeniz ve sevdiğiniz şarkıyı e-posta aracılığıyla atarsanız ben onu paylaşırım :) E-posta adresim: sanmatino@mail.ru Merak ettiğiniz herhangi şey varsa da yazabilirsiniz. instagram: san_matino