POPULARITY
İtalya'nın Sardinya Adası'na gidiyoruz ve iki senedir orada yaşayan Işınsu Yılmaz konuğum. Fethiye Öğretmen Lisesi'nde yatılı olarak okuyan Işınsu, sonrasında İstanbul Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra bir sene Türkiye'de özel bir kolejde çalışıyor. Daha sonra, İtalya'da master yapma kararıyla Roma Sapienza Üniversitesi'nde Avrupa Çalışmaları üzerine yüksek lisans hayalini burs kazanarak gerçekleştiriyor. 5 yıl Roma'da yaşadıktan sonra, nişanlısının işi dolayısıyla 2022 yılında Sardunya Adası'nın Alghero şehrine taşınıyor.Işınsu ile Sardinya'da yaşadığı deneyimleri, İtalya'daki kültürel farklılıkları ve tabii adadaki Sardinya'nın kendine özgü hayatını konuştuk. Wings hakkında detaylı bilgi almak için şu linke tıklayabilirsiniz.
12 Eylül darbecilerinin kültürü sam yeli değmiş kar gibi eritmeye çalıştıkları yıllardan biriydi; elimizin biraz kalem tutmaya başladığı Mavera da İstanbul'a gidince, Dıral Dedenin düdüğü gibi ortada kalan bir grup genç okur-yazar, özellikle İstanbul'dan düşünce ve kültür adına gelebilecek yeni sözlere kulak kabartmaya, ilgili her kitabı, dergiyi bağrımıza basmaya başlamıştık. İlhan Kutluer Hocamızın Modern Bilimin Arkaplanı adlı kitabını (1985) mezkur halimize denk geldiğinden ya da müzmin konulardan birini Müslüman bakış açısıyla incelediğinden olsa gerek sevinçle karşılaşmıştık. Hep hatırımdadır Ramazan Dikmen bu kitabı “Bir entelektüelin ayak sesleri” olarak nitelemişti, çünkü Türkiye'de hiçbir zaman kendi asli anlamıyla kullanılmayan hatta Kemalistlerce ötekileştirici dilin öznesi ya da kutsal kasesi olan bilim kelimesinin Müslümanca bir bakış açısıyla incelenmesi çok değerli bir işti, ki ayrıca o yine belki de ilk kez bu kitabında bilimin özne değil bir eylem olduğunu söylemişti. Kutluer, ilgiyle karşılanan bu 2. kitabına (ilki, Bilimsellik Üzerine, 1983), hangi yolları kat ederek gelmişti? Biga'da doğmuştu (1957). Üniversiteye girme hakkı gasp edilen İmam-Hatiplilerden biri olarak haricen Çanakkale Lisesi'ni bitirmişti (1975). Bunun faydasını da hemen görerek İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde okumuş ve mezun olmuştu (1980). Ardından aynı üniversitede Türk-İslam Felsefesi alanında doktora çalışmalarına başlayan Kutluer, aynı zamanda mütercim ve editör olarak çalışmış ve bu sayede matbuat ortamına girerek Yönelişler, Mavera, İlim ve Sanat, Kitap Dergisi'nde felsefe-din ve din-bilim, İslam bilimi, sanat-bilim ilişkileri, şiir, önemli ilim adamları ve kitaplar üzerine yazılar yazmıştı (1981-1986). Bilahare akademiyle olan bağının da etkisiyle bilim felsefesine yönelmişti ki Modern Bilimin Arkaplanı bunun ilk meyvesiydi. Kutluer'in lisans üstü çalışmalarını yine 1985 yılında ama bu kez araştırma görevlisi olarak atandığı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Anabilim Dalı'nda sürdürmesi de (zaten serde İmam-Hatiplilik vardı) ilginç bir tevafuk olsa gerektir. Zira, İki Denizin Birleştiği Yer (1987) adlı kitabındaki yazılarından da anlaşılacağı üzere Kutluer ilimde ahlaki tavır olarak niteleyip, hangi konuda yazarsa yazsın mutlaka bir maksada tabi olarak yazma ve yazdıklarının da arkasında durma şeklinde özetleyebileceğimiz bir yönelişi erken yaşta benimsemiş, düşünsel denemelerini de akademik çalışmalarındaki ciddiyetle denkleştirmişti. Bu tutumuna tabi kitapları da şu isimlerle geldi: Erdemli Toplum ve Düşmanları (1996); İslâm'ın Klasik Çağında Felsefe Tasavvuru (1996); Akıl ve İtikad: Kelâm-Felsefe İlişkileri Üzerine Araştırmalar (1996); Sarp Yokuşu Tırmanmak (Yeni Şafak yazıları; 1998); İbn Sînâ Ontolojisinde Zorunlu Varlık (2002); İlim ve Hikmetin Aydınlığında (2002); Yitirilmiş Hikmeti Ararken (2011) Aynı yıllarda (1984-1998) Cevdet Said, Malik Binnebi, N. Haydar Nakvi, İsmail Ankaravî (sadeleştirme) ve Seyyid Hüseyin Nasr'ın birer kitabını da Türkçe'ye kazandıran Kutluer, İslam Felsefesi Tarihinde Ahlak İlminin Teşekkülü konulu doktora tezini verdikten sonra (1990) İslam tarihi, İslam bilim tarihi ve İslam düşüncesi üzerine bazı araştırma metinlerini Türkçeye kazandırırken, sair akademik makalelerini ve denemelerini de Bilgi ve Hikmet, İzlenim… gibi dergilerde yayımladı; İslam Felsefesi Doçenti (1996), İslam Felsefesi Profesörü (2004) olarak alanıyla ilgili çeşitli ulusal ve uluslararası sempozyumlara katılarak tebliğler sundu.
Yakın tarihimizde kendi derslerinin kitaplarını, yine kendileri yazan iki muallim vardır ki, bunlardan biri Ahmed Rasim Bey, diğeri de merhum Tahir Olgun'dur. Ben bu yazımda birincisinden muhtasaran (kısaca), ikincisinden ise mufassalan (uzunca) söz etmek istiyorum. Ahmed Râsim'in en önemli eserlerinden biri de, “Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi”dir. Sultan Reşad döneminde kaleme alınan bu kitabın orijinal yönü, siyasi tarihin yanı sıra kültür tarihine de yer vermiş olmasıdır. Üstad, Darüşşafaka Lisesi'nde talebe iken mevcut tarih kitaplarının yetersiz olduğunu, vak'anüvis tarihlerinin ise ders kitabı olarak okutulamayacağını görüyor ve işte bu eserini kaleme alıyor. Merhum, bahsini ettiğimiz bu kitabının takdim yazısında tarih derslerinde karşılaştığı sıkıntıları, yaşadığı bir takım olumsuzlukları uzun uzadıya anlatıyor. Osmanlı medeniyeti hakkında bilgi edinmek isteyenler bu tarih kitabına bigâne kalmamalıdırlar. Şimdi de Tahir Olgun'un iki dolgun çalışmasından bahsedelim. Tanıyanların bildiklerine göre, bu zat çok yönlü ve son derece velûd bir kalem erbâbıdır. Hiç şüphe yok ki, en mühim eseri 14 ciltlik nâtamam Mesnevi Şerhi'dir. Ayrıca edebiyat tarihiyle ilgili eserler kaleme aldığı gibi, şiirle de iştigal etmiştir. Darüşşafaka Lisesi'nde olduğu gibi, Kuleli Askeri Lisesi'nde de yıllarca edebiyat hocalığı yaptı. Bu kadar görevinin yanında matbaacılık ve yayıncılıkla da meşgul oldu ve kültür tarihimizin zengin kaynaklarından birini teşkil eden “Mahfil” mecmuasını yayımladı. 1951 yılında Rahmet-i Rahman'a kavuşunca Yenikapı Mevlevîhânesi'nin haziresinde annesinin kabrine defnedildi. Merhumun iki önemli eserine gelince, bunlardan biri “Müslümanlıkta İbadet Tarihi”, diğeri de “Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri”dir. Birincisi hakkında kaleme aldığım uzun bir değerlendirme yazısı kitaplarımdan birinde bulunmaktadır. Dolayısıyla burada eserin muhtevasından bahsetmeyeceğim, sadece eski Diyânet İşleri Başkanlarından büyük İslâm âlimi Ahmed Hamdi Akseki'nin bu esere çok önemli ve ayrıntılı bir takdim yazdığını hatırlatmakla yetineceğim. Nitekim Aksekili Hoca da, mukaddimesine bu önemi dile getiren şu cümlelerle başlıyor: “Müslümanlıkta İbadet Tarihi” İslâm dinin bir kısmına ait tarih demektir. Gerek bu cihetten, gerek şimdiye kadar bu mevzuda toplu bir eser yazılmamış olması bakımından muhterem üstad Tahir Olgun'un bu eseri yüksek bir kıymeti haizdir. Ben, bu mukaddimede eseri tahlil etmeyerek, sadece eserde bahis mevzûu olan ibadetin ne demek olduğu ve bunun İslâm'da hâiz bulunduğu kıymet hakkında biraz izahat vereceğim.” Hatırlatırım, bu kıymetli izahlar büyük bir vukûfiyetle ve ihlâsla kaleme alındığı için, ibadetlerin önemini ve âbidin ruh dünyasında oluşturduğu sevgi hâlelerini olanca güzelliğiyle canlandırıyor. Aksekili Hoca, bir kitapçık hacmindeki bu mukaddimesini şöyle bitiriyor: “Gerek uzun zamandan beri devam eden hocalığı, gerekse tarih ve edebiyat alanındaki kıymetli yazılarıyla ve eserleriyle memleketimizin irfanına büyük hizmetlerde bulunmuş olan sayın üstada bu eserinden dolayı da teşekkürümü ve tebriklerimi sunarken Allah'tan âfiyet ve sağlık dilemeyi de vecibe sayarım.”
İlk bölümde Pakrat Estukyan ile Türkiye'nin ve Ermeni toplumunun gündemini konuşuyoruz. İkinci bölümde 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'ndan Nayat Karaköse ve Aslı Yolcu Sağlam, hafta boyunca sürecek 'Anma ve Alternatif Bir Gelecek İçin 23,5 Hafıza Mekânı'nda Buluşalım' etkinliklerini anlatıyorlar. Son bölümde ise Surp Haç Tıbrevank Lisesi Müdürü Serkan Kıyıcı, Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde düzenlenen ‘SIMUN 2024' konferansına katılan Tıbrevank Lisesi ekibi ve öğrencilerinin edindikleri deneyim hakkında bilgi veriyor.
Barry, liseye giden, içe kapanık ve asosyal 14 yaşında bir çocuktu. Okul arkadaşlarına ve öğretmenlerine olan öfkesi aile içi sorunlarla birleştiğinde patlamaya hazır bir bombaya dönüşmüştü. 2 Şubat 1996 sabahına uyandığında, yaşadığı şehri kaplayan karlar ne kadar beyazsa aklından geçenler o kadar karanlıktı...*Bu bölümdeki bazı unsurlar rahatsız edici olabilir*Sunan: Sezgi AksuHazırlayan: Ant Arın ŞermetSes Tasarımı ve Kurgu: Can BirgehanYapımcı: Podbee MediaCanlandıranlar:Barry Loukaitis: Kaan SertdemirJonathan Lane: Berkant GültekinLeona Caires: Hazal Beril Çam------- Podbee Sunar -------Bu podcast, Salus hakkında reklam içerir.Salus hakkında detaylı bilgi almak ve BASLANGIC10 koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayınız.Bu podcast, Commencis hakkında reklam içerir.Commencis'in Future Commencer Staj Programı hakkında detaylı bilgi için tıklayın.See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
5 senedir Madrid'de yaşayan ve “Şehre girdiğim an, burada yaşarım dedim ve böyle bir aşk doğdu” diyen Müjde Öztürk konuğum. Eyüboğlu Lisesi ve Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümü mezunu olan Müjde, İstanbul'da 15 yıl boyunca medya ajansları ve bankacılık sektöründe medya planlama ve strateji konularında çalışmış. İspanya ile ilişkisinin temellerini ise 20 yıl önce, 2004'te İspanyolca öğrenmek için başladığı bir kurs ile atmış. Yıllar içinde hem tatil hem de iş seyahatleri sayesinde İspanyolca bilgisini C1 seviyesine çıkarmış. 2018 Kasım'ında, bir İspanyol bankasının marka stratejisi ekibinde global marka sorumlusu olarak göreve başlamak üzere Madrid'e taşınıyor ve beş senedir aynı bankada çalışıyor. Ayrıca bir yandan Instituto Tramontana‘da marka ve ürün tasarımı üzerine yüksek lisansını tamamlıyor. Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını http://bit.ly/bigidenesoralim 'dan indirip inceleyebilirsiniz.
Youtube'dan İzleyebilirsiniz : https://youtu.be/ySpR6kitw7w
HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler Okuduğum yerden: Galatasaray Lisesi Moderatör: Cem Sorguç Konuk: İzzeddin Çalışlar On beşinci yüzyılın sonlarından itibaren İstanbul'a dair kayıtlarda bir saray mektebi olarak adı geçen ve 1923 yılında Galatasaray Lisesi adını alan eğitim kurumu, yıllar içinde merkezinde bulunduğu semte ismini vermiş olan bir ekol. 1868 yılında, Sultan Abdülaziz'in Fransa İmparatoru III. Napoléon'la kurduğu yakın ilişki sonucu Avrupa'nın en ileri standartlarına sahip bir orta öğretim kurumu olarak tasarlanan Mekteb-i Sultani (Lycée Impérial Ottoman da Galata Serai) 1481 yılında başlayan yolculuğundan günümüze 500 yılı aşkın bir süredir varlığını koruyan Türkiye'nin en köklü eğitim kurumlarından biri. HEY! Beyoğlu Yapılar, Mimarlar, Hikâyeler isimli podcast serisinin bu bölümünde Beyoğlu'nun kalbinde yer alan bir eğitim kurumunu (Galatasaray Lisesi) okulun mezunlarından ve aynı zamanda Galatasaray Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olan yazar, editör, tasarımcı ve küratör İzzeddin Çalışlar anlatıyor.
Bu bölümde Kopenhag'a gidiyoruz ve 2 senedir orada yaşayan Berna Deniz konuğum. İstek Lisesi ve Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü tam burslu olarak okuyan Berna, tam 16 yaşından beri 16 senedir aktif olarak iş hayatında bulunmuş. Liseden üniversite mezuniyetine kadar Burger King ve Nike gibi hizmet sektöründe part time çalışırken bir yandan da Koç Holding gibi çeşitli şirketlerde stajlar ve etkinlik ajanslarında hem yurt içi hem yurtdışı etkinlikler uzanan geniş bir yelpazede çalışmış.2016'da üniversite mezuniyeti ile medya ajansları ve araştırma şirketlerindeki kariyerine başlıyor ve pes etmeden uzun uğraşlar sonucu Eylül 2021'de hep hayalinde bir şekilde yer alan Kopenhag'a taşınıyor. Daha önce de 2. sezonda 31. bölümde Dublin'den Kopenhag'a taşınan Can-Hande Aksoy çifti ile Kopenhag'ı kısaca konuşmuştuk. Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını http://bit.ly/bigidenesoralim'dan indirip inceleyebilirsiniz.
Barry, liseye giden, içe kapanık ve asosyal 14 yaşında bir çocuktu. Okul arkadaşlarına ve öğretmenlerine olan öfkesi aile içi sorunlarla birleştiğinde patlamaya hazır bir bombaya dönüşmüştü. 2 Şubat 1996 sabahına uyandığında, yaşadığı şehri kaplayan karlar ne kadar beyazsa aklından geçenler o kadar karanlıktı...*Bu bölümdeki bazı unsurlar rahatsız edici olabilir*Sunan: Sezgi AksuHazırlayan: Ant Arın ŞermetSes Tasarımı ve Kurgu: Can BirgehanYapımcı: Podbee MediaCanlandıranlar:Barry Loukaitis: Kaan SertdemirJonathan Lane: Berkant GültekinLeona Caires: Hazal Beril Çam------- Podbee Sunar ------- Bu podcast, AgeSA hakkında reklam içerir. Bu podcast, Salus hakkında reklam içerir. Salus hakkında detaylı bilgi almak ve KARARLIYIM10 koduyla %10 indirimden faydalanmak için tıklayınız. See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
Yine Almanya'ya gidiyoruz ama bu sefer Münih'teyiz ve bir sene önce taşınan Özge ve Uzcan Uz çifti konuğum. İkisi de benim çok sevdiğim içerik üreticileri - Özge'yi @goodcityguides Uzcan'ı ise @gurmekeşifler hesaplarından tanıyor olabilirsiniz. Onlar da, tıpkı benim gibi, içerik üreticisi yanlarının yanı sıra kurumsal hayatta tam zamanlı olarak çalışan kişiler ve Münih'e de Uzcan'ın işi ile taşınıyorlar. Özge ve Uzcan'ın ikisi de Nişantaşı Işık Lisesi mezunu. Özge, Koç Üniversitesi'nde İşletme ve Uluslararası İlişkiler çap yaptıktan sonra Barselona'da EADA Business School'da pazarlama alanında yüksek lisans yapıyor ve İstanbul'a dönerek Loreal, Unilever gibi çok uluslu şirketlerdeki pazarlama kariyerine başlıyor. Uzcan da İstanbul Üniversitesi'nde İşletme okuduktan sonra Londra'da Brunel Üniversitesi'nde pazarlama yüksek lisansı yapıyor ve o da İstanbul'a dönüp Anadolu Efes ve BSH gibi şirketlerdeki pazarlama kariyerine başlıyor ve BSH ile de Münih'e transfer oluyor. Münih'in keyifli yanlarını, hem Münih hem Almanya'da hayatı, beyaz yakalı çalışanlar olarak Almanya'daki beyaz yaka hayatını konuştuk ve yurtdışında iş bulmak için birkaç pratik bilgi de paylaştılar. Daha önceki Almanya bölümleri: 4.22 Berlin'de Yaşamak, 4.14 Düsseldorf'ta Yaşamak, 2.26 Almanya'da Doktor Olmak, 2.20 Stuttgart'ta Yaşamak, 1.28 Almanya'da Yaşamak Uygun kur ve düşük gönderim ücretiyle yurt dışı para transferlerinizi kolayca yapabileceğiniz TransferGo uygulamasını http://bit.ly/bigidenesoralim'dan indirip inceleyebilirsiniz
Turkish Stories for Learner Turkish TÜRK SİNEMASININ SULTANI TÜRKAN ŞORAY Türk sinemasının sultanı olarak bilinir. 1960 yılında henüz bir lise öğrencisiyken sinemayla tanışmıştır. Yarım yüzyıla yakın bir süre sinemayla iç içe yaşayan Türkan Şoray yüzlerce önemli projeye imza atmıştır. 28 Haziran 1945'te İstanbul'da dünyaya gelir. Babası Halit Şoray, Kafkasya kökenli bir polis memuru, annesi Meliha Hanım ise Trakya kökenli bir kadındır. Orta hâlli bir ailede yaşayan Şoray, anne ve babasının çalışması nedeniyle küçük kardeşi Nazan'a bakmak zorunda kalır. Çocukluğunu yaşayamayan ve kendi deyimiyle bir bebeği bile olmayan Şoray, Fatih Kız Lisesi'nde orta öğrenimine başlar. Geçimsizlik nedeniyle anne ve babası ayrılınca Karagümrük'te bir eve taşınırlar. Taşındıkları evin sahibinin kızı Emel, sinema filmlerinde oynayan bir kızdı. Bir gün Emel, Şoray'a "Hadi seni de film setine götüreyim." der. Bu teklifi aldığında henüz 15 yaşındadır. O gün film setine giderler. Kenarda bekleyen bu genç kız, yönetmen Türker İnanoğlu'nun dikkatini çeker. O gün çekimler ertelenir ve yönetmen, Şoray'ın annesi ile görüşmek için evlerine gider. Annesi ilk önce karşı çıksa da kızının zoru ile film teklifini kabul eder. Emel'in rolünü ona verirler. İşte o gün Türkan Şoray'ın sinema ile ilk tanışması gerçekleşir. Türkan Şoray; "Afacan", "Dikenli Gül", "Gönülden Gönüle", "Hatırla Sevgilim", "Otobüs Yolcuları", "Acı Hayat" gibi güldürü filmlerinde oynar. 1962'de çevirdiği "Acı Hayat" filmindeki rolü ile Antalya Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Sinemadaki başarısını yurt dışına da taşıyan Şoray, geçtiğimiz yıllarda Roma Film Festivali'nden onur ödülü aldı. İtalyan RAİ televizyonu Türkan Şoray'ın belgeselini yaptı. Türkan Şoray, Türk sinemasının en sevilen aktrislerinden biridir.
16 Haziran 2022, Laflijazz bu hafta sevgili Peyman Ünalsın Gökhan'ı ağırlıyor. İtalyan Lisesi'nden girdik, ardından İtalya'ya üniversite eğitimine uzandık. Turizm, medya ve PR alanlarında başarılarla dolu bir kariyerde mola verdik. Sonrasında ise uzun uzun edebiyat sevgisi, kitap incelemeleri, blog, fotoğraf, seyahatler ve Frig Bahçe'yi konuştuk. Çok keyifli bir program oldu, sizleri de bekleriz...
Çeşitli kültürlere ait bir milyondan fazla esere ev sahipliği yapan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, on yıllık restorasyon sürecinin ardından yeniden ziyarete açıldı. Burası, ülkemizde kurulan ilk müze; ayrıca dünyada müze olarak inşa edilen ilk on müze arasında. Yenilenmiş salonlarıyla birlikte bambaşka bir çehreye bürünen müzedeki yolculuğumuzda bize Müze Müdürü Rahmi Asal refakat etti. Kendisiyle müzenin yeni açılan salonları, çağdaş müzecilik anlayışı, teşhir ve tanzim çalışmaları üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Ülkemizin en önemli müzelerden birinin başındasınız. Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? 1965 yılında Bitlis'te doğdum. Babam işçi, annem ev hanımıydı. Dört kardeştik. 1979'a kadar Bitlis'te yaşadım, sonra İstanbul'a geldim. Beyoğlu Fındıklı Lisesi'nden mezun oldum. Çekirdek ailemde üniversite okuyan tek kişi benim. Lisede öğrenciler arasında sayısal bölümler revaçtaydı, ancak ben tarih, sanat, edebiyat gibi kültürel alanlara ilgi duyuyordum. İkinci sınıfta bir arkadaşımdan Erich von Däniken'in Tanrıların Arabaları kitabını ödünç alarak okumuştum. Bu kitap uygarlıklar tarihine merakımı kamçıladı vearkeolojiye ilgim büsbütün arttı diyebilirim. Sonra liseden bir arkadaşımın babasının (Veysel Donmaz), Arkeoloji Müzeleri'nde çalıştığını öğrendim. Arkeoloji ve müzecilikle ilgili tüm merak ettiğim ne varsa gidip ona sordum. Veysel bey, sağ olsun bana çok yardımcı oldu. Kendisi çivi yazıları arşivinde görevliydi. Uluslararası alanda tanınan bir uzmandı. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yeditepe-fatih/message
Öncelikle yanıltıcı başlık için özür dileyerek başlayayım. Bu haftaki yazının konusu Trabzonspor değil Sakaryaspor... Bitime üç hafta kala artık şampiyonluk ve 1. Lig için gün sayan Sakaryaspor'a ve Adapazarı'na bir vefa yazısıdır bu. Çocukluğum ve ergenliğimin geçtiği bir şehre teşekkür yazısı... Bir bakıma beni hayata hazırlayan bir şehir oldu Sakarya. Dörtyol sanayide çay ocağında çalıştım, Kayrancık Köyü'nde süpürge tohumlarını biriktirip ilk bisikletimi aldım. Fındık, patates ve kabak tarlalarında yevmiyecilik yaptım. Şimdiki stadın olduğu yerde inekleri otlattım. Babamı kaybettiğimizde Trabzon'a dönme fikrime annem şöyle karşı çıkmıştı “Burası fakir dostu bir şehir burada kalalım”. Rahmetli büyükannem bir keresinde, “Allah razı olsun Adapazarı'ndan ve Gazeller mahallesinden” demişti, “Yetimlerimizi sakladı, besledi, gözümüz arkada kalmadı.” Memleketin dört bir yanından gelenler için hep böyle oldu Sakarya; aynı anda hem gurbet hem sıla olabilen nadir şehirlerden biri... Şimdilerde ne köydeki lojman, ne altı sene yatılı okuduğum Arifiye Öğretmen Lisesi ne de rahmetli babamla ilk maça gittiğim Atatürk Stadı kaldı. Ama hala mahallem yerinde ve ben de Sakarya Üniversitesi'nde görev yapıyorum. Hem geçmişim hem şimdi aşkına 1461 Trabzon'un başkanı çok kıymetli spor ve iş insanı Celil Hekimoğlu'na şöyle demiştim yarışın kızıştığı zamanda; “Başkanım sizin 1. Lig'e çıkmanızın Trabzon futbolu hatta Trabzonspor için ne kadar kıymetli ve önemli olduğunun farkındayım ama Sakarya şehri bir play-off daha kaldıramaz. O yüzden umarım Sakarya direkt çıkar, siz sonra gelirsiniz.” İlk istediğim oldu, inşallah ikincisi de olur. Hatta yüzsüzlük olmayacaksa bir isteğim de şu anda ikamet ettiğim Kocaelispor'un da düşmemesi. Sakarya ve Kocaeli'nin olduğu bir ligin tadı başka olacak. İki şehrin rekabeti bol atışmalı, bol gerilimli ama asla şiddet içermeyen bir atmosfer oluşturacak, inanıyor ve istiyorum...
Geçtiğimiz çarşamba günü, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in Albayrak Medya'yı ziyareti vesilesiyle yapılan toplantıya, yazar refiklerimle birlikte katıldım. Bakan Özer, toplantıda okullaşma, öğretmen, iç-hizmet eğitimleri vb. konulardaki sayısal bilgilerle birlikte, anaokulu projesi, yeni teftiş modeli, meslek liselerine kazandırılan teknik imkan ve üretim gücü ile okul kütüphaneleri hakkında bilgiler vermekle kalmadı, sosyal medyada köpürtülen konularla ilgili olarak da bizleri aydınlattı. Bakan Özer'in verdiği bilgilerle ve ele aldığı konuların hakikatlerine göre yaptığı kimi soyutlamalar bile tek başlarına uzun uzun yazmayı gerektirir. Örneğin, dışarısının (sokaktakinin) ahlakını düzeltme gayretkeşliğinin modernist bir yönsemeyle, ilgili fertlerin kendi ailelerindeki ahlaki sorunları baskılama, gizleme, en azından perdeleme teamülüne dönüşmesi hakkındaki soyutlaması tam da bu cümledendir. Mezkur bilgilerdeki söz konu çokluk ve yoğunluk nedeniyle ben sadece -onların içinden daha iyi bildiğimi sandığım- kütüphane konusu üzerinde -bazı şahsi tanıklarıma da yaslanarak- biraz durmak istiyorum: Geçtiğimiz yılın bu günlerinde, Kovid salgının hız kesmesini fırsat bilerek Akdeniz hattındaki dostlarımı, kardeşim Atilla Bayramoğlu'nun yardım ve refaketinde ziyarete gitmiştim. Fethiye'ye eriştiğimizde Atilla, kendisinin yetişmesinde büyük emeği olan ve şimdi burada lise müdürlüğü yapan bir öğretmenini ziyaret etmek istediğini söyledi. Devletle ve temsilcileriyle mesafeli olduğumu bildiğinden, diliyle dişi arasında, ”Abi sen de gelsen, güzel bir insanla tanışmanıza vesile olurdum” deyince ona tabi oldum. Fethiye'de okullar kampusu olarak nitelenen yerdeki Fethiye Gülşen Gökçe Lisesi'ne gittik. Müdür Süleyman Gümüş Hoca ile tanıştım. Gümüş Hoca, bordrolu yani görevli bir öğretmen olmasının çok çok fevkinde, tüm zamanlarını, imkanlarını -aşağıda vereceğim örnekten de anlaşılacağı üzere- öğrencilerinin iyi yetişmelerine vakfetmiş biri olarak çıktı. Bu nedenle ilk tanışıklığımız, kendiliğinden bir gönül muhabbetine evriliverdi. Gümüş Hoca, spor okulu müdür olmasına rağmen, hatta belki de asıl bu nedenle okulda bir kütüphane kurmaya karar vermiş. Metruk alanlardan birini bu maksatla tanzim etmeye uğraşırken, makamlarını parlatmak için müdahil olacakları haberlerin peşinde koşan kimi yöneticilere hulus çakmadığı için kimi zorluklarla da karşılaşmasına rağmen, pes etmemiş; Fethiye esnafından nakdi değil, ayni yani malzeme desteği almak suretiyle gerekli fiziki alanı ve teknik donanımı oluşturmuş.
23 Aralık 2021, bu haftaki konuğumuz sevgili Rişe Özkan. İstanbul Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde başlayan ama yıllar sonra bambaşka bir kulvarda Amerika'da devam eden eğitim hayatı... Türkiye'nin önde gelen şirketlerinde kurumsal iletişim alanında yöneticilik yılları fakat sonra hayalinin peşinden caz'a yelken açma... Rişe'ye bu süreci ilginç hikayeler eşliğinde anlattırdık. Hayallerin peşinden koşmanın ne demek olduğunu ilk ağızdan dinledik. Bu keyifli programı kaçırmayın...
10.12.2021 | Dijital Hayat Bölüm357 - TRT Radyo1 | "Teknopark İstanbul - Özel Yayın" Bilal Eren'in hazırlayıp, sunduğu Dijital Hayat programımızda bu hafta, Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu ile; - Savunma Sanayi Şirket/Kurumlarını Bir Araya Getiren Teknopark İstanbul'u Tanıyabilir miyiz? - Teknopark İstanbul'da Ne Zaman Kuruldu, Kimler Kurdu, Kaç Firma ve Kaç Mühendis Var? - Teknopark İstanbul'un Kaç Adet Patenti Var? - Teknopark İstanbul Firmaları Kimler? - Teknopark Bünyesinde Savunma Sanayi Kümelenmesi Gibi Hangi Bileşenler Mevcut? - Teknopark İstanbul'dan Ticarileşmiş Ürünler, Markalar, Hizmetler Neler? - Kuluçka Merkezi, Co-Working Merkezi, Teknoloji Transfer Ofisi gibi Yapılarınız Mevcut mu? - Teknopark İstanbul Girişimleri Yatırım Alıyor mu? - Dünyada Savunma Sanayi Teknolojileri Odaklı Teknopark Var mı? - Teknopark İstanbul'un Hedef ve Projeleri Neler? - TeknoPark İstanbul Bünyesinde Kurulan Siber Güvenlik Lisesi'nin Hikayesi? Başlıklarını konuştuk. Dijital Hayat, her cuma saat 15:30'da TRT Radyo1 mikrofonlarında canlı yayında... Tüm geçmiş ve gelecek yayınlarımız için; Web: https://www.dijitalhayat.tv
Aşk, nefret, cehalet, arzu gibi kavramların ele alındığı 2. kısım yayında! Bu konuşma, 12 Ekim 2019 tarihinde, Psikanaliz Araştırmaları Derneği, Saint Benoît Lisesi ve Bahçeşehir Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen "Aşk ve Nefret" başlıklı sempozyumda sunulan metnin gözden geçirilmiş ve podcast için uygun hale getirilmiş bir versiyonudur. 2. kısımda sözü edilen kaynakları bahsedilme sırasına göre aşağıda bulabilirsiniz: Lacan, J., Yine/Hala, çev. Murat Erşen, İstanbul: Metis Yayınları, 2019. Lacan, J., The Seminar of Jacques Lacan: Book 1, Freud's Papers on Technique, çev. John Forrester, New York: Norton, 2013. https://www.oguzhannacak.com/
Bu konuşma, 12 Ekim 2019 tarihinde, Psikanaliz Araştırmaları Derneği, Saint Benoît Lisesi ve Bahçeşehir Üniversitesi'nin işbirliğiyle düzenlenen "Aşk ve Nefret" başlıklı sempozyumda sunulan metnin gözden geçirilmiş ve podcast için uygun hale getirilmiş bir versiyonudur. Aşk, nefret ve cehalet konularının ele alınacağı bir sonraki podcast 17 Ekim Pazar günü gelecektir. 1. kısımda sözü edilen kaynakları bahsedilme sırasına göre aşağıda bulabilirsiniz: Lacan, J., The Seminar of Jacques Lacan: Book 1, Freud's Papers on Technique, çev. John Forrester, New York: Norton, 2013. Jouissance Lacancı psikanalizin temel kavramlarından birisi ve birçok farklı anlamı içinde barındırdığından Fransızca olarak bırakılan bir kelime. Hem “keyif” anlamına hem “yasal olarak bir haktan yararlanmak” anlamına hem de “orgazm” anlamına geliyor. Bu kavramı aynı zamanda hoşnutsuzluk veren bir keyif, acı veren bir haz olarak okumak mümkün. Jouissance öznenin semptomundan aldığı ikame doyum olarak ya da haz ilkesinin ötesindeki şey her ne ise o olarak da düşünülebilir. Freud, S., Uygarlığın Huzursuzluğu, çev. Haluk Barışcan, İstanbul: Metis Yayınları, 2014. Miller, J. A., Extimity. https://www.lacan.com/symptom/extimity.html https://www.oguzhannacak.com/
İtalyan Lisesi'nden mezun olduktan sonra üniversite için Roma'ya taşınan, daha sonra Film Akademisi'ne giren ve şimdi film ile reklam setlerinde kamera asistanlığı yapan ve toplamda 8 senedir Roma'da yaşayan Eran Penso ile adaptasyonu, İtalyanları ve Roma'da yaşamayı konuştuk.
Kadıköy Anadolu Lisesi ranta mı teslim ediliyor, öğrenciler nasıl etkilenecek? by Medyascope
15 MAYIS 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1648 - Otuz Yıl savaşlarını bitiren Vestfalya Antlaşması imzalandı. 1718 - Londralı avukat James Puckle, makineli tüfeği icat etti. 1940 - McDonald's, Amerika'da kuruldu. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1873 - Darüşşafaka Lisesi kuruldu. 1933 - Rus romancı Maksim Gorki, İtalya'dan Rusya'ya geçerken, İstanbul'a geldi ve Süleymaniye Camii ile bazı müzeleri gezdi. BUGÜN DOĞANLAR 1859 - Pierre Curie, Fransız fizikçi 1926 - Sabahattin Zaim, Türk iktisatçı ve akademisyen BUGÜN ÖLENLER 1919 - Hasan Tahsin, Türk gazeteci (İzmir'in işgalinde ilk kurşunu atan) (d. 1888) 1919 - Süleyman Fethi Bey, Türk asker (İzmir'in işgalinde, 22 süngü darbesi ile öldürülen Osmanlı subayı)
2 MAYIS 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1670 - İngiltere Kralı II. Charles, Hudson's Bay Şirketi'ne sözleşme çerçevesinde ayrıcalıklar tanıyarak, Hudson Körfezi'nin içlerine akan tüm akıntı kenarlarında bulunan Kızılderililer ile ticaret yapmasını kabul etti. Kürkçü Topluluğu bunu, dünyadaki en eski "Müessese" olarak görüyor. 1926 - Atlas Okyanusu'nun iki yakası arasında ilk faks mesajı gönderildi. 1945 - İtalya'daki Alman işgal birlikleri; Müttefik ordularına, Berlin'deki Alman güçleri ise, Sovyet Mareşal Jukov'un birliklerine teslim olmaya başladı. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1885 - Anadolu'nun ilk lisesi (idadisi) olan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi'nin temeli törenle atıldı. 1999 - Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçı, Milletvekili yemin törenine türbanla katıldı. Olay, TBMM'de protestolarla karşılandı. BUGÜN DOĞANLAR 1660 - İtalyan Barok Dönem klasik batı müziği bestecisi Alessandro Scarlatti, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1519 İtalyan ressam, heykeltıraş, mimar ve mühendis (Rönesans'ı başlatan) Leonardo da Vinci, vefat etti. 2011 - El Kaide'nin kurucusu ve lideri Usame bin Ladin, hayatını kaybetti.
9 MAYIS 2021 DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1936 - Benito Mussolini, İtalya Faşist İmparatorluğu'nu ilan etti. 1936 - İtalya, resmen Etiyopya'yı ilhak etti. 1955 - Batı Almanya, NATO'ya katıldı. 1978 - İtalya'da Kızıl Tugaylar örgütünün 16 Mart'ta kaçırdığı eski Başbakan Aldo Moro'nun cesedi, Roma'da bir arabanın bagajında bulundu. 2001 - Gana'nın başkenti Akra'da oynanan bir futbol maçında çıkan izdihamda, 130 kişi öldü. TÜRKİYE TARİHİNDE BUGÜN YAŞANANLAR 1485 - Davutpaşa Lisesi, dönemin Sadrazamı Davut Paşa tarafından 'Mekteb-i Sübyan' adıyla kuruldu. Okul, 1847'te Rüşdiye Mektebi'ne dönüştü. 1935 - Cumhuriyet Halk Fırkası Dördüncü Büyük Kurultayı toplandı. Kurultayda, "fırka" yerine "parti" sözcüğü benimsendi. Altı Ok daha ayrıntılı bir şekilde ele alındı. "Partinin güttüğü bütün bu esaslar Kemalizm prensipleridir" denilerek; Kemalizm, ilk kez resmi olarak tanımlandı. 1955 - Anneler Günü, Türkiye'de ilk kez kutlandı. 1975 - Ankara ve Mersin Öğretmen Okulları'nda çıkan öğrenci çatışmalarında, 13 öğrenci yaralandı. Gazi Eğitim Enstitüsü 10 gün süreyle kapatıldı. BUGÜN DOĞANLAR 1661 - Babür İmparatorluğu'nun sekizinci şahı Cihandar Şah, dünyaya geldi. 1800 - Amerikalı kölecilik karşıtı isyancı lider John Brown, doğdu. BUGÜN ÖLENLER 1978 - İtalya Başbakanı Aldo Moro, öldü. 2015 - Türk asker ve devlet adamı Kenan Evren, hayatını kaybetti.
Eşsiz tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra Türkiye'nin en önemli eğitim kurumlarını içinde barındıran Fatih'te, geçmişten günümüze başarılarıyla ülkenin gururu olan pek çok okul yer alıyor… Yetiştirdiği devlet adamları, siyasetçiler, sanatçılar, mühendislerle eğitim dünyasına değer katan bu okullar, geleceğin Türkiye'sinde iz bırakacak yeni nesiller yetiştirmeye devam ediyor. --- Send in a voice message: https://anchor.fm/yeditepe-fatih/message
Özel Çamlıca Lisesi öğrencileri Kıbrıs'ta düzenlenen geleneksel liselerarası yaz oyunlarına katılmaya hak kazanır. Okulun sahibi olan Pinti Lütfullah, yarışmaya katılacak öğrencileri fen bölümünden seçmeye karar verir. Hababa Sınıfı, seçilen dört öğrencinin kim olduğunu öğrendiklerinde vakit kaybetmeden bir plan yapar. Kıbrıs'a gidileceği gün, seçilen dört öğrenci yerine uçakta Yakışıklı, Racon, Format ve Dede Kıbrıs bulunur. Yarışma ile ilgilenmeyen ekibin tek amacı güzel bir tatil geçirebilmektir. Ancak bu yarışma Hababam'ın arkadaşlığın ve birlik olmanın ne demek olduğunu anlamalarını sağlar.
Özel Konuk: Samsun Takev Lisesi, Doç. Dr. Oktay Yapıcı - Ebru Özyürek by Teoman Aydoğan
Mehtap Kaya Kimdir? Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nde lisans eğitimini, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Bölümü'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Uğur Dershanelerinde başladığı meslek hayatına, Koç Özel Lisesi'nde devam etti, halen Robert Kolej'de Yurt içi Üniversite ve Kariyer Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Mesleki eğitim çalışmaları kapsamında, Bahçeşehir Üniversitesi GCDF-TURKEY (Global Career Development Facilitator) programina katilarak "Kariyer Danışmanlığı" eğitimi aldı. “Aile ve Çift Terapisti” temel ve ileri düzey eğitimlerinin yanı sıra “EMDR Terapisi” eğitimlerinide tamamladı. Yirmi yılı aşkın süredir alanda çalışan Kaya, özellikle sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında, gençlere ve ailelere kariyer bilinci oluşturmak, sınav hazırlık süreci, sınav kaygısı gibi konularda seminerler vermekte ve eğitim çalışmaları yapmaktadır.
İstanbul doğumlu ve Üsküdar Amerikan Kız Lisesi mezunudur. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi lisansından sonra Georgia State University'de aynı konuda MA ve daha sonra da University of Maryland'de Government & Politics...
M. Avunduk: 'Yazdığım denemelerde hep şunun üzerinde durmaya gayret etmişimdir: 'ilişki dediğimiz şey yirmili yaşlarda başladıysa beş-altı, ruh hastasıysanız sekiz sene, otuzlu yaşlarda başlamışsa ikibuçuk-üç, çok manyaksanız dört sene, kırklı yaşlarda başladıysanız sürmez.' demişimdir. Buna tabi çok tepki aldım. Özellikle Evangelist Kadıköy Gelişim tayfasından. K. Çaydamlı: 'Pretisberyenler de sana çok şey bakmadı o konuda.' M. Avunduk: 'Modalı olanları mı?' K. Çaydamlı: 'Modalı Prepitesyenler.' M. Avunduk: 'Ama Bostancılı Protestan Birikim Hareketi'yle gayet anlaşıyoruz. Fikirtepe Sound System bile destek verdi bana.' K. Çaydamlı: 'Onu biliyorum, onu çok yakından takip ettim.' M. Avunduk: 'Eeeh. Ne destek aldım ben Fikirtepe'den.' K. Çaydamlı: 'İbretle takip ettim. İbretlik bir destekti.' M. Avunduk: 'Öyleydi. Mesela Acıbadem Genç Kaybedenleri beni Ada Öztekin'le karıştırıyorlar, orda gücüme gitti. Bir konferansım vardı ilişkiler ve süreleri üzerine. Efendim burası Ada Öztekin'den sorulurmuş, benim orda ne işim varmış? 'Ben herhalde yanlış geldim kusura bakmayın.' dedim geri döndüm mesela. İptal ettim, cancel ettim konferansımı. 'Bundan sonra menejerimle görüşürsünüz.' dedim. K. Çaydamlı: 'Ben çok duygulandım şu anda.' M. Avunduk: 'Ben yıllar sonra Çamlıca Kız Lisesi'ne gitmişim.' K. Çaydamlı: 'Ooo, ooooo, oooo..' M. Avunduk: 'Orda çelenklerle karşılanacağımı bekliyorum.' K. Çaydamlı: 'Senin ne katkıların oldu o okula be! Elini çekmedin üstünden.' M. Avunduk: 'Yıllarca elimi almadım şeyden. Odunluk yaptırdım odunluk. Samanlık yaptırdım samalık oraya ben..Neyse önemi yok.' K. Çaydamlı: 'Çok saygı duyuyorum.' M. Avunduk: Ben de sana saygı duyuyorum. Bugün birbirimize saygı duymaktan başka neyimiz kaldı Kaan kardeşim.' K. Çaydamlı: 'Estağfurullah canım, canım kardeşim.' M. Avunduk: 'Dolayısıyla hepinize iyi günler, iyi geceler..' K. Çaydamlı: 'Ben de hayırlı başarılar diliyorum.'
Berfu Şahin Kimdir? Berfu Şahin, Sainte Pulchérie Fransız Lisesi'nde 2005 ve 2010 yılları arasında öğrenim görmüş ve sonrasında 2010 yılında başladığı lisans eğitimine Galatasaray Üniversitesi Ekonomi Bölümü ile devam etmiştir. Lisans eğitimi süresince Alarko Grup Şirketleri , Altur Turizm gibi şirketlerin finans departmanlarında stajlarını tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimini UCD Micheal Smurfit Graduate Business School'da tamamladıktan sonra dijital pazarlama üzerine olan kariyerine İrlanda'da RattleBerry Talent Solutions şirketinde diijital pazarlama sorumlusu olarak başlamış ve ardından Google'da İngiltere pazarindan sorumlu Hesap Yoneticisi olarak çalışmıştır. Berfu Şahin, şimdilerde kariyerine Marka & Yetenek Danismani olarak Linkedin'de devam etmektedir.
Konu: Bahçeşehir Koleji STEM çalışmaları bölüm başkanları ile birlikte tartışıldı: STEM Lider Öğretmen Mesleki Gelişim Programına katılım ve öğretmen performansı, Bulgaristan ve Balkanlarda STEM, Bahçeşehir Koleji STEM+A Bienali, STEM Vadisi, Muğla MEM, Haydarpaşa Lisesi, Fenerbahçe Koleji, STEM Merkezi, Enver Yücel, Hüseyin Yücel... Öğretmenler: Benay Tümkaya, Cüneyt Dostoğlu
Müzisyen, Sinema ve Dizi Oyuncusu Öykü GÜRMAN, 6 Ocak 2019'da gerçekleşen #TEDxAnkara "Çıkış Yolu" etkinliğinde "Hayallerinize ve Hislerinize Güvenin" başlıklı konuşmasında başarısızlıklarını, başarılarını, 3,5 dakikalık bir video ile popüler olmasını ve sonrasında yaşadıklarını eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Ve soruyor "sanat nedir?"... Amaçsız yaşamak için çok kısa bu hayat. Büyük bir hayal ya da hayaller kurmak yolun sadece başı. Esas olan bu hayallerden amaçlar belirleyip, harekete geçmek. Hayatta elde edeceğiniz en büyük başarı, sadece ve sadece hayallerinizle sınırlıdır. Büyük hayaller kurmaktan, bu hayalleri birer amaca dönüştürüp, gerekirse büyük özverilerde bulunarak peşlerinden koşmaktan korkmayın. Büyük başarılara ulaşmak için, bazen içinde bulunduğunuz konfordan fedakârlık etmeniz gerekebilir ve büyük amaçlara ulaşmak için şu kısa hayat, yapılan büyük fedakarlıklara değebilir…. Hislerinize ve hayallerinize daima güvenin, insanın en mutlu ve huzurlu yeri kendi kalbi ve vicdani, duruşunuzu bozmadan sevgiyle iyi niyetle attığınız her adım sizi başarıya ulaştırıyor! Benim için bu böyle oldu, daima iyi şarklarla iyi projelerde buluşmak dileğiyle... Hoşgörüyle, saygıyla ve sevgiyle kalın… #öykügürman , 4 Ağustos 1982 tarihinde istanbul’da doğmuştur. Berk Gürman adında erkek ikiz kardeşi vardır. Müzik eğitimine küçük yaşta başladı. İlkokulu özel Efdal Ana ve İlkokulunda tamamlayan Öykü Gürman, ortaokulu istek Vakfı Acıbadem Lisesi’nde bitirdi. 2001 yılında Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezun oldu. Bu süre içinde gerek keman gerekse solist olarak okul konserlerinde aktif roller aldı. 2001 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarını kazanarak müzik eğitimine keman ve şan dersleri alarak devam etti. Cihat Aşkın’dan özel keman dersleri aldı. Çeşitli flamenco topluluklarında, okul orkestralarında solist olarak birçok performanslar sergiledi. 2007 yılında ikiz kardeşi ile birlikte kendilerinin seslendirdikleri “Evlerinin Önü Boyalı Direk” şarkısının videosu YouTube’da yüklediklerinde milyonlarca insan tarafından tıklandı. 2007 yılında ikiz kardeşi Berk ile kurduğu Öykü ve Berk adlı grup, 201 O yılında dağıldı. Müzik kariyerine yalnız olarak devam eden şarkıcı, televizyon projelerinde oyuncu olarak başlamıştır. Şimdiye dek 4 film ve dizide yer alan Öykü Gürman, son oynadığı ve müziğini de yaptığı dizilerden Sen Anlat Karadeniz’de #asiyekaleli karakterini canlandırdı.
Fransız gazeteci ve yazar Valérie Manteau'nun İstanbul'da, İstanbul hakkında yazdığı ve ismini Agos gazetesinden alan romanı Le Sillon hakkında eski Açık Radyo programcısı Judith Mayer'in yazarla yaptığı söyleşi. Söyleşinin türkçe çevirisi Günce Demirhisar tarafından, dublajı Deniz Koloğlu ve İlksen Mavituna tarafından gerçekleşmiştir. Desteği için Sainte-Pulchérie Fransız Lisesi müdürü sayın Alexandre Abellan'a teşekkür ederiz.
Jale Onur Kimdir? 2015'ten beri Maltepe Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde akademisyen olarak çalışmakta, Eğitim Yönetimi Denetimi Yüksek Lisans Programının Uluslararası Bakalorya İleri Liderlik Sertifikası ile birlikte yürütülmesini ve Maltepe Üniversitesi Uluslararası Bakalorya Profesyonel Gelişim Çalıştaylarını koordine etmektedir. TEVİTÖL Danışma Kurulu üyeliği gibi Sivil Toplum çalışmalarında bulunmuş, Darüşşafaka Eğitim Kurumları Yüksek İstişare Kurulu ve Uluslararası Bakalorya Organizasyonu Türkiye Elçiliği gibi görevlerini sürdürmektedir. Ayrıca 2013'te Jale Onur Eğitim Hizmetleri'ni kurarak Eğitim Danışmanı olarak çalışmaya başlamıştır. O tarihten beri Türkiye Özel Okullar Birliği'nin Akademik Danışmanlığını yapmaktadır. Dr. Öğr. Gör. Jale Onur, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Enstitüsü-İngilizce Öğretmenliği (1974-BA) ve İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı'nı (1979-BA) bitirmiş, Yüksek Lisansını, SIT Vermont-USA'de, 2.Yabancı Dil Edinimi alanında Öğretmen Yetiştirme (1993-MAT) konusunda tamamlamış ve 2008 yılında İngiltere Bath Üniversitesi'nde Uluslararası Eğitim Doktorası ‘nı (Ed.D.) tamamlamıştır. Bunların yanı sıra sayısız profesyonel gelişim eğitimlerine katılmış, bunları organize etmiş ve eğitimler vermiştir. 1994-95 ders yılında ABD'de Fulbright Öğretmen Değişimi Programıyla öğretmenlik yapmış, 2001 yılında Principals Training Center'dan Uluslararası Okul Liderliği Sertifikasını almıştır. 1989'da kuruluş yılında öğretmen olarak çalışmaya başladığı VKV Koç Özel İlköğretim Okulu ve Lisesi'nden 2012 yılında Genel Müdür Yardımcısı olarak emekli olmuştur. LinkedIn: https://www.linkedin.com/in/jale-onur-9128ab19/
Hami Çağdaş, 1953 yılında İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Emirgan'da, lise öğrenimimi de Sarıyer Lisesi'nde yaptı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü'nü bitirdi (1979). Aynı bölümde bir yıl süreyle master yaptı (1980). Kısa bir süre serbest muhasebecilik yaptıktan sonra 1983 yılında Hürriyet Gösteri Sanat Edebiyat dergisinde çalışmaya başladı. 1988'den itibaren de derginin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü. Çoğunlukla edebiyat, tiyatro ve plastik sanatlar alanında yazılar yazıyor. 1980'li yıllarda İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün düzenlediği Liselerarası Tiyatro Şenliği'nde de seçici kurul üyesi olarak yer aldı. 1985-2000 yılları arasında Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri'nde seçici kurul üyesi. 1994 yılından bu yana da Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri'nde ve Terakki Vakfı Gençlik Tiyatroları Festivali'nde de seçici kurul üyesi. Halen Hürriyet Gösteri Dergisi Yazı İşleri Müdürlüğü'ne devam ediyor. (Yazarın biyografisi Diren Sanat'ın web sayfasındaki "Hami Çağdaş Doğan Sanat İçin Yazacak" başlıklı yazıdan alınmıştır.)
Reyhan Tutumlu, 1975 yılında Almanya'da doğdu. Orta ve lise öğrenimini İzmir İnönü Lisesi'nde tamamladı. 1998 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon-Sinema Bölümü'nden mezun oldu. "Anlatıbilimi Açısından Roman-Sinema Etkileşimi ve Bir Uygulama: Anayurt Oteli" başlıklı teziyle 2002 yılında Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü'nden yüksek lisans derecesi aldı. 2007 yılında aynı bölümde doktorasını tamamladı. Edebiyat ve Eleştiri, Evrensel Kültür, Kitap-lık, Kritik, Pasaj gibi dergilerde eleştiri yazıları yayımlandı. 2009 yılından bu yana Sabancı Üniversitesi'nde okutman olarak çalışmaktadır. (Yazarın biyografisi Metis Yayınları'nın web sayfasından alınmıştır.)Ali Serdar, 1998 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun olan Serdar, yüksek lisans öğrenimini Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü'nde 2002'de tamamladı ve doktora derecesini aynı bölümden 2007'de aldı. Aralık 2006 -Haziran 2007 tarihleri arasında Jamia Millia Islamia Üniversitesi'nde Türkçe dersleri verdi. Serdar 2008-2011 yılları arasında Bilgi Üniversitesi Türk Dili Birimi'nde yarı zamanlı olarak çalıştı. Yazıları Edebiyat ve Eleştiri, Praksis, Pasaj, Virgül gibi dergilerde ve çeşitli derlemelerde yayımlandı. Serdar'ın temel ilgi alanları Türk romanı, edebiyat kuramları, Türk modernleşmesi ve Türk düşünce tarihidir. (Yazarın biyografisi Özyeğin Üniversitesi'nin web sayfasından alınmıştır.)
Eyüp Tosun 1987'de Mamak'ta doğdu. Mamak Niğbolu Lisesi ve Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Öykülem, Mavi Yeşil, Habis, Artistik Bellek, Somplaka, Notos, Sarnıç gibi çeşitli dergilerde öyküleri yayımlandı. Öykülem'in yayın kurulunda yer alan Eyüp Tosun'un ilk kitabı Kör Islık^tır.
Her sene Mart ayında ve dünya çapında kutlanılan Frankofoni Haftası kapsamında Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’nin konuğu olarak İstanbul’da bulunan iki kadın yazar Nathalie Azoulai ve Hélène Frédérick 22 Mart akşamı Açık Dergi’de, Açık Radyo’nun eski programcılarından Judith Mayer’in konuğu oldu. Deniz Günce Demirhisar’ın çevirisini üstlendiği yayında Judith yazarlarla yazma koşullarını, yerleşmeyi, yabancılığı ve sürgünü ve tabi ki istanbul’u konuşuyor.
Konu: Hesaplamalı Düşünme, TI Hesap Makineleri, BETT2018, CERN, PhET Tartışılan Hedef Kazanımlar: Teknoloji: Bilgisayar Bilimi Dersi 1.3.1.4. Değişkenleri ve sabitleri uygun şekilde kullanarak programlar geliştirir. Fen Bilimleri: Fizik 10.3.1.1. Titreşim,dalga boyu,periyot,frekans,hız ve genlik kavramlarını açıklar ve ilişkilendirmeler yapar. Mühendislik: TT. 8. C. 4. 3. Gündelik hayatında var olan bir sorunun çözümünde biyotaklit kavramını kullanarak ürün tasarlar. Matematik: 10.4.1.2. İkinci dereceden bir bilinmeyenli denklemleri çözer (Trigonometriye savruluşlarla). Öğretmenler: Burcu Tanrıverdi (Uğur Okulları), Uğur Mert (İstanbul TED Koleji), Selim Çile (Darüşşafaka Lisesi) ve İlker Kınay (FMV Işık Okulları Ayazağa) Tonmaister: Tansu Alpaslan
Serdar Önal Kimdir? 1988 yılında İstanbul'da doğan Serdar Önal, 2007 yılında lise eğitimini Matematik-Fen alanında Koç Özel Lisesi'nde, üniversite eğitimini ise 2012 yılında Matematik ve Bilgisayar Mühendisliği alanlarında Koç Üniversitesi'nde tamamladı. Aynı yıl San Francisco Devlet Üniversitesi'nde Bilgisayar Bilimleri alanında yüksek lisans yapmaya başlayan Serdar Önal, yüksek lisansı sırasında Remotium isimli Silikon Vadisi start-up'ında kariyerine başladı. 2015 yılında Remotium'un Avast tarafından satın alınması ile Avast'a katılan Önal, 2017 yazında Avast'tan ayrılarak Facebook'a geçti.
Cüneyt Ayral, 3 Şubat 1954'te İstanbul'da doğdu. İlkokulu Şişli 19 Mayıs İlkokulu'nda bitirdi. Alman Lisesi'nde başladığı orta öğrenimini Ailesinin Ankara'ya göç etmesi nedeniyle Ankara Atatürk Lisesi'nde tamamladı. Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü - Sevk ve İdare Yüksek Okulu'ndan isans diploması alarak mezun oldu. Üniversite öğrenimi sırasında iş yaşamını tanıdı. Ankara Universal Kitapevi'nde tezgahtarlık, Vatan, Eba, Meba gibi gazete ve ajanslarda muhabirlik, Demokrat İzmir, Barış, Yeni Ulus Gazetelerinde köşe yazarlığı, TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu'nda program prodüktörlüğü ve metin yazarlığı yaptı. 1982 yılında kendi şirketini kurarak kadın iç giyimi ticaretine başladı. Mesleği ve uzmanlık alanlarından olan iç giyim konusunda uluslararası markalar yarattı. Halen Paris'te yaşıyor. (Yazar biyografisi Şiir Akademisi'nin web sayfasından alınmıştır.)
Mehmet Serkan Tosun 1971 yılında Karaman'da doğmuştur. İlk, Orta ve Lise öğrenimini Ankara'da sırasıyla AyseAbla İlkokulu ve TED Ankara Koleji Ortaokulu ve Lisesi'nde tamamlamıştır. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde tamamladıktan sonra sırasıyla Boston Üniversitesi'nden Ekonomi yüksek lisans derecesi ve Syracuse Üniversitesi'nden Ekonomi doktora derecesi almıştır. Şu anda ABD bulunan University of Nevada, Reno Ekonomi Bölümü'nde Professor olarak çalışmakta ve 2013'den beri Ekonomi Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Aynı zamanda Almanya'daki Institute for the Study of Labor'da (IZA), İngiltere'de University of Oxford bünyesindeki Oxford Institute of Population Ageing'de ve Mısır'daki Economic Research Forum'da (ERF) araştırmacı statüsünde üyelikleri bulunmaktadır. Uzmanlık alanları kamu ekonomisi (özellikle vergi politikaları), nüfus ekonomisi (özellikle nüfus yaşlanması ve göç konuları), uluslararası politik ekonomi, bölge ekonomisi ve ekonomik büyümedir. Bunun yanında yakin zamanda IMF, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCWA), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNIFEM) ve Birleşik Şehirler ve Yerel Yönetimler (UCLG) gibi kurumlarda danışmanlık yapmıştır. Dr. Tosun'un 40'a yakin akademik ve profesyonel dergi yayınları, kitap bölümleri ve konferans yayınları vardır. Beta Gamma Sigma işletme topluluğunun Nevada şubesinden 2009 yılında en iyi araştırmacı ödülünü, Ortadoğu Ekonomi Derneği'nden (MEEA) 2005 yılında Ibn Khaldun ödülünü almıştır. 2013'de Nevada Üniversitesi, Reno İsletme Fakültesi Dekanlığının Araştırma Profesörlüğü ve 2015'de Barbara Smith Campbell Vergi Politikaları Seçkin Profesörlüğü ödüllerine layık görülmüştür. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nde lisans eğitimini, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Bölümü'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Uğur Dershanelerinde başladığı meslek hayatına, Koç Özel Lisesi'nde devam etti, halen Robert Kolej'de Yurt içi Üniversite ve Kariyer Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Mesleki eğitim çalışmaları kapsamında, Bahçeşehir Üniversitesi GCDF-TURKEY (Global Career Development Facilitator) programina katilarak "Kariyer Danışmanlığı" eğitimi aldı. “Aile ve Çift Terapisti” temel ve ileri düzey eğitimlerinin yanı sıra “EMDR Terapisi” eğitimlerinide tamamladı. Yirmi yılı aşkın süredir alanda çalışan Kaya, özellikle sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında, gençlere ve ailelere kariyer bilinci oluşturmak, sınav hazırlık süreci, sınav kaygısı gibi konularda seminerler vermekte ve eğitim çalışmaları yapmaktadır.
Nursel Duruel, İstanbul Kız Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nü bitirdi. 1965'te TRT'nin ilk prodüktör kadrosunda yer aldı; başta edebiyat ve sanat olmak üzere çeşitli alanlarda radyo programları hazırladı. Reklam yazarlığı, televizyon yazarlığı, ansiklopedi yazarlığı, BRT Radyosu'nda müdür yardımcılığı yaptı. Ünlü yazar Tarık Buğra'nın ablasının kızıdır.İlk öyküsü 1979'da Türk Dili'nde çıktı. Geyikler, Annem ve Almanya ile 1981'de Akademi Kitabevi Öykü Ödülü'nü ve 1983 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı; Yazılı Kaya adlı kitabında yer alan "Burgaç" adlı öyküsüyle de 1990 Yunus Nadi Yayımlanmamış Öykü Ödülü'nü aldı. 2008'e kadar TRT İstanbul Radyosu'nda dış yapımcı olarak çalışmıştır. Duruel'in ürün verdiği bir diğer alan ise biyografidir. Feyza Perinçek ile beraber Cemal Süreya biyografisini yazmıştır.
Murat Özyaşar, 1979'da Diyarbakır'da doğdu. Ergani Anadolu Öğretmen Lisesi'ni yatılı okudu. Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Öyküleri Varlık, Adam Öykü, Notos Öykü, Kitap-lık,İmge Öyküler, Kül Öykü, Mahsus Mahal ve Yaratım dergilerinde yayımlandı. Kitapları: Ayna Çarpması (2008, 2008 Haldun Taner Öykü Ödülü ve 2009 Yunus Nadi Hikâye Armağanı), Sarı Kahkaha (2015).
14. İstanbul Bienali, "TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori" başlığı ile, dOCUMENTA'dan tanıdığımız Carolyn Christov-Bakargiev tarafından "şekilleniyor".Liam Gillick, Hydrodynamica Applied, İstanbul Modern (fotoğraf: ©İKSV)Bakargiev, kavramsal çerçevede sergiden şöyle bahsediyor:"TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori, bir materyalin –tuzlu su– ve düğümlerle dalgaların çelişen imge-biçimlerinin etrafında dönüyor.Çizginin nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini, nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını araştırıyor. Bunu, açık denizlerde, düz yüzeyler üzerinde parmak uçlarımızla yaptığı gibi, sualtının derinliklerinde, kat kat şifrelemeler açılmadan önce de yapıyor.Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu sergi, dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve yoğunluklarını ele alıyor. Sanatla birlikte ve sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor, iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren yaşama sıçrıyoruz."Nikita Kadan, Untitled (Political Natural History), İstanbul Modern (fotoğraf: ©İKSV)Bienal süresince eksen iki sanatçının 1500'ün üzerinde işi, kentin geneline yayılan otuz altı mekâna yerleşiyor. Boğaz'ın kuzeyinden Adalar'a şehre "sızan" Tuzlu Su, şehrin tüm dinamiklerini kullanmayı ve şehrin kendisini bir sergileme aracına dönüştürmeyi hedefliyor. İstanbul Modern, Galata Rum İlkokulu, ARTER, Özel İtalyan Lisesi mekânlarındaki çok katılımlı sergilerin yanı sıra bienal, şehrin farklı zamanlardan farklı mekânlarına sergiler, konuşmalar ve çağrışımlarla konuk oluyor. Bakargiev'in deyişi ile:"14. İstanbul Bienali'ni ziyaret ettiğinizde tuzlu suyun üstünde epey zaman geçireceksiniz. Mekânlar arasında, özellikle de vapurlarla yapılacak seyahatlerle, ziyaretçilerin sanatı deneyimleme süreleri yavaşlayacak. Bu da çok sağlıklı, çünkü tuzlu su solunum problemleriyle pek çok başka hastalığın iyileşmesine yardımcı olduğu gibi sinirleri de yatıştırıyor.TUZLU SU, müzelerin yanı sıra tekneler, otel odaları, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarına yayılacak. Yolculuk devamlılık gösterse de, rehber altı ana bölgeye odaklanıyor: Boğaz'ın Kuzeyi, Beyoğlu, Şişli, Tarihi Yarımada, Kadıköy ve Adalar. Her biri hayatlarınızda bir güne tekabül edebilir."Adrian Villar Rojas, The Most Beautiful Of All Mothers, Troçki Evi (fotoğraf: ©İKSV)Hrant Dink Vakfı'ndan Galata Rum İlkokulu'na uzanan bienal, hafızaya ve acıya da dokunuyor. Geçtiğimiz günlerde sanatçı Pelin Tan, Artık İşler Kollektifi ve e-flux editörü Anton Vidokle tarafından imzalanan bir mektup, son aylarda artan şiddet olayları üzerine bienale katılan sanatçıları "barış için müdahaleye" davet etti. Anna Boghiguian, The Salt Traders, Galata Rum İlkokulu (fotoğraf: ©İKSV)1 Kasım'a kadar devam edecek bienal süresince kentin genelindeki pek çok galeri, müze ve kültür mekânı da paralel etkinlikler düzenliyor.
14. İstanbul Bienali, "TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori" başlığı ile, dOCUMENTA'dan tanıdığımız Carolyn Christov-Bakargiev tarafından "şekilleniyor".Liam Gillick, Hydrodynamica Applied, İstanbul Modern (fotoğraf: ©İKSV)Bakargiev, kavramsal çerçevede sergiden şöyle bahsediyor:"TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori, bir materyalin –tuzlu su– ve düğümlerle dalgaların çelişen imge-biçimlerinin etrafında dönüyor.Çizginin nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini, nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını araştırıyor. Bunu, açık denizlerde, düz yüzeyler üzerinde parmak uçlarımızla yaptığı gibi, sualtının derinliklerinde, kat kat şifrelemeler açılmadan önce de yapıyor.Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu sergi, dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve yoğunluklarını ele alıyor. Sanatla birlikte ve sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor, iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren yaşama sıçrıyoruz."Nikita Kadan, Untitled (Political Natural History), İstanbul Modern (fotoğraf: ©İKSV)Bienal süresince eksen iki sanatçının 1500'ün üzerinde işi, kentin geneline yayılan otuz altı mekâna yerleşiyor. Boğaz'ın kuzeyinden Adalar'a şehre "sızan" Tuzlu Su, şehrin tüm dinamiklerini kullanmayı ve şehrin kendisini bir sergileme aracına dönüştürmeyi hedefliyor. İstanbul Modern, Galata Rum İlkokulu, ARTER, Özel İtalyan Lisesi mekânlarındaki çok katılımlı sergilerin yanı sıra bienal, şehrin farklı zamanlardan farklı mekânlarına sergiler, konuşmalar ve çağrışımlarla konuk oluyor. Bakargiev'in deyişi ile:"14. İstanbul Bienali'ni ziyaret ettiğinizde tuzlu suyun üstünde epey zaman geçireceksiniz. Mekânlar arasında, özellikle de vapurlarla yapılacak seyahatlerle, ziyaretçilerin sanatı deneyimleme süreleri yavaşlayacak. Bu da çok sağlıklı, çünkü tuzlu su solunum problemleriyle pek çok başka hastalığın iyileşmesine yardımcı olduğu gibi sinirleri de yatıştırıyor.TUZLU SU, müzelerin yanı sıra tekneler, otel odaları, eski bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar, dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su üzerindeki geçici yerleşim alanlarına yayılacak. Yolculuk devamlılık gösterse de, rehber altı ana bölgeye odaklanıyor: Boğaz'ın Kuzeyi, Beyoğlu, Şişli, Tarihi Yarımada, Kadıköy ve Adalar. Her biri hayatlarınızda bir güne tekabül edebilir."Adrian Villar Rojas, The Most Beautiful Of All Mothers, Troçki Evi (fotoğraf: ©İKSV)Hrant Dink Vakfı'ndan Galata Rum İlkokulu'na uzanan bienal, hafızaya ve acıya da dokunuyor. Geçtiğimiz günlerde sanatçı Pelin Tan, Artık İşler Kollektifi ve e-flux editörü Anton Vidokle tarafından imzalanan bir mektup, son aylarda artan şiddet olayları üzerine bienale katılan sanatçıları "barış için müdahaleye" davet etti. Anna Boghiguian, The Salt Traders, Galata Rum İlkokulu (fotoğraf: ©İKSV)1 Kasım'a kadar devam edecek bienal süresince kentin genelindeki pek çok galeri, müze ve kültür mekânı da paralel etkinlikler düzenliyor.
Konuklarımız Kaan Selen ,İlker Güner ve Hasret Can Yaman ile Rock Müziki hakkında Konuşacağız ve Canlı Performanslar
Bilim ve Sanat Vakfı'nın 3-5 Kasım 2006 tarihlerinde düzenlediği “Vefa Semti: Dünü, Bugünü, Yarını” başlıklı sempozyumun üçüncü gününde, Sakin Öner'in Vefa Lisesi'ni anlattığı konuşmadır.