Akbank Sanat 2020’de 27. yılını kutluyor. Türkiye’de çağdaş sanatın gelişimini destekleyen ve sanatın farklı disiplinlerinde uluslararası projelere yer veren Akbank Sanat, özellikle genç sanatçılara kendilerini geliştirebilmeleri için çeşitli imkanlar sunmaktadır. "Değişimin hiç bitmediği yer" olma misyonuyla yılda 700’ün üzerinde etkinlik gerçekleştirmekte olan Akbank Sanat sergilerden modern dans gösterilerine, konserlerden panellere, çocuk atölyelerinden film gösterimlerine uzanan geniş bir yelpazede birçok farklı etkinliğe ev sahipliği yapmaktad
HEY! Beyoğlu: Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler “Büyüdüğüm Yerden: Cihangir, Çocukluk, Mimarlık” Moderatör: Cem Sorguç Konuşmacı: Han Tümertekin Mimar Cem Sorguç'un hazırlayıp, sunduğu HEY! Beyoğlu: Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler başlıklı podcast dizisi, ikinci sezondaki son bölümünde mimar Han Tümertekin'i ağırlıyor. Beyoğlu'nun geçmişi yüzyıllar öncesine uzanan semtlerinden Cihangir'de doğan ve bu semtte çocukluğunu geçiren Han Tümertekin, Cihangir'in 1960'lar ve sonrasında geçirdiği dönüşümlerden çocukluk anılarına, mahalle sakinlerinin günlük yaşantısından semtteki ilkokul yıllarına, Cihangir ve Beyoğlu'nun farklı yıllar arasındaki renklerini ve seslerini kişisel deneyimleri üzerinden anlatıyor. Beyoğlu'ndaki kişisel tarihinin yanı sıra bölgedeki birçok mimari eserin yeniden yapılandırılması sürecinde başarılı işlere imza atan Han Tümertekin bir mimar olarak bölgedeki deneyimlerini ve çalışmalarını da farklı perspektifler ve anlatılar üzerinden dile getiriyor.
CAZ 34 Moderatör: Erdem Özkan Konuklar: Asena Akan - Barış Arslan 34. Akbank Caz Festivali kapsamında Erdem Özkan'ın hazırlayıp, sunduğu Caz 34 isimli podcast programının beşinci bölümü şimdi Spotify ve Apple Podcast'te. Akbank Caz Festivali'nin 34. yılına özel hazırlanan podcast serisi Caz34'ün bu bölümünde Erdem Özkan'ın konukları doğaçlama unsurunu, farklı ritmik kalıplarla kendi müziğine uyarlayan gitarist Barış Arslan ve müzisyen, besteci ve söz yazarı Asena Akan. Caz34'ün beşinci bolümünde Barış Arslan; kendi bestelerinden oluşan ve uzun süredir üzerinde çalıştığı "Zenith" albümünün müzikal yolculuğunun perde arkasını aralarken, caz gitaristlerinin diğer müzik türlerinden nasıl beslendiklerini anlatıyor. Yeni çıkan "Contempo - AŞIK" albümü ile festival dinleyicileriyle bir araya gelecek olan başarılı müzisyen Asena Akan, İstanbul ile olan kişisel bağının kendisini ve müzik yolculuğunu zaman içerisinde nasıl etkilediğini paylaşıyor. Şehrin Caz Halinde görüşmek üzere.
CAZ 34 Moderatör: Erdem Özkan Konuklar: Tophane Noise Band - Rânâ Uludağ Akbank Caz Festivali'nin 34. yılına özel hazırlanan podcast serisi Caz34'ün bu bölümünde Erdem Özkan'ın konukları ellerine geçirdikleri her nesneyle ses üreten, müzik yapan, Tophane Noise Band üyelerinden Serkan Aka ve davulcu, yapımcı Rânâ Uludağ. Caz34'ün dördüncü bölümünde Serkan Aka, Tophane Noise Band'in nasıl ortaya çıktığını, geçmiş projelerini ve festival kapsamındaki performanslarının detayları paylaşırken, bir yandan da kullandıkları birbirinden ilginç “enstrümanları” nasıl oluşturduğunu bizzat kendi elleriyle yaptığı deneysel flütleri kullanarak örnekliyor. Palmiyeler grubu ile olan başarılı müzik kariyerinin yanı sıra bir plak şirketi yöneticisi olarak da çalışmalarına devam eden Rânâ Uludağ ise yapımcı ve müzisyen kimliklerinin beraberinde getirdiği sorumlulukları paylaşıyor. Festival konserinde davulcu ve besteci Berke Can Özcan'la yeniden bir araya gelecek olmanın heyecanından bahseden Uludağ, usta bir davulcu gözüyle Tophane Noise Band enstrümanlarını kullanmanın nasıl bir his olduğunu dile getiriyor. Geleneksel ve modern perküsyonlara dair birbirinden farklı ayrıntıları içeren Caz34'ün bu bölümünü kaçırmayın!
CAZ 34 Moderatör: Erdem Özkan Konuklar: Selût - Tuğçe Şenoğul Akbank Caz Festivali kapsamında Erdem Özkan'ın hazırlayıp, sunduğu Caz 34 isimli podcast programı üçüncü bölümünde, kendilerine has tarzları ve şarkılarıyla olduğu kadar, multi-disipliner sanatçı kimlikleriyle de dikkat çeken festivalin bu seneki konukları arasında yer alan Selüt ve Tuğçe Şenoğul'u ağırlıyor. Caz 34'ün bu bölümünde müzikte ve genel olarak sanatta ilham kavramına dair konu başlıkları konuşulurken, modadan 1990'lı ve erken 2000'li yılların Beyoğlu kültürüne, birbirinden farklı konu başlıklarına temas ediliyor. “Benim için yazdığım her şarkı aslında çizdiğim illüstrasyonlarım için birer soundtrack” diyen Selüt, bazen bir parçadan tat ve hatta koku hissi aldığını söylüyor. Tuğçe Şenoğul ise sahnedeki ışık, atmosfer ve hatta sanatçının giyim tarzının da performansın son derece temel bir parçası olduğunun güçlü savunucularından. Bunu müzik tarihinden verdiği örneklerle de destekliyor. Sokaktan, günlük ve güncel hayattan beslenerek sadece müzikle değil, farklı sanat dallarıyla da kendilerini ifade eden iki şahane hikaye anlatıcısı Selüt ve Tuğçe Şenoğul'un 34. Akbank Caz Festivali özel podcast serisindeki bu sohbetini kaçırmayın!
CAZ 34 Moderatör: Erdem Özkan Konuklar: Ercüment Orkut - Bilge Günaydın 34. Akbank Caz Festivali kapsamında Erdem Özkan'ın hazırlayıp, sunduğu Caz 34 isimli podcast programı ikinci bölümünde festivalin sanatçıları arasında yer alan iki çok özel piyanist ve besteciyi ağırlıyor. Bilge Günaydın ve Ercüment Orkut'un konuk olduğu Caz 34'ün bu bölümde Bilge Günaydın, festival konserine dair ayrıntıları paylaşırken, Amerika'da aldığı caz kompozisyon eğitimden ve bununla ilişkili gelecek projelerinden bahsediyor. Ercüment Orkut ise hem festivalin açılış konseri olan Kenan Doğulu'nun İhtimaller projesi hem de kayıtları Londra Abby Road'da yapılan İhtimaller - 2 albümünün perde arkasını aralıyor. Orkut aynı zamanda çağdaş müzik ve modern caza dair farklı perspektifler sunan toplam 8 kompozisyonun yer aldığı TÖZ Trio'nun Hezarfen Ensamble ile kaydettiği TÖZ-2 albümüne ve bu albümünün festival konserine dair düşüncelerini dile getiriyor.
CAZ 34: “Festivale Dair Bir Başlangıç ve Caz Eğitimi” Moderatör: Erdem Özkan Konuklar: Gözde Sivişoğlu - Baki Duyarlar Akbank Caz Festivali'nin 34. yılına özel hazırlanan podcast serisi CAZ 34'te Erdem Özkan'ın ilk konukları festival direktörü Gözde Sivişoğlu ve çok değerli caz piyanisti, aranjör, besteci ve eğitmen Baki Duyarlar. Bu bölümde Gözde Sivişoğlu festival programını detaylı bir şekilde anlatıyor, konserlerin ve etkinliklerin arka planındaki ince ayrıntıları paylaşıyor. Baki Duyarlar ise festival kapsamında genç müzisyenlere yönelik düzenlenen ve eğitmenleri arasında yer aldığı JAmZZ Masterclass Programı üzerine görüşlerini paylaşırken, "caz gezegenine" dair anlattığı keyifli anekdotlarla Türkiye'de ve dünyada cazın tarihine ışık tutuyor.
HEY! Beyoğlu: Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler “Düşe Kalka Beyoğlu” Moderatör: Cem Sorguç Konuşmacı: Burcu Pelvanoğlu “HEY! Beyoğlu podcast serisinin bu bölümüne Türkiye'deki modernleşme ve sanat ilişkisi üzerine hazırladığı yayınların yanı sıra kaleme aldığı sanatçı monografileri ve farklı üniversitelerdeki akademik çalışmaları ile tanınan sanat tarihçi, eleştirmen ve akademisyen Burcu Pelvanoğlu konuk oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında Beyoğlu'nda düzenlenen ilk sanat sergilerinden erken Cumhuriyet dönemi sergilerine, 1950'li yıllarda sanatın Beyoğlu'ndaki kamusal ve kurumsal alandaki yolculuğundan 1990'lı yıllardaki değişen çehrelerine; zamanlar, mekânlar ve insanlar üzerinden bir okuma sunan serinin yeni bölümü “Düşe Kalka Beyoğlu” ismini taşıyor. Plastik sanatların yanı sıra sinemadan tiyatroya, müzikten edebiyata bir yüzyıldan fazla bir süre boyunca farklı sanat disiplinlerinin izleyici ile buluşma noktası olmasının ötesinde kültürel bir üretim alanı olarak da rakipsiz öne çıkan Beyoğlu'nun farklı dönüm noktalarına dair bir sohbet serinin bu bölümünün sınırları içinde yer alıyor.
Mimar Mete Göktuğ çocukluğundan itibaren yaşamının büyük bir bölümünün geçtiği Galata'yı anlatıyor. Galata'daki ilk yerleşim alanlarından Cenevizlilere, semtin Latin mahallerinden Galata Köprüsü ve Galata Surları'na, semte dair çeşitli anlatıları ve hikayeleri bireysel yaşanmışlıklarının süzgecinden anlatan Mete Göktuğ, 1930'larda İngilizler tarafından Galata'da kurulan İngiliz Deniz Adamları Hastanesi, İngiliz Postanesi ve İngiliz Karakolu'na dair de geniş bir parantez açıyor.
HEY! Beyoğlu: Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler "Deneyimlerle Beyoğlu İmgeleri" Moderatör: Cem Sorguç - Konuşmacı: Süreyyya Evren HEY! Beyoğlu serisinin bu bölümünde 1980'li yıllardan günümüze uzanan süreçte Beyoğlu yaşantısının farklı çehreleri şair, yazar, çevirmen ve editör Süreyyya Evren'in yaşam deneyimleri çerçevesinde anlatılıyor. Beyoğlu'nun kent yaşantısı için taşıdığı önem, yarattığı enerji, farklı kültürlerle iletişimi, bireysel hafızaların üzerindeki etkisi, yakın dönemde geçirdiği yapısal değişimler, geçmiş ve şimdi arasında oluşturduğu köprü, bir hayal merkezi olarak sahip olduğu değer, hikayeleri ve çok daha fazlası Süreyyya Evren anlatıyor.
HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Okuduğum yerden: Galatasaray Lisesi Moderatör: Cem Sorguç Konuk: İzzeddin Çalışlar On beşinci yüzyılın sonlarından itibaren İstanbul'a dair kayıtlarda bir saray mektebi olarak adı geçen ve 1923 yılında Galatasaray Lisesi adını alan eğitim kurumu, yıllar içinde merkezinde bulunduğu semte ismini vermiş olan bir ekol. 1868 yılında, Sultan Abdülaziz'in Fransa İmparatoru III. Napoléon'la kurduğu yakın ilişki sonucu Avrupa'nın en ileri standartlarına sahip bir orta öğretim kurumu olarak tasarlanan Mekteb-i Sultani (Lycée Impérial Ottoman da Galata Serai) 1481 yılında başlayan yolculuğundan günümüze 500 yılı aşkın bir süredir varlığını koruyan Türkiye'nin en köklü eğitim kurumlarından biri. HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler isimli podcast serisinin bu bölümünde Beyoğlu'nun kalbinde yer alan bir eğitim kurumunu (Galatasaray Lisesi) okulun mezunlarından ve aynı zamanda Galatasaray Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olan yazar, editör, tasarımcı ve küratör İzzeddin Çalışlar anlatıyor.
HEY! Beyoğlu: Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Oturduğum Yerden: Doğan Apartmanı Moderatör: Cem Sorguç - Konuşmacı: Okan Bayülgen 1894 yılında İtalyan mimarisi esas alınarak İstanbul'un Galata semtinde Belçikalı Helbig Ailesi tarafından yaptırılan ve o günden bu yana birçok kez sahibi ve ismi değişen Doğan Apartmanı tarih içinde Helbig Apartmanı, Botton Han, Victoria Han gibi farklı isimlerle anıldı. Geç 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyılda dönemin varlıklı Levanten, Yahudi ve Rum ailelerinin kiralık konut olarak kullandığı Doğan Apartmanı ilerleyen yıllarda Türkiye'nin ilk kadın mimarlarından Mualla Eyüboğlu'dan araştırmacı-yazar ve koleksiyoner Rasih Nuri İleri'ye Türkiye'nin kültür-sanat ve bilim çevrelerinden birçok farklı isme ev sahipliği yaptı. Yavuz Turgul'un Muhsin Bey ve Eşkiya filmlerinin çekimlerine de mekân olan Doğan Apartmanını uzun yıllardır bu yapıda yaşayan ve lise yıllarından beri apartman ile iletişim halinde olan Okan Bayülgen anlatıyor.
Felsefe Seminerleri Dizisi - Kriz ve Kritik II Moderatör: Emre Şan Konuşmacı: Ferda Keskin “Tarihsel Ontoloji Olarak Kritik” Antik Yunancadaki krinein fillinden gelen kritik kavramı, birbiriyle ilişkili bir dizi farklı anlam taşısa da Batı felsefe tarihinde özellikle 18. yüzyıldan bu yana sınır, sınır çizme, ayırma kavramlarıyla birlikte düşünülmüştür. Örneğin söz konusu yüzyılın sonuna damga vurmuş olan Kant'a göre aklın sınırlarını çizmek hem bilginin olabilirlik koşullarını belirlemeyi hem de bilimsel bir metafiziği mümkün kılan temel felsefi faaliyettir. Sınır ise, kuşkusuz, antik Yunan'dan bu yana çok geniş uygulama alanı olan bir kavramdır ve varlığın kavramsallaştırılması olarak ontolojide önemli bir yer tutar. Bu bağlamda sorulabilecek önemli sorular arasında sınırların evrenselliği veya tarihselliği, aşılabilirliği veya aşılamazlığı yanı sıra aşılmalarının gerekli olup olmadığı gibi modaliteler vardır. Tarihsel ontoloji sınırların tarihsel olarak kurulduklarını ve zorunlu olmadıklarını göstermeyi amaçlar. Aidiyet koşulları itibariyle insan eylemine sınır tanımladıkları düşünüldüğünde, kimliklerin de bu modaliteler çerçevesinde değerlendirilmesi tartışmayı özgürlük ekseninde etik ve politik bir boyuta taşır. Dolayısıyla, tarihsel ve zorunsuz sınırların aşılmasının gerekli olup olmadığı ve eğer gerekliyse aşılmalarının alabileceği biçimler sadece teorik değil aynı zamanda pratik bir soruya dönüşür. Bu konuşmada yukarıdaki soruları modern siyaset felsefesi ve etik bağlamında tartışacalacaktır.
HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Bahsettiğimiz bugünlerde ve aslında zaman zaman büyüsünü yitirdiği düşünülen bir semtin geçmişine dair güzelleme ve peşine takılan bir zamane yakınması değil. Yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, tarih, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bir bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsaymaya karşın mekânsal ve zamansal bir bütünleştirme gayreti. Konuşmacı: Gökhan Akçura 18. yy.'dan itibaren Beyoğlu'nda eğlence hayatına tanıklık eden mekânlar, sokaklar, insanlar. DTCF Tiyatro Kürsüsü 'nü bitirdikten sonra, aynı alanda öğretim üyesi olarak görev yaptı. Üniversiteden ayrıldıktan sonra reklam ve senaryo yazarlığı, yayıncılık, editörlük, radyo programcılığı gibi işlerde çalıştı. İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun dramaturg kadrosunda yer aldı. Halen serbest araştırmacı ve yazar olarak çalışmalarını sürdürüyor. 1990 yılından bu yana tiyatro, sinema, günlük yaşam tarihi gibi konularda otuzu aşkın kitabı yayımlandı. En son olarak İstanbul Şarkıları, Bir Şehri İstanbul ki adlı kitapları çıktı. Akçura, birçok projede danışman olarak yer alması yanı sıra çeşitli sergilerin de küratörlüğünü üstlendi. Yazılarını dergiler ve internet siteleri üzerinden yayınlamaya devam ediyor.
HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Bahsettiğimiz bugünlerde ve aslında zaman zaman büyüsünü yitirdiği düşünülen bir semtin geçmişine dair güzelleme ve peşine takılan bir zamane yakınması değil. Yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, tarih, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bir bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsaymaya karşın mekânsal ve zamansal bir bütünleştirme gayreti. Konuşmacı: Rinaldo Marmara Tarihsel akışı içerisinde Galata'dan Beyoğlu'na ve 19. yy.'a yoğunlaşarak Levantenler. Fransa'da Montpellier Paul Valéry Üniversitesi'nde doktor unvanı alan Rinaldo Marmara'nın Doktora tezinin konusu: Bizans'tan günümüze kadar Latin veya Levanten cemaatinin kuruluş, yükselme ve gerileme dönemleri hakkındadır. Elliye yakın kitap ve yüzden fazla makaleye imza atan Marmara, Vatikan Arşivlerinde araştırmalarına devam ediyor; bu ara Türkiye-Vatikan diplomatik ilişkileri konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Vatikan Arşivlerinin herkes tarafından faydalanabilmesi için konu itibariyle katalog seklindeki yayınlar üzerinde çalışıyor. İlk belgeli kataloğu İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından yayımlanmıştır. Vatikan tarafından Chevalier de l'Ordre de Saint-Grégoire le Grand, ve Polonya Cumhuriyeti tarafından Bene Merito nişanlarıyla ödüllendirilmiştir.
HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Bahsettiğimiz bugünlerde ve aslında zaman zaman büyüsünü yitirdiği düşünülen bir semtin geçmişine dair güzelleme ve peşine takılan bir zamane yakınması değil. Yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, tarih, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bir bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsaymaya karşın mekânsal ve zamansal bir bütünleştirme gayreti. Beyoğlu'nda Art Nouveau Mimarisi Konuşmacı: Zafer Akay Beyoğlu'nda Tanzimat'tan sonra elçilik yapılarıyla başlayan Sanayi-i Nefise Mektebi'nin açılmasıyla giderek çeşitlenen yapı faaliyetinin birçok ilginç aktörü var. Tepebaşı - İstiklal Caddesi kafe ve tiyatrolarıyla Osmanlı başkentinin Avrupai eğlence merkezine dönüşürken, dönemin mimarlık tarz ve akımlarının da bir sergi alanı oldu. Yüzyıl başına damgasını vuran Art Nouveau'nun da D'Aronco yanı sıra, Karakaş kardeşler, Yorgiyadis kardeşler, Kyriakides ve Novokosmos gibi kendine özgü, yerli tasarımcılarının ürettiği birçok örneği Beyoğlu'nun renklerinden birini oluşturur. 1984'te ODTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünden mezun oldu. 1985-87 yıllarında aynı kurumda araştırma görevlisi olarak lisansüstü çalışmalarını sürdürdü. 1988-97 arasında Ankara'da serbest mimar olarak çalıştı. 1991'de Arkitekt dergisinin editörlüğünü üstlendi. 1997'de İstanbul'a taşındı. 1998-99'da ArchiScope'un genel yayın yönetmenliğini yürüttü. 1999'dan bu yana Mahalle Afet Yönetimi Derneği'nde çeşitli görevlerde bulundu. Mimarlar Odası ve Literatür Yayıncılık'ta mimarlık alanında editörlük çalışmalarını sürdürdü. 2004'te Zafer Akay Yapı İşliği adı altında yeniden serbest mimarlık çalışmalarına başladı. Yanı sıra, Cumhuriyet dönemi Türkiye mimarlığı ve modernleşme alanlarında yoğunlaşarak mimarlık tarihi çalışmalarını da sürdürmekte. 2014'ten bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta.
HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Bahsettiğimiz bugünlerde ve aslında zaman zaman büyüsünü yitirdiği düşünülen bir semtin geçmişine dair güzelleme ve peşine takılan bir zamane yakınması değil. Yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, tarih, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bir bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsaymaya karşın mekânsal ve zamansal bir bütünleştirme gayreti. Konuşmacı: Mois Gabay Yüzyıllar içinde Galata'dan Beyoğlu'nda yapılar ve yaşayanlarıyla Yahudi izleri. MOİS GABAY, 1984'te İstanbul Beyoğlu'nda doğmuştur. Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık lisans ve Galatasaray Üniversitesi Stratejik İletişim Yönetimi Yüksek Lisans bölümlerinden mezun olmuştur. “Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve İnsan Hakları” konulu yüksek lisans tezi 2010 yılında yayımlanmıştır. 2007 yılından itibaren kokartlı profesyonel tur rehberi olarak Fransızca ve Türkçe kültür turları yapmaya başlamıştır. 2009 yılında “Boy Aynası” adı ile başladığı Şalom gazetesi köşe yazılarını halen sürdürmektedir.
Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Bahsettiğimiz bugünlerde ve aslında zaman zaman büyüsünü yitirdiği düşünülen bir semtin geçmişine dair güzelleme ve peşine takılan bir zamane yakınması değil. Yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, tarih, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bir bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsaymaya karşın mekânsal ve zamansal bir bütünleştirme gayreti. Konuşmacı: Paolo Girardelli Trieste doğumlu ama ailesi Piemonte dağları kökenli olan Pietro Montani, 1832 yılında 4 yaşındayken ailesiyle Galata'ya yerleşiyor. Babası inşaat ve tesisat/tenekecilik alanında aktif olurken, oğlu daha sanatsal ve entelektüel bir kariyere yöneliyor. 1873 yılında Osmanlı mimarisi hakkında ilk teorik incelemelerden birine imza atan Montani, sultan Abdülaziz döneminde Osmanlı kimliğini temsil eden bir “modern” mimari tarzını üretmek için oldukça etkileyici bir rol oynadı. Paolo Girardelli (Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü) özellikle Geç Osmanlı şehirlerindeki Avrupalı ve gayrimüslim varlığının görsel/mekânsal boyutu üzerine çalışan bir sanat ve mimarlık tarihçisidir. 2005-2006'da MIT'de Aga Khan Bursiyeri, 2013'te de Paris'teki Ulusal Sanat Tarihi Enstitüsü'nde (INHA) davetli araştırmacı olarak bulundu. Yayınları, mekân, diplomasi, din ve toplumsal kimlikler arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır.
Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Canlı etkinliği içerisinde kendisinde ifade bulan yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsayan bir retoriğe karşın bir bütünselleştirme gayreti. Beyoğlu ve Beyaz Ruslar Konuşmacı: Oya Dağlar Macar 1917 Ekim Devrimi'nin ardından İstanbul'a gelen Beyaz Rusların başta Beyoğlu olmak üzere İstanbul'daki yaşamları, etkileri. Prof. Dr. Oya Dağlar Macar lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Tarih bölümünde tamamladı. Yüksek lisans ve doktorasını Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü'nde yaptı. 1998-2004 yılları arasında Bilgi Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2004'te İstanbul Ticaret Üniversitesi'ne geçti. 2008-2009'da ABD, Kansas'taki Fort Hays Eyalet Üniversitesi'de, 2011-2012'de Boston Hellenic College'da ve 2019 yılı yaz döneminde Strasbourg Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. War, Epidemics and Medicine in the Late Ottoman Empire (1912-1918); Balkan Savaşları'nda Salgın Hastalıklar ve Saglık Hizmetleri; Beyaz Rus Ordusu Turkiye'de (Elçin Macar ile birlikte) isimli kitapları olan Oya Dağlar Macar'ın, tıp tarihi, siyasi tarih, 19. ve 20. yüzyıla odaklanan Osmanlı savaş tarihi alanlarında çalışmaktadır. 2017'den beri Türk Tıp Tarihi Kurumu yönetim kurulu üyesi olan Oya Dağlar Macar halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesidir.
Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Moderatör: Cem Sorguç Canlı etkinliği içerisinde kendisinde ifade bulan yapılar, ara mekânlar ve insanlar üzerinden mimari, gündelik hayat, meşgale, vaka ara kesitinde mekânsal ve beşeri bellek kazıması. Günümüzün görünür görünmez kodlarını açmaya, geçmiş ile gelecek, eski ile yeni kopukluğunu varsayan bir retoriğe karşın bir bütünselleştirme gayreti. Beyoğlu'nda 19. Yüzyıl Konuşmacı: Dr. Pınar Erkan Galata ve Beyoğlu'nun kentsel gelişimi, Rumların Beyoğlu'na gelişi, gayrimüslimlerin eğitim ve kültür yapılarının kentleşme sürecine etkileri.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf Konuşmacı: Jochen Proehl (Sanatçı ve Akademisyen) Jochen Proehl, 1958 yılında Almanya'da Lübeck'te doğdu. Çocukluğu ve gençliği İstanbul'da geçti. Hdk Berlin'de (bugün UDK) güzel sanatlar okudu. Bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda kişisel sergi açtı ve çok sayıda karma sergiye katıldı. 2013 yılından bu yana Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak dersler vermektedir.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf Konuşmacı: Klaus Staeck Sanat çalışmalarına tahta baskılarla başlayan Klaus Staeck daha sonra serigrafiye geçti. Joseph Beuys, Panamarenko, Dieter Roth, Nam June Paik, Wolf Vostell, Daniel Spoerri, Günter Grass, Walter Jens ve Heinrich Böll ile birlikte çalıştı. Joseph Beuys'la ilk ortak çalışmasını 1968'de yaptı. 1973 yılında Joseph Beuys ile birlikte kurduğu Freie Hochschule für Kreativität und interdisziplinäre Forschung (Yaratıcılık ve Disiplinlerarası Araştırma için Özgür Üniversite) derneğinin başkanlık görevini üstlendi. Klaus Staeck 1986'dan beri Kunstakademie Düsseldorf'ta misafir öğretim üyesidir. 2006 – 2015 yılları arasında Berlin Akademie der Künste (Berlin Sanat Akademisi) başkanlığı yapmıştır ve 2015'ten beri de Onursal Başkanıdır. Kariyeri boyunca birçok ödül kazanmış ve ve 2007'de Großes Bundesverdienstkreuz - Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı'na layık görülmüştür.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf. Konuşmacı: Prof. Dr. Bünyamin Özgültekin Ayvansaray Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Bünyamin Özgültekin, 1989 yılında Unesco AİAP Uluslararası Plastik Sanatlar Birliğinin kurucu üyesi ve 1990 yılında Uluslararası İstanbul Sanat Fuarının kurucu üyesi oldu. 2 dönem (8 yıl) Marmara Üniversitesi Rektör Danışmanı olarak görev yaptı. 3 dönem (12 yıl) Üniversitelerarası Kurul Sanat Dalları Konseyi, Eğitim Komisyonu Başkanı, Üniversitelerarası Kurul Doçentlik Sanat Tasarım Komisyonu Üyeliği, Sanat Dalları Eğitim konseyi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanlığı ve YÖK Eğitim Komisyonu, Güzel Sanatlar ve Konservatuvar Çalışma Gurubu üyesi olarak görevler yaptı. 2020 tarihinden itibaren Ayvansaray Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesini dekanlığını yürütmektedir Üç çocuk babası ve çok iyi derecede Almanca bilmektedir.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf Konuşmacı: Lale Delibaş Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde lisans, "Kelt Kültürü Bağlamında Joseph Beuys ve Eserleri" başlıklı teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. Aynı bölümde sanatta yeterlik eğitimini tamamlamak için "Joseph Beuys'un Eserlerinde Bir Ari Miti: Kayıp Kıta Atlantis" başlıklı tezi üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok sergiye katılan sanatçının sergileri arasında ilk kişisel sergisi "Lamekân" 2008 yılında İstanbul Mac Sanat Galerisi'nde açıldı. Sergileri arasında: "Sarmal/Helix", Yapı Kredi Kültür Sanat (2017), 2010 Uluslararası Mardin Çağdaş Sanat Bienali, “Twenty Windows on the World” (UNESCO, Paris) ve Borusan Müzikevi'nin açılış sergisi Akıl Modelleri: İlk Gösteri/ Mind Models: The First Show” sayılabilir. Lale Delibaş, çalışmalarını İstanbul'da sürdürüyor.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf Konuşmacı: Dr. Öğr. Üyesi Fırat Arapoğlu Fırat Arapoğlu sanat tarihçisi, eleştirmen ve bağımsız küratör olarak İstanbul'da yaşamaktadır. Altınbaş Üniversitesi'nde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmaktadır. “Sosyal Süreçleriyle Fluxus ve Ötesi” başlıklı yüksek lisans tezini 2009 yılında, “Disiplinlerarasılık, Coğrafi Kavramlar ve Sanatsal Bir Edim Olarak Yürümek” başlıklı doktora tezini 2018 yılında bitirmiştir. Türkiye ve yurtdışında birçok serginin küratörlüğünü yapmıştır. 2019-2020 projeleri arasında: “Future Unforgettable”, Krassimir Terziev solo sergisi (2019, Versus Art Projects, İstanbul), İzler (2019, Mod, Moda), “İçimizdeki Şeytan” (2019, Artist İstanbul Sanat Fuarı), ve “Değişen Perspektif” (2020, Simbart, Taksim) sayılabilir. 3. Çanakkale Bienali'nin ve 3. ve 4. Uluslararası Mardin Bienalleri'nin eş-küratörlüğünü yapmıştır. Türkiye'de ve yurtdışında katkıda bulunduğu sanat dergileri arasında Genç Sanat, Art-İst Modern & Actual, ICE, ARTAM, Art Unlimited, Critical Culture, RH+, İstanbul Art News, Sanat Dünyamız ve Flash Art sayılabilir. Birgün, Cumhuriyet ve SOL gazetelerinde yazıları yayınlanmıştır. Ulusal ve uluslararası alanda sanat ve sanat eğitimi üzerine akademik makaleler yazmış ve sempozyumlara katılmıştır. Aynı zamanda İstanbul Modern Sanat Müzesi, Moda Sahnesi, Narmanlı Sanat, F: Akademi, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde atölyeler düzenlemiş ve konuşmalar yapmıştır. Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği AICA'nın 2020-2023 genel başkan yardımcılığını yapmaktadır.
Prof. Dr. Marcus Graf, 1974, Almanya'da doğdu. Hildesheim Üniversitesi'nde Kültür Bilimi ve Estetik İletişimi Fakültesi'ndeki Plastik Sanatlar ve Sanat Bilimi Bölümü'nde okuduktan sonra çeşitli sanat kurumlarında proje yöneticisi, küratör, eğitmen, yazar ve sanatçı olarak çalışmıştır. 2010 yılında Almanya'daki Stuttgart Devlet Sanat Akademisi'ndeki Çağdaş Sanat Tarihi, Estetik ve Sanat Teorisi Enstitüsü'nde doktora unvanı alan Graf, 2003 yılından beri Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim üyesidir. 2017 yılında profesör olmuştur ve 2019 yılından itibaren Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü Başkanı olarak çalışmaya devam etmektedir. 2001 yılından beri İstanbul'da yaşayan Marcus Graf, Siemens Sanat, Plato Sanat, Akbank Sanat, Milli Reasürans, Contemporary Istanbul, Baksı Müzesi, Erimtan Müzesi ve Elgiz Müzesi gibi çeşitli kurumlarda 100'den fazla sergide küratörlük yapmıştır. Çok sayıda kitap, kitapta bölüm, sergi kataloğu ve dergide sanat yazarlığını yapmış olan Graf, akademisyen, küratör ve sanat yazarı olarak İstanbul'da yaşamaktadır.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf. Konuşmacı: İsmet Değirmenci 1964 yılında Marmara Adası'nın Gündoğdu köyünde doğan sanatçı, 1991'de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi heykel bölümünden mezun oldu. 1994 – 2020 yılları arasında kişisel sergiler gerçekleştiren İsmet Değirmenci, yurtiçinde ve yurtdışında birçok solo ve karma sergiye katıldı. 1995 yılında Esbank, XII. Yunus Emre Resim yarışmasında başarı ödülü aldı. 2002'den itibaren Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. İsmet Değirmenci, Son Sefer: Marmara Denizi Eskileri (2021) ve Gemi Ne Zaman Gelecek? (2010) kitaplarını yazmıştır.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf Konuşmacı: Dr. Öğr. Üyesi Ş. Cem Onat "100 Yıl Beuys" serisinin beşinci söyleşisinde Prof. Dr. Marcus Graf, "Beuys ve Şamanizm” üzerine Dr. Öğr. Üyesi Şevket Cem Onat'ı ağırlıyor. Söyleşide; Şamanlık, Şamanizm ve Beuys'un ilişkisi, Beuys'un sanat felsefesi ve sanatçının malzeme ve imge kullanımıyla şamanizm arasındaki ilişki üzerine mercek altına alınıyor. Joseph Beuys, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sanatı derinden etkilemiştir. Onun devrim niteliğindeki yaratıcılık ve katılımcılık nosyonlarıyla, hümanist bir toplum yaratmak için başvurduğu mistisizm ve politika kombinasyonu kendisinden sonra gelen nesiller için ilham kaynağı olmuştur. Akbank Sanat, sanatçının 100. yaşını Prof. Dr. Marcus Graf'ın moderasyonuyla farklı alanlardan gelen uzmanlarla söyleşiler düzenleyerek kutluyor. Akbank Sanat'ın Youtube kanalında gösterilecek olan şöyleşiler, Beuys'un, sosyo-kültür ile sosyo-politika, spiritüalizm ile bilim ve sanat üretimi ile sanat paylaşımı arasında geçişler gösteren külliyatını anlatarak daha geniş kitlelere tanıtmayı amaçlıyor.
Moderasyon: Prof. Dr. Marcus Graf Konuşmacı: Dr. Öğr. Üyesi Didem Kara Sarıoğlu Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü'nden mezun oldu. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı'nda yüksek lisans programını ve 2012 yılında da sanatta yeterlik programını tamamladı. 2010 yılında araştırma görevlisi olarak Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel Sanatlar Bölümü'nde göreve başladı, aynı kurumda 2015 yılından itibaren teorik ve uygulamalı dersler ile doktor öğretim üyesi olarak akademik çalışmalarını sürdürüyor. Didem Kara Sarıoğlu, Işık Üniversitesi GSF-Görsel Sanatlar Bölüm Başkanlığı yapmaktadır.
Distopya: Edebi Mirasların ve Cehennemsi Geleceklerin Haritalandırılması Dr. Emrah Atasoy Dr. Thomas Horan Emrah Atasoy, Kapadokya Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaktadır. En son yayınları arasında Ankara Üniversitesi Diller ve Tarih-Coğrafya Dergisi tarafından yayınlanan “Spekülatif Kurguda Salgın Teması”(2020) ve “Epistemological Warfare(s) in Dystopian Narrative: Zülfü Livaneli's Son Ada and Anthony Burgess's The Wanting Seed” (tırnak yönü kontrol edilmeli) sayılabilir. Akademik ilgi alanları arasında spekülatif kurgu, distopya, ütopya, bilim kurgu, apokaliptik kurgu, Türk ütopyacılığı ve yirminci yüzyıl edebiyatı sayılabilir. Dr. Atasoy, TÜBİTAK 2219 Yurt Dışı Doktora Sonrası Araştırma Burs Programı desteği ile Eylül 2021-Eylül 2022 arasında Oxford Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde doktora sonrası çalışmalarını yürütmek üzere misafir araştırmacı olarak bulunacaktır. Thomas Horan, Charleston'daki Güney Karolina Askeri Koleji'ndeki Citadel'de İngilizce Profesörüdür. Öğretim ve araştırma ilgi alanları distopik edebiyat, yirminci yüzyıl İngiliz ve İngiliz Milletler Topluluğu edebiyatı ve modern ve çağdaş dramadır. Desire and Empathy in Twentieth-Century Distopian Fiction adlı monografisi 2018'de Palgrave Macmillan tarafından yayınlandı. Critical Insights: Nineteen Eighty-Four (2016) ve Critical Insights: Animal Farm (2018) kitaplarının editörlüğünü yaptı. Çalışmaları Modern Drama, Extrapolation, The Arthur Miller Journal ve çeşitli düzenlenmiş koleksiyonlarda yer almaktadır.
Bruno Latour yapay (insan tarafından üretilen) olguların insanların ve insan olmayanların çelişkili arzu ve ihtiyaçlarını sahiplenmelerinden dolayı güzel olduklarını ifade eder. Bugün, insanlar tarafından üretilen teknolojik olgular da bu anlamda toplumdaki bireylerin hayatlarını şekillendirmeye devam etmektedir. Ek olarak, teknolojik olgular insanlara olası geçmiş ve gelecekleri hakkında ütopik ya da distopik tahminlerde bulunma imkanı tanımaktadır. Akustik ekoloji, işitsel peyzaj gibi konular üzerine çalışan, yaratıcı kodlama ve ses sanatları gibi alanlarda akademik çalışmalarına devam eden Alp Tuğan, sergide yer alan eserini ve sanatsal pratiğini anlatıyor.
Chelsea Leventhal (*Berkshire Bölgesi, ABD), Berlin merkezli bir ses sanatçısı ve elektro-akustik müzik bestecisidir. Eserleri, kamusal alanda mekana özgü ses enstalasyonları ve heykelsi bileşenler, görsel öğeler veya video içeren çok kanallı ses çalışmaları formatlarında mekanın yeniden canlandırılması ve artikülasyonu, işitsel arketiplerin algılanması ve sonik alegorilerin yaratılması ile ilişkilidir. Ev içi ses manzaraları, kentsel alanların psikocoğrafik keşifleri ve insandoğa ilişkileri, çalışmalarında yinelenen temalardandır. Karlsruhe'de yer alan ZKM, Paris'teki Genç Sanatçılar için Pépinières Européennes, Delft'te id11, Berlin'de Kultur Mitte ve Bezirksamt Neukölln, Wittener Tage für neue Kammermusik gibi kuruluşlardan komisyonlar aldı. Eserleri IRCAM, Inventionen Festivali, MaerzMusik Festivali, Berlin Sanat Akademisi, New York Şehri Elektro-Akustik Müzik Festivali gibi çeşitli ve genellikle de sıradışı mekanlarda yer aldı. 2016'da Avrupa Ses Sanatı Ödülü finalistliğine, 2017'de Lower Saxony Bilim ve Kültür Bakanlığı'ndan "Braunschweig Projeleri" bursuna hak kazandı. Son yıllarda Berlin'deki Universität der Künste'de Ses Çalışmaları ve Ses Sanatları yüksek lisans programında konuk akademisyen olarak katılmış ve 2020 yılında Berlin Kültür Departmanı'ndan bir hibe almıştır.
Distopya Ses Sanatı sergisi küratörlerinden Selçuk Artut, sergide yer alan eserleri anlatıyor.
Müziğin uyumsuzlukların ve uyumların güçlü diyalektiği olduğuna inanan ve seslerin, makinelerin, düşüncelerin çok sesli bir korosu olan eser üzerine Media Archaeology'nin kurucularından, yazar, küratör ve eserin sanatçılarından Siegfried Zielinski yapıt hakkındaki düşüncelerini paylaşıyor. F.M. Einheit ve Siegfried Zielinski (arkadaşlık network'leriyle), şef Teodor Currentzis'in St. Petersburg'daki akustik platformu Music Aeterna için kurdukları bir programdan çarpıcı bir kolaj sunacaklar. Ses materyali, internetin konumsuzluğundan belirli bir alana, İstanbul'da Distopya'nın gerçekleştiği yere dönüşür. Siegfried Zielinski is one of the inventors of Media Archaeology, a writer and curator and artist who believes that music is a powerful dialectic of dissonances and harmonies. F.M. Einheit & Siegfried Zielinski (with their network of friendship) present a wild collage from a program they established for Music Aeterna, the acoustical platform of conductor Teodor Currentzis in St. Petersburg. The sound material will be transformed from the non-location of the internet into the specific place, where Dystopia takes place in Istanbul.
RAW yaratıcılığı kendine özgü yöntemlerle ifade etmek için yola çıkmış, deneysel performanslar sunan bir ses ve görüntü grubudur. Kullandıkları ses ve görüntü ham maddelerini eş zamanlı olarak programlayarak (live-coding) canlı performansa dönüştüren ekip Selçuk ARTUT ve Alp TUĞAN'dan oluşmaktadır. Sanatçılar, sesin belirli bant aralıkları ve frekans bilgilerini analiz ederek, elde ettikleri veriler üzerinden işitsel ve görsel bir dünya kurdukları çalışmalarının hikayesini bizimle paylaşıyorlar. Sergideki eserler arasında RAW'un “Gerçekçi” adlı yerleştirmesi de bulunuyor.
Distopya Ses Sanatı sergisinin küratörlerinden besteci, müzisyen ve küratör Jeremy Woodruff, ses manzaraları üzerinden dinleme eylemine dair farklı okumalar sunan ve ses üzerinden distopya kavramına odaklanan “Distopya Ses Sanatı" sergisini anlatıyor.
Bir ses sürekli olarak garip bir dilde konuşuyor, arada sırada biraz da şarkı söylüyor. Her gün, 24 saat. Ancak bazı önemli mesajların göründüğü (çoğunlukla reklamlar) dünyadaki tüm duyuru sistemlerinde olduğu gibi kimse dinlemiyor. Günümüz iletişimine benziyor; ister internet olsun, ister sokaktaki deli olsun, herkes konuşuyor ve hiç kimse dinlemiyor. Sergide “Ansage/Duyuru” isimli eseri yer alan besteci ve sanatçı Hans Peter Kuhn, eserini anlatıyor ve sanat yolculuğunun belli başlı satır başlarına değiniyor. A voice is speaking permanently in a strange language, every now and then it also sings a bit. 24 hours day by day. But nobody listens, like with all the announcements systems in the world where permanently some important messages appear (mostly advertisements). It is like nowadays communication, be it the internet or the lunatic on the street, everybody speaks and no one listens. The composer and artist Hans Peter Kuhn, whose work “Ansage / Announcement” is featured in Dystopia Sound Art Exhibition, talks about his work and main highlights of his art journey.
Distopya Ses Sanatı sergisi küratörlerinden Selçuk Artut, serginin kavramsal çerçevesini ve distopya fikri altında kümelenen çeşitli fikirler ve bunların sanatsal yansımalarının, yeni medya ve ses sanatlarının sunduğu ifade biçimleri aracılığıyla form bulduğu Distopya Ses Sanatı sergisini anlatıyor.
“Her tür sesi ve onların yayılmalarını incelediğimiz ve deney yaptığımız ses evlerimiz var.” Yeni Atlantis, Bacon, F. Sesi Yükseltilmiş Paspas, 2020'nin bir ses evi distopyası. Biz ayaklarımızı paspasa nasıl sildiğimizi unuttuk. Ama paspas hatırlıyor, paspas biliyor. Elektronik müzik sanatçısı Başar Ünder, “Distopya Ses Sanatı” sergisinde yer alan “Sesi Yükseltilmiş Paspas” isimli çalışmasının çıkış noktalarını, distopya kavramına dair bağlantılarını ve sanatsal pratiği hakkındaki düşüncelerini dile getiriyor.
Yazı ve Fark başlıklı seminerde Fransız düşüncesinde 1960 sonrası gelişen fark tartışmasının öncülerinden olan Derrida'yı ele alacağız. Böylece özdeşlikten ve aynılıktan itibaren düşünülmeyen fark kavramının mimarisi ortaya çıkmış olacak. Bu bağlamda öncelikle Derrida'nın Husserl ve Heidegger ile girdiği tartışmadan yola çıkacağız. Ardından yazı ve söz arasındaki karşıtlığı ve Derrida'nın logosmerkezci düşünce eleştirisini ele alacağız.
Konuşmacı: Emre Şan Görünür ve Görünmez başlıklı altıncı seminerde Merleau-Ponty'nin ontolojisine odaklanıp onun farkı düşünmek için kullanılan klasik felsefi terminolojiyi nasıl dönüştürdüğünü inceleyeceğiz. Farklılaşmayı, çakışmazlığı ve ayrımı ele alan söz konusu girişim ilk seminerden itibaren izlerini takip ettiğimiz duyulur ve düşünülür ayrımını yeniden ele almamızı sağlayacak.
Konuşmacı: Emre Şan Seminer dizimizin beşincisinde Sartre'ın Husserl ve Heidegger arasında kurduğu diyaloğu fark meselesi üzerinden okuyacağız. Söz konusu girişim Varlık ve Hiçlik eserinde ortaya konan varoluş ve özgürlük arasındaki ilişkiyi ele almamızı sağlayacak.
Konuşmacı: Emre Şan Farklılaşma Hareketi Olarak Yaşam başlıklı dördüncü seminerde çağdaş Fransız felsefesindeki önemli tartışmaların temelinde yer alan kavram ve yaşam arasındaki ayrımı incelemek için Bergson'un düşüncesine odaklanacağız. Ardından özellikle Deleuze'ün Bergson yorumu üzerinden olumsuzluğun aşılması olarak ortaya konan fark temasını inceleyeceğiz.
Konuşmacı: Emre Şan Ontolojik Fark başlıklı üçüncü seminerde öncelikle Husserl'e göre bilincin varoluşu ve şeylerin varlığı arasındaki ilişkiyi inceleyeceğiz. Ardından Heidegger'in varlık sorusu bağlamında Kant'a ve Husserl'e karşı hamlelerini ele alacağız. Böylece çağdaş düşüncenin en belirleyici özelliklerinden biri olan ontolojik farklılık fikrinin temel argümanlarını ve sonuçlarını ortaya koyacağız
Dijital ifade olanaklarının sunduğu imkanlar üzerinden eserler üreten sanatçıların çalışma pratiklerine odaklanan “Dijital Sanatta Şimdi” konuşma serisinin konuğu Design In Situ'nun kurucuları Nagehan Kuralı Alan ve Selin Özçelik Mörth. İnteraktif medya sanatları alanında yurt içinde ve yurt dışında; Hollanda Today's Art Festival, Het Nieuwe Enstitüsü; Avusturya Museums Quartier gibi kurumlarda eserlerini sergileyen Nagehan Kuralı Alan ve Selin Özçelik Mörth, çeşitli disiplinleri bir araya getirdikleri tasarım ofislerindeki çalışmalarıyla uluslararası tasarım dünyasının en prestijli yarışmalardan biri olan Red Dot Design Award'da, Brands & Communication Design segmentinde, “Red Dot Winner 2020” ödülünü kazandılar. Design In Situ'da, eserlerini sosyolojik bir bakış açısıyla ele alıp, görsel estetik ve teknoloji yardımıyla hayata geçirirken, eserlerinde bir konuyu ortaya koymak, tartışmaya açmak için kullanıcı etkileşimini kullanıyor, kamusal alan ve insanın gündelik hayatıyla, teknolojinin o hayata entegrasyonu üzerine düşünüyorlar.
Yapay zekâ, arttırılmış gerçeklik, duysal (ses) sanatlar, bilgisayar teknolojileri gibi farklı konu başlıklarına odaklanan “Dijital Sanatta Şimdi” başlıklı konuşma serisinin konuğu; eserlerinde dijital medyayı görsel öğeler, ses ve ışık yardımıyla fiziksel bir deneyime dönüştüren disiplinler arası sanatçı Yağmur Uyanık. Teknolojiyi sanatsal bir ifade biçimi olarak kullanırken mekânsal düşünceden yola çıkarak, mekanın yeni estetiğini, tekniğini ve dinamik algısını yeniden düşünen Yağmur Uyanık'ın eserleri, Ars Electronica (Linz), Sonar D+ (Barselona), Signal Light Festival (Prag), Geneva International Film Festival; Art Futura (Roma) Exploratorium, California Academy of Sciences and Diego Rivera Gallery (San Francisco) gibi dünyanın farklı galeri, müze ve festivallerinde gösterilmiştir.
Dijital ifade olanaklarının sunduğu imkanlar üzerinden eserler üreten sanatçıların çalışma pratiklerine odaklanan “Dijital Sanatta Şimdi” konuşma serisinin sekizinci konuğu; algı ve gerçekliğin öznel doğasıyla ilgilenen ve günlük görsel düşüncelerinin oluşturduğu fikirleri araştırmak için sezgi ve teknolojiyi kullanan sanatçı ve yönetmen Lara Kamhi. Lara Kamhi'nin eserleri Türkiye, İspanya, Tunus, Güney Kore, Lübnan, Belçika, Rusya, Şili, İngiltere ve Amerika'da çeşitli galeri, müze, kamusal alan ve festivallerde sergile
Dijital ifade olanaklarının sunduğu imkanlar üzerinden eserler üreten sanatçıların çalışma pratiklerine odaklanan “Dijital Sanatta Şimdi” konuşma serisinin yedinci konuğu; heykel, resim, video, animasyon ve 3D modelleme gibi birçok pratiği beraber kullanan HA:AR. Heykeltıraş Hande Şekerciler ve dijital sanatçı Arda Yalkın'dan oluşan sanatçı ikilisinin hem klasik sanata, hem o dönemin zanaatkarlığına, hem de yeni teknolojilere olan sevgisi, yeni bir ifade biçimi üzerine çalışmalarını sağlamış. Genellikle sanat pratiklerinde yarattığımız medeniyet, ürettiğimiz teknoloji ve varoluş biçimimizin oluşturduğu çatışmalara odaklanıyor. HA:AR'ın çalışmaları Türkiye, ABD, İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Yunanistan ve Rusya'da uluslararası galeri, fuar ve müzelerde sergilenmiştir.
Akbank Sanat Konuşmaları '20-'21 Suretler – Süreçler Moderatör: Doç. Dr. Serhan Ada Konuk: Memed Erdener Akbank Sanat Konuşmaları'nın konuğu sanatçı Memed Erdener ile Hafriyat döneminden Extramücadele'ye uzanan bir söyleşi.
Yönetmen Mehmet Can Mertoğlu, 15. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında kısa filmlerinden uzun metraja geçiş hikayesine, ilham aldığı filmlerden sinemaya dair gelecek planlarına uzanan birçok ayrıntıyı festival takipçileriyle paylaştı.
Yönetmen Mehmet Can Mertoğlu, 15. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında kısa filmlerinden uzun metraja geçiş hikayesine, ilham aldığı filmlerden sinemaya dair gelecek planlarına uzanan birçok ayrıntıyı festival takipçileriyle paylaştı.
En çok çevirisi yapılan 15 edebiyatçı arasında yer alan Hakan Bıçakcı, 15. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında sinema, müzik ve edebiyatın organik ilişkisinden deneyimlerine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdi.